.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 8:33 pm

    İbadetlerimizi kusurlu bilmeli
    Sual: Namaz kıldıktan sonra da istiğfar ediyoruz. Her iyilik ve ibadetten sonra da niçin suç işlemiş gibi korkup istiğfar ediyoruz?
    CEVAP
    Bir iyilik ve ibadet edince de dört yerde korkmak gerekir:

    Birinci korku, insan bir iyilik işleyince veya bir ibadet edince, o iyilik ve ibadetin kabul edilip edilmediğinden endişe edip korkmalıdır! Çünkü Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
    (Allahü teâlâ ancak müttekilerin [takva ehlinin] amelini kabul eder.) [Maide 27]

    İkincisi, riyadır. İhlassız amellerin kıymeti yoktur. İyiliği sırf Allah rızası için mi yaptım, yoksa başka bir menfaat düşündüm mü diye korkmak gerekir. Ancak ihlasla yapılan ibadetin kabul edileceği yine Kur'an-ı kerimde bildiriliyor. (Beyyine 5)

    Üçüncüsü, yapılan iyilikleri, ibadetleri zarara uğratmadan yerine teslim edebilme korkusudur.
    Kötülükler, günahlar, iyiliğe zarar verir. Şu halde, iyiliği, ibadeti zarara uğratmadan yerine götürmeye çalışmalıdır! Âyet-i kerimede mealen buyuruluyor ki:
    (Bir iyilik getirene on katı verilir.) [Enam 160]

    Dördüncüsü, yapılan iyilikle rezil olma korkusudur. Başkalarınca iyilik sanılan şeyler, belki de art niyetle yapılmış birer kötülük olabilir. Yapılan iyiliklerin, zararlardan korunarak başarıya ulaşıp ulaşmayacağından da korkmalıdır! Âyet-i kerimede mealen buyuruluyor ki:
    (Başarmam ancak Allah' ın yardımı iledir.) [Hud 88]

    Allah' ın yardımına kavuşmak için de, Onun emirlerine uyup, yasak ettiklerinden kaçmak gerekir.
    Kötülük veya herhangi bir günah işledikten sonra pişman olmak ve iyilik ve ibadet etmeye devam etmek gerekir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
    (Bir günah işleyince hemen arkasından bir iyilik yap, bir sevap işle ki onu mahvetsin!) [Beyheki]

    (Nerede, ne halde bulunursan bulun, Allah' tan kork ve kötülüğün akabinde bir iyilik yap ki onu yok etsin!) [Tirmizi]

    Âyet-i kerimede de mealen buyuruluyor ki:
    (Elbette hasenat, seyyiatı yok eder.) [Hud 114]
    [Hasenat, her çeşit iyilik,
    seyyiat, her çeşit kötülük]

    İnsan bütün taatlarını, ibadetlerini kusurlu bilmeli, hakkıyla yapamadığını düşünmelidir! Çünkü, (Allahü teâlâ, Âl-i İmran suresinin 17.âyetinde, sabredenleri, sadıkları, namaz kılanları, zekat verenleri ve seher vakitlerinde istiğfar edenleri meth buyurdu. Hepsinden sonra, istiğfar edenleri bildirmesi, insanın her ibadetini kusurlu görüp, daima istiğfar etmesi içindir. İbadet yapanların kendilerini beğenmeleri, fasıkların günahlarından daha kötü ve daha zararlıdır) buyurulmaktadır. (M.Masumiyye)
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 8:43 pm

    Sitemsiz affediş
    Sual: Bütün günahlarıma tevbe ettim. Ancak onlar hatırıma geldikçe utanıyorum. Ahirette de o tevbe ettiğim günahlardan sıkıntı çeker miyim?
    CEVAP
    Bir insan, günahlarına tevbe edince, Allahü teâlâ onu affeder. Artık o kimse, hiç günah işlememiş gibi olur. Eski günahlarından dolayı da ona sitem edilmez. Hicr suresinin (Onlara güzel muamelede bulun) mealindeki 85. âyet-i kerimesini Cebrail aleyhisselam, (Sana kötülük edeni affettiğin zaman, artık ona sitem etme!) diye açıklamıştır. Allahü teâlâ, (Affettiğimi itab etmem. Bu benim keremime yakışmaz) buyurdu. (İ.Gazali)
    [İtab, darılmak, azarlamak, sitem etmek demektir.]
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 8:43 pm

    Yetmiş istiğfar
    Sual: Yetmiş istiğfar hemen namazın sonunda mı okunur? Fazileti nedir?
    CEVAP
    Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
    (Her namazdan sonra yetmiş istiğfar okuyanın, işlediği günahlar affolur ve Cennetteki köşklerini görmeden dünyadan gitmez.) [Deylemi]
    [Yani ölürken Cennetteki köşklerini görür.]

    (Her namazdan sonra, üç kere, "Estağfirullah elazim ellezi la ilahe illa huv el hayyel-kayyume ve etubü ileyh" okuyanın, bütün günahları affolur.) [İbni Sünni]

    Muhammed Masum hazretleri, bu üç istiğfarın, namaz sonunda Allahümme entesselam... dan sonra, kalan 67 istiğfarı da sadece Estağfirullah diyerek duadan sonra okuduğunu bildiriyor. (c.2, m.80)
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 8:43 pm

    Tevbem kabul oldu mu?
    Sual: Tevbenin kabul edildiği bilinebilir mi?
    CEVAP
    İmam-ı Gazali hazretleri buyurdu ki:
    Tevbenin kabul edildiğine dair alametler vardır. Böyle bir kimse,
    1- Tevbe ettiği günahlara meyletmez.
    2- Her yerde, her zaman Allahü teâlânın kendisini gördüğünü bilip günah işlemekten utanır.
    3- Fasıklardan kaçar, salihlerle beraber olur.
    4- Dünya malına tamah etmez. Ahiret için çalıştığını az görür.
    5- Farz amelleri aksatmaz.
    6- İşlediği günahları hatırladıkça üzülür ve istiğfar eder. Bütün azalarını günah işlemekten muhafaza etmeye çalışır.

    Böyle bir kimsenin tevbesi kabul edilmiş demektir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
    (Elbette, Allahü teâlâ, tevbe edenleri de, temizlenenleri de sever.) [Bekara 222]
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 8:43 pm

    Tevbeyi geciktirmek
    Sual: Bir günah işliyoruz, yine işleriz diye tevbe etmiyoruz. Tevbeyi geciktirmenin mahzuru var mıdır? Tevbe ettim demek yeterli midir?
    CEVAP
    Her günahtan sonra, hemen tevbe etmek farzdır. Tevbeyi bir saat geciktirince, günah iki kat olur.
    Tevbe ettim demek, tevbe olmaz. Çünkü, tevbenin sahih olması için üç şart lazımdır:
    1- Hemen günahı bırakmalıdır.
    2- Günah işlediğine, Allahü teâlâdan korktuğu için, utanmak ve pişman olmak lazımdır.
    3- Bu günahı bir daha hiç yapmamayı gönülden söz vermektir. Allahü teâlâ şartlarına uygun olan tevbeyi kabul edeceğine söz vermiştir.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 8:44 pm

    Çok mühim tembih
    Sual: Bilip bilmeden çok söz söylüyor, doğru yanlış çok iş yapıyoruz. Farkında olmadan küfre düşmüşsek ne yapmamız lazımdır?
    CEVAP
    Erkek olsun, kadın olsun, her Müslümanın, her sözünde, her işinde, Allahü teâlânın emirlerine, yani farzlara ve yasak ettiklerine yani haramlara uyması lazımdır. Bir farzın yapılmasına, bir haramdan sakınmaya ehemmiyet vermeyenin imanı gider, kâfir [Allah' ın düşmanı] olur.

    Kâfir olarak ölen kimse, kabirde azap çeker. Ahirette Cehenneme gider. Cehennemde sonsuz yanar. Af edilmesine, Cehennemden çıkmasına imkan ve ihtimal yoktur.

    Kâfir olmak çok kolaydır. Her sözde, her işte kâfir olmak ihtimali çoktur. Küfürden kurtulmak da çok kolaydır. Küfrün sebebi bilinmese dahi, her gün bir kere, (Ya Rabbi! Bilerek veya bilmeyerek küfre sebep olan bir söz söyledim veya bir iş yaptım ise, nadim oldum, pişman oldum. Beni af et) diyerek tevbe etse, Allahü teâlâya yalvarsa, muhakkak af olur. Cehenneme gitmekten kurtulur.

    Cehennemde sonsuz yanmamak için, her gün muhakkak tevbe etmelidir. Bu tevbeden daha mühim bir vazife yoktur.

    Kul hakkı bulunan günahlara tevbe ederken bu hakları ödemeli, kılınmamış namaz borçlarına tevbe ederken de, bunları kaza etmeye çalışmalıdır. (Seadet-i Ebediyye)
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 8:44 pm

    Ameller yedi türlüdür
    Sual: Aynı günah veya sevap işlendiği duruma göre azalır veya çoğalır mı?
    CEVAP
    Evet: Bazı yer ve durumlarda, bazı gün ve aylarda farklılık gösterir. Mesela Cuma günü yapılan ibadetler de, günahlar da, iki kat yazılır. Hadis-i şerifte, (Sevaplar içinde Cuma günü ve gecesinde yapılandan daha kıymetlisi, günahlar içinde de Cuma günü ve gecesinde işlenilenden kötüsü yoktur) buyuruldu. Ramazan-ı şerif ayında bütün nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan 70 farz gibidir.
    Bunun gibi farklı durumlar hariç, amellerin durumu aynıdır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:

    (Ameller, yedi türlüdür:
    1- İkisinin karşılığı vaciptir.
    2- İkisi misli misline karşılık görür.
    3- Birisi on misli sevaba kavuşturur.
    4- Biri yedi yüz misli sevaba ulaştırır.
    5- Birinin sevabını ise ancak Allahü teâlâ bilir.

    Bunların izahı şöyledir:
    1- İtikadı ve amelleri düzgün olana Cennet vacip olur. Müşrik olana Cehennem vacip olur.
    2- Bir günah işleyene bir günah yazılır.
    3- Bir iyilik işleyen on misli sevaba kavuşur.
    4- Malını Allah yolunda harcayana yedi yüz misli sevap verilir.
    5- Oruç tutanın sevabını ise Allah' tan başkası bilmez.) [Hakim]3
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 8:44 pm

    İlim, amel, ihlas
    Sual: Daha çok hangi ibadetleri yapmayı tavsiye edersiniz?
    CEVAP
    Bir kimse, Peygamber efendimiz aleyhisselama en hayırlı amelin ne olduğunu sual edip, (İlim) cevabını alınca tekrar sordu:
    - Ya Resulallah, ben amelden sual ediyorum. Siz ilimden bahsediyorsunuz.
    - Allahü teâlâ, hiç ilimsiz ameli kabul eder mi? (B. Arifin)

    Yine Peygamber efendimiz buyurdu ki:
    (Bir müddet ilim mütalaa etmek, bütün geceyi ibadet ve namazlı geçirmekten efdaldir.) [Beyheki]

    Şeytan, ihlas ve ibadeti çok olan bir âbidi kandırmak için insan kılığında, Âbidin evine gelerek dedi ki:
    - Senin Cennetlik olduğunu öğrendim. İbadet ve ihlasın yedi bucağa yayılmıştır. Senden istifade edebilmek için bir müddet misafirin olmak istiyorum.

    Âbid, [çok ibadet eden], şeytana bir oda verdi. Şeytan bir odaya çekilip yiyip içmeden ve uyumadan beş-on gün ibadet eder göründü. Âbid, hayret içinde dedi ki:
    - Ey yabancı, aç, susuz ve uykusuz uzun müddet böyle nasıl ibadet edebiliyorsun?
    - Çok günahkârdım. Tevbe ettim. İbadet kuvvetini tevbemden alıyorum.
    - Aynı şeye kavuşabilmek için tevbe etmek şartı ile, hangi günahı tavsiye edersin?

    Şeytanın tuzakları
    Şeytan, bir adam öldürmesini söyledi. Âbid kabul etmedi. Zina teklifine de razı olmadı. Şarabı diğerlerine göre hafif gördüğü için, içip, sarhoş oldu. Şeytan, hemen âbidi kötü bir kadınla tanıştırdı. Âbid kadınla beraberken, kadının kardeşine haber verdi. Kardeşi sarhoşu döverken, âbid, kadının kardeşini bıçaklayıp öldürdü. Şeytan, hemen zaptiyeye haber verdi. Sarhoş suçüstü yakalanıp adalete teslim edildi. Neticede idama mahkum oldu.

    Asılacağı sırada şeytan, kendisine secde ederse kurtaracağını söyledi. Âbid, elleri bağlı şekilde nasıl secde edeceğini sordu. Şeytan, (Gözlerinle olsa da yetişir) dedi. Âbid gözleriyle secde ederken idam edildi.

    Menkıbedeki âbid, ilmi az olduğu için, günahı küçük görüp felakete maruz kalmış ve Allahü teâlâdan yardım isteyeceği yerde, şeytandan, medet bekleyerek imansız gitmiştir.

    ***

    Bir kere Abdülkadir Geylani hazretleri çölde giderken, gaipten şöyle bir ses işitti: "Ey Abdülkadir! Ben senin Rabbinim! Sana haramları mubah, serbest kıldım." Bunun üzerine Abdülkadir Geylani Euzü çekti. "Kovulmuş şeytandan Allahü teâlâya sığınırım. Sus ey melun!" diye bağırdı. Bunun üzerine aynı ses; "Ey Abdülkadir! Rabbinin izni ile çeşitli yerlerde bana aldanmayarak, şerrimden, kötülüğümden kurtuldun. Halbuki ben bu yolda yetmiş kişiyi yoldan çıkardım" dedi. Onun şeytan olduğunu nasıl anladığını sorduklarında; "Sana haramları helal ettim, sözünden anladım. Çünkü Allahü teâlâ böyle şeyleri emretmez" buyurdu.

    ***

    İlimsiz amel sapıklıktır, amelsiz ilmin de vebali büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
    (İlmi ile amel etmeyen âlim, kıyamette en şiddetli azaba düçar olur.) [Beyheki]
    (Kıyamette, ilmi ile amel etmeyen âlimin Cehennemde çıkardığı kötü kokudan, Cehennem ehli rahatsız olarak şöyle seslenir: "Ey kötü kimse, çektiğimiz eziyet ve bu acı durum yetmiyormuş gibi, bir de senin çıkardığın kötü kokuya mı katlanalım? Sen ne yaptın da bu duruma düştün?" Âlim ise, "İlim sahibi idim, fakat ilmimle amel etmezdim" diye cevap verir.) [İ. Ahmed]

    Âlimler hariç, insanlar helak olmuştur. İlmiyle amel edenler hariç, âlimler de helak olmuştur. İhlas sahipleri hariç, ilmiyle amel eden âlimler de aldanmıştır. (Sehl bin Abdullah)

    İhlas, her işte Allahü teâlanın rızasını gözetmek, kötülükleri gizlediği gibi, iyilikleri de gizlemek, övülünce sevinmemek, kötülenince üzülmemek, riyadan uzak olmaktır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
    (İhlas ile amel etmek, az da olsa yetişir.) [Hakim]

    İmam-ı Rabbani hazretleri, (Ebedi saadete kavuşabilmek için ilim, amel ve ihlas muhakkak gerekir) buyurmaktadır.

    Sual: Çok ibadet etmek için ne yapmak gerekir?
    CEVAP
    Allahü teâlâ, muhakkak çok ibadeti değil, ihlaslı ve az da olsa devamlı olan ibadetleri makbul saymaktadır. Kur'an-ı kerimde Cenab-ı Hak, (Salih amel) işleyenleri övüyor. Salih, yani ihlaslı ameli tavsiye ediyor. Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
    (Amelin halis ise, azı da sana yeter.) [Deylemi]
    (Allahü teâlâ, ancak ihlaslı olan ameli kabul eder.) [Nesai]

    Demek ki ilim sahibi kimsenin, az da olsa ihlaslı amel etmesi kâfidir. Ancak devamlı olması da gerekir. Çünkü hadis-i şerifte buyuruldu ki:
    (Allah indinde amellerin en kıymetlisi, az da olsa, devamlı olanıdır.) [Buhari]
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 8:45 pm

    Neşe ile ibadet yapmak için
    Sual: Bedeni ve zihni yorgunluğu gidererek, daha rahat ibadet yapmak maksadıyla, mubah şeylerle uğraşmak caiz midir?
    CEVAP
    Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
    (İbadetleri takat getireceğiniz kadar yapınız. Neşe ile yapılan ibadetin kıymeti çok olur.) [Nesai]

    Beden istirahat edince, ibadetler zevk ile yapılır. Beden ve zihin yorgun iken yapılan işten usanç hasıl olur. Yorgunluğu gidermek için, ara sıra mubah olan şeylerle, bedene neşe getirmelidir! Bu neşeyi hasıl etmek için, nefsin mubahlardaki arzularını, ihtiyaç olduğu kadar yerine getirmek gerekir. Böyle yapmak, İslamiyet' e uymak olur.

    İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
    (Çok ibadet yapınca, beden yorulur. Hareket etmek istemez. Bu zaman uyumakla veya salihlerin hayat hikayelerini okumakla yahut mubah olan eğlencelerle bedeni neşelendirmeli! Böyle yapmak, usanarak ibadet yapmaktan efdaldir.)
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 8:45 pm

    İki kat sevap alanlar
    Sual: Bir ibadeti yapınca herkes bir sevap alırken iki sevap alan kimseler de olur mu?
    CEVAP
    Evet vardır. Aynı ameli işleyen kimseden Eshab-ı kiram daha çok sevap alır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
    (Yemin ederim ki, bir kimse, Uhud dağı kadar altın sadaka verse, eshabımdan birinin bir avuç kadar arpa sadakasının sevabına kavuşamaz.) [Buhari]

    İhlası çok olanın aldığı sevap da çok olur. İki kat sevap alanlar çoktur. Bu konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir:
    (Şunlar amellerine karşılık iki sevap alırlar:
    1- Resulullahın ezvâc-ı tahiratı [müslümanların anneleri olan temiz hanımları],
    2- Ehl-i kitap [kitaplı kâfir] iken tevbe edip müslüman olanlar,
    3- Köle olan, hem Allahü teâlânın hem de efendisinin hakkını ödediği için.) [Buhari]

    (Akrabaya verilen sadakanın sevabı iki kat olarak verilir. Yani hem sadaka ve hem da sıla-i rahim sevabı kazandırır.) [Taberani]

    (İkindi namazı, sizden önceki ümmetlere de farz idi, fakat onlar bunu terk ettiler. Bu namaza devam edene iki kat ecir vardır.) [Müslim, Nesai]

    Cuma günü yapılan ibadetlere en az, iki kat sevap verilir. Cuma günü işlenen günahlar da, iki kat yazılır. (Riyad-ün-nasihın)

    Her günahtan sonra, hemen tevbe etmek farzdır. Tevbeyi bir saat kadar geciktirince, günah iki kat olur. (Hak Sözün Vesikaları)

    Resulullah efendimize verilecek sevaplar, diğer Peygamberlere verilecek sevaplardan kat kat fazladır. Makbul bir ibadet ve hayırlı bir iş işleyene verilen sevap kadar bunun hocasına da verilir. Hocasının hocasına dört misli, onun hocasına sekiz misli, onun da hocasına onaltı misli olmak üzere, Resulullaha kadar her hocaya talebesinin iki misli sevap verilir. Mesela, yirminci hocasına 524288 sevap verilir. Resulullaha, ümmetinin her iyi işi için sevap verilir. Muhammed aleyhisselama verilecek olan sevapların sayısı, bu hesaba göre düşünülürse, hepsinin miktarını Allahü teâlâdan başka kimse bilmez. Selefi salihinin, sonra gelenlerden daha efdal, daha üstün oldukları bildirildi. Sevap sayısı bakımından bu üstünlük meydandadır. (Herkese Lazım Olan İman)

    (Bir hayrın yapılmasına yol gösteren onu yapan gibidir) mealindeki hadis-i şerife göre, sadakayı açıktan vermek, iyiliği açıkça yapmak iki kat sevap olur. Birisi, sadaka sevabı, ikincisi ise, başkalarını teşvik etmek sevabıdır. Bir hadis-i şerif meali:
    (Sadakayı gizli vermek, açıktan vermekten efdaldir. Ancak, örnek olmak için, teşvik etmek için açıktan verilen sadaka gizli sadakadan efdaldir.) [Deylemi]

    Riya korkusu olursa sadakayı gizli vermek daha sevaptır. (Ya Resulallah, hangi sadaka daha faziletlidir?) diye sorulunca, (Az maldan gizli verilen sadaka) buyurup, (Eğer sadakayı açık verirseniz güzel olur, gizli verirseniz, sizin için daha hayırlıdır) mealindeki âyet-i kerimeyi okudu. (Taberani)
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 8:45 pm

    Günahkâra şefaat
    Sual: Bir mümin, çok günah işlese, şefaate kavuşabilir mi?
    CEVAP
    Bir mümin, çok günah işlese de kâfir olmaz, kâfir olmadığı için şefaate kavuşur. Ahirette yalnız imansızlara şefaat edilmez. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
    (Büyük günah işleyen her mümine şefaat edeceğim.) [Nesai, Tirmizi]
    (İmanla ölen günahkârlara şefaat edeceğim.) [Buhari, Müslim]

    Peygamber efendimiz, günahkâr müminlere şefaat edeceğini bildirince, Ebüdderda hazretleri, (Hırsızlar ve zina eden müminler de şefaate kavuşacak mı?) diye sual etti. (Evet onlara da şefaat edeceğim) buyurdu. (Hatib)

    Bu hadis-i şerifler de, günah işleyen müslümana kâfir denilmeyeceğini göstermektedir.
    ********************************************
    Kulun vazifesi ibadet etmektir
    Sual: Öğretmenimiz, (İman önemlidir. İbadet etmeseniz de olur. Çünkü, (Hiç kimse, ibadeti sebebi ile Cennete girmez) hadisi bunu gösteriyor. Günah işlemekten de fazla korkmamak gerekir. Çünkü, (Yeminle söylüyorum ki, siz günah işlemeseniz, Allah günah işleyecek başka bir kavim yaratır, istiğfârları sebebiyle onları affederdi) hadisi, günahın o kadar fazla kötü olmadığını göstermektedir) dedi. Bu hadisler sahih midir?
    CEVAP
    Hadis-i şerifler sahihtir. Fakat yanlış yorumlanmaktadır. Evet insan, yalnız ibadeti ile Cennete girmez. Çünkü yaptığımız bütün ibadetler kabul olsa bile, bir gözümüzün şükrünün karşılığı bile değildir.
    Cennete, Allahü teâlânın lütfu ve ihsanı ile girilir. Lütuf ve ihsana kavuşmak için, iman etmek ve salih amel işlemek lazımdır. Bir insan ne kadar çok ibadet ederse etsin, ibadeti sebebiyle kendini mutlaka Cennetlik olarak bilmemelidir. Kulun vazifesi ibadet etmektir. Kur an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
    (Ben cin ve insanları yalnız bana ibadet etmeleri için yarattım.) [Zariyat 56]
    (Rabbinden korkup da kendini kötülükten alıkoyan kimse, elbette Cennete gider.) [Naziat 40,41]
    (İman edip, salih amel işleyen [ibadet yapan ve haramlardan kaçan] Cennete girer.) [Kehf 107]

    Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
    (Birbirinize selam verin! Birbirinize yiyecek ikram edin! Akrabanızın haklarını gözetin! Gece, herkes uyurken namaz kılın! Bunları yaparak, selametle Cennete girin!) [Tirmizi]

    Cennete götürecek bir ameli soran zata, (Ortak koşmadan Allah a ibadet eder, farz olan namazı kılar, farz olan zekatı verir, Ramazanda oruç tutarsın) buyurdu. O zat, (Allah a yemin ederim ki bundan fazlasını yapmam) dedi. Peygamber efendimiz buyurdu ki:
    (Cennetlik bir kimseye bakmak isteyen buna baksın!) [Buhari]

    İnanmakla ve söylemekle iman hasıl oluyor, ibadet etmekle kemale gelip cilalanıyor. İmam-ı a zam hazretleri, (İman, dil ile söylemek ve kalb ile inanmaktır) buyurmuştur.

    Farzları terk etmek büyük günahtır. Bu günahlardan kurtulmak için ibadetleri yapmak lazımdır. İbadet yapmadan Cennete girmek için dua etmek günahtır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
    (Akıllı, nefsine uymaz, ibadet eder. Ahmak ise nefsine uyar, [ibadet etmez, günah işler] sonra da Allah ın rahmetini bekler.) [Tirmizi]

    İbadet etmeyip günah işleyenin ahmak olduğu bildirilmektedir. Günahlar zehirdir.
    Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
    (İyi biliniz ki, derdiniz günahlardır, devası da istiğfardır.) [Deylemi]

    (Cehennem zebanileri, günah işleyen hafızlara, puta tapanlardan daha çok azap yapar. Çünkü bilerek yapılan günah, bilmeyerek yapılan günahtan daha kötüdür.) [Taberani]

    Bir kimse, günahı sebebiyle kendini Cehennemlik olarak görmemelidir. Çünkü Allahü teâlânın affı, rahmeti o kimsenin günahlarından daha büyüktür. Bu bakımdan Allahü teâlânın rahmetinden ümit kesmemeli, ibadetim çok diye azabından emin olmamalıdır. Yani, korku ile ümit arasında olmalı, günahlardan kaçarak ibadete devam etmelidir. (Berika)

    İmam-ı Rabbani hazretleri, sonsuz kurtuluşa erişmek için ilim, amel ve ihlasın şart olduğunu bildirir. Bunlardan birisi olmazsa, diğerlerinin kıymeti olmaz. Yani ilimsiz amel, ihlaslı da olsa kıymetli olmaz. Çünkü ilmi olmadığı için yaptığı kötü bir şeyi Allah rızasına uygun zanneder. İlimle işlenen amelde ihlas yoksa, yine o ibadet kıymetsizdir. İlim ve ihlas olsa, amel olmazsa, zaten ortada yapılan bir şey yoktur. İlim ve ihlasla yapılan amel, imanın parlayıp kuvvetlenmesine sebep olur.

    İmanla ölen kimse, ne kadar günahkâr olursa olsun, sonunda Cennete gider. Ancak, (Cennete gitmek için iman şarttır, amel şart değildir) diyen kimse, ibadet etmezse, işlediği günahlar kalbini karartır ve imanı gidebilir. Çünkü iman, muma benzer, ibadetler mum etrafındaki fener gibidir. Mum ile birlikte fener de, İslamiyet tir. Fenersiz mum çabuk söner. İmansız, İslam olamaz, İslam olmayınca, iman da yoktur.

    Genel olarak Allahü teâlânın emrine uyup yasak ettiklerinden kaçan, Cennetlik; Allah a isyan eden, kâfir olan ise Cehennemlik demektir. Her şey neticesi ile ölçülür. Bu bakımdan, kâfir bir kimse, ömrünün sonunda imana kavuşursa Cennetlik olur, mümin de maazallah sapıtıp kâfir olabilir. Fakat bu çok azdır. Genel olarak insan nasıl yaşarsa öyle ölür. Yani mümin olarak yaşayan mümin olarak, kâfir olarak yaşayan kâfir olarak ölür.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 8:46 pm

    Rızkınızı güzel yoldan arayın
    Sual: Rızkımızı kazanıyoruz diye helale harama dikkat edilmiyor. Rızkı helal yoldan aramak lazım değil mi?
    CEVAP
    Cenab-ı Hak, her canlının rızkını göndereceğini "Allahü teâlânın rızk vermediği, yeryüzünde bir mahluk yoktur" buyurarak bildiriyor.

    Allahü teâlâ, her insanın ve her hayvanın rızkını ezelde takdir etmiş, ayırmıştır. İnsanların ve hayvanların ecelleri ve nefeslerinin sayısı belli olduğu gibi, her insanın bedeninin ve ruhunun rızkları da bellidir.

    Rızk hiç değişmez, azalmaz ve çoğalmaz. Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Kimse kendi rızkını yiyip bitirmeden ölmez.

    Bir kimse, Allahü teâlâ emrettiği için çalışır, rızkını helal yoldan ararsa, ezelde belli olan rızkına kavuşur. Bu rızk, ona bereketli olur. Bu çalışmaları için de sevap kazanır.

    Eğer, rızkını Allahü teâlânın yasak ettiği yerlerde ararsa, yine ezelde ayrılmış olan o belli rızka kavuşur. Fakat, bu rızk ona hayırsız, bereketsiz olur. Rızkına kavuşmak için kazandığı günahlar da, onu felaketlere sürükler.

    Her canlının rızkını Allahü teâlâ verir. Çocuk, ana karnında çalışmaktan aciz olduğu için, göbeğinden ona rızk gönderir. Çocuk dünyaya gelince, rızk olarak, anasının göğsünden süt gönderir. Bir şey yiyebileceği yaşa gelince de, dişlerini yaratır.

    Çocuğun ana-babası ölüp, yetim kalırsa, önceden yalnız şefkatle annesi bakarken, sonradan, herkesin kalbini, ona karşı merhametle doldurur. Daha büyüyünce de, çalışmak için kuvvet ve para kazanma arzusu ihsan eder. O kimse, bu arzudan vazgeçip, takva yolunu tutar, kendini yetim haline korsa, ona karşı kalbleri, yine şefkatle doldurur. Herkes, (Bu kimse Allah yolundadır. Her şeyin iyisi buna layık) der. Para kazanırken, kendine, yalnız kendi acırdı. Şimdi herkes acır. Fakat, takva yolundan ayrılır, nefsine uyar ve çalışmazsa, kalblerde ona karşı şefkat hasıl etmez. Böyle kimselerin, tevekkül ediyorum diye çalışmaması, tembel oturması, hiç caiz değildir. Kendini düşünen kimsenin, çalışıp, ihtiyaçlarını elde etmeyi de düşünmesi gerekir. Demek ki, Allah yolunda olup, yetim gibi olana karşı, herkesin kalbinde şefkat, merhamet yaratır.

    Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, Allahü teâlâ emrettiği için çalışmalı, rızk için üzülmemeli buyurdu. Rızk için Allahü teâlânın verdiği söze güvenmelidir. Müslüman, Allahü teâlâ, çalışmayı emrettiği için çalışıp kazanır. Nefsinin kötü arzularına, zevklerine kavuşmak için çalışıp para kazanmak ve çalışırken, helalı haramdan ayırmamak, başkalarının haklarına saldırmak, onlara olan borçlarını ödememek, suç işlemek, dünyaya düşkün olmayı gösterir. Dünyaya düşkün olmak, büyük günahtır. Allahü teâlâ emrettiği için çok çalışıp, çok kazanmak ve Onun emrettiği gibi çalışıp, kazandığını, Onun emrettiği yerlere sarf etmek, ibadet yapmak olur. Çok sevap olur.

    Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
    (Herkese dünyalıktan nasibi neyse, o şeyler ona kolaylaştırılır) buyuruldu. (Hakim)
    Bir kimse kazancını kumardan elde etmeye çalışsa, zamanla kumar işinde mahareti artar. Marangoz, terzi gibi helal bir meslek edinmek isteyene de işleri kolaylaştırılır. Onun için daima helal kazanç yollarını aramalıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
    (Ey insanlar, Allah tan korkun ve rızkınızı aramada güzel yol tutun! Çünkü hiç bir kimse, rızkını ele geçirmeden ölmez. O halde Allah tan korkun ve rızkınızı güzel yollarla elde edin, helali alın, haramı terk edin!) [İbni Mace]

    (Rızkınızı gecikmiş saymayın! Hiç kimse, takdir edilen rızkına kavuşmadıkça ölmez. O halde rızkınızı güzel yoldan arayın, helali alın, haramdan kaçın!) [Hakim]
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 8:46 pm

    Kalb ile işlenen günahlar
    Sual: Hep evinde duran veya hasta olup dışarı çıkamayan bir kimse, günah işleyebilir mi?
    CEVAP
    Kalb ile işlenen altmıştan fazla günah vardır. Bunlardan bazıları kısaca şöyle:

    Tul-i emel, zevk sürmek için çok yaşamayı istemektir. Tul-i emelin sebepleri, dünya zevklerine düşkün olmak ve ölümü unutmak ve sıhhatine, gençliğine aldanmaktır. Tul-i emelli, ibadetleri vaktinde yapmaz, tevbeyi terk eder. Kalbi katı olur. Nasihat tesir etmez. Ölümü unutur. Hep dünya malına ve mevkiine kavuşmak için ömrünü harcar, ahireti unutur, dünyanın faydasız zevkini düşünür. Bunlardan kurtulmak için, ölümün her an gelebileceğini düşünmeli, sıhhatin, gençliğin ölüme mani olmadığını unutmamalıdır! Birçok hastanın iyileşip yaşadığı, sağlam birçok kişinin öldüğü çok görülmektedir.
    Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
    (İnsan yaşlandıkça, mal hırsı ve tul-i emeli gençleşir.) [Müslim]
    (Cenneti isteyen, uzun emelli olmasın, ölümü unutmasın!) [İbni Ebid-dünya]

    Kibir, kendisini bir veya birkaç bakımdan başkasından üstün görmektir. Yanına başkasının oturmamasını istemek, doğru sözü kabul etmemek, kusurunu söyleyene teşekkür etmemek ve hep zenginin davetini tercih etmek kibir alametidir. Kibirli olan, salih insan olamaz. Kibir, her iyiliğe engeldir. Kibirli değilim diyen, kibirlidir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
    (Allah, kibredenleri sevmez.) [Nahl 23]

    Ucub, kendisini başkasından üstün bilmek, yaptığı iyi işler sebebiyle kendini beğenmektir. Ucbeden, günahlarını hatırlamaz. Allahü teâlânın kendine ihsan ettiği iyilik etme nimetini kendinden bilir, kabiliyeti ile övünür.

    Suizan, birinin kötü bir iş yaptığını zannetmektir. Kalbe gelen kötü düşünce, o haliyle suizan olmaz. Kalbin o tarafa kayması suizan olur. Mesela birisinde bir kalem görünce, (Acaba bu kalemi çalmış olabilir mi) diye düşünmek suizan olmaz. (Çalmış olabilir) diye zannetmek suizan olur.

    Haset, kıskanmak, çekememektir. Onun haklı olan sözlerini ve nasihatlerini reddeder. Kendisinden üstün bile olsa, ona karşı kibirlenir, ondan bir şey sorup öğrenmek istemez. İnsan, hasetten kurtulamaz. Mesela birinin iyi bir arabasını görünce, onda kusur arar. (Şurası şöyle, burası böyle) der.
    Haset edenin ömrü üzüntü ile geçer. Haset ettiği kimsenin nimetinin azalmadığını, hatta arttığını görerek, sinir krizi geçirir. Hasetten kurtulmak için, haset ettiği kimseye hediye vermeli, ona karşı tevazu göstermeli ve onun nimetinin artması için dua etmeli, mesela, (Ya Rabbi, ona daha iyi arabalar nasip eyle) demelidir!

    Hıkd, başkasından nefret etmek, ona karşı kin beslemektir. Kendine nasihat verene kin beslemek haramdır. Onu sevmek, ona hürmet etmek gerekir. Halbuki o, kendisi ile aynı derecede veya daha üstün olana kızar. Bir şey yapmak elinden gelmediği için, ona karşı kibirlenir. Tevazu gösterilmesi gerekene tevazu edemez. Onun haklı sözlerini, tavsiyelerini kabul etmez. Herkese karşı ondan daha üstün olduğunu göstermek ister. Ona eziyet verse de, özür dilemez.

    Şematet, başkasına gelen belaya sevinmektir. Hadis-i şerifte, (Arkadaşınıza şematet ederseniz, Allahü teâlâ, belayı ondan alır, size verir) buyuruldu.

    Hicr, dostuna darılmaktır. Üç günden fazla dargın durmak helal olmaz.

    Gadr, sözünde durmamaktır. Hadis-i şerifte, (Gadr eden, kıyamette kötü şekilde ceza görür) buyuruldu. (İslam Ahlakı)
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 8:47 pm

    Ya hep ya hiç mantığı
    Sual: Ben namaz kılan, oruç tutan haramlardan kaçmaya çalışan bir bayanım. Ancak tesettürlü değilim. İki grup insan bana sataşıyor:
    Bir kısmı diyor ki:
    Başın açık olduğuna göre, hiçbir ibadetin muteber değildir, boşuna ibadet etme, İslam bir bütündür tamamını uygulamak gerekir diyorlar.
    Bir kısmına da, gıybet etmeyin, içki içmeyin, yalan söylemeyin gibi sözler söylediğim zaman, sen de başını açıyorsun ya diyorlar.
    Bunların beni böyle eleştirmesi doğru mudur?
    CEVAP
    Elbette yanlış. Maalesef günümüzde ibadetlerde ya hep ya hiç mantığı var. Ya hep ya hiç imanda olur, günahlarda ve ibadetlerde olmaz. İmanın azı çoğu olmaz. İman ya vardır, ya yoktur. Bazı ibadetleri yapamayana veya bazı günahlardan kaçamayana sen şu günahı işliyorsun, artık ibadete lüzum yok denmez. Günah küçük olsa kaçmaya çalışmalıdır. Bir günaha alışan, ötekilerini de işlemek isteyebilir. Bir günah öteki günahları davet eder. Günah demek, isyan demektir. Akıllı olan, Rabbine isyan sayısını hiç artırır mı? Aksine azaltmaya çalışır.

    İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
    Bütün günahlara tevbe edip hepsinden kaçmak büyük nimettir. Bu yapılamazsa, bazı günahlara tevbe etmek de nimettir. Bunların bereketiyle belki bütün günahlara tevbe etmek nasip olur. "Bir şeyin bütünü ele geçmezse, hepsini de kaçırmamalı" buyuruldu. (2/66)

    Birkaç günaha müptela olan kimse, birinden vazgeçmek isterse, ona, (Diğerlerini bırakmadığına göre bu günaha da devam et) denmez. Günah miktarı ne kadar azaltılırsa o kadar iyi olur. Çünkü Allah tan korkarak bir günahtan vazgeçmek iman alametidir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
    (Ömründe bir defa Allah ı anan veya Ondan korkan Müslüman, elbette Cehennemden çıkacaktır.) [Tirmizi]

    O halde hangi günah olursa olsun kaçmaya çalışırsak, günahlarımızın cezasını Cehennemde çeksek bile bir gün oradan kurtulup Cennete gideriz. Hatta, şefaate kavuşup hiç girmeden de Cennete gitme ihtimali mevcuttur. Onun için imanlı ölmeye gayret etmelidir. İmanlı ölmek için de, haramlardan kaçmak ve ibadetleri yapmak lazımdır.

    Gafillerin zindanında
    Esir olup kalan insan

    Harap olan şu dünyada
    Gaflet ile yatan insan

    Gözünü aç, tarihe bak
    Gelip geçti nice sultan

    Ne ahmaktır bu faniye
    Gönül verip, duran insan

    İşte altın kafes dense
    Bülbül durmaz der ki vatan

    Niçin çıkmak istemez ki
    Bu zindana giren insan

    Değerlendir fırsatları
    Elinde var iken imkan

    Cehennemde yanacaktır
    Adam sen de diyen insan.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 8:47 pm

    Günahta ısrar nedir
    Sual: Şu (İstiğfar eden, hiç günah işlememiş gibi olur), (İstiğfar eden, günde yetmiş defa aynı günahı işlese ısrar etmiş sayılmaz), (Günahı bırakmadan istiğfar eden, Allah ile alay etmiş olur) hadis-i şerifler birbirine zıt gibi. Günahta ısrar ne demektir?
    CEVAP
    Günahta ısrar demek, hiç pişman olmadan, Allahü teâlâdan çekinmeden günah işlemeye devam etmektir. Üç hadis-i şerifi âlimler nasıl açıklamışsa bildirelim:

    Bir insan yıllarca içki içmiştir, tesettüre riayet etmemiştir. Bir gün yaptığı günahlara pişman olur, bir daha aynı günahı işlemezse, Allahü teâlâ onun bu günahlarını affeder, hiç günah işlememiş gibi olur. Bunun için Peygamber efendimiz, (İstiğfar eden, hiç günah işlememiş gibi olur) buyurdu. (İbni Mace)

    İnsan bu, günahı terk ettiği halde, kötü arkadaşlara veya nefsine uyarak aynı günahı işlese, sonra pişman olsa, tekrar tevbe etse, aradan bir müddet geçtikten sonra yine nefsine veya şeytana uyup aynı günahı işlese, tekrar pişman olup bir daha işlemeye tevbe etse, tevbesi yine makbul olur. Yani ben bu günaha kaç kere tevbe ettim ve yine işledim, artık Allah beni affetmez diye Allah tan ümit kesmek caiz değildir. Onun için Hz. Mevlana, (Bin kere tevbeni bozsan da yine gel, bu kapı ümitsizlik kapısı değildir) buyuruyor. Peygamber efendimiz de, aynı anlamda, (İstiğfar eden, günde 70 defa aynı günahı işlese ısrar etmiş sayılmaz) buyuruyor. (Tirmizi)

    Bazı kimseler de, içki içmeye veya başka günaha hiç çekinmeden devam ederler, bu arada, (Ya Rabbi, hep sana isyan ediyoruz, sen çok affedicisin, bizi de affet) derler. Bu af dilemek, özür dilemek değildir. Evet Allahü teâlâ af dileyeni kabul eder ama, bu af dilemek değildir. Bir daha yapmam diye yalvarmak af dilemektir. Günahtan vazgeçmeden af dilemek edepsizlik olur. Onun için Peygamber efendimiz, (Günahı bırakmadan istiğfar eden, Allahü teâlâ ile alay etmiş olur) buyuruyor. (İbni Asakir)

    Görüldüğü gibi hadis-i şerifler birbirine zıt değildir. Hadis-i şerifler hangi olay üzerine söylenmişse onu bilmeden bu hadis, ötekine zıt dememelidir.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 8:47 pm

    Ne düşünmeli ki günahtan uzaklaşılsın
    Sual: İnsan günah işleyeceği zaman nasıl düşünmeli ki o günahı işlemekten uzaklaşsın?
    CEVAP
    Bir kimse, günah işleyeceği zaman, kendisini, Allahü teâlânın hep gördüğünü ve yanında amellerini yazan meleklerin de bulunduğunu düşünmelidir!

    Allahü teâlânın sıfat-ı sübutiyyesinden, Basar, görmek, esma-i hüsnasından El-Basir, gizli açık, her şeyi çok iyi gören demektir. Kur'an-ı kerimde birçok âyet-i kerimede, Allahü teâlânın, insanların yaptıkları her işi en iyi şekilde gördüğü bildirilmektedir. (Bekara, 110, 233, 237)

    Allahü teâlâ, sadece yapılanları değil, yapılacak olanları da, insanların ne düşündüklerini de bilir. Birkaç âyet-i kerime meali:
    (İnsanı ben yarattım ve nefsinin kendisine fısıldadığını [ne düşündüğünü, ne düşüneceğini] bilirim ve ben ona şah damarından daha yakınım.) [Kaf 16]

    (Allah onların kalblerinin gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir.) [Neml 74]

    (Allahü teâlâ, içinizde ne varsa hepsini bilir.) [A.İmran 154]

    Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
    (Bir kimse, iki salih komşusundan nasıl utanıyorsa, gece-gündüz, kendisi ile beraber olan iki melekten de öyle utanmalıdır!) [Beyheki]
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 8:48 pm

    Kelime-i tevhidin fazileti
    Sual: İslam Ahlakı kitabında, Kelime-i tevhidin sevabının, bütün günahlardan ağır geldiği bildirilerek, (Mahşer günü bir kişi gelecek, 99 amel defteri olup, her bir defterin yaprağı göz gördüğü kadar geniştir. Hiç birinde iyiliği olmayıp, yalnız bir parmak kadar, o kimsenin dünyada söylediği bir kelime-i tevhid bulunur. O 99 defter terazinin bir kefesine ve bir kelime-i tevhidi diğer kefesine koyarlar. Kelime-i tevhid tarafı ağır gelir) mealindeki hadis bildiriliyor. O zaman, La ilahe illallah diyerek bir kelime-i tevhid söyledikten sonra, günahlardan sakınmaya ve ibadet etmeye gerek var mıdır?
    CEVAP
    Akıl mantık yürütmekle din olmaz. Bizim gibilerin hadis-i şeriften mana çıkarması yanlış olur. Allah saklasın, günahlardan kaçmaz, ibadeti lüzumsuz görebiliriz.

    Dinimizde bir şey şartsız bildirilirse, onun bir çok şartlarının olduğu anlaşılır. La ilahe illallah diyenin Cennete gidebilmesi için birçok şartları var. Birkaçını bildirelim:
    1- Kelime-i tevhidi inanarak söylemek şarttır. İnanmadan söylenirse faydası olmaz. Müslüman olarak söylemek gerekir. Kâfirliği bırakmadan bir gayri müslim söylese hiç kıymeti yoktur.

    2- Amentü' deki altı esasa inanması ve beğenmesi şarttır. İnanmadan La ilahe illallah demenin hiç önemi yoktur. İnansa fakat beğenmese yine kıymetsizdir. Bu altı esastan birine inanmasa yine kıymetsizdir. Mesela Muhammedün Resulullah demese yine ebedi Cehennemliktir.

    3- İtikadının düzgün olması şarttır. İtikadı bid' at olanlar, muhakkak Cehenneme gider.

    4- Haramlardan kaçması lazım. Namaz, oruç gibi ibadetleri yapmamak haramdır. (Haramlardan kaçıp, ihlasla, la ilahe illallah diyen Cennete girer) hadis-i şerifindeki (İhlasla) ifadesi için Resulullah efendimiz, (Söyleyeni haramlardan alıkoymasıdır) buyurdu. (Taberani)

    Demek ki haramlardan kaçmadan la ilahe illallah demenin insanı Cehennemden kurtarması çok zordur.

    5- Meşhur bir harama helal dese, mesela şarap veya domuz eti helaldir dese, la ilahe illallah demesi onu Cehennemden kurtarmaz. Meşhur bir farzı inkâr etse, mesela namaz, oruç farz değil dese, la ilahe illallah demesi onu Cennete sokmaz.

    Bir kimse, haramlardan kaçmaz, ibadetlerini yapmazsa, o kimsenin ölürken imanını muhafaza etmesi çok zordur. O halde haramlardan kaçmak ve ibadetleri yapmak, insanın imanlı ölmesine sebep olmaktadır.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 8:48 pm

    Çeşitli sual ve cevaplar
    Sual: Bir Alman genci bana, "Şu günahı işlersen müslüman olacağım" dedi. Ben de bir danışayım dedim. Birine sordum. "Bir insanın hidayetine sebep olmak, dünyadaki her şeyden kıymetlidir. Günahı işle tevbe edersin!" dedi. Ben ise daha önceki yazılarınızdan bunun caiz olmayacağını anlıyorum. Günah işleyerek ibadet edilmeyeceğini yazmıştınız. Kâfirin müslüman olması için günah işlemek caiz midir?
    CEVAP
    Asla caiz olmaz. Dinimizde günah işlememek, ibadet etmekten daha kıymetlidir. Hadis-i şerifte, (Bir zerre günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibadetleri toplamından daha iyidir) buyuruldu. (R. Nasıhin]

    Bid'at işlemek ise, büyük günahlardan daha tehlikelidir. Bu bakımdan dine hizmet etmek niyetiyle bid'at işlemeyi mubah görmemelidir.

    Bazı cahil kimseler de, tesbih namazını cemaatle kılabilmek için, namaza duruyorlar, sonra kasten bozuyorlarmış. Böylece bu namazı kılmayı kendilerine vacip yapıyorlarmış. (Vacip olunca da cemaatle kılınır) diyerek, Tesbih namazını cemaatle kılıyorlarmış. Bir defa vacip de olsa cemaatle kılınmaz. Vitir vacip olduğu halde, Ramazan haricinde cemaatle kılınmıyor. Tesbih namazı nasıl cemaatle kılınabilir?
    Bir namazı kasten bozmak haramdır, büyük günahtır. Bir haramdan kaçmak, milyonlarca nafile namaz kılmaktan evladır. Haram işleyerek farz, mekruh işleyerek sünnet yapılmaz. Günahtan kaçmak ibadet yapmaktan önce gelir. (Uyun-ül Besair)
    Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
    (Az bir haramdan kaçmak, 80 bin nafile hac sevabından efdaldir.) [Deylemi]

    Sual: Allah' a asi olmak ne demektir?
    CEVAP
    Asi olmak, karşı gelmek, günah işlemek demektir. Allahü teâlâya asi olmak iki türlüdür:
    1- Allahü teâlânın emirlerini, yani farzları yapmamaktır. Farzları, vazife kabul etmeyenler kâfir olur. Vazife bilip, tembellikle yapmayanlar, yani kaza etmek, ödemek fikrinde olanlar, Hanefi mezhebinde kâfir olmaz. Fakat en büyük günah olur.

    2- Hak teâlânın men ettiği şeyleri, yani haramları yapmaktır. Haramdan kaçmayı vazife bildiği halde, nefsine uyarak yapan ve sonra üzülenler kâfir olmaz. Haram işleyen müslümanlara fasık, asi denir. Haram işlemeyenlere salih, mütteki denir. İttikanın, yani haramdan kaçmanın sevabı, farzları yapmanın sevabından daha fazladır.

    Sual: Bir kitapta, Peygamber efendimizin, (Ya Rabbi bugünden sonra Osman' a günah yazma) diye dua ettiğini okudum. Bir kimse, günah işlediği halde, niçin günah yazılmaz? Günah yazma demek, günah işletme demek midir?
    CEVAP
    Evet günah işletme demektir. Peygamberler hariç, günahsız kul olmaz. Bir de mahfuz evliya vardır. Allahü teâlâ bunlara günah işletmez.
    Allahü teâlâ, sevdiklerini, bazı evliyayı günah işlemekten korur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
    (Allahü teâlânın sevdiği kula günah zarar vermez.) [Deylemi]

    Günahın zarar vermemesi iki türlü olur:
    1- Kul, ölmeden önce tevbe eder, tevbe eden de hiç günah işlememiş gibi olur. Böylece işlenen günah zarar vermez.

    2- Allahü teâlâ, sevdiği kulunu günah işlemekten korur. Peygamber efendimizin, (Osman' a günah yazma) diye dua etmesi böyledir. Yani, (Onu günahtan muhafaza buyur) demektir.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 8:48 pm

    Herkes şehid olabilir mi?
    Sual: Kimler şehiddir? Şehidler çürür mü?
    CEVAP
    Herkes şehid olamaz. Şehid olmak veya şehidlik sevabına kavuşabilmek için müslüman olmak şarttır. Ne yaparsa yapsın, nerede, nasıl ölürse ölsün veya öldürülsün müslüman olmayan şehid olmaz.
    Müslüman bir kimse, çok günahkâr olsa da, hatta İbni Nüceym hazretlerinin fetvasında bildirdiği gibi, günah işlerken mazlum olarak öldürülse, şehid olur.

    Şehidler de çeşit çeşittir. Çok günahkâr biri ile, salih birinin şehidliği arasında çok fark vardır. Savaşta öldürülen şehid ile, attan düşüp ölen şehid arasında çok fark vardır. İslam' ın beş şartından sonra ibadetlerin en üstünü cihaddır. Cihadda ölen şehidin, kul haklarından başka bütün günahları affolur. Cihadda ve hac yolunda ve hudut boyunda nöbette ölenlere, Kıyamete kadar, bu ibadetlerin sevabı devamlı verilir. Her biri Kıyamette yetmiş kişiye şefaat eder.
    Bir hadis-i şerifte, (Şehid, ölüm acısı duymaz, kabirde üzülmez, kıyametin dehşeti, hesap, mizan, sırat onu rahatsız etmez, doğruca Cennete gider) buyurulmaktadır. (Beyheki)

    Şehidlik çeşitleri hakkında hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
    (5 vakit namaz kılana, her gün için bin şehid sevabı verilir.) [Tergib-i Hadimi]
    (İlim öğrenirken ölen şehiddir.) [Hatib]

    (Allahü teâlâdan, ihlasla şehidlik isteyen, yatağında ölse de şehid olur.) [Müslim]
    (Aşık olup, aşkını gizleyip ve iffetini koruyup ölen şehid olur.) [Hakim]
    (Abdestli yatıp da ölen şehiddir.) [Deylemi]

    (Suda boğulan, yangında ölen, garip, kimsesiz olarak ölen, zehirli hayvan sokarak ölen, iç hastalıklarından ölen, duvar ve enkaz altında kalarak ölen, kocasını kıskandığını gizleyen kadın, kendinin, din kardeşinin ve komşunun malını savunurken öldürülen, emr-i maruf ve nehy-i münker yaparken öldürülen kimse şehiddir.) [İbni Asakir]

    (Hamile iken, doğumda veya lohusa iken ölen kadın şehiddir.) [Taberani]
    (Cuma günü veya gecesi ölen, şehid olur, kabir azabından kurtulur.) [Ebu Nuaym]
    (Her gece, Yasin okumaya devam eden kimse, şehid olarak ölür.) [Taberani]

    (Ümmetimin arasında fitne, fesat yayıldığı zaman, sünnetime sarılana yüz şehid sevabı vardır.) [Hakim]

    (Terkedilmiş bir sünnetimi ortaya çıkarana, yüz şehid sevabı vardır.) [Hakim]

    (Misafir, bir müminin evine girince, onunla bin bereket ve bin rahmet girer. O ev halkının günahları, denizlerdeki köpüklerden ve ağaçlardaki yapraklardan daha çok olsa da affolur. Herbirine bin şehid sevabı verilir. Misafirin yediği her lokma için bir hac ve umre sevabı yazılır ve onlar için Cennette bir şehir inşa edilir.) [Nisab-ül ahbar]

    Şunlar da şehiddir:

    Allahü teâlânın emirlerine uygun ticaret yapanlar. (Tirmizi)
    Dinini öğrenmek, öğretmek ve yaymakta iken ölenler. (İbni Asakir)
    Devamlı olarak müdara edenler, insanlarla iyi geçinenler. (Deylemi)

    Gıda maddelerini ucuza satanlar. (Deylemi)
    Günde yirmi kere ölümü düşünenler. (İhya)
    Yol kesiciler, şehir eşkıyası [anarşistler] tarafından öldürülenler. (Taberani)

    Hayvandan düşüp ölenler. (İ. Süyuti)
    Zimmilerin, can, mal ve namusunu müdafaa ederken öldürülenler. (Ramuz)
    Haksız olarak, zulümle hapsedilip ölenler. (İ. Süyuti)

    Allah rızası için müezzinlik ederken ölenler. (İ. Ahmed)
    Soğukta gusledip ölenler. (İ. Hasan)

    Sara hastalığından, taundan [vebadan], koleradan, veremden, zatülcenbden, sari hastalıklardan, şiddetli öksürükten, ishalden ve bazı iç hastalıklardan ölenler. (S. Ebediyye)

    Her sabah-akşam üç kere (Euzü billahissemiilâlimi mineş-şeytanirracim) ile (Haşr) suresinin sonunu okuyanlar. (Taberani)

    Ehl-i sünnet itikadını ve namazı tadil-i erkan ile kılmayı meydana çıkaranlar. (Mektubat-ı Rabbani)

    Duha namazı kılanlar, her ay üç gün oruç tutanlar, yolculukta vitir namazını terk etmeyenler, her gece Yasin okuyanlar, helal kazanıp çoluk çocuğuna ibadet yapmaları için çalışanlar, her gün 25 kere "Allahümme barik li filmevt ve fi-ma bad-el-mevt" okuyanlar, ölüm hastalığında, kırk kere "La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü min-ez-zalimin" okuyanlar. (R. Muhtar)

    Namazda iken ölenler. (Abdurrezzak)
    Peygamber efendimize günde yüz kere salevat getirenler. (Taberani)
    Altmış yaşını geçip, beş vakit namaza devam edenler. (Cennet Yolu İlmihali)


    Şehidler çürümez
    Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
    (Allah yolunda öldürülenleri [şehidleri] ölü sanmayın, onlar Rablerinin yanında diridir, rızıklandırılır.) [Al-i İmran 169]

    Her Peygamber, şehiddir ve diğer şehidlerden üstündür. Peygamberlerin bedenleri çürümez. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
    (Allahü teâlâ, toprağın Peygamberleri çürütmesini haram etmiştir.) [Beyheki]

    Haram lokma yemiş ve çeşitli günah işlemiş kimseler, şehid de olsalar, bedenleri çürür. Haram yememiş, mütteki kimseler, yataklarında ölse bile şehid olur ve bedenlerini toprak çürütemez. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
    (Mütteki, müezzin, kan içinde kımıldayan şehid gibidir. Ölürse kabrinde kurtlanmaz.) [Taberani]

    Sual: Kaç türlü şehid vardır?
    CEVAP
    Üç türlü şehid vardır:
    1- Tam şehid,
    2- Dünya şehidi,
    3- Ahiret şehidi.
    Savaşta düşman, barışta eşkıya tarafından öldürülenler, tam şehid olur.
    Dünya menfaati için harpte ölenler, dünya şehidi olur.
    Ahiret şehidi çoktur. İlim öğrenirken, abdestli iken ölenler gibi.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 8:49 pm

    Günahkâr da şehid olur
    Sual: Büyük günah işleyen kâfir olur mu? Savaşırken ölen sarhoş şehid olur mu?
    CEVAP
    Ehl-i sünnete göre, amel, imandan bir parça değildir. Bir mümin, çok günah işlese de kâfir olmaz, kâfir olmadığı için şefaate kavuşabilir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
    (Büyük günah işleyenlere şefaat edeceğim.) [Nesai, Tirmizi]
    (Şirk üzere ölmeyen her mümine şefaat edeceğim.) [Buhari, Müslim]

    Peygamber efendimiz, günahkâr müminlere şefaat edeceğini bildirince Ebüdderda hazretleri, (Hırsızlar ve zina eden müminler de şefaate kavuşacaklar mı?) diye sual etti. (Evet onlara da şefaat edeceğim) buyurdu. (Hatib)

    Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
    (Allah şirki [küfrü, bozuk imanı] asla affetmez. Diğer bütün günahları ise, istediği kimselerden affeder.) [Nisa 48]

    (Ey günahı çok olan kullarım, Allah' ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin! Allah bütün günahları affeder. O, sonsuz mağfiret ve nihayetsiz merhamet sahibidir.) [Zümer 53]

    İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
    Günah işleyene kâfir denmez. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
    (Cebrail aleyhisselam bana dedi ki: "Ümmetine müjde ver ki, mümin olarak ölen herkes Cennete girer." Zina ve hırsızlık eden de Cennete girer mi dedim, "Evet" dedi. Aynı suali üç defa sordum. Üçüncüsünde ise "Evet zina ve hırsızlık eden mümin de [günahının cezasını çektikten sonra] Cennete girer" dedi.) [Buhari, Müslim, Bezzar]

    Burada Ehl-i sünnet itikadı bildirilmiştir. Günah hafife alınmaz. Günahlar zehir gibidir. Her günah Cehenneme götürür. Ama zerre kadar imanı olan, sonunda Cehennemden çıkar. Fakat içki içen, zina eden kimse, kolay kolay imanını muhafaza edemez. Büyük günaha devam edenin kâfir olması kolaylaşır.

    Günahkâr veya günah işlerken şehidliği icap ettiren bir sebeple ölen veya öldürülen mümin şehiddir.
    İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki:
    İşlediği günah sebebiyle ölen, şehid olmaz. Günah işlerken, şehidliği gerektiren bir sebeple ölürse, Ahiret şehidi olur ve günahının cezasını da yüklenir. Mesela, günah işlerken üzerlerine ev yıkılıp ölenler, şehid olurlar. Fakat şarap içip çatlayan şehid olmaz. Şarap içerken, zulmen öldürülen kimse şehid olur. Çünkü, şaraptan ölmemiş, başka sebeple ölmüştür. Fakat, şarap günahını da yüklenir. Bir kimse, yol keserken boğulursa şehiddir. İşlediği günahın cezasını da çeker. Gasp edilmiş bir at üzerinde savaşırken ölürse, yahut günah işleyenlerin üzerlerine ev yıkılırsa şehid olurlar. İşledikleri günahın cezasını da yüklenirler. Hz. Remlinin bildirdiğine göre, zinadan çocuk doğururken ölen kadın da şehid olur. Fakat kadın, çocuğunu düşürmeye çalışırken ölürse şehid olmaz. (Redd-ül muhtar, c.2, s.253) [İbni Abidin' in Türkçe tercümesine, şarap kısmını almamışlar. Aslında vardır.]

    Hanefi mezhebinin büyük âlimlerinden Hayreddin-i Remli hazretlerinin fetvası şöyle:

    Sual: Şarap içen kimse, sarhoş halde iken zulmen öldürülürse şehid olur mu?
    Cevap: Evet şehid olur. Şarap içmek masiyet [günah] ise de, şehid olmaya mani değildir. Çünkü şehidlik için, sarhoş olmamak ve masiyet içinde olmamak gibi bir şart yoktur. (Fetava-i Hayriyye c.1, s.16)
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 8:49 pm

    Kadınların şehid olması
    Sual: Kadınlar cihad edemeyip şehid olamadıklarına göre, Cennete girmeleri zor değil midir?
    CEVAP
    Müslüman kadının Cennete girmesi, şehid olması kolaydır. Bir kadın salih kocasına itaat ederse cihad sevabı kazanır. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
    (Müslüman bir kadın beş vakit namazını kılar, Ramazan orucunu tutar kocasına itaat edip namusunu muhafaza ederse, Cennete istediği kapıdan girer.) [İbni Hibban]

    (Kadının cihadı, kocası ile iyi geçinmektir.) [Taberani]
    (Koca hakkına riayet, Allah yolunda cihad etmek gibidir.) [Taberani]
    (Hamile iken, doğururken veya lohusa iken ölen müslüman kadın şehiddir.) [Taberani]

    (Müslüman kadın, hamilelikten doğuma kadar ve çocuğu memeden kesene kadar Allah yolundaki mücahid gibi olup ölürse şehid sevabı verilir.) [Taberani]

    (Müslüman kadın, hamile iken, gündüz saim, gece kaim ve Allah korkusu kendisinde galip olan bir mücahid sevabı hak eder. Onu ağrı tuttuğunda kendisine verilecek sevabı hiç kimse bilmez. Bebeğin her emişinde bir can ihya etmiş gibi sevap alır. Sütten kestiğinde ise, bir melek, onu takdir ederek, "haydi bir daha" der.) [Ebuşşeyh]
    Saim = oruçlu demektir, kaim = gece kalkıp namaz kılmak, ibadet etmek demektir.

    (Bir kadının kocası kendisinden razı olduğu halde hamile kaldığında Allah yolunda gündüz oruç tutup gece ibadet eden bir kişinin sevabı kadar ona sevap verilir. Doğum sancısı tutunca ona verilecek sevabı ancak Allahü teâlâ bilir. Doğum yapınca çocuğun emdiği her yudum süte karşılık kendisine bir sevap yazılır. Gece çocuk onu uykusuz bırakınca Allah rızası için 70 köle azat etmiş gibi sevap kazanır. Ey Selâme, bunları söylemekteki maksadımı biliyor musun? Namusunu muhafaza eden, kocasına itaat eden ve kocasından gördüğü iyilikleri inkâr etmeyen saliha hanımları kastediyorum.) [Taberani]
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 8:50 pm

    Şehid edilen bazı zatlar
    Filistin valisi Herod, yeğeni ile evlenmek istedi. İncil' de bu yasak olduğu için, Hz. Yahya nikah yapmadı. Herod da, bunu şehid etti. Babası Hz. Zekeriya, oğlunu kurtarmaya çalışınca, bunu da öldürmek istedi. Hz. Zekeriya bir kütük içine saklandı. Kütükle birlikte testere ile kesilerek şehid edildi.

    Hz. Hamza, Bedir' de Cübeyrin amcasını öldürmüştü. Cübeyr, kölesi Vahşi' ye, "Hamza' yı öldürürsen azat ol" demişti. Sonradan Resulullahın kayınvalidesi olan Hind de, babasının intikamı için, Hamza' yı öldürene çok altın vereceğim demişti. Azat olmak ve altınlara kavuşmak için, iyi okçu olan Vahşi, Hz. Hamza' yı, ok atarak ağır yaralayıp kılıcı ile şehid etti. Mekke' nin fethinden sonra, iman etti. İman edince, sahabi oldu. Yemame tarafına gitmesi emrolundu. Müseyleme ile savaşan Halid bin Velid' in ordusu bozulduğu sırada, Hz. Vahşi kahramanca saldırıp, Peygamberim diyen Müseyleme-tül-kezzâbı öldürdü. Bunu gören müslümanlar hücum edip, zafer elde ettiler. Resulullah efendimizin, Hz. Vahşi' yi Yemame tarafına göndermesinin, mucize olduğu meydana çıktı.

    Hz. Ömer, aşere-i mübeşşereden, yani Cennetle müjdelenen on kişiden biridir. Camide sabah namazına durunca, Mugire' nin kölesi kâfir Ebu Lü'lü Firuz tarafından karnından bıçaklanarak şehid edildi, bir gün sonra vefat etti. Resulullahın kayınpederi ve Hz. Ali' nin damadı idi.

    Hz. Osman, Resulullahın damadı ve aşere-i mübeşşeredendir. Mısırlı fellahlardan bir grup, Medine' ye kadar gelince, halifelikten istifa etmesi söylendi. Hz. Osman, (Kur'an-ı kerim okurken şehid olacağımı, Resulullah bana haber vermişti) buyurarak, kazaya rıza, belaya sabır göstermişti. Eşkıyanın halifenin evine saldırdığını, Hz. Ali işiterek, korumak için iki oğlu Hasan ve Hüseyini halifenin evine gönderdi. Her ikisi kılıçlarını çekerek kapıdan kuş uçurtmadılar ise de, 5-6 eşkıya, arka taraftan merdivenle içeri girdi. Resulullah efendimiz, rüyada, (Ya Osman, bu gece bizim yanımızda iftar edersin) buyurdu. Mısırlı fellahlardan Kinane bin Beşir isimli çingene, Kur'an-ı kerim okurken şehid etti. Sonra sanki kâfiri öldürmüşler gibi, sarayı yağma ettiler.

    Hz. Ali, aşere-i mübeşşereden, Resulullahın damadı ve Hz. Ömer' in kayınpederidir. Sabah namazına giderken ibni Mülcem isimli bir harici, kılıçla alnına vurarak şehid etti. Fakat Hz. Ali iki gün sonra vefat etti. Resulullah, Hz. Ali' nin İbni Mülcemin kılıcı ile şehid olacağını bildirmişti. Hz. Ali, İbni Mülcemi gördükçe; mübarek başını gösterip, (Bunu ne zaman kana bulayacaksın) buyururdu. İbni Mülcem de, (Ya Ali, bu kötü işi, Peygamberimiz bildirmiştir. Sen beni öldür de, kıyamete kadar lanete maruz kalmayayım) derdi. Hz. Ali de, (Öldürmeden önce ceza olamaz) buyururdu.

    Hz. Hasan, babası Hz. Ali' den sonra halife seçildi. 7 ay sonra, savaşa hazırlanırken, müslüman kanı dökülmemesi için, hilafeti bıraktı. Kıskançlık yüzünden hanımı tarafından zehirlenerek şehid edildi.

    Hz. Hüseyin, İbni Mercane denilen, Sinan bin Enes Nehai isimli biri tarafından Kerbela' da şehid edildi. Hz. Hüseyin ile birlikte 70 kişi daha şehid oldu. Mübarek başı, Mısır' da Karafe kabristanındadır.

    Dinimizde, yas tutmak günah olduğundan, şehid olan bu mübarek zatların hiç birisi için matem tutmak caiz olmaz
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 8:50 pm

    Çeşitli sual ve cevaplar
    Sual: Kanser, verem, kolera, veba, bronşit, ishal gibi iç hastalıklarından ölen şehid midir?
    CEVAP
    Evet şehid sevabına kavuşur. Sadece iç hastalıkları değil başka hastalıklardan ölenler de şehid olur. Mesela sara, bulaşıcı ve ateşli hastalıklardan ölenler de şehiddir.

    Sual: Ameliyat masasından kalkamayarak ölen müslüman şehid olur mu?
    CEVAP
    Ameliyat edilirken ölen müslüman şehid sevabı alır. Ölmezse, ameliyat yüzünden günahları affolur. Ayağa bir diken batması bile günahlara kefaret olur. Mümin ameliyata yatarken tevbe istiğfar etmeli, (Bu hastalıktan kurtulursam, ibadetlerimi daha kolay yaparım, dinime daha çok hizmet ederim, insanlara daha çok faydalı olurum) gibi niyet ederse, niyeti kadar çok sevap kazanır. Ameliyat masasından kalkamazsa, tevbe de ettiği için günahları da affedilmiş bir şehid olarak vefat eder. Kul hakları da ahirette helalleştirilip, hiç günahsız olarak Cennete gider. Onun için müminin hastalığı da; ameliyatı da, yaşaması da, ölmesi de güzeldir.

    Sayılı günler, muayyen sıkıntılar bir gün geçecek ve hiç bitmeyen bir gün gelecektir. Ebedi saadet için her türlü sıkıntıya katlanmak, her türlü çileyi nimet bilmek gerekir.

    Sual: Aşkın duyulması şehidliğe mani midir?
    CEVAP
    Hadis-i şerifte, (Aşık olup, aşkını gizleyip, iffetini muhafaza ederek ölen şehid olur) buyuruldu. [Hakim]

    Aşkın duyulması, şehidliğe mani değildir. Mühim olan iffeti korumaktır.
    Sevgi, insanın elinde olmayan bir duygudur. İffeti yani namusu korumak şartı ile birisine karşı sevgi duymakta mahzur yoktur. Hatta iffetini koruyarak sevgisini gizlemek çok sevaptır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
    (Aşkını gizleyip, namusunu koruyarak sabreden, Cennete girer.) [İbni Asakir]

    Demek ki, dinimizde iffeti muhafaza etmek ve sevgisi sebebiyle günah işlememeye sabretmek, çok sevaptır. Çünkü genel olarak birisine sevgi duyan kimsenin, kendisini günah işlemekten alıkoyması zordur. Zor olan işleri başarmanın sevabı da büyük olur.

    Sual: Şehid, ölürken, merminin veya kılıcın acısını duyar mı?
    CEVAP
    Duymaz.

    Sual: Suçsuz asılan, şehid olacağı için, ölüm acısını duyar mı?
    CEVAP
    Duymaz.

    Sual: Şehid, öldüğü bedenle mi dirilecektir?
    CEVAP
    Herkes öldüğü gibi dirilir, sonra sıfatına uygun şekil alır

    Sual: Tedavisi bilinmeyen hastalıktan mesela kanserden ölen mümin şehid mi?
    CEVAP
    Evet.

    Sual: Şehid çürümez mi?
    CEVAP
    Çürür. Haram yememiş, takva ehli olan çürümez.

    Sual: Demokrasi şehidi demek caiz mi?
    CEVAP
    Hayır. İmanlı olmayan, nerede nasıl ölürse ölsün şehid denmez. Dinimizin bildirdiği yollardan başka yolda ölene şehid denmez. Mesela devrim şehidi, demokrasi şehidi, görev şehidi, mafya şehidi olmaz.

    Sual: Esir kadının namusuna halel gelmemesi veya işkence edilmemesi için, yakınlarının bu kadını öldürmesi caiz olur mu?
    CEVAP
    Asla caiz olmaz. Düşmanın öldürdüğü şehid olur.

    Sual: İstanbul' un çeşitli yerlerine, (İslam şehidlerini anma günü) diye yazılan afişleri görmüşsünüzdür. İslam' dan başka şehid de olur mu? Niçin şehid kelimesi yozlaştırılıp bid'at çıkarılıyor? Mesela İslam namazı olur mu?
    CEVAP
    Elbette müslüman olmayan şehid olmaz. Belki de, devrim şehidi, demokrasi şehidi diyerek şehidlik kelimesini istismar edenlerden ayrılmak için İslam şehidi demişlerdir. Bu bakımdan onları da mazur görmelidir.

    Sual: Savaşta ölen herkes şehid midir?
    CEVAP
    Şehidlik müslüman olmaya ve niyete bağlıdır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
    (Nice kendisine silah isabet edip ölen vardır ki, ne şehiddir, ne de hamid. Nice döşeğinde ölen kimse vardır ki, Allah katında sıddık ve şehiddir.) [Ebu Nuaym, Ebuşşeyh] (Hamid, şükreden demektir.]
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 8:50 pm

    Gaziliğin fazileti
    Sual: Gaziliğin fazileti nedir?
    CEVAP
    Gazi, savaşa, cihada katılıp sağ olarak geri dönen kimse demektir. Cihad edene mücahid denir.
    Mücahid sağ olarak evine dönerse buna gazi denir. Savaşta her ölene şehid, geri dönenlere de gazi deniyorsa da, hakiki şehid ve gaziyi ancak Allahü teâlâ bilir. İmanı olan ancak şehid ve gazi olur. Diğerlerinki zahiren öyledir. Gazilik ve şehidlik yüce bir mertebedir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
    (İman edip de Allah yolunda hicret edenler, cihad edenler ve bunları barındırıp yardım edenler, işte gerçek mümin bunlardır.) [Enfal 74]

    İki güzellik, iki iyilik
    Kur'an-ı kerimde şehidlik ve gazilik için iki güzellik, iki iyilik tabiri kullanılmaktadır. (Tevbe 52)
    Şehid olmasa da, cihada katılmanın, gazi olmanın sevabı büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
    (Allah yolundaki bir savaşta bir saat durmak, 60 yıl ibadetten üstündür.) [F.Kadir]
    (Allah yolunda bir ok atan, bir köle azat etmiş gibi sevap kazanır.) [F.Kadir]

    (Bir gün nöbet tutmak, bir ay oruç tutmaktan ve gecelerini ibadetle geçirmekten hayırlıdır.) [Müslim]

    (Allah için savaşmayan veya bir mücahidi silahla donatmayan veya bir mücahidin çoluk çocuğuna yardım etmeyen bir belaya maruz kalır.) [Ebu Davud]

    (Bir mücahidi donatan, o mücahid kadar sevaba kavuşur.) [İbni Mace]
    (Cihada çıkan bir gaziyi donatan, cihad etmiş gibi ecre kavuşur.) [Buhari]
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları - Sayfa 3 Empty Geri: MERAK edilen SORUlar ve CEVAPları

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 9:05 pm

    Hak din yalnız İslam' dır
    Sual: (Hıristiyanların mazlumları şehit olarak ölür ve Cennete gider) deniyor. Niye Yahudilerin veya başka kâfirlerin değil de, Hıristiyan kâfirlerin mazlumları şehit oluyor ve Cennete gidiyor?
    CEVAP
    Müslüman olmayan kimse, mazlum da olsa, zalim de olsa asla Cennete giremez. Zerre imanı olan Müslüman da, çok zalim de olsa, çok günahkâr da olsa, yine sonunda Cennete gider. Böyle inanmayan kimse Müslüman olamaz.

    Sual: Bir yazar, (Allah' a inanıp barışa yönelik hizmetler veren herkes, ister yahudi, ister hıristiyan olsun Cennete girecek) diyor. Doğru mu?
    CEVAP
    Elbette doğru değildir. Cennete yalnız müslüman olanlar girer. Hud suresi 16. ve Tevbe suresi 17. âyet-i kerimelerinde, gayri müslimlerin iyi amellerinin hiç fayda vermeyeceği, Muhammed aleyhisselama tâbi olmadıkları için Cehennemde sonsuz kalacakları bildirilmektedir. İyi işlere, ibadetlere sevap verilebilmesi için düzgün iman sahibi bir müslüman olmak şarttır. (Kitab-üt-tevhid)

    Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
    (Ey iman edenler, Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin! Onlar, [İslam düşmanlığında] birbirinin dostudur. Onları dost edinen de onlardan [kâfir] olur. Allahü teâlâ, [kâfirleri dost edinip, kendine] zulmedenlere hidayet etmez.) [Maide 51]

    (Eğer Ehl-i kitap [Kur'ana ve Muhammed aleyhisselama] iman edip [kötülükten] sakınsaydı, günahlarını örter, nimetleri bol Cennetlere koyardık.) [Maide 65]

    (İman edenlere en şiddetli düşmanlık edenler yahudi ve müşriklerdir.) [Maide 82]

    (Hak din yalnız İslamdır.) [Al-i İmran 19]

    (İslam dininden başka din isteyenlerin, dinlerini Allah kabul etmez. Bunlar ahirette en büyük zarara uğrayacaklardır.) [Al-i İmran 85]

    (Ey Resulüm, de ki, Eğer Allah' ı seviyorsanız, bana tâbi olun!) [A.İmran 31]

    [Ehl-i kitap] ("Yahudi ve hıristiyanlar hariç hiç kimse Cennete girmeyecek" dediler. O iddia, onların kuruntusudur. Onlara de ki "Doğru söylüyorsanız delilinizi getirin.") [Bekara 111]

    (Kendi dinlerine uymadıkça, yahudilerle hıristiyanlar senden asla hoşnut olmazlar.) [Bekara 120]

    (İbrahim, ne yahudi, ne de hıristiyan idi; fakat o, Allah' ı bir tanıyan hanif, doğru bir müslüman idi; müşriklerden de değildi.) [Al-i İmran 67]

    Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa da her Peygamber gibi müslüman idi. Hz. Musa' ya ve Hz. İsa' ya o zaman inanan kimseler de müslüman idi. Şimdiki yahudi ve hıristiyanlar, Muhammed aleyhisselama inanmadıkça, yani müslüman olmadıkça ebedi Cehennemliktir.

      Forum Saati Perş. Mayıs 02, 2024 9:38 am