.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    İlk kez tespit edilen Hantavirüs paniği

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    İlk kez tespit edilen Hantavirüs paniği Empty İlk kez tespit edilen Hantavirüs paniği

    Mesaj  AsiRuH Perş. Nis. 16, 2009 9:41 pm

    16 şüpheli vakadan 8'inde Hantavirüs enfeksiyonu
    çıkması ve bir kişinin hayatını kaybetmesi endişe yarattı. Peki
    virüs nasıl bulaşır, ne kadar ölümcüldür,
    korunmak mümkün mü?
    Sağlık Bakanlığı, Zonguldak ve Bartın'daki şüpheli 16 vakadan
    8'inde Hantavirüs enfeksiyonu olduğunu, bir kişinin hayatını
    kaybettiğini ve Türkiye'de ilk kez tespit edilen virüs
    için Bilim Kurulu oluşturulduğunu açıkladı.
    Bunyaviridae virüs ailesinden olan Hanta, ‘Ebola
    virüsünün kuzeni’ olarak nitelendiriliyor ve Ebola
    gibi kesin tedavisi yok. Çin, Kore, Rusya, Avrupa, Arjantin,
    Şili, Brezilya, ABD ve Panama gibi değişik coğrafyalarda
    görülüyor.

    Virüsün başta fareler olmak üzere kemiricilerin dışkı ve
    idrar gibi çıkartılarının kuruyup, havada uçar hale
    gelmesiyle ve solunum yoluyla bulaştığını söyleyen İstanbul Tıp
    Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şadi Yenen,
    virüsün çok sayıda alt tipi olduğunu anlattı:

    "Bunya ailesinden olan virüsler genel olarak belli coğrafi
    bölgelerle sınırlıdırlar, hantavirüs bu aileden olmasına
    rağmen bütün dünyada yaygındır. Şu ana kadar
    Türkiye’de ciddi bir hastalık yaptığına dair veri yok.
    Virüsün çok fazla sayıda alt tipi var, büyük
    bölümü Asya, Afrika gibi eski dünya
    coğrafyasındadır, Amerika kıtasında ise 1990’lı yıllarda saptandı.

    BÖBREKLERİ, KALBİ VE AKCİĞERLERİ TUTUYOR
    Hantavirüsünün değişik türlerinin farklı
    hastalıklara neden olabildiğini belirten Prof. Dr. Şadi Yenen, ancak
    başlıca iki tipin hastalığa neden olduğunu vurguladı:
    "Birisi kanamalı ateşle böbrekleri tutar, diğeri ise akciğer ve
    kalbi. Virüsün kalp ve akciğerleri tutan türünde
    ölüm oranı yüzde 20’lere varabiliyor.
    Böbrekleri etkileyen türünde ise ölüm oranı
    yüzde 5 ile 10 arasındadır ama birçok coğrafyada
    böbrekleri tutan türünde ölüm oranı yüzde
    1 veya 2’dir."

    Prof. Yenen, insandan insana bulaşmayan virüsün neden olduğu etkileri ise şöyle sıraladı:
    "Hangi türü olursa olsun çok ani ateşle başlar, ateşe
    başağrısı eşlik eder. Üçüncü ve
    dördüncü günlerde sırt, bel ağrısı ve idrar
    yapamama şikayetine yol açar. Akciğer ve kalbi tutarsa nefes
    darlığı olur, her ikisinde de şok gelişebilir. Böbreği tutan
    olgularda bir kaç gün sonra idrar açılır ve hasta
    bol miktarda idrar yapmaya başlar. Bu virüsten iyileşenler ise
    aylarca aşırı terleme sorunu yaşayabilir. "
    ŞOK GELİŞEBİLİR, YAŞAM DESTEĞİNE İHTİYAÇ DUYULABİLİR
    Belirtiler, virüs insan vücuduna girdikten iki hafta sonra
    görülmeye başlıyor. Kuluçka süresinin 30
    güne kadar uzayabileceğini vurgulayan Prof. Yenen'in tedaviyle
    ilgili sözleri:
    "Henüz etkin ve belli başlı bir tedavisi yok. Antiviral
    ilaç kullananlar var ama onların da etkinliği kaıtlanmış değil.
    Ancak hastaya mutlaka hastanede bakım verilmeli. Yani şok gelişmişse
    şok tedavisi, böbrek sorunu gelişmişse hemodiyaliz ve vücudun
    o anda yaşam desteğine ihtiyaç duyduğu, ektrolit, tansiyon
    yükselticiler gibi yaşamsal uygulamalar yapılmalı."

    YÜZDE YÜZ ÖLDÜRÜR DİYE BİR ŞEY YOK
    Prof. Şadi Yenen, virüsü tespit etmenin zor olduğunu,
    bu yüzden Zonguldak ve Bartın'daki vakaların kapsamlı
    araştırılması gerektiğini vurguladı, aşı çalışmalarının devam
    ettiğini söyledi:
    "Avrupa bölgesinde bu virüsün 6 tipi dolaşıyor, tek bir
    testle bütün alt tipleri tespit etmek mümkün değil.
    Bunun için öncelikle testlerle doğrulanarak, doğru tanının
    konması gerekir. Dünya Sağlık Örgütünün
    onayladığı aşısı henüz yok. Ama Çin ile Kore bir aşı
    geliştirdi ve yerel olarak kullanıyorlar. Dünyanın diğer
    ülkelerinde ise aşı çalışmaları sürüyor.
    Vücut bir süre sonra hantavirüsü kendiliğinden de
    yenebilir. Tüm enfeksiyonlar için oluşması gereken
    koşullardan biri etkenin vücuda yeteri miktarda girmesidir. Bir de
    vücut daha önceden bu ve bunun alt tipi virüslerle
    tanışmışsa ve bağışıksa bu virüsle başedebilir. Yani virüs
    vücuda girdikten sonra kurtuluş olmadığı, kesin olarak
    ölümle sonuçlandığı yönündeki bilgi doğru
    değil, hantavirüs yüzde yüz öldürür diye
    bir şey yok ama virüsü kapanlara zamanında ve hastanede
    müdahale edilmesi şart."

    KORUNMAK İÇİN TEMİZLİK
    Yener, korunmayla ilgili bilgi de verdi.
    "Hantavirüsten korunmak için kemiriciler ile uygun
    yöntemlerle mücadele edilmesi gerekiyor. Kemiricilerin
    atıkları ile kirlenme ihtimali olan yerlerin temizliğinin toz
    kaldırmadan deterjan veya çamaşır suyu kullanarak yıkama veya
    ıslak bezlerle temizlik şeklinde yapılması öneriliyor."

      Forum Saati Perş. Mayıs 02, 2024 3:46 pm