.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    kuranı kerim meali

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 3 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 3:45 pm

    89 - Fecr Suresi
    Mekke döneminde inmistir. 30 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki
    1. Tan yerinin agarmasına andolsun,
    2. On geceye andolsun,
    3. Çifte ve teke andolsun,
    4. Geçip giden geceye andolsun (ki, müsrikler azaba ugrayacaklardır).
    5. Süphesiz bunlarda, akıl sahibi bir kimse için üzerine yemin edilmeye deger bir özellik vardır.
    6, 7, 8, 9, 10. (Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd'un kavmi) Ad'e, sehirler içinde benzeri kurulmamıs olan, sütunlarla dolu Ýrem'e,
    vadide kayaları oyan (Salih'in kavmi) Semûd'a, kazıklar sahibi Firavun'a ne yaptıgını görmedin mi?
    11, 12. Bunlar sehirlerde azgınlık eden ve oralarda pek çok bozgunculuk çıkaran kimselerdi.
    13. Bu yüzden Rabbin onların üzerine azap kamçısı yagdırdı.
    14. Süphesiz Rabbin, gözetlemededir.
    15. Ýnsan ise; Rabbi onu deneyip de kendisine ikramda bulundugunda, ona bol bol nimetler verdiginde, "Rabbim bana ikram etti"
    der.
    16. Ama onu deneyip rızkını daraltınca da, "Rabbim beni asagıladı" der.
    17. Hayır, hayır! Yetime ikram etmiyorsunuz.
    18. Yoksulu yedirmek konusunda birbirinizi tesvik etmiyorsunuz.
    19. Haram helâl demeden mirası alabildigine yiyorsunuz.
    20. Malı da pek çok seviyorsunuz.
    21. Hayır, yeryüzü (kıyamet sarsıntısıyla) parça parça olup dagıldıgı zaman,
    22, 23. Rabbinin buyrugu ve saf saf dizilmis olarak melekler geldigi ve o gün cehennem getirildigi zaman, iste o gün insan
    (yaptıklarını birer birer) hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ona nasıl faydası olacak!?
    24. "Keske bu hayatım için önceden bir sey yapsaydım" der.
    25. Artık o gün, Allah'ın edecegi azabı kimse edemez.
    26. Onun vuracagı bagı kimse vuramaz.
    27. (Allah söyle der:) "Ey huzur içinde olan nefis!"
    28. "Sen O'ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!"
    29. "(Ýyi) kullarımın arasına gir."
    30. "Cennetime gir."
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 3 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 3:46 pm

    113 - Felak Suresi
    Medine döneminde inmistir. 5 âyettir. Felak, sabah aydınlıgı demektir
    1, 2, 3, 4, 5. De ki: "Yarattıgı seylerin kötülügünden, karanlıgı çöktügü zaman gecenin kötülügünden, dügümlere üfleyenlerin
    kötülügünden, haset ettigi zaman hasetçinin kötülügünden, sabah aydınlıgının Rabbine sıgınırım."
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 3 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 3:59 pm

    48 - Fetih Suresi
    Medine döneminde inmistir. 29 âyettir. Sûre, adını 1, 18 ve 27. âyetlerde geçen
    1. Süphesiz biz sana apaçık bir fetih verdik.
    2, 3. Ta ki Allah, senin geçmis ve gelecek günahlarını bagıslasın, sana olan nimetini tamamlasın, seni dogru yola iletsin ve Allah
    sana, sanlı bir zaferle yardım etsin.
    4. O, inananların imanlarını kat kat artırmaları için kalplerine huzur ve güven indirendir. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah
    hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
    5. Bütün bunlar Allah'ın; inanan erkek ve kadınları, içlerinden ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları cennetlere koyması, onların
    kötülüklerini örtmesi içindir. Ýste bu, Allah katında büyük bir basarıdır.
    6. Bir de, Allah'ın, hakkında kötü zanda bulunan münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah'a ortak kosan erkeklere ve Allah'a
    ortak kosan kadınlara azap etmesi içindir. Kötülük girdabı onların basına olsun! Allah onlara gazap etmis, onları lanetlemis ve
    kendilerine cehennemi hazırlamıstır. Orası ne kötü bir varıs yeridir!
    7. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
    8. (Ey Muhammed!) Süphesiz biz seni bir sâhit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
    9. Ey insanlar! Allah'a ve Peygamberine inanasınız, ona yardım edesiniz, ona saygı gösteresiniz ve sabah aksam Allah'ı tespih
    edesiniz diye (Peygamber'i gönderdik.)
    10. Sana bîat edenler ancak Allah'a bîat etmis olurlar.2 Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Verdigi sözden dönen kendi aleyhine
    dönmüs olur. Allah'a verdigi sözü yerine getirene, Allah büyük bir mükâfat verecektir.
    11. Bedevîlerin (savastan) geri bırakılanları sana, "Bizi mallarımız ve ailelerimiz alıkoydu; Allah'tan bizim için af dile" diyecekler.
    Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: "Allah sizin bir zarara ugramanızı dilerse, yahut bir yarar elde etmenizi dilerse,
    ona karsı kimin bir seye gücü yeter? Hayır, Allah yaptıklarınızdan haberdardır."
    12. (Ey münafıklar!) Siz aslında, Peygamberin ve inananların bir daha ailelerine geri dönmeyeceklerini sanmıstınız. Bu, sizin
    gönüllerinize güzel gösterildi de kötü zanda bulundunuz ve helaki hak eden bir kavim oldunuz.
    13. Kim Allah'a ve Peygambere inanmazsa bilsin ki, süphesiz biz, inkarcılar için alevli bir ates hazırladık.
    14. Göklerin ve yerin hükümranlıgı Allah'ındır. O, diledigini bagıslar, diledigine ceza verir. Allah çok bagıslayandır, çok merhamet
    edendir.
    15. Savastan geri bırakılanlar, siz ganimetleri almaya giderken, "Bırakın biz de sizinle gelelim" diyeceklerdir. Onlar Allah'ın sözünü
    degistirmek isterler. De ki: "Siz bizimle asla gelmeyeceksiniz. Allah önceden böyle buyurmustur." Onlar, "Bizi kıskanıyorsunuz"
    diyeceklerdir. Hayır, onlar pek az anlarlar.
    16. Bedevîlerin (savastan) geri bırakılanlarına de ki: "Siz, güçlü kuvvetli bir kavme karsı teslim oluncaya kadar savasmaya
    çagrılacaksınız. Eger itaat ederseniz Allah size güzel bir mükâfat verir. Ama önceden döndügünüz gibi yine dönerseniz, Allah sizi
    elem dolu bir azaba ugratır."
    17. Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya güçlük yoktur. (Bunlar savasa katılmak zorunda degillerdir.) Kim Allah'a ve
    Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Kim de yüz çevirirse, onu elem dolu bir azaba
    ugratır.
    18, 19. Süphesiz Allah, agaç altında sana bîat ederlerken inananlardan hosnut olmustur. Gönüllerinde olanı bilmis, onlara huzur,güven duygusu vermis ve onlara yakın bir fetih ve elde edecekleri birçok ganimetler nasip etmistir. Allah mutlak güç sahibidir,
    hüküm ve hikmet sahibidir.
    20. Allah size, elde edeceginiz birçok ganimetler vaad etmistir. Simdilik bunu size hemen vermis ve insanların ellerini sizden
    çekmistir. (Allah böyle yaptı) ki, bunlar mü'minler için bir delil olsun, sizi de dogru bir yola iletsin.
    21. Henüz elde edemediginiz, fakat Allah'ın, ilmiyle kusattıgı baska (kazançlar) da vardır. Allah her seye hakkıyla gücü yetendir.
    22. Ýnkar edenler sizinle savassalardı, arkalarını dönüp kaçarlar, sonra da ne bir dost, ne de bir yardımcı bulabilirlerdi.
    23. Allah'ın ötedenberi isleyip duran kanunu (budur). Allah'ın kanununda asla bir degisiklik bulamazsın.
    24. O, Mekke'nin göbeginde, sizi onlara karsı üstün kıldıktan sonra, onların ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan çekendir. Allah,
    yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir.
    25. Onlar, inkar edenler ve sizi Mescid-i Haram'ı ziyaretten ve (ibadet amacıyla) bekletilen kurbanlıkları yerlerine ulasmaktan
    alıkoyanlardır. Eger, oradaki henüz tanımadıgınız inanmıs erkeklerle, inanmıs kadınları bilmeyerek ezmeniz ve böylece size bir
    eziyet gelecek olmasaydı, (Allah Mekke'ye girmenize izin verirdi). Allah, diledigini rahmetine koymak için böyle yapmıstır. Eger,
    inananlarla inkarcılar birbirinden ayrılmıs olsalardı, onlardan inkar edenleri elem dolu bir azaba ugratırdık.
    26. Hani inkar edenler kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu yerlestirmislerdi. Allah ise, Peygamberine ve inananlara huzur ve
    güvenini indirmis ve onların takva (Allah'a karsı gelmekten sakınma) sözünü tutmalarını saglamıstı. Zâten onlar buna lâyık ve ehil
    idiler. Allah her seyi hakkıyla bilmektedir.
    27. Andolsun, Allah, Peygamberinin rüyasını dogru çıkardı. Allah dilerse, siz güven içinde baslarınızı kazıtmıs veya saçlarınızı
    kısaltmıs olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz. Allah, sizin bilmediginizi bildi ve size bundan baska yakın bir fetih daha
    verdi.
    28. O, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderendir. (Allah) o hak dini bütün dinlere üstün kılmak için (böyle yaptı). Sahit
    olarak Allah yeter.
    29. Muhammed, Allah'ın Resülüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karsı çetin, birbirlerine karsı da merhametlidirler. Onların,
    rükû ve secde halinde, Allah'tan lütuf ve hosnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. Ýste bu,
    onların Tevrat'ta ve Ýncil'de anlatılan durumlarıdır: Onlar filizini çıkarmıs, onu kuvvetlendirmis, kalınlasmıs, gövdesi üzerine dikilmis,
    ziraatçıların hosuna giden bir ekin gibidirler. Allah kendileri sebebiyle inkarcıları öfkelendirmek için onları böyle saglam ve dirençli
    kılar. Allah, içlerinden salih amel isleyenlere bir bagıslama ve büyük bir mükafat vaad etmistir.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 3 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 4:00 pm

    105 - Fil Suresi
    Mekke döneminde inmistir. 5 âyettir. Sûre, fillerle donanmıs ordusuyla Kâ'be'yi yıkmaya gelen Ebrehe'nin
    helâk edilisinden bahsettigi için bu adı almıstır
    1. Rabbinin, fil sahiplerine ne yaptıgını görmedin mi?
    2. Onların tuzaklarını bosa çıkarmadı mı?
    3, 4, 5. Üzerlerine balçıktan pisirilmis taslar atan sürü sürü kuslar gönderdi. Nihayet onları yenilmis ekin yaprakları haline getirdi.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 3 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 4:01 pm

    25 - Furkan Suresi
    Mekke döneminde inmistir. 68-70. âyetlerin Medine döneminde indigi konusunda bir rivayet de vardır. 77
    âyettir. Sûre adını, ilk âyette geçen
    1. Âlemlere bir uyarıcı olsun diye kuluna Furkân'ı indiren Allah'ın sanı yücedir.
    2. O, göklerin ve yeryüzünün mülkü (hükümranlıgı) kendisine ait olandır. Çocuk edinmemistir. Mülkünde hiçbir ortagı da yoktur. O
    her seyi yaratmıs ve yarattıgı O seyleri bir ölçüye göre takdir etmistir.
    3. (Ýnkar edenler), Allah'ı bırakıp hiçbir sey yaratmayan ve zaten kendileri yaratılmıs olan, üstelik kendilerine fayda ve zararları
    dokunmayan, öldürmeye, yasatmaya ve ölüleri diriltip kabirden çıkarmaya güçleri yetmeyen ilahlar edindiler.
    4. Ýnkar edenler, "Bu Kur'an, Muhammed'in uydurdugu bir yalandan baska bir sey degildir. Baska bir topluluk da bu konuda ona
    yardım etmistir" dediler. Böylece onlar haksız ve asılsız bir söz uydurdular.
    5. "(Bu Kur'an, baskalarından) yazıp aldıgı öncekilere ait efsanelerdir. Bunlar ona sabah aksam okunmaktadır" dediler.
    6. (Ey Muhammed!), De ki: "O kitabı göklerin ve yerin sırrını bilen indirmistir. Süphesiz O, bagıslayandır, çok merhamet edendir."
    7. Dediler ki: "Bu ne biçim peygamber ki yemek yer, çarsıda, pazarda dolasır. Ona bir melek indirilseydi de bu onunla beraber bir
    uyarıcı olsaydı ya!"
    8. "Yahut kendisine bir hazine verilseydi veya ürününden yiyecegi bir bahçesi olsaydı ya! "Zalimler (inananlara): "Siz ancak
    büyülenmis bir adama uyuyorsunuz" dediler.
    9. (Ey Muhammed!) Senin hakkında bak nasıl da temsiller getirdiler de (haktan) saptılar. Artık onlar dogru yolu bulamazlar.
    10. Dilerse sana bundan daha güzelini, içinden ırmaklar akan cennetleri verebilecek olan, sana saraylar kurabilecek olan Allah'ın
    sanı yücedir.
    11. Hayır, onlar Kıyameti de yalanladılar. Biz ise o Kıyameti yalanlayanlara çılgın bir cehennem atesi hazırlamısızdır.
    12. Bu ates onları uzak bir mesafeden görünce onun müthis kaynamasını ve ugultusunu isitirler.
    13. Elleri boyunlarına baglanmıs, çatılmıs olarak cehennemin daracık bir yerine atıldıkları zaman orada, yok olup gitmeyi isterler
    14. (Kendilerine) "Bugün bir kere yok olmayı istemeyin, bir çok kere yok olmayı isteyin!" (denir.)
    15. De ki: "Bu mu daha hayırlıdır, yoksa Allah'a karsı gelmekten sakınanlara vadedilen ebedilik cenneti mi?" Orası onlar için bir
    mükafaat ve varılacak bir yerdir.
    16. Ebedi olarak kalacakları orada onlar için diledikleri her sey vardır. Bu Rabbinin uhdesine aldıgı, (yerine getirilmesi) istenen bir
    va'didir.
    17. Rabbinin, onları ve Allah'ı bırakıp da taptıkları seyleri bir araya getirecegi ve (taptıklarına), "Siz mi saptırdınız benim su
    kullarımı, yoksa onlar kendileri mi yoldan saptılar" diyecegi günü hatırla.
    18. Onlar, "Seni eksikliklerden uzak tutarız. Seni bırakıp da baska dostlar edinmek bize yarasmaz. Fakat sen onlara ve atalarına o
    kadar bol nimet verdin ki, sonunda seni anmayı unuttular ve helâke giden bir toplum oldular" derler.
    19. (Ýlah edindikleriniz) söyledikleriniz konusunda sizi yalancı çıkardılar. Artık kendinizden azabı savmaya gücünüz yetmeyecek ve
    kendinize yardım da edemeyeceksiniz. Sizden kim de zulüm ve haksızlık ederse ona büyük bir azap tattırırız.
    20. Senden önce gönderdigimiz bütün peygamberler de süphesiz yemek yerler, çarsıda pazarda gezerlerdi. (Ey insanlar!) Sizi birbiriniz için imtihan aracı kıldık. (Bakalım) sabredecek misiniz? Rabbin hakkıyla görendir.
    21. Bize kavusacaklarını ummayanlar, "Bize melekler indirilseydi, yahut Rabbimizi görseydik ya!" dediler. Andolsun, onlar kendi
    benliklerinde büyüklük tasladılar ve büyük bir taskınlık gösterdiler.
    22. Fakat melekleri görecekleri gün, iste o gün suçlulara hiçbir müjde yoktur. "Eyvah! Biz Allah'ın rahmetinden tamamen
    uzaklastırılmısız" diyecekler.
    23. Onların yaptıkları bütün amellerine yöneldik ve onları dagılmıs zerreciklere çevirdik.
    24. O gün cennetliklerin kalacakları yer daha hayırlı, dinlenecekleri yer daha güzeldir.
    25. O gün gök bulutlarla yarılıp parçalanacak ve melekler bölük bölük indirilecektir.
    26. O gün gerçek hükümranlık Rahmân'ındır ve kafirlere zorlu bir gün olacaktır.
    27. O gün zalim kimse, (çaresizlik içinde) ellerini ısırıp söyle diyecektir: "Ne olurdu ben de peygamberle beraber aynı yolu
    tutsaydım!"
    28. "Yazıklar olsun bana, keske falanı dost edinmeseydim!"
    29. "Andolsun, Kur'an bana geldikten sonra beni ondan o saptırdı. Zaten seytan insanı yardımcısız bırakıverir."
    30. Peygamber, "Ey Rabbim! Kavmim su Kur'an'ı terkedilmis bir sey haline getirdi" dedi.
    31. Biz, iste böyle, her peygamber için suçlulardan bir düsman yarattık. Yol gösterici ve yardım edici olarak Rabbin yeter.
    32. Ýnkar edenler, "Kur'an ona bir defada toptan indirilseydi ya!" dediler. Biz Kur'an'la senin kalbini pekistirmek için onu böyle kısım
    kısım indirdik ve onu agır agır okuduk.
    33. Onlar sana hiçbir misal getirmezler ki (buna karsılık) sana gerçegi ve en güzel açıklamayı getirmis olmayalım.
    34. Yüzüstü cehenneme sürüklenecek olanlar var ya; iste onlar konumları itibariyle daha kötü, tuttukları yol itibariyle daha
    sapıktırlar.
    35. Andolsun, Biz, Mûsâ'ya Kitab'ı (Tevrat'ı) verdik ve kardesi Hârûn'u da ona yardımcı kıldık.
    36. Onlara, "Âyetlerimizi yalanlayan topluluga gidin" dedik. Nihayet o kavmi yerle bir ettik.
    37. Nûh kavmini de, Peygamberleri yalanladıkları vakit suda bogduk. Onları insanlara bir ibret yaptık ve zalimlere elem dolu bir
    azap hazırladık.
    38. Âd ve Semûd kavimlerini, Ress halkını ve bunların arasında pek çok nesilleri de helak ettik.
    39. Bunların herbirine misaller getirdik, (ögüt almadıkları için) hepsini kırıp geçirdik.
    40. Andolsun, senin kavmin, bela yagmuruna tutularak yok edilen kente ugramıslardır. Yoksa onu görmüyorlar mıydı (ki ibret
    almadılar)? Hayır! (Görüyorlardı fakat) tekrar dirilmeyi ummuyorlardı.
    41, 42. Onlar seni görünce ancak eglenceye alırlar. "Allah'ın peygamber olarak gönderdigi adam bu mu? Biz, ilahlarımıza sımsıkı
    sarılmasaydık neredeyse bizi ilahlarımızdan uzaklastıracaktı" (derler.) Onlar yakında azabı gördükleri zaman yolca kimin daha sapık
    oldugunu görecekler.
    43. Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilah edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın?
    44. Yoksa sen onların çogunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, belki
    yolca onlardan daha da saskındırlar.
    45. Rabbinin gölgeyi nasıl uzattıgını görmez misin? Ýsteseydi onu sabit kılardı. Sonra biz günesi gölgeye delil kıldık.
    46. Sonra onu kendimize yavas yavas çektik.
    47. O, geceyi size bir örtü, uykuyu istirahat zamanı ve gündüzü de hareket ve çalısma vakti yapandır.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 3 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 4:02 pm

    48, 49. O, rahmetinin önünde rüzgarları müjdeci olarak gönderendir. Ölü topragı canlandıralım, yarattıklarımızdan bir çok
    hayvanları ve insanları sulayalım diye gökten tertemiz bir su indirdik.
    50. Andolsun, biz bunu insanlar arasında, düsünüp ibret alsınlar diye tekrar tekrar açıkladık. Fakat insanların çogu nankörlükte
    direttiler.
    51. Dileseydik her memlekete bir uyarıcı gönderirdik.
    52. Öyle ise kafirlere itaat etme, onlara karsı bu Kur'an'la büyük bir mücadele ver.
    53. O, birinin suyu lezzetli ve tatlı, digerininki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverip aralarına da görünmez bir perde ve karısmalarını
    önleyici bir engel koyandır.
    54. O, sudan bir insan yaratıp ondan soy sop ve hısımlık meydana getirendir. Rabbin her seye hakkıyla gücü yetendir.
    55. Onlar, Allah'ı bırakıp, kendilerine ne faydası ne de zararı dokunan seylere kulluk ederler. Kâfir, Rabbine karsı (seytana) arka
    çıkandır.
    56. Biz seni ancak bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
    57. De ki: "Ben buna karsılık sizden dileyen kimsenin, Rabbine giden yolu tutmasından baska herhangi bir ücret istemiyorum."
    58. Sen, o ölümsüz ve daima diri olana (Allah'a) tevekkül et. O'nu her türlü övgüyle yücelterek tesbih et. Kullarının günahlarından
    hakkıyla haberdar olarak O yeter!
    59. Gökleri ve yeryüzünü ve ikisi arasındakileri altı gün içinde (altı evrede) yaratan sonra da Ars'a4 kurulan Rahmân'dır. Sen bunu
    haberdar olana sor!
    60. Onlara, "Rahmân'a secdeye kapanın denildiginde "Rahmân da nedir? Senin bize emrettigine mi secde edecegiz?" derler ve bu
    onların nefretini artırır.
    61. Göge burçlar yerlestiren, orada bir ısık kaynagı (günes) ve aydınlatıcı bir ay yaratanın sanı çok yücedir.
    62. O, ögüt almak isteyen ve çok sükredici olmayı dileyen kimseler için geceyi ve gündüzü birbiri ardınca getirendir.
    63. Rahmân'ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, "selâm!" der
    (geçer)ler.
    64. Onlar, Rabblerine secde ederek ve kıyamda durarak geceleyenlerdir.
    65. Onlar, söyle diyenlerdir: "Ey Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklastır, gerçekten onun azabı sürekli bir helaktir!"
    66. "Süphesiz, ne kötü bir durak ve ne kötü bir konaktır orası."
    67. Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır.
    68. Onlar, Allah ile beraber baska bir ilaha kulluk etmeyen, haksız yere, Allah'ın haram kıldıgı cana kıymayan ve zina etmeyen
    kimselerdir. Kim bunları yaparsa agır azaba ugrar.
    69. Kıyamet günü onun azabı kat kat artırılır ve horlanmıs olarak orada ebedi kalır.
    70. Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel isleyenler baska. Allah iste onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok
    bagıslayandır, çok merhamet edendir.
    71. Kim de tövbe eder ve salih amel islerse iste o, Allah'a, tövbesi kabul edilmis olarak döner.
    72. Onlar, yalana sahitlik etmeyen, faydasız bos bir seyle karsılastıkları zaman, vakar ve hosgörü ile geçip gidenlerdir.
    73. Onlar, kendilerine Rabblerinin âyetleri hatırlatıldıgı zaman, onlara kör ve sagır kesilmezler.
    74. Onlar, "Ey Rabbimiz! Eslerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlıgı kıl ve bizi Allah'a karsı gelmekten sakınanlara önder eyle"
    diyenlerdir.
    75. Ýste onlar, sabretmelerine karsılık cennetin yüksek makamlarıyla mükafatlandırılacaklar ve orada esenlik dilegi ve selamla
    karsılanacaklardır.
    76. Orada ebedi kalırlar. Orası ne güzel bir durak ve ne güzel bir konaktır!
    77. (Ey Muhammed!) De ki: "Duanız olmasa Rabbim size ne diye deger versin! Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı
    bırakmayacak."
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 3 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 4:03 pm

    41 - Fussilet Suresi
    Mekke döneminde inmistir. 54 âyettir. Sûre, adını üçüncü âyette geçen ve Kur'an âyetlerini niteleyen
    1. Hâ Mîm.
    2. Bu Kur'an, Rahmân ve Rahîm olan Allah'tan indirilmedir.
    3. Bu, bilen bir toplum için Arapça bir Kur'an olarak âyetleri genisçe açıklanmıs bir kitaptır.
    4. Müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderilmistir. Fakat onların çogu yüz çevirmistir. Artık onlar isitmezler.
    5. Dediler ki: "(Ey Muhammed!) Bizi çagırdıgın seye karsı kalplerimiz örtüler içerisindedir. Kulaklarımızda bir agırlık, seninle bizim
    aramızda da bir perde vardır. O halde sen (istedigini) yap, süphesiz biz de (istedigimizi) yapacagız."
    6. De ki: "Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Fakat bana ilâhınızın yalnızca bir tek ilâh oldugu vahyediliyor. Artık O'na yönelin ve
    O'ndan bagıslanma dileyin. Allah'a ortak kosanların vay haline!"
    7. Onlar zekatı vermeyen kimselerdir. Onlar ahireti de inkar ederler.
    8. Süphesiz iman edip salih ameller isleyenler için ise kesintisiz bir mükâfât vardır.
    9. De ki: "Siz mi yeri iki günde (iki evrede) yaratanı inkâr ediyor ve O'na ortaklar kosuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir."
    10. O, dört gün içinde (dört evrede), yeryüzünde yükselen sabit daglar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada
    rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti.
    11. Sonra duman halinde bulunan göge yöneldi; ona ve yeryüzüne, "Ýsteyerek veya istemeyerek gelin" dedi. Ýkisi de, "Ýsteyerek
    geldik" dediler.
    12. Böylece onları, iki günde (iki evrede) yedi gök olarak yarattı ve her göge kendi isini bildirdi. En yakın gögü kandillerle süsledik
    ve onu koruduk. Ýste bu, mutlak güç sahibi ve hakkıyla bilen Allah'ın takdiridir.
    13. Eger yüz çevirirlerse onlara de ki, "Ben sizi Âd ve Semûd kavimlerini çarpan yıldırım gibi bir yıldırıma karsı uyardım."
    14. Hani onlara peygamberler önlerinden ve arkalarından3 gelmis, "Allah'tan baskasına ibadet etmeyin" demisler, onlar da, "Eger
    Rabbimiz dileseydi (Peygamber olarak) melekler indirirdi. Bu sebeple biz sizinle gönderilenleri inkar ediyoruz" demislerdi.
    15. Âd kavmi ise yeryüzünde haksız olarak büyüklük taslamıs, "Bizden daha güçlü kim var?" demislerdi. Onlar, kendilerini yaratan
    Allah'ın onlardan daha güçlü oldugunu görmediler mi? Onlar bizim âyetlerimizi inkâr ediyorlardı.
    16. Biz de onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak için o mutsuz kara günlerde üzerlerine dondurucu bir rüzgâr gönderdik.
    Ahiret azâbı elbette daha rezil edicidir. Onlara yardım da edilmez.
    17. Semûd kavmine gelince biz onlara dogru yolu göstermistik. Ama onlar körlügü hidayete tercih etmisler ve yaptıklarına karsılık,
    alçaltıcı azap yıldırımı onları çarpmıstı.
    18. Ýnananları ve Allah'a karsı gelmekten sakınanları kurtardık.
    19. Allah'ın düsmanlarının, toplanıp yıgın yıgın cehenneme sevk edilecekleri günü hatırla!
    20. Nihâyet cehenneme vardıklarında, kulakları, gözleri ve derileri, yapmıs oldukları isler hakkında, kendileri aleyhine sahitlik
    ederler.
    21. Onlar derilerine, "Niçin aleyhimize sâhitlik ettiniz?" derler. Derileri, "Bizi her seyi konusturan Allah konusturdu. Ýlk defa sizi O
    yaratmıstı ve yine yalnızca ona döndürülüyorsunuz?"
    22. "Siz (günahları islerken) kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin, aleyhinize sâhitlik etmesinden sakınmıyordunuz. Lakin,
    yaptıklarınızın çogunu Allah'ın bilmedigini sanıyordunuz."
    23. "Ýste bu sizin, Rabbiniz hakkında beslediginiz zannınızdır. O sizi mahvetti de ziyâna ugrayanlardan oldunuz."
    24. Simdi eger dayanabilirlerse artık cehennem onların yeridir! Eger Allah'ın rızasını kazandıracak amelleri islemeye izin isteseler
    onlara izin verilmez.
    25. Biz onların basına birtakım arkadaslar sardık da bu arkadaslar onlara geçmislerini ve geleceklerini süslü gösterdiler. Böylece
    kendilerinden önce gelip geçmis olan cin ve insan toplulukları ile ilgili o söz (azap), onlar için de gerçeklesti. Çünkü onlar ziyana
    ugrayanlardı.
    26. Ýnkâr edenler dediler ki: "Bu Kur'an'ı dinlemeyin. Baskın çıkmak için o okunurken yaygara koparın."
    27. Ýnkâr edenlere mutlaka siddetli bir azabı tattıracagız ve onları yaptıklarının en kötüsü ile cezalandıracagız.
    28. Ýste böyle, Allah düsmanlarının cezası atestir. Âyetlerimizi inkar etmelerinin cezası olarak orada onlar için ebedilik yurdu vardır.
    29. (Atese giren) inkârcılar söyle derler: "Rabbimiz! Cinlerden ve insanlardan bizi saptıranları bize göster de onları ayaklarımızın
    altına alalım ki en asagılıklardan olsunlar."
    30. Süphesiz "Rabbimiz Allah'tır" deyip de, sonra dosdogru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki:
    "Korkmayın, üzülmeyin, size (dünyada iken) vadedilmekte olan cennetle sevinin!"
    31, 32. "Biz dünya hayatında da âhirette de sizin dostlarınızız. Çok bagıslayan ve çok merhametli olan Allah'dan bir agırlama olarak,
    orada canlarınızın çektigi her sey var, istediginiz her sey orada sizin için var."
    33. Allah'a çagıran, salih amel isleyen ve "Kuskusuz ben müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kimdir?
    34. Ýyilikle kötülük bir olmaz. Kötülügü en güzel bir sekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düsmanlık bulunan kimse sanki
    sıcak bir dost oluvermistir.
    35. Bu güzel davranısa ancak sabredenler kavusturulur. Buna ancak (hayırdan ve olgunluktan) büyük payı olanlar kavusturulur.
    36. Eger seytandan gelen kötü bir düsünce seni dürtecek olursa, hemen Allah'a sıgın. Çünkü O, hakkıyla isitendir, hakkıyla bilendir.
    37. Gece, gündüz, günes ve ay Allah'ın varlıgının delillerindendir. Günese ve aya secde etmeyin. Eger gerçekten Allah'a kulluk
    ediyorsanız, onları yaratan Allah'a secde edin.
    38. Eger onlar büyüklük taslarlarsa, bilsinler ki Rabbinin yanında bulunanlar (melekler), gece gündüz hiç usanmadan onu tespih
    ederler.
    39. Allah'ın varlıgının delillerinden biri de sudur: Sen yeryüzünü boynu bükük (kupkuru) görürsün. Onun üzerine yagmuru
    indirdigimiz zaman kıpırdar kabarır. Süphesiz ki, onu dirilten, elbette ölüleri de diriltir. Süphesiz o, her seye gücü hakkıyla yetendir.
    40. Âyetlerimiz konusunda (yalanlama amacıyla) dogruluktan sapanlar bize gizli kalmaz. O halde kıyamet gününde atese atılan mı,
    yoksa güven içinde gelen kimse mi daha iyidir? Dilediginizi yapın. Süphesiz o, yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir.
    41. Kur'an kendilerine geldiginde onu inkâr edenler mutlaka cezalarını göreceklerdir. Süphesiz o çok degerli ve saglam bir kitaptır.
    42. Ona ne önünden ne de ardından batıl gelemez. O hüküm ve hikmet sahibi, övülmeye layık olan Allah tarafından indirilmistir.
    43. Sana ancak, senden önceki peygamberlere söylenenler söylenmektedir. Hiç süphesiz senin Rabbin hem bagıslama sahibidir,
    hem de elem dolu bir azap sahibidir.
    44. Eger biz onu baska dilde bir Kur'an yapsaydık onlar mutlaka, "Onun âyetleri genisçe açıklanmalı degil miydi? Baska dilde bir
    kitap ve Arap bir peygamber öyle mi?" derlerdi. De ki: "O, inananlar için bir hidayet ve sifâdır. Ýnanmayanların kulaklarında bir
    agırlık vardır ve Kur'an onlara kapalı ve anlasılmaz gelir. (Sanki) onlara uzak bir yerden sesleniliyor (da anlamıyorlar)."
    45. Andolsun! Biz Mûsâ'ya Kitab'ı (Tevrat'ı) vermistik de, onda ayrılıga düsmüslerdi. Eger (azabın ertelenmesi ile ilgili olarak ezelde)
    Rabbinden bir söz geçmis olmasaydı, aralarında derhal hüküm verilirdi. Süphesiz onlar Kur'an hakkında derin bir süphe içindedirler.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 3 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 4:03 pm

    46. Kim iyi bir is yaparsa kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Rabbin kullara (zerre kadar) zulmedici degildir.
    47. Kıyametin ne zaman kopacagına iliskin bilgi O'na havale edilir. Meyveler tomurcuklarından ancak O'nun bilgisi altında çıkar, disi
    ancak O'nun bilgisi altında hamile kalır ve dogurur. Allah onlara, "Nerede bana ortak kostuklarınız?" diye seslendigi gün söyle
    derler: "Sana arz ederiz ki, içimizden onları gören hiçbir kimse yok."
    48. Daha önce yalvardıkları (tanrılar) onları yüzüstü bırakıp uzaklasmıstır. Kendileri için kaçacak bir yer olmadıgını anlamıslardır.
    49. Ýnsan, hayır (mal, mülk, genislik) istemekten usanmaz. Fakat basına bir kötülük gelince umutsuzluga düser, yıkılır.
    50. Andolsun! Basına gelen bir zarardan sonra kendisine tarafımızdan bir rahmet tattırsak mutlaka "Bu benim hakkımdır, Kıyametin
    kopacagını da sanmıyorum. Andolsun, Rabbime döndürülürsem, süphesiz O'nun yanında benim için daha güzel seyler vardır" der.
    Andolsun, biz inkâr edenlere yaptıklarını mutlaka haber verecegiz ve andolsun, onlara mutlaka agır azâptan tattıracagız.
    51. Ýnsana nimet verdigimizde yüz çevirir ve yan çizer. Basına bir kötülük gelince de yalvarmaya koyulur.
    52. De ki: "Ne dersiniz? Eger o (Kur'an) Allah katından olup da siz de onu inkâr etmisseniz, o zaman derin bir ayrılık içinde bulunan
    kimseden daha sapık kim olabilir?"
    53. Varlıgımızın delillerini, (kainattaki uçsuz bucaksız) ufuklarda ve kendi nefislerinde onlara gösterecegiz ki, o Kur'an'ın gerçek
    oldugu onlara iyice belli olsun. Rabbinin, her seye sâhit olması yetmez mi?
    54. Ýyi bilin ki, onlar Rablerine kavusma konusunda süphe içindedirler. Ýyi bilin ki, O, her seyi kusatandır.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 3 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 4:04 pm

    88 - Gasiye Suresi
    Mekke döneminde inmistir. 26 âyettir. Sûre adını, birinci âyetteki
    1. Dehseti her seyi kaplayan felaketin haberi sana geldi mi?
    2. O gün birtakım yüzler vardır ki zillete bürünmüslerdir.
    3. Çalısmıs, (bosa) yorulmuslardır.
    4. Kızgın atese girerler.
    5. Son derece kızgın bir kaynaktan içirilirler.
    6. Onlara, acı ve kötü kokulu bir dikenli bitkiden baska yiyecek yoktur.
    7. O, ne besler ne de açlıktan kurtarır.
    8. O gün birtakım yüzler vardır ki, nimet içinde mutludurlar.
    9. Yaptıklarından dolayı hosnutturlar.
    10. Yüksek bir cennettedirler.
    11. Orada hiçbir bos söz isitmezler.
    12. Orada akan bir kaynak vardır.
    13, 14, 15, 16. Orada yüksek tahtlar, konulmus kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmis gösterisli yaygılar vardır.
    17. Deveye bakmıyorlar mı, nasıl yaratılmıstır!
    18. Göge bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmistir!
    19. Daglara bakmıyorlar mı, nasıl dikilmislerdir!
    20. Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmıstır!
    21. Artık sen ögüt ver! Sen ancak bir ögüt vericisin.
    22. Sen, onlar üzerinde bir zorba degilsin.
    23, 24. Ancak, kim yüz çevirir, inkâr ederse, Allah onu en büyük azaba ugratır.
    25. Süphesiz onların dönüsü ancak bizedir.
    26. Sonra onların sorguya çekilmesi de sadece bize aittir.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 3 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 4:05 pm

    22 - Hac Suresi
    Âyetlerinin çogu Mekke'de, bir kısmı ise Medine döneminde inmistir. 78 âyettir. Hac ibadetinden
    bahsettigi için bu adı almıstır. Sûrede ayrıca kıyamet gününün dehsetinden, kıyamet günü yasanacak
    sahnelerden, cihattan ve helak edilmis eski toplumlardan söz edilmektedir.
    1. Ey insanlar! Rabbinize karsı gelmekten sakının. Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir seydir.
    2. Onu göreceginiz gün, her emzikli kadın emzirmekte oldugu çocugundan geçer ve her hamile kadın da karnındaki çocugunu
    düsürür. Ýnsanları sarhos görürsün; halbuki onlar sarhos degillerdir. Ne var ki Allah'ın azabı çok siddetlidir.
    3. Ýnsanlardan kimi vardır ki, hiçbir bilgisi olmadıgı halde Allah hakkında tartısmaya girer ve her azgın seytanın ardına düser.
    4. Seytan hakkında, "Her kim onu dost edinirse mutlaka o kimseyi saptırır ve onu cehennem azabına sürükler" diye yazılmıstır.
    5. Ey insanlar! Ölümden sonra dirilis konusunda herhangi bir süphe içindeyseniz (düsünün ki) hiç süphesiz biz sizi topraktan, sonra
    az bir sudan (meniden), sonra bir "alaka"dan, sonra da yaratılısı belli belirsiz bir "mudga"dan3 yarattık ki size (kudretimizi) apaçık
    anlatalım. Diledigimizi belli bir süreye kadar rahimlerde durduruyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyor, sonra da (akıl, temyiz
    ve kuvvette) tam gücünüze ulasmanız için (sizi kemale erdiriyoruz.) Ýçinizden ölenler olur. Yine içinizden bir kısmı da ömrün en
    düskün çagına ulastırılır ki, bilirken hiçbir sey bilmez hale gelsin. Yeryüzünü de ölü, kupkuru görürsün. Biz onun üzerine yagmur
    indirdigimiz zaman kıpırdar, kabarır ve her türden iç açıcı çift çift bitkiler bitirir.
    6. Bu böyle. Çünkü Allah hakkın ta kendisidir. Süphesiz O ölüleri diriltir ve O her seye hakkıyla kadirdir.
    7. Çünkü kıyamet muhakkak gelecektir. Onda hiçbir süphe yoktur ve süphesiz Allah kabirdeki kimseleri diriltecektir.
    8, 9. Ýnsanlardan öylesi de vardır ki, ne bir ilmi, ne bir yol göstericisi, ne de aydınlatıcı bir kitabı oldugu halde kibirlenerek insanları
    Allah'ın yolundan saptırmak için, Allah hakkında tartısmaya kalkar. Ona dünyada bir rezillik vardır. Ona kıyamet gününde de yangın
    azabını tattıracagız.
    10. (Ona), "Ýste bu kendi ellerinin önceden isledikleri yüzündendir. Allah kesinlikle kullara zulmedici degildir" (denir.)
    11. Ýnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'a kıyıdan kenardan kulluk eder. Eger kendisine bir hayır dokunursa gönlü onunla hos olur.
    Sâyet basına bir kötülük gelirse gerisin geri (küfre) dönüverir. O dünyayı da kaybetmistir, ahireti de. Ýste bu apaçık ziyanın ta
    kendisidir.
    12. O, Allah'ı bırakır da kendine ne zarar, ne de fayda veren seylere tapar. Bu da derin sapıklıgın ta kendisidir.
    13. Zararı faydasından daha yakın olana tapar. O (taptıgı) ne kötü yardımcı, ne fena yoldastır!
    14. Muhakkak ki Allah iman edip salih ameller isleyenleri içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Süphesiz Allah diledigini
    yapar.
    15. Her kim ona (Muhammed'e) Allah'ın dünyada ve ahirette asla yardım etmeyecegini zannediyorsa hemen tavana bir ip çeksin,
    sonra kendini assın da bir baksın; basvurdugu (bu yöntem), öfkelendigi seyi giderecek mi?
    16. Böylece biz Kur'an'ı apaçık âyetler halinde indirdik. Süphesiz Allah diledigini dogru yola iletir.
    17. Süphesiz, iman edenler, Yahudiler, Sabiîler, Hıristiyanlar, Mecûsiler ve Allah'a ortak kosanlar var ya, Allah kıyamet günü onların
    aralarında mutlaka hüküm verecektir. Çünkü Allah her seye sahittir.
    18. Görmedin mi ki süphesiz, göklerde ve yerde olanlar, günes ay, yıldızlar, agaçlar, hayvanlar ve insanların birçogu Allah'a secde
    etmektedir. Birçogunun üzerine de azap hak olmustur. Allah kimi alçaltırsa ona saygınlık kazandıracak hiçbir kimse yoktur.
    Süphesiz, Allah diledigini yapar.
    19. Ýste iki hasım taraf ki, Rableri hakkında tartısmaya girmislerdir. Bunlardan inkar edenler için atesten giysiler biçilmistir.
    Baslarının üstünden de kaynar su dökülür.
    20. Onunla, karınlarının içindekiler ve derileri eritilir.
    21. Onlar için bir de demirden topuzlar vardır.
    22. Her ne zaman cehennemden, o ızdıraptan çıkmak isteseler, oraya geri döndürülürler ve onlara, "Tadın yangın azabını" denilir.
    23. Süphesiz, Allah iman edip salih ameller isleyenleri içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacak, orada altından bileziklerle,
    incilerle süsleneceklerdir. Oradaki giysileri ise ipektir.
    24. Onlar hem sözün hos olanına ulastırılmıslar, hem de övgüye layık olan Allah'ın yoluna iletilmislerdir.
    25. Ýnkar edenler ile Allah'ın yolundan ve içinde, yerli, misafir bütün insanları esit kıldıgımız Mescid-i Haram'dan alıkoyanlar (azabı
    hak etmislerdir.) Kim de orada zulmederek haktan sapmak isterse biz ona elem dolu bir azaptan tattıracagız.
    26. Hani biz Ýbrahim'e, Kâbe'nin yerini, "Bana hiçbir seyi ortak kosma; evimi, tavaf edenler, namaz kılanlar, rükû ve secde edenler
    için temizle" diye belirlemistik.
    27. Ýnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler.
    28. Gelsinler ki, kendilerine ait bir takım menfaatlere sahit olsunlar ve Allah'ın kendilerine rızık olarak verdigi (kurbanlık) hayvanlar
    üzerine belli günlerde5 (onları kurban ederken) Allah'ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.
    29. Sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler ve Beyt-i Atik'i (Kâbe'yi) tavaf etsinler.
    30. Bu böyle. Kim Allah'ın hükümlerine saygı gösterirse bu Rabbi katında kendisi için bir hayırdır. Haramlıgı size okunanların
    (bildirilenlerin) dısında6 bütün hayvanlar size helal kılındı. Artık putlara tapma pisliginden kaçının, yalan sözden kaçının.
    31. Allah'a yönelen, ona ortak kosmayan kimseler (olun). Kim Allah'a ortak kosarsa, sanki gökten düsmüs de kendisini kuslar
    kapısıyor veya rüzgar onu uzak bir yere sürüklüyor gibidir
    32. Bu böyle. Her kim de Allah'ın nisanelerini (kurbanlıklarını) yüceltirse süphesiz ki bu kalplerin takvasından (Allah'a karsı
    gelmekten sakınmasından)dır.
    33. Sizin için onlarda belli bir zamana kadar bir takım yararlar vardır. Sonra da kurbanlık olarak varacakları yer Beyt-i Atik
    (Kâbe)'dir.
    34. Her ümmet için, Allah'ın kendilerine rızık olarak verdigi hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi mesru kıldık. Ýste
    sizin ilahınız bir tek ilahtır. Su halde yalnız ona teslim olun. Alçak gönüllüleri müjdele!
    35. Onlar, Allah anıldıgı zaman kalpleri ürperen, baslarına gelen musibetlere sabreden, namazı dosdogru kılan ve kendilerine rızık
    olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayan kimselerdir.
    36. Kurbanlık büyük bas hayvanları da sizin için Allah'ın dininin nisanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf
    sıralanmıs dururken (kurban edeceginizde) üzerlerine Allah'ın adını anın. Yanları üzerlerine düsüp canları çıkınca onlardan siz de
    yiyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Sükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik.
    37. Onların etleri ve kanları asla Allah'a ulasmaz. Fakat ona sizin takvanız (Allah'a karsı gelmekten sakınmanız) ulasır. Böylece
    onları sizin hizmetinize verdi ki, size dogru yolu gösterdiginden dolayı Allah'ı büyük tanıyasınız. Ýyilik edenleri müjdele.
    38. Süphesiz, Allah inananları savunur. Dogrusu Allah hiçbir haini, nankörü sevmez.
    39. Kendilerine savas açılan müslümanlara, zulme ugramaları sebebiyle cihad için izin verildi. Süphe yok ki Allah'ın onlara yardım
    etmege gücü yeter.
    40. Onlar, haksız yere, sırf, "Rabbimiz Allah'tır" demelerinden dolayı yurtlarından çıkarılmıs kimselerdir. Eger Allah'ın, insanların bir
    kısmını bir kısmıyla defetmesi olmasaydı, içlerinde Allah'ın adı çok anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler muhakkak
    yerle bir edilirdi. Süphesiz ki Allah kendi dinine yardım edene mutlaka yardım eder. Süphesiz ki Allah çok kuvvetlidir, mutlak güç
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 3 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 4:06 pm

    sahibidir.
    41. Onlar öyle kimselerdir ki, sâyet kendilerine yeryüzünde imkan ve iktidar versek, namazı dosdogru kılar, zekatı verir, iyiligi
    emreder ve kötülügü yasaklarlar. Bütün islerin âkıbeti Allah'a aittir.
    42. Ey Muhammed! Eger seni yalanlarlarsa bil ki, onlardan önce Nûh, Âd ve Semûd kavimleri de (peygamberlerini) yalanlamıslardı.
    43, 44. Ýbrahim'in kavmi ile Lût'un kavmi ve Medyen halkı da (yalanlamıslardı). Mûsâ da yalanlandı ve nihayet o inkarcılara mühlet
    verdim, sonra da onları yakalayıverdim. Beni inkar etmek nasılmıs, (gördüler).
    45. Halkı zulmetmekteyken helak ettigimiz, böylece duvarları, çökmüs çatılarının üzerine yıkılmıs nice memleketler, nice kullanılmaz
    kuyular, nice muhtesem saraylar vardır!
    46. Yeryüzünde gezip dolasmadılar mı ki, düsünecek kalpleri, isitecek kulakları olsun? (Dolastılar, ama ibret almadılar). Çünkü
    gerçekte gözler degil, gögüslerdeki kalpler (kalp gözleri) kör olur.
    47. Bir de senden acele azap istiyorlar. Halbuki Allah asla va'dinden caymaz. Süphesiz Rabbinin nezdinde bir gün, sizin saydıgınız
    bin yıl gibidir.
    48. Zalim oldukları halde, mühlet verdigim, sonra da kendilerini azabımla yakaladıgım nice memleket halkları vardır. Dönüs yalnız
    banadır.
    49. De ki: "Ey insanlar! Ben sizin için ancak apaçık bir uyarıcıyım."
    50. Artık iman edip salih ameller isleyenler var ya, iste onlar için bir bagıslama, güzel bir nimet (cennet) vardır.
    51. Âyetlerimizi geçersiz kılmak için çaba gösterenler var ya, iste onlar cehennemliklerdir.
    52. Senden önce hiçbir resül ve nebi göndermedik ki, bir sey temenni ettigi zaman, seytan onun bu temennisine dair vesvese
    vermis olmasın. Ama Allah seytanın vesvesesini giderir. Sonra Allah âyetlerini saglamlastırır. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve
    hikmet sahibidir.
    53. Allah seytanın verdigi bu vesveseyi, kalplerinde hastalık bulunanlar ile kalpleri katı olanlara bir imtihan vesilesi kılmak için böyle
    yapar. Hiç süphesiz ki o zalimler derin bir ayrılık içindedirler.
    54. Bir de kendilerine ilim verilmis olanlar onun, Rabbinden gelen hak oldugunu bilsinler, böylece ona iman etsinler ve sonuçta da
    kalpleri ona saygı duysun diye Allah böyle yapar. Hiç süphe yok ki Allah iman edenleri dogru yola iletir.
    55. Ýnkar edenler, kendilerine kıyamet ansızın gelinceye, yahut da onlara kısır bir günün8 azabı gelip çatıncaya dek o Kur'an'dan bir
    süphe içinde kalırlar.
    56. Ýste o gün mülk (hükümranlık) Allah'ındır. O, insanların arasında hükmünü verir. Artık iman edip salih ameller islemis olanlar
    Naîm Cennetleri'ndedirler.
    57. Ýnkar edip âyetlerimizi yalanlamıs olanlara gelince, onlar için de alçaltıcı bir azap vardır.
    58. Allah yolunda hicret edip de sonra öldürülmüs veya ölmüs olanlara gelince, Allah onlara muhakkak güzel bir rızık verecektir.
    Süphe yok ki Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.
    59. Elbette onları hosnut olacakları bir yere sokacaktır. Süphesiz Allah hakkıyla bilendir, halimdir (hemen cezalandırmaz, mühlet
    verir).
    60. Bu böyle. Bir de kim kendisine verilen eziyetin dengiyle karsılık verir de sonra yine kendisine zulmedilirse, elbette Allah ona
    yardım eder. Hiç süphesiz ki Allah çok affedendir, çok bagıslayandır.
    61. Bu böyle. Çünkü Allah geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Süphesiz ki Allah hakkıyla isiten, hakkıyla
    görendir.
    62. Bu böyle. Çünkü Allah hakkın ta kendisidir. O'nu bırakıp da taptıkları ise batılın ta kendisidir. Süphesiz ki Allah yücedir,
    büyüktür.
    63. Allah'ın gökten yagmur indirdigi, böylece yeryüzünün yemyesil oldugunu görmedin mi? Süphesiz, Allah çok lütufkârdır, hakkıyla haberdardır.
    64. . Göklerdeki her sey, yerdeki her sey O'nundur. Süphesiz ki Allah elbette zengindir, elbette övgüye layıktır.
    65. Görmüyor musun ki, Allah bütün yerdekileri ve emri uyarınca denizde akıp gitmekte olan gemileri sizin hizmetinize vermistir.
    Ýzni olmaksızın yerin üzerine düsmesin diye gögü O tutuyor. Süphesiz ki Allah insanlara karsı çok esirgeyici, çok merhametlidir.
    66. O, size hayat veren, sonra sizi öldürecek, daha sonra da diriltecek olandır. Süphesiz, insan çok nankördür.
    67. Biz her ümmet için uygulayacagı bir ibadet yolu verdik. O halde din isinde seninle asla çekismesinler. Sen Rabbine davet et.
    Çünkü sen hiç süphesiz hakka götüren dosdogru bir yol üzerindesin.
    68. Eger seninle mücadele ederlerse, de ki: "Allah yapmakta oldugunuzu daha iyi bilmektedir."
    69. Hakkında ayrılıga düsüp durdugunuz seyler konusunda kıyamet günü Allah aranızda hüküm verecektir.
    70. Bilmez misin ki kuskusuz Allah gökte ve yerde ne varsa hepsini bilir. Kuskusuz bunların hepsi bir kitapta (Levh-i mahfuz'da)dır.
    Süphesiz bu Allah'a göre çok kolaydır.
    71. Onlar, Allah'ı bırakıp, hakkında Allah'ın hiçbir delil indirmedigi, kendilerinin de hakkında hiçbir bilgilerinin bulunmadıgı seylere
    kulluk ederler. Zalimlerin hiçbir yardımcısı yoktur.
    72. Kendilerine âyetlerimiz açık açık okundugu zaman o kafirlerin yüz ifadelerinden inkarlarını anlarsın. Neredeyse, kendilerine
    âyetlerimizi okuyanlara hısımla saldıracaklar. De ki: "Simdi size bu durumdan daha beterini haber vereyim mi: Ates... Allah onu
    kafirlere vaad etti. Ne kötü varıs yeridir orası!"
    73. Ey insanlar! Size bir örnek verildi. Simdi ona iyi kulak verin. Sizin Allah'tan baska taptıklarınız bir sinek dahi yaratamazlar, hepsi
    bunun için toplansalar bile. Eger sinek onlardan bir sey kapsa bunu ondan kurtaramazlar. Ýsteyen de âciz, istenen de.
    74. Allah'ın kadrini geregi gibi bilemediler. Süphesiz Allah kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.
    75. Allah meleklerden de resüller seçer, insanlardan da. Süphesiz Allah hakkıyla isitendir, hakkıyla görendir.
    76. Onların önlerindekini de (yaptıklarını da), arkalarındakini de (yapacaklarını da) bilir. Bütün isler hep Allah'a döndürülür.
    77. Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır isleyin ki kurtulusa eresiniz.
    78. Allah ugrunda hakkıyla cihad edin. O sizi seçti ve dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi. Babanız Ýbrahim'in dinine uyun. Allah
    sizi hem daha önce hem de bu Kur'an'da müslüman diye isimlendirdi ki, Peygamber size sahit (ve örnek) olsun, siz de insanlara
    sahitt (ve örnek) olasınız. Artık namazı dosdogru kılın, zekatı verin ve Allah'a sarılın. O sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip, ne güzel
    yardımcıdır!
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 3 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 4:07 pm

    57 - Hadıd Suresi
    Medine döneminde inmistir. 29 âyettir. Sûre, adını 25. âyette geçen
    1. Göklerdeki ve yerdeki her sey Allah'ı tespih etmektedir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
    2. Göklerin ve yerin hükümranlıgı yalnızca O'nundur. Diriltir, öldürür. O her seye hakkıyla gücü yetendir.
    3. O, ilk ve sondur. Zâhir ve Bâtın'dır. O, her seyi hakkıyla bilendir.
    4. O, gökleri ve yeri altı günde (altı evrede) yaratan, sonra Ars'a kurulandır. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni, oraya
    yükseleni bilir. Nerede olsanız, O sizinle beraberdir. Allah bütün yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
    5. Göklerin ve yerin hükümranlıgı O'nundur. Bütün isler ancak ona döndürülür.
    6. Geceyi gündüze sokar, gündüzü de geceye sokar. O, gögüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.
    7. Allah'a ve Resülüne iman edin ve sizi üzerinde tasarrufa yetkili kıldıgı maldan, (Allah yolunda) harcayın. Ýçinizden iman edip de
    (Allah yolunda) harcayanlar var ya; onlar için büyük bir mükafat vardır.
    8. Peygamber, sizi, Rabbinize iman etmeniz için davet edip dururken size ne oluyor da Allah'a iman etmiyorsunuz? Halbuki (Allah
    ezelde) sizden saglam bir söz de almıstı. Eger inanacak kimselerseniz (bu çagrıya uyun).
    9. O, sizi karanlıklardan aydınlıga çıkarmak için kulu Muhammed'e apaçık âyetler indirendir. Süphesiz Allah, size karsı çok
    esirgeyici, çok merhametlidir.
    10. Size ne oluyor da, Allah yolunda harcama yapmıyorsunuz? Halbuki göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Ýçinizden, fetihten
    (Mekke fethinden) önce harcayanlar ve savasanlar, (digerleri ile) bir degildir. Onların derecesi, sonradan harcayan ve
    savasanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel olanı (cenneti) vadetmistir. Allah bütün yaptıklarınızdan
    hakkıyla haberdardır.
    11. Kim Allah'a güzel bir borç verecek ki, Allah da onu kendisine kat kat ödesin. Ona çok degerli bir mükafat da vardır.
    12. Mü'min erkeklerle mü'min kadınların nurlarının, önlerinde ve saglarında kostugunu görecegin gün kendilerine söyle denir:
    "Bugün size müjdelenen sey içlerinden ırmaklar akan, ebedi olarak kalacagınız cennetlerdir." Ýste bu büyük basarıdır.
    13. Münafık erkeklerle münafık kadınların, iman edenlere, "Bize bakın ki sizin ısıgınızdan biz de aydınlanalım" diyecekleri gün
    kendilerine, "Arkanıza (dünyaya) dönün de bir ısık arayın" denilecektir. Derken aralarına kapısı olan bir sur çekilir. Bunun iç
    tarafında rahmet, onlar (münafıklar) tarafındaki dıs cihetinde ise azap vardır.
    14. (Münafıklar) mü'minlere söyle seslenirler: "Biz de (dünyada) sizinle beraber degil miydik?" (Mü'minler de) derler ki: "Evet, fakat
    siz kendinizi yaktınız. Basımıza musibetler gelmesini gözlediniz, süphe ettiniz. Allah'ın emri gelinceye kadar kuruntular sizi aldattı. O
    çok aldatıcı (seytan) Allah hakkında da sizi aldattı."
    15. Bugün artık ne sizden, ne de inkar edenlerden bir fidye alınır. Barınagınız atestir. Size yarasan odur. Orası gidilecek ne kötü
    yerdir!
    16. Ýman edenlerin Allah'ı zikretmekten ve inen haktan dolayı kalplerinin saygı ile ürpermesinin zamanı gelmedi mi? Daha önce
    kendilerine kitap verilip de, üzerinden uzun zaman geçen, böylece kalpleri katılasanlar gibi olmasınlar. Onlardan bir çogu fasık
    kimselerdir.
    17. Bilin ki Allah, yeryüzünü ölümünden sonra diriltmektedir. Düsünesiniz diye gerçekten, size âyetleri açıkladık.
    18. Süphesiz ki sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar ve Allah'a güzel bir borç verenler var ya, (verdikleri) onlara kat kat
    ödenir. Ayrıca onlara çok degerli bir mükafat da vardır.
    19. Allah'a ve Peygamberlerine iman edenler var ya, iste onlar sıddîklar (sözü özü dogru kimseler) ve Allah katında sahitlerdir.
    Onların mükafatları ve nurları vardır. Ýnkar edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince; iste onlar cehennemliklerdir.
    20. Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, bir eglence, bir süs, aranızda karsılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma
    yarısından ibarettir. (Nihayet hepsi yok olur gider). Tıpkı söyle: Bir yagmur ki, bitirdigi bitki çiftçilerin hosuna gider. Sonra
    kurumaya yüz tutar da sen onu sararmıs olarak görürsün. Sonra da çer çöp olur. Ahirette ise (dünyadaki amele göre ya) çetin bir
    azap ve(ya) Allah'ın magfiret ve rızası vardır. Dünya hayatı, aldanıs metaından baska bir sey degildir.
    21. Rabbinizden bir bagıslanmaya ve eni, gökle yerin genisligi kadar olan, Allah'a ve Resûlüne inananlar için hazırlanan cennete
    yarısırcasına kosun. Ýste bu, Allah'ın lütfudur. Onu diledigine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.
    22. Yeryüzünde ve kendi nefislerinizde ugradıgınız hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (Levh-i
    Mahfuz'da) yazılmıs olmasın. Süphesiz bu, Allah'a göre kolaydır.
    23. Elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdigi nimetlerle sımarmayasınız diye (böyle yaptık.) Çünkü Allah, kendini
    begenip övünen hiçbir kimseyi sevmez.
    24. Onlar cimrilik edip insanlara da cimriligi emreden kimselerdir. Kim yüz çevirirse bilsin ki süphesiz Allah ganîdir, zengindir,
    övülmeye lâyıktır.
    25. Andolsun, biz elçilerimizi açık mucizelerle gönderdik ve beraberlerinde kitabı ve mizanı (ölçüyü) indirdik ki, insanlar adaleti
    yerine getirsinler. Kendisinde müthis bir güç ve insanlar için birçok faydalar bulunan demiri yarattık (ki insanlar ondan
    yararlansınlar). Allah da kendisine ve Resüllerine gayba inanarak yardım edecekleri bilsin. Süphesiz Allah kuvvetlidir, mutlak güç
    sahibidir.
    26. Andolsun, biz Nûh'u ve Ýbrahim'i peygamber olarak gönderdik. Peygamberligi ve kitabı onların soylarına da verdik. Onlardan
    kimi dogru yola ermistir, ama içlerinden birçogu da fasık kimselerdir.
    27. Sonra bunların pesinden ardarda peygamberlerimizi gönderdik. Onların arkasından da Meryem oglu Ýsa'yı gönderdik, ona Ýncil'i
    verdik ve kendisine uyanların kalplerine sefkat ve merhamet duygusu koyduk. (Kendiliklerinden) icat ettikleri ruhbanlıga gelince;
    biz onu onlara farz kılmamıstık. Allah'ın rızasını kazanmak için onu kendileri icat etmislerdi. Fakat ona da geregi gibi uymadılar. Biz
    de içlerinden iman edenlere mükafatlarını verdik. Fakat onlardan birçogu da fasık kimselerdir.
    28. Ey iman edenler; Allah'a karsı gelmekten sakının ve peygamberine iman edin ki, size rahmetinden iki kat pay versin, size
    kendisiyle yürüyeceginiz bir nur versin ve sizi bagıslasın. Allah çok bagıslayıcıdır, çok merhamet edicidir.
    29. Bunları açıkladık ki, kitap ehli, Allah'ın lütfundan hiçbir seyi kendilerine has kılmaya güçlerinin yetmeyecegini ve lütfun, Allah'ın
    elinde oldugunu, onu diledigi kimseye verecegini bilsinler. Allah büyük lütuf sahibidir.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 3 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 4:11 pm

    69 - Hakka Suresi
    Mekke döneminde inmistir. 52 âyettir. Sûre, adını birinci âyeti olusturan
    1. Gerçeklesecek olan kıyamet!
    2. Nedir o gerçeklesecek olan kıyamet?
    3. Gerçeklesecek olan kıyametin ne oldugunu sen ne bileceksin?
    4. Semûd ve Âd kavimleri, yüreklerini hoplatacak olan büyük felaketi (Kıyameti) yalanladılar.
    5. Semûd kavmi korkunç bir sarsıntı ile helâk edildi.
    6. Âd kavmine gelince onlar da ugultulu ve dondurucu siddetli bir rüzgarla helak edildi.
    7. Allah onu kesintisiz olarak yedi gece, sekiz gün onların üzerine musallat etti. Öyle ki (eger orada olsaydın), o kavmi, içi bos
    hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmis halde görürdün.
    8. Simdi onlardan geri kalan bir sey görüyor musun?
    9. Firavun, ondan öncekiler ve yerle bir olan sehirler (halkı olan Lût kavmi) hep o suçu islediler.
    10. Öyle ki Rablerinin elçilerine karsı geldiler. Bunun üzerine Allah da onları gittikçe artan bir azap ile yakaladı.
    11, 12. Süphesiz, (Nûh zamanında) su bastıgı vakit, sizi gemide biz tasıdık ki, bu olayı sizin için bir uyarı yapalım ve belleyecek
    kulaklar da onu bellesin.
    13, 14, 15. Sûr'a bir defa üfürülünce, yeryüzü ve daglar kaldırılıp birbirine bir çarptırılınca, iste o gün olacak olmus(kıyamet
    kopmus)tur.
    16. Gök de yarılmıs ve artık o gün o da çökmeye yüz tutmustur.
    17. Melekler onun kıyılarındadır. O gün Rabbinin arsını, bunların da üstünde sekiz tasıyıcı tasır.
    18. O gün (hesap için Allah'a) arz olunursunuz. Hiçbir sırrınız gizli kalmaz.
    19. Ýste o vakit, kitabı kendisine sagından verilen kimse der ki: "Gelin, kitabımı okuyun!"
    20. "Çünkü ben, hesabımla karsılasacagımı zaten biliyordum."
    21. Artık o, hosnut bir hayat içindedir.
    22. Yüksek bir cennettedir.
    23. Onun meyveleri sarkar (kolaylıkla devsirilebilir).
    24. (Onlara söyle denir:) "Geçmis günlerde yaptıklarınıza karsılık, afiyetle yiyin, için."
    25. Kitabı kendisine sol tarafından verilen ise söyle der: "Keske kitabım bana verilmeseydi."
    26. "Hesabımın ne oldugunu da bilmeseydim."
    27. "Keske ölüm her seyi bitirseydi."
    28. "Malım bana hiçbir yarar saglamadı."
    29. "Saltanatım da yok olup gitti."
    30. (Allah söyle der:) "Onu yakalayıp baglayın."
    31. "Sonra onu cehenneme atın."
    32. "Sonra uzunlugu yetmis arsın olan zincire vurun onu."
    33. "Çünkü o, azamet sahibi Allah'a iman etmiyordu."
    34. "Yoksulu doyurmaya tesvik etmiyordu."
    35. "Bu sebeple, bugün burada onun samimi bir dostu yoktur."
    36. "Kanlı irinden baska bir yiyecegi de yoktur."
    37. "Onu günahkârlardan baskası yemez."
    38, 39, 40. Görebildiklerinize ve göremediklerinize yemin ederim ki, o (Kur'an), hiç süphesiz çok serefli bir elçinin (Allah'dan alıp
    teblig ettigi) sözüdür.
    41. O, bir sâirin sözü degildir. Ne de az inanıyorsunuz!
    42. Bir kâhinin sözü de degildir. Ne de az düsünüyorsunuz!
    43. O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir.
    44, 45. Eger (Peygamber) bize isnat ederek bazı sözler uydurmus olsaydı mutlaka onu kudretimizle yakalardık.
    46. Sonra da onun sah damarını mutlaka keserdik.
    47. Hiçbiriniz de bu cezayı engelleyip ondan savamazdı.
    48. Süphesiz Kur'an Allah'a karsı gelmekten sakınanlara bir ögüttür.
    49. Süphesiz biz, içinizden yalanlayanların oldugunu elbette biliyoruz.
    50. Süphesiz Kur'an, kâfirler için mutlaka bir pismanlık sebebidir.
    51. Süphesiz Kur'an gerçek kesin bilgidir.
    52. O halde sen, yüce Rabbinin adıyla tespih et.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 3 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 4:12 pm

    59 - Hasr Suresi
    Medine döneminde inmistir. 24 âyettir. Sûre, adını ikinci ayette geçen
    1. Göklerdeki ve yerdeki her sey Allah'ı tespih etmektedir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
    2. O, kitap ehlinden inkar edenleri ilk toplu sürgünde yurtlarından çıkarandır. Siz onların çıkacaklarını sanmamıstınız. Onlar da
    kalelerinin, kendilerini Allah'tan koruyacagını sanmıslardı. Ama Allah‘ın emri onlara ummadıkları yerden geldi. O, yüreklerine korku
    düsürdü. Öyle ki, evlerini hem kendi elleriyle, hem de mü'minlerin elleriyle yıkıyorlardı. Ey basiret sahipleri ibret alın.
    3. Eger Allah, onlar hakkında sürülmeye hükmetmemis olsaydı, muhakkak kendilerine dünyada azap edecekti. Ahirette ise, onlar
    için cehennem azabı vardır.
    4. Bu, onların Allah'a ve Resülüne karsı gelmeleri sebebiyledir. Kim Allah'a karsı gelirse bilsin ki, Allah'ın azabı siddetlidir.
    5. (Savas geregi,) hurma agaçlarından her neyi kestiniz, yahut (kesmeyip) kökleri üzerinde dikili bıraktınızsa hep Allah'ın izniyledir.
    Bu da fasıkları rezil etmesi içindir.
    6. Onların mallarından Allah'ın, savasılmaksızın peygamberine kazandırdıgı mallar için siz, at ya da deve kosturmus degilsiniz. Fakat
    Allah, peygamberlerini, diledigi kimselerin üzerine salıp onlara üstün kılar. Allah'ın her seye hakkıyla gücü yeter.
    7. Allah'ın, (fethedilen) memleketlerin ahalisinden savasılmaksızın peygamberine kazandırdıgı mallar; Allah'a, peygambere, onun
    yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmıslara aittir. O mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolasan bir servet (ve güç)
    haline gelmesin diye (Allah böyle hükmetmistir). Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin.
    Allah'a karsı gelmekten sakının. Süphesiz, Allah'ın azabı çetindir.
    8. Bu mallar özellikle, Allah'tan bir lütuf ve hosnudluk ararken ve Allah'ın dinine ve peygamberine yardım ederken yurtlarından ve
    mallarından uzaklastırılan fakir muhacirlerindir. Ýste onlar dogru kimselerin ta kendileridir.
    9. Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine'ye) yerlesmis ve imanı da gönüllerine yerlestirmis olanlar, hicret edenleri
    severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları
    kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliginden, hırsından korunursa, iste onlar kurtulusa erenlerin ta kendileridir.
    10. Onlardan sonra gelenler ise söyle derler: "Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmis olan kardeslerimizi bagısla.
    Kalplerimizde, iman edenlere karsı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Süphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin."
    11. Kitap ehlinden O inkar eden kardeslerine, "Yemin ederiz ki, siz (Medine'den) çıkarılırsanız, muhakkak biz de sizinle beraber
    çıkarız. Sizin hakkınızda asla kimseye boyun egmeyiz. Eger size karsı savasılırsa size mutlaka yardım ederiz" diyerek münafıklık
    yapanlara bakmaz mısın? Halbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına sahitlik eder.
    12. Andolsun, eger (kardesleri Medine'den) çıkarılırsa, onlarla beraber çıkmazlar. Kendilerine karsı savasılırsa, onlara yardım
    etmezler. Yardım edecek olsalar bile, andolsun mutlaka arkalarını dönüp kaçarlar, sonra kendilerine de yardım edilmez.
    13. Onların kalplerinde size karsı duydukları korku, Allah'a karsı duydukları korkudan daha baskındır. Bu onların anlamaz bir toplum
    olmaları sebebiyledir.
    14. Onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu halde savasmazlar. Kendi aralarındaki
    çekismeleri siddetlidir. Sen onları toplu sanırsın. Halbuki kalpleri darmadagınıktır. Bu, onların akılları ermez bir topluluk
    olmalarındandır.
    15. Onların durumu, kendilerinden az öncekilerin (Mekkeli müsriklerin) durumu gibidir. Onlar (Bedir'de) yaptıklarının cezasını
    tatmıslardır. Onlara (Ahirette de) elem dolu bir azap vardır.
    16. Münafıkların durumu ise tıpkı seytanın durumu gibidir. Çünkü seytan insana, "Ýnkar et" der; insan inkar edince de, "Süphesiz ben senden uzagım. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım" der.
    17. Nihayet ikisinin de (azdıranın da azanın da) akıbeti, ebediyen ateste kalmaları olmustur. Ýste zalimlerin cezası budur.
    18. Ey iman edenler! Allah'a karsı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermis olduguna baksın. Allah'a karsı
    gelmekten sakının. Süphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
    19. Allah'ı unutan ve bu yüzden Allah'ın da kendilerine kendilerini unutturdugu kimseler gibi olmayın. Ýste onlar fasık kimselerin ta
    kendileridir.
    20. Cehennemliklerle cennetlikler bir olmaz. Cennetlikler kurtulusa erenlerin ta kendileridir.
    21. Eger biz, bu Kur'an'ı bir daga indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan basını egerek parça parça olmus görürdün. Ýste
    misaller! Biz onları insanlara düsünsünler diye veriyoruz.
    22. O, kendisinden baska hiçbir ilah olmayan Allah'tır. Gaybı da, görünen âlemi de bilendir. O, Rahmân'dır, Rahîm'dir.
    23. O, kendisinden baska hiçbir ilah bulunmayan Allah'tır. O, mülkün gerçek sahibi, kutsal (her türlü eksiklikten uzak), barıs ve
    esenligin kaynagı, güvenlik veren, gözetip koruyan, mutlak güç sahibi, düzeltip ıslah eden ve diledigini yaptıran ve büyüklükte essiz
    olan Allah'tır. Allah, onların ortak kostuklarından uzaktır.
    24. O, yaratan, yoktan var eden, sekil veren Allah'tır. Güzel isimler O'nundur. Göklerdeki ve yerdeki her sey O'nu tesbih eder. O,
    mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 3 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 4:13 pm

    15 - Hicr Suresi
    Mekke döneminde inmistir. 99 âyettir. Sûre, adını 80. âyette geçen
    1. Elif Lâm Râ. Bunlar, kitabın ve apaçık olan Kur'an'ın âyetleridir.
    2. Ýnkar edenler, "Keske müslüman olsaydık" diye çok arzu edeceklerdir.
    3. Bırak onları yesinler (içsinler), yararlansınlar; emelleri onları oyalayadursun. Ýleride (gerçegi) bilecekler.
    4. Helâk ettigimiz her memleketin mutlaka bilinen bir yazısı (belli vakti) vardır.
    5. Hiçbir toplum ecelini geçemez ve ondan geri de kalamaz.
    6. Dediler ki: "Ey kendisine Zikir (Kur'an) indirilen kimse! Sen mutlaka delisin!"
    7. "Eger dogru söyleyenlerden isen bize melekleri getirsene!"
    8. Biz melekleri ancak hak ve hikmete uygun olarak indiririz. O zaman da onlara mühlet verilmez.
    9. Süphesiz o zikri (Kur'an'ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.
    10. Ey Muhammed! Andolsun, senden önceki topluluklara da peygamber gönderdik.
    11. Onlar kendilerine gelen her peygamberle alay ediyorlardı.
    12. Aynı sekilde (onların tutumlarına uygun olarak) biz onu suçluların kalbine sokarız.
    13. Önceki milletlerin (helakine dair Allah'ın) kanunu geçmis iken onlar buna (Kur'an'a) inanmazlar.
    14, 15. Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıkmaya koyulsalar yine "Gözlerimiz döndürüldü, biz herhâlde büyülenmis bir
    toplumuz" derlerdi.
    16. Andolsun, biz gökte burçlar yaptık ve onu, bakanlar için süsledik.
    17. Onu kovulmus her seytandan koruduk.
    18. Ancak kulak hırsızlıgı eden olursa, onu da parlak bir ates takip etmektedir.
    19. Yeri de yaydık, ona sabit daglar yerlestirdik ve orada ölçülü (bir biçimde) her seyi bitirdik.
    20. Orada hem sizin için, hem de sizin rızık vermediginiz kimseler için geçimlikler meydana getirdik.
    21. Hiçbir sey yoktur ki hazineleri yanımızda olmasın. Biz onu ancak belli bir ölçüyle indiririz.
    22. Rüzgârları da asılayıcı olarak gönderip yukarıdan su indirerek sizi onunla suladık. Onu toplayıp depolayan da siz degilsiniz.
    23. Hiç süphesiz biz diriltir, biz öldürürüz ve biz (her seye gerçek) varisleriz
    24. Andolsun biz, sizden önce gelip geçenleri de biliriz, sonraya kalanları da.
    25. Süphesiz senin Rabbin onları diriltip bir araya getirecektir. Süphesiz O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.
    26. Andolsun, biz insanı kuru bir çamurdan, sekillendirilmis bir balçıktan yarattık.
    27. Cinleri de daha önce dumansız atesten yaratmıstık.
    28, 29. Hani Rabbin meleklere, "Ben kuru bir çamurdan, sekillendirilmis balçıktan bir insan yaratacagım Onu düzenleyip içine ruhumdan üfledigim zaman, onun için hemen saygı ile egilin" demisti.
    30. Bunun üzerine bütün melekler saygı ile egildiler.
    31. Ancak Ýblis, saygı ile egilenlerle beraber olmaktan kaçındı.
    32. Allah, "Ey Ýblis! Saygı ile egilenlerle beraber olmamandaki maksadın ne?" dedi.
    33. Ýblis dedi ki: "Ben, kuru bir çamurdan, sekillenmis balçıktan yarattıgın insan için saygı ile egilemem."
    34, 35. Allah, "Öyleyse çık oradan, çünkü sen kovuldun. Süphesiz hesap gününe kadar lânet senin üzerinedir" dedi.
    36. Ýblis: "Rabbim! Öyle ise onların tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver" dedi.
    37, 38. Allah da, "O halde sen vakti (yalnızca benim tarafımdan) bilinen güne (kıyamete) kadar mühlet verilenlerdensin" dedi.
    39, 40. Ýblis, "Rabbim! Beni azdırmana karsılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel gösterecegim, içlerinde ihlâsa
    erdirilmis kulların hariç, onların hepsini azdıracagım" dedi.
    41, 42. Allah, "Ýste bu bana ulastıran dosdogru yoldur. Azgınlardan sana uyanlar dısında, kullarım üzerinde senin hiçbir hakimiyetin
    yoktur" dedi.
    43. Süphesiz cehennem, onların hepsinin bulusacagı yerdir.
    44. Onun yedi kapısı vardır ve her kapıya onlardan bir grup ayrılmıstır.
    45. Süphesiz Allah'a karsı gelmekten sakınanlar, cennetler içinde ve pınarlar basındadır.
    46. Onlara, "Girin oraya esenlikle, güven içinde" denilir.
    47. Biz onların kalplerindeki kini söküp attık. Artık onlar sedirler üzerinde, kardesler olarak karsılıklı otururlar.
    48. Onlara orada hiçbir yorgunluk dokunmaz, onlar oradan çıkarılacak da degillerdir.
    49, 50. Ey Muhammed! Kullarıma, benim elbette çok bagıslayıcı, çok merhametli oldugumu, azabımın da elem dolu azap oldugunu
    haber ver.
    51. Onlara Ýbrahim'in misafirlerinden de haber ver.
    52. Hani misafirler Ýbrahim'in yanına girmis ve "Selam" demislerdi. O da, "Gerçekten biz sizden korkuyoruz" demisti.
    53. Onlar, "Korkma, biz sana bilgin bir ogul müjdeliyoruz" dediler.
    54. Ýbrahim, "Bana yaslılık gelip çatmıs iken beni mi müjdeliyorsunuz? Bana neyi müjdeliyorsunuz?" dedi.
    55. "Biz sana gerçegi müjdeledik. Sakın ümitsizlerden olma" dediler.
    56. Dedi ki: "Rabbinin rahmetinden, sapıklardan baska kim ümit keser?"
    57. Ýbrahim, "Ey Elçiler! Göreviniz nedir?" dedi.
    58. Söyle dediler: "Süphesiz biz suçlu bir millete gönderildik.
    59, 60. Lût'un ailesi baska (Onlar suçlu degillerdir). Lût'un karısı dısında onların hepsini kurtaracagız. Biz onun geride kalanlardan
    olmasını takdir ettik."
    61, 62. Elçiler (melekler) Lût'un ailesine gelince Lût onlara, "Gerçekten siz tanınmayan kimselersiniz" dedi.
    63. Dediler ki: "Evet, fakat biz sana (kavminin) süphe etmekte oldugu azabı getirdik."
    64. "Biz sana gerçegi getirdik. Süphesiz biz dogru söyleyenleriz."
    65. "Gecenin bir bölümünde aile fertlerini yola çıkar, sen de arkalarından git. Hiçbiriniz arkaya bakmasın. Emrolundugunuz yere
    (dogru) geçin gidin."
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 3 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 4:14 pm

    66. Ona su durumu kesin olarak bildirdik: "Sabaha çıkarken onların sonu kesilmis olacak."
    67. Sehir halkı sevinerek geldiler.
    68. Lût dedi ki: "Süphesiz bunlar benim misafirlerimdir. Sakın beni rezil etmeyin."
    69. "Allah'a karsı gelmekten sakının, beni utandırmayın" dedi.
    70. Onlar, "Biz seni insanlarla ilgilenmekten menetmemis miydik" dediler.
    71. Lût: "Ýste kızlarım. Eger yapacaksanız (onlarla evlenebilirsiniz)" dedi.
    72. (Melekler Lût'a:) "Ömrüne andolsun ki onlar (sehvetten) gözleri dönmüs halde sarhoslukları içinde bocalayıp duruyorlar (Bu
    durumda asla seni dinlemezler)" dediler.
    73. Derken günesin dogusu sırasında o korkunç ugultulu ses onları yakalayıverdi.
    74. Hemen onların altını üstüne getirdik. Üzerlerine de balçıktan pisirilmis taslar yagdırdık.
    75. Süphesiz bunda düsünüp görebilen kimseler için ibretler vardır.
    76. O sehrin kalıntıları hâlâ mevcut olan bir yol üstünde duruyor.
    77. Süphesiz bunda inananlar için bir ibret vardır.
    78. "Eyke" halkı da süphesiz zalim idiler.
    79. Onlardan da intikam aldık. Ýkisi de (Lût kavminin yasadıgı Sodom ile Suayb kavminin yasadıgı Eyke) belirgin bir anayol üzerinde
    idiler.
    80. Andolsun, Hicr halkı da peygamberleri yalanlamıstı.
    81. Biz onlara âyetlerimizi vermistik de onlardan yüz çevirmislerdi.
    82. Onlar güven içinde daglardan evler yontuyorlardı.
    83. Onları da sabaha çıkarlarken o korkunç ugultulu ses yakalayıverdi.
    84. Kazanmakta oldukları seyler kendilerine bir fayda vermedi.
    85. Biz gökleri, yeri ve her ikisi arasında bulunanları ancak hakka ve hikmete uygun olarak yarattık. Kıyamet günü mutlaka
    gelecektir. Sen simdi güzel bir sekilde hosgörü ile muamele et.
    86. Süphesiz, Rabbin hakkıyla yaratanın (ve herseyi) bilenin ta kendisidir.
    87. Andolsun, biz sana tekrarlanan yedi âyeti ve büyük Kur'an'ı verdik.
    88. Kafirlerden bir kısmını faydalandırdıgımız seylerde sakın gözün kalmasın. Onlara karsı mahzun olma ve mü'minlere (sefkat)
    kanadını indir.
    89. De ki: "Gerçekten ben, apaçık bir uyarıcıyım."
    90. Nitekim biz kendi kitaplarını parçalara ayıranlara da (kitap) indirmistik.
    91. Ki onlar, (bir kısmına inanıp, bir kısmını inkar ederek) Kur'an'ı da parça parça edenlerdir.
    92, 93. Rabbine andolsun, onların hepsine yapmakta olduklarını mutlaka soracagız.
    94. Ey Muhammed! Simdi sen, sana emrolunanı açıkça ortaya koy ve Allah'a ortak kosanlara aldırıs etme.
    95, 96. Süphesiz biz, Allah ile beraber baska ilah edinen alaycılara karsı sana yeteriz. Ýlerde bilecekler.
    97. Andolsun, onların söyledikleri seylerden dolayı gögsünün daraldıgını biliyoruz.
    98. O halde Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt) ve secde edenlerden ol.
    99. Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 3 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 4:15 pm

    49 - Hucurat Suresi
    Medine döneminde inmistir. 18 âyettir. Sûre, adını dördüncü âyette geçen
    1. Ey iman edenler! Allah'ın ve Peygamberinin önüne geçmeyin. Allah'a karsı gelmekten sakının. Süphesiz, Allah hakkıyla isitendir,
    hakkıyla bilendir.
    2. Ey iman edenler! Seslerinizi, Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bagırdıgınız gibi, Peygamber'e yüksek sesle
    bagırmayın, yoksa siz farkına varmadan isledikleriniz bosa gider.
    3. Allah'ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, Allah'ın, gönüllerini takvâ (Allah'a karsı gelmekten sakınma) konusunda sınadıgı
    kimselerdir. Onlar için bir bagıslanma ve büyük bir mükâfat vardır.
    4. (Ey Muhammed!) Odaların arkasından sana bagıranların çogu aklı ermeyen kimselerdir.
    5. Onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu. Allah, çok bagıslayandır, çok merhamet
    edendir.
    6. Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluga zarar verip yaptıgınıza pisman olmamak için o
    haberin dogrulugunu arastırın.
    7. Bilin ki, aranızda Allah'ın elçisi bulunmaktadır. Eger o, birçok islerde size uysaydı, sıkıntıya düserdiniz. Fakat Allah, size imanı
    sevdirmis ve onu gönüllerinize güzel göstermis; inkârı, fasıklıgı ve (Ýslam'ın emirlerine) karsı çıkmayı da çirkin göstermistir. Ýste
    bunlar dogru yolda olanların ta kendileridir.
    8. Allah, kendi katından bir lütuf ve nimet olarak böyle yaptı. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir
    9. Eger inananlardan iki grup birbirleriyle savasırlarsa aralarını düzeltin. Eger biri ötekine karsı haddi asarsa, Allah'ın buyruguna
    dönünceye kadar haddi asan tarafa karsı savasın. Eger (Allah'ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara)
    adaletli davranın. Çünkü Allah, âdaletli davrananları sever.
    10. Mü'minler ancak kardestirler. Öyleyse kardeslerinizin arasını düzeltin. Allah'a karsı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.
    11. Ey iman edenler! Bir topluluk bir digerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diger kadınları
    alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çagırmayın. Ýmandan
    sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, iste onlar zâlimlerin ta kendileridir.
    12. Ey iman edenler! Zannın bir çogundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini
    arastırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardesinin etini yemekten hoslanır mı? Ýste bundan tiksindiniz!
    Allah'a karsı gelmekten sakının. Süphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.
    13. Ey insanlar! Süphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir disiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık.
    Allah katında en degerli olanınız, O'na karsı gelmekten en çok sakınanınızdır. Süphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdâr
    olandır.
    14. Bedevîler "Ýman ettik" dediler. De ki: "Ýman etmediniz. (Öyle ise, "iman ettik" demeyin.) "Fakat boyun egdik" deyin.2 Henüz
    iman kalplerinize girmedi. Eger Allah'a ve Peygamberine itaat ederseniz, yaptıklarınızdan hiçbir seyi eksiltmez. Allah çok
    bagıslayandır, çok merhamet edendir."
    15. Ýman edenler ancak, Allah'a ve Peygamberine inanan, sonra süpheye düsmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad
    edenlerdir. Ýste onlar dogru kimselerin ta kendileridir.
    16. (Ey Muhammed!) De ki: "Siz Allah'a dininizi mi ögretiyorsunuz? Oysa Allah, göklerdeki ve yerdeki her seyi bilir. Allah, her seyi
    hakkıyla bilendir."
    17. Müslüman olmalarını bir lütufta bulunmus gibi sana hatırlatıyorlar. De ki: "Müslüman olmanızı bir lütuf gibi bana hatırlatıp
    durmayın. Tam tersine eger dogru kimselerseniz sizi imana erdirmesinden dolayı Allah size lütufta bulunmus oluyor."
    18. Süphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 3 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 4:26 pm

    11 - Hud Suresi
    Mekke döneminde inmistir. 123 âyettir. Sûre, adını içinde söz konusu edilen Hûd peygamberden almıstır.
    Sûrede baslıca tevhit, peygamberlik, öldükten sonra dirilme ve ceza konuları ele alınmakta ve bunlar bazı
    peygamberlerin kıssalarıyla desteklenmektedir.
    1, 2. Elif Lâm Râ. Bu Kur'an; âyetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her seyden) hakkıyla haberdar olan Allah tarafından
    muhkem (eksiksiz, saglam ve açık) kılınmıs, sonra da Allah'tan baskasına kulluk etmeyesiniz diye ayrı ayrı açıklanmıs bir kitaptır.
    (De ki:) "Süphesiz ben size O'nun tarafından gönderilmis bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim."
    3. Rabbinizden bagıslanma dileyin, sonra da O'na tövbe edin ki sizi belirlenmis bir süreye (ömrünüzün sonuna) kadar güzel bir
    sekilde yararlandırsın ve her fazilet sahibine faziletinin karsılıgını versin. Eger yüz çevirirseniz, ben sizin adınıza büyük bir günün
    azabından korkuyorum.
    4. Dönüsünüz ancak Allah'adır. O, her seye hakkıyla gücü yetendir.
    5. Ýyi bilin ki onlar, O'ndan gizlenmek için, kalplerindeki düsmanlıgı gizliyorlar. Yine iyi bilin ki, elbiselerine büründükleri zaman bile,
    Allah onların gizlediklerini de, açıga vurduklarını da bilir. Çünkü O, gögüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.
    6. Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah'a âit olmasın. Her birinin (dünyada) duracakları yeri de, (öldükten sonra) emaneten
    konulacakları yeri de o bilir. Bunların hepsi açık bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da yazılı) dır.
    7. O, hanginizin amelinin daha güzel olacagı konusunda sizi imtihan için, henüz Ars'ı su üstünde iken gökleri ve yeri altı gün içinde
    (altı evrede) yaratandır. Böyle iken "Ölümden sonra süphesiz diriltileceksiniz" desen, inkarcılar "Mutlaka bu apaçık bir büyüdür"
    derler.
    8. Andolsun, biz onlardan azabı belirli bir süreye kadar geciktirsek, o zaman da mutlaka "Onu ne alıkoyuyor?" derler. Ýyi bilin ki,
    azap onlara gelecegi gün, kendilerinden bir daha uzaklastırılmaz ve alay etmekte oldukları sey, kendilerini çepeçevre kusatmıs olur.
    9. Eger insana tarafımızdan bir rahmet (nimet) tattırır da, sonra bunu ondan çekip alırsak, süphesiz o ümitsiz ve nankör oluverir.
    10. Ama kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra, ona bir nimet tattırırsak mutlaka, "Kötülükler benden gitti" diyecektir. Çünkü o
    sımarık ve böbürlenen biridir.
    11. Ancak sabredip salih amel isleyenler böyle degildir. Ýste onlar için bagıslanma ve büyük bir mükâfat vardır.
    12. (Ey Muhammed!) Belki de sen, (müsriklerin) "Ona bir hazine indirilseydi veya beraberinde bir melek gelseydi ya!" demelerinden
    dolayı sana vahyolunanlardan bir kısmını gözardı edeceksin ve o yüzden gögsün daralacak. Fakat sen, ancak bir uyarıcısın. Allah ise
    her seye vekildir.
    13. Yoksa "onu (Kur'an'ı) uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Eger dogru söyleyenler iseniz, haydi Allah'tan baska gücünüzün yettiklerini
    de (yardıma) çagırıp, siz de onun gibi uydurma on sûre getirin."
    14. Eger size (bu konuda) cevap veremedilerse, bilin ki o (Kur'an) ancak Allah'ın ilmiyle indirilmistir ve O'ndan baska hiçbir ilah
    yoktur. Artık müslüman oluyor musunuz?
    15. Kim yalnız dünya hayatını ve onun zinetini isterse, biz onlara yaptıklarının karsılıgını orada tastamam öderiz. Orada onlar bir
    eksiklige ugratılmazlar.
    16. Ýste onlar, kendileri için âhirette atesten baska bir sey olmayan kimselerdir. (Dünyada) yaptıkları seyler, orada bosa gitmistir.
    Zaten bütün yapmakta oldukları da bos seylerdir.
    17. Rabbi katından açık bir delile dayanan kimse, yalnız dünyalık isteyen kimse gibi midir? Kaldı ki, bu delili Rabbinden bir sahit (Kur'an) ve bir de ondan (Kur'an'dan) önce bir önder ve bir rahmet olarak (indirilmis olan) Mûsâ'nın kitabı (Tevrat)
    desteklemektedir. Ýste bunlar ona (Kur'an'a) inanırlar. Gruplardan her kim onu inkar ederse, ates onun varacagı yerdir. Ondan hiç
    süphen olmasın. Süphesiz o, Rabbin tarafından (bildirilmis) gerçektir. Fakat insanların çogu inanmazlar.
    18. Kim Allah'a karsı yalan uydurandan daha zalimdir? Ýste bunlar, Rablerine arz edilecekler ve sâhitler de, "Rablerine karsı yalan
    söyleyenler iste bunlardır" diyeceklerdir. Biliniz ki, Allah'ın lâneti zalimler üzerinedir.
    19. Onlar (halkı) Allah yolundan alıkoyan ve onu egri ve çeliskili göstermek isteyen kimselerdir. Hem de onlar ahireti inkâr
    edenlerin ta kendileridir.
    20. Onlar yeryüzünde (Allah'ı) âciz bırakabilecek degillerdir. Onların Allah'tan baska sıgınabilecekleri bir yardımcıları da yoktur.
    Azap onlar için kat kat artırılacaktır. Çünkü onlar (gerçekleri) isitmege tahammül edemiyorlar, hem de görmüyorlardı.
    21. Ýste bunlar, kendilerini ziyana ugratan kimselerdir. Uydurmakta oldukları seyler de kendilerini yüz üstü bırakıp kaybolup
    gitmistir.
    22. Süphesiz bunlar ahirette en çok ziyana ugrayanlardır.
    23. Ýman edip, salih ameller isleyen ve Rablerine gönülden baglananlara gelince, iste onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedi
    kalacaklardır.
    24. Bu iki zümrenin durumu, kör ve sagır ile gören ve isiten kimseler gibidir. Bunların durumları hiç birbirlerine denk olur mu? Hâlâ
    düsünmez misiniz?
    25. Andolsun, biz Nûh'u kavmine peygamber olarak gönderdik. Onlara söyle dedi: "Ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım."
    26. "Allah'tan baskasına ibadet ve kulluk etmeyin. Dogrusu ben sizin adınıza elem dolu bir günün azabından korkuyorum."
    27. Kavminin inkâr eden ileri gelenleri, "Biz, senin ancak bizim gibi bir insan oldugunu görüyoruz. Ýlk bakısta sana uyanların da
    ancak en asagılıklarımızdan ibaret oldugunu görüyoruz. Sizin bize karsı herhangi bir üstünlügünüzü de görmüyoruz. Aksine sizin
    yalancı kimseler oldugunuzu sanıyoruz" dediler.
    28. Nûh dedi ki: "Ey Kavmim! Söyleyin bakalım; sâyet ben Rabbimden gelen apaçık bir delil üzerinde isem ve O kendi katından
    bana bir rahmet vermis de, siz ona karsı kör kalmıssanız, onu istemediginiz halde, biz sizi ona zorlayacak mıyız?"
    29. "Ey kavmim! Buna karsı ben sizden herhangi bir mal da istemiyorum. Benim mükâfatım ancak Allah'a âittir. Ben o iman
    edenleri (teklifinize uyarak) kovacak da degilim. Çünkü onlar Rablerine kavusacaklardır. Fakat ben sizin bilgisizce davranan bir
    toplum oldugunuzu görüyorum."
    30. "Ey kavmim! Eger ben onları kovarsam, beni Allah'tan kim koruyabilir? Hiç düsünmüyor musunuz?"
    31. Size ben, "Allah'ın hazineleri yanımdadır", demiyorum; gaybı da bilmem. "Ben bir melegim" de demiyorum. Sizin hor
    gördügünüz kimseler için, "Allah onlara asla hiçbir hayır vermez" de diyemem. Allah onların içlerindekini daha iyi bilir. Böyle bir sey
    söylersem o zaman ben gerçekten zâlimlerden olurum.
    32. Dediler ki: "Ey Nûh! Bizimle tartıstın ve tartısmayı uzattın. Eger dogru söyleyenlerden isen, haydi kendisiyle bizi tehdit ettigin
    azabı getir."
    33. Nûh dedi ki: "Onu size, dilerse ancak Allah getirir ve siz (Allah'ı) âciz bırakamazsınız."
    34. Ben size ögüt vermek istesem de, eger Allah sizi azdırmak istemisse, ögüdüm size fayda vermez. O, sizin Rabbinizdir ve O'na
    döndürüleceksiniz.
    35. (Ey Muhammed!) Yoksa "Onu (Kur'an'ı) kendisi uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Eger onu uydurmussam, suçum bana âittir. Ben
    de sizin islemekte oldugunuz suçlardan uzagım."
    36. Nûh'a vahyolundu ki: "Kavminden daha önce iman etmis olanlardan baska, artık hiç kimse iman etmeyecek. O halde, onların
    yapmakta oldukları seylerden dolayı üzülme."
    37. "Gözetimimiz altında ve vahyimize göre gemiyi yap. Zulmedenler hakkında bana bir sey söyleme. Çünkü onlar suda
    bogulacaklardır."
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 3 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 4:27 pm

    38. (Nûh) gemiyi yapıyordu. Kavminden ileri gelenler her ne zaman yanına ugrasalar, onunla alay ediyorlardı. Dedi ki: "Bizimle alay
    ediyorsanız, sizin bizimle alay ettiginiz gibi biz de sizinle alay edecegiz."
    39. Artık, geldigi kimseyi rezil eden azabın kime gelecegini, kimin üzerine sürekli bir azabın inecegini ileride anlayacaksınız.
    40. Nihayet emrimiz gelip, tandır kaynamaya baslayınca (sular cosup tasınca) Nûh'a dedik ki: "Her cins canlıdan (erkekli disili) birer
    çift, bir de kendileri hakkında daha önce hüküm verilmis olanlar dısındaki âilen ile iman edenleri ona yükle." Ama, onunla beraber
    sadece pek az kimse iman etmisti.
    41. (Nûh), "Binin ona. Onun yüzüp gitmesi de durması da Allah'ın adıyladır. Süphesiz Rabbim çok bagıslayandır, çok merhamet
    edendir." dedi.
    42. Gemi, daglar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu. Nûh, ayrı bir yere çekilmis olan ogluna, "Yavrucugum, bizimle beraber
    sen de bin, inkârcılarla birlikte olma" diye seslendi.
    43. O, "Ben, kendimi sudan koruyacak bir daga sıgınacagım" dedi. Nûh, "Bugün Allah'ın rahmet ettikleri hariç, onun azabından
    korunacak hiç kimse yoktur" dedi. Derken aralarına dalga giriverdi de oglu bogulanlardan oldu.
    44. "Ey yeryüzü! Yut suyunu. Ey gök! Tut suyunu" denildi. Su çekildi, is bitirildi. Gemi de Cûdî'ye oturdu ve "Zalimler toplulugu
    Allah'ın rahmetinden uzak olsun!" denildi.
    45. Nûh Rabbine seslenip söyle dedi: "Rabbim! Süphesiz oglum da âilemdendir. Senin va'din elbette gerçektir. Sen de
    hükmedenlerin en iyi hükmedenisin."
    46. Allah, "Ey Nûh! O asla senin âilenden degildir. Onun yaptıgı, iyi olmayan bir istir. O halde hakkında hiçbir bilgin olmayan seyi
    benden isteme. Ben sana cahillerden olmamanı ögütlerim" dedi.
    47. Nûh, "Rabbim! Süphesiz ben senden hakkında bilgim olmayan seyi istemekten sana sıgınırım. Eger beni bagıslamaz ve bana
    acımazsan, süphesiz ziyana ugrayanlardan olurum" dedi.
    48. Ona denildi ki: "Ey Nûh! Sana ve seninle birlikte bulunanlardan birçok ümmete bizden esenlik ve bereketlerle (gemiden) in.
    Daha bir takım ümmetler de olacak ki, biz onları (dünyada) yararlandıracagız. Sonra da bizden kendilerine elem dolu bir azap
    dokunacak."
    49. Ýste bunlar, sana vahyettigimiz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları ne sen biliyordun ne de kavmin. O halde sabret.
    Çünkü (iyi) sonuç Allah'a karsı gelmekten sakınanların olacaktır.
    50. Âd kavmine de kardesleri Hûd'u gönderdik. Hûd söyle dedi: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Ondan baska sizin hiçbir ilahınız
    yoktur. Siz, sadece iftira ediyorsunuz."
    51. "Ey kavmim! Ben buna karsı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, ancak beni yaratana âittir. Hâlâ aklınızı
    kullanmayacak mısınız?"
    52. "Ey kavmim! Rabbinizden bagıslanma dileyin, sonra ona tövbe edin ki, üzerinize bol bol yagmur göndersin ve gücünüze güç
    katsın. Günahkârlar olarak yüz çevirmeyin."
    53. Dediler ki: "Ey Hûd! Sen bize açık bir mucize getirmedin. Biz de senin sözünle ilahlarımızı bırakacak degiliz. Biz sana iman
    edecek de degiliz."
    54, 55. Biz sadece sunu söyleriz: "Seni, ilahlarımızdan biri fena çarpmıs." Hûd dedi ki: "Ýste ben Allah'ı sâhit tutuyorum. Siz de
    sâhit olun ki, ben sizin Allah'ı bırakıp da O'na ortak kostugunuz seylerden uzagım. Haydi hepiniz toptan bana tuzak kurun, sonra da
    bana göz açtırmayın."
    56. "Ýste ben, hem benim, hem sizin Rabbiniz olan Allah'a dayandım. Yer-yüzünde bulunan hiçbir canlı yoktur ki, Allah, onun
    perçeminden tutmus olmasın. Süphesiz Rabbim dosdogru bir yol üzerindedir."
    57. "Eger yüz çevirirseniz; bilin ki ben, benimle gönderileni size teblig ettim. Rabbim (dilerse) sizden baska bir kavmi sizin yerinize
    getirir ve siz ona bir zarar veremezsiniz. Süphesiz Rabbim, her seyi koruyup gözetendir."
    58. Helâk emrimiz gelince, Hûd'u ve beraberindeki iman etmis olanları, tarafımızdan bir rahmetle kurtardık. Onları agır bir azaptan kurtardık.
    59. Ýste Âd kavmi! Rablerinin âyetlerini inkâr ettiler. Onun peygamberlerine karsı geldiler ve inatçı her zorbanın emrine uydular!
    60. Onlar, hem bu dünyada, hem de kıyamet gününde lanete ugratıldılar. Biliniz ki Âd kavmi, Rablerini inkâr etti. (Yine) biliniz ki
    Hûd'un kavmi Âd Allah'ın rahmetinden uzaklastı.
    61. Semûd kavmine de kardesleri Salih'i peygamber gönderdik. Dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin ondan baska hiçbir
    ilahınız yok. O sizi yeryüzünden (topraktan) yarattı ve sizi oranın imarında görevli (ve buna donanımlı) kıldı.Öyle ise ondan
    bagıslanma dileyin; sonra da ona tövbe edin. Süphesiz Rabbim yakındır ve dualara cevap verendir.
    62. Onlar söyle dediler: "Ey Salih! Bundan önce sen, aramızda ümit beslenen bir kimseydin. Simdi babalarımızın taptıklarına
    tapmamızı bize yasaklıyor musun? Süphesiz, biz senin bizi çagırdıgın seyden derin bir süphe içindeyiz."
    63. Salih dedi ki: "Ey kavmim! Söyleyin bakayım, eger ben Rabbim tarafından apaçık bir delil üzerinde isem ve bana tarafından bir
    rahmet (peygamberlik) vermisse ona karsı geldigim takdirde beni Allah'dan kim koruyabilir? Demek ki zarara ugratmaktan baska
    bana katkınız olmaz."
    64. "Ey kavmim! Ýste size mucize olarak Allah'ın disi bir devesi. Bırakın onu, Allah'ın arzında yayılıp otlasın. Ona kötülük
    dokundurmayın, yoksa sizi yakın bir azap yakalar."
    65. Derken onu kestiler. Salih dedi ki: "Yurdunuzda üç gün daha yasayın. (Sonra helak olacaksınız.) Ýste bu, yalanlanamayacak bir
    tehdittir."
    66. (Helâk) emrimiz geldiginde Salih'i ve beraberindeki iman etmis olanları tarafımızdan bir rahmetle helaktan ve o günün
    rezilliginden kurtardık. Süphesiz Rabbin mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
    67. Zulmedenleri o korkunç ugultulu ses yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar.
    68. Sanki orada hiç yasamamıslardı. Biliniz ki Semûd kavmi Rablerini inkâr etti. (Yine) biliniz ki Semûd kavmi Allah'ın rahmetinden
    uzaklastı.
    69. Andolsun, elçilerimiz (melekler), Ýbrahim'e müjde getirip "Selâm sana!" dediler. O, "Size de selâm" dedi ve kızartılmıs bir
    buzagı getirmekte gecikmedi.
    70. Ellerini yemege uzatmadıklarını görünce, onları yadırgadı ve onlardan dolayı içinde bir korku duydu. Dediler ki: "Korkma, çünkü
    biz Lût kavmine gönderildik."
    71. Ýbrahim'in karısı ayakta idi. (Bu sözleri duyunca) güldü. Ona da Ýshak'ı müjdeledik; Ýshak'ın arkasından da Yakûb'u.
    72. Karısı, "Vay basıma gelenler! Ben bir kocakarı ve bu kocam da bir ihtiyar iken çocuk mu doguracagım? Gerçekten bu çok
    sasılacak bir sey!" dedi.
    73. Melekler, "Allah'ın emrine mi sasıyorsun? Allah'ın rahmeti ve bereketi size olsun ey (peygamber ocagının) ev halkı! Süphesiz O
    övülmeye layıktır, sanı yücedir." dediler.
    74. Ýbrahim'in korkusu gidip, kendisine müjde gelince Lût kavmi hakkında bizim (elçilerimiz)le tartısmaya basladı.
    75. Çünkü Ýbrahim çok içli ve Allah'a yönelen bir kimseydi.
    76. Elçilerimiz, "Ey Ýbrahim bundan vazgeç! Çünkü Rabbinin emri kesin olarak gelmistir. Süphesiz onlara geri döndürülemeyecek bir
    azap gelecektir" dediler.
    77. Elçilerimiz Lût'a gelince onların yüzünden üzüldü, gögsü daraldı ve "Bu çok zor bir gün" dedi.
    78. Kavmi, (konuklarıyla çirkin iliskide bulunmak üzere) ona dogru kosa kosa geldiler. Zaten onlar önceden de bu tür çirkin isleri
    yapıyorlardı. Lût dedi ki: "Ey Kavmim! Ýste kızlarım. Onlar(la nikahlanmanız) sizin için daha temizdir. Allah'a karsı gelmekten
    sakının ve konuklarıma karsı beni rezil etmeyin. Ýçinizde hiç aklı basında bir adam yok mu?"
    79. Onlar, "Ýyi biliyorsun ki kızlarında bizim gözümüz yok. Sen bizim ne istedigimizi çok iyi biliyorsun" dediler.
    80. (Lût da:) "Keske size karsı (koyacak) bir gücüm olsaydı, ya da saglam bir destege dayanabilseydim" dedi.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 3 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 4:28 pm

    81. Konukları söyle dedi: "Ey Lût! Biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla ulasamayacaklar. Geceleyin bir vakitte aileni al götür.
    Ýçinizden kimse ardına bakmasın. Ancak karın müstesna. (Onu bırak.) Çünkü onların (kavminin) basına gelecek olan azap, onun
    basına da gelecektir. Onların azabla bulusma zamanı sabahtır. Sabah yakın degil midir?!"
    82, 83. (Azap) emrimiz gelince oranın altını üstüne getirdik. Üzerine de Rabbinin katında isaretlenmis pisirilmis balçıktan taslar
    yagdırdık. Bunlar zalimlerden uzak degildir.
    84. Medyen halkına da kardesleri Su'ayb'ı peygamber gönderdik. O söyle dedi: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin ondan baska
    hiçbir ilahınız yoktur. Ölçüyü ve tartıyı eksik yapmayın. Ben sizi bolluk içinde görüyorum. Ben sizin adınıza kusatıcı bir günün
    azabından korkuyorum."
    85. "Ey kavmim! Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın. Ýnsanların esyalarını (mallarını ve haklarını) eksiltmeyin. Yeryüzünde
    bozgunculuk yaparak karısıklık çıkarmayın."
    86. "Eger inanan kimselerseniz Allah'ın bıraktıgı helâl kazanç sizin için daha hayırlıdır. Ben sizin basınızda bir bekçi degilim."
    87. Dediler ki: "Ey Su'ayb! Babalarımızın taptıgını, yahut mallarımız hakkında diledigimizi yapmayı terk etmemizi sana namazın mı
    emrediyor. Oysa sen gerçekten yumusak huylu ve aklı basında bir adamsın."
    88. Su'ayb söyle dedi: "Ey kavmim! Söyleyin bakayım, ya ben Rabbimden gelen açık bir delil üzere isem ve katından bana güzel bir
    rızık vermisse!... Ben size yasakladıgımı kendim yapmak istemiyorum. Ben sadece gücüm yettigince (sizi) düzeltmek istiyorum.
    Basarım ancak Allah'ın yardımı iledir. Ben sadece ona tevekkül ettim ve sadece ona yöneliyorum."
    89. "Ey Kavmim! Bana karsı olan düsmanlıgınız, Nûh kavminin veya Hûd kavminin, yahut Salih kavminin basına gelenin benzeri gibi
    bir felaketi sakın sizin de basınıza getirmesin. (Ve unutmayın ki) Lût kavmi sizden uzak degildir."
    90. "Rabbinizden bagıslanma dileyin, sonra ona tövbe edin. Süphesiz Rabbim çok merhametlidir, çok sevendir."
    91. Dediler ki: "Ey Su'ayb! Dediklerinin çogunu anlamıyoruz. Hem biz seni aramızda zayıf görüyoruz. Eger kabilen olmasaydı seni
    tasa tutardık. Zaten sen bizce itibarlı biri degilsin."
    92. Su'ayb söyle dedi: "Ey kavmim! Benim kabilem sizce Allah'tan daha itibarlı mı ki, O'na sırt çevirdiniz. Süphesiz Rabbim sizin
    yaptıklarınızı kusatmıstır."
    93. "Ey Kavmim! Elinizden geleni yapın. Süphesiz ben de (elimden geleni) yapacagım. Rezil edici azabın kime gelecegini ve kimin
    yalancı oldugunu yakında bileceksiniz. Gözleyin. Süphesiz ben de sizinle beraber gözlüyorum."
    94. (Azap) emrimiz gelince, Su'ayb'ı ve onunla birlikte iman edenleri, katımızdan bir rahmetle kurtardık. Zulmedenleri ise o korkunç
    (ugultulu) ses yakaladı da yurtlarında dizüstü çökekaldılar.
    95. Sanki orada hiç yasamamıslardı. Biliniz ki Semûd kavmi Allah'ın rahmetinden uzaklastıgı gibi Medyen halkı da uzaklastı.
    96, 97. Andolsun, biz Mûsâ'yı âyetlerimizle ve apaçık bir mucize ile Firavun'a ve onun ileri gelen adamlarına peygamber gönderdik
    de ileri gelenler Firavun'un emrine uydular. Halbuki Firavun'un emri dogru degildi.
    98. Firavun, kıyamet gününde kavminin önüne geçecek ve onları atese götürecektir. Ne kötü varıs yeridir orası!
    99. Onlar, hem bu dünyada, hem de kıyamet gününde lanete ugratıldılar. Ne kötü destektir onlara verilen destek!
    100. (Ey Muhammed!) Bunlar o memleketlerin haberlerinden bazılarıdır. Onları sana anlatıyoruz. Onlardan ayakta duranlar da var,
    yıkılıp gidenler de.
    101. Biz onlara zulmetmedik. Fakat onlar kendilerine zulmettiler. Rabbinin azap emri gelince Allah'ı bırakıp da taptıkları ilahları
    kendilerine hiçbir fayda saglamadı. Ýlahları onların sadece ziyanlarını artırdı.
    102. Zulme sapmıs memleketlerin halkını yakaladıgında, Rabbinin yakalaması iste böyledir! Süphesiz onun yakalaması can yakıcı ve
    siddetlidir.
    103. Süphesiz, ahiret azabından korkanlar için bunda bir ibret vardır. Bu, insanların (hesap ve ceza için) toplanacakları bir gündür.
    Bu, herkesin toplanıp bir araya gelecegi bir gündür.
    104. Biz onu ancak belirli bir zamana kadar erteliyoruz.
    105. O gün geldigi zaman Allah'ın izni olmadan hiçbir kimse konusamaz. Onlardan mutsuz (cehennemlik) olanlar da vardır, mutlu
    (cennetlik) olanlar da.
    106. Mutsuz olanlara gelince; cehennemdedirler. Onların orada siddetli bir soluyusları vardır.
    107. Onlar, gökler ve yerler durdukça orada ebedi olarak kalacaklardır. Ancak Rabbinin dilemesi baska. Süphesiz Rabbin istedigini
    yapandır.
    108. Mutlu olanlara gelince, gökler ve yerler durdukça içinde ebedi kalmak üzere cennettedirler. Ancak Rabbinin dilemesi baska. Bu
    onlara ardı kesilmez bir lütuf olarak verilmistir.
    109. (Ey Muhammed!) Sunların taptıkları seylerin batıl oldugu konusunda süpheye düsme. Onlar sadece, daha önce babalarının
    taptıgı gibi tapıyorlar. Süphesiz biz onlara (azaptan) paylarını eksiksiz olarak tastamam verecegiz.
    110. Andolsun, biz Mûsâ'ya Kitab'ı (Tevrat'ı) vermistik de onun hakkında ayrılıga düsülmüstü. Eger daha önce Rabbinin bir sözü
    geçmemis olsaydı, elbette aralarında hüküm verilirdi. Onlar da (müsrikler de) o Kur'an hakkında derin bir süphe içindedirler.
    111. Süphesiz Rabbin onların her birine, yaptıklarının karsılıgını tastamam verecektir. Süphesiz Rabbin onların yaptıklarından
    hakkıyla haberdardır.
    112. Öyle ise emrolundugun gibi dosdogru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdogru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini asmayın.
    Süphesiz O yaptıklarınızı hakkıyla görür.
    113. Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ates dokunur. Sizin Allah'tan baska dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da
    edilmez.
    114. (Ey Muhammed!) Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir.
    Bu, ögüt alanlar için bir ögüttür.9
    115. Sabret! Çünkü Allah iyilik edenlerin mükafatını zayi etmez.
    116. Sizden önceki nesillerden aklı basında kimseler (insanları) yeryüzünde bozgunculuk yapmaktan alıkoysalardı ya! Ancak
    içlerinden kendilerini kurtardıgımız pek az kimse bunu yapmıstı. Zulmedenler ise içinde sımartıldıkları refahın ardına düstüler ve
    günahkâr kimseler oldular.
    117. Rabbin, halkları salih ve ıslah edici kimseler iken memleketleri zulmederek helak etmez.
    118, 119. Rabbin dileseydi insanları (aynı inanca baglı) tek bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, onlar
    ihtilafa devam edeceklerdir. Zaten onları bunun için yarattı. Rabbinin, "Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan
    (suçlularla) dolduracagım" sözü kesinlesti.
    120. (Ey Muhammed!) Peygamberlerin haberlerinden, kendileriyle senin kalbini pekistirdigimiz her bir haberi sana aktarıyoruz.
    Bunlarda, sana hak, mü'minlere de bir ögüt ve hatırlatma gelmistir.
    121. Ýman etmeyenlere de ki: "Elinizden geleni yapın, biz de yapacagız."
    122. "Bekleyin, biz de bekleyecegiz."
    123. Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah'a mahsustur. Bütün isler ona döndürülür. Öyle ise ona kulluk et ve ona tevekkül et.
    Rabbin yaptıklarınızdan habersiz degildir.

      Forum Saati C.tesi Kas. 16, 2024 4:25 pm