.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    kuranı kerim meali

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 2:05 pm

    günah yoktur. Süphesiz Allah, çok bagıslayandır, çok merhamet edendir.
    183. Ey iman edenler! Allah'a karsı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındıgı gibi, size de farz kılındı.
    184. Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadıgı günler sayısınca baska günlerde tutar. Oruca
    gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o
    kendisi için daha hayırlıdır. Eger bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.
    185. (O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, dogru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak
    Kur'an'ın kendisinde indirildigi Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulasırsa onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu
    olursa tutamadıgı günler sayısınca baska günlerde tutsun. Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve
    hidayete ulastırmasına karsılık Allah'ı yüceltmeniz ve sükretmeniz içindir.
    186. Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına
    cevap veririm. O halde, dogru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.
    187. Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklasmak size helal kılındı. Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz. Allah (Ramazan
    gecelerinde hanımlarınıza yaklasarak) kendinize zulmetmekte oldugunuzu bildi de tövbenizi kabul edip sizi affetti. Artık eslerinize
    yaklasın ve Allah'ın sizin için yazıp takdir etmis oldugu seyi arayın. Safagın aydınlıgı gecenin karanlıgından ayırt edilinceye (tan yeri
    agarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da aksama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde itikafta iken eslerinize
    yaklasmayın. Bunlar, Allah'ın koydugu sınırlardır. Bu sınırlara yaklasmayın. Allah, kendine karsı gelmekten sakınsınlar diye,
    âyetlerini insanlara böylece açıklar.
    188. Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. Ýnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için
    onları hakimlere (rüsvet olarak) vermeyin.
    189. Sana, hilalleri soruyorlar. De ki: "Onlar, insanlar ve hac için vakit ölçüleridir. Ýyilik, evlere arkalarından girmeniz degildir. Ama
    iyi davranıs, takva sahibi (Allah'a karsı gelmekten sakınan) insanın davranısıdır. Evlere kapılarından girin. Allah'a karsı gelmekten
    sakının ki kurtulusa eresiniz.
    190. Sizinle savasanlara karsı Allah yolunda siz de savasın. Ancak asırı gitmeyin. Çünkü Allah asırı gidenleri sevmez.
    191. Onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden (Mekke'den) siz de onları çıkarın. Zulüm ve baskı adam
    öldürmekten daha agırdır. Yalnız, Mescid-i Haram yanında, onlar sizinle savasmadıkça, siz de onlarla savasmayın. Sizinle
    savasırlarsa (siz de onlarla savasın) onları öldürün. Kâfirlerin cezası böyledir.
    192. Eger onlar (savastan ve küfürden) vazgeçerlerse, (sunu iyi bilin ki) Allah çok bagıslayandır, çok merhamet edendir.
    193. Hiçbir zulüm ve baskı kalmayıncaya ve din yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla savasın. Onlar savasmaya son verecek
    olurlarsa, artık düsmanlık yalnız zalimlere karsıdır.
    194. Haram ay, haram aya karsılıktır. Hürmetler (saygı gösterilmesi gereken seyler) kısas kuralına tabidir. O halde kim size
    saldırırsa, size saldırdıgı gibi siz de ona saldırın, (fakat ileri gitmeyin). Allah'a karsı gelmekten sakının ve bilin ki, Allah kendine karsı
    gelmekten sakınanlarla beraberdir.
    195. (Mallarınızı) Allah yolunda harcayın. Kendi kendinizi tehlikeye atmayın. Ýyilik edin. Süphesiz Allah iyilik edenleri sever.
    196. Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın. Eger (düsman, hastalık ve benzer sebeplerle) engellenmis olursanız artık size kolay
    gelen kurbanı gönderin. Bu kurban, yerine varıncaya kadar baslarınızı tıras etmeyin. Ýçinizden her kim hastalanır veya basından
    rahatsız olur (da tıras olmak zorunda kalır)sa fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi, ya da kurban kesmesi gerekir.
    Güvende oldugunuz zaman hacca kadar umreyle faydalanmak isteyen kimse, kolayına gelen kurbanı keser. Kurban bulamayan
    kimse üçü hacda, yedisi de döndügünüz zaman (olmak üzere) tam on gün oruç tutar. Bu (durum), ailesi Mescid-i Haram civarında
    olmayanlar içindir. Allah'a karsı gelmekten sakının ve Allah'ın cezasının çetin oldugunu bilin.
    197. Hac (ayları), bilinen aylardır. Kim o aylarda hacca baslarsa, artık ona hacda cinsel iliski, günaha sapmak, kavga etmek yoktur.
    Siz ne hayır yaparsanız Allah onu bilir. (Ahiret için) azık toplayın. Kuskusuz, azıgın en hayırlısı takva (Allah'a karsı gelmekten
    sakınma)dır. Ey akıl sahipleri, bana karsı gelmekten sakının.
    198. (Hac mevsiminde ticaret yaparak) Rabbinizin lütuf ve keremini istemekte size bir günah yoktur. Arafat'tan ayrılıp (sel gibi
    Müzdelife'ye) akın ettiginizde Mes'ar-i Haram'da Allah'ı zikredin.Onu, size gösterdigi gibi zikredin. Dogrusu siz onun yol
    göstermesinden önce yolunu sasırmıslardan idiniz.
    199. Sonra insanların akın ettigi yerden siz de akın edin ve Allah'tan bagıslanma dileyin. Süphesiz Allah çok bagıslayandır, çok
    merhamet edendir.
    200. Hac ibadetinizi bitirdiginizde, artık (cahiliye döneminde) atalarınızı andıgınız gibi, hatta ondan da kuvvetli bir anısla Allah'ı
    anın. Ýnsanlardan, "Ey Rabbimiz! Bize (verecegini) bu dünyada ver" diyenler vardır. Bunların ahirette bir nasibi yoktur.
    201. Onlardan, "Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ates azabından koru" diyenler de vardır.
    202. Ýste onlara kazandıklarından bir nasip vardır. Allah, hesabı pek çabuk görendir.
    203. Sayılı günlerde Allah'ı anın (telbiye ve tekbir getirin). Kim iki gün içinde acele edip (Mina'dan Mekke'ye) dönerse, ona günah
    yoktur. Kim geri kalırsa, ona da günah yoktur. Bu, Allah'a karsı gelmekten sakınanlar içindir. Allah'a karsı gelmekten sakının ve
    onun huzurunda toplanacagınızı bilin.
    204. Ýnsanlardan öylesi de vardır ki, dünya hayatına iliskin sözleri senin hosuna gider. Bir de kalbindekine (Sözünün özüne
    uyduguna) Allah'ı sahit tutar. Halbuki o düsmanlıkta en amansız olandır.
    205. O, (senin yanından) ayrılınca yeryüzünde bozgunculuk yapmaga, ekin ve nesli yok etmege çalısır. Allah ise bozgunculugu
    sevmez.
    206. Ona "Allah'tan kork" denildigi zaman gururu onu daha da günaha sürükler. Artık böylesinin hakkından cehennem gelir. O ne
    kötü yataktır!
    207. Ýnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah kullarına çok sefkatlidir.
    208. Ey iman edenler! Hepiniz topluca barıs ve güvenlige (Ýslam'a) girin. Seytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir
    düsmandır.
    209. Size apaçık deliller geldikten sonra, eger yine de yan çizerseniz, bilin ki Allah, gerçekten mutlak güç sahibidir, hüküm ve
    hikmet sahibidir.
    210. Onlar (böyle davranmakla), bulut gölgeleri içinde Allah'ın (azabının) ve meleklerin kendilerine gelmesini ve isin bitirilmesini mi
    bekliyorlar? Halbuki bütün isler Allah'a döndürülür.
    211. Ýsrailogullarına sor; biz onlara nice açık mucizeler verdik. Kendisine geldikten sonra kim Allah'ın nimetini degistirirse, (bilsin
    ki) süphesiz Allah, cezası pek çetin olandır.
    212. Ýnkar edenlere dünya hayatı süslü gösterildi. Onlar iman edenlerle alay etmektedirler. Allah'a karsı gelmekten sakınanlar ise,
    kıyamet günü bunların üstündedir. Allah diledigine hesapsız rızık verir.
    213. Ýnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların
    anlasmazlıga düstükleri seyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere kitapları hak olarak indirdi. Kendilerine apaçık âyetler
    geldikten sonra o konuda ancak; kitap verilenler, aralarındaki kıskançlık yüzünden anlasmazlıga düstüler. Bunun üzerine Allah iman
    edenleri, kendi izniyle, onların hakkında ayrılıga düstükleri gerçege iletti. Allah diledigini dogru yola iletir.
    214. Yoksa siz, sizden öncekilerin basına gelenler, sizin de basınıza gelmeden cennete gireceginizi mi sandınız? Peygamber ve
    onunla beraber mü'minler, "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyecek kadar darlıga ve zorluga ugramıslar ve sarsılmıslardı. Ýyi bilin ki
    Allah'ın yardımı pek yakındır.
    215. Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: "Hayır olarak ne harcarsanız o, ana-baba, akraba, yetimler, fakirler
    ve yolda kalmıslar içindir. Hayır olarak ne yaparsanız, gerçekten Allah onu hakkıyla bilir."
    216. Savas, hosunuza gitmedigi halde, size farz kılındı. Olur ki, bir sey sizin için hayırlı iken, siz onu hos görmezsiniz. Yine olur ki,
    bir sey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
    217. Sana haram ayda savasmayı soruyorlar. De ki: "O ayda savas büyük bir günahtır. Allah'ın yolundan alıkoymak, onu inkar
    etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine engel olmak ve halkını oradan çıkarmak Allah katında daha büyük günahtır. Zulüm ve baskı ise
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 2:06 pm

    adam öldürmekten daha büyüktür. Onlar, güç yetirebilseler, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savasmaya devam ederler.
    Sizden kim dininden döner de kafir olarak ölürse öylelerin bütün yapıp ettikleri dünyada da, ahirette de bosa gitmistir. Bunlar
    cehennemliklerdir, orada sürekli kalacaklardır.
    218. Ýman edenler, hicret edenler, Allah yolunda cihad edenler; süphesiz bunlar Allah'ın rahmetini umarlar. Allah, çok
    bagıslayandır, çok merhamet edendir.
    219. Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: "Onlarda hem büyük günah, hem de insanlar için (bazı zahiri) yararlar vardır. Ama
    günahları yararlarından büyüktür." Yine sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: "Ýhtiyaçtan arta kalanı." Allah size
    âyetleri böyle açıklıyor ki düsünesiniz.
    220. Dünya ve ahiret hakkında düsünesiniz diye böyle yapıyor. Bir de sana yetimleri soruyorlar. De ki: "Onların durumlarını
    düzeltmek hayırlıdır. Eger onlara karısıp (birlikte yasar)sanız (sakıncası yok). (Onlar da) sizin kardeslerinizdir. Allah bozguncuyu
    yapıcı olandan ayırır. Allah dileseydi sizi zora sokardı. Süphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
    221. Ýman etmedikleri sürece Allah'a ortak kosan kadınlarla evlenmeyin. Allah'a ortak kosan kadın hosunuza gitse de, mü'min bir
    cariye Allah'a ortak kosan bir kadından daha hayırlıdır. Ýman etmedikleri sürece Allah'a ortak kosan erkeklerle, kadınlarınızı
    evlendirmeyin. Allah'a ortak kosan hür erkek hosunuza gitse de, iman eden bir köle, Allah'a ortak kosan bir erkekten daha
    hayırlıdır. Onlar atese çagırırlar, Allah ise izniyle, cennete ve bagıslanmaya çagırır. O, insanlara âyetlerini açıklar ki, ögüt alıp
    düsünsünler.
    222. Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: "O bir ezadır (rahatsızlıktır). Ay halinde kadınlardan uzak durun. Temizleninceye
    kadar onlara yaklasmayın. Temizlendikleri vakit, Allah'ın size emrettigi yerden onlara yaklasın. Süphesiz Allah çok tövbe edenleri
    sever, çok temizlenenleri sever."
    223. Kadınlarınız sizin ekinliginizdir. Ekinliginize dilediginiz biçimde varın. Kendiniz için (gelecege hazırlık olarak) güzel davranıslar
    takdim edin. Allah'a karsı gelmekten sakının ve her hâlde onun huzuruna varacagınızı bilin. (Ey Muhammed!) Mü'minler'i müjdele.
    224. Ýyilik etmemek, takvaya sarılmamak, insanlar arasını ıslah etmemek yolundaki yeminlerinize Allah'ı siper yapmayın. Allah
    hakkıyla isitendir, hakkıyla bilendir.
    225. Allah sizi, kasıtsız yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz, fakat sizi kalplerinizin kazandıgı (bile bile yaptıgınız) yeminlerden
    sorumlu tutar. Allah çok bagıslayandır, halîmdir. (Hemen cezalandırmaz, mühlet verir)
    226. Eslerine yaklasmamaga yemin edenler için dört ay bekleme süresi vardır. Eger (bu süre içinde) dönerlerse süphesiz Allah çok
    bagıslayandır, çok merhamet edendir.
    227. Eger (yemin edenler yeminlerinden dönmeyip kadınlarını) bosamaya karar verirlerse (ayrılırlar). Biliniz ki, Allah hakkıyla
    isitendir, hakkıyla bilendir.
    228. Bosanmıs kadınlar kendi kendilerine üç ay hali (hayız veya temizlik müddeti) beklerler. Eger Allah'a ve ahiret gününe
    inanıyorlarsa, Allah'ın kendi rahimlerinde yarattıgını gizlemeleri onlara helal olmaz. Kocaları bu süre içinde barısmak isterlerse,
    onları geri almaga daha çok hak sahibidirler. Kadınların, yükümlülükleri kadar mesru hakları vardır. Yalnız erkeklerin kadınlar
    üzerinde bir derece farkı vardır. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
    229. (Dönüs yapılabilecek) bosama iki defadır. Sonrası, ya iyilikle geçinmek, ya da güzellikle bırakmaktır. (Evlilikte) tarafların
    Allah'ın belirledigi ölçüleri koruyamama endiseleri dısında kadınlara verdiklerinizden (bosanma esnasında) bir seyi geri almanız sizin
    için helal olmaz. Eger onlar Allah'ın belirledigi ölçüleri gözetmeyecekler diye endise ederseniz, o zaman kadının (bosanmak için)
    bedel vermesinde ikisine de günah yoktur. Bunlar Allah'ın koydugu sınırlardır. Sakın bunları asmayın. Allah'ın koydugu sınırları kim
    asarsa onlar zalimlerin ta kendileridir.
    230. Eger erkek karısını (üçüncü defa) bosarsa, kadın, onun dısında bir baska kocayla nikahlanmadıkça ona helal olmaz. (Bu koca
    da) onu bosadıgı takdirde onlar (kadın ile ilk kocası) Allah'ın koydugu ölçüleri gözetebileceklerine inanıyorlarsa tekrar birbirlerine
    dönüp evlenmelerinde bir günah yoktur. Ýste bunlar Allah'ın, anlayan bir toplum için açıkladıgı ölçüleridir.
    231. Kadınları bosadıgınız ve onlar da bekleme sürelerini bitirdikleri zaman, ya onları iyilikle tutun yahut iyilikle bırakın. Haklarına
    tecavüz edip zarar vermek için onları tutmayın. Bunu kim yaparsa kendine zulmetmis olur. Sakın Allah'ın âyetlerini eglenceye
    almayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini, size ögüt vermek için indirdigi Kitab'ı ve hikmeti hatırlayın. Allah'a karsı gelmekten sakının
    ve bilin ki Allah her seyi hakkıyla bilendir.
    232. Kadınları bosadıgınız ve onlar da bekleme sürelerini bitirdikleri zaman kendi aralarında aklın ve dinin gereklerine uygun olarak
    güzellikle anlastıkları takdirde, esleriyle (yeniden) evlenmelerine engel olmayın. Bununla içinizden Allah'a ve ahiret gününe iman
    edenlere ögüt verilmektedir. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
    233. -Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için- anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların (annelerin) yiyecegi, giyecegi, örfe
    uygun olarak babaya aittir. Hiçbir kimseye gücünün üstünde bir yük ve sorumluluk teklif edilmez. -Hiçbir anne ve hiçbir baba
    çocugu sebebiyle zarara ugratılmasın- (Baba ölmüsse) mirasçı da aynı seyle sorumludur. Eger (anne ve baba) kendi aralarında
    danısıp anlasarak (iki yıl dolmadan) çocugu sütten kesmek isterlerse onlara günah yoktur. Eger çocuklarınızı (bir süt anneye)
    emzirtmek isterseniz örfe uygun olarak vereceginiz ücreti güzelce ödediginiz takdirde size bir günah yoktur. Allah'a karsı gelmekten
    sakının ve bilin ki, Allah yapmakta olduklarınızı hakkıyla görendir.
    234. Ýçinizden ölenlerin geride bıraktıkları esleri, kendi kendilerine dört ay on gün (iddet) beklerler. Sürelerini bitirince artık
    kendileri için mesru olanı yapmalarında size bir günah yoktur. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
    235. (Vefat iddeti beklemekte olan) kadınlara kendileri ile evlenmek istediginizi üstü kapalı olarak anlatmanızda veya bu isteginizi
    içinizde saklamanızda sizin için bir günah yoktur. Allah biliyor ki siz onlara (bunu er geç mutlaka) söyleyeceksiniz. Mesru sözler
    söylemeniz dısında sakın onlarla gizliden gizliye bulusma yönünde sözlesmeyin. Bekleme müddeti bitinceye kadar da nikah
    yapmaya kalkısmayın.Sunu da bilin ki Allah içinizden geçeni hakkıyla bilir. Onun için Allah'a karsı gelmekten sakının ve yine sunu
    da bilin ki Allah gerçekten çok bagıslayandır, halimdir. (Hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)
    236. Kendilerine el sürmeden ya da mehir belirlemeden kadınları bosarsanız size bir günah yoktur. (Bu durumda) -eli genis olan
    gücüne göre, eli dar olan da gücüne göre olmak üzere- onlara, aklın ve dinin gereklerine uygun olarak müt'a verin. Bu iyilik
    yapanlar üzerinde bir borçtur.
    237. Eger onlara mehir tespit eder de kendilerine el sürmeden bosarsanız, tespit ettiginiz mehrin yarısı onlarındır. Ancak kadının,
    ya da nikah bagı elinde bulunanın (kocanın, paylarından) vazgeçmesi baska. Bununla birlikte (ey erkekler), sizin vazgeçmeniz
    takvaya (Allah'a karsı gelmekten sakınmaya) daha yakındır. Aranızda iyilik yapmayı da unutmayın. Süphesiz Allah yaptıklarınızı
    hakkıyla görendir.
    238. Namazlara ve orta namaza devam edin. Allah'a gönülden boyun egerek namaza durun.
    239. Eger (bir tehlikeden) korkarsanız, namazı yaya olarak veya binek üzerinde kılın. Güvenlige kavusunca da, Allah'ı, daha önce
    bilmediginiz ve onun size ögrettigi sekilde anın (namazı normal vakitlerdeki gibi kılın).
    240. Ýçinizden ölüp geriye dul esler bırakan erkekler, esleri için, evden çıkarılmaksızın bir yıla kadar geçimlerinin saglanmasını
    vasiyet etsinler. Ama onlar (kendiliklerinden) çıkarlarsa, artık onların mesru biçimde kendileri ile ilgili olarak islediklerinden dolayı
    size bir günah yoktur. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
    241. Bosanmıs kadınların örfe göre geçimlerinin saglanması onların hakkıdır. Bu Allah'a karsı gelmekten sakınanlar üzerinde bir
    borçtur.
    242. Düsünesiniz diye Allah size âyetlerini böyle açıklamaktadır.
    243. Binlerce kisi oldukları halde, ölüm korkusuyla yurtlarını terk edenleri görmedin mi? Allah onlara "ölün" dedi, sonra da onları
    diriltti. Süphesiz Allah insanlara karsı lütuf ve ikram sahibidir. Ama insanların çogu sükretmezler.
    244. Allah yolunda savasın ve bilin ki süphesiz Allah hakkıyla isitendir ve hakkıyla bilendir.
    245. Kimdir Allah'a güzel bir borç verecek o kimse ki, Allah da o borcu kendisine kat kat ödesin. (Rızkı) Allah daraltır ve genisletir.
    Ancak ona döndürüleceksiniz.
    246. Mûsâ'dan sonra Ýsrailogullarının ileri gelenlerini görmedin mi (ne yaptılar)? Hani, peygamberlerinden birine, "Bize bir
    hükümdar gönder de Allah yolunda savasalım" demislerdi. O, "Ya üzerinize savas farz kılındıgı halde, savasmayacak olursanız?"
    demisti. Onlar, "Yurdumuzdan çıkarılmıs, çocuklarımızdan uzaklastırılmıs oldugumuz halde Allah yolunda niye savasmayalım" diye
    cevap vermislerdi. Ama onlara savas farz kılınınca içlerinden pek azı hariç, yüz çevirdiler. Allah zalimleri hakkıyla bilendir.
    247. Peygamberleri onlara, "Allah size Tâlût'u hükümdar olarak gönderdi" dedi. Onlar, "O bizim üzerimize nasıl hükümdar olabilir?
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 2:07 pm

    Biz hükümdarlıga ondan daha lâyıgız. Ona zenginlik de verilmemistir" dediler. Peygamberleri söyle dedi: "Süphesiz Allah onu sizin
    üzerinize (hükümdar) seçti, onun bilgisini ve gücünü artırdı." Allah mülkünü diledigine verir. Allah lütfu genis olandır, hakkıyla
    bilendir.
    248. Peygamberleri onlara söyle dedi: "Onun hükümdarlıgının alameti size o sandıgın gelmesidir. Onda Rabbinizden bir güven
    duygusu ve huzur ile Mûsâ ailesinin, Hârûn ailesinin geriye bıraktıgından kalıntılar vardır. Onu melekler tasımaktadır. Eger inanmıs
    kimselerseniz bunda süphesiz, sizin için kesin bir delil vardır."
    249. Tâlût ordu ile hareket edince, "Süphesiz Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim ondan içerse benden degildir. Kim onu
    tatmazsa iste o bendendir. Ancak eliyle bir avuç alan baska." dedi. Ýçlerinden pek azı hariç, hepsi ırmaktan içtiler. Tâlût ve onunla
    beraber iman edenler ırmagı geçince, (geride kalanlar) "Bugün bizim Câlût'a ve askerlerine karsı koyacak gücümüz yok." dediler.
    Allah'a kavusacaklarını kesin olarak bilenler (ırmagı geçenler) ise su cevabı verdiler: "Allah'ın izniyle büyük bir topluluga galip gelen
    nice küçük topluluklar vardır. Allah sabredenlerle beraberdir".
    250. (Tâlût'un askerleri) Câlût ve askerleriyle karsı karsıya gelince söyle dediler: "Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yagdır, ayaklarımızı
    saglam bastır ve su kâfir kavme karsı bize yardım et."
    251. Derken, Allah'ın izniyle onları bozguna ugrattılar. Davud, Câlût'u öldürdü. Allah ona (Davud'a) hükümdarlık ve hikmet verdi ve
    ona diledigini ögretti. Eger Allah'ın; insanların bir kısmıyla digerlerini savması olmasaydı, yeryüzü bozulurdu. Ancak Allah, bütün
    âlemlere karsı lütuf sahibidir.
    252. Ýste bunlar Allah'ın âyetleridir. Biz onları sana hak olarak okuyoruz. Süphesiz sen, Allah tarafından gönderilmis
    peygamberlerdensin.
    253. Ýste peygamberler! Biz onların bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Ýçlerinden, Allah'ın konustukları vardır. Bir kısmının da
    derecelerini yükseltmistir. Meryemoglu Ýsa'ya ise açık deliller verdik ve onu Ruhu'l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. Eger Allah
    dileseydi, bunların arkasından gelen (millet)ler, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat ayrılıga
    düstüler. Onlardan inananlar da vardı, inkar edenler de. Yine Allah dileseydi, birbirlerini öldürmezlerdi. Lakin Allah diledigini yapar.
    254. Ey iman edenler! Hiçbir alıs verisin, hiçbir dostlugun ve hiçbir sefaatin olmadıgı kıyamet günü gelmeden önce, size rızık olarak
    verdiklerimizden Allah yolunda harcayın. Ýnkar edenler ise zalimlerin ta kendileridir.
    255. Allah kendisinden baska hiçbir ilah olmayandır. Diridir, kayyumdur. Onu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki
    her sey, yerdeki her sey onundur. Ýzni olmaksızın onun katında sefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve
    arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar onun ilminden, kendisinin diledigi kadarından baska bir sey
    kavrayamazlar. Onun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kusatmıstır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri
    ve yeri koruyup gözetmek ona güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.
    256. Dinde zorlama yoktur. Çünkü dogruluk sapıklıktan iyice ayrılmıstır. O halde kim tâgûtu tanımayıp Allah'a inanırsa, kopmak
    bilmeyen sapasaglam bir kulpa yapısmıstır. Allah, hakkıyla isitendir, hakkıyla bilendir.
    257. Allah iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlıga çıkarır. Kafirlerin velileri ise tâguttur. (O da) onları aydınlıktan
    karanlıklara (sürükleyip) çıkarır. Onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalırlar.
    258. Allah, kendisine hükümdarlık verdi diye (sımarıp böbürlenerek) Rabbi hakkında Ýbrahim ile tartısanı görmedin mi? Hani
    Ýbrahim, "Benim Rabbim diriltir, öldürür." demis; o da, "Ben de diriltir, öldürürüm" demisti. (Bunun üzerine) Ýbrahim, "Süphesiz
    Allah günesi dogudan getirir, sen de onu batıdan getir" deyince, kâfir sasırıp kaldı. Zaten Allah zalimler toplulugunu hidayete
    erdirmez.
    259. Yahut altı üstüne gelmis (ıpıssız duran) bir sehre ugrayan kimseyi görmedin mi? O, "Allah, burayı ölümünden sonra nasıl
    diriltecek (acaba)?" demisti. Bunun üzerine, Allah onu öldürüp yüzyıl ölü bıraktı, sonra diriltti ve ona sordu: "Ne kadar (ölü) kaldın?"
    O, "Bir gün veya bir günden daha az kaldım" diye cevap verdi. Allah söyle dedi: "Hayır, yüz sene kaldın. Böyle iken yiyecegine ve
    içecegine bak, henüz bozulmamıs. Bir de esegine bak! (Böyle yapmamız) seni insanlara ibret belgesi kılmamız içindir. (Esegin)
    kemikler(in)e de bak, nasıl onları bir araya getiriyor, sonra onlara nasıl et giydiriyoruz?" Kendisine bütün bunlar apaçık belli olunca,
    söyle dedi: "Simdi, biliyorum ki; süphesiz Allah'ın gücü her seye hakkıyla yeter."
    260. Hani Ýbrahim, "Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttigini göster" demisti. (Allah ona) "Ýnanmıyor musun?" deyince, "Hayır
    (inandım) ancak kalbimin tatmin olması için" demisti. "Öyleyse, dört kus tut. Onları kendine alıstır. Sonra onları parçalayıp her bir
    parçasını bir dagın üzerine bırak. Sonra da onları çagır. Sana uçarak gelirler. Bil ki, süphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve
    hikmet sahibidir."
    261. Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi basak bitiren ve her basakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah
    diledigine kat kat verir. Allah lütfu genis olandır, hakkıyla bilendir.
    262. Mallarını Allah yolunda harcayan, sonra da harcadıklarının pesinden (bunları) basa kakmayan ve gönül incitmeyenlerin,
    Rab'leri katında mükafatları vardır. Onlar için korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de.
    263. Güzel bir söz ve bagıslama, pesinden gönül kırma gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah her bakımdan sınırsız zengindir,
    halimdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir).
    264. Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadıgı halde insanlara gösteris olsun diye malını harcayan kimse gibi,
    sadakalarınızı basa kakmak ve gönül kırmak suretiyle bosa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan ve maruz
    kaldıgı siddetli yagmurun kendisini çıplak bıraktıgı bir kayanın durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hiçbir sey elde edemezler.
    Allah kâfirler toplulugunu hidayete erdirmez.
    265. Allah'ın rızasını kazanmak arzusuyla ve kalben mutmain olarak mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yüksekçe bir
    yerdeki güzel bir bahçenin durumu gibidir ki, bol yagmur alınca iki kat ürün verir. Bol yagmur almasa bile ona çiseleme yeter. Allah,
    yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
    266. Herhangi biriniz ister mi ki, içerisinde her türlü meyveye sahip bulundugu, içinden ırmaklar akan, hurma ve üzüm
    agaçlarından olusan bir bahçesi olsun; himayeye muhtaç çocukları var iken ihtiyarlık gelip kendisine çatsın; derken bagı atesli
    (yıldırımlı) bir kasırga vursun da orası yanıversin? Allah düsünesiniz diye size âyetlerini böyle açıklıyor.
    267. Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve yerden sizin için çıkardıklarımızdan Allah yolunda harcayın. Kendinizin göz
    yummadan alıcısı olmayacagınız bayagı seyleri vermeye kalkısmayın ve bilin ki Allah, her bakımdan zengindir, övülmeye layıktır.
    268. Seytan sizi fakirlikle korkutur ve size, çirkinligi ve hayasızlıgı emreder. Allah ise size kendi katından magfiret ve bol nimet
    vadediyor. Süphesiz Allah, lütfu genis olandır, hakkıyla bilendir.
    269. Allah hikmeti7 diledigine verir. Kime hikmet verilmisse, süphesiz ona çokça hayır verilmis demektir. Bunu ancak akıl sahipleri
    anlar.
    270. Allah yolunda her ne harcar veya her ne adarsanız, süphesiz Allah onu bilir. Zulmedenlerin yardımcıları yoktur.
    271. Sadakaları açıktan verirseniz ne güzel! Fakat onları gizleyerek fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır ve
    günahlarınızdan bir kısmına da keffaret olur. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
    272. Onları hidayete erdirmek sana ait degildir. Fakat Allah, diledigini hidayete erdirir. Hayır olarak ne harcarsanız, kendiniz içindir.
    Zaten siz ancak Allah'ın rızasını kazanmak için harcarsınız. Hayır olarak her ne harcarsanız -hiç hakkınız yenmeden- karsılıgı size
    tastamam ödenir.
    273. (Sadakalar) kendilerini Allah yoluna adayan, yeryüzünde dolasmaya güç yetiremeyen fakirler içindir. Ýffetlerinden dolayı
    (dilenmedikleri için), bilmeyen onları zengin sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın. Ýnsanlardan arsızca (bir sey) istemezler. Siz
    hayır olarak ne verirseniz, süphesiz Allah onu bilir.
    274. Mallarını gece gündüz; gizli ve açık Allah yolunda harcayanlar var ya, onların Rableri katında mükafatları vardır. Onlara korku
    yoktur. Onlar mahzun da olacak degillerdir
    275. Faiz yiyenler, ancak seytanın çarptıgı kimsenin kalktıgı gibi kalkarlar. Bu, onların, "Alıs veris de faiz gibidir" demelerinden
    dolayıdır. Oysa Allah alısverisi helal, faizi haram kılmıstır. Bundan böyle kime Rabbinden bir ögüt gelir de (o ögüte uyarak) faizden
    vazgeçerse, artık önceden aldıgı onun olur. Durumu da Allah'a kalmıstır. (Allah onu affeder.) Kim tekrar (faize) dönerse, iste onlar
    cehennemliklerdir. Orada ebedi kalacaklardır.
    276. Allah, faiz malını mahveder, sadakaları ise artırır (bereketlendirir). Allah hiçbir günahkâr nankörü sevmez.
    277. Süphesiz iman edip salih ameller isleyen, namazı dosdogru kılan ve zekatı verenlerin mükafatları Rableri katındadır. Onlara
    korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 2:08 pm

    278. Ey iman edenler! Allah'a karsı gelmekten sakının ve eger gerçekten iman etmis kimselerseniz, faizden geriye kalanı bırakın.
    279. Eger böyle yapmazsanız, Allah ve Rasûlüyle savasa girdiginizi bilin. Eger tövbe edecek olursanız, ana paralarınız sizindir.
    Böylece siz ne baskalarına haksızlık etmis olursunuz, ne de baskaları size haksızlık etmis olur.
    280. Eger borçlu darlık içindeyse ona eli genisleyinceye kadar mühlet verin. Eger bilirseniz, (borcu) sadaka olarak bagıslamanız,
    sizin için daha hayırlıdır.
    281. Öyle bir günden sakının ki, o gün hepiniz Allah'a döndürülüp götürüleceksiniz. Sonra herkese kazandıgı amellerin karsılıgı
    verilecek ve onlara asla haksızlık yapılmayacaktır.
    282. Ey iman edenler! Belli bir süre için birbirinize borçlandıgınız zaman bunu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı,
    Allah'ın kendisine ögrettigi sekilde yazmaktan kaçınmasın, (her seyi oldugu gibi dosdogru) yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da
    yazdırsın ve Rabbi olan Allah'tan korkup sakınsın da borçtan hiçbir seyi eksik etmesin (hepsini tam yazdırsın). Eger borçlu, aklı
    ermeyen, veya zayıf bir kimse ise, ya da yazdıramıyorsa, velisi adaletle yazdırsın. (Bu isleme) sahitliklerine güvendiginiz iki erkegi;
    eger iki erkek olmazsa, bir erkek ve iki kadını sahit tutun. Bu, onlardan biri unutacak olursa, digerinin ona hatırlatması içindir.
    Sahitler çagırıldıkları zaman (gelmekten) kaçınmasınlar. Az olsun, çok olsun, borcu süresine kadar yazmaktan usanmayın. Bu, Allah
    katında adalete daha uygun, sahitlik için daha saglam, süpheye düsmemeniz için daha elverislidir. Yalnız, aranızda hemen alıp
    verdiginiz pesin ticaret olursa, onu yazmamanızdan ötürü üzerinize bir günah yoktur. Alıs-veris yaptıgınız zaman da sahit tutun.
    Yazana da, sahide de bir zarar verilmesin. Eger aksini yaparsanız, bu sizin için günahkârca bir davranıs olur. Allah'a karsı
    gelmekten sakının. Allah size ögretiyor. Allah her seyi hakkıyla bilendir.
    283. Eger yolculukta olur da bir yazıcı bulamazsanız, o zaman alınmıs rehinler yeterlidir. Eger birbirinize güvenirseniz kendisine
    güvenilen kimse emanetini (borcunu) ödesin ve Rabbi Allah'tan sakınsın. Bir de sahitligi gizlemeyin. Kim sahitligi gizlerse süphesiz
    onun kalbi günahkârdır. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilendir.
    284. Göklerdeki her sey, yerdeki her sey Allah'ındır. Ýçinizdekini açıga vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de
    diledigini bagıslar, diledigine azap eder. Allah'ın gücü her seye hakkıyla yeter.
    285. Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de (iman ettiler). Her biri; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve
    peygamberlerine iman ettiler ve söyle dediler: "Onun peygamberlerinden hiçbirini (digerinden) ayırt etmeyiz." Söyle de dediler:
    "Ýsittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bagıslama dileriz. Sonunda dönüs yalnız sanadır."
    286. Allah bir kimseyi ancak gücünün yettigi seyle yükümlü kılar. Onun kazandıgı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır.
    (Söyle diyerek dua ediniz): "Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere
    yükledigin gibi agır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmedigi seyleri yükleme! Bizi affet, bizi bagısla, bize acı! Sen
    bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluguna karsı bize yardım et."
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 2:08 pm

    90 - Beled Suresi
    Mekke döneminde inmistir. 20 âyettir. Sûre, adını ilk âyetteki
    1, 2, 3, 4. Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke'ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuga yemin ederim ki biz insanı bir
    sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara gögüs gerecek sekilde) yarattık.
    5. Ýnsanoglu, kendisine kimsenin güç yetiremeyecegini mi sanıyor?
    6. "Yıgınla mal harcadım" diyor.
    7. Kendisini kimsenin görmedigini mi sanıyor?
    8, 9, 10. Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve ser yollarını) göstermedik mi?
    11. Fakat o, sarp yokusa atılmadı.
    12. Sarp yokusun ne oldugunu sen ne bileceksin?
    13. O tutsak bir boynu çözmek(köle azat etmek) tir.
    14, 15, 16. Yahut siddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlıgı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.
    17, 18. Sonra da iman edenlerden olup birbirine sabrı tavsiye edenlerden, birbirine merhameti tavsiye edenlerden olanlar var ya,
    iste onlar Ahiret mutluluguna erenlerdir.
    19. Âyetlerimizi inkar edenler ise; kötülüge batmıs kimselerdir.
    20. Üzerlerinde etrafı sımsıkı kapatılmıs bir ates vardır.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 2:09 pm

    98 - Beyyine Suresi
    Medine döneminde inmistir. 8 âyettir. Beyyine, apaçık delil demektir
    1. Kitap ehlinden inkâr edenler ile Allah'a ortak kosanlar, kendilerine apaçık delil gelinceye kadar (küfürden) ayrılacak degillerdi.
    2. Bu delil, tertemiz sahifeleri okuyan, Allah tarafından gönderilen bir peygamberdir.
    3. O sahifelerde dosdogru hükümler vardır.
    4. Kendilerine kitap verilenler, ancak kendilerine o apaçık delil geldikten sonra ayrılıga düstüler.
    5. Halbuki onlara, ancak dini Allah'a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O'na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı
    vermeleri emredilmisti. Ýste bu dosdogru dindir.
    6. Süphesiz, inkâr eden kitap ehli ile Allah'a ortak kosanlar, içinde ebedi kalmak üzere cehennem atesindedirler. Ýste onlar
    yaratıkların en kötüsüdürler.
    7. Süphesiz, iman edip, salih ameller isleyenler var ya; iste onlar yaratıkların en hayırlısıdırlar.
    8. Rableri katında onların mükafatı, içlerinden ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacakları Adn cennetleridir. Allah onlardan razı
    olmustur, onlar da Allah'tan razı olmuslardır. Ýste bu mükafat Rablerine derin saygı duyanlara mahsustur.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 2:09 pm

    85 - Büruc Suresi
    Mekke döneminde inmistir. 22 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki
    1. Burçlarla dolu göge andolsun,
    2. Va'dedilmis güne (kıyamete) andolsun,
    3, 4, 5. Sâhitlik edene ve sahitlik edilene andolsun ki, (mü'minleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ates yakanlar
    lanetlenmistir.
    6, 7. O vakit, atesin etrafında oturmus, mü'minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
    8, 9. Onlar mü'minlere ancak; göklerin ve yerin hükümranlıgı kendisine ait olan mutlak güç sahibi ve övülmeye layık Allah'a iman
    ettikleri için kızıyorlardı. Allah her seye sahittir.
    10. Süphesiz mü'min erkeklerle mü'min kadınlara iskence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı ve yangın azabı
    vardır.
    11. Ýman edip salih ameller isleyenlere gelince; onlara içinden ırmaklar akan, cennetler vardır. Ýste bu büyük basarıdır.
    12. Süphesiz, Rabbinin yakalaması çok çetindir.
    13. Süphesiz O, baslangıçta yaratmayı yapar, sonra onu tekrarlar.
    14. O, çok bagıslayandır, çok sevendir.
    15. Ars'ın sahibidir, sanı yüce olandır.
    16. Diledigini mutlaka yapandır.
    17, 18. Orduların, Firavun ve Semûd'un haberi sana geldi mi?
    19. Hayır, inkar edenler, hâlâ yalanlamaktadırlar.
    20. Oysa Allah, onları arkalarından kusatmıstır.
    21. Hayır o (yalanlamakta oldukları kitap) sanı yüce bir Kur'an'dır.
    22. O korunmus bir levhada (Levh-i Mahfuz'da)dır.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 2:10 pm

    45 - Casiye Suresi
    Mekke döneminde inmistir. 37 âyettir. Sûre, adını 28. âyette geçen
    1. Hâ Mîm.
    2. Kitab'ın indirilisi, mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi Allah tarafındandır.
    3. Süphesiz, göklerde ve yerde, inananlar için (Allah'ın varlıgını ve birligini gösteren) nice deliller vardır.
    4. Sizin yaratılısınızda ve Allah'ın (yeryüzüne) yaydıgı her bir canlıda da kesin olarak inanan bir toplum için elbette nice deliller
    vardır.
    5. Geceyle gündüzün birbiri ardınca gelisinde, Allah'ın gökten rızık (sebebi olarak yagmur) indirip, onunla yeryüzünü ölümünden
    sonra diriltmesinde, rüzgarları evirip çevirmesinde aklını kullanan bir toplum için deliller vardır.
    6. Ýste bunlar, Allah'ın âyetleridir. Onları sana gerçek olarak okuyoruz. Artık Allah'tan ve O'nun âyetlerinden sonra hangi söze
    inanacaklar?
    7. Her günahkâr yalancının vay haline!
    8. Kendisine Allah'ın âyetlerinin okundugunu isitir de, sonra büyüklük taslayarak sanki onları hiç duymamıs gibi direnir. Ýste onu
    elem dolu bir azap ile müjdele!
    9. Âyetlerimizden bir sey ögrenince onu alaya alır. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır!
    10. Arkalarında da cehennem vardır. Dünyada kazandıkları ve Allah'tan baska edindikleri dostlar onlara hiçbir fayda vermez. Onlar
    için elbette büyük bir azap vardır.
    11. Ýste bu (Kur'an) bir hidayettir. Rablerinin âyetlerini inkâr edenlere ise elem dolu çok kötü bir azap vardır.
    12. Allah, içinde gemilerin, emriyle akıp gitmesi, onun lütfunu aramanız ve sükretmeniz için denizi sizin hizmetinize verendir.
    13. Göklerdeki ve yerdeki her seyi kendi katından (bir nimet olarak) sizin hizmetinize verendir. Elbette bunda düsünen bir toplum
    için deliller vardır.
    14. Ýnananlara söyle, Allah'ın (ceza) günlerinin gelecegini ummayanları (simdilik) bagıslasınlar ki Allah herhangi bir topluma (kendi)
    kazandıgının karsılıgını versin.
    15. Kim salih bir amel islerse kendi lehine islemis olur. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhine yapmıs olur. Sonra Rabbinize
    döndürüleceksiniz.
    16. Andolsun biz, Ýsrailogullarına kitap, hükümranlık ve peygamberlik verdik. Onları güzel ve temiz yiyeceklerle rızıklandırdık ve
    onları (dönemlerinde) âlemlere üstün kıldık.
    17. Onlara din isi konusunda açık deliller verdik. Ama onlar ancak kendilerine bilgi geldikten sonra, aralarındaki hasetten dolayı
    ayrılıga düstüler. Süphesiz Rabbin, hakkında ayrılıga düstükleri seyler konusunda kıyamet günü, aralarında hüküm verecektir.
    18. Sonra da seni din isi konusunda açık bir yola koyduk. Sen ona uy, bilmeyenlerin heva ve heveslerine uyma.
    19. Çünkü onlar, Allah'a karsı sana asla bir fayda saglayamazlar. Süphesiz zalimler birbirinin dostlarıdır. Allah ise kendisine karsı
    gelmekten sakınanların dostudur.
    20. Bu Kur'an, insanlar için kalp gözleri (konumundaki bir nur), kesin olarak inanan bir toplum için de bir hidayet ve bir rahmettir.
    21. Yoksa kötülük isleyenler, kendilerini, inanıp salih amel isleyenler gibi kılacagımızı; hayatlarının ve ölümlerinin bir olacagını mısanıyorlar? Ne kötü hüküm veriyorlar!
    22. Allah, gökleri ve yeri, hak ve hikmete uygun olarak, herkese kazandıgının karsılıgı verilsin diye yaratmıstır. Onlara zulm
    edilmez.
    23. Nefsinin arzusunu ilah edinen, Allah'ın; (halini) bildigi için saptırdıgı ve kulagını ve kalbini mühürledigi, gözüne de perde çektigi
    kimseyi gördün mü? Simdi onu Allah'tan baska kim dogru yola eristirebilir? Hâlâ düsünüp ibret almayacak mısınız?
    24. Dediler ki: "Dünya hayatımızdan baska hayat yoktur. Ölürüz ve yasarız. Bizi ancak zaman yok eder." Bu hususta onların bir
    bilgisi yoktur. Onlar sadece zanda bulunuyorlar.
    25. Onlara âyetlerimiz açıkça okundugu zaman onların delilleri ancak, "Dogru söyleyenler iseniz babalarımızı getirin" demek oldu.
    26. De ki: "Allah sizi yasatıyor. Sonra sizi öldürecek, sonra da kendisinde süphe olmayan Kıyamet gününde sizi bir araya getirecek,
    ama insanların çogu bilmezler."
    27. Göklerin ve yerin hükümranlıgı Allah'ındır. Kıyamet kopacagı gün, iste o gün bâtıla sapanlar hüsrana ugrayacaklardır.
    28. O gün her ümmeti diz çökmüs görürsün. Her ümmet kendi kitabına çagrılır. (Onlara söyle denilir:) "Bugün (yalnızca)
    yaptıklarınızın karsılıgı verilecektir."
    29. Ýste kitabımız, size karsı gerçegi söylüyor. Çünkü biz yapmakta olduklarınızı kaydediyorduk.
    30. Ýnanıp salih ameller isleyenlere gelince, Rableri onları rahmetine sokacaktır. Ýste bu apaçık basarıdır.
    31. Ýnkâr edenlere gelince onlara söyle denir: "Âyetlerim size okunmustu da sizler büyüklük taslamıs ve günahkâr bir kavim olmus
    degil miydiniz?"
    32. "Süphesiz, Allah'ın va'di gerçektir, kıyamet hakkında hiçbir süphe yoktur" dendigi zaman ise; "Kıyametin ne oldugunu
    bilmiyoruz, sadece zannediyoruz. Biz bu konuda kesin kanaat sahibi degiliz" demistiniz.
    33. Yaptıklarının kötülükleri karsılarına dikilmis ve alay edip durdukları sey, kendilerini kusatıvermistir.
    34. Onlara söyle denir: "Bugüne kavusacagınızı unuttugunuz gibi, bu gün biz de sizi unutuyoruz. Barınagınız atestir. Yardımcılarınız
    da yoktur."
    35. "Bunun sebebi, Allah'ın âyetlerini alaya almanız ve dünya hayatının sizi aldatmasıdır." Artık bugün atesten çıkarılmazlar ve
    Allah'ın rızasını kazandıracak amelleri isleme istekleri kabul edilmez.
    36. Hamd, göklerin Rabbi ve yerin Rabbi, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.
    37. Göklerde ve yerde ululuk O'na aittir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 2:11 pm

    72 - Cin Suresi
    Mekke döneminde inmistir. 28 âyettir. Agırlıklı olarak cinlerden bahsettigi için
    1, 2. (Ey Muhammed!) De ki: "Bana cinlerden bir toplulugun (Kur'an'ı) dinleyip söyle dedikleri vahyedildi: "Süphesiz biz dogruya
    ileten hayranlık verici bir Kur'an dinledik de ona inandık. Artık Rabbimize hiç kimseyi asla ortak kosmayacagız."
    3. "Dogrusu Rabbimizin sanı çok yücedir; ne bir es edinmistir, ne de bir çocuk."
    4. "Demek bizim beyinsiz olanımız Allah hakkında dogruluktan uzak sözler söylüyormus."
    5. "Süphesiz biz, insanların ve cinlerin Allah hakkında asla yalan söylemeyeceklerini sanıyorduk."
    6. "Dogrusu insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazılarına sıgınırlardı da, cinler onların taskınlıklarını artırırlardı."
    7. "Gerçekten onlar da, sizin sandıgınız gibi, Allah'ın hiç kimseyi öldükten sonra tekrar diriltmeyecegini sanmıslardı."
    8. "Kuskusuz biz göge ulasmak istedik, fakat onu çetin bekçilerle ve yakıcı ısıklarla dolu bulduk."
    9. "Halbuki biz, (daha önce) gögün bazı yerlerinde gayb haberlerini dinlemek için otururduk. Fakat simdi her kim dinlemeye
    kalkacak olursa, kendini gözetleyen yakıcı bir ısık bulur."
    10. "Hakikaten biz bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü istendi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?"
    11. "Dogrusu içimizde salih olanlar da var, olmayanlar da. Ayrı ayrı yollar tutmusuz."
    12. "Muhakkak ki biz Allah'ı yeryüzünde aciz bırakamayacagımızı, kaçarak da onu aciz bırakamayacagımızı anladık."
    13. "Gerçekten biz hidayet rehberini (Kur'an'ı) isitince ona inandık. Kim Rabbine inanırsa, artık ne hakkının eksik verilmesinden, ne
    de haksızlıga ugramaktan korkar."
    14. "Kuskusuz içimizde müslüman olanlar da var, hak yoldan sapanlar da var. Kim müslüman olursa, iste onlar dogruyu arayıp
    bulmuslardır."
    15. "Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuslardır."
    16, 17. Yine de ki: "Bana söyle de vahyedildi: ‘Eger yolda dosdogru olurlarsa mutlaka onlara bol yagmur yagdırırız ki bununla onları
    imtihan edelim. Kim Rabbinin zikrinden (Kur'an'dan) yüz çevirirse, Rabbi onu gittikçe yükselen bir azaba sokar."
    18. "Süphesiz mescitler, Allah'ındır. O halde, Allah ile birlikte hiç kimseye kulluk etmeyin.
    19. "Allah'ın kulu (Muhammed), O'na ibadet etmek için kalktıgında cinler nerede ise (Kur'an'ı dinlemek için kalabalıktan) onun
    etrafında birbirlerine geçiyorlardı."
    20. De ki: "Süphesiz ben ancak Rabbime ibadet ederim ve O'na hiç kimseyi ortak kosmam."
    21. De ki: "Süphesiz ben, size ne zarar verebilir ne de fayda saglayabilirim."
    22. De ki: "Gerçekten beni Allah'a karsı hiç kimse asla koruyamaz ve yine asla O'ndan baska sıgınacak kimse de bulamam."
    23. "Ancak Allah'tan gelenleri teblig edebilirim ve O'nun vahiylerini açıklayabilirim. Kim Allah'a ve Resülüne karsı gelirse, süphesiz
    onlar için, içinde ebedi kalacakları cehennem atesi vardır."
    24. Nihayet uyarıldıkları seyi gördüklerinde kimin yardımcısı daha zayıf, kimin sayısı daha azmıs, bilecekler.
    25. De ki: "Sizin uyarıldıgınız sey yakın mıdır, yoksa Rabbim ona uzun bir süre mi koyacaktır, bilemem."
    26. O gaybı bilendir. Hiç kimseye gaybını bildirmez.
    27, 28. Ancak seçtigi resüller baska. (Onlara bildirir.) Fakat O, Resülün önünde ve arkasında gözetleyici (melek)ler yürütür ki
    resüllerin, Rablerinin vahiylerini teblig ettiklerini bilsin. Allah onların her halini kusatmıs ve her seyi inceden inceye sayıp
    dökmüstür.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 2:11 pm

    62 - Cuma Suresi
    Medine döneminde inmistir. 11 âyettir. Sûre, adını 9. âyette geçen
    1. Göklerdeki ve yerdeki her sey, mülkün sahibi, mukaddes, mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah'ı tespih eder.
    2. O, ümmîlere, içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitabı ve hikmeti ögreten bir peygamber
    gönderendir. Halbuki onlar, bundan önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.
    3. (Allah o peygamberi) onlardan henüz kendilerine katılmayan baskalarına da göndermistir. O mutlak güç sahibidir, hüküm ve
    hikmet sahibidir.
    4. Ýste bu, Allah'ın lütfudur. Onu diledigine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.
    5. Tevrat'la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap tasıyan esegin durumu gibidir. Allah'ın âyetlerini
    inkar eden toplulugun hali ne kötüdür! Allah, zalimler toplulugunu hidayete erdirmez.
    6. De ki: "Ey Yahudi akidesini benimseyenler! Bütün insanlar degil de, yalnız kendinizin Allah'ın dostları oldugunu iddia ediyorsanız,
    (bunda da) samimi iseniz haydi ölümü isteyin!"
    7. Ama onlar, daha evvel yaptıklarından dolayı asla ölümü istemezler. Allah zalimleri hakkıyla bilir.
    8. De ki: "Sizin kendisinden kaçıp durdugunuz ölüm var ya, o mutlaka size ulasacaktır. Sonra gaybı da, görünen âlemi de bilen
    Allah'a döndürüleceksiniz de, o size yapmakta olduklarınızı haber verecektir."
    9. Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çagrı yapıldıgı zaman, hemen Allah'ın zikrine kosun ve alısverisi bırakın. Eger bilirseniz
    bu, sizin için daha hayırlıdır.
    10. Namaz kılınınca artık yeryüzüne dagılın ve Allah'ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah'ı çok zikredin ki kurtulusa eresiniz.
    11. (Durum böyle iken) onlar bir ticaret veya bir oyun eglence gördükleri zaman hemen dagılıp ona kostular ve seni ayakta
    bıraktılar. De ki: "Allah'ın yanında bulunan, eglence ve ticaretten daha hayırlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır."
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 3:06 pm

    93 - Duha Suresi
    Mekke döneminde inmistir. 11 âyettir. Duhâ, kusluk vakti demektir
    1. Kusluk vaktine andolsun,
    2. Karanlıgı çöktügü vakit geceye andolsun ki,
    3. Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da.
    4. Muhakkak ki âhiret senin için dünyadan daha hayırlıdır.
    5. Süphesiz, Rabbin sana verecek ve sen de hosnut olacaksın.
    6. Seni yetim bulup da barındırmadı mı?
    7. Seni yolunu kaybetmis olarak bulup da yola iletmedi mi?
    8. Seni ihtiyaç içinde bulup da zengin etmedi mi?
    9. Öyleyse sakın yetimi ezme!
    10. Sakın isteyeni azarlama!
    11. Rabbinin nimetine gelince; iste onu anlat.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 3:07 pm

    44 - Duhan Suresi
    Mekke döneminde inmistir. 59 âyettir. Sûre, adını onuncu âyette geçen
    1. Hâ Mîm.
    2, 3. Apaçık olan Kitab'a andolsun ki, biz onu mübârek bir gecede2 indirdik. Süphesiz biz insanları uyarmaktayız.
    4, 5, 6, 7. Katımızdan bir emirle her hikmetli is o gecede ayırt edilir. Eger kesin olarak inanıyorsanız, Rabbinden; göklerin, yerin ve
    bu ikisi arasındakilerin Rabbinden bir rahmet olarak biz peygamberler göndermekteyiz. O hakkıyla isitendir, hakkıyla bilendir.
    8. Ondan baska hiçbir ilâh yoktur. Yasatır, öldürür. O, sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir.
    9. Fakat onlar, süphe içinde eglenip duruyorlar.
    10. Gögün açık bir duman3 getirecegi günü bekle.
    11. (O duman) insanları bürür. Bu, elem dolu bir azaptır.
    12. Ýnsanlar, "Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır, çünkü biz artık inanıyoruz" derler.
    13. Nerede onlarda ögüt almak?! Oysa kendilerine (gerçegi) açıklayan bir peygamber gelmisti.
    14. Sonra ondan yüz çevirdiler ve "Bu bir ögretilmis, bu bir deli!" dediler.
    15. Biz bu azabı kısa bir süre kaldıracagız, siz de yine eski halinize döneceksiniz.
    16. Onları o en siddetli yakalayısla yakalayacagımız günü hatırla. Süphesiz biz öcümüzü alırız.
    17. Andolsun, onlardan önce Firavun kavmini sınamıstık. Onlara degerli bir peygamber (Mûsâ) gelmisti.
    18. O söyle demisti: "Allah'ın kullarını (esaret altındaki Ýsrailogullarını) bana teslim edin. Çünkü ben güvenilir bir peygamberim."
    19. "Allah'a karsı ululuk taslamayın. Çünkü ben size apaçık bir delil (mucize) getiriyorum."
    20. "Süphesiz ki ben, beni taslamanızdan, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a sıgındım."
    21. "Bana inanmadınızsa benden uzak durun."
    22. Sonra Mûsâ Rabbine, "Bunlar günahkâr bir toplumdur" diye seslendi.
    23. Allah da söyle dedi: "O halde kullarımı geceleyin yola çıkar, çünkü takip edileceksiniz."
    24. "Denizi açık halde bırak." Çünkü onlar bogulacak bir ordudur.
    25. Onlar geride nice bahçeler, nice pınarlar bıraktılar.
    26. Nice ekinler, nice güzel konaklar!
    27. Zevk ve sefasını sürdükleri nice nimetler!
    28. Ýste böyle! Onları baska bir topluma miras bıraktık.
    29. Gök ve yer onların ardından aglamadı; onlara mühlet de verilmedi.
    30, 31. Andolsun, Ýsrailogullarını o alçaltıcı azaptan; Firavun'dan kurtardık. Çünkü o, haddi asanlardan bir zorba idi.
    32. Andolsun, onları, bir bilgi üzerine (dönemlerinde) âlemlere üstün kıldık.
    33. Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan mûcizeler verdik.
    34, 35. Bunlar (müsrikler) diyorlar ki: "Ýlk ölümümüzden baska bir ölüm yoktur. Biz diriltilecek degiliz."
    36. "Eger dogru söyleyenler iseniz atalarımızı getirin."
    37. Bunlar mı daha hayırlı, yoksa Tübba' kavmi ile onlardan öncekiler mi? Onları helâk ettik. Çünkü onlar suçlu kimselerdi.
    38. Biz, gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, eglenmek için yaratmadık.
    39. Biz onları ancak hak ve hikmete uygun olarak yarattık. Ama onların çogu bilmiyorlar.
    40. Süphesiz, hüküm günü, hepsinin bir arada bulusacagı zamandır.
    41. O gün dostun dosta hiçbir faydası olmaz. Kendilerine yardım da edilmez.
    42. Yalnız, Allah'ın yardım ettigi kimseler bunların dısındadır. Süphesiz O mutlak güç sahibidir, çok merhamet edendir.
    43, 44. Süphesiz, zakkum agacı, günahkarların yemegidir.
    45, 46. O, maden eriyigi gibidir. Kaynar suyun kaynaması gibi karınlarda kaynar.
    47. (Allah görevli meleklere söyle der:) "Tutun onu, cehennemin ortasına sürükleyin."
    48. "Sonra basının üstüne kaynar su azabından dökün."
    49. (Deyin ki:) "Tat bakalım! Hani sen güçlüydün, serefliydin!?"
    50. "Ýste bu süphelenip durdugunuz seydir!"
    51. Allah'a karsı gelmekten sakınanlar ise güvenli bir yerdedirler.
    52. Bahçelerde ve pınar baslarındadırlar.
    53. Ýnce ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyinerek karsılıklı otururlar.
    54. Ýste böyle. Ayrıca onları iri siyah gözlü hurilerle evlendirmisizdir.
    55. Orada güven içinde her türlü meyveyi isterler.
    56. Orada ilk ölümden baska bir ölüm tatmazlar. Allah onları cehennem azabından korumustur.
    57. Bunlar Rabbinden bir lütuf olarak verilmistir. Ýste bu büyük basarıdır.
    58. (Ey Muhammed!) Biz Onu (Kur'an'ı) senin dilinle kolaylastırdık ki, düsünüp ögüt alsınlar.
    59. Artık sen (onların basına gelecekleri) bekle; onlar da beklemektedirler.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 3:10 pm

    6 - Enam Suresi
    Mekke döneminde inmistir. Kuvvetli görüse göre, 91, 92, 93, 151, 152 ve 153. âyetler Medine'de
    inmistir. 165 âyettir. Adını 136, 138 ve 139. âyetlerde yer alan
    1. Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlıgı var eden Allah'a mahsustur. Böyle iken inkar edenler baska seyleri
    Rablerine denk tutuyorlar.
    2. O öyle bir Rab'dır ki, sizi çamurdan yaratmıs, sonra (her birinize) bir ecel tayin etmistir. (Kıyametin kopması için) belirlenmis bir
    ecel de onun katındadır. Siz ise hâlâ süphe ediyorsunuz.
    3. Halbuki O, göklerde de Allah'tır, yerde de. Sizin gizlinizi de bilir, açıga vurdugunuzu da. Sizin daha ne kazanacagınızı da bilir.
    4. Onlara Rablerinin âyetlerinden hiçbir âyet gelmez ki ondan yüz çevirmesinler.
    5. Nitekim hak (Kur'an) kendilerine gelince onu yalanladılar. Fakat alay ettikleri seyin haberleri kendilerine ilerde gelecektir.
    6. Onlardan önce nice nesilleri helak ettigimizi görmediler mi? Yeryüzünde size vermedigimiz imkan ve iktidarı onlara vermistik.
    Onlara bol bol yagmur yagdırmıstık. Topraklarından nehirler akıttık. Sonra da günahları sebebiyle onları helak ettik ve arkalarından
    baska bir nesil var ettik.
    7. (Ey Muhammed!) Eger sana kagıda yazılı bir kitap indirseydik, onlar da elleriyle ona dokunsalardı, yine o inkar edenler, "Bu
    apaçık büyüden baska bir sey degildir" diyeceklerdi.
    8. Bir de dediler ki: "Ona (açıktan görecegimiz) bir melek indirilse ya!" Eger (öyle) bir melek indirseydik artık is bitirilmis olurdu,
    sonra da kendilerine göz açtırılmazdı. (Hemen helak edilirlerdi)
    9. Eger onu (Peygamberi) bir melek kılsaydık yine onu bir adam (suretinde) yapardık ve onları yine içinde bulundukları karmasaya
    düsürmüs olurduk.
    10. (Ey Muhammed!) Andolsun, senden önce de birçok peygamber alaya alınmıstı da onlarla alay edenleri, alay ettikleri sey kusatıp
    mahvetmisti.
    11. De ki: "Yeryüzünde gezin dolasın da (Peygamberleri) yalanlayanların sonu nasıl olmus bir görün."
    12. De ki: "Su göklerdekiler ve yerdekiler kimindir?" "Allah'ındır" de. O merhamet etmeyi kendine gerekli kıldı. Andolsun sizi
    mutlaka kıyamet gününe toplayacak. Bunda hiç süphe yok. Kendilerini ziyana ugratanlar var ya, iste onlar inanmazlar.
    13. Gece ve gündüzde barınan her sey onundur. O, hakkıyla isitendir, hakkıyla bilendir.
    14. De ki: "Göklerin ve yerin yaratıcısı olan, besledigi halde beslenmeye ihtiyacı olmayan Allah'tan baskasını mı dost edinecegim."
    De ki: "Bana, (Allah'a) teslim olanların ilki olmam emredildi ve sakın Allah'a ortak kosanlardan olma (denildi)."
    15. De ki: "Ben Rabbime isyan edersem gerçekten, büyük bir günün (kıyamet gününün) azabından korkarım."
    16. (O günün azabı) kimden savusturulursa gerçekten (Allah) ona acımıstır. Ýste bu apaçık kurtulustur.
    17. Sayet Allah sana bir zarar dokundursa bunu O'ndan baska giderecek yoktur. Fakat sana bir hayır dokunduracak olsa onu da
    kimse gideremez. Bil ki O her seye hakkıyla gücü yetendir.
    18. O, kullarının üstünde mutlak hakimiyet sahibidir. O, hüküm ve hikmet sahibidir, (her seyden) hakkıyla haberdardır.
    19. De ki: "Sahitlik bakımından hangi sey daha büyüktür?" De ki: "Allah benimle sizin aranızda sahittir. Ýste bu Kur'an bana, onunla
    sizi ve eristigi herkesi uyarayım diye vahyolundu. Gerçekten siz mi Allah ile beraber baska ilahlar olduguna sahitlik ediyorsunuz?"
    De ki: "Ben sahitlik etmem. O, ancak tek bir ilahtır ve süphesiz ben sizin Allah'a ortak kostugunuz seylerden uzagım."
    20. Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Peygamberi) kendi öz ogullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini ziyana sokanlar var ya,
    iste onlar inanmazlar.
    21. Kim Allah'a karsı yalan uydurandan, ya da onun âyetlerini yalanlayandan daha zalimdir? Süphesiz ki, zalimler kurtulusa
    eremez.
    22. Onları tümüyle (mahsere) toplayıp da Allah'a ortak kosanlara, "Nerede, ilah olduklarını iddia ettiginiz ortaklarınız?" diyecegimiz
    günü hatırla.
    23. Sonunda onların manevraları, "Rabbimiz Allah'a andolsun ki biz (ona) ortak kosanlar degildik" demelerinden baska bir sey
    olmayacaktır.
    24. Bak kendilerine karsı nasıl yalan söylediler ve iftira edip durdukları seyler (uydurma ilahları) onları nasıl yüzüstü bırakıp
    kayboluverdi?
    25. Ýçlerinden, (Kur'an okurken) seni dinleyenler de var. Onu anlamamaları için kalpleri üzerine perdeler (gereriz), kulaklarına
    agırlık koyarız. Her türlü mucizeyi görseler de onlara inanmazlar. Hatta tartısmak üzere sana geldiklerinde inkâr edenler, "Bu
    (Kur'an) evvelkilerin masallarından baska bir sey degil" derler.
    26. Onlar baskalarını ondan (Kur'an'dan) alıkoyarlar, hem de kendileri ondan uzak kalırlar. Onlar farkına varmaksızın, ancak
    kendilerini helak ediyorlar.
    27. Atesin karsısında durdurulup da, "Ah, keske dünyaya geri döndürülsek de Rabbimizin âyetlerini yalanlamasak ve mü'minlerden
    olsak" dedikleri vakit (hallerini) bir görsen!
    28. Hayır, (bu yakınmaları) daha önce gizlemekte oldukları seyler onlara göründü (de ondan). Eger çevrilselerdi elbette kendilerine
    yasaklanan seylere yine döneceklerdi. Süphesiz onlar yalancıdırlar.
    29. Derler ki: "Hayat ancak dünya hayatımızdır. Artık biz bir daha diriltilecek de degiliz."
    30. Rab'lerinin huzurunda durduruldukları vakit (hallerini) bir görsen! (Allah) diyecek ki: "Nasıl, su (dirilmek) gerçek degil miymis?"
    Onlar, "Evet, Rabbimiz'e andolsun ki, gerçekmis" diyecekler. (Allah), "Öyleyse inkar etmekte oldugunuzdan dolayı tadın azabı!"
    diyecek.
    31. Allah'ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar gerçekten ziyana ugramıstır. Nihayet onlara ansızın o saat (kıyamet) gelip çatınca
    bütün günahlarını sırtlarına yüklenerek, "Hayatta yaptıgımız kusurlardan ötürü vay halimize!" diyecekler. Dikkat edin, yüklendikleri
    günah yükü ne kötüdür!
    32. Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eglencedir. Elbette ki ahiret yurdu Allah'a karsı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır.
    Hâlâ akıllanmayacak mısınız?
    33. Ey Muhammed! Biz çok iyi biliyoruz ki söyledikleri elbette seni incitiyor. Onlar gerçekte seni yalanlamıyorlar; fakat o zalimler
    Allah'ın âyetlerini inadına inkâr ediyorlar.
    34. Andolsun ki, senden önce de bir çok Peygamberler yalanlanmıstı da onlar yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine karsı
    sabretmisler ve nihayet kendilerine yardımımız yetismisti. Allah'ın kelimelerini degistirebilecek bir güç de yoktur. Andolsun
    peygamberler ile ilgili haberlerin bir kısmı sana gelmis bulunuyor.
    35. Eger onların yüz çevirmeleri sana agır geldiyse; bir delik açıp yerin dibine inerek, yahut bir merdiven kurup göge çıkarak onlara
    bir mucize getirmeye gücün yetiyorsa durma, yap! Eger Allah dileseydi elbette onları hidayet üzere toplardı. O halde sakın
    cahillerden olma.
    36. (Davete), ancak (bütün kalpleriyle) kulak verenler uyar. (Kalben) ölüleri ise (yalnızca) Allah diriltir. Sonra da hepsi ona
    döndürülürler.
    37. Dediler ki: "Ona Rabbinden bir mucize indirilse ya!" (Ey Muhammed!) De ki: "Süphesiz Allah'ın, bir mucize indirmege gücü
    yeter. Fakat onların çogu bilmiyor."
    38. Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kus, sizin gibi birer topluluktan baska bir sey degildir. Biz
    Kitapta hiçbir seyi eksik bırakmadık. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 3:12 pm

    39. Âyetlerimizi yalanlayanlar karanlıklar içerisindeki bir takım sagırlar ve dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu sasırtır.8 Kimi de
    dilerse onu dosdogru yol üzere kılar.
    40. (Ey Muhammed!) De ki: "Söyleyin bakalım. Acaba size Allah'ın azabı gelse veya size kıyamet saati gelip çatsa (böyle bir
    durumda) siz Allah'tan baskasını mı çagırırsınız? Eger (putların size yararı dokundugu iddianızda) dogru söyleyenlerseniz (haydi
    onları yardıma çagırın).
    41. Hayır! (Bu durumda) yalnız ona dua edersiniz, o da dilerse (kurtulmak için) dua ettiginiz sıkıntıyı giderir ve siz o an Allah'a
    ortak kostuklarınızı unutursunuz."
    42. Andolsun, senden önce bir takım ümmetlere de peygamberler gönderdik. (Peygamberlerini dinlemediler.) Sonunda, yalvarsınlar
    da tövbe etsinler diye onları siddetli yoksulluk ve darlıklarla yakaladık.
    43. Hiç olmazsa onlara azabımız geldigi zaman yakarıp tövbe etselerdi ya... Fakat (onu yapmadılar) kalpleri katılastı. Seytan da
    yapmakta olduklarını zaten onlara süslü göstermisti.
    44. Derken onlar kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, (önce) üzerlerine her seyin kapılarını açtık. Sonra kendilerine verilenle
    sevinip sımardıkları sırada onları ansızın yakaladık da bir anda tüm ümitlerini kaybedip yıkıldılar.
    45. Böylece zulmeden o toplumun kökü kesildi. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.
    46. De ki: "Ne dersiniz, eger Allah sizin kulagınızı ve gözlerinizi alır, kalplerinizi de mühürlerse, Allah'tan baska onu size (geri)
    getirecek ilah kimmis?" Bak, biz âyetleri degisik biçimlerde nasıl açıklıyoruz, sonra onlar nasıl yüz çeviriyorlar?
    47. De ki: "Ne dersiniz, Allah'ın azabı size beklenmedik bir anda veya açıktan açıga gelse, zalimler toplumundan baskası mı helak
    edilecek?"
    48. Biz peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kim iman eder ve kendini düzeltirse onlara korku yoktur.
    Onlar mahzun da olacak degillerdir.
    49. Âyetlerimizi yalanlayanlara ise, yapmakta oldukları fasıklık sebebiyle azap dokunacaktır.
    50. De ki: "Ben size, ‘Allah'ın hazineleri benim yanımdadır' demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size ‘Ben bir melegim' de
    demiyorum. Ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum." De ki: "Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düsünmez misiniz?"
    51. Kendileri için Allah'tan baska ne bir dost, ne de bir sefaatçi bulunmaksızın, Rab'lerinin huzurunda toplanmaktan korkanları,
    Allah'a karsı gelmekten sakınsınlar diye, onunla (Kur'an ile) uyar.
    52. Rab'lerinin rızasını isteyerek sabah aksam ona dua edenleri yanından kovma. Onların hesabından sana bir sey yok, senin
    hesabından da onlara bir sey yok ki onları kovasın. Eger kovarsan zalimlerden olursun.
    53. Böylece insanların bazısını bazısı ile denedik ki, "Allah aramızdan su adamları mı iman nimetine layık gördü?" desinler. Allah
    sükreden kullarını daha iyi bilen degil mi?
    54. Âyetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman de ki: "Selam olsun size! Rabbiniz kendi üzerine rahmeti (merhameti) yazdı.
    Söyle ki: Sizden kim cahillikle bir kabahat isler de sonra pesinden tövbe eder, kendini düzeltirse (bilmis olun ki) O, çok
    bagıslayandır, çok merhamet edendir."
    55. Suçluların yolu da açıga çıksın diye âyetleri iste böyle ayrı ayrı açıklarız.
    56. De ki: "Sizin, Allah'tan baska ibadet ettiginiz seylere ibadet etmem bana kesinlikle yasaklandı. Ben sizin arzularınıza uymam.
    (Uyarsam) o takdirde sapmıs olurum, hidayete erenlerden olmam."
    57. De ki: "Süphesiz ben, Rabbimden (gelen) kesin bir belge üzereyim. Siz ise onu yalanladınız. Sizin acele istediginiz azap benim
    elimde degil. Hüküm yalnızca Allah'a aittir. O, hakkı anlatır. O, hakkı batıldan ayırt edenlerin en hayırlısıdır."
    58. De ki: "Sizin acele istediginiz azap sayet benim elimde olsaydı benimle sizin aranızda is elbette bitirilmis olurdu." Allah zalimleri
    daha iyi bilir.
    59. Gaybın anahtarları yalnızca O'nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak düsmez ki onu
    bilmesin. Yerin karanlıklarında da hiçbir tane, hiçbir yas, hiçbir kuru sey yoktur ki apaçık bir kitapta (Allah'ın bilgisi dahilinde, Levh-iMahfuz'da) olmasın.
    60. O, geceleyin sizi ölü gibi kendinizden geçirip alan (uyutan) ve gündüzün kazandıklarınızı bilen, sonra da belirlenmis eceliniz
    tamamlanıncaya kadar gündüzleri sizi tekrar diriltendir. (uyandırandır). Sonra dönüsünüz yalnız O'nadır. Sonra O, islemekte
    olduklarınızı size haber verecektir.
    61. O, kullarının üstünde mutlak hakimiyet sahibidir. Üzerinize de koruyucu melekler gönderir. Nihayet birinize ölüm geldigi vakit
    (görevli) elçilerimiz onun canını alır ve onlar görevlerinde asla kusur etmezler.
    62. Sonra hepsi, gerçek sahipleri Allah'a döndürülürler. Ýyi bilin ki hüküm yalnız O'nundur. O, hesap görenlerin en çabugudur.
    63. De ki: "Sizler, açıktan ve gizlice ona ‘Eger bizi bundan kurtarırsa elbette sükredenlerden olacagız' diye dua ederken, sizi karanın
    ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) kim kurtarır?"
    64. De ki: "Onlardan ve her türlü sıkıntıdan sizi Allah kurtarır. Ama siz yine de ona ortak kosuyorsunuz."
    65. De ki: "O size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermege, ya da sizi grup grup birbirinize
    düsürmege ve kiminizin siddetini kiminize tattırmaya gücü yetendir." Bak, anlasınlar diye, âyetleri degisik biçimlerde nasıl
    açıklıyoruz.
    66. O (Kur'an) hak oldugu halde kavmin onu yalanladı. De ki: "Ben size vekil (sizden sorumlu) degilim."
    67. Her haberin gerçeklesecegi bir zamanı vardır. Ýleride bileceksiniz.
    68. Âyetlerimiz hakkında dedikoduya dalanları gördügün vakit baska bir söze dalıncaya kadar onlardan yüz çevir, uzaklas. Sayet
    seytan sana unutturursa hatırladıktan sonra (kalk), o zalimler grubu ile beraber oturma.
    69. Allah'a karsı gelmekten sakınanlara, onların hesabından bir sey (sorumluluk) yoktur. Fakat üzerlerine düsen bir hatırlatmadır.
    Belki sakınırlar.
    70. Dinlerini oyun ve eglence edinenleri ve dünya hayatı kendilerini aldatmıs olanları bırak. Hiç kimsenin kazandıgı yüzünden
    mahrumiyete sürüklenmemesi için Kur'an ile ögüt ver. Yoksa ona Allah'tan baska ne bir dost vardır, ne de bir sefaatçi. (Kurtulusu
    için) her türlü fidyeyi verse de bu ondan kabul edilmez. Ýste onlar kazandıkları yüzünden helake sürüklenmis kimselerdir. Küfre
    saplanıp kalmalarından dolayı onlara çılgınca kaynamıs bir içecek ve elem dolu bir azap vardır.
    71. De ki: "Allah'ı bırakıp da bize faydası olmayan, zararı da dokunmayan seylere mi tapalım? Allah bizi hidayete kavusturduktan
    sonra gerisin geri (sirke) mi döndürülelim? Arkadasları ‘bize gel!' diye dogru yola çagırdıkları halde, yeryüzünde saskın saskın
    dolasıp seytanların ayarttıgı kimse gibi mi (olalım)?" De ki: "Hiç süphesiz asıl dogru yol Allah'ın yoludur. Bize âlemlerin Rabbine
    boyun egmek emrolundu."
    72. Bir de, bize, "Namazı dosdogru kılın ve Allah'a karsı gelmekten sakının" diye emrolundu. O, huzurunda toplanacagınız Allah'tır.
    73. O, gökleri ve yeri, hak ve hikmete uygun olarak yaratandır. Allah'ın "ol" deyip de her seyin oluverecegi günü hatırla. O'nun sözü
    gerçektir. Sûra üflendigi gün de mülk (hükümranlık) onundur. Gaybı da, görülen âlemi de bilendir. O, hüküm ve hikmet sahibidir,
    (her seyden) hakkıyla haberdardır.
    74. Hani Ýbrahim babası Âzer'e, "Sen putları ilah mı ediniyorsun? Süphesiz, ben seni de, kavmini de apaçık bir sapıklık içinde
    görüyorum" demisti.
    75. Ýste böylece Ýbrahim'e göklerdeki ve yerdeki hükümranlıgı ve nizamı gösteriyorduk ki kesin ilme erenlerden olsun.
    76. Üzerine gece karanlıgı basınca bir yıldız gördü. "Ýste Rabbim!" dedi. Yıldız batınca da, "Ben öyle batanları sevmem" dedi.
    77. Ay'ı dogarken görünce de, "Ýste Rabbim!" dedi. Ay da batınca, "Andolsun ki, Rabbim bana dogru yolu göstermezse mutlaka ben
    de sapıklardan olurum" dedi.
    78. Günesi dogarken görünce de, "Ýste benim Rabbim! Bu daha büyük" dedi. O da batınca (kavmine dönüp), "Ey kavmim!" Ben
    sizin Allah'a ortak kostugunuz seylerden uzagım" dedi.
    79. "Ben hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben Allah'a ortak kosanlardan degilim."
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 3:13 pm

    80. Kavmi onunla tartısmaya giristi. Dedi ki: "Beni dogru yola iletmisken Allah hakkında benimle tartısmaya mı kalkısıyorsunuz?
    Hem sizin ona ortak kostuklarınızdan ben korkmam; ancak Rabbim'in bir sey dilemis olması baska. Rabbim'in ilmi her seyi
    kusatmıstır. Hâlâ düsünüp ögüt almayacak mısınız?"
    81. "Allah'ın, size, hakkında hiçbir delil indirmedigi seyleri ona ortak kosmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin ortak kostugunuz
    seylerden ne diye korkayım? Öyle ise iki taraftan hangisi güvende olmaya daha layıktır? Eger biliyorsanız söyleyin."
    82. Ýman edip de imanlarına zulmü (sirki) bulastırmayanlar var ya; iste güven onların hakkıdır. Dogru yolu bulmus olanlar da
    onlardır.
    83. Ýste kavmine karsı Ýbrahim'e verdigimiz delillerimiz... Biz diledigimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Süphesiz ki Rabbin
    hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.
    84. Biz ona Ýshak'ı ve Yakub'u armagan ettik. Hepsini hidayete erdirdik. Daha önce Nûh'u da hidayete erdirmistik. Zürriyetinden
    Dâvud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yûsuf'u, Mûsâ'yı ve Hârûn'u da. Ýyilik yapanları iste böyle mükafatlandırırız.
    85. Zekeriya'yı, Yahya'yı, Ýsa'yı, Ýlyas'ı dogru yola erdirmistik. Bunların hepsi salih kimselerden idi.
    86. Ýsmail'i, Elyasa'ı, Yûnus'u ve Lût'u da hidayete erdirmistik. Her birini âlemlere üstün kılmıstık.
    87. Babalarından, çocuklarından ve kardeslerinden bir kısmını da. Bütün bunları seçtik ve bunları dosdogru bir yola ilettik.
    88. Ýste bu, Allah'ın hidayetidir ki, kullarından diledigini buna iletip yöneltir. Eger onlar da Allah'a ortak kossalardı bütün yaptıkları
    bosa gitmisti.
    89. Onlar kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdigimiz kimselerdir. Eger sunlar (inanmayanlar) bunları tanımayıp inkar
    ederlerse, biz onları inkar etmeyecek olan bir kavmi, onlara vekil kılmısızdır.
    90. Ýste, o peygamberler, Allah'ın dogru yola ilettigi kimselerdir. (Ey Muhammed!) Sen de onların tuttugu yola uy. De ki: "Bu
    teblige karsı sizden bir ücret istemiyorum. O (Kur'an), bütün âlemler için ancak bir uyarıdır."
    91. Allah'ın kadrini geregi gibi bilemediler. Çünkü, "Allah hiç kimseye hiçbir sey indirmedi" dediler. De ki: "Mûsâ'nın insanlara bir
    nur ve hidayet olarak getirdigi, parça parça kagıtlar haline koyup ortaya çıkardıgınız, pek çogunu ise gizlediginiz; (kendisiyle) ne
    sizin, ne babalarınızın bilmedigi seylerin size ögretildigi Kitab'ı kim indirdi?" (Ey Muhammed!) "Allah" (indirdi) de, sonra bırak onları,
    içine daldıkları batakta oynayadursunlar.
    92. Ýste bu (Kur'an) da, bereket kaynagı, kendinden öncekileri (ilahi kitapları) tasdik eden ve sehirler anasını (Mekke'yi) ve bütün
    çevresini (tüm insanlıgı) uyarasın diye indirdigimiz bir kitaptır.Ahirete iman edenler, ona da inanırlar.Onlar namazlarını vaktinde
    kılarlar.
    93. Allah'a karsı yalan uyduran veya kendine bir sey vahyedilmemisken, "Bana vahyolundu" diyen, ya da "Allah'ın indirdiginin
    benzerini ben de indirecegim" diye laf eden kimseden daha zalim kimdir? Zalimlerin siddetli ölüm sancıları içinde çırpındıgı;
    meleklerin, ellerini uzatmıs, "Haydi canlarınızı kurtarın! Allah'a karsı dogru olmayanı söylediginiz, ve onun âyetlerinden kibirlenerek
    yüz çevirdiginiz için bugün asagılayıcı azap ile cezalandırılacaksınız" diyecekleri zaman hallerini bir görsen!
    94. Andolsun, sizi ilk defa yarattıgımız gibi teker teker bize geldiniz. Size verdigimiz dünyalık nimetleri de arkanızda bıraktınız. Hani
    hakkınızda Allah'ın ortakları oldugunu zannettiginiz sefaatçilerinizi de yanınızda görmüyoruz? Artık aranızdaki baglar tamamen
    kopmus ve (Allah'ın ortagı olduklarını) iddia ettikleriniz sizi yüzüstü bırakıp kaybolmuslardır.
    95. Süphesiz Allah, taneyi ve çekirdegi yarıp filizlendirendir. Ölüden diriyi çıkarır. Diriden de ölüyü çıkarandır. Ýste budur Allah! Peki
    (ondan) nasıl çevriliyorsunuz?
    96. O, karanlıgı yarıp sabahı çıkarandır. Geceyi dinlenme zamanı, günesi ve ayı da ince birer hesap ölçüsü kıldı. Bütün bunlar
    mutlak güç sahibinin, hakkıyla bilenin takdiridir (ölçüp biçmesidir).
    97. O, sayelerinde, kara ve denizin karanlıklarında yolunuzu bulasınız diye sizin için yıldızları yaratandır. Bilen bir toplum için
    âyetleri ayrı ayrı açıkladık.
    98. O, sizi bir tek candan yaratandır. Sizin bir karar kılma yeriniz, bir de emanet bırakılma yeriniz var. Biz anlayan bir toplum için
    âyetleri ayrı ayrı açıklamısızdır.
    99. O gökten su indirendir. Ýste biz onunla her türlü bitkiyi çıkarıp onlardan yesillik meydana getirir ve o yesil bitkilerden, üst üste
    binmis taneler, -hurma agacının tomurcugunda da asagıya sarkmıs salkımlar- üzüm bahçeleri, zeytin ve nar çıkarırız: (Herbiri)
    birbirine benzer ve (her biri) birbirinden farklı. Bunların meyvesine, bir meyve verdigi zaman, bir de olgunlastıgı zaman bakın.
    Süphesiz bunda inanan bir topluluk için (Allah'ın varlıgını gösteren) ibretler vardır.
    100. Bir de cinleri Allah'a bir takım ortaklar yaptılar. Oysa onları o yarattı. Bilgisizce Allah'a ogullar ve kızlar da uydurdular. O,
    onların niteledikleri seylerden uzaktır, yücedir.
    101. O, gökleri ve yeri örnekleri yokken yaratandır. O'nun bir esi olmadıgı halde nasıl bir çocugu olabilir? Halbuki her seyi O yarattı.
    O her seyi hakkıyla bilendir.
    102. Ýste sizin Rabbiniz Allah. Ondan baska hiçbir ilah yoktur. O her seyin yaratıcısıdır. Öyle ise O'na kulluk edin. O her seye vekil
    (her seyi yöneten, görüp gözeten)dir.
    103. Gözler onu idrak edemez ama O, gözleri idrak eder." O, en gizli seyleri bilendir, (her seyden) hakkıyla haberdar olandır.
    104. Rabbinizden size gerçekleri gösteren deliller geldi. Artık kim gözünü açar hakkı idrak ederse kendi yararına, kim de (hakkın
    karsısında) körlük ederse kendi zararınadır. Ben basınızda bekçi degilim.
    105. Onlar, "Sen iyi ders almıssın" desinler diye ve bir de bilen bir toplum için onu (Kur'an'ı) açıklayalım diye âyetleri degisik
    biçimlerde iste böylece açıklıyoruz.
    106. Ey Muhammed! Sen, Rabbinden sana vahyedilene uy. Ondan baska hiçbir ilah yoktur. Allah'a ortak kosanlardan yüz çevir.
    107. Allah dileseydi ortak kosmazlardı. Biz seni onların basına bir bekçi yapmadık. Sen onlara vekil (onlardan sorumlu) da degilsin.
    108. Onların, Allah'ı bırakıp tapındıklarına sövmeyin, sonra onlar da haddi asarak, bilgisizce Allah'a söverler. Böylece her ümmete
    yaptıklarını süslü gösterdik. Sonra dönüsleri ancak Rablerinedir. O, yapmakta olduklarını kendilerine bildirecektir.
    109. Eger kendilerine (baska) bir mucize gelirse mutlaka ona inanacaklarına dair en güçlü yeminleriyle Allah'a yemin ettiler. De ki:
    "Mucizeler ancak Allah katındadır. O mucizeler geldigi vakit de inanmayacaklarını siz ne bileceksiniz?"
    110. Biz onların kalplerini ve gözlerini ters döndürürüz de ilkin ona iman etmedikleri gibi (mucize geldikten sonra da inanmazlar) ve
    yine onları azgınlıkları içinde bırakırız da bocalar dururlar.
    111. Biz onlara melekleri de indirseydik, kendileriyle ölüler de konussaydı ve her seyi karsılarında (hakikatın sahidleri olarak)
    toplasaydık Allah dilemedikçe yine de iman edecek degillerdi. Fakat onların çogu bilmiyorlar.
    112. Ýste böylece biz her Peygambere insan ve cin seytanlarını düsman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı laflar
    fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. O halde onları iftiralarıyla bas basa bırak.
    113. Bir de (seytanlar), ahirete inanmayanların gönülleri bu yaldızlı sözlere meyletsin, onlardan hoslansınlar ve isleyecekleri
    günahları islesinler diye (bu fısıldamayı yaparlar).
    114. "Size Kitab'ı (Kur'an'ı) hak olarak indiren O iken ben Allah'tan baska bir hakem mi arayacagım?" (de). Kendilerine kitap
    verdiklerimiz de onun, Rabbin katından hak olarak indirilmis oldugunu bilirler. O halde sakın süphecilerden olma.
    115. Rabbinin kelimesi (Kur'an) dogruluk ve adalet bakımından tamdır. Onun kelimelerini degistirebilecek yoktur. O, hakkıyla
    isitendir, hakkıyla bilendir.
    116. Eger yeryüzündekilerin çoguna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece yalan
    uyduruyorlar.
    117. Süphesiz senin Rabbin, yolundan sapanı çok iyi bilir ve yine O dogru yolu bulanları en iyi bilendir.
    118. Artık, âyetlerine inanan kimseler iseniz üzerine Allah'ın ismi anılarak kesilmis hayvanlardan yiyin.
    119. Allah, yemek zorunda kaldıklarınız dısında size neleri haram kıldıgını tek tek açıklamısken, üzerine adının anıldıgı hayvanları
    yememenizin sebebi nedir. Gerçekten birçokları nefislerinin arzularına uyarak bilmeden (halkı) saptırıyorlar. Süphesiz senin Rabbin,
    haddi asanları çok iyi bilir.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 3:35 pm

    120. Günahın açıgını da bırakın, gizlisini de. Çünkü günah kazananlar yaptıkları karsılıgında cezalandırılacaklardır.
    121. Üzerine Allah adı anılmayan (hayvan)lardan yemeyin. Çünkü bu sekilde davranıs fasıklıktır. Bir de seytanlar kendi dostlarına
    sizinle mücadele etmeleri için mutlaka fısıldarlar. Onlara boyun egerseniz süphesiz siz de Allah'a ortak kosmus olursunuz.25
    122. Ölü iken dirilttigimiz ve kendisine, insanlar arasında yürüyecegi bir nur verdigimiz kimsenin durumu, hiç, karanlıklar içinde
    kalmıs, bir türlü ondan çıkamamıs kimsenin durumu gibi olur mu? Ýste kafirlere, islemekte oldukları çirkinlikler böyle süslü
    gösterilmistir.
    123. Ýste böyle, her memlekette günahkârları oranın ileri gelenleri kıldık ki oralarda hilekârlık etsinler. Halbuki onlar hilekârlıgı
    ancak kendilerine yaparlar. Ama farkında olmuyorlar.
    124. Onlara bir âyet geldigi zaman, "Allah elçilerine verilenin bir benzeri bize de verilinceye kadar asla inanmayacagız" derler. Allah
    elçilik görevini kime verecegini çok iyi bilir. Suç isleyenlere Allah katından bir asagılık ve yapmakta oldukları hilekârlık sebebiyle
    çetin bir azap erisecektir.
    125. Allah her kimi dogruya erdirmek isterse onun gögsünü Ýslâm'a açar. Kimi de saptırmak isterse, onun da gögsünü göge
    çıkıyormusçasına daraltır, sıkar. Allah inanmayanlara azap (ve sıkıntıyı) iste böyle verir.
    126. Bu, Rabbinin dosdogru yoludur. Süphesiz düsünüp ögüt alacak bir toplum için âyetleri ayrı ayrı açıkladık.
    127. Rableri katında selam yurdu (cennet) onlarındır. Allah, yapmakta oldukları seylerden dolayı onların dostudur.
    128. Onların hepsini bir araya toplayacagı gün söyle diyecektir: "Ey cin toplulugu! Ýnsanlardan pek çogunu saptırıp aranıza
    kattınız." Onların insanlardan olan dostları, "Ey Rabbimiz! Bizler birbirimizden yararlandık ve bize belirledigin süremizin sonuna
    ulastık" diyecekler. Allah da diyecek ki: "Allah'ın diledikleri (affettikleri) hariç, içinde ebedi kalmak üzere duracagınız yer atestir." Ey
    Muhammed! Süphesiz senin Rabbin hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.
    129. Ýste biz, kazanmakta oldukları günahlar sebebiyle zalimlerin bir kısmını diger bir kısmına böyle musallat ederiz.
    130. (O gün Allah söyle diyecektir:) "Ey cin ve insan toplulugu! Ýçinizden size âyetlerimi anlatan ve bu gününüzün gelip çatacagı
    hakkında sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?" Onlar söyle diyecekler: "Biz kendi aleyhimize sahitlik ederiz." Dünya hayatı onları
    aldattı ve kafir olduklarına dair kendi aleyhlerine sahitlik ettiler.
    131. Bu (peygamberlerin gönderilmesi), Allah'ın, halkları habersizken ülkeleri haksız yere helâk etmeyecegi içindir.
    132. Herkesin amellerine göre dereceleri vardır. Rabbin onların yaptıklarından habersiz degildir.
    133. Rabbin her bakımdan sınırsız zengindir, rahmet sahibidir. Sizi baska bir kavmin soyundan getirdigi gibi, dilerse sizi giderir (yok
    eder) ve sizden sonra da yerinize diledigini getirir.
    134. Süphesiz size va'd edilen seyler mutlaka gelecektir. Siz bunun önüne geçemezsiniz.
    135. De ki: "Ey kavmim! Elinizden geleni yapın. Ben de (görevimi) yapacagım. Ama dünya yurdunun sonucunun kimin olacagını
    yakında ögreneceksiniz. Süphesiz, zalimler kurtulusa eremezler.
    136. Allah'ın yarattıgı ekinlerden ve hayvanlardan O'na bir pay ayırdılar ve akıllarınca, "Su Allah için, su da bizim ortaklarımız
    (putlarımız) için" dediler. Ortakları için olan Allah'ınkine eklenmiyor. Allah için olan ise ortaklarınkine ekleniyor... Ne kötü
    hükmediyorlar!
    137. Yine bunun gibi, Allah'a ortak kosanların çoguna, kostukları ortaklar, çocuklarını öldürmelerini güzel gösterdi ki; onları helake
    sürüklesinler ve dinlerini karıstırıp onları yanıltsınlar. Eger Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Artık sen onları uydurdukları ile bas
    basa bırak.
    138. Bir de (asılsız iddialarda bulunarak) dediler ki: "Bunlar yasaklanmıs hayvanlar ve ekinlerdir. Onları bizim dilediklerimizden
    baskası yiyemez. (Sunlar da) sırtları (binilmesi ve yük yüklemesi) haram edilmis hayvanlardır." Bir kısım hayvanları da keserken
    üzerlerine Allah'ın adını anmazlar. (Bütün bunları) Allah'a iftira ederek yaparlar. Bu iftiraları sebebiyle Allah onları cezalandıracaktır.
    139. Bir de dediler ki: "Su hayvanların karınlarındaki yavrular (canlı olursa) sırf erkeklerimize aittir. Karılarımıza ise haramdır." Eger
    ölü olursa o vakit onda hepsi ortaktırlar. Allah onların bu tür nitelemelerinin cezasını verecektir. Süphesiz O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.
    140. Beyinsizlikleri yüzünden bilgisizce çocuklarını öldürenler, Allah'ın kendilerine verdigi rızkı -Allah'a iftira ederek- haram
    sayanlar, mutlaka ziyan etmislerdir. Gerçekten onlar sapmıslardır. Dogru yolu bulmus da degillerdir.
    141. O, çardaklı, çardaksız olarak bahçeleri, ürünleri çesit çesit hurmalıkları ve ekinleri, zeytini ve narı (herbiri) birbirine benzer ve
    (herbiri) birbirinden farklı biçimde yaratandır. Bunlar meyve verince meyvelerinden yiyin. Hasat günü de hakkını (ösürünü)3 verin,
    fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.
    142. Yine O, hayvanlardan da irili ufaklı var edendir. Allah'ın size rızık olarak verdiginden yiyin de seytanın adımlarına uymayın.
    Çünkü o, sizin için apaçık bir düsmandır.
    143. O, (Hayvanlardan) sekiz esi de yaratandır: (Erkek ve disi olarak) koyundan iki, keçiden de iki. Ey Muhammed! De ki: "Allah iki
    erkegi mi haram kıldı, yoksa iki disiyi mi? Yoksa iki disinin rahimlerinde bulunan (yavru)ları mı? Eger dogru söyleyenler iseniz bana
    bilerek haber verin."
    144. Yine (erkek ve disi olarak) deveden iki, sıgırdan da iki. De ki: "Ýki erkegi mi haram kıldı, iki disiyi mi? Yoksa iki disinin
    rahimlerinde bulunan (yavru)ları mı? Yoksa Allah size bunları haram ettiginde orada hazır mı idiniz!?" Ýnsanları bilgisizce saptırmak
    için Allah'a karsı yalan uyduran kimseden daha zalim kimdir? Süphesiz Allah zalimler toplulugunu dogru yola iletmez.
    145. De ki: "Bana vahyolunan Kur'an'da bir kimsenin yiyecekleri arasında les, akıtılmıs kan, domuz eti -ki o süphesiz necistir- ya da
    Allah'tan baskası adına kesilmis bir (murdar) hayvandan baska, haram kılınmıs bir sey bulamıyorum. Fakat istismar etmeksizin ve
    zaruret ölçüsünü asmaksızın kim bunlardan yeme zorunda kalırsa yiyebilir." Süphesiz Rabbin çok bagıslayandır, çok merhametlidir.
    146. Yahudilere tırnaklı hayvanların hepsini haram kıldık. Sıgır ve koyunların ise, sırtlarında veya bagırsaklarında bulunanlar, ya da
    kemiklerine karısanlar dısındaki iç yaglarını (yine) onlara haram kıldık. Ýste böyle, azgınlıkları sebebiyle onları cezalandırdık. Biz
    elbette dogru söyleyenleriz.
    147. Eger seni yalanlarlarsa, de ki: "Rabbiniz genis rahmet sahibidir. (Bununla beraber) suçlu bir toplumdan onun azabı geri
    çevrilmez."
    148. Allah'a ortak kosanlar diyecekler ki: "Eger Allah dileseydi biz de ortak kosmazdık, babalarımız da. Hiçbir seyi de haram
    kılmazdık." Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) böyle yalanlamıslardı da sonunda azabımızı tatmıslardı. De ki: "Sizin
    (iddialarınızı ispat edecek) bir bilginiz var mı ki onu bize gösteresiniz? Siz ancak kuruntuya uyuyorsunuz ve siz sadece yalan
    söylüyorsunuz."
    149. De ki: "En üstün delil yalnızca Allah'ındır. O, dileseydi elbette sizin hepinizi dogru yola iletirdi."
    150. De ki: "Haydi, Allah sunu haram kıldı" diye tanıklık yapacak sahitlerinizi getirin. Onlar sahitlik etseler de sen onlarla beraber
    sahitlik etme. Âyetlerimizi yalanlayanların ve ahirete inanmayanların azrularına uyma. Onlar Rablerine, baska seyleri denk
    tutuyorlar.
    151. (Ey Muhammed!) De ki: "Gelin, Rabbinizin size haram kıldıgı seyleri okuyayım: Ona hiçbir seyi ortak kosmayın. Anaya babaya
    iyi davranın. Fakirlik endisesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırırız. (Zina ve benzeri) çirkinliklere, bunların
    açıgına da gizlisine de yaklasmayın. Mesrû bir hak karsılıgı olmadıkça Allah'ın haram (dokunulmaz) kıldıgı canı öldürmeyin.Ýste size
    Allah bunu emretti ki aklınızı kullanasınız."
    152. Rüsdüne erisinceye kadar yetimin malına ancak en güzel sekilde yaklasın. Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın. Biz herkesi
    ancak gücünün yettigi kadarıyla sorumlu tutarız. (Birisi hakkında) konustugunuz zaman yakınınız bile olsa adil olun. Allah'a
    verdiginiz sözü tutun. Ýste bunları Allah size ögüt alasınız diye emretti.
    153. Ýste bu, benim dosdogru yolum. Artık ona uyun. Baska yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip O'nun yolundan
    ayırır. Ýste size bunları Allah sakınasınız diye emretti.
    154. Sonra iyilik yapanlara nimeti tamamlamak, her seyi açıklamak, hidayet ve rahmete erdirmek için Mûsâ'ya Kitab'ı (Tevrat'ı)
    verdik ki Rablerinin huzuruna varacaklarına iman etsinler.
    155. Bu (Kur'an) da bizim indirdigimiz bereket kaynagı bir kitaptır. Artık ona uyun ve Allah'a karsı gelmekten sakının ki size
    merhamet edilsin.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 3:36 pm

    156, 157. Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluga (yahudilere ve hıristiyanlara) indirildi. Biz onların okumalarından habersiz idik"
    demeyesiniz, yahut, "Eger bize kitap indirilseydi biz onlardan daha çok dogru yolda olurduk" demeyesiniz, diye bu Kur'an'ı indirdik.
    Ýste size Rabbinizden açıkça bir delil, bir hidayet ve bir rahmet geldi. Artık Allah'ın âyetlerini yalanlayan ve (insanları) onlardan
    çeviren kimseden daha zalim kimdir!? Ýnsanları âyetlerimizden alıkoymaya kalkısanları, yapmakta oldukları engellemeden dolayı
    azabın en kötüsü ile cezalandıracagız.
    158. (Ey Muhammed!) Onlar (iman etmek için) ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbi'nin gelmesini ya da Rabbinin
    bazı âyetlerinin gelmesini mi gözlüyorlar? Rabbi'nin âyetlerinden bazısı geldigi gün, daha önce iman etmemis veya imanında bir
    hayır kazanmamıs olan bir kimseye (o günki) imanı fayda vermez. De ki: "Siz bekleyin. Süphesiz biz de bekliyoruz."
    159. Su dinlerini parça parça edenler ve kendileri de grup grup ayrılmıs olanlar var ya, (senin) onlarla hiçbir ilisigin yoktur. Onların
    isi ancak Allah'a kalmıstır. Sonra (O), yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.
    160. Kim bir iyilik yaparsa ona on katı vardır. Kim de bir kötülük yaparsa o da sadece o kötülügün misliyle cezalandırılır ve onlara
    zulmedilmez.
    161. De ki:"Süphesiz Rabbim beni dogru bir yola, dosdogru bir dine, Hakk'a yönelen Ýbrahim'in dinine iletti. O, Allah'a ortak
    kosanlardan degildi."
    162. Ey Muhammed! De ki: "Süphesiz benim namazım da, diger ibadetlerim de, yasamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah
    içindir."
    163. "O'nun hiçbir ortagı yoktur. Ýste ben bununla emrolundum. Ben müslümanların ilkiyim."
    164. De ki: "Her seyin Rabbi o iken ben baska bir Rab mı arayayım? Herkes günahı yalnız kendi aleyhine kazanır. Hiçbir günahkâr
    baska bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Sonra dönüsünüz ancak Rabbinizedir. O size, ihtilaf etmekte oldugunuz seyleri
    haber verecektir.
    165. O, sizi yeryüzünde halifeler (oraya hakim kimseler) yapan, size verdigi nimetler konusunda sizi sınamak için bazınızı bazınıza
    derece derece üstün kılandır. Süphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır. Süphe yok ki O, çok bagıslayandır, çok merhamet edendir.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 3:38 pm

    21 - Enbiya Suresi
    Mekke döneminde inmistir. 112 âyettir.
    1. Ýnsanların hesaba çekilmeleri yaklastı. Halbuki onlar gaflet içinde yüz çevirmekteler.
    2, 3. Rab'lerinden kendilerine yeni bir ögüt (bir uyarı) gelmez ki, onlar mutlaka onu alaya alarak, kalpleri de gaflette olarak
    dinlemesinler. O zulmedenler gizlice söyle konustular: "Bu da ancak sizin gibi bir insan. Simdi siz göz göre göre sihre mi
    kapılacaksınız?"
    4. Peygamber onlara dedi ki: "Rabbim yerdeki ve gökteki her sözü bilir. O hakkıyla isitendir, hakkıyla bilendir."
    5. Onlar, "Hayır, bunlar karma karısık yalancı düslerdir. Hayır, onu kendisi uydurdu, hayır, o bir sairdir. Eger böyle degilse önceki
    peygamberlerin (mucizelerle) gönderildikleri gibi o da bize bir mucize getirsin" dediler.
    6. Onlardan önce helak ettigimiz hiçbir memleket halkı iman etmedi de simdi bunlar mı iman edecekler?
    7. Senden önce de ancak kendilerine vahyettigimiz bir takım erkekleri peygamber gönderdik. Eger bilmiyorsanız ilim sahiplerine
    sorun.
    8. Biz onları yemek yemez bir beden yapısında yaratmadık. Onlar ölümsüz de degillerdi.
    9. Sonra onlara verdigimiz sözü yerine getirdik. Kendilerini ve diledigimiz kimseleri kurtardık. Haddi asanları ise helak ettik.
    10. Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün seref ve sanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?
    11. Biz zulmetmekte olan nice memleket kırıp geçirdik ve onlardan sonra baska baska toplumlar meydana getirdik.
    12. Onlar azabımızı hissedince hemen oradan süratle kaçıyorlardı.
    13. Onlara, "Kaçmayın, o içinde sımartıldıgınız bolluga ve yurtlarınıza dönün. Çünkü sorulacaksınız" denildi.
    14. "Eyvah bizlere! Bizler gerçekten zalim kimseler idik" dediler.
    15. Biz onları biçilmis ekin, sönmüs ates gibi yapıncaya kadar bu feryatları devam etti.
    16. Biz yeri, gögü ve arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.
    17. Eger bir eglence edinmek isteseydik onu kendi katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık böyle yapardık.
    18. Hayır, biz hakkı batılın üzerine atarız da beynini parçalar. Bir de bakarsın yok olup gitmis. Allah'a karsı yakıstırdıgınız
    nitelemelerden ötürü yazıklar olsun size!
    19. Göklerde ve yerde kim varsa hep onundur. O'nun katındakiler ne ona ibadetten çekinir (ve büyüklenir) ne de yorgunluk (ve
    bıkkınlık) duyarlar.
    20. Hiç ara vermeksizin gece gündüz tespih ederler.
    21. Yoksa yerden, ölüleri diriltebilecek bir takım ilahlar mı edindiler?
    22. Eger yerde ve gökte Allah'tan baska ilahlar olsaydı kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu. Demek ki, Ars'ın Rabbi Allah onların
    nitelemelerinden uzaktır, yücedir.
    23. O, yaptıgından dolayı sorgulanamaz fakat onlar sorgulanırlar.
    24. Yoksa ondan baska ilahlar mı edindiler? De ki: "Haydi getirin delilinizi! Ýste benimle beraber olanların kitabı ve iste benden
    öncekilerin kitabı (Hiçbirinde birden fazla ilah olduguna dair hiçbir delil yok). Süphesiz çokları hakkı bilmezler de bu sebeple yüz çevirirler."
    25. Senden önce gönderdigimiz bütün peygamberlere, "Süphesiz, benden baska hiçbir ilah yoktur. Öyleyse bana ibadet edin" diye
    vahyetmisizdir.
    26. (Böyle iken) "Rahmân çocuk edindi" dediler. O böyle seylerden uzaktır, yücedir. Hayır, (evlat diye niteledikleri) o melekler
    ikrama erdirilmis kullardır.
    27. Onlar Allah'tan önce söz söylemezler ve hep onun emriyle is görürler.
    28. Allah onların önlerindekini de arkalarındakini de (yaptıklarını da yapacaklarını da) bilir. Onlar onun razı oldugu kimselerden
    baskasına sefaat etmezler ve hepsi onun korkusuyla titrerler.
    29. Ýçlerinden her kim, "Allah'tan baska ben de süphesiz bir ilahım" derse böylesini cehennemle cezalandırırız. Ýste biz zalimleri
    böyle cezalandırırız.
    30. Ýnkar edenler, göklerle yer bitisikken, bizim onları ayırdıgımızı ve diri olan her seyi sudan meydana getirdigimizi görmediler mi?
    Hâlâ inanmayacaklar mı?
    31. Onları sarsmasın diye yere de sabit daglar yerlestirdik ve (varacakları yere) yol bulabilsinler diye ondan geçitler yollar meydana
    getirdik.
    32. Gökyüzünü de korunmus bir tavan yaptık. Onlar ise oradaki, (Allah'ın varlıgını gösteren) delillerden yüz çevirmektedirler.
    33. O, geceyi, gündüzü, günesi ve ayı yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedirler.
    34. Biz senden önce de hiçbir besere ölümsüzlük vermedik. Simdi sen ölürsen onlar ebedi mi kalacaklar?
    35. Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de ser ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz.
    36. Ýnkar edenler seni gördükleri zaman ancak alaya alırlar. "Bu mu ilahlarınızı diline dolayan?" derler. Halbuki kendileri Rahmân'ın
    kitabını inkar ediyorlar.
    37. Ýnsan çok aceleci (tezcanlı) yaratılmıstır. Size yakında âyetlerimi gösterecegim. Simdi acele etmeyin.
    38. Bir de "Eger dogru söyleyenler iseniz bu tehdit ne zaman gerçeklesecek?" diyorlar.
    39. Ýnkar edenler, yüzlerinden ve sırtlarından atesi savamayacakları ve hiçbir yardım da görmeyecekleri vakti bir bilseler!
    40. Süphesiz o (tehdit edildikleri azap) onlara ansızın gelecek de kendilerini saskınlıktan dondurup bırakacak. Artık ne onu geri
    çevirmeye güçleri yetecek, ne de kendilerine göz açtırılacak.
    41. Andolsun, senden önce de birçok peygamberle alay edildi de içlerinden alay edenleri, o alaya aldıkları sey kusatıverdi.
    42. (Ey Muhammed!) De ki: "(Size azab edecek olsa) gece ve gündüz Rahmân'ın azabından sizi kim koruyacak?" Öyle iken onlar
    Rablerinin zikrinden yüz çevirmekteler.
    43. Yoksa bizim dısımızda onları koruyacak ilahları mı var? O ilah edindikleri nesneler kendilerine bile yardım edemezler. Zaten
    onlar bizden de yardım görmezler.
    44. Evet, biz onları da atalarını da, faydalandırdık. Öyle ki uzun süre yasadılar. Ama, artık görmüyorlar mı ki, biz yeryüzünü
    çevresinden eksiltiyoruz? O halde onlar mı galip gelecekler?
    45. De ki: "Ben sizi ancak vahy ile uyarıyorum." Ama sagırlar uyarıldıkları vakit çagrıyı isitmezler.
    46. Andolsun, onlara Rabbinin azabından hafif bir esinti dokunsa, muhakkak "Eyvah bize! Gerçekten biz zalim kimselerdik"
    diyeceklerdir.
    47. Kıyamet günü için adalet terazileri kuracagız. Öyle ki hiçbir kimseye zerre kadar zulmedilmeyecek. (Yapılan is) bir hardal tanesi
    agırlıgınca da olsa, onu getirip ortaya koyacagız. Hesap görücü olarak biz yeteriz.
    48. Andolsun, biz Mûsâ ile Hârûn'a, Allah'a karsı gelmekten sakınanlar için o Furkân'ı (Tevrat'ı) bir ısık ve ögüt olarak verdik.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 3:38 pm

    49. Onlar, görmedikleri halde Rablerinden içten içe korkarlar. Onlar kıyamet gününden de korkarlar.
    50. Ýste bu (Kur'an) da bizim indirdigimiz mübarek bir ögüttür. Simdi siz bunu mu inkar ediyorsunuz?
    51. Andolsun, daha önce de Ýbrahim'e dogruyu yanlıstan ayırma yetenegini verdik. Biz zaten onu biliyorduk.
    52. Hani o babasına ve kavmine, "Ne bu tapınıp durdugunuz heykeller?" demisti.
    53. "Babalarımızı bunlara ibadet ediyor bulduk" dediler.
    54. Ýbrahim, "Andolsun, Siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz" dedi.
    55. "Bize gerçegi mi getirdin, yoksa sen bizimle egleniyor musun?" dediler.
    56. Ýbrahim dedi ki: "Hayır! Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir. O bunları yaratandır ve ben de buna sahitlik edenlerdenim."
    57. Allah'a yemin ederim ki, siz arkanızı dönüp gittikten sonra ben putlarınıza muhakkak bir tuzak kuracagım.
    58. Derken (Ýbrahim) belki kendisine basvururlar diye içlerinden bir büyügü bırakarak onları (putları) paramparça etti.
    59. Onlar, "Kim yaptı bunu tanrılarımıza! Muhakkak o zalimlerden biridir" dediler.
    60. (Ýçlerinden bazıları), "Ýbrahim denilen bir gencin onları diline doladıgını duyduk" dediler.
    61. (Bir kısmı da) "O halde haydi, onu insanların gözü önüne getirin. Belki (bu konuda) sahitlik ederler" dediler.
    62. (Ýbrahim gelince) "Sen mi yaptın bunu ilahlarımıza ey Ýbrahim" dediler.
    63. Dedi ki, "Hayır! Bunu su büyükleri yapmıstır. Konusabiliyorlarsa onlara sorun, bakalım!"
    64. Bunun üzerine birbirlerine dönüp, "Hiç süphesiz asıl zalimler sizsiniz siz" dediler.
    65. Sonra eski inanç ve inatlarına döndüler ve, "Andolsun bunların konusmayacagını sen de bilirsin" dediler.
    66. Ýbrahim söyle dedi: "Öyle ise siz, (hâlâ) Allah'ı bırakıp da, size hiçbir fayda, hiçbir zarar veremeyecek seylere mi tapacaksınız?"
    67. "Yazıklar olsun, size de; Allah'ı bırakıp tapmakta olduklarınıza da! Hâlâ aklınızı basınıza almayacak mısınız?"
    68. (Ýçlerinden bazıları), "Eger (bir sey) yapacaksanız, onu yakın da ilahlarınıza yardım edin" dediler.
    69. "Ey ates! Ýbrahim'e karsı serin ve esenlik ol" dedik.
    70. Ona böyle bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz onları en çok zarar edenler durumuna düsürdük.
    71. Onu Lût ile beraber kurtarıp, içinde âlemler için bereketler kıldıgımız yere ulastırdık.
    72. Ona Ýshak'ı ve ayrıca da Yakub'u bagısladık ve her birini salih kimseler yaptık.
    73. Onları bizim emrimizle dogru yolu gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlar islemeyi, namazı dosdogru kılmayı, zekatı
    vermeyi vahyettik. Onlar sadece bize ibadet eden kimselerdi.
    74. Biz Lût'a da bir hikmet ve bir ilim verdik ve onu çirkin isler yapan memleketten kurtardık. Gerçekten onlar kötü bir toplum
    idiler, fasık (Allah'ın emrinden çıkan kimseler) idiler.
    75. Onu rahmetimizin içine soktuk. Çünkü o, gerçekten salih kimselerdendi.
    76. (Ey Muhammed!) Nûh'u da hatırla. Hani o daha önce dua etmisti de biz onun duasını kabul ederek, kendisini ve ailesini o büyük
    sıkıntıdan (tufandan) kurtarmıstık.
    77. Âyetlerimizi yalanlayanlara karsı ona yardım etmistik. Süphesiz onlar kötü bir toplumdu. Bu yüzden biz de onları topyekün suda
    bogduk.
    78. Dâvûd ile Süleyman'ı da hatırla. Hani bir ekin tarlası hakkında hüküm veriyorlardı. Çünkü halkın koyunları o ekine girmisti. Biz
    de hükümlerine sahit olmustuk.
    79. Biz hüküm vermeyi Süleyman'a kavratmıstık. Zaten her birine hükümranlık ve ilim vermistik. Dâvûd ile birlikte, Allah'ı tespih
    etmeleri için dagları ve kusları onun emrine verdik. Bunları yapan biz idik.
    80. Bir de Davud'a, sizin için, zırh yapma sanatını ögrettik ki, savaslarınızda sizi korusun. Simdi siz sükrediyor musunuz?
    81. Süleyman'ın hizmetine de güçlü esen rüzgarı verdik. Rüzgar, onun emriyle içinde bereketler yarattıgımız yere eser giderdi. Biz
    her seyi hakkıyla bileniz.
    82. Bir de seytanlardan, Süleyman için dalgıçlık eden ve daha bundan baska isler yapanları da onun emrine verdik. Hep onları
    zapteden bizdik.
    83. Eyyûb'u da hatırla. Hani o Rabbine, "Süphesiz ki ben derde ugradım, sen ise merhametlilerin en merhametlisisin" diye niyaz
    etmisti.
    84. Biz de onun duasını kabul edip kendisinde dert namına ne varsa gidermistik. Tarafımızdan bir rahmet ve kullukta bulunanlar
    için de bir ibret olmak üzere ona ailesini ve onlarla beraber bir mislini daha vermistik.
    85. Ýsmail'i, Ýdris'i ve Zülkifl'i de hatırla. Bunların hepsi sabredenlerdendi.
    86. Onları da rahmetimizin içine soktuk. Süphesiz onlar salih kimselerdendi.
    87. Zünnûn'u da hatırla.8 Hani öfkelenerek (halkından ayrılıp) gitmisti de kendisini asla sıkıstırmayacagımızı sanmıstı. Derken
    karanlıklar içinde, "Senden baska hiçbir ilah yoktur. Seni eksikliklerden uzak tutarım. Ben gerçekten (nefsine) zulmedenlerden
    oldum" diye dua etti.
    88. Biz de duasını kabul ettik ve kendisini kederden kurtardık. Ýste biz mü'minleri böyle kurtarırız.
    89. Zekeriya'yı da hatırla. Hani o, Rabbine, "Rabbim! Beni tek basıma bırakma. Sen varislerin en hayırlısısın" diye dua etmisti.
    90. Biz de onun duasını kabul ettik ve kendisine Yahya'yı bagısladık. Esini de kendisi için, (dogurmaya) elverisli kıldık. Onlar
    gerçekten hayır islerinde yarısırlar, (rahmetimizi) umarak ve (azabımızdan) korkarak bize dua ederlerdi. Onlar bize derin saygı
    duyan kimselerdi.
    91. Irzını korumus olan kadını da (Meryem'i de) hatırla. Ona ruhumuzdan üflemistik. Kendisini de, oglunu da âlemlere (kudretimizi
    gösteren) birer delil yapmıstık.
    92. Süphesiz bu (Ýslâm), tek ümmet (din) olarak sizin ümmetiniz (dininiz)dir. Ben de Rabbinizim. Onun için sadece bana kulluk
    edin.
    93. (Ýnsanlar) islerini kendi aralarında parça parça ettiler. Hepsi de ancak bize dönecekler.
    94. Su halde kim mü'min olarak bir salih amel islerse, çalısması asla inkâr edilmez. Süphesiz biz onu yazmaktayız.
    95. Helak ettigimiz bir memleket halkının bize dönmemeleri imkansızdır.
    96. Nihayet Ye'cüc ve Me'cüc'ün önü açıldıgı zaman her tepeden akın ederler.
    97. Gerçek vaad (kıyametin kopması) yaklasır, bir de bakarsın inkâr edenlerin gözleri açılıp donakalmıstır. "Eyvah bizlere! Dogrusu
    biz bundan gafildik. Hatta biz zalim kimselermisiz" derler.
    98. Hiç süphesiz siz ve Allah'tan baska kulluk ettikleriniz cehennem odunusunuz. Siz oraya varacaksınız.
    99. Eger onlar ilah olsalardı oraya varmazlardı. Halbuki hepsi orada ebedi kalacaklardır.
    100. Onların orada derin bir iç çekisleri vardır! Onlar orada hiçbir sey isitmezler.
    101. Süphesiz kendileri için tarafımızdan en güzel mükafat hazırlanmıs olanlar var ya; iste bunlar cehennemden
    uzaklastırılmıslardır.
    102. Onlar cehennemin hısıltısını bile duymazlar. Canlarının istedigi nimetler içinde ebedi olarak kalırlar.
    103. En büyük korku bile onları tasalandırmaz ve melekler onları, "Ýste bu, size vaad edilen (mutlu) gününüzdür" diyerek
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 3:39 pm

    karsılarlar.
    104. Yazılı kagıt tomarlarının dürülmesi gibi gögü dürecegimiz günü düsün. Baslangıçta ilk yaratmayı nasıl yaptıysak, -üzerimize
    aldıgımız bir vaad olarak- onu yine yapacagız. Biz bunu muhakkak yapacagız.
    105. Andolsun, Zikir'den (Tevrat'tan) sonra Zebûr'da da, "Yere muhakkak benim iyi kullarım varis olacaktır" diye yazmıstık.
    106. Süphesiz bunda Allah'a kulluk eden bir toplum için yeterli bir mesaj vardır.
    107. (Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.
    108. De ki: "Bana ancak, ilahınızın yalnızca bir tek ilah oldugu vahyolunuyor. Artık müslüman oluyor musunuz?"
    109. Eger yüz çevirirlerse, de ki: "(Bana emrolunanı, ayırım yapmadan) size esit olarak bildirdim. Tehdit edildiginiz sey yakın mı
    yoksa uzak mı, bilmiyorum."
    110. "Süphesiz, Allah sözün açıga vurulanını da bilir, gizlediginizi de bilir."
    111. "Bilmem! Belki bu (mühlet) sizin için bir imtihan ve bir vakte kadar yararlanmadır."
    112. (Peygamber), "Ey Rabbim! Hak ile hüküm ver. Bizim Rabbimiz, sizin nitelemelerinize karsı yardımı istenecek olan Rahmân'dır"
    dedi.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 3:40 pm

    8 - Enfal Suresi
    Medine döneminde hicretin ikinci yılında Bedir savasından sonra inmistir. 75 Âyettir.Sûre, adını ilk
    ayetteki
    1. (Ey Muhammed!) Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki: "Ganimetler Allah'a ve Resûlüne aittir. O halde, eger mü'minler
    iseniz Allah'a karsı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Rasûlüne itaat edin."
    2. Mü'minler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldıgı zaman kalpleri ürperir. Onun âyetleri kendilerine okundugu zaman (bu) onların
    imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler.
    3. Onlar namazı dosdogru kılan, kendilerine rızık olarak verdigimiz seylerden Allah yolunda harcayan kimselerdir.
    4. Ýste onlar gerçekten mü'minlerdir. Onlara, Rableri katında yüksek mertebeler, bagıslanma ve cömertçe verilmis rızık vardır.
    5. Nasıl ki, Rabbin seni hak ugruna (savasmak üzere) evinden çıkarmıstı. Mü'minlerden bir grup ise bu konuda kesinlikle
    isteksizlerdi.
    6. Gerçek apaçık ortaya çıktıktan sonra, sanki göz göre göre ölüme sürülüyorlarmıs gibi seninle o konuda tartısıyorlardı.
    7. Hani Allah size iki taifeden birini, o sizindir diye va'dediyordu. Siz de güçsüz olanın sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allah
    sözleriyle hakkı meydana çıkarmak ve kafirlerin ardını kesmek istiyordu.
    8. Bu, suçlular hoslanmasa da Allah'ın hakkı ortaya çıkarması ve batılı ortadan kaldırması içindi
    9. Hani Rabbinizden yardım istiyor, yalvarıyordunuz. O da, "Ben size ard arda bin melekle yardım ediyorum" diye cevap vermisti.
    10. Allah bunu, sadece bir müjde olsun ve onunla kalpleriniz yatıssın diye yapmıstı. Yoksa yardım ancak Allah katındandır. Süphesiz
    Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
    11. Hani (Allah) kendi tarafından bir güvenlik olarak sizi hafif bir uykuya daldırıyor; sizi temizlemek, sizden seytanın vesvesesini
    gidermek, kalplerinizi pekistirmek ve ayaklarınızı saglam bastırmak için üzerinize gökten yagmur yagdırıyordu.
    12. Hani Rabbin meleklere, "Ben sizinle beraberim. Ýman edenlere sebat verin. Ben kafirlerin kalplerine korku salacagım. Simdi
    vurun boyunlarının üstüne. Vurun, onların bütün parmaklarına" diye vahyediyordu.
    13. Bu, onların Allah'a ve Resûlüne karsı gelmelerindendir. Her kim de Allah'a ve Resûlüne karsı gelirse bilsin ki Allah'ın cezası
    siddetlidir.
    14. Ýste simdi siz tadın onu! Kafirlere bir de cehennem azabı vardır.
    15. Ey iman edenler. Savas düzeninde iken kafirlerle karsılastıgınız zaman sakın onlara arkanızı dönmeyin (savastan kaçmayın).
    16. Savas taktigi olarak düsmanı vurmak için çekilme, ya da diger bir birlige katılmak durumu hariç- böyle bir günde her kim onlara
    arkasını dönerse mutlaka o, Allah'ın gazabına ugramıs olur. Onun varacagı yer de cehennemdir. Ne kötü varılacak yerdir orası.
    17. (Savasta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah onları öldürdü. Attıgın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı. Mü'minleri,
    tarafından güzel bir imtihanla denemek için Allah öyle yaptı. Süphesiz Allah hakkıyla isitendir, hakkıyla bilendir.
    18. Ýste durum bu: (Allah mü'minleri güzel bir sekilde dener), bir de Allah kafirlerin tuzagını zayıf düsürendir.
    19. (Ey inkarcılar!) Eger fetih istiyorsanız iste size fetih geldi. Eger (peygambere karsı gelmekten) vazgeçerseniz bu sizin için daha
    hayırlı olur. Eger dönerseniz biz de döneriz. Çok olsa bile toplulugunuz size hiç fayda vermez. Çünkü Allah mü'minlerle beraberdir.
    20. Ey iman edenler! Allah'a ve Resûlüne itaat edin ve (Kur'an'ı) dinlediginiz halde ondan yüz çevirmeyin.
    21. Ýsitmedikleri halde, "isittik" diyenler gibi de olmayın.
    22. Süphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan (gerçegi görmeyen) sagırlar,
    dilsizlerdir.
    23. Allah onlarda bir hayır (hakka yönelis) oldugunu bilseydi, elbette onlara isittirirdi. Onlara isittirseydi dahi mutlaka yine yüz
    çevirerek dönüp giderlerdi.
    24. Ey iman edenler! Size hayat verecek seylere sizi çagırdıgı zaman, Allah'ın ve Resûlü'nün çagrısına uyun ve bilin ki, Allah kisi ile
    kalbi arasına girer. Yine bilin ki, onun huzurunda toplanacaksınız.
    25. Sadece içinizden zulmedenlere erismekle kalmayacak olan bir azaptan sakının ve bilin ki Allah azabı çetin olandır.
    26. O vakti hatırlayın ki siz yeryüzünde güçsüz ve zayıf idiniz. Ýnsanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz. Derken Allah sizi
    barındırdı, yardımıyla destekledi ve sizi temiz seylerden rızıklandırdı ki sükredesiniz.
    27. Ey iman edenler! Allah'a ve Peygamber'e hainlik etmeyin. Bile bile kendi (aranızdaki) emanetlerinize de hainlik etmeyin.
    28. Bilin ki mallarınız ve çoluk çocugunuz birer deneme aracıdır. Allah katında ise büyük bir mükafat vardır.
    29. Ey iman edenler! Eger Allah'a karsı gelmekten sakınırsanız o size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayıs verir ve sizin
    kötülüklerinizi örter, sizi bagıslar. Allah büyük lütuf sahibidir.
    30. Hani kafirler seni tutuklamak veya öldürmek, ya da (Mekke'den) çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kuruyorlar. Allah
    da tuzak kuruyordu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.
    31. Onlara karsı âyetlerimiz okundugu zaman, "Duyduk, istesek biz de bunun benzerini elbette söyleriz. Bu, eskilerin masallarından
    baska bir sey degildir" dediler.
    32. Hani onlar, "Ey Allah'ım, eger su (Kur'an) senin katından inmis hak (kitap) ise hemen üzerimize gökten tas yagdır veya bize
    elem dolu bir azap getir" demislerdi.
    33. Oysa sen onların içinde iken Allah onlara azap edecek degildi. Bagıslanma dilerlerken de Allah onlara azap edecek degildir.
    34. Onlar Mescid-i Haram'dan (mü'minleri) alıkoyarken ve oranın bakımına ehil de degillerken, Allah onlara ne diye azap etmesin?
    Oranın bakımına ehil olanlar ancak Allah'a karsı gelmekten sakınanlardır. Fakat onların çogu bilmez.
    35. Onların, Kâ'be'nin yanında duaları ıslık çalıp el çırpmaktan ibarettir. Öyle ise (ey müsrikler) inkar etmekte oldugunuzdan dolayı
    tadın azabı.
    36. Süphe yok ki, inkar edenler mallarını (insanları) Allah yolundan alıkoymak için harcarlar ve harcayacaklardır. Sonra bu mallar
    onlara bir iç acısı olacak, sonra da yenilgiye ugrayacaklardır. Ýnkar edenler toplanıp cehenneme sürüleceklerdir.
    37. Allah, pis olanı temizden ayırmak, pis olanların hepsini birbiri üstüne koyup yıgarak cehenneme koymak için böyle yapar. Ýste
    onlar ziyana ugrayanların ta kendileridir.
    38. Ey Muhammed! Ýnkar edenlere söyle: Eger (iman edip, düsmanlık ve savastan) vazgeçerlerse, geçmis günahları bagıslanır.
    Eger (düsmanlık ve savasa) dönerlerse, öncekilere uygulanan ilahi kanun devam etmis olacaktır.
    39. Baskı ve siddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savasın. Eger (küfürden) vazgeçerlerse süphesiz
    ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.
    40. Eger yüz çevirirlerse bilin ki Allah sizin dostunuzdur. O ne güzel dosttur, O ne güzel yardımcıdır!
    41. Bilin ki, ganimet olarak aldıgınız herhangi bir seyin beste biri mutlaka Allah'a, Peygamber'e, onun yakınlarına, yetimlere,
    yoksullara ve yolculara aittir. Eger Allah'a; hak ile batılın birbirinden ayrıldıgı gün, (yani) iki ordunun (Bedir'de) karsılastıgı gün
    kulumuza indirdiklerimize inandıysanız (bunu böyle bilin). Allah her seye hakkıyla gücü yetendir.
    42. Hani siz vadinin (Medine'ye) yakın tarafında; onlar uzak tarafında, kervansa sizin asagınızdaydı. (Onlar sayıca sizden öylesine
    fazla idi ki), sâyet bulusmak üzere sözlesmis olsaydınız (durumu fark edince) sözlesmenizde ayrılıga düserdiniz (Savasa
    yanasmazdınız). Fakat Allah, olacak bir isi (mü'minlerin zaferini) gerçeklestirmek için böyle yaptı ki, ölen açık bir delille ölsün,
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 3:41 pm

    yasayan da açık bir delille yasasın. Süphesiz Allah, elbette hakkıyla isitendir, hakkıyla bilendir.
    43. Hani Allah sana onları uykunda az gösteriyordu. Eger sana onları çok gösterseydi elbette gevserdiniz ve o is hakkında
    birbirinizle çekisirdiniz. Fakat Allah (sizi bunlardan) kurtardı. Çünkü o, gögüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.
    44. Hani karsılastıgınız zaman onları gözlerinize az gösteriyor, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu ki Allah, olacak bir isi
    gerçeklestirsin. Bütün isler Allah'a döndürülür.
    45. Ey iman edenler! (Savas için) bir toplulukla karsılastıgınız zaman sebat edin ve Allah'ı çok anın ki kurtulusa eresiniz.
    46. Allah'a ve Resûl'üne itaat edin ve birbirinizle çekismeyin. Sonra gevsersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun.
    Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.
    47. Sımarıp böbürlenmek, insanlara gösteris yapmak ve (halkı) Allah yolundan alıkoymak için yurtlarından çıkanlar (Mekke
    müsrikleri) gibi olmayın. Allah onların yaptıklarını kusatıcıdır.
    48. Hani seytan onlara yaptıklarını süslemis ve, "Bu gün artık insanlardan size galip gelecek (kimse) yok, mutlaka ben de size
    yardımcıyım." demisti. Fakat iki taraf (savas alanında) yüz yüze gelince (seytan), gerisin geriye dönüp, "Ben sizden uzagım. Çünkü
    ben sizin görmediginiz seyler (melekler) görüyorum. Ben Allah'tan korkarım. Allah, cezası çetin olandır" demisti.
    49. Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık bulunan kimseler, "Bunları dinleri aldatmıs" diyorlardı. Halbuki kim Allah'a tevekkül
    ederse hiç süphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
    50. Melekler, kafirlerin yüzlerine ve artlarına vura vura ve "haydi tadın yangın azabını" diyerek canlarını alırken bir görseydin.
    51. (Ey kafirler!) Bu, sizin ellerinizin önceden yaptıgının karsılıgıdır. Yoksa Allah kullarına zulmedici degildir.
    52. Bunların durumu tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin durumu gibidir. Allah'ın âyetlerini inkar etmisler, Allah da
    kendilerini günahları sebebiyle hemen yakalamıstı. Süphesiz Allah kuvvetlidir, azabı çetin olandır.
    53. Bunun sebebi sudur: Bir toplum kendilerinde bulunan (iyi davranıslar)ı degistirmedikçe Allah onlara verdigi bir nimeti
    degistirmez ve süphesiz Allah hakkıyla isitendir, hakkıyla bilendir.
    54. Bunların durumu, tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin durumu gibidir. Onlar Rablerinin âyetlerini yalanlamıslar, biz de
    onları günahları sebebiyle helak etmistik ve Firavun ailesini de suda bogmustuk. Hepsi de zalim kimselerdi.
    55. Süphesiz Allah katında, yeryüzünde yürüyen canlıların en kötüsü, inkar edenlerdir. Artık onlar iman etmezler.
    56. Onlar, kendileriyle antlasma yaptıgın, sonra da her defasında antlasmalarını hiç çekinmeden bozan kimselerdir.
    57. Eger onları savasta yakalarsan, bunlar(a verecegin ceza) ile arkalarındakileri de dagıt ki ibret alsınlar.
    58. (Antlasma yaptıgın) bir kavmin hainlik etmesinden korkarsan, sen de antlasmayı bozdugunu aynı sekilde onlara bildir. Çünkü
    Allah hainleri sevmez.
    59. Ýnkar edenler, asla yakayı kurtardıklarını zannetmesinler. Çünkü onlar (sizi) aciz bırakamazlar.
    60. Onlara karsı gücünüz yettigi kadar kuvvet ve savas atları hazırlayın. Onlarla Allah'ın düsmanını, sizin düsmanınızı ve bunlardan
    baska sizin bilmediginiz fakat Allah'ın bildigi diger düsmanları korkutursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız karsılıgı size tam
    olarak ödenir. Size zulmedilmez.
    61. Eger onlar barısa yanasırlarsa sen de ona yanas ve Allah'a tevekkül et. Çünkü o hakkıyla isitendir, hakkıyla bilendir.
    62, 63. Eger seni aldatmak isterlerse bilmis ol ki sana yetecek Allah'tır. O, seni bizzat kendi yardımıyla ve mü'minlerle destekleyen
    ve onların kalplerini uzlastırandır.Sayet yeryüzündeki seyleri tümüyle harcasaydın sen onların kalplerini uzlastıramazdın. Fakat Allah
    onların arasını uzlastırdı. Süphesiz o mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
    64. Ey Peygamber! Sana ve sana tabi olan mü'minlere Allah yeter.
    65. Ey Peygamber! Müminleri savasa tesvik et. Eger içinizde sabırlı yirmi kisi bulunursa iki yüz kisiye galip gelirler. Eger içinizde
    (sabırlı) yüz kisi bulunursa, inkar edenlerden bin kisiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir kavimdir.
    66. Simdi ise Allah yükünüzü hafifletti ve sizde muhakkak bir zaaf oldugunu bildi. Eger içinizde sabırlı yüz kisi olursa iki yüz kisiye
    galip gelirler. Eger içinizde (sabırlı) bin kisi olursa, Allah'ın izniyle iki bin kisiye galip gelirler. Allah sabredenlerle beraberdir.
    67. Yeryüzünde düsmanı tamamıyla sindirip hakim duruma gelmedikçe hiçbir peygambere esir almak yakısmaz. Siz geçici dünya
    menfeatini istiyorsunuz, halbuki Allah ahireti (kazanmanızı) istiyor. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
    68. Eger Allah'ın daha önce verilmis bir hükmü olmasaydı, aldıgınız sey (fidye) den dolayı size büyük bir azap dokunurdu.
    69. Artık elde ettiginiz ganimetten helal ve temiz olarak yiyin. Allah'a karsı gelmekten sakının. Süphesiz Allah çok bagıslayandır,
    çok merhamet edendir.
    70. Ey Peygamber! Elinizdeki esirlere söyle: Eger Allah kalplerinizde (iman, ihlas, iyi niyet gibi) bir hayır (oldugunu) bilirse sizden
    alınan fidyeden daha hayırlısını size verir ve sizi bagıslar. Allah çok bagıslayandır, çok merhamet edendir.
    71. Eger sana hainlik etmek isterlerse (bil ki) onlar daha önce Allah'a da hainlik etmislerdi de Allah onlara karsı (sana) imkan
    vermisti. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
    72. Ýman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler
    var ya, iste onlar birbirlerinin velileridir. Ýman edip hicret etmeyenlere gelince, hicret edinceye kadar, onların velayetleri size ait
    degildir. Eger din konusunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözlesme bulunan bir kavme karsı olmadıkça, yardım etmek
    üzerinize borçtur. Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
    73. Ýnkar edenler de birbirlerinin velileridir. Eger siz bunların geregini yapmazsanız yeryüzünde bir karısıklık ve büyük bir bozulma
    olur.
    74. Ýman edip hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya; iste onlar
    gerçek mü'minlerdir. Onlar için bir bagıslanma ve bol bir rızık vardır.
    75. Daha sonra iman edip hicret eden ve sizinle birlikte cihad edenlere gelince, iste onlar da sizdendir. Allah'ın kitabınca, kan
    akrabaları birbirlerine (varis olmaya) daha layıktırlar. Süphesiz Allah hakkıyla isitendir, hakkıyla bilendir.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 3:41 pm

    1 - Fatiha Suresi
    Mekke döneminde inmistir. Yedi âyettir. Kur'an-ı Kerim'in ilk sûresi oldugu için "baslangıç" anlamına
    "Fâtiha" adını almıstır. Sûrenin ayrıca, "Ümmü'l-Kitab" (Kitab'ın özü) "es-Seb'ul-Mesânî" (Tekrarlanan
    yedi âyet)1, "el-Esâs", "el-Vâfiye", "el-Kâfiye", "el-Kenz", "es-
    1. Bismillahirrahmânirrahîm
    2, 3, 4. Hamd, Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki Allah'a mahsustur.
    5. (Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.
    6, 7. Bizi dogru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba ugrayanlarınkine ve sapıklarınkine degil.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 3:42 pm

    35 - Fatır Suresi
    Mekke döneminde inmistir. 45 âyettir. Sûre adını, birinci âyette geçen
    1. Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikiser, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a mahsustur. O yaratmada diledigini
    artırır. Süphesiz Allah'ın gücü her seye hakkıyla yeter.
    2. Allah insanlar için ne rahmet açarsa, artık onu tutacak (engelleyecek) yoktur. Neyi de tutarsa, bundan sonra onu gönderecek
    yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
    3. Ey insanlar! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Allah'tan baska size göklerden ve yerden rızık veren bir yaratıcı var mı? O'ndan
    baska hiçbir ilah yoktur. O halde nasıl oluyor da haktan döndürülüyorsunuz?
    4. (Ey Muhammed!) Eger seni yalancı sayıyorlarsa bil ki, senden önce de nice peygamberler yalancı sayılmıstır. Bütün isler ancak
    Allah'a döndürülür.
    5. Ey insanlar! Süphesiz Allah'ın vaadi gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. Sakın çok aldatıcı (Seytan) Allah hakkında sizi
    aldatmasın.
    6. Süphesiz seytan sizin için bir düsmandır. Öyle ise (siz de) onu düsman tanıyın. O, kendi taraftarlarını ancak alevli atese girecek
    kimselerden olmaya çagırır.
    7. Ýnkar edenler için çetin bir azap vardır. Ýman edip salih ameller isleyenler için ise bir bagıslanma ve büyük bir mükafat vardır.
    8. Kötü ameli kendisine süslü gösterilip de onu güzel gören kimse, ameli iyi olan kimse gibi mi olacaktır? Süphesiz Allah diledigini
    saptırır, diledigini hidayete erdirir. (Ey Muhammed!) Onlar için duydugun üzüntüler yüzünden kendini helak etme! Süphesiz ki Allah
    onların yaptıklarını hakkıyla bilendir.
    9. Allah, rüzgarları gönderendir. Onlar da bulutları hareket ettirir. Biz de bulutları ölü bir topraga sürer ve onunla ölümünden sonra
    yer yüzünü diriltiriz. Ýste ölümden sonra dirilis de böyledir.
    10. Her kim san ve seref istiyorsa bilsin ki, san ve seref bütünüyle Allah'a aittir. Güzel sözler ancak ona yükselir. Salih ameli de
    güzel sözler yükseltir. Kötülükleri tuzak yapanlar var ya, onlar için çetin bir azap vardır. Ýste onların tuzagı bosa çıkar.
    11. Allah sizi önce topraktan, sonra da az bir sudan (meniden) yarattı. Sonra sizi (erkekli disili) esler yaptı. Allah'ın ilmine
    dayanmadan hiçbir disi ne hamile kalır ne de dogurur. Herhangi bir kimseye uzun ömür verilmez, yahut ömrü kısaltılmaz ki bu bir
    kitapta (Levh-i Mahfuz'da yazılı) olmasın. Süphesiz bu Allah'a kolaydır.
    12. Ýki deniz aynı olmaz. Su tatlıdır, susuzlugu giderir; içimi kolaydır. Su ise tuzludur, acıdır. Bununla beraber her birinden taze et
    yersiniz ve takınacagınız süs esyası çıkarırsınız. Allah'ın lütfundan istemeniz ve sükretmeniz için gemilerin orada suyu yara yara
    gittigini görürsün.
    13. Allah geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Günesi ve Ay'ı da koydugu kanunlara boyun egdirmistir.
    Her biri belirli bir vakte kadar akıp gitmektedir. Ýste bu Allah'tır, Rabbinizdir. Mülk yalnızca O'nundur. Allah'ı bırakıp da ibadet
    ettikleriniz, bir çekirdek zarına bile hükmedemezler.
    14. Eger onları çagırsanız, çagrınızı duymazlar. Duysalar bile çagrınıza karsılık veremezler. Kıyamet günü de sizin ortak
    kostugunuzu inkar ederler. Bunları sana hiç kimse, hakkıyla haberdar olan (Allah) gibi haber veremez.
    15. Ey insanlar! Siz Allah'a muhtaçsınız. Allah ise her bakımdan sınırsız zengin olandır, övülmeye hakkıyla layık olandır.
    16. Eger Allah dilerse sizi giderir ve yeni bir halk getirir.
    17. Bu Allah'a göre zor bir sey degildir.
    18. Hiçbir günahkâr baska bir günahkârın yükünü yüklenmez. Günah yükü agır olan kimse, (bir baskasını), günahını yüklenmeye
    çagırırsa, ondan hiçbir sey yüklenilmez, çagırdıgı kimse yakını da olsa. Sen ancak, görmedikleri halde Rablerinden için için
    korkanları ve namaz kılanları uyarırsın. Kim arınırsa ancak kendisi için arınmıs olur. Dönüs ancak Allah'adır.
    19. Kör ile gören bir olmaz.
    20. Karanlıklar ile aydınlık bir olmaz.
    21. Gölge ile sıcaklık bir olmaz.
    22. Diriler ile ölüler de bir olmaz. Allah diledigine isittirir. Sen kabirde bulunanlara isittirecek degilsin.
    23. Sen ancak bir uyarıcısın.
    24. Süphesiz biz seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, aralarında bir uyarıcı gelip geçmis
    olmasın.
    25. (Ey Muhammed!) Eger seni yalanlıyorlarsa bil ki, onlardan öncekiler de peygamberlerini yalanlamıslardı. Oysa peygamberleri
    onlara apaçık delilleri, sahifeleri ve aydınlatıcı kitabı getirmislerdi.
    26. Sonra ben inkar edenleri yakaladım. Beni inkar etmenin sonucu nasıl oldu!
    27. Görmüyor musun ki Allah gökten su indirdi. Biz onunla türlü türlü ürünler çıkardık. Daglardan da beyaz, kırmızı (birbirinden
    farklı) çesitli renklerde yollar (katmanlar) var, simsiyah taslar da var.
    28. Ýnsanlardan, (yeryüzünde) hareket eden (diger) canlılardan ve hayvanlardan yine böyle çesitli renklerde olanlar vardır. Allah'a
    karsı ancak; kulları içinden âlim olanlar derin saygı duyarlar. Süphesiz Allah mutlak güç sahibidir, çok bagıslayandır.
    29. Süphesiz, Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdigimiz seylerden, gizlice ve açıktan Allah
    yolunda harcayanlar, asla zarar etmeyecek bir ticaret umabilirler.
    30. Allah kendilerine mükafatlarını tam olarak versin ve kendi lütfundan daha da artırsın diye (böyle yaparlar). Süphesiz O, çok
    bagıslayandır, sükrün karsılıgını verendir.
    31. (Ey Muhammed!) Sana vahyettigimiz kitap (Kur'an), kendinden öncekini tasdik eden hak kitaptır. Süphesiz Allah (kullarından)
    hakkıyla haberdardır. Onları hakkıyla görür.
    32. Sonra biz o kitabı kullarımızdan seçtigimiz kimselere (Muhammed'in ümmetine) miras olarak verdik. Onlardan kendine
    zulmedenler vardır. Onlardan ortada olanlar vardır. Yine onlardan Allah'ın izniyle hayırlı islerde öne geçenler vardır. Ýste bu büyük
    lütuftur.
    33. Onlar, Adn cennetlerine girerler. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler. Oradaki elbiseleri de ipektir.
    34. Söyle derler: "Hamd, bizden hüznü gideren Allah'a mahsustur. Süphesiz Rabbimiz çok bagıslayandır, sükrün karsılıgını
    verendir."
    35. "O, lütfuyla bizi kalınacak yurda yerlestirendir. Bize orada bir yorgunluk dokunmaz. Bize orada usanç da gelmez."
    36. Ýnkar edenler için ise cehennem atesi vardır. Öldürülmezler ki ölsünler. Kendilerinden cehennem azabı da hafifletilmez. Ýste biz
    her nankörü böyle cezalandırırız.
    37. Onlar cehennemde, "Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki dünyada iken islemekte oldugumuzdan baska ameller, salih ameller
    isleyelim" diye bagrısırlar. (Onlara söyle denilir:) "Sizi, düsünüp ögüt alacak kimsenin düsünüp ögüt alabilecegi kadar yasatmadık
    mı? Size uyarıcı da gelmisti. Öyle ise tadın azabı. Çünkü zalimler için hiçbir yardımcı yoktur."
    38. Süphesiz Allah göklerin ve yerin gaybını bilendir. Süphesiz o, gögüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.
    39. O, sizi yeryüzünde halifeler kılandır. Artık kim inkar ederse inkarı kendi aleyhinedir. Ýnkarcıların inkarı, Rableri katında ancak
    ugrayacakları gazabı artırır. Ýnkarcıların inkarı, ancak ziyanlarını arttırır.
    40. De ki: "Allah'ı bırakıp da taptıgınız ortaklarınızı gördünüz mü? Gösterin bana, onlar yerden ne yaratmıslardır?" Yoksa onların
    göklerde bir ortaklıkları mı var? Yoksa kendilerine bir kitap verdik de, o kitaptan, açık bir delile mi sahip bulunuyorlar? Hayır,
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali - Sayfa 2 Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 3:45 pm

    zalimler birbirlerine aldatmadan baska hiçbir sey vaadetmezler.
    41. Süphesiz Allah, gökleri ve yeri, yok olup gitmesinler diye (kurdugu düzende) tutuyor. Andolsun, eger onlar (yörüngelerinden
    sapıp) yok olur giderlerse, O'ndan baska hiç kimse onları tutamaz. Süphesiz O, halimdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir), çok
    bagıslayandır.
    42. Müsrikler, eger kendilerine bir uyarıcı gelirse, ümmetlerden herhangi birinden daha çok dogru yol üzere olacaklarına dair en
    güçlü sekilde Allah'a yemin etmislerdi. Fakat onlara bir uyarıcı gelince, bu ancak onların nefretlerini artırdı.
    43. Yeryüzünde büyüklük taslamak ve kötü tuzak kurmak için (böyle davranıyorlardı). Oysa kötü tuzak, ancak sahibini kusatır.
    Onlar ancak öncekilere uygulanan kanunu bekliyorlar. Sen Allah'ın kanununda hiçbir degisiklik bulamazsın. Sen Allah'ın kanununda
    hiçbir sapma bulamazsın.
    44. Yeryüzünde dolasıp kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduguna bakmadılar mı? Oysa onlar kendilerinden daha da kuvvetli
    idiler. Ne göklerde ve ne de yerde Allah'ı aciz bırakacak hiçbir sey vardır. Süphesiz O, hakkıyla bilendir, hakkıyla kudret sahibidir.
    45. Eger Allah insanları, kazandıkları yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, yerkürenin sırtında hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki,
    onları belirli bir süreye kadar erteliyor. Nihayet süreleri gelince, (gerekeni yapar). Çünkü Allah, kullarını hakkıyla görmektedir.

      Forum Saati C.tesi Kas. 16, 2024 4:36 pm