Hz. musanın hayatı
H Z MUSA AS
Allah Teâlâ'nın, dört büyük kitaptan biri olan Tevrat'ı verdiği ve yeryüzünde dinini tebliğ edip, hakim kılması için gönderdiği Ulu'l-Azm* peygamberlerden biri Hz İbrahim (as)'in soyundan olup, israiloğullarının akidelerini ıslah etmek ve onları Allah Teâlâ'nın dilediği nizama kavuşturmakla görevlendirilmişti Küfürle mücadelesi Kur'ân-ı Kerim'de uzun uzun anlatılmaktadır
Hz Adem (as)'den, Resulullah (sas)'e kadar pek çok peygamber gelmiştir Bu peygamberler, gönderildikleri kavimleri, Allah Teâlâ'ya iman etmeye çağırmışlar; bu yolda kâfirlerle savaşmışlar, yaşadıkları diyarlardan çıkarılmışlar; ezilmişler, hor görülmüşler ve hatta öldürülmüşlerdir
Mûsa (as) da, Allah Teâlâ tarafından israiloğulları'na gönderilmiş bir resul idi O da tıpkı kendisinden önce gönderilmiş olan peygamberler gibi kavmini Allah'a iman etmeye çağırdı Kavmine zulmeden ve ilâhlık iddiasında bulunan Firavuna karşı tevhit yolunda mücahede etti Bu uğurda, bütün peygamberlerin karşısına çıkan güçlükler, onun da karşısına çıktı Doğup büyüdüğü diyardan çıkarıldı, kâfirler tarafından öldürülmek gayesiyle kovalandı Allah Teâla Kur'ân-ı Kerim'de bir ayette Hz Mûsa (as)'dan söyle bahsediyor: "Kur'ân'da Musa'yı da an Çünkü o ihlâs sahibi idi ve israiloğulları'na gönderilmiş bir peygamber idi"(Meryem, 19/51)
Hz Musa (as)'nın Firavun ile olan kıssası, Kuran'ın bazı sûrelerinde çeşitli üslûplarda ve teferruatlı olarak anlatılmıştır Firavun ve ordusunun Kızıldeniz'de boğulmaları olayından sonra, israiloğulları ile ilgili kıssasına da genişçe yer verilmiştir
Musa (as)'nın Firavun ile olan mücadelesi, bir şahsın bir kralla, bir peygamberin sadece büyük bir zorba ile olan mücadelesinden ibaret değildir Bilâkis bu hak ile bâtıl'ın çatışması, Rahman'ın ordusu ile şeytanın ordusunun kaçınılmaz savaşıdır Aslında hak ile batıl arasındaki bu savaş, insanoğlunun yaratılışından, insanları ıslah etmek üzere nebîler ve resullerin hayat sahnesine çıkmasından beri devam ede gelmektedir
Sapıklık ve batıl, daima iblis ve onun ordusu tarafından temsil edilmiş, imana, tevhide, peygamberliğe, kısaca Hakka sürekli meydan okumuştur Fakat kazanan daima Hak olmuştur Allah Teâlâ söyle buyuruyor: "Muhakkak ki Biz peygamberlerimizi ve iman edenleri hem dünya hayatında, hem de meleklerin şahid olacağı günde muzaffer kılacağız" (el-Mü'min, 40/51)
Hz Musa (as)'da gönderildiği kavmi cehalet ve sapıklık içerisinde buldu Onları Hakka davet etti, yurdundan çıkarıldı, savaştı ve sonunda Allah Teâlâ'nın izniyle kazandı
Hz Musa (as)'nın Nesebi, Doğumu ve Hayatı
Musa (as)'nin babası, imran'dır Onun babası Yahser, onun da babası Kahes'dir Nesebi Yakub (as)'a ulaşır; ki, onun babası Hz ishak (as), onun da babası Hz İbrahim (as)'dır Musa (as)'nın yanında gördüğümüz Harun (as) onun kardeşidir Allah Teâla, Musa (as)'yi Firavuna, imana davet için gönderdiğinde, Hz Harun (as)'u da ona yardımcı olarak seçmiş ve görevlendirmişti Hz Musa (as) Allah Teâla'ya söyle dua ederek, kardeşi Harun (as)'u kendisine yardımcı yapmasını istemişti: "Bir de bana ehlimden bir vezir, (yardımcı) ver Kardeşim Harun'u (ver)" (Tâhâ, 20/29-30)
Hz Musa (as), Mısır'ın çok zor günler yaşadığı bir dönemde doğdu Bu sırada, ilâhlık iddialarında bulunarak haddi aşan Firavun, israiloğulları halkına dayanılamayacak eziyetlerde bulunuyor, bu insanları zulümle kasıp kavuruyordu israiloğulları, Kıpt kavminin muamelelerinden ve krallarının ağır baskılarından bıkmışlardı Mısır'da yaşamanın bir tadı kalmadığını biliyor ve dedelerinin yurdu olan Kenan illerine gitmek istiyorlardı Ama onlardan her isinde istifade eden Firavun, yakalarını bir türlü bırakmak istemiyordu Onlara zulmün en akla gelmeyecek olanını yaptı Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de; "Biz sana Musa ve Firavun'un mühim haberlerinden, iman edecek bir kavim için, gerçek olarak okuyacağız Çünkü Firavun o yerde (Mısır'da) başkaldırmış ve ahalisini parçalara bölüp, kendisine bağlamıştı" (el-Kasas, 28/3-4) buyuruluyor
Firavun, saltanatı sırasında israiloğullarına çok kötü eziyetlerde bulundu; onları köle yaptı, en çirkin ve adî islerde çalıstırdı Allah Teâlâ, israiloğullarını bu sıkıntıdan, azgın Firavunun şerrinden, zulüm ve taşkınlıklarından kurtarmak için Hz Musa (as)'yi gönderdi
Sa'lebî, Kısas-ı Enbiya'sında imam Suddî'den; Firavun'un bir rüya gördüğünü, korkup kederlendiğini naklediyor Rüyasında Kudüs tarafından gelen bir ateş gördü Bu ateş, Mısır'a kadar uzanıp, Firavunun evlerini yaktı Fakat sadece Kıpti'lere zarar verdi, israiloğulları ise kurtuldular Uyanınca hemen kâhin ve müneccimlerden rüyayı tabir etmelerini istedi Onlar dediler ki; "israiloğulları içinden bir çocuk dünyaya gelecek, Mısırlıların helâkına ve senin krallığının yok olmasına sebep olacak Doğacağı zaman da iyice yaklaştı"
Bu haber üzerine telâşlanan Firavun, israiloğulların'dan doğan bütün erkek çocukların öldürülmesini emretti Kur'ân-ı Kerim'de bu olay söyle anlatılıyor: "Firavun, memleketin başına geçti ve halkı fırkalara ayırdı içlerinden bir topluluğu güçsüz bularak onların oğullarını boğazlıyor, kadınları sağ bırakıyordu Çünkü o bozguncunun biriydi" (el-Kasas 28/4)
israiloğulları arasında is yapabilecek insanların azalması üzerine Kıptîlerin ileri gelenleri Firavun'a giderek, "Eğer böyle öldürmeye devam ederseniz, ileride bizim işlerimizi yapacak kimse bulamayacağız" dediler Firavun da erkek çocukların bir sene öldürülmesini, bir sene de öldürülmemesini emretti Erkek çocukların öldürülmediği sene Harun (as) doğdu Öldürüldükleri sene ise Musa (as)
Musa (as) doğunca, annesi çok üzüldü Allah Teâlâ ona korkmamasını, üzülmemesini vahyetti Kalbine bir rahatlık verdi Bu, Kuran'da söyle anlatılıyor: "Musa'nın annesine: "Çocuğu emzir, başına geleceklerden korktuğun zaman onu suya (Nil'e) bırak Korkma, üzülme Biz şüphesiz onu sana döndüreceğiz ve peygamber yapacağız" diye bildirmiştik" (el-Kasas, 28/7)
Musa (as)'nın annesi de ilham edileni yaptı ve yavrusunu bir muhafaza içerisinde suya bıraktı Ablasına da, "Onu izle" dedi Musa (as)'yi taşıyan sandık, Allah'ın izniyle dalgalarla sürüklenerek, Firavun'un sarayına ulaştı Yıkanmakta olan cariyeler, sandığı bulup Firavun'un karısına götürdüler Allah Teâlâ, Firavun'un karısı Asiye'nin kalbine bu çocuğun sevgisini koydu Firavun çocuğu görünce öldürmek istedi Ancak Asiye, çocuğu kendisine vermesini istedi Çünkü hiç çocukları olmuyordu Kur'an-ı Kerim, bunu söyle anlatıyor: "Firavun'un karısı: Benim de senin de gözün aydın olsun! Onu öldürmeyiniz, belki bize faydalı olur, yahut onu oğul ediniriz" dedi Aslında işin farkında değillerdi" (el-Kasas, 28/9)
Hz Musa (as) acıkınca onu emzirmek icab etti Fakat o kimseden süt emmek istemiyordu Allah Teâlâ, bunu söyle zikrediyor: "Önceden, süt annelerinin memesini kabul etmemesini sağladık Musa'nın ablası; "size, sizin adınıza ona bakacak, iyi davranacak bir ev halkını tavsiye edeyim mi?" dedi Böylece onu, annesinin gözü aydın olsun diye, ona geri çevirdik Fakat çoğu bilmezler" (el-Kasas, 28/12-13)
Musa (as) böylece annesine dönmüş oldu Üstelik Firavunun sarayında büyüdü Firavun ailesinin sevgisini kazandı Allah Teâlâ söyle buyuruyor: "Musa erginlik çağına gelip olgunlaşınca ona hikmet ve ilim verdik iyi davrananları böyle mükâfatlandırırız" (el-Kasas, 28/14)
Yetişip delikanlılık çağına gelen Musa (as) bir gün şehre indi Öğle üzeriydi Dükkanlar kapalıydı ve halk evlerinde istirahat ediyordu Kur'ân-ı Kerim'de, şehirde geçen hadise söyle anlatılıyor; "Musa, halkının haberi olmadığı bir zamanda şehre indi Biri kendi adamlarından, diğeri de düşmanı olan iki adamı dövüşür buldu Kendi tarafından olan kimse, düşmanına karşı ondan yardım istedi Musa, onun düşmanına bir yumruk vurdu, ölümüne sebep oldu "Bu şeytanın işidir; çünkü o apaçık saptıran bir düşmandır" dedi Musa, "Rabbim! doğrusu kendime yazık ettim, beni bağışla" dedi Allah da onu bağışladı O, şüphesiz bağışlayandır, merhamet edendir Musa; "Rabbim! Bana verdiğin nimete and olsun ki, suçlulara asla yardımcı olmayacağım " dedi şehirde, korku içinde, etrafı gözeterek sabahladı Dün kendisinden yardim isteyen kimse, bağırarak ondan yine yardım istiyordu Musa ona: "Doğrusu sen besbelli bir azgınsın " dedi Musa, ikisinin de düşmanı olan kimseyi yakalamak isteyince: "Ey Musa! Dün bir cana kıydığın gibi bana da mı kıymak istiyorsun? Sen islah edenlerden değil, ancak yeryüzünde bir zorba olmak istiyorsun"dedi" (el-Kasas, 28/15-19)
israillinin, olayı ağzından kaçırması üzerine, bütün halk Musa (as)'nın Mısırlıyı öldürmüş olduğunu öğrendi Daha sonra bir adam koşarak geldi ve kendisini öldüreceklerini söyledi
"Musa korku içinde çevresini gözetleyerek oradan çıktı Rabbim! Beni zalim milletten kurtar" dedi Medyen e doğru yöneldiğinde: "Rabbim in bana doğru yolu göstereceğini umarım ", dedi" (el-Kasas; 28/21-22)
Musa (as) böylece yurdundan uzaklaştı Yanına yiyecek hiç bir şey de almamıştı Tam sekiz günlük yolu, ağaç yaprakları yiyerek aştı Mısır ile Medyen arası sekiz günlük bir mesafedir Allah Teâlâ'nın bu seçkin kulu, aç ve bitap düşmüş olarak bu uzun mesafeyi kat etti ve nihayet Medyen'e ulaştı Kur'ân-i Kerim'de kıssa şöyle devam ediyor:
"Medyen suyuna geldiğinde, davarlarını sulayan bir insan topluluğu buldu Onlardan başka, hayvanlarını sudan alıkoyan iki kadın gördü Onlara: "Derdiniz nedir?"dedi "Çobanlar ayrılana kadar biz sulamayız Babamız çok yaşlıdır (onun için bu işi biz yapıyoruz) " dediler Musa onların davarlarını suladı Sonra gölgeye çekildi: "Rabbim! Doğrusu bana indireceğin hayra muhtacım" dedi" (el-Kasas, 28/23-24)
İbn-i Kesir, El-Bidaye ve'n-Nihaye'de bu olayı söyle anlatıyor: "Medyen suyunda çobanlar koyunları suladıktan sonra, kuyunun ağzına büyük bir kaya koyarlardı Bu iki kadın da artan sularla koyunlarını sulamaya çalışırlardı Musa (as), kayayı kuyunun ağzından tek başına kaldırdı, su çekti ve kadınların koyunlarını suladı Sonra tekrar kayayı yerine koydu Bu kayayı ancak on kişi kaldırabilirdi Musa (as) ise, on kişinin halledebileceği bu isleri tek basına halletmişti Kızlar babalarına gidip Hz Musa'yı ve yaptığı iyiliği anlattılar Kur'an-ı Kerim'de kıssa söyle devam ediyor:
H Z MUSA AS
Allah Teâlâ'nın, dört büyük kitaptan biri olan Tevrat'ı verdiği ve yeryüzünde dinini tebliğ edip, hakim kılması için gönderdiği Ulu'l-Azm* peygamberlerden biri Hz İbrahim (as)'in soyundan olup, israiloğullarının akidelerini ıslah etmek ve onları Allah Teâlâ'nın dilediği nizama kavuşturmakla görevlendirilmişti Küfürle mücadelesi Kur'ân-ı Kerim'de uzun uzun anlatılmaktadır
Hz Adem (as)'den, Resulullah (sas)'e kadar pek çok peygamber gelmiştir Bu peygamberler, gönderildikleri kavimleri, Allah Teâlâ'ya iman etmeye çağırmışlar; bu yolda kâfirlerle savaşmışlar, yaşadıkları diyarlardan çıkarılmışlar; ezilmişler, hor görülmüşler ve hatta öldürülmüşlerdir
Mûsa (as) da, Allah Teâlâ tarafından israiloğulları'na gönderilmiş bir resul idi O da tıpkı kendisinden önce gönderilmiş olan peygamberler gibi kavmini Allah'a iman etmeye çağırdı Kavmine zulmeden ve ilâhlık iddiasında bulunan Firavuna karşı tevhit yolunda mücahede etti Bu uğurda, bütün peygamberlerin karşısına çıkan güçlükler, onun da karşısına çıktı Doğup büyüdüğü diyardan çıkarıldı, kâfirler tarafından öldürülmek gayesiyle kovalandı Allah Teâla Kur'ân-ı Kerim'de bir ayette Hz Mûsa (as)'dan söyle bahsediyor: "Kur'ân'da Musa'yı da an Çünkü o ihlâs sahibi idi ve israiloğulları'na gönderilmiş bir peygamber idi"(Meryem, 19/51)
Hz Musa (as)'nın Firavun ile olan kıssası, Kuran'ın bazı sûrelerinde çeşitli üslûplarda ve teferruatlı olarak anlatılmıştır Firavun ve ordusunun Kızıldeniz'de boğulmaları olayından sonra, israiloğulları ile ilgili kıssasına da genişçe yer verilmiştir
Musa (as)'nın Firavun ile olan mücadelesi, bir şahsın bir kralla, bir peygamberin sadece büyük bir zorba ile olan mücadelesinden ibaret değildir Bilâkis bu hak ile bâtıl'ın çatışması, Rahman'ın ordusu ile şeytanın ordusunun kaçınılmaz savaşıdır Aslında hak ile batıl arasındaki bu savaş, insanoğlunun yaratılışından, insanları ıslah etmek üzere nebîler ve resullerin hayat sahnesine çıkmasından beri devam ede gelmektedir
Sapıklık ve batıl, daima iblis ve onun ordusu tarafından temsil edilmiş, imana, tevhide, peygamberliğe, kısaca Hakka sürekli meydan okumuştur Fakat kazanan daima Hak olmuştur Allah Teâlâ söyle buyuruyor: "Muhakkak ki Biz peygamberlerimizi ve iman edenleri hem dünya hayatında, hem de meleklerin şahid olacağı günde muzaffer kılacağız" (el-Mü'min, 40/51)
Hz Musa (as)'da gönderildiği kavmi cehalet ve sapıklık içerisinde buldu Onları Hakka davet etti, yurdundan çıkarıldı, savaştı ve sonunda Allah Teâlâ'nın izniyle kazandı
Hz Musa (as)'nın Nesebi, Doğumu ve Hayatı
Musa (as)'nin babası, imran'dır Onun babası Yahser, onun da babası Kahes'dir Nesebi Yakub (as)'a ulaşır; ki, onun babası Hz ishak (as), onun da babası Hz İbrahim (as)'dır Musa (as)'nın yanında gördüğümüz Harun (as) onun kardeşidir Allah Teâla, Musa (as)'yi Firavuna, imana davet için gönderdiğinde, Hz Harun (as)'u da ona yardımcı olarak seçmiş ve görevlendirmişti Hz Musa (as) Allah Teâla'ya söyle dua ederek, kardeşi Harun (as)'u kendisine yardımcı yapmasını istemişti: "Bir de bana ehlimden bir vezir, (yardımcı) ver Kardeşim Harun'u (ver)" (Tâhâ, 20/29-30)
Hz Musa (as), Mısır'ın çok zor günler yaşadığı bir dönemde doğdu Bu sırada, ilâhlık iddialarında bulunarak haddi aşan Firavun, israiloğulları halkına dayanılamayacak eziyetlerde bulunuyor, bu insanları zulümle kasıp kavuruyordu israiloğulları, Kıpt kavminin muamelelerinden ve krallarının ağır baskılarından bıkmışlardı Mısır'da yaşamanın bir tadı kalmadığını biliyor ve dedelerinin yurdu olan Kenan illerine gitmek istiyorlardı Ama onlardan her isinde istifade eden Firavun, yakalarını bir türlü bırakmak istemiyordu Onlara zulmün en akla gelmeyecek olanını yaptı Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de; "Biz sana Musa ve Firavun'un mühim haberlerinden, iman edecek bir kavim için, gerçek olarak okuyacağız Çünkü Firavun o yerde (Mısır'da) başkaldırmış ve ahalisini parçalara bölüp, kendisine bağlamıştı" (el-Kasas, 28/3-4) buyuruluyor
Firavun, saltanatı sırasında israiloğullarına çok kötü eziyetlerde bulundu; onları köle yaptı, en çirkin ve adî islerde çalıstırdı Allah Teâlâ, israiloğullarını bu sıkıntıdan, azgın Firavunun şerrinden, zulüm ve taşkınlıklarından kurtarmak için Hz Musa (as)'yi gönderdi
Sa'lebî, Kısas-ı Enbiya'sında imam Suddî'den; Firavun'un bir rüya gördüğünü, korkup kederlendiğini naklediyor Rüyasında Kudüs tarafından gelen bir ateş gördü Bu ateş, Mısır'a kadar uzanıp, Firavunun evlerini yaktı Fakat sadece Kıpti'lere zarar verdi, israiloğulları ise kurtuldular Uyanınca hemen kâhin ve müneccimlerden rüyayı tabir etmelerini istedi Onlar dediler ki; "israiloğulları içinden bir çocuk dünyaya gelecek, Mısırlıların helâkına ve senin krallığının yok olmasına sebep olacak Doğacağı zaman da iyice yaklaştı"
Bu haber üzerine telâşlanan Firavun, israiloğulların'dan doğan bütün erkek çocukların öldürülmesini emretti Kur'ân-ı Kerim'de bu olay söyle anlatılıyor: "Firavun, memleketin başına geçti ve halkı fırkalara ayırdı içlerinden bir topluluğu güçsüz bularak onların oğullarını boğazlıyor, kadınları sağ bırakıyordu Çünkü o bozguncunun biriydi" (el-Kasas 28/4)
israiloğulları arasında is yapabilecek insanların azalması üzerine Kıptîlerin ileri gelenleri Firavun'a giderek, "Eğer böyle öldürmeye devam ederseniz, ileride bizim işlerimizi yapacak kimse bulamayacağız" dediler Firavun da erkek çocukların bir sene öldürülmesini, bir sene de öldürülmemesini emretti Erkek çocukların öldürülmediği sene Harun (as) doğdu Öldürüldükleri sene ise Musa (as)
Musa (as) doğunca, annesi çok üzüldü Allah Teâlâ ona korkmamasını, üzülmemesini vahyetti Kalbine bir rahatlık verdi Bu, Kuran'da söyle anlatılıyor: "Musa'nın annesine: "Çocuğu emzir, başına geleceklerden korktuğun zaman onu suya (Nil'e) bırak Korkma, üzülme Biz şüphesiz onu sana döndüreceğiz ve peygamber yapacağız" diye bildirmiştik" (el-Kasas, 28/7)
Musa (as)'nın annesi de ilham edileni yaptı ve yavrusunu bir muhafaza içerisinde suya bıraktı Ablasına da, "Onu izle" dedi Musa (as)'yi taşıyan sandık, Allah'ın izniyle dalgalarla sürüklenerek, Firavun'un sarayına ulaştı Yıkanmakta olan cariyeler, sandığı bulup Firavun'un karısına götürdüler Allah Teâlâ, Firavun'un karısı Asiye'nin kalbine bu çocuğun sevgisini koydu Firavun çocuğu görünce öldürmek istedi Ancak Asiye, çocuğu kendisine vermesini istedi Çünkü hiç çocukları olmuyordu Kur'an-ı Kerim, bunu söyle anlatıyor: "Firavun'un karısı: Benim de senin de gözün aydın olsun! Onu öldürmeyiniz, belki bize faydalı olur, yahut onu oğul ediniriz" dedi Aslında işin farkında değillerdi" (el-Kasas, 28/9)
Hz Musa (as) acıkınca onu emzirmek icab etti Fakat o kimseden süt emmek istemiyordu Allah Teâlâ, bunu söyle zikrediyor: "Önceden, süt annelerinin memesini kabul etmemesini sağladık Musa'nın ablası; "size, sizin adınıza ona bakacak, iyi davranacak bir ev halkını tavsiye edeyim mi?" dedi Böylece onu, annesinin gözü aydın olsun diye, ona geri çevirdik Fakat çoğu bilmezler" (el-Kasas, 28/12-13)
Musa (as) böylece annesine dönmüş oldu Üstelik Firavunun sarayında büyüdü Firavun ailesinin sevgisini kazandı Allah Teâlâ söyle buyuruyor: "Musa erginlik çağına gelip olgunlaşınca ona hikmet ve ilim verdik iyi davrananları böyle mükâfatlandırırız" (el-Kasas, 28/14)
Yetişip delikanlılık çağına gelen Musa (as) bir gün şehre indi Öğle üzeriydi Dükkanlar kapalıydı ve halk evlerinde istirahat ediyordu Kur'ân-ı Kerim'de, şehirde geçen hadise söyle anlatılıyor; "Musa, halkının haberi olmadığı bir zamanda şehre indi Biri kendi adamlarından, diğeri de düşmanı olan iki adamı dövüşür buldu Kendi tarafından olan kimse, düşmanına karşı ondan yardım istedi Musa, onun düşmanına bir yumruk vurdu, ölümüne sebep oldu "Bu şeytanın işidir; çünkü o apaçık saptıran bir düşmandır" dedi Musa, "Rabbim! doğrusu kendime yazık ettim, beni bağışla" dedi Allah da onu bağışladı O, şüphesiz bağışlayandır, merhamet edendir Musa; "Rabbim! Bana verdiğin nimete and olsun ki, suçlulara asla yardımcı olmayacağım " dedi şehirde, korku içinde, etrafı gözeterek sabahladı Dün kendisinden yardim isteyen kimse, bağırarak ondan yine yardım istiyordu Musa ona: "Doğrusu sen besbelli bir azgınsın " dedi Musa, ikisinin de düşmanı olan kimseyi yakalamak isteyince: "Ey Musa! Dün bir cana kıydığın gibi bana da mı kıymak istiyorsun? Sen islah edenlerden değil, ancak yeryüzünde bir zorba olmak istiyorsun"dedi" (el-Kasas, 28/15-19)
israillinin, olayı ağzından kaçırması üzerine, bütün halk Musa (as)'nın Mısırlıyı öldürmüş olduğunu öğrendi Daha sonra bir adam koşarak geldi ve kendisini öldüreceklerini söyledi
"Musa korku içinde çevresini gözetleyerek oradan çıktı Rabbim! Beni zalim milletten kurtar" dedi Medyen e doğru yöneldiğinde: "Rabbim in bana doğru yolu göstereceğini umarım ", dedi" (el-Kasas; 28/21-22)
Musa (as) böylece yurdundan uzaklaştı Yanına yiyecek hiç bir şey de almamıştı Tam sekiz günlük yolu, ağaç yaprakları yiyerek aştı Mısır ile Medyen arası sekiz günlük bir mesafedir Allah Teâlâ'nın bu seçkin kulu, aç ve bitap düşmüş olarak bu uzun mesafeyi kat etti ve nihayet Medyen'e ulaştı Kur'ân-i Kerim'de kıssa şöyle devam ediyor:
"Medyen suyuna geldiğinde, davarlarını sulayan bir insan topluluğu buldu Onlardan başka, hayvanlarını sudan alıkoyan iki kadın gördü Onlara: "Derdiniz nedir?"dedi "Çobanlar ayrılana kadar biz sulamayız Babamız çok yaşlıdır (onun için bu işi biz yapıyoruz) " dediler Musa onların davarlarını suladı Sonra gölgeye çekildi: "Rabbim! Doğrusu bana indireceğin hayra muhtacım" dedi" (el-Kasas, 28/23-24)
İbn-i Kesir, El-Bidaye ve'n-Nihaye'de bu olayı söyle anlatıyor: "Medyen suyunda çobanlar koyunları suladıktan sonra, kuyunun ağzına büyük bir kaya koyarlardı Bu iki kadın da artan sularla koyunlarını sulamaya çalışırlardı Musa (as), kayayı kuyunun ağzından tek başına kaldırdı, su çekti ve kadınların koyunlarını suladı Sonra tekrar kayayı yerine koydu Bu kayayı ancak on kişi kaldırabilirdi Musa (as) ise, on kişinin halledebileceği bu isleri tek basına halletmişti Kızlar babalarına gidip Hz Musa'yı ve yaptığı iyiliği anlattılar Kur'an-ı Kerim'de kıssa söyle devam ediyor: