.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    hz.musanın hayatı

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    hz.musanın hayatı Empty hz.musanın hayatı

    Mesaj  AsiRuH Perş. Mayıs 07, 2009 10:54 pm

    Hz. musanın hayatı

    H Z MUSA AS



    Allah Teâlâ'nın, dört büyük kitaptan biri olan Tevrat'ı verdiği ve yeryüzünde dinini tebliğ edip, hakim kılması için gönderdiği Ulu'l-Azm* peygamberlerden biri Hz İbrahim (as)'in soyundan olup, israiloğullarının akidelerini ıslah etmek ve onları Allah Teâlâ'nın dilediği nizama kavuşturmakla görevlendirilmişti Küfürle mücadelesi Kur'ân-ı Kerim'de uzun uzun anlatılmaktadır

    Hz Adem (as)'den, Resulullah (sas)'e kadar pek çok peygamber gelmiştir Bu peygamberler, gönderildikleri kavimleri, Allah Teâlâ'ya iman etmeye çağırmışlar; bu yolda kâfirlerle savaşmışlar, yaşadıkları diyarlardan çıkarılmışlar; ezilmişler, hor görülmüşler ve hatta öldürülmüşlerdir

    Mûsa (as) da, Allah Teâlâ tarafından israiloğulları'na gönderilmiş bir resul idi O da tıpkı kendisinden önce gönderilmiş olan peygamberler gibi kavmini Allah'a iman etmeye çağırdı Kavmine zulmeden ve ilâhlık iddiasında bulunan Firavuna karşı tevhit yolunda mücahede etti Bu uğurda, bütün peygamberlerin karşısına çıkan güçlükler, onun da karşısına çıktı Doğup büyüdüğü diyardan çıkarıldı, kâfirler tarafından öldürülmek gayesiyle kovalandı Allah Teâla Kur'ân-ı Kerim'de bir ayette Hz Mûsa (as)'dan söyle bahsediyor: "Kur'ân'da Musa'yı da an Çünkü o ihlâs sahibi idi ve israiloğulları'na gönderilmiş bir peygamber idi"(Meryem, 19/51)

    Hz Musa (as)'nın Firavun ile olan kıssası, Kuran'ın bazı sûrelerinde çeşitli üslûplarda ve teferruatlı olarak anlatılmıştır Firavun ve ordusunun Kızıldeniz'de boğulmaları olayından sonra, israiloğulları ile ilgili kıssasına da genişçe yer verilmiştir

    Musa (as)'nın Firavun ile olan mücadelesi, bir şahsın bir kralla, bir peygamberin sadece büyük bir zorba ile olan mücadelesinden ibaret değildir Bilâkis bu hak ile bâtıl'ın çatışması, Rahman'ın ordusu ile şeytanın ordusunun kaçınılmaz savaşıdır Aslında hak ile batıl arasındaki bu savaş, insanoğlunun yaratılışından, insanları ıslah etmek üzere nebîler ve resullerin hayat sahnesine çıkmasından beri devam ede gelmektedir

    Sapıklık ve batıl, daima iblis ve onun ordusu tarafından temsil edilmiş, imana, tevhide, peygamberliğe, kısaca Hakka sürekli meydan okumuştur Fakat kazanan daima Hak olmuştur Allah Teâlâ söyle buyuruyor: "Muhakkak ki Biz peygamberlerimizi ve iman edenleri hem dünya hayatında, hem de meleklerin şahid olacağı günde muzaffer kılacağız" (el-Mü'min, 40/51)

    Hz Musa (as)'da gönderildiği kavmi cehalet ve sapıklık içerisinde buldu Onları Hakka davet etti, yurdundan çıkarıldı, savaştı ve sonunda Allah Teâlâ'nın izniyle kazandı

    Hz Musa (as)'nın Nesebi, Doğumu ve Hayatı

    Musa (as)'nin babası, imran'dır Onun babası Yahser, onun da babası Kahes'dir Nesebi Yakub (as)'a ulaşır; ki, onun babası Hz ishak (as), onun da babası Hz İbrahim (as)'dır Musa (as)'nın yanında gördüğümüz Harun (as) onun kardeşidir Allah Teâla, Musa (as)'yi Firavuna, imana davet için gönderdiğinde, Hz Harun (as)'u da ona yardımcı olarak seçmiş ve görevlendirmişti Hz Musa (as) Allah Teâla'ya söyle dua ederek, kardeşi Harun (as)'u kendisine yardımcı yapmasını istemişti: "Bir de bana ehlimden bir vezir, (yardımcı) ver Kardeşim Harun'u (ver)" (Tâhâ, 20/29-30)

    Hz Musa (as), Mısır'ın çok zor günler yaşadığı bir dönemde doğdu Bu sırada, ilâhlık iddialarında bulunarak haddi aşan Firavun, israiloğulları halkına dayanılamayacak eziyetlerde bulunuyor, bu insanları zulümle kasıp kavuruyordu israiloğulları, Kıpt kavminin muamelelerinden ve krallarının ağır baskılarından bıkmışlardı Mısır'da yaşamanın bir tadı kalmadığını biliyor ve dedelerinin yurdu olan Kenan illerine gitmek istiyorlardı Ama onlardan her isinde istifade eden Firavun, yakalarını bir türlü bırakmak istemiyordu Onlara zulmün en akla gelmeyecek olanını yaptı Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de; "Biz sana Musa ve Firavun'un mühim haberlerinden, iman edecek bir kavim için, gerçek olarak okuyacağız Çünkü Firavun o yerde (Mısır'da) başkaldırmış ve ahalisini parçalara bölüp, kendisine bağlamıştı" (el-Kasas, 28/3-4) buyuruluyor

    Firavun, saltanatı sırasında israiloğullarına çok kötü eziyetlerde bulundu; onları köle yaptı, en çirkin ve adî islerde çalıstırdı Allah Teâlâ, israiloğullarını bu sıkıntıdan, azgın Firavunun şerrinden, zulüm ve taşkınlıklarından kurtarmak için Hz Musa (as)'yi gönderdi

    Sa'lebî, Kısas-ı Enbiya'sında imam Suddî'den; Firavun'un bir rüya gördüğünü, korkup kederlendiğini naklediyor Rüyasında Kudüs tarafından gelen bir ateş gördü Bu ateş, Mısır'a kadar uzanıp, Firavunun evlerini yaktı Fakat sadece Kıpti'lere zarar verdi, israiloğulları ise kurtuldular Uyanınca hemen kâhin ve müneccimlerden rüyayı tabir etmelerini istedi Onlar dediler ki; "israiloğulları içinden bir çocuk dünyaya gelecek, Mısırlıların helâkına ve senin krallığının yok olmasına sebep olacak Doğacağı zaman da iyice yaklaştı"

    Bu haber üzerine telâşlanan Firavun, israiloğulların'dan doğan bütün erkek çocukların öldürülmesini emretti Kur'ân-ı Kerim'de bu olay söyle anlatılıyor: "Firavun, memleketin başına geçti ve halkı fırkalara ayırdı içlerinden bir topluluğu güçsüz bularak onların oğullarını boğazlıyor, kadınları sağ bırakıyordu Çünkü o bozguncunun biriydi" (el-Kasas 28/4)

    israiloğulları arasında is yapabilecek insanların azalması üzerine Kıptîlerin ileri gelenleri Firavun'a giderek, "Eğer böyle öldürmeye devam ederseniz, ileride bizim işlerimizi yapacak kimse bulamayacağız" dediler Firavun da erkek çocukların bir sene öldürülmesini, bir sene de öldürülmemesini emretti Erkek çocukların öldürülmediği sene Harun (as) doğdu Öldürüldükleri sene ise Musa (as)

    Musa (as) doğunca, annesi çok üzüldü Allah Teâlâ ona korkmamasını, üzülmemesini vahyetti Kalbine bir rahatlık verdi Bu, Kuran'da söyle anlatılıyor: "Musa'nın annesine: "Çocuğu emzir, başına geleceklerden korktuğun zaman onu suya (Nil'e) bırak Korkma, üzülme Biz şüphesiz onu sana döndüreceğiz ve peygamber yapacağız" diye bildirmiştik" (el-Kasas, 28/7)

    Musa (as)'nın annesi de ilham edileni yaptı ve yavrusunu bir muhafaza içerisinde suya bıraktı Ablasına da, "Onu izle" dedi Musa (as)'yi taşıyan sandık, Allah'ın izniyle dalgalarla sürüklenerek, Firavun'un sarayına ulaştı Yıkanmakta olan cariyeler, sandığı bulup Firavun'un karısına götürdüler Allah Teâlâ, Firavun'un karısı Asiye'nin kalbine bu çocuğun sevgisini koydu Firavun çocuğu görünce öldürmek istedi Ancak Asiye, çocuğu kendisine vermesini istedi Çünkü hiç çocukları olmuyordu Kur'an-ı Kerim, bunu söyle anlatıyor: "Firavun'un karısı: Benim de senin de gözün aydın olsun! Onu öldürmeyiniz, belki bize faydalı olur, yahut onu oğul ediniriz" dedi Aslında işin farkında değillerdi" (el-Kasas, 28/9)

    Hz Musa (as) acıkınca onu emzirmek icab etti Fakat o kimseden süt emmek istemiyordu Allah Teâlâ, bunu söyle zikrediyor: "Önceden, süt annelerinin memesini kabul etmemesini sağladık Musa'nın ablası; "size, sizin adınıza ona bakacak, iyi davranacak bir ev halkını tavsiye edeyim mi?" dedi Böylece onu, annesinin gözü aydın olsun diye, ona geri çevirdik Fakat çoğu bilmezler" (el-Kasas, 28/12-13)

    Musa (as) böylece annesine dönmüş oldu Üstelik Firavunun sarayında büyüdü Firavun ailesinin sevgisini kazandı Allah Teâlâ söyle buyuruyor: "Musa erginlik çağına gelip olgunlaşınca ona hikmet ve ilim verdik iyi davrananları böyle mükâfatlandırırız" (el-Kasas, 28/14)

    Yetişip delikanlılık çağına gelen Musa (as) bir gün şehre indi Öğle üzeriydi Dükkanlar kapalıydı ve halk evlerinde istirahat ediyordu Kur'ân-ı Kerim'de, şehirde geçen hadise söyle anlatılıyor; "Musa, halkının haberi olmadığı bir zamanda şehre indi Biri kendi adamlarından, diğeri de düşmanı olan iki adamı dövüşür buldu Kendi tarafından olan kimse, düşmanına karşı ondan yardım istedi Musa, onun düşmanına bir yumruk vurdu, ölümüne sebep oldu "Bu şeytanın işidir; çünkü o apaçık saptıran bir düşmandır" dedi Musa, "Rabbim! doğrusu kendime yazık ettim, beni bağışla" dedi Allah da onu bağışladı O, şüphesiz bağışlayandır, merhamet edendir Musa; "Rabbim! Bana verdiğin nimete and olsun ki, suçlulara asla yardımcı olmayacağım " dedi şehirde, korku içinde, etrafı gözeterek sabahladı Dün kendisinden yardim isteyen kimse, bağırarak ondan yine yardım istiyordu Musa ona: "Doğrusu sen besbelli bir azgınsın " dedi Musa, ikisinin de düşmanı olan kimseyi yakalamak isteyince: "Ey Musa! Dün bir cana kıydığın gibi bana da mı kıymak istiyorsun? Sen islah edenlerden değil, ancak yeryüzünde bir zorba olmak istiyorsun"dedi" (el-Kasas, 28/15-19)

    israillinin, olayı ağzından kaçırması üzerine, bütün halk Musa (as)'nın Mısırlıyı öldürmüş olduğunu öğrendi Daha sonra bir adam koşarak geldi ve kendisini öldüreceklerini söyledi

    "Musa korku içinde çevresini gözetleyerek oradan çıktı Rabbim! Beni zalim milletten kurtar" dedi Medyen e doğru yöneldiğinde: "Rabbim in bana doğru yolu göstereceğini umarım ", dedi" (el-Kasas; 28/21-22)

    Musa (as) böylece yurdundan uzaklaştı Yanına yiyecek hiç bir şey de almamıştı Tam sekiz günlük yolu, ağaç yaprakları yiyerek aştı Mısır ile Medyen arası sekiz günlük bir mesafedir Allah Teâlâ'nın bu seçkin kulu, aç ve bitap düşmüş olarak bu uzun mesafeyi kat etti ve nihayet Medyen'e ulaştı Kur'ân-i Kerim'de kıssa şöyle devam ediyor:

    "Medyen suyuna geldiğinde, davarlarını sulayan bir insan topluluğu buldu Onlardan başka, hayvanlarını sudan alıkoyan iki kadın gördü Onlara: "Derdiniz nedir?"dedi "Çobanlar ayrılana kadar biz sulamayız Babamız çok yaşlıdır (onun için bu işi biz yapıyoruz) " dediler Musa onların davarlarını suladı Sonra gölgeye çekildi: "Rabbim! Doğrusu bana indireceğin hayra muhtacım" dedi" (el-Kasas, 28/23-24)

    İbn-i Kesir, El-Bidaye ve'n-Nihaye'de bu olayı söyle anlatıyor: "Medyen suyunda çobanlar koyunları suladıktan sonra, kuyunun ağzına büyük bir kaya koyarlardı Bu iki kadın da artan sularla koyunlarını sulamaya çalışırlardı Musa (as), kayayı kuyunun ağzından tek başına kaldırdı, su çekti ve kadınların koyunlarını suladı Sonra tekrar kayayı yerine koydu Bu kayayı ancak on kişi kaldırabilirdi Musa (as) ise, on kişinin halledebileceği bu isleri tek basına halletmişti Kızlar babalarına gidip Hz Musa'yı ve yaptığı iyiliği anlattılar Kur'an-ı Kerim'de kıssa söyle devam ediyor:
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    hz.musanın hayatı Empty Geri: hz.musanın hayatı

    Mesaj  AsiRuH Perş. Mayıs 07, 2009 10:55 pm

    Hz Şuayb (as)'in kızıyla nikâhlandıktan sonra Musa (as), Medyen'de kalıp, hanımının mehri olmak üzere on yıl koyun güttü Bir rivayete göre, Peygamberimize tam olarak ne kadar çalıştığı sorulmuş; o da on sene olduğunu buyurmuştur Buradan anlaşıldığı üzere, tam on yıl çobanlık yapmıştır

    Hz Musa (as) ya Peygamberliğinin Bildirilmesi

    Musa (as) Medyen'de on sene kalıp mehrini tamamladıktan sonra, Mısır'a dönmeye karar verdi Ailesiyle birlikte yola koyuldu Karanlık ve soğuk bir gecede yolu şaşırdı ve dağ geçidinin yolunu bir türlü bulamadı Çakmak tasıyla bir şeyler tutuşturmaya çalıştı, başaramadı Soğuk iyice şiddetlendi Karısı da hamileydi ve doğum zamanı da yaklaşmıştı Musa (as) ve ailesinin gerçekten yardıma ihtiyacı vardı Kur'an-ı Kerim'de, bu olay şöyle anlatılıyor: "Musa, süreyi doldurunca ailesiyle birlikte yola çıktı Tur tarafından bir ateş gördü Ailesine: "Durunuz, ben bir ateş gördüm; belki oradan size bir haber veya tutuşmuş, bir odun getiririm de ısınabilirsiniz" dedi Oraya gelince, kutlu yerdeki vadinin sağ yanındaki ağaç cihetinden: "Ey Musa! şüphesiz ben âlemlerin Rabbi olan Allah'ım " diye seslenildi "Değneğini at!" Musa, değneğin yılan gibi hareketler yaptığını görünce, dönüp arkasına bakmadan kaçtı "Ey Musa! Dön, gel Korkma şüphesiz güvende olanlardansın" denildi "Elini koynuna koy, lekesiz, bembeyaz çıksın Korkudan açılan kollarını kendine çek! Bu ikisi Firavun ve erkânına karşı Rabbinin iki delîlidir Doğrusu onlar yoldan çıkmış bir millettir" denildi Musa: "Rabbim! Doğrusu ben onlardan bir cana kıydım Beni öldürmelerinden korkarım Kardeşim Harun'un dili benimkinden daha düzgündür Onu, beni destekleyen bir yardımcı olarak benimle gönder, çünkü beni yalanlamalarından korkarım" dedi, Allah: "Seni kardeşinle destekleyeceğiz, ikinize bir kudret vereceğiz ki, onlar size el uzatamayacaklardır Ayetlerimizle ikiniz ve ikinize uyanlar üstün geleceklerdir" dedi" (el-Kasas, 28/29-35)

    Tâhâ sûresinin ilk ayetlerinde, Allah Teâlâ ile Musa (as) arasında geçen konuşma, daha ayrıntılı bir şekilde verilir su ayetler Allah Teâlâ'nın Musa (as)'yi rasul olarak görevlendirdiği zamanın anlaşılmasında yardımcı oluyor: "Ben seni seçtim, artık vahyolunanı dinle şüphesiz ben Allah'ım Benden başka ilâh yoktur Bana kulluk et, Beni anmak için namaz kıl!" (Tâhâ, 20/13-14)

    Ve daha sonra Allah Teâlâ, Musa (as)'ya söyle buyuruyor: "Firavun'a gidin; doğrusu o azmıştır Ona yumuşak söz söyleyin, belki öğüt dinler veya korkar" (Tâhâ, 20/43-44)

    Allah Teâlâ'nın, Musa (as)'ya bunu emretmesinden sonra, Musa (as) ile Firavun arasında amansız bir mücadele de başlamış oluyordu Hak ile bâtıl'ın amansız savaşı Bütün peygamberlerin birbirlerine miras bıraktıkları tevhit mücadelesi

    Hz Musa (as), Allah Teâlâ'nın bu emriyle Firavun'a gitti Onu güzellikle Allah'a iman etmeye davet etti: "Musa: Ey Firavun! Ben âlemlerin Rabbinin peygamberiyim! Bana Allah'a karşı ancak gerçeği söylemek yaraşır Size Rabbinizden bir mucize getirdim, israiloğulları'nı benimle beraber salıver" (el-A'raf, 7/104-105)

    "Firavun: "Musa! Rabbiniz kimdir?" dedi Musa: "Rabbimiz, her şeye ayrı bir özellik veren, sonra doğru yola eriştirendir" dedi" (Tâhâ 20/49-50)

    Firavun, bu davete icabet etmedi ve direndi Musa (as)'yi zindana atmakla tehdit etti Musa (as)'da Firavun'a, belki iman eder diyerek, ispat edici bir delil getirmek istedi Asasını yere attı, kocaman bir yılan oldu Elini koynuna sokup çıkardı, gözleri kamaştıran bir güneş parçası oluverdi Musa (as)'nın gösterdiği bu mucizeler karşısında Firavun gerçekten korkmuştu Bunun üzerine o da sihirbazlarını toplayıp, Musa'yı mağlup etmeyi kararlaştırdı Ülkesindeki bütün ünlü sihirbazları çağırttı ve onlardan Musa (as)'nın yaptıklarından daha büyük bir sihir yapmalarını istedi Onlarda hazırlandılar ve bir gün kararlaştırdılar O gün gelince de halkın gözleri önünde Musa (as) ile yarışmaya başladılar

    "Sihirbazlar: "Ey Musa! Marifetini ya sen ortaya koy veya biz koyalım" dediler Musa: "Siz koyun"dedi Sihirbazlar marifetlerini ortaya koyunca, insanların gözlerini sihirlediler ve onları ürküttüler, büyük bir sihir yapılar Biz de Musa'ya: "Asanı koyuver" dedik o da koyuverdi Hemen onların uydurduklarını yutmaya başladı Hak tahakkuk etti Onların yaptıkları boşa gitti iste orada yenildiler, küçük düştüler Sihirbazlar secdeye kapanıp: "Âlemlerin Rabbine, Musa ve Harun'un Rabbine inandık" dediler" (el-A'râf, 7/115-122)

    Sihirbazların iman etmeleri, Firavun'u çok kızdırdı Onları öldürmekle tehdit etti iste küfür, acizliğini bu olayla bir kere daha ortaya koymuş oldu

    Gelişen bu olaylar, Firavun'u yola getireceği yerde, onu daha çok azdırdı Ve Musa (as) ile kavmini ortadan kaldırmadıkça rahata kavuşamayacağına inanıp, bu arzusunu yerine getirmeye çalıştı Musa (as), Firavun ve kavmini, imana çağırmaya devam etti Firavun inkâr ettikçe, Allah Teâlâ onun kavmine tufan, çekirge, haşarat, kurbağa, kan gibi çeşitli azaplar gönderdi Ancak bunların hiç biri, Firavun ve kavmini yola getirmedi

    Firavun, küfür ve inadında, ısrar ve Musa (as)'nin davetine de icabet etmemeye devam etti Allah Teâlâ, Musa (as)'ya israiloğullarını bir gece Mısır'dan çıkarıp Filistin diyarına götürmesini vahyetti Bir gece Musa ve kavmi şehirden çıkıp, Süveyş halici boyunca Kızıldeniz'e yöneldiler Firavun şehirde israiloğullarından hiç bir iz göremeyince, kaçtıklarını anladı ve bütün ordusunu seferber ederek, peşlerine düştü Firavun ordusunun çok kalabalık olduğu rivayet edilmektedir Firavun iki gün sonra israiloğullarına yetişti israiloğullarının önlerinde geçilmesi mümkün olmayan bir deniz arkalarında kocaman bir ordu vardı israiloğulları "Yakalandık yâ Musa" diye yakınmaya başladılar Kur'ân-i Kerim'de olay şöyle anlatılıyor: "Musa: "Hayır, Rabbim benimle beraberdir, bana elbette yol gösterecektir"dedi Bunun üzerine Biz Musa ya: "Değneğinle denize vur" diye vahyettik Hemen deniz ikiye ayrıldı, her parçası yüce bir dağ gibiydi iste oraya geridekileri de yaklaştırdık Musa ve beraberinde bulunanların hepsini kurtardık" (es-şuara, 26/62-65)

    "Firavun, ordusuyla onları takip etti Deniz de onları içine alıverdi Hem de ne alış!" (Tâhâ, 20/78)

    Kur'an-ı Kerim'de Allah Teâlâ, bir zâlimin, kâfirin sonunu böyle anlatıyor; ve bir kavmi nasıl kurtardığını da iste Hak, Bâtıl'ın tepesine böyle inip, onu ortadan kaldırabiliyor

    Firavun ordusu, bir tek kişi kalmamacasına yok oldu Firavun ise, ölümün geldiğini anlayınca iman ettiğini açıkladı: "Firavun boğulacağı anda: "israiloğullarının inandığından başka tanrı olmadığına inandım, artık ben de ona teslim olanlardanım" dedi Ona: "şimdi mi (inandın)? Daha önce başkaldırmış ve bozgunculuk etmiştin"dendi" (Yunus, 10/90, 91)

    Bu olaydan sonra Allah Teâlâ, Hz Musa (as)'ya kavmiyle birlikte Beyti Makdis'e yönelmelerini emretti Yola koyuldular Çölde su bulamayıp, şiddetli bir susuzluğa kapıldılar Gelip Musa (as)'a sitem ve şikayette bulundular Allah, Musa (as)'a, âsâsını taşa vurmasını emretti Vurunca taşın oniki yerinden su fışkırdı Her Yahudi kabilesine bir göze düşüyordu Onlar bu gözelerden kana kana içtiler, susuzluklarını giderdiler Allah Teâlâ israiloğullarına, gökten kudret helvası ve bıldırcın eti de gönderdi Fakat israiloğullarının o ikiyüzlülükleri, bütün bu nimetlere rağmen, kendini burada da ortaya çıkardı Bir tek yemekle yetinemeyeceklerini söylediler: "Ey Musa! Bir çeşit yemeğe dayanamayacagız Bizim için Rabbine yalvar da, bize yerin bitirdiği sebze, kabak, sarmısak, mercimek ve soğan yetiştirsin" demiştiniz de, "hayırlı olanı daha düşük şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz? Bir şehre inin, orada şüphesiz istediğiniz vardır" demişti" (el-Bakara, 2/61)

    Sonra Allah Teâlâ Hz Musa'ya, Filistin'e gitmeyi emretti Orada Heysanilerin kalıntıları ve Kenanlılardan meydana gelen zalim bir topluluk ile karşılaştılar Musa (as) kavmine, buraya girip bu zalimlerle savaşmalarını, ve onları bu mukaddes beldeden çıkarmalarını emretti Fakat, israiloğulları buna cesaret edemedi: "Ey Musa! "Onlar orada oldukça biz asla oraya girmeyeceğiz Sen ve Rabbin gidin savaşın, doğrusu biz burada oturacağız" demişlerdi" (el-Maide, 5/24)

    Çünkü israiloğulları, Firavun ülkesinde zillet ve adiliğe, aşağılanmaya alışmışlardı Onlar için bazı değerleri ele geçirmek için savaşmak, bir manâ taşımıyordu Allah'da onları Tih çölüne attı ve yollarını şaşırttı Kavmine söz geçiremediğinden yakınan Musa'ya, Allah Teâlâ: "Orası onlara kırk yıl haram kılındı Yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar Sen, yoldan çıkmış bir millet için tasalanma" dedi" (el-Maide, 5/26)

    Zamanla, bu zillet içinde yasayan nesil, yerini hürriyetle yetişen ve izzetle yasayan bir nesile terk etti Bunlar da bir müddet sonra Arz-i Mukaddes'e girmeye muvaffak oldular

    israiloğulları, bu kırk yıl içinde çok çeşitli sapıklıklarda bulundular Hz Musa'nın Tur dağında kırk gün geçirdiği bir zamanda, Sâmirî isimli bir şahsın imal ettiği ve "iste sizin de Musa'nın da tanrısı" dediği altından bir buzağıya tapmaya başladılar Musa (as) döndüğünde onları buzağıya tapınır görünce çok üzüldü Harun (as)'a çıkıştı israiloğullarını buzağıya tapınmaktan vazgeçirmeye çalıştı israiloğulları ise, her fırsatta iki yüzlülüklerini sergilediler (Sâmirî olayı bak Daha fazla bilgi için bk Sâmirî mad) Musa (as), hayatı boyunca tevhid yolunda mücadele etti Bu uğurda pek çok eziyetle karşılaştı Yurdundan çıkarıldı, ölümle tehdit edildi ve etrafında kendisiyle beraber, inanan pek az insan bulabildi

    Musa (as), Tih çölünde, Harun (as)'dan sonra öldü israiloğullarını Arz-i Mukaddes'e sokamadı Öldüğünde yüz yirmi yaşında idi Buhârî, onun ölümü ile ilgili olarak şunları rivayet ediyor: "Ölüm meleği geldiğinde, Musa (as) onun yüzüne dikkatle baktı Canını almaya gelen Azrail (as) korktu ve gözü karardı Sonra: "Yarabbi, beni bir kuluna gönderdin ki, ölmek istemiyor" diye tazarru eyledi Allah Teâlâ, o hali üzerinden kaldırarak, tekrar Musa'ya gönderdi: "Söyle, sayılı olmak şartıyla istediği kadar yaşasın" Hz Musa: "Yarabbi, sonra ne olacak?" dedi "Öleceksin" buyuruldu "Öyle ise ölüm simdi gelsin" niyazında bulundu Sonra Allah Teâlâ'dan, kendisini bir taş atımı Beyti Makdis'e yaklaştırmasını, orada ölmesini ve oraya gömülmesini istedi Ebu Hureyre (ra) söyle diyor: "Rasulullah (sas): "Eğer ben sizinle beraber orada bulunsaydım, onun yol kenarında ve kızıl bir kum tepesinin yanında bulunan kabrini size gösterirdim" buyurdu"

      Forum Saati C.tesi Kas. 16, 2024 11:42 pm