Sürekli çekilen ağrıların ciddi hastalık belirtisi olabileceği ortaya çıktı…
Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Algoloji Bilim
Dalı Başkanı Prof. Dr. Bilge Karslı, 6 ay ve daha uzun süre ağrı
çekip tedavi almayan kişilerde kalp, solunum, kas ve ruhsal
sistemde bir takım bozukluklar ortaya çıktığını bildirdi.
Prof. Dr. Bilge Karslı, Algoloji Bilim Dalı’nda kanser ağrıları,
bel, boyun, baş, zona ve ameliyat sonrası ağrılar üzerine
çalışıldığını ifade etti. Ağrının ‘’subjektif”
bir durum olduğunu belirten Karslı, kişilerin hissettikleri ağrıyı
tansiyon ve nabızda olduğu gibi sayısal olarak belirlemenin
mümkün olmadığına dikkati çekti.
Hastanın çektiği ağrının boyutunu tespit edebilmek için
kişilerden ağrılarına 1 ile 10 arasında değişen bir rakam vermelerini
istediklerini anlatan Prof. Dr. Karslı, ”Hasta tedavinin ilk
aşamalarında ağrısı için 7-8 rakamını verirken bunu 2-3′e
düşürdüğümüzde, tedavinin başarılı olduğunu
söyleyebiliyoruz” dedi.
Prof. Dr. Bilge Karslı, yapılan bilimsel araştırmaların ağrı
hafızasının anne karnında gelişmeye başladığını gösterdiğini
söyledi. Kişilerin ağrıya verdikleri tepkinin bununla ilişkili
olduğunun sanıldığını ifade eden Karslı, şöyle konuştu:
”Ağrı, kişilerin geçmişteki deneyimleriyle ilişkili, hoş
olmayan bir durumdur. Elle tutulabilir değildir ve kişiden kişiye
değişir. Anne karnında ağrıyla ilgili hafızanın oluştuğu biliniyor.
Anne karnında oluşan ağrı hafızasının, kişinin tüm hayatında
etkili olduğu, bunun da kimilerinin yüksek derecede ağrıya yanıt
vermezken, kimisinin küçük ağrılara dahi şiddetli
tepki vermesiyle görülebildiğini
söyleyebiliriz.”Bilge Karslı, kişide ağrı yakınması
bulunması halinde mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini, Algoloji Bilim
Dalı’nda ağrı seviyesini aşağı çekip kişinin yaşam
kalitesini yükseltmeye yönelik çalıştıklarını anlattı.
SÜREKLİ AĞRI HASTALIK BELİRTİSİ
Ağrıların tedavisine yönelik toplumdaki bilincin gün
geçtikçe arttığını vurgulayan Karslı, ağrı kesici
kullanımının ise halen kontrolsüz olduğuna işaret etti. Karslı,
sözlerini şöyle sürdürdü:
”Halbuki bu konuda da düzenli ve kontrollü ilaç
kullanımı gerekiyor. Kişinin bir problemi varsa, ilgili hekime
başvurup, düzenli bir tedavi alıp, bütün bir yaşama bu
tedaviyi yayması gerekiyor. Ağrı olduğunda kontrolsüz şekilde
ilaç almaktansa, düzenli bir ağrı tedavisi yapılıp ondan
sonra ilaç tedavisine başvurmak, ilaçların yan
etkilerinden korunmak için de çok önemli.”
Sürekli ağrının ise mutlaka bir hastalığın belirtisi olduğuna
değinen Bilge Karslı, kronik ağrı için 3 ile 6 ay arasında
değişen süreleri dikkate aldıklarını söyledi. Karslı,
”Hastalar 6 ay ve daha uzun süre ağrı çekip tedavi
almadıkları takdirde, kalp, solunum, kas ve ruhsal sistemde bir takım
bozukluklar ortaya çıkıyor” dedi.
Uzun süreli ağrı hissedilmesi durumunda zaman kaybedilmemesini
isteyen Prof. Dr. Karslı, ”Başta tek bir ağrı kesici veya tek bir
yöntemle tedavi edebileceğimiz ağrıyı, geç kalındığında 2-3
ilaç daha ekleyip tedavi edebiliyoruz. Bu da hem maliyeti
artırıyor, hem de tedavi süresini uzatıyor” diye konuştu.
Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Algoloji Bilim
Dalı Başkanı Prof. Dr. Bilge Karslı, 6 ay ve daha uzun süre ağrı
çekip tedavi almayan kişilerde kalp, solunum, kas ve ruhsal
sistemde bir takım bozukluklar ortaya çıktığını bildirdi.
Prof. Dr. Bilge Karslı, Algoloji Bilim Dalı’nda kanser ağrıları,
bel, boyun, baş, zona ve ameliyat sonrası ağrılar üzerine
çalışıldığını ifade etti. Ağrının ‘’subjektif”
bir durum olduğunu belirten Karslı, kişilerin hissettikleri ağrıyı
tansiyon ve nabızda olduğu gibi sayısal olarak belirlemenin
mümkün olmadığına dikkati çekti.
Hastanın çektiği ağrının boyutunu tespit edebilmek için
kişilerden ağrılarına 1 ile 10 arasında değişen bir rakam vermelerini
istediklerini anlatan Prof. Dr. Karslı, ”Hasta tedavinin ilk
aşamalarında ağrısı için 7-8 rakamını verirken bunu 2-3′e
düşürdüğümüzde, tedavinin başarılı olduğunu
söyleyebiliyoruz” dedi.
Prof. Dr. Bilge Karslı, yapılan bilimsel araştırmaların ağrı
hafızasının anne karnında gelişmeye başladığını gösterdiğini
söyledi. Kişilerin ağrıya verdikleri tepkinin bununla ilişkili
olduğunun sanıldığını ifade eden Karslı, şöyle konuştu:
”Ağrı, kişilerin geçmişteki deneyimleriyle ilişkili, hoş
olmayan bir durumdur. Elle tutulabilir değildir ve kişiden kişiye
değişir. Anne karnında ağrıyla ilgili hafızanın oluştuğu biliniyor.
Anne karnında oluşan ağrı hafızasının, kişinin tüm hayatında
etkili olduğu, bunun da kimilerinin yüksek derecede ağrıya yanıt
vermezken, kimisinin küçük ağrılara dahi şiddetli
tepki vermesiyle görülebildiğini
söyleyebiliriz.”Bilge Karslı, kişide ağrı yakınması
bulunması halinde mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini, Algoloji Bilim
Dalı’nda ağrı seviyesini aşağı çekip kişinin yaşam
kalitesini yükseltmeye yönelik çalıştıklarını anlattı.
SÜREKLİ AĞRI HASTALIK BELİRTİSİ
Ağrıların tedavisine yönelik toplumdaki bilincin gün
geçtikçe arttığını vurgulayan Karslı, ağrı kesici
kullanımının ise halen kontrolsüz olduğuna işaret etti. Karslı,
sözlerini şöyle sürdürdü:
”Halbuki bu konuda da düzenli ve kontrollü ilaç
kullanımı gerekiyor. Kişinin bir problemi varsa, ilgili hekime
başvurup, düzenli bir tedavi alıp, bütün bir yaşama bu
tedaviyi yayması gerekiyor. Ağrı olduğunda kontrolsüz şekilde
ilaç almaktansa, düzenli bir ağrı tedavisi yapılıp ondan
sonra ilaç tedavisine başvurmak, ilaçların yan
etkilerinden korunmak için de çok önemli.”
Sürekli ağrının ise mutlaka bir hastalığın belirtisi olduğuna
değinen Bilge Karslı, kronik ağrı için 3 ile 6 ay arasında
değişen süreleri dikkate aldıklarını söyledi. Karslı,
”Hastalar 6 ay ve daha uzun süre ağrı çekip tedavi
almadıkları takdirde, kalp, solunum, kas ve ruhsal sistemde bir takım
bozukluklar ortaya çıkıyor” dedi.
Uzun süreli ağrı hissedilmesi durumunda zaman kaybedilmemesini
isteyen Prof. Dr. Karslı, ”Başta tek bir ağrı kesici veya tek bir
yöntemle tedavi edebileceğimiz ağrıyı, geç kalındığında 2-3
ilaç daha ekleyip tedavi edebiliyoruz. Bu da hem maliyeti
artırıyor, hem de tedavi süresini uzatıyor” diye konuştu.