Ağrı
TARİHÇE
Ağrı ilinin tarihi, Paleolitik Çağ�a kadar uzanmaktadır. Daha geç
dönemlerde bu bölge ile Mezopotamya arasında kültürel ilişkiler
olduğunu gösteren Tunç Çağı araç gereçleri bulunmuştur. Ağrı ve
çevresine yerleşen en eski topluluklardan biri Hurrilerdir. M.Ö. 14.
yüzyılda Hititlerin Doğu Anadolu Bölgesi�ndeki etkinliklerini
yitirmeleriyle ortaya çıkan Hurrilerden sonra yöre Urartu, Pers,
Makedon, Roma ve Bizans hâkimiyetine girmiştir. M.S. 7. yy. ortalarında
Arapların eline geçen ve stratejik konumu nedeniyle istilalara uğrayan
Ağrı�yı 11. yüzyılda Selçuklular egemenlikleri altına almışlardır.
Selçukluların aralıklarla süren egemenlikleri Moğol akınlarıyla son
bulmuştur. Sonradan İlhanlılar, Celayirliler, Karakoyunlular,
Akkoyunlular, Safeviler ve Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine
girmiştir. I. Dünya Savaşı�nda Ruslar tarafından işgal edilen bölge,
1921 yılında yapılan Kars Antlaşması ile Türkiye�ye iade edilmiştir.
Nüfus: 437.093 (1990)
İl Trafik No: 04
1650 metre yüksekliğindeki bir yaylada yer alan Ağrı, ismini yanında
heybetle görünen dağdan almaktadır. Türkiye'ye en tepeden
bakabileceğiniz ve doğuya açılan kapısı Ağrı, tarih boyunca çok sayıda
kavim ve medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Ağrı ili, yazın dağcılık ve
doğa yürüyüşüne, kış mevsiminde kayak sporuna elverişli parkurlara
sahip efsanevi dağı ile doğunun turizm merkezleri arasındadır.
İLÇELER:
Ağrı ilinin ilçeleri; Diyadin, Doğubayazıt, Eleşkirt, Hamur, Patnos, Taşlıçay ve Tutak'tır.
Diyadin: Merkez ilçenin doğusunda, Erzurum - İran yolunun 50.
kilometresinde 7 km.lik bir yol ile bu yola bağlanmıştır. Murat nehri
kıyısında yer alan kaplıcaları ile ünlüdür. Diyadin Kaplıcaların suları
cilt, romatizma, adale ağrıları için şifalı sulardır.
Doğubayazıt: İl merkezinin 93 km. doğusunda, Erzurum - İran yolu
üzerindeki İlçenin en önemli tarihi eseri İshak Paşa Sarayı'dır. Balık
Gölü ve Ağrı Dağı yamacındaki Meteor çukuru, ilçenin ilgi çeken diğer
değerleridir.
Eleşkirt: 1998 yılında İlçeye, Güneykaya mevkiinde kayak turizmine yönelik tesisler yaptırılmıştır.
Hamur: İl merkezine 15 km. güneyinde yer alan İlçenin başlıca tarihi
eserleri Selçuklulardan kalma Havaran Kalesi ve Mahmut Paşa Kümbetidir.
Patnos: İlçe Ekonomisine canlılık getirecek sergi, fuar, panayır gibi
etkinlikler yapılmamaktadır. Turizm açısından da art bölgede yer aldığı
için herhangi bir faaliyet yoktur. Aynı zamanda turistlerin
ilgilenebilecekleri yeterli bir tarihi ve doğal güzellikleri
bulunmamaktadır. Mevcut eserler ise doğa ve insan tahribatı nedeniyle
gözle görülebilir özelliklerini kaybetmiştir.
Taşlıçay: Ağrı ilinin orta kısmında bulunan Taşlıçay ilçesinin kuzey ve
güneyinde bulunan 2000 m yükseklikteki dağlar,orta bölümde Murat Vadisi
ile ayrılır.Arazi volkaniktir,en yüksek noktası Güneydeki Aladağ
üzerinde bulunan Koçbaşı tepesidir.
Tutak: Deniz seviyesinden 1535 metre yükseklikteki ilçenin alanı 1562
Km². dir. Yörenin toprakları yüksek yayla karakterinde ve oldukça
engebelidir.
GEZİLECEK YERLER
Ağrı - Ağrı Dağı
Türkiye'nin en büyük dağı olan Ağrı Dağı jeolojik konumu ve Büyük
Tufandan sonra Nuh'un gemisine ev sahipliği yapması dolayısıyla
efsanevi özelliği olan bir dağdır. Kutsal kitaplarda da adı geçen Ağrı
Dağının farklı dillerde bir çok ismi vardır. Başlıcaları, Ararat, Kuh -
i Nuh, Cebel ül Haristir.
Marco Polonun hiç bir zaman çıkılamayacak dediği Dağa ilk tırmanışı,
kayıtlara göre 9 Ekim 1829 yılında Prof. Frederik Von Parat tarafından
gerçekleştirildi. İkinci kış tırmanışı ise ilk tırmanıştan çok sonra 21
Şubat 1970' de Dağcılık Federasyonu eski başkanlarından Dr. Bozkurt
Ergör tarafından gerçekleştirildi. 1980'li yıllarda binlerce dağcı Ağrı
Dağını ziyaret etti. Ağrıya tırmanışa 1990 yılında yasaklandı.1998 de
Dağcılık Federasyonunun bir grup dağcıya izin vermesiyle bu yasak
kaldırıldı.
Yükseklik 5165 m.
Konumu Doğu Anadolu'da İran sınırları yakınında yükselir. (Aras-Murat Nehirleri arası)
Tırmanış Zamanı Tırmanışlar İçin En Uygun Zaman Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarıdır. Kış tırmanışları zorlu ancak zevklidir.
Özellikleri Ağrı dağı(5165 m.), Anadolu Yarımadası ve Avrupa'nın en
yüksek doruğudur. 4000 metreye kadar bazalt daha sonra sonraki
yükseklikte andezit lavlarından oluşarak volkanik bir dağ özellikleri
gösterir. Dağın doruğunda bir örtü buzulu vardır. Doğu yüzünde
Serdarbulak yaylası ve 3896 m. yükseklikteki Küçük Ağrı Dağı yer alır.
Ağrı dağı yüksekliği, buzulları, insanları, değişik yapısal
görünümleri, kar sınırına kadar kaplı otlukları ve dağ çayırları ile
ilginç ve çekici bir görünüme sahiptir.
Ulaşım ve Konaklama Trabzon-Erzurum-Tahran Uluslararası kara yolları
Ağrı eteklerini dolanarak İran'a uzanır. Ankara-Erzurum arasında
düzenli olarak hava, demir ve karayolu bağlantısı mevcuttur.
Dağa en yakın merkez Doğubeyazıt'tır. Buraya Ağrı ve Erzurum'dan
ulaşmak mümkündür. Kent ve çevresinde konaklama ve lokanta tesisleri
vardır.
Tırmanışlar
Malzemeler Krampon, İp (11 mm), Buz Kazması, Emniyet Malzemeleri (Perlon, Buz Burgusu vb)
Yaz çıkışlarında (-5, -10 ºC'ye) dayanaklı uyku tulumu, anorak,
rüzgarlık, diğer kamp malzemeleri ile gerekli ihtiyaçlar, Dağcıların
çıkışları izne tabi olan Ağrı ve Küçük Ağrı dağlarına tırmanışlarında
şu noktalarından hareket etmeleri zorunludur.
* Ağrı dağına çıkışlar Doğubeyazıt - Topçatan köyü - Eli Çiftliği
güzergahından olmak şartıyla yalnızca dağın Doğubeyazıt sınırları
içinde kalan cephesinden yapılmaktadır.
* Küçük Ağrı Dağına ise yalnızca kuzeybatı güzergahından çıkış
yapılmaktadır. Ağrı Dağı doruğuna tırmanmak için haberleşme, taşıma
güvenlik ve tırmanma açısından en rahat ve sık kullanılan rota güney
rotasıdır.
* Doğubeyazıt'ta konaklayan dağcılar tırmanış için gerekli hazırlıkları
burada tamamla¤¤¤¤¤ oto mobil ile Eli köyüne ulaşırlar. Burada su
ikmali yapıldıktan sonra 7-8 saatlik bir yürüyüşle 2800 m.
yükseklikteki ilk kamp yerine varılır ve burada geceleme yapılır. 2.
gün 4-6 saatlik bir tırmanışla 4200 m. dolaylarında ikinci kamp yerine
ulaşılır. Doruk tırmanışı için krampon, buz kayması ve ip alınması
zorunludur. 8-10 saatlik tırmanışla doruğa ulaşılır ve birinci kamp
yeri olan 2800 m. ye dönüş yapılır.
Ağrı - Bubi Dağı
Doğu Anadolu Bölgesi, Ağrı ili sınırları içinde yer alan Kayak Merkezi
Ağrı şehir merkezine 18 km. mesafedeki Bubi dağında kurulmuştur.
Ulaşım: Ankara ve İstanbul'dan haftanın belirli günlerinde uçak
seferleri bulunmaktadır. 18 km. uzaklığındaki şehir merkezine ulaşım,
özel araçlarla mümkündür.
Coğrafya: Karasal iklimin hüküm sürdüğü kayak merkezinde kayak için en
uygun sezon Aralık-Nisan aylarıdır. Alpin Çayırlarla kaplı merkezde,
kayak mevsiminde kar yüksekliği 1-2 metreyi bulmaktadır.
Konaklama ve Diğer Hizmetler: Ağrı il Özel İdare Müdürlüğüne ait bir
kayak evi hizmete girmiştir. Merkezde 60 kişilik bir kafeterya
bulunmaktadır.
Mekanik Tesisler ve Pistler: Kayak Merkezinde uzunluğu 1227 m. olan 600
kişi/saat kapasiteli teleski hizmet vermektedir. Ayrıca Ağrı'ya 45 km.,
Eleşkirt ilçesine 4 km. uzaklıkta, 4 kişilik iskemleli sökülebilir
telesiyej tesisi daha yapılmıştır. Tesis uzunluğu 1650 m olup
kapasitesi. 1000 kişi/saattir.
Ağrı Dağı
Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı (5165 m.) eskiden beri
bilginlerin, dağcıların, serüvencilerin ilgisini çekmiş ve birçok
hikaye, türkü ve efsaneye konu olmuştur.
İncil ve Tevrat'ta da adı geçen dağa, turizm açısından önemli bir konum
kazandıran yaygın inanca göre; Nuh Peygamber zamanında yeryüzünü
kötülükler kaplamıştır. İnsanlara bir ders vermek amacı ile Tanrı,
Nuh'a bir gemi yapmasını emreder. 300 arşın boyunda, 50 arşın
genişliğinde ve 30 arşın yüksekliğinde yapılacak gemiye, Nuh Peygamber,
eşi, oğulları, oğullarının eşleri ile birlikte yeryüzünde bulunan bütün
canlı türlerinden 7 erkek, 7 dişi, sürüngenlerden 2 erkek, 2 dişi,
yeterli yiyecek de alarak binecektir. Nuh Peygamber, Tanrının emri
doğrultusunda gemiyi yapar ve canlılarla beraber gemiye girer. 7 gün
sonra 40 gün 40 gece süren tufan sonucunda gemidekilerin dışında kalan
tüm canlılar yok olur. Suların çekilmesi ile gemi, Ağrı Dağı'na oturur
ve içindeki canlılar sevinçle gemiden ayrılarak yeryüzüne dağılır. Bu;
yönüyle dini açıdan çok özel olan dağ, düz bir arazide aniden
yeryüzünden göğe doğru yükselen heybetli görünümü, yazın bile karlı
dorukları, bitki örtüsü ve barındırdığı hayvan türleri ile
etkileyicidir.
Nuh'un Gemisinin İzi
Türkiye-İran transit yoluna 3.5 km. uzaklıkta, Ağrı Dağı'nın güneyinde
Telçeker ile Meşar köyleri arasında yer alan doğal bir anıttır. Bu anıt
gemiye benzer bir siluettedir. Başta Amerikalı araştırmacı James Irwin
olmak üzere birçok araştırmacı büyük tufandan sonra Nuh'un gemisinin
buraya oturduğu yönündeki iddiaları araştırmak üzere kutsal geminin
kalıntılarını bulmak için 1983 yılından itibaren çalışmalara
girişmişlerdir. Kültür Bakanlığı gemi kütlesine benzeyen bu
jeomorfolojik yapının "Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı"
özelliği taşıması münasebetiyle 1987'de 3657 sayılı kararı ile burayı
doğal SİT alanı ilan etmiştir.
Meteor Çukuru
Alaska'daki meteor çukurundan sonra dünyanın 2. büyük göktaşı
çukurudur. Gürbulak Hudut Kapısı ile Sarıçavuş köyü arasında, İran
sınırına 2 km. kadar mesafededir. 70-80 yıl önce düşen bir Göktaşı
tarafından oluşturulan meteor çukuru 35 m. genişliğinde ve 60 m.
derinliğindedir.
Müzeler
Ağrı İshak Paşa Sarayı
Doğubayazıt ilçesinin 5 km. doğusunda, bir tepe üzerine kurulan saray
İstanbul Topkapı Sarayı'ndan sonra yapılmış sarayların en ünlüsüdür.
Osmanlı İmparatorluğu'nun Lale Devri�ndeki son büyük anıt yapısıdır.
18. yüzyıl Osmanlı mimarisinin en belirgin ve seçkin örneklerinden
olduğu kadar, sanat tarihi yönünden de değeri büyüktür.
Saray binasının bulunduğu zemin, vadi yakası olduğundan, kayalık ve
sert bir yerdir. Eski Beyazıt şehrinin merkezinde olmasına rağmen, bu
yapının üç tarafı (kuzey, batı, güney) dik ve meyillidir. Sadece doğu
tarafında müsait bir düzlük vardır. Sarayın giriş kapısı buradadır.
Saray, kalelerin özelliğini kaybettiği, ateşli silahların bulunduğu bir
çağda yapıldığından, doğu yönündeki tepelere karşı müdafaası zayıftır.
Cümle kapısı savunma bakımından en zayıf noktasıdır. Cümle kapısı
bölümü, İstanbul ve Anadolu'da kurulan saraylarınkinden farksız olup,
taş işçiliği ve oymacılığı yönünden muntazamdır. Türklere özgü tarihi
saray örneklerindendir. 366 odadan oluşan sarayın yapımına Çıldır Beyi
Çolak Abdi Paşa tarafından 1685 yılında başlanmıştır. 1784 yılında
saray iki avlu ve bu avluda bulunan yapılar topluluğundan meydana
gelmiştir. Birinci avludaki yapıların bazıları yıkılmıştır. Dört tarafı
yapılarla çevrili ikinci avlu dikdörtgen planlıdır. Girişe göre sağ
tarafta selamlık ve onun arkasında haremlik vardır. Bunların sonunda
cami ve türbe bulunmaktadır. Türbe Selçuklu kümbet mimarisi üslubunda
inşa edilmiştir.
TARİHÇE
Ağrı ilinin tarihi, Paleolitik Çağ�a kadar uzanmaktadır. Daha geç
dönemlerde bu bölge ile Mezopotamya arasında kültürel ilişkiler
olduğunu gösteren Tunç Çağı araç gereçleri bulunmuştur. Ağrı ve
çevresine yerleşen en eski topluluklardan biri Hurrilerdir. M.Ö. 14.
yüzyılda Hititlerin Doğu Anadolu Bölgesi�ndeki etkinliklerini
yitirmeleriyle ortaya çıkan Hurrilerden sonra yöre Urartu, Pers,
Makedon, Roma ve Bizans hâkimiyetine girmiştir. M.S. 7. yy. ortalarında
Arapların eline geçen ve stratejik konumu nedeniyle istilalara uğrayan
Ağrı�yı 11. yüzyılda Selçuklular egemenlikleri altına almışlardır.
Selçukluların aralıklarla süren egemenlikleri Moğol akınlarıyla son
bulmuştur. Sonradan İlhanlılar, Celayirliler, Karakoyunlular,
Akkoyunlular, Safeviler ve Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine
girmiştir. I. Dünya Savaşı�nda Ruslar tarafından işgal edilen bölge,
1921 yılında yapılan Kars Antlaşması ile Türkiye�ye iade edilmiştir.
Nüfus: 437.093 (1990)
İl Trafik No: 04
1650 metre yüksekliğindeki bir yaylada yer alan Ağrı, ismini yanında
heybetle görünen dağdan almaktadır. Türkiye'ye en tepeden
bakabileceğiniz ve doğuya açılan kapısı Ağrı, tarih boyunca çok sayıda
kavim ve medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Ağrı ili, yazın dağcılık ve
doğa yürüyüşüne, kış mevsiminde kayak sporuna elverişli parkurlara
sahip efsanevi dağı ile doğunun turizm merkezleri arasındadır.
İLÇELER:
Ağrı ilinin ilçeleri; Diyadin, Doğubayazıt, Eleşkirt, Hamur, Patnos, Taşlıçay ve Tutak'tır.
Diyadin: Merkez ilçenin doğusunda, Erzurum - İran yolunun 50.
kilometresinde 7 km.lik bir yol ile bu yola bağlanmıştır. Murat nehri
kıyısında yer alan kaplıcaları ile ünlüdür. Diyadin Kaplıcaların suları
cilt, romatizma, adale ağrıları için şifalı sulardır.
Doğubayazıt: İl merkezinin 93 km. doğusunda, Erzurum - İran yolu
üzerindeki İlçenin en önemli tarihi eseri İshak Paşa Sarayı'dır. Balık
Gölü ve Ağrı Dağı yamacındaki Meteor çukuru, ilçenin ilgi çeken diğer
değerleridir.
Eleşkirt: 1998 yılında İlçeye, Güneykaya mevkiinde kayak turizmine yönelik tesisler yaptırılmıştır.
Hamur: İl merkezine 15 km. güneyinde yer alan İlçenin başlıca tarihi
eserleri Selçuklulardan kalma Havaran Kalesi ve Mahmut Paşa Kümbetidir.
Patnos: İlçe Ekonomisine canlılık getirecek sergi, fuar, panayır gibi
etkinlikler yapılmamaktadır. Turizm açısından da art bölgede yer aldığı
için herhangi bir faaliyet yoktur. Aynı zamanda turistlerin
ilgilenebilecekleri yeterli bir tarihi ve doğal güzellikleri
bulunmamaktadır. Mevcut eserler ise doğa ve insan tahribatı nedeniyle
gözle görülebilir özelliklerini kaybetmiştir.
Taşlıçay: Ağrı ilinin orta kısmında bulunan Taşlıçay ilçesinin kuzey ve
güneyinde bulunan 2000 m yükseklikteki dağlar,orta bölümde Murat Vadisi
ile ayrılır.Arazi volkaniktir,en yüksek noktası Güneydeki Aladağ
üzerinde bulunan Koçbaşı tepesidir.
Tutak: Deniz seviyesinden 1535 metre yükseklikteki ilçenin alanı 1562
Km². dir. Yörenin toprakları yüksek yayla karakterinde ve oldukça
engebelidir.
GEZİLECEK YERLER
Ağrı - Ağrı Dağı
Türkiye'nin en büyük dağı olan Ağrı Dağı jeolojik konumu ve Büyük
Tufandan sonra Nuh'un gemisine ev sahipliği yapması dolayısıyla
efsanevi özelliği olan bir dağdır. Kutsal kitaplarda da adı geçen Ağrı
Dağının farklı dillerde bir çok ismi vardır. Başlıcaları, Ararat, Kuh -
i Nuh, Cebel ül Haristir.
Marco Polonun hiç bir zaman çıkılamayacak dediği Dağa ilk tırmanışı,
kayıtlara göre 9 Ekim 1829 yılında Prof. Frederik Von Parat tarafından
gerçekleştirildi. İkinci kış tırmanışı ise ilk tırmanıştan çok sonra 21
Şubat 1970' de Dağcılık Federasyonu eski başkanlarından Dr. Bozkurt
Ergör tarafından gerçekleştirildi. 1980'li yıllarda binlerce dağcı Ağrı
Dağını ziyaret etti. Ağrıya tırmanışa 1990 yılında yasaklandı.1998 de
Dağcılık Federasyonunun bir grup dağcıya izin vermesiyle bu yasak
kaldırıldı.
Yükseklik 5165 m.
Konumu Doğu Anadolu'da İran sınırları yakınında yükselir. (Aras-Murat Nehirleri arası)
Tırmanış Zamanı Tırmanışlar İçin En Uygun Zaman Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarıdır. Kış tırmanışları zorlu ancak zevklidir.
Özellikleri Ağrı dağı(5165 m.), Anadolu Yarımadası ve Avrupa'nın en
yüksek doruğudur. 4000 metreye kadar bazalt daha sonra sonraki
yükseklikte andezit lavlarından oluşarak volkanik bir dağ özellikleri
gösterir. Dağın doruğunda bir örtü buzulu vardır. Doğu yüzünde
Serdarbulak yaylası ve 3896 m. yükseklikteki Küçük Ağrı Dağı yer alır.
Ağrı dağı yüksekliği, buzulları, insanları, değişik yapısal
görünümleri, kar sınırına kadar kaplı otlukları ve dağ çayırları ile
ilginç ve çekici bir görünüme sahiptir.
Ulaşım ve Konaklama Trabzon-Erzurum-Tahran Uluslararası kara yolları
Ağrı eteklerini dolanarak İran'a uzanır. Ankara-Erzurum arasında
düzenli olarak hava, demir ve karayolu bağlantısı mevcuttur.
Dağa en yakın merkez Doğubeyazıt'tır. Buraya Ağrı ve Erzurum'dan
ulaşmak mümkündür. Kent ve çevresinde konaklama ve lokanta tesisleri
vardır.
Tırmanışlar
Malzemeler Krampon, İp (11 mm), Buz Kazması, Emniyet Malzemeleri (Perlon, Buz Burgusu vb)
Yaz çıkışlarında (-5, -10 ºC'ye) dayanaklı uyku tulumu, anorak,
rüzgarlık, diğer kamp malzemeleri ile gerekli ihtiyaçlar, Dağcıların
çıkışları izne tabi olan Ağrı ve Küçük Ağrı dağlarına tırmanışlarında
şu noktalarından hareket etmeleri zorunludur.
* Ağrı dağına çıkışlar Doğubeyazıt - Topçatan köyü - Eli Çiftliği
güzergahından olmak şartıyla yalnızca dağın Doğubeyazıt sınırları
içinde kalan cephesinden yapılmaktadır.
* Küçük Ağrı Dağına ise yalnızca kuzeybatı güzergahından çıkış
yapılmaktadır. Ağrı Dağı doruğuna tırmanmak için haberleşme, taşıma
güvenlik ve tırmanma açısından en rahat ve sık kullanılan rota güney
rotasıdır.
* Doğubeyazıt'ta konaklayan dağcılar tırmanış için gerekli hazırlıkları
burada tamamla¤¤¤¤¤ oto mobil ile Eli köyüne ulaşırlar. Burada su
ikmali yapıldıktan sonra 7-8 saatlik bir yürüyüşle 2800 m.
yükseklikteki ilk kamp yerine varılır ve burada geceleme yapılır. 2.
gün 4-6 saatlik bir tırmanışla 4200 m. dolaylarında ikinci kamp yerine
ulaşılır. Doruk tırmanışı için krampon, buz kayması ve ip alınması
zorunludur. 8-10 saatlik tırmanışla doruğa ulaşılır ve birinci kamp
yeri olan 2800 m. ye dönüş yapılır.
Ağrı - Bubi Dağı
Doğu Anadolu Bölgesi, Ağrı ili sınırları içinde yer alan Kayak Merkezi
Ağrı şehir merkezine 18 km. mesafedeki Bubi dağında kurulmuştur.
Ulaşım: Ankara ve İstanbul'dan haftanın belirli günlerinde uçak
seferleri bulunmaktadır. 18 km. uzaklığındaki şehir merkezine ulaşım,
özel araçlarla mümkündür.
Coğrafya: Karasal iklimin hüküm sürdüğü kayak merkezinde kayak için en
uygun sezon Aralık-Nisan aylarıdır. Alpin Çayırlarla kaplı merkezde,
kayak mevsiminde kar yüksekliği 1-2 metreyi bulmaktadır.
Konaklama ve Diğer Hizmetler: Ağrı il Özel İdare Müdürlüğüne ait bir
kayak evi hizmete girmiştir. Merkezde 60 kişilik bir kafeterya
bulunmaktadır.
Mekanik Tesisler ve Pistler: Kayak Merkezinde uzunluğu 1227 m. olan 600
kişi/saat kapasiteli teleski hizmet vermektedir. Ayrıca Ağrı'ya 45 km.,
Eleşkirt ilçesine 4 km. uzaklıkta, 4 kişilik iskemleli sökülebilir
telesiyej tesisi daha yapılmıştır. Tesis uzunluğu 1650 m olup
kapasitesi. 1000 kişi/saattir.
Ağrı Dağı
Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı (5165 m.) eskiden beri
bilginlerin, dağcıların, serüvencilerin ilgisini çekmiş ve birçok
hikaye, türkü ve efsaneye konu olmuştur.
İncil ve Tevrat'ta da adı geçen dağa, turizm açısından önemli bir konum
kazandıran yaygın inanca göre; Nuh Peygamber zamanında yeryüzünü
kötülükler kaplamıştır. İnsanlara bir ders vermek amacı ile Tanrı,
Nuh'a bir gemi yapmasını emreder. 300 arşın boyunda, 50 arşın
genişliğinde ve 30 arşın yüksekliğinde yapılacak gemiye, Nuh Peygamber,
eşi, oğulları, oğullarının eşleri ile birlikte yeryüzünde bulunan bütün
canlı türlerinden 7 erkek, 7 dişi, sürüngenlerden 2 erkek, 2 dişi,
yeterli yiyecek de alarak binecektir. Nuh Peygamber, Tanrının emri
doğrultusunda gemiyi yapar ve canlılarla beraber gemiye girer. 7 gün
sonra 40 gün 40 gece süren tufan sonucunda gemidekilerin dışında kalan
tüm canlılar yok olur. Suların çekilmesi ile gemi, Ağrı Dağı'na oturur
ve içindeki canlılar sevinçle gemiden ayrılarak yeryüzüne dağılır. Bu;
yönüyle dini açıdan çok özel olan dağ, düz bir arazide aniden
yeryüzünden göğe doğru yükselen heybetli görünümü, yazın bile karlı
dorukları, bitki örtüsü ve barındırdığı hayvan türleri ile
etkileyicidir.
Nuh'un Gemisinin İzi
Türkiye-İran transit yoluna 3.5 km. uzaklıkta, Ağrı Dağı'nın güneyinde
Telçeker ile Meşar köyleri arasında yer alan doğal bir anıttır. Bu anıt
gemiye benzer bir siluettedir. Başta Amerikalı araştırmacı James Irwin
olmak üzere birçok araştırmacı büyük tufandan sonra Nuh'un gemisinin
buraya oturduğu yönündeki iddiaları araştırmak üzere kutsal geminin
kalıntılarını bulmak için 1983 yılından itibaren çalışmalara
girişmişlerdir. Kültür Bakanlığı gemi kütlesine benzeyen bu
jeomorfolojik yapının "Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı"
özelliği taşıması münasebetiyle 1987'de 3657 sayılı kararı ile burayı
doğal SİT alanı ilan etmiştir.
Meteor Çukuru
Alaska'daki meteor çukurundan sonra dünyanın 2. büyük göktaşı
çukurudur. Gürbulak Hudut Kapısı ile Sarıçavuş köyü arasında, İran
sınırına 2 km. kadar mesafededir. 70-80 yıl önce düşen bir Göktaşı
tarafından oluşturulan meteor çukuru 35 m. genişliğinde ve 60 m.
derinliğindedir.
Müzeler
Ağrı İshak Paşa Sarayı
Doğubayazıt ilçesinin 5 km. doğusunda, bir tepe üzerine kurulan saray
İstanbul Topkapı Sarayı'ndan sonra yapılmış sarayların en ünlüsüdür.
Osmanlı İmparatorluğu'nun Lale Devri�ndeki son büyük anıt yapısıdır.
18. yüzyıl Osmanlı mimarisinin en belirgin ve seçkin örneklerinden
olduğu kadar, sanat tarihi yönünden de değeri büyüktür.
Saray binasının bulunduğu zemin, vadi yakası olduğundan, kayalık ve
sert bir yerdir. Eski Beyazıt şehrinin merkezinde olmasına rağmen, bu
yapının üç tarafı (kuzey, batı, güney) dik ve meyillidir. Sadece doğu
tarafında müsait bir düzlük vardır. Sarayın giriş kapısı buradadır.
Saray, kalelerin özelliğini kaybettiği, ateşli silahların bulunduğu bir
çağda yapıldığından, doğu yönündeki tepelere karşı müdafaası zayıftır.
Cümle kapısı savunma bakımından en zayıf noktasıdır. Cümle kapısı
bölümü, İstanbul ve Anadolu'da kurulan saraylarınkinden farksız olup,
taş işçiliği ve oymacılığı yönünden muntazamdır. Türklere özgü tarihi
saray örneklerindendir. 366 odadan oluşan sarayın yapımına Çıldır Beyi
Çolak Abdi Paşa tarafından 1685 yılında başlanmıştır. 1784 yılında
saray iki avlu ve bu avluda bulunan yapılar topluluğundan meydana
gelmiştir. Birinci avludaki yapıların bazıları yıkılmıştır. Dört tarafı
yapılarla çevrili ikinci avlu dikdörtgen planlıdır. Girişe göre sağ
tarafta selamlık ve onun arkasında haremlik vardır. Bunların sonunda
cami ve türbe bulunmaktadır. Türbe Selçuklu kümbet mimarisi üslubunda
inşa edilmiştir.