Böbrek taşları özellikle ülkemizde sık karşılaşılan
sağlık sorunlarından biri. Dünya genelinde bir insanın hayatı
boyunca böbrek taşı oluşturma olasılığı yüzde 12’dir.
Ülkemizde bu oranın daha yüksek olduğu ve özellikle
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yüzde 30’lara
çıktığı gözleniyor. Bu bölgedeki genetik
faktörler, yöresel gıdalar, sıvı alımının az olması ve
yüksek hava sıcaklığı sık görülmesinin ana nedenleri.
İdrar yollarında yani böbrek, üreter, idrar kesesi ve
üretra içinde oluşan veya bulunan taşlara idrar yolu taşı
deniyor. Taş hastalığı genellikle böbreklerin olduğu yerde
şiddetli ağrıyla kendini belli ediyor. Ayrıca idrarda kanama, yanma,
bulantı ve kusma da taş hastalığının belirtileri arasında yer alıyor.
Taş hastalığı ile ilgili sorularımızı Anadolu Sağlık Merkezi’nden
Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Yalçın İlker yanıtladı.
Taş hastalığına karşı ne gibi önlemler alınabilir?
Taş hastalığına yol açan en önemli faktörlerden
birisinin gıda tüketimi olduğu biliniyor. Oluşan taşın cinsine
göre aşırı protein alımı, tuzlu gıdalar, çikolata, yeşil
yapraklı bitkiler, aşırı çay ve kahve tüketimi risk
faktörü oluşturabiliyor. En önemli etkenlerden birisi de
az su tüketilmesi. Taş hastası olsun olmasın herkesin günde
en az 10-12 bardak su içmesi gerekiyor.
Böbrek taşları tıkanıklık ve iltihaplanmaya yol açarak
böbrek hasarına ve kaybına yol açabiliyor. Bu nedenle erken
tanı ve uygun tedavi büyük önem taşıyor.
Taş, ilaçla yok edilebilir mi?
Oluşmuş bir taşı ilaç tedavisi ile küçültmek
veya yok etme şansı pek yok. Sadece nadir bir taş olan saf ürik
asit taşında ağızdan alınabilen ilaçlar ile başarılı
sonuçlar alınabiliyor. Önemli olan taş hastalarında
yüzde 50 olan tekrarlama olasılığını azaltmaktır. Bu açıdan
ufak bir taş parçasından yapılabilen taş analizi ve risk
faktörlerini ortaya koyabilen detaylı kan ve idrar analizleri
büyük önem taşıyor. Bu analiz sonuçlarına
göre ilaç ve diyet ile tekrarlamanın önüne
geçilebiliyor. Bütün taş cinslerinde çok su
içilmesi taşın nüks etmesini azaltan ana tedavilerden
biridir.
Taş kırma yöntemi hakkında bilgi verir misiniz?
Böbrek taşı hastalığında en etkili tedavi yöntemlerinden
birisi de halk arasında “Taş kırma” olarak bilinen
dışarıdan şok dalgaları ile taş kırma tedavisidir. Bu tedavi
yönteminde bir makine tarafından oluşturulan şok dalgaları
vücudun dışından taşa odaklanarak taşın ufak parçalara
ayrılmasını sağlıyor. Bu ufak parçalar kendiliğinden idrar yolu
ile dışarı atılıyor. Bu yöntem iki santimden
küçük böbrek taşları ve böbrek ile mesane
arasındaki kanalın (üreter) üst kısmında olan taşlar
için uygundur.
Hastaya anestezi verilmemesi, herhangi bir cerrahi risk taşımaması ve
böbrek üzerinde kalıcı bir zararlı etkisinin olmaması bu
yöntemin avantajları olarak sıralanabilir.
Taş kırma tedavisi nasıl gerçekleştiriliyor?
Tedavi yaklaşık yarım saat sürüyor. Ciddi bir ağrının
hissedilmediği tedaviden sonra hasta hemen evine gidebiliyor. Bol su
içerek ve ağrı kesici alınarak parçalanan taşların
vücuttan dışarı atılması sağlanıyor.
Taşın büyüklüğüne ve sertliğine göre seans
sayısı artabiliyor. Bu tedavi sırasında ciddi bir ağrı duyulmuyor.
Seanslar, arka arkaya birkaç gün ya da hafta arayla
gerçekleştirilebiliyor. Tedavi gerektiren taşların ortalama
%70’i bu yöntemle giderilebiliyor. Kalan % 30’u da
üreteroskopi veya perkütan nefrolitotomi denilen endoskopik
ameliyatlarla tedavi edilebiliyor.
sağlık sorunlarından biri. Dünya genelinde bir insanın hayatı
boyunca böbrek taşı oluşturma olasılığı yüzde 12’dir.
Ülkemizde bu oranın daha yüksek olduğu ve özellikle
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yüzde 30’lara
çıktığı gözleniyor. Bu bölgedeki genetik
faktörler, yöresel gıdalar, sıvı alımının az olması ve
yüksek hava sıcaklığı sık görülmesinin ana nedenleri.
İdrar yollarında yani böbrek, üreter, idrar kesesi ve
üretra içinde oluşan veya bulunan taşlara idrar yolu taşı
deniyor. Taş hastalığı genellikle böbreklerin olduğu yerde
şiddetli ağrıyla kendini belli ediyor. Ayrıca idrarda kanama, yanma,
bulantı ve kusma da taş hastalığının belirtileri arasında yer alıyor.
Taş hastalığı ile ilgili sorularımızı Anadolu Sağlık Merkezi’nden
Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Yalçın İlker yanıtladı.
Taş hastalığına karşı ne gibi önlemler alınabilir?
Taş hastalığına yol açan en önemli faktörlerden
birisinin gıda tüketimi olduğu biliniyor. Oluşan taşın cinsine
göre aşırı protein alımı, tuzlu gıdalar, çikolata, yeşil
yapraklı bitkiler, aşırı çay ve kahve tüketimi risk
faktörü oluşturabiliyor. En önemli etkenlerden birisi de
az su tüketilmesi. Taş hastası olsun olmasın herkesin günde
en az 10-12 bardak su içmesi gerekiyor.
Böbrek taşları tıkanıklık ve iltihaplanmaya yol açarak
böbrek hasarına ve kaybına yol açabiliyor. Bu nedenle erken
tanı ve uygun tedavi büyük önem taşıyor.
Taş, ilaçla yok edilebilir mi?
Oluşmuş bir taşı ilaç tedavisi ile küçültmek
veya yok etme şansı pek yok. Sadece nadir bir taş olan saf ürik
asit taşında ağızdan alınabilen ilaçlar ile başarılı
sonuçlar alınabiliyor. Önemli olan taş hastalarında
yüzde 50 olan tekrarlama olasılığını azaltmaktır. Bu açıdan
ufak bir taş parçasından yapılabilen taş analizi ve risk
faktörlerini ortaya koyabilen detaylı kan ve idrar analizleri
büyük önem taşıyor. Bu analiz sonuçlarına
göre ilaç ve diyet ile tekrarlamanın önüne
geçilebiliyor. Bütün taş cinslerinde çok su
içilmesi taşın nüks etmesini azaltan ana tedavilerden
biridir.
Taş kırma yöntemi hakkında bilgi verir misiniz?
Böbrek taşı hastalığında en etkili tedavi yöntemlerinden
birisi de halk arasında “Taş kırma” olarak bilinen
dışarıdan şok dalgaları ile taş kırma tedavisidir. Bu tedavi
yönteminde bir makine tarafından oluşturulan şok dalgaları
vücudun dışından taşa odaklanarak taşın ufak parçalara
ayrılmasını sağlıyor. Bu ufak parçalar kendiliğinden idrar yolu
ile dışarı atılıyor. Bu yöntem iki santimden
küçük böbrek taşları ve böbrek ile mesane
arasındaki kanalın (üreter) üst kısmında olan taşlar
için uygundur.
Hastaya anestezi verilmemesi, herhangi bir cerrahi risk taşımaması ve
böbrek üzerinde kalıcı bir zararlı etkisinin olmaması bu
yöntemin avantajları olarak sıralanabilir.
Taş kırma tedavisi nasıl gerçekleştiriliyor?
Tedavi yaklaşık yarım saat sürüyor. Ciddi bir ağrının
hissedilmediği tedaviden sonra hasta hemen evine gidebiliyor. Bol su
içerek ve ağrı kesici alınarak parçalanan taşların
vücuttan dışarı atılması sağlanıyor.
Taşın büyüklüğüne ve sertliğine göre seans
sayısı artabiliyor. Bu tedavi sırasında ciddi bir ağrı duyulmuyor.
Seanslar, arka arkaya birkaç gün ya da hafta arayla
gerçekleştirilebiliyor. Tedavi gerektiren taşların ortalama
%70’i bu yöntemle giderilebiliyor. Kalan % 30’u da
üreteroskopi veya perkütan nefrolitotomi denilen endoskopik
ameliyatlarla tedavi edilebiliyor.