.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    ALLAH'TAN KORKAN BİR İNSAN NASIL BİR AHLAKA SAHİPTİR?

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    ALLAH'TAN KORKAN BİR İNSAN NASIL BİR AHLAKA SAHİPTİR? Empty ALLAH'TAN KORKAN BİR İNSAN NASIL BİR AHLAKA SAHİPTİR?

    Mesaj  AsiRuH Cuma Nis. 10, 2009 9:04 pm

    ALLAH'TAN KORKAN BİR İNSAN NASIL BİR AHLAKA SAHİPTİR?



    Ey Ademoğulları, Biz sizin çirkin yerlerinizi örtecek bir
    elbise ve size 'süs kazandıracak bir giyim' indirdik. Takva (Allah
    korkusu) ile kuşanıp-donanmak ise, bu daha hayırlıdır. Bu, Allah'ın
    ayetlerindendir. Umulur ki öğüt
    alıp-düşünürler. (Araf Suresi, 26)
    Kuran'ın
    pek çok ayetinde Allah'tan korkan müminlerin tavır ve
    davranışlarından örnekler verilmiştir. Bu örnekler ışığında
    Allah'tan korkan kişilerin sahip oldukları temel ahlak
    özelliklerini açıklayarak şöyle maddelendirebiliriz:

    Yalnızca Allah'tan Korkar
    Mümin,
    "... onlardan korkmayın, Benden korkun, üzerinizdeki nimetimi
    tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz" (Bakara Suresi, 150) ayetinin
    hükmü gereği, Allah'tan başka hiçbir kimse ya da
    topluluktan korkmaz ve çekinmez. Yarar ve zararın, hayır ve
    şerrin yalnızca Allah'tan gelebileceğinin, başına gelecek tüm
    olayların ancak Allah'ın dilemesi ve yaratması ile, Allah'ın
    belirlediği bir kader üzere gerçekleşebileceğinin
    bilincindedir.
    Bu özellik,
    Allah'ın dinini tebliğ ederken çoğu zaman tüm kavimlerini
    karşılarına alan, buna rağmen vazifelerinden en ufak taviz vermeyen
    bütün elçilerde görülür. Allah
    elçilerini bir ayetinde şöyle örnek vermektedir:

    Ki
    onlar (o peygamberler) Allah'ın risaletini tebliğ edenler, O'ndan
    içleri titreyerek-korkanlar ve Allah'ın dışında hiç
    kimseden korkmayanlardır. Hesap görücü olarak Allah
    yeter. (Ahzab Suresi, 39)
    Allah'a iman eden insan da peygamberlerin bu üstün özelliğini kendine örnek alır ve yaşar.

    Sadece Allah'ı Hoşnut Etmeye Çalışır
    Mümin,
    Allah'ın herşeyin hakimi olduğunu, yegane güç ve kuvvet
    sahibi olduğunu, herşeyin Allah'ın dilemesi ile var olup, varlıklarını
    sürdürdüklerini bilir. Bu yüzden, gerçekte
    hiçbir güç ve kuvvete, etkiye sahip olmayan
    yaratılmışların rızasını gözetmenin faydası olmayacağının
    bilincindedir. Bu dünyada Allah'tan korkarak O'nun rızasını
    araması, onu, ahiretteki korkunç azaptan kurtaracaktır:

    Allah'ın
    rızasına uyan kişi, Allah'tan bir gazaba uğrayan ve barınma yeri
    cehennem olan kişi gibi midir? Ne kötü barınaktır o. (Al-i
    İmran Suresi, 162)
    Küçük
    büyük herşeyin ortaya döküleceği, ellerin ve
    derilerin şahitlik edeceği bir vakit gelecektir. Bundan korkan
    mümin hayatını bu gerçeğe göre yaşar ve Allah'ın
    rızasından kesinlikle hiçbir şart ve koşulda taviz vermez.
    Hz.
    Yusuf'un tavrı bu konuda çok güzel bir örnektir. Yusuf
    Peygamber kendisiyle birlikte olmak isteyen kadının tüm tehdit ve
    entrikalarına rağmen iffetini korumuş, O'nun rızasından asla taviz
    vermemiş ve O'nun sınırlarını çiğnemektense zindana girmeyi
    tercih etmiştir. Allah bu üstün ahlakı ayetlerinde şöyle
    bildirir:
    Kadın dedi ki: "Beni
    kendisiyle kınadığınız işte budur. Andolsun onun nefsinden ben murad
    istedim, o ise (kendini) korudu. Ve andolsun, eğer o kendisine
    emrettiğimi yapmayacak olursa, mutlaka zindana atılacak ve elbette
    küçük düşürülenlerden olacak."
    (Yusuf)
    Dedi ki: "Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları
    şeyden bana daha sevimlidir. Kurdukları düzeni benden
    uzaklaştırmazsan, onlara (korkarım) eğilim gösterir,
    (böylece) cahillerden olurum." (Yusuf Suresi, 32-33)


    Her Zaman Vicdanıyla Hareket Eder
    Allah'a
    kulluk eden kişi, nefsinin istek ve arzularına itaat etmez. Bile bile
    böyle davrandığı takdirde dünyada ve ahirette Allah'ın
    gazabına uğramaktan şiddetle çekinir. Aksi bir tavır
    gösterdiği takdirde aşağıdaki ayetlerin hükmüne
    gireceğinden korkar. Allah ayetlerinde şöyle buyurmaktadır:

    Hayır,
    zulmedenler, hiçbir bilgiye dayanmaksızın kendi heva (istek ve
    tutku)larına uymuşlardır. Allah'ın saptırdığını kim hidayete
    erdirebilir? Onların hiçbir yardımcıları yoktur. (Rum Suresi, 29)

    Şimdi
    sen, kendi hevasını ilah edinen ve Allah'ın bir ilim üzere
    kendisini saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği ve
    gözü üstüne bir perde çektiği kimseyi
    gördün mü? Artık Allah'tan sonra ona kim hidayet
    verecektir? Siz yine de öğüt alıp-düşünmüyor
    musunuz? (Casiye Suresi, 23)


    Kuran'da Tarif Edilen Tüm Güzel Ahlak Özelliklerini Yaşar
    Allah'tan
    korkan kişi, sadakat, vefa, doğruluk, dürüstlük,
    samimiyet gibi tüm güzel ahlaka ait tavırları gösterir.
    Kuran'ın birçok yerinde bu üstün ahlak
    özelliklerini sergileyen müminlerden bahsedilir.
    Gerçekte, tüm insanların özlemini duyduğu insan modeli
    de budur. Fakat, Allah korkusu olmadığı takdirde bir insanda bu
    özelliklerin gerçek anlamda ve devamlı bulunması asla
    mümkün değildir. Çünkü Allah'tan korkmayan
    bir kişi kendi menfaatleriyle çatıştığı anda Kuran ahlakını
    değil, çıkarlarının gerektirdiği davranış biçimini
    benimseyecektir. Allah'tan, O'na hesap vermekten, cehenneme girip
    kötü davranışlarının karşılığını görmekten korkmadığı
    için böyle davranmasını engelleyen bir endişesi yoktur.

    Kimse Görmediğinde de Allah'ın Sınırlarını Korur
    Allah'a
    karşı derin bir haşyet duyan kişi, insanların arasında bulunduğu zaman
    da, kimsenin görmediği ortamlarda da Allah'a karşı gelmekten aynı
    titizlikle sakınır. Çünkü bir
    kötülüğü, ister herkesin içinde isterse
    yalnız başına yapsın, ister açığa vursun isterse saklasın,
    Allah'ın bunu bileceğini, Allah'ın açığı da gizliyi de, gizlinin
    gizlisini de bildiğini ve kendisini tümünden sorguya
    çekeceğini bilir. Bu konudaki samimiyetini Allah'ın deneyeceğini
    ve imtihan kastıyla kendisine çeşitli fırsatlar, uygun ortamlar
    yaratacağını da bilir. Allah bir ayetinde müminlere şöyle
    emretmiştir:

    Günahın
    açıkta olanını da, gizlisini de terk edin.
    Çünkü günahı kazananlar, yüklenegeldikleri
    nedeniyle karşılık göreceklerdir. (Enam Suresi, 120)

    Her Durumda Allah'a Yönelip Döner
    Allah'tan
    gereği gibi korkup sakınan müminler Allah'tan karşılık görme
    konusunda son derece hassastırlar. Öyle ki kendilerine isabet eden
    bir musibet karşısında veya işlerinde bir olumsuzluk hissettiklerinde
    ya da herhangi bir sıkıntıya uğradıklarında hemen bir vicdan muhasebesi
    yapar, Allah'ın hoşnut olmayacağı bir şey yapıp yapmadıklarını
    gözden geçirirler. Ve Allah'tan bağışlanma dileyip, O'na
    dua ederler. Allah'ın rızasını kazanmaya olan
    düşkünlükleri ve aynı şekilde O'nun rızasını
    kaybetmekten duydukları korku, onları son derece duyarlı hale
    getirmiştir. Bu konuda da Hz. Davud Peygamberin tavrı müminler
    için güzel bir örnek teşkil eder. Kuran'da Hz.
    Davud'un Allah'a gösterdiği derin saygı bu mübarek
    peygamberin yaşadığı bir olay anlatılarak şöyle haber verilir:

    Sana
    o davacıların haberi geldi mi? Hani mihraba (Davud'un bulunduğu yere
    girmek için) yüksek duvardan tırmanmışlardı. Davud'a
    girdiklerinde, o, onlardan ürkmüştü; dediler ki:
    "Korkma, iki davacıyız, birimiz diğerimize haksızlıkta bulundu. Şimdi
    sen aramızda hak ile hükmet, kararında zulme sapma ve bizi doğru
    yolun ortasına yöneltip-ilet." "Bu benim kardeşimdir, doksan dokuz
    koyunu vardır, benimse bir tek koyunum var. Buna rağmen "Onu da benim
    payıma (koyunlarıma) kat" dedi ve bana, konuşmada üstün
    geldi." (Davud) Dedi ki: "Andolsun senin koyununu, kendi koyunlarına
    (katmak) istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu, (emek ve mali
    güçlerini) birleştirip katan (ortak)lardan çoğu,
    birbirlerine karşı tecavüz ederler; ancak iman edip salih
    amellerde bulunanlar başka. Onlar da ne kadar azdır." Davud,
    gerçekten Bizim onu imtihan ettiğimizi sandı, böylece
    Rabbinden bağışlanma diledi ve rüku ederek yere kapandı ve (Bize
    gönülden) yönelip-döndü. Böylece onu
    bağışladık. Şüphesiz onun Bizim Katımız'da gerçekten bir
    yakınlığı ve varılacak güzel bir yeri vardır. (Sad Suresi, 21-25)
    Ayette
    görüldüğü gibi, Hz. Davud son derece adaletli bir
    karar verdiği ve hükmünün doğruluğu açıkça
    belli olduğu halde Allah korkusu ile Rabbimize yönelmiş ve yine de
    bağışlanma dilemiştir. Kuşkusuz içte yaşanan bu korkunun taklidi
    mümkün değildir. Bu, ancak Allah'ın kadrini hakkıyla takdir
    edenlerin O'na olan sevgisinden ve saygısından dolayı, Rabbimizin
    rızasını kaybetme korkusudur.
    Tüm
    peygamberlerin ve salih müminlerin üsluplarına baktığımızda
    ortak bir nokta dikkatimizi çeker. Hepsi Allah'tan saygıyla
    korkan, azabından şiddetle çekinen kullardır. Fakat bu haşyetin
    ardında aynı zamanda çok içli bir sevgi ve dostluk
    hissedilir. Daima Allah'ı tesbih etmeye ve yüceltmeye devam
    etmeleri onların Allah'a kararlılıkla bağlandıklarının bir
    göstergesidir.

    ALLAH'TAN KORKAN BİR İNSAN NASIL BİR AHLAKA SAHİPTİR? Allah_Korkusu4

      Forum Saati Çarş. Eyl. 25, 2024 4:37 am