Dört Halife Dönemi
İslam tarihinde Hz. Muhammed(s.a.v.)’in vefatından sonra halife
seçilen Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’nin
halifeliklerini kapsayan dönemdir (632-661). Bu dönemde sınırlar batıda
Trablusgarp, doğuda Horasan ve kuzeyde Kafkasya’ya kadar genişletildi.
İslamiyet, Arap yarımadası sınırları dışına taşarak, Asya ve
Afrika’daki çeşitli kavimlerce benimsendi. Yeni kurulan İslam
devletlerinin siyasî ve hukukî temelleri atıldı. Öte yandan, Hz. Osman
ve Hz. Ali döneminde ortaya çıkan iç çekişmeler, İslam dünyasını uzun
yıllar derinden etkileyen mezhep ayrılıklarının ve iç savaşların
başlangıcını oluşturdu.
Dört Halife Dönemi, İslam Tarihi’nin Peygamber Dönemi (Asr-ı Saadet)
faziletlerinin yaşatıldığı, saf ve parlak bir çağ olarak kabul edilir.
Dört Halife, Eski Doğu’nun bütün servetlerine sahip oldukları halde,
sürdürdükleri sade hayatla saf Müslümanlığın örnek önderleri oldular.
Bu nedenle onlara –özellikle dünya düşkünü Emevî halifelerinden ayırmak
için— Hulefa-i Raşidin (olgun halife-ler), Dört Halife Dönemi’ne de
Hulefa-i Raşidin Dönemi denir.
Bu dönemde halifeler seçimle belirlendiklerinden, bu döneme İslam Devleti’nin Cumhuriyet Dönemi de denir.
Bu dönemi halifeleri ile inceleyelim:
Hz. Ebubekir (Hz. Ebubekr’issıddık) Dönemi (632-634):
Hz.
Muhammed hastalanınca, Müslümanlara imamlık yapma görevini Hz.
Ebubekir’e verdi ve bu durum onun Hz. Muhammed’in ardılı olmasını
sağladı. Hz. Muhammed’in ölümü (8 Haziran 632, Pazartesi) yeni İslam
Devleti için tehlikeli durumlar yaratınca, Hz. Ömer ve arkadaşlarının
önerisi üzerine halife seçildi.
İki yıl süren halifeliğinin büyük bölümü, bazı kabilelerin –özellikle
bedevî (göçmen) kabilelerinin— Müslümanlıktan cayma (ridde)
olaylarıyla, bunların isyanlarıyla ve yalancı peygamberlerle uğraşarak
geçti. Hz. Muhammed’in ölümünden sonra, İslam’a karşı hareket eden
birçok kişi ve merkez olmuştu. Bunların dördünde yalancı peygamberler
ortaya çıkmış ve ayaklanmışlardır. Bu kişiler Yemen’de el-Esved
el-Ansi, Yemame’de Müseylime, Esed kabilesinden Tuleyha ve Temim
kabilesinden Secah’tır. Ancak, “ridde”, yerel koşullara göre, her
bölgede farklıydı. İşin içinde zekâtın ve Medine
’den gönderilen görevlileri dinlememenin rolü vardı. Ebubekir, ridde
olaylarını bastırmak üzere Suriye seferinden dönen Halid bin Velid
komutasındaki bir orduyu yalancı peygamberler üzerine gönderdi. Önce
Tuleyha, Buzaha Savaşı’nda yenildi ve egemen olduğu bölge ele
geçirildi; arkasından Temim kabilesi Secah’ı bırakıp Ebubekir’e
bağlandı. Ridde hareketlerine karşı girişilen savaşların en çetini
Yemame’ de Müseylime ile oldu. İki tarafın da önemli kayıplar verdiği
bu savaşta Müseylime öldü-rüldü ve Orta Arabistan bütünüyle ele
geçirildi. Muhacir bin Ebu Umeyye komutasındaki ordu da Hadramut ve
çevresindeki ridde olaylarını bastırdı.
Hz. Muhammed’in, Suriye’de kazanılacak zaferlerin Arap kabilelerinin
birleşmeleri konusunda etkili olacağı yönündeki görüşünü benimseyen
Ebubekir, Müseylime’nin ortadan kaldırılmasından hemen sonra Halid bin
Ziyad komutasındaki orduyu Irak’a gönderdi. Halid bin Ziyad, el-Müsenna
bin Hâris komutasındaki kuvvetlerle birleşerek Irak’ı yağmaladı ve
Hire’yi vergiye bağladı (633). İslam ordusu daha sonra Ecnadeyn’de
Bizans ordusunu büyük bir bozguna uğrattı (634). Bu savaşta Müslümanlar
3.000 şehit verirken, 100.000 Bizanslı öldürüldü; savaşta İslam
ordusunda kadınlar da erkekler ile birlikte savaştılar.
İslam ordusunun giriştiği bu savaşlarda, Kur’an’ın ayet ve surelerini
yassı kemikler, taş levhalar ve deriler üzerine yazmakla görevli vahiy
katipleri ve bunları ezberleyen hafızların çoğu şehit düşmüştü. Bunun
üzerine Ebubekir, Halife Osman zamanında tedvin edilecek (kitap halinde
çoğaltılacak) olan Kur’an’ın kitaplaştırılması için bir kurul oluşturdu
ve başına Hz. Muhammed’in kâtiplerinden Zeyd bin Sabit’i getirdi.
Kurul, Mushaf adı verilen ilk toplu Kur’an’ı yazdı.
Hz. Ebubekir, Bizans’a karşı Ecnadeyn’de zafer kazanılmasından ve
Suriye kapılarının Müslümanlara açılmasından kısa bir süre sonra
hastalanarak Medine’de vefat etti (23 Ağustos 634). Vasiyeti üzerine
Hz. Muhammed’in tabutuna konuldu, cenaze namazını Hz. Ömer kıldırdı ve
Hz. Mu-hammed’in yanına defnedildi.
Hz. Ömer (Hz. Ömer’ül-Faruk) Dönemi (634-644):
Hz.
Ebubekir’in vefatı üzerine, Müslümanların önde gelenleri tarafından Hz.
Ömer halife seçilmiştir. Hz. Ömer döneminde Hz. Ebubekir dönemindeki
fetih hareketlerine devam edilmiş ve devlet büyük ölçüde
teşkilatlandırıldı.
Ebubekir’in sağlığında Suriye seferine çıkan ordunun başkumandanı Halid
bin Velid’i bu gö-revden alarak yerine Ebu Ûbeyde’yi getirdi. Halid bin
Velid’in Ecnadeyn’de bozguna uğrattığı Bizans ordusundan arda kalanlar
Ürdün yakınlarında Fihl’de toplandılar. Müslümanlar, başkumandanlıktan
alınarak bir savaş birliğinin başına getirilen Halid bin Velid’in
komutasında, Bizanslıları takip ederek Beysan geçidini aştılar ve
Fihl’de onları tekrar yenerek Dimaşk’a çekilmek zorunda bıraktılar
(635). Aynı zamanda kuzeyde bulunan Hims üzerine de başarılı bir baskın
yapıldı. Halid bin Velid, buradan da Dimaşk üzerine yürüyerek
Bizanslılara karşı yeni bir savaşa girişti. Bizanslılar bu savaş sonucu
şe-hirde kuşatıldılar. 635’te Dimaşk alındı.
Halid, ilerlemesine devam ederek Kınnesrin’i aldı ve karargâh durumuna
getirdi. Muaviye, Casarca’yı; Alkame bin Mucazziz, Gazze’yi; Şurahbil,
Beysan ve Ürdün’ü aldı. Amr İbn’ül Âs da Kudüs üzerine yürüdü.
Antakya’da bulunan Bizans İmparatoru Herakli-os, 1000 000 kişilik bir
orduyu güneye gönderdi. Yermük’te Sabellarios komutasındaki Bizans
ordusu, 24 000 kişilik İslam ordusu ile karşılaştı. Bizanslılar büyük
bir bozguna uğratıldı. Ordu komutanı öldürüldü (636). Suriye’nin fethi
devam ederken Ebu Ubeyde, Hire kumandanı Müsenna’yı da yanına alarak
İran üzerine yürüdü. Behmen, Nersi ve Calinus yenilgiye uğradı. Bu
sırada Behmen, yeni bir orduyla Medain’den gelerek Fırat kıyısındaki
Kussünnatif’in yanında konakladı. Ebu Ubeyde, gemilerden kurduğu bir köprü üze-rinden geçerek ona saldırdı. Fakat Müslümanlar yenildi ve Ebu Ubeyde şehit düştü. Bu arada köprü
de yıkıldığından geri çekilen Müslümanlar ağır kayıplar verdi (636).
Müsenna, Halife Ömer’den yardım istedi. Ömer, bütün Arabistan’da
seferberlik ilan ederek büyük bir ordu kurdu ve bu ordunun başına
geçmek istedi; ancak, sahabeler bunu kabul etmediler. Bunun üzerine
Ömer, İran’a giden orduya ko-mutan olarak Sad bin Ebi Vakkas’ı tayin
etti. Sad, ordu ile Kadisiye’ye geldi. Burada büyük bir mey-dan savaşı
oldu. Sasani ordusu başkumandanı Rüstem öldürüldü. Sasanilerin
yüzyıllar boyunca düş-man eline geçmeyen bayrakları Derefsî Gavyân
Müslümanların eline geçti. 30 000 Sasanî asker kaçar-ken öldürüldü
(636). Sad bin Ebi Vakkas, iki ay Kadisiye’de kaldıktan sonra Sasanî
başkentine doğru yürüdü. Yenilen Sasanî ordusundan kalanları Babil
yakınında tekrar yendi. Sad, Dicle’yi geçti ve sa-vaşmadan İran kisrası
Yezdgerd tarafından boşaltılan başkent Medain’e girdi. Celûla yakınında
hen-dek ve istihkâmların arkasında toplanan Sasanîleri yendi. Yezd-gerd
sığındığı Hulvan şehrini terk ede-rek Rey’e kaçtı (638). İran’a yapılan
sefere katılan gaziler için Halife Ömer’in emriyle Kûfe ve Basra
şehirleri kuruldu. Öte yandan 636’da Amr İbn’ül Âs tarafından kuşatılan
Kudüs şehri halkı, Halife Ömer gelirse, şehri teslim edeceklerini
bildirdiler. Ömer kölesiyle birlikte Kudüs’e geldi ve şehir tes-lim
oldu. Halka çok iyi davrandı. Bir süre şehirde kaldıktan sonra geri
döndü. 638’de Antakya ve Ha-lep şehirleri alındı. İyad bin Ganem
komutasındaki bir İslam ordusu Mezopotamya’daki bütün şehirle-ri aldı
(641). Yezdgerd’in seferberlik ilan ederek Nihavend’de büyük bir ordu
toplamakta olduğunu öğrenen Ömer, Numan bin Mukarin komutasındaki İslam
ordusunun Sasanîlere saldırmasını emretti. O sırada Râmhürmüz ve İzec’i
alan Numan, Kûfelilere komuta ediyordu; daha sonra Medine’den ge-len
yardım kuvvetleriyle birlikte Nihavend’e doğru hareket etti.
Ni-havend’de Feyruzan komutasında-ki Sasani ordusu ile karşılaştı ve
onları büyük bir bozguna uğrattı; fakat Numan bu savaşta şehit oldu.
Müslümanlar Hemedan ve Nihavend’i aldılar (641).
Halife Ömer,
İran’ın fethini tamamlamak için Kûfe ve Basra’da iki büyük ordu
topladı. Bu or-dulara birçok komutan tayin etti ve onların fethetmekle
görevli oldukları yerleri kendilerine bildirdi. Kısa bir süre içinde
İran’ın fethi tamamlandı. İyad bin Ganem Mezopotamya’da fetihlerini
sürdürür-ken Amr İbn’ül Âs da Mısır seferine çıktı (640). Bu seferden
sonra, 3500 kişilik bir orduyla Babil’i kuşatan Amr’a Halife Ömer,
Zübeyr komutasında 10 000 kişilik bir yardım kuvveti gönderdi. Babil’i
alan Amr, İskenderiye üzerine yürüdü ve Kiriaun yakınında bir Mısır
ordusunu yendi. İskenderiye’de bulunan Mısır kralı Mukavkıs ile yapılan
görüşmelerden bir sonuç alınamayınca Amr şehri kuşattı ve üç ay sonra
ele geçirdi. İskenderiye’nin fethinden sonra Amr doğuya yöneldi.
Pentapolis şehri teslim oldu. Bu arada Manuel komutasında bir Bizans
ordusu İskenderiye’yi ele geçirdi. Fakat Amr, şehri Bi-zanslılardan
geri alarak yaptıkları surları yıktırdı (642). Halife Ömer’in emriyle
Mısır’da Fustat şehrini kuran Amr, yakınlarından Ukbe bin Nafi el
Fihri’yi Kuzey Afrika’nın fethiyle görevlendirdi. Kısa bir süre içinde
de Bingazi ve Trablusgarp İslam Ülkesi’ne katıldı.
Hz. Ömer zamanında devlette teşkilatlanmaya gidilmiştir. Bu dönemde devlette yapılan teşki-latlanma çalışmaları şunlardır:
• İlk yönetim örgütü kurulup, fethedilen ülkeler illere ayrıldı. Bu iller, doğrudan halifeye bağlı vali-ler atandı.
• Teravih namazının toplu kılınması 636’da onun emriyle başladı.
• Kureyş kabilesinin ileri gelenlerine savaş ganimetinden verilen fazla
paya, savaşta kazanılan taşınmaz malların gazilere dağıtılmasına Kur’an
hükmü olduğu halde son verildi.
• Başlangıcı hicret olan ve ay yılı temeline dayanan hicrî takvimi kabul edildi.
• Dinsel gereksinimlerin Kur’an’a ve sünnete uydurulması için Osman bin
Affan, Ali bin Ebu Ta-lip, Abdurrahman bin Avf, Muaz bin Celeb, Übey
bin Kâb ve Zeyd bin Sabit’in yer aldığı bir ku-rul oluşturuldu.
• İlk malî teşkilat ve Beyt’ül-Mal adı verilen devlet hazinesi kuruldu ve devletin mal varlığının sa-yımı yapıldı.
• Vergilerin toplanması ve maliyeyle ilgili işlerin yürütülmesi için
defterler tutuldu. Bu defterlerin tutulma işi, Bizanslı memurların
bilgilerinden yararlanılarak bir sisteme bağlandı.
• Askerlik işleriyle gereğince uğraşmaları ve savaşa her an hazır
olmaları için asker olan Müslüman-ların geçimleri Beyt’ül-Mal’dan
sağlanmaya başlandı. Bunlar tarımla uğraşmıyorlardı.
• Gayrimüslimlerin ödedikleri cizye ve haraç, savaşta yaralı oldukları sürece kaldırıldı.
• İlk adlî teşkilat kuruldu. Mahkemelere tayin edilen kadıların
yolsuzluk yapmalarını önlemek için onlara en yüksek memur maaşı verildi
(500 dirhem). Bu mahkemelerin yanında halkın şer’i hü-kümlerde şüpheye
düştükleri konuları öğrenebilmeleri için itfa mahkemeleri kuruldu.
• Geniş ölçekli bayındırlık işleri de yapıldı. Bunlardan bazıları;
Basra’ya su getiren Ebu Musa, Bağ-dat’a su getiren Nehr-i Sad, Nil
nehrini Kızıldeniz’e bağlayan Nehr-i Emir’ül-Müminin’dir.
• İlk kez, hapishane olarak kullanılmak üzere Mekke’de bir ev satın alındı. Sonraları diğer şehirler-de de hapishaneler kuruldu.
• Antlaşmaların ve kayıtların korunması için ilk İslam Arşivi kuruldu.
• Askerin maaşını tayin eden bir kayıt defteri tutulmaya başlandı.
• Üzerlerinde “Elhamdülillah”, “Muhammedürresulullah” ve “Lâilaheillallah” yazılı sikkeler bastı-rıldı.
• Gayrimüslimlerin bağlı oldukları idarî esaslar (ahkâm-ı ehli zimme) tespit edildi ve onlara geniş bir din hürriyeti tanındı.
• Orduya resmî hekimler, kâtipler ve tercümanlar tayin edildi.
İslam tarihinde Hz. Muhammed(s.a.v.)’in vefatından sonra halife
seçilen Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’nin
halifeliklerini kapsayan dönemdir (632-661). Bu dönemde sınırlar batıda
Trablusgarp, doğuda Horasan ve kuzeyde Kafkasya’ya kadar genişletildi.
İslamiyet, Arap yarımadası sınırları dışına taşarak, Asya ve
Afrika’daki çeşitli kavimlerce benimsendi. Yeni kurulan İslam
devletlerinin siyasî ve hukukî temelleri atıldı. Öte yandan, Hz. Osman
ve Hz. Ali döneminde ortaya çıkan iç çekişmeler, İslam dünyasını uzun
yıllar derinden etkileyen mezhep ayrılıklarının ve iç savaşların
başlangıcını oluşturdu.
Dört Halife Dönemi, İslam Tarihi’nin Peygamber Dönemi (Asr-ı Saadet)
faziletlerinin yaşatıldığı, saf ve parlak bir çağ olarak kabul edilir.
Dört Halife, Eski Doğu’nun bütün servetlerine sahip oldukları halde,
sürdürdükleri sade hayatla saf Müslümanlığın örnek önderleri oldular.
Bu nedenle onlara –özellikle dünya düşkünü Emevî halifelerinden ayırmak
için— Hulefa-i Raşidin (olgun halife-ler), Dört Halife Dönemi’ne de
Hulefa-i Raşidin Dönemi denir.
Bu dönemde halifeler seçimle belirlendiklerinden, bu döneme İslam Devleti’nin Cumhuriyet Dönemi de denir.
Bu dönemi halifeleri ile inceleyelim:
Hz. Ebubekir (Hz. Ebubekr’issıddık) Dönemi (632-634):
Hz.
Muhammed hastalanınca, Müslümanlara imamlık yapma görevini Hz.
Ebubekir’e verdi ve bu durum onun Hz. Muhammed’in ardılı olmasını
sağladı. Hz. Muhammed’in ölümü (8 Haziran 632, Pazartesi) yeni İslam
Devleti için tehlikeli durumlar yaratınca, Hz. Ömer ve arkadaşlarının
önerisi üzerine halife seçildi.
İki yıl süren halifeliğinin büyük bölümü, bazı kabilelerin –özellikle
bedevî (göçmen) kabilelerinin— Müslümanlıktan cayma (ridde)
olaylarıyla, bunların isyanlarıyla ve yalancı peygamberlerle uğraşarak
geçti. Hz. Muhammed’in ölümünden sonra, İslam’a karşı hareket eden
birçok kişi ve merkez olmuştu. Bunların dördünde yalancı peygamberler
ortaya çıkmış ve ayaklanmışlardır. Bu kişiler Yemen’de el-Esved
el-Ansi, Yemame’de Müseylime, Esed kabilesinden Tuleyha ve Temim
kabilesinden Secah’tır. Ancak, “ridde”, yerel koşullara göre, her
bölgede farklıydı. İşin içinde zekâtın ve Medine
’den gönderilen görevlileri dinlememenin rolü vardı. Ebubekir, ridde
olaylarını bastırmak üzere Suriye seferinden dönen Halid bin Velid
komutasındaki bir orduyu yalancı peygamberler üzerine gönderdi. Önce
Tuleyha, Buzaha Savaşı’nda yenildi ve egemen olduğu bölge ele
geçirildi; arkasından Temim kabilesi Secah’ı bırakıp Ebubekir’e
bağlandı. Ridde hareketlerine karşı girişilen savaşların en çetini
Yemame’ de Müseylime ile oldu. İki tarafın da önemli kayıplar verdiği
bu savaşta Müseylime öldü-rüldü ve Orta Arabistan bütünüyle ele
geçirildi. Muhacir bin Ebu Umeyye komutasındaki ordu da Hadramut ve
çevresindeki ridde olaylarını bastırdı.
Hz. Muhammed’in, Suriye’de kazanılacak zaferlerin Arap kabilelerinin
birleşmeleri konusunda etkili olacağı yönündeki görüşünü benimseyen
Ebubekir, Müseylime’nin ortadan kaldırılmasından hemen sonra Halid bin
Ziyad komutasındaki orduyu Irak’a gönderdi. Halid bin Ziyad, el-Müsenna
bin Hâris komutasındaki kuvvetlerle birleşerek Irak’ı yağmaladı ve
Hire’yi vergiye bağladı (633). İslam ordusu daha sonra Ecnadeyn’de
Bizans ordusunu büyük bir bozguna uğrattı (634). Bu savaşta Müslümanlar
3.000 şehit verirken, 100.000 Bizanslı öldürüldü; savaşta İslam
ordusunda kadınlar da erkekler ile birlikte savaştılar.
İslam ordusunun giriştiği bu savaşlarda, Kur’an’ın ayet ve surelerini
yassı kemikler, taş levhalar ve deriler üzerine yazmakla görevli vahiy
katipleri ve bunları ezberleyen hafızların çoğu şehit düşmüştü. Bunun
üzerine Ebubekir, Halife Osman zamanında tedvin edilecek (kitap halinde
çoğaltılacak) olan Kur’an’ın kitaplaştırılması için bir kurul oluşturdu
ve başına Hz. Muhammed’in kâtiplerinden Zeyd bin Sabit’i getirdi.
Kurul, Mushaf adı verilen ilk toplu Kur’an’ı yazdı.
Hz. Ebubekir, Bizans’a karşı Ecnadeyn’de zafer kazanılmasından ve
Suriye kapılarının Müslümanlara açılmasından kısa bir süre sonra
hastalanarak Medine’de vefat etti (23 Ağustos 634). Vasiyeti üzerine
Hz. Muhammed’in tabutuna konuldu, cenaze namazını Hz. Ömer kıldırdı ve
Hz. Mu-hammed’in yanına defnedildi.
Hz. Ömer (Hz. Ömer’ül-Faruk) Dönemi (634-644):
Hz.
Ebubekir’in vefatı üzerine, Müslümanların önde gelenleri tarafından Hz.
Ömer halife seçilmiştir. Hz. Ömer döneminde Hz. Ebubekir dönemindeki
fetih hareketlerine devam edilmiş ve devlet büyük ölçüde
teşkilatlandırıldı.
Ebubekir’in sağlığında Suriye seferine çıkan ordunun başkumandanı Halid
bin Velid’i bu gö-revden alarak yerine Ebu Ûbeyde’yi getirdi. Halid bin
Velid’in Ecnadeyn’de bozguna uğrattığı Bizans ordusundan arda kalanlar
Ürdün yakınlarında Fihl’de toplandılar. Müslümanlar, başkumandanlıktan
alınarak bir savaş birliğinin başına getirilen Halid bin Velid’in
komutasında, Bizanslıları takip ederek Beysan geçidini aştılar ve
Fihl’de onları tekrar yenerek Dimaşk’a çekilmek zorunda bıraktılar
(635). Aynı zamanda kuzeyde bulunan Hims üzerine de başarılı bir baskın
yapıldı. Halid bin Velid, buradan da Dimaşk üzerine yürüyerek
Bizanslılara karşı yeni bir savaşa girişti. Bizanslılar bu savaş sonucu
şe-hirde kuşatıldılar. 635’te Dimaşk alındı.
Halid, ilerlemesine devam ederek Kınnesrin’i aldı ve karargâh durumuna
getirdi. Muaviye, Casarca’yı; Alkame bin Mucazziz, Gazze’yi; Şurahbil,
Beysan ve Ürdün’ü aldı. Amr İbn’ül Âs da Kudüs üzerine yürüdü.
Antakya’da bulunan Bizans İmparatoru Herakli-os, 1000 000 kişilik bir
orduyu güneye gönderdi. Yermük’te Sabellarios komutasındaki Bizans
ordusu, 24 000 kişilik İslam ordusu ile karşılaştı. Bizanslılar büyük
bir bozguna uğratıldı. Ordu komutanı öldürüldü (636). Suriye’nin fethi
devam ederken Ebu Ubeyde, Hire kumandanı Müsenna’yı da yanına alarak
İran üzerine yürüdü. Behmen, Nersi ve Calinus yenilgiye uğradı. Bu
sırada Behmen, yeni bir orduyla Medain’den gelerek Fırat kıyısındaki
Kussünnatif’in yanında konakladı. Ebu Ubeyde, gemilerden kurduğu bir köprü üze-rinden geçerek ona saldırdı. Fakat Müslümanlar yenildi ve Ebu Ubeyde şehit düştü. Bu arada köprü
de yıkıldığından geri çekilen Müslümanlar ağır kayıplar verdi (636).
Müsenna, Halife Ömer’den yardım istedi. Ömer, bütün Arabistan’da
seferberlik ilan ederek büyük bir ordu kurdu ve bu ordunun başına
geçmek istedi; ancak, sahabeler bunu kabul etmediler. Bunun üzerine
Ömer, İran’a giden orduya ko-mutan olarak Sad bin Ebi Vakkas’ı tayin
etti. Sad, ordu ile Kadisiye’ye geldi. Burada büyük bir mey-dan savaşı
oldu. Sasani ordusu başkumandanı Rüstem öldürüldü. Sasanilerin
yüzyıllar boyunca düş-man eline geçmeyen bayrakları Derefsî Gavyân
Müslümanların eline geçti. 30 000 Sasanî asker kaçar-ken öldürüldü
(636). Sad bin Ebi Vakkas, iki ay Kadisiye’de kaldıktan sonra Sasanî
başkentine doğru yürüdü. Yenilen Sasanî ordusundan kalanları Babil
yakınında tekrar yendi. Sad, Dicle’yi geçti ve sa-vaşmadan İran kisrası
Yezdgerd tarafından boşaltılan başkent Medain’e girdi. Celûla yakınında
hen-dek ve istihkâmların arkasında toplanan Sasanîleri yendi. Yezd-gerd
sığındığı Hulvan şehrini terk ede-rek Rey’e kaçtı (638). İran’a yapılan
sefere katılan gaziler için Halife Ömer’in emriyle Kûfe ve Basra
şehirleri kuruldu. Öte yandan 636’da Amr İbn’ül Âs tarafından kuşatılan
Kudüs şehri halkı, Halife Ömer gelirse, şehri teslim edeceklerini
bildirdiler. Ömer kölesiyle birlikte Kudüs’e geldi ve şehir tes-lim
oldu. Halka çok iyi davrandı. Bir süre şehirde kaldıktan sonra geri
döndü. 638’de Antakya ve Ha-lep şehirleri alındı. İyad bin Ganem
komutasındaki bir İslam ordusu Mezopotamya’daki bütün şehirle-ri aldı
(641). Yezdgerd’in seferberlik ilan ederek Nihavend’de büyük bir ordu
toplamakta olduğunu öğrenen Ömer, Numan bin Mukarin komutasındaki İslam
ordusunun Sasanîlere saldırmasını emretti. O sırada Râmhürmüz ve İzec’i
alan Numan, Kûfelilere komuta ediyordu; daha sonra Medine’den ge-len
yardım kuvvetleriyle birlikte Nihavend’e doğru hareket etti.
Ni-havend’de Feyruzan komutasında-ki Sasani ordusu ile karşılaştı ve
onları büyük bir bozguna uğrattı; fakat Numan bu savaşta şehit oldu.
Müslümanlar Hemedan ve Nihavend’i aldılar (641).
Halife Ömer,
İran’ın fethini tamamlamak için Kûfe ve Basra’da iki büyük ordu
topladı. Bu or-dulara birçok komutan tayin etti ve onların fethetmekle
görevli oldukları yerleri kendilerine bildirdi. Kısa bir süre içinde
İran’ın fethi tamamlandı. İyad bin Ganem Mezopotamya’da fetihlerini
sürdürür-ken Amr İbn’ül Âs da Mısır seferine çıktı (640). Bu seferden
sonra, 3500 kişilik bir orduyla Babil’i kuşatan Amr’a Halife Ömer,
Zübeyr komutasında 10 000 kişilik bir yardım kuvveti gönderdi. Babil’i
alan Amr, İskenderiye üzerine yürüdü ve Kiriaun yakınında bir Mısır
ordusunu yendi. İskenderiye’de bulunan Mısır kralı Mukavkıs ile yapılan
görüşmelerden bir sonuç alınamayınca Amr şehri kuşattı ve üç ay sonra
ele geçirdi. İskenderiye’nin fethinden sonra Amr doğuya yöneldi.
Pentapolis şehri teslim oldu. Bu arada Manuel komutasında bir Bizans
ordusu İskenderiye’yi ele geçirdi. Fakat Amr, şehri Bi-zanslılardan
geri alarak yaptıkları surları yıktırdı (642). Halife Ömer’in emriyle
Mısır’da Fustat şehrini kuran Amr, yakınlarından Ukbe bin Nafi el
Fihri’yi Kuzey Afrika’nın fethiyle görevlendirdi. Kısa bir süre içinde
de Bingazi ve Trablusgarp İslam Ülkesi’ne katıldı.
Hz. Ömer zamanında devlette teşkilatlanmaya gidilmiştir. Bu dönemde devlette yapılan teşki-latlanma çalışmaları şunlardır:
• İlk yönetim örgütü kurulup, fethedilen ülkeler illere ayrıldı. Bu iller, doğrudan halifeye bağlı vali-ler atandı.
• Teravih namazının toplu kılınması 636’da onun emriyle başladı.
• Kureyş kabilesinin ileri gelenlerine savaş ganimetinden verilen fazla
paya, savaşta kazanılan taşınmaz malların gazilere dağıtılmasına Kur’an
hükmü olduğu halde son verildi.
• Başlangıcı hicret olan ve ay yılı temeline dayanan hicrî takvimi kabul edildi.
• Dinsel gereksinimlerin Kur’an’a ve sünnete uydurulması için Osman bin
Affan, Ali bin Ebu Ta-lip, Abdurrahman bin Avf, Muaz bin Celeb, Übey
bin Kâb ve Zeyd bin Sabit’in yer aldığı bir ku-rul oluşturuldu.
• İlk malî teşkilat ve Beyt’ül-Mal adı verilen devlet hazinesi kuruldu ve devletin mal varlığının sa-yımı yapıldı.
• Vergilerin toplanması ve maliyeyle ilgili işlerin yürütülmesi için
defterler tutuldu. Bu defterlerin tutulma işi, Bizanslı memurların
bilgilerinden yararlanılarak bir sisteme bağlandı.
• Askerlik işleriyle gereğince uğraşmaları ve savaşa her an hazır
olmaları için asker olan Müslüman-ların geçimleri Beyt’ül-Mal’dan
sağlanmaya başlandı. Bunlar tarımla uğraşmıyorlardı.
• Gayrimüslimlerin ödedikleri cizye ve haraç, savaşta yaralı oldukları sürece kaldırıldı.
• İlk adlî teşkilat kuruldu. Mahkemelere tayin edilen kadıların
yolsuzluk yapmalarını önlemek için onlara en yüksek memur maaşı verildi
(500 dirhem). Bu mahkemelerin yanında halkın şer’i hü-kümlerde şüpheye
düştükleri konuları öğrenebilmeleri için itfa mahkemeleri kuruldu.
• Geniş ölçekli bayındırlık işleri de yapıldı. Bunlardan bazıları;
Basra’ya su getiren Ebu Musa, Bağ-dat’a su getiren Nehr-i Sad, Nil
nehrini Kızıldeniz’e bağlayan Nehr-i Emir’ül-Müminin’dir.
• İlk kez, hapishane olarak kullanılmak üzere Mekke’de bir ev satın alındı. Sonraları diğer şehirler-de de hapishaneler kuruldu.
• Antlaşmaların ve kayıtların korunması için ilk İslam Arşivi kuruldu.
• Askerin maaşını tayin eden bir kayıt defteri tutulmaya başlandı.
• Üzerlerinde “Elhamdülillah”, “Muhammedürresulullah” ve “Lâilaheillallah” yazılı sikkeler bastı-rıldı.
• Gayrimüslimlerin bağlı oldukları idarî esaslar (ahkâm-ı ehli zimme) tespit edildi ve onlara geniş bir din hürriyeti tanındı.
• Orduya resmî hekimler, kâtipler ve tercümanlar tayin edildi.