Isparta Şehir Tanıtımı Hitskin_logo Hitskin.com

Bu Hitsikin.com temayı önceden görmekte fırsat veriyor.
Tema yerleştirmekTemanın fişine geri dönmek

.talk4her
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Isparta Şehir Tanıtımı

1 sayfadaki 2 sayfası 1, 2  Sonraki

Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:00 pm

Isparta eski ve tarihi bir kenttir - Isparta Kenti kurulalı kaç yıl oldu? - Kente niçin Isparta adı verildi? - Isparta adı nereden gelmektedir?

Isparta eski ve tarihi bir kenttir. Bu;

1.
2. Isparta'nın Tarihten Önceki Devrine Ait Tetkikler (Dr. Kurt BİTTEL).
3. Ön Tarihte Isparta Ovası Kültürü ve Yeni Buluntular (Prof. Dr. Tahsin ÖZGÜÇ).
4. Isparta ve Burdur İlleri Çevrelerinde Türk Tarih Kurumu Adına 1944 yılı Haziranında Yapılan Kazılara Dair Rapor (Ord. Prof. Dr. Şevket Aziz KANSU).
5. Kitabeler (İsmail Hakkı UZUNÇARŞILI).
6. Küçük Asya'da Isparta (Ramzey).

başlıklarını taşıyan arkeologlar, tarih bilginleri, bilim adamları ve profesörler tarafından yazılmış kitap, makale, rapor, inceleme, araştırmalarla.. belgelenmiş bulunmaktadır.

ISPARTA KENTİ KURULALI KAÇ YIL OLDU?
Bu soruya doğru, sağlıklı bir karşılık verebilmek için, önce tarih öncesinden günümüze dek Isparta'da yaşamış olanlara şöyle bir göz atmak gerekecektir.

1.
2. Hititler (Etiler)
3. Frikyalılar
4. Lidyalılar
5. İranlılar
6. Makedonyalılar (Yunan)
7. Romalılar (Bizans)
8. Araplar
9. Haçlılar
10. Selçuklular
11. Hamitoğulları
12. Osmanlılar
13. Türkiye Cumhuriyeti Yönetimi

Hititlerin, Milattan Önce 1900-1200 yılları arasında yaşamış ve büyük bir uygarlık kurmuş olduklarının bilindiğine göre;
Isparta'nın bilinen, en az dört bin (4000); Hititlerden önce de kentin varlığı düşünülecek olur ise 5 ile 6 bin yıllara varan bir tarihi vardır demek doğru olur.
KENTE, NİÇİN ISPARTA DENDİ; ISPARTA ADI NEREDEN GELMEKTEDİR?
Kente niçin Isparta denildiği, Isparta adının nereden geldiği, kesin olarak bilinmemektedir. Bu konuda pek çok araştırma, inceleme, görüş ve düşünüşler vardır; bunlardan en önemlileri ve akla yakın olanları şunlardır:

1.
2. Büyük İskender Kral olduktan sonra (M.Ö. 356 - 323) Anadolu'nun Batısı Yunan egemenliği altına geçti. İskender öldükten sonra bile, daha 36 yıl bu bölge Atina'ya bağımlı kaldı.Bu yıllarda Mora yarımadasında yaşamakta olan Ispartalılarla, Atina Yunanlıları, Anadolu'nun Batısına göç etmeye başladılar.
Mora Yarımadası Ispartalılarından büyükçe bir topluluk geldi; Isparta Kenti'ne yerleşti. Kente de kendi ülkelerinin ISPARTA adını verdiler.
3. Kentin önceki adı BARİS'ti. İranlılarla yaptıkları savaştan sonra ülkelerine dönmeyen Mora Yarımadası Isparta'lıları BARİS'te yerleştiler. Yunanca bir İS belirteci başa getirip, birleştirdiler İSPARİTA oldu; sonra da bu ad İSPARTA olarak söylenmeye başlandı.
4. Yunan dilinde İSPORADA dağınık anlamına gelmektedir. Gerçekten de kent o yıllarda, tıpkı Mora yarımadasındaki ISPARTA nasıl yedi tepe üzerinde kurulmuş ise, kent de onun gibi dağınık durumda idi. Dağınık anlamına İSPORADA dediler; sonra bu isim ISPARTA haline geldi.
5. Mitolojide ISPARTA kelimesi Ekilmiş anlamına gelmektedir.
Isparta adı, şuralarda da geçer.
ISPARTA - Anadolu'da kentimizin adı.
ISPARTA - Mora Yarımadasında bir ülke.
ISPARTA - Çatalca'da bir kule.
ISPARTA - İstanbul'da Fatih'in vakfiyesi.
ISPARTA - Konya'da bir angı taşı.
ISPARTA - Venezüella'da bir yer adı.
Ekilmiş anlamına gelen mitolojideki ISPARTA'nın bir efsanesi bile vardır.
6. Kentin asıl ismi BARİDA'dır. Bu isim kesinlikle Yunanca değildir. Belki Etice, belki de Lidya dilinden gelmiş olabilir. Çünkü Etiler ve Lidyalılar:
Asya'ya .................... AUVA
Ankara'ya...................ANKUVA
diyorlardı. İskender'in Atina'dan getirdiği ilk Yunan göçmenleri kentin güzelliğini görmüşler, Isparta_manarta demişler, sonra bu isim ISPARTA haline gelmiş olabilir.
7. Isparta adının, Bizanslılar devrinde aynı şehri gösteren EİS BARİDA dan geldiği anlaşılıyor.
8. Eski bir şehirdir. İsmi BARİS idi. Rumlar bir İS taktılar İSBARİTA oldu. Sonra ISPARTA haline geldi.
9. Isparta'nın önceki yerleşim yeri Öküzbattı sırtları idi. Kentin bugünkü bulunduğu topraklar üzerinde de sebze, tahıl gibi ürünlerle, çokçalık ARPA ekiliyordu. ASPARTYAT eski Yunan dilinde ARPALIK demektir. Bir Atina Üniversitesi Eski Zamanlar Profesörü 1334 yılında Isparta'ya gelmiş; Isparta ve çevresinde incelemelerde bulunduktan sonra, verdiği bir konferansta Isparta adının Arpalıktan geldiğini söylemiştir.

Görüldüğü gibi;

*
* Kente niçin Isparta adı verilmiştir?
* Isparta adı nereden gelmektedir?

sorularına kesin bir yanıt vermek olası değildir; bu konuda pek çok görüş ve düşünüşler bulunmaktadır.
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:02 pm

Genel konum

Isparta ili, Akdeniz Bölgesinin batı bölümünde iç kesiminde yer alır. "Göller Bölgesi"nin merkezi konumundadır.
İl, 30 derece ile 20 dakika ve 31 derece 33 dakika doğu boylamları ile 37 derece ve 18 dakika kuzey enlemleri arasındadır.
Yüzölçümü 8.933 km² dir.
Isparta doğudan, Konya'nın Beyşehir, Doğanhisar ve Akşehir ilçeleri; kuzeyden, Afyon'un Çay, Şuhut, Dinar ve Dazkırı ilçeleri; batıdan, Burdur'un Merkez, Ağlasun ve Bucak ilçeleri; güneyden ise Antalya'nın Serik ve Manavgat ilçeleri ile komşudur.
YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ
Isparta ili arazisi, III. jeolojik zamanda oluşmuş, beyaz tebeşir ve kalkerden meydana gelmiştir. Daha sonra tektonik volkanik hareketlerde yeni oluşumlar kazanmıştır. Çoğunlukla sıkışma tektoniğinin hüküm sürdüğü paleotektonik dönemde bir takım kıvrımlı yapılar ve bindirmeler meydana gelmiştir. Bindirmeler, Ofiyolotik karmaşık ve Akdağ kireçtaşının, Vurdigaliyen yaşlı birimlere bindirmesi şeklinde olmuştur.
Özellikle Kadıköy formasyonunda gözlenen kıvrımlar Alp orojenezinin Preniyen fazıyla ilgilidir. Çekme tektoniğinin hüküm sürdüğü Neotektonik dönemde ise bir takım normal faylar horst-graben yapıları ve volkanizma etkinliğinin izlerini Isparta ve yakın civarında görmek mümkündür.
Isparta'nın yüksek ve engebeli olan topraklarının, kuzey doğuda ve doğuda Sultan Dağları, Beyşehir Gölü ve Dedegöl Dağlarının güney uzantıları, güneyde Antalya Havzasının yüksek kesimleri, batıda ve güneybatıda Karakuş Dağları, Söğüt Dağları, Burdur Gölü, Ağlasun ve Bucak yaylaları ile doğal sınırları oluşmuştur. Isparta'nın yeryüzü şekillerinin %68.4'ü dağlar %16.8'i ovalar ve %14.8'i platolardan oluşmaktadır. Toprakların %74'ü tarıma elverişlidir. İlin yüzölçümünün %7.5'i göllerle kaplıdır.
DAĞLAR
İldeki dağlar Torosların uzantısı durumundadır. Antalya Körfezinin kara içine sokulan girintisine paralel olarak, körfezin doğusundan ve batısından başlayarak bu dağlar, kuzeye doğru giderek birbirine yaklaşır ve Göller Bölgesinin kuzeyinde birleşir.
Isparta nın sınırları içerisindeki dağlar Sultan, Karakuş, Kuyucak, Dedegöl, Davraz, Barla, Kapıdağı ve Akdağdır.
PLATOLAR
Tektonik hareketler sonucu, çukur alanlarla, dağlar arasında çeşitli yükselti basamaklarında sıralanmış, düz plato alanları ortaya çıkmıştır. Isparta topraklarının %14.8'ini kaplayan platoların başlıcaları; Keçiborlu, Atabey, Barla, Senirkent ve Afşar'dır.
Bu platolar üzerinde il yüz ölçümünün %1'i kadar hayvancılık ve turizm yönünden önemli yaylalar bulunur.
AKARSULAR
İlin önemli akarsuları, Antalya Havzasında yer alan Aksu Deresi ve Köprü Suyudur.
GÖLLER
Volkanik ve tektonik hareketlerle oluşan çukurların zaman içerisinde suyla dolmasıyla göller oluşmuştur. Bu yolla oluşan su birikintileri çok sayıda olmasından dolayı bölgeye Göller Bölgesi adı verilmiştir.
Isparta'da bulunan en büyük ve en önemli göl Eğirdir Gölü'dür.
GÖLCÜK
Isparta'nın 5 kilometre güney batısında ve deniz yüzeyinden yüksekliği 1380 metre olan krater çukurunun su ile dolmasından oluşmuş bir krater gölüdür.
Gölcük 150-300 metre kadar yükselen ve volkanik küllerle kaplı tepelerle çevrilidir. 1,5 kilometre çapında bir daire biçiminde olup derinliği 32 metreyi bulmaktadır. Gölcük ve yöresinde yapılan araştırmalarda, yüzeylenme veren formasyonlar, tortul, ultramatik ve volkanik kayaçlar olmak üzere başlıca üç gruba ayrılırlar. Bunlardan tortullara ait en yaşlı formasyonu Akdağ kireç taşları oluşturmaktadır. Diğerlerini konglomeralar ve flişler meydana getirmektedir. Akdağ kireç taşları Jura-Alt Kretase, konglomeralar Eosen ve Flişler ise Oligosel yaşlıdır. Gölcük ve çevresindeki volkanik kayaçlar, Traki Andezitler, sıkı tüfler, kül tüfler ve sünger taşlarından oluşmaktadır. Gölcük yağmur suları ve dipten kaynayan kaynaklarla beslenmektedir. Son yıllarda içme suyu olarak kullanıldığından su hayli çekilmiştir.
Ancak Isparta'nın içme suyunun büyük bir miktarının Eğirdir Gölünden alınmasıyla Gölcükte su çekilmesi durmuştur.
VADİLER VE OVALAR:
En önemli vadi, Akdağ'ın kuzey yamaçlarından başlayan ve daha sonra Isparta Ovası'nı oluşturan Aksu Vadisi ile Dedegöl dağlarının orta kesiminde bulunan Çayır yaylasının güney yamaçlarından başlayan Köprü Suyu Vadisidir. İlin önemli ovaları ise Hisartepe, Karatepe ve Akdağ arasında kalan Isparta Ovası ve bu ovanın kuzeyinde bulunan Bozanönü Ovası ile Isparta'nın kuzeydoğusunda ki Kuleönü Ovasıdır.
YERALTI KAYNAKLARI
Isparta da büyük çapta işletilen maden ocakları çok değildir. Bazı bölgelerde maden arama çalışmaları sürdürülmektedir. Bunlardan en önemlisi Senir Ovasında yapılan petrol arama çalışmalarıdır ve 1993 yılında başlayan sondajlar devam etmektedir.
KÜKÜRT
Türkiye'nin ilk en zengin kükürt yatakları Keçiborlu ilçesinde bulunmaktadır. 1915 yılında işletilmeye başlayan kükürt yatakları 1994 yılında Etibank tarafından işletilirken zarar ettiği için kapatılmıştır.

KÖMÜR
Isparta ilinin Eğirdir ve Yalvaç ilçelerinde kömür yatakları bulunmaktadır. Kömür yatakları özel şirketlere aittir. Bunlardan Eğirdir ilçesi Akbelen Köyü civarında bulunan kömür yatakları, arazinin işletmeye uygun olmaması sebebiyle 1991 yılından bu yana işletilmemektedir.
Yalvaç ilçesinde Yarıkkaya, Yukarıkaşıkara kasabası civarında kömür yatakları zaman zaman işletilmektedir.
PONZA TAŞI
Gölcük kraterinin volkan bacasından çıkan küllerin sulu bir yüzeye düşerek ani soğumaya uğramasıyla içinde gaz boşlukları olan taşlar oluşmuştur. Bu taşlara ponza taşı veya süngersi yapılarından dolayı sünger taşı adı verilir. Ponza taşlarının içinde bulunan gaz boşlukları birbirine bağlı olmadığından yalıtkanlık özelliği taşımaktadır. Bu sebeple briket yapımında kullanılmaktadır.
Isparta'da Gölcük krater gölü çevresine yayılan ponza yatakları, Binbirevler Mahallesi ile Gölcük arasında yoğunlaşmaktadır.
Bu bölgedeki ponza yatakları aynı bölgede kurulan, Isparta Belediyesine ait olan ISBAŞ adlı modern bir fabrikada briket olarak mamul hale getirilmektedir.
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:02 pm

KUM-ÇAKIL YATAKLARIIsparta da en önemli çakıl yatağı Atabey ilçesinde bulunmakta ve modern makinelerle Atabey belediyesi tarafından işletilmektedir. Ayrıca, Yakaören Köyü yakınında kum yatakları,Sav kasabası yol üzerinde ve Kılıç kasabası yakınlarında kum-çakıl yatakları işletilmektedir. Atabey ve Kılıç kum-çakıl yatakları rezervleri ve kaliteleriyle önemli depolardır.
BARİT
Şarkikaraağaç ilçesinde bulunan Barit yatakları 1973 yılından bu yana Etibank ve özel sektör tarafından işletilmektedir. Şistler ve kireç taşlarında yer alan barit yataklarının rezervi 17 milyon ton olarak tahmin edilmekte olup, tenörü %30 lardan % 90 lara ulaşır.

TRAS
Isparta - Antalya yolu üzerinde Sav kasabası yakınlarında , halk arasında köfke denilen materyal temelde tüflerden meydana gelmiş Tras dağları vardır. Rezervi 30 milyon ton olduğu tahmin edilen tras yatakları Göltaş A.Ş. tarafından çimento hammaddesi olarak kullanılmaktadır.

MERMER
Isparta da Gökçebağ çevresinde bej renkli kireç taşları mermer olarak değerlendilirilmektedir. Gökçebağ mermerleri Isparta Merkez ilçede bulunan Modül-Mer A.Ş. tarafından işletilmektedir.
YAPITAŞLARI
Isparta Merkez Direkli Andezitleri temel taşı, bahçe duvarı ve inşaatlarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Rezerv çalışması yapılmamasına rağmen milyarlarca metreküp yapı taşı bulunduğu sanılmaktadır. Şarkikaraağaç Göksöğüt Ağap Köylerinde de bahçe duvarı ve bina yapımında kullanılan taşlar çıkarılmaktadır.
Gölcük krater gölünün çevresinde de zengin taş ocakları vardır. Bir süre işletilen bu ocaklardan parke taşı ve dış cephe süslemesi için mermer benzeri taşlar çıkarılarak ihraç edilmiştir. Bu taş ocakları orman bölgesine zarar vereceği gerekçesiyle günümüzde işletilmemektedir.

KROM
Eğirdir Bağıllı-Ayvalıpınar dolayında harzburjit ve dunitler içerisinde mercekler şeklinde bulunduğu belirlenen krom cevherleşmesi %20-45 arasında Cr3O3 tenörüne sahiptir. Bölgede 30 ayrı noktada zuhur eden kromitlerden 150 bin ton jeolojik rezervi olduğu belirlenmiştir.

ARSENİK
Isparta Eğirdir Göktaş köyü dolayında bulunan bu cevherleşme, fliş düzeyinde damarlar şeklinde bulunduğu tespit edilmiştir. %35 dolayında As2S3 ihtiva eden yatağın hesaplanmış rezervi 34 bin tondur.

TOPRAKLAR
Isparta ilinde topraklar, genellikle kalkerli ana yapı üzerinde gelişmiştir. Tektonik çöküntü olukları ise, IV. zaman alüvyonlarıyla dolmuş ve ilde tarımın temel kaynağını oluşturan topraklar ortaya çıkmıştır. Eğim %40'a kadar değişmektedir. Üst toprak, 8-40 santimetre arasında derinliğe sahip olup, genellikle killi-tınlı kalkerli granüler ve dağılabilir durumdadır. Alt toprak üst toprakla aynı yapıda olmasına rağmen daha kaba bünyeli ve killidir. Toprak seviyesi bazı yerlerde taban suyu ile sınırlanmıştır. Yapılan araştırmalara göre, Isparta da bulunan toprak çeşitleri ve başlıca özellikleri şunlardır.

KIRMIZI AKDENİZ TOPRAĞI
Bu topraklar il genelinde 68.932 hektar alan kaplamaktadır. Hafif, orta dik ve sarp meyil özelliklerine sahip olup, orta sığlıkta hafif taşlı, orta derin, erozyon derecesi farklı ölçekli verimlilik açısından tarıma uygundur. Akdeniz bitki florası ile karstik temel yapı ve Akdeniz iklimi etkileşimi sonucu oluşmuş verimli topraklardır. Doğal bitki örtüsü, otlar, makiler ve orman ağaçlarından oluşur.

KIRMIZI KAHVERENGİ AKDENİZ TOPRAKLARI
Bu topraklar 81.904 hektarlık bir alanı kaplar. Yer yer hafif, orta, dik ve çok dik meyilde olup, orta derin bazen sığ, yer yer taşlı, orta erozyon etkisinde tarıma elverişli topraklardır. Oluşum bakımından kırmızı Akdeniz toprakları pedojenezine uygun özellikleri vardır. Doğal bitki örtüsü ot, maki, çeşitli türde orman ağaçlarından oluşur.

KAHVERENGİ ORMAN TOPRAKLARI
Isparta ili toprak dağılımında 142.156 hektar bir bölümü oluşturur. Hafif orta dik ve çok dik meyil özelliği göstermekte olup, orta derin yer yer sığ, orta erozyonlu, bazen şiddetli erozyona maruz topraklardır. Uygun topoğrafya özelliklerinde tarıma elverişlidir. Toprak oluşumu bakımından kırmızı kahverengi Akdeniz toprakları pedojenozi etkindir.

SARI KIRMIZI POTZOLİK TOPRAKLAR
Bu topraklar Isparta ilinde 3.671 hektar ile en az orana sahiptir. Hafif, orta ve dik meyilde orta derin, bazen sığ yer yer çok sığ az erozyondan, orta ve şiddetli erozyona varan bir aşınım özelliğine sahiptir.
Doğal bitki örtüsü, kışın yapraklarını döken orman ağacı ve iğne yapraklı orman ağaçlarıdır.

KALKERSİZ KAHVERENGİ ORMAN TOPRAKLARI:
Bu topraklar 61.081 hektar bir arazi oluşturmaktadır. Meyil derecesi hafif, orta ve diktir. Derin, bazen orta derinlikte, kısmen, sığ, orta ve şiddetli erozyona maruz, yer yerde taşlı bir özellik taşır. Doğal bitki örtüsü , kışın yaprağını döken orman ağaçlarından oluşur.

KESTANE RENKLİ TOPRAKLAR:
Bu topraklar Isparta ili toplam arazisinin 115.489 hektarlık bölümünü oluşturur. Genellikle düz, düze yakın orta ve dik meyillerde, yer yer derin, orta derin, sığ ve çok sığ, orta ve şiddetli erozyon etkisinde olan topraklardır. Doğal bitki örtüsü, kısa ve uzun otlarla, çalılar ve seyrek orman ağaçlarından oluşur.

TOPRAK SICAKLIĞI
Toprak sıcaklığı rasatları 5,10,20,50 ve 100 santimetre derinliklerde yapılmıştır. Aylık ortalama sıcaklık değerleri derinlere indikçe ilkbahar ve yaz aylarında azalmakta , sonbahar ve kış aylarında artmaktadır. Yıllık ortalama sıcaklık değerleri 12.6 C ile 14.8 C arasında değişmektedir.

TOPRAK KİRLİLİĞİ
İlin topraklarında makro ölçekli bir toprak kirliliği görülmemektedir. Ancak ilde özellikle Eğirdir Gölü çevresinde yapılan meyve yetiştiriciliğinde kalite ve verimi artırmak için kullanılan zirai mücadele ilaçları, az da olsa toprakta uzun süre kalıcı bir kirliliğe sebep olmaktadır.
Ağır metaller konusunda Köy Hizmetleri Müdürlüğü laboratuarlarında yapılan analizlerde toprak kirliliğine sebebiyet verecek bir bulguya rastlanmamıştır. İlimizde büyük ölçekli sanayi kuruluşları bulunmadığından, ayrıca evsel atıkların genelde kontrol altında tutulmasından dolayı kimyasal etkili toprak kirliliği söz konusu değildir.

İKLİM
Isparta ili, Akdeniz iklimi ile Orta Anadolu iklimi arasındaki geçiş bölgesinde yer almaktadır. Bu sebeple il sınırları içinde her iki iklim özellikleri de görülür. Ancak, Akdeniz kıyılarında görülen sıcaklık ve yağış, karasal iklimin özelliği olan düşük yağış bölgede tam olarak görülmez. Meteorolojik yöntemlerle yapılan araştırmalarda Isparta'nın iklim yapısı; Soğuk-Yarı Kara İklim tipi olarak belirlenmiştir.
İlin Akdeniz'e yakın olan güney bölgelerinde Akdeniz ikliminin özelliği gözlenir. Yazlar sıcak ve kurak; kışlar ilin kuzey bölümlerine göre ılık ve yağışlı geçer. Kuzeydoğuya gidildikçe karasal iklim özelliklerini gösterir; kışlar daha soğuk geçer. Kuzey bölgeler daha az yağış almaktadır.
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:03 pm

BASINÇ
Atmosferdeki gazların temas ettikleri yüzeylere uygulanmış olduğu kuvvete hava basıncı ve atmosferik basınç denir. Isparta'da ölçülmüş aktüel (mahalli) basınç ortalaması 898.0 milibardır. Aylara göre basınç değeri incelendiğinde ise en yüksek kasım, en düşük temmuz ayında olduğu görülür. Yaz aylarında düşük seyreder.
Isparta'da uzun yıllar içerisinde tespit edilen en yüksek basınç 919.9 mb en düşük basınç ise 869.6 olmuştur.

RÜZGAR
Hava hareketi olarak bilinen rüzgar, yön ve hız ölçümü yapılarak belirlenir. Isparta da ortalama rüzgar hızı saniyede 1.9 metredir. Aylara göre hız ortalaması içinde 2.4 m/sn ile eylül ve ekim ayları en düşüktür. Uzun yıllar ölçümlerine göre, en hızlı rüzgar 30,7 m/sn ile güney yönünden kaydedilmiştir. Rüzgar hızının 10.8 ile 17.1 m/sn arasında olduğu, kuvvetli rüzgarlı gün sayısı ortalama 33 gündür. Fırtınalı günler ortalaması ise yılda 6 gündür. Isparta da birinci derecede hakim rüzgar yönü 3369 esme sayısı ile Batı, ikinci derecede 3162 esme sayısıyla güneydoğu , üçüncü derecede hakim rüzgar yönü ise 2520 esme sayısıyla kuzeydoğu olarak belirlenmiştir.

NİSPİ NEM
Atmosferdeki su miktarına havanın nemliliği denir. Nispi nem ise, mevcut basınç ve sıcaklıkta havadaki su buharı miktarının aynı basınç ve sıcaklıktaki havanın alabileceği maksimum su buharı miktarı oranına denir ve yüzde olarak ifade edilir. Diğer bir deyişle, nispi nem doyma açığını gösterir.
Isparta da yıllık ortalama nem %62'dir. Nispi nem değerleri, kış aylarında daha yüksek, yaz aylarında da daha düşük olmaktadır.

BULUTLULUK
Klimatolojik bulutluluk gözlemlerinde, gökyüzünün tamamı 10 eşit parçaya bölünmüş olarak kabul edilir. Isparta da yıllık ortalama bulutluluk 4.3 dür. Yıl içinde bulutluluğun en az olduğu aylar temmuz ve ağustos, en fazla olduğu aylarda kış aylarıdır. Ortalama bulutluluk ile ortalama nisbi nem arasında bir paralellik olduğu açıkca görülür. Ortalama bulutluluğun 2.0 ila 8.0 arasında olduğu günlere bulutlu günler denir. Buna göre yıllık ortalama bulutlu günler sayısı 180 dir. Bulutluluğun 8.1 ile 10.0 olduğu günlere kapalı günler denir. Yıllık kapalı günler sayısı 67.3 dür. Yıllık açık günler ortalaması ise 117 gündür.

SİS-DOLU-ORAJ
Sis, yer seviyesinde oluşan ve yatay görüş uzaklığını her yönde bir kilometre ve altına düşüren buluta denir. Isparta'da yıllık sisli günler sayısı 13 tür.
Isparta'da dolu olayı özellikle mart, mayıs ve haziran aylarında görülür. Dolu yağışında yıllık ortalama 4 gündür. Şimşek ile birlikte gök gürültüsünün duyulmasına oraj denir. Orajlı günler daha çok mayıs ve haziran aylarında yaşanır. Isparta'da yılda ortalama 26 gün orajlı geçmektedir.

SICAKLIK
Hava sıcaklığı ölçümleri rasat siperleri içerisinde gölgede yapılmaktadır. Isparta da yıllık ortalama sıcaklık 12.1 C dir ortalama sıcaklık aylara göre incelendiğinde en yüksek ortalama sıcaklığa temmuz ayında, en düşük ortalama sıcaklığa da ocak ayında ulaşıldığı görülmektedir. Isparta da en yüksek sıcaklık 37.5 C en düşük sıcaklık -21.0 C olarak ölçülmüştür. Yaz günleri yukarı sıcaklıkta gün sayısı ortalama 111.4 dür. Kış günleri adı verilen C'nin altındaki gün sayısı ise 75.7 dir.

YAĞIŞ
Yıllık toplam yağış miktarı ortalama 600.4 mm Aylara göre yağış miktarı incelendiğinde en az yağışın ağustos ayında olduğu görülür.En fazla yağış ise kış ilkbahar aylarında meydana gelir. İl genelinde kar yağışları kasım ayında başlayıp nisan ayında sona ermektedir. Yılda ortalama karla örtülü gün sayısı 14.9 olup , en yüksek kar örtüsü 59 santimetre olarak ölçülmüştür.

BUHARLAŞMA
Buharlaşma miktarı , bir yerin iklimini ortaya koymakta kullanılan önemli meteorolojik elemanlardan biridir. Yağış miktarının buharlaşmadan fazla olduğu yerlerde toprak nemli , az olduğu yerlerde ise toprak kurudur. Isparta ilinde yıllık toplam buharlaşma miktarı 1233.6 mm dir En fazla buharlaşmanın temmuz ayında 233.4 mm olduğu görülmüştür.

GÜNEŞLENME
Isparta da aylık ortalama güneşlenme süresi en çok temmuz ayında 12 saat 2 dakika en az aralık ayında 3 saat 36 dakikadır.
Güneş ışınlarının şiddeti santimetrekareye kalori olarak ölçülür. Isparta da yıllık ortalama güneş ışınlarının şiddeti 311.61 cal/cm², maksimuma ulaştıgı temmuz ayında da 480.73 cal/cm² dir.
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:03 pm

Yüzölçümü:
8.933 km²Nüfus:
434.771 (1990)Ege, Akdeniz ve İç Anadolu Bölgelerinin kesiştiği Göller Bölgesi denilen noktada yer alan Isparta ili, Eğirdir, Kovada ve Gölcük gölleri, Kovada ve Kızıldağı Milli Parkları ile zengin bir fauna ve floraya sahiptir.

İnanç Turizminin merkezi Yalvaç ilçesi Anadolunun kültür zenginliğini tüm ihtişamı ile yansıtmaktadır.

Kayak Merkezinin yeraldığı Davraz Dağı, doğa yürüyüşü ve nehir sporlarına elverişli kanyonlar, mağaralar ve dağları ile pek çok doğa sporlarının yapıldığı merkezdir.

Isparta'nın turizm kapısı Eğirdir, alternatif turizm cennetidir. Dağcılık, trekking, rüzgarsörfü, yamaç paraşütü, kampçılık turizm çeşitlerinden birkaçıdır.

İLÇELER:

Isparta ilinin ilçeleri; Aksu, Atabey, Eğirdir, Gelendost, Gönen, Keçiborlu, Senirkent, Sütçüler, Şarkikaraağaç, Uluborlu,Yalvaç ve Yenişarbademli'dir.

Aksu: Yaklaşık 1200 metre rakımında bulunan Aksu İlçesi, eski adı olan Anamas’ı, ilçe coğrafyasına hakim 2388 m yüksekliğindeki Anamas Dağından almaktadır.

Aksu ilçesinin yeraldığı yörede yapılan kazılarda, ilk çağlardan beri iskana açık olduğu görülmektedir. Yörede, Helenistik çağa ait M.Ö.2. ve 1. Yüzyıldan kalma sikkelere rastlanmaktadır. Yapılan araştırmalardan, Aksu Vadisi ve Anamas yaylaları arasındaki ulaşım zorluklarına rağmen, civarındaki bazı köylerde 16. yüzyıldan beri Pazar kurulmakta olduğu ve bu yörede yoğun bir Yörük nüfusun yaşadığı anlaşılmaktadır. Cumhuriyet döneminde, Eğirdir'e bağlı bir bucak olarak Yenice adı altında idari konumunu sürdüren Aksu, 26.8.1988 tarihinde ilçe statüsüne kavuşmuştur.

Aksu ilçesi sınırları içindeki en önemli tarihi kalıntılar: Timbriada, Tynada, Eurymendon Kutsal Alanı ve Roma Köprüsü dür. Yörede turistik önemi olan Sorgon ve Zindan Mağaraları ile Sorgun yaylası Aksu İlçe sınırları içinde bulunmaktadır.

Atabey: Atabey İlçesi kuzeyden Senirkent ve Uluborlu, Batıdan Gönen, güneyden merkez ilçe Isparta, doğudan da Eğirdir ilçeleri ile çevrilidir. İlçenin kuzeyini ve batısını Barla Dağı ve uzantıları bulunmaktadır.

Selçuklular döneminde bilinçli bir şekilde kervansaray ağıyla donatılan Konya-Antalya güzergahındaki yerleşmelerinden birisi olan (Atabey) önem verildiği, Ertokuş tarafından burada 1224 yılında inşa ettirilen medreseden anlaşılmaktadır. 13. yy. başında tamamen Türkleşen bölgede, önemli bir yerleşim merkezi olarak beliren Atabay’ deki medrese Osmanlı devleti eğitim sistemi içinde de fonksiyonunu devam ettirmiştir. Atabey’ in 1478,1501, ve 1568 tarihlerindeki kayıtlara göre, Eğirdir ’e bağlı bir nahiye olduğu yazılıdır.

İlçe sınırları içinde bulunan başlıca tarihi ve kültürel varlıklar, Harmanören (Göndürle) de meydana çıkartılan 41 Küp Mezarlar, Sidera Bayat Harabeleri, Ertokuş Medresesi, Sinan Camiidir. (18) Atabey ilçesine bağlı olarak, İslamköy Kasabası yanında 4 adette köy yerleşimi bulunmaktadır. Atabey ilçe merkezi Isparta’ya 23 km uzaklıkta olup, çoğunluğu çift yol olmak üzere asfalt yol ile bağlıdır.

Eğirdir:

Eğirdir Destinasyonu

Gelendost: Gelendost ilçesi, Isparta il merkezinin kuzeyinde, Eğirdir Gölünün 10 km içerisinde kurulmuştur. Gelendos ilçesi, ilk çağlardan beri, Pisidya Ülkesi adı verilen Göller Bölgesinin en eski kültür merkezlerinden birisidir. M.Ö. 3500 yıllarında “Mirya veya Miryo” adı ile Hititlerin bir kolu olan Anamurla Miryalılar tarafından kurulmuştur. M.Ö. 547 yıllarında bu topraklar Pisidyalıları yenen Pers’ lerin egemenliğine geçmiştir. 17 Eylül 1176 yılında yapılan ve bir kısmı da Gelendost Ovasında geçen Miryakefalon Savaşını Türklerin kazanması ile Selçuklu topraklarına katılmıştır. Gelendost daha sonra Hamidoğulları Beyliğinin egemenliği altına girmiştir.

Gelendost, tarihi boyunca Ablada, Sabinae, Myrion, Miryona, Miryo, Myriokafalon, Gelende-Abad, Gelendoz adları ile anılmıştır. 16. yüzyılda Afşar nahiyesine bağlı olan Gelendost, Cumhuriyet döneminde 1930 yılında Afşar’ın yerine nahiye olmuştur. Daha sonrada 6.3.1954 tarih ve 6324 sayılı kanun ile de ilçe olmuştur. Gelendost, Isparta-Konya karayolu üzerindedir. Isparta’ya 80 km uzaklıktadır. İlçenin tüm kasaba ve köyleri ile ulaşım olanakları her mevsim vardır. İlçede halk ağırlıklı olarak tarımla uğraşmaktadır. Elmacılık en önemli uğraş koludur.

Gelendos ilçe merkezinde bulunan tarihi iki cami ile Yeşilköy sınırları içinde bulunan Ertokuş Kervansarayı ilçenin en önemli kültür yapılarıdır.

Gönen: Isparta İl Merkezine 24 km uzaklıklığında, Isparta-Burdur karayoluna 5 km uzaklığındaki Gönen’in tarihi M.Ö. 3-4 yüzyıla kadar dayanır. Tarih boyunca Kaue, Kawaena, Colonia, julia, Augusta, Pia, Fida, Comama, Yuztinianopolis, Gonana, Konana, Könan ve Gönen adları ile anılmıştır. Roma İmparatorluğu Augustos’ un Pisidia adı verilen bölgede kurulduğu dört şehirden birisidir. Araştırmalara göre yörede ilk yerleşim birimi Yuvaca, şimdiki yayla adıyla bilinen yerdir. Buraya ilk gelenler Yüreçi göçerleridir.

İlçe zamanla Selçukluların ve daha sonra da Hamitoğulları Beyliği’nin egemenliği altında bulunmuştur. Hamitoğlu Hüseyin Bey, topraklarının büyük bir bölümünü Osmanlı Sultanı I. Murat ‘a satmıştır . 30 Aralık 1992 tarihinde yapılan düzenleme sonucunda, İğdecik. Gölbaşı, Koçtepe ve Senirce köyleri Isparta İl merkezine, Güneykent Kasabası, Gümüşgün Köyü Keçiborlu ilçesine bağlanmıştır. Gönen ilçesine bağlı yerleşim birimi olarak yalnız Kızılcık Köyü kalmıştır.

Keçiborlu: Isparta il merkezine 40 km uzaklığındaki Keçiborlu ilçe merkezinin tarihi gelişimi Isparta ilçe merkezi ile benzerlik göstermektedir. Keçiborlu tarih boyunca, Eudoxiopolis, Keçik-Borlu, Kiçi-Borlu isimleriyle anılmıştır. Keçiborlu, Hitit, İyon, Lidya, Pers, Helen, Roma, Bizans devirlerini yaşadıktan sonra 1204 yılında Sultan Kılıç Arslan tarafından Anadolu Selçuklu Devletinin egemenliğine girmiştir. Daha sonra Hamitoğulları Beyliğinde Uluborlu ve Gönen’e bağlı bir kasaba olarak varlığını sürdürmüştür.

Günümüzdeki Keçiborlu ilçesinde korunmakta olan Keçiborlu Höyüğü, Kılıç Höyüğü, Kılıç Fari Harabeleri, Fadıllı Harabeleri, Güneykent şehir kalıntıları, Sinanbey Camii, Senir Hacı Osman Camii, Gümüşgün Sinan Dede Türbesi eski çağlardan kalan eserler ve yerler olarak görülmektedir.

İlçenin başlıca mesire ve yayla turizmi yerleri : Söğüt Dağı Yaylası, Fadıllı Yaylası, Koru Yaylası, Taşoluk Yaylası, Güneydere Uzundere Piknik Yeri ve göleti, Keçiborlu Göleti, Boyralı Sini Yaylası, Aydoğmuş Akdağ Yaylası, Senir, Tepecik ve Ardıçlı Köyleri Burdur Gölü Kenarı Plaj sahasıdır.

Keçiborlu adının, bölgenin küçük tepeciklerinden oluşmasına izafeten Kiçi (Küçük) Bor (Taş) kelimelerinden oluştuğu Kiçiborlu ’dan bozulduğu sanılmaktadır.

Senirkent: Isparta İl Merkezine 76 km uzaklığında, Eğirdir Gölü’ nün Hoyran Gölü adı verilen kuzey kısmının batısında bir vadide yer alan ilçe, dağ eteğindeki meyilli düzlük bir arazide kurulmuştur. Zira “Senir” dağ eteğindeki meyilli düzlük anlamına gelmektedir.

Senirkent’in bulunduğu bölgenin, tarihin çok eski devirlerinden beri yerleşim merkezi olduğu, buluntulardan ve yapılan araştırmalardan anlaşılmaktadır. Ancak su kanalı, kervansaray, kale gibi ayakta kalmış tarihi yapılara rastlamaktadır. 1370 yılında kurulmuş olan Senirkent 1807de Uluborlu’ya bağlı nahiye statüsüne getirilmiş ve belediye teşkilatı kurulmuştur. İlçedeki başlıca kültür varlıkları: Tymandos Antik Kent, Yassıören Höyük, Garip Höyük, Tohumkesen Höyük, Aralık Höyük Gençali Höyük, Veli Baba Türbesidir.

Sütçüler: Isparta'nın güneyinde yer alan Sütçüler ilçesinin kuruluşunun M.Ö. 200 yıllarına kadar dayandığı bilinmektedir. Bu gün Adada olarak adlandırılan antik kent, Pisidya bölgesinde; Pisidya ile Pamfilya bölgeleri arasında yer almaktadır. 1330 yıllarında Hamitoğulları beyliği Eğirdir’ de kurulana kadar Sütçüler Selçuklular ’ın elinde kalmıştır .

Osmanlılar zamanında bir süre Kara Bavlu olarak anılmıştır. Zamanla Bavlu şekline dönüşen isim, Cumhuriyet döneminde 1926 yılına kadar sürmüş, bu tarihte yerleşime dağ-dağlık anlamına gelen Cebel ismi verilmiştir. 1938 yılında belde halkının büyük şehirlerde sütçülük yapmaları üzerine isimi Sütçüler olarak değiştirilmiş ve Eğirdir ’e bağlı bir nahiye iken ilçe statüsü verilmiştir.

İlçenin belli başlı kültür varlıkları arasında, ilçenin tarihi gelişimini simgeleyen kalıntılarından Adada antik kenti gelir. Antik kent ilçe merkezine 12, Sağrak köyüne 2 kilometre uzaklıktadır. Diğer kültürel varlıkları ise, Sığırlık Harabeleri, Taşkapı Harabeleri, Zorzila Kalıntıları, Sefer Ağa Camii, Çandır Köprüsüdür.

Uluborlu: Uluborlu, tarih öncesi devirlerden beri çeşitli medeniyetlerin hüküm sürdüğü yörede yer almaktadır. Uluborlu’nun 4000 yıl öncesi Hititler tarafından kurulduğu bilinmektedir. Bu döneme ait kalıntılara yörede hala rastlanmaktadır. Uluborlu, Türklerin fethi öncesinde Apolonia, Sozopolis, Mardion, Mardiyon, Mardiaion adlarıylada anılmıştır. 1070 yılında Türklerin egemenliğine girmiştir. Bu devirden sonra Uluborlu, Borgulu, Burgulu, Uluğborlu isimleri de almıştır.

Uluborlu’da yaklaşık 17 türde kiraz yetiştirilmektedir. Uluborlu kirazı Avrupa ülkelerinde çok tutulmaktadır. Ürünün büyük bir kısmı ihraç edilmektedir. İlçede Temmuz ayının ilk haftasında 2 gün süreli Altın Kiraz ve Yağlı Pehlivan Güreş Şenlikleri düzenlenmektedir.
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:04 pm

Yalvaç:

Yalvaç Destinasyonu

Yenişarbademli: Yenişarbademli, Beyşehir Gölünün batısında, Toros Dağlarının kuzey uzantısı olan Anamas Dağları ile bütünleşir. İlçe doğusunda, Beyşehir, batısında Aksu ve kuzeyinde Şarkikaraağaç ilçeleri ile çevrilidir. İlçenin rakımı 1150 metredir. İlçe sınırları içerisinde bulunan Dedegöl Dağı (2892 m) ile Isparta’nın en yüksek dağıdır. Yenişar tarih boyunca pek çok uygarlığa sahne olmuştur. Yapılan araştırmaya göre, M.Ö. 4000 yıllarında Etiler , M.Ö. 1500 yıllarında Frikyalılar, M.Ö. 800 yıllarında İyonlar, M.Ö. 600 yıllarında Lidyalılar, M.Ö. 446 yıllarında Persler, M.Ö. 190 yıllarında Romalılar, M. 395 yıllarında da Bizanslar yörede uygarlık kurmuşlardır.

1071 Malazgirt Zaferinden sonra 1142 yıllarında Selçuklu topraklarına katılabilmiştir. 1810 yılında Konya Vilayetine bağlı bir kaza olmuştur. Selçuklulara ait Kubad-ı Abad Sarayı kalıntıları da ilçe hudutları içinde yer almaktadır.

Yenişarbademli, Şarkikaraağaç üzerinden asfalt yol ile Isparta il merkezine 177 km uzaklıktadır. Yenişarbademli’ nin , başlıca gelir kaynağı, tarım, hayvancılık, orman işçiliği ve balıkçılıktır.
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:04 pm

KENTE, NİÇİN ISPARTA DENDİ; ISPARTA ADI NEREDEN GELMEKTEDİR?
Kente niçin Isparta denildiği, Isparta adının nereden geldiği, kesin olarak bilinmemektedir. Bu konuda pek çok araştırma, inceleme, görüş ve düşünüşler vardır; bunlardan en önemlileri ve akla yakın olanları şunlardır:

1. Büyük İskender Kral olduktan sonra (M.Ö. 356 - 323) Anadolu'nun Batısı Yunan egemenliği altına geçti. İskender öldükten sonra bile, daha 36 yıl bu bölge Atina'ya bağımlı kaldı.Bu yıllarda Mora yarımadasında yaşamakta olan Ispartalılarla, Atina Yunanlıları, Anadolu'nun Batısına göç etmeye başladılar.
Mora Yarımadası Ispartalılarından büyükçe bir topluluk geldi; Isparta Kenti'ne yerleşti. Kente de kendi ülkelerinin ISPARTA adını verdiler.
2. Kentin önceki adı BARİS'ti. İranlılarla yaptıkları savaştan sonra ülkelerine dönmeyen Mora Yarımadası Isparta'lıları BARİS'te yerleştiler. Yunanca bir İS belirteci başa getirip, birleştirdiler İSPARİTA oldu; sonra da bu ad İSPARTA olarak söylenmeye başlandı.
3. Yunan dilinde İSPORADA dağınık anlamına gelmektedir. Gerçekten de kent o yıllarda, tıpkı Mora yarımadasındaki ISPARTA nasıl yedi tepe üzerinde kurulmuş ise, kent de onun gibi dağınık durumda idi. Dağınık anlamına İSPORADA dediler; sonra bu isim ISPARTA haline geldi.
4. Mitolojide ISPARTA kelimesi Ekilmiş anlamına gelmektedir.
Isparta adı, şuralarda da geçer.
ISPARTA - Anadolu'da kentimizin adı.
ISPARTA - Mora Yarımadasında bir ülke.
ISPARTA - Çatalca'da bir kule.
ISPARTA - İstanbul'da Fatih'in vakfiyesi.
ISPARTA - Konya'da bir angı taşı.
ISPARTA - Venezüella'da bir yer adı.
Ekilmiş anlamına gelen mitolojideki ISPARTA'nın bir efsanesi bile vardır.
5. Kentin asıl ismi BARİDA'dır. Bu isim kesinlikle Yunanca değildir. Belki Etice, belki de Lidya dilinden gelmiş olabilir. Çünkü Etiler ve Lidyalılar:
Asya'ya .................... AUVA
Ankara'ya...................ANKUVA
diyorlardı. İskender'in Atina'dan getirdiği ilk Yunan göçmenleri kentin güzelliğini görmüşler, Isparta_manarta demişler, sonra bu isim ISPARTA haline gelmiş olabilir.
6. Isparta adının, Bizanslılar devrinde aynı şehri gösteren EİS BARİDA dan geldiği anlaşılıyor.
7. Eski bir şehirdir. İsmi BARİS idi. Rumlar bir İS taktılar İSBARİTA oldu. Sonra ISPARTA haline geldi.
8. Isparta'nın önceki yerleşim yeri Öküzbattı sırtları idi. Kentin bugünkü bulunduğu topraklar üzerinde de sebze, tahıl gibi ürünlerle, çokçalık ARPA ekiliyordu. ASPARTYAT eski Yunan dilinde ARPALIK demektir. Bir Atina Üniversitesi Eski Zamanlar Profesörü 1334 yılında Isparta'ya gelmiş; Isparta ve çevresinde incelemelerde bulunduktan sonra, verdiği bir konferansta Isparta adının Arpalıktan geldiğini söylemiştir.

Görüldüğü gibi;

* Kente niçin Isparta adı verilmiştir?
* Isparta adı nereden gelmektedir?

sorularına kesin bir yanıt vermek olası değildir; bu konuda pek çok görüş ve düşünüşler bulunmaktadır.
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:05 pm

Osmanlı Döneminde Isparta
Osmanlılar Dönemi
Anadolu beylikleri, daha önce yitirdikleri toprakları, 1402 Ankara
Savaşı’ndan sonra Osmanlı Devleti’nin içine
düştüğü bunalım döneminde, yeniden ele
geçirdiler. Bu arada Timur’un torunu Mehmed
Mirza’nın hapisten kurtardığı II. Mehmed Bey de Karamanoğulları
Beyliği’nin başına geçti. Karamanoğulları’nın egemen
olduğu yerlerden başka, Osmanlılar’a bağlı Isparta, Eğridir,
Kırşehir ve Kayseri’yi de ele geçirdi. Osmanlı Devleti
Çelebi Mehmed’le yeni bir yönetime kavuştuktan sonra,
kaybedilen yerleri ele geçirmek için girişimlere
başlandı. Çelebi Mehmed, Karamanoğlu Mehmed Bey’i bir
savaş sırasında esir aldı (1415). Böylece Isparta yöresi
yeniden Osmanlılar’a bağlandı ise de bir süre sonra yine
Karamanoğulları’nın eline geçmiştir. Mehmed Bey’in
ölümünden sonra oğlu İbrahim Bey ile amcası Ali Bey
arasında taht kavgaları başladı. İbrahim Bey II. Murad’dan yardım
istedi ve yardım karşılığında Hamidili, Beyşehir ve
Otlukhisarı’nı Osmanlılar’a bıraktı. II. Murad da,
Hamidili’nin yönetimini Şarabdar İlyas Bey’e verdi.

Isparta Şehir Tanıtımı F12Uluborlusukemeri2

II. Murad’ın yardımıyla Karamanoğulları Beyliği’nin başına
geçen İbrahim Bey, güçlendikten sonra
Osmanlılar’a verdiği yerleri geri almak için girişimlere
başladı. Tek başına karşı çıkamayacağını anlayınca da Sırplar ve
Macarlar’la anlaştı. Bu anlaşmadan sonra Beyşehir ve Hamidili
yöresine saldırarak, Hamidili Sancak Bey’ini tutsak etti. Bu
olay üzerine II. Murad, önce Rumeli Beylerbeyi Sinan Paşa
yönetiminde Macarlar üzerine bir kuvvet gönderdi.
Macarlar’ı etkisiz hale getirdikten sonra da İbrahim Bey’in
üzerine yürüdü ve yanında bulunan İsa Bey’i
Karamanoğulları Beyi olarak ilan etti. Daha sonra, dönemin
önemli bilim adamlarından Mevlana Hamza, arabuluculuk yaparak
İbrahim Bey’i bağışlattı. İbrahim Bey, yine Beyliğin başında
kaldı ve Osmanlılar’dan aldığı yerleri geri verdi.


Isparta Şehir Tanıtımı 11

Bu olaydan sonra, XVI. yüzyıl başlarına değin Isparta ve
yöresinde önemli bir siyasal olay olmadı. XVI. yüzyıl
başlarından itibaren ise Osmanlı Devleti’ni uzun süre
uğraştıran Şahkulu Ayaklanması, Isparta yöresini de etkiledi.
Burdur, Isparta, Gölhisar ve Sandıklı yöresine de saldıran
Şahkulu, buraları yağmaladı ve çok sayıda kişiyi
öldürdü. Ayaklanma bastırılarak Şahkulu
öldürüldükten sonra (1511), Isparta ve Antalya
yöresinde ele geçirilen Şiiler Mora’ya
sürüldüler.

XVI. yüzyılda güneybatı Anadolu’daki önemli
pazarlardan biri de Hamid pazarıydı. Gerek Hamidoğulları Beyliği
döneminde ve gerek Osmanlı yönetimi sırasında Isparta,
önemli bir dokumacılık merkeziydi. Ayrıca, Isparta
çevresindeki ormanlardan elde edilen adragan zamkı Avrupa
piyasalarında oldukça aranan bir üründü.
Halıcılık ise ancak XV. yüzyıla doğru dış piyasalarda önem
kazanmaya başladı.

XVI. yüzyılın ikinci yarısından başlayıp giderek artan ekonomik
bunalım, Osmanlı toplum yaşamını önemli ölçüde
etkilemiştir. Bu dönemde dünyadaki fiyat artışları, ülke
dışına yiyecek maddesi kaçırılmasına yol açmış, bu da
Anadolu’da büyük bir yiyecek kıtlığına sebep olmuştur.
Bunun yanı sıra, ekonomik bunalım sonucu topraklarını bırakmak zorunda
kalan halk “levend” adı altında soygunculuk yapmaya
başlamıştır. Isparta ve yöresi de bu olaylardan oldukça
etkilenmiştir. Bu dönemde suhteler (medrese öğrencileri) de
gruplar halinde Anadolu’nun çeşitli yerlerinde dolaşarak
olaylar çıkarmış, soygunlar yaparak birçok insanı
öldürmüşlerdir. 1559’da İstanbul’dan Hamid
Sancağı Kadısına gönderilen bir fermanda, Isparta yöresinde
dolaşan suhtelerin çıkardıkları olaylardan söz edilerek, bu
kişilerin yakalanıp cezalandırılmaları için Mirza Bey adlı bir
kişinin görevlendirildiği bildirilmektedir. Hamid Sancağı bu
dönemde Ege Bölgesi’nden sonra suhte ayaklanmalarının
en çok görüldüğü yerdir. O kadar ki,
1558’de Şehzade Bayezid ile sefere çıkan Hamid Sancak Beyi
Mustafa Bey’e hemen sancaktaki görevine dönmesi
bildirilmiştir. Hamidili’ndeki suhte olayları 1572 sonrasında da
aynı yoğunlukta sürmüştür. 1573’te Hamid
Sancağı’nda suhteler olay çıkarmış ve sancaktaki sipahiler
bu kişilere yardım ederek yakalanmalarını önlemişlerdir. Bu
dönemde olayların yoğunlaşmasına karşın Kıbrıs’a
gönderilen sancak beyi, bir yazısında bu durumdan yakınmaktadır.
Hamid Sancak Beyinin Kıbrıs’a gitmesinden sonra yerine vekil
olarak bıraktığı Hamza Bey’in raporlarından öğrenildiğine
göre, sancaktaki Beydili Köyü halkı Hüsam adlı bir
suhteyi yakalayarak sancak beyine teslim etmiş ve bunun üzerine
200 kişilik bir grup köyü basmaya kalkışmışlarsa da sancak
beyi ve sipahilerin çabaları karşısında başarısız kalmışlardır.
1574 baharında Anadolu askerlerinin sefere çağrılması,
yöredeki suhte olaylarının da artmasına neden olmuştur. Isparta ve
yöresindeki suhte olayları 1587’de daha da kanlı bir
biçime bürünmüş, Hamid ve Teke sancaklarında
zengin tımar ve zeamet sahiplerine saldırmaya başlamıştır.
Isparta’da Taşviran Köyü’nü basan suhteler
burada 32 kişiyi öldürmüşlerdir. Suhte ayaklanmalarının
önlenememiş olması, aralarında Isparta’nın da bulunduğu
birçok kent halkının hükümete karşı büyük
güvensizlik duymasına yol açmıştır. Ayaklanmaları
önlemek amacıyla il erleri serdarlarına, hatta çavuş ve
subaşı gibi kişilere yetki verilmesi suhtelerin daha fazla taşkınlık
yapmalarından başka sonuç vermemiştir.
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:05 pm

Isparta Şehir Tanıtımı 12

XVII. yüzyılda Isparta yöresini etkileyen önemli bir
olay da Haydaroğlu ayaklanmasıdır. 1645’te, Isparta
yöresinde ortaya çıkan Kara Haydar adında bir kişi
soygunlar yaparak, yöreyi uzun süre tedirgin etmiş, daha
sonra da yakalanarak öldürülmüştür. Oğlu
Mehmed, babasının öcünü almak için Haydaroğlu
adıyla yörede soygunculuğa başlamış, yakalanması için de
Eski Anadolu Valisi İbşir Paşa görevlendirilmiştir. Gerek İbşir
Paşa, gerek daha sonra görevlendirilen
Küçükçavuş Ahmed Paşa, Haydaroğlu karşısında
başarısız kalmışlardır. Ahmed Paşa, Haydaroğlu’nun en
güçlü yardımcısı olan Katırcıoğlu’nun
adamlarınca öldürülmüş ve askerlerinden bir
bölümü Haydaroğlu güçlerine katılmışlardır.
Bunun üzerine Haydaroğlu’nu yakalama görevi Ketencizade
Mehmed Paşa’ya verilmiştir. Haydaroğlu, Mehmed Paşa’yı
öldürdükten sonra Afyonkarahisar üzerine
yürüyerek kenti yağmalamış, sonra Isparta üzerine
yürümüştür. Bu dönemde Isparta Sancak
Beyliği’ne Hacı Sinan Paşazade Mehmed Paşa atanmıştır. Ama Mehmed
Paşa kendi yerine mütesellimi Abaza Hasan Ağa’yı
göndermiştir. Haydaroğlu’nun kent yakınlarına geldiğini
öğrenen halk, haber göndererek ne istenirse vermeye hazır
olduklarını bildirdiler. Bunun üzerine Haydaroğlu Isparta
halkından 3.000 kuruş vergi istedi. Kent halkı istenilen parayı
toplamak gerekçesi ile onu oyalarken, Abaza Hasan Ağa da
savaşabilecek durumdaki kişilerden bir güç oluşturarak,
Haydaroğlu’na saldırdı ve yakalayarak İstanbul’a
gönderdi. Haydaroğlu’nun İstanbul’da idam edilmesinden
sonra en güçlü adamlarından ve Isparta yöresi
Türkmenlerinden olan Katırcıoğlu, Haydaroğlu
güçlerinin başına geçti. Bir süre devlete karşı
başkaldırışını sürdüren Katırcıoğlu, daha sonra isteği
üzerine bağışlanarak kendisine Beyşehir Sancağı verildi.
Katırcıoğlu Karaman Valiliği ve Isparta Sancak Beyliği
görevlerinde de bulunmuştur.

Isparta Şehir Tanıtımı F13_1_harita

XIX. yüzyıl başlarında Isparta bir veba salgını
geçirmiştir. Bu salgın sonunda 200-300 kişi hayatını
kaybetmiştir. Aynı dönemde ilk kız rüştiyesi, ”İnas
Rüştiyesi” adı altında açılmıştır. Bu yüzyıl
boyunca Isparta Sancağı, oldukça sakin bir dönem
geçirdi.

Osmanlı Devletinin son yıllarında Isparta’nın başlıca ekonomik
etkinliği gül yağcılığı, halıcılık ve haşhaş üretimiydi.
Isparta’nın ihracatı da bu ürünlere dayalıydı.
1908’de İzmir’de kurulan “The Oriental Carpet
Manufactures Limited” adlı şirket halı üretiminde
Uşak’tan sonra en büyük ağırlığı Isparta’ya
vermiş, burada 2160 tezgahlık bir imalathane kurmuştur.

Yapılan araştırmalar sonucu Göller Bölgesi’nin
Türkiye’nin ikinci derece deprem sahası içinde yer
aldığı ortaya konmuştur. Dolayısıyla, Isparta’nın da merkezinde
olduğu bu bölgede tarihi süreç içerisinde
şiddetli depremler meydana gelmiştir. Bilinen en önemlileri,
1875’te Dinar, 1899’da Isparta ve 1914’teki
Burdur-Isparta en şiddetli depremlerdir. 3/4 Ekim 1914 gece yarısı,
Alaşehir, Denizli, Burdur, Isparta, Eğirdir, Seydişehir ve
Akşehir’i kapsayan ve geniş bir alanı etkileyen 7.1 şiddetinde
bir deprem meydana gelmiştir. Deprem, en kuvvetli bir şekilde
Burdur-Eğirdir gölleri arasında hissedilmiş, özellikle Burdur
ve Isparta ile bu iki şehir arasında kalan köylerde
büyük zarara yol açmıştır. Arşiv vesikalarına
göre sarsıntılar yer yer en az altı gün
sürmüştür. Bu deprem, Isparta sancağında büyük
yıkımlara sebep olmuştur. Isparta’da 3.700 binanın tamamen
yıkıldığı, ayakta kalanların ise oturulacak durumda olmadığı tespit
edilmiştir. Bu arada şehir merkezinde çıkan yangında, Pamuk
Hanı, Kundakçıoğlu Hanı, 15 dükkan ve iki ev yanıp kül
olmuştur. Depremin gece meydana gelmesi, ölü sayısının
artmasına sebep olmuştur. Isparta şehir merkezi ve köylerinde
enkaz altında kalarak ölenlerin sayısı 1.500, yaralananların
sayısı ise 500 olarak tespit edilmiştir. Yaklaşık 20.000 kişi bir anda
sokak ortasında kalmıştır. Deprem ayrıca, Keçiborlu Nahiyesi ile
Kılıç, Senir, Çukur, Ali, Lağus (İlavus)
Deregümü köylerinde büyük tahribat yapmıştır.

Birinci Dünya Savaşı yıllarında Ispartalılar bir taraftan depremde
yıkılan evleri ve kayıplarının telafisi ile uğraşırken diğer yandan da
memleket genelinde olduğu gibi savaşın açtığı zarar, yokluklar,
hastalıklar ve benzeri sıkıntılarla uğraşmak zorunda kalmıştır.
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:06 pm

Isparta Tarihi
Isparta Adının Kaynağı

Bugünkü Isparta’nın yerinde ya da yakınlarında
ilkçağda Baris adlı bir kentin olduğu ve Isparta adının Baris
isminden geldiği düşünülmekte idi. Şehir ve civarında
yapılan araştırmalarda herhangi bir kent kalıntısı olmadığı tespit
edilmiştir. 1948 yılında L. Robert, bulduğu bir yazıtla bu antik kentin
Keçiborlu-Kılıç Kasabası yakınında Fari’de olduğunu
belirtmiştir. Isparta adının ilkçağdaki kökeni olarak
Saporda adı üzerinde durulmaktadır. Polybiosda’ki (V.72) bir
metinde “Aynı yılın yazında, Selgelilerce kuşatılan ve
zaptedilmek tehlikesiyle karşılaşan Pednelissos’un halkı Seleukos
Prensi Akhaios’a ulak gönderip yardım istedi. Bu isteğin
hemen kabul edilmesi üzerine Pednalissoslular yardım gelecek
umuduyla yüreklendiklerinden, kuşatmaya inatla direnir oldular;
Akhaiosda seferin komutanlığına Garyeris’i atayarak, onunla
birlikte 6.000 yaya ve 500 atlıyı yardıma gönderdi.
Selge’liler bu kuvvetin geldiğini duyunca askerlerinin
çoğuyla ‘Basamaklar’ denilen yerdeki geçidi
tuttular. Saporda'ya giriş onların denetimindeydi ve tüm
geçit verebilecek diğer yerleri geçilmez hale
getirmişlerdi” yazmaktadır. Selge güney Pisidia’dadır.
Pednelissos’un yeri kesin olarak tespit edilmiş olmamakla
birlikte Selge civarındaki kentlerden birisi olduğu
düşünülmektedir. Sardes (Salihli)de üstlenen
Seleukos Prensi Akhaios bölgeye göndereceği yardım
için Eumenia (Çivril), Apameia (Dinar), Isparta,
Çandır yolunu kullanmış olmalıdır. Bu durumda “Saportaya
giriş onların denetimindeydi” derken sözü edilen
geçidin şimdiki Isparta civarında olabileceği ileri
sürülmektedir. XIV. yüzyıl Arap kaynaklarında ilin
bugün bulunduğu yöre Saparta olarak anılmakta, Isparta adının
bu sözcükten geldiği sanılmaktadır.


Tarih Öncesi Dönem


Isparta Akdeniz, Ege ve İç Anadolu Bölgeleri arasında
önemli bir coğrafi noktadadır. Tarih boyunca sürekli yerleşim
gören “Göller Bölgesi” Pisidia olarak
adlandırılmıştır. Bölge güneyden Toros Dağları, kuzeyden Acı
Göl ve Burdur Gölü arasından geçen
Söğüt Dağlarının uzantıları ve Sultan Dağları ile
çevrelenmiştir. Doğu sınırı Beyşehir
Gölü’nün batısından ve güneydoğu
köşesinden Manavgat Çayı’nın ortasına kadar olan yeri
kaplar.

Bölgeye ilk yerleşimlerin tarihi Üst Paleolitik (MÖ
35.000-10.000) ve Mezolitik (MÖ 10.000-8.000) dönemlere iner.
1944 yılında Ord. Prof. Dr. Şevket Aziz Kansu ve ekibi tarafından
kazısı yapılan ilk Paleolitik merkez Senirce ve Bozanönü
yakınında Bozanönü istasyonunun kuzeyinde bulunan tabii
mağaralardan Kapalıin’de tespit edilmiştir. Aynı ekip tarafından
Baladız ve İğdecik Köyü arasında tren yolu açılırken
ortaya çıkan kum tepeciğinde yapılan kazıda Mezolitik bir merkez
ortaya çıkmıştır. Bu çalışmalar Isparta il sınırları
içindeki en erken yerleşimlerdir. Neolitik Dönemde (MÖ
8.000-5.500) bölge Anadolu’nun en önemli
kültür bölgeleri arasındadır. Burdur İlindeki Hacılar,
Kuruçay ve Bademağacı höyükleri bu yerleşmelerin en
fazla bilinenleri arasındadır. Isparta İl sınırları içinde
Neolitik malzeme veren Örenköy Höyük
(Örenköy), Yeniköy Höyük ve Teknepınar
Höyükleri (Sücüllü) olmakla birlikte yeni
yapılacak araştırmalarla bu sayının artacağı muhakkaktır. Kalkolitik
Çağda da (MÖ 5500-3000) bölge önemini
sürdürmüştür. İl sınırları içinde 12
höyükte Kalkolitik Dönem malzemesi bulunmuştur.
Tunç Çağ (MÖ 3000-1200) yerleşiminin bol olduğu
Isparta ilinde Neolitik ve Kalkolitik yerleşimlerinde üzerinde
olduğu toplam 56 adet höyük tespit edilmiştir. Tüm
höyüklerde Tunç Çağ yerleşimi bulunmaktadır.


Tarihi Dönem

Hitit Döneminde (MÖ 1800-1200) metinlerde bölgenin adı
“Pitaşşa” olarak geçmektedir. Çeşitli
kaynaklarda farklı yerlerde gösterilen Arzava Ülkesinin
muhtemelen klasik çağlardaki Pamphilya ve Pisidia bölgesi
sınırları üzerinde yeralmış olabileceği
düşünülmektedir. Hititlerin siyasi bir güç
olarak ortaya çıkmalarından sonra Arzava konfederasyonunu
oluşturan krallıklarla sürekli çekişme içinde
olunmuştur. Hitit döneminde Arzava adı verilen bölge olduğu
ileri sürülen Pisidia toprakları hiçbir zaman tam
olarak Hitit egemenliği altına girmemiştir.


Hitit Devletinin yıkılması ile Friglerin Anadolu’da MÖ 750
yılında bir devlet olarak ortaya çıktığı zamana kadar
geçen dönem karanlıktır. Friglerin güneydoğudaki
hakimiyet sahasının sınırı; Yarışlı Gölü ve Düver
arasında Frig seramiği bulunması, göl içinde
küçük adada Frig iskanının tespiti bu kesimde Frig
yerleşiminin varlığını kanıtlamaktadır. Fakat Friglerin yayılım
alanının doğusunda kalan Pisidia bölgesini egemenlikleri altına
alıp almadıkları ve bu bölgeyle olan ilişkileri bilinmemektedir.


MÖ 695 yılında Kimmerler tarafından yıkılan Frig Devleti yerine
Lidyalılar, Batı Anadolu Bölgesinde büyük bir devlet
kurmuşlardır. Mermnad sülalesinden Kral Kroisos (MÖ 561-547)
zamanında en geniş şeklini alan Lidya sınırlarını Herodotus’dan
öğreniyoruz. Herodotus Kroisos’un Likya ve Kilikyalılar
dışında Halys’in (Kızılırmak) batısındaki tüm kavimleri
hakimiyeti altına aldığını yazmaktadır. Pisidia bölgesinde Lidya
hakimiyetine işaret edecek herhangi bir arkeolojik delil
bulunmamaktadır. Muhtemelen Lidya Devleti Pisidia bölgesini siyasi
olarak kapsamış olmalıdır.


MÖ 547 yılında Sardesi alarak Lidya Devletini yıkan Persler,
MÖ 334 yılına kadar Anadolu’ya hakim olmuş ve Lydia Devleti
egemenliğindeki toprakları kontrolleri altına almışlarıdır. Pisidia
bölgesi de bu dönemde Pers egemenliğine girmiştir. Tarihi
kaynaklarda Pisidia adına ilk kez MÖ 5. yüzyıl sonunda
rastlanır. Batı Anadolu satrabı Genç Kyros Ağabeyi Pers Kralı
II. Artakserkses’e (MÖ 405-359) karşı yapacağı seferin
hazırlıklarını gizlemek için Phrigia’ya yağma akınları
düzenleyen Pisidialılara karşı ceza seferi hazırlıkları
içinde olduğunu bildirmiştir. Bu tarihi vesikalar içinde
olan ilk Pisidialılar adıdır.

Pisidia topraklarına girmeyerek kuzeyinden geçen Kyros’un
ordusu MÖ 401 yılında Kunaksada yapılan savaşta Artakserkses
II’ye yenilmiştir. Bu savaşla Anadolu’daki Pers egemenliği
sarsılmıştır. Bağımsızlıklarını elde etmek isteyen Pers Valileri ve
Mısır, Kıbrıs ve Anadolu’nun bazı bölgeleri ayaklanmalara
katılmışlardır. Pers Kralı Artakserkses II’nin MÖ 386
yılında Greklerle yaptığı Antialkidas Antlaşması sırasında
Mısır’da XXIX. sülale firavunlarından Akoris (MÖ
393-380) isyana teşebbüs etmek isteyen Karya satrabı Hekatomnos ve
isyan halinde bulunan Kıbrıs Kralı I Euagoras’a her
türlü Pisidialılarla bir antlaşma yapmıştır. Bu antlaşma
dahilinde ayaklanmaya Pisidialıların da katıldığı bilinmektedir.
MÖ 334 yılında Anadolu’ya giren Büyük
İskender’in egemenliğine geçen bölge MÖ 323
yılından ölümüne kadar bu durumunu
sürdürmüştür. Büyük İskender’in
MÖ 323 yılında Babil’de ölmesinin arkasından, halefleri
Seleukos ve Lysimakhos arasında MÖ 281 yılında yapılan Kurupedion
Savaşında Seleukos’un savaşı kazanmasıyla Anadolu’nun
tamamı Suriyeli sülaleye geçmiştir. Bu dönemde Pisidya
bölgesinde Seleukoslar tarafından Seleukeia Sidera (Atabey-Bayat),
Apollonia (Uluborlu), Antiokheia (Yalvaç) kentleri kurulmuştur.
Seleukos Kralı Büyük Antiokhos’un Manisa yöresinde
L. Cornelius Scipio komutasındaki Roma ordusuna yenilmesiyle Apameia
Görüşmeleri (MÖ 190-188) sonucunda Seleukoslar
Anadolu’da Toroslara kadar olan tüm topraklarını kaybetmiş
ve bu topraklar Romalılarca Bergama ve Rodoslular arasında
paylaştırılmıştır. Pisidia bölgesi bu tarihten sonra
Bergamalıların egemenliğine geçmiş, Attalos III’ün
MÖ 133 yılından ölümüne kadar Bergama krallığına
bağlı kalmıştır. Kralın vasiyeti üzerine Pisidia bölgesinin
de içinde bulunduğu topraklar Roma’ya bırakılmıştır. Bu
olay aynı zamanda Anadolu’daki Roma egemenliğinin başlangıcı
olmuştur. Aynı yıl Bergama’da krallığın el değiştirmesi ile
ilgili çıkan ayaklanma MÖ 130 yılında Romalı komutan M.
Perperna ve müttefikleri tarafından bastırılmıştır. MÖ 129
yılında Asia Eyaleti kurulmuş ve Pisidia bölgesi bu eyaletin
içine alınmayarak, muhtemelen Bergama isyanının bastırılmasında
yardımcı olan ve bu esnada ölen Kappadokya Kralı Ariarathes
V’in çocuklarına verilmiş olmalıdır.


Bölge, MÖ 102 yılında M. Antonius tarafından korsanların
merkezini oluşturan Kilikia Eyaleti içine alınmış ve MÖ 49
yılına kadar ismen de olsa Kilikia eyaleti İçinde kalmıştır.
Daha sonra Asia Eyaletine bağlanmıştır. Galat Kralı Amyntas, Antonius
tarafından Pisidia ve çevresinde Roma idarecilerinin kuramadığı
otoriteyi kurması için MÖ 39 yılında bölgeye kral
olarak atanmış ve MÖ 25 yılında öldürülünceye
kadar görevini sürdürmüştür. Amyntas’ın
ölümüyle krallığın toprakları Roma İmparatoru Augustus
(MÖ 27-MS 14) tarafından Galatia Eyaleti haline getirilmiştir. Bu
eyaletin sınırları zaman içinde değişmiş olsa da Pisidia
bölgesi içinde kalmıştır.


Pisidia bölgesinde özellikle İmparator Augustus
döneminde Roma egemenliğinin simgesi olan koloni kentleri
kurulmuştur. Bunlar Antiokheia (Yalvaç), Kremna (Çamlık),
Komoma (Ürkütlü), Olbasa (Belenli), Parlais
(Barla)’dır.
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:06 pm

tarihi ve turistik yerler
Isparta
ili, tabiî güzellikleri, târihî zenginlikleri,
ulaşım kolaylığı, gül ve kiraz bahçeleri, gölleri,
balık ve av hayvanları ve meşhur halıları ile turistik bir şehrimizdir.

Târihi yerleri: Isparta'da Selçuklu ve Osmanlı devrine âit târihî eserler eski devirlere âit kalıntılar vardır.

HızırbeyCâmii:
1312'de HamidoğullarındanHızır Bey yaptırmıştır.Keçeci
Mahallesinde bulunan câmi, 1889 zelzelesinde yıkılmış, daha sonra
tekrar yaptırılmıştır.

Kutlu Bey Câmii:1415'te
Hamidoğullarının Isparta Subaşısı Kutlu Bey tarafından
yaptırılmıştır.Çarşı içinde olan câmi, 1914
zelzelesinde yıkılmış daha sonra yaptırılmıştır.

İplikCâmii:1550'de
Isparta eşrafından Hacı Abdi Ağa tarafından yaptırılmıştır.Hacı Abdi
Ağa Câmii olarak da bilinir.İplikPazarı semtindedir. 1781�de
sadrâzam HalilHamid Paşa tâmir ettirmiş ve câminin
yanına bir kütüphâne
yaptırmıştır.Kütüphânede nâdir yazma eserler ve
14 bin cilt eser vardır. 1914 zelzelesinde büyük hasar
görmüş olup, 1917�de yeniden ve iki katlı olarak yapılmıştır.

Firdevs BeyCâmii:
1561'de Isparta vâlisi FirdevsBey tarafından yaptırılmıştır. 1914
zelzelesinde zarar görmeyen câmilerden
biridir.MîmârSinân tarafından inşâ edildiği
için Mîmâr SinânCâmii olarak da bilinir.
1783'te sadrâzam Halil Hamid Paşa tâmir ettirmiştir.

AtabeyErtokuş Medresesi:
Atabey ilçesindedir. 1224'te
MübârizüddînErtokuş yaptırmıştır. 1964�te
tâmir ettirilen medresenin yanında Gâzi Ertokuş�un
türbesi vardır.

Dündar Bey Medresesi: Eğirdir
ilçesindedir. 1119�da Kılıçarslan tarafından
yaptırılmıştır. 30 oda, 1 mescid, 2 dershâne ve hamam
vardır.Nakışlı ve süslü mermer taştan yapılmıştır.Türk
mîmârlık ve süsleme sanatının eşsiz
şâheserlerindendir. İki katlı olan medreseden
günümüze sâdece bir katı kalmıştır.

Ertokuş Han:Eğirdir-Konya karayolu üzerindedir. 1223�te Ertokuş Bey tarafından yaptırılmıştır. EğirdirGölü kıyısındadır.

FirdevsBey Bedesteni: 1561�de
FirdevsBey Câmiine gelir getirmek için yapılmıştır.
1967'de tâmir gören bedesten kapalı çarşı olarak
kullanılmaktadır.

EğirdirKalesi:Üç tarafı
göl sularıyla çevrili kasaba karadan surlarla
çevrilidir.İç ve dış olmak üzere iki
bölümden meydana gelmiştir.Kale yıkık vaziyettedir.İç
kalenin 10-15 metrelik kısmı sağlamdır.

Uluborlu Kalesi: Kapıdağ'ın
yamacında yapılmıştır. Doğusu çok dik ve sarptır.İç ve
dış kaleden meydana gelmiştir.Ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı
belli değildir.

Mesîre Yerleri: Isparta, tabiî güzellikler bakımından oldukça zengin bir ildir. birçok mesire yerlere sahiptir.

Gölcük:İl
merkezinin güneybatısında Hisartepe�de yer alan ve çevresi
ağaçlarla kaplı krater gölü olup, il merkezine 13 km
uzaklıktadır.

EğirdirGölü:Türkiye'nin
Abant'tan sonra en güzel göllerinden biridir.Isparta'nın orta
kısmında, dağlar arasında ormanlık bir sahada yer alır.Göl suları
temiz ve durudur.

Kovada Gölü Parkı:Gölün
etrâfı çok güzel manzaralıdır.Göl çevresi
millî park îlân edilmiş olup, çınar, meşe ve
kızılçam ağaçları ile doludur.Gölde irili ufaklı
adacıklar vardır.

Çamyolu:Eğirdir-Sütçüler
karayolu üzerinde DavrazDağı eteklerinde çam ormanlarıyla
kaplı, bol ve lezzetli suları bulunan bir piknik yeridir.

Kuyucak:Keçiborlu-Senirkent karayolu üzerinde dinlenme yeridir.

Kızıldağ Millî Parkı:
Şarkikaraağaç ilçesindedir. Ormanlık bir sahadır.Kızıldağ
ile BeyşehirGölü arasında erozyonla aşınarak değişik
arâzi şekilleri meydana gelmiştir.

İçmeler ve kaplıcalar: Isparta şifâlı sular bakımından çok zengin bir il değildir. Bilinen içmeler ve kaplıcaları şunlardır:

Sinap (Sav) Suyu:
İl merkezine 8 km uzaklıkta Sav köyü yakınlarındadır.İçme olarak kullanılır.

Değirmendere İçmesi:

Keçiborlu'ya 2 km uzaklıkta Değirmendere köyü
yakınlarındadır. Mîde hastalıklarına iyi geldiği
söyleniyorsa da, suda bulunan serbest kükürt asidi
yüzünden içilmemesi tavsiye edilmektedir.

Tota İçmesi: Isparta-Eğirdir yolu üzerinde Tota ormanları içindedir. Mîde ve barsak hastalıklarına iyi gelmektedir.

Kükürtlü KaynarSuyu:
Keçiborlu�ya 4 km uzaklıktadır. Banyo ve çamur kürleri cilt hastalıkları tedâvisinde faydalıdır.
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:07 pm

ısparta ile ilgili bazı bilgiler
Isparta''nın
ilkçağlardaki tarihi, öncelikle Pisidia bölgesinin
genel tarihi akışı içinde ele alınmalıdır. Gerçekte,
Isparta ve çevresinde Hititlere ait bazı eserlerin ele
geçirilmiş oluşu, bu bölgedeki Hitit hakimiyetine işaret
ederse de, Isparta''nın bu devirlerdeki şehir tarihini, tam anlamıyla
açıklığa kavuşturmak mümkün değildir.



Tarihi dönemlerde Hitit egemenliği altındaki bu bölgeye daha
sonra İyonlar ve Lidyalılar hakim olmuşlardır. M.Ö. 546 tarihinde
Perslerin, Lidya Devletini yenmesi ve Anadolu''ya hakim olmaları ile
Isparta, Perslerin üstünlüğünü kabul etmek
zorunda kalmıştır.



Büyük İskender, M.Ö.333 yılında Lidya''yı alarak tarihi
Asya seferine başladı. Önce Sagalassus’u alan İskender, daha
sonra Dinar’a geçerek Pisidia''nın tamamını ülkesine
bağlamış oldu.

Pisidia, İskender İmparatorluğunun parçalanması ile
Seleukos''ların hissesine düştü. Daha sonra da Bergama
Krallığına bağlandı. Bu Krallığın M.Ö.II.yy’da yıkılmasını
izleyen günlerde, Romalılar Anadolu''yu ele geçirmiş
oldular.



Ağlasun’un eski önemini kaybetmesinden sonra Isparta,
Pisidia Piskoposluğunun (Daha sonra Rum Metropolitliğinin) Merkezi
haline geldi.

Roma yönetiminin ikiye ayrılması üzerine Isparta ve çevresi Doğu Roma İmparatorluğuna bağlanmış oldu.

TARİH ÖNCESİ DÖNEMLERDE ISPARTA

Yörenin yerleşme tarihi paleolitik dönemle başlamaktadır.
1944 yılında Şevket Aziz Kansu döneminde yapılan incelemeler
sonucunda, Bozanönü Ovasının ortasında bulunan Kapıini
Mağarası, üst paleolitik eserleri vermektedir.
Keçiborlu’nun Gümüşgün (Baladız)
yakınlarında Prof. Louis’in yaptığı kazılarda, Mezolitik
çağına ait “Mikrolit” adı verilen çakmak
taşlarına rastlanmıştır.



Tarih öncesi çağın üçüncü
dönemi, neolotik devri olmuştur. Bu devire ait Yeniköy
(Ş.Karaağaç) Höyüğündeki buluntular bunu
doğrulamaktadır. Toprak Tol Höyüğü ve
Köşktepe’de rastlanan küp mezarlar ile ele geçen
başka buluntular, Isparta’daki yerleşimin Kalkolotik dönemde
de var olduğunu göstermektedir. Kalkolotik dönem sonrası
Tunç Kültürleri, Pisidia ovasında oldukça
yaygın bir biçimde gözlenebilir.
[/size]
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:07 pm

Isparta Gülü Orijini (kökeni)

İnsanın günlük yaşamında çok özel bir yeri olan gül; aşkın, güzelliğin, sevginin ve saygının ifadesini en güzel bir şekilde bünyesinde toplayan bir çiçektir. Kuzey yarım küre bitkisi olan gülün orijini Doğu Asya'dır. Kesin olmamakla birlikte gül yağı ve gül suyunun ilk olarak İran veya Hindistan'da üretildiği, buradan Anadolu, Avrupa, Kuzey Afrika ve Doğu Asya'ya yayıldığı bildirilmiştir. (Widrlechner, 1981)

Yağ gülü (Rosa damascena Mill.), bitkiler aleminin Spermatophyta (tohunlu bitkiler) bölümünün Angiospermae (kapalı tohumlular) alt bölümünden Rosales takımı, Rosaceae familyası, Rosa cinsi içerisinde yer almaktadır. Dünyada yaklaşık 1350 Rosa (gül) türü tanımlanmıştır. Türkiye florasında 24 gül türü kayıtlı (Davis, 1972) olmasına rağmen gül yağı elde etmek amacıyla kullanılan tür kültürü yapılan Rosa damascena Mill'dir.

Yağ için ticari olarak yetiştirilen başlıca gül türleri Rosa damascena Mill., Rosa gallica L., Rosa alba L., Rosa centifolia L. ve Rosa moschata'dır. (Tucker ve Maciarello 1988). Günümüzde gülyağı eldesinde yaygın olarak kullanılan ve kültürü yapılan Rosa damascena Mill türünün Rosa moschata J. Herm ile Rosa gallica L.'nin melezi olduğu tahmin edilmektedir. Fakat bu türün çok eski dönemlerde Rosa gallica L. ile Rosa phoenica Boiss, türlerinden oluşmuş bir melez olduğunun kayıtlarına da rastlanmaktadır. (Bay**** 1990; Garnero, 1982). Sistematikte Rosa gallica var. damascena Voss., Rosa calendarum Borkh gibi bazı sinonimleri de bulunmaktadır. Rosa damascena türünün bir çok çeşidi olmakla birlikte özellikle "Trigintipetale" çeşidi başta Bulgaristan ve Türkiye olmak üzere Fas, Mısır, İran, Suriye, Hindistan ve Kafkaslar'da gülyağı elde etmek amacıyla yetiştirilmektedir (Widrlechner, 1981).

Rosa damascena; Isparta Gülü, Pembe Yağ Gülü, Yağ Gülü, Sakız Gülü ve Şam Gülü adlarıyla da bilinen pembe renkli, yarım katmerli ve kuvvetli kokulu, çok yıllık, dikenli ve kışa dayanımı yüksek bir bitkidir. Rosa damascena bitkileri, 1,5 - 3 m arasında boylanmaktadır. Gövde silindir biçimli, içi dolu, esmer renkli, çok dallı ve dallar çok sayıdaki irili ufaklı sert dikenlerle çevrilidir. Yapraklar yumuşak yapılı ve ince tüylerle kaplı, alternans dizlişli, saplı ve stipulalı (kulakçık), 5-7 foliolludur.

Folioller (yaprakçık) 3-4 cm uzunluğunda oval şekilli, basit dişli kenarlı ve alt yüzleri tüylüdür. Çiçekler hafifçe sarkık, az yada çok koyu pembe renklidir. Tek renkli olan çiçeklerde içteki taç yapraklar dıştakilerden daha küçük yapılı olup, çiçeklenme çalı formundaki bir bitkide görülen biçimdedir. Kaliks (çanak yapraklar), korollodan (taç yapraklar) daha uzun, çok parçalı 5 sepalden (çanak yaprak) ibarettir. Korolla çok petalli, petaller (taç yaprak) oval şekilli, soluk pembe renkli, kaideleri beyaz lekelidir.

Stamen (erkek organ) sayısı çoktur. Dişi organlar çanak şeklinde çukurlaşmış olan reseptakulumun (çiçek tablası) içinde bulunur. Stilus (boyuncuk) uzunca, stigma (tepecik) baş şeklindedir. Reseptakulum zamanla etlenerek kırmızımtırak bir renk alır. İçinde etrafı tüylerle kaplı nukslar vardır. (Bay**** 1963; Krüsmann, 1974; Kürkçüoğlu, 1988, 1995)

Soner KAZAZ
Süleyman Demirel Üniversitesi
Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü - Isparta
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:08 pm

ısparta camileri
Kutlubey (Ulu) Camii: Ulu
Cami adını I. Murad döneminde yaşamış yararlıklar göstermiş
Osmanlı komutanı olan Kutlubey’den almıştır. İl Merkezindeki
camilerin en eskileri arasında adı geçen Kutlubey Caminin (Ulu
Cami) bulunduğu yerde, bir vakfiyeye göre 1429 yılında cami
bulunmakta iken, 1899 yılında bu caminin çürüyen
kısımlarının yenilenmesi için damı açıldığında tavanı
taşıyan direklerin çoğunun çürümüş
olduğunun görülmesi üzerine bütünüyle
yıktırılarak, Padişah II. Abdülhamid’in tahta
çıkışının 25. yılı hatırasına Ayasofya’ya benzer kargir ve
çok kubbeli bir cami yapılmasına karar verilerek inşaata
başlanmıştır. 1904 yılında tamamlanan yeni caminin duvarları
kövkeden yapılmıştır. 1914 yılındaki büyük depremde
caminin yıkılması üzerine, 1922 yılında bugünkü cami
yapılmıştır. Kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı
caminin kuzeybatı köşesinde bir minaresi vardır. Doğu ve batı
cephesinde alt ve üstte beşer, güney cephesinde altta ve
üstte dörder, kuzey cephesinde ise altta dört,
üstte beşer kemerli pencere açıklığı vardır.

Harimde kadınlar mahfilinin bulunduğu bölüm haricinde
çatı örtüsü, ortada merkezi bir kubbenin
dört yanındaki birer elips, köşelerde ise birer
küçük kubbeden oluşmaktadır. Kadınlar mahfili
üstü ise ortada elips, iki yanda birer küçük
kubbe ile örtülmüştür. Alttan sütunlara binen
sivri kemerlerle taşınan örtülere geçiş pandantiflerle
sağlanmıştır. Merkezi kubbede sekiz pencere açıklığı
bulunmaktadır.

Isparta Şehir Tanıtımı C1

Isparta Şehir Tanıtımı C2

Isparta Şehir Tanıtımı C3

İç cephelerde, özellikle örtü ve pandantif
yüzeylerinde kalem işi süslemeler ile madalyonlar göze
çarpar. Mihrabı sivri kemerli bir kavsaraya sahiptir. Kuzey
cephenin batı ucunda camiden bağımsız olarak yer alan minarenin kaidesi
pabuç bölümüne kadar üç aşama
gösterir. Subasman seviyesinde kare planlı olan kaide,
köşelerde pahlarla sekizgene
dönüştürülmüş, daha sonra üst üste
üç bilezikle sekizgenin çapı daraltılmıştır.
Bileziklerle pabuç arasında kalan bu bölümde taş
aralarında yer yer üç sıra tuğla hatıllar vardır.
Bileziklerin alt seviyesinde akantus yaprakları bulunan devşirme friz
parçası vardır. Sekizgen kaideden köşeleri pahlı bir
pabuçla onaltıgen gövdeye geçiş sağlanmıştır.
Gövdede biri pabuçtan sonra, diğeri şerefeye yakın
bölümde birer silmeli taş bilezik yer alır. Şerefe altı
mukarnaslı olup, korkuluklarda geometrik taş süslemeler vardır.
Petek üstünde yükselen külah kurşun kaplamalıdır.

Hızırbey Camii: Keçeci
Mahallesinde bulunan bu camii Hamidoğulları Devletinin kurucusu
Feleküddin Dündar Bey’in ölümünden sonra
yerine geçen oğlu Hızırbey adına yapılmıştır. Hızır Bey’in
taht’a geçişi H. 728 (M.1325) yıllarında olduğuna
göre bu caminin Isparta’da en eski cami olması gerekir. Cami
küçük olup, dört duvarı taş, içi ahşap,
çatısı toprak dam, minaresi kövkeden yapılmıştır. 1881
tarihinde damı yıkılarak çatı biraz daha yükseltilmiş, 1887
yılında minaresi harap olmuş ve cami 1911 yılında tekrar onarılmıştır.
1969 yılında yeniden tamir edilen cami bugünkü halini
almıştır.

Hacı Abdi Camii (İplik Pazarı Camii): Caminin
bulunduğu yerde İplik Pazarı kurulduğu için İplikçi Camii
olarak adlandırılmıştır. Çarşı civarında, Ispartalı zenginlerden
Abdi Ağa tarafından 1562 tarihinde inşa edilmeye başlanmış, 1569
yılında bitirilmiştir. İlk binanın üstü tahta ile
örtülmüş; fakat, kurşun kaplanmamıştır. Yıpranan
çatı örtüsü 1725 yılında eski haliyle
onarılmıştır. 1782 yılında Sadrazam olan Halil Hamid Paşa tarafından
caminin doğu ve batı tarafına birer kanat ekletilmiş, doğu yanına
kövkeden bir minare ve kitaplık yaptırılarak genişletilmiştir.
Daha sonra kubbeli cami tamamı yıkılarak yerine bugünkü cami
yapılmıştır. İlaveler yapan Halil Hamid Paşa’dan dolayı cami
Halil Hamid Paşa Camii olarak da anılmıştır.

Firdevs Paşa Camii (Mimar Sinan Camii): Üzüm
pazarı civarında, Ispartanın en eski camileri arasında yeralan cami
Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Isparta Valisi Firdevs Paşa
tarafından, 1561 yılında Mimar Sinan stilinde yaptırılmıştır. Kare
planlı ve tek kubbeli olan cami, kuzeyde beş kubbeli bir son cemaat
yeri ile kuzeybatı köşesinde bir minareye sahiptir. İnşa kitabesi
bulunmamakla beraber H. 973/ M. 1565 tarihli bir vakfiyesi vardır.
Ayrıca Tezkiret-ül Bünyan, Tezkerat-ül Ebniye,
Tuhfet-ül Mimarin’de adı bulunması ile Mimar Sinan eserleri
içinde yer almaktadır.
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:08 pm

Isparta Şehir Tanıtımı C4

Düzgün kesme taşla inşa edilen yapının batı ve doğu
cephelerinde altta ve üstte ikişer, güney cephesinde ise
altta iki, üstte üç pencere açıklığı
bulunmaktadır. Alt pencereler düz atkılı, taş söveli
dikdörtgen karakterde olup, sivri kemerli alınlığa sahiptir.
Üst pencereler yine sivri kemerli açıklıklar şeklindedir.

Caminin kuzey cephesinde ortadaki çapraz tonozla, iki yanlara
pandantiflerle geçilen sekizgen kasnağa sahip kubbelerle
örtülü beş gözlü son cemaat yeri
bulunmaktadır. Örtü sistemi cephelerde altı sütuna
oturan sivri kemerlerle desteklenmiştir. Sütun başlıklarından iki
yandakilerle Türk üçgeni, diğer dördünde
mukarnas süsleme görülür. Kemer gözleri
bugün camekanlarla örtülüdür. Son cemaat
yerine açılan caminin kuzey cephesinde harime giriş kapısı ve
pencereler yer alır. Giriş açıklığının batı yanındaki pencere
ile batı uçtaki minare girişi arasında görülen
mihrabiye mukarnas kavsaralıdır. Harim, pandantiflerle geçilen
kubbe ile örtülü olup, cephelerde onbeş, kubbe eteğinde
sekiz pencere ile aydınlanmaktadır. Caminin giderlerini karşılamak
üzere l561 yılında, Firdevs Paşa tarafından bir de bedesten
yaptırılmıştır.

Abdi Paşa Camii (Kavaklı Camii-Peygamber Camii): Kaymakkapı
meydanı yakınında Çinili Camii olarak da bilinen yapının
kitabesine göre H. 1196-97/M. 1782-83 yıllarında inşa edilmiştir.
Caminin inşa edildiği sahada bulunan harap durumdaki “Kadı
Mescidi” yıktırılarak yerine bu cami yapılmılştır. Kare planlı,
ahşap tavanlı ve üstten kırma çatıyla örtülü
caminin kuzeyinde son cemaat yeri kuzeybatı köşesinde bir minaresi
vardır. Camii 1832, 1879, 1888, 1914 ve 1950 yıllarında onarım
görmüştür.

Isparta Şehir Tanıtımı C5

Caminin doğu cephesinde altta üç, üstte dört,
batı cephesinde altta üç, üstte beş, güney
cephesinde altta ve üstte dörder pencere açıklığı ile
doğu ve batı cephelerinde birer tali giriş açıklığı yer
almaktadır. Açıklıkların tamamı taş söveli ve sivri
kemerlidir. Batı cephesinin kuzey ucunda yer alan iki şerefeli minaresi
kare kaide üzerinde yükselir. Köşeleri pahlı
pabuçla geçilen gövdenin şerefe altları
mukarnaslıdır.

Kare şeklinde turkuaz çini plakalarının birbirine
köşelerinden birleştirmek suretiyle oluşturulan birer süsleme
şeridi gövdede yer alan taş bilezikleri alttan ve üstten
sınırlandırmaktadır. Ayrıca peteğin külahla birleştiği kesimde
turkuvaz çini plakalar göze çarpar. Son cemaat yeri
yedi sütunla desteklenen düz ahşap tavanlıdır. Üstten
kırma çatıyla örtülüdür. Çatı giriş
ekseninde üçgen alınlıklıdır. Harimin son cemaat yerine
bakan cephesinde üstte beş, altta dört adet sivri kemerli
pencere vardır. Eksende bir giriş kapısı yer alır. Cephe
yüzeyinde, mihrabiyeler ile bunların çevresinde yoğunlaşan
XVIII. yy. Kütahya çinileri bu cephede önemli
süslemeyi oluşturur. Duvar üzerinde bitkisel ve geometrik
süslü devşirme malzemeler de vardır. Harim içi, ahşap
direklerle üç bölüme ayrılmış ve Kütahya
çinileri ile süslenmiştir.

Küçük Gökçeli Kırık Minare Camii: Cami
yıkılmış olup, bugün yerine yeni küçük bir cami
yapılmıştır. Minaresi eski olup, tuğladan yapılmıştır. Yapı tekniğine
göre Anadolu Selçukluları döneminde XIII.
yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. 1402 yılında Timur
istilası zamanında tahrip olmuştur. Minaresi Anadolu Selçuklu
döneminin mimari özelliklerini taşımaktadır. Minarenin
kaidesi düzgün kesme taştan olup, silindirik gövde
kırmızı tuğladandır.

Atabey Sinan Camii (Kurşunlu Camii): Bu
yapıya Defterdar Burhanettin Paşa Camii de denilmektedir.
Isparta’daki Firdevs Bey Camisi gibi Mimar Sinan stiliyle H. 1000
/ M. 1591 yılında yapılmıştır. Tek kubbeli olan yapının kubbesi kurşun
kaplıdır. Caminin minaresi, basamak merdiveni, orta direk ve dış
duvarının bir bütün olarak oyulduğu kasnakların üst
üste dizilmesiyle meydana gelmiştir.

Feyzullah Paşa Camisi: Feyzullah
Paşa Camisi Atabey’in Müftü Mahallesinde, Ertokuş
Medresesinin tam karşısında bulunur. Medrese avlusu ile cami arasında
5-6 metrelik yol vardır.
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:09 pm

Isparta Şehir Tanıtımı C8

Böcüzade Süleyman Sami’nin el yazması Isparta
Tarihinde adı geçen caminin H. 900 / M. 1495 yılında yapıldığı
yazıyorsa da buna imkan yoktur. Çünkü Osmanlıların
kuruluşundan XIX. yy. başına kadar geçen dönemde Köprülüzadeler
dışında (Fazıl, Feyzullah, Fazlullah) adında biyografisi verilen
paşadan başka birisine rastlamak mümkün olmamaktadır. Yapılış
tarihi 1645-1648 yılları arasıdır. Caminin üstü eskiden
toprak damla örtülüyken, zamanla harap olduğu
için 1924 yılında yıkılarak yeniden bugünkü haliyle
yapılmıştır. Yapımı sırasında eski gelenek izlerini taşıyan ahşap
sütunlar ve tahta işlemeler aynen tekrar kullanılmıştır. Caminin
tuğla minaresi sağlam olduğundan aynen bırakılmıştır. Minarenin kuzeye
bakan kısmında kürsü ile gövde arasında yani
pabuç kısmında H. 1278 / M. 1861 tarihli bir kitabe vardır. Bu
kitabede minarenin belirtilen tarihte Mehmed Uşşaki tarafından imar
edildiğinden söz edilmektedir.

Isparta Şehir Tanıtımı C8_1

Eğirdir Hızırbey Cami: Halk
arasında Ulu Camii olarak da bilinip, resmi kayıtlardan caminin yapılış
tarihi hakkında bir bilgiye rastlanılamamıştır. Bununla birlikte
Hızırbey (Ö. 1328) tarafından duvarlar kargir ve üstü
toprak damlı olarak yaptırıldığı düşünülmektedir. 3000
kişinin aynı anda ibadet yapabildiği caminin damında kışın biriken
karları atmak için damın bir bölümü açık
bırakılmış ve caminin içinde bir kar kuyusu yapılmıştır.

Isparta Şehir Tanıtımı C8_2

Cami, 1814 Eğridir de çıkan yangında yanmıştır. Eğridir
mütesellüm ve muhafızı Yılanlıoğlu Şen Ali Ağa tarafından
halktan toplanan yardımlarla eski tarzına uygun bir şekilde yeniden
inşa edilmiştir. 1883 yılında da Hacı Murat Ağa
öncülüğünde çatısı kiremitle
örtülmüştür. Caminin minaresi Dündar Bey
Medresesi ile Hızırbey Camiinin ortak duvarını oluşturan kale suru
üzerinde kale kapısı üzerinde inşa edilmiştir. Bu şekliyle
oldukça orjinaldir.

Barla Çeşnigir Sinan Paşa Camii: Barla
Kasabası Orta Mahallede bulunan caminin kapı üzerindeki
kitabesinden H. 777 / M. 1376 tarihinde Çeşnigir Sinan Paşa
tarafından yaptırıldığı yazmaktadır. Buna göre caminin Isparta ve
civarının Osmanlı İdaresine geçmesinden altı yıl önce
yapıldığı anlaşılmaktadır. Yan duvarları kargir, üzeri ahşap ve
toprak damlı, minaresi sovan biçimli ve renkli tuğlalardan
yapılmıştır. Kapının içerisinde sol tarafta
gömülü bulunan bir kişinin mezar taşında Hafız
Tuti’i Karamani ibaresi ve H. 794 / M. 1392 tarihi
görülmektedir. Cami, 1878 yılında onarılarak damı kiremitli
hale getirilmiştir. Cumhuriyet döneminde tekrar onarılarak
bugünkü durumuna getirilmiştir.

Yılanlıoğlu Cami (Yılanlı): Yılanlıoğlu
Şeyh Ali 1809 yılında kendi köyü olan Yılanlı’da bir
cami yaptırmıştır. Son yıllarda onarılan cami bugün kiremitli bir
çatı ile örtülmüştür.

Sütçüler Sefer Ağa Camii: İlçe
merkezinde 1296 yılında hayırsever bir kadının maddi desteği ile Sefer
Ağa adında bir zat tarafından yaptırılmıştır. Kapısının üzerinde
Arap harfleri ile Türkçe yazılmış bir kitabe vardır.
1955-1959 ve 1977 yıllarında restore edilmiştir.

Isparta Şehir Tanıtımı C9

Şarkikaraağaç Ulu Camii (Cami-i Kebir): Camii
H. 680 / M. 1282 yılında Selçuklu Sultanlarından Feramuz oğlu
Alaaddin Keykubat döneminde Ömer bin Ali tarafından
yaptırılmıştır. Camii zaman içinde haraplaşması sebebiyle Fatih
Sultan Mehmet döneminde H. 860 / M. 1456 tamir edilmiştir. Zamanla
minaresiyle birlikte daha pek çok tamir görmüş,
üzeri vakıflar tarafından çatı yaptırılarak çinkoyla
örtülmüştür.

Uluborlu Alaaddin Camii (Ulu Camii): Eski
kasabada yeralan cami Sultan Alaaddin Keykubat zamanında H. 629 /
M.1231 II. Kılıç Arslan’ın torunu ve Tuğrul Şahın kızı
tarafından yaptırılmıştır. H. 680 / M. 1281 yılında Bedrettin Ömer
bin Emirülhaç tarafından Gıyaseddin Mes’ud
II’nin saltanatı zamanında tamir edilmiştir. Caminin kuzey, doğu
ve batıya açılan üç kapısı ve tek şerefeli olarak
tuğladan yapılma bir minaresi vardır. Dört sütun üzerine
oturtulmuş iki kubbesi, 35 penceresi ile 3 kapısı vardır.
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:09 pm

Isparta Şehir Tanıtımı C6

1652 yılında yerli halktan Vahap Kadı tarafından ikinci tamiri
yaptırılmıştır. 1909 yılında yanan cami, 1927 yılında yeniden elden
geçirilmiştir. Sıvası, boyası ve yazıları da 1932 yılında Hacı
Nuri Altın tabak tarafından yapılmış, cami kitabesinde şu ifadeler yer
almaktadır:

“Bu mübarek mescit, Kılıç Arslan’ın oğlu şehit
Sultan Tuğrul Şahın, âlim dünya ve dinin koruyucusu,
İslam’ın ve müslümanların seçkini olan kızı
Melike-i Adile’nin malından olmak üzere, en ulu padişahlar
padişahı alemdar Allah’ın gölgesi mesabesinde olan,
dünya ve dininin şerefçe yücesi Fatih babası
Keyhüsrev oğlu Keykubat’ın hüküm
sürdüğü günlerde H. 629 yılının Recep ayında
kendisi tarafından yaptırılmıştır. Allah ikbalini daim etsin”.

Yalvaç Devlethan Camii: Caminin
kesin yapılış tarihi ve mimarı bilinmemektedir. Bununla birlikte
caminin Anadolu Selçuklu Sultanı I. Mesud’un ortanca oğlu
devlet adına yaptırıldığı ya da Selçuklu
hükümdarlarından birinin kız kardeşi olan Devlet Hatun
tarafından yaptırıldığı görüşleri vardır.

Isparta Şehir Tanıtımı C7

Cami Yalvaç’ın merkezindedir. Devşirme malzeme ile yapılan
cami, beylikler devri cephe özelliğine sahip olup, enine atılmış
üç sütun dizisi ile dört sahana ayrılmış
üzeri kırma çatı ile örtülü bir yapıdır.
Caminin tek minaresi yapının kuzeydoğu köşesinde yer almaktadır.
Mihrabı ve minberi düz sadedir. Caminin muhtelif zamanlarda
onarımlar geçirdiği bu yüzden 15-16. yüzyıla ait olan
bu yapının günümüzde orijinalinden ayrıldığı
gözlenmektedir.

Yalvaç Yeni Camii: Yalvaç
merkezinde ve Devlethan Camisinin hemen önünde yer
almaktadır. Duvarları dıştan moloz taş, içten horasan harcı ile
yapılan ve 19. yüzyıla ait olan yapı, yaklaşık kare bir plana
sahip olup, dört sütun üzerine oturan bir kubbeye
sahiptir. Tavanı kırma çatı ile örtülüdür.
Minare kuzeybatı köşede bulunmaktadır. Mihrabı ve minberi düz
ve sadedir. Kubbede bulunan süslemeler son dönemde
onarılmıştır.

Yalvaç Leblebiciler Camii: Bu
yapı da oldukça sade dış cephelere ve bir harime sahiptir.
Devşirme malzeme ile yapılmıştır. Girişin sağında, tuğla malzeme ile
tek şerefeli olarak yapılmış bir minaresi vardır.
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:10 pm

Isparta Şehir Tanıtımı Valim

1946 yılında Trabzon ili Akçaabat İlçesinde doğdu. 1970
yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu.

Avukatlık stajını tamaladıktan sonra 1973 yılında Trabzon Valiliğinde
Kaymakam Adayı olarak göreve başladı. Sırasıyla;
Çamlıhemşin, Hekimhan, Altınözü, Karlıova, Çan
Kaymakamlıkları, Mardin Vali Yardımcılığı, Perşembe, Söke,
Eyüp Kaymakamlıklığı görevinde bulundu. 27.09.1993 tarihinde
atandığı Iğdır Valiliği görevini yaklaşık 6 yıl
yürüttükten sonra 08.10.1999 tarihinde Merkez
Valiliğinde görevlendirildi. 25.08.2004 tarihinde başlamış olduğu
Şanlıurfa Valiliği görevinden 30.12.2005 tarihli Bakanlar Kurulu
Kararı ile Isparta Valiliğine atandı.
Amerika'da (1) yıl süre ile mesleki bilgi ve gözlem
çalışmalarında bulundu. Orta derecede ingilizce bilmekte olup,
İkisi kız (3) çocuk babasıdır.
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:11 pm

Isparta Müzesi (Merkez)

Isparta Şehir Tanıtımı 00067395Isparta
Müzesi ilk kez Isparta Halkevi’nde 1935 yılında
çalışmalarına başlamıştır. Halkevi binasının bir odası müze
salonu olarak düzenlenmiş, yöreden toplanan arkeolojik
eserler burada sergilenmiştir. 1950 yılından sonra halkevlerinin
kapatılması ile birlikte buradaki eserler depolara kaldırılmıştır. Bu
arada eserlerin bir kısmı zamanla kaybolmuş, kısmen de zarar
görmüştür.

Uzun süre müzesiz kalan Isparta’da yeni bir
müzenin yapımı için 1971 yılında temel atılmış ve 1984
yılında da bina tamamlanmıştır. Isparta Müzesi 8 Mart
1985’te Etnoğrafya Müzesi olarak açılmış, buna 1989
yılında küçük bir bölüm halinde arkeoloji
bölümü eklenmiştir. Bundan sonra 1999-2003 yıllarında
müzenin teşhir ve tanzim çalışmaları yapılmış, Isparta ve
yöresinden elde edilen halıların da sergilenmesi ile birlikte yeni
salonlar düzenlenmiştir. Günümüzde müzedeki
eser sayısı 17.000’e yaklaşmıştır.

Müzenin belli başlı eserleri arasında Aksu ilçesinde
Timbriada Sofular ve Senitli Yaylasından elde edilen Pisidia mezar
taşlarının küçük boyutlu örnekleri, Atabey
İlçesi Göndürle I Höyüğü Mezarlığında
yapılan kurtarma kazıları sonucunda ortaya çıkarılan İlk
Tunç Çağ Mezarlığı’na ait (MÖ 3000-2000) bir
kesit 5 adet küp mezar, Aksu Zindan Mağarası önünden
getirilen Eurymedon heykeli, Perge ekolünden mermer heykeller ile
Senirkent Yassıören’den elde edilen Geç Arkaik
Dönem Greko-Pers (MÖ 530-510) mezar steli sergilenmektedir.
Bunların yanı sıra Göndürle Küp Mezarlarının
içinden çıkan gaga ağızlı testiler, ağırşaklar, taş
baltalar, idoller ve bronz yüzükler, küpeler, iğneler
gibi takılar onları tamamlamaktadır.

Isparta Şehir Tanıtımı 00067396Isparta
Müzesinde MÖ.VIII.-IV.yüzyıllara tarihlendirilen pişmiş
toprak eserler, Helenistik ve Roma dönemlerine tarihlendirilen
pişmiş toprak kaplar, kandiller ve figürinler teşhir edilmektedir.
Özellikle terrakotalar, seramikler ve Güneykent Kalburcu
mevkiinden çıkan geniş tabaklar, Ana Tanrıça heykelleri,
Roma dönemi cam eserleri, Eğirdir definesi başta olmak üzere
çeşitli dönemlere tarihlenen sikkeler de yer almaktadır.
Bunlar arasında Abbasî, Sasanî, Büveyhoğulları,
Selçuklu, Memluk, İlhanlı ve Timurlara, Bizans, Venediklilere
ait sikkeler de bulunmaktadır.

Müzenin Etnoğrafya bölümünde aydınlatma
araçları, giysiler, işlemeler, takılar, saat ve köstekleri,
tesbihler, ağızlıklar, kaplar, kahve kültürü ile ilgili
malzemeler, ölçü ve tartı aletleri, silahlar ve topak
ev sergilenmektedir.

Isparta Şehir Tanıtımı 00067397Müzede
son olarak açılan halı bölümünde Isparta
çevresine ait yöresel halılar (XIX.-XX.yüzyıl),
kilimler, cicimler, zililer (XIX.-XX.yüzyıl), Uşak, Aksaray, Ladik
(Konya), Karapınar, Kırşehir, Yuntdağı, Yağcıbedir-Bergama,
Çanakkale, Döşemealtı halıları (XVI.yüzyılın
sonu,XX.yüzyılın ilk yarısı); hurç, yastık yüzü,
çuval, eğer örtüsü, heybe, torba, kolan, halı
tezgahı, kilim tezgahı ve dokuma aletleri sergilenmektedir.

Müzenin bahçesinde de Sidemara lahit parçaları,
Yassıören mezar stelleri ve ostotek örnekleri ile Pisidia
Bölgesi mezar taşı örnekleriyle mimari parçalar,
Grekçe kitabeler, İslam dönemi mezar taşları
sergilenmektedir.


Kenan Evren Caddesi No:107
Tel Isparta Şehir Tanıtımı Frown0246) 218 34 37
Fax Isparta Şehir Tanıtımı Frown0246) 223 94 03


Yalvaç Müzesi (Yalvaç)

Isparta Şehir Tanıtımı 00067398Yalvaç
Müzesi kurulmadan önce 1947 yılında yöreden toplanan
arkeolojik ve etnoğrafik eserler bir depoda bir araya getirilmiştir.
Yalvaç Müzesinin yapımına 1963 yılında başlanmış ve
müze yeni binasında 1966 yılında ziyarete açılmıştır.

Müzenin Prehistorik eserler bölümünde,
Yalvaç yöresinden toplanan ve ilçeye 19 km.
uzaklıkta bulunan Çam Harman (Köstük)
Höyükten elde edilen Eski Tunç Çağı’na
ait pişmiş topraktan rhytonlar, vazolar, testiler, kulplu kaseler ve
çeşitli kaplar bulunmaktadır. Ayrıca Göller Bölgesine
özgü çanak çömlekler, pişmiş topraktan
insan ve hayvan figürleri, mermer idoller, taş el baltaları, kemik
aletler ile farklı dönemlere ait mühürler
sergilenmektedir. Tokmacık’ta yapılan bir araştırma kazısı
sırasında meydana çıkarılan ve dokuz, on milyon yıl
öncesine tarihlendirilen çeşitli hayvan fosilleri de
müzenin koleksiyonları arasındadır.
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:11 pm

Isparta Şehir Tanıtımı 00067399Bu
eserlerin yanı sıra, Klasik Çağdan Bizans Çağına kadar
olan değişik devreleri içeren vazolar, içki kapları,
mezar buluntuları, Antiocheia ve Men Kutsal Alanı’nda bulunmuş,
Roma Çağına ait pişmiş toprak, mermer ve bronz tanrı ve
tanrıça heykelcikleri, hayvan figürleri, adak kitabeleri,
yağ kandilleri, cam koku şişeleri, bilezikler, değerli taşlardan
yapılmış yüzük kaşları, madeni yüzükler Bizans
Çağı’na ait takılar da müzenin önemli
eserleridir. Yalvaç Müzesinde değişik dönemlere ait
altın, gümüş ve bronz gibi sikke koleksiyonları da
bulunmaktadır.

Müzenin etnoğrafik eserler bölümünde ise; altın,
gümüş ve sedef kakmalı tabancalar, tüfekler,
kılıç, kama, ok, yay gibi silahlar zırh ve miğferler, el
örgüsü yün çoraplar, renkli peşkir,
uçkur ve havlular, cepken, ceket, üç etek, kadife ve
sim sırma işlemeli bindallılar, altın gümüş gibi
çeşitli takılar bulunmaktadır.

Müze bahçesinde, Klasik Çağ’dan itibaren Roma,
Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait mezar stelleri,
lahitler, ostotekler, sunaklar, yazıtlar, heykeller ve mil taşları
sergilenmektedir.
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:11 pm

ısparta hamamları
Yeni Hamam (Merkez)

Isparta’da bulunan Yeni Hamamını Sav Köylü Hacı Ahmet
Ağa XVII.yüzyıl Osmanlı hamam planları tipinde yaptırmıştır.
Mimarı belli değildir. Hamamın yapımı ile ilgili 1697 tarihli vakfiyesi
bulunmaktadır. Hamamın yapımına 1689 yılında başlanmış, 1693 yılında da
tamamlanmıştır.

Osmanlı mimarisindeki çifte hamam plan düzeninde olup,
kadın ve erkekler bölümü birbirine bitişik olarak aynı
planda yapılmıştır. Soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık
bölümlerinden meydana gelmiştir. Moloz taş ve kesme taştan
yapılan hamamın her bölümünün üzeri kubbelerle
örtülmüştür. Sıcaklık kısmındaki eyvanlarla halvet
oluşturulmuştur. Her iki bölümün de su depoları ve
ısıtma tesisleri aynıdır.

Günümüze iyi bir durumda gelmiş olan hamam, İlin en büyük hamamlarından birisidir.


Bey Hamamı (Merkez)

Isparta Hükümet Konağı yakınında, Ulu Cami’nin
doğusunda yer alan Bey hamamı’nın ne zaman ve kimin tarafından
yaptırıldığı bilinmemektedir. Mimari yapısından XVIII.yüzyılın ilk
yarısında yaptırıldığı sanılmaktadır. Ayrıca hamamda kullanılan suyun
başlangıçta yakınındaki bir çaydan alındığı, daha sonra
bir çeşmede toplandığı kayıtlardan öğrenilmiştir. Daha
sonra hamamın suyu Amine Hatun isimli biri tarafından Andık
deresi’nden getirtilerek hamamdan önceki su kanallarına
bakılması ve onarılması koşulu ile hamam sahiplerine bırakıldığı 1728
tarihli bir senetten öğrenilmektedir.

Hamam soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden oluşmuştur.
Üzeri basık bir kubbe ile örtülmüştür. Hamamın
duvarları moloz taş ve tuğladan örülmüştür.

Isparta il merkezinde Osmanlı döneminde yapılmış Karaağaç
Mahallesi’ndeki Karaağaç Hamamı, Sülübey Hamamı,
Sarıkadı Hamamı, Yenice Mahallesi Hamamı ile Ali Köyü Hamamı
ve Büyük Gökçeli Hamamı bulunmaktadır.


Roma Hamamı (Yalvaç)

Isparta Şehir Tanıtımı 00066507Isparta
Yalvaç ilçesinde bulunan Roma dönemine ait olan
hamam arazi konumuna uygun biçimde yapılmış, bu nedenle de
dikdörtgen planı düzgün bir şekil göstermemektedir.


MS.I.-II.yüzyılda, Roma döneminde yapılmış olan hamamın biri
palaestra, diğeri de hamam olmak üzere iki ayrı
bölümü bulunmaktadır. Bunlardan palaestra hamamın
önünde olup, üç taraftan bir avlu etrafında
revaklarla çevrilmiştir. Palaestranın avlusu 20.00x20.00 m.
ölçüsünde olup, revaklarla birlikte toplam
ölçüsü 37.00x29.00 m.dir. Palaestranın taban
döşemesi ile ilgili olarak kazı çalışmaları devam
ettiğinden bu konuda tam bir bilgi bulunmamaktadır. Bununla beraber
zeminin taş ve mozaik döşeli olduğu sanılmaktadır.

Roma hamamı palaestra ile bir bütünlük oluşturmaktadır.
Roma hamamlarında olduğu gibi bu hamam da Frigidarium (soğukluk),
Tepidarium (ılıklık), Caldarium (sıcaklık) bölümlerinden
meydana gelmiştir. Bunun dışında soyunma yerleri (Apoditerium), su
tesisleri, külhan ve depolar da onları tamamlamaktadır. Hamamın
yapımında blok halinde kesme taşlar kullanılmıştır.


Eski Hamam (Yalvaç)

Isparta Yalvaç ilçesi Kaç Mahallesi’nde
bulunan hamamın kitabesi bulunmadığı gibi kaynaklarda da ismine
rastlanamamıştır. Bu bakımdan hamamın hangi tarihte ve kimin tarafından
yaptırıldığı bilinmemektedir. Bununla birlikte yapı üslubundan
XVII.yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı sanılmaktadır.

Moloz taş ve tuğladan yapılmış olan hamam soyunmalık, ılıklık ve
sıcaklık kısımlarından meydana gelmiştir. Ayrıca su depoları ile
külhan bölümleri de onları tamamlamaktadır. Hamamın
üst örtüsü basık kubbedir.


Yeni Hamam (Yalvaç)

Isparta Yalvaç ilçesinde bulunan Yeni Hamamın ne zaman ve
kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Mimari yapısından
XIX.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Ancak çeşitli
dönemlerde yapılan onarımlarla mimari özelliğini
büyük ölçüde yitirmiştir.

Moloz taştan yapılan bu hamam soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık
bölümlerinden meydana gelmiştir. Üzeri basık kubbe ile
örtülmüştür.


Karabey Hamamı (Uluborlu)

Isparta Uluborlu ilçesinde, günümüzde terk
edilmiş olan eski Uluborlu’da bulunan bu hamam, 1278 tarihinde
Uluborlu’nun fethinde büyük yararlılıkları
görülen Karabey tarafından yaptırılmıştır.

Hamam moloz taş ve tuğladan dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır.
Günümüze harap bir durumda gelen hamamın soyunmalık
yerlerinin duvar kalıntıları ayakta durmaktadır. Bunun yanı sıra
soğukluğun kare planlı ve üzerinin de pandantifli bir kubbe ile
örtülü olduğu anlaşılmaktadır. Soğukluğun sağ ve solunda
odalar sıralanmıştır.Halvet kısmının üç tarafı eyvanlarla
çevrilmiştir. Orta eyvan sivri kemerlere oturan pandantifli bir
kubbe ile örtülüdür. Bunun dışında kalan
bölümler çapraz tonozludur. Hamamın arkasında da ocak
ve su depoları bulunmaktadır
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:12 pm

Isparta Köprüleri
Roma (Zindan)Köprüsü (Aksu)

Isparta Şehir Tanıtımı 00066226
Isparta, Aksu ilçesinin 2 km. kuzeydoğusundaki Köprüçay (Eurymedon) Deresi üzerinde bulunmaktadır.

Tek kemerli, yuvarlak gözlü köprünün
kilit taşı üzerinde sakallı bir büst bulunmaktadır. Bu
tür büstler koruyucu tılsım olarak Roma köprülerinde sık sık kullanılmıştır. Köprünün yan tarafında dereye inen bir de merdiven bulunmaktadır.




Roma Köprüsü (Eğirdir)

Isparta Eğirdir ilçesinde, Eğirdir’in doğusunda bulunan bu köprü MS.II.yüzyılda Romalılar tarafından yapılmıştır.

Kesme köfeki taştan yuvarlak kemerli olan köprünün
kilit taşı üzerinde sakallı bir mask bulunmaktadır. Bu maskın
koruyucu bir tılsım olarak buraya konulduğu sanılmaktadır. Nitekim
Sakarya’daki Sangarios Roma köprüsünde de böyle bir mask bulunmaktadır.

Köprü günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir.


Barla Osmanlı Köprüleri (Eğirdir)

Isparta Eğirdir ilçesi’nde barla Deresi üzerinde
Osmanlı döneminde, XVI.-XVII.yüzyılda iki ayrı köprü yapılmıştır. Bu köprüler
sivri kemerli olup, düzgün kesme taş bloklardan yapılmış,
boşlukları moloz taşla doldurulmuştur. Geçiş yoluna da
düzgün taşlar kaplanmıştır.

Köprüler günümüzde kullanılmaktadır.


Afşar Köprüsü (Gelendost)

Isparta Gelendost ilçesi, Afşar Köyü’nde bulunan bu köprünün Selçuklular döneminden kaldığı ileri sürülmektedir.

Kesme köfeki taşından yapılan köprü, yuvarlak kemerli olup, günümüzde de kullanılmaktadır.


Çandır Köprüsü (Sütçüler)

Isparta, Sütçüler ilçesinin Çandır Köyü’nde bulunan bu köprü Romalılar zamanında yapılmış, daha sonra Selçuklular zamanında da kullanılmıştır.

Günümüzde Karacaören barajının suları altında kalan köprü, 65 m. uzunluğunda ve 5 m. genişliğinde, yuvarlak
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:13 pm

Isparta Şehir Tanıtımı Tire_0088
Isparta Elması,
Isparta Şehir Tanıtımı Karaman-elmasi-2
Yazılı Kanyon Milli Parkı,
Isparta Şehir Tanıtımı F7_yazili_kan_02
Pınargözü Mağarası,
Isparta Şehir Tanıtımı Sekil17
Davraz Dağı Kayak Merkezi
Kovada Gölü Milli Parkı
Isparta Şehir Tanıtımı Kovada
Isparta Gülü,


El Dokuması Isparta Halıları,
Isparta Şehir Tanıtımı Hal908
Eğirdir gölü
Isparta Şehir Tanıtımı E%C4%9FridirIsparta Şehir Tanıtımı 6_ANA
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:13 pm

Coğrafi Konum
Coğrafi
Konum Isparta ili, Akdeniz Bölgesi’nin kuzeyinde yer alan
Göller bölgesinde yer almaktadır. İl, 300 20’ ve 310
33’ doğu boylamları ile 370 18’ ve 380 30’ kuzey
enlemleri arasında bulunmaktadır. 8.933 km2’lik
yüzölçümüne sahip olan Isparta ili, kuzey ve
kuzeybatıdan Afyon ilinin Sultandağı, Çay, Şuhut, Dinar ve
Dazkırı, batıdan ve güneybatıdan Burdur ilinin Merkez, Ağlasun ve
Bucak, güneyden Antalya ilinin Serik ve Manavgat, doğu ve
güneydoğudan ise Konya ilinin Akşehir, Doğanhisar ve Beyşehir
ilçeleri ile çevrilmiştir (Şekil 1). Rakımı ortalama 1050
metredir.
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:13 pm

ıspartada spor un tarihi
Ispartada
Sporun Tarihi Isparta’da M.Ö. 400 yıllarında önemli
spor faaliyetlerinin yapıldığı tespit edilmiştir. Psidia şehirlerinden
birisi olan Apollonia (Uluborlu) ilk spor çalışmalarının
yapıldığı yer olarak bilinmektedir. Burada her 4 yılda bir spor
yarışmaları düzenlendiği ve yarışmaların 6 branş üzerinden
yapıldığı kaydedilmektedir. Yarışmalar taş atma, yumruklaşma (Boks),
insanlar ve atlar arası koşular, yüksek ve uzun atlamalar, vahşi
hayvanlarla boğuşma ve güreş dallarında yapılmaktaydı.

Uluborlu’da güreşin tarihi bir spor olduğu M.S.200 yılında
kale kapısına bitişik taş üzerine konulan yazıtlardan
anlaşılmaktadır. Yazıtlara göre Avrillos Efimos adında bir şahsın
spor yöneticisi olup, güreş yaptırdığı belirtilmektedir.
Güreşin kutsal inançlarla yapıldığı ve düzenlenmediği
takdirde kentin başına felaket geleceğine olan inanç,
günümüzde de devam etmektedir. Uluborlu yağlı
güreşleri ulusal takvime alınmış ve her yıl büyük bir
katılımla sürdürülmektedir. Isparta’da sporun
çok eskilere dayandığına dair diğer bir kanıt da
Bülbül Çeşmesi’nde M.S.150 yılına ait bir taşta
çeşitli sporları gösteren figürler ve yazılardır.

Yakın tarihlere kadar zengin düğünlerinde güreşler
yapıldığı ve özellikle de Uluborlu, Gelendost yöresinin
ön planda olduğu bilinmektedir. Isparta yöresinde yetişen
pehlivanlardan bazıları şunlardır: Yakupoğlu Hüseyin Pehlivan,
Otuzbiroğlu Mehmet Pehlivan, Kelpaşa İbrahim Pehlivan, İbisenoğlu
İbrahim Pehlivan, Ali Osman İbrahim Pehlivan, Arap Rıza Pehlivan, Hasan
Bozbey Pehlivan, Cemal Pehlivan, Abdullah Pehlivan, Şakir Pehlivan.

Isparta’da ciddi olarak spor çalışmalarının 1930’lu
yıllarda başladığı görülmektedir. 1931 yılında biri nahiyede,
ikisi kazalarda, ikisi de merkezde olmak üzere 5 spor
kulübünün olduğu bilinmektedir. Karaağaç-Altuğ
Spor Kulübü 1931 yılında kurulmuş olup, renkleri siyah
beyazdır. Bu dönemde Gelendost nahiyesinde Gelendostspor
kurulmuştur. 1927 yılında faaliyete geçen Akıncılar
Kulübü sarı kırmızı renkleri ile, 1931'de kurulan Ispartaspor
kulübü de sarı-lacivert renkleriyle futbol, basketbol,
atletizm branşlarında faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.

Isparta’da sporun gelişmesinde olduğu kadar futbolun
yaygınlaşması ve gelişmesinde 1940 yılında kurulan ve bölgenin en
eski kulüplerinden biri olan Isparta Merkez Gençlik
Kulübünün de önemli katkısı olmuştur. Daha sonra
kurulan Karagücüspor, Gülspor, Doğanspor, Esnafspor,
Emrespor Keçiborluspor, Eğirdirspor, Atabeyspor ve
Gönenspor gibi kulüplerinin kurulması ile birlikte
Isparta’da spor hayatına renk gelmiştir. Düzenlenen futbol,
atletizm, basketbol, voleybol, avcılık ve güreş dallarındaki
yarışmalarda başarılı sonuçlar elde edilmiştir.

Isparta’da spor alanındaki hızlı gelişmeler 1960’lı
yıllardan sonra kendisini hissettirmeye başlamıştır. Özellikle son
10 yıl içerisinde spor tesislerinin artması sonucunda sporun
geniş kitlelere yayılması, faaliyetlere katılımın üst
düzeylere çıkmasını sağlamıştır. Özellikle yaz spor
okullarına ve okullar arası sportif faaliyetlere olan ilgi bu
dönemlerde artmıştır. İl çeşitli branşlarda her yıl
Türkiye şampiyonalarına ev sahipliği yapmaktadır. 6-18 yaş
grubundaki çocuk ve gençlere yönelik yaz spor
okullarına katılım son derece fazladır. 18 branşta açılan
kurslarda sporculara branşların temel eğitimi verilmektedir.
Kabiliyetli sporcular okul ve kulüp takımlarına lisansiye
edilmekte, dolayısı ile okul-aile-kulüp üçgeni
içerisinde yetişmeleri sağlanmaktadır. Ayrıca gençlerin
boş zamanlarını aktif şekilde değerlendirebilmeleri, arkadaşlık
duygularını artırmaları ve yeni beceriler kazanabilmeleri için
Gençlik Merkezi bünyesinde satranç, bilardo, halk
oyunları ve izcilik faaliyetleri sürdürülmektedir. Son
yıllarda minik, yıldız ve gençler kategorilerinde atletizm,
halter, yelken, okçuluk gibi ferdi spor dallarında milli takım
kamplarına sporcuların davet edilmesi gelecek açısından
önem arzetmektedir.

Isparta ilinin yükseklik ve iklim özellikleri
açısından ideal bir kamp merkezi durumunda olması ve her yıl
profesyonel - amatör takımların sezon öncesi hazırlıklarını
ilde sürdürmeleri, Isparta’nın bir spor merkezi
olabileceğini göstermektedir. Kış sporları için Davras
Kayak Merkezi, su sporları ve doğa sporları için Eğirdir ve
Kovada gölleri ile Köprüçay önemli spor merkezleri olmaya adaydır.
vega
vega
çalışkan üye
çalışkan üye

Erkek
mesaj sayısı : 252
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 22/04/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

1 sayfadaki 2 sayfası 1, 2  Sonraki

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz