1- Konu
Akraba
evliliği, olgusu, tıp bilimlerindeki çalışmaların ilerlemesiyle
birlikte, toplumun gündeminde daha çok ilgilenilen bir konudur. Akraba
evliliği, aslında, kökleri tarihte olan olgu olduğu için kültürel
hayattaki görünümleri dilde, edebiyatta, halk biliminde oldukça
yaygındır. Beşerî bilimlerin konuları, yapıları nedeniyle, diğer
bilimlerin ve teknolojilerin konularıyla ortak alanlar
oluşturabilmekte, yeni disiplinler ortaya çıkmaktadır. Akraba evliliği
bağlamında da durum böyle bir görünüm sergilemekte, tıp sosyolojisi,
tıp antropolojisi gibi alanlar şekillenmektedir. Tıp bilimleri, akraba
evliliğinin sakıncalarına deyinse de, Türkiye’de ve diğer bazı
kültürlerde akraba evliliğinin uzunca bir süre daha geçerli olacağını
hesaba katmak gerekir.
Akraba evliliği doğrudan
“akraba”, “aile” olguları ile ilgilidir, bu konulardaki tanımlar,
yaklaşım biçimleri dil dünyası zenginliği ile bilimsel akıl yürütmelere
ve açıklamalara olanak vermektir. Bu yazıda akraba evliliği ile ilgili
belli başlı kavramlara, tıp sosyolojisi için çağrıştırdıklarına
deyinilecek ve okuyucu için küçük bir kaynakça verilecektir.
2- Kavramlar
2.1- Akraba
Türk
kültürüne akraba sözcüğü Arapça karîb (tür. yakın) sözcüğünün çoğul
şekli olan akribâ'dan gelmektedir. Türkçe ses uyumundan dolayı akraba
şeklini almıştır. Arapça' da kurb sözü yakınlık anlamına gelmektedir.
Türk kültürü içinde kullanılarak bir kavram haline gelen akraba
sözcüğü, aynı zamanda antropoloji, sosyoloji, etnoloji gibi
disiplinlerin önem verdiği konu olmuştur. Akraba kelimesi genel olarak,
“kan ve evlilik yoluyla birbirine bağlı olan kimseler, hısım” olarak
tanımlanmaktadır. Ancak hısım kavramına ayrıca deyinmek gerekir.
Akrabadan
başka Arapça'dan Türkçe'ye geçen ve oldukça fazla kullanılan diğer bir
kavram da hısımdır. Hısımlık, yakınlık, evlilik bağı ile olan yakınlık,
soydaşlık, aralarında yakınlık bulunan kimseler anlamındadır
Anadolu'nun bazı bölgelerinde akraba ve hısım aynı anlamda kullanılsa
bile kan bağı olanlara akraba; aralarında kan bağı olmayanların
evlilikleriyle oluşan, evlenen çocukların yakınlarına hısım dendiği
bilinmektedir. Bazı akraba evliliklerinden dolayı taraflar biri
birilerine "hem hısımız, hem akrabayız" demektedir. Bu ayrım evlilik
öncesi ve sonrasında ailelerin birbirlerine göre konumlarına işaret
eden ayırımdır.
Türkçe'nin erken dönemlerinde bu
kavramı yakın, yağuk sözcükleri karşılamış görünmektedir. Aynı zamanda
yakın; akraba için, zaman için ve yer için kullanılmaktadır. “Yekke
yakın kelse / biligke yakın / özke yakın” bunlara birkaç örnek olarak
verilmektedir. (Clauson, 1972). Yakınlık da bu sözden türemiştir.
Türkçede başka kavram ve terimler de kullanılmıştır: bunlardan soy ve
sop sözcüklerini içeren bir kavram olarak oguş aile ve akrabalığa
işaret etmektedir. Türkçenin erken dönemlerini dikkate alan birinci el
sözlüklerde (Kaşgarlı Mahmud, Divan'ü Lügat'it Türk) ve Türkçe
etimoloji çalışanlarda (J. Nemeth, A.V. Gabain, A. Caferoğlu, G.
Clauson) oymak (Moğolca ayimak ve urug da hatırlanabilir) kabile, boy,
soy, akraba, nesil, aile olarak karşılanmaktadır.5
Batı
dillerinde akraba karşılığı kullanılan kavramlardan birisi olan
relative (ing)/ relatif (fr) kavramı bu dillere Geç Dönem Latince'deki
relatus/relativus sözcüğünden geçmiş. Bir yere, bir şeye dayanmak
anlamındadır. Yakınlık, ilişki anlamında da kullanılan relation (ing)
da örneğin Orta dönem İngilizce ve Fransızca'ya Latince'den relatio'dan
gelmektedir.
İngilizce'de kullanılan ve köken
olarak Orta Dönem İngilizce'ye (kin / kiu / kuu) ve Anglo-Saksonca'ya
(cyuu / cyu / kin / kind) dayanan kin sözcüğü de aile, akraba, halk,
doğumla veya evlilikle birbirine bağlı olanlar anlamındadır. Yakın ve
akraba kavramları gündelik hayatta oldukça geniş bir kullanım alanına
sahiptir. Uzaktan akraba, yakın akraba, akrabayı talukat, yakınım,
soyum-sopum, amcam-dayıcam gibi belirlemelerin hepsi geniş anlamda
sosyolojik ve antropolojik birliğe işaret etmektedir. Akraba kavramının
incelenmesi sosyal bilimlerin tümü için önemli bir araştırma konusu
olmuş, bu kavramın farklı kültürlerde tarif edici ve tasnif edici
özelliklerinden hareket ile aile ve evlilik olgularına/kurumlarına
çeşitli yaklaşımlar sağlanmıştır.
2.2- Akraba Evliliği
Akraba
kavramının bu geniş kullanımı yanında genetik biliminde (consanguineous
marriage) ve kültür bilimlerinde kullanılan akraba evliliği (kin
marriage (ing)/ Verwandtenheire (alm)/ kavramı da vardır ki bu özel bir
kullanımdır. Gündelik dilde kullanılan "akrabadan evlenmek" durumu her
koşulda kültür bilimleri ve genetik bilimleri açısından "akraba
evliliği" sayılmamaktadır. Bilimsel anlamda ve bu çalışmada kullanılan
anlamıyla akraba evliliği / consanguineous marriage (ing):" Çeşitli
evlilik bağlarıyla akraba olan kimselerin; özellikle yeğenlerin (kardeş
çocuklarının) birbirleri arasındaki evlilik..." (yakın akraba evliliği
veya birinci dereceden akraba evliliği kastedilmektedir. Bu tanımına
kardeş torunlarının evlilikleri uzak akraba evliliği veya ikinci derece
akraba evliliği de eklenince tanım birinci ve ikinci dereceden
akrabaların evliliklerini kapsamaktadır.
Akraba
evliliği kavramının yukarıda belirtilen sınıflamasından başka bir de
paralel yeğen evliliği (parallel-cousin marriage) ve çapraz yeğen
evliliği (cross-cousin marriage) sınıflaması vardır. Amca kızı-Amca
oğlu ve Teyze Oğlu-Teyze Kızı arasındaki evlilikler paralel, Dayı
Oğlu-Hala Kızı ve Hala Oğlu-Dayı Kızı arasındaki evlilikler çapraz
yeğen evlilikleridir.
Akraba evliliği kavramının
batı dillerindeki bilimsel karşılığı olan consanguineous sözcüğü,
Latince kan anlamına gelen sanguis ve ortak anlamına gelen con
sözcüklerinden yapılmıştır. Bu kavramsal belirlemenin, örneğin
İngilizce'deki akraba, halk birliği, aile anlamına gelen “kin” sözcüğü
ile değil de doğrudan kana dayanan bir sözcükle karşılanması bu
kültürlerde de akraba kavramının geniş anlamından kaynaklanmaktadır.
2.3- Aile
Akrabalık
ile yakından ilgili iki kavram olarak evlilik ve aile kavramlarına veya
olgularına bu çalışmada fazlaca deyinilmeyecektir. Bazı kuramcılara
göre evlilik ve aile kurumları, daha geniş olan akrabalık sisteminin
birer parçası ve görüntüsüdürler. Sistemin anahtarı, akrabalık
sözcüklerinde saklıdır. Akrabalık sözcüklerini bir yana bırakarak
evlilik ve aileyi incelemek, olanak dışı değilse de zordur. Buna
karşılık akrabalık sistemi, çözümlenince, evlilik ve aile sistemleri
çok kolaylıkla açıklanabilmektedir.
Aile ile
ilgili tanımlarda ön plâna çıkan belli başlı unsurlar; cinsel ilişki;
bu ilişkinin biyolojik, sosyolojik, dinî, hukukî/kanunî /meşruiyeti; bu
ilişkiden doğan ve geçen kan bağı ile bağlı kuşaklar; bu kuşaklar ve
aile üyeleri arasındaki toplumsal ilişkilerde süreklilik ve bunun
gereği olan toplumsallaşma ve meşrulaştırma süreçleri. Bunlara ek
olarak ailenin kurulmasına öncülük eden ve ailenin sürekliliği
sırasında etkili olan evlilik süreçleri de aile kavramının tanımında
dikkate alınmalıdır.
“Bu bağlamda aile tanımları
yapılırken aileyi oluşturan temel unsurlar dikkate alınmıştır. Aile,
kuşak ilişkilerine göre ana, baba ve çocuktan meydana gelen bir gruptur
(Winch, 1965). Eşlerin cinsel ilişkisine dayalı, çocuk sahibi olma ve
bu çocukları yetiştirme özellikleri gösteren bir gruptur (MacIver-Page,
1965). Aile en az iki neslin bir arada bulunduğu, kan bağı ile
karakterize edilen küçük bir sosyal örgüttür (Sumner-Keller, 1966).
Aile ana, baba, çocuklar ve tarafların kan akrabalarından (aile
biçiminin gereğine göre) meydana gelmiş ekonomik ve toplumsal bir
birliktir”.
“Güvenç (1972) toplumun evrimini
ailenin evrimine bağlayan evrim teorilerinin bugün geçerliliğini
tümüyle yitirmiş olduğunu, akrabalık sistemlerinin modern toplumlar
içerisindeki yeri ve önemi üzerinde yapılmış sosyolojik araştırmaların,
belki de bu teorinin tersinin daha da doğru olabileceğini gösterdiğini
belirtir. Buradan giderek ailenin topluma değil, toplumun aileye ve
akrabalık sistemlerine biçim verdiği söylenebilir. Yine aynı şekilde
toplum akraba evliliklerinin de yapılıp yapılmamasında etkilidir”.
3- Akraba Evliliği İle Kurulan Aile
Akraba
evliliği yoluyla kurulan aile olgusunun birincil belirleyicisi eşler ve
onların ataları arasında kan bağının olmasıdır (kardeş çocukları,
kardeş torunları). Sosyolojik ve antropolojik yönden “akrabadan
evlenmek” gündelik dil kullanımında geniş aile olgusunu ve geniş aile
tipini hatırlatır durumda olabilmektedir. Bir ölçüye kadar bazı
yörelerde devam eden, boy, sülale, aşiret ve kabileye bağlığı da
çağrıştırmaktadır. Akrabadan evlenenlerin kardeş çocuğu ve kardeş
torunu olanları dışındaki uzaktan akrabalar birinci ve ikinci dereceden
“akraba evliliği” kapsamına girse de bunlar arasında kan bağının olması
önemlidir. Eski zamanlardan beri oldukça işlevsel olan atalar ruhu,
grup dayanışması, aileler birliği gibi dinî, tarihî, mitolojik ve
beşerî fenomenlerin kendini sürekli kıldığı önemli kültür dinamikleri
hem işlevselliklerinden hem de psikolojik etkilerinden dolayı yaşaya
gelmektedir. Akraba evliliğinin geleneksel, töresel ve örfî nitelikli
kültürel boyutları da vardır. Ailelerin içlerine yabancı sokmak
istememeleri, akrabalık ruhunun, dayanışmasının dışarıdan birinin
etkisi ile bozulacağı inancı, üretim ve mülkiyet potansiyelinin akraba
dışı insanlar tarafından parçalanmaması, geleneksel otoriteye uyum ve
bu yolla maddî, manevî birikimlerin varlığının ve geleceğinin güvence
altına alınması akraba evliliği olgusunun temel kurumlaşma dayanakları
olarak dikkate alınabilir.
4- Beşerî Bilimlerinden Tıp Bilimlerine Akraba Evliliği
Genetik,
biyoloji, veterinerlik ve diğer tıp bilimlerinin kaydettiği gelişmeler
sonucu, belirli bir oranda hastalıklı çocukların doğumuna neden
olmasıyla, akraba evliliği kültür bilimlerinde olduğu kadar genetik ve
tıp sosyolojisinin de konusu olmuştur. Ancak konunun bu şekilde gündeme
gelmesi akraba evliliği ile hastalıklı çocuk doğumları arasında bazen
de aşırıya giden bir ilişki olduğu kanısı uyandırmaktadır. Bir yanda,
doğumdan itibaren görülen tüm rahatsızlıkların, (oluşum/şekil
bozuklukları, genetik rahatsızlıklar gibi) nedeni, böyle olmasa da bir
slogan gibi kolayca, akraba evliliğine bağlanabilirken diğer yanda bazı
rahatsızlıklar doğrudan akraba evliliğinden kaynaklansa da bu durum
bazı ailelerce ve kesimlerce kabullenilmemektedir. Bu iki kanaatin
yerli yersiz veya eksik bilgi ve spekülasyonlardan dolayı yaygınlık
kazanması toplumun bu konuda sağlıklı bilgi sahibi olmasını
engellemektedir. Akraba evliliği konusunda halkın bilgilendirilmesi bir
tür yetişkin eğitimi olarak da düşünülmelidir.
Akraba
evliliği ile ilgili çeşitli araştırmalarda, ulaşılan ailelerden alınan
bilgiler bir rahatsızlık durumu ortaya koyuyorsa, konunun tıp
sosyolojisinden uzak olmadığını düşünmek gerekmektedir. Kültür
bilimleri açısından yapılan çalışmalar hangi düzeyde olur isi olsun,
akraba evliliği olgusu, daha çok rahatsızlıkları olan çocukların doğumu
ile akraba evliliği arasında bir ilişki kurulması nedeniyle tıbbî
bakımdan halkın daha çok dikkatini çekmiştir. Böylece hem bilginin
kaynağı ve niteliği (epistemoloji) açısından hem de konuya yaklaşım
(yöntem) açısından disiplinler arası yaklaşımın zorunluluğu su yüzüne
çıkmıştır. Aile sosyolojisi ile tıp sosyolojisinin ayrıştığı ama
birbirinden de kopuk olmadığı bir kavşağa gelinmektedir.
1-Akraba evliliğini etkileyen nedenler ve bunun kurumlaşma süreçleri,
2-
Akraba evliliğinin sonucu olarak muhtemelen ortaya çıkan rahatsızlıklar
ve tıp bilimlerinin tanı ve sağaltım (teşhis ve tedavi) süreçleri.
3-
Disiplinler arası yaklaşım açısından ise tıbbî bir olguya sosyolojik
yaklaşım veya sosyolojik bir olgunun muhtemel tıbbî sonuçları.
Son
yıllarda tıp sosyolojisi alanındaki çalışmalar dikkati çekmekte yeni
yeni konular gündeme gelmektedir. Bazı çalışmalarda tıp sosyolojisi bir
organizasyon sosyolojisi gibi düşünülse de, tıp-kültür bağlamı hak
ettiği yeri almalıdır. Akraba evliliği konusu da bu açıdan bakılması
gereken konulardan birisi olma durumundadır.