.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    rize tanıtım

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    rize tanıtım - Sayfa 2 Empty Geri: rize tanıtım

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 12:43 am

    TURİZM MERKEZLERİ


    Çamlıhemşin - Ayder Kültür Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesifotoğraf


    Ayder Kültür ve Turizm Koruma Gelişim Bölgesi, Rize il merkezine 87
    km, Çamlıhemşin ilçe merkezine ise 16 km mesafede yer almaktadır.
    Ayder, Bakanlar Kurulu Kararı ile Turizm Merkezi ilan edilerek
    19.04.1987 tarih ve 19426 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır.
    Bunun yanında, yörenin tarihi, doğal ve sosyo-kültürel turizm
    değerlerini barındırması, kış ve sağlık turizmi ile mevcut diğer turizm
    potansiyelinin dikkate alınarak değerlendirilmesi ve bu alanların
    koruma-kullanma dengesinin kurularak sektörel kalkınma ve planlı
    gelişim sağlanması amacıyla Ayder bölgesi, 20.11.2006 tarih ve 11264
    sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile “Kültür ve Turizm Koruma Gelişim
    Bölgesi” ilan edilerek 08.12.2006 tarih ve 26370 sayılı resmi gazetede
    yayınlanmıştır.
    Ayder Yaylası doğa güzellikleri, yöreye has otantik mimarisi ve
    birçok hastalığa şifa olduğu bilimsel olarak tespit edilmiş olan termal
    kaplıcası ve de özellikle 2004 yılından itibaren ülkemizde ilk defa
    gerçekleştirilen “heliski kayak sporu” ile çekiciliğini arttırmış,
    yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı haline gelmiştir. Kültür ve
    Turizm Koruma Gelişim Bölgesi, termal turizmin yanında heliski,
    treking, jeep safari, foto safari, kampçılık, dağcılık gibi birçok
    turizm aktivitesi için uygun olması nedeniyle, ziyaretçilerine çeşitli
    tatil alternatifleri sunmaktadır.
    Ayder’de ulaşım ve altyapı sorunları giderilmiş birçok konaklama ve
    yeme içme tesisi mevcut olup, yılın her mevsimi ziyaretçilere hizmet
    verilmektedir. Bunun yanında toplam, 2450 m² alana kurulu olan ve üç
    ana bölümden oluşan (erkek ve bayan banyoları ile özel banyolar) Ayder
    Kaplıca Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi Tesisleri de yıl boyunca
    hizmetini sürdürmektedir.
    Turizm İşletme Belgeli Termal Tesisin mülkiyeti İl Özel İdare Genel
    Sekreterliğine ait olup, 01.01.2003 tarihinden 01.01.2013 tarihine
    kadar, işletilmesi yapılmak kaydıyla Ayder Turizm Anonim Şirketine
    kiralanmıştır.
    Erkek ve bayan banyolarında 24 kişi kapasiteli yıkanma bölümü ve 150
    kişi kapasiteli 12x5 metre ebadında 110 cm. derinliğinde 37 ile 40
    derece arası sıcaklıkta kür havuzları kaplıca tedavisi için hizmet
    vermektedir. Tesis bünyesindeki 8 adet özel banyo kaplıca suyuna sahip
    olup, ailelere hizmet vermektedir. Tamamlayıcı tedavi unsuru olarak
    kullanılacak fizik tedavi bölümlerinde ise uzman hekim kontrolünde
    hizmet verilmektedir. Tesisin yıl itibariyle ortalama kapasitesi günlük
    300 kişidir.
    T.C Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünden
    19.04.2005 Tarih ve 49 Numaralı kaplıca tesisi işletme izni alınması
    neticesinde tesis Sağlık Merkezine dönüşmüştür. Bu sayede sağlık
    kurumlarından sevk alarak gelen hastalar tesiste tedavi görebilmekte ve
    tedavi masrafları kurumlarınca karşılanmaktadır.
    Kaplıcanın, 55 derece sıcaklıktaki renksiz, kokusuz, berrak suyu (PH
    Değeri 8, Sodyum, Sülfat, Kükürtlü ve Radyoaktif bileşim)
    inflaboratuvar romatizmal hastalıkların kronik dönemlerinde; kronik bel
    ağrısı, osteoartrit gibi eklem hastalıkları, miozit tendinit travma,
    yumuşak doku hastalıkları, ortopedik operasyonlar, beyin ve sinir
    cerrahi sonrası gibi uzun süreli hareketsiz kalma durumlarında
    mobilizasyon çalışmalarında, rehabilitasyon amacıyla stres
    bozukluklarında ve spor yaralanmalarında ayrıca kalp ve kan dolaşımı,
    solunum yolları rahatsızlıklarında tamamlayıcı tedavi unsuru olarak
    kullanılabilir niteliktedir.
    İkizdere - Anzer Kültür Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesifotoğraf


    Anzer Kültür ve Turizm Koruma Gelişim Bölgesi, Rize İl Merkezine 54
    km, İkizdere İlçe Merkezine 35 km mesafede yer almaktadır. 2200-2300 m.
    yükseklikte yer alan ve tasarrufu devlete ait olan Anzer, 07.02.1991
    tarih ve 91\1514 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Turizm Merkezi ilan
    edilmiştir.
    Bunun yanında bölgenin doğal güzellikleri ve turizm potansiyeli göz
    önüne alınarak, koruma ve geliştirme faaliyetlerinin daha verimli
    olması amacıyla 20.11.2006 tarih ve 11264 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı
    ile Anzer Bölgesi “Kültür ve Turizm Koruma Gelişim Bölgesi” ilan
    edilerek, 08.12.2006 tarih ve 26370 sayılı resmi gazetede
    yayınlanmıştır.
    Anzer, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunun 6, 7, 8 maddeleri ile 3194
    sayılı İmar kanunun 1, 2, 4, 7 ve 11. maddeleri yasal dayanak
    yapılarak, kullanma ve yararlanma hakkı üzerinde ikamet edenlerin
    tasarrufuna bırakılmıştır. Doğallığını korumak şartıyla vatandaşların
    bölgeyi kullanımına izin verilmektedir.
    Anzer Kültür ve Turizm Koruma Gelişim Bölgesi, yaylalarının doğal
    güzelliği, otantik özellikleri, zengin flora ve fauna yapısı ve de
    irili ufaklı birçok buzul gölüyle görülmeye değer bölgelerimizdendir.
    Turizm Koruma Gelişim Bölgesi trekking, yamaç paraşütü, heliski,
    jeep safari, foto safari ve zirve tırmanışları (dağcılık) gibi bir çok
    turizm aktivitesinin gerçekleştirilebilmesi için elverişlidir. Bölge,
    bir taraftan Çoruh Nehri ve Bayburt İline, diğer taraftan, Uzungöl
    Turizm Merkezine ulaşım olanağı sağlaması nedeniyle ayrıca bir önem
    taşımaktadır.
    Bölgedeki zengin flora yapısı “bitki incleme”ye gelen ziyaretçiler
    için ender güzellikler sunmaktadır. Ayrıca, bölgenin bu zengin ve
    kendine has florasından elde edilen Dünyaca ünlü Anzer Balı, hem
    Anzer’in tanıtımına hem de bölge ekonomisine önemli katkılar
    sağlamaktadır. Anzer Balı’nın insan sağlığı açısından (kanser,
    iltihaplı hastalıklar, eklem ağrıları ve verem gibi) birçok hastalıkta
    şifa verdiği bilim çevrelerince tespit edilmiştir.
    Çayeli - Kuspa Turizm Merkezifotoğraf


    Rize İl Merkezinin 19 km. doğusunda, sahil şeridinde yer alan Çayeli
    İlçesi 20.11.2006 tarih ve 11264 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile
    turizm merkezi ilan edilerek, 08.12.2006 tarih ve 26370 sayılı resmi
    gazetede yayınlanmıştır.
    İlçe merkezine yaklaşık 7 km mesafede bulunan Kuspa, deniz manzaralı
    oldukça geniş ve düz bir alana sahiptir. Ayrıca ilçede bulunan Ağaran
    ve Çataldere Şelaleleri gerek yükseklikleri, gerekse ilkbaharda suların
    kabarmasıyla oluşturdukları görünümle doğa harikası haline
    gelmektedirler.
    İlçeye 6 km. uzaklıkta bulunan Musa Dağı ve Melipos Tepeleri mesire
    yeri olarak kullanılmaktadır. Tahpur yaylasından Verçenik Tepesini ve
    Kaçkarları seyretmek mümkündür.
    İkizdere – Ovit Dağı Kış Turizm Merkezifotoğraf


    İlimiz İkizdere İlçesinde bulunan, 2640 metre rakımlı Ovit Dağı,
    Bakanlar Kurulunun 25.02.2008 tarih ve 13317 sayılı kararıyla, Kış
    Turizm Merkezi ilan edilmiştir.
    Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü kayak uzmanları ve Bakanlığımız
    planlama uzmanlarınca yapılan incelemeler sonucunda, bölgenin kış
    sporları ve kış turizmi bakımından önemli bir potansiyele sahip olduğu
    belirlenmiştir.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    rize tanıtım - Sayfa 2 Empty Geri: rize tanıtım

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 12:58 am

    TURİZM MERKEZLERİ


    Çamlıhemşin - Ayder Kültür Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi


    Ayder Kültür ve Turizm Koruma Gelişim Bölgesi, Rize il merkezine 87
    km, Çamlıhemşin ilçe merkezine ise 16 km mesafede yer almaktadır.
    Ayder, Bakanlar Kurulu Kararı ile Turizm Merkezi ilan edilerek
    19.04.1987 tarih ve 19426 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır.
    Bunun yanında, yörenin tarihi, doğal ve sosyo-kültürel turizm
    değerlerini barındırması, kış ve sağlık turizmi ile mevcut diğer turizm
    potansiyelinin dikkate alınarak değerlendirilmesi ve bu alanların
    koruma-kullanma dengesinin kurularak sektörel kalkınma ve planlı
    gelişim sağlanması amacıyla Ayder bölgesi, 20.11.2006 tarih ve 11264
    sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile “Kültür ve Turizm Koruma Gelişim
    Bölgesi” ilan edilerek 08.12.2006 tarih ve 26370 sayılı resmi gazetede
    yayınlanmıştır.
    Ayder Yaylası doğa güzellikleri, yöreye has otantik mimarisi ve
    birçok hastalığa şifa olduğu bilimsel olarak tespit edilmiş olan termal
    kaplıcası ve de özellikle 2004 yılından itibaren ülkemizde ilk defa
    gerçekleştirilen “heliski kayak sporu” ile çekiciliğini arttırmış,
    yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı haline gelmiştir. Kültür ve
    Turizm Koruma Gelişim Bölgesi, termal turizmin yanında heliski,
    treking, jeep safari, foto safari, kampçılık, dağcılık gibi birçok
    turizm aktivitesi için uygun olması nedeniyle, ziyaretçilerine çeşitli
    tatil alternatifleri sunmaktadır.
    Ayder’de ulaşım ve altyapı sorunları giderilmiş birçok konaklama ve
    yeme içme tesisi mevcut olup, yılın her mevsimi ziyaretçilere hizmet
    verilmektedir. Bunun yanında toplam, 2450 m² alana kurulu olan ve üç
    ana bölümden oluşan (erkek ve bayan banyoları ile özel banyolar) Ayder
    Kaplıca Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi Tesisleri de yıl boyunca
    hizmetini sürdürmektedir.
    Turizm İşletme Belgeli Termal Tesisin mülkiyeti İl Özel İdare Genel
    Sekreterliğine ait olup, 01.01.2003 tarihinden 01.01.2013 tarihine
    kadar, işletilmesi yapılmak kaydıyla Ayder Turizm Anonim Şirketine
    kiralanmıştır.
    Erkek ve bayan banyolarında 24 kişi kapasiteli yıkanma bölümü ve 150
    kişi kapasiteli 12x5 metre ebadında 110 cm. derinliğinde 37 ile 40
    derece arası sıcaklıkta kür havuzları kaplıca tedavisi için hizmet
    vermektedir. Tesis bünyesindeki 8 adet özel banyo kaplıca suyuna sahip
    olup, ailelere hizmet vermektedir. Tamamlayıcı tedavi unsuru olarak
    kullanılacak fizik tedavi bölümlerinde ise uzman hekim kontrolünde
    hizmet verilmektedir. Tesisin yıl itibariyle ortalama kapasitesi günlük
    300 kişidir.
    T.C Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünden
    19.04.2005 Tarih ve 49 Numaralı kaplıca tesisi işletme izni alınması
    neticesinde tesis Sağlık Merkezine dönüşmüştür. Bu sayede sağlık
    kurumlarından sevk alarak gelen hastalar tesiste tedavi görebilmekte ve
    tedavi masrafları kurumlarınca karşılanmaktadır.
    Kaplıcanın, 55 derece sıcaklıktaki renksiz, kokusuz, berrak suyu (PH
    Değeri 8, Sodyum, Sülfat, Kükürtlü ve Radyoaktif bileşim)
    inflaboratuvar romatizmal hastalıkların kronik dönemlerinde; kronik bel
    ağrısı, osteoartrit gibi eklem hastalıkları, miozit tendinit travma,
    yumuşak doku hastalıkları, ortopedik operasyonlar, beyin ve sinir
    cerrahi sonrası gibi uzun süreli hareketsiz kalma durumlarında
    mobilizasyon çalışmalarında, rehabilitasyon amacıyla stres
    bozukluklarında ve spor yaralanmalarında ayrıca kalp ve kan dolaşımı,
    solunum yolları rahatsızlıklarında tamamlayıcı tedavi unsuru olarak
    kullanılabilir niteliktedir.
    İkizdere - Anzer Kültür Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi

    Anzer Kültür ve Turizm Koruma Gelişim Bölgesi, Rize İl Merkezine 54
    km, İkizdere İlçe Merkezine 35 km mesafede yer almaktadır. 2200-2300 m.
    yükseklikte yer alan ve tasarrufu devlete ait olan Anzer, 07.02.1991
    tarih ve 91\1514 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Turizm Merkezi ilan
    edilmiştir.
    Bunun yanında bölgenin doğal güzellikleri ve turizm potansiyeli göz
    önüne alınarak, koruma ve geliştirme faaliyetlerinin daha verimli
    olması amacıyla 20.11.2006 tarih ve 11264 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı
    ile Anzer Bölgesi “Kültür ve Turizm Koruma Gelişim Bölgesi” ilan
    edilerek, 08.12.2006 tarih ve 26370 sayılı resmi gazetede
    yayınlanmıştır.
    Anzer, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunun 6, 7, 8 maddeleri ile 3194
    sayılı İmar kanunun 1, 2, 4, 7 ve 11. maddeleri yasal dayanak
    yapılarak, kullanma ve yararlanma hakkı üzerinde ikamet edenlerin
    tasarrufuna bırakılmıştır. Doğallığını korumak şartıyla vatandaşların
    bölgeyi kullanımına izin verilmektedir.
    Anzer Kültür ve Turizm Koruma Gelişim Bölgesi, yaylalarının doğal
    güzelliği, otantik özellikleri, zengin flora ve fauna yapısı ve de
    irili ufaklı birçok buzul gölüyle görülmeye değer bölgelerimizdendir.
    Turizm Koruma Gelişim Bölgesi trekking, yamaç paraşütü, heliski,
    jeep safari, foto safari ve zirve tırmanışları (dağcılık) gibi bir çok
    turizm aktivitesinin gerçekleştirilebilmesi için elverişlidir. Bölge,
    bir taraftan Çoruh Nehri ve Bayburt İline, diğer taraftan, Uzungöl
    Turizm Merkezine ulaşım olanağı sağlaması nedeniyle ayrıca bir önem
    taşımaktadır.
    Bölgedeki zengin flora yapısı “bitki incleme”ye gelen ziyaretçiler
    için ender güzellikler sunmaktadır. Ayrıca, bölgenin bu zengin ve
    kendine has florasından elde edilen Dünyaca ünlü Anzer Balı, hem
    Anzer’in tanıtımına hem de bölge ekonomisine önemli katkılar
    sağlamaktadır. Anzer Balı’nın insan sağlığı açısından (kanser,
    iltihaplı hastalıklar, eklem ağrıları ve verem gibi) birçok hastalıkta
    şifa verdiği bilim çevrelerince tespit edilmiştir.
    Çayeli - Kuspa Turizm Merkezi


    Rize İl Merkezinin 19 km. doğusunda, sahil şeridinde yer alan Çayeli
    İlçesi 20.11.2006 tarih ve 11264 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile
    turizm merkezi ilan edilerek, 08.12.2006 tarih ve 26370 sayılı resmi
    gazetede yayınlanmıştır.
    İlçe merkezine yaklaşık 7 km mesafede bulunan Kuspa, deniz manzaralı
    oldukça geniş ve düz bir alana sahiptir. Ayrıca ilçede bulunan Ağaran
    ve Çataldere Şelaleleri gerek yükseklikleri, gerekse ilkbaharda suların
    kabarmasıyla oluşturdukları görünümle doğa harikası haline
    gelmektedirler.
    İlçeye 6 km. uzaklıkta bulunan Musa Dağı ve Melipos Tepeleri mesire
    yeri olarak kullanılmaktadır. Tahpur yaylasından Verçenik Tepesini ve
    Kaçkarları seyretmek mümkündür.
    İkizdere – Ovit Dağı Kış Turizm Merkezi


    İlimiz İkizdere İlçesinde bulunan, 2640 metre rakımlı Ovit Dağı,
    Bakanlar Kurulunun 25.02.2008 tarih ve 13317 sayılı kararıyla, Kış
    Turizm Merkezi ilan edilmiştir.
    Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü kayak uzmanları ve Bakanlığımız
    planlama uzmanlarınca yapılan incelemeler sonucunda, bölgenin kış
    sporları ve kış turizmi bakımından önemli bir potansiyele sahip olduğu
    belirlenmiştir.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    rize tanıtım - Sayfa 2 Empty Geri: rize tanıtım

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:04 am

    Turizm Türleri
    Rafting

    Ardeşen’e yaklaşık 2 km mesafede bulunan Fırtına Deresi, akarsu
    turizmi (kano- rafting) açısından elverişli konuma sahiptir. Fırtına
    Deresi, debisi en yüksek ve hızla akan bir dere olma özelliği
    taşımaktadır. Bu nedenle yerli ve yabancı sporcular, bu dereyi
    özellikle tercih etmektedir
    Rafting parkuruna gitmek için, Rize–Ardeşen karayolundan güneye
    çıkan karayolu takip edilerek 22 km sonra Çamlıhemşin İlçesi’ne
    ulaşılır. Raftinge Çamlıhemşin’nin yaklaşık 1 km güney kısmından
    başlanılabilir. Parkurun 5. km‘sinde iri kayalar bulunduğundan dikkatli
    olunmalıdır. Parkurun 7., 8. ve 9. kilometrelerinde tehlike arz eden
    geçişler olduğu için suyun iyi incelenmesi gerekir. Rafting, Fırtına
    Deresi Karadeniz’e dökülmeden önce uygun bir yerde bitirmek mümkündür.
    Parkur yaklaşık 23 kilometredir.
    Fırtına Deresi’nden başka rafting yapılan diğer dereler ise,
    Taşlıdere ve İkizdere (İyidere)’dir. Bu akarsularımız da ulusal rafting
    gösterileri ve 2004 yılı ulusal rafting şampiyonası
    gerçekleştirilmiştir. Bu derelere kanoculuk için de gerekli debi ve
    rejim miktarı yeterlidir. Bu akarsular dışında küçük büyük birçok dere
    mevcuttur.
    Rafting Parkurları


    İkizdere (İyidere) ve Fırtına Deresi’ndeki rafting Parkurlarının genel hatları şöyle sıralanabilir:

    • 1.Parkur (B3): İkizdere İlçesi’nin Güneyce
      Beldesi’nden başlar. Uzunluğu yaklaşık 3 km olup, rapidler, 3-4 zorluk
      derecesine sahiptir.
    • 2.Parkur (B2): İkizdere İlçesi’nin
      Hurmalık Köyü’nden başlar. Yaklaşık 7 km uzunluğa sahip olup ;
      rapidleri ise 3 dereceyi geçmemektedir.
    • 3.Parkur (B1):
      Fırtına Deresi parkuru, Duygulu Köyü’nden başlar. Köyün 6,5 km
      sonrasında tamamlanır.Tarihi kemer köprüye girerken oluşan rapid,
      parkurun önemli bir noktasını oluşturmaktadır.

    DİKKAT: Her hangi bir parkura can yeleği, kask, tropek ipi ve rehber almadan başlamayınız!!!
    UNUTMAYIN!
    Özellikle Rafting ve Dağcılık gibi özel uzmanlık gerektiren ve
    doğada icra edilen aktivitelerle ilgili olarak bu rehberde verilen
    bilgiler, bunları rehber eğitmenler eşliğinde yapmanız gerekliliğini
    ortadan kaldırmaz. Doğaya çıkarken gerekli malzeme ve bilgiyi de
    yanınıza almayı unutmayın!
    Her zaman yerel bir rehber veya konunun uzmanı bir kişi ile seyahat edin.Heliski (Helikopterle Kayak)
    Dağcılık


    Kayalık ve buzlu zeminlerde doğal ve yapay tırmanma tekniklerini
    uygulayarak görkemli dağ doruklarına ulaşmak anlamına gelen dağcılık
    için ilimizde çok önemli bir potansiyel bulunmaktadır. İlimizin güney
    sınırı teşkil eden Doğu Karadeniz Dağları’nın önemli zirvelerinden
    Kaçkar Dağı (3937 m), Verçenik Dağı (3711 m), Bulut Dağı (3562 m), ve
    Altıparmak Dağı (3492 m) yükseltileriyle ilimiz sınırları içerisinde
    kalırlar. Bu zirvelere ulaşan güzergahların flora ve fauna açısından
    zengin oluşu, coşkun akan dereleri, ve buzul göllerinin sıklığı son
    yıllarda yerli ve yabancı dağcıların ilgisini bu yöreye çekmektedir.
    Güney rotasından çıkışı kolay olan Kaçarları her yıl yüzlerce dağcı
    ziyaret etmekledir. Tırmanış esnasında, eğer sis yoksa Doğu Karadeniz
    Dağları’nın muhteşem görüntüsü izlenebilmektedir. Kuzey rotasını ise
    daha çok deneyimli dağcılar tercih ederler. Kuzeyden zirve yapmanın bir
    avantajı geri dönüşte Ayder yaylasında kaplıcalara uğranılabilmesidir.
    Kaçkar Dağları'nda yükseltinin kısa mesafelerde artması yaylacılık
    etkinliklerine bağlı bir takım geçici yerleşmelerin de kurulmasında
    doğrudan etkili olmuştur. Ülkemizin önemli zirvelerinden birisine sahip
    olan Kaçkar Dağları'nda aktüel buzullaşmanın ve diğer doğal değerlerin
    zenginliği dağcıları, turistleri ve bilim çevrelerini buraya çekmiştir.Trekking (Doğa Yürüyüşü)


    Türkiye’de kısa bir geçmişe sahip olmasına rağmen, en çok rağbet
    gören doğa etkinliklerden biri olan trekking-doğa yürüyüşü için Rize
    Türkiye’deki en önemli merkezlerden biri konumundadır. Dinlenmek, spor
    yapmak, fotoğraf çekmek, kuş gözlemciliği ve botanik gibi bir çok ilgi
    alanını tek etkinliğin içinde yapabileceğiniz trekking için Rize, köy
    ve yayları ile çok çeşitli alternatifler sunmaktadır.
    Ayrıca Rize’de bulunan parkurlarda ata binmek suretiyle de çok uzun parkurları gezme olanağı bulunmaktadır.
    Yürüyüş Parkurları



    • Çamlıhemşin - Zil Kale – Çat – Başhemşin –
      Verçenik Tepesi ve Gölü – Adalı Gölü - Tatos Gölü - Çiçekli Yaylası -
      Baş Yaylası - Çapug Geçidi - Yıldızlı Gölü – Hacıvanak – Elevit – Çat -
      Çamlıhemşin
    • Çamlıhemşin - Zil Kale – Çat – Elevit – Karmık
      - Çoğun Gölü - Karmik Aşıdı - Apıvanak – Palovit – Ketençur - Tatar
      Dağı - Karmukareç Gölü – Amlakit –Samistal – Hazindağ – Pokut -
      Çamlıhemşin
    • Çamlıhemşim – Ayder - Aşağı Kavron - Yukarı
      Kavron - Çengovit Gölü -Karadeniz Gölü - Naletleme Geçiti – Döbe –
      Olgunlar – Haistav – Dilberyüzü -Atsız Gölü - Deniz Gölü - Kaçkar
      Zirvesi – Yusufeli - Barhal
    • Çamlıhemşin – Ayder – Dobaye – Taşlık - Boğaz – Çapuni Apinona – Topluca Köyü - Çamlıhemşin
    • Çamlıhemşin
      – Ayder – Balakçur - Yukarı Kaçkar - Topluca – Gül Eteği – Aşağı Durak
      - Y.Korkuma – Boravan – Tabaninga – Sırt – Marselavat – Kurkunata
      –Çayırdüzü – Dikkaya - Çamlıhemşin.
    • Çamlıhemşin – Ayder -
      A.Çeymakçur - Y.Çeymakçur - Karadeniz Gölü -Naletleme Geçidi – Olgunlar
      – Haistav – Dilberdüzü - Atsız Göl - Deniz Gölü -Kaçkar Zirve -
      Apıvanak Aşıdı - Apıvanak Yaylası – Amlakit – Hazindağ – Pokut – Sal -
      Çamlıhemşin
    • Çamlıhemşin – Ayder - A.Kavron - Y.Kavron -
      Derebaşı Gölü - Apıvanak Geçidi – Palovit – Samistal – Hazindağ – Pokut
      – Sal - Çamlıhemşin
    • Çamlıhemşin – Ayder - A.Kavron -
      Y.Kavron – Samistal – Emlakit – Poterçur -Tatar Tepesi - Sicoğ Gölü -
      Sicoğ Yaylası - Kaymesor Geçidi – Trovit – Elevit –Çat - Çamlıhemşin
    • Çamlıhemşin
      – Çat – Elevit – Trovit - Garmik Aşıdı - Apıvanak Aşıdı – Derebaşı Gölü
      - Mezovit Gölü - Çarşak Geçidi - Büyük Göl - Küçük Göl - Karadeniz Gölü
      - Y.Çeymakçur - A.Çeymakçur – Ayder - Çamlıhemşin.
    • Çamlıhemşin
      – Çat – Elevit – Trovit – Garmik – Hacevanak - Yıldızlı Göl -Çapuk
      Boğazı - Baş Yayla - Çiçekli Yayla – Çat – Çamlıhemşin - Ballıköy
      (Anzer)
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    rize tanıtım - Sayfa 2 Empty Geri: rize tanıtım

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:36 am

    EVLENME VE SONRASI İLE İLGİLİ ADETLER

    • Evlilikler yakın çevreden yapılır, yakın çevrede kız
      yoksa dışarı çıkılırdı.
    • Gelinlik kız komşu, akraba ve aile büyüklerince
      yapılırdı. Her ne kadar erkeğin görüşü alınsada son söz aile büyüklerindi
    • Beşik kertme vardı. Ancak bu doğuda olduğu kadar
      zorlayıcı olmayıp, çocuklar büyüyünce evleme zorunluğu taşımazlardı.
    • Kız arama da elçi denilen insanlar devreye
      girerdi.
    • Kız seçimine çok önem verilirdi. Kızın soyu sopu
      araştırılırdı. Kız tarafıda erkeğin soyu sopunu araştırır, uygunsa
      verirdi.
    • Kızın erkeğe gönüllü olması ve kaçma işini beraber
      planladıkları durumlarda olay fazla büyütülmez, zamanla örtbas edilirdi.
    • Sevenlerin kavuşamama durumunda maraz denen ruh
      hastalıkları olurdu.
    • Kız istenmeden önce ondan büyük kız olup olmadığı
      araştırılırdı. Böyle bir durum varsa kız istenmez, istense de büyük kız varken
      ufak kız verilmezdi.
    • Kızın bir başkasına sevdalı olup olmadığına
      bakılrdı.
    • Kız daha istenmeden, yani iş resmiyete dökülmeden
      elçiler sayesinde iş halledilmiş olurdu.
    • Kız istenmeye gidilirken karşı taraf haberdar edilir,
      hazırlıklı olmaları sağlanırdı. Erkek tarafı karşılanır ağırlanır. Bir müddet
      ordan buradan konuşuldukjtan sonra asıl konuya girilirdi. "Allah'un izniyle,
      Peyganberun kavliyle kizinuzi oğlumuz Temel'e istiyiruk" denirdi. Kız tarafı
      kendini naza çeker, cevap vermek istemez, çay kahve, yemek ikram edip konuyu
      dağıtmaya çalışırdı. Erke tarafı da israr eder "Kızı vermezseniz ne yemeğinizi
      yeriz nede kahvenizi içeriz" derdi. Hayli mücadele sonunda istekler sıralanır,
      kabul edilince de kız verilirdi.
    • Kız istendiğinde verilirdi. Çünkü söz önceden alınır ve
      kararlaştırılmış olurdu. Söz alınmadan kız istendiğinde, istenmedik olaylar
      olabilirdi. Erkek tarafı soğuk karşılanır. Mazeretler uydurulur. Bazen de kız
      görücüye çıkmazdı.
    • Kız tarafı erkek tarfının karşılayabileceği kadar başlık
      parası isterdi. Bu kıza harcanırdı. Ayrıca kıza alınacak eşya ve altın tesbit
      edilirdi.
    • Ara kesildikten sonra (kızın sözünün alınması) olay
      hemen duyurulurdu. Bu da erkek tarfının dılaru da hava ya kurşun sıkmasıyla
      olurdu. Peşinden yemek yenir. Düğün günü belirlenir, ayrıntılar
      konuşulurdu.
    • Ara kesilirken kız tarfına verilen sözler düğnden önce
      yerine getirilirdi. Bir alış veriş günü tesbit edilirdi. Genellikle Çarşamba
      günü olurdu. Her iki tarfta birinci derece yakınlar olurdu.
    • Takılardan genellikle çok eskiden dilme fes, beşli, daha
      sonraları zincir, bilezik, küpe, yüzük, saat, alyans, iğne gibi altın eşyalar
      alınırdı. Daha sonra söz verilen giyim kuşam ve yerleşimle ilgili diğer eşyalar
      alınırdı.
    • Alınan eşyalar önce kız evine gönderilir, kızın kendi
      hazırladığı eşyalarla birlikte sergilenirdi. Bu olaya "Bohça Açıldı" denirdi.
      Perşembe'den Cumartesiye kadar açık kalır isteyen gelir bakardı.
    • Eşyalar evden çıkarken, kızın erkek kardeşi yoksa bir
      yakını kapıyı keser ya da sanduğa otururdu. Kapı erkek tarafının bir miktar
      para vermesiyle açılırdı.
    • Cumartesi erkek evine getirilen eşyalar kız tarafınca
      yerleştirilirdi.
    • Kına gecesi Cumartesi olup her iki taraftada yapılırdı.
      Misafirler horon eder, oynar, toplu halde kurşun sıkılırdı.
    • O gecede geline kına yakılır. Başka isteyenlerde var ise
      onlarda kına yakardı. Bazen geline yakma işlemi Pazar sabahına bıraklıdığı da
      olurdu.
    • Erkek tarafı kına gecesinde şeker, fındık türü
      yiyecekler gönderirdi.
    • Pazar sabahı erkek tarafı kalabalık bir halde kızı
      almaya giderdi. "Duğunci" denen bu grup yol boyunca sık sık silah sıkardı. Bunu
      duyan kız tarafı da karşılık verirdi.
    • Gelini evden genellikte damadın babası veya ağabeyi
      çıkarırdı. Bu arada kapı kesilir bahşiş istenirdi. Yol boyunca yer yer yol
      kesildiği olurdu. Geli evden çıkarken kurşun sesleri ortalığı yıkardı.Bazı
      evlerdede ilahiler okunurdu
    • Yol yakınsa gelin yaya, uzaksa at ile
      getirilirdi.
    • Gelinin evinden gelenlere ikram edilen lokumu damada
      ulaştıran ödüllendirilirdi. Bu kimseye "müjdeci" denirdi. Müjdeciye ya para ya
      da bir tepsi baklava verilirdi.
    • Kız ve erkek tarafıı birlikte kurşun ata ata gelinle
      birlikte erkek evine gelirdi. Bu gruba "alay" denirdi. Kız ağlarsa, "Hem
      ağlıyalum, hem gidelum" denirdi.
    • Kız eve girmeden önce tatlı dilli olsun diye, elini bala
      tutturup sağ parmaklarıyla kapının başına sürerlerdi. Zengin olsun diye başına
      bez koyup para dökerlerdi.
    • Kız tarfından birileri gelini içeri sokmaz.Bir şeyler
      isterdi. Buna "kapılık istemek" derlerdi.
    • Gelin odasına götürülür, oturtulur, yanında genellikle
      ablası veya yengesi bulunurdu. Bazen de o mahalede yeni gelin olmuş birisi de
      olabilirdi.
    • Düğün akşama kadar devam ederdi. Bu arada sıksaray,
      sallama, atlama, titreme gibi horonlar yapılırdı. Horonlar genellikle erkek
      erkeğe, kadın kadına oynanırdı. Erkekler daha çok evin dışında veya avluda,
      kadınlar ise evin içinde bir yerde oynarlardı. Erkekler kızlar bir arda
      oynadığında kadınlar veya kızların kollarına ancak yakınları girebilirdi.
    • Horonlar kaval, tulum, akordiyon, mozika (mızıka) nadir
      olarak zurna ve daha çok kemençe eşliğinde oynanırdı.
    • Çoğu zeminde şairle atma türkülerle horona ayrı bir renk
      katarlardı.
    • Bu arada erkek anaları da boş durmaz. Sağa sola göz
      gezdirir. Bir kız ararlardı.
    • Yakın komşuların yardımıyla misafirlere yemek verilirdi.
      Bu arada bazıları bahşiş almak için yemeği engellerdi. Buna "sofra bağlama"
      denirdi.
    • Hava kararamadan düğün alayı dağılır fakat kız
      tarafından bir kaç kişi bir müddet daha beklerdi.
    • Gerdeğe girilmeden eğer önceden kıyılmadıysa " hoca
      nikahı" yapılırdı.
    • Ev gerdeğe gireceklere bırakılır. Bir günlüğüne ev
      sakinleri komşulara kalırdı.
    • Pazartesi günü gelin erken kalkar ve ev işlerine
      konulurdu. Sözde uğursuzluk getirmesin diye geline bir hafta süpürge
      tutturulmazdı. Bugün aynı zamanda kız ve erkek tarafının birbirine bohça
      içersinde hediye verdiği gündür. Bu olaya "bohça çıktı" denirdi.
    • Düğünden bir hafta sonra "yedi" olurdu. Yedi, kızın
      damatla babasının evine gitmesiydi. Damat'a bu arada bazen ağra kaçan şakalar
      yapılırdı. Bu şakalrdan korunmak için damadın yanında korumaları olurdu.
    • Damat sofraya oturduğunda sofra arkadaşları tarafından
      bağlanır. Kaynana sofranın açılması ve damadın yemek yemesi için bahşiş
      verirdi.
    • Yedididen birkaç gün sonra da kız tarafı erkek tarafınca
      devet edilirdi.
    DOĞUM VE SONRASI İLE İLGİLİ
    ADETLER

    • Evlililiğin ilk devrelerinde gelinin hamile kalması
      istenirdi.
    • Hamile kalmaması durumunda telaş düşülür, hata varsa
      bunun gelinden kaynaklandığı düşünülürdü.
    • Hamile kalınması için okutma dahil her çareye
      başvurulurdu.
    • Birkaç sene içinde eğer gelin hamile kalmazsa,
      anlaşılarak ya boşatılır, ya da üzerine kuma alınırdı.
    • Eğer hamil kalmışsa, oturmasına, kalkmasına, yemesine,
      içmesine kadar dikkat edilir, bu arada bir çok batıl yöntem de
      uygulanırdı.
    • Doğum zamanı köy ebesi çağrılırdı. Bebeğin çıpa'sını
      (göbek bağı) ebesi veya iyi huylu birisinin kesmesi istenirdi.
    • İlk doğan sebinin erkek olması istenirdi. Şimdi de öyle
      ya.
    • Çocuk doğar doğmaz sağ kulağına ezan ve sol kulağına
      kamet okunurdu.
    • Doğum yapan anne kırk gün lohusa kalırdı.
    • Çocuğa genellikle büyüklerin ismi verilirdi. Daha çok
      ölen nine, dede veya yakın tarihte ölmüş birinin ismi verilmesi halen devam
      etmektedir.
    • Çocuk kısa bir süre kundakta kalır. Sonra beşiğe
      alınırdı.
    • Nazarlanmasın diye çocuk uzun süre yabancılara
      gösterilmezdi.Gösterileceği zaman nazarlık takılır, yüzüne kara
      sürülürdü.
    • Anne sütü olduğu müddetçe emzirilir. Sütten kesildikten
      sonra inek sütü verilirdi.
    • Anne sütü yoksa, ilk zamanlarda, süt anne aranırdı.
      Yakın çevreden herkes çocuğu emzirir ona süt anne olurdu. Süt annelik yaygın bir
      uygulama olup yer yer hala devam etmektedir.
    • Süt çocuk, süt kardeşi ve ondan sonra doğacak çocuklarla
      "süt aşağı akar" diye evlendirilmezdi.
    • Kız ergenlik dönemine kadar çember, daha sonra da keşan
      bağlardı.
    • Erkek çocuklar ergenlik dönemine kadar mendil, yağluk,
      daha sonra da başlık ve abaniye bağlardı.
    • Doğumdan sonra kızın annesi tarafından peşuk alayı
      yapılırdı. Alay ekek evinde olurdu. Alaya kızın ailesi ve yakınları
      katılırdı.Çocuk kız ise kırmızı, erkek ise mavi beşik hediye edilirdi. Bu olay
      sadece ilk çocuk için yapılırdı. Diğer çocuklar bu beşikle büyütülürdü.
    • Alaya katılanlar eşya ve hediye veririlerdi. Kundağa
      konulmuş paralar ise çocuğu yıkayan ebeye hediye edilirdi. Ebeler çoğu zaman bu
      parayı almaz çocuğa bırakırdı.

    ÖLÜM VE SONRASI İLE İLGİLİ
    ADETLER

    • Cenaze törenlerini hocalar
      yönlendirir.
    • Eğer durum ağırlaşmış ve
      yapılacak bir şey kalmamışsa, hoca çağrılır, son nefeste Kur'an ile gitmesi
      sağlanırdı.
    • Ölüm yaşlılar için doğal
      karşılanır, çocuk ve genç ölümleri derin iz bırakırdı.Bu gibi durumlarda halen
      devam eden ölünün arkasından destan yazma geleneği vardır.
    • Ölen kimsenin ağzının açık
      kalmaması için bir bez parçasıyla ağzı bağlanır.Üzerine şimemesi için bir bıçak
      konur.
    • Ölüm olayı yakın köylere
      sela, uzaklara telefon veya telgrafla bildirilir.
    • Cenaze genelde, ertesi gün
      gömülür. Bundan maksat uzakta olan yakınlarun gelebilmesi içindir.
    • Genellikle öğle namazı
      sonrası, yakınların yetişememe durumunda ikindi namazından sonra defin işlemi
      olur.
    • Ölüye dargın olanlar dahi
      cenaze törenine katılır.
    • Ölünün başında ağıt yakılır.
      Ağıtlarda sınır olmaz. Ölenin ardından iyiliklerinden, yaşadıklarından
      gelişigüzel sesli olarak bahsedilir. Bunu kadınlar çoğunlukla yapar.
    • Komşular devreye girer, ölü
      sahiplerini teselli ederken geleni gideni ağırlar, uzaktan gelenlere yemek
      veririler.
    • Ölünün hazırlanması, cenaze
      önce ve sonrası işlele hep komşular uğraşır.
    • Yıkanıp tabutla musllaya
      konan mevtanın yüzüne isteyen bakabilir.
    • Cenaze namazına tabut omuzda
      götürülür.
    • Her ailenin kendine ait
      mezarlığı olduğu gibi köyün ortak mezarlığıda vardır.
    • Ceset özenle hazırlanan
      mezara tabutla veya kefenle konur.
    • Ceset gömülürken Kur'an
      okunur. Cenazeye gelen çocuklara bisküvi, şeker, fakirlere ve ihtiyacı olanlara
      havlu, namazgah, Kur'an-ı Kerim, dini bilgiler ve para verilirdi.
    • Bazı yerlerde ölenin
      günahlarını affı için devir denilen dini bir tören yapılırdı.
    • Defin akşamı ölü evinde
      Kur'an okunur. Bazı yerlerde de ölünün yıkanmasından gömülmesine kadar ki süre
      de hatim yaptırılır.
    • Belli aralıklarda mevlit
      okutulur.
    • Ölü yakınları uzun süre
      yalnız bırakılmaz, ziyaret edilir.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    rize tanıtım - Sayfa 2 Empty Geri: rize tanıtım

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:37 am

    AtaSözlerimiz

    01) Aferun torbasi dolmaz
    02) Afkurmasını bilmeyen köpek, koyuna kurt götürür

    03) Ayranum budur, yarısı sudur Yersan da budur,
    yemesan da budur
    04) Bacanak bacanağı dere
    başukarı arar
    05) Bahane sığırlere dolanıyı
    sirtlere
    06) Bekle eşeğum bekle, manca pişirde
    yersun
    07) Ben derum torunum yok, o derki
    dayimsun dayim
    08) Bilmeduğun atun kerisina
    keçma
    09) Bişe desem soz olur, demesam maraz
    olur
    10) Borç çıktı bine gel elmanın
    dibine
    11) Cihanun kördüğü dane bitmez

    12) Çalışta gavura kalsun
    13) Çocukla kirma yola olur başuna bela
    14) Çorbaki daşar, kepçenin pahası olmaz
    15) Değneğum dağarcığum, suparam süreceğum
    16) Demir taradi sağa da yaradi
    17)
    Dut demeğa dudak lazum
    18) Et diline bıçak
    eline
    19) El eliyla ilana tutma, ilana da yazik
    olur
    20) Etme kulum bulma zulum
    21) Evi sildim süpürdüm, kutis geldi oturdu
    22) Ezme, ezilma, orta kal
    23)
    Farzdan önce farz var.
    24) Haçan bir kız kaçacak
    yan basar ayağını (Aklı Başında olmaz)
    25) İki
    şoza bir güneli üstüne bir hapsikoli ( Güneş almayan yere hamsili ekmek)

    26) İlan topraği ufura ufura yer
    27) İlan eğrulur, buğrulur deliğune kirinca doğrulur

    28) İyiluk yap at bayışağa
    29) Kalbim defter, dilum donmez
    30)
    Kalktı rahmetli, oturdi korbakor
    31) Kedi
    anasının canı içun sıçan tutmaz.
    32 Kedinun
    kuyruğuna basmayinca sana hirlamaz
    33) Kendume
    yer edeyim bak sağa ne edeyim
    34) Kestane
    kumuşiden çıktı, kerisini beğenmedi
    35) Kim
    verursa bağa yerum, ben ondan yana derum
    36)
    Korkma kişin kişundan, kork aprilun beşinden
    37)
    Köpeği andun, kutilayı hazırla
    38) Köpek tüyünü
    değişir, Huyunu değişmez
    39) Kumden halat
    olmaz
    40) Kurdun adi çikti, çakallar paş
    koparayi
    41) Lafun tutulursa hakimsun, lafun
    tutulmazsa sen kimsun
    42) Madem kideyu miras,
    bende yiyeyum biraz
    43) Mut mut dema armut
    de
    44) Ne doğrarsan çanağuna o gelur
    kaşığuna
    45) Ne kosan çanağuna o gelur
    kaşığuna
    46) O kızım saha derum o gelinum sen
    işit
    47) Ormanlarin gozi var, yolun kilavuzu
    var
    48) Ortak mala çöpek bile işemez

    49) Öküz eldi ortaklık bozuldu.
    50) Pahane uşağa, yarısı bayışağa
    51) Sen kârin peşindesun hazırı elden gitti
    52) Siçan işedu denize oldi oğa ortak
    53) Siçan delikten siğmayi, hopeçileri da takar peşine

    54) Sırğan yerina sırğan biter
    55) Sünçer düştü terekten kirdi belini (Mızmız kişiler için
    kullanılır)
    56) Tatlı dil ilanı yuvasundan
    çıkarur
    57) Yetimun koletisi pişmez, pişseda
    yanar
    58) Yuz sene ilerisinu duşun, bir da
    cerisini
    59) Zayuf atun kıblesi olmaz
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    rize tanıtım - Sayfa 2 Empty Geri: rize tanıtım

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:39 am

    Çay ve Çaykur'un Tarihçesi

    1- Tekel Genel Müdürlüğünce yürütülen çay yetiştirme, alım, işleme ve
    satış işlemleri sektörün gelişip büyümesi üzerine; 440 sayılı “İktisadi Devlet
    Teşekkülleri, Müesseseleri ve İştirakleri Hakkında Kanun”a dayanılarak
    06.12.1971 tarih ve 1497 Sayılı “Çay Kurumu Kanunu” çıkarılmıştır. (18.12.1971
    tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır.)
    Bu kanun ile Çay Kurumu tüzel
    kişiliğe haiz, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesi ile sınırlı bir
    İktisadi Devlet Teşekkülü(İDT) olarak kurulmuştur. İlgili olduğu Bakanlık Gümrük
    ve Tekel Bakanlığıdır. Bu kanun ile Tekel’e verilen tüm yetkiler, tarım, üretim
    ve pazarlama dahil tüm faaliyetler Çay Kurumu Genel Müdürlüğüne devredilmiştir.
    01.03.1973 tarihinden itibaren Çay Kurumu Genel Müdürlüğü adı altında faaliyete
    geçmiştir.
    Bu kanunun geçici 4. maddesi ile kanunun yürürlüğe girmesinden
    önce Tarım Bakanlığında kayıtlı olan çay bahçelerine bu kurumca hazırlanan
    ruhsatlar verildi. Bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce kayıt dışı olan çay
    bahçelerine de tesisi kredisi verilmemek kaydıyla ruhsatname verildi. Bu madde
    ile 100.000 dekar olduğu tahmin edilen ruhsatsız alanlara da ruhsat verilmek
    kaydı ile toplam çaylık alan 400.000 dekara ulaşmıştır.
    2- 1983 yılında çıkarılan 2929 sayılı kanuna dayanılarak 10.10.1983
    tarih ve 112 sayılı KHK ile Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü(Çay-Kur) adında
    tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde özerk ve sermayesi ile sınırlı bir Kamu
    İktisadi Kuruluşu(KİK) olmuştur.(28.10.1983 tarih ve 18205 Mükerrer sayılı Resmi
    Gazete’de yayımlanmıştır.) Bu kanun 233 sayılı KHK ile tadil edilmiştir.(
    14.12.1983 tarih ve 18435 Mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.)
    3- 18.12.1983 tarih ve 178 sayılı KHK ile kurulan Maliye ve Gümrük
    Bakanlığının Bağlı ve İlgili Kuruluşlar Dairesi Başkanlığının ilgili kuruluşu
    olmuştur.
    4- 1984 yılına kadar devlet tekeli altında sürdürülen çay
    işletmeciliği 04.12.1984 tarih ve 3092 sayılı “Çay Kanunu” ile serbest
    bırakılmıştır. Kanunun 1. maddesinde; gerçek ve tüzel kişilerin yaş çay işleme
    ve paketleme fabrikaları kurup işletebilecekleri, ihtiyaçları olan yaş çay
    yaprağını doğrudan üreticilerden satın alabilecekleri belirtilmiştir. Aynı
    kanunun 3. maddesiyle de 3788, 4223 ve 6133 sayılı Kanunların çayla ilgili
    hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır.
    5- Maliye Bakanlığının ilgili kuruluşu olarak faaliyet gösteren
    Çay-Kur Genel Müdürlüğü, 3046 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca Başbakanlığa
    ilgilendirilmiştir. İlgili olduğu Bakanlığın değiştirilmesi ile ilgili karar
    Resmi Gazetenin 14.10.1993 tarih ve 21728 sayılı nüshasında yayımlanmıştır.
    6- Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun
    Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 35. maddesine göre
    Kuruluşumuz İktisadi Devlet Teşekkülü(İDT) olmuştur.(27.11.1994 tarih ve 22124
    sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.)
    7- Teşekkülümüz 3046 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca 12.01.1999
    tarihinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığının ilgili kuruluşu olmuştur.(13.01.1999
    tarih ve 23582 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.)
    8- Teşekkülümüz 3046 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca 28.05.1999
    tarihinde Başbakanlığının ilgili kuruluşu olmuştur.(28.05.1999 tarih ve 23708
    sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.)
    9- Teşekkülümüz 3046 sayılı Yasanın 4060 sayılı Yasayla değişik 4. ve
    3313 sayılı Yasayla değişik 10. maddeleri uyarınca 26 Kasım 2002 tarihinde Tarım
    ve Köyişleri Bakanlığının ilgili kuruluşu olmuştur.(27.11.2002 tarih ve 24949
    sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.)


    - Çay, nem ve harici kokulardan etkilenmeyecek
    şekilde kapalı ambalajda muhafaza edilmeli.
    - Demlemede kireçsiz su ve porselen demlik tercih edilmeli.
    - Temiz demlik içine beher bardak için bir çay kaşığı dolusu
    çay konularak ılık su ile yıkanmalı.
    - Demliğe, çaydanlıkta kaynamakta olan sudan konulmalı.
    - Çaydanlıkta kaynar suyun ateşi kısılarak demlik çaydanlığın
    üzerine oturtulmalı ve dem kaynatılmamalı.
    - Çayın demlenme süresi 10-15 dakika olmalı ve demlenen
    çay yarım saat içinde içilmelidir.[/size]

    rize tanıtım - Sayfa 2 C




    Yeşil çaydaki şifa[/size].







    rize tanıtım - Sayfa 2 Sifa1 Archives
    of Dermatology Amerikalı araştırmacılar, yeşil çayın, xxx ve prostat
    kanseri gibi cilt kanserini de önlediğini açıkladı. Case Western Üniversitesinde
    fareler üzerinde yapılan araştırmalarda, yeşil çayın içinde bulunan "poliphenols"
    adındaki maddenin, cilt kanserini önlediği tespit edildi. "Poliphenols"un,
    kanser tümörleri etrafında tümörleri besleyen kılcal damarların oluşmasını
    önleyen ve kanser hücrelerini öldüren madde olduğu, daha önce yapılan
    araştırmalarda belirlenmişti. Yeşil çayın günde dört bardak içilmesinin
    bazı kanser türlerinin oluşmasını önleyebildiğini kaydeden araştırmacılar,
    yeşil çayın cilde sürülmesi ile de, cilt kanserine karşı koruyucu bir
    tabakanın oluşturulabildiğini belirttiler. Farelerde yapılan araştırmalarda,
    cilde sürülen yeşil çayın, ultraviyole ışınlarının etkisini azaltarak
    ciltte aşırı yanma ve su kabarcıkları oluşmasını önlediği belirlendi.[/size]


    En son sakaryalı54 tarafından Perş. Ekim 30, 2008 5:37 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    rize tanıtım - Sayfa 2 Empty Geri: rize tanıtım

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:42 am

    Araştırmacı Santosh Katiyar,
    yeşil çayın kanser hastaları için "tedavi yöntemi olmadığını fakat sağlıklı
    insanların kullanması ile kanser riskini önlediğini" belirtti. Araştırmacılar,
    yeşil çayın bir-iki günde etkisini göstermediğini, insanların yeşil
    çay içmeyi alışkanlık haline getirmeleriyle yaşam boyu faydasını görebileceklerini
    kaydediyorlar ve ciltlerine yeşil çay süren insanların yine de uzun
    zaman güneş altında kalmaktan sakınmaları gerektiğini, cilt kanserini
    önlemenin en iyi yolunun, ultraviyole ışınlarının etkisinden korunmak
    olduğuna dikkat çekiyorlar. [/size]







    Sağlık kaynağı yeşil çay [/size]









    • Votre Beaute Dergisi[/size]nin
      haziran sayısında yer alan habere göre günde dört bardak yeşil çay
      içmek kalp damar hastalıkları ve kanser riskini azaltıyor, diş çürümelerini
      ve kemik erimesini önlüyor, merkezi sinir sistemini uyarıyor, yaşlanmayı
      geciktiriyor. Merakla beklenen gençlik ve sağlık kaynağı yeşil çay
      Türkiye'ye ithal edilerek eczanelerde satılmaya başladı. Almanya'da
      Dr. B. Scheffler firması tarafından üretilen Additive Green Tea,
      yeşil çay ekstresinden elde edilmiş. Doğal kafein ve C vitamini
      de eklenerek içecek tozu haline getirilmiş. Yeşil çayın sayısız
      yararları bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Bilimsel raporlara
      göre günde dört bardak yeşil çay, yaşlanmayı geciktirdiği gibi kalp
      damar hastalıkları riskini azaltııor. Kolesterol ve yağ değerlerini
      iyileştirerek tansiyonu ve kan şekerini ayarlıyor. Böylece damar
      sertliğinden koruyor. Kılcal damarları büzerek ödem oluşmasını önlüyor.
      Bakteriler ve grip virüsü ile savaşıyor.Ağız, yutak, mide ve bağırsak
      mukozasındaki ödemi azaltıyor.Yeşil çayın yararları saymakla bitmiyor.
      Migreni geçiriyor. İdrar söktürücü özelliğinden dolayı zayıflama
      rejimlerinde yardımcı oluyor.[/size]



    • Stres için birebir, Ayrıca bütün bunların
      dışında stres, aşırı çalışma, huzursuzluk gibi farklı nedenlerden
      kaynaklanan yorgunluk ve uyku halini ortadan kaldırıyor. Ülkemizde
      her yirmi kişiden birinde görülen ve tedavi edilmediğinde kişilerin
      yaşam kalitesini bozan depresyonu yeniyor. İçimiyle ferahlık veren,
      uyarıcı, canlandırıcı Additiva Green Tea'nin tadı limon tuzu ve C
      vitamini de eklenerek daha lezzetli duruma getirilmiş. Ürünün hazırlanması
      da son derece pratik. Fincana bir poşet boşalttıktan sonra üzerine
      sıcak su doldurulup karıştırılıyor. İçerişinde şeker de bulunduğu
      için ayrıca tatlandırmaya gerek kalmıyor. [/size]



    • Kanseri de önlüyor, Dr. Lesley A. Mitscher,
      ''Yapılan araştırmalara göre bunun nedeni yeşil çayın kolesterol ve
      yağ değerlerini iyileştirmesi, tansiyonu düzenlemesi ve damar sertliğini
      önlemesidir'' diyor. Ayrıca ABD'de yapılan Hücre Biyolojisi Kongresi'nde
      de Purdue Üniversitesi'nden araştırmacı Dorothy Moore ve D. James
      Morre ve yeşil çayın kanser hücrelerinin oluşmasını önlediğini ve
      kanserli hücreleri öldürdüğünü bilimsel olarak açıklamışlar. İki araştırmacı
      yeşil çayın yapraklarında bulunan EGCg adlı bileşimin özellikle göğüs,
      prostat ve kalın başırsak kanserini önlediğini kaydederek günde dört
      bardak yeşil çay içenlerin korunduklarını belirtmişler. [/size]







    ]Çaydaki
    Bileşikler ve Miktarları
    [/size]

    Biyolojik
    Etkileri
    [/size]

    Polifenoller, Kateşinler ve Okside Olmuş Türevleri
    %10~ 25 (Kuru Çay Yaprağında)[/size]
    [ Kolesterol seviyesini ve kandaki LDL seviyesini düşürür.
    Kan basıncındaki artışları geciktirir.
    Kırmızı kan hücrelerinin pıhtılaşmasını geciktirir.
    Gıda alerjisini önler.
    Barsaklardaki sindirimi geliştirir ve kokuyu önler.[/size]
    Flavonollar

    %06~ 07[/size]
    Kan damarlarının bağışıklığını
    artırır.
    Kan basıncını düşürür.
    Kokuyu elimine eder. [/size]
    Kafein
    %2~ 4[/size]
    Merkezi sinir sistemini uyarır.
    Ruhsal rahatlık verir · Kalbi güçlendirir.
    Astımı önler.
    Metabolik nispeti artırır.[/size]
    Bileşik şekerler.(Glikositler)
    Kan şekerinin yükselmesini önler. (diyabete
    karşı)
    C Vitamini
    %150~ 250 mg
    Kan kanserini önler.
    Anti-karsinojeniktir
    E Vitamini
    %25~ 70 mg
    Anti-karsinojeniktir.
    Kısırlığı önler.
    Karoten
    %13~ 29 mg
    Anti-karsinojeniktir.
    Bağışıklığı artırır.
    Sapon Tahminen %0,1 Anti-karsinojeniktir.
    İltihaplanmayı önler.
    Florid
    90~ 350 PPM
    Diş çürüklerini önler.
    Çinko
    30~ 75 PPM
    Tadım hücrelerinin tat alma bozukluklarını
    önler.
    Deri iltihaplanmasını önler.
    Bağışıklık seviyesini düzenler.
    Selenıum
    1,0~ 1,8 PPM
    Anti-karsinojeniktir.
    Kalp kaslarının bozulmalarını önler.
    Magnezyum Oksit

    400~ 2000 PPM
    Etil sindirimine yardım eder.


    En son sakaryalı54 tarafından Perş. Ekim 30, 2008 5:35 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    rize tanıtım - Sayfa 2 Empty Geri: rize tanıtım

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:42 am

    Coğrafya


    Doguda Artvin,Guneyde Erzurum ve Bayburt , Batıda Trabzon ve Kuzeyde Karadeniz
    il sınırı olan Rize cok engebeli bir arazi yapısına sahiptir.Deniz
    kenarlarındaki dar vadi agızları hemen hemen hiç yoktur Yuksek rakımlı tepeler
    arasındaki en yuksek nokta olan kackar (3932m) yaz kıs kar tutar.Kackar dagının
    dogal yapısı bir cok kıs sporu yanında trekking ve dagılık için de topografyaya
    sahiptir.Dag kayagı için Kaçkarlar dogal bir pist gorunumundedir.
    Rize
    ili toprakları Kuzey Anadolu kıyı daglarının yuksek kesimlerinden dogarak
    Karadeniz’e dokulen irili ufaklı bir cok akarsu ile bolunur.En onemlileri
    Fındıklı Deresi,Buyukdere,Pazar Deresi,Karadere ,İyidere ve Fırtına
    Deresi’dir.Bu dereler cesitli yerlerde , selaleler ile suslenir,Alabalık
    cinsinin en iyileri bu derelerde yetisir.Rizede’ki goller, dagların yuksek
    kesimlerinde buzulların asındırması neticesinde olusmus buzul gollerdir.Bu
    goller Çamlıhemsin ve İkizdere’nin sahip oldugu doga harikalarıdır.

    Rize’de kıslar ve yazlar ılık gecer.Yıllık sızaklık ortalaması +14
    civarındadır.Bolge Türkiye’nin en cok yagıs alan yeridir.Yılda m2’ye 2510 kg
    yagıs duser.Bu iklim ozeliklerine gore yorede Akdeniz bitkileri turuncgiller ve
    cay yetisir.
    Ormanlar da en cok kayın,mese,kestane,ıhlamur
    ladin,kızılagac ve orman gulu bulunur.Ormanlarda kurt ,ayı,yaban domuzu,catal
    boynuzlu dag kecisi,hus tavuğu ve kuşlar bulunur,Bölge kus gözlemciliği için de
    uygun bir ortam oluşturur.


    En son sakaryalı54 tarafından Perş. Ekim 30, 2008 5:36 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    rize tanıtım - Sayfa 2 Empty Geri: rize tanıtım

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:43 am

    KADIN KIYAFETLERİ
    rize tanıtım - Sayfa 2 Kesan
    Çember :
    Kenarları işlemeli, sade, renkli veya motifli başörtü.
    Yaşmak : Kenarları işlemeli ve renkli başörtü.
    Genellikle çember üzerine takılarak kullanılır.
    Yazma : Yaşmağın büyüğüne denir.
    Atkı : Genellikle kadınların kullandığı büyük
    başörtü.
    Peştemal : Daha çok evli ve yaşlı bayanların
    kullanıldığı, bel örtüsü olarak da kullanılan ince çubuklu desenli başörtü.

    Makaslı Peştemal : Püsküllü ve delikli peştemal.
    Daha çok genç kızlar ve genç kadınlar kullanır.




    Kara Peştemal : Genellikle yaşlıların
    kullandığı, kenarları kırmızı kara peştemal.



    Çeşan : Başa veya bele takılan, geniş çubuk
    desenli bir tür peştemal, dolaylık da denir.
    Tepeluk : Gelinlerin giydiği ufak paralarla
    süslenmiş fes.
    Fistan : Oldukça bol ve uzun dikilen, altlı
    üstlü bütün giysi.
    Entari : Fistana entaride denir.
    Gozli Çarşaf : Altlı üstlü bele bağlanarak
    kullanılan beyaz çizgi desenli siyah çarşaf.
    Etekluk : Uzun eteklere denir.
    Üç Etek :Genellikle kadife bezden yapılan
    altlı üstlü bütün etek. Üst ceket kısmına Kutni denirdi.
    Geceluk : Kollu gecelik.




    Yun Çorap : Beş cağla dokunan, uzun veya yarım
    biçimde çorap.
    Şal Kuşağı : Yünden dokuma, daha çok kadınların
    ve yaşlı erkeklerin kullandığı kuşak.
    Don : Belden dize kadar çok geniş ve bacak
    kısımları lastikle tutturulan bir tür kısa şalvar.
    Tor kuşağı : Özel bir iplikten dokunan kemer.

    Patik : Ev içersinde terlik yerine kullanılan
    kısa yün çorap.
    Kongoş Çarık : İneklerin diz derilerinden hemen
    herkesin yapabildiği basit çarık.
    Çarık : Hasılsız deriden yapılan basit çarık.

    Hasıllı Çarık : Hasıllı deriden ancak ustaların
    yapabildiği çarık.
    Kontra : Genellikle zengin kadınların giyebildiği
    topuksuz ayakkabı.
    Tad :Deriden veya yünden dokunarak yapılan çarık
    biçimli, bağcıklı çocuk ayakkabısı
    Mes : Yaşlıların çorap üzerine giydikleri,
    ayakkabı içine soktukları deriden yapılmış bir tür çorap.
    Cizme :Deriden veya lastikten yapılan boğzlı bir
    tür ayakkabı.
    Hamal Lastik :Daha çok iş yapılırken kullanılan
    lastik.
    Lastik : Son dönemlerde giyilen, cizlavit
    de denilen en yaygın olan lastik ayakkabı.
    Nalım : Takunya da denilen ahşaptan yapılmış kaba
    terlik.
    Hedik : Ahşap malzemeyle yapılan, ızgara biçimli
    kar ayakkabısı
    Bu eşyaları tamamlayan kadın süs eşyaları da önemlidir.

    Hemayil :Üçgen veya dörtgen biçimli gümüş
    zincirli kap.
    Beşli : Kurdeleyle bağlanarak yakaya takılan
    altın süs eşyası.
    Kupli : Kurdeleyle boğaza takılan bir reşat altın
    değerindeki altın süslü.
    Yuzuk : Yüzük
    Kupe : Küpe
    Kaleçi : Daha çok çocukların kullandığı süs
    eşyası, boncuk.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    rize tanıtım - Sayfa 2 Empty Geri: rize tanıtım

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:43 am

    rize tanıtım - Sayfa 2 Dolaylik


    ERKEK KIYAFETLERİ
    Başluk : Başa sarmak için dar ve uzun bir bez
    parçasından yapılır. Kukula da denir. Herkesin kendine has bir yöntemle
    bağlar, çoğunlukla her iki yana kulaklıklar bırakılırdı. Renk çoğunlukla haki
    olur ve elbiseye uydurulurdu.
    Fes : Yün iplikle cağla (şişle) dokunup başa
    takılırdı.
    Taka : Başa takmak için kumaştan yapılan başlık

    Mendil : El, yüz temizliğinde olduğu gibi cep
    süsü eşyası ve başlık olarak da kullanılırdı. Mendilin iki ucu düğümlenip başa
    takılacak hale getirilirdi.
    Yağluk : İki ucu düğümlenerek başlık olarak
    kullanılan bez parçası.
    Abaniye : İpekten , sarımtırak dallı nakışlarla
    işlenmiş, abani denilen bir bezin fes üzerine sarılmasıyla elde edilen sarık.

    Saruk : Daha çok din adamlarının giydiği beyaz
    başlık
    Mintan : Açık olan kısmı boğaza kadar düğmeli
    yakasız gömlek.
    İç Gömlek : Mintan altına giyilen bugünkü atlet
    görevini gören giysi
    Fanila : Atlet, kollu çamaşır.
    Yelek : Bugünkü yeleklere benzeyen, fakat
    yelekten daha bol olan giysi
    Çoha : yeleğe benzeyen, vücudu saran geniş ve
    kollu giysi
    Zıpka : Alt kısımları, dar üst kısımları geniş
    altlı üstlü bütün giysi. Zıpkanın uçkur denilen kısmı düğmeliydi. Bele bir
    kuşakla bağlanırdı. Genelde siyah bezden yapılır ve mintanla giyilirdi.

    İşdoni : Paçalı kilot
    Kanaviça Pantul : Şalvar biçimli, bele bir
    kuşakla bağlanan iri keten dokuma bezden yapılan pantolon. Genellikle
    çocukların giydiği bu pantolonu büyükler de giyerdi. Daha çok bir iş pantolonu
    kabul edilirdi.
    Kilot Pantul : Paçaları dize kadar dar, üst kısmı
    sağdan ve soldan bele kadar geniş olan pantolon. Dar olan kısım düğmelerle
    açılır ve kapatılırdı. Bele bir kemerle bağlanırdı.
    Golf Pantul : Paçası dize kadar dar, üst kısmı
    bol olan pantolon. Dize kadar dar olan kısım düğümlenirdi. 1940'lı yıllarda
    moda olan bir giysiydi.
    Yun Çorap : Beş cağla dokunan, uzun veya yarım
    biçimde çorap.
    Şal Kuşağı : Yünden dokuma, daha çok kadınların
    ve yaşlı erkeklerin kullandığı kuşak.
    Kongoş Çarık : İneklerin diz derilerinden hemen
    herkesin yapabildiği basit çarık.
    Çarık : Hasılsız deriden yapılan basit çarık.

    Hasıllı Çarık : Hasıllı deriden ancak ustaların
    yapabildiği çarık.
    Çapula : Hasıllı deriden yapılan kaliteli, çarık
    üstü bir ayakkabı. Çapula özel ustalarınyapabildiği ve zenginlerin giyebildiği
    bir ayakkabı çeşidiydi.
    Yemeni : Hasıllanmış siyah deriden altları kösele
    olarak yapılan, ancak zengin ve ağaların giyebildiğibir ayakkabı türü

    Tad : Deriden veya yünden dokunarak yapılan çarık
    biçimli, bağcıklı çocuk ayakkabısı
    Mes : Yaşlıların çorap üzerine giydikleri,
    ayakkabı içine soktukları deriden yapılmış bir tür çorap.
    Cizme : Deriden veya lastikten yapılan boğzlı bir
    tür ayakkabı.
    Hamal Lastik : Daha çok iş yapılırken kullanılan
    lastik.
    Nalım : Takunya da denilen ahşaptan yapılmış kaba
    terlik.
    Hedik : Ahşap malzemeyle yapılan, ızgara biçimli
    kar ayakkabısı.
    Bu erkek kiyafetlerini tamamlayan süsü eşyaları da
    önemlidir.
    Hemayil : Üçgen veya dörtgen biçimli gümüş
    zincirli kap.
    Köstek : Genellikle yelek üzerine asılan üç sıra
    gümüş saat zinciri.
    Picak :Daha çok morunmak için kın içersinde
    saklanan kesici alet. Genellikle iki tane taşınırdı. Birinin ucu sivri,
    diğerinin ise yuvarlak olurdu.
    Tapanca : Daha çok korunmak için taşınırdı.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    rize tanıtım - Sayfa 2 Empty Geri: rize tanıtım

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:45 am

    rize tanıtım - Sayfa 2 Rizeilceharitarize tanıtım - Sayfa 2 Rizhar2rize tanıtım - Sayfa 2 SenlikHaritarize tanıtım - Sayfa 2 Rizhar3rize tanıtım - Sayfa 2 Haritarize tanıtım - Sayfa 2 R.harita2rize tanıtım - Sayfa 2 Turizmharita
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    rize tanıtım - Sayfa 2 Empty Geri: rize tanıtım

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:46 am

    Kemençe ve Tulum


    KEMENÇEKemençe,
    biri Osmanlı Müziğinde, diğeri Karadeniz yöresi halk müziğinde kullanılan iki
    ayrı yaylı çalgının ortak adıdır. Bunlardan ilki için yirminci yüzyılın
    ortalarına kadar kullanılan "armudî kemençe", "fasıl kemençesi" gibi adlar,
    artık yerini "klasik kemençe" adına bırakmış gibi görünmektedir. Bir halk
    çalgısı olan ikincisi ise, "Karadeniz kemençesi" olarak anılır.


    “Klasik kemençe”, 40-41 cm
    boyunda, 14-15 cm genişliğinde küçük bir çalgıdır. Yarım armudu andıran
    gövdesi, elips biçimindeki burguluğu "kafa" ve sapı "boyun" tek bir ağaç
    parçasından yontularak ve oyularak yapılır. Göğsünde, yuvarlak kenarları
    dışarda kalmak üzere D biçiminde iki iri delik bulunur. Çalgının arka
    tarafında bir "sırt oluğu" vardır.


    rize tanıtım - Sayfa 2 Kemencerize tanıtım - Sayfa 2 Kemenceci


    Çalınırken kuyruk takozu sol
    dize, burguları göğse yaslanarak düşey konumda tutulan ya da iki diz arasına
    konan kemençenin telleri, tuştan 7-10 mm yüksektedir. Çünkü sesler, telli
    çalgıların çoğunda olduğu gibi tellerin üstüne parmak uçlarıyla basılarak
    değil, teller tırnakla yandan hafifçe itilerek elde edilir.



    “Karadeniz kemençesi”nin
    burguluğu, boynu ve gövdesi de tek bir ağaç parçasından yontularak ve oyularak
    yapılır. Ama biçimi bütünüyle farklıdır. Diğer bütün halk çalgıları gibi,
    “Karadeniz kemençesi”nin de standart ölçülerinden söz etmek güçtür. Ama
    günümüzde, uzmanların ve profesyonel yorumcuların kullandığı “kemençe”ler
    genellikle 56 cm uzunluğundadır. Kenarları dik ve sırtı düz olan gövde
    çoğunlukla erik veya ardıç ağacından yapılır. Köknar veya ladinden yapılan
    göğüs oldukça incedir. Tellerin eşikle iletilen basıncına dayanabilmesi için
    göğüs bölümüne, boylamasına bir çıkıntı yapılarak kubbe şeklinde form verilir.
    Burgular, oldukça küçük olup, burguluğa ön taraftan girer. Teller tuşa çok
    yakındır. Çünkü “Karadeniz kemençesi”, tellerin üzerine parmak uçlarıyla
    basılarak çalınır.



    Seslendiren, ayakta ise çalgıyı
    sol eliyle havada tutarak, oturuyor ise dizlerinin arasına dayayarak çalar.



    Tulumun-Yapısı
    Oğlak derisi daha çok tercih
    edilir ve tüyleri temizlendikten sonra ayaklar son kısımlardan kesilir. Ters
    (çevrilip ters bağlandıktan sonra) kesit bağlantısı daha iyi görünür. Ön
    ayaklardan birine tahta boru- lülük arka ayaklardan birine de nav bağlanır.
    Böylece tulum dediğimiz alet meydana gelir. Lülük'ten (dudula=ağızlık)üfleyip
    tulum şişirilir. Üflenen hava geri kaçmasın diye tulumcu lülüğün (dudula) ağzını
    dili ile kapatır. Kendisi bu suretle nefes alabilir. (son zamanlarda lülük
    ağzına konan bilye sayesinde tulumcular türkü bile söyleyebiliyorlar.) sıkışan
    hava mecburen, nav içinde bulunan çimon/çibu denilen ses veren kamış borulara
    hücum eder ve ses çıkararak dışarı çıkar. Ekseriyetle çibular yan yüzeylerinden
    5 delikli olup bu delikler Nav'ın üst yüzüne yani tulumcunun parmaklarını
    oynatacağı bölüme bir çift olarak yerleştirilir.
    Oğlak derisi daha çok tercih
    edilir ve tüyleri temizlendikten sonra ayaklar son kısımlardan kesilir. Ters
    (çevrilip ters bağlandıktan sonra) kesit bağlantısı daha iyi görünür. Ön
    ayaklardan birine tahta boru- lülük arka ayaklardan birine de nav bağlanır.
    Böylece tulum dediğimiz alet meydana gelir. Lülük'ten (dudula=ağızlık)üfleyip
    tulum şişirilir. Üflenen hava geri kaçmasın diye tulumcu lülüğün (dudula) ağzını
    dili ile kapatır. Kendisi bu suretle nefes alabilir. (son zamanlarda lülük
    ağzına konan bilye sayesinde tulumcular türkü bile söyleyebiliyorlar.) sıkışan
    hava mecburen, nav içinde bulunan çimon/çibu denilen ses veren kamış borulara
    hücum eder ve ses çıkararak dışarı çıkar. Ekseriyetle çibular yan yüzeylerinden
    5 delikli olup bu delikler Nav'ın üst yüzüne yani tulumcunun parmaklarını
    oynatacağı bölüme bir çift olarak yerleştirilir. Çimon/çibular, nav içinde
    ikiden fazla da olabilirler. Herbirinin sesi tulumcunun ustalığına göre
    ayarlanır. Tulumdaki kısımlara daha açıklık getirelim: Çimon/çibu: Kamış veya
    tahıl sapı boğum yerinin bir tarafından diğer tarafın dıştan boğum yerinden
    içten kesilir. Bu uçta boğum yeri kalacağından kapalıdır, diğer uç açıktır.
    16-17 cm boyunda bir boru elde edilmiş olur. Açık uç hafif meyilli olarak
    düzeltilir. Kapalı kısma doğru borunun bir kısmı çakı ile inceltilerek sesin,
    hava geçişi ile temini sağlanır. Bu borunun üçte bir kadarı üste kalması
    şartıyla ikişer santim arayla delikler açılır. Böylece yapılan çimonlar bu
    şekilde yanyana bağlanıp navın içine yerleştirilir. Çıkan sesler birbiri ile tam
    manası ile uyumlu olmayabilirler. (Adnan Saygun) Nav: Farsça'da iyi oyulmuş odun
    manasında olup bu tabiri eski Oğuzlarında kullandığı aşikardır. Navlar hafif
    kıvrık boynuzu andırırlar. Odundan veya şemsiye sapının yarım daire bölümünden
    yapılırlar. Aslında iç bükey bir teknecikten ibaret olup çimon/ çibular içine
    yerleştirilir.
    rize tanıtım - Sayfa 2 AnimationTulum

    Kar'aşın: Navın son kısmındaki boynuza verilen isimdir.
    Kaçkar dağı: Koç boynuzunu andıran Gökçe Dengiz batısındaki Kaçkar Dağları da bu
    isimden esinlenerek verilmiştir.
    Goda: Tulumdan üflenen eğri boruya denir. Bulgarların gayda demeleri ile goda
    arasında muhakkak bir bağlantı vardır. Bu isim ta Kelt'lerden kalmış olabilir.
    Eski Bulgar kavimleri Türklerle kardeş kavim olmalarının neticesi olarak kelime
    Türkçe kökenli de olabilir.
    ....
    Çayelinden başlayarak Pazar,Ardeşen,Hemşin,Çamlıhemşin,Fındıklı,Arhavi,Hopa,Şavşat,Yusufeli,İspir
    ve Giresun`nun Şebinkarahisar ilçesinde düğün,bayram ve
    eğlencelerde kullanılan nefesli bir halk çalgısıdır.

    Önceleri
    sadece bu yörelerde düğünlerde kullanılırdı. Fakat son
    zamanlarda çeşitli halk müziklerinin yanısıra pop,rock ve
    özgün müziklerde kullanılmaya başlandı.Tabî buda enstrumanın
    tanıtımını ve halkın dikkatini çekmekte önemli bir etken oldu.
    Tulum`u başka ülkelerde görmekde mümkün. Örneğin: Bulgaristan
    ve Yunanistan`ın bazı bölgelerinde görebilirsiniz. İskoçya ve
    Kuzey İrlanda`da şekil olarak biraz değişik olmasına rağmen
    ses olarak hemen hemen aynı olması dikkat
    çekmektedir.










    TEKNİK ÖZELLİKLERİ: Tulumda
    aktif olarak kullanılan beş tam ses vardır ve oktav`ı
    yoktur,koma sesi vardır. Son zamanlarda altı sesli tulum`lar
    denenmiş fakat pek başarı sağlanamamıştır.

    Tulumun ses
    tonu "si" "lâ" "sol" karar sesiyle,tını`sı güzel olan ses elde
    edilir. Diğer ses tonlarında tulum istenilen sesi vermez.
    Tulumun orjinal sesi "si" ve "lâ" dır.






    TULUMUN YAPISI



    • DUDULA (AĞIZLIK)
    • GÖVDE (DERİ KISMI)
    • NAV (SES VEREN KISIM)







    rize tanıtım - Sayfa 2 T4 rize tanıtım - Sayfa 2 T2 rize tanıtım - Sayfa 2 T3





    DUDULA (AĞIZLIK)

    Tulumu
    şişirmek için kullanılan dudula; yuvarlak bir ağacın içi
    delinerek yapılır ve hava geriye kaçmasın diye iç tarafına
    naylon`dan bir kapak yapılıp raptiye ile tutturularak havanın
    geri gelmesi önlenir.




    GÖVDE (DERİ KISMI)
    Tulumun
    gövdesi genellikle keçi derisinden yapılır. Keçinin özellikle
    bir yaşında olmasına dikkat edilir. Çünki bir yaşından küçük
    olan keçilerin derisi yumuşak (taze) olduğundan çabuk deforme
    olur. Keçi kesildikten sonra derisi çok dikkatli bir şekilde
    delinmeden tulum olarak çıkartılır. Suyla karışık ateş külünde
    2-3 gün bekletildikten sonra tüylerin dökülmesi sağlanır ve
    tabaklama işlemi yapıldıktan sonra baş tarafı ve arka kısmı
    içeri gelecek şekildetersten sıkıca bağlanır. Ön ayaklarının
    birine dudula bağlanarak şişirilip asılır. Kuruduktan sonra
    sürekli yumuşak kalması için badem yağı yada gliserin sürülür.
    (yağ ile bakım yapılmadığı süreçte deri kuruyup çatlar ve
    hava kaçırır bu yüzden tulum özelliğini yitirir
    )
    Tulumun- cephesinin güzel görünmesi için üzerine değişik
    renk ve desenlerle kılıf yapılır.




    NAV (SES VEREN KISIM)
    Tulumun en
    önemli kısımı nav`dır. Nav özellikle şimşir ağacından yapılır.
    Yaklaşık 40 derece eğri şimşir ağacının içini düzgün bir
    şekilde oyduktan sonra analıklar dediğimiz delikli 10mm
    çapında boruları ve kamıştan özel olarak yapılan çibun
    dediğimiz sipsi`leri özenle ve düzgün şekilde nav`a
    yerleştirilir. Burada önemli olan iki adet sipsininde aynı
    sesi vermesidir. Analıklarda 6mm delinmiş 5 adet çift sıra
    delik vardır ve yanyana olan bu deliklerden çıkan seslerin
    aynı ayarda olması şarttır aksi taktirde ses bozuk çıkar.
    Sesler ayarlandıktan sonra nav`ı tulumumuzun diğer koluna
    bağlıyoruz ve tulumumuzu şişiriyoruz. Hava taziğinden doğan
    güçle sipsilere gelen baskı sesin çıkmasına yol açar parmak
    vuruşları ile ses notalara dönüşür.


    İyi
    tulum çalabilmek için müzik bilgisinin yanısıra iyi bir kulağa
    ve kuvvetli nefese sahip olmak gerekir.

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    rize tanıtım - Sayfa 2 Empty Geri: rize tanıtım

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:53 am

    Rize Sözlüğü

    A
    Aclanmak
    :
    Acıkmak
    Açanki : Ne zamanki
    Ahpon : Hayvan
    gübresi
    Afalamak : Kazmak
    Anceli-Kunceli : Tahta revalli

    Ander : Ölünün arkasından kalan

    Anteri : Entari
    Aposkal :
    Yapılması gereken iş payı
    Apsimati : Cansız, beyaz kıvılcım.

    Atiçi : Henüz çiçek açan
    salatalık
    Aykırılamak : Yan
    tarafa doğru gitmek
    Atiça : Ateş
    böceği
    B
    Ballı
    lobya
    : Soya fasulyesi
    Başukari
    : Yukarıya doğru
    Bayyışağa :
    Aşağıya doğru
    Belkim : Belki
    Beyinmek : Büyümek

    Buldur : Geçen sene
    C
    Caris
    Olmak
    : Rahatsız olmak
    Coco : Kumda oynanan çocuk oyunu
    Ç
    Çafladi : İnce odun parçası
    Çafılamak : Tırnakla kazımak, bahane aramak

    Çağana : Yengeç
    Çamı : Saç örgüsü
    Ça
    pula
    :
    Kullanılmış ayakkabı
    Çaşot :
    Elçi, aracı kadın
    Çatara :
    Uygunsuz, yaramaz kişi
    Çatmak : Görmek, rastlamak
    Çıkma : Kız ve erkek tarafının gönderdikleri
    hediye
    Çıpa : Arı iğnesi. Çocuk
    göbeği
    Çırpıntı : Çalı ve odunun
    küçük parçaları
    Ç irmulis
    etmek
    : Kıvranmak
    Çıtarı : Horoz ibiği
    Çiçi : Yaranın sulanması
    Çiçili : Solucan. Zayıf ince kız.
    Çili pumburi : Ateş böceği
    Çimidi : Beyin, beynin dağılmış şekli

    Çisenti : İnce yağmur
    Çişon : Sarmaşık
    Çulek : Tahta yoğurt ve pekmez kabı

    Çumur : Mısır unu, yağ ve çökelekle
    yapılan yemek
    Çupi : Çubuk
    Çupyas : İnceden ağırma, sızı.
    D
    Da : Anlamı güçlendirmek için kullanılan
    pekiştirme eki.
    Dandaniça : Sözünde durmayan, dönek
    Davli : Odun parçası
    Deremen : Değirmen
    Deyine : Diye

    Dimari : Ham meyve
    Doğdi :
    Kalın odun parçası
    Dolaylık :
    Belden aşağıya sarılan peştamal
    E
    Ebi : Öbür
    Ecinli :
    Cinli, perili
    Elcan : Yabancı

    Encami : Acemi
    Eyicene :
    İyicene, dikkatlice
    F
    Farfatara (fafatura) : Kelebek

    Farfaratis : Çırpınma, çarpıntı

    Feli : Kabak dilimi
    Feretiko : Rize bezi
    Fitra : Mısır fidesi
    Fitruka : İyi giyimli kız

    Flanbur : Ihlamur
    Foli : Ufak toprak çukur
    Frahti : Kalın kestane tahtası

    Fufudi : Sivilce
    Furnesi :
    Kavrulmuş mısırdan yapılan un
    Fu ska
    (Likapa) : Böğürtlen
    G
    Gerdel : İneğe verilen yemin konulduğu tahta
    kap
    Ganguli Guçça : Tahta revalli
    H
    Haçan (haçanki) : Mademki

    Halaçı : Dolu
    Haloti :
    Balgam
    Hamlahus : Mısır
    Hapalamak : Karıştırmak
    Harçı : Sırık
    Haşlak : Olumsuz, aptal adam
    Haşli : Çok sıcak
    Hatyaluk :
    Çöplük
    Hayat : Giriş, hol

    Hayın : Çok şiddetli, iyi

    Helepi : Kabak çekirdeği

    Hemence : Bir çeşit bez çanta

    Hep : Hap
    Hepli : Siyah
    üzümün kabuğu
    Hepten gitmek : Hasta olmak
    Herik : İnce ve uzun kazma
    Hişir olmak : Değerini yitirecek kadar
    bollaşmak
    Hoholis (Hohol) : Karma
    karışık
    Hohori : Baykuş

    Hosti : Kor
    Hoşeti : Kuru
    mısır yaprağı
    Hozan : Ot olmayan yer
    Hukelenmek : Çok kızmak
    Hutupis
    : Yolmak, Koparma
    Hutuli : Yavrum,
    evladım
    Hutumi : Gırtlak,
    boğaz
    I
    Ikılmak : Yıkılmak
    İ
    İkamak : Yıkamak
    İpranmak : Eskimek, yırtılmak
    İpratmak : Yırtmak, eskitmek
    K
    Ka
    :
    Yakınlık, sevgi ifade eden kelime sonuna gelen ek. Dayıka
    Kaçata : Alın
    Kaful : Dikenlik

    Kaleçi : Boncuk
    Kambi : Taze çay filizi
    Kanci :
    Dilim
    Kapoçi : Çıbanın su toplamış
    hali
    Karkalaçi : Derelerin denize
    taşıdığı odun
    Kartuli : Baca kurumu
    Kavara :
    Yellenmek
    Kaybana : İstenmeyen bir
    şey
    Kehkür : Kepçe
    Kerbeluk : Gübrelik
    Keşan : Başa sarılan peştamal

    Kevi : Sağlam
    Kevret :
    Yatak
    Kindi : İkindi
    Koçira : Tutumlu kadın
    Kohlidi :
    Sümüklü böcek
    Koliva : Suda pişmiş
    mısır
    Koma : Set
    Komri
    (kunduri) : İskemle
    Kopali :
    Çamaşır tokmağı
    Kopça :
    Düğme
    Kopeli : Evlilik dışı
    çocuk
    Korbakor : Sevilmey en
    kişileri kınamak için kullanılır
    Korkızan : Korkak
    Kot : Ölçü
    birimi, 5 kilo
    Koti : Lahana gövdesi
    Kotila : Ense

    Kukari : Ucu çatallı değnek

    Kukuçi : Küçük, güzel, minyon tipli
    Kukuta : Çay tohumu

    Kumuşi : Kestanenin dikenli dış
    kabuğu
    Kupsi : Taze fasulyenin
    uçları
    Kutali : Lahana vurmaya
    yarayan çamdan yapılan mikser.
    Kutuni
    : Mısırın danesiz gövdesi
    Kuyis
    (ğarğaris) : Bağırmak çağırmak
    L
    Lahmi : İneklere çeşitli yeşilliklerden
    pişirilerek verilen yemek
    Langona
    : Kör yılan
    Lobiya : Fasulye
    Laus : Mısır
    Lenguri : Uzun
    boylu, hantal adam
    Lekur : Uzun
    Lezgi : Derbeder insan

    Livor : Bir çeşit ot
    M
    Mabeyin : Yan oda
    Malez : İneğe verilen yem
    Maraz : Ruhi hastalık
    Megereme : Meğer
    Metika : Çelik çomak çubuğu
    Momoli
    : Böcek
    Mamuli : Diken meyvesi
    Minci : Çökelek

    Mizmici : Çok titiz
    Mokol :
    Tarlada büyük ateş
    Muh : Çivi
    Muhlama : Mısır unu muhallebisi

    Muncur : Dudak
    N
    Nayla : Serender

    Nemise : Güzel
    O
    Ola : Ulan
    P
    Paçi
    : Küçük kız. Büyük kızlara şaka için denir.
    Pafuli : Patlamamış mısır. Güzel tombul kız

    Pağsa : Kulübe
    Pali : İneğin bağlandığı kazık

    Pambuk : Pamuk
    Panti : İneğin
    ot yediği bölme
    Papur : Vapur
    Pardi : Erkek çakal

    Pasmanika : Patlamış mısır

    Patoma : Ahırdaki tahta döşeme

    Peçare : Çit
    Peçi : Cilt. "O
    paçi, o kızara peçilarun"
    Pepeçura : Üzümden yapılan muhalebi kıvamında
    tatlı
    Pleki : Mısır ekmeği
    pişirmek işin kullanılan taş
    Pontul : Pantolon
    Puli : Kuş yavrusu
    Pumburi : At sineği
    Purtuli :
    Eski
    R
    Rahna : Örümcek
    Roka : Mısırın kabuklu hali
    Rokopi : Mısır fidelerinin seyreltilmesi
    S
    Sebi : Çocuk
    Sığna : Yara izi
    Sığran : Isırgan otu
    Sumari :
    Geç kalan. Son çocuk
    Sumuş : Parmak
    boyunda ölçüm birimi
    Ş
    Şaloti (haloti) : Ağızdan akan salya
    T
    Tağra : Ufak balta
    Tami : Çay bitkisi ocağı
    Tavara : Gece gelip insanların ağzına kapatan bir
    tür hayalet
    Temeçi : Kaburga
    kemiği
    Tepes kupas : Tepe taklak
    Teretelli : Üzüm
    toplama sepeti
    Tiken : Diken
    Tirmata : Ekmek kırıntısı
    Tomoni : Ot yığını
    U
    Usti
    Dönmek
    : Başı dönmek
    Uyma
    gitmek
    : Delikanlıya kaçmak
    V
    Vu : Şaşırma ifadesi
    Y
    Yane
    : Ne sandın?
    Yalağuz :
    Yalnız
    Yeni Yetne : Genç,
    delikanlı
    Yukisi gelmek : Uykusu gelmek
    Z
    Zatiberi : Zaten, eskiden beri

    Zımilaçi : Sık dikenlik.

      Forum Saati Çarş. Ekim 16, 2024 4:31 pm