TÜRKİYE'DE HALTER SPORU Çağdaş
anlamdaki halter sporunun yurdumuza girişi 1890'lara rastlamaktadır,
ancak bu tarihten çok daha önceleri, “ağırlık kaldırma” denemelerinin
yapıldığı, çeşitli dönemlerde, özellikle orduda ağır kalkan ve
gürzlerle idmanın zorunlu olduğu bilinmektedir. Bu spora Osmanlı
padişahları da özel bir ilgi göstermişlerdir. Örneğin IV. Murat'ın
mermerden yapılma 102 kg ağırlığında bir gülleyi her sabah halkasından
tutarak haremden has odaya ya da Bağdat Köşkü'ne değin götürdüğü, akşam
hareme dönerken de aynı şekilde getirdiği bilinir. Bağdat Seferi
sırasında da, askerin gözü önünde bununla idman yaptığı söylenir.
Türkiye'ye çağdaş halter sporu, Galatasaray Lisesi'nin Fransız
öğretmenlerince sokulmuştur. Önceleri aletli jimnastiğin bir parçası
olarak yapılan halteri ilk olarak, aynı okulun önce öğrencisi daha
sonrada beden eğitimi öğretmeni olan Faik Üstünidman benimsemiştir.
Faik Bey'in 1896 Atlanta Olimpiyatları'nda 112.5 kg kaldırarak şampiyon
olan yunan Yataganos'u izledikten sonra 115 kg'lık ağırlıkla günlük
çalışmalar yaptığı bildirilmiştir. Faik Bey'in ardından öteki
jimnastikçiler (özellikle 1903'te kurulan Beşiktaş Osmanlı Jimnastik
kulübü jimnastikçileri), Osman Paşazade Hüseyin Bereket, Ahmet Fetgeri
(Aşeni), Mehmet Ali Fetgeri ve Mazhar Kazancı ağırlık çalışmalarını
programlarına aldılar. Hakkı Köprülü, Gümrüklü Selahattin, şair ve
filozof Rıza Tevfik Bölükbaşı, İhsaniyeli Rıfat, Tuğbay Şevket Kırgül,
Bahriyeli Asaf, Kaptan Nezir, Canbaz Rıza, Güreşçi Danyal, Ali Rana
Tarhan ve Kenan Öner ise halteri benimseyen öteki öncü sporcular
oldular. Jimnastikçilerden sonra güreşçiler de haltere ilgi
gösterdiler; Beşiktaşlı Kemal, Mızıkacı Danyal ve Sadi gibi güreşçiler
halterde büyük başarılar sağladılar.
Uluslararası alanda
katıldığımız ilk şampiyona 1924 Paris Olimpiyat Oyunları oldu. Bu
şampiyonaya, Gülleci Cemal Erçman ve Neyzen Şevki Sezgin'den oluşan
takımla gidildi. Gülleci Cemal tüy sıklette toplam 345 kg ile 39
halterci arasında 12. oldu, yine Gülleci Cemal 1928 Amsterdam Olimpiyat
Oyunları'nda 25 halterci arasında toplam 262.5 kg kaldırarak sekizinci
oldu, bu başarılar aynı zamanda uluslararası alanda halter sporundaki
ilk başarılarımızdır.
1930'lu yıllarda büyük bir
duraklamaya giren halterimiz ancak 1945'e doğru bir kıpırdanma
gösterdi. Bu dönemde Esat Kazancı başta olmak üzere Haşim Ekener, İlhan
Enülkümen, Mesut Sordum, Boğos Kambur adlarını duyuran sporcularımız
oldu. Bu adlar sayesinde o güne değin güreş federasyonuna bağlı bir dal
olan halter sporu bağımsız bir federasyon oldu, 1956 yılında Türkiye
Halter Federasyonu kuruldu. Bu hamle ile halterde kulüpleşmeye
gidilerek yaygınlaştırılması için çabalar harcandı. Bu dönemde Anadolu,
İstanbul Güreş, Bostancı ve Şişli kulüpleri haltere kucak açan ilk Türk
kulüpleri oldu.
II. Dünya Savaşı nedeni ile 1940 - 1955
yılları arasında yurt içinde sürdürülen Türk halteri uzun bir aradan
sonra uluslararası organizasyonlarda 1957 Tahran'da yapılan Dünya
Halter Şampiyonası'na katılarak bir kez daha yer aldı. İstenilen
başarıyı yakalayamayan takımımız Kayhan Bora, Nuri Akın, Reşit Örer,
Metin Gürman Ferdi Türkdamar ve Serkis Güllap'tan oluşuyordu. Buradan
kazanılan deneyim ile düzenli bir şekilde çalışmaya başlayan
haltercilerimiz kısa zamanda gelişim gösterdiler. 1959 yılında
Beyrut'ta düzenlenen Akdeniz Oyunları'nda 75 kiloda Metin Gürman
birinci olarak uluslararası alanda altın madalya kazanan ilk Türk
haltercisi oldu. 1961 yılında Viyana'da yapılan Avrupa Halter
Şampiyonası'nda Sadık Pekünlü'nün Avrupa 6.sı olması Türk halterinin
dünyaya duyurulmasının sağladı. Türk halterindeki bu başarıları 1964
Tokyo Olimpiyat Oyunları'nda yine Sadık Pekünlü'nün toplamda 445 kg
kaldırarak 11. olması izledi. 1967 yılında Tunus'ta yapılan Akdeniz
Oyunları'nda ise 82.5 kiloda Güner Çevik bronz madalya kazandı. Daha
sonra sırası ile 1969 yılında Bükreş'te düzenlenen Balkan Halter
Şampiyonası'nda 60 kiloda Salih Suvar ile 67.5 kiloda Sedat Misket
ikinci olarak gümüş madalya ve 90 kiloda Sadık Pekünlü üçüncü olarak
bronz madalya; 1970 yılında İstanbul'da düzenlenen Balkan Halter
Şampiyonası'nda 82.5 kiloda Mehmet Suvar birinci olarak altın, 90
kiloda Sadık Pekünlü ikinci olarak gümüş madalya; 52 kiloda Ahmet
Gülal, 67.5 kiloda Mehmet Gül ve Kayhan Suntur, 110 kiloda Ali Hoşfikir
ve ağır sıklette Ali Tan üçüncü olarak bronz madalya kazandılar. 1975
yılında Cezayir'de yapılan Akdeniz Oyunları'nda 82.5 kiloda Mehmet
Suvar'ın birinci olarak altın, 56 kiloda Bilal Özdoğan'ın üçüncülük
kürsüsüne çıkarak bronz madalya kazanmaları Türk halterinin
uluslararası düzeydeki başarılarına bir yenisini daha ekledi. 1976
Balkan Halter Şampiyonası'nda Mustafa Ertan birinci olarak altın
madalya kazanması ve 1977 Balkan Halter Şampiyonası'nda Mehmet Gül
birinci olarak altın madalya almasından sonra halterimiz 1982 yılına
değin bir duraklama devresi geçirdi. 1982 Balkan Halter Şampiyonası'nda
Hasan Has ve 1983 Akdeniz Oyunları'nda Levent Erdoğan birinci olarak üç
altın, beş gümüş ve yedi bronz madalya kazandırarak yeniden halterimizi
başarılı günlerine döndürdüler. Türk halteri 80'li yıllar öncesi Avrupa
da ilk 10'da, Dünya da ise ilk 20 arasında yerini aldı. 1986 yılında Naim Süleymanoğlu 'nun Türkiye'ye gelmesi halterimizde bir dönüm noktasını oluşturdu.
Naim Süleymanoğlu :
1967 yılında Bulgaristan'ın Mestanlı Köyünde dünyaya gelen Naim
Süleymanoğlu haltere on yaşında başladı. Kısa sürede Bulgaristan milli
takımına seçildi. 1983'te ABD'de düzenlenen gençler şampiyonasında
silkmede 160 kg ile büyükler dünya rekorunu kırdı. 1985 yılında
Varna'daki turnuvada rekorlarını koparmada 131.5 kg, silkmede 170 kg ve
toplamda 301.5 kiloya taşıdı. 1986 yılında 56 kg'den 60'a çıktı. Aynı
yıl toplamdaki rekorunu 335 kilo'ya yükseltti. 1986 yılının Aralık
ayında Merlbourne'de yapılmakta olan Dünya Şampiyonası sırasında
Türkiye'ye iltica etti. 8 Aralık 1986 Avusturya'nın Merlbourne kentinde
Dünya Kupası Şampiyonası esnasında Merlbourne Türk Büyükelçiliğine
sığınarak kırk saatlik Merlbourne-Londra arası uçak yolculuğunun
ardından dönemin başbakanı Sayın Turgut Özal'ın özel uçağıyla
Londra'dan Türkiye'ye geldi. Bu ilticası sonucunda Dünya Halter
Federasyonu Naim'i yarışmalardan men etti, ancak bu sorunda Turgut
Özal'ın Bulgaristan'dan Naim için izin alması ile aşıldı. Naim,
Türkiye'ye kaçışı, madalyaları ve rekorları ile tarihe geçmiştir. Kendi
ağırlığının üç katını kaldıran ilk halterci olan Naim Süleymanoğlu üç
olimpiyatta kazandığı madalyalar ile Türkiye'nin ilk olimpiyat
rekortmeni sporcusu olmasının yanı sıra yüz yıllık Olimpiyat Oyunları
tarihinde üç olimpiyatta üç altın madalya kazanan ilk sporcu olma
unvanını da taşımaktadır. Tüm zamanların en iyi haltercisi kabul edilen
Naim Süleymanoğlu, başarıları ile Time dergisine kapak olmuş yaptığı
kaldırışlarla “cep herkülü” lakabını haklı olarak kazanmıştır. Aktif
sporu bıraktıktan sonra IWF Asbaşkanlığına seçilen Naim Sülaymanoğlu
?????? yılları arasında IWF Asbaşkanlığı görevini yürütmüş 2005 yılında
yapılan IWF Yönetim Kurulu seçimlerine aday gösterilmediği için
katılmamış halen THF'da Asbaşkan olarak görev yapmaktadır.
Naim
Süleymanoğlu'nun aktif sporu bırakmasının ardından Türk Halterinde
herhangi bir boşluk oluşmamış Halil Mutlu kazandığı madalyalar ve
kaldırdığı ağırlıklarla Ülkemizde ve Dünyada halterin lokomotifi
olmuştur.
Halil MUTLU 14 Temmuz 1973 yılında Bulgaristan
Kırcaali'de doğdu. Haltere antrenörü İbrahim Elmalı'nın desteği ile 10
yaşında başladı. Ülkesinde gördüğü baskılardan dolayı spora iki yıl ara
vermek zorunda kaldı. Ardından 1989 yılının Aralık ayında Türkiye'ye
iltica etti. Mutlu, ilk şampiyonluğunu 19 yaşında İngiltere'de
düzenlenen Gençler Avrupa Şampiyonası'nda koparma, silkme ve toplamda
altın madalya kazanarak yaşadı.
Mutlu bugüne kadar bir kez
gençler, 7 kez de büyüklerde Avrupa şampiyonu, bir kez gençler ve 3 kez
de büyüklerde dünya şampiyonu olurken, 2004 Atina Olimpiyatlarında
Nurcan Taylan, Taner Sağır'la birlikte altın madalya kazanarak 3.kez
Olimpiyat şampiyonluğuna imza attı. Ülkemizde bu başarıya ulaşan 2.
dünya halterinde ise 4. sporcu olan Halil MUTLU'ya üst üste kırdığı
rekorlar nedeniyle 'Küçük Dev Adam' lakabı takıldı. Gazi Üniversitesi
Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu öğrencisi olan Halil Mutlu Dünyada
4. kez üst üste olimpiyat şampiyonluğunu kazanacak tek aday olarak
görülmektedir.
Geçtiğimiz yıllarda Hafız Süleymanoğlu,
Erdinç Aslan, Fedail Güler, Sunay Bulut, Dursun Sevinç, Ergun Batmaz,
Ali Eroğlu, Mehmet Yılmaz, Mücahit Yağcı, Yasin Aslan bayan
sporculardan; Aysel Özgür Şule Şahbaz, Derya Açıkgöz, Nurcihan Gönül,
Fatma Kabadayı ve Esma Can en başarılı isimlerdir.
Günümüzde
Nurcan Taylan, Emine Bilgin, Seda İnce, Sibel Özkan, Aylin Daşdelen,
Sibel Şimşek, Bünyamin Sudaş, Sedat Artuç, Ferit Şen, Erol Bilgin,
Ekrem Celil, Reyhan Arabacıoğlu, Taner Sağır uluslararası alanda
başarlı sporcularımızdandır.
anlamdaki halter sporunun yurdumuza girişi 1890'lara rastlamaktadır,
ancak bu tarihten çok daha önceleri, “ağırlık kaldırma” denemelerinin
yapıldığı, çeşitli dönemlerde, özellikle orduda ağır kalkan ve
gürzlerle idmanın zorunlu olduğu bilinmektedir. Bu spora Osmanlı
padişahları da özel bir ilgi göstermişlerdir. Örneğin IV. Murat'ın
mermerden yapılma 102 kg ağırlığında bir gülleyi her sabah halkasından
tutarak haremden has odaya ya da Bağdat Köşkü'ne değin götürdüğü, akşam
hareme dönerken de aynı şekilde getirdiği bilinir. Bağdat Seferi
sırasında da, askerin gözü önünde bununla idman yaptığı söylenir.
Türkiye'ye çağdaş halter sporu, Galatasaray Lisesi'nin Fransız
öğretmenlerince sokulmuştur. Önceleri aletli jimnastiğin bir parçası
olarak yapılan halteri ilk olarak, aynı okulun önce öğrencisi daha
sonrada beden eğitimi öğretmeni olan Faik Üstünidman benimsemiştir.
Faik Bey'in 1896 Atlanta Olimpiyatları'nda 112.5 kg kaldırarak şampiyon
olan yunan Yataganos'u izledikten sonra 115 kg'lık ağırlıkla günlük
çalışmalar yaptığı bildirilmiştir. Faik Bey'in ardından öteki
jimnastikçiler (özellikle 1903'te kurulan Beşiktaş Osmanlı Jimnastik
kulübü jimnastikçileri), Osman Paşazade Hüseyin Bereket, Ahmet Fetgeri
(Aşeni), Mehmet Ali Fetgeri ve Mazhar Kazancı ağırlık çalışmalarını
programlarına aldılar. Hakkı Köprülü, Gümrüklü Selahattin, şair ve
filozof Rıza Tevfik Bölükbaşı, İhsaniyeli Rıfat, Tuğbay Şevket Kırgül,
Bahriyeli Asaf, Kaptan Nezir, Canbaz Rıza, Güreşçi Danyal, Ali Rana
Tarhan ve Kenan Öner ise halteri benimseyen öteki öncü sporcular
oldular. Jimnastikçilerden sonra güreşçiler de haltere ilgi
gösterdiler; Beşiktaşlı Kemal, Mızıkacı Danyal ve Sadi gibi güreşçiler
halterde büyük başarılar sağladılar.
Uluslararası alanda
katıldığımız ilk şampiyona 1924 Paris Olimpiyat Oyunları oldu. Bu
şampiyonaya, Gülleci Cemal Erçman ve Neyzen Şevki Sezgin'den oluşan
takımla gidildi. Gülleci Cemal tüy sıklette toplam 345 kg ile 39
halterci arasında 12. oldu, yine Gülleci Cemal 1928 Amsterdam Olimpiyat
Oyunları'nda 25 halterci arasında toplam 262.5 kg kaldırarak sekizinci
oldu, bu başarılar aynı zamanda uluslararası alanda halter sporundaki
ilk başarılarımızdır.
1930'lu yıllarda büyük bir
duraklamaya giren halterimiz ancak 1945'e doğru bir kıpırdanma
gösterdi. Bu dönemde Esat Kazancı başta olmak üzere Haşim Ekener, İlhan
Enülkümen, Mesut Sordum, Boğos Kambur adlarını duyuran sporcularımız
oldu. Bu adlar sayesinde o güne değin güreş federasyonuna bağlı bir dal
olan halter sporu bağımsız bir federasyon oldu, 1956 yılında Türkiye
Halter Federasyonu kuruldu. Bu hamle ile halterde kulüpleşmeye
gidilerek yaygınlaştırılması için çabalar harcandı. Bu dönemde Anadolu,
İstanbul Güreş, Bostancı ve Şişli kulüpleri haltere kucak açan ilk Türk
kulüpleri oldu.
II. Dünya Savaşı nedeni ile 1940 - 1955
yılları arasında yurt içinde sürdürülen Türk halteri uzun bir aradan
sonra uluslararası organizasyonlarda 1957 Tahran'da yapılan Dünya
Halter Şampiyonası'na katılarak bir kez daha yer aldı. İstenilen
başarıyı yakalayamayan takımımız Kayhan Bora, Nuri Akın, Reşit Örer,
Metin Gürman Ferdi Türkdamar ve Serkis Güllap'tan oluşuyordu. Buradan
kazanılan deneyim ile düzenli bir şekilde çalışmaya başlayan
haltercilerimiz kısa zamanda gelişim gösterdiler. 1959 yılında
Beyrut'ta düzenlenen Akdeniz Oyunları'nda 75 kiloda Metin Gürman
birinci olarak uluslararası alanda altın madalya kazanan ilk Türk
haltercisi oldu. 1961 yılında Viyana'da yapılan Avrupa Halter
Şampiyonası'nda Sadık Pekünlü'nün Avrupa 6.sı olması Türk halterinin
dünyaya duyurulmasının sağladı. Türk halterindeki bu başarıları 1964
Tokyo Olimpiyat Oyunları'nda yine Sadık Pekünlü'nün toplamda 445 kg
kaldırarak 11. olması izledi. 1967 yılında Tunus'ta yapılan Akdeniz
Oyunları'nda ise 82.5 kiloda Güner Çevik bronz madalya kazandı. Daha
sonra sırası ile 1969 yılında Bükreş'te düzenlenen Balkan Halter
Şampiyonası'nda 60 kiloda Salih Suvar ile 67.5 kiloda Sedat Misket
ikinci olarak gümüş madalya ve 90 kiloda Sadık Pekünlü üçüncü olarak
bronz madalya; 1970 yılında İstanbul'da düzenlenen Balkan Halter
Şampiyonası'nda 82.5 kiloda Mehmet Suvar birinci olarak altın, 90
kiloda Sadık Pekünlü ikinci olarak gümüş madalya; 52 kiloda Ahmet
Gülal, 67.5 kiloda Mehmet Gül ve Kayhan Suntur, 110 kiloda Ali Hoşfikir
ve ağır sıklette Ali Tan üçüncü olarak bronz madalya kazandılar. 1975
yılında Cezayir'de yapılan Akdeniz Oyunları'nda 82.5 kiloda Mehmet
Suvar'ın birinci olarak altın, 56 kiloda Bilal Özdoğan'ın üçüncülük
kürsüsüne çıkarak bronz madalya kazanmaları Türk halterinin
uluslararası düzeydeki başarılarına bir yenisini daha ekledi. 1976
Balkan Halter Şampiyonası'nda Mustafa Ertan birinci olarak altın
madalya kazanması ve 1977 Balkan Halter Şampiyonası'nda Mehmet Gül
birinci olarak altın madalya almasından sonra halterimiz 1982 yılına
değin bir duraklama devresi geçirdi. 1982 Balkan Halter Şampiyonası'nda
Hasan Has ve 1983 Akdeniz Oyunları'nda Levent Erdoğan birinci olarak üç
altın, beş gümüş ve yedi bronz madalya kazandırarak yeniden halterimizi
başarılı günlerine döndürdüler. Türk halteri 80'li yıllar öncesi Avrupa
da ilk 10'da, Dünya da ise ilk 20 arasında yerini aldı. 1986 yılında Naim Süleymanoğlu 'nun Türkiye'ye gelmesi halterimizde bir dönüm noktasını oluşturdu.
Naim Süleymanoğlu :
1967 yılında Bulgaristan'ın Mestanlı Köyünde dünyaya gelen Naim
Süleymanoğlu haltere on yaşında başladı. Kısa sürede Bulgaristan milli
takımına seçildi. 1983'te ABD'de düzenlenen gençler şampiyonasında
silkmede 160 kg ile büyükler dünya rekorunu kırdı. 1985 yılında
Varna'daki turnuvada rekorlarını koparmada 131.5 kg, silkmede 170 kg ve
toplamda 301.5 kiloya taşıdı. 1986 yılında 56 kg'den 60'a çıktı. Aynı
yıl toplamdaki rekorunu 335 kilo'ya yükseltti. 1986 yılının Aralık
ayında Merlbourne'de yapılmakta olan Dünya Şampiyonası sırasında
Türkiye'ye iltica etti. 8 Aralık 1986 Avusturya'nın Merlbourne kentinde
Dünya Kupası Şampiyonası esnasında Merlbourne Türk Büyükelçiliğine
sığınarak kırk saatlik Merlbourne-Londra arası uçak yolculuğunun
ardından dönemin başbakanı Sayın Turgut Özal'ın özel uçağıyla
Londra'dan Türkiye'ye geldi. Bu ilticası sonucunda Dünya Halter
Federasyonu Naim'i yarışmalardan men etti, ancak bu sorunda Turgut
Özal'ın Bulgaristan'dan Naim için izin alması ile aşıldı. Naim,
Türkiye'ye kaçışı, madalyaları ve rekorları ile tarihe geçmiştir. Kendi
ağırlığının üç katını kaldıran ilk halterci olan Naim Süleymanoğlu üç
olimpiyatta kazandığı madalyalar ile Türkiye'nin ilk olimpiyat
rekortmeni sporcusu olmasının yanı sıra yüz yıllık Olimpiyat Oyunları
tarihinde üç olimpiyatta üç altın madalya kazanan ilk sporcu olma
unvanını da taşımaktadır. Tüm zamanların en iyi haltercisi kabul edilen
Naim Süleymanoğlu, başarıları ile Time dergisine kapak olmuş yaptığı
kaldırışlarla “cep herkülü” lakabını haklı olarak kazanmıştır. Aktif
sporu bıraktıktan sonra IWF Asbaşkanlığına seçilen Naim Sülaymanoğlu
?????? yılları arasında IWF Asbaşkanlığı görevini yürütmüş 2005 yılında
yapılan IWF Yönetim Kurulu seçimlerine aday gösterilmediği için
katılmamış halen THF'da Asbaşkan olarak görev yapmaktadır.
Naim
Süleymanoğlu'nun aktif sporu bırakmasının ardından Türk Halterinde
herhangi bir boşluk oluşmamış Halil Mutlu kazandığı madalyalar ve
kaldırdığı ağırlıklarla Ülkemizde ve Dünyada halterin lokomotifi
olmuştur.
Halil MUTLU 14 Temmuz 1973 yılında Bulgaristan
Kırcaali'de doğdu. Haltere antrenörü İbrahim Elmalı'nın desteği ile 10
yaşında başladı. Ülkesinde gördüğü baskılardan dolayı spora iki yıl ara
vermek zorunda kaldı. Ardından 1989 yılının Aralık ayında Türkiye'ye
iltica etti. Mutlu, ilk şampiyonluğunu 19 yaşında İngiltere'de
düzenlenen Gençler Avrupa Şampiyonası'nda koparma, silkme ve toplamda
altın madalya kazanarak yaşadı.
Mutlu bugüne kadar bir kez
gençler, 7 kez de büyüklerde Avrupa şampiyonu, bir kez gençler ve 3 kez
de büyüklerde dünya şampiyonu olurken, 2004 Atina Olimpiyatlarında
Nurcan Taylan, Taner Sağır'la birlikte altın madalya kazanarak 3.kez
Olimpiyat şampiyonluğuna imza attı. Ülkemizde bu başarıya ulaşan 2.
dünya halterinde ise 4. sporcu olan Halil MUTLU'ya üst üste kırdığı
rekorlar nedeniyle 'Küçük Dev Adam' lakabı takıldı. Gazi Üniversitesi
Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu öğrencisi olan Halil Mutlu Dünyada
4. kez üst üste olimpiyat şampiyonluğunu kazanacak tek aday olarak
görülmektedir.
Geçtiğimiz yıllarda Hafız Süleymanoğlu,
Erdinç Aslan, Fedail Güler, Sunay Bulut, Dursun Sevinç, Ergun Batmaz,
Ali Eroğlu, Mehmet Yılmaz, Mücahit Yağcı, Yasin Aslan bayan
sporculardan; Aysel Özgür Şule Şahbaz, Derya Açıkgöz, Nurcihan Gönül,
Fatma Kabadayı ve Esma Can en başarılı isimlerdir.
Günümüzde
Nurcan Taylan, Emine Bilgin, Seda İnce, Sibel Özkan, Aylin Daşdelen,
Sibel Şimşek, Bünyamin Sudaş, Sedat Artuç, Ferit Şen, Erol Bilgin,
Ekrem Celil, Reyhan Arabacıoğlu, Taner Sağır uluslararası alanda
başarlı sporcularımızdandır.