Pekin 2008 Halter
Halter Antrenörleri Derneği olarak; toplumun her kesiminde merak
edilen olimpiyatlarda halter branşında aldığımız başarısız sonuçların
ve hayal kırıklığının sebepleri ve herkesin kafasındaki ‘neden- niçin’
sorularını bir nebze aydınlatabilmek için eleştiri yapmayı kendimize görev bildik.
Dört
yıl önce Atina Olimpiyat oyunlarında Türkiye 3 Altın madalya kazanmış
bu altınların hepsini halter branşında almıştı.Türk Halteri açısından
tarihinin en başarılı olimpiyatıydı.Atinada sıfır çeken de oldu
dopingden yakalanan da `;ama bütün bu olumsuzlukların yanında 3 altın ,1 bronz ,4 madalya vardı.Bu yüzden kimse ağzını açıp tek kelime etmiyordu.2004
yılı halter camiasının altın yılı olarak tarih kitaplarına geçmeye
hazırlanırken,camianın içerisinden çıkartılan taciz skandalları ile
abandone olan halter camiası doping olaylarından sonra nakavt olmuştu.(Camianın
içerisinden derken bayan sporcuların o dönem tv ekranlarında
tartıştıkları taciz skandallarının geçtiği dönemler doksanlı yılların
sonlarına doğru idi. 2004 yılında Türk Halterinin en popüler olduğu bir dönemde ısıtılıp ekranlara sunmak camianın içerisinde başlayan kopmalar ve kısır çekişmelerin başlangıcı da sayılabilir.) 2008 yılında Pekin olimpiyatlarında elde edilen başarısızlıkların temeli bu dönemde atılmıştır.
Halter
camiasındaki kopmaların ve kısır çekişmelerin sebeplerinden birisi de
ödül yönetmeliğinde yapılan değişikliklerle artan ödül
miktarlarıdır.Dönemin federasyon yönetiminin yarışmaya giden
antrenörleri hep aynı isimlerden oluşturması ve artan ödüllerin aynı isimler
tarafından alınması ;dışarıda kalan ve pastadan pay alamayanları
olumsuz etkiledi...2004 yılında yapılan federasyon başkanlığı
seçimlerine ,Türkiye’nin en başarılı federasyonu olarak giren Kenan
Nuhut seçimlere ‘başarılıyım ama mutsuzum’ sloganı ile giren Hasan Akkuş ekarte edildi.Yıllarca oturtulmaya çalışılan taşlar yerinden oynatıldı.(yeni slogan Hem başarısızım hem mutsuzum.)
2008 yılına gelene kadar Türk Halteri bir çok badireleratlattı.Olimpiyatlar hep kurtuluş olarak gözlendi.Konuşulması gereken sözler hep olimpiyat sonuna bırakıldı, bir çok yanlışa “aman takıma zarar gelmesin” diye ses çıkartılmadı.Maalesef olmadı. Camianın bu kadar desteğine ve hoş görüsüne rağmen halterdeki çöküşün önüne geçilemedi. “Perşembenin
gelişi çarşambadan belli olur.”misali olimpiyatlar öncesi en son sınav
olarak nitelendirilen Avrupa Şampiyonasında takımdan üç sporcumuz sıfır
çekti.Halil Mutlu gibi bir sporcumuz ikinci oldu, Sedat Artuç
sakatlandı.Halter için tehlike çanlarının çaldığını, Avrupa Şampiyonası
dönüşü www.halterantrenorleridernegi.com adresinde
günlerce yayınlamış ve bu şekilde devam edilirse , olimpiyatlarda büyük
bir hayal kırıklığı yaşayacağımızı belirtmiştik.Halter Antrenörleri
Derneği olarak yaptığımız bu uyarılar hiçbir şekilde dikkate alınmamış
ve olimpiyatlara 3 ay gibi kısa bir süre
kala Olimpiyat kampı başlatılmadan bütün teknik direktörlerimiz
Japonya’ya Asya Halter Şampiyonasını izlemeye- kendi deyimlerine göre olimpiyatlarda yarışacak muhtemel rakiplerimizin taktiklerini inceleme gezisine- gitmişlerdir.
Olimpiyat
hazırlık kamplarındaki düzensizlik ve antrenör-sporcu ilişkilerindeki
çelişkiler ilk olarak Halil Mutlunun olimpiyatlara katılmayacağını
açıklamasıyla patlak verdi.Nitekim Halil Mutlu yaptığı açıklamalarda
yeteri kadar ilgi ve desteği bulamadığını ;kamplarda Milli takım
ruhunun oluşturulamadığını söylüyor,fakat bu sitemleri
hiç kimsenin kulağına gitmiyordu.Halil Mutlunun sitemleri haksız
değildi Nitekim , Taner Sağır Boluda ,Nurcan Taylan Sivasta ,Sibel
Özkan Konyada ,geride kalan sporcular:Bünyami Sudaş ,Sedat Artuç,İzzet
İnce Ankarada kampta hazırlıklarını sürdürüyorlardı.Özel antrenörü
olanlar istedikleri yerde kamp yapma imkanına sahiptiler.Böyle bir uygulamanın nasıl bir sonuç doğuracağını tahmin edemeyen teknik direktörlerimiz hazırlıklarını bu şartlarda yani Türkiye’nin dört ayrı bölgesinde ayrı ayrı kamp yaparak sürdürdüler. Bu uygulama halter sporunu ferdi bir spor olarak nitelendirenlerin büyük
bir hataya düştüklerinin göstergesidir Halter antrenmanları hiçbir
zaman tek başına yapılamaz ;çünkü halterci antrenmanda takım
arkadaşlarına bakarak hırslanır ,birbirlerinden destek alır,
birbirlerini sürükler ve antrenman bütünlüğü , Milli Takım ruhu ve
havası ile rekor denemeleri yapar.Hiçbir sporcu “Ben olimpiyatlara
gideyim de bir güzel sıfır çekeyim .”diye hazırlık yapmaz.Her sporcunun
olimpiyatlarda madalya hedefleri vardır.Bu hedeflere yaklaştırabilecek
en önemli kişi de antrenördür.Antrenör sporcuya yeterli desteği vermez
,taşın altına elini sokmaz ve nasıl olsa olimpiyat vizesini aldım
gerisi beni ilgilendirmez mantığı ile sporcu hazırlarsa ,sonucun bu
şekilde olması kimseyi şaşırtmamalıdır. Olimpiyatlarda sıfır çeken,
sakatlanan sporcuları suçlamak işin kolay tarafı ; ama hesap sorulması
gereken başka kişiler de var. .Sağlık kurulu başkanımız
acaba olimpiyat öncesi hangi sporcumuzun sakatlıklarından haberdardır
yada olimpiyatlardan önce kaç defa halter salonuna gelmiş ve
sporcularımızın şikayetlerini dinlemiştir!Olimpiyat öncesi
sporcularımıza nasıl bir diyet programı uygulanmıştır?Sporcularımızın
psikolojik yardım alabileceği danışmanları var mıydı?Bütün bu soruların
cevapları Pekindeki başarısızlığın sebebini açıklamaya yeterli olmuştur
diye düşünmekteyiz.
Nurcan
Taylanın Olimpiyat oyunlarından önce sakatlandığı ve gitmek
istemediğini herkes bilmekteydi.Olimpiyat kafilesi İstanbul da yola
çıkmadan önce Nurcan Taylanın yarışmaya götürülmesine karar verilmesi
tam bir komediye dönmüştü.Federasyon Başkanı ve antrenörler Nurcanın
sakat olduklarını hatta yarışmaya giremeyebileceğini biliyorlardı
burada inisiyatif ellerinde idi.Nurcanın yerine Sibel Şimşek i
götürebilirler ve bunun açıklamasını da rahatlıkla yapabilirlerdi Çünkü
Nurcan sakattı.
Sedat
Artuç Avrupa Şampiyonasında sakatlanmış ve müsabakalara
katılamamıştı.Avrupa Şampiyonasının ardından Sedat Artuç un MR ı kaç
defa çekilmiş ,bacağındaki yırtığın iyileşip iyileşmediği kim
tarafından kontrol edilmiş ve hangi tedavi metodu uygulanmıştır?
Müsabaka öncesi bacağına yapılan iğnenin Sedat ın performansına etkisi
ne şekilde yansımıştır?
Taner Sağır Avrupa Şampiyonasında sıfır çekmişti. Federasyon
başkanını müsabaka başlangıç derecelerinin çok fazla olmasından ve
kendisine aşırı güvenmesinden dolayı Taner in böyle bir sonucu elde
ettiğini söylemişti. Avrupa Şampiyonasından 3 ay sonra Taner in
müsabakasının aynı şekilde sonuçlanması federasyon başkanı ile antrenörlerin arasında diyalog eksikliği yada birbirlerini önemsememe gibi bir durumun olduğunu gözlemlemekteyiz.Taner Sağır gibi bir sporcunun 165 kg başlaması
elbette normal fakat sporcumuzun en son müsabakada elde ettiği sonuç
psikolojik olarak kendisini etkilemiştir.Teknik açıdan bir eksikliği
olmasa da güven eksikliği her kaldırışta kendini göstermekteydi , Taner
Sağırın bir makine olmadığını onunda bir insan olduğunu antrenörlerin fark etmesi gerekiyordu.
İzzet
İnce yaşanan bütün olumsuzlukların yükünü sırtında hissederek
müsabakaya başlamıştı.İlk hakkında 165 kg yapamamasından anlaşıldığı
gibi halter takımındaki güvensizlik ve stres onunda kötü
bir yarışma çıkartacağının habercisiydi.Nitekim öylede oldu 170 kg ile
tamamladığı koparma müsabakasının ardından 190 kilo ile başladığı
silkme hareketinde bacağından sakatlandı ve müsabakaları terk etmek
zorunda kaldı.190 kilo İzzet İnce için komik bir derece olmasına rağmen
antrenörlerin sporcumuzun sıfır çekmemesi için bu kadar az kilo ile
başlatması aklımız şu soruyu getiriyor.Acaba İzzet İnce için uygulanan
müsabaka taktikleri Taner Sağır için uygulansa idi acaba bir gümüş yada
bronz madalya gelebilirmiydi? Cevap- Daha fazlası altın madalya bile olabilirdi.
Erkeklerde yarışmaları sıfır çekmeden sakatlanmadan bitirebilen tek sporcumuz Bünyamin Sudaş da madalya umudundan
uzak , B gurubunda yarışmalara katıldı.Bünyamin Sudaşın başlangıç
kiloları Türk Halterinin düştüğü durumun en güzel göstergesidir.163 kg
koparma 202 kg silkme başlayan Bünyamin Sudaşın sikleti 105
kg.Olimpiyat hazırlığında yaptığı en iyi derece 177 -220.el insaf
.Bünyamine söylenen şu ”git sıfır çekmede ne yaparsan yap” Bünyaminde
verilen talimatlar doğrultusunda elinden geleni yapmıştır.
Pekin olimpiyatlarında halter için söyleyebileceğimiz tek güzel olay Sibel Özkan ın gümüş madalya alması.Genç sporcumuz eline geçen fırsatı
en iyi şekilde değerlendirmiş ,rakiplerine” bu kiloda artık bende
varım” demiştir. Sporcumuzu kutluyor , daha büyük başarılara imza
atmasını diliyoruz.
Halter Antrenörleri Derneği olarak; toplumun her kesiminde merak
edilen olimpiyatlarda halter branşında aldığımız başarısız sonuçların
ve hayal kırıklığının sebepleri ve herkesin kafasındaki ‘neden- niçin’
sorularını bir nebze aydınlatabilmek için eleştiri yapmayı kendimize görev bildik.
Dört
yıl önce Atina Olimpiyat oyunlarında Türkiye 3 Altın madalya kazanmış
bu altınların hepsini halter branşında almıştı.Türk Halteri açısından
tarihinin en başarılı olimpiyatıydı.Atinada sıfır çeken de oldu
dopingden yakalanan da `;ama bütün bu olumsuzlukların yanında 3 altın ,1 bronz ,4 madalya vardı.Bu yüzden kimse ağzını açıp tek kelime etmiyordu.2004
yılı halter camiasının altın yılı olarak tarih kitaplarına geçmeye
hazırlanırken,camianın içerisinden çıkartılan taciz skandalları ile
abandone olan halter camiası doping olaylarından sonra nakavt olmuştu.(Camianın
içerisinden derken bayan sporcuların o dönem tv ekranlarında
tartıştıkları taciz skandallarının geçtiği dönemler doksanlı yılların
sonlarına doğru idi. 2004 yılında Türk Halterinin en popüler olduğu bir dönemde ısıtılıp ekranlara sunmak camianın içerisinde başlayan kopmalar ve kısır çekişmelerin başlangıcı da sayılabilir.) 2008 yılında Pekin olimpiyatlarında elde edilen başarısızlıkların temeli bu dönemde atılmıştır.
Halter
camiasındaki kopmaların ve kısır çekişmelerin sebeplerinden birisi de
ödül yönetmeliğinde yapılan değişikliklerle artan ödül
miktarlarıdır.Dönemin federasyon yönetiminin yarışmaya giden
antrenörleri hep aynı isimlerden oluşturması ve artan ödüllerin aynı isimler
tarafından alınması ;dışarıda kalan ve pastadan pay alamayanları
olumsuz etkiledi...2004 yılında yapılan federasyon başkanlığı
seçimlerine ,Türkiye’nin en başarılı federasyonu olarak giren Kenan
Nuhut seçimlere ‘başarılıyım ama mutsuzum’ sloganı ile giren Hasan Akkuş ekarte edildi.Yıllarca oturtulmaya çalışılan taşlar yerinden oynatıldı.(yeni slogan Hem başarısızım hem mutsuzum.)
2008 yılına gelene kadar Türk Halteri bir çok badireleratlattı.Olimpiyatlar hep kurtuluş olarak gözlendi.Konuşulması gereken sözler hep olimpiyat sonuna bırakıldı, bir çok yanlışa “aman takıma zarar gelmesin” diye ses çıkartılmadı.Maalesef olmadı. Camianın bu kadar desteğine ve hoş görüsüne rağmen halterdeki çöküşün önüne geçilemedi. “Perşembenin
gelişi çarşambadan belli olur.”misali olimpiyatlar öncesi en son sınav
olarak nitelendirilen Avrupa Şampiyonasında takımdan üç sporcumuz sıfır
çekti.Halil Mutlu gibi bir sporcumuz ikinci oldu, Sedat Artuç
sakatlandı.Halter için tehlike çanlarının çaldığını, Avrupa Şampiyonası
dönüşü www.halterantrenorleridernegi.com adresinde
günlerce yayınlamış ve bu şekilde devam edilirse , olimpiyatlarda büyük
bir hayal kırıklığı yaşayacağımızı belirtmiştik.Halter Antrenörleri
Derneği olarak yaptığımız bu uyarılar hiçbir şekilde dikkate alınmamış
ve olimpiyatlara 3 ay gibi kısa bir süre
kala Olimpiyat kampı başlatılmadan bütün teknik direktörlerimiz
Japonya’ya Asya Halter Şampiyonasını izlemeye- kendi deyimlerine göre olimpiyatlarda yarışacak muhtemel rakiplerimizin taktiklerini inceleme gezisine- gitmişlerdir.
Olimpiyat
hazırlık kamplarındaki düzensizlik ve antrenör-sporcu ilişkilerindeki
çelişkiler ilk olarak Halil Mutlunun olimpiyatlara katılmayacağını
açıklamasıyla patlak verdi.Nitekim Halil Mutlu yaptığı açıklamalarda
yeteri kadar ilgi ve desteği bulamadığını ;kamplarda Milli takım
ruhunun oluşturulamadığını söylüyor,fakat bu sitemleri
hiç kimsenin kulağına gitmiyordu.Halil Mutlunun sitemleri haksız
değildi Nitekim , Taner Sağır Boluda ,Nurcan Taylan Sivasta ,Sibel
Özkan Konyada ,geride kalan sporcular:Bünyami Sudaş ,Sedat Artuç,İzzet
İnce Ankarada kampta hazırlıklarını sürdürüyorlardı.Özel antrenörü
olanlar istedikleri yerde kamp yapma imkanına sahiptiler.Böyle bir uygulamanın nasıl bir sonuç doğuracağını tahmin edemeyen teknik direktörlerimiz hazırlıklarını bu şartlarda yani Türkiye’nin dört ayrı bölgesinde ayrı ayrı kamp yaparak sürdürdüler. Bu uygulama halter sporunu ferdi bir spor olarak nitelendirenlerin büyük
bir hataya düştüklerinin göstergesidir Halter antrenmanları hiçbir
zaman tek başına yapılamaz ;çünkü halterci antrenmanda takım
arkadaşlarına bakarak hırslanır ,birbirlerinden destek alır,
birbirlerini sürükler ve antrenman bütünlüğü , Milli Takım ruhu ve
havası ile rekor denemeleri yapar.Hiçbir sporcu “Ben olimpiyatlara
gideyim de bir güzel sıfır çekeyim .”diye hazırlık yapmaz.Her sporcunun
olimpiyatlarda madalya hedefleri vardır.Bu hedeflere yaklaştırabilecek
en önemli kişi de antrenördür.Antrenör sporcuya yeterli desteği vermez
,taşın altına elini sokmaz ve nasıl olsa olimpiyat vizesini aldım
gerisi beni ilgilendirmez mantığı ile sporcu hazırlarsa ,sonucun bu
şekilde olması kimseyi şaşırtmamalıdır. Olimpiyatlarda sıfır çeken,
sakatlanan sporcuları suçlamak işin kolay tarafı ; ama hesap sorulması
gereken başka kişiler de var. .Sağlık kurulu başkanımız
acaba olimpiyat öncesi hangi sporcumuzun sakatlıklarından haberdardır
yada olimpiyatlardan önce kaç defa halter salonuna gelmiş ve
sporcularımızın şikayetlerini dinlemiştir!Olimpiyat öncesi
sporcularımıza nasıl bir diyet programı uygulanmıştır?Sporcularımızın
psikolojik yardım alabileceği danışmanları var mıydı?Bütün bu soruların
cevapları Pekindeki başarısızlığın sebebini açıklamaya yeterli olmuştur
diye düşünmekteyiz.
Nurcan
Taylanın Olimpiyat oyunlarından önce sakatlandığı ve gitmek
istemediğini herkes bilmekteydi.Olimpiyat kafilesi İstanbul da yola
çıkmadan önce Nurcan Taylanın yarışmaya götürülmesine karar verilmesi
tam bir komediye dönmüştü.Federasyon Başkanı ve antrenörler Nurcanın
sakat olduklarını hatta yarışmaya giremeyebileceğini biliyorlardı
burada inisiyatif ellerinde idi.Nurcanın yerine Sibel Şimşek i
götürebilirler ve bunun açıklamasını da rahatlıkla yapabilirlerdi Çünkü
Nurcan sakattı.
Sedat
Artuç Avrupa Şampiyonasında sakatlanmış ve müsabakalara
katılamamıştı.Avrupa Şampiyonasının ardından Sedat Artuç un MR ı kaç
defa çekilmiş ,bacağındaki yırtığın iyileşip iyileşmediği kim
tarafından kontrol edilmiş ve hangi tedavi metodu uygulanmıştır?
Müsabaka öncesi bacağına yapılan iğnenin Sedat ın performansına etkisi
ne şekilde yansımıştır?
Taner Sağır Avrupa Şampiyonasında sıfır çekmişti. Federasyon
başkanını müsabaka başlangıç derecelerinin çok fazla olmasından ve
kendisine aşırı güvenmesinden dolayı Taner in böyle bir sonucu elde
ettiğini söylemişti. Avrupa Şampiyonasından 3 ay sonra Taner in
müsabakasının aynı şekilde sonuçlanması federasyon başkanı ile antrenörlerin arasında diyalog eksikliği yada birbirlerini önemsememe gibi bir durumun olduğunu gözlemlemekteyiz.Taner Sağır gibi bir sporcunun 165 kg başlaması
elbette normal fakat sporcumuzun en son müsabakada elde ettiği sonuç
psikolojik olarak kendisini etkilemiştir.Teknik açıdan bir eksikliği
olmasa da güven eksikliği her kaldırışta kendini göstermekteydi , Taner
Sağırın bir makine olmadığını onunda bir insan olduğunu antrenörlerin fark etmesi gerekiyordu.
İzzet
İnce yaşanan bütün olumsuzlukların yükünü sırtında hissederek
müsabakaya başlamıştı.İlk hakkında 165 kg yapamamasından anlaşıldığı
gibi halter takımındaki güvensizlik ve stres onunda kötü
bir yarışma çıkartacağının habercisiydi.Nitekim öylede oldu 170 kg ile
tamamladığı koparma müsabakasının ardından 190 kilo ile başladığı
silkme hareketinde bacağından sakatlandı ve müsabakaları terk etmek
zorunda kaldı.190 kilo İzzet İnce için komik bir derece olmasına rağmen
antrenörlerin sporcumuzun sıfır çekmemesi için bu kadar az kilo ile
başlatması aklımız şu soruyu getiriyor.Acaba İzzet İnce için uygulanan
müsabaka taktikleri Taner Sağır için uygulansa idi acaba bir gümüş yada
bronz madalya gelebilirmiydi? Cevap- Daha fazlası altın madalya bile olabilirdi.
Erkeklerde yarışmaları sıfır çekmeden sakatlanmadan bitirebilen tek sporcumuz Bünyamin Sudaş da madalya umudundan
uzak , B gurubunda yarışmalara katıldı.Bünyamin Sudaşın başlangıç
kiloları Türk Halterinin düştüğü durumun en güzel göstergesidir.163 kg
koparma 202 kg silkme başlayan Bünyamin Sudaşın sikleti 105
kg.Olimpiyat hazırlığında yaptığı en iyi derece 177 -220.el insaf
.Bünyamine söylenen şu ”git sıfır çekmede ne yaparsan yap” Bünyaminde
verilen talimatlar doğrultusunda elinden geleni yapmıştır.
Pekin olimpiyatlarında halter için söyleyebileceğimiz tek güzel olay Sibel Özkan ın gümüş madalya alması.Genç sporcumuz eline geçen fırsatı
en iyi şekilde değerlendirmiş ,rakiplerine” bu kiloda artık bende
varım” demiştir. Sporcumuzu kutluyor , daha büyük başarılara imza
atmasını diliyoruz.