Osmanlı kadını dediğinizde aklınıza ilk gelen nedir? Oryantalistlere göre Osmanlı kadını egzotik miskin düşük ahlaklı birisi. Ama bu kitap öyle demiyor.
Amerikan asıllı Aslı Sancar’ın "Osmanlı Kadını: Efsaneler ile Gerçekler" adlı kitabı Kaynak Yayınları’ndan çıktı.
ABD’nin kitap oskarları sayılan Benjamin Franklin
Ödülleri’nde 1800 yapıt arasından tarih alanında
yayınlanmış "En İyi Eser" seçilen kitap Osmanlı kadını hakkında 19. yüzyıldan itibaren oluşmuş "fanteziye dayalı olumsuz ve Oryantalist" görüşleri inceliyor.
Osmanlı coğrafyasında uzun süre yaşamış Lady Montague Julia Pardoe ve Lucy Garnett gibi Batılıların yazdıklarından alıntılar da yapılan kitapta Osmanlı kadınının "Oryantalist kaynaklarda gösterildiği gibi pasif zayıf Harem’de tutsak sadece bir zevk aracı değil aksine aktif
güçlü ve toplumda çok önemli yere sahip
bir kadın olduğu" anlatılıyor. Osmanlı kadınının Harem’de
hiçbir hakka sahip olmayan bir "köle" gibi sunulduğu Batılı
tasvirler Osmanlı sicil defterlerinden belgelerle çürütülüyor.
BİLİNMEYEN OSMANLI KADININDAN KARELER
Kitabın en ilgi çekici noktası ise Osmanlı kadınlarının o
dönem Avrupalı kadınlarda bile bulunmayan haklara sahip olduğunu
gün ışığına çıkartıp hatırlatması...
Osmanlı Kadını Efsane ve Gerçek
Aslı SANCAR - 191 sayfa. 22 X 24
Kaynak Yayınları "EGZOTİK VE EZİLMİŞ KADIN" SUNUMU...
33 yıldır Türkiye’de yaşayan ve adını değiştirerek Türk vatandaşı olmayı seçen Sancar 1990’lı yıllarda Harem ile ilgili bir kitabın eline geçmesiyle bu konuya ilgisinin başladığını söyledi.
"Kitap çok güzeldi ama tam bir oryantalist bakış açısı vardı" diyen Sancar bu görüşlerin doğru olup olmadığını merak ederek araştırmaya başladığını Türkiye ve dünyadaki birçok kaynağı ulaşmaya çalıştığını anlattı. Sancar "Çoğunlukla Avrupa seyyahlarının yazıları var ama Batıda bu konuda bir boşluk olduğunu kaynakların eksikliklerini gördüm. O nedenle İngilizce bir kaynak oluşturmaya karar verdim" dedi.
Kaynakları inceledikçe Osmanlı kadını hakkında bilmedikleri
çok şey olduğunu gördüğünü ifade eden Sancar
yabancıların gözünden Osmanlı kadını hakkındaki "efsane ve
gerçekleri" şöyle dile getirdi: "Genel olarak Oryantalist
bilim adamlarının sunduğu yayınlar var. Osmanlı kadını egzotik ve
ezilmiş olarak gösteriliyor. Bu konudaki benim
görüşlerim de araştırmalarımla çok değişti. En
önemlisi Osmanlı kadının haklarını öğrendim. 1882’ye
kadar bir İngiliz evli kadının mal sahibi olma veya miras hakkı yok.
Malları kocasına ait kendi adına dava açamıyor. Boşanma hakkı yok boşandığında çocukları kocaya veriyorlar.
Halbuki Osmanlı kadınının evlilikte kontrat yapma istediği şartları koyma boşanma hakkı var. Mal sahibi ve izni olmadan malları kullanılamıyor mirasa sahip. Dava açabiliyor küçük çocuklar anneye veriliyor. Bunların farkına vardım
bunlar benim için yeni bilgilerdi. Gördüm ki
bildiğimiz efsane hakikatten gerçekten çok farklı..."
OSMANLI KADININI TÜRKLER BİLE BİLMİYOR
Sancar bu konuyu Türkiye de bile birçok kişinin bilmediğine dikkati çekerek
"Kitaplarda bu konudan pek bahsedilmiyor ve Türkiye’deki
kitaplar da yabancı kaynaklı olduğu için onlarda da bu konu
geçmiyor. Halbuki Osmanlı kadınının o dönem çok
önemli hakları var ve bunu kullanıyor. Bunun bilinmemesi
üzücü" diye konuştu.
Aslı Sancar Osmanlı kadınının toplum ve aile içinde çok itibarlı bir statüye sahip zarafet ve estetik yönünün dikkat çekici olduğunu vurguladı.
AVRUPALI KADINDAN DAHA MEDENİ...
Kitapta Osmanlı kadınının yaşadığı Harem’in düşünülenin aksine kadınların rahatça bulunduğu ve misafirlerini ağırladıkları ailece güzel saatler geçirdikleri yer olduğu belirtiliyor.
Batılı seyyahlardan alıntılar yapılan kitapta D’ohsson’un Osmanlı kadını hakkında şu ifadeleri yer alıyor:
"Tabiat Doğu’nun kadınına hem zarafet hem de cazibe bahşetmiş. Tavırları soylu ve zarif. Davranışları hoş konuşması açık
saf ve incelikli. En azından Türk Haremleri’ne sıkça
girip çıkmış Hristiyan kadınların hepsi bunda ittifak ediyor.
Bunun böyle olmadığına inanmak için de hiçbir sebep
yok. Ben şahsen pek çok ortamda Türk kadınlarıyla bir araya
geldim. Konuşmalarındaki sadelik ifadelerindeki açıklık düşüncelerindeki incelik ses tonlarındaki zarafet ve davranışlarındaki seçkinlik beni her zaman için çok etkiledi."
Bir Avrupalı kadın Miss Julie Pardoe’nün gözünden
Osmanlı kadını ise şöyle: "Avrupa’da çok sık
karşılaşabileceğiniz
o insanda konuşmaya heves bırakmayan kayıtsızlığın ya da tepeden bakan
soruşturmacı tavrın Türk hanımefendilerinde de olabileceğinden
korkmanıza hiç gerek yoktur. Onlarda tam tersine insana
hoşnutluk veren
yürekten gelen bir medenilik vardır. Bu memleketin bütün
insanlarında görebileceğiniz sezgisel nezaketlerinden doğar bu
halleri..."
Osmanlı kadınının özgürlüğüne dikkat çeken Pardoe ise şaşkınlığını "Hepimizin inanmaya yatkın olduğu üzere özgürlük mutluluksa Türk kadınları en mutlu kadınlardır çünkü tüm imparatorluktaki en özgür insanlar onlardır" sözleriyle dile getiriyor
(Haber 7)
Amerikan asıllı Aslı Sancar’ın "Osmanlı Kadını: Efsaneler ile Gerçekler" adlı kitabı Kaynak Yayınları’ndan çıktı.
ABD’nin kitap oskarları sayılan Benjamin Franklin
Ödülleri’nde 1800 yapıt arasından tarih alanında
yayınlanmış "En İyi Eser" seçilen kitap Osmanlı kadını hakkında 19. yüzyıldan itibaren oluşmuş "fanteziye dayalı olumsuz ve Oryantalist" görüşleri inceliyor.
Osmanlı coğrafyasında uzun süre yaşamış Lady Montague Julia Pardoe ve Lucy Garnett gibi Batılıların yazdıklarından alıntılar da yapılan kitapta Osmanlı kadınının "Oryantalist kaynaklarda gösterildiği gibi pasif zayıf Harem’de tutsak sadece bir zevk aracı değil aksine aktif
güçlü ve toplumda çok önemli yere sahip
bir kadın olduğu" anlatılıyor. Osmanlı kadınının Harem’de
hiçbir hakka sahip olmayan bir "köle" gibi sunulduğu Batılı
tasvirler Osmanlı sicil defterlerinden belgelerle çürütülüyor.
BİLİNMEYEN OSMANLI KADININDAN KARELER
Kitabın en ilgi çekici noktası ise Osmanlı kadınlarının o
dönem Avrupalı kadınlarda bile bulunmayan haklara sahip olduğunu
gün ışığına çıkartıp hatırlatması...
Osmanlı Kadını Efsane ve Gerçek
Aslı SANCAR - 191 sayfa. 22 X 24
Kaynak Yayınları "EGZOTİK VE EZİLMİŞ KADIN" SUNUMU...
33 yıldır Türkiye’de yaşayan ve adını değiştirerek Türk vatandaşı olmayı seçen Sancar 1990’lı yıllarda Harem ile ilgili bir kitabın eline geçmesiyle bu konuya ilgisinin başladığını söyledi.
"Kitap çok güzeldi ama tam bir oryantalist bakış açısı vardı" diyen Sancar bu görüşlerin doğru olup olmadığını merak ederek araştırmaya başladığını Türkiye ve dünyadaki birçok kaynağı ulaşmaya çalıştığını anlattı. Sancar "Çoğunlukla Avrupa seyyahlarının yazıları var ama Batıda bu konuda bir boşluk olduğunu kaynakların eksikliklerini gördüm. O nedenle İngilizce bir kaynak oluşturmaya karar verdim" dedi.
Kaynakları inceledikçe Osmanlı kadını hakkında bilmedikleri
çok şey olduğunu gördüğünü ifade eden Sancar
yabancıların gözünden Osmanlı kadını hakkındaki "efsane ve
gerçekleri" şöyle dile getirdi: "Genel olarak Oryantalist
bilim adamlarının sunduğu yayınlar var. Osmanlı kadını egzotik ve
ezilmiş olarak gösteriliyor. Bu konudaki benim
görüşlerim de araştırmalarımla çok değişti. En
önemlisi Osmanlı kadının haklarını öğrendim. 1882’ye
kadar bir İngiliz evli kadının mal sahibi olma veya miras hakkı yok.
Malları kocasına ait kendi adına dava açamıyor. Boşanma hakkı yok boşandığında çocukları kocaya veriyorlar.
Halbuki Osmanlı kadınının evlilikte kontrat yapma istediği şartları koyma boşanma hakkı var. Mal sahibi ve izni olmadan malları kullanılamıyor mirasa sahip. Dava açabiliyor küçük çocuklar anneye veriliyor. Bunların farkına vardım
bunlar benim için yeni bilgilerdi. Gördüm ki
bildiğimiz efsane hakikatten gerçekten çok farklı..."
OSMANLI KADININI TÜRKLER BİLE BİLMİYOR
Sancar bu konuyu Türkiye de bile birçok kişinin bilmediğine dikkati çekerek
"Kitaplarda bu konudan pek bahsedilmiyor ve Türkiye’deki
kitaplar da yabancı kaynaklı olduğu için onlarda da bu konu
geçmiyor. Halbuki Osmanlı kadınının o dönem çok
önemli hakları var ve bunu kullanıyor. Bunun bilinmemesi
üzücü" diye konuştu.
Aslı Sancar Osmanlı kadınının toplum ve aile içinde çok itibarlı bir statüye sahip zarafet ve estetik yönünün dikkat çekici olduğunu vurguladı.
AVRUPALI KADINDAN DAHA MEDENİ...
Kitapta Osmanlı kadınının yaşadığı Harem’in düşünülenin aksine kadınların rahatça bulunduğu ve misafirlerini ağırladıkları ailece güzel saatler geçirdikleri yer olduğu belirtiliyor.
Batılı seyyahlardan alıntılar yapılan kitapta D’ohsson’un Osmanlı kadını hakkında şu ifadeleri yer alıyor:
"Tabiat Doğu’nun kadınına hem zarafet hem de cazibe bahşetmiş. Tavırları soylu ve zarif. Davranışları hoş konuşması açık
saf ve incelikli. En azından Türk Haremleri’ne sıkça
girip çıkmış Hristiyan kadınların hepsi bunda ittifak ediyor.
Bunun böyle olmadığına inanmak için de hiçbir sebep
yok. Ben şahsen pek çok ortamda Türk kadınlarıyla bir araya
geldim. Konuşmalarındaki sadelik ifadelerindeki açıklık düşüncelerindeki incelik ses tonlarındaki zarafet ve davranışlarındaki seçkinlik beni her zaman için çok etkiledi."
Bir Avrupalı kadın Miss Julie Pardoe’nün gözünden
Osmanlı kadını ise şöyle: "Avrupa’da çok sık
karşılaşabileceğiniz
o insanda konuşmaya heves bırakmayan kayıtsızlığın ya da tepeden bakan
soruşturmacı tavrın Türk hanımefendilerinde de olabileceğinden
korkmanıza hiç gerek yoktur. Onlarda tam tersine insana
hoşnutluk veren
yürekten gelen bir medenilik vardır. Bu memleketin bütün
insanlarında görebileceğiniz sezgisel nezaketlerinden doğar bu
halleri..."
Osmanlı kadınının özgürlüğüne dikkat çeken Pardoe ise şaşkınlığını "Hepimizin inanmaya yatkın olduğu üzere özgürlük mutluluksa Türk kadınları en mutlu kadınlardır çünkü tüm imparatorluktaki en özgür insanlar onlardır" sözleriyle dile getiriyor
(Haber 7)