.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    Ergenekon silahları TSK'ya ait değil

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Ergenekon silahları TSK'ya ait değil Empty Ergenekon silahları TSK'ya ait değil

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 6:13 pm

    Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un
    düzenlediği basın toplantısının en önemli konusu Diyarbakır
    Lice'de PKK'nın yaptığı kanlı saldırı oldu. Bu saldırının
    açıklaması ile toplantı başladı. İlker Başbuğ Ergenekon
    soruşturma süreci içinde ele geçen silah ve
    mühimmatın TSK malı olmadığını açıkladı.
    Ergenekon silahları TSK'ya ait değil Basbug2 ANKARA - Genelkurmay
    Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Diyarbakır'ın Lice İlçesi'nde
    meydana gelen patlamada 9 askerin şehit olduğunu belirterek, patlamaya
    çok güçlü bir patlayıcının neden olmuş
    olabileceğini söyledi.Orgeneral
    Başbuğ, terörle mücadelede karamsarlığa yer olmadığını
    vurgulayarak ''Güvenlik kuvvetlerimiz, silahlı kuvvetlerimiz,
    polisimiz terörle mücadeleye dünden daha fazla, daha
    azimli, daha kararlı olarak devam edecektir. Bundan kimsenin
    şüphesi olmasın'' dedi.Başbuğ,
    Genelkurmay Karargahı'nda düzenlediği ''İletişim Toplantısı''nda,
    Diyarbakır'ın Lice ilçesinde yaşanan üzücü olayla
    toplantıya başladıklarını ifade etti. Türkiye'nin
    aslında terörle yaşayan bir ülke olduğunu kaydeden Başbuğ,
    iki gün önce İstanbul'da, bu sabah da Diyarbakır Lice'de
    yaşanan olayları hatırlattı.Başbuğ, şöyle konuştu:''Bu
    sabah Diyarbakır bölgesinde Lice-Genç yolu üzerinde,
    yol emniyeti için, çünkü daha sonra oradan bir
    hareket vardı. Bir konvoy intikali var. Yol emniyeti için bir
    tank ve zırhlı personel taşıyıcı görevlendirildi. Yol emniyetini
    sağlamak üzere sabah...Bölgeye geldikten sonra, olayın olduğu
    yerde ilk önce tank aynı yerden geçiyor arkasında zırhlı
    personel taşıyıcı, Amerikalılardan aldığımız M-113 zırhlı personel
    taşıyıcı. Hepiniz görmüşsünüzdür. Zırhlı
    personel taşıyıcı aynı yerden geçerken maalesef bir patlama
    olayı oluyor. Ve bu patlama olayı sonucunda, elbette yüreğimizi
    yakan, 9 tane vatan evladını kaybettik, şehit oldu. 9 personelimizin
    iki tanesi uzman, diğerleri normal er durumundadır.''Orgeneral
    Başbuğ, zırhlı personel taşıyıcının altında yaklaşık 4-4,5 santimetre
    kalınlığında zırh bulunduğunu belirterek, ''Araca bu kadar önemli
    bir etki yaptığına göre, elbette şimdi olayla ilgili detaylı yorum
    yapmamız doğru değil. Olay nasıl olmuştur? İncelenecek ve bu konuyla
    ilgili kamuoyunu aydınlatıcı bilgileri de biz size sunacağız. Şu anda
    ordu komutanı da olay mahalline gitti veya gitmek üzere'' diye
    konuştu.Zırhlı personel taşıyıcının altındaki zırha vurgu yapan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ, şunları kaydetti:''Böyle
    bir olay olduğunu göre, böyle bir sonuç olduğuna
    göre, bu olaya neden olan patlayıcı çok
    güçlü. Ne olabilir? Tabi bunlar tahmindir, şu anda.
    Bizim ilk değerlendirmemiz bunun muhtemelen el yapımı, çok
    güçlü patlayıcı olduğu şeklindedir. Onun için
    de belki diğer patlayıcılar da olabilir. Fakat, çok
    güçlü bir patlayıcının meydana getirdiği bir olayla
    karşı karşıyayız. Patlama düzeneği nedir? Bunu da şu anda
    söylememiz doğru değil. Ancak aynı bölgeden bize gelen
    bilgilere göre tank geçtikten sonra olduğuna göre, bu
    büyük bir ihtimal ama kesin böyledir diyemem, uzaktan
    komutalı veya yine kablolu bir sistem olma ihtimali daha fazla öne
    çıkıyor. Kaybettiğimiz 9
    vatan evladına, 9 şehidimize ben rahmet diliyorum. Büyük bir
    acıdır, Türk milletine de baş sağlığı diliyorum. Ancak şunu
    hiçbir zaman unutmamalıyız ki terörle mücadelede
    karamsarlığa yer yok. Terörle mücadelede karamsarlığa
    girdiğiniz an bu mücadeleyi kaybedersiniz. Terörle
    mücadelede karamsarlığa yer yok. Dolayısıyla bu tip olaylar
    bizlerin, güvenlik kuvvetlerinin bölücü terör
    örgütlerine karşı yürüttüğümüz
    mücadelede kesinlikle azim ve kararlılığımızı azaltmaz,
    kesinlikle. Güvenlik kuvvetlerimiz, silahlı kuvvetlerimiz,
    polisimiz terörle mücadeleye dünden daha fazla, daha
    azimli, daha kararlı olarak devam edecektir. Bundan kimsenin
    şüphesi olmasın.''Orgeneral
    Başbuğ, Diyarbakır'ın Lice ilçesinde yaşanan olayla ilgili daha
    aydınlatıcı bilgilerin zamanı geldiğinde kendilerine ulaştıktan sonra
    kamuoyu ile paylaşacaklarını yineledi.''ERGENEKON SORUŞTURMA KAPSAMINDA BULUNAN 45 ADET SİLAHLAR TSK'NIN ENVANTERİNE DAHİL DEĞİLDİR''
    Genelkurmay
    Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının
    yürüttüğü soruşturma kapsamında bugüne kadar
    bulunan 45 adet silahın hiçbirisinin Türk Silahlı
    Kuvvetlerindeki (TSK) envantere ait olmadığını bildirdi.Orgeneral
    Başbuğ, Genelkurmay Karargahı'nda düzenlenen ''İletişim
    Toplantısı''nda yaptığı açıklamada, toplantı süresinin 90
    dakika olmasını planladığını, toplantıyı ağırlıklı olarak gazetecilerin
    sorularını alarak yürütmeyi
    düşündüğünü dile getirdi.''Dolayısıyla
    başlangıç olarak girişte çok büyük bir
    açıklama yapmayı düşünmüyorum. Ancak sorularınızı
    almadan evvel bir konunun üzerinde açıklama yapma ihtiyacı
    duyuyorum'' diyen Orgeneral Başbuğ, sözlerini şöyle
    sürdürdü:''Bu konu
    da; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
    yürütülmekte olan soruşturma kapsamında bulunan
    mühimmat ve silahlarla ilgili konu ki bulunan mühimmat ve
    silahlarla ilgili gerek kamuoyumuzun gerekse medyamızın haklı olarak
    bilgiye ihtiyacı var. Bazı konuların cevaplandırılmasına ihtiyacı var
    ki bu istek, talep, haklı bir istektir. Konuyu
    doğru temele oturtabilmemiz ve sağlıklı değerlendirmeler yapabilmemiz
    için ilk önce silahla mühimmat arasındaki farkı ortaya
    koymamız lazım. Belki diyebilirsiniz ki 'ne fark eder? Nasılsa etki
    aynı etki olmuyor mu?' Evet, bir bölümü ile doğru. Bu
    farkı anlamazsak bazı olayları sağlıklı olarak değerlendirmemiz zor.
    Silahı herhalde size tanımlamaya gerek yok, silahın ne olduğunu herkes
    iyi biliyor. Silah, tabanca, tüfek, top, havan gibi şeyler. Burada
    silahın önemli olan noktası şu; Her silahın üzerinde mutlaka
    o silaha ait stok numarası var. Aynı numaraya ait iki tane silah olmaz.
    Her silahın üzerinde o silaha ait stok numarası vardır. Birinci
    önemli olan nokta bu. İkinci önemli olan nokta; Silah, askeri
    malzeme olarak sarf malzemesi değildir. Silah, envantere girdikten
    sonra çıkıncaya kadar uzun süre kullanılan bir malzemedir. İstanbul
    Cumhuriyet Başsavcılığının bugüne kadar yürütmüş
    olduğu soruşturma kapsamında bulunan silahlar nelerdir? Bunun
    içine tabanca, tüfek ve av tüfeği giriyor, silah
    kavramının, 45 adet. 45 adet şu anda bu soruşturma kapsamında bulunan
    silah var. Silah kavramını ortaya
    koyduktan sonra birinci önemli olan noktaya açıklıyorum; Bu
    bizim için çok önemli; Soruşturma kapsamında
    bugüne kadar bulunan 45 adet silahın hiçbirisi TSK'daki
    envantere dahil değildir, ait değildir. Bu bizim için çok
    önemli. Elbette kamuoyumuz, medyamız bu kavramları bilmediği
    için... Silahlar bulundu, doğru, 45 silah bulundu, ancak bu
    silahların üzerinde numarası var, yakalanan silahların
    hiçbirisi TSK'ya ait, envanterinde bulunan silah değildir. Bunu
    özellikle net olarak açıklıyoruz ve bunun doğru
    anlaşılmasını özellikle istirham ediyorum. Kime aittir? Ayrı bir
    konu. TSK'ya ait değil. Bazıları, ki bir subayımızın üzerinde
    bulunan silahlar, kendi şahsi silahları, yani kayıtlı silahlar. Ha
    diğer silahlar nerelerden gelmiştir? Onu bütün konu yargıya
    intikal ettiği için tabi ki bunu kaynağı nereden gelmiştir,
    nereden satın alınmıştır yargı sonucunda çıkacak ama bizim
    konumuz değil o, elbette bizi de bir parça ilgilendiriyor. Bizim
    için önemli olan; bu silahların TSK'nın malı olup olmadığı,
    benim envanterimde olup olmadığı. Çünkü bunun bir
    noktada kendi envanterinizde, kendi malınız olması demek TSK'den
    çalınma anlamına gelir ki hanımefendiler de var burada onları
    ayrı tutarsak, hepiniz silahlı kuvvetlerde görev yaptınız. Silah,
    ordunun namusudur. Silah, bizim için çok önemlidir.
    Bunu bir kere net olarak sizlere ifade etmek isterim.'
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Ergenekon silahları TSK'ya ait değil Empty Geri: Ergenekon silahları TSK'ya ait değil

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 6:13 pm

    Ergenekon silahları TSK'ya ait değil Basbug1''MÜHİMMAT, BİR KERE KULLANILIR''
    Yorumlarda
    özellikle silah kavramıyla, silahlı kuvvetler arasında bağlantı
    kurulmaya çalışıldığını, bunun kesinlikle doğru olmadığını
    belirten Orgeneral Başbuğ, ikinci konunun mühimmat olduğunu ifade
    etti.Çok çeşitli
    mühimmat olduğunu belirten Orgeneral Başbuğ, ''Özellikle
    bulunan mühimmatlarda önem arz eden lav, önemlidir,
    mühimmattır. Bulunan mühimmat kapsamında el bombası var,
    mühimmattır. Tüfek bombaları ve diğerleri. Mühimmat ne
    demektir? Önce onu anlamamız lazım. Mühimmat, bir kere
    kullanılır, ikinci kullanma olanağınız yok. Mühimmatı bir sefer
    kullanırsınız, biter. Dolasıyla mühimmat sarf malzemesidir'' dedi.
    Orgeneral Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü:''Belki
    işin en zor noktalarından bir tanesi bu; Her mühimmatın
    üzerinde sadece kafile numarası var. Her mühimmatın,
    silahlarda olduğu gibi özel numarası yok, kafile numarası var.
    Kafile numarası demek, örnek; Silahlı Kuvvetler diyor ki '6 bin
    tane bana lav üret Makine Kimya Endüstrisi'. 6 bin lavı
    üretiyor ve ürettiği 6 bin lava aynı numarayı vuruyor. Bu
    önemli. Niçin önemli? Çünkü bulunan
    mühimmatın nereden çıktığını bulabilmemiz bizim için
    hayati öneme haiz. Ama mevcut sistemde kafile numarası sistemi
    olduğu için şu an bazı zorluklarımız var. Elbette bunlarla
    ilgili tedbirler aldık.''Basın
    mensuplarına boş bir lav mühimmatı gösteren Orgeneral Başbuğ,
    ''Önemli olan bu, lavı mühimmat olarak kabul ediyoruz. Kavram
    önemli bizim için. Bu bir kere kullanılır, ikinci kullanma
    olanağınız yok. İki, sarf belgesini yazdığınız, imzaladığınız zaman bu
    kayıttan düşer. Bir de adetler tabi binlerce ve üzerinde
    sadece kafile numarası var'' dedi.Orgeneral
    Başbuğ'un basın mensuplarına ''korkmayın, bu boş lav'' demesi salonda
    gülüşmelere yol açtı. Orgeneral Başbuğ, şunları
    söyledi:''Kullanılmış lav, boş
    lav. Yani bu içindeki roket ateşlenmiş ve geride kalan
    alüminyum parça. Ha bu ne işe yarar? Belki eğitimlerde
    birliklerde kullanırsınız, onun dışında hiç bir işe yaramaz,
    çöpe atılır. Buna bir roket koyarak bunu ikinci defa
    kullanma olanağınız yok. Etkili mi? Etkili. Bu mühimmatı 200 metre
    mesafede kullanırsanız yaklaşık 30 santim zırhı deler. Etkili. Şimdi bu
    boş lav. Şimdi yeri gelmişken bir şeyi sizlerle paylaşmak isterim. Boş
    lavı ne yaparsınız? Ya eğitimde kullarsınız veya atılır imha edilir,
    yakılır genellikle. Şimdi Beykoz Poyrazköy'de kazılar yapıldı.
    Beykoz Payrozköy'de yapılan kazıların bir tanesinde beş tane boş
    lav paketlenmiş olarak kazıda bulundu, gömülmüş. Şimdi
    yani bu boş lavın kullanma olanağı yok, kullanamazsınız. Ben de bu
    soruyu soruyorum; Acaba bunu yapanlar, gömenler kim? İddiaları
    bilemiyorum, elbette yargıya gitmiş bir olaydır. Bu beş tane boş lavı
    niye gömdüler? Ben bunu anlamakta zorluk çekiyorum.
    Raporda da beş tane lavın boş olduğu belli, kullanılmış. Şimdi benim
    bunu sormaya hakkım var mı? Var. Ben soruyorum ama kesinlikle herhangi
    bir şeyim yok, ben sadece merak için soruyorum; Beş tane boş lav
    hiç bir işe yaramaz, niçin paketlenip, kim yaptı onu da
    bilemem, yargı çıkartacak, istiyoruz ki çıkartsın, onda
    hiç tereddütümüz yok. Peki nasıl oldu bu iş?''''TSK'NIN ÜLKE SATHINDA, HİÇBİR YERDE GÖMÜLÜ SİLAH VE MÜHİMMATI YOKTUR''
    Genelkurmay
    Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, ''TSK'nın ülke sathında,
    hiçbir yerde gömülü silah ve mühimmatı
    yoktur'' dedi.Başbuğ, Genelkurmay
    Karargahı'nda düzenlediği ''İletişim Toplantısı''nda,
    ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında kazı yapılan Beykoz
    Poyraztepe'deki araziyle ilgili bilgi vermek istediğini söyledi.POYRAZKÖY'DEKİ ARAZİYE İSTEYEN İSTEDİĞİNİ YAPABİLİR
    Arazinin,
    Milli Savunma Bakanlığına ait bir arazi olmadığını vurgulayan Orgeneral
    Başbuğ, ''Nedir peki? Bir vakfa ait olan bir arazi. Arazinin
    statüsü nedir? Statüsü, ikinci derecede kara askeri
    yasak bölgedir. Arazinin sahibi Milli Savunma Bakanlığı değildir.
    İkinci derece kara askeri yasak bölgelere, sadece yabancılar
    giremez. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı herkes girer. Hatta
    vatandaşlar gerekli izinleri alırlarsa burada bina da yapar, oturur,
    faaliyet de yapar'' diye konuştu.Arazi
    konusundaki bilgilerin, biraz karıştığını ifade eden Orgeneral Başbuğ,
    ''(Kimse giremiyormuş) falan gibi... Oraya herkes girebilir. Buna,
    Bakanlar Kurulu kararı ile kısıtlama konulabiliyor. Ama burayla ilgili
    Bakanlar Kurulu'nun herhangi bir kısıtlama kararı yok'' dedi.MKE ÜRETTİĞİ MÜHİMMATIN HEPSİNİ TSK'YA VERMİYOR
    Kazılarda
    ele geçirilen mühimmat konusuna da değinen Orgeneral
    Başbuğ, mühimmatların üzerlerinde sadece ''kafile numarası''
    bulunduğuna dikkati çekti. Orgeneral Başbuğ, şöyle devam
    eti:''Mesela bir örnek vereyim,
    bir taarruz el bombasından 6 bin 380 tane üretilmiş. Hepsinde aynı
    numara var. Bunlar çeşitli birliklere dağıtılmış. Yine bir lav
    üretilmiş, 4 bin 500 tane. Rakamsal olarak on binlere yaklaşıyor.
    Önemli olan diğer bir husus, MKE tarafından üretilen
    mühimmatın hepsi TSK'nin envanterine girmiyor. TSK'nın ihtiyacı
    değil. Nereye gidiyor? Bazıları Emniyet Genel
    Müdürlüğünün ihtiyaçlarını karşılamak
    için onlara da devrediliyor. El bombası, lav, hafif silah
    mühimmatı, tahrip kalıpları, tüfek bombası, aydınlatma
    fişeği, tahrip kalıpları, bubi tuzakları... Sadece TSK'nin envanterine
    giren mühimmat değil. Burada sakın yanlış bir yorum yapılmasın,
    ben bulunan malzeme şuradandır, buradandın imasını yapmak istemiyorum.
    Sadece, mühimmat ile ilgili konunu karmaşıklığını belirlemek
    istiyorum. 1988 yılında 3 bin 300 tane savunma el bombası
    üretilmiş. Bunun 3 bin tanesi Emniyet Genel
    Müdürlüğüne verilmiş, 300'ü de TSK'nın
    envanterine girmiş ve bu el bombalarından bir kısmı da bu bulunan
    mühimmatın içinde. Tekrar altını çiziyorum yanlış
    bir anlama olmasın. Konu basit değil.''''MÜHİMMAT TSK'YA AİT DEĞİL''
    Orgeneral
    Başbuğ, kamuoyunda yanlış bilinen bir başka konuya daha açıklık
    getirmek istediğini belirterek, ''Deniliyor ki, 'Bulunan
    mühimmatın bir kısmı, TSK'nın Özel Kuvvetler Komutanlığı'na
    ait gömülü mühimmat olabilir'... Bunun net olarak
    cevabını veriyorum; 1986 yılına kadar TSK'nın özellikle Özel
    Kuvvetler Komutanlığımızı ait Türkiye sathında
    gömülü silah ve mühimmatı vardır. 1986 yılında
    alınan o karar çerçevesinde silah ve mühimmatın
    tümünün toplatılarak depolara alınması emri verildi ve
    bu işlem 1998 yılında tamamlandı. Bu şu demektir, TSK'nın ülke
    sathında hiçbir yerde gömülü silah ve
    mühimmatı yoktur'' diye konuştu.Mühimmatın
    kontrolü konusunda bazı sorunların olduğunun anlaşıldığını anlatan
    Orgeneral Başbuğ, mühimmata ilişkin sistemi tüm boyutlarıyla
    kontrol ederek, daha sağlıklı kontrol edilebilir sisteme sokmanın
    görevleri olduğunu söyledi. Orgeneral Başbuğ,
    ''Çünkü en çok zarar gören biziz.
    Neticede, bir şey olduğu zaman hemen ilişki kurulmaya
    çalışıyor'' dedi.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Ergenekon silahları TSK'ya ait değil Empty Geri: Ergenekon silahları TSK'ya ait değil

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 6:14 pm

    ''EL BOMBALARA VE LAVLARA ÖZEL STOK NUMARASI VERİLMESİ İŞLEMİ BAŞLADI''
    Bu
    konuda geçen yıldan itibaren mesafeler aldıklarını ve bazı
    faaliyetlere başladıklarını belirten Orgeneral Başbuğ, şu bilgileri
    verdi:''El bombaları ve
    özellikle lav önemli mühimmat. Bizim mutlaka her el
    bombası ve her lava özel stok numarası vermemiz lazım. Ama
    vereceğimiz bu numaranın silenmemesi lazım. Silindiği zaman da mutlaka
    o numarayı görmemiz lazım. Bu sistem kurulursa, bir yerde hata
    olmuşsa, o hatalıyı bulmamız çok kolay. Yeni üretilenlerden
    başlamak üzere el bombalara ve lavlara özel stok numarası
    verilmesi işlemi başladı. Görülmeyen, bulanamayan yerlere
    yapılmaya başlandı. Bulsalar dahi silme olanağı olmayacak. Bunu
    başladık. Envanterde olanlara kısa zamanda yapmak kolay mı? Tüm
    sitemimizi ve imkan kabiliyetlerimizi zorluyoruz. Bu bizim için
    önemli. Kafile numarası sistemi değişmiştir. El bombaları ve
    lavlar için. Bunu da mümkün olan en kısa zamanda
    tamamlamayı hedefledik. Tabii ki zaman alacak. Çünkü
    bahsedilen mühimmat on binler, yüz binlerle ifade ediliyor. Örneğin,
    herhangi bir yerde mühimmat ve silah bulunduğu zaman,
    özellikle mühimmat boyutu çok önemli. Ankara'da
    kuvvet komutanlıklarında, o kafile mühimmat hangi birliklerdeyse
    nokta denetleyicisi gönderiyoruz. Bunu yapıyoruz. Ayrıca, her
    olaydan sonra birliklerden resmi rapor alıyoruz. Mühimmatınız
    tamam mı, eksik mi? Bu iki sistemi yaklaşık 1 yıldır
    çalıştırıyoruz. Birliklerden alınan raporlar ve ani denetleme
    sonuçlarına göre birliklerden alınan resmi raporlarda bizim
    kayıtlarımıza göre mühimmat eksiğimiz
    gözükmüyor. Gözükmüyor. Bu mühimmat
    o zaman nereden geldi? Nereden geldi sorusu, kaynaklardan birisi
    gerçekten Irak. Maalesef her açıdan bize problem olan bir
    yer. 4-5 sene evvelki Irak'a gittiğinizde sokakta neredeyse
    Doçka uçak savar parayı verip çantasına koyup
    getirirdiniz. El bombası Kaleşnikov, lav... Diğer kaynak, iç
    güvenlik harekatında kontrol zorluklarımız var. Bunları da
    gizleyemem. Operasyona çıkan bir birliğin operasyondan sonraki
    üzerindeki mühimmatı tam kontrol etmemiz güç.
    Birliklerden yapıyoruz atışlardan sonra kovanlar sayılıyor. Bu,
    operasyonda olmaz. Ama bu zorlukları mazeret olarak söylemiyorum.
    Bunları daha sağlıklı bir siteme bağlamak zorundayız.''Bu
    sorunu kontrol altına almak için mühimmat sarf belgelerini
    daha üst komutanlar tarafından onaylanma zorunluluğunu
    getirdiklerini anlatan Orgeneral Başbuğ, bu uygulamanın ''kontrol daha
    güçlü olsun'' diye getirildiğini vurguladı. Orgeneral
    Başbuğ, ''Bu güvensizlik değil. Maalesef, son senelerde kesildi.
    Eksiden bir komanda tugayında görev yapan bir er, çavuş
    bunu simge olarak görüyordu. Operasyonda el bombasını
    saklıyor, terhis olduğu zaman gidip köyde gösteriyor, bu 'el
    bombası' diye getiriyordu. Böyle sorunlar yaşandı. Ama bunlar
    şimdi çok alt sevilere çekildi'' diye konuştu.''İSMİ GEÇENLERLE İLGİLİ DERHAL ASKERİ YARGI SİSTEMİ ÇALIŞIYOR''
    Orgeneral
    Başbuğ, bulunan silah ve mühimmat konusu olduğu anda, konuda ismi
    geçenlerle ilgili derhal askeri yargı sistemini
    çalıştırdıklarını bildirdi. Askeri
    savcıların hemen olayla ilgili soruşturmasını açtığını belirten
    Başbuğ, ''Şu ana kadar bu konuda askeri soruşturma açılmayan
    hiçbir konu yoktur. Örnek vermem gerekirse bir yarbaya ait
    silah ve mühimmat bulunma iddiası vardır. Mahkeme bunu
    netleştirecek. O yarbayla ilgili hemen Genelkurmay Askeri Savcılığı
    tarafından soruşturma açılmıştır. Hazırlık soruşturması
    sonuçlanmak üzeridir. Poyraztepe'de bulunan malzemelere
    ilişkin adı geçen kişilerle ilgili Kuzey Deniz Saha Komutanlığı
    Savcılığı soruşturmayı açmıştır o gün'' diye konuştu. POYRAZKÖY'DE BULUNAN MÜHİMMAT TÜRK KAMUOYUNU RAHATSIZ ETMEKTEDİR, BİZİ DE RAHATSIZ ETMEKTEDİR
    Genelkurmay
    Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Poyrazköy'de bulunan
    mühimmatlarla ilgili konunun Türk kamuoyunu ve Türk
    Silahlı Kuvvetlerini rahatsız ettiğini belirterek, Türk Silahlı
    Kuvvetlerinin üzerine düşen görevi yaptığını ve bu
    konuda en ufak tereddütleri bulunmadığını bildirdi.Orgeneral Başbuğ, Genelkurmay Karargahı'nda düzenlediği ''İletişim Toplantısı''nda, gazetecilerin sorularını yanıtladı.Poyrazköy'de
    bulunan mühimmatı kimlerin ne amaçla yapmış olduğu
    sorusunun muhatabı kendisi olmadığını ifade eden Orgeneral Başbuğ,
    konunun yargı aşamasında olduğu için bu soruların muhatabının da
    yargı olduğunu söyledi.Yargının
    kendisine gelen konuları, mümkün olduğu kadar kısa
    sürede sonuçlandıracağına inandığını belirten Orgeneral
    Başbuğ, şöyle konuştu:''Hepimize
    düşün görev, sabırla bunu beklemektir. Kim yaptı, neden
    yaptı? Bu bizim işimiz değil. Silah ve mühimmatla ilgili olarak bu
    safhada açıklanabilecek bilgiler bunlardır. Konu, Türk
    kamuoyunu rahatsız etmektedir, bizi de rahatsız etmektedir.
    Üzerimize düşeni Türk Silahlı Kuvvetleri olarak
    yapıyoruz. Zamanında yapılması gerekenlerin alındığını sizlerle
    paylaştım. Bu konuda en ufak tereddütümüz yoktur.
    Mühimmatın kontrol için bazı düzenlemeler alınma
    ihtiyacı var, bu ortada. Bir yıldır bunun üzerinde ciddi şekilde
    duruyoruz. Bazılarında mesafe aldık. Belki daha yapabileceklerimiz de
    ileride çıkabilir. Bu önemli bir konu, öneminin idraki
    içerisindeyiz. Bu safhada sizlere aktaracağım bunlar.''POYRAZKÖY'DE BULUNAN MÜHİMMAT TSK'NIN ENVANTERİNDE YOK
    Bir
    gazetecinin, ''Poyrazköy'deki kazılarda bulunan el bombalarının
    kafile numaralarını taşıyan benzeri mühimmat Emniyet Genel
    Müdürlüğüne verilmiş olabilir mi?'' şeklindeki
    sorusu üzerine de Orgeneral Başbuğ, Poyrazköy ile ilgili
    olarak ilk raporların geldiğini, tam incelemediğini söyledi.
    Orgeneral Başbuğ, ''Bulunan mühimmatla ilgili net
    dökümler yok. Cinsler belli ama kim nerededir, hangileridir
    bilinmiyor. Bildiğim bir şey var, dolu bulunan 29 veya 25 tane lav var.
    Bu lavlardan kafile numarası, stok numarası olanlardan biri SAT
    komutanlığının envanterinde yok. MKE lav silahını sadece Türkiye
    için üretilmiyor, yabancı ülkelere de satıyor. Bu
    bilgileri herhangi bir istihbarat noktasına getirme amacıyla
    söylemiyorum. Bunu ortaya çıkartmamız zaten zor. Benim bu
    bilgiyi vermekteki amacım, olayın karmaşıklığını aktarabilmek. Her lav
    silahının üzerine stok numarasını vurduğumuz zaman bu sorun
    ortadan kalkacak'' dedi.Orgeneral
    Başbuğ, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ''Ergenekon'' davasına ''genel
    bakışının nasıl olduğunun'' sorulması üzerine de davanın özel
    isimle anılmasının yanlış olduğunu ve ilgili mahkemenin ''davanın
    özel izinle anılmaması yönünde kararı'' bulunduğunu
    söyledi. Başbuğ, ''Hukuk devleti miyiz? Saygı göstereceğiz.
    İşimize geldiği zaman evet, işimize gelmediği zaman hayır. Bu noktanın
    altını çizmek isterim. Özel isimle bir davanın anılması
    doğru değil. Mahkeme kararı da olduğuna göre, buna hepimizin saygı
    göstermesi lazım'' diye konuştu.Orgeneral
    Başbuğ, 14 Nisan 2009'ta Harp Akademilerinde yaptığı konuşmada,
    ''Türk Silahlı Kuvvetleri olarak demokratik rejime bağlıyız ve
    saygılıyız. Bunda en ufak tereddüt olmamalı. Demokrasinin elbete
    en vazgeçilmez temel noktalarından bir tanesi yargı bağımsızlığı
    ve hukukun üstünlüğüdür'' ifadesini
    kullandığını anımsatarak, anayasal düzen ve hukuk düzenini
    her ülke için çok önemli olduğunu vurguladı.Bir
    ülkede anayasal ve hukuk düzeninde zafiyet varsa o
    ülkenin zor bir noktada bulunduğunu ifade eden Orgeneral Başbuğ,
    herkesin mevcut yargı sistemine ve hukuk düzenine zarar verecek
    davranışlardan kesinlikle kaçınması gerektiğini kaydetti.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Ergenekon silahları TSK'ya ait değil Empty Geri: Ergenekon silahları TSK'ya ait değil

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 6:14 pm

    BEDELLİ ASKERLİĞİ BU ŞARTLARDA HALKA ANLATAMAYIZ ''MEDYA OLARAK KENDİNİZİ LÜTFEN SORGULAYIN''
    Türk
    Silahlı Kuvvetleri olarak yargıya ve hukuk sürecine dikkatli
    olmaya, dikkatli hareket etmeye azami şekilde dikkat ediyoruz'' diyen
    Orgeneral Başbuğ, şunları kaydetti:''Bu
    kapsamda Türk Silahlı Kuvvetleri olarak her zaman hukuka sonuna
    kadar güvenilmesi düşüncesindeyiz. Hukuka, hukuk
    sistemimize, yargıya sonuna kadar güvenmek zorundayız. Başka
    alternatifi yok. Bu herkes için geçerli. Bazı
    konularla ilgili bu konulardaki düşüncelerimizi paylaşmak
    isterim. Sizlerle paylaşacağım düşünceler tamamen bu
    süreçte Silahlı Kuvvetleri kurum olarak ilgilendiren
    konular. Bazı konularda emekli ve muvazzaf personelimizi kişisel bazda
    ilgilendiriyor. Söyleyeceklerim yeni bir şey değil. Biz,
    'mahkemeler kesin karar verinceye kadar herkes suçsuzdur.' Bu
    uluslararası bir hukuk kuralıdır. Bunu da ilk defa biz gündeme
    getirdik. Bu yürütülen soruşturma kapsamında, masumiyet
    karinesine tam uyuluyor mu? Cevap vermeyeceğim. Temel prensip, siz
    kesin karara ulaşmadan, iddialar üzerine. Yargı süreci devam
    ediyor, bekleyeceğiz, sabredeceğiz. Baştan itibaren kişileri
    suçlu ilan etmeye kimsenin hakkı yok. Kişilerin kişisel
    haklarını da zedeliyoruz. Yarın o kişiler, temenni ederiz beraat
    ederlerse bu kişilere verilen kişisel zararları kim kapatacak. Burada
    medyaya çok önemli görev düştüğü
    ortada. Medya bu konuda sağlıklı hareket etse, bu sorun ortada olmaz.
    Medya olarak siz de kendinizi lütfen sorgulayın.''Orgeneral
    Başbuğ, ''soruşturmanın gizliliği'' ilkesinin Türkiye'de
    gerçekten var olup olmadığının diğer bir tartışma konusu
    olduğunu, soruşturma ve yargılama yapılırken kurumların saygınlığına ve
    güvenliğine de zarar verilmemesi gerektiğini söyledi.6-7 DAKİKALIK GÖRÜNTÜ 10 KEZ GÖSTERİLDİ
    Ergenekon silahları TSK'ya ait değil BasbugaPoyrazköy'de
    bulunan mühimmat ve silahların bir televizyon kanalında 50 dakika
    gösterildiğini, 6-7 dakikalık aynı görüntü bandının
    10 sefer gösterildiğini belirten Orgeneral Başbuğ, ''Haberle bir
    SAT ilişkisi ve bir kişiyle ilişki kuruluyor. Bu bir haber midir?
    Haberdir, kamuoyuna verilmelidir. Ama bunun 50 dakika, defalarca
    verilmesinin amacı nedir? Bu kurumlara zarar vermiyor mu? 50 dakika bu
    kazıların gösterilmesi acaba gerçekten bir habercilik
    midir? Yoksa kamuoyuna korku, karamsarlık vermek midir? Medyamızın
    haber vermekle bir taraftan kamuoyuna karamsarlık veriyor muyuz?
    Sorgulanmalı'' diye konuştu.Orgeneral
    Başbuğ, bir gazetenin, bir itirafçının konuşmalarını 5 gün
    yayımladığını da anımsatarak bunun da gerçekten habercilik olup
    olmadığını sordu. Haberlerle kurumsal bağ ilişkisi kurulmaya
    çalışıldığını ve bunun da Türk Silahlı Kuvvetlerini
    rahatsız ettiğini ifade eden Orgeneral Başbuğ, haberlerin veriliş
    şekli, süresi ve kamuoyunda yaratacağı etkinin de göz
    önüne alınması gerektiğini söyledi.BAZI KONULARIN GİZLİ TANIK VE İTİRAFÇILARA DAYANDIRILMASI DÜŞÜNDÜRÜCÜ
    Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ, konuşmasını şöyle sürdürdü:''Türkiye
    artık her sabah kalktığı zaman, acaba kimin ses bandıyla karşılaşacağız
    dediği bir ortama geldi. Ses bantları legal, kanuni yollarla mı olmuş?
    Hayır. O ses bantları gerçekten doğru mu? Hayır, bir kısmı belki
    doğru, bir kısmı belki ilave edilmiş. Bununla nereye gideceğiz. Bu da
    bizi çok rahatsız ediyor. İddianamelere bakıyoruz. İddianamede
    yer alan öyle konular var ki. Ben bir tanesini örnek
    vereceğim. Silahlı Kuvvetleri ilgilendirdiği için. İkinci
    iddianamede 1993 yılında Bingöl'de meydana gelen olayla ilgili bir
    gizli tanığın ifadesi var. Gizli tanık kimdir, ne kadar güvenilir.
    Bunun beyanı iddianamede yer almış. Alabilir. Ama şunu sormak bizim
    hakkımız, bu gizli tanığın vermiş olduğu ifadeyi siz o iddianamede
    geçen kişilerle bağ kurmanız lazım. Olay var, iddianamede
    suçlanan kişilerle olayın organik ilişkisi yok. O zaman
    niçin koydunuz? Sormaya hakkımız yok mu? Sadece gizli tanık, onu
    destekleyen delil de yok. Neticede bir şey konmuşsa iddianameye, o
    iddianame kapasında ismi geçen kişilerle, olaylarla onların bir
    ilişkisi olmalı ki bir anlam ifade etsin. Bu çok sık
    karşılaştığımız durum. İddianamelere
    baktığımız zaman, bazı olayların sadece gizli tanık ve
    itirafçılara dayandığını görüyoruz. Gizli tanık artı
    itirafçılar. Bütün yan dosyaları incelemedik. Ama
    sadece, özellikle bazı konuların gizli tanık ve
    itirafçılara dayanmış olması da insanı bir noktada
    düşünme noktasına sürüklüyor. Bu hukuki
    süreç içerisinde genel olarak ifade edeceklerim
    bunlar. Yargı süreci devam etmektedir. Silahlı Kuvvetler olarak
    bizlerde bu süreci sabırla takip edeceğiz, yargı sürecine
    saygılıyız. Elbette sonuçlarını hep beraber yaşayacağız.''''TSK
    OLARAK BİZ DEMOKRASİYE, DEMOKRATİK REJİME, HUKUK DEVLETİNE BAĞLIYIZ VE
    SAYGILIYIZ. DOLAYISIYLA TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİN BÜNYESİNDE
    FARKLI DÜŞÜNCEDE OLAN KİMSE BARINAMAZ, BUNA MÜSAADE
    ETMEYİZ''
    Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ,
    ''Türk Silahlı Kuvvetleri olarak biz demokrasiye, demokratik
    rejime, hukuk devletine bağlıyız ve saygılıyız. Dolayısıyla Türk
    Silahlı Kuvvetlerinin bünyesinde farklı düşüncede olan
    kimse barınamaz, buna müsaade etmeyiz'' dedi. Başbuğ, Genelkurmay Karargahı'nda düzenlediği ''İletişim Toplantısı''nda, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir
    gazetecinin ''İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yürütmekte
    olduğu soruşturma''yla ilgili olarak ''KKTC'ye kadar yayılmasını nasıl
    değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna ''Onu da Kıbrıs'taki yetkililer
    değerlendirir, bizim zaten Türkiye ile ilgili yeterli konumuz
    var'' karşılığını verdi. Orgeneral
    Başbuğ, emekli generallerin de Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK)
    bir mensubu olduğu hatırlatılarak, '' Sayın Özkök'ün de
    ifadesi alındı. Daha önceden bunun sizde bilgisi var mıydı?''
    sorusu üzerine şunları söyledi:''İkinci
    iddianameyi eğer incelediyseniz, ikinci iddianamede bu söz konusu
    konunun tefrik edildiğini görüyorsunuz. Yani savcı, 'ikinci
    iddianamenin içine almadım, bunu ayırdım' diyor. Şimdi ikinci
    iddianamede bu konu tefrik edilmiştir. Ancak İstanbul Cumhuriyet
    Başsavcılığının emekli Orgeneral Hilmi Özkök'ün tanık
    olarak ifadesine başvurma ihtiyacını duyduğu anlaşılıyor. Bu, İstanbul
    Cumhuriyet Başsavcılığının bu konuyla ilgili soruşturmaya devam etme
    niyetinde olduğunu gösteriyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bu
    soruşturma neticesinde hangi sonuca gelir bunu şu anda ne
    yorumlayabilirim ne tahmin edebilirim. Ancak bu, ifade alınmasıyla bu
    soruşturma sürecinin devam edeceği anlamı geliyor. Tabii hepimize
    burada düşen görev, bu soruşturmanın sonucu beklemektir.
    Sayın komutanımız, benim de komutanımdır, bu konuyla ilgili kendisi de
    ifade ettiler bizden hukuki boyutuyla adli müşavirliğimizden bilgi
    talep ettiler. Hukuk çerçevesiyle ki elbette bizim adli
    müşavirliğimizin bu konularda danışmanlık vermesi de gayet
    doğaldır komutanımıza. Bu danışmanlık, hukuk bazında danışmanlık,
    görevimizi yerine getirdik.''
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Ergenekon silahları TSK'ya ait değil Empty Geri: Ergenekon silahları TSK'ya ait değil

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 6:15 pm

    ''DEMOKRATİK REJİME VE HUKUK DEVLETİNE BAĞLIYIZ''
    Oramiral
    Özden Örnek'e ait olduğu iddia edilen günlüklerle
    ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı'nın bu konuda bir inceleme yapıp
    yapmadığı, ''darbe iddialarının'' Genelkurmay Askeri Savcılığının
    yetkileri çerçevesinde bir değerlendirmeye alınıp
    alınmadığı, ordu içinde ayrı bir çalışma olup olmadığına
    ilişkin sorular üzerine Özkök, şunları
    söyledi: ''Türk
    Silahlı Kuvvetleri olarak biz demokrasiye bağlıyız ve saygılıyız.
    dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bünyesinde mevcut
    demokratik rejime aykırı faaliyette bulunan kimse bulunamaz, barınamaz.
    Türk Silahlı Kuvvetleri olarak biz demokrasiye, demokratik rejime,
    hukuk devletine bağlıyız ve saygılıyız. Dolayısıyla Türk Silahlı
    Kuvvetlerinin bünyesinde farklı düşüncede olan kimse
    barınamaz, buna müsaade etmeyiz, böyle bir durum söz
    konusu değil. Dolayısıyla bu konulara ilişkin olarak şu anda Türk
    Silahlı Kuvvetlerinin kendi bünyesinde böyle bir sorun
    yoktur. Ve bu soruna yönelik herhangi bir araştırma inceleme
    ihtiyacı da yoktur.'' 12
    Nisan 2007 tarihinde dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar
    Büyükanıt'a da Oramiral Özden Örnek'e ait olduğu
    iddia edilen günlüklerle ilgili soru sorulduğunu belirterek,
    Büyükanıt'ın bu soruya ''Genelkurmay Başkanlığı'nın elinde bu
    konuyla ilgili hiçbir belge yoktur'' yanıtını verdiğini
    hatırlatan Orgeneral Başbuğ, ''Ben de aynı cümleyi bugün yani
    29 Nisan 2009 günü aynen tekrarlıyorum. Genelkurmay
    Başkanlığı'nın elinde bu konuyla ilgili bir belge yoktur'' diye
    konuştu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın konuyla ilgili
    soruşturmaya devam ettiğini belirten Orgeneral Başbuğ, bunun sonucunun
    beklenmesi gerektiğini ifade etti. Orgeneral
    Başbuğ, bir başka soruyu yanıtlarken de ''İstanbul Cumhuriyet
    Başsavcılığı'nın yürütmekte olduğu soruşturma''yla ilgili
    olarak sürecin kamuoyuna yansımasına ilişkin bazı tespit ve
    düşünceleri gerekli yerlerde ilgililerle paylaştıklarını
    söyledi. ''İstanbul
    Cumhuriyet Başsavcılığının yürütmekte olduğu soruşturma''ya
    konu olan örgütle PKK terör örgütü
    arasındaki ilişki iddialarına yönelik soru üzerine de
    Orgeneral Başbuğ, şunları kaydetti:''Bu,
    tamamen iddianamelerde genellikle gizli tanıkların ve
    itirafçıların konuşmalarına dayanılarak yapılan beyanlar
    şeklinde. Dolayısıyla o konu üzerinde benim yorum yapmam zor.
    Ancak yeri gelmişken ifade etmek isterim. 1993 yılında olan bir
    iç güvenlik harekatı tarzında olan bir olayı bu olayla
    nasıl bağlayacaksınız? Onu da ben şahsen anlamakta çok zorluk
    çekerim.''Orgeneral Başbuğ
    bir gazetecinin sorusunu sorarken ''topraktan silah fışkırıyor''
    ifadesini kullanması üzerine bu ifadeyi kullanmanın doğru
    olmadığını söyledi. Orgeneral Başbuğ, bunun kamuoyuna yanlış bir
    mesaj verebileceğini ve güzel bir tabir olmadığını vurguladı.
    ''Elbette bir yargı süreci var. Kamuoyu yargı sürecine
    güvenmeli, kamuoyu yargı süreciyle ilgili bilgilenmeli,
    hiç itirazımız yok'' diyen Başbuğ, ancak kamuoyunun korku ve
    karamsarlığa sevk edilmemesi gerektiğini
    bildirdi. ''ÖNEMLİ OLAN SÜRECİN YASALAR ÇERÇEVESİNDE YÜRÜTÜLMESİ''
    Orgeneral
    Başbuğ, gazetecilerin bu konuya ilişkin sorularının tamamlanmasının
    ardından bu kapsamda kendisinin ilave etmek istediği noktalar olduğunu
    ifade etti. Bu süreçle ilgili olarak yanlış yansıtılan konular bulunduğunu belirten Başbuğ, şöyle devam etti:''Bu
    süreçle ilgili olarak deniliyor ki 'bu soruşturma
    sürecine Silahlı Kuvvetler, Genelkurmay Başkanlığı destek
    veriyor', 'izin veriyor', 'bu soruşturma Genelkurmay Başkanlığının
    desteği arkasında ve izniyle oluyor'. Bir hukuk devletinde herhangi bir
    kurumun yürütülmekte olan bir yargı sürecine destek
    vermesini veya vermemesini düşünmek kadar ayıp bir şey
    yoktur. Biz hukuk devletindeyiz. Bir hukuk devletinde ne demek bir
    kurum bu hukuk sürecine destek verecek veya vermeyecek. Böyle
    şey olur mu? Ama bu maalesef söyleniyor. Ben de bunu burada
    sizinle paylaşma gereği duyuyorum. Önemli olan bu sürecin
    yasalar çerçevesinde yürütülüp
    yürütülmemesidir. Önemli olan bu süreç
    yasalar çerçevesinde yürütülüyor mu
    yürütülmüyor mu?'' Bu
    tür yorumlar yapılırken ilgili yasaların, yetki ve görev
    alanlarının kapsamının çok iyi bilinmesi gerektiğini vurgulayan
    Orgeneral Başbuğ, aksi halde yanlış yorumların yapılmasının
    kaçınılmaz olduğunu bildirdi. Orgeneral Başbuğ, şöyle
    konuştu:''Ceza Muhakemesi Kanunu'nun
    119. madde 5. fıkraya bakarsanız askeri mahallerde aramanın nasıl
    yapılacağı çok açık yazılı. Diyor ki madde 'Cumhuriyet
    savcılarının istem ve katılımıyla askeri makamlar tarafından yerine
    getirilir'. Açık, yasa bu, biz hukuk devletiyiz. Şimdi bunu
    kendi istikametlerine bazıları şöyle yorumluyorlar 'bu arama
    askerin müsaadesiyle izniyle yapıldı' Hayır, böyle bir şey
    söz konusu değil. Böyle bir maddeden siz böyle bir
    sonuç çıkaramazsınız. Madde çok açık. Kanun
    bu, biz yasalara uymak zorundayız. Nedir sistem? Savcılık Merkez
    Komutanlığına bilgi verir, merkez komutanlığı personeliyle gelinir ve
    arama neyse bu mahalde yapılır. Dolayısıyla yürütülmekte
    olan yargı sürecine, bu şekilde konuşmalar, değerlendirmeler bizi
    cidden rahatsız ediyor. Bunları bir hukuk devletinde konuşulmaması,
    ifade edilmemesi gereken kavramlar olarak değerlendiriyoruz.'BAŞBUĞ'DAN "GATAKULLİ"YE SERT TEPKİ
    Genelkurmay
    Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının
    yürüttüğü soruşturma kapsamında tutuklu bulunan
    emekli ve muvazzaf askerlerin İstanbul GATA Haydarpaşa Eğitim
    Hastanesine sevklerini kendilerinin yaptığı gibi bir hava yaratılmaya
    çalışıldığını belirterek, ''Yapılan herşey hukuk, kanun, mevzuat
    neyse ona göre yapılmaktadır. Bu konuyu bu kadar çirkin
    şekilde yalan ve iftiralara dayalı olarak gündeme getirmek
    ahlaksızlıktır'' dedi.Orgeneral
    Başbuğ, Genelkurmay Karargahı İnönü Salonu'nda
    düzenlediği İletişim Toplantısı'nda, İstanbul Haydarpaşa GATA
    Hastanesi ile ilgili haberlere değindi. Tutuklu statüsünde
    olan muvazzaf veya emekli askerlerin askeri hastanelere sevkinin mevcut
    mevzuat çerçevesinde ve Adalet Bakanlığının
    gözetiminde yapıldığını vurgulayan Başbuğ, ''Bu
    süreçle ilgili olarak bizim askeri makamlar olarak
    hiçbir ilgimiz, hiçbir dahlimiz yoktur'' dedi.Bu
    konuyla ilgili olarak Adalet Bakanı'nın da açıklamalarda
    bulunarak sevklerin mevcut mevzuata uygun olarak yapıldığını ifade
    ettiğini belirten Başbuğ, sözlerini şöyle
    sürdürdü:''Ama
    öyle bir kamuoyu yaratılmaya çalışılıyor ki sanki GATA
    İstanbul Askeri Hastanesi'ne sevkleri biz yapıyoruz. Cezaevinden biz
    alıyoruz kişileri... Bu yalan ve iftira. Açık
    söylüyorum, gerçekten yalan ve çirkin bir
    iftira. Bizim bu süreçle ilgili ne yetkimiz var ne de bu
    olayların içinde bulunan bir kurumuz.GATA
    Haydarpaşa Eğitim Hastanesine yapılan sevkler ve bu kişilere uygulanan
    tedaviler biliyorsunuz İstanbul Tabip Odası Başkanı tarafından tetkik
    edildi ve rapor da yayınladı. 'Gerek sevk konusunda gerekse hekimlik
    uygulamalarında bir sorun yoktur' denildi. Adalet Bakanlığı da bir
    tetkik yaptı.Siz kalkıp buna rağmen
    sistemli bir şekilde 'Bu kişiler hasta değil, GATA'ya usulsüz
    olarak sevkedildiler'... Hangi usulsüzlük? Adalet Bakanlığı
    gözetiminde oluyor. 'GATA'da yapılan tedaviler asılsız' Nereden
    biliyorsunuz? En çirkini, deniliyor ki 'Bazı tutuklu durumda
    olan kişilerin tahliyeleri asker kanalıyla yapıldı' Çok
    açık söylüyorum, GATA tarafından düzenlenen bir
    rapora istinaden bugün tutukluluktan tahliye durumuna geçen
    bir kişi bana söyleyin. Bu kadar olur mu? Bu kadar yazılıyor,
    çiziliyor. Özet
    olarak şunu ifade edebilirim: GATA İstanbul Haydarpaşa Hastanesinde
    yapılan herşey hukuk, kanun, mevzuat neyse ona göre yapılmaktadır.
    Bu konuyu bu kadar çirkin şekilde yalan ve iftiralara dayalı
    olarak gündeme getirmek ahlaksızlıktır.''''TCK'NIN 221. MADDESİNİN İKİNCİ FIKRASI ÖNEMLİ''
    Harp
    Akademilerinde yaptığı konuşma anımsatılarak, ''******'ün
    sözüne atfen 'Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye
    halkına Türk milleti denir' vurgunuza atıfla bu kavramın
    içine Kürt halkını nasıl oturtuyorsunuz? O Kürt
    halkının 29 Martta yerel seçimlerde ortaya koyduğu iradeyi, bir
    milletvekilinin tanımıyla 'Kürdistan sınırlarını çizdik'
    ifadesini üniter devlet yapısı ve terörle mücadele
    açısından nasıl yorumluyorsunuz?'' sorusu üzerine Başbuğ, o
    konuşmasında, ''Devlet, dağ kadrosunun örgütten ayrılmasını
    sağlayacak şekilde mevcut yasal düzenlemelerin daha iyi şekilde
    uygulanabilmesini sağlamak için bazı değişiklikler yapmalı''
    ifadesini kullandığını söyledi.TCK'nın
    221. maddesinin bu konuyla ilgili olduğunu söyleyen Başbuğ, bu
    maddenin ikinci fıkrasının önemli olduğunu vurguladı. Fıkrada,
    ''Örgüt üyesinin, örgütün faaliyeti
    çerçevesinde herhangi bir suça iştirak etmeksizin
    gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili
    makamlara bildirmesi halinde hakkında cezaya hükmolunmaz''
    hükmünün yer aldığını belirten Başbuğ, yine Ceza
    Muhakemeleri Kanununun 171. maddesinin de bu maddenin uygulanmasının
    nasıl olacağını ifade ettiğini anlattı.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Ergenekon silahları TSK'ya ait değil Empty Geri: Ergenekon silahları TSK'ya ait değil

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 29, 2009 6:15 pm

    ''TOPLUMA KAZANDIRMA MERKEZLERİ KURMAMIZ LAZIM''
    Başbuğ,
    TCK'nın 221. maddesinin ikinci fıkrası ile CMK'nın 171. maddenin daha
    etkin şekilde uygulanması halinde, özellikle ''dağdan
    çözülmelerde daha iyi sonuçlar alabileceğine
    inandıklarını'' kaydetti. 2005 yılından 2009'a kadar bu kapsamda 1038
    kişinin müracaat ettiğini, bunlardan 675'inin ceza almadığını
    anlatan Başbuğ, şöyle konuştu:''Burada
    önemli olan bu 221. madde yazılım olarak biraz da zor bir madde.
    Yani birkaç defa okusanız bile anlamakta zorlanıyorsunuz.
    Maddeyi değiştirelim demiyoruz öyle bir önerimiz yok. Bu
    madde daha iyi nasıl işleyebilir, daha anlaşılabilir tarzda
    çalışmalar yapıyoruz. Kitapçıklar haline getirmemiz
    lazım. Bunları her vesileyle sivil toplum örgütleri, barolar,
    aileler aracılığıyla yansıtmamız lazım. Bu
    kapsamda belki diğer bir ilave tedbir de düşünülebilir.
    Bunlardan bir tanesi de teslim olmayı biraz daha cazip kılmamız lazım,
    biraz daha psikolojik olarak güven hissi vermemiz lazım. Bundan
    evvelki yasayı hatırlarsanız 'Eve Dönüş Yasası' idi. Bu
    yasanın uygulanması esnasında o yasa kapsamında topluma kazandırma
    merkezleri kuruldu. Bu yasa
    kapsamında mesela herhalde alınması gereken tedbirlerden bir tanesi de
    mutlaka topluma kazandırma merkezlerini de kurmamız lazım. Bizim burada
    altını çizmek istediğimiz konu yasa aslında iyi yasa.
    Önemli olan bu yasanın etkin şekilde ve özellikle dağdaki
    teröriste daha cazip kılacak şekilde uygulanmasıdır. Bunun
    üzerinde çalışıyoruz, çalışılıyor.''Başbuğ,
    Harp Akademilerinde yaptığı konuşmada ******'ün
    sözlerine yaptığı atıf ile ilgili olarak da ''Benim yapmış olduğum
    konuşmadaki ******'ün sözüdür,
    ******'ün düşüncesidir. Türkiye
    Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.
    İlave edeceğim hiçbir şey yok'' diye konuştu.''BU SABAH 9 ŞEHİT VERMİŞ BİR KURUMUN BAŞINDAYIM BUNLARLA BİRARADA BULUNMAMIZ BEKLEMENİZ ŞIK DEĞİL''
    Bir
    gazetecinin, ''ABD Başkanı Barack Obama'nın ziyareti sırasında TBMM'de
    locadaki yerinizi almanız eleştirildi ya da bazı farklı yorumlar
    yapıldı. ABD Başkanı için komuta kademesi Meclis'e gitti ama
    başka zamanlarda gelinmiyor' diye. Bu konuya açıklık getirir
    misiniz?'' sorusuna Başbuğ, şu yanıtı verdi:''Biz
    Türk Silahlı Kuvvetleri olarak hiçbir zaman ne Türkiye
    Büyük Millet Meclisi'ni ne Türkiye'deki siyasi
    partilerimizi protesto etmek vesaire, böyle bir şeyimiz olmaz,
    böyle bir ne durumumuz olur, ne düşüncemiz olur. Ancak
    Meclis içinde yer alan bir grup, siyasi parti olarak
    gözüküyor. Bu siyasi parti, terör
    örgütüyle olan ilişkisini, terör
    örgütüne bakışını açıklığa kavuşturmadan bizim
    onlarla aynı ortamda olmamız söz konusu değil. Bu
    sabah 9 şehit veren bir kurumun komutanıyım. Onların da terör
    örgütüyle ilgili konuşmaları ortada, burada
    tekrarlamamıza da gerek yok. Orada keşke bir milletvekilinin
    konuşmasını burada ifade etmeseydiniz. Kendi partisinin başındaki
    başkan onu düzeltmeye kalktı. Zaten bir sorunumuz da o herşey
    ifade edilince olay daha karmaşık hale geliyor. Dolayısıyla bizim
    terör örgütüyle arasına mesafe koyamayan ve bunu da
    açıkça ifade edemeyen bir grupla aynı yerde bulunmamaya
    özen göstermemizi bütün Türk halkının
    anlayışla karşılayacağına yürekten inanıyorum. Ayrıca ben
    Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komutanıyım. İşte bu grup,
    parti, terör örgütüyle hala bir mesafe koyamıyor ve
    bugün bir terör örgütü 9 personelimizin canını
    aldı. Şimdi benden bunlarla birarada bulunmamı beklemeniz şık değil.
    Kimse de beklemesin.'' ''KİMSE BEDELLİ ASKERLİK BEKLEMESİN''
    Bedelli
    askerlik ile ilgili soru üzerine de Başbuğ, 1111 sayılı Askerlik
    Kanunu'nun 10. maddesine göre, bedelli askerliğin ''fazla
    yükümlü'' olması halinde uygulandığına işaret etti.
    Başbuğ, ''Eğer o sene askere giden yükümlü talebi,
    müracaat eden personel talebi bizim ihtiyacımızdan fazla olursa
    uygulanabilir'' dedi.2008'den
    itibaren Silahlı Kuvvetler'in asker ihtiyacını karşılama
    yüzdesinin düştüğünü bildiren Başbuğ, 2008
    yılında ihtiyaçlarının ancak 65,49'unun karşılanabildiğini ifade
    etti. ''Mevcutlarım
    düşüyor. Bu, görevlerin yürütülmesinde
    zorluklar yaratıyor'' diyen Başbuğ, şunları kaydetti:''2009'da
    bunun yüzde 64'e düşmesini tahmin ediyoruz,
    önümüzdeki yıl 62'ye düşüyor, 2011'de 60
    civarına düşecek. Silahlı Kuvvetler'in ihtiyacını karşılayamama
    durumunda, bizim TSK olarak bedelli askerlik uygulamasını
    düşünmemiz söz konusu değil. Önümüzdeki
    tahminlere dayalı perspektif de bunun pek uygulanma olanağının
    olmadığını gösteriyor.Bir de
    bunun moral boyutu var. Bakın Türkiye terörle mücadele
    ediyor. Bu sabah 9 tane vatan evladını kaybettik. Terörle
    mücadele devam ettiği zaman kimse bedelli askerliğe evet diyemez.
    Biz bunu insanımıza nasıl anlatırız. 9 tane vatan evladı şehit oluyor,
    öbür tarafta 7 bin 500 dolar, 10 bin dolar ödeyerek
    diğer Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı da askerlik yapmayacak. Bunu
    biz izah edemeyiz. Türkiye'de bu terör sorunu devam ettiği
    müddetçe bu olaya herkesin doğru bakması lazım. Bunu bizim
    insanımıza ifade etmek, ikna etmek zordur.Özellikle
    Türkiye'de TSK'da asker sistemleri çok farklı. Bunun
    üzerine de ciddi şekilde çalışıyoruz. Bunu da aslında daha
    basit, daha sade, daha objektif bir sisteme getirme konusunda ciddi
    şekilde çalışıyoruz. Dolayısıyla bedelli askerlik uygulaması
    söz konusu değil. Bunu herkes iyi anlasın. Yükümlü
    olarak gelecekler zaten ihtiyaçlarımızın altında, terörle
    mücadele eden bir ülkede, her gün şehitler veren bir
    ülkede parayla askerliği vatandaşımıza anlatamayız.''Orgeneral
    Başbuğ, askerlik sistemine ilişkin soruyu yanıtlarken de 15 ay normal,
    kısa dönem ve bedelli askerlik uygulaması bulunduğunu anlattı.
    Başbuğ, ''Biz tüm bu sistemleri genel olarak ele alıp daha
    sağlıklı daha sade daha bir eşit daha adil bir sistem üzerinde
    çalışıyoruz. 'Bunları tek tipe indirebilir miyiz' konusu
    üzerinde duruyoruz. Ama şunu kimse yanlış anlamasın. Bedelli
    askerlik uygulaması Türkiye'nin gündeminde değildir ve
    ileriki dönemde de Türkiye'nin gündeminde olma ihtimali
    yoktur'' dedi.''IRAK'IN
    KUZEYİNDEKİ BÖLÜCÜ TERÖR
    ÖRGÜTÜNÜN VARLIĞININ ORTADAN KALDIRILMASI
    İÇİN IRAK'IN KUZEYİNDEKİ YEREL YÖNETİMİNİN DE BU İŞE AKTİF
    OLARAK DAHİL OLMASI ZORUNLUDUR.

    Genelkurmay Başkanı
    Orgeneral İlker Başbuğ, ''Irak'ın kuzeyindeki bölücü
    terör örgütünün varlığının ortadan
    kaldırılması için Irak'ın kuzeyindeki yerel yönetiminin de
    bu işe aktif olarak dahil olması zorunludur. Bu yıl içinde bu
    konuda artık somut sonuçlar almak mecburiyetindeyiz'' dedi.Orgeneral
    Başbuğ, Genelkurmay Karargahı'nda düzenlediği ''İletişim
    Toplantısı''nda, Türk Ceza Kanunu'nun 221'inci ve Ceza
    Muhakemeleri Kanunu'nun 171'inci maddelerinin değiştirilmesine
    yönelik bir düşüncelerinin olmadığını, önemli
    olanın bu maddelerin daha etkin uygulanabilirliğinin sağlanması
    olduğunu söyledi.Özellikle
    teslim olan teröristlere yönelik, daha önceki yıllarda
    yapıldığı gibi topluma kazandırma merkezleri sisteminin kurulması
    gerektiğini ifade eden Orgeneral Başbuğ, 221'inci maddenin 2.
    fıkrasının önemli olduğunu ve bu fıkranın daha işler hale
    getirilebilece

      Forum Saati C.tesi Kas. 16, 2024 3:37 pm