Giriş
Biyolojik silahlar, yöneldiği insanlarda bulaşıcılık ve hastalık
yapma yetenekleri olan bakteriler, parazitler, mantarlar, protozoalar,
riketsiyalar, virüsler ve toksinlerdir.
Biyolojik silahların kitleleri imha edici özellikleri yanında
diğer özellikleri kolay ve ucuza elde edilmeleri, etkilerinin
kalıcı ve giderek artıcı olması, kullanım kolaylıkları ve
özellikle kullanıldıklarının geç farkına varılmalarıdır.
Nükleer silahlar en güçlü olan kitle imha
silahlarıdır. Ancak, malzemelerini bulmak zordur. Kimyasal maddelerin
çoğunu üretmek için basit bir teknoloji yeterlidir,
fakat kitlelere zarar verebilmeleri için büyük
miktarlara gereksinim vardır. Biyolojik silahlara gelince bulunması ve
silah haline getirilmesi daha kolaydır.
Biyolojik savaşla günümüzde Birleşmiş Milletler,
Dünya Sağlık Örgütü, NATO, Biyolojik Silahlar
Konvansiyonu gibi uluslararası kuruluşların belirlemelerine göre
43 mikroorganizma (15 bakteri, 2 virüs, 2 mantar ve 2 parazit)
insanlara karşı biyolojik savaş haline getirilme özelliğine
sahiptirler.
Global biyolojik savaş tehdidi ciddi ve bazı biyolojik ajanların yıkıcı
etkileri yüksektir. Dünyada en az 10 ülke biyolojik
yıkıcı silahlara sahiptir.
Nedenleri:
Biyolojik savaş amacıyla en çok kullanılan ajanlar bakteriler, virüsler ve toksinlerdir.
Ortaya çıkan bir salgının biyolojik savaşı işaret etme belirtileri:
1. Kısa sürede çok sayıda kişinin hastalanması,
2. Sebebi açıklanamayan hastalık ve ölümlerin olması,
3. Hastalık ajanıyla karşılaşmanın olağan olmaması (solunum yoluyla bulaştığı bilinen ajanın başka yolla alınmış olması),
4. Yaşa, coğrafyaya, mevsimlere uygun olmayan bir hastalığın ortaya çıkması,
5. Rüzgar yönünün salgın bölgesini belirlemesidir.
Biyolojik savaş ajanlarının oluşturduğu hastalık belirtileri :
1) Şarbon: Kuluçka süresi genelde 1-6 gündür.
Belirti ve şikayetler ateş, yorgunluk, öksürük, zorlu ve
sesli solunum ve ciddi solunum sıkıntısıdır. Ölüm 24-36 saat
sonra olur.
2) Brusella: Hastalık ortaya çıkınca ateş, baş ağrısı, kas,
eklem, sırt ağrıları, terleme ayrıca depresyon, mental durum
değişiklikleri, vardır. Ölümler yaygın değildir.
3) Veba: 1-6 günlük kuluçka süresinden sonra
başlayan yüksek ateş, titreme, baş ağrısını takiben kanlı balgamlı
öksürük, ilerleyen solunum
güçlüğü, zorlu ve sesli solunum, morarma ve
sindirim sistemi ile ilgili şikayetler vardır. Ölüm solunum
ve dolaşım yetmezliğinden ya da kanama bozukluklarından olur.
4) Q ateşi: Maruziyetten en erken 10 gün sonra ateş,
öksürük, yan ağrısı oluşur. Hastalar genellikle hayati
tehlike açısından kritik durumda olmazlar. Hastalık 2 gün
ile 2 hafta arasında sürer.
5) Tularemi: Solunum, sindirim veya cilt yoluyla ajanla karşılaşmadan
1-2 gün sonra başlayan lenf bezlerinde büyüme, ciltte
yara, ateş baş ağrısı, halsizlik, öksürük ve yara
açılması.
6) Çiçek: Belirtiler ateş, kusma, baş ve sırt ağrısı gibi
genel şikayetlerle başlar. 2-3 gün sonra ciltte önce kırmızı
lekeler sonra kabarcıklar ve takiben içi enfekte sıvı dolu
kesecikler oluşur. Cilt belirtileri daha çok kollar, bacaklar ve
yüzde toplanmıştır ve simetrik yerleşmiştir.
7) Venezüella ensefalopatisi: 1-6 günlük kuluçka
süresinden sonra 24-72 saat süre içinde ateş, ense
sertliği, baş ve kas ağrıları, başlar; bu şikayetlere bulantı, kusma,
ishal eşlik eder.
8) Botulizm :Belirtiler toksinin alınmasından 12-36 saat sonra başlar.
Düşük dozda alındıysa belirtilerin başlaması bir kaç
günü de bulabilir. Şikayetler bulanık görme, çift
görme, göz kapağı düşüklüğü, ağız ve
boğaz kuruluğu ve yutma güçlüğü, genel kas
güçsüzlüğü ve son evrede solunum
yetmezliğidir.
9) Risin: Toksinin alınmasından 4-8 saat sonra ani yükselen ateş,
öksürük, solunum sıkıntısı, bulantı, eklem ağrıları
başlar. 18-24 saat içinde akciğer ödemi oluşur ve 36-72
saat içinde solunum yetmezliğinden ölüm olur.
10) Stafilokoksik enterotoksin: Toksinin alınmasından 3-12 saat sonra
ani başlayan üşüme ve titremeyle beraber olan ateş, baş
ağrısı, kas ağrısı, ve kuru öksürükle ilerler.
Göğüs ağrısı olabilir. Ateş 2-5 gün sürebilir
öksürük 4 haftaya kadar devam edebilir. Eğer toksin
yutulduysa bulantı kusma ve ishal görülebilir. Yüksek
dozda toksin alındıysa septik şok ve ölüm olur.
11) Mikotoksin: Toksin alınmasını takiben ciltte ağrı, kaşıntı,
içi su dolu kabarcıklar oluşur. Boğaz ağrısı,
öksürük, göğüs ağrısı ve kanlı balgam
görülür. Yüksek dozları genel
güçsüzlük, şok ve ölüme yol açar.
İlkyardım
1. Kendini koru: Öncelikle gerek ilkyardım
gönüllüsünün ve gerekse tıbbi personelin
biyolojik savaşta ilk adımı kendilerini korumaya yönelik
olmalıdır. Fiziksel korumada maske, elbise, eldiven ve botlardan oluşan
koruyucu ekipmanlar kullanılır. Maske biyolojik savaşlar için
özel dizayn edilmiş maske olabileceği gibi basit cerrahi maske de
olabilir. Bu maskeler kimyasal ajanlara olmasa da biyolojik ajanlara
karşı yeterli koruma sağlar. Görev önceden belliyse biyolojik
madde ile karşılaşmadan önce ve sonra antibiyotik alınabilir,
koruma için aktif aşılama yapılabilir.
2. 112’yi arayarak yardım iste. Güvenlik kuvvetlerini arayarak bilgi ver.
3. Hastayı değerlendir: İlk değerlendirmede hava yolu açıklığı
olup olmadığı, solunum ve dolaşım değerlendirilir. Hava yolu, solunum
ve dolaşım problemleri sebebe yönelik tedaviye geçilmeden
önce çözülür. İlk değerlendirme ve
müdahale dekontaminasyondan önce yapıldığı için kısa
olmalıdır.
4. Dekontaminasyon uygula: Bu amaçla üç metod kullanılabilir.
i)Mekanik: Su, hava filtreleri kullanarak, cildin yıkanması.
ii)Kimyasal: Sıvı, gaz veya aerosol dezenfektan kullanımı ile ajanın zararsız hale getirilmesi.
iii)Fiziksel: Isı, ışın kullanarak cisimler üzerindeki ajanı zararsız hale getirme.
5) Şüpheli biyolojik savaş ajanı ile temasta, kontamine giysiler
çıkarılmalı ve koruyucu giysileri olan personel tarafından
uzaklaştırılmalıdır. Hasta cildi süratle su ve sabun ile
yıkanmalıdır. Bu şekilde su ve sabunla yıkamak, ajanın hemen tamamını
ciltten uzaklaştırır. Biyolojik ajanın yoğun bulaştığı cilt ise % 0.5
lik çamaşır suyu ile 10-15 dakika ciltte bekletilerek
yıkanmalıdır. %0.5 lik çamaşır suyu elde etmek için 1
ölçü çamaşır suyu, 9 ölçü su
ile karıştırılır. Çamaşır suyu veya diğer dezenfektanlar yoğun
bulaşma dışında kullanılmamalıdır çünkü hem yakıcıdır
hem de normal cilt florasını bozarak dirençli süper
enfeksiyonlara sebep olur. Gözün kornea tabakasında lekelere
sebep olacağı için göze kaçmamasına da özen
gösterilmelidir. Açık yaralara sürülmemelidir.
Giysilerin ve malzemelerin dekontaminasyonunda da %5 lik çamaşır
suyu kullanılabilir.
6. İzolasyon yap (karantina uygula): Çapraz enfeksiyonları
önlemek için kontamine kişiler diğerlerinden ayrı
tutulmalıdır.
7. Ayrıntılı tıbbi yardım ve tanı konulması için tıbbi merkeze
transport sağla: Ancak tanımlanamayan sebebi belirsiz ateş durumlarında
tanı konuluncaya kadar ampirik tedavi diye tanımlanan herhangi bir
antibiyotik başlanmalıdır. Bu amaçla doksisiklin veya
tetrasiklin kullanılabilir.
Uz. Dr. Ülkümen Rodoplu
Acil Tıp Derneği Genel Bşk.[/size]