Küçük yaşlarda 'zeka özürlü' tanısı konulan pek çok çocuk, bugün dünyanın en ünlü isimleri arasında yer alıyor.
Bu ünlülerden Tom Cruise, ''okuma öğrenemeyen, ancak kendi işini görebilir'' tanısı almış, şimdi ise okuyamayan çocuklara yardım kampanyaları düzenleyen, dünyaca ünlü bir aktör. Ampulü keşfeden Thomas Edison, gerilim kitaplarının ünlü yazarı Agatha Christi, masalsı fantazileri gerçeğe dönüştürmüş deha Walt Disney de tanınmış disleksiklerdendir.
Okumada zorlanmayan bir kişinin, okuyamamanın nasıl bir zorluk olduğunu hayal etmesi son derece güçtür. Bu nedenle, okuyamayan disleksiklere sıklıkla ''tembel'', ''inatçı'', ''ilgisiz'' gibi hak etmedikleri sıfatlar verilmektedir. Genellikle yetersiz tanınma nedeniyle toplumdaki insidans bilinmese de, yüzde 10 civarında olduğu düşünülmektedir. 100 seneden beri tanınan bu öğrenme güçlüğünün asıl nedeni yeni yeni ortaya çıkmaktadır. Bugün disleksinin beyinde bir özür değil, "beynin okuma alanları arasındaki koordinasyonun tam kurulamadığı bir durum" olduğu anlaşılmış bulunmaktadır. Helsinki'den yapılan bir açıklamada, DYXCI geninin mutasyonunu taşıyan ailelerde disleksik kişilerin çok daha fazla olduğu bildirilmiştir, yani disleksinin kalıtımsal bir yanı da vardır.
Okuma sırasında beynin aktifleşen bölgeleri, fonksiyonel MRI yöntemiyle tespit edilmiştir. Beynin sol tarafı okumayı yönetmektedir. Beynin sol ön bölümüne ''Hece Oluşturan Bölge'' adı verilmekte ve harflerin yanyana koyularak hecelere dönüştürülmesi bu bölgede gerçekleşmektedir. Sol orta bölgeye ''Kelime Analiz Bölgesi'' adı verilmekte, burada heceler anlamlı hale gelmekte, kelimeye dönüşmektedir. Kulak arkasında kalan oksipital bölge ise ''Otomatik Detektör'' adıyla anılmakta, bu, önceden tanınmış kelimelerin 1. ve 2. duraklardan geçmeyip direkt kelimenin tanındığı bölge olmaktadır. Okumaya hız veren, işte bu otomatik alandır.
Dislekside ise kelime analizi ve otomatik detektör bölgelerinde iyi koordinasyon sağlanamaz. Bu kişilerde kelime oluşumu her seferinde "Hece Oluşturan Bölge"den geçer ve bu nedenle de okumada istenen serilik bir türlü yakalanamaz. Bu kişiler, beyinlerinin sağ bölgelerini de çalıştırarak okumaya çalışırlar.
DİSLEKSİNİN BELİRTİLERİ VE YAPILMASI GEREKENLER
"3-5 Yaş Anaokulu Çağı: Kelimelerin tekrarlandığı şarkılardan hoşlanmaz, tekerlemeli oyunları bir türlü öğrenemez, bebek gibi konuşmaya devam eder, kelimelerini sık sık şaşırır, ismindeki harfleri bile öğrenemez ve öğrenmeye ilgi göstermez, tüm uğraşlara rağmen haftanın günlerini, harfleri ve sayıları bir türlü öğrenemez.
5-6 Yaş Okul Çağı: Harf ve kelimeleri tanıyamaz, kendi ismini bile yazamaz, kelimelere uyduruk yazılımlar bulur, kelimeleri hecelere bölemez (söz gelimi, kapı kelimesini ka-pı olarak bölemez), kafiye yapan kelimeleri tanıyamaz (bacı-hacı gibi),Harfleri kelimelerle bağdaştıramaz (söz gelimi, kedi kelimesinin hangi harfle başladığı sorulduğunda cevaplayamaz), heceleri tanıyamaz (söz gelimi, ''k'' harfi ile hangi kelimenin başladığı sorulduğunda kedi, hacı, bacı seçeneklerinden doğru olanı bulamaz).
6-7 Yaşındaki Çocuklar: Heceleri tanımakta ve yan yana koymaktaki güçlüğü devam eder, tek heceli kelimeleri okuyamaz (top, bal, kel gibi), yaptığı okuma hataları, harflerin dizilişinde hata yaptığını düşündürür (kediyi yedi diye okumak gibi), okumaktan nefret eder ve okumayı "zor iş" olarak değerlendirmek gibi yakınmaları vardır.
7 Yaş ve Üzerindeki Çocuklar: Uzun ve zor kelimeleri yanlış okur (cumhuriyet yerine hürriyet gibi), benzer kelimeleri karıştırır (kurt yerine yurt gibi), okurken duraklar ve boşlukları ''eee'' gibi seslerle doldurur, telefon numarası ve ev adresi gibi bilgileri hatırlayamaz, çok heceli kelimelerin sonunu veya tamamını uydurur (söz gelimi, cumhuriyetimizin yerine hükümetimizin der), kelimelerin bazı hecelerini atlar (cumhuriyetimizin yerine cumhuriyetin gibi), okuma esnasında zor kelimelerin yerine kolayını seçer (hatıra yerine anı gibi), yazıları hatalarla dolu ve özensizdir, bağlaçları okumadan atlar, sesli okumaktan kaçınır".
Uzmanlar, yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor:
"Sınıf öğretmeniyle derhal görüşmeli, görüşlerini almalısınız.
Çocuğunuza konulan tanıyı ve önerileri öğretmeniyle paylaşmalısınız. Sınıfta dikkatinin dağılmayacağı, iyi ışık alan, tahtaya yakın bir yerde oturmasını talep etmelisiniz. Sınavlarda ona fazla süre tanınmasını, soruların kendisine okunmasını ve cevapların sözlü olarak alınmasını sağlamalısınız.
Okul sistemi içinde veya dışarıda, testlerini mutlaka yaptırmalısınız.
Çocuğunuzun başarılı olduğu diğer alanları keşfetmeli, bu alanlardaki başarılarını ön plana çıkarmalısınız. Böylelikle özgüvenini destekleyebilirsiniz.
Başarısız olduğu konularda çocuğunuzu yermemelisiniz.
Evde size sesli okumaya teşvik etmeli, ancak istemiyorsa zorlamamalısınız.
Unutmayın; ne kadar önce davranırsanız, çocuğunuzun hızlı okuma şansı o kadar artacaktır".
Bu ünlülerden Tom Cruise, ''okuma öğrenemeyen, ancak kendi işini görebilir'' tanısı almış, şimdi ise okuyamayan çocuklara yardım kampanyaları düzenleyen, dünyaca ünlü bir aktör. Ampulü keşfeden Thomas Edison, gerilim kitaplarının ünlü yazarı Agatha Christi, masalsı fantazileri gerçeğe dönüştürmüş deha Walt Disney de tanınmış disleksiklerdendir.
Okumada zorlanmayan bir kişinin, okuyamamanın nasıl bir zorluk olduğunu hayal etmesi son derece güçtür. Bu nedenle, okuyamayan disleksiklere sıklıkla ''tembel'', ''inatçı'', ''ilgisiz'' gibi hak etmedikleri sıfatlar verilmektedir. Genellikle yetersiz tanınma nedeniyle toplumdaki insidans bilinmese de, yüzde 10 civarında olduğu düşünülmektedir. 100 seneden beri tanınan bu öğrenme güçlüğünün asıl nedeni yeni yeni ortaya çıkmaktadır. Bugün disleksinin beyinde bir özür değil, "beynin okuma alanları arasındaki koordinasyonun tam kurulamadığı bir durum" olduğu anlaşılmış bulunmaktadır. Helsinki'den yapılan bir açıklamada, DYXCI geninin mutasyonunu taşıyan ailelerde disleksik kişilerin çok daha fazla olduğu bildirilmiştir, yani disleksinin kalıtımsal bir yanı da vardır.
Okuma sırasında beynin aktifleşen bölgeleri, fonksiyonel MRI yöntemiyle tespit edilmiştir. Beynin sol tarafı okumayı yönetmektedir. Beynin sol ön bölümüne ''Hece Oluşturan Bölge'' adı verilmekte ve harflerin yanyana koyularak hecelere dönüştürülmesi bu bölgede gerçekleşmektedir. Sol orta bölgeye ''Kelime Analiz Bölgesi'' adı verilmekte, burada heceler anlamlı hale gelmekte, kelimeye dönüşmektedir. Kulak arkasında kalan oksipital bölge ise ''Otomatik Detektör'' adıyla anılmakta, bu, önceden tanınmış kelimelerin 1. ve 2. duraklardan geçmeyip direkt kelimenin tanındığı bölge olmaktadır. Okumaya hız veren, işte bu otomatik alandır.
Dislekside ise kelime analizi ve otomatik detektör bölgelerinde iyi koordinasyon sağlanamaz. Bu kişilerde kelime oluşumu her seferinde "Hece Oluşturan Bölge"den geçer ve bu nedenle de okumada istenen serilik bir türlü yakalanamaz. Bu kişiler, beyinlerinin sağ bölgelerini de çalıştırarak okumaya çalışırlar.
DİSLEKSİNİN BELİRTİLERİ VE YAPILMASI GEREKENLER
"3-5 Yaş Anaokulu Çağı: Kelimelerin tekrarlandığı şarkılardan hoşlanmaz, tekerlemeli oyunları bir türlü öğrenemez, bebek gibi konuşmaya devam eder, kelimelerini sık sık şaşırır, ismindeki harfleri bile öğrenemez ve öğrenmeye ilgi göstermez, tüm uğraşlara rağmen haftanın günlerini, harfleri ve sayıları bir türlü öğrenemez.
5-6 Yaş Okul Çağı: Harf ve kelimeleri tanıyamaz, kendi ismini bile yazamaz, kelimelere uyduruk yazılımlar bulur, kelimeleri hecelere bölemez (söz gelimi, kapı kelimesini ka-pı olarak bölemez), kafiye yapan kelimeleri tanıyamaz (bacı-hacı gibi),Harfleri kelimelerle bağdaştıramaz (söz gelimi, kedi kelimesinin hangi harfle başladığı sorulduğunda cevaplayamaz), heceleri tanıyamaz (söz gelimi, ''k'' harfi ile hangi kelimenin başladığı sorulduğunda kedi, hacı, bacı seçeneklerinden doğru olanı bulamaz).
6-7 Yaşındaki Çocuklar: Heceleri tanımakta ve yan yana koymaktaki güçlüğü devam eder, tek heceli kelimeleri okuyamaz (top, bal, kel gibi), yaptığı okuma hataları, harflerin dizilişinde hata yaptığını düşündürür (kediyi yedi diye okumak gibi), okumaktan nefret eder ve okumayı "zor iş" olarak değerlendirmek gibi yakınmaları vardır.
7 Yaş ve Üzerindeki Çocuklar: Uzun ve zor kelimeleri yanlış okur (cumhuriyet yerine hürriyet gibi), benzer kelimeleri karıştırır (kurt yerine yurt gibi), okurken duraklar ve boşlukları ''eee'' gibi seslerle doldurur, telefon numarası ve ev adresi gibi bilgileri hatırlayamaz, çok heceli kelimelerin sonunu veya tamamını uydurur (söz gelimi, cumhuriyetimizin yerine hükümetimizin der), kelimelerin bazı hecelerini atlar (cumhuriyetimizin yerine cumhuriyetin gibi), okuma esnasında zor kelimelerin yerine kolayını seçer (hatıra yerine anı gibi), yazıları hatalarla dolu ve özensizdir, bağlaçları okumadan atlar, sesli okumaktan kaçınır".
Uzmanlar, yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor:
"Sınıf öğretmeniyle derhal görüşmeli, görüşlerini almalısınız.
Çocuğunuza konulan tanıyı ve önerileri öğretmeniyle paylaşmalısınız. Sınıfta dikkatinin dağılmayacağı, iyi ışık alan, tahtaya yakın bir yerde oturmasını talep etmelisiniz. Sınavlarda ona fazla süre tanınmasını, soruların kendisine okunmasını ve cevapların sözlü olarak alınmasını sağlamalısınız.
Okul sistemi içinde veya dışarıda, testlerini mutlaka yaptırmalısınız.
Çocuğunuzun başarılı olduğu diğer alanları keşfetmeli, bu alanlardaki başarılarını ön plana çıkarmalısınız. Böylelikle özgüvenini destekleyebilirsiniz.
Başarısız olduğu konularda çocuğunuzu yermemelisiniz.
Evde size sesli okumaya teşvik etmeli, ancak istemiyorsa zorlamamalısınız.
Unutmayın; ne kadar önce davranırsanız, çocuğunuzun hızlı okuma şansı o kadar artacaktır".