.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    En güzel ilaç: Az yemek

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    En güzel ilaç: Az yemek Empty En güzel ilaç: Az yemek

    Mesaj  AsiRuH Ptsi Nis. 27, 2009 5:07 pm

    Halife Harun Reşid hakkında şöyle bir hadise anlatılır:
    Halife, biri Hintli, biri Bizanslı, biri Irak2lı ve biri Afrikalı
    (zenci) dört tabibi bir araya getirdi. Tabiplere: "Her biriniz,
    içinde hiçbir hastalık bulunmayan bir ilaç ismini
    bana söylesin dedi. Hintli olan şöyle dedi:

    "Bana göre herhangi bir hastalık içermeyen ilaç, kara helile meyvesidir."

    Bizanslı tabip ise: "Bana göre herhangi bir hastalık içermeyen ilaç, beyaz turp tohumudur!" dedi.


    Iraklı tabip : dediki "Bana göre herhangi bir hastalık içermeyen ilaç, sıcak sudur!"

    Onların en bilgini olan siyahî tabip ise şöyle dedi: "Helile
    meyvesi mideyi burar; bu ise bir hastalıktır. Beyaz turp tohumu mideyi
    inceltir; bu da bir hastalıktır. Sıcak su da mideye rehâvet
    verir; bu da bir hastalıktır!" Bu sözler üzerine tabipler
    kendisine: "Peki sence hangi ilaç herhangi bir hastalık
    içermez?" diye sordular; o da şu cevabı verdi:

    "Bana göre herhangi bir hastalık içermeyen ilaç; canınız
    çekmedikçe yemeğe oturmamak ve daha iştahın var iken
    sofradan kalkmaktır! Bu sözler üzerine diğer doktorlar hep
    birlikte: "Doğru söyledin!" dediler.

    Alimlerden biri, bana şunu anlattı: Ehl-i kitabın feylesof
    tabiplerinden birine; Hz. Resûlullah'ın (s.a.v), midenin
    üçte birini yemek, üçte birini içecek ve
    üçte birini nefes için ayırmakla ilgili hadis-i
    şerifinden bahsettim. Çok şaşırdı, bu sözleri takdir etti
    ve şöyle dedi:

    "Az yemekle ilgili olarak bundan daha mükemmel bir söz
    işitmedim! Bu, gerçekten hikmet sahibi birinin
    sözüdür! Hikmet sahibi tabipler yemeği azaltma konusunda
    hep böylesine güzel bir sözü söylemeye
    çalışmışlar; fakat bunu başaramamışlardır. O tabiplerin bu
    konuda en sık söyledikleri söz: "Acıkmadan yemeyin, doymadan
    sofradan kalkın!" sözünden ibaret olmuştur.

    Bir kısmı da: "Yemeği ancak aşırı şekilde acıkınca yeyin, ama
    tam olarak doymadan kalkın!" demişlerdir. İşte bütün bu
    tabiplerin söylemek istediklerini sizin peygamberiniz bir
    cümlede ifade etmiştir.

    Alimlerimizden Ebu'l-Hasen b. Sâlim şöyle der: "Saf
    buğday ekmeğini edebiyle yiyen kişi ölümden başka bir
    hastalığa yakalanmaz!" Bu zata edebin ne olduğunu sordular; şöyle
    cevap verdi: "Acıkınca yemek, doymadan kalkmak!"

    Bu konudaki temel esas şudur:
    Hastalıklar, toprakta
    yetişen değişik ürünler vasıtasıyla vücuda girer;
    çünkü mide şu dört temel esastan meydana gelir:
    Sıcaklık, soğukluk, rutubet ve kuruluk. Yeryüzünde yetişen
    bitkiler de aynı şekilde bu dört yapıdan oluşur. Bu bitkilerin
    yetiştikleri yerler farklılaştıkça, onların tabiatında bulunan
    sıcaklık ve soğukluk asli yapılarından farklı bir yöne kayar. Bu
    da midenin sıcaklık ve soğuklukla ilgili mizacını değiştirir. Aynı
    şekilde bitkilerdeki rutubet ve kuruluk da farklılık
    göstereceğinden, bu farklılık midenin rutubet ve kuruluk
    yönünden mizacının da değişikliğe uğramasına sebep olur. Buna
    dayalı olarak bu dört temel vasıftan biri, diğeri üzerine
    üstünlük kurar ve baskın duruma gelir. Hastalıklar da bu
    şekilde ortaya çıkar.

    Yeryüzünde yetişen ve insanlar tarafından gıda olarak
    kullanılan bitkilerin her biri, insan bedeni üzerinde belli bir
    etki yapar. Ancak bu bitkiler içinde buğday ayrı biri yere sahip
    olup, onda bu dört unsur dengeli olarak bulunur. Bu bakımdan
    buğday suya benzer. Su da diğer içeceklere göre bu
    dört unsuru dengeli olarak bulunduran bir içecektir.
    Hafifliği ve yağının azlığı sebebiyle keklik eti, diğer etler yanında
    farklı bir yere sahip olduğu gibi; buğday da hububat arasında ayrı bir
    yere sahiptir.

    Tabiplerden biri şöyle der:
    "Ekmeği sade olarak dilediğiniz kadar yiyin, size bir zararı dokunmaz!"

    Diğer biri de şöyle der:
    "Sadece kuru ekmek yemek, zararlı katık yemekten daha iyidir!"

    Diğer bir tabip de şöyle der:
    "İnsanın midesine nardan daha faydalı ve tuzdan daha zararlı bir şey girmemiştir!"

    Bu bakımdan, yiyeceklerde tuzu azaltmak, nar yemeyi arttırmaktan daha yararlıdır.

    Bir hadis-i şerifte, turunç, diğer meyvelere göre
    mide üzerinde dört tabiatı dengeleyen bir meyve olarak
    anlatılır. Resûlullah (s.a.v) yaptığı bir benzetmede şöyle
    buyurur:

    "Mümin turunç gibidir; tadı da güzel, kokusu da güzeldir..."

    Bu ifade çok latif ve hikmet dolu bir benzetmedir. Allahu Teala,
    bir kimsenin beden sağlını murat ettiği zaman; mideye giren her
    bitkiden, o bitkinin zıddı olan tabiatı ortaya çıkarmasını
    mideye ilham eder; bu maddeler tabiatı sıcak olana karşı soğuk
    hâli, tabiatı kuru olana karşı rutubet hâlini alır ve
    böylelikle midedeki tabiatlar dengeli hâle gelir.
    Mizaçların dengeli hâle gelmesi, bedenin hastalıklardan
    uzak olmasını sağlar.

    Allahu Teala, bir kulunu hasta etmek istediği zaman; mideye,
    yenilen besinlerdeki tabiatlar ile aynı tabiatlarda olmasını emreder.
    Bu durumda mizaçların dengesi bozulur. Bozuk mizaçtaki
    gıdalar damarlar vasıtasıyla vücudun diğer organlarına kadar
    ulaşır; nihayet bütün organlar bundan olumsuz yönde
    etkilenir ve üzerlerine ağırlık çöker; her organ,
    yapısına uygun olmayan bir hâl ile karşı karşıya kalır ve
    vücut hastalanır. Hastalık sebepleri farlılık gösterir.
    Bunların hepsi de farklı hastalıklara yol açarlar.
    Bütün hastalıklardan, her şeyi bilen ve her şeye
    güç yetiren Allahu Teala'nın takdirine sığınırız!

      Forum Saati Salı Eyl. 24, 2024 12:28 am