Türkiye ve hükümet adına 'iki yıllık koca bir kayıp'
dönem yaşadık. Ülkenin gündemine Cumhurbaşkanlığı
seçiminin girdiği ilk günden bu yana 'tarihi bir fırsat
kaçtı.'
AKP iktidarı yüzde 47 oy alınmasına rağmen
ikinci dönemde hükümet çalışmadı,
çalışamadı veya çalıştırılmadı. 'Gündem dizaynı'
iktidarın iş yapabilirliğini engelledi. Oysa 3 Kasım sonrasını
hatırlayın. Bütün temel paradigmalarda değişim isteyen ve bu
riski üstlenen hükümet; sağlık, sosyal güvenlik,
demokratikleşme başta olmak üzere önemli projeler
gerçekleştirdi. İşte bugün tersine çevrilmesi
gereken trend budur.
Kabinede revizyon tastamam bu nedenle
gündemde. Başbakan Erdoğan hem hükümette hem de parti
yönetiminde ciddi değişikliklere hazırlanıyor. Bu bir 'değişim
arayışı' olacak.
İnce hesaplar
Spekülasyon çok,
isim totolar oynanıyor. Heyecanlı bir bekleyiş, Ankara kıpır kıpır...
Siyaset kazanı uzun süre sonra ilk kez böylesine kaynıyor.
Kabinede
yapılacak değişikliklerin farklı parametreleri var. Bir kere Başbakan,
'değişim ruhunu' yansıtmayı planlıyor. Adeta 'yeni bir
başlangıç', 'bir kan tazelemesi' arıyor. 29 Mart
seçimlerinden alınan dersin göstergesi olacak revizyon.
Kimler çok çalışıyor, kimin performansı iyi, kimler
halkla sıcak ilişki kurmuş, ona bakılacak.
Bu yapılırken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dengesi gözetilecek.
Başbakan
Erdoğan, 'yola devam' veya 'yeni görev' önereceği
arkadaşlarıyla ilgili karar verirken Gül'ün hassasiyetlerini
gözetecek. Burada en önemli isimler 'içeride'
İçişleri Bakanı Atalay ve Dışişleri Bakanı Babacan, 'dışarıda'
Kayseri Milletvekilleri Taner Yıldız ve Salih Kapusuz olacak.
Bir diğer parametre ekonomi.
Küresel
krizle mücadele döneminde Erdoğan'ın Hazine, Maliye ve
Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcılığı tercihleri bize kritik
işaretler verecek. Nasıl kaydırmalar olacağı temel bir politika
değişikliğini gösterebilir.
Ekonomiyle paralel
biçimde, aynı duyarlılık dış politika alanında hissedilecek.
Dünya dengelerindeki değişim, uluslararası siyasette ve
ekonomideki paradigma değişimleri yeni kabinede etkisini
gösterecek.
AB konusunda çok fazla marjımızın
kalmadığı bir dönemdeyiz. Brüksel, Ankara'yı
cesaretlendirecek yaklaşımlardan uzak. Bakalım bu nasıl yansıyacak?
ErdoĞan dIŞarIdan
bakan atamaz
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan yeni kabinesini oluştururken ve partisinin
üst yönetimini şekillendirirken bölgesel dengelere iyi
bakar. Güneydoğu burada yine öncelikli. Herkesin
zannettiğinin aksine Erdoğan 29 Mart sonuçlarına bakarak
Güneydoğu politikasını değiştirmez. Tam tersine oraya ilgisini
artırır. Kabinede bunu gösterir. Burada Abdülkadir Aksu ve
Dengir Fırat tercihleri işaret fişeğidir.
Nimet
Çubukçu'nun performansından memnun olduğunu
düşünüyorum. Ama Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin'i
kabineye almaya çok yakındır. İki kadın bakan olursa ciddi
devrimci adım atılır.
Bazı bakanlıkların ikiye bölünmesi
seçeneğine mutlak bakabiliriz. Ertuğrul Günay yine
kalabilir, ama Kültür ve Turizm diye ayrılınca bir kişiye
daha bakanlık gelebilir. Aynı şey Enerji Bakanlığı'nda olabilir. Hilmi
Güler, 'Madencilik' sorumluluğu üstlenebilir. Hepsi budur,
bakanlık sayısı ikiden fazla da artmaz, o zaman Erdoğan bakanların
sayısını azaltırken söylediklerini inkar etmiş duruma düşer
ki, bunu asla yapmaz.
Devlet bakanlıklarında ciddi kaydırmalar, değişiklikler olacaktır.
Çok
speküle ediliyor, farkındayım. Ahmet Davutoğlu ismi de çok
cazip. Eminim müthiş fayda sağlar. Menderes Türel adı da
öne çıkarılıyor. Ne var ki, Başbakan Erdoğan asla dışarıdan
bakan ataması yapmaz. Bunu, seçimlere ve millet iradesine
haksızlık olarak görür. Köşk seçimi için
de bir an olsun dışarıdan bir ismi aklının köşesinden
geçirmediğine eminim. Kaldı ki AKP, iki dönemdir çok
büyük bir Meclis grubuna sahip. İçeriden bakan olmayı
bekleyen onlarca vekil olduğu unutulmasın.
Kabinede
gözetilecek bir ince hesap daha var: Bakanlar arasında liberal,
muhafazakar ve milliyetçi dengesi. O da Cemil
Çiçek, Kürşad Tüzmen, Zafer Çağlayan,
Ertuğrul Günay'la ilgili tasarruflara bakarak anlaşılır. Ve de
eğer değişirlerse onların yerine geleceklere...
Ulaştırma Bakanı
Binali Yıldırım ne diyor, 'Başbakan'ın teşekkürü görev
vermektir.' Bakalım Erdoğan kimlere teşekkür edecek?
dönem yaşadık. Ülkenin gündemine Cumhurbaşkanlığı
seçiminin girdiği ilk günden bu yana 'tarihi bir fırsat
kaçtı.'
AKP iktidarı yüzde 47 oy alınmasına rağmen
ikinci dönemde hükümet çalışmadı,
çalışamadı veya çalıştırılmadı. 'Gündem dizaynı'
iktidarın iş yapabilirliğini engelledi. Oysa 3 Kasım sonrasını
hatırlayın. Bütün temel paradigmalarda değişim isteyen ve bu
riski üstlenen hükümet; sağlık, sosyal güvenlik,
demokratikleşme başta olmak üzere önemli projeler
gerçekleştirdi. İşte bugün tersine çevrilmesi
gereken trend budur.
Kabinede revizyon tastamam bu nedenle
gündemde. Başbakan Erdoğan hem hükümette hem de parti
yönetiminde ciddi değişikliklere hazırlanıyor. Bu bir 'değişim
arayışı' olacak.
İnce hesaplar
Spekülasyon çok,
isim totolar oynanıyor. Heyecanlı bir bekleyiş, Ankara kıpır kıpır...
Siyaset kazanı uzun süre sonra ilk kez böylesine kaynıyor.
Kabinede
yapılacak değişikliklerin farklı parametreleri var. Bir kere Başbakan,
'değişim ruhunu' yansıtmayı planlıyor. Adeta 'yeni bir
başlangıç', 'bir kan tazelemesi' arıyor. 29 Mart
seçimlerinden alınan dersin göstergesi olacak revizyon.
Kimler çok çalışıyor, kimin performansı iyi, kimler
halkla sıcak ilişki kurmuş, ona bakılacak.
Bu yapılırken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dengesi gözetilecek.
Başbakan
Erdoğan, 'yola devam' veya 'yeni görev' önereceği
arkadaşlarıyla ilgili karar verirken Gül'ün hassasiyetlerini
gözetecek. Burada en önemli isimler 'içeride'
İçişleri Bakanı Atalay ve Dışişleri Bakanı Babacan, 'dışarıda'
Kayseri Milletvekilleri Taner Yıldız ve Salih Kapusuz olacak.
Bir diğer parametre ekonomi.
Küresel
krizle mücadele döneminde Erdoğan'ın Hazine, Maliye ve
Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcılığı tercihleri bize kritik
işaretler verecek. Nasıl kaydırmalar olacağı temel bir politika
değişikliğini gösterebilir.
Ekonomiyle paralel
biçimde, aynı duyarlılık dış politika alanında hissedilecek.
Dünya dengelerindeki değişim, uluslararası siyasette ve
ekonomideki paradigma değişimleri yeni kabinede etkisini
gösterecek.
AB konusunda çok fazla marjımızın
kalmadığı bir dönemdeyiz. Brüksel, Ankara'yı
cesaretlendirecek yaklaşımlardan uzak. Bakalım bu nasıl yansıyacak?
ErdoĞan dIŞarIdan
bakan atamaz
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan yeni kabinesini oluştururken ve partisinin
üst yönetimini şekillendirirken bölgesel dengelere iyi
bakar. Güneydoğu burada yine öncelikli. Herkesin
zannettiğinin aksine Erdoğan 29 Mart sonuçlarına bakarak
Güneydoğu politikasını değiştirmez. Tam tersine oraya ilgisini
artırır. Kabinede bunu gösterir. Burada Abdülkadir Aksu ve
Dengir Fırat tercihleri işaret fişeğidir.
Nimet
Çubukçu'nun performansından memnun olduğunu
düşünüyorum. Ama Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin'i
kabineye almaya çok yakındır. İki kadın bakan olursa ciddi
devrimci adım atılır.
Bazı bakanlıkların ikiye bölünmesi
seçeneğine mutlak bakabiliriz. Ertuğrul Günay yine
kalabilir, ama Kültür ve Turizm diye ayrılınca bir kişiye
daha bakanlık gelebilir. Aynı şey Enerji Bakanlığı'nda olabilir. Hilmi
Güler, 'Madencilik' sorumluluğu üstlenebilir. Hepsi budur,
bakanlık sayısı ikiden fazla da artmaz, o zaman Erdoğan bakanların
sayısını azaltırken söylediklerini inkar etmiş duruma düşer
ki, bunu asla yapmaz.
Devlet bakanlıklarında ciddi kaydırmalar, değişiklikler olacaktır.
Çok
speküle ediliyor, farkındayım. Ahmet Davutoğlu ismi de çok
cazip. Eminim müthiş fayda sağlar. Menderes Türel adı da
öne çıkarılıyor. Ne var ki, Başbakan Erdoğan asla dışarıdan
bakan ataması yapmaz. Bunu, seçimlere ve millet iradesine
haksızlık olarak görür. Köşk seçimi için
de bir an olsun dışarıdan bir ismi aklının köşesinden
geçirmediğine eminim. Kaldı ki AKP, iki dönemdir çok
büyük bir Meclis grubuna sahip. İçeriden bakan olmayı
bekleyen onlarca vekil olduğu unutulmasın.
Kabinede
gözetilecek bir ince hesap daha var: Bakanlar arasında liberal,
muhafazakar ve milliyetçi dengesi. O da Cemil
Çiçek, Kürşad Tüzmen, Zafer Çağlayan,
Ertuğrul Günay'la ilgili tasarruflara bakarak anlaşılır. Ve de
eğer değişirlerse onların yerine geleceklere...
Ulaştırma Bakanı
Binali Yıldırım ne diyor, 'Başbakan'ın teşekkürü görev
vermektir.' Bakalım Erdoğan kimlere teşekkür edecek?