.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    Isparta Şehir Tanıtımı

    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:00 pm

    Isparta eski ve tarihi bir kenttir - Isparta Kenti kurulalı kaç yıl oldu? - Kente niçin Isparta adı verildi? - Isparta adı nereden gelmektedir?

    Isparta eski ve tarihi bir kenttir. Bu;

    1.
    2. Isparta'nın Tarihten Önceki Devrine Ait Tetkikler (Dr. Kurt BİTTEL).
    3. Ön Tarihte Isparta Ovası Kültürü ve Yeni Buluntular (Prof. Dr. Tahsin ÖZGÜÇ).
    4. Isparta ve Burdur İlleri Çevrelerinde Türk Tarih Kurumu Adına 1944 yılı Haziranında Yapılan Kazılara Dair Rapor (Ord. Prof. Dr. Şevket Aziz KANSU).
    5. Kitabeler (İsmail Hakkı UZUNÇARŞILI).
    6. Küçük Asya'da Isparta (Ramzey).

    başlıklarını taşıyan arkeologlar, tarih bilginleri, bilim adamları ve profesörler tarafından yazılmış kitap, makale, rapor, inceleme, araştırmalarla.. belgelenmiş bulunmaktadır.

    ISPARTA KENTİ KURULALI KAÇ YIL OLDU?
    Bu soruya doğru, sağlıklı bir karşılık verebilmek için, önce tarih öncesinden günümüze dek Isparta'da yaşamış olanlara şöyle bir göz atmak gerekecektir.

    1.
    2. Hititler (Etiler)
    3. Frikyalılar
    4. Lidyalılar
    5. İranlılar
    6. Makedonyalılar (Yunan)
    7. Romalılar (Bizans)
    8. Araplar
    9. Haçlılar
    10. Selçuklular
    11. Hamitoğulları
    12. Osmanlılar
    13. Türkiye Cumhuriyeti Yönetimi

    Hititlerin, Milattan Önce 1900-1200 yılları arasında yaşamış ve büyük bir uygarlık kurmuş olduklarının bilindiğine göre;
    Isparta'nın bilinen, en az dört bin (4000); Hititlerden önce de kentin varlığı düşünülecek olur ise 5 ile 6 bin yıllara varan bir tarihi vardır demek doğru olur.
    KENTE, NİÇİN ISPARTA DENDİ; ISPARTA ADI NEREDEN GELMEKTEDİR?
    Kente niçin Isparta denildiği, Isparta adının nereden geldiği, kesin olarak bilinmemektedir. Bu konuda pek çok araştırma, inceleme, görüş ve düşünüşler vardır; bunlardan en önemlileri ve akla yakın olanları şunlardır:

    1.
    2. Büyük İskender Kral olduktan sonra (M.Ö. 356 - 323) Anadolu'nun Batısı Yunan egemenliği altına geçti. İskender öldükten sonra bile, daha 36 yıl bu bölge Atina'ya bağımlı kaldı.Bu yıllarda Mora yarımadasında yaşamakta olan Ispartalılarla, Atina Yunanlıları, Anadolu'nun Batısına göç etmeye başladılar.
    Mora Yarımadası Ispartalılarından büyükçe bir topluluk geldi; Isparta Kenti'ne yerleşti. Kente de kendi ülkelerinin ISPARTA adını verdiler.
    3. Kentin önceki adı BARİS'ti. İranlılarla yaptıkları savaştan sonra ülkelerine dönmeyen Mora Yarımadası Isparta'lıları BARİS'te yerleştiler. Yunanca bir İS belirteci başa getirip, birleştirdiler İSPARİTA oldu; sonra da bu ad İSPARTA olarak söylenmeye başlandı.
    4. Yunan dilinde İSPORADA dağınık anlamına gelmektedir. Gerçekten de kent o yıllarda, tıpkı Mora yarımadasındaki ISPARTA nasıl yedi tepe üzerinde kurulmuş ise, kent de onun gibi dağınık durumda idi. Dağınık anlamına İSPORADA dediler; sonra bu isim ISPARTA haline geldi.
    5. Mitolojide ISPARTA kelimesi Ekilmiş anlamına gelmektedir.
    Isparta adı, şuralarda da geçer.
    ISPARTA - Anadolu'da kentimizin adı.
    ISPARTA - Mora Yarımadasında bir ülke.
    ISPARTA - Çatalca'da bir kule.
    ISPARTA - İstanbul'da Fatih'in vakfiyesi.
    ISPARTA - Konya'da bir angı taşı.
    ISPARTA - Venezüella'da bir yer adı.
    Ekilmiş anlamına gelen mitolojideki ISPARTA'nın bir efsanesi bile vardır.
    6. Kentin asıl ismi BARİDA'dır. Bu isim kesinlikle Yunanca değildir. Belki Etice, belki de Lidya dilinden gelmiş olabilir. Çünkü Etiler ve Lidyalılar:
    Asya'ya .................... AUVA
    Ankara'ya...................ANKUVA
    diyorlardı. İskender'in Atina'dan getirdiği ilk Yunan göçmenleri kentin güzelliğini görmüşler, Isparta_manarta demişler, sonra bu isim ISPARTA haline gelmiş olabilir.
    7. Isparta adının, Bizanslılar devrinde aynı şehri gösteren EİS BARİDA dan geldiği anlaşılıyor.
    8. Eski bir şehirdir. İsmi BARİS idi. Rumlar bir İS taktılar İSBARİTA oldu. Sonra ISPARTA haline geldi.
    9. Isparta'nın önceki yerleşim yeri Öküzbattı sırtları idi. Kentin bugünkü bulunduğu topraklar üzerinde de sebze, tahıl gibi ürünlerle, çokçalık ARPA ekiliyordu. ASPARTYAT eski Yunan dilinde ARPALIK demektir. Bir Atina Üniversitesi Eski Zamanlar Profesörü 1334 yılında Isparta'ya gelmiş; Isparta ve çevresinde incelemelerde bulunduktan sonra, verdiği bir konferansta Isparta adının Arpalıktan geldiğini söylemiştir.

    Görüldüğü gibi;

    *
    * Kente niçin Isparta adı verilmiştir?
    * Isparta adı nereden gelmektedir?

    sorularına kesin bir yanıt vermek olası değildir; bu konuda pek çok görüş ve düşünüşler bulunmaktadır.
    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:02 pm

    Genel konum

    Isparta ili, Akdeniz Bölgesinin batı bölümünde iç kesiminde yer alır. "Göller Bölgesi"nin merkezi konumundadır.
    İl, 30 derece ile 20 dakika ve 31 derece 33 dakika doğu boylamları ile 37 derece ve 18 dakika kuzey enlemleri arasındadır.
    Yüzölçümü 8.933 km² dir.
    Isparta doğudan, Konya'nın Beyşehir, Doğanhisar ve Akşehir ilçeleri; kuzeyden, Afyon'un Çay, Şuhut, Dinar ve Dazkırı ilçeleri; batıdan, Burdur'un Merkez, Ağlasun ve Bucak ilçeleri; güneyden ise Antalya'nın Serik ve Manavgat ilçeleri ile komşudur.
    YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ
    Isparta ili arazisi, III. jeolojik zamanda oluşmuş, beyaz tebeşir ve kalkerden meydana gelmiştir. Daha sonra tektonik volkanik hareketlerde yeni oluşumlar kazanmıştır. Çoğunlukla sıkışma tektoniğinin hüküm sürdüğü paleotektonik dönemde bir takım kıvrımlı yapılar ve bindirmeler meydana gelmiştir. Bindirmeler, Ofiyolotik karmaşık ve Akdağ kireçtaşının, Vurdigaliyen yaşlı birimlere bindirmesi şeklinde olmuştur.
    Özellikle Kadıköy formasyonunda gözlenen kıvrımlar Alp orojenezinin Preniyen fazıyla ilgilidir. Çekme tektoniğinin hüküm sürdüğü Neotektonik dönemde ise bir takım normal faylar horst-graben yapıları ve volkanizma etkinliğinin izlerini Isparta ve yakın civarında görmek mümkündür.
    Isparta'nın yüksek ve engebeli olan topraklarının, kuzey doğuda ve doğuda Sultan Dağları, Beyşehir Gölü ve Dedegöl Dağlarının güney uzantıları, güneyde Antalya Havzasının yüksek kesimleri, batıda ve güneybatıda Karakuş Dağları, Söğüt Dağları, Burdur Gölü, Ağlasun ve Bucak yaylaları ile doğal sınırları oluşmuştur. Isparta'nın yeryüzü şekillerinin %68.4'ü dağlar %16.8'i ovalar ve %14.8'i platolardan oluşmaktadır. Toprakların %74'ü tarıma elverişlidir. İlin yüzölçümünün %7.5'i göllerle kaplıdır.
    DAĞLAR
    İldeki dağlar Torosların uzantısı durumundadır. Antalya Körfezinin kara içine sokulan girintisine paralel olarak, körfezin doğusundan ve batısından başlayarak bu dağlar, kuzeye doğru giderek birbirine yaklaşır ve Göller Bölgesinin kuzeyinde birleşir.
    Isparta nın sınırları içerisindeki dağlar Sultan, Karakuş, Kuyucak, Dedegöl, Davraz, Barla, Kapıdağı ve Akdağdır.
    PLATOLAR
    Tektonik hareketler sonucu, çukur alanlarla, dağlar arasında çeşitli yükselti basamaklarında sıralanmış, düz plato alanları ortaya çıkmıştır. Isparta topraklarının %14.8'ini kaplayan platoların başlıcaları; Keçiborlu, Atabey, Barla, Senirkent ve Afşar'dır.
    Bu platolar üzerinde il yüz ölçümünün %1'i kadar hayvancılık ve turizm yönünden önemli yaylalar bulunur.
    AKARSULAR
    İlin önemli akarsuları, Antalya Havzasında yer alan Aksu Deresi ve Köprü Suyudur.
    GÖLLER
    Volkanik ve tektonik hareketlerle oluşan çukurların zaman içerisinde suyla dolmasıyla göller oluşmuştur. Bu yolla oluşan su birikintileri çok sayıda olmasından dolayı bölgeye Göller Bölgesi adı verilmiştir.
    Isparta'da bulunan en büyük ve en önemli göl Eğirdir Gölü'dür.
    GÖLCÜK
    Isparta'nın 5 kilometre güney batısında ve deniz yüzeyinden yüksekliği 1380 metre olan krater çukurunun su ile dolmasından oluşmuş bir krater gölüdür.
    Gölcük 150-300 metre kadar yükselen ve volkanik küllerle kaplı tepelerle çevrilidir. 1,5 kilometre çapında bir daire biçiminde olup derinliği 32 metreyi bulmaktadır. Gölcük ve yöresinde yapılan araştırmalarda, yüzeylenme veren formasyonlar, tortul, ultramatik ve volkanik kayaçlar olmak üzere başlıca üç gruba ayrılırlar. Bunlardan tortullara ait en yaşlı formasyonu Akdağ kireç taşları oluşturmaktadır. Diğerlerini konglomeralar ve flişler meydana getirmektedir. Akdağ kireç taşları Jura-Alt Kretase, konglomeralar Eosen ve Flişler ise Oligosel yaşlıdır. Gölcük ve çevresindeki volkanik kayaçlar, Traki Andezitler, sıkı tüfler, kül tüfler ve sünger taşlarından oluşmaktadır. Gölcük yağmur suları ve dipten kaynayan kaynaklarla beslenmektedir. Son yıllarda içme suyu olarak kullanıldığından su hayli çekilmiştir.
    Ancak Isparta'nın içme suyunun büyük bir miktarının Eğirdir Gölünden alınmasıyla Gölcükte su çekilmesi durmuştur.
    VADİLER VE OVALAR:
    En önemli vadi, Akdağ'ın kuzey yamaçlarından başlayan ve daha sonra Isparta Ovası'nı oluşturan Aksu Vadisi ile Dedegöl dağlarının orta kesiminde bulunan Çayır yaylasının güney yamaçlarından başlayan Köprü Suyu Vadisidir. İlin önemli ovaları ise Hisartepe, Karatepe ve Akdağ arasında kalan Isparta Ovası ve bu ovanın kuzeyinde bulunan Bozanönü Ovası ile Isparta'nın kuzeydoğusunda ki Kuleönü Ovasıdır.
    YERALTI KAYNAKLARI
    Isparta da büyük çapta işletilen maden ocakları çok değildir. Bazı bölgelerde maden arama çalışmaları sürdürülmektedir. Bunlardan en önemlisi Senir Ovasında yapılan petrol arama çalışmalarıdır ve 1993 yılında başlayan sondajlar devam etmektedir.
    KÜKÜRT
    Türkiye'nin ilk en zengin kükürt yatakları Keçiborlu ilçesinde bulunmaktadır. 1915 yılında işletilmeye başlayan kükürt yatakları 1994 yılında Etibank tarafından işletilirken zarar ettiği için kapatılmıştır.

    KÖMÜR
    Isparta ilinin Eğirdir ve Yalvaç ilçelerinde kömür yatakları bulunmaktadır. Kömür yatakları özel şirketlere aittir. Bunlardan Eğirdir ilçesi Akbelen Köyü civarında bulunan kömür yatakları, arazinin işletmeye uygun olmaması sebebiyle 1991 yılından bu yana işletilmemektedir.
    Yalvaç ilçesinde Yarıkkaya, Yukarıkaşıkara kasabası civarında kömür yatakları zaman zaman işletilmektedir.
    PONZA TAŞI
    Gölcük kraterinin volkan bacasından çıkan küllerin sulu bir yüzeye düşerek ani soğumaya uğramasıyla içinde gaz boşlukları olan taşlar oluşmuştur. Bu taşlara ponza taşı veya süngersi yapılarından dolayı sünger taşı adı verilir. Ponza taşlarının içinde bulunan gaz boşlukları birbirine bağlı olmadığından yalıtkanlık özelliği taşımaktadır. Bu sebeple briket yapımında kullanılmaktadır.
    Isparta'da Gölcük krater gölü çevresine yayılan ponza yatakları, Binbirevler Mahallesi ile Gölcük arasında yoğunlaşmaktadır.
    Bu bölgedeki ponza yatakları aynı bölgede kurulan, Isparta Belediyesine ait olan ISBAŞ adlı modern bir fabrikada briket olarak mamul hale getirilmektedir.
    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:02 pm

    KUM-ÇAKIL YATAKLARIIsparta da en önemli çakıl yatağı Atabey ilçesinde bulunmakta ve modern makinelerle Atabey belediyesi tarafından işletilmektedir. Ayrıca, Yakaören Köyü yakınında kum yatakları,Sav kasabası yol üzerinde ve Kılıç kasabası yakınlarında kum-çakıl yatakları işletilmektedir. Atabey ve Kılıç kum-çakıl yatakları rezervleri ve kaliteleriyle önemli depolardır.
    BARİT
    Şarkikaraağaç ilçesinde bulunan Barit yatakları 1973 yılından bu yana Etibank ve özel sektör tarafından işletilmektedir. Şistler ve kireç taşlarında yer alan barit yataklarının rezervi 17 milyon ton olarak tahmin edilmekte olup, tenörü %30 lardan % 90 lara ulaşır.

    TRAS
    Isparta - Antalya yolu üzerinde Sav kasabası yakınlarında , halk arasında köfke denilen materyal temelde tüflerden meydana gelmiş Tras dağları vardır. Rezervi 30 milyon ton olduğu tahmin edilen tras yatakları Göltaş A.Ş. tarafından çimento hammaddesi olarak kullanılmaktadır.

    MERMER
    Isparta da Gökçebağ çevresinde bej renkli kireç taşları mermer olarak değerlendilirilmektedir. Gökçebağ mermerleri Isparta Merkez ilçede bulunan Modül-Mer A.Ş. tarafından işletilmektedir.
    YAPITAŞLARI
    Isparta Merkez Direkli Andezitleri temel taşı, bahçe duvarı ve inşaatlarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Rezerv çalışması yapılmamasına rağmen milyarlarca metreküp yapı taşı bulunduğu sanılmaktadır. Şarkikaraağaç Göksöğüt Ağap Köylerinde de bahçe duvarı ve bina yapımında kullanılan taşlar çıkarılmaktadır.
    Gölcük krater gölünün çevresinde de zengin taş ocakları vardır. Bir süre işletilen bu ocaklardan parke taşı ve dış cephe süslemesi için mermer benzeri taşlar çıkarılarak ihraç edilmiştir. Bu taş ocakları orman bölgesine zarar vereceği gerekçesiyle günümüzde işletilmemektedir.

    KROM
    Eğirdir Bağıllı-Ayvalıpınar dolayında harzburjit ve dunitler içerisinde mercekler şeklinde bulunduğu belirlenen krom cevherleşmesi %20-45 arasında Cr3O3 tenörüne sahiptir. Bölgede 30 ayrı noktada zuhur eden kromitlerden 150 bin ton jeolojik rezervi olduğu belirlenmiştir.

    ARSENİK
    Isparta Eğirdir Göktaş köyü dolayında bulunan bu cevherleşme, fliş düzeyinde damarlar şeklinde bulunduğu tespit edilmiştir. %35 dolayında As2S3 ihtiva eden yatağın hesaplanmış rezervi 34 bin tondur.

    TOPRAKLAR
    Isparta ilinde topraklar, genellikle kalkerli ana yapı üzerinde gelişmiştir. Tektonik çöküntü olukları ise, IV. zaman alüvyonlarıyla dolmuş ve ilde tarımın temel kaynağını oluşturan topraklar ortaya çıkmıştır. Eğim %40'a kadar değişmektedir. Üst toprak, 8-40 santimetre arasında derinliğe sahip olup, genellikle killi-tınlı kalkerli granüler ve dağılabilir durumdadır. Alt toprak üst toprakla aynı yapıda olmasına rağmen daha kaba bünyeli ve killidir. Toprak seviyesi bazı yerlerde taban suyu ile sınırlanmıştır. Yapılan araştırmalara göre, Isparta da bulunan toprak çeşitleri ve başlıca özellikleri şunlardır.

    KIRMIZI AKDENİZ TOPRAĞI
    Bu topraklar il genelinde 68.932 hektar alan kaplamaktadır. Hafif, orta dik ve sarp meyil özelliklerine sahip olup, orta sığlıkta hafif taşlı, orta derin, erozyon derecesi farklı ölçekli verimlilik açısından tarıma uygundur. Akdeniz bitki florası ile karstik temel yapı ve Akdeniz iklimi etkileşimi sonucu oluşmuş verimli topraklardır. Doğal bitki örtüsü, otlar, makiler ve orman ağaçlarından oluşur.

    KIRMIZI KAHVERENGİ AKDENİZ TOPRAKLARI
    Bu topraklar 81.904 hektarlık bir alanı kaplar. Yer yer hafif, orta, dik ve çok dik meyilde olup, orta derin bazen sığ, yer yer taşlı, orta erozyon etkisinde tarıma elverişli topraklardır. Oluşum bakımından kırmızı Akdeniz toprakları pedojenezine uygun özellikleri vardır. Doğal bitki örtüsü ot, maki, çeşitli türde orman ağaçlarından oluşur.

    KAHVERENGİ ORMAN TOPRAKLARI
    Isparta ili toprak dağılımında 142.156 hektar bir bölümü oluşturur. Hafif orta dik ve çok dik meyil özelliği göstermekte olup, orta derin yer yer sığ, orta erozyonlu, bazen şiddetli erozyona maruz topraklardır. Uygun topoğrafya özelliklerinde tarıma elverişlidir. Toprak oluşumu bakımından kırmızı kahverengi Akdeniz toprakları pedojenozi etkindir.

    SARI KIRMIZI POTZOLİK TOPRAKLAR
    Bu topraklar Isparta ilinde 3.671 hektar ile en az orana sahiptir. Hafif, orta ve dik meyilde orta derin, bazen sığ yer yer çok sığ az erozyondan, orta ve şiddetli erozyona varan bir aşınım özelliğine sahiptir.
    Doğal bitki örtüsü, kışın yapraklarını döken orman ağacı ve iğne yapraklı orman ağaçlarıdır.

    KALKERSİZ KAHVERENGİ ORMAN TOPRAKLARI:
    Bu topraklar 61.081 hektar bir arazi oluşturmaktadır. Meyil derecesi hafif, orta ve diktir. Derin, bazen orta derinlikte, kısmen, sığ, orta ve şiddetli erozyona maruz, yer yerde taşlı bir özellik taşır. Doğal bitki örtüsü , kışın yaprağını döken orman ağaçlarından oluşur.

    KESTANE RENKLİ TOPRAKLAR:
    Bu topraklar Isparta ili toplam arazisinin 115.489 hektarlık bölümünü oluşturur. Genellikle düz, düze yakın orta ve dik meyillerde, yer yer derin, orta derin, sığ ve çok sığ, orta ve şiddetli erozyon etkisinde olan topraklardır. Doğal bitki örtüsü, kısa ve uzun otlarla, çalılar ve seyrek orman ağaçlarından oluşur.

    TOPRAK SICAKLIĞI
    Toprak sıcaklığı rasatları 5,10,20,50 ve 100 santimetre derinliklerde yapılmıştır. Aylık ortalama sıcaklık değerleri derinlere indikçe ilkbahar ve yaz aylarında azalmakta , sonbahar ve kış aylarında artmaktadır. Yıllık ortalama sıcaklık değerleri 12.6 C ile 14.8 C arasında değişmektedir.

    TOPRAK KİRLİLİĞİ
    İlin topraklarında makro ölçekli bir toprak kirliliği görülmemektedir. Ancak ilde özellikle Eğirdir Gölü çevresinde yapılan meyve yetiştiriciliğinde kalite ve verimi artırmak için kullanılan zirai mücadele ilaçları, az da olsa toprakta uzun süre kalıcı bir kirliliğe sebep olmaktadır.
    Ağır metaller konusunda Köy Hizmetleri Müdürlüğü laboratuarlarında yapılan analizlerde toprak kirliliğine sebebiyet verecek bir bulguya rastlanmamıştır. İlimizde büyük ölçekli sanayi kuruluşları bulunmadığından, ayrıca evsel atıkların genelde kontrol altında tutulmasından dolayı kimyasal etkili toprak kirliliği söz konusu değildir.

    İKLİM
    Isparta ili, Akdeniz iklimi ile Orta Anadolu iklimi arasındaki geçiş bölgesinde yer almaktadır. Bu sebeple il sınırları içinde her iki iklim özellikleri de görülür. Ancak, Akdeniz kıyılarında görülen sıcaklık ve yağış, karasal iklimin özelliği olan düşük yağış bölgede tam olarak görülmez. Meteorolojik yöntemlerle yapılan araştırmalarda Isparta'nın iklim yapısı; Soğuk-Yarı Kara İklim tipi olarak belirlenmiştir.
    İlin Akdeniz'e yakın olan güney bölgelerinde Akdeniz ikliminin özelliği gözlenir. Yazlar sıcak ve kurak; kışlar ilin kuzey bölümlerine göre ılık ve yağışlı geçer. Kuzeydoğuya gidildikçe karasal iklim özelliklerini gösterir; kışlar daha soğuk geçer. Kuzey bölgeler daha az yağış almaktadır.
    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:03 pm

    BASINÇ
    Atmosferdeki gazların temas ettikleri yüzeylere uygulanmış olduğu kuvvete hava basıncı ve atmosferik basınç denir. Isparta'da ölçülmüş aktüel (mahalli) basınç ortalaması 898.0 milibardır. Aylara göre basınç değeri incelendiğinde ise en yüksek kasım, en düşük temmuz ayında olduğu görülür. Yaz aylarında düşük seyreder.
    Isparta'da uzun yıllar içerisinde tespit edilen en yüksek basınç 919.9 mb en düşük basınç ise 869.6 olmuştur.

    RÜZGAR
    Hava hareketi olarak bilinen rüzgar, yön ve hız ölçümü yapılarak belirlenir. Isparta da ortalama rüzgar hızı saniyede 1.9 metredir. Aylara göre hız ortalaması içinde 2.4 m/sn ile eylül ve ekim ayları en düşüktür. Uzun yıllar ölçümlerine göre, en hızlı rüzgar 30,7 m/sn ile güney yönünden kaydedilmiştir. Rüzgar hızının 10.8 ile 17.1 m/sn arasında olduğu, kuvvetli rüzgarlı gün sayısı ortalama 33 gündür. Fırtınalı günler ortalaması ise yılda 6 gündür. Isparta da birinci derecede hakim rüzgar yönü 3369 esme sayısı ile Batı, ikinci derecede 3162 esme sayısıyla güneydoğu , üçüncü derecede hakim rüzgar yönü ise 2520 esme sayısıyla kuzeydoğu olarak belirlenmiştir.

    NİSPİ NEM
    Atmosferdeki su miktarına havanın nemliliği denir. Nispi nem ise, mevcut basınç ve sıcaklıkta havadaki su buharı miktarının aynı basınç ve sıcaklıktaki havanın alabileceği maksimum su buharı miktarı oranına denir ve yüzde olarak ifade edilir. Diğer bir deyişle, nispi nem doyma açığını gösterir.
    Isparta da yıllık ortalama nem %62'dir. Nispi nem değerleri, kış aylarında daha yüksek, yaz aylarında da daha düşük olmaktadır.

    BULUTLULUK
    Klimatolojik bulutluluk gözlemlerinde, gökyüzünün tamamı 10 eşit parçaya bölünmüş olarak kabul edilir. Isparta da yıllık ortalama bulutluluk 4.3 dür. Yıl içinde bulutluluğun en az olduğu aylar temmuz ve ağustos, en fazla olduğu aylarda kış aylarıdır. Ortalama bulutluluk ile ortalama nisbi nem arasında bir paralellik olduğu açıkca görülür. Ortalama bulutluluğun 2.0 ila 8.0 arasında olduğu günlere bulutlu günler denir. Buna göre yıllık ortalama bulutlu günler sayısı 180 dir. Bulutluluğun 8.1 ile 10.0 olduğu günlere kapalı günler denir. Yıllık kapalı günler sayısı 67.3 dür. Yıllık açık günler ortalaması ise 117 gündür.

    SİS-DOLU-ORAJ
    Sis, yer seviyesinde oluşan ve yatay görüş uzaklığını her yönde bir kilometre ve altına düşüren buluta denir. Isparta'da yıllık sisli günler sayısı 13 tür.
    Isparta'da dolu olayı özellikle mart, mayıs ve haziran aylarında görülür. Dolu yağışında yıllık ortalama 4 gündür. Şimşek ile birlikte gök gürültüsünün duyulmasına oraj denir. Orajlı günler daha çok mayıs ve haziran aylarında yaşanır. Isparta'da yılda ortalama 26 gün orajlı geçmektedir.

    SICAKLIK
    Hava sıcaklığı ölçümleri rasat siperleri içerisinde gölgede yapılmaktadır. Isparta da yıllık ortalama sıcaklık 12.1 C dir ortalama sıcaklık aylara göre incelendiğinde en yüksek ortalama sıcaklığa temmuz ayında, en düşük ortalama sıcaklığa da ocak ayında ulaşıldığı görülmektedir. Isparta da en yüksek sıcaklık 37.5 C en düşük sıcaklık -21.0 C olarak ölçülmüştür. Yaz günleri yukarı sıcaklıkta gün sayısı ortalama 111.4 dür. Kış günleri adı verilen C'nin altındaki gün sayısı ise 75.7 dir.

    YAĞIŞ
    Yıllık toplam yağış miktarı ortalama 600.4 mm Aylara göre yağış miktarı incelendiğinde en az yağışın ağustos ayında olduğu görülür.En fazla yağış ise kış ilkbahar aylarında meydana gelir. İl genelinde kar yağışları kasım ayında başlayıp nisan ayında sona ermektedir. Yılda ortalama karla örtülü gün sayısı 14.9 olup , en yüksek kar örtüsü 59 santimetre olarak ölçülmüştür.

    BUHARLAŞMA
    Buharlaşma miktarı , bir yerin iklimini ortaya koymakta kullanılan önemli meteorolojik elemanlardan biridir. Yağış miktarının buharlaşmadan fazla olduğu yerlerde toprak nemli , az olduğu yerlerde ise toprak kurudur. Isparta ilinde yıllık toplam buharlaşma miktarı 1233.6 mm dir En fazla buharlaşmanın temmuz ayında 233.4 mm olduğu görülmüştür.

    GÜNEŞLENME
    Isparta da aylık ortalama güneşlenme süresi en çok temmuz ayında 12 saat 2 dakika en az aralık ayında 3 saat 36 dakikadır.
    Güneş ışınlarının şiddeti santimetrekareye kalori olarak ölçülür. Isparta da yıllık ortalama güneş ışınlarının şiddeti 311.61 cal/cm², maksimuma ulaştıgı temmuz ayında da 480.73 cal/cm² dir.
    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:03 pm

    Yüzölçümü:
    8.933 km²Nüfus:
    434.771 (1990)Ege, Akdeniz ve İç Anadolu Bölgelerinin kesiştiği Göller Bölgesi denilen noktada yer alan Isparta ili, Eğirdir, Kovada ve Gölcük gölleri, Kovada ve Kızıldağı Milli Parkları ile zengin bir fauna ve floraya sahiptir.

    İnanç Turizminin merkezi Yalvaç ilçesi Anadolunun kültür zenginliğini tüm ihtişamı ile yansıtmaktadır.

    Kayak Merkezinin yeraldığı Davraz Dağı, doğa yürüyüşü ve nehir sporlarına elverişli kanyonlar, mağaralar ve dağları ile pek çok doğa sporlarının yapıldığı merkezdir.

    Isparta'nın turizm kapısı Eğirdir, alternatif turizm cennetidir. Dağcılık, trekking, rüzgarsörfü, yamaç paraşütü, kampçılık turizm çeşitlerinden birkaçıdır.

    İLÇELER:

    Isparta ilinin ilçeleri; Aksu, Atabey, Eğirdir, Gelendost, Gönen, Keçiborlu, Senirkent, Sütçüler, Şarkikaraağaç, Uluborlu,Yalvaç ve Yenişarbademli'dir.

    Aksu: Yaklaşık 1200 metre rakımında bulunan Aksu İlçesi, eski adı olan Anamas’ı, ilçe coğrafyasına hakim 2388 m yüksekliğindeki Anamas Dağından almaktadır.

    Aksu ilçesinin yeraldığı yörede yapılan kazılarda, ilk çağlardan beri iskana açık olduğu görülmektedir. Yörede, Helenistik çağa ait M.Ö.2. ve 1. Yüzyıldan kalma sikkelere rastlanmaktadır. Yapılan araştırmalardan, Aksu Vadisi ve Anamas yaylaları arasındaki ulaşım zorluklarına rağmen, civarındaki bazı köylerde 16. yüzyıldan beri Pazar kurulmakta olduğu ve bu yörede yoğun bir Yörük nüfusun yaşadığı anlaşılmaktadır. Cumhuriyet döneminde, Eğirdir'e bağlı bir bucak olarak Yenice adı altında idari konumunu sürdüren Aksu, 26.8.1988 tarihinde ilçe statüsüne kavuşmuştur.

    Aksu ilçesi sınırları içindeki en önemli tarihi kalıntılar: Timbriada, Tynada, Eurymendon Kutsal Alanı ve Roma Köprüsü dür. Yörede turistik önemi olan Sorgon ve Zindan Mağaraları ile Sorgun yaylası Aksu İlçe sınırları içinde bulunmaktadır.

    Atabey: Atabey İlçesi kuzeyden Senirkent ve Uluborlu, Batıdan Gönen, güneyden merkez ilçe Isparta, doğudan da Eğirdir ilçeleri ile çevrilidir. İlçenin kuzeyini ve batısını Barla Dağı ve uzantıları bulunmaktadır.

    Selçuklular döneminde bilinçli bir şekilde kervansaray ağıyla donatılan Konya-Antalya güzergahındaki yerleşmelerinden birisi olan (Atabey) önem verildiği, Ertokuş tarafından burada 1224 yılında inşa ettirilen medreseden anlaşılmaktadır. 13. yy. başında tamamen Türkleşen bölgede, önemli bir yerleşim merkezi olarak beliren Atabay’ deki medrese Osmanlı devleti eğitim sistemi içinde de fonksiyonunu devam ettirmiştir. Atabey’ in 1478,1501, ve 1568 tarihlerindeki kayıtlara göre, Eğirdir ’e bağlı bir nahiye olduğu yazılıdır.

    İlçe sınırları içinde bulunan başlıca tarihi ve kültürel varlıklar, Harmanören (Göndürle) de meydana çıkartılan 41 Küp Mezarlar, Sidera Bayat Harabeleri, Ertokuş Medresesi, Sinan Camiidir. (18) Atabey ilçesine bağlı olarak, İslamköy Kasabası yanında 4 adette köy yerleşimi bulunmaktadır. Atabey ilçe merkezi Isparta’ya 23 km uzaklıkta olup, çoğunluğu çift yol olmak üzere asfalt yol ile bağlıdır.

    Eğirdir:

    Eğirdir Destinasyonu

    Gelendost: Gelendost ilçesi, Isparta il merkezinin kuzeyinde, Eğirdir Gölünün 10 km içerisinde kurulmuştur. Gelendos ilçesi, ilk çağlardan beri, Pisidya Ülkesi adı verilen Göller Bölgesinin en eski kültür merkezlerinden birisidir. M.Ö. 3500 yıllarında “Mirya veya Miryo” adı ile Hititlerin bir kolu olan Anamurla Miryalılar tarafından kurulmuştur. M.Ö. 547 yıllarında bu topraklar Pisidyalıları yenen Pers’ lerin egemenliğine geçmiştir. 17 Eylül 1176 yılında yapılan ve bir kısmı da Gelendost Ovasında geçen Miryakefalon Savaşını Türklerin kazanması ile Selçuklu topraklarına katılmıştır. Gelendost daha sonra Hamidoğulları Beyliğinin egemenliği altına girmiştir.

    Gelendost, tarihi boyunca Ablada, Sabinae, Myrion, Miryona, Miryo, Myriokafalon, Gelende-Abad, Gelendoz adları ile anılmıştır. 16. yüzyılda Afşar nahiyesine bağlı olan Gelendost, Cumhuriyet döneminde 1930 yılında Afşar’ın yerine nahiye olmuştur. Daha sonrada 6.3.1954 tarih ve 6324 sayılı kanun ile de ilçe olmuştur. Gelendost, Isparta-Konya karayolu üzerindedir. Isparta’ya 80 km uzaklıktadır. İlçenin tüm kasaba ve köyleri ile ulaşım olanakları her mevsim vardır. İlçede halk ağırlıklı olarak tarımla uğraşmaktadır. Elmacılık en önemli uğraş koludur.

    Gelendos ilçe merkezinde bulunan tarihi iki cami ile Yeşilköy sınırları içinde bulunan Ertokuş Kervansarayı ilçenin en önemli kültür yapılarıdır.

    Gönen: Isparta İl Merkezine 24 km uzaklıklığında, Isparta-Burdur karayoluna 5 km uzaklığındaki Gönen’in tarihi M.Ö. 3-4 yüzyıla kadar dayanır. Tarih boyunca Kaue, Kawaena, Colonia, julia, Augusta, Pia, Fida, Comama, Yuztinianopolis, Gonana, Konana, Könan ve Gönen adları ile anılmıştır. Roma İmparatorluğu Augustos’ un Pisidia adı verilen bölgede kurulduğu dört şehirden birisidir. Araştırmalara göre yörede ilk yerleşim birimi Yuvaca, şimdiki yayla adıyla bilinen yerdir. Buraya ilk gelenler Yüreçi göçerleridir.

    İlçe zamanla Selçukluların ve daha sonra da Hamitoğulları Beyliği’nin egemenliği altında bulunmuştur. Hamitoğlu Hüseyin Bey, topraklarının büyük bir bölümünü Osmanlı Sultanı I. Murat ‘a satmıştır . 30 Aralık 1992 tarihinde yapılan düzenleme sonucunda, İğdecik. Gölbaşı, Koçtepe ve Senirce köyleri Isparta İl merkezine, Güneykent Kasabası, Gümüşgün Köyü Keçiborlu ilçesine bağlanmıştır. Gönen ilçesine bağlı yerleşim birimi olarak yalnız Kızılcık Köyü kalmıştır.

    Keçiborlu: Isparta il merkezine 40 km uzaklığındaki Keçiborlu ilçe merkezinin tarihi gelişimi Isparta ilçe merkezi ile benzerlik göstermektedir. Keçiborlu tarih boyunca, Eudoxiopolis, Keçik-Borlu, Kiçi-Borlu isimleriyle anılmıştır. Keçiborlu, Hitit, İyon, Lidya, Pers, Helen, Roma, Bizans devirlerini yaşadıktan sonra 1204 yılında Sultan Kılıç Arslan tarafından Anadolu Selçuklu Devletinin egemenliğine girmiştir. Daha sonra Hamitoğulları Beyliğinde Uluborlu ve Gönen’e bağlı bir kasaba olarak varlığını sürdürmüştür.

    Günümüzdeki Keçiborlu ilçesinde korunmakta olan Keçiborlu Höyüğü, Kılıç Höyüğü, Kılıç Fari Harabeleri, Fadıllı Harabeleri, Güneykent şehir kalıntıları, Sinanbey Camii, Senir Hacı Osman Camii, Gümüşgün Sinan Dede Türbesi eski çağlardan kalan eserler ve yerler olarak görülmektedir.

    İlçenin başlıca mesire ve yayla turizmi yerleri : Söğüt Dağı Yaylası, Fadıllı Yaylası, Koru Yaylası, Taşoluk Yaylası, Güneydere Uzundere Piknik Yeri ve göleti, Keçiborlu Göleti, Boyralı Sini Yaylası, Aydoğmuş Akdağ Yaylası, Senir, Tepecik ve Ardıçlı Köyleri Burdur Gölü Kenarı Plaj sahasıdır.

    Keçiborlu adının, bölgenin küçük tepeciklerinden oluşmasına izafeten Kiçi (Küçük) Bor (Taş) kelimelerinden oluştuğu Kiçiborlu ’dan bozulduğu sanılmaktadır.

    Senirkent: Isparta İl Merkezine 76 km uzaklığında, Eğirdir Gölü’ nün Hoyran Gölü adı verilen kuzey kısmının batısında bir vadide yer alan ilçe, dağ eteğindeki meyilli düzlük bir arazide kurulmuştur. Zira “Senir” dağ eteğindeki meyilli düzlük anlamına gelmektedir.

    Senirkent’in bulunduğu bölgenin, tarihin çok eski devirlerinden beri yerleşim merkezi olduğu, buluntulardan ve yapılan araştırmalardan anlaşılmaktadır. Ancak su kanalı, kervansaray, kale gibi ayakta kalmış tarihi yapılara rastlamaktadır. 1370 yılında kurulmuş olan Senirkent 1807de Uluborlu’ya bağlı nahiye statüsüne getirilmiş ve belediye teşkilatı kurulmuştur. İlçedeki başlıca kültür varlıkları: Tymandos Antik Kent, Yassıören Höyük, Garip Höyük, Tohumkesen Höyük, Aralık Höyük Gençali Höyük, Veli Baba Türbesidir.

    Sütçüler: Isparta'nın güneyinde yer alan Sütçüler ilçesinin kuruluşunun M.Ö. 200 yıllarına kadar dayandığı bilinmektedir. Bu gün Adada olarak adlandırılan antik kent, Pisidya bölgesinde; Pisidya ile Pamfilya bölgeleri arasında yer almaktadır. 1330 yıllarında Hamitoğulları beyliği Eğirdir’ de kurulana kadar Sütçüler Selçuklular ’ın elinde kalmıştır .

    Osmanlılar zamanında bir süre Kara Bavlu olarak anılmıştır. Zamanla Bavlu şekline dönüşen isim, Cumhuriyet döneminde 1926 yılına kadar sürmüş, bu tarihte yerleşime dağ-dağlık anlamına gelen Cebel ismi verilmiştir. 1938 yılında belde halkının büyük şehirlerde sütçülük yapmaları üzerine isimi Sütçüler olarak değiştirilmiş ve Eğirdir ’e bağlı bir nahiye iken ilçe statüsü verilmiştir.

    İlçenin belli başlı kültür varlıkları arasında, ilçenin tarihi gelişimini simgeleyen kalıntılarından Adada antik kenti gelir. Antik kent ilçe merkezine 12, Sağrak köyüne 2 kilometre uzaklıktadır. Diğer kültürel varlıkları ise, Sığırlık Harabeleri, Taşkapı Harabeleri, Zorzila Kalıntıları, Sefer Ağa Camii, Çandır Köprüsüdür.

    Uluborlu: Uluborlu, tarih öncesi devirlerden beri çeşitli medeniyetlerin hüküm sürdüğü yörede yer almaktadır. Uluborlu’nun 4000 yıl öncesi Hititler tarafından kurulduğu bilinmektedir. Bu döneme ait kalıntılara yörede hala rastlanmaktadır. Uluborlu, Türklerin fethi öncesinde Apolonia, Sozopolis, Mardion, Mardiyon, Mardiaion adlarıylada anılmıştır. 1070 yılında Türklerin egemenliğine girmiştir. Bu devirden sonra Uluborlu, Borgulu, Burgulu, Uluğborlu isimleri de almıştır.

    Uluborlu’da yaklaşık 17 türde kiraz yetiştirilmektedir. Uluborlu kirazı Avrupa ülkelerinde çok tutulmaktadır. Ürünün büyük bir kısmı ihraç edilmektedir. İlçede Temmuz ayının ilk haftasında 2 gün süreli Altın Kiraz ve Yağlı Pehlivan Güreş Şenlikleri düzenlenmektedir.
    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:04 pm

    Yalvaç:

    Yalvaç Destinasyonu

    Yenişarbademli: Yenişarbademli, Beyşehir Gölünün batısında, Toros Dağlarının kuzey uzantısı olan Anamas Dağları ile bütünleşir. İlçe doğusunda, Beyşehir, batısında Aksu ve kuzeyinde Şarkikaraağaç ilçeleri ile çevrilidir. İlçenin rakımı 1150 metredir. İlçe sınırları içerisinde bulunan Dedegöl Dağı (2892 m) ile Isparta’nın en yüksek dağıdır. Yenişar tarih boyunca pek çok uygarlığa sahne olmuştur. Yapılan araştırmaya göre, M.Ö. 4000 yıllarında Etiler , M.Ö. 1500 yıllarında Frikyalılar, M.Ö. 800 yıllarında İyonlar, M.Ö. 600 yıllarında Lidyalılar, M.Ö. 446 yıllarında Persler, M.Ö. 190 yıllarında Romalılar, M. 395 yıllarında da Bizanslar yörede uygarlık kurmuşlardır.

    1071 Malazgirt Zaferinden sonra 1142 yıllarında Selçuklu topraklarına katılabilmiştir. 1810 yılında Konya Vilayetine bağlı bir kaza olmuştur. Selçuklulara ait Kubad-ı Abad Sarayı kalıntıları da ilçe hudutları içinde yer almaktadır.

    Yenişarbademli, Şarkikaraağaç üzerinden asfalt yol ile Isparta il merkezine 177 km uzaklıktadır. Yenişarbademli’ nin , başlıca gelir kaynağı, tarım, hayvancılık, orman işçiliği ve balıkçılıktır.
    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:04 pm

    KENTE, NİÇİN ISPARTA DENDİ; ISPARTA ADI NEREDEN GELMEKTEDİR?
    Kente niçin Isparta denildiği, Isparta adının nereden geldiği, kesin olarak bilinmemektedir. Bu konuda pek çok araştırma, inceleme, görüş ve düşünüşler vardır; bunlardan en önemlileri ve akla yakın olanları şunlardır:

    1. Büyük İskender Kral olduktan sonra (M.Ö. 356 - 323) Anadolu'nun Batısı Yunan egemenliği altına geçti. İskender öldükten sonra bile, daha 36 yıl bu bölge Atina'ya bağımlı kaldı.Bu yıllarda Mora yarımadasında yaşamakta olan Ispartalılarla, Atina Yunanlıları, Anadolu'nun Batısına göç etmeye başladılar.
    Mora Yarımadası Ispartalılarından büyükçe bir topluluk geldi; Isparta Kenti'ne yerleşti. Kente de kendi ülkelerinin ISPARTA adını verdiler.
    2. Kentin önceki adı BARİS'ti. İranlılarla yaptıkları savaştan sonra ülkelerine dönmeyen Mora Yarımadası Isparta'lıları BARİS'te yerleştiler. Yunanca bir İS belirteci başa getirip, birleştirdiler İSPARİTA oldu; sonra da bu ad İSPARTA olarak söylenmeye başlandı.
    3. Yunan dilinde İSPORADA dağınık anlamına gelmektedir. Gerçekten de kent o yıllarda, tıpkı Mora yarımadasındaki ISPARTA nasıl yedi tepe üzerinde kurulmuş ise, kent de onun gibi dağınık durumda idi. Dağınık anlamına İSPORADA dediler; sonra bu isim ISPARTA haline geldi.
    4. Mitolojide ISPARTA kelimesi Ekilmiş anlamına gelmektedir.
    Isparta adı, şuralarda da geçer.
    ISPARTA - Anadolu'da kentimizin adı.
    ISPARTA - Mora Yarımadasında bir ülke.
    ISPARTA - Çatalca'da bir kule.
    ISPARTA - İstanbul'da Fatih'in vakfiyesi.
    ISPARTA - Konya'da bir angı taşı.
    ISPARTA - Venezüella'da bir yer adı.
    Ekilmiş anlamına gelen mitolojideki ISPARTA'nın bir efsanesi bile vardır.
    5. Kentin asıl ismi BARİDA'dır. Bu isim kesinlikle Yunanca değildir. Belki Etice, belki de Lidya dilinden gelmiş olabilir. Çünkü Etiler ve Lidyalılar:
    Asya'ya .................... AUVA
    Ankara'ya...................ANKUVA
    diyorlardı. İskender'in Atina'dan getirdiği ilk Yunan göçmenleri kentin güzelliğini görmüşler, Isparta_manarta demişler, sonra bu isim ISPARTA haline gelmiş olabilir.
    6. Isparta adının, Bizanslılar devrinde aynı şehri gösteren EİS BARİDA dan geldiği anlaşılıyor.
    7. Eski bir şehirdir. İsmi BARİS idi. Rumlar bir İS taktılar İSBARİTA oldu. Sonra ISPARTA haline geldi.
    8. Isparta'nın önceki yerleşim yeri Öküzbattı sırtları idi. Kentin bugünkü bulunduğu topraklar üzerinde de sebze, tahıl gibi ürünlerle, çokçalık ARPA ekiliyordu. ASPARTYAT eski Yunan dilinde ARPALIK demektir. Bir Atina Üniversitesi Eski Zamanlar Profesörü 1334 yılında Isparta'ya gelmiş; Isparta ve çevresinde incelemelerde bulunduktan sonra, verdiği bir konferansta Isparta adının Arpalıktan geldiğini söylemiştir.

    Görüldüğü gibi;

    * Kente niçin Isparta adı verilmiştir?
    * Isparta adı nereden gelmektedir?

    sorularına kesin bir yanıt vermek olası değildir; bu konuda pek çok görüş ve düşünüşler bulunmaktadır.
    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:05 pm

    Osmanlı Döneminde Isparta
    Osmanlılar Dönemi
    Anadolu beylikleri, daha önce yitirdikleri toprakları, 1402 Ankara
    Savaşı’ndan sonra Osmanlı Devleti’nin içine
    düştüğü bunalım döneminde, yeniden ele
    geçirdiler. Bu arada Timur’un torunu Mehmed
    Mirza’nın hapisten kurtardığı II. Mehmed Bey de Karamanoğulları
    Beyliği’nin başına geçti. Karamanoğulları’nın egemen
    olduğu yerlerden başka, Osmanlılar’a bağlı Isparta, Eğridir,
    Kırşehir ve Kayseri’yi de ele geçirdi. Osmanlı Devleti
    Çelebi Mehmed’le yeni bir yönetime kavuştuktan sonra,
    kaybedilen yerleri ele geçirmek için girişimlere
    başlandı. Çelebi Mehmed, Karamanoğlu Mehmed Bey’i bir
    savaş sırasında esir aldı (1415). Böylece Isparta yöresi
    yeniden Osmanlılar’a bağlandı ise de bir süre sonra yine
    Karamanoğulları’nın eline geçmiştir. Mehmed Bey’in
    ölümünden sonra oğlu İbrahim Bey ile amcası Ali Bey
    arasında taht kavgaları başladı. İbrahim Bey II. Murad’dan yardım
    istedi ve yardım karşılığında Hamidili, Beyşehir ve
    Otlukhisarı’nı Osmanlılar’a bıraktı. II. Murad da,
    Hamidili’nin yönetimini Şarabdar İlyas Bey’e verdi.

    Isparta Şehir Tanıtımı F12Uluborlusukemeri2

    II. Murad’ın yardımıyla Karamanoğulları Beyliği’nin başına
    geçen İbrahim Bey, güçlendikten sonra
    Osmanlılar’a verdiği yerleri geri almak için girişimlere
    başladı. Tek başına karşı çıkamayacağını anlayınca da Sırplar ve
    Macarlar’la anlaştı. Bu anlaşmadan sonra Beyşehir ve Hamidili
    yöresine saldırarak, Hamidili Sancak Bey’ini tutsak etti. Bu
    olay üzerine II. Murad, önce Rumeli Beylerbeyi Sinan Paşa
    yönetiminde Macarlar üzerine bir kuvvet gönderdi.
    Macarlar’ı etkisiz hale getirdikten sonra da İbrahim Bey’in
    üzerine yürüdü ve yanında bulunan İsa Bey’i
    Karamanoğulları Beyi olarak ilan etti. Daha sonra, dönemin
    önemli bilim adamlarından Mevlana Hamza, arabuluculuk yaparak
    İbrahim Bey’i bağışlattı. İbrahim Bey, yine Beyliğin başında
    kaldı ve Osmanlılar’dan aldığı yerleri geri verdi.


    Isparta Şehir Tanıtımı 11

    Bu olaydan sonra, XVI. yüzyıl başlarına değin Isparta ve
    yöresinde önemli bir siyasal olay olmadı. XVI. yüzyıl
    başlarından itibaren ise Osmanlı Devleti’ni uzun süre
    uğraştıran Şahkulu Ayaklanması, Isparta yöresini de etkiledi.
    Burdur, Isparta, Gölhisar ve Sandıklı yöresine de saldıran
    Şahkulu, buraları yağmaladı ve çok sayıda kişiyi
    öldürdü. Ayaklanma bastırılarak Şahkulu
    öldürüldükten sonra (1511), Isparta ve Antalya
    yöresinde ele geçirilen Şiiler Mora’ya
    sürüldüler.

    XVI. yüzyılda güneybatı Anadolu’daki önemli
    pazarlardan biri de Hamid pazarıydı. Gerek Hamidoğulları Beyliği
    döneminde ve gerek Osmanlı yönetimi sırasında Isparta,
    önemli bir dokumacılık merkeziydi. Ayrıca, Isparta
    çevresindeki ormanlardan elde edilen adragan zamkı Avrupa
    piyasalarında oldukça aranan bir üründü.
    Halıcılık ise ancak XV. yüzyıla doğru dış piyasalarda önem
    kazanmaya başladı.

    XVI. yüzyılın ikinci yarısından başlayıp giderek artan ekonomik
    bunalım, Osmanlı toplum yaşamını önemli ölçüde
    etkilemiştir. Bu dönemde dünyadaki fiyat artışları, ülke
    dışına yiyecek maddesi kaçırılmasına yol açmış, bu da
    Anadolu’da büyük bir yiyecek kıtlığına sebep olmuştur.
    Bunun yanı sıra, ekonomik bunalım sonucu topraklarını bırakmak zorunda
    kalan halk “levend” adı altında soygunculuk yapmaya
    başlamıştır. Isparta ve yöresi de bu olaylardan oldukça
    etkilenmiştir. Bu dönemde suhteler (medrese öğrencileri) de
    gruplar halinde Anadolu’nun çeşitli yerlerinde dolaşarak
    olaylar çıkarmış, soygunlar yaparak birçok insanı
    öldürmüşlerdir. 1559’da İstanbul’dan Hamid
    Sancağı Kadısına gönderilen bir fermanda, Isparta yöresinde
    dolaşan suhtelerin çıkardıkları olaylardan söz edilerek, bu
    kişilerin yakalanıp cezalandırılmaları için Mirza Bey adlı bir
    kişinin görevlendirildiği bildirilmektedir. Hamid Sancağı bu
    dönemde Ege Bölgesi’nden sonra suhte ayaklanmalarının
    en çok görüldüğü yerdir. O kadar ki,
    1558’de Şehzade Bayezid ile sefere çıkan Hamid Sancak Beyi
    Mustafa Bey’e hemen sancaktaki görevine dönmesi
    bildirilmiştir. Hamidili’ndeki suhte olayları 1572 sonrasında da
    aynı yoğunlukta sürmüştür. 1573’te Hamid
    Sancağı’nda suhteler olay çıkarmış ve sancaktaki sipahiler
    bu kişilere yardım ederek yakalanmalarını önlemişlerdir. Bu
    dönemde olayların yoğunlaşmasına karşın Kıbrıs’a
    gönderilen sancak beyi, bir yazısında bu durumdan yakınmaktadır.
    Hamid Sancak Beyinin Kıbrıs’a gitmesinden sonra yerine vekil
    olarak bıraktığı Hamza Bey’in raporlarından öğrenildiğine
    göre, sancaktaki Beydili Köyü halkı Hüsam adlı bir
    suhteyi yakalayarak sancak beyine teslim etmiş ve bunun üzerine
    200 kişilik bir grup köyü basmaya kalkışmışlarsa da sancak
    beyi ve sipahilerin çabaları karşısında başarısız kalmışlardır.
    1574 baharında Anadolu askerlerinin sefere çağrılması,
    yöredeki suhte olaylarının da artmasına neden olmuştur. Isparta ve
    yöresindeki suhte olayları 1587’de daha da kanlı bir
    biçime bürünmüş, Hamid ve Teke sancaklarında
    zengin tımar ve zeamet sahiplerine saldırmaya başlamıştır.
    Isparta’da Taşviran Köyü’nü basan suhteler
    burada 32 kişiyi öldürmüşlerdir. Suhte ayaklanmalarının
    önlenememiş olması, aralarında Isparta’nın da bulunduğu
    birçok kent halkının hükümete karşı büyük
    güvensizlik duymasına yol açmıştır. Ayaklanmaları
    önlemek amacıyla il erleri serdarlarına, hatta çavuş ve
    subaşı gibi kişilere yetki verilmesi suhtelerin daha fazla taşkınlık
    yapmalarından başka sonuç vermemiştir.
    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:05 pm

    Isparta Şehir Tanıtımı 12

    XVII. yüzyılda Isparta yöresini etkileyen önemli bir
    olay da Haydaroğlu ayaklanmasıdır. 1645’te, Isparta
    yöresinde ortaya çıkan Kara Haydar adında bir kişi
    soygunlar yaparak, yöreyi uzun süre tedirgin etmiş, daha
    sonra da yakalanarak öldürülmüştür. Oğlu
    Mehmed, babasının öcünü almak için Haydaroğlu
    adıyla yörede soygunculuğa başlamış, yakalanması için de
    Eski Anadolu Valisi İbşir Paşa görevlendirilmiştir. Gerek İbşir
    Paşa, gerek daha sonra görevlendirilen
    Küçükçavuş Ahmed Paşa, Haydaroğlu karşısında
    başarısız kalmışlardır. Ahmed Paşa, Haydaroğlu’nun en
    güçlü yardımcısı olan Katırcıoğlu’nun
    adamlarınca öldürülmüş ve askerlerinden bir
    bölümü Haydaroğlu güçlerine katılmışlardır.
    Bunun üzerine Haydaroğlu’nu yakalama görevi Ketencizade
    Mehmed Paşa’ya verilmiştir. Haydaroğlu, Mehmed Paşa’yı
    öldürdükten sonra Afyonkarahisar üzerine
    yürüyerek kenti yağmalamış, sonra Isparta üzerine
    yürümüştür. Bu dönemde Isparta Sancak
    Beyliği’ne Hacı Sinan Paşazade Mehmed Paşa atanmıştır. Ama Mehmed
    Paşa kendi yerine mütesellimi Abaza Hasan Ağa’yı
    göndermiştir. Haydaroğlu’nun kent yakınlarına geldiğini
    öğrenen halk, haber göndererek ne istenirse vermeye hazır
    olduklarını bildirdiler. Bunun üzerine Haydaroğlu Isparta
    halkından 3.000 kuruş vergi istedi. Kent halkı istenilen parayı
    toplamak gerekçesi ile onu oyalarken, Abaza Hasan Ağa da
    savaşabilecek durumdaki kişilerden bir güç oluşturarak,
    Haydaroğlu’na saldırdı ve yakalayarak İstanbul’a
    gönderdi. Haydaroğlu’nun İstanbul’da idam edilmesinden
    sonra en güçlü adamlarından ve Isparta yöresi
    Türkmenlerinden olan Katırcıoğlu, Haydaroğlu
    güçlerinin başına geçti. Bir süre devlete karşı
    başkaldırışını sürdüren Katırcıoğlu, daha sonra isteği
    üzerine bağışlanarak kendisine Beyşehir Sancağı verildi.
    Katırcıoğlu Karaman Valiliği ve Isparta Sancak Beyliği
    görevlerinde de bulunmuştur.

    Isparta Şehir Tanıtımı F13_1_harita

    XIX. yüzyıl başlarında Isparta bir veba salgını
    geçirmiştir. Bu salgın sonunda 200-300 kişi hayatını
    kaybetmiştir. Aynı dönemde ilk kız rüştiyesi, ”İnas
    Rüştiyesi” adı altında açılmıştır. Bu yüzyıl
    boyunca Isparta Sancağı, oldukça sakin bir dönem
    geçirdi.

    Osmanlı Devletinin son yıllarında Isparta’nın başlıca ekonomik
    etkinliği gül yağcılığı, halıcılık ve haşhaş üretimiydi.
    Isparta’nın ihracatı da bu ürünlere dayalıydı.
    1908’de İzmir’de kurulan “The Oriental Carpet
    Manufactures Limited” adlı şirket halı üretiminde
    Uşak’tan sonra en büyük ağırlığı Isparta’ya
    vermiş, burada 2160 tezgahlık bir imalathane kurmuştur.

    Yapılan araştırmalar sonucu Göller Bölgesi’nin
    Türkiye’nin ikinci derece deprem sahası içinde yer
    aldığı ortaya konmuştur. Dolayısıyla, Isparta’nın da merkezinde
    olduğu bu bölgede tarihi süreç içerisinde
    şiddetli depremler meydana gelmiştir. Bilinen en önemlileri,
    1875’te Dinar, 1899’da Isparta ve 1914’teki
    Burdur-Isparta en şiddetli depremlerdir. 3/4 Ekim 1914 gece yarısı,
    Alaşehir, Denizli, Burdur, Isparta, Eğirdir, Seydişehir ve
    Akşehir’i kapsayan ve geniş bir alanı etkileyen 7.1 şiddetinde
    bir deprem meydana gelmiştir. Deprem, en kuvvetli bir şekilde
    Burdur-Eğirdir gölleri arasında hissedilmiş, özellikle Burdur
    ve Isparta ile bu iki şehir arasında kalan köylerde
    büyük zarara yol açmıştır. Arşiv vesikalarına
    göre sarsıntılar yer yer en az altı gün
    sürmüştür. Bu deprem, Isparta sancağında büyük
    yıkımlara sebep olmuştur. Isparta’da 3.700 binanın tamamen
    yıkıldığı, ayakta kalanların ise oturulacak durumda olmadığı tespit
    edilmiştir. Bu arada şehir merkezinde çıkan yangında, Pamuk
    Hanı, Kundakçıoğlu Hanı, 15 dükkan ve iki ev yanıp kül
    olmuştur. Depremin gece meydana gelmesi, ölü sayısının
    artmasına sebep olmuştur. Isparta şehir merkezi ve köylerinde
    enkaz altında kalarak ölenlerin sayısı 1.500, yaralananların
    sayısı ise 500 olarak tespit edilmiştir. Yaklaşık 20.000 kişi bir anda
    sokak ortasında kalmıştır. Deprem ayrıca, Keçiborlu Nahiyesi ile
    Kılıç, Senir, Çukur, Ali, Lağus (İlavus)
    Deregümü köylerinde büyük tahribat yapmıştır.

    Birinci Dünya Savaşı yıllarında Ispartalılar bir taraftan depremde
    yıkılan evleri ve kayıplarının telafisi ile uğraşırken diğer yandan da
    memleket genelinde olduğu gibi savaşın açtığı zarar, yokluklar,
    hastalıklar ve benzeri sıkıntılarla uğraşmak zorunda kalmıştır.
    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:06 pm

    Isparta Tarihi
    Isparta Adının Kaynağı

    Bugünkü Isparta’nın yerinde ya da yakınlarında
    ilkçağda Baris adlı bir kentin olduğu ve Isparta adının Baris
    isminden geldiği düşünülmekte idi. Şehir ve civarında
    yapılan araştırmalarda herhangi bir kent kalıntısı olmadığı tespit
    edilmiştir. 1948 yılında L. Robert, bulduğu bir yazıtla bu antik kentin
    Keçiborlu-Kılıç Kasabası yakınında Fari’de olduğunu
    belirtmiştir. Isparta adının ilkçağdaki kökeni olarak
    Saporda adı üzerinde durulmaktadır. Polybiosda’ki (V.72) bir
    metinde “Aynı yılın yazında, Selgelilerce kuşatılan ve
    zaptedilmek tehlikesiyle karşılaşan Pednelissos’un halkı Seleukos
    Prensi Akhaios’a ulak gönderip yardım istedi. Bu isteğin
    hemen kabul edilmesi üzerine Pednalissoslular yardım gelecek
    umuduyla yüreklendiklerinden, kuşatmaya inatla direnir oldular;
    Akhaiosda seferin komutanlığına Garyeris’i atayarak, onunla
    birlikte 6.000 yaya ve 500 atlıyı yardıma gönderdi.
    Selge’liler bu kuvvetin geldiğini duyunca askerlerinin
    çoğuyla ‘Basamaklar’ denilen yerdeki geçidi
    tuttular. Saporda'ya giriş onların denetimindeydi ve tüm
    geçit verebilecek diğer yerleri geçilmez hale
    getirmişlerdi” yazmaktadır. Selge güney Pisidia’dadır.
    Pednelissos’un yeri kesin olarak tespit edilmiş olmamakla
    birlikte Selge civarındaki kentlerden birisi olduğu
    düşünülmektedir. Sardes (Salihli)de üstlenen
    Seleukos Prensi Akhaios bölgeye göndereceği yardım
    için Eumenia (Çivril), Apameia (Dinar), Isparta,
    Çandır yolunu kullanmış olmalıdır. Bu durumda “Saportaya
    giriş onların denetimindeydi” derken sözü edilen
    geçidin şimdiki Isparta civarında olabileceği ileri
    sürülmektedir. XIV. yüzyıl Arap kaynaklarında ilin
    bugün bulunduğu yöre Saparta olarak anılmakta, Isparta adının
    bu sözcükten geldiği sanılmaktadır.


    Tarih Öncesi Dönem


    Isparta Akdeniz, Ege ve İç Anadolu Bölgeleri arasında
    önemli bir coğrafi noktadadır. Tarih boyunca sürekli yerleşim
    gören “Göller Bölgesi” Pisidia olarak
    adlandırılmıştır. Bölge güneyden Toros Dağları, kuzeyden Acı
    Göl ve Burdur Gölü arasından geçen
    Söğüt Dağlarının uzantıları ve Sultan Dağları ile
    çevrelenmiştir. Doğu sınırı Beyşehir
    Gölü’nün batısından ve güneydoğu
    köşesinden Manavgat Çayı’nın ortasına kadar olan yeri
    kaplar.

    Bölgeye ilk yerleşimlerin tarihi Üst Paleolitik (MÖ
    35.000-10.000) ve Mezolitik (MÖ 10.000-8.000) dönemlere iner.
    1944 yılında Ord. Prof. Dr. Şevket Aziz Kansu ve ekibi tarafından
    kazısı yapılan ilk Paleolitik merkez Senirce ve Bozanönü
    yakınında Bozanönü istasyonunun kuzeyinde bulunan tabii
    mağaralardan Kapalıin’de tespit edilmiştir. Aynı ekip tarafından
    Baladız ve İğdecik Köyü arasında tren yolu açılırken
    ortaya çıkan kum tepeciğinde yapılan kazıda Mezolitik bir merkez
    ortaya çıkmıştır. Bu çalışmalar Isparta il sınırları
    içindeki en erken yerleşimlerdir. Neolitik Dönemde (MÖ
    8.000-5.500) bölge Anadolu’nun en önemli
    kültür bölgeleri arasındadır. Burdur İlindeki Hacılar,
    Kuruçay ve Bademağacı höyükleri bu yerleşmelerin en
    fazla bilinenleri arasındadır. Isparta İl sınırları içinde
    Neolitik malzeme veren Örenköy Höyük
    (Örenköy), Yeniköy Höyük ve Teknepınar
    Höyükleri (Sücüllü) olmakla birlikte yeni
    yapılacak araştırmalarla bu sayının artacağı muhakkaktır. Kalkolitik
    Çağda da (MÖ 5500-3000) bölge önemini
    sürdürmüştür. İl sınırları içinde 12
    höyükte Kalkolitik Dönem malzemesi bulunmuştur.
    Tunç Çağ (MÖ 3000-1200) yerleşiminin bol olduğu
    Isparta ilinde Neolitik ve Kalkolitik yerleşimlerinde üzerinde
    olduğu toplam 56 adet höyük tespit edilmiştir. Tüm
    höyüklerde Tunç Çağ yerleşimi bulunmaktadır.


    Tarihi Dönem

    Hitit Döneminde (MÖ 1800-1200) metinlerde bölgenin adı
    “Pitaşşa” olarak geçmektedir. Çeşitli
    kaynaklarda farklı yerlerde gösterilen Arzava Ülkesinin
    muhtemelen klasik çağlardaki Pamphilya ve Pisidia bölgesi
    sınırları üzerinde yeralmış olabileceği
    düşünülmektedir. Hititlerin siyasi bir güç
    olarak ortaya çıkmalarından sonra Arzava konfederasyonunu
    oluşturan krallıklarla sürekli çekişme içinde
    olunmuştur. Hitit döneminde Arzava adı verilen bölge olduğu
    ileri sürülen Pisidia toprakları hiçbir zaman tam
    olarak Hitit egemenliği altına girmemiştir.


    Hitit Devletinin yıkılması ile Friglerin Anadolu’da MÖ 750
    yılında bir devlet olarak ortaya çıktığı zamana kadar
    geçen dönem karanlıktır. Friglerin güneydoğudaki
    hakimiyet sahasının sınırı; Yarışlı Gölü ve Düver
    arasında Frig seramiği bulunması, göl içinde
    küçük adada Frig iskanının tespiti bu kesimde Frig
    yerleşiminin varlığını kanıtlamaktadır. Fakat Friglerin yayılım
    alanının doğusunda kalan Pisidia bölgesini egemenlikleri altına
    alıp almadıkları ve bu bölgeyle olan ilişkileri bilinmemektedir.


    MÖ 695 yılında Kimmerler tarafından yıkılan Frig Devleti yerine
    Lidyalılar, Batı Anadolu Bölgesinde büyük bir devlet
    kurmuşlardır. Mermnad sülalesinden Kral Kroisos (MÖ 561-547)
    zamanında en geniş şeklini alan Lidya sınırlarını Herodotus’dan
    öğreniyoruz. Herodotus Kroisos’un Likya ve Kilikyalılar
    dışında Halys’in (Kızılırmak) batısındaki tüm kavimleri
    hakimiyeti altına aldığını yazmaktadır. Pisidia bölgesinde Lidya
    hakimiyetine işaret edecek herhangi bir arkeolojik delil
    bulunmamaktadır. Muhtemelen Lidya Devleti Pisidia bölgesini siyasi
    olarak kapsamış olmalıdır.


    MÖ 547 yılında Sardesi alarak Lidya Devletini yıkan Persler,
    MÖ 334 yılına kadar Anadolu’ya hakim olmuş ve Lydia Devleti
    egemenliğindeki toprakları kontrolleri altına almışlarıdır. Pisidia
    bölgesi de bu dönemde Pers egemenliğine girmiştir. Tarihi
    kaynaklarda Pisidia adına ilk kez MÖ 5. yüzyıl sonunda
    rastlanır. Batı Anadolu satrabı Genç Kyros Ağabeyi Pers Kralı
    II. Artakserkses’e (MÖ 405-359) karşı yapacağı seferin
    hazırlıklarını gizlemek için Phrigia’ya yağma akınları
    düzenleyen Pisidialılara karşı ceza seferi hazırlıkları
    içinde olduğunu bildirmiştir. Bu tarihi vesikalar içinde
    olan ilk Pisidialılar adıdır.

    Pisidia topraklarına girmeyerek kuzeyinden geçen Kyros’un
    ordusu MÖ 401 yılında Kunaksada yapılan savaşta Artakserkses
    II’ye yenilmiştir. Bu savaşla Anadolu’daki Pers egemenliği
    sarsılmıştır. Bağımsızlıklarını elde etmek isteyen Pers Valileri ve
    Mısır, Kıbrıs ve Anadolu’nun bazı bölgeleri ayaklanmalara
    katılmışlardır. Pers Kralı Artakserkses II’nin MÖ 386
    yılında Greklerle yaptığı Antialkidas Antlaşması sırasında
    Mısır’da XXIX. sülale firavunlarından Akoris (MÖ
    393-380) isyana teşebbüs etmek isteyen Karya satrabı Hekatomnos ve
    isyan halinde bulunan Kıbrıs Kralı I Euagoras’a her
    türlü Pisidialılarla bir antlaşma yapmıştır. Bu antlaşma
    dahilinde ayaklanmaya Pisidialıların da katıldığı bilinmektedir.
    MÖ 334 yılında Anadolu’ya giren Büyük
    İskender’in egemenliğine geçen bölge MÖ 323
    yılından ölümüne kadar bu durumunu
    sürdürmüştür. Büyük İskender’in
    MÖ 323 yılında Babil’de ölmesinin arkasından, halefleri
    Seleukos ve Lysimakhos arasında MÖ 281 yılında yapılan Kurupedion
    Savaşında Seleukos’un savaşı kazanmasıyla Anadolu’nun
    tamamı Suriyeli sülaleye geçmiştir. Bu dönemde Pisidya
    bölgesinde Seleukoslar tarafından Seleukeia Sidera (Atabey-Bayat),
    Apollonia (Uluborlu), Antiokheia (Yalvaç) kentleri kurulmuştur.
    Seleukos Kralı Büyük Antiokhos’un Manisa yöresinde
    L. Cornelius Scipio komutasındaki Roma ordusuna yenilmesiyle Apameia
    Görüşmeleri (MÖ 190-188) sonucunda Seleukoslar
    Anadolu’da Toroslara kadar olan tüm topraklarını kaybetmiş
    ve bu topraklar Romalılarca Bergama ve Rodoslular arasında
    paylaştırılmıştır. Pisidia bölgesi bu tarihten sonra
    Bergamalıların egemenliğine geçmiş, Attalos III’ün
    MÖ 133 yılından ölümüne kadar Bergama krallığına
    bağlı kalmıştır. Kralın vasiyeti üzerine Pisidia bölgesinin
    de içinde bulunduğu topraklar Roma’ya bırakılmıştır. Bu
    olay aynı zamanda Anadolu’daki Roma egemenliğinin başlangıcı
    olmuştur. Aynı yıl Bergama’da krallığın el değiştirmesi ile
    ilgili çıkan ayaklanma MÖ 130 yılında Romalı komutan M.
    Perperna ve müttefikleri tarafından bastırılmıştır. MÖ 129
    yılında Asia Eyaleti kurulmuş ve Pisidia bölgesi bu eyaletin
    içine alınmayarak, muhtemelen Bergama isyanının bastırılmasında
    yardımcı olan ve bu esnada ölen Kappadokya Kralı Ariarathes
    V’in çocuklarına verilmiş olmalıdır.


    Bölge, MÖ 102 yılında M. Antonius tarafından korsanların
    merkezini oluşturan Kilikia Eyaleti içine alınmış ve MÖ 49
    yılına kadar ismen de olsa Kilikia eyaleti İçinde kalmıştır.
    Daha sonra Asia Eyaletine bağlanmıştır. Galat Kralı Amyntas, Antonius
    tarafından Pisidia ve çevresinde Roma idarecilerinin kuramadığı
    otoriteyi kurması için MÖ 39 yılında bölgeye kral
    olarak atanmış ve MÖ 25 yılında öldürülünceye
    kadar görevini sürdürmüştür. Amyntas’ın
    ölümüyle krallığın toprakları Roma İmparatoru Augustus
    (MÖ 27-MS 14) tarafından Galatia Eyaleti haline getirilmiştir. Bu
    eyaletin sınırları zaman içinde değişmiş olsa da Pisidia
    bölgesi içinde kalmıştır.


    Pisidia bölgesinde özellikle İmparator Augustus
    döneminde Roma egemenliğinin simgesi olan koloni kentleri
    kurulmuştur. Bunlar Antiokheia (Yalvaç), Kremna (Çamlık),
    Komoma (Ürkütlü), Olbasa (Belenli), Parlais
    (Barla)’dır.
    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:06 pm

    tarihi ve turistik yerler
    Isparta
    ili, tabiî güzellikleri, târihî zenginlikleri,
    ulaşım kolaylığı, gül ve kiraz bahçeleri, gölleri,
    balık ve av hayvanları ve meşhur halıları ile turistik bir şehrimizdir.

    Târihi yerleri: Isparta'da Selçuklu ve Osmanlı devrine âit târihî eserler eski devirlere âit kalıntılar vardır.

    HızırbeyCâmii:
    1312'de HamidoğullarındanHızır Bey yaptırmıştır.Keçeci
    Mahallesinde bulunan câmi, 1889 zelzelesinde yıkılmış, daha sonra
    tekrar yaptırılmıştır.

    Kutlu Bey Câmii:1415'te
    Hamidoğullarının Isparta Subaşısı Kutlu Bey tarafından
    yaptırılmıştır.Çarşı içinde olan câmi, 1914
    zelzelesinde yıkılmış daha sonra yaptırılmıştır.

    İplikCâmii:1550'de
    Isparta eşrafından Hacı Abdi Ağa tarafından yaptırılmıştır.Hacı Abdi
    Ağa Câmii olarak da bilinir.İplikPazarı semtindedir. 1781�de
    sadrâzam HalilHamid Paşa tâmir ettirmiş ve câminin
    yanına bir kütüphâne
    yaptırmıştır.Kütüphânede nâdir yazma eserler ve
    14 bin cilt eser vardır. 1914 zelzelesinde büyük hasar
    görmüş olup, 1917�de yeniden ve iki katlı olarak yapılmıştır.

    Firdevs BeyCâmii:
    1561'de Isparta vâlisi FirdevsBey tarafından yaptırılmıştır. 1914
    zelzelesinde zarar görmeyen câmilerden
    biridir.MîmârSinân tarafından inşâ edildiği
    için Mîmâr SinânCâmii olarak da bilinir.
    1783'te sadrâzam Halil Hamid Paşa tâmir ettirmiştir.

    AtabeyErtokuş Medresesi:
    Atabey ilçesindedir. 1224'te
    MübârizüddînErtokuş yaptırmıştır. 1964�te
    tâmir ettirilen medresenin yanında Gâzi Ertokuş�un
    türbesi vardır.

    Dündar Bey Medresesi: Eğirdir
    ilçesindedir. 1119�da Kılıçarslan tarafından
    yaptırılmıştır. 30 oda, 1 mescid, 2 dershâne ve hamam
    vardır.Nakışlı ve süslü mermer taştan yapılmıştır.Türk
    mîmârlık ve süsleme sanatının eşsiz
    şâheserlerindendir. İki katlı olan medreseden
    günümüze sâdece bir katı kalmıştır.

    Ertokuş Han:Eğirdir-Konya karayolu üzerindedir. 1223�te Ertokuş Bey tarafından yaptırılmıştır. EğirdirGölü kıyısındadır.

    FirdevsBey Bedesteni: 1561�de
    FirdevsBey Câmiine gelir getirmek için yapılmıştır.
    1967'de tâmir gören bedesten kapalı çarşı olarak
    kullanılmaktadır.

    EğirdirKalesi:Üç tarafı
    göl sularıyla çevrili kasaba karadan surlarla
    çevrilidir.İç ve dış olmak üzere iki
    bölümden meydana gelmiştir.Kale yıkık vaziyettedir.İç
    kalenin 10-15 metrelik kısmı sağlamdır.

    Uluborlu Kalesi: Kapıdağ'ın
    yamacında yapılmıştır. Doğusu çok dik ve sarptır.İç ve
    dış kaleden meydana gelmiştir.Ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı
    belli değildir.

    Mesîre Yerleri: Isparta, tabiî güzellikler bakımından oldukça zengin bir ildir. birçok mesire yerlere sahiptir.

    Gölcük:İl
    merkezinin güneybatısında Hisartepe�de yer alan ve çevresi
    ağaçlarla kaplı krater gölü olup, il merkezine 13 km
    uzaklıktadır.

    EğirdirGölü:Türkiye'nin
    Abant'tan sonra en güzel göllerinden biridir.Isparta'nın orta
    kısmında, dağlar arasında ormanlık bir sahada yer alır.Göl suları
    temiz ve durudur.

    Kovada Gölü Parkı:Gölün
    etrâfı çok güzel manzaralıdır.Göl çevresi
    millî park îlân edilmiş olup, çınar, meşe ve
    kızılçam ağaçları ile doludur.Gölde irili ufaklı
    adacıklar vardır.

    Çamyolu:Eğirdir-Sütçüler
    karayolu üzerinde DavrazDağı eteklerinde çam ormanlarıyla
    kaplı, bol ve lezzetli suları bulunan bir piknik yeridir.

    Kuyucak:Keçiborlu-Senirkent karayolu üzerinde dinlenme yeridir.

    Kızıldağ Millî Parkı:
    Şarkikaraağaç ilçesindedir. Ormanlık bir sahadır.Kızıldağ
    ile BeyşehirGölü arasında erozyonla aşınarak değişik
    arâzi şekilleri meydana gelmiştir.

    İçmeler ve kaplıcalar: Isparta şifâlı sular bakımından çok zengin bir il değildir. Bilinen içmeler ve kaplıcaları şunlardır:

    Sinap (Sav) Suyu:
    İl merkezine 8 km uzaklıkta Sav köyü yakınlarındadır.İçme olarak kullanılır.

    Değirmendere İçmesi:

    Keçiborlu'ya 2 km uzaklıkta Değirmendere köyü
    yakınlarındadır. Mîde hastalıklarına iyi geldiği
    söyleniyorsa da, suda bulunan serbest kükürt asidi
    yüzünden içilmemesi tavsiye edilmektedir.

    Tota İçmesi: Isparta-Eğirdir yolu üzerinde Tota ormanları içindedir. Mîde ve barsak hastalıklarına iyi gelmektedir.

    Kükürtlü KaynarSuyu:
    Keçiborlu�ya 4 km uzaklıktadır. Banyo ve çamur kürleri cilt hastalıkları tedâvisinde faydalıdır.
    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:07 pm

    ısparta ile ilgili bazı bilgiler
    Isparta''nın
    ilkçağlardaki tarihi, öncelikle Pisidia bölgesinin
    genel tarihi akışı içinde ele alınmalıdır. Gerçekte,
    Isparta ve çevresinde Hititlere ait bazı eserlerin ele
    geçirilmiş oluşu, bu bölgedeki Hitit hakimiyetine işaret
    ederse de, Isparta''nın bu devirlerdeki şehir tarihini, tam anlamıyla
    açıklığa kavuşturmak mümkün değildir.



    Tarihi dönemlerde Hitit egemenliği altındaki bu bölgeye daha
    sonra İyonlar ve Lidyalılar hakim olmuşlardır. M.Ö. 546 tarihinde
    Perslerin, Lidya Devletini yenmesi ve Anadolu''ya hakim olmaları ile
    Isparta, Perslerin üstünlüğünü kabul etmek
    zorunda kalmıştır.



    Büyük İskender, M.Ö.333 yılında Lidya''yı alarak tarihi
    Asya seferine başladı. Önce Sagalassus’u alan İskender, daha
    sonra Dinar’a geçerek Pisidia''nın tamamını ülkesine
    bağlamış oldu.

    Pisidia, İskender İmparatorluğunun parçalanması ile
    Seleukos''ların hissesine düştü. Daha sonra da Bergama
    Krallığına bağlandı. Bu Krallığın M.Ö.II.yy’da yıkılmasını
    izleyen günlerde, Romalılar Anadolu''yu ele geçirmiş
    oldular.



    Ağlasun’un eski önemini kaybetmesinden sonra Isparta,
    Pisidia Piskoposluğunun (Daha sonra Rum Metropolitliğinin) Merkezi
    haline geldi.

    Roma yönetiminin ikiye ayrılması üzerine Isparta ve çevresi Doğu Roma İmparatorluğuna bağlanmış oldu.

    TARİH ÖNCESİ DÖNEMLERDE ISPARTA

    Yörenin yerleşme tarihi paleolitik dönemle başlamaktadır.
    1944 yılında Şevket Aziz Kansu döneminde yapılan incelemeler
    sonucunda, Bozanönü Ovasının ortasında bulunan Kapıini
    Mağarası, üst paleolitik eserleri vermektedir.
    Keçiborlu’nun Gümüşgün (Baladız)
    yakınlarında Prof. Louis’in yaptığı kazılarda, Mezolitik
    çağına ait “Mikrolit” adı verilen çakmak
    taşlarına rastlanmıştır.



    Tarih öncesi çağın üçüncü
    dönemi, neolotik devri olmuştur. Bu devire ait Yeniköy
    (Ş.Karaağaç) Höyüğündeki buluntular bunu
    doğrulamaktadır. Toprak Tol Höyüğü ve
    Köşktepe’de rastlanan küp mezarlar ile ele geçen
    başka buluntular, Isparta’daki yerleşimin Kalkolotik dönemde
    de var olduğunu göstermektedir. Kalkolotik dönem sonrası
    Tunç Kültürleri, Pisidia ovasında oldukça
    yaygın bir biçimde gözlenebilir.
    [/size]
    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:07 pm

    Isparta Gülü Orijini (kökeni)

    İnsanın günlük yaşamında çok özel bir yeri olan gül; aşkın, güzelliğin, sevginin ve saygının ifadesini en güzel bir şekilde bünyesinde toplayan bir çiçektir. Kuzey yarım küre bitkisi olan gülün orijini Doğu Asya'dır. Kesin olmamakla birlikte gül yağı ve gül suyunun ilk olarak İran veya Hindistan'da üretildiği, buradan Anadolu, Avrupa, Kuzey Afrika ve Doğu Asya'ya yayıldığı bildirilmiştir. (Widrlechner, 1981)

    Yağ gülü (Rosa damascena Mill.), bitkiler aleminin Spermatophyta (tohunlu bitkiler) bölümünün Angiospermae (kapalı tohumlular) alt bölümünden Rosales takımı, Rosaceae familyası, Rosa cinsi içerisinde yer almaktadır. Dünyada yaklaşık 1350 Rosa (gül) türü tanımlanmıştır. Türkiye florasında 24 gül türü kayıtlı (Davis, 1972) olmasına rağmen gül yağı elde etmek amacıyla kullanılan tür kültürü yapılan Rosa damascena Mill'dir.

    Yağ için ticari olarak yetiştirilen başlıca gül türleri Rosa damascena Mill., Rosa gallica L., Rosa alba L., Rosa centifolia L. ve Rosa moschata'dır. (Tucker ve Maciarello 1988). Günümüzde gülyağı eldesinde yaygın olarak kullanılan ve kültürü yapılan Rosa damascena Mill türünün Rosa moschata J. Herm ile Rosa gallica L.'nin melezi olduğu tahmin edilmektedir. Fakat bu türün çok eski dönemlerde Rosa gallica L. ile Rosa phoenica Boiss, türlerinden oluşmuş bir melez olduğunun kayıtlarına da rastlanmaktadır. (Bay**** 1990; Garnero, 1982). Sistematikte Rosa gallica var. damascena Voss., Rosa calendarum Borkh gibi bazı sinonimleri de bulunmaktadır. Rosa damascena türünün bir çok çeşidi olmakla birlikte özellikle "Trigintipetale" çeşidi başta Bulgaristan ve Türkiye olmak üzere Fas, Mısır, İran, Suriye, Hindistan ve Kafkaslar'da gülyağı elde etmek amacıyla yetiştirilmektedir (Widrlechner, 1981).

    Rosa damascena; Isparta Gülü, Pembe Yağ Gülü, Yağ Gülü, Sakız Gülü ve Şam Gülü adlarıyla da bilinen pembe renkli, yarım katmerli ve kuvvetli kokulu, çok yıllık, dikenli ve kışa dayanımı yüksek bir bitkidir. Rosa damascena bitkileri, 1,5 - 3 m arasında boylanmaktadır. Gövde silindir biçimli, içi dolu, esmer renkli, çok dallı ve dallar çok sayıdaki irili ufaklı sert dikenlerle çevrilidir. Yapraklar yumuşak yapılı ve ince tüylerle kaplı, alternans dizlişli, saplı ve stipulalı (kulakçık), 5-7 foliolludur.

    Folioller (yaprakçık) 3-4 cm uzunluğunda oval şekilli, basit dişli kenarlı ve alt yüzleri tüylüdür. Çiçekler hafifçe sarkık, az yada çok koyu pembe renklidir. Tek renkli olan çiçeklerde içteki taç yapraklar dıştakilerden daha küçük yapılı olup, çiçeklenme çalı formundaki bir bitkide görülen biçimdedir. Kaliks (çanak yapraklar), korollodan (taç yapraklar) daha uzun, çok parçalı 5 sepalden (çanak yaprak) ibarettir. Korolla çok petalli, petaller (taç yaprak) oval şekilli, soluk pembe renkli, kaideleri beyaz lekelidir.

    Stamen (erkek organ) sayısı çoktur. Dişi organlar çanak şeklinde çukurlaşmış olan reseptakulumun (çiçek tablası) içinde bulunur. Stilus (boyuncuk) uzunca, stigma (tepecik) baş şeklindedir. Reseptakulum zamanla etlenerek kırmızımtırak bir renk alır. İçinde etrafı tüylerle kaplı nukslar vardır. (Bay**** 1963; Krüsmann, 1974; Kürkçüoğlu, 1988, 1995)

    Soner KAZAZ
    Süleyman Demirel Üniversitesi
    Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü - Isparta
    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:08 pm

    ısparta camileri
    Kutlubey (Ulu) Camii: Ulu
    Cami adını I. Murad döneminde yaşamış yararlıklar göstermiş
    Osmanlı komutanı olan Kutlubey’den almıştır. İl Merkezindeki
    camilerin en eskileri arasında adı geçen Kutlubey Caminin (Ulu
    Cami) bulunduğu yerde, bir vakfiyeye göre 1429 yılında cami
    bulunmakta iken, 1899 yılında bu caminin çürüyen
    kısımlarının yenilenmesi için damı açıldığında tavanı
    taşıyan direklerin çoğunun çürümüş
    olduğunun görülmesi üzerine bütünüyle
    yıktırılarak, Padişah II. Abdülhamid’in tahta
    çıkışının 25. yılı hatırasına Ayasofya’ya benzer kargir ve
    çok kubbeli bir cami yapılmasına karar verilerek inşaata
    başlanmıştır. 1904 yılında tamamlanan yeni caminin duvarları
    kövkeden yapılmıştır. 1914 yılındaki büyük depremde
    caminin yıkılması üzerine, 1922 yılında bugünkü cami
    yapılmıştır. Kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı
    caminin kuzeybatı köşesinde bir minaresi vardır. Doğu ve batı
    cephesinde alt ve üstte beşer, güney cephesinde altta ve
    üstte dörder, kuzey cephesinde ise altta dört,
    üstte beşer kemerli pencere açıklığı vardır.

    Harimde kadınlar mahfilinin bulunduğu bölüm haricinde
    çatı örtüsü, ortada merkezi bir kubbenin
    dört yanındaki birer elips, köşelerde ise birer
    küçük kubbeden oluşmaktadır. Kadınlar mahfili
    üstü ise ortada elips, iki yanda birer küçük
    kubbe ile örtülmüştür. Alttan sütunlara binen
    sivri kemerlerle taşınan örtülere geçiş pandantiflerle
    sağlanmıştır. Merkezi kubbede sekiz pencere açıklığı
    bulunmaktadır.

    Isparta Şehir Tanıtımı C1

    Isparta Şehir Tanıtımı C2

    Isparta Şehir Tanıtımı C3

    İç cephelerde, özellikle örtü ve pandantif
    yüzeylerinde kalem işi süslemeler ile madalyonlar göze
    çarpar. Mihrabı sivri kemerli bir kavsaraya sahiptir. Kuzey
    cephenin batı ucunda camiden bağımsız olarak yer alan minarenin kaidesi
    pabuç bölümüne kadar üç aşama
    gösterir. Subasman seviyesinde kare planlı olan kaide,
    köşelerde pahlarla sekizgene
    dönüştürülmüş, daha sonra üst üste
    üç bilezikle sekizgenin çapı daraltılmıştır.
    Bileziklerle pabuç arasında kalan bu bölümde taş
    aralarında yer yer üç sıra tuğla hatıllar vardır.
    Bileziklerin alt seviyesinde akantus yaprakları bulunan devşirme friz
    parçası vardır. Sekizgen kaideden köşeleri pahlı bir
    pabuçla onaltıgen gövdeye geçiş sağlanmıştır.
    Gövdede biri pabuçtan sonra, diğeri şerefeye yakın
    bölümde birer silmeli taş bilezik yer alır. Şerefe altı
    mukarnaslı olup, korkuluklarda geometrik taş süslemeler vardır.
    Petek üstünde yükselen külah kurşun kaplamalıdır.

    Hızırbey Camii: Keçeci
    Mahallesinde bulunan bu camii Hamidoğulları Devletinin kurucusu
    Feleküddin Dündar Bey’in ölümünden sonra
    yerine geçen oğlu Hızırbey adına yapılmıştır. Hızır Bey’in
    taht’a geçişi H. 728 (M.1325) yıllarında olduğuna
    göre bu caminin Isparta’da en eski cami olması gerekir. Cami
    küçük olup, dört duvarı taş, içi ahşap,
    çatısı toprak dam, minaresi kövkeden yapılmıştır. 1881
    tarihinde damı yıkılarak çatı biraz daha yükseltilmiş, 1887
    yılında minaresi harap olmuş ve cami 1911 yılında tekrar onarılmıştır.
    1969 yılında yeniden tamir edilen cami bugünkü halini
    almıştır.

    Hacı Abdi Camii (İplik Pazarı Camii): Caminin
    bulunduğu yerde İplik Pazarı kurulduğu için İplikçi Camii
    olarak adlandırılmıştır. Çarşı civarında, Ispartalı zenginlerden
    Abdi Ağa tarafından 1562 tarihinde inşa edilmeye başlanmış, 1569
    yılında bitirilmiştir. İlk binanın üstü tahta ile
    örtülmüş; fakat, kurşun kaplanmamıştır. Yıpranan
    çatı örtüsü 1725 yılında eski haliyle
    onarılmıştır. 1782 yılında Sadrazam olan Halil Hamid Paşa tarafından
    caminin doğu ve batı tarafına birer kanat ekletilmiş, doğu yanına
    kövkeden bir minare ve kitaplık yaptırılarak genişletilmiştir.
    Daha sonra kubbeli cami tamamı yıkılarak yerine bugünkü cami
    yapılmıştır. İlaveler yapan Halil Hamid Paşa’dan dolayı cami
    Halil Hamid Paşa Camii olarak da anılmıştır.

    Firdevs Paşa Camii (Mimar Sinan Camii): Üzüm
    pazarı civarında, Ispartanın en eski camileri arasında yeralan cami
    Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Isparta Valisi Firdevs Paşa
    tarafından, 1561 yılında Mimar Sinan stilinde yaptırılmıştır. Kare
    planlı ve tek kubbeli olan cami, kuzeyde beş kubbeli bir son cemaat
    yeri ile kuzeybatı köşesinde bir minareye sahiptir. İnşa kitabesi
    bulunmamakla beraber H. 973/ M. 1565 tarihli bir vakfiyesi vardır.
    Ayrıca Tezkiret-ül Bünyan, Tezkerat-ül Ebniye,
    Tuhfet-ül Mimarin’de adı bulunması ile Mimar Sinan eserleri
    içinde yer almaktadır.
    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:08 pm

    Isparta Şehir Tanıtımı C4

    Düzgün kesme taşla inşa edilen yapının batı ve doğu
    cephelerinde altta ve üstte ikişer, güney cephesinde ise
    altta iki, üstte üç pencere açıklığı
    bulunmaktadır. Alt pencereler düz atkılı, taş söveli
    dikdörtgen karakterde olup, sivri kemerli alınlığa sahiptir.
    Üst pencereler yine sivri kemerli açıklıklar şeklindedir.

    Caminin kuzey cephesinde ortadaki çapraz tonozla, iki yanlara
    pandantiflerle geçilen sekizgen kasnağa sahip kubbelerle
    örtülü beş gözlü son cemaat yeri
    bulunmaktadır. Örtü sistemi cephelerde altı sütuna
    oturan sivri kemerlerle desteklenmiştir. Sütun başlıklarından iki
    yandakilerle Türk üçgeni, diğer dördünde
    mukarnas süsleme görülür. Kemer gözleri
    bugün camekanlarla örtülüdür. Son cemaat
    yerine açılan caminin kuzey cephesinde harime giriş kapısı ve
    pencereler yer alır. Giriş açıklığının batı yanındaki pencere
    ile batı uçtaki minare girişi arasında görülen
    mihrabiye mukarnas kavsaralıdır. Harim, pandantiflerle geçilen
    kubbe ile örtülü olup, cephelerde onbeş, kubbe eteğinde
    sekiz pencere ile aydınlanmaktadır. Caminin giderlerini karşılamak
    üzere l561 yılında, Firdevs Paşa tarafından bir de bedesten
    yaptırılmıştır.

    Abdi Paşa Camii (Kavaklı Camii-Peygamber Camii): Kaymakkapı
    meydanı yakınında Çinili Camii olarak da bilinen yapının
    kitabesine göre H. 1196-97/M. 1782-83 yıllarında inşa edilmiştir.
    Caminin inşa edildiği sahada bulunan harap durumdaki “Kadı
    Mescidi” yıktırılarak yerine bu cami yapılmılştır. Kare planlı,
    ahşap tavanlı ve üstten kırma çatıyla örtülü
    caminin kuzeyinde son cemaat yeri kuzeybatı köşesinde bir minaresi
    vardır. Camii 1832, 1879, 1888, 1914 ve 1950 yıllarında onarım
    görmüştür.

    Isparta Şehir Tanıtımı C5

    Caminin doğu cephesinde altta üç, üstte dört,
    batı cephesinde altta üç, üstte beş, güney
    cephesinde altta ve üstte dörder pencere açıklığı ile
    doğu ve batı cephelerinde birer tali giriş açıklığı yer
    almaktadır. Açıklıkların tamamı taş söveli ve sivri
    kemerlidir. Batı cephesinin kuzey ucunda yer alan iki şerefeli minaresi
    kare kaide üzerinde yükselir. Köşeleri pahlı
    pabuçla geçilen gövdenin şerefe altları
    mukarnaslıdır.

    Kare şeklinde turkuaz çini plakalarının birbirine
    köşelerinden birleştirmek suretiyle oluşturulan birer süsleme
    şeridi gövdede yer alan taş bilezikleri alttan ve üstten
    sınırlandırmaktadır. Ayrıca peteğin külahla birleştiği kesimde
    turkuvaz çini plakalar göze çarpar. Son cemaat yeri
    yedi sütunla desteklenen düz ahşap tavanlıdır. Üstten
    kırma çatıyla örtülüdür. Çatı giriş
    ekseninde üçgen alınlıklıdır. Harimin son cemaat yerine
    bakan cephesinde üstte beş, altta dört adet sivri kemerli
    pencere vardır. Eksende bir giriş kapısı yer alır. Cephe
    yüzeyinde, mihrabiyeler ile bunların çevresinde yoğunlaşan
    XVIII. yy. Kütahya çinileri bu cephede önemli
    süslemeyi oluşturur. Duvar üzerinde bitkisel ve geometrik
    süslü devşirme malzemeler de vardır. Harim içi, ahşap
    direklerle üç bölüme ayrılmış ve Kütahya
    çinileri ile süslenmiştir.

    Küçük Gökçeli Kırık Minare Camii: Cami
    yıkılmış olup, bugün yerine yeni küçük bir cami
    yapılmıştır. Minaresi eski olup, tuğladan yapılmıştır. Yapı tekniğine
    göre Anadolu Selçukluları döneminde XIII.
    yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. 1402 yılında Timur
    istilası zamanında tahrip olmuştur. Minaresi Anadolu Selçuklu
    döneminin mimari özelliklerini taşımaktadır. Minarenin
    kaidesi düzgün kesme taştan olup, silindirik gövde
    kırmızı tuğladandır.

    Atabey Sinan Camii (Kurşunlu Camii): Bu
    yapıya Defterdar Burhanettin Paşa Camii de denilmektedir.
    Isparta’daki Firdevs Bey Camisi gibi Mimar Sinan stiliyle H. 1000
    / M. 1591 yılında yapılmıştır. Tek kubbeli olan yapının kubbesi kurşun
    kaplıdır. Caminin minaresi, basamak merdiveni, orta direk ve dış
    duvarının bir bütün olarak oyulduğu kasnakların üst
    üste dizilmesiyle meydana gelmiştir.

    Feyzullah Paşa Camisi: Feyzullah
    Paşa Camisi Atabey’in Müftü Mahallesinde, Ertokuş
    Medresesinin tam karşısında bulunur. Medrese avlusu ile cami arasında
    5-6 metrelik yol vardır.
    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:09 pm

    Isparta Şehir Tanıtımı C8

    Böcüzade Süleyman Sami’nin el yazması Isparta
    Tarihinde adı geçen caminin H. 900 / M. 1495 yılında yapıldığı
    yazıyorsa da buna imkan yoktur. Çünkü Osmanlıların
    kuruluşundan XIX. yy. başına kadar geçen dönemde Köprülüzadeler
    dışında (Fazıl, Feyzullah, Fazlullah) adında biyografisi verilen
    paşadan başka birisine rastlamak mümkün olmamaktadır. Yapılış
    tarihi 1645-1648 yılları arasıdır. Caminin üstü eskiden
    toprak damla örtülüyken, zamanla harap olduğu
    için 1924 yılında yıkılarak yeniden bugünkü haliyle
    yapılmıştır. Yapımı sırasında eski gelenek izlerini taşıyan ahşap
    sütunlar ve tahta işlemeler aynen tekrar kullanılmıştır. Caminin
    tuğla minaresi sağlam olduğundan aynen bırakılmıştır. Minarenin kuzeye
    bakan kısmında kürsü ile gövde arasında yani
    pabuç kısmında H. 1278 / M. 1861 tarihli bir kitabe vardır. Bu
    kitabede minarenin belirtilen tarihte Mehmed Uşşaki tarafından imar
    edildiğinden söz edilmektedir.

    Isparta Şehir Tanıtımı C8_1

    Eğirdir Hızırbey Cami: Halk
    arasında Ulu Camii olarak da bilinip, resmi kayıtlardan caminin yapılış
    tarihi hakkında bir bilgiye rastlanılamamıştır. Bununla birlikte
    Hızırbey (Ö. 1328) tarafından duvarlar kargir ve üstü
    toprak damlı olarak yaptırıldığı düşünülmektedir. 3000
    kişinin aynı anda ibadet yapabildiği caminin damında kışın biriken
    karları atmak için damın bir bölümü açık
    bırakılmış ve caminin içinde bir kar kuyusu yapılmıştır.

    Isparta Şehir Tanıtımı C8_2

    Cami, 1814 Eğridir de çıkan yangında yanmıştır. Eğridir
    mütesellüm ve muhafızı Yılanlıoğlu Şen Ali Ağa tarafından
    halktan toplanan yardımlarla eski tarzına uygun bir şekilde yeniden
    inşa edilmiştir. 1883 yılında da Hacı Murat Ağa
    öncülüğünde çatısı kiremitle
    örtülmüştür. Caminin minaresi Dündar Bey
    Medresesi ile Hızırbey Camiinin ortak duvarını oluşturan kale suru
    üzerinde kale kapısı üzerinde inşa edilmiştir. Bu şekliyle
    oldukça orjinaldir.

    Barla Çeşnigir Sinan Paşa Camii: Barla
    Kasabası Orta Mahallede bulunan caminin kapı üzerindeki
    kitabesinden H. 777 / M. 1376 tarihinde Çeşnigir Sinan Paşa
    tarafından yaptırıldığı yazmaktadır. Buna göre caminin Isparta ve
    civarının Osmanlı İdaresine geçmesinden altı yıl önce
    yapıldığı anlaşılmaktadır. Yan duvarları kargir, üzeri ahşap ve
    toprak damlı, minaresi sovan biçimli ve renkli tuğlalardan
    yapılmıştır. Kapının içerisinde sol tarafta
    gömülü bulunan bir kişinin mezar taşında Hafız
    Tuti’i Karamani ibaresi ve H. 794 / M. 1392 tarihi
    görülmektedir. Cami, 1878 yılında onarılarak damı kiremitli
    hale getirilmiştir. Cumhuriyet döneminde tekrar onarılarak
    bugünkü durumuna getirilmiştir.

    Yılanlıoğlu Cami (Yılanlı): Yılanlıoğlu
    Şeyh Ali 1809 yılında kendi köyü olan Yılanlı’da bir
    cami yaptırmıştır. Son yıllarda onarılan cami bugün kiremitli bir
    çatı ile örtülmüştür.

    Sütçüler Sefer Ağa Camii: İlçe
    merkezinde 1296 yılında hayırsever bir kadının maddi desteği ile Sefer
    Ağa adında bir zat tarafından yaptırılmıştır. Kapısının üzerinde
    Arap harfleri ile Türkçe yazılmış bir kitabe vardır.
    1955-1959 ve 1977 yıllarında restore edilmiştir.

    Isparta Şehir Tanıtımı C9

    Şarkikaraağaç Ulu Camii (Cami-i Kebir): Camii
    H. 680 / M. 1282 yılında Selçuklu Sultanlarından Feramuz oğlu
    Alaaddin Keykubat döneminde Ömer bin Ali tarafından
    yaptırılmıştır. Camii zaman içinde haraplaşması sebebiyle Fatih
    Sultan Mehmet döneminde H. 860 / M. 1456 tamir edilmiştir. Zamanla
    minaresiyle birlikte daha pek çok tamir görmüş,
    üzeri vakıflar tarafından çatı yaptırılarak çinkoyla
    örtülmüştür.

    Uluborlu Alaaddin Camii (Ulu Camii): Eski
    kasabada yeralan cami Sultan Alaaddin Keykubat zamanında H. 629 /
    M.1231 II. Kılıç Arslan’ın torunu ve Tuğrul Şahın kızı
    tarafından yaptırılmıştır. H. 680 / M. 1281 yılında Bedrettin Ömer
    bin Emirülhaç tarafından Gıyaseddin Mes’ud
    II’nin saltanatı zamanında tamir edilmiştir. Caminin kuzey, doğu
    ve batıya açılan üç kapısı ve tek şerefeli olarak
    tuğladan yapılma bir minaresi vardır. Dört sütun üzerine
    oturtulmuş iki kubbesi, 35 penceresi ile 3 kapısı vardır.
    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:09 pm

    Isparta Şehir Tanıtımı C6

    1652 yılında yerli halktan Vahap Kadı tarafından ikinci tamiri
    yaptırılmıştır. 1909 yılında yanan cami, 1927 yılında yeniden elden
    geçirilmiştir. Sıvası, boyası ve yazıları da 1932 yılında Hacı
    Nuri Altın tabak tarafından yapılmış, cami kitabesinde şu ifadeler yer
    almaktadır:

    “Bu mübarek mescit, Kılıç Arslan’ın oğlu şehit
    Sultan Tuğrul Şahın, âlim dünya ve dinin koruyucusu,
    İslam’ın ve müslümanların seçkini olan kızı
    Melike-i Adile’nin malından olmak üzere, en ulu padişahlar
    padişahı alemdar Allah’ın gölgesi mesabesinde olan,
    dünya ve dininin şerefçe yücesi Fatih babası
    Keyhüsrev oğlu Keykubat’ın hüküm
    sürdüğü günlerde H. 629 yılının Recep ayında
    kendisi tarafından yaptırılmıştır. Allah ikbalini daim etsin”.

    Yalvaç Devlethan Camii: Caminin
    kesin yapılış tarihi ve mimarı bilinmemektedir. Bununla birlikte
    caminin Anadolu Selçuklu Sultanı I. Mesud’un ortanca oğlu
    devlet adına yaptırıldığı ya da Selçuklu
    hükümdarlarından birinin kız kardeşi olan Devlet Hatun
    tarafından yaptırıldığı görüşleri vardır.

    Isparta Şehir Tanıtımı C7

    Cami Yalvaç’ın merkezindedir. Devşirme malzeme ile yapılan
    cami, beylikler devri cephe özelliğine sahip olup, enine atılmış
    üç sütun dizisi ile dört sahana ayrılmış
    üzeri kırma çatı ile örtülü bir yapıdır.
    Caminin tek minaresi yapının kuzeydoğu köşesinde yer almaktadır.
    Mihrabı ve minberi düz sadedir. Caminin muhtelif zamanlarda
    onarımlar geçirdiği bu yüzden 15-16. yüzyıla ait olan
    bu yapının günümüzde orijinalinden ayrıldığı
    gözlenmektedir.

    Yalvaç Yeni Camii: Yalvaç
    merkezinde ve Devlethan Camisinin hemen önünde yer
    almaktadır. Duvarları dıştan moloz taş, içten horasan harcı ile
    yapılan ve 19. yüzyıla ait olan yapı, yaklaşık kare bir plana
    sahip olup, dört sütun üzerine oturan bir kubbeye
    sahiptir. Tavanı kırma çatı ile örtülüdür.
    Minare kuzeybatı köşede bulunmaktadır. Mihrabı ve minberi düz
    ve sadedir. Kubbede bulunan süslemeler son dönemde
    onarılmıştır.

    Yalvaç Leblebiciler Camii: Bu
    yapı da oldukça sade dış cephelere ve bir harime sahiptir.
    Devşirme malzeme ile yapılmıştır. Girişin sağında, tuğla malzeme ile
    tek şerefeli olarak yapılmış bir minaresi vardır.
    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:10 pm

    Isparta Şehir Tanıtımı Valim

    1946 yılında Trabzon ili Akçaabat İlçesinde doğdu. 1970
    yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu.

    Avukatlık stajını tamaladıktan sonra 1973 yılında Trabzon Valiliğinde
    Kaymakam Adayı olarak göreve başladı. Sırasıyla;
    Çamlıhemşin, Hekimhan, Altınözü, Karlıova, Çan
    Kaymakamlıkları, Mardin Vali Yardımcılığı, Perşembe, Söke,
    Eyüp Kaymakamlıklığı görevinde bulundu. 27.09.1993 tarihinde
    atandığı Iğdır Valiliği görevini yaklaşık 6 yıl
    yürüttükten sonra 08.10.1999 tarihinde Merkez
    Valiliğinde görevlendirildi. 25.08.2004 tarihinde başlamış olduğu
    Şanlıurfa Valiliği görevinden 30.12.2005 tarihli Bakanlar Kurulu
    Kararı ile Isparta Valiliğine atandı.
    Amerika'da (1) yıl süre ile mesleki bilgi ve gözlem
    çalışmalarında bulundu. Orta derecede ingilizce bilmekte olup,
    İkisi kız (3) çocuk babasıdır.
    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:11 pm

    Isparta Müzesi (Merkez)

    Isparta Şehir Tanıtımı 00067395Isparta
    Müzesi ilk kez Isparta Halkevi’nde 1935 yılında
    çalışmalarına başlamıştır. Halkevi binasının bir odası müze
    salonu olarak düzenlenmiş, yöreden toplanan arkeolojik
    eserler burada sergilenmiştir. 1950 yılından sonra halkevlerinin
    kapatılması ile birlikte buradaki eserler depolara kaldırılmıştır. Bu
    arada eserlerin bir kısmı zamanla kaybolmuş, kısmen de zarar
    görmüştür.

    Uzun süre müzesiz kalan Isparta’da yeni bir
    müzenin yapımı için 1971 yılında temel atılmış ve 1984
    yılında da bina tamamlanmıştır. Isparta Müzesi 8 Mart
    1985’te Etnoğrafya Müzesi olarak açılmış, buna 1989
    yılında küçük bir bölüm halinde arkeoloji
    bölümü eklenmiştir. Bundan sonra 1999-2003 yıllarında
    müzenin teşhir ve tanzim çalışmaları yapılmış, Isparta ve
    yöresinden elde edilen halıların da sergilenmesi ile birlikte yeni
    salonlar düzenlenmiştir. Günümüzde müzedeki
    eser sayısı 17.000’e yaklaşmıştır.

    Müzenin belli başlı eserleri arasında Aksu ilçesinde
    Timbriada Sofular ve Senitli Yaylasından elde edilen Pisidia mezar
    taşlarının küçük boyutlu örnekleri, Atabey
    İlçesi Göndürle I Höyüğü Mezarlığında
    yapılan kurtarma kazıları sonucunda ortaya çıkarılan İlk
    Tunç Çağ Mezarlığı’na ait (MÖ 3000-2000) bir
    kesit 5 adet küp mezar, Aksu Zindan Mağarası önünden
    getirilen Eurymedon heykeli, Perge ekolünden mermer heykeller ile
    Senirkent Yassıören’den elde edilen Geç Arkaik
    Dönem Greko-Pers (MÖ 530-510) mezar steli sergilenmektedir.
    Bunların yanı sıra Göndürle Küp Mezarlarının
    içinden çıkan gaga ağızlı testiler, ağırşaklar, taş
    baltalar, idoller ve bronz yüzükler, küpeler, iğneler
    gibi takılar onları tamamlamaktadır.

    Isparta Şehir Tanıtımı 00067396Isparta
    Müzesinde MÖ.VIII.-IV.yüzyıllara tarihlendirilen pişmiş
    toprak eserler, Helenistik ve Roma dönemlerine tarihlendirilen
    pişmiş toprak kaplar, kandiller ve figürinler teşhir edilmektedir.
    Özellikle terrakotalar, seramikler ve Güneykent Kalburcu
    mevkiinden çıkan geniş tabaklar, Ana Tanrıça heykelleri,
    Roma dönemi cam eserleri, Eğirdir definesi başta olmak üzere
    çeşitli dönemlere tarihlenen sikkeler de yer almaktadır.
    Bunlar arasında Abbasî, Sasanî, Büveyhoğulları,
    Selçuklu, Memluk, İlhanlı ve Timurlara, Bizans, Venediklilere
    ait sikkeler de bulunmaktadır.

    Müzenin Etnoğrafya bölümünde aydınlatma
    araçları, giysiler, işlemeler, takılar, saat ve köstekleri,
    tesbihler, ağızlıklar, kaplar, kahve kültürü ile ilgili
    malzemeler, ölçü ve tartı aletleri, silahlar ve topak
    ev sergilenmektedir.

    Isparta Şehir Tanıtımı 00067397Müzede
    son olarak açılan halı bölümünde Isparta
    çevresine ait yöresel halılar (XIX.-XX.yüzyıl),
    kilimler, cicimler, zililer (XIX.-XX.yüzyıl), Uşak, Aksaray, Ladik
    (Konya), Karapınar, Kırşehir, Yuntdağı, Yağcıbedir-Bergama,
    Çanakkale, Döşemealtı halıları (XVI.yüzyılın
    sonu,XX.yüzyılın ilk yarısı); hurç, yastık yüzü,
    çuval, eğer örtüsü, heybe, torba, kolan, halı
    tezgahı, kilim tezgahı ve dokuma aletleri sergilenmektedir.

    Müzenin bahçesinde de Sidemara lahit parçaları,
    Yassıören mezar stelleri ve ostotek örnekleri ile Pisidia
    Bölgesi mezar taşı örnekleriyle mimari parçalar,
    Grekçe kitabeler, İslam dönemi mezar taşları
    sergilenmektedir.


    Kenan Evren Caddesi No:107
    Tel Isparta Şehir Tanıtımı Frown0246) 218 34 37
    Fax Isparta Şehir Tanıtımı Frown0246) 223 94 03


    Yalvaç Müzesi (Yalvaç)

    Isparta Şehir Tanıtımı 00067398Yalvaç
    Müzesi kurulmadan önce 1947 yılında yöreden toplanan
    arkeolojik ve etnoğrafik eserler bir depoda bir araya getirilmiştir.
    Yalvaç Müzesinin yapımına 1963 yılında başlanmış ve
    müze yeni binasında 1966 yılında ziyarete açılmıştır.

    Müzenin Prehistorik eserler bölümünde,
    Yalvaç yöresinden toplanan ve ilçeye 19 km.
    uzaklıkta bulunan Çam Harman (Köstük)
    Höyükten elde edilen Eski Tunç Çağı’na
    ait pişmiş topraktan rhytonlar, vazolar, testiler, kulplu kaseler ve
    çeşitli kaplar bulunmaktadır. Ayrıca Göller Bölgesine
    özgü çanak çömlekler, pişmiş topraktan
    insan ve hayvan figürleri, mermer idoller, taş el baltaları, kemik
    aletler ile farklı dönemlere ait mühürler
    sergilenmektedir. Tokmacık’ta yapılan bir araştırma kazısı
    sırasında meydana çıkarılan ve dokuz, on milyon yıl
    öncesine tarihlendirilen çeşitli hayvan fosilleri de
    müzenin koleksiyonları arasındadır.
    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:11 pm

    Isparta Şehir Tanıtımı 00067399Bu
    eserlerin yanı sıra, Klasik Çağdan Bizans Çağına kadar
    olan değişik devreleri içeren vazolar, içki kapları,
    mezar buluntuları, Antiocheia ve Men Kutsal Alanı’nda bulunmuş,
    Roma Çağına ait pişmiş toprak, mermer ve bronz tanrı ve
    tanrıça heykelcikleri, hayvan figürleri, adak kitabeleri,
    yağ kandilleri, cam koku şişeleri, bilezikler, değerli taşlardan
    yapılmış yüzük kaşları, madeni yüzükler Bizans
    Çağı’na ait takılar da müzenin önemli
    eserleridir. Yalvaç Müzesinde değişik dönemlere ait
    altın, gümüş ve bronz gibi sikke koleksiyonları da
    bulunmaktadır.

    Müzenin etnoğrafik eserler bölümünde ise; altın,
    gümüş ve sedef kakmalı tabancalar, tüfekler,
    kılıç, kama, ok, yay gibi silahlar zırh ve miğferler, el
    örgüsü yün çoraplar, renkli peşkir,
    uçkur ve havlular, cepken, ceket, üç etek, kadife ve
    sim sırma işlemeli bindallılar, altın gümüş gibi
    çeşitli takılar bulunmaktadır.

    Müze bahçesinde, Klasik Çağ’dan itibaren Roma,
    Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait mezar stelleri,
    lahitler, ostotekler, sunaklar, yazıtlar, heykeller ve mil taşları
    sergilenmektedir.
    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:11 pm

    ısparta hamamları
    Yeni Hamam (Merkez)

    Isparta’da bulunan Yeni Hamamını Sav Köylü Hacı Ahmet
    Ağa XVII.yüzyıl Osmanlı hamam planları tipinde yaptırmıştır.
    Mimarı belli değildir. Hamamın yapımı ile ilgili 1697 tarihli vakfiyesi
    bulunmaktadır. Hamamın yapımına 1689 yılında başlanmış, 1693 yılında da
    tamamlanmıştır.

    Osmanlı mimarisindeki çifte hamam plan düzeninde olup,
    kadın ve erkekler bölümü birbirine bitişik olarak aynı
    planda yapılmıştır. Soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık
    bölümlerinden meydana gelmiştir. Moloz taş ve kesme taştan
    yapılan hamamın her bölümünün üzeri kubbelerle
    örtülmüştür. Sıcaklık kısmındaki eyvanlarla halvet
    oluşturulmuştur. Her iki bölümün de su depoları ve
    ısıtma tesisleri aynıdır.

    Günümüze iyi bir durumda gelmiş olan hamam, İlin en büyük hamamlarından birisidir.


    Bey Hamamı (Merkez)

    Isparta Hükümet Konağı yakınında, Ulu Cami’nin
    doğusunda yer alan Bey hamamı’nın ne zaman ve kimin tarafından
    yaptırıldığı bilinmemektedir. Mimari yapısından XVIII.yüzyılın ilk
    yarısında yaptırıldığı sanılmaktadır. Ayrıca hamamda kullanılan suyun
    başlangıçta yakınındaki bir çaydan alındığı, daha sonra
    bir çeşmede toplandığı kayıtlardan öğrenilmiştir. Daha
    sonra hamamın suyu Amine Hatun isimli biri tarafından Andık
    deresi’nden getirtilerek hamamdan önceki su kanallarına
    bakılması ve onarılması koşulu ile hamam sahiplerine bırakıldığı 1728
    tarihli bir senetten öğrenilmektedir.

    Hamam soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden oluşmuştur.
    Üzeri basık bir kubbe ile örtülmüştür. Hamamın
    duvarları moloz taş ve tuğladan örülmüştür.

    Isparta il merkezinde Osmanlı döneminde yapılmış Karaağaç
    Mahallesi’ndeki Karaağaç Hamamı, Sülübey Hamamı,
    Sarıkadı Hamamı, Yenice Mahallesi Hamamı ile Ali Köyü Hamamı
    ve Büyük Gökçeli Hamamı bulunmaktadır.


    Roma Hamamı (Yalvaç)

    Isparta Şehir Tanıtımı 00066507Isparta
    Yalvaç ilçesinde bulunan Roma dönemine ait olan
    hamam arazi konumuna uygun biçimde yapılmış, bu nedenle de
    dikdörtgen planı düzgün bir şekil göstermemektedir.


    MS.I.-II.yüzyılda, Roma döneminde yapılmış olan hamamın biri
    palaestra, diğeri de hamam olmak üzere iki ayrı
    bölümü bulunmaktadır. Bunlardan palaestra hamamın
    önünde olup, üç taraftan bir avlu etrafında
    revaklarla çevrilmiştir. Palaestranın avlusu 20.00x20.00 m.
    ölçüsünde olup, revaklarla birlikte toplam
    ölçüsü 37.00x29.00 m.dir. Palaestranın taban
    döşemesi ile ilgili olarak kazı çalışmaları devam
    ettiğinden bu konuda tam bir bilgi bulunmamaktadır. Bununla beraber
    zeminin taş ve mozaik döşeli olduğu sanılmaktadır.

    Roma hamamı palaestra ile bir bütünlük oluşturmaktadır.
    Roma hamamlarında olduğu gibi bu hamam da Frigidarium (soğukluk),
    Tepidarium (ılıklık), Caldarium (sıcaklık) bölümlerinden
    meydana gelmiştir. Bunun dışında soyunma yerleri (Apoditerium), su
    tesisleri, külhan ve depolar da onları tamamlamaktadır. Hamamın
    yapımında blok halinde kesme taşlar kullanılmıştır.


    Eski Hamam (Yalvaç)

    Isparta Yalvaç ilçesi Kaç Mahallesi’nde
    bulunan hamamın kitabesi bulunmadığı gibi kaynaklarda da ismine
    rastlanamamıştır. Bu bakımdan hamamın hangi tarihte ve kimin tarafından
    yaptırıldığı bilinmemektedir. Bununla birlikte yapı üslubundan
    XVII.yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı sanılmaktadır.

    Moloz taş ve tuğladan yapılmış olan hamam soyunmalık, ılıklık ve
    sıcaklık kısımlarından meydana gelmiştir. Ayrıca su depoları ile
    külhan bölümleri de onları tamamlamaktadır. Hamamın
    üst örtüsü basık kubbedir.


    Yeni Hamam (Yalvaç)

    Isparta Yalvaç ilçesinde bulunan Yeni Hamamın ne zaman ve
    kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Mimari yapısından
    XIX.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Ancak çeşitli
    dönemlerde yapılan onarımlarla mimari özelliğini
    büyük ölçüde yitirmiştir.

    Moloz taştan yapılan bu hamam soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık
    bölümlerinden meydana gelmiştir. Üzeri basık kubbe ile
    örtülmüştür.


    Karabey Hamamı (Uluborlu)

    Isparta Uluborlu ilçesinde, günümüzde terk
    edilmiş olan eski Uluborlu’da bulunan bu hamam, 1278 tarihinde
    Uluborlu’nun fethinde büyük yararlılıkları
    görülen Karabey tarafından yaptırılmıştır.

    Hamam moloz taş ve tuğladan dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır.
    Günümüze harap bir durumda gelen hamamın soyunmalık
    yerlerinin duvar kalıntıları ayakta durmaktadır. Bunun yanı sıra
    soğukluğun kare planlı ve üzerinin de pandantifli bir kubbe ile
    örtülü olduğu anlaşılmaktadır. Soğukluğun sağ ve solunda
    odalar sıralanmıştır.Halvet kısmının üç tarafı eyvanlarla
    çevrilmiştir. Orta eyvan sivri kemerlere oturan pandantifli bir
    kubbe ile örtülüdür. Bunun dışında kalan
    bölümler çapraz tonozludur. Hamamın arkasında da ocak
    ve su depoları bulunmaktadır
    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:12 pm

    Isparta Köprüleri
    Roma (Zindan)Köprüsü (Aksu)

    Isparta Şehir Tanıtımı 00066226
    Isparta, Aksu ilçesinin 2 km. kuzeydoğusundaki Köprüçay (Eurymedon) Deresi üzerinde bulunmaktadır.

    Tek kemerli, yuvarlak gözlü köprünün
    kilit taşı üzerinde sakallı bir büst bulunmaktadır. Bu
    tür büstler koruyucu tılsım olarak Roma köprülerinde sık sık kullanılmıştır. Köprünün yan tarafında dereye inen bir de merdiven bulunmaktadır.




    Roma Köprüsü (Eğirdir)

    Isparta Eğirdir ilçesinde, Eğirdir’in doğusunda bulunan bu köprü MS.II.yüzyılda Romalılar tarafından yapılmıştır.

    Kesme köfeki taştan yuvarlak kemerli olan köprünün
    kilit taşı üzerinde sakallı bir mask bulunmaktadır. Bu maskın
    koruyucu bir tılsım olarak buraya konulduğu sanılmaktadır. Nitekim
    Sakarya’daki Sangarios Roma köprüsünde de böyle bir mask bulunmaktadır.

    Köprü günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir.


    Barla Osmanlı Köprüleri (Eğirdir)

    Isparta Eğirdir ilçesi’nde barla Deresi üzerinde
    Osmanlı döneminde, XVI.-XVII.yüzyılda iki ayrı köprü yapılmıştır. Bu köprüler
    sivri kemerli olup, düzgün kesme taş bloklardan yapılmış,
    boşlukları moloz taşla doldurulmuştur. Geçiş yoluna da
    düzgün taşlar kaplanmıştır.

    Köprüler günümüzde kullanılmaktadır.


    Afşar Köprüsü (Gelendost)

    Isparta Gelendost ilçesi, Afşar Köyü’nde bulunan bu köprünün Selçuklular döneminden kaldığı ileri sürülmektedir.

    Kesme köfeki taşından yapılan köprü, yuvarlak kemerli olup, günümüzde de kullanılmaktadır.


    Çandır Köprüsü (Sütçüler)

    Isparta, Sütçüler ilçesinin Çandır Köyü’nde bulunan bu köprü Romalılar zamanında yapılmış, daha sonra Selçuklular zamanında da kullanılmıştır.

    Günümüzde Karacaören barajının suları altında kalan köprü, 65 m. uzunluğunda ve 5 m. genişliğinde, yuvarlak
    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:13 pm

    Isparta Şehir Tanıtımı Tire_0088
    Isparta Elması,
    Isparta Şehir Tanıtımı Karaman-elmasi-2
    Yazılı Kanyon Milli Parkı,
    Isparta Şehir Tanıtımı F7_yazili_kan_02
    Pınargözü Mağarası,
    Isparta Şehir Tanıtımı Sekil17
    Davraz Dağı Kayak Merkezi
    Kovada Gölü Milli Parkı
    Isparta Şehir Tanıtımı Kovada
    Isparta Gülü,


    El Dokuması Isparta Halıları,
    Isparta Şehir Tanıtımı Hal908
    Eğirdir gölü
    Isparta Şehir Tanıtımı E%C4%9FridirIsparta Şehir Tanıtımı 6_ANA
    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:13 pm

    Coğrafi Konum
    Coğrafi
    Konum Isparta ili, Akdeniz Bölgesi’nin kuzeyinde yer alan
    Göller bölgesinde yer almaktadır. İl, 300 20’ ve 310
    33’ doğu boylamları ile 370 18’ ve 380 30’ kuzey
    enlemleri arasında bulunmaktadır. 8.933 km2’lik
    yüzölçümüne sahip olan Isparta ili, kuzey ve
    kuzeybatıdan Afyon ilinin Sultandağı, Çay, Şuhut, Dinar ve
    Dazkırı, batıdan ve güneybatıdan Burdur ilinin Merkez, Ağlasun ve
    Bucak, güneyden Antalya ilinin Serik ve Manavgat, doğu ve
    güneydoğudan ise Konya ilinin Akşehir, Doğanhisar ve Beyşehir
    ilçeleri ile çevrilmiştir (Şekil 1). Rakımı ortalama 1050
    metredir.
    vega
    vega
    çalışkan üye
    çalışkan üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 252
    Yaş : 33
    Kayıt tarihi : 22/04/09

    Isparta Şehir Tanıtımı Empty Geri: Isparta Şehir Tanıtımı

    Mesaj  vega Paz Nis. 26, 2009 7:13 pm

    ıspartada spor un tarihi
    Ispartada
    Sporun Tarihi Isparta’da M.Ö. 400 yıllarında önemli
    spor faaliyetlerinin yapıldığı tespit edilmiştir. Psidia şehirlerinden
    birisi olan Apollonia (Uluborlu) ilk spor çalışmalarının
    yapıldığı yer olarak bilinmektedir. Burada her 4 yılda bir spor
    yarışmaları düzenlendiği ve yarışmaların 6 branş üzerinden
    yapıldığı kaydedilmektedir. Yarışmalar taş atma, yumruklaşma (Boks),
    insanlar ve atlar arası koşular, yüksek ve uzun atlamalar, vahşi
    hayvanlarla boğuşma ve güreş dallarında yapılmaktaydı.

    Uluborlu’da güreşin tarihi bir spor olduğu M.S.200 yılında
    kale kapısına bitişik taş üzerine konulan yazıtlardan
    anlaşılmaktadır. Yazıtlara göre Avrillos Efimos adında bir şahsın
    spor yöneticisi olup, güreş yaptırdığı belirtilmektedir.
    Güreşin kutsal inançlarla yapıldığı ve düzenlenmediği
    takdirde kentin başına felaket geleceğine olan inanç,
    günümüzde de devam etmektedir. Uluborlu yağlı
    güreşleri ulusal takvime alınmış ve her yıl büyük bir
    katılımla sürdürülmektedir. Isparta’da sporun
    çok eskilere dayandığına dair diğer bir kanıt da
    Bülbül Çeşmesi’nde M.S.150 yılına ait bir taşta
    çeşitli sporları gösteren figürler ve yazılardır.

    Yakın tarihlere kadar zengin düğünlerinde güreşler
    yapıldığı ve özellikle de Uluborlu, Gelendost yöresinin
    ön planda olduğu bilinmektedir. Isparta yöresinde yetişen
    pehlivanlardan bazıları şunlardır: Yakupoğlu Hüseyin Pehlivan,
    Otuzbiroğlu Mehmet Pehlivan, Kelpaşa İbrahim Pehlivan, İbisenoğlu
    İbrahim Pehlivan, Ali Osman İbrahim Pehlivan, Arap Rıza Pehlivan, Hasan
    Bozbey Pehlivan, Cemal Pehlivan, Abdullah Pehlivan, Şakir Pehlivan.

    Isparta’da ciddi olarak spor çalışmalarının 1930’lu
    yıllarda başladığı görülmektedir. 1931 yılında biri nahiyede,
    ikisi kazalarda, ikisi de merkezde olmak üzere 5 spor
    kulübünün olduğu bilinmektedir. Karaağaç-Altuğ
    Spor Kulübü 1931 yılında kurulmuş olup, renkleri siyah
    beyazdır. Bu dönemde Gelendost nahiyesinde Gelendostspor
    kurulmuştur. 1927 yılında faaliyete geçen Akıncılar
    Kulübü sarı kırmızı renkleri ile, 1931'de kurulan Ispartaspor
    kulübü de sarı-lacivert renkleriyle futbol, basketbol,
    atletizm branşlarında faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.

    Isparta’da sporun gelişmesinde olduğu kadar futbolun
    yaygınlaşması ve gelişmesinde 1940 yılında kurulan ve bölgenin en
    eski kulüplerinden biri olan Isparta Merkez Gençlik
    Kulübünün de önemli katkısı olmuştur. Daha sonra
    kurulan Karagücüspor, Gülspor, Doğanspor, Esnafspor,
    Emrespor Keçiborluspor, Eğirdirspor, Atabeyspor ve
    Gönenspor gibi kulüplerinin kurulması ile birlikte
    Isparta’da spor hayatına renk gelmiştir. Düzenlenen futbol,
    atletizm, basketbol, voleybol, avcılık ve güreş dallarındaki
    yarışmalarda başarılı sonuçlar elde edilmiştir.

    Isparta’da spor alanındaki hızlı gelişmeler 1960’lı
    yıllardan sonra kendisini hissettirmeye başlamıştır. Özellikle son
    10 yıl içerisinde spor tesislerinin artması sonucunda sporun
    geniş kitlelere yayılması, faaliyetlere katılımın üst
    düzeylere çıkmasını sağlamıştır. Özellikle yaz spor
    okullarına ve okullar arası sportif faaliyetlere olan ilgi bu
    dönemlerde artmıştır. İl çeşitli branşlarda her yıl
    Türkiye şampiyonalarına ev sahipliği yapmaktadır. 6-18 yaş
    grubundaki çocuk ve gençlere yönelik yaz spor
    okullarına katılım son derece fazladır. 18 branşta açılan
    kurslarda sporculara branşların temel eğitimi verilmektedir.
    Kabiliyetli sporcular okul ve kulüp takımlarına lisansiye
    edilmekte, dolayısı ile okul-aile-kulüp üçgeni
    içerisinde yetişmeleri sağlanmaktadır. Ayrıca gençlerin
    boş zamanlarını aktif şekilde değerlendirebilmeleri, arkadaşlık
    duygularını artırmaları ve yeni beceriler kazanabilmeleri için
    Gençlik Merkezi bünyesinde satranç, bilardo, halk
    oyunları ve izcilik faaliyetleri sürdürülmektedir. Son
    yıllarda minik, yıldız ve gençler kategorilerinde atletizm,
    halter, yelken, okçuluk gibi ferdi spor dallarında milli takım
    kamplarına sporcuların davet edilmesi gelecek açısından
    önem arzetmektedir.

    Isparta ilinin yükseklik ve iklim özellikleri
    açısından ideal bir kamp merkezi durumunda olması ve her yıl
    profesyonel - amatör takımların sezon öncesi hazırlıklarını
    ilde sürdürmeleri, Isparta’nın bir spor merkezi
    olabileceğini göstermektedir. Kış sporları için Davras
    Kayak Merkezi, su sporları ve doğa sporları için Eğirdir ve
    Kovada gölleri ile Köprüçay önemli spor merkezleri olmaya adaydır.

      Forum Saati C.tesi Kas. 16, 2024 4:43 am