by_efsane Çarş. Nis. 22, 2009 7:12 pm
Büyüklenmek, büyüklük taslamak, ululuk iddia
etmek. Kendini başkalarından yüksek görerek onları aşağılamak.
Şeytan'a ait bir özellik olan kibir, onun Hz. Adem'e secde
etmesini engellemişti. Cenab-ı ALLAH bunu Kur'ân-ı Kerim'de
şöyle anlatmaktadır:
"(Hz. Adem'e) secde etmekten yalnızca İblis kaçındı. Kibirlendi ve kâfirlerden oldu" (el-Bakara, 2/34).
Küfür ve inkârın en önemli sebebi kibirdir. Bunu
Hz. Adem (a.s)'ın kıssasında görmek mümkündür.
Nitekim şeytan'ın kibrinden dolayı isyanından sonra, inkâr ve
isyan edenlerin çoğu kibir nedeniyle isyan etmişlerdir. Hz.
Musa'nın apaçık delilleri karşısında Firavun inkâr
etmişti. "Sonra da Musa'yı ve Harun'u, firavun ve topluluğuna
mucizelerimizle gönderdik. fakat onlar, kibirlendiler ve
suçlu bir kavim oldular" (Yûnus 10/75). Hz. Peygamber
(s.a.s) döneminde inkâr eden zengin ve ileri gelen insanlar
kibir neticesinde inkar etmişlerdir. Bu durum Kur'an-ı Kerim'de
şöyle anlatılmaktadır: "En sonunda da sırt çevirdi.
Büyüklük tasladı ve şöyle dedi: "Bu eskilerden
kalan bir sihirden başka bir şey değildir" (el-Müddesir,
74/23-24), Zenginlik, ululuk ve makam sahibi olmakla kibrin yakın
alakası, ALLAH Teâlâ'nın beytan'a şu hitabında
görülmektedir: "Kibirlendin mi, yoksa kendini yüce mi
zannettin?" (Sâd, 38/75),
Kibir inkârda önemli bir rol oynadığından ALLAH
Teâlâ Kur'ân'da kibirden ve bu kelimenin
türevleri olan istikbâr, müstekbir ve kibriya'dan sık
sık bahsetmektedir,
Hz, Nuh (a.s) oğluna vasiyet ederken "iki şeyden seni menederim, biri
şirk diğeri kibirdir" buyurmuştur (Ahmed b. Hanbel, I, 170). Ebu
Reyhâne (r,a) Hz. Peygamber (s.a.s)'den şöyle rivayet
etmiştir: "Cennete kibirden hiçbir şey giremez". Orada
bulunanlardan biri şöyle dedi: "Ey ALLAH'ın Rasülü! Ben,
kamçımın şaklaması ve ayakkabımın sağlamlığı ile güzel
görünmekten hoşlanırım, bu kibir midir?" Hz, Peygamber
(s.a.s) "Hayır bu kibir değildir. ALLAH güzeldir güzeli sever
Kibir hakkı küçük görmek ve başı gözü
ile insanlarla alay etmektir" (Müslim, İman, 47; Ahmed b Hanbel,
lV, 133-134) buyurdu. Bu hadis-i şerif hakk karşısındaki alaycılık ve
inkârın kibir olduğunu anlatmakla birlikte insanlarla alay
etmenin kibirden kaynaklandığına işaret etmektedir. Hz. Peygamber
yanında sol eli ile yemek yiyen bir adama "sağınla ye" demiştir. Adam
"sağımla yiyemiyorum" deyince Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
"Yiyemez ol; Bu adamın sağıyla yemek yiyemiyorum demesi yalnızca
kibrindendir" (Müslim, Eşribe, 107).
Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Kalbinde hardal tanesi
kadar iman olan hiç bir kimse cehenneme girmez; kalbinde hardal
tanesi kadar tekebbür bulunan hiç bir kimse de cennete
giremez" (Müslim, İman, 147, 148, 149; Ebû Dâvud,
Libâs, 26; Tirmizi, Birr, 610; İbn Mâce Mukaddime, 9;
Zühd, 16), Bu hadis-i şerifin Müslim'in es-Sahih'indeki bab
başlığı, "kibrin haram olması ve bunun açıklanması" şeklindedir.
Buradan da anlaşılacağı gibi kibir haram olan kötü huylardan
birisidir. Hadisteki ifade kibirli insanın cennete giremeyeceğini
anlatmaktadır. Ancak buradaki kibir, ALLAH'a ve Peygamber (s.a.s)'e
karşı olan kibirdir. Ahlâkî bir özellik olarak kibir,
başkalarını küçük görmek ve onlarla alay etmek
anlamıyla düşünülürse bu özellik insanı dinden
çıkaran bir özellik değildir. Ancak haramdır, insanı dinden
çıkarabilecek fiiller işlenmesine sebep olabilir. Böyle bir
özellik sahibi de cehennemde kibrinin cezasını çektikten
sonra ALLAH'ın afv ve mağfiretiyle cennete girecektir, Nitekim bir
âyet-i kerime'de ALLAH Teâlâ: "Biz onların
kalblerindeki kin ve hasedi çıkaracağız" (el-Hicr, 15/47)
buyurarak, cennete giren insanların kalbinden dünyadaki
ahlâkî kusurlarının temizleneceğini anlatmaktadır.
Bu konudaki bir başka hadis-i şerif şöyledir: "Kendini
büyük gören yahut kibirli kibirli yürüyen
kimse ALLAH'ın huzuruna, ALLAH kendisine gazablanmış olarak
çıkar" (Ahmed b. Hanbel, II, 118). Bu hadis kibirlinin
âhiretteki durumunu gözler önüne sermektedir. Bu
tür bir gazab-ı ilâhiye sebep olarak Hz. Peygamber insanın
elbisesini sürüyerek çalım satmasını ve kibirlenmesini
de göstermiş ve: "Elbisesini kibirle yerde sürüyen
kimseye ALLAH merhamet nazarı ile bakmaz" (Müslim, Libâs,
42) buyurmuştur. Bu hadis-i şerifler ahlâkı bir kusur olan kibrin
ALLAH nezdinde ne derece kötü kabul edildiğini anlatmaktadır.
Bir başka kibir şekli olan hakka karşı büyüklenmek ise
kâfirlikle bir kabul edilmiş ve lanetlenmiştir. Hz, Peygamber
şöyle buyurur: "Mütekebbirler kıyamet gününde,
insan yeklinde küçük karıncalar gibi hasredilir.
Bütün her taraflarından zillet onları kuşatır..."
(Tirmizî, Kıyâme, 47; Ahmed b Hanbel, II, 179).
Hz, Peygamber, kibirlilerin cehenneme gireceğini şöyle
anlatmıştır: "Cennet ile cehennem münakaşa ettiler. Cehennem
şöyle dedi: "Bana zâlimlerle kibirliler girecek" Cennet onu
şöyle cevapladı. "Bana zayıflarla yoksullar girecek" Bunun
üzerine ALLAH (Celle Celâluh) berikine "Sen benim azabımsın
seninle dilediğime azab ederim" buyurdu. Ötekine de "Sen benim
rahmetimsin, Seninle dilediğime rahmet ederim Sizin her biriniz
için dolu dolu insanlar var" (Müslim, Cenne, 34, 35, 36)
buyurdu. Bu konudaki kudsi bir hadis-i şerifte ALLAH Teâlâ
şöyle buyurmaktadır: "Kibriyâ ridam, azâmet
izârımdır. Kim bu ikisinden herhangi birinde benimle
çekişirse onu cehenneme atarım" (Ebû Dâvud,
Libâs, 25; İbn Mâce, Zühd, 16). Hz. Peygamber (s.aş)
kibri zemmettiği gibi, kibrin müspet karşıtı olan tevâzuyu
da övmüştür. Bir hutbelerinde Hz. Peygamber şöyle
buyurmuştur: "ALLAH azze ve celle bana şöyle vahyetti:
Mütevâzî olun, öyle mütevâzî
olun ki, biriniz diğerine karşı övünmede bile bulunmasın"
(ibn Mâce, Zühd, 16)
İslâm bir ahlâkî kusur olan kibri yasaklamıştır.
Böyle bir kibir haramdır, ALLAH'ın rahmetinden kovulma sebebidir.
Ancak bir kibir daha vardır ki Kur'an bunu "Müstekbir" ifadesiyle
ifade etmiştir. Müstekbirler ALLAH'ın arzında bizzat kendi
güzelliklerini tesis etmek için gayret gösteren
azgınlar ve zorbalardır. Bunlar ALLAH'ın kullarını kendi köleleri
yapmak için ALLAH'ın dinine karşı büyüklenirler. ALLAH
Teâlâ bu çeşit insanlar için şöyle
buyurmaktadır: "İşte âhiret yurdu; Biz onu yeryüzünde
büyüklenmeyi ve bozgunculuk çıkarmayı istemeyenlere
(armağan) kılarız. (Güzel) sonuç muttakilerindir"
(el-Kasas, 28/83). (Ayrıca bk. İstikbar, Müstekbir maddeleri