selamun aleyküm kardeşlerim.Ali
Çankırılı 'nın çok güzel bir yazı dizisini sizlerle
paylaşacağım inşALLAH...yazı baya uuzun olduğu için kısa kısa
bölümler halinde vereceğim inşALLAH..bu konuda herkes
önerilerini,isteklerini şikayetlerini sunabilir ve sunulmasınıda
rica ediyorum inşALLAH..bismillah diyerek ilk bölümü
yayınlıyorum..
Çankırılı 'nın çok güzel bir yazı dizisini sizlerle
paylaşacağım inşALLAH...yazı baya uuzun olduğu için kısa kısa
bölümler halinde vereceğim inşALLAH..bu konuda herkes
önerilerini,isteklerini şikayetlerini sunabilir ve sunulmasınıda
rica ediyorum inşALLAH..bismillah diyerek ilk bölümü
yayınlıyorum..
ESKİDEN
anne babalar çocuklarını sokağın ve kötü arkadaşın
etkilerinden korumak için çaba gösterir,
çabaları sonuç vermediği zaman gelip bize danışırlardı.
Bilgisayar ve bunun yan ürünü olan internet hayatımıza
girdikten sonra, sokağın ve kötü arkadaşın yerini
‘internet kafe’ler aldı. Anne baba ile duygusal bağları
zayıf, aile içinde kendilerini değerli hissetmeyen, okul
başarısı düşük çocuklar ve gençler, artık sokak
yerine internet kafelere gidiyorlar. Kötü arkadaşın yerini,
şimdi internet bağlantısı olan ev bilgisayarları aldı. Bize danışmak
için gelen anne babalar, sokak yerine, internet kafelerden ve
evdeki bilgisayardan yakınıyorlar.
Bilgisayar kullanmayı bilmeyen çoğu anne baba, derslerine
yardımcı olacağı zannıyla, yüzlerce dolar ödeyip
çocukları için bilgisayar alıyorlar. Bilgisayar ise, tek
başına, bir makineden ibarettir; ders öğretmek ve çocuğu
daha akıllı yapmak gibi bir marifeti yoktur. Bilgisayarı faydalı kılan
‘software’ dediğimiz programlar ve eğitim CD’leridir.
Bu programlar da, ancak kullanmasını bilen ve doğru biçimde
kullanabilen ellerde faydalı olabilir.
Gördüğüm kadarıyla, çocuklar,
harçlıklarıyla eğitim programları yerine oyun CD’leri
satın alıyorlar. Bilgisayarın başında saatlerce oyun oynayarak
zamanlarını boşa harcıyorlar. Zamanlarının boşa gitmesi bir yana,
çoğu şiddet içerikli savaş ve dövüş
sahneleriyle dolu olan bu oyunlar onlarda saldırganlık duygularını
besliyor. Nitekim, bilgisayar oyunlarını incelediğinizde, onların
sadece eğlendirmekle kalmadığını, aynı zamanda güçlü
olma, kıyasıya yarışma, rakiplerini geride bırakma ve kazanma hırsı
aşıladığını; bunları yaparken de, sevgi, yardımlaşma, paylaşma ve acıma
duygularını körelttiğini görürsünüz. Korkak ve
özgüvenden yoksun çocuklar, oyunu kazandıkları zaman,
kendilerini cesur ve kahraman hissediyorlar. Böylece, başa
çıkamadıkları gerçek dünyadan kaçıp, sanal
bir mutluluk veren sanal bir dünyaya sığınıyorlar.