.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


2 posters

    HoşLanmakLa sevmek arasındaki fark nedir?

    by_efsane
    by_efsane
    azimli üye
    azimli üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 113
    Yaş : 36
    Kayıt tarihi : 21/04/09

    HoşLanmakLa sevmek arasındaki fark nedir? Empty HoşLanmakLa sevmek arasındaki fark nedir?

    Mesaj  by_efsane Çarş. Nis. 22, 2009 2:13 pm

    Sizce ne arkadaşLar ??
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    HoşLanmakLa sevmek arasındaki fark nedir? Empty Geri: HoşLanmakLa sevmek arasındaki fark nedir?

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 22, 2009 2:22 pm

    Baryum


    Gümüş renginde yumuşak bir madendir. Tabiatta daha çok baryum sülfatı (BaSO4) baryum karbonatı (BaCO3) halinde bulunur. Bileşiklerinden saf baryum elde etmek için ya erimiş baryum klorürü ya da sıcak bir baryum klorür eriyiği elektrolize edilir. Havada çok çabuk oksit haline gelir. Su ile şiddetli bir tepkime göstererek hidrojen çıkartır; kendisi de hidroksit halinde erir. Baryumu ilk elde eden İngiliz kimya bilgini Sır Humphrey Davy'dir (1808).

    Baryum sülfatı röntgen ışınlarını geçirmediği için doktorlukta ve özellikle de radyolojide çok kullanılır. Mide barsak gibi içi boş organlar röntgen filminde pek iyi gözükmezler. Bu gibi organların yakından incelenebilmesi için röntgen çekilmeden önce hastalara suya karıştırılmış baryum içirilir.

    Baryum İnsanı Zehirleyebilir

    Saf baryum suya karıştırılınca zararsız olduğu halde baryum tuzları suda ya da asitlerde erimiş olarak vücuda girerlerse şiddetli zehirlenmelere yol açabilirler. Baryum tuzlarıyla zehirlenmiş bir kimsede kusma ishal ve karın ağrıları görülür. Halsizlik gitgide artar şiddetli kramplar başgösterir. Bu şekilde zehirlenmeleri kurtarmak için mide yıkanmalı hastaya kusturucu ilâçlar verilmelidir.

    Özellikleri

    Simgesi: Ba
    Yoğunluğu: 378
    Atom No.: 56
    Atom ağırlığı: 13736
    Ergime noktası: 710°
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    HoşLanmakLa sevmek arasındaki fark nedir? Empty Geri: HoşLanmakLa sevmek arasındaki fark nedir?

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 22, 2009 2:22 pm

    Uranyum


    Uranyum 1800°C'a doğru eriyen gümüş beyazlığında bir madendir. 1789'da Alman kimyacısı Martin Klaproth (1743-1817) pekblend denilen bir maden filizi içinde oksit halinde (uran) bulunan uranyumun varlığını keşfetti. Uranyumun çoğu sarı ya da yeşil renkte pek çok oksidi ve tuzu vardır. Fransız kimyacısı Henri Becquerel (1852-1908) uranyumu inceleyerek 1896 yılında radyoaktiflik olayını ortaya çıkardı ve ondan iki yıl sonra '''radyumu bulan Marie Curie bu olaya radyoaktiflik adını verdi.

    Doğal uranyum üç izutop'un yani atomlarının kütlesi ve radyoaktiflik dereceleri bakımından aralarında bazı küçük farklar bulunan birbirine benzer üç kimyasal elementin karışımıdır. Nötronlarla "bombardıman edilen" uranyum 235 izotopu fisyon'a uğrar yani çekirdeği kütlece eşit iki parçaya bölünür uranyum 238 izotopu ise plütonyıım'a dönüşür.

    Nükleer enerji üretiminin (nükleer reaktörler ve piller atom bombalan) temel hammaddesi olan uranyum A.B.D.'de Kanada'da ve Güney Afrika'da boldur. Bazı santralları beslemek için uranyumu "zenginleştirmek" gerekir; bu amaçla izotop ayırımı'na başvurarak madenin bileşimindeki en radyoaktif izotopların yüzde oranı arttırılır.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    HoşLanmakLa sevmek arasındaki fark nedir? Empty Geri: HoşLanmakLa sevmek arasındaki fark nedir?

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 22, 2009 2:23 pm

    Nikel


    Demirin bazı niteliklerini taşıyan beyaz parlak maden.

    Nikel dövülebilen ve ısıtıldığı za*man kırılmadan uzayabilen bir ma*den olmakla birlikte kullanılan ma*denlerin de en sertidir. Yer'in yüzeyinde pek bol değildir; göktaşlarında saf halde bulunur. Çı*kartıldığı maden ocaklarında başka madenlerle karışık haldedir. Yeni Kaledonya garnierit'inde magnez*yumla karışık olarak ortalama yüz*de 6 nikel vardır; Kanada pirotin'leri ise demir ve bakırla karışık ola*rak yüzde 3 nikelden meydana gel*miştir.

    Nikel maden cevherinin zenginleştirilip kavrulmasından sonra elek*trik fırınında ergitilmesiyle elde edi*lir: buna ham nikel denir. Son arıt*ma için genellikle elektroliz denilen kimyasal yönteme başvurulur.

    alaşımların kralı

    1751'de İsveç'te keşfedilen nikel ta İlkçağ'dan beri başka madenlerle ala*şım halinde kullanılıyordu (Çin'de sonra Avrupa'da). XIX. yy.da birçok ülke «bakır ve nikel» alaşımından para basıyordu. Ama saf madenin kul*lanılmasına ancak XIX. yüzyılın so*nunda Kaledonya maden ocaklarının işletilmesiyle başlandı.

    Dünya nikel üretiminin yaklaşık olarak yarısı Kanada'da üretilir; bu bakımdan Kanada'yı Sovyetler Birli*ği Yeni Kaledonya Küba ve Ameri*ka Birleşik Devletleri izler. Türkiye'*de bulunan nikel yatakları işletmeye elverişli zenginlikte değildir.

    Saf nikel özellikle sağlamlığı nede*niyle kullanılır. Kimyasal etkenler*den (pas) etkilenmez hava değişim*lerinden bozulmaz. Bu özelliği yüzün*den nikel birçok alaşım türünün ya*pımında aranan bir elemandır. Bu alaşımlardan bazılarında yüksek oranda nikel bulunur (ferronikel Nikrom): bunlar az genleşir yüksek ısı*lara dayanır ve deniz suyundan et*kilenmez. Bazı alaşımlar da çelik esa*sına dayandırılır. Nikel-kromlu çelik*ler hiç oksitlenmediklerinden sanayide pek çok yerde kullanılır.

    nikelaj

    Birçok sanayi dalında bir nikel tuzunun elektrolitik ayrışmasıyla madenî parçalar nikelle kaplanır. Nikel kaplama yöntemi 1841'de Ruolz tarafından icat edilmişti. Nikelaj özellikle otomobillerin çelik parçalarının süslenmesinde ve ev âletlerinin yapımında kullanılır. Aşındırıcı ortamlara girecek bütün eşya için kromajdan önce de genellikle nikelaj işlemine başvurulur.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    HoşLanmakLa sevmek arasındaki fark nedir? Empty Geri: HoşLanmakLa sevmek arasındaki fark nedir?

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 22, 2009 2:23 pm

    Kömür


    Milyonlarca yıl önce ormanlardaki ağaçlar kuruyup dökülerek kalın katmanlar halinde üst üste yığıldı ve bu katmanlar yavaş yavaş toprakla örtüldü. Bazı bölgelerde toprak suyla doldu içindeki ağaçlar çürüyerek siyah ve sert bir maddeye dönüştü: kömür.

    Bu katmanların meydana geldiği zamanlara göre birkaç kömür çeşidi vardır. En eski katmanlar madenkömürü veya taşkömür dediğimiz sert ve parlak bir kömür verir; yağlı madenkömürleri en çok ısı veren kömür çeşididir. Linyitler daha yeni ve dana az sert kayalardır; l kilo madenkömürünün verdiği ısıyı yaratmak için 3 kilo linyit gerekir. Bataklık kömürü de denen turba kara toprağa benzer; bu kömür bir milyon yıldan az bir zaman önce oluşmuştur.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    HoşLanmakLa sevmek arasındaki fark nedir? Empty Geri: HoşLanmakLa sevmek arasındaki fark nedir?

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 22, 2009 2:23 pm

    Krom


    Gümüş gibi parlak mavimsi beyaz kolay kınlan sert bir maden olan krom havaya karşı çok dayanıklıdır nemli havada bozulmaz yani paslanmaz. Bu niteliğinden dolayı paslanma olasılığı büyük olan madenlerden birçoğu ince bir krom tabakası ile kaplanır (kromlama).

    Krom doğada filizleri çok olan bir madendir ilk defa Fransız kimyacısı Vauquelin tarafından 1797'de Sibirya'da bir kurşun filizi içinde bulunmuştur. Kromun bileşikleri (zümrüt yakut safir v.b.) güzel renklerde olduğu için ona bu ad verilmiştir (Yunanca khroma renk demektir).

    Krom doğada genellikle kristal halde bulunur. Dünyamızın katılaşması sırasında ilk kristalleşen elementlerden biridir. Krom filizi kromit adını taşır krom taşı demektir. Çoğunlukla kayalar içinde ince kristaller halinde bulunur. Kromun birçok filizi bilinmektedir; bunlardan zümrüt yakut ve safir değerli taşlar olduğundan süs eşyası yapımında kullanılır. Ama en yaygın krom filizi kromittir.

    Krom en başta demiri sertleştirmekte kullanılır. Krom-demir alaşımı çok sert olduğundan eğe gibi aşındırıcı âletlerin yapımında işe yarar. Krom-nikel alaşımının katıldığı demir ise çok dayanıklı ve esnek bir çelik verir. Bunlardan çeşitli makine parçalan zırhlar köprüler elektrik dirençleri yapılır.

    Krom-volfram alaşımları ise çok daha serttir özellikle sert malzemeyi işlemek için kullanılan uçların yapımına yarar. Bu nedenlerle krom bileşikleri sanayide çok kullanılır. Bu bileşikler 2 3 5 6 7 değerlidir. Bunlardan krom 2 bileşikleri mavi krom 3 bileşikleri yeşil krom 6 ve 7 bileşikleri sarı turuncu ve kırmızı renkte olur. Bu niteliklerinden dolayı krom bileşikleri boya sanayiinde de geniş ölçüde kullanılır.

    Kromun Özellikleri

    simgesi: Cr
    atom ağırlığı: 52
    atom sayısı: 24
    erime noktası: 1890 derece
    kaynama noktası: 2480 derece
    yoğunluğu: 7.1
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    HoşLanmakLa sevmek arasındaki fark nedir? Empty Geri: HoşLanmakLa sevmek arasındaki fark nedir?

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 22, 2009 2:24 pm

    Kükürt

    Kükürt 115 derecede ergir ve esmerimsi bir sıvıya dönüşür; sıvı kükürt 4446 derecede kaynar: ısıyı ve elektriği çok kötü ilettiği için iyi bir elektrik yalıtkanıdır. Kükürt kolay alev alır ve kısa mavi bir alevle yanarken kükürtlü bir duman verir. Çok zehirli olan bu gazlar boğucu ve aşındırıcıdır; fabrika bacalarından savrularak atmosferi kirletir ve çinko damları aşındırır.

    Zaçyağı ve Kibrit

    Doğada çok yaygın olan kükürt madenlerle karışık olarak sülfür (pirit galen) veya sülfat halinde (jips) bazı doğal gazlarda (Lacq gazı) ise kükürtlü hidrojen halinde bulunur. Taşkömüründen ve petrolden de kükürt çıkartılır. Doğal haliyle kükürt ancak volkanik bölgelerde bulunur: en önemli doğal yataklar Louisiana (A.B.D.) Sicilya Japonya ve Türkiye'dedir (Keçiborlu ve Sarayköy).

    Yatak toprağın yüzeyine yakın ise (Sicilya'da olduğu gibi) işletilmesi herhangi bir madenin işletilmesi gibidir. 100 metreyi aşkın derinlikte bulunan yataklarda (Louisiana Texas) özel türde bir delgi işlemine başvurulur: aşırı ısıtılmış su şırınga edilerek kükürt eritilip yüzeye pompalanır. Bu işlem sonradan arıtma işlemlerine de gerek bırakmaz.

    Ham kükürtten kimya sanayiinde çok kullanılan sülfürik asit (zaçyağı) elde edilir. Arı kükürt kibrit ve barut yapımında kullanılır; çeşitli ilaçların bileşimine de girer.

    İlkel Bir Yöntem

    Maden filizi halinde çıkartıldığı zaman kükürtün her şeyden önce cüruftan ayrılması gerekir. Bunun için Sicilya'da hâlâ calcaroni (kalkaroni) fırını denen ilkel bir yöntem uygulanır; maden filizi toprağa derinlemesine kazılmış bu fırına yığılır; fırın alttan ateşlenince kükürtün bir kısmı yanar geri kalanı ergiyerek sıvı halde dışarı akar; fırından çıkınca katılaşır ve öylece toplanır. Bu işlem iki-üç ay sürer. Böylelikle elde edilen ham kükürt sonradan kaynatılarak damıtma yoluyla arıtılır: tuğla odalara gönderilen kükürt buharı toz halinde katılaşır (kükürt çiçeği)
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    HoşLanmakLa sevmek arasındaki fark nedir? Empty Geri: HoşLanmakLa sevmek arasındaki fark nedir?

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Nis. 22, 2009 2:24 pm

    Fosfor


    Çabuk alev alan karanlıkta parlayan basit cisim. Yunanca «phos» ışık ve «phoros» taşıyan sözcüklerinden. Beyaz fosfor çok şiddetli bir zehirdir; balmumu gibi yumuşak olan bu madde suda erimez ve açıkhavada öylesine çabuk alev alır ki su içinde saklamak zorunluluğu vardır. Kırmızı fosfor beyaz fosforun ısıtılmasıyla elde edilir. Daha az tehlikeli olduğundan kibrit ve havai fişek yapımında kullanılır.

    Canlı organizmaların işlemesinde önemli bir rol oynayan fosfor özellikle kemiklerde sinir dokusunda ve beyinde bulunur. Fosforu 1669 yılında Hamburglu Hennig Brand idrarda bulmuştur; daha sonra Kunckel ve Böyle adh kimyacılar fosfor elde etmeyi başardılar. Kireçlenmiş kemiklerde fosforik asit bulunduğunu 1769'da Gahn saptadı; Scheele adlı kimyacı da bu tür kemiklerden fosfor elde etme yöntemini geliştirdi. Fosforun eczacılık metalürji tıp ve nükleer fizik alanlarında kullanımı daha sonra başladı.

    Küllerde

    Eskiden fosfor kemikleri yakma yoluyla elde edilirdi: kül fosforca hayli zengindir. Günümüzde fosfor sülfürik asit ve kömürle işlemden geçirilen fosfattan elde edilir. Başlıca doğal fosfat yatakları Amerika Birleşik Devletleri'nde Fas'ta S.S.C.B.'de ve Tunus'tadır. Bu fosfatların bazıları Tarihöncesi hayvanların leşlerinden ve dışkılarından meydana gelmiştir bazıları da madensel tortulardan oluşmuştur.

    Fosforışı (Fosforesans)

    Beyaz fosfor havada bırakılacak olursa hafif bir mavi ışık çıkartır. Bu olay oksijenden hemen etkilenen fosforun ışık çıkartarak ağır ağır yanmasından ileri gelir: fosforışı denilen işte budur. Bu terim yaygınlaştırılarak zayıf bir ışık çıkartan bütün cisimler (hattâ suyosunları ve ateşböcekleri) için kullanılmıştır. (Şunu da belirtelim ki saatlerin «fosforlu» olması için kullanılan maddelerin fosforla hiç bir ilintisi yoktur.)

      Forum Saati Cuma Kas. 15, 2024 9:29 am