şiddet gören kadınlar!!! Hitskin_logo Hitskin.com

Bu Hitsikin.com temayı önceden görmekte fırsat veriyor.
Tema yerleştirmekTemanın fişine geri dönmek

.talk4her
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

şiddet gören kadınlar!!!

Aşağa gitmek

şiddet gören kadınlar!!! Empty şiddet gören kadınlar!!!

Mesaj  AsiRuH C.tesi Mart 28, 2009 6:58 pm

Şiddetin tanımı

Şiddet, güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel veya
ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan bireysel veya
toplu hareketlerin tümüdür.

Aile içi şiddet bir kişinin eşine, çocuklarına, anne
babasına, kardeşlerine ve/veya yakın akrabalarına yönelik
uyguladığı her türlü saldırgan davranıştır. Bu tanıma sadece
kaba kuvvet içeren davranışlar değil aşağılamak, tehdit etmek,
ekonomik özgürlüğünü kısıtlamak ve zorla
evlendirmek gibi şiddet gören kişinin kendisine olan saygısını,
kendisine ve çevresine olan güvenini azaltan, korku
duymasına sebep olan pek çok davranış da girer. Şiddete sadece
aynı evde oturan kişiler değil, eski eş, kız veya erkek arkadaş ya da
nişanlı da maruz kalabilir.


Tehlikedeyseniz! Yardım isteyin

*155 Polis İmdat telefonunu arayın.

*Yakın bir karakola giderek şikayet edin. Karakolda şikayetinizin
tutanağa geçmesini isteyerek, okuduktan sonra tutanağı imzalayıp
mümkünse bir örneğini, değilse tarih ve numarasını alın.


*Karakol sizi hekime gönderecektir. Hekim ya Hükümet
Tabibi ya da bir Adli Tıp’da görevli olacaktır. Oradan da
bir rapor alın.

*Herhangi bir Adliye’de Aile Mahkemesi’ne veya Cumhuriyet
Savcılığı’na başvurup, Ailenin Korunmasına Dair Kanun (Yasal
Haklarınız sayfasına link) uyarınca korunma talebinde bulunabilirsiniz.

*Yaşadığınız şiddete tanık olan veya şiddetten haberi olan aile dostu
ya da aile üyesi kişiler de ailenin korunması için sizin
adınıza Karakola, Aile Mahkemesi’ne veya Cumhuriyet
Savcılığı’na telefonla veya şahsen başvurabilir.


Evliliğinizi devam ettirmek istiyorsanız

Aile içi şiddet suçtur ve herkesin şiddetten arınmış bir
yaşam sürdürme hakkı vardır. Yine de şiddet görmenize
rağmen evliliğinizi devam ettirme kararı almış olabilirsiniz. Bunun
için çeşitli nedenleriniz olabilir; belki
çocuklarınızın biraz daha büyümesini beklemek
istiyorsunuzdur ya da ekonomik koşullarınızın uygun olmaması ve
toplumsal desteğinizin olmaması evliliğinizi devam ettirmenizi zorunlu
kılıyordur.

Evliliği sürdürme nedenleriniz ne olursa olsun, kendinizi ve
çocuklarınızı evlilik içinde daha güvenli kılmanın
yolları vardır.

Korunun: Evde kavga sırasında saklanabileceğiniz güvenli bir yer
belirleyin. Çıkışı olmayan odalardan (banyo, tuvalet) ve
tehlikeli alet bulunan yerlerden (mutfak) kaçının.

Sakin kalın ve sakinleştirin: Eşiniz saldırganlaştığında onu hangi
sözlerinizin ve davranışlarınızın sakinleştirdiğini ya da
saldırganlığını arttırdığını belirleyin.

Önlem alın: Evden aniden ayrılmanız gerektiğinde kime
sığınabileceğinizi belirleyin ve bu kişilerle önceden konuşun.
Çocuklarınızı da bu kişilerden haberdar edin. Kimliklerinizin ve
diğer belgelerinizin fotokopisini bir yakınınıza verin.

Yalnızlığınızı kırın: Güvendiğiniz bir yakınınız, arkadaşınız yada
komşunuzla sıkıntınızı konuşmayı deneyin. Aile
büyüklerinizden veya eşinizin ve sizin güvendiğiniz,
uzlaştırma becerileri olduğunu bildiğiniz bir tanıdığınızdan destek
isteyin.

Sınırlarınızı ve sorunlarla baş etme gücünüzü
belirleyin: Eşinizi siz değiştiremezsiniz, değişmeyi kendisi
istemelidir. Öte yanda siz ona karşı olan davranışlarınızı
değiştirebilirsiniz. Hiç kimse canavar değildir. Onun kaygı ve
korkularını fark eder, duygularını anladığınızı belirtir, kendi
duygularınızı, ihtiyaçlarınızı ve sınırlarınızı
açıkça ama sakin bir şekilde anlatırsanız eşiniz de size
karşı davranışlarını değiştirebilir.

Aile içi şiddetle baş etme sürecinin bir yolu
ihtiyaçlarınızı ve sınırlarınızı belirlemek ve sorunlarla baş
etme gücünüzü fark etmektir.
- Eşinizden neler bekliyorsunuz? Size nasıl davranmasını isterdiniz?
- Eşinizin sizde ne gibi davranış değişiklikleri bekliyor?
- Bu ilişkide hiç kabullenemeyeceğiniz davranışlar neler?
- Bu ilişkide eşinizin hiç kabullenemeyeceği davranışlar neler?
- Eşinizle iyi geçindiğiniz zamanlarda birbirinize nasıl
davranıyorsunuz? Bu davranışları daha sık göstermeniz
mümkün mü?
- Bir mucize olsaydı ve şu anki şiddet ve geçimsizlik sorununuz
ortadan kalksaydı, eşinize nasıl davranıyor olurdunuz? Bu davranışları
şimdiden göstermeniz mümkün mü?

Eğer eşiniz de kendi davranışlarından şikayetçi ise birlikte bir
psikolojik danışma hizmeti almaktan çekinmeyin. Başınız
ağrıdığında veya midenizde bir sorun olduğunda nasıl bir hekime
görünmeniz öneriliyorsa, ilişki sorunları veya duygusal
sıkıntılar yaşadığınızda da tedavi almak doğru olur.

Nedeni ne olursa olsun eşinizin şiddet içeren davranışlarını kabul etmemelisiniz.

Hamilelik kararınızı gözden geçirin. Yeni bir bebeğin
şiddet içeren sağlıksız bir evliliği düzelttiği çok
nadir görülür. Eşiniz hamileliğiniz sırasında ve
çocuğunuz doğduktan sonra da şiddet kullanmaya devam edebilir.

İntihar çözüm değildir. Şiddet gören bir kişinin
yoğun mutsuzluk ve duygusal çökkünlük yaşaması
normaldir. Ama unutmayın ki başka çözüm yolları da
bulunmaktadır. Kendinizi öldürme isteğinden güvendiğiniz
bir kişiye söz edin ve birlikte bir sağlık merkezine psikolojik
destek için başvurun. Eğer size hemen istediğiniz yardım
verilemez ise başvurularınıza devam edin ya da başka yerler arayın.

Mesleki beceriler edinin: Eğer bir işiniz olursa veya iş edinebilmek
için bir beceriniz var ise gelecek daha az
ürkütücü görünür. Eğer herhangi bir
iş beceriniz yoksa ilinizdeki Halk Eğitim Merkezleri, belediyeler ya da
çeşitli kuruluşların açmış olduğu meslek edindirme
kurslarını araştırın ve ilk fırsatta uygun bulduğunuza kayıt olun.
Üniversitelerin yaşam boyu eğitim programlarına katılın.
Çocuğunuzun okulundaki Okul Aile Birliği’nin
etkinliklerine veya sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarına
gönüllü olun. Böylece çevreniz genişler ve
kendinize güveniniz artar.
AsiRuH
AsiRuH
yönetici
yönetici

Erkek
mesaj sayısı : 9861
Yaş : 36
İş/meslek : xxxxx
Kayıt tarihi : 27/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

şiddet gören kadınlar!!! Empty Geri: şiddet gören kadınlar!!!

Mesaj  AsiRuH C.tesi Mart 28, 2009 6:58 pm

Eşinizden ve evden ayrılmayı planlıyorsanız:

Evliliğiniz hakkında karar vermeden önce eşinizden en azından
geçici olarak ayrılmayı düşünebilirsiniz. Eğer
mümkünse eşinizin evden ayrılmasını önerin.

Sizin çocuklarınızla birlikte kalacak bir yer bulmanız daha zor
olabilir. Şiddet uygulayan kişiler genellikle eşlerinin kendilerini
terk etmesine dayanamazlar ve aşırı saldırganlaşabilirler. Bu nedenle
ayrılığın mümkün olduğunca güvenli bir şekilde
gerçekleşmesi için bir plan yapın.

Eşinizle ayrılık ya da boşanma konusunu güvenli bir şekilde nasıl konuşabileceğinizi planlayın.

Evden ayrılırken çocuklarınızı da yanınızda götürmeye çalışın.

Evden eşinizin olmadığı ve birkaç saat dönmeyeceği bir zamanda ayrılın.

Kimin yanında kalacağınızı planlayın, bu kişilerle önceden konuşun ve niyetinizi açıklayın.

Yasal yollara başvurabilmek için yanınıza size ve gerekirse
çocuklarınıza ait kimlik, pasaport, evlilik cüzdanı, varsa
sağlık karnesi, banka hesap cüzdanı, almış olduğunuz eğitimlerle
ilgili diploma veya sertifikaları ve varsa daha önceki şiddet
olayları sonrası aldığınız hükümet tabibi ya da adli tıp
raporlarını alın.

Artık birlikte yaşamıyorsanız ama eşiniz tehditlerini sürdürüyorsa

*Gerekirse evinizin kilidini değiştirin.

*Evde yalnız kalmamaya dikkat edin.

*Eski eşinizle karşılaşacak olursanız nasıl kaçabileceğinizi planlayın.

*Yakınlarınıza, komşularınıza, iş arkadaşlarınıza eşinizi evinizin ya
da işyerinizin yakınında gördüklerinde size haber vermelerini
tembihleyin.

*Eski eşinizle buluşmanız gerektiğinde mümkün olduğunca toplu yerlerde görüşün.

*Eski eşinizin saldırganlığını arttırdığını bildiğiniz sözlerle konuşmamaya dikkat edin.

*Her zaman kullandığınız güzergahları sık sık değiştirin.

*Çocuğunuzun okulunu veya iş yerinizi endişelerinizden haberdar edin.

*Eşiniz sizi rahatsız etmeye devam ederse polise başvurun.

*Ailenin Korunmasına Dair Kanun uyarınca gereken tedbir kararının
alınması için polise, herhangi bir Aile Mahkemesine veya
Savcılığa başvurun.

Aile içi şiddettin çocuğum üzerindeki etkilerini azaltmak için ne yapabilirim?



Çocuğunuzun her şeyin farkında olduğunu bilin: Çocuklar
kendilerine şiddet uygulanmasa veya şiddet onların yanında
gerçekleşmese bile evdeki şiddeti hissederler ve bundan
etkilenirler.

Çocuğunuzla şiddeti konuşun: Çocuğunuzla şiddet konusunda
konuşmaya karar verdiğinizde onun sizinle bu konuyu konuşmak
istemeyebileceğini veya cevaplamakta oldukça zorlanacağınız
sorular sorabileceğini baştan kabul edin.

Kısaca durumu ve ailenin bu durumdan nasıl etkilendiğini anlatın.
Sorularına açık ve doğru cevap verin. Detaylara girmeyin.

Bazı çocuklar sizi üzmemek için şiddet hakkında
konuşmak istemezler ve üzüntülerini, korkularını,
kızgınlıklarını içlerine atarlar. Sizinle duygularını paylaşması
onu cesaretlendirin, ama konuşmak istemiyorsa zorlamayın.

Onu dinleyin ve duygularını kabul edin: Çocuğunuz sizinle
duygularını paylaşırsa onu ilgi ve anlayışla dinleyin. Yargılamayın,
eleştirmeyin ve duygularını geçiştirmeye çalışmayın.

Çocuklar genellikle evdeki şiddetten kendilerini sorumlu
tutarlar. Suçluluk duygusu çocuğu derinden yaralayabilir.
Çocuğunuza bunun onun suçu olmadığını açık bir
şekilde belirtin.

Çocuğunuz şiddet nedeni ile size de kızgın olabilir ve sizi
suçlayabilir. Bu normal bir tepkidir. Savunmaya geçmeden
dinlemeye çalışın. Söylediklerini dikkate alacağınızı ama
şiddetin, nedeni ne olursa olsun kesinlikle yanlış bir davranış
olduğunu belirtin.

Çocuğunuza şiddet kullanmamayı öğretin: Bazı
çocuklar şiddet uygulayan ebeveyni tarafından şiddete kullanmaya
teşvik edilir. Onlara şiddet kullanmamayı öğretmek önemlidir.
Çocuğunuza şiddetin kabul edilemez ve yanlış bir davranış
olduğunu anlatır, kız ve erkek çocularınız arasında ayırım
yapmayarak ona kadın ve erkek rolleriyle ilgili sağlıklı bir bakış
açısı kazandırır, kızgınlığınızı ondan çıkartmaya
kalkışmazsanız onun da şiddeti doğal bir olaymış gibi görmesinin
önüne geçebilirsiniz. Örneğin çocuğunuza,
onlar büyürken anne-babaların bazı sınırlamalar
getirebileceğini, ancak kızların da aynı erkekler gibi kendi
davranışlarından sorumlu olduğunu anlatabilirsiniz.

Çocuğu aracı olarak kullanmayın: Çocuğunuzun sizinle
eşiniz arasında arabuluculuk yapmasını ya da taraf tutmasını istemeyin.
Arabuluculuk küçük bir çocuk için
oldukça ağır bir görevdir. Eşler kendi aralarında
anlaşamasa bile çocuk her iki ebeveynini de sever. Eğer kendisi
tercih ederse ve güvenli bulursa bu konuda yaşadığı
üzüntü, gerginlik ve diğer duyguları şiddet
gösteren ebeveynine anlatabilir. Bu konuda çocuğunuzu siz
zorlamayın.
Şiddete maruz kalırsanız çocuğunuzun sizi korumasını istemeyin.
Kendinizi korumak sizin görevinizdir. Şiddet sırasında
çocuğunuz da yaralanabilir. Ayrıca sizi koruyamadığı
düşünürse suçluluk duyabilir.

Güven verin: Çocuğunuza evde yaşanan şiddet hakkında yardım
alabileceğiniz kişiler olduğunu ve gerekirse yasal yollara
başvurabileceğinizi anlatarak, güven verin.

Gerektiğinde çocuğunuzun öğretmeni ile konuşun:
Öğretmen şiddetin etkileri ile baş etmesinde çocuğunuza
destek ve anlayış gösterebilir, çocuğunuzu eğer varsa
okuldaki Psikolojik Danışma ve Rehberlik Servisine
yönlendirebilir. Ayrıca en yakındaki Rehberlik Araştırma Merkezi
ve destek verebilecek kuruluşlar hakkında size bilgi verebilir. Evdeki
şiddet nedeniyle çocuğunuzun okuldaki davranışları da değişmiş
olabilir. Öğretmen, durumdan haberdar olursa çocuğunuzun
davranışlarıyla ilgili daha doğru bir anlayış geliştirebilir.
Çocuğunuza konuyu öğretmeni ile konuştuğunuzu
söylemeniz ise, ondaki şiddeti gizli tutmanın yol
açabileceği gerginliği azaltabilir.

Korunmayı öğretin: Çocuğunuza evdeki şiddet tehlikeli
boyutlara varacak olursa neler yapması gerektiğini öğretin (
saklanmak, polise haber vermek, komşunun ya da akrabalardan birinin
evine kaçmak gibi).
AsiRuH
AsiRuH
yönetici
yönetici

Erkek
mesaj sayısı : 9861
Yaş : 36
İş/meslek : xxxxx
Kayıt tarihi : 27/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

şiddet gören kadınlar!!! Empty Geri: şiddet gören kadınlar!!!

Mesaj  AsiRuH C.tesi Mart 28, 2009 6:58 pm

Şiddete uğrayan bir tanıdığınıza nasıl yardım edebilirsiniz?

Aile içi şiddet sadece bir “aile meselesi” değildir.
Şiddet suçtur. İlgisiz veya sessiz kalmanız şiddete uğrayan
yakınınız için tehlike yaratabilir. Aile içinde şiddete
uğrayan bir tanıdığınıza (komşunuz, arkadaşınız, işyerinden bir
tanıdığınız, akrabanız, öğrenciniz, veliniz) vereceğiniz destek
çok değerlidir. Bu kişinin size aile sırlarını açması
gerekmez; yalnızlığını ve çaresizliğini onu dinleyerek, şiddet
hakkında bilgi vererek, çözüm yollarını
düşünmesine yardımcı olarak azaltabilirsiniz.


Tanıdığınızın şiddet gördüğünü ve yardıma ihtiyacı olduğunu nasıl anlayabilirsiniz:

*Tanıdığınızın yüzünde, sırtında, kolları veya bacaklarında
belirgin morluklar, yaralar, kırıklar var mı? Sık sık başına bir kaza
geldiğini mi söylüyor? Örneğin: “Merdivenden
düştüm”, “Kapıya çarptım” gibi. Bu
kişi sık sık çeşitli kaza bahaneleri ile işe, eğer öğrenci
ise okula gelmiyor mu?

*Tanıdığınızın eşi onu sık sık herkesin içinde azarlıyor, ona hakaret ediyor veya ona tehditler savuruyor mu?

*Tanıdığınızın eşi onu çok sıkı kontrol ediyor mu? Örneğin
onun ne giyeceğine, nereye gideceğine, kiminle konuşacağına, ailesi ile
görüşüp görüşmeyeceğine eşi mi karar veriyor?

*Tanıdığınızın davranışlarında bir değişiklik var mı? Örneğin,
ürkmüş, bitkin, uykusuz, gergin, sinirli ya da ağlamaklı
görünüyor mu? Çocukları sık sık ağlayıp,
huysuzluk yapıyorlar mı? Eskiden farklı olarak okul başarıları
düştü mü?



Güven verin ve sizinle konuşmasını sağlayın:

Ona, size güvenebileceğini, onun için endişelendiğinizi
söyleyin ve sizinle maruz kaldığı şiddet hakkında konuşup
konuşamayacağını sorun. Sizin de elinizden fazla bir şey gelmeyebilir.
Her sorunun cevabını bilemeyebilirsiniz. Yine de ona yardımcı olmak
istediğinizi belirtin. Bu onun yalnızlık ve çaresizlik duygusunu
azaltacaktır. Tanıdığınızla eşi yokken, yalnızken
görüşün.

Dinleyin:

Dinlemek ona yapacağınız en değerli yardımdır. Onu konuşmak için
zorlamayın, ayrıntılı sorular sormayın. Bırakın size kendi istediği
kadar açılsın. Hiçbir zaman onu suçlamayın ve
korkusunu küçümsemeyin. Söylediklerine inanın.
Yargılamayın, eleştirmeyin, olayları hafife alan veya alaycı yorumlar
yapmayın.

İlgilenin:

Tanıdığınızı sık sık ziyaret edin veya davet edin. Onunla bağlantınızı
koparmayın. Onun kendisini daha iyi hissetmesini sağlayın. Eğer evde
aşağılanıyorsa büyük bir ihtimalle kendine güveni
zayıflamıştır. Ona değer verdiğinizi, dostluğunu önemsediğinizi
hissettirin. Onun güçlü yanlarını, beğendiğiniz
özelliklerini belirtin. Yaptıklarını övün.

Yardım alması için destek olun:

Ona yardımcı olabilecek yakınlarının olup olmadığını sorun. Gerekirse
ona evini açabilecek akrabaları var mı? Eşine sözü
geçen bir aile büyüğü, eşinin bir yakını,
arkadaşı var mı? Bu kişiden eşi ile konuşması için yardım
istenebilir mi?

Bilgi verin:

Bu kitapçıkta da yer alan ve şiddete uğrayan kişilere destek
verebilecek kuruluşları araştırın ve bu bilgileri tanıdığınıza verin.
Ona Ailenin Korunmasına Dair Kanun’dan söz edin.

Kararlarına saygı gösterin:

Ona evliliği ile ilgili ne yapması gerektiğini siz söylemeyin.
Onun kendisi veya çocukları için ne yapabileceğine karar
vermesine yardımcı olun. Eğer tanıdığınız eşinden ayrılmak istemiyorsa
ve eşini affetmeye hazırsa, onun bu kararına saygı gösterin ama
şiddet göstermenin yanlış bir şey olduğunu ve suç
sayıldığını vurgulayın. Eğer tanıdığınız eşinden ayrılmaya karar
verdiyse ona şiddete katlanmaya devam etmesini önermeyin.
Unutmayın; siz tanıdığınıza destek olmak istiyorsunuz.

Korunmasına yardımcı olun:

Eğer eşi, tanıdığınızı ( veya bir anne/ baba çocuğunu) sizin
önünüzde azarlıyor veya aşağılıyor veya ona vuruyor ise
bunu onaylamadığınızı açık bir şekilde belirtin.

Kendinizin de güvenliğini önemseyin: Buna öncelik verin.
Şiddete başvuran kişi sizin müdahalenizden hoşlanmayıp daha da
saldırganlaşabilir.

Tanıdığınızın acil durumda size haber verebilmesi için
mümkünse bir sinyal veya şifre belirleyin; ona kendisinin ve
çocuklarının önemli evraklarının bir fotokopisini size
vermesini önerin.



Lütfen unutmayın:

Aile içi şiddet ciddi yaralanmalar hatta ölümle
sonuçlanabilir. Eğer şiddete şahit olursanız ya da
çığlıkları işitiyorsanız derhal polisi ya da Jandarmayı (155
-156) arayabilir ya da Savcılık veya Aile Mahkemesi’ne olayı
ihbar ederek Ailenin Korunmasına Dair Kanun uyarınca tedbir alınmasını
isteyebilirsiniz.


Yakınlarınızdan bir çocuk aile içinde şiddete uğruyorsa:
Yanında güvende olabileceği bir akrabasını bulup çocuğu
korumasını isteyin. En yakın karakola, Sosyal Hizmetler Çocuk
Esirgeme Kurumu’na veya doğrudan herhangi bir adliyede Aile
Mahkemesi’ne başvurarak ihbarda bulunabilirsiniz. ( Aynı
başvuruları ailesinde şiddet gördüğünü bildiğiniz
bir yaşlı için de yapabilirsiniz.)
AsiRuH
AsiRuH
yönetici
yönetici

Erkek
mesaj sayısı : 9861
Yaş : 36
İş/meslek : xxxxx
Kayıt tarihi : 27/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

şiddet gören kadınlar!!! Empty Geri: şiddet gören kadınlar!!!

Mesaj  AsiRuH C.tesi Mart 28, 2009 7:00 pm

KADINA YÖNELİK ŞİDDET

ve

AİLENİN KORUNMASINA DAİR KANUN




Av. Nazan Moroğlu

İstanbul Barosu

Kadın Hakları Komisyonu Başkanı



Kadına yönelik şiddet ister kamusal isterse özel yaşamda
meydana gelsin, kadının fiziksel, duygusal, cinsel ve ekonomik
açıdan zarar görmesine ve acı çekmesine yol
açan, kadının temel hak ve özgürlüklerini ve
onurunu zedeleyen bir eylemdir.

Kadına yönelik şiddet olaylarına işyerinde, sokakta, okulda,
gözaltında, savaşta rastlanmaktadır. Ama ne yazık ki kadınlar, en
korunduğu yer diye düşünülen “aile
içinde” de, hatta daha yaygın bir şekilde şiddete
uğramaktadırlar.

Hakaret, tehdit, dayak, aşağılama, cinsel taciz, tecavüz, yaralama
hatta öldürme biçimindeki bu gibi eylemler, genellikle
erkeklerin kadınlar üzerinde egemenlik sağlaması amacıyla
uyguladıkları güç gösterisidir.

Aslında kadına yönelik şiddet yeni bir olgu olmamasına rağmen, bir
sorun olarak nitelenmesi ile şiddetin önlenmesi, mağdurun
korunması ve şiddet uygulayanın cezalandırılması için yapılan
çalışmalar ancak 1970’li yıllardan sonra gündeme
gelebilmiştir.



Uluslar arası hukuk alanında kadına yönelik şiddetin

önlenmesi amacıyla yapılan çalışmalar
:



Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için Birleşmiş Milletler tarafından

hazırlanan ve üye ülkelerin onayına sunulan Uluslar arası
Sözleşmeler, başta Kadınlara Karşı Her Türlü
Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ve Ek İhtiyari Protokol
olmak üzere ve daha sonra özellikle “kadına
yönelik şiddet” konusunda kabul edilen BM Bildirgesi,
devletlerin iç hukuklarında da bu yolda düzenlemeler
yapılması açısından yol gösterici olmuştur. Bölgesel
Sözleşmeler de bu açıdan önem taşımaktadır.

Uluslar arası hukuk açısından kadına yönelik şiddetin
önlenmesine ilişkin ilk önemli belge, 20 Aralık 1993
tarihinde BM Genel Kurulunda kabul edilen “Kadınlara Karşı
Şiddetin Önlenmesine Dair Bildirge”dir.

Bütün dünya ülkeleri bu Bildirge’nin kabul
edilmesi için, “Kadın Haklarını Çiğnemek İnsan
Haklarını Çiğnemektir” sloganıyla yürütülen
bir imza kampanyasına destek vermişlerdir. Dünyanın her yerinde
kadınlara karşı uygulanan şiddet konusunda acilen önlem alınması
talebiyle açılan bu imza kampanyasında Türkiye
koordinasyonunu İ.Ü. Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi
üstlenmiş ve NGO’larla işbirliği içinde imzaların
toplanmasına destek vermiştir. Kampanyaya katılan ülkeler arasında
Türkiye 30.000’den fazla imza toplayarak birinci sırayı
almıştır.

“Kadınlara Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair
Bildirge”de, şiddetin önlenmesi, failin cezalandırılması ve
şiddete uğrayanın korunması konusunda Devletlere düşen
sorumluluklar ve görevler ayrıntılı bir şekilde
düzenlenmiştir. Bildirge’de, Devletlerin iç
hukuklarında ceza, medeni, idare ve iş hukuku ile ilgili kanunlarında
“şiddet uygulayanın cezalandırılması ve kadınların sahip
oldukları haklar konusunda bilgilendirilmeleri ve bu konuda
NGO’larla işbirliği yapılması”
öngörülmüştür. Ayrıca, özellikle şiddete
uğrayanların güvenliği ve fiziksel ve psikolojik rehabilitasyonu
için Hükümet bütçesinde yeterli
ödenek ayrılması hususu da önemle vurgulanmıştır. Birleşmiş
Milletler uzman kuruluşlarının rolüne de değinilen
Bildirge’de kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda
bilginin yaygınlaştırılmasına ayrıntılı olarak yer verilmiştir.

Bildirge, hukuki bağlayıcılığa sahip olmadığı halde, kadınlara
yönelik şiddetin önlenmesi açısından içerdiği
ilke ve kurallar, tüm devletlerce dikkate alınmakta ve yapılan
iç hukuk düzenlemelerine dayanak oluşturmaktadır.

Bölgesel bir Sözleşme niteliğinde olan “Kadınlara Karşı
Şiddeti Önleme, Cezalandırma ve Ortadan Kaldırmaya İlişkin İnter
Amerikan Sözleşme”sinde ise şiddet fiziksel, ruhsal ve
cinsel şiddet biçiminde ve üç ayrı kategoride ele
alınmıştır.

– Aile içi şiddet: dayak, hakaret, cinsel istismar, evlilik içi tecavüz vb.

– Toplum tarafından uygulanan şiddet: işyerinde, eğitim
kurumlarında, sokakta, cinsel taciz, sindirme, kadın ticareti,
fahişeliğe zorlama vb.

– Devlet kaynaklı/ devletin işlediği ya da göz yumduğu
şiddet: işkence, göz altında ve silahlı çatışmalarda
tecavüz vb.



Hem BM Bildirgesinde hem de İnter Amerikan Sözleşmesinde, özel
ya da kamusal alanda uygulanan kadına yönelik şiddeti önleme,
soruşturma ve cezalandırmada, Devletlerin etkin ve kararlı bir politika
izlemeleri ve bu yolda gereken özeni göstermeleri konusundaki
yükümlülükleri önemle vurgulanmıştır. Bunun
yanında “Devletin veri toplama ve istatistiklere dayalı araştırma
yapma görevi” olduğu da belirtilmiştir.



Avrupa düzeyinde, İnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri

Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesinde (Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinde) ve Avrupa Konseyi çerçevesindeki
diğer insan hakları belgelerinde “kadının şiddete karşı
korunması” bakımından özel bir düzenleme mevcut
değildir.

Ancak, kadına karşı şiddeti önlemeye yönelik özel bir
düzenleme olmamakla beraber, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinde yer alan “işkence yasağı, insanlık dışı ve
kötü muamele yasağı ve zorla çalıştırma yasağı”
gibi kurallardan hareketle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin
“BM Kadınlara Karşı Şiddetin Önlenmesine İlişkin
Bildirge”deki ilkelerle ve kurallarla örtüşen kararları
olduğunu görüyoruz.



Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları yanında,
ayrıca Avrupa Birliği’nde işyerinde cinsel tacizin
önlenmesine ilişkin Avrupa Komisyonu Tavsiye kararları ve Daphne
programının kurulması kadına karşı şiddetin önlenmesi konusunda
atılmış somut adımlardır. Başlangıçta Ekonomik Topluluk kurmak
amacıyla oluşan günümüzdeki adıyla Avrupa Birliğinde;
Avrupa Komisyonu Tavsiye Kararlarında görüldüğü
gibi, kadına yönelik şiddet konusu iş yerinde cinsel tacizin
önlenmesi çerçevesinde, diğer bir ifadeyle
çalışma yaşamı çerçevesinde ele alınmaktadır.

Avrupa Komisyonu’nun “İşyerinde Kadın ve Erkeklerin
Onurunun Korunması Hakkında 27.11.1991 tarihli Tavsiye
Kararı”nda: ‘İşyerinde cinsel nitelikli istenmeyen
davranışın üstün veya astın yapmış olması, cinsel tacizin
varlığı bakımından bir farklılık yaratmaz’ denilerek cinsel
tacizin önlenmesi ve mağdurun korunmasında izlenmesi gereken ilke
ve yöntemlere yer verilmiştir. Ayrıca cinsel tacizin fiziksel veya
sözlü ya da sözsüz şekilde
gerçekleşebileceğine de dikkat çekilmiştir.

Avrupa Parlamentosu 1997 yılında aldığı “Avrupa Çapında
Kadınlara Karşı Şiddete Sıfır Hoşgörü” başlıklı
kararıyla “1999 yılının Avrupa Kadınlara Karşı Şiddete Hayır
Yılı” ilan edilmesini ve bu çerçevede bir
kampanyanın başlatılmasını önermiştir. Bu kararda, üye
devletlerin iç hukuklarında özel düzenlemeler
yapılması, böylece cinsiyete dayalı şiddete uğramış kişilerin
korunması ve cinsel tacizin önlenmesi
öngörülmüştür. Avrupa Parlamentosunun
önerisi doğrultusunda yapılan izleme toplantıları sonunda
hazırlanan Rapor’da; Avusturya’da aile içi şiddete
ilişkin federal bir yasanın çıkarıldığı, İspanya ve
Finlandiya’da Ceza Kanunlarına şiddeti cezalandıran kurallar
konulduğu, diğer üye ülkelerde de bu yolda
çalışmaların sürdüğü belirtilmiştir.

Ayrıca, 1999 yılında kurulan Avrupa Birliği Kadın Hukukçuları
Derneği (EWLA) üyeleri ve Avrupa Kadın Lobisi (EWL), Avrupa
Antlaşmalarında herhangi bir yasal dayanağı bulunmayan “kadına
yönelik şiddet” konusuna, hazırlanmakta olan Avrupa
Konvansiyonunda (Convention for the Future of Europa) yer verilmesi
için etkinliklerini sürdürüyorlar.



24.1.2000 tarihinde Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu tarafından
Daphne Programının kabulü, Avrupa düzeyinde kadına
yönelik şiddeti önleme konusunda atılmış olan somut bir
adımdır. Daphne Programı kapsamında “şiddet” en geniş
anlamıyla yorumlanmıştır. Buna göre; cinsel taciz, tecavüz,
aile içi şiddet, ticari sömürü, kadın ticareti,
işyerinde, eğitim kurumlarında tehdit ve sindirme amaçlı
konuşmalar, baskılar ve bu gibi davranışlar “cinsiyete dayalı
şiddet” olarak kabul edilmiştir. Avrupa Komisyonunun önerisi
üzerine dört yıllık bir Topluluk Programı haline
dönüştürülen (1.1.2000 – 31.12.2003) Daphne
programına ayrılan bütçe 20 Milyon Euro’dur. Daphne
aday ülkelerin projelerine de açılmıştır. Ancak,
Türkiye henüz katılım payını yatırmadığı için bu
programdan yararlanamamaktadır. Ama diğer AB ülkelerinin
projelerine partner olarak katılabilmesi mümkündür.
AsiRuH
AsiRuH
yönetici
yönetici

Erkek
mesaj sayısı : 9861
Yaş : 36
İş/meslek : xxxxx
Kayıt tarihi : 27/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

şiddet gören kadınlar!!! Empty Geri: şiddet gören kadınlar!!!

Mesaj  AsiRuH C.tesi Mart 28, 2009 7:01 pm

Avrupa Birliği’nde çıkarılan
son Yönerge’de, Avrupa Birliği Hukuku
çerçevesinde ilk kez “cinsel taciz” kavramına
yer verildiği görülmektedir. Üye ülkeleri bağlayıcı
nitelikte olan Yönerge, 23 Eylül 2002 tarihinde kabul
edilerek 5 Ekim 2002’de AB Resmi Gazetesinde yayınlanmıştır.
Söz konusu Yönergede:

“İşyerinde cinsel tacizin ‘erkek ve kadına eşit davranma
ilkesine’ aykırı düştüğü ve bu nedenle
önlenmesi gerektiği ve bu gibi ayrımcılığın engellenmesi
için özellikle işe alınma ve hizmet içi eğitim
aşamalarında özen gösterilmesi gerektiği” kabul
edilmiştir. Yeni Yönerge’de yer alan kuralların üye
ülkelerce en geç 5 Ekim 2005 tarihine kadar iç
hukuklarına yansıtılması, bu yolda düzenleme yapılması
gerekmektedir. Ayrıca, ülkelerin bu konuda idari önlemleri de
alması gerektiği belirtilmiştir. (Official Journal L 269, 5/10/2002;
No.73; P. 0015-0020).



AB’ye uyum açısından İş Kanunu’nda yapılan
değişiklikle, 20 Mayıs 2003 tarihinde kabul edilen İş K. 24. maddesinde
“iş yerinde cinsel tacizin” işçinin iş
sözleşmesini derhal fesih edebilmesi için haklı neden
oluşturduğu kabul edilmiştir. Bu maddeye göre:

İşçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı

MADDE 24.- Süresi belirli olsun veya olmasın işçi, aşağıda
yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce
veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:

II. Ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:

b) İşveren işçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve
namusuna dokunacak şekilde sözler söyler, davranışlarda
bulunursa veya işçiye cinsel tacizde bulunursa.

d) İşçinin diğer bir işçi veya
üçüncü kişiler tarafından işyerinde cinsel tacize
uğraması ve bu durumu işverene bildirmesine rağmen gerekli
önlemler alınmazsa.



İç Hukukumuzda

Şiddete Uğrayanı Koruyan özel bir yasa
:

“4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun”





Kadına yönelik şiddet konusu ülkemizde 1980’lerde
gündeme girmiştir. Toplumun bu konuda duyarlılığının
geliştirilmesi için konferanslar, paneller düzenlenmiş ve
yapılan çalışmalar sonucu “kadına yönelik
şiddet” görünür kılınmıştır. Bütün
dünyada olduğu gibi ülkemizde de aile içi şiddetten en
çok kadınlar etkilenmektedirler. Toplumun yarısını oluşturan
kadınların büyük bir bölümünün şiddete
uğraması, Anayasamızda toplumun temeli olduğu kabul edilen ailenin
dolayısıyla giderek toplum yapısının bozulmasına neden olmaktadır.
Başbakanlık Aile Araştırma Kurumunun yaptırdığı bir araştırma sonucuna
göre ailelerin % 34’ünde fiziksel şiddet, %
53’ünde sözlü şiddetin uygulandığı ve ev
içi şiddetin yoğun olarak yaşandığı açıklanmıştır.

Uluslar arası hukuk alanda yaşanan gelişmeler ve ailenin korunmasını
güvence altına alan Anayasa’nın 41. maddesi de göz
önünde tutularak, bu tür olumsuzlukların önüne
geçebilmek için iç hukukumuz açısından
çok önem taşıyan özel bir yasanın çıkarılması
sağlanmıştır.

14 Ocak 1998 tarihinde “4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun” kabul edilerek bu önemli adım atılmıştır.

Yasanın adı her ne kadar “Ailenin Korunması” ise de
içeriğinde esas itibariyle kadının şiddetten korunması
amaçlanmış olduğu görülmektedir. Bu nedenle de hakimin
hükmedeceği tedbirler sayılırken Kanunda
görüldüğü gibi, bu tedbirler “kusurlu
eş” açısından düzenlenmiştir.



Yasanın getirdiklerine kısaca değinecek olursak;

Aile içi şiddete maruz kalan eşin veya aile bireylerinden
birinin ya da olaya tanık olan 3. bir kişinin başvurusu veya Cumhuriyet
Savcılığının bildirmesi üzerine, Aile Mahkemesi Hakimi resen
(kendiliğinden) olayın niteliklerini göz önünde
bulundurarak Kanunda yazılı tedbirlerin birine, birkaçına veya
hepsine birden hükmeder. Bu tedbirler:

Kusurlu eşin;

a) şiddete veya korkuya yönelik davranışlarda bulunmaması,

b) müşterek evden uzaklaştırılması, evin (aile konutunun) şiddete
uğrayan eşe ve çocuklarına tahsis edilmesi, şiddet uygulayan
eşin eve yaklaşmaması,

c) ev eşyalarına zarar vermemesi,

d) aile bireylerini iletişim vasıtalarıyla rahatsız etmemesi,

e) varsa ***** ve benzeri araçlarını zabıtaya teslim etmesi,

f) alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanmış olarak ortak konuta gelmemesi,

Hakim bu tedbirlere en çok 6 ay süre için hükmedebilir.

Kusurlu eşe, kararda hükmolunan tedbirlere uymazsa tutuklanacağı
ve tedbir süresinin hapis cezasına dönüşeceği ihtar
edilir.

Hakim, şiddete uğrayanın yaşam düzeyine uygun bir tedbir nafakasına da hükmeder.

Başvurular harca tabi değildir.

Koruma kararının bir örneği Aile Mahkemesince Cumhuriyet
Başsavcılığına tevdi olunur. Savcılık kararın uygulanmasını zabıta (ve
gerektiğinde psikolog, sosyal çalışmacı gibi uzman kişiler)
aracılığıyla izler. Kusurlu eşin karara uymaması halinde, zabıta
mağdurun şikayetine gerek kalmaksızın evrakı resen Savcılığa iletir.

Savcı da karara uymayan kusurlu eş hakkında Sulh Ceza Mahkemesinde kamu davası açar.



Yasanın Uygulanması:

Kanun yürürlüğe girdikten sonra, şiddete uğrayan bir
kadının İstanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonu’na başvurması
üzerine, kendisine yardımcı olunmuş ve bir üyemiz
aracılığıyla bu Kanun çerçevesinde ilk davayı
açılmıştır. Yasanın uygulanmasında karşılaşılan ilk zorluk,
hakimin tedbir kararını derhal vermesini sağlamak konusunda olmuştur.
“Tedbir Kararının Derhal Verilmesi” gerekir, bu husus
Yasanın Gerekçesinde de önemle vurgulanmıştır: “Aile
Mahkemesi, mağdurun tekrar şiddete uğrama ihtimalini göz
önüne alarak, başvurunun hemen ardından tanık ya da karşı
tarafın dinlenmesine gerek olmadan bu kararı verebilecektir”
denilmiştir.

Uygulamada tedbir başvurusu üzerine mahkemenin acilen karar
vermemesi, duruşma günü vererek tedbir kararını bir süre
sonra vermesi gibi aksaklıklar söz konusu olmaktadır, ancak bu
durum Yasanın gerekçesine ve amacına aykırıdır. Zira şiddete
uğrayanın mahkemeye başvurusu da yeni bir şiddet sebebi olabilecektir.

Uygulamadaki bu gibi yanlışlardan dönülerek, usulüne
uygun başvurusu ve özellikle doktor raporu bulunan olaylarda hakim
derhal tedbiri vermelidir.

Ayrıca, uygulamada en çok şikayet edilen diğer bir konu, şiddete
uğrayan kadınların başvuru sırasında karşılaştıkları zorluklardır. İlk
başvurusunu genellikle karakola yapan kadın, polisin göstereceği
olumsuz ve ters davranış karşısında, adeta ikinci kez şiddete uğramış
olacaktır. Bu nedenle, özellikle semt karakollarındaki polislerin
yasa konusunda bilgilendirilmesi ve bu konuda hizmet içi eğitim
verilmesi önem taşımaktadır.

Almanya’da şiddetin önlenmesi konusunda çıkarılmış
olan benzer bir yasanın etkili bir şekilde uygulanabilmesi için;
ilkin pilot bölgeler oluşturulmuş ve “şiddet
türleri” ve “fiziksel şiddetin kişileri ruhsal
açıdan ağır biçimde zedelediği ve giderek bu durumun
toplumsal açıdan da olumsuz etkisi olacağı ” konularında
polis merkezlerinde çalışanlar bilgilendirilmiştir. “Bize
Güvenin – Şiddete Son Verelim” projesiyle polislerin
şiddete uğrayanlara duyarlı davranmalarının sağlanmasına
çalışılan bu bölgelerde (Polizeipraesidium Niederbayern)
beş yıl sonra yapılan araştırmada aile içi şiddet olaylarının
%30 oranında azalmış olduğu görülmüştür.



Ailenin Korunmasına Dair Kanun’un, ilk başvuru yeri olan polis
karakolunda ve daha sonra mahkemede Yasanın çıkarılış amacına
uygun şekilde uygulanması, zaman içinde kuşkusuz kadına
yönelik şiddet eylemlerini önleyici, caydırıcı rol
oynayacaktır.

Kanunun çıkarılmasının birinci yılında (1.10.1999 –
1.12.1999) iki ay içinde Türkiye genelinde 1727 dava
açılmış olması dikkate değerdir. Bu davaların 564’ü
Ege Bölgesinde, bunun 476’sı İzmir’de
açılmıştır. İstanbul’da 256, Eskişehir’de 149,
Elazığ’da 31, Diyarbakır’da ise 28 dava açılmıştır.



İstanbul mahkemelerinde yapılan bir araştırmada 4320 sayılı Kanuna
dayanarak açılan davaların % 92’sinde DERHAL tedbir kararı
verildiği görülmüştür. 9 Ocak 2003 tarihinde Aile
Mahkemelerinin kurulması ile birlikte, 4320 kapsamındaki olayların Aile
Mahkemesinde görülecek olması “şiddetin önlenmesi
açısından” olumlu bir katkı sağlayacaktır.



Aslında aile içi şiddet, rakamlara yansıyanlardan çok
daha fazla olduğu bilinmektedir. Şiddete uğrayanların ancak yaklaşık %
20’si resmi makamlara başvurmaktadır. % 88 olayda şiddet erkek
tarafından uygulanmıştır.

Şiddete maruz kalan kadının neden başvuruda bulunmadığına bakıldığında,
ekonomik bakımdan güçsüz olması, bir işte
çalışmaması dolayısıyla cesareti olmaması veya iddiasının
ciddiye alınmayacağı korkusunu taşıması ya da saldırganın
cezalandırılmayacağı ve şiddetin tekrarlanacağı endişesi içinde
olduğu görülmektedir.



Şiddete uğrayan sessizlik çemberini kırıp, Kanunen kendisine
tanınan hakkını kullanmak istediğinde, karakoldan başlayarak mahkemede
ve tedbirlerin uygulanması safhasında 4320 sayılı Kanunun getiriliş
amacı her zaman göz önünde tutulmalı ve amaca uygun
şekilde uygulanmalıdır.

Bazı eksikliklerine rağmen bu Yasanın çıkarılmış olması büyük kazançtır.



Kadına yönelik şiddetin tam anlamıyla önlenebilmesi
için, önlemlerin hukuk alanıyla sınırlı kalması, yasal
düzenlemelerin yapılması tabii ki yeterli değildir. Kanun
konusunda bilgilendirme toplantıları yapmada Barolara, bu bilgilerin
yaygınlaştırılmasında görsel ve yazılı medyaya, kanunun
uygulanmasında adli tıptan, sosyal hizmetlere; polis teşkilatından
yargı mekanizmasına kadar herkese görev düşmektedir.
AsiRuH
AsiRuH
yönetici
yönetici

Erkek
mesaj sayısı : 9861
Yaş : 36
İş/meslek : xxxxx
Kayıt tarihi : 27/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

şiddet gören kadınlar!!! Empty Geri: şiddet gören kadınlar!!!

Mesaj  AsiRuH C.tesi Mart 28, 2009 7:01 pm

Uluslararası Af Örgütü Basın Açıklaması


ÖZET

Aşağıdaki istatistikler kadına yönelik şiddetin dünya
çapında ne denli ağır ve yaygın bir sorun olduğunu ortaya
koymaktadır. Ancak, bu rakamlar bu insan hakları ihlalinin
gerçek boyutunu göstermemektedir. Kapsamlı ve ayrıntılı
olamadıkları için ihtiyatlı bir biçimde ele alınmalıdır.
Kadına yönelik şiddet sistematik olarak araştırılmamakta ve
gerçek istatistikler veriler bulunmamaktadır. Birçok
kadın, uğradığı şiddeti rapor etmemektedir – utanmakta,
kendilerine şüpheyle yaklaşılmasından, inanılmamasından veya daha
fazla şiddete maruz kalmaktan korkmaktadırlar. Bazı ülkelerde bu
sorunla ilgili hiçbir bilgi olmaması ve bazı ülkelerde de
kapsamlı bilgi bulunmaması, bu sorunun ülkeye özel olduğu
anlamına gelmemektedir. Aksine, incelenmesi ve baş edilmesi için
daha fazla araştırma yapılması gerektiğinin altını çizmektedir.

KÜRESEL KÖY

Kadına yönelik şiddet küçültülmüş bir
dünyada, 1000 kişilik bir küresel köyde nasıl
görünürdü? (rakamlar BM, WHO ve
hükümetler ve hükümet dışı örgütlerin
istatistiklerine dayanarak verilmektedir)

· Nüfusun beş yüzü kadın

· Aslında 510 olacaktı ama 10 bebek cinsiyet kökenli
kürtaj nedeniyle hiç doğamadı veya ihmal sonucu bebekken
öldü.

· 300 kadın Asyalı

· 167 kadın tüm hayatlarının bir noktasında dayak yemiş veya bir başka şiddet türüne maruz kalmıştır.

· 100 kadın tecavüz veya tecavüze teşebbüs kurbanı olacaktır.

KADINLAR VE NÜFUS

· Dünya nüfusunun %49.7’si kadın (3,132,342,000 kadın; 3,169,122,000 erkek) (BM Nüfus Dairesi)

· Normalde yaşıyor olması gereken en az 60 milyon kız
çocuğu cinsiyet tercihli kürtaj veya erkek
çocuklarından daha önemsiz olarak
görüldükleri için yetersiz bakım nedeniyle
çeşitli toplumlarda “kayıp”lar. (E, Joni Seager,
2003).

AİLE İÇİ ŞİDDET

Aile içi şiddet farklı biçimlerde görülmektedir
– tokat, yumruk, tekme ve dayak gibi fiziksel saldırıdan
sindirme, sürekli küçümseme ve aşağılama,
ailesinden ve arkadaşlarından tecrit etme, hareketlerini izleme ve
kısıtlama, bilgiye ve yardıma erişimini engelleme gibi kontrol
amaçlı tavırları da içeren psikolojik tacize kadar geniş
bir spektrumda görülmektedir.

Dünya çapında

· Her üç kadından en az biri, veya yaklaşık bir
milyar kadın hayatlarının bir noktasında dayak yemiş, zorla seks
yapmaya zorlanmış ya da farklı bir biçimde tacize uğramaktadır.
Bunu yapan genellikle kendi ailesinden veya tanıdığı biri. (E, L Heise,
M Ellsberg, M Gottemoeller, 1999).*

· Kadınların yaklaşık %47’si ilk cinsel ilişkilerinin zorla olduğunu bildirmektedir. (A, WHO 2002)

· Kadın cinayet kurbanlarının yaklaşık %70’I erkek
partnerleri tarafından öldürülmüştür. (A, WHO
2002).

· Kenya’da haftada birden fazla kadının erkek partneri
tarafından öldürüldüğü bildirilmektedir. (E,
Joni Seager, 2003).

· Zambia’da haftada beş kadın erkek partneri veya aile
bireyi tarafından öldürülmektedir (E, Joni Seager 2003).

· Mısır’da kadınların %35’I evliliklerinin bir noktasında kocalarından dayak yemiştir. (A, UNICEF 2000).

· Bolivya’da 20 yaş ve üzerindeki tüm kadınlar
son 12 ay içinde fiziksel şiddete maruz kalmıştır. (A, WHO 2002).

· Kanada’da aileye yönelik şiddetin maliyeti, tıbbi
bakım ve verim kaybı dahil yılda 1.6 milyar dolardır. (A, UNICEF 2000).

· ABD’de her 15 saniyede bir kadın, genellikle
kocası/partneri tarafından, dövülmekte. (Dünya Kadınları
hakkında BM Çalışması, 2000).

· Bangladeş’te tüm cinayetlerin %50’sini
partnerleri tarafından öldürülen kadınlar oluşturuyor(E,
Joni Seager, 2003).

· Yeni Zelanda’da kadınların %20’si erkek
partnerleri tarafından dövüldüğü veya fiziksel
tacize uğradığını belirtmekte(A, UNICEF 2000).

· Pakistan’da kadınların %42’si şiddeti kader olarak
görüyor; %33’ü karşı koymak için çok
çaresiz olduklarına inanıyor; %19’u karşı koymuş ve
%4’ü buna karşı harekete geçmiş. (Hükümetin
2001 yılında Pencap’ta yaptığı çalışma).

· Rus hükümet dışı örgütlere göre,
Rusya Federasyonu’nda 36,000 kadın her gün kocaları veya
partnerleri tarafından dövülüyor. (D, OMCT 2003).

· İspanya’da 2000 yılında her beş günde bir kadın
erkek partneri tarafından öldürüldü (D, Joni
Seager, The Atlas of Women).

· Britanya’da haftada yaklaşık 2 kadın partnerleri
tarafından öldürülüyor(E, Joni Seager, 2003).

CİNSEL ŞİDDET

Tecavüz cinsel şiddetin en şiddetli biçimidir. Ayrıca
istenmeyen gebelik ve HIV/AIDS gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklara
da yol açmaktadır. Ancak, tecavüz, içinde
damgalanmayı barındırdığı için, büyük oranda
gerçeğin altında belgelenmekte ve nadiren cezalandırılmaktadır.

Dünya çapında

· Her beş kadından biri hayatlarında tecavüz veya tecavüz girişimi kurbanı olacaktır (WHO 1997).

· Güney Afrika’da her gün 147 kadın
tecavüze uğramaktadır. (Güney Afrika Irk İlişkileri
Enstitüsü 2003).

· ABD’de her 90 saniyede bir kadın tecavüze uğruyor (ABD Adalet Bakanlığı, 2000).

· Fransa’da her yıl 25,000 kadın tecavüze uğruyor (Avrupa Kadınlar Lobisi, 2001).

· Türkiye’de kadınların %35.6’sı bazen,
%16.3’ü sık sık aile içi tecavüze uğruyor (2000
yılında yayınlanan taramalar, Müslüman toplumlarda kadın ve
cinsellik, WWHR Yayınları: İstanbul, 2000).

KADIN VE SAVAŞ

Çatışmalar sırasında kadınlara yönelik şiddet salgın
boyutlarına ulaştı. Kitlesel tecavüzler sistematik biçimde
bir savaş silahı olarak kullanılmaya başladı. Üstelik
çatışmalar sırasında kadınlar, bazen aileleri için temel
ihtiyaçları karşılayabilmek için, fiziksel ve ekonomik
zorlamalarla fahişelik yapmak zorunda kalıyorlar. Savaş kadınları başla
yönlerden de etkilemektedir – mülteci ve yerinden
edilmiş kişilerin çoğunluğunu kadınlar ve çocuklar
oluşturmaktadır.

Dünya çapında

· Mültecilerin %80’inin kadınlar ve çocuklar oluşturmaktadır (BMMYK, 2001).

· Milyonlarca kadın ve çocuk tüm dünyada
yaşanmakta olan 34 toplumsal, etnik, siyasi ve/veya uluslararası
silahlı çatışmalarda kısılmışlardır (1 Ocak 2003 itibariyle
aktif toplumsal silahlı çatışmalar, CSP – Sistemik Barış
Merkezi).

· Kadın ve kız çocuklarının ticareti çatışma
bölgelerinin %85’inde görülmektedir (Save the
Children 2003).

· Kadın dernekleri Ekim 2002’den bu yana Demokratik Kongo
Cumhuriyeti’nin Uvira bölgesinde 5,000 tecavüz vakası
tespit etmiştir; bu da günde 40 vaka anlamına gelmektedir (a, BM
2003).

· Ruanda’da 1994 soykırımı sırasında 250,000 –
500,000 arası kadın, yani kadınların yaklaşık %20’si
tecavüze uğramıştır (Uluslararası Kızıl Haç raporu, 2002).

· Sierra Leone’de yerlerinden edilmiş kişilerin
%94’ü tecavüz, işkence ve cinsel kölelik gibi
cinsel saldırılara maruz kalmıştır (C, İnsan Hakları için
Doktorlar, 2002).

· Irak’ta Nisan 2003’ten bu yana savaş sırasında ve
sonrasında, aralarında sekiz yaşında kız çocuklarının bile
bulunduğu en az 400 kadının tecavüze uğradığı bildirilmiştir
(İnsan Hakları İzleme Örgütü Araştırması, 2003).

· Kadınlar ve Silahlı Çatışmalar Çalışma Masasının
2001 raporuna göre, Kolombiya’da her 14 günde bir kadın
zorla “kayıp” ediliyor (A, UNIFEM 2001)

· 1975 – 1979 yılları arasında Kamboçya’da
yaklaşık 250,000 kadın zorla evlendirilmişti. Kızıl Kmerler rejimi
sırasında ortalama olarak her Kamboçya köyünde iki
grup arası evlilik gerçekleşmiş olabilir (UNIFEM).

· Bosna – Hersek’te, 1992 yılındaki 5 ay süren
çatışmalar sırasında 20,000 – 50,000 arası kadın
tecavüze uğradı. (IWTC. Küresel Kadın Ağı #212. 23 Ekim 2002).

· Kosova’daki bazı köylerde ergenliğe ulaşmış
kadınların %30 - %50’si Sırp kuvvetlerinin tecavüzüne
uğramıştır. (Uluslararası Af Örgütü, 27 Mayıs 1999).
AsiRuH
AsiRuH
yönetici
yönetici

Erkek
mesaj sayısı : 9861
Yaş : 36
İş/meslek : xxxxx
Kayıt tarihi : 27/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

şiddet gören kadınlar!!! Empty Geri: şiddet gören kadınlar!!!

Mesaj  AsiRuH C.tesi Mart 28, 2009 7:02 pm

ZARAR VEREN UYGULAMALAR

Dünyanın gerçek anlamda her kültüründe,
“normal” veya “geleneksel” sayıldığı
için görünmeyen kadına yönelik şiddet
biçimleri bulunmaktadır.

Dünya çapında

· 135 milyondan fazla kadın ve kız çocuğu kadın
sünneti olmuştur ve her yıl 2 milyon kız çocuğu ve kadın bu
riskle karşı karşıyadır (her gün 6,000 kişi). (A, BM, 2002).

· Şu an 10 –17 yaş grubunda olan 82 milyon kız çocuğu 18 yaşına basmadan evlenecek (UNFP)

· Afrika’nın 28 üzerinde ülkesinde kadın
sünneti uygulanmaktadır (D, Ulsulararası Af Örgütü,
1997).

· Nijer’de en yoksul genç kadınların %76’sı 18 yaşından önce evlenecek (A, UNFPA 2003).

· Mısır’da 15-49 yaş arası evli kadınların %97’si kadın sünneti olmuştur (WHO taraması, 1996).

· İran’da, çoğunluğu etnik Arap olan Kuzistan
bölgesinde, 2003 yılında iki aylık bir süre içinde 20
yaşından küçük 45 kadın, yakın akrabaları tarafından
“namus” cinayetine kurban gitmiştir (Middle East Times, 31
Ekim 2003).

· Kadın sünnetinin Hindistan, Endonezya, Malezya ve Sri
Lanka gibi Asya ülkeleriyle Avustralya’daki
göçmen topluluklarda görüldüğü
bildirilmiştir (A, BM 2002).

· (Hindistan’da yılda yaklaşık 15,000 çeyiz
cinayeti yaşanmaktadır. Bunların çoğu kaza süsü
verilen mutfak yangınları sonucu olmaktadır (Injustices Studies. Vol.
1, Kasım 1997).

· Kadın sünneti Danimarka, Fransa, İtalya, Hollanda,
İsveç, İsviçre ve Britanya’daki göçmen
topluluklar arasında uygulanmaktadır (A, BM 2002).

KADINA YÖNELİK ŞİDDETTE DEVLETİN BAŞARISIZLIĞI

Kadına yönelik şiddet çoğunlukla bildirilmiyor. Kadınların
şiddet olaylarını bildirmekten alıkoyan çeşitli unsurlar var:
misilleme yapılacağı korkusu, ekonomik olanaklarının olmaması, duygusal
bağımlılık, çocuklar için kaygı duyma ve giderim
olanaklarına erişememe. Çok az ülkede polis, yargı ve tıbbi
personele tecavüz vakalarıyla nasıl ilgileneceklerine dair
özel eğitim verilmektedir.

Dünya çapında

· Şiddete uğrayan kadınların %20-70’I WHO çalışması
için kendileriyle görüşülene kadar hiç
kimseye bundan bahsetmemiş (WHO, Cenevre, 2002).

· Güney Afrika’da tecavüz nedeniyle mahkumiyet
oranı ortalama %7. Bu, 2003 yılında rapor edilen tecavüz sayısının
üçte biri (Mart 2003, Polis Yıllık Raporu)

· Mısır’da fiziksel şiddete uğrayan kadınların
%47’si bunu hiç kimseye söylememiş (Nüfus
temelli çalışma, 1999). (A, WHO 2002).

· Şili’de tecavüze uğramış kadınların sadece %3’ü olayı polise bildirmektedir (A, WHO 2002).

· ABD’de kadınların %16’sı tecavüzü polise
rapor etmektedir; bildirmeyenlerin yaklaşık %50’si, isimlerinin
ve özel ayrıntıların açıklanmayacağı garanti edilirse bunu
yapacaklar (Ulusal Mağdur Merkezi/Suç Kurbanları Araştırma ve
Tedavi Merkezi, 1992).

· Avustralya’da 12 ay içinde fiziksel saldırıya
uğramış kadınların %18’i bunu hiç kimseye söylememiş
(Nüfus temelli araştırma, 1999).

· Bangladeş’te kadınların %68’i dayak yediğini
hiç kimseye hiçbir zaman söylememiş (A, WHO 2002).

· Avusturya’da 90lı yıllardaki tecavüz davalarının
%20’si mahkumiyetle sonuçlandı (E, Londra Metropolitan
Üniversitesi, 2003).

· İrlanda’da fiziksel tacize uğramış kadınların
%20’si polise başvurmuş (Nüfus araştırması, 1999). (A, WHO
2002).

· Rusya Federasyonu’nda aile içi şiddet mağduru
kadınların %40’ı kolluk kuvvetlerinden yardım talep etmiyor
(Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu, Kadın 2000: Rusya).

· Britanya’da tecavüze uğramış kadınların %13’ü saldırıyı polise bildiriyor (E, Joni Seager, 2003).

CEZASIZ KALAN ŞİDDET

Kadına yönelik şiddet sıklıkla kontrolsüz ve cezasız kalışor.
Bazı ülkelerde bununla ilgili hiçbir yasa yok, başka
ülkelerde ise yasalar bazı şiddet biçimlerini
cezalandırabilirken bazılarını yasa dışı bırakıyor. Grekli yasaların
bulunduğu durumlarda bile birçok ülkede yasalar tam olarak
uygulanmıyor.

Dünya çapında

· 2003 yılında en az 54 ülkede kadınlara yönelik
ayrımcı yasalar bulunuyordu (BM Kadına Yönelik Şiddet Özel
Raportörü raporuna göre)

· BM Kadına Yönelik Şiddet Özel
Raportörünün 1994-2003 incelemesinde, incelenen
ülkelerin neredeyse tamamında kolluk kuvvetleriyle ilgili sorunlar
olduğu görülüyor.

· 79 ülkede aile içi şiddete karşı hiç yasa yok (ya da bilinmiyor) (UNIFEM, Not a Minute More, 2003).

· Eldeki bilgilere göre aile içi tecavüz sadece
51 ülkede cezai bir suç olarak tanımlanıyor (UNIFEM, 2003).

· Sadece 16 ülkede cinsel saldırıyla ilgili özel yasa
bulunuyor; sadece 3 ülkede kendi başına kadına yönelik
şiddeti suç fiili kategorisi olarak tanımlıyor (Bangladeş,
İsveç ve ABD) (A, UNIFEM 2003).

· Bolivya, Kamerun, Kosta Rika, Etiyopya, Lübnan, Peru,
Romanya, Türkiye, Uruguay ve Venezuela’da, ceza yasası
uyarınca tecavüzcü kurbanla evlenmeyi teklif eder ve kurban
da kabul ederse serbest bırakılmakta. (D, Joni Seager, The Atlas of
Women, 2003).

· Sözde “Namus” savunması (tamamen ya da kısmi
olarak) Peru, Bangladeş, Arjantin, Ekvator, Mısır, Guatemala, İran,
İsrail, Ürdün, Suriye, Lübnan, Türkiye, Batı Şeria
ve Venezuela’nın ceza yasalarında yer almaktadır (A, BM 2002).

HIV/AIDS

Kadına yönelik şiddet giderek daha çok önemli bir kamu
sağlığı sorunu olarak kabul edilmekte. Şiddet kadının doğurganlık
sağlığının yanı sıra fiziksel ve zihinsel sağlığını da çeşitli
biçimlerde etkileyebilir. Kadına yönelik cinsel şiddet,
HIV/AIDS bulaşma oranının aynı yaş grubundaki erkeklerden daha
çok kadınlarda görülmesiyle sonuçlanmaktadır.

Dünya çapında

· Dünya HIV/AIDS hasta nüfusunun %51’i (20 milyondan fazla) kadın (A, UNIFEM 2003).

· Dünya çapında HIV enfeksiyonlarının yarıdan
fazlası 15-24 yaş grubundaki gençlerde görülmekte ve
HIV pozitif 15-24 yaş arası gençlerin %60’ı kadın (UNAIDS,
2003).

· Hergün meydana gelen 15, 000 yeni enfeksiyonun %55’i kadın (UNAIDS, 2003).

· Avrupa, alt-Sahra Afrika ve Kuzey Amerika’nın
birçok şehrinde artık AIDS 20 – 40 yaş arası kadın
ölümlerinde önde gelen nedenlerden biri (UNAIDS, 2003).

· 2003 yılında üç milyon kişi AIDS bağlantılı hastalıklar nedeniyle öldü (UNAIDS, 2003).
AsiRuH
AsiRuH
yönetici
yönetici

Erkek
mesaj sayısı : 9861
Yaş : 36
İş/meslek : xxxxx
Kayıt tarihi : 27/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

şiddet gören kadınlar!!! Empty Geri: şiddet gören kadınlar!!!

Mesaj  AsiRuH C.tesi Mart 28, 2009 7:02 pm

Kadınlara yönelik şiddet tüm
dünyada yüksek oranlardadır. Türkiye'de de kadınlara
yönelik şiddetin neredeyse tamamına yakını aile içinde
uygulanmaktadır. Bu konuda özel bir kanun çıkarılmadan
önce aile içinde uygulanan şiddet ceza kanunlarındaki genel
hükümler doğrultusunda değerlendirilmekteydi. Bu durum ise
birçok sıkıntıya sebep olmaktaydı. Aile yaşamı özel bir
alan kabul edildiği için bu alanda uygulanan şiddetin gereken
kısa sürede tespiti ve cezalandırılmasında
güçlükler yaşanmaktaydı. Genel şiddet
hükümlerinin aile içi şiddet olaylarına da aynen
uygulanmaya çalışılması bu şiddetin geriletilmesi ve ortadan
kaldırılması konusunda yetersiz kalmaktaydı. Bu konuya has bir
düzenleme yapılması ihtiyacı üzerine 17 Ocak 1998 yılında
Ailenin Korunması Hakkında Kanun çıkarılmıştır.

Söz konusu kanun, aile üyelerine ailenin diğer bir üyesi
tarafından şiddet uygulanması halinde bir takım özel tedbirler
alınmasını içermektedir. Bunlar arasında; şiddet uygulayan aile
üyesini birlikte oturulan mekandan
uzaklaştırma, şiddeti uygulayan kişinin şiddet ve tehdit aracı olarak
kullanabileceği düşüncesiyle sahip olduğu silahları
yetkililere teslim etmesi, şiddet uygulayan kişinin ailenin diğer
bireylerinin geçimi için "tedbir nafakası" vermesi, aile
üyelerini iletişim vasıtalarıyla rahatsız etmemesi, aile
üyelerinin eşyalarına zarar vermemesi gibi tedbirler mevcuttur. Bu
tedbirlere uyulmaması halinde 3 aydan 6 aya kadar hapis cezası
öngörülmüştür. Şiddet mağdurları bizzat
şikayette bulunabilecekleri gibi, bu şiddete tanık olan veya şiddetten
haberi olan kişilerin başvuruları üzerine veya polisin doğrudan
harekete geçmesi üzerine de bu kanun uygulanabilmektedir.
Bu kanuna göre verilecek tedbirler 6 ayı geçemez.
AsiRuH
AsiRuH
yönetici
yönetici

Erkek
mesaj sayısı : 9861
Yaş : 36
İş/meslek : xxxxx
Kayıt tarihi : 27/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz