.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    TÜSİAD hükümete İngiltere'den yüklendi

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    TÜSİAD hükümete İngiltere'den yüklendi Empty TÜSİAD hükümete İngiltere'den yüklendi

    Mesaj  AsiRuH Cuma Mart 27, 2009 11:34 pm

    23 Mart 2009 09:14
    Toplantı
    sonuçlarını Bakan Şimşek’e aktardığını belirten
    TÜSİAD Başkanı, Türkiye’deki gelişmelerle ilgili de
    değerlendirmelerde bulundu. Başbakan Erdoğan’ın son seçim
    kampanyalarında sık sık işsizliği gündeme getirerek bu konuda
    işadamlarını, firmaları eleştirdiğinin hatırlatılması üzerine
    TÜSİAD Başkanı şu değerlendirmeyi yaptı: “Başbakan
    işçi çıkaran işverenleri eleştiriyor. Hesabını sorarız
    diyor ama iş kaybının sorumlusu biz değiliz. İşadamları ekonomi
    kötü demeye korkuyor. Tehditle yönetim olmaz.
    Hiçbir işadamı yetişmiş elemanını çıkarmaz. Önceliği
    bu olmaz. Ama mecbur kalabilir, kaçınılmaz olabilir.”
    TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın görüşleri şöyle:
    TÜRKİYE KRİZİ GEÇ ALGILADI, GEÇ KALDI, BÜTÇE SANAL KALDI:
    Biz krizi geç algıladık, tedbirlerde geç kaldık.
    Otomotivdeki ÖTV’yi ekimde kaldırabilirdik. KKDF’deki
    düzenleme çok daha önce yapılabilirdi. Krizi hafife
    aldık.
    2001 önlemleri bize bazı bağışıklıklar kazandırdı. Bize bir şey
    olmaz diye düşündük. Müthiş bir talep daralması
    var. Bu koşullarda enflasyon endişesi yaşamamız söz konusu değil.
    Maliye ve para politikalarını kullanmalıyız.
    TÜSİAD olarak kontrollü bir maliye politikası genişlemesi
    gerektiğini düşünüyoruz. Para politikası zaten
    kullanılıyor. Merkez Bankası faizleri indiriyor. Hâlâ
    fırsatımız var mı, bakmalıyız. Ucu açık bir maliye
    politikasından bahsetmiyoruz.
    Şu andaki bütçe sanal. Yüzde 4 büyüme
    öngörüyor. Bunun değiştirilmesi gerek. Siyaset birinci
    konu değil. Bedelini çok ağır ödüyoruz.
    IMF’NİN İSTEKLERİ SORUN DEĞİLMİŞ, MEĞER YOKMUŞ BÖYLE BİR ÇELİŞKİ:
    Başbakan’a gidinceye kadar IMF ile anlaşmazlık durumu nedir
    bilmiyorduk. Öğrendik ki IMF’nin istekleri kabul edilemez
    değilmiş. Meğer yokmuş ciddi bir anlaşmazlık konusu. IMF, maliye
    politikasında sıkıştırma istiyor sanıyorduk. Oysaki bunlar değilmiş.
    Çapraz denetim ve gelir idaresinin özerkliği konusu. Bir de
    yerel yönetimlere kaynak aktarımı var. IMF, KDV’yi artırın
    filan demiyor. İşi, yatırımı engelleyecek bir yaklaşımı yok.
    Ancak iktidar için başka öncelikler varmış ki bunu
    yapmadılar. IMF bunları pas edip geçmiş. Şimşek, son
    görüşmemizde “Gelir İdaresi’nin
    özerkleştirilmesi şartını hallettik” dedi.
    HÜKÜMET ÖNEMLİ TEDBİRLER DE ALDI:
    Kredi Garanti Fonu önerimiz oldu. Zimmet yasaları
    çok ürkütücü. Böyle bir fon
    önemli. Yalnız zaten kurtulamayacak şirketlere kredi, kaynakların
    heba edilmesi olur. Hükümet önemli tedbirler de
    aldı. Yeni bir paket hazırlığı olduğunu öğrendik. Seçim
    sonrası için en büyük beklenti IMF anlaşmasının
    yapılması ve bütçenin yenilenmesidir. Tedbirlerde acele
    etmeliyiz. İşsizlik açıklanan rakamlardan çok daha
    büyüktür.
    Soğuyan bir ekonomiyi canlandırmak çok zordur. Tedbirlerde
    gecikilmemeli. Ar-Ge yasasını 1.5 yıl önce söyledik. Şimdi
    oldu ama krize rastladı. Zamanlama çok önemli.
    İÇE KAPANMAMALIYIZ:
    Bazı kurumların ‘yerli malı’ ile ilgili çalışmaları
    var ama onlar tamamen yerli malı kullan gibi bir görüşte
    değil. Biz bunu yaparsak, çok kötü sonuçları
    olur. Ayrım yanlış. Bizim ihracatımızın çoğu Avrupa’ya.
    Böyle bir eğilimin gelişmesi en çok bizi zor durumda
    bırakır.
    ABARTMAMALIYIZ AMA GERÇEKÇİ DE OLMALIYIZ:
    Kriz olduğunda Başbakan ‘teğet geçer’ dedi.
    Siyasetçi olarak belki yaklaşımı doğru ama önemli olan bu
    konularda gerçekçi olmak. Hem yatıştırmak önemli ama
    hem de algılamak. Güven ortamını öyle sağlamaya
    çalışmamalıydı.


    ‘Vergi denetimi siyasallaştı,bunun örneğini görüyoruz’
    TÜSİAD Başkanı, Doğan Yayın Holding’e verilen vergi cezasıyla ilgili sorulara da şöyle yanıt verdi:
    “Verginin denetimi siyasallaşmış durumda. Her gittiğim yerde
    örneğini görüyorum. Türkiye’de her
    dönemde kadrolaşma olmuştur. Demokrasi verdiğimiz oyun
    hakkaniyetle kullanılmasıdır. Koalisyonlar dönemi oldu. Şimdi tek
    partinin güçlü bir iktidarı var. Önemli olan, bu
    gücün hakkaniyetle kullanılması.
    Vergi denetiminin özerkleşmesi çok elzemdir. Biz bunu
    bugün savunmuyoruz. TÜSİAD’ın 2003 tarihli raporunda
    var. Bu olmadığında siyaset de işadamı da zan altında kalabilir. Doğan
    Grubu’na verilen vergi cezası hakkında ben ‘doğrudur,
    haklıdır’ diyen bir tek uzman görüşüne rastlamadım.
    ÖZERK KURUMLAR REFORMLARIN EN ÖNEMLİ AYAĞIYDI:
    2001’den sonra kurulan özerk kurumlar çok
    önemliydi. Merkez Bankası’nın özerkliği çok uzun
    zaman aldı. Özerklik hesap vermemek değil. Bu kurumlar tabii ki
    hesap vermek durumundalar ve şeffaf olacaklar. Özerk kurumlar
    yapısal reformların en önemli ayağıydı.


    İş dünyası korumacılıktan korkuyor, G20’den fazla umut beklenmiyor
    TÜSİAD Başkanı’nın, G20’nin iş dünyası kanadının toplantısıyla ilgili verdiği bilgiler şöyle:
    “20-25 kişinin katıldığı bir toplantı oldu.
    Türkiye’den TÜSİAD, diğer ülkelerden de bizim
    muadilimiz kuruluşların temsilcileri katıldı. Kim ne
    düşünüyor, gördük. Biz bu toplantıların
    kurumsallaşmasını önerdik.
    IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşların yalnızca kaynaklarının
    artırılmasını değil, bununla birlikte görev tanımlarının
    değiştirilmesini önerdik. Maliye ve para politikası
    araçlarının kullanılıp tüketim ihtiyacını artırmanın
    öneminin altını çızdik. Bunun için güven
    unsurunun önemine vurgu yaptık.
    Avrupa’nın büyük ülkelerinin iş dünyasında
    korumacılık endişeleri var. Bunun önlenmesi konusunda geniş bir
    fikir birliği var. MEDEF’in başkanı, Fransa’daki
    korumacılık eğilimlerinden rahatsızlığını dile getirdi. En çok
    onlar konuyu gündeme getirdi.
    Ticaretin finansmanı konusu çok tartışıldı. Finansman olanakları
    daralıyor. Bankalar akreditif açmıyor. Bu konuda küresel
    bir önlem olabilir mi? Tartışıldı ama bir uzlaşma olmadı.
    BAKAN MEHMET ŞİMŞEK’E SONUÇLARI AKTARDIM:
    Toplantıda ortaya çıkan görüşleri, 2 Nisan’da
    yapılacak G20 toplantısında Türkiye’yi temsil edecek olan
    Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’e aktardığını anlatan Arzuhan Doğan
    Yalçındağ, şöyle devam etti:
    IMF kaynağı 250 milyar dolardan 500’e çıkacak. IMF
    kaynağının gelişmekte olan ülkelere aktarılması üzerinde
    duruluyor.
    Şimdi öncelik ekonomiyi canlandırmaktır. Bunu yapmak için
    gerekli parasal genişlemelerin sonucu olarak dünya, krizden
    çıktıktan sonra yeni bir enf-lasyonla mücadele
    dönemine girecektir.
    ÖNCE DENETİM VE REGÜLASYONLAR MI YOKSA EKONOMİYİ CANLANDIRMA MI?
    Toplantıda denetim çok konuşuldu. Önce regülasyonlar
    mı yoksa ekonomiyi canlandırma mı? Almanya biraz daha
    regülasyonlar konusunda ısrarlıydı. İngiltere önce ekonominin
    ayağa kaldırılması gerektiği görüşünde. İş
    çevrelerinde ekonomiyi canlandırma önceliği genellikle
    destek buldu. Önce yangın söndürülmeli. Tabii nasıl
    bir regülasyon? Acaba küresel bir regülasyon manzumesi
    olabilir mi? Bu tartışılıyor.
    2001 TEDBİRLERİNİ ANLATTIK, ESPRİLİ KONUŞMALAR OLDU:
    İş dünyası toplantısında, bazı katılımcılar G20’den bir şey
    çıkmayacağı görüşündeydi. Ancak IMF konusunda
    somut gelişmeler bekleniyor.
    Toplantıda çözümler de konuşuldu ama kimse kısa vadede çıkış beklemiyordu.
    Bizim 2001 yılı tecrübemizi aktardım. Esprili konuşuldu. Bizde
    bankalar çabuk alıcı buldu. Yabancılar geldi aldılar. Ama şimdi
    dünyada devletin para koyduğu, hissedar olduğu bankalar çok
    büyük. Bunları kim alabilir?

      Forum Saati C.tesi Kas. 16, 2024 9:32 pm