öyle bir bahçeki bu bahçe Gülmeyenler Bahçesi,
öyle bir bahçeki gözyaşları suluyor burda gülleri,
öyle bir bahçeki acıyla akan gözyaşları, kanları kıpkırmızı güllere dönüştürüyor....
acıyı yutkunuyorum yine, boğazımı tırmalayarak iniyor aşağıya,
susuyorum çünkü konuşamıyorum bilee..
ben ağlarken konuşamam ki
İÇİMDE AĞLAYAN ÇOCUKLAR AŞKINA...
SEVDA YAZAMADIĞIM İÇİN,
KUDÜS'ÜN SOKAKLARINA...
ILIK BİR YAZ AKŞAMI...
GÖZYAŞALARIYLA DÜŞECEĞİM...
GECENİN KARANLIĞINA...
"gülüşümde bile hüzün var benim,
hüzünle örülmüş beyaz kefenim,
yüzümde çizgiler destesi hüzün,
içimde hayatın bestesi hüzün...."
Sen ZULMEDENİN zulmünü,
AL BAŞINA GEÇİR Ya Rabb
Ve Ebabil kuşlarını,
Başlarında uçur Ya Rabb...
Bunu bari fazla görmeyelim onlara..
Hani dünyalık isterken.. Hani güzel işler, bol kazanç,
sıkıntısız bir hayat, iyi bir aile ... isterken; onları da
düşünsek..
Gülüp eğlenirken gelmiyorlar aklımıza.. Gezip tozarken gelmiyorlar..
Kahkaha atarken gelmiyorlar.. Televizyon izlerken gelmiyorlar.. Maç veya dizi izlerkende gelmiyorlar..
Ama yazalım aklımızın bir köşesine, rabbimize açtığımızda ellerimizi; onları da unutmayalım..
Onların tek suçları: 'Allah ve Rasulune inanmaları'
Le İlahe İllallah, Muhammeden Rasulullah demeleri..
Yani; sen gibi, ben gibi, biz gibi..