Arkadaşlar Senai Demirci'nin Eşref Ziya Terzi'yle düet
yaptığı son albümde yer alan 'cover' bir dua. Üstad
Bediiüzzaman Said-i Nursi'nin ölümsüz eseri
Risale-i Nur'un Lem'alar kitabının 12. Noktasında geçen
çok sevdiğim bir duadır. Duyunca tanıdık geldi internette
hiçbir yerde bulamadım ben de yazayım, paylaşayım istedim.
Lütfen çok dikkatli okuyun. Herkesin okuması için de
lütfen her yere yayın. Yanlış yazım varsa kusura bakmayın ileride
düzeltmeye çalışırım. Okuduktan sonra bir de dua edersiniz
umarım Tüm İSLAM aleminin yanında bendenize de.
Gençliğim
Ey Rabbi Rahim'im ve ey Halık-ı Kerim'im,
Savruldum bir ömür boyu.
Savurdum günleri.
Bitmeyecekmiş sandım.
Bitti ömrüm.
Son nefese vardım.
Gençliğim ziyan olup gitti.
Ömrümün acı meyvesi şimdi elimde.
Elem verici günahlar, utanç verici hatalar, gençliğimden bana kalan pişmanlıklar…
Ah keşkelere sarıyorlar bedenimi.
"Niye bana söylemediler, neden beni uyarmadılar" diye bağlanıyor gözlerim.
Yüzümü toprağa sunacaklar ey Rabbim, toprağa.
Gözlerimi çevirdiğim haramlar şimdi ne kadar dilsiz.
Çare umduğum dudaklar şimdi ne kadar sözsüz, ne kadar tesellisiz.
Yüz bulmaya çalıştığım güzel yüzler ne kadar çaresiz.
İltica edip sığındığım can alıcı gözler, şimdi ne kadar ilgisiz, ne kadar ışıksız.
Ağır ve soğuk bir bedenden ibaretim.
Koskoca bir ömrün içinde hatırını saydığım ten, hatırı
için senin hatırını kırdığım bu ceset, şimdi sahipsiz.
Omuzlarda uzağa götürülesi, gözden ırak tutulası, toprağa konası, el üstünde kalmayası.
Neşesiz, çaresiz, sessiz...
Omuz verenler bilmiyor, bilmezler, bilmeyecekler.
O cesedin ağırlığı en çok benim omuzlarımda şimdi.
Bir ömrü hesaba verilmeyeceklerle ağırlaştıran o yük şimdi benim omzumda.
Dünyanın cezbesinde dağılmış, yanlış sevdalara kanmış.
Hüzünlere bulanmış, sonsuz hüsrana aday olmuş bu hastalıklı kalp benim göğsümde.
Fanilerin fani yüzünden medet ummuş,
Aynaların yansımasına takılmış,
Rabbi Rahim’inden yüz çevirmiş bu utançlı yüz benim başımda bela.
Ey Rabbi Rahim’im ve ey Halık-ı Kerim’im
Her gelecek yakındır.
İşte geldi gelecek.
Görüyorum ki şimdi kefenimi giydim, tabutuma bindim, dostlarıma veda eyledim.
Kabrime doğru yürürken, ölümüme doğru eriyip giderken
Senin dergah-ı rahmetinde cenazemin suskun diliyle, ruhumun can havliyle bağırarak derim,
el Aman, ya Hannan, ya Mennan,
Beni günahlarımın utançlarından kurtar.
Yangınlardan, günahlardan al kurtar beni,
Deliler gibi muhtacım sana bağışla beni...
İşte kabrimin başındayım
Boynuma kefenimi takıp, kabrimin başında kendi cesedimin üzerine uzanıyorum.
Başımı dergah-ı rahmetine kaldırıp, bütün kuvvetimle feryat edip, nida ediyorum
El Aman, el Aman, ya Hannan, ya Mennan
Beni günahlarımın ağır yüklerinden halas eyle, kurtar.
İşte kabrime girdim kefenime sarıldım.
Dostlarım, yakınlarım, çocuklarım beni bırakıp gittiler.
Şimdi yalnız senin af ve rahmetini bekliyorum.
Gördüm ki senden başka sığınağım yok, gördüm ki senden başka kurtuluşum yok.
Ey Halık-ı Kerim’im ve ey Rabbi Rahim’im
Senin Mehmet ismindeki mahlukun ve masnuun ve abdin
Hem asi, hem aciz, hem gafil, ham cahil, hem hastalıklı, hem rezil, hem
yaramaz, hem ele avuca sığmaz, hem yaşlı, hem isyankar, hem
efendisinden kaçmış bir köle olduğu halde
40 sene sonra nedamet edip, pişman olup
Senin dergahına dönmek istiyor, senin rahmetine iltica ediyor.
Hadsiz günah ve hatalarını itiraf ediyor.
Vehimlerle, vesveselerle yaralı, türlü türlü hastalıklara müptela olmuş halde
Sana tazarru ve niyazda bulunuyor.
Eğer kemal-i rahmetinle onu kabul edersen, mağfiret edip rahmet edersen
Zaten o senin şanındır.
Çünkü Erhamürrâhimînsin
Bütün şefkatleri senden bildik, senden gördük.
Sen izin vermezsen, kim şefkat eder bize, sen irade etmezsen kim merhametini eriştirir bize.
Sen Erhamürrâhimînsin
Affedersen senin şanın.
Eğer affetmezsen, eğer kabul etmezsen bu özrü,
Senin kapından başka hangi kapıya gideyim
Hangi kapı var
Senden başka rab yok
Senden başka rab yok ki dergahına gideyim
Senden başka mabud yok ki ona sığınayım
Senden başka affedici yok ki ondan medet umayım
Ey Halik-i Kerim’im ve ey Rabbi Rahim’im
Huzurundayım, rahmetinin dergahında boynum eğri, yüzüm kara, sözüm geçersiz.
Özür, özür, özür diliyorum ey rabbim özür diliyorum...
yaptığı son albümde yer alan 'cover' bir dua. Üstad
Bediiüzzaman Said-i Nursi'nin ölümsüz eseri
Risale-i Nur'un Lem'alar kitabının 12. Noktasında geçen
çok sevdiğim bir duadır. Duyunca tanıdık geldi internette
hiçbir yerde bulamadım ben de yazayım, paylaşayım istedim.
Lütfen çok dikkatli okuyun. Herkesin okuması için de
lütfen her yere yayın. Yanlış yazım varsa kusura bakmayın ileride
düzeltmeye çalışırım. Okuduktan sonra bir de dua edersiniz
umarım Tüm İSLAM aleminin yanında bendenize de.
Gençliğim
Ey Rabbi Rahim'im ve ey Halık-ı Kerim'im,
Savruldum bir ömür boyu.
Savurdum günleri.
Bitmeyecekmiş sandım.
Bitti ömrüm.
Son nefese vardım.
Gençliğim ziyan olup gitti.
Ömrümün acı meyvesi şimdi elimde.
Elem verici günahlar, utanç verici hatalar, gençliğimden bana kalan pişmanlıklar…
Ah keşkelere sarıyorlar bedenimi.
"Niye bana söylemediler, neden beni uyarmadılar" diye bağlanıyor gözlerim.
Yüzümü toprağa sunacaklar ey Rabbim, toprağa.
Gözlerimi çevirdiğim haramlar şimdi ne kadar dilsiz.
Çare umduğum dudaklar şimdi ne kadar sözsüz, ne kadar tesellisiz.
Yüz bulmaya çalıştığım güzel yüzler ne kadar çaresiz.
İltica edip sığındığım can alıcı gözler, şimdi ne kadar ilgisiz, ne kadar ışıksız.
Ağır ve soğuk bir bedenden ibaretim.
Koskoca bir ömrün içinde hatırını saydığım ten, hatırı
için senin hatırını kırdığım bu ceset, şimdi sahipsiz.
Omuzlarda uzağa götürülesi, gözden ırak tutulası, toprağa konası, el üstünde kalmayası.
Neşesiz, çaresiz, sessiz...
Omuz verenler bilmiyor, bilmezler, bilmeyecekler.
O cesedin ağırlığı en çok benim omuzlarımda şimdi.
Bir ömrü hesaba verilmeyeceklerle ağırlaştıran o yük şimdi benim omzumda.
Dünyanın cezbesinde dağılmış, yanlış sevdalara kanmış.
Hüzünlere bulanmış, sonsuz hüsrana aday olmuş bu hastalıklı kalp benim göğsümde.
Fanilerin fani yüzünden medet ummuş,
Aynaların yansımasına takılmış,
Rabbi Rahim’inden yüz çevirmiş bu utançlı yüz benim başımda bela.
Ey Rabbi Rahim’im ve ey Halık-ı Kerim’im
Her gelecek yakındır.
İşte geldi gelecek.
Görüyorum ki şimdi kefenimi giydim, tabutuma bindim, dostlarıma veda eyledim.
Kabrime doğru yürürken, ölümüme doğru eriyip giderken
Senin dergah-ı rahmetinde cenazemin suskun diliyle, ruhumun can havliyle bağırarak derim,
el Aman, ya Hannan, ya Mennan,
Beni günahlarımın utançlarından kurtar.
Yangınlardan, günahlardan al kurtar beni,
Deliler gibi muhtacım sana bağışla beni...
İşte kabrimin başındayım
Boynuma kefenimi takıp, kabrimin başında kendi cesedimin üzerine uzanıyorum.
Başımı dergah-ı rahmetine kaldırıp, bütün kuvvetimle feryat edip, nida ediyorum
El Aman, el Aman, ya Hannan, ya Mennan
Beni günahlarımın ağır yüklerinden halas eyle, kurtar.
İşte kabrime girdim kefenime sarıldım.
Dostlarım, yakınlarım, çocuklarım beni bırakıp gittiler.
Şimdi yalnız senin af ve rahmetini bekliyorum.
Gördüm ki senden başka sığınağım yok, gördüm ki senden başka kurtuluşum yok.
Ey Halık-ı Kerim’im ve ey Rabbi Rahim’im
Senin Mehmet ismindeki mahlukun ve masnuun ve abdin
Hem asi, hem aciz, hem gafil, ham cahil, hem hastalıklı, hem rezil, hem
yaramaz, hem ele avuca sığmaz, hem yaşlı, hem isyankar, hem
efendisinden kaçmış bir köle olduğu halde
40 sene sonra nedamet edip, pişman olup
Senin dergahına dönmek istiyor, senin rahmetine iltica ediyor.
Hadsiz günah ve hatalarını itiraf ediyor.
Vehimlerle, vesveselerle yaralı, türlü türlü hastalıklara müptela olmuş halde
Sana tazarru ve niyazda bulunuyor.
Eğer kemal-i rahmetinle onu kabul edersen, mağfiret edip rahmet edersen
Zaten o senin şanındır.
Çünkü Erhamürrâhimînsin
Bütün şefkatleri senden bildik, senden gördük.
Sen izin vermezsen, kim şefkat eder bize, sen irade etmezsen kim merhametini eriştirir bize.
Sen Erhamürrâhimînsin
Affedersen senin şanın.
Eğer affetmezsen, eğer kabul etmezsen bu özrü,
Senin kapından başka hangi kapıya gideyim
Hangi kapı var
Senden başka rab yok
Senden başka rab yok ki dergahına gideyim
Senden başka mabud yok ki ona sığınayım
Senden başka affedici yok ki ondan medet umayım
Ey Halik-i Kerim’im ve ey Rabbi Rahim’im
Huzurundayım, rahmetinin dergahında boynum eğri, yüzüm kara, sözüm geçersiz.
Özür, özür, özür diliyorum ey rabbim özür diliyorum...