Zünnun-ı Misri
şöyle der: İçi yemyeşil bir bağa uğradım, bir de baktım ki
genç bir, elma ağacının altında namaz kılıyor. Kendisinin namaz
kıldığının farkına varmadan selam verdim. Selamımı almadı. Tekrar selam
verdim. Yine selamımı almadı. Sonra namazını uzatmadı. Namazını
bitirdikten sonra parmağı ile toprak üzerine şu şiiri yazdı:
“Dil konuşmaktan men olundu. Çünkü o
düşmanlığa sebebtir, belki afetleri celbedendir. Konuştuğun vakit,
Rabbini zikret. O’nu unutma ve her halinde O’na
hamdet”.
Bunu okuduğum vakit uzun uzun ağladım. Sonra ben de parmağımla yere şu şiiri yazdım:
“Hiçbir yazan yoktur ki, yerde çürümesin,
fakat zaman, ellerin yazdığını, devamlı saklar. Elinde kıyamet
günü gördüğün vakit seni sevindirecek, olandan
başka bir şey yazma.”
O genç, bunu okuduğu vakit, şiddetle haykırdı, sonra vefat etti. Onu kefenleyip defnetmek istedim, fakat:
“Onun cenazesini melekler kaldıracaktır” diye bir ses
işittim. Bunun üzerine çekilip ağaca doğru
yürüdüm ve ağacın altında iki rekât namaz kıldım.
Sonra cenazenin bulunduğu yere baktım. Cenazeden ne bir eser
gördüm ve ne de bir haber alabildim. Kullarına istediği gibi
ihsan eden Allahü Teala’yı tesbih ederim.
şöyle der: İçi yemyeşil bir bağa uğradım, bir de baktım ki
genç bir, elma ağacının altında namaz kılıyor. Kendisinin namaz
kıldığının farkına varmadan selam verdim. Selamımı almadı. Tekrar selam
verdim. Yine selamımı almadı. Sonra namazını uzatmadı. Namazını
bitirdikten sonra parmağı ile toprak üzerine şu şiiri yazdı:
“Dil konuşmaktan men olundu. Çünkü o
düşmanlığa sebebtir, belki afetleri celbedendir. Konuştuğun vakit,
Rabbini zikret. O’nu unutma ve her halinde O’na
hamdet”.
Bunu okuduğum vakit uzun uzun ağladım. Sonra ben de parmağımla yere şu şiiri yazdım:
“Hiçbir yazan yoktur ki, yerde çürümesin,
fakat zaman, ellerin yazdığını, devamlı saklar. Elinde kıyamet
günü gördüğün vakit seni sevindirecek, olandan
başka bir şey yazma.”
O genç, bunu okuduğu vakit, şiddetle haykırdı, sonra vefat etti. Onu kefenleyip defnetmek istedim, fakat:
“Onun cenazesini melekler kaldıracaktır” diye bir ses
işittim. Bunun üzerine çekilip ağaca doğru
yürüdüm ve ağacın altında iki rekât namaz kıldım.
Sonra cenazenin bulunduğu yere baktım. Cenazeden ne bir eser
gördüm ve ne de bir haber alabildim. Kullarına istediği gibi
ihsan eden Allahü Teala’yı tesbih ederim.