Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
"Büyük zorluklara dûçar
olduğunuz zaman "Allah bize yeter. O ne güzel vekildir" zikr-i
ce-mîlîne devam ediniz." (1)
"Cenâb-ı Hak, duada fazla ısrar edenleri sever." (2)
"Eğer bir kul, Cenâb-ı Hakk'a bir hususda
duâ eder de icâbet olunmazsa onun yerine bir hasene, yani
bir sevâb yazılır." (3)
"Bir babanın oğlu için duâsı, bir peygamberin ümmeti hakkındaki duâsı gibi makbuldür." (4)
"İyilik görenlerin iyilik gördükleri kimseler hakkında ettikleri hayır duâları reddolunmaz." (5)
"Ezân ile ikâmet arasında yapılan duâ müs-tecâbdır. Bu arada hemen duâ ediniz."(6)
"Kaderden sakınmak kaderi def etmez. Lâkin
sâlihlerin duâsı, nüzûl etmiş ve edecek olan
elem ve musîbeti def etmeğe ve kaldırmağa medâr olur. İş
böyle olunca ey Allah'ın kulları, duâ ediniz." (7)
"Kur'ân-ı Azîmü'ş-şan her ne vakit hatmolu-nursa akabinde yapılan bir duâ müstecâbdır." (8)
"Bir kimsenin sevdiği bir kimse aleyhinde olan
duâsının kabul olunmamasını Cenâb-ı Hakk'tan istirhâm
eyledim." (9)
"Bir farz namazını huşû' ile edâ eden
kimsenin o namazın akabinde vakı' olacak bir duâsı
müstecâb olur." (10)
"Mazlumun bedduâsından sakınınız. Zîra bir kıvılcım sür'atiyle semâya icabete yükselir."
Fâcir de olsa mazlûmun duâsı makbûldür." (11)
"Cenâb-ı Allah buyurmuşdur ki: "Kim bana duâ etmezse ona gadab ederim." (12) Zîrâ bu hal ya gafletten, yahut kibirden ileri gelir
"Müslüman kardeşinin ayıp ve çıplak
yerlerini setrederek onu dünyâda rüsvay etmeyen
kimsenin ayıplarını Cenâb-ı Hakk kıyâmet gününde
setreder." (13)
"Bir yerde yangın vuku' bulduğunu
gördüğünüz zaman ''Allahü Ekber' diyerek
tekrar tekrar tekbîr alınız. Zîra tekbir yangını
söndürür." (14)
"Dünyânın geniş vakitlerinde, yani sıhhat ve
servet ve asâyiş ve emniyet gibi esbâb-ı istirahat
mükemmel olduğu bir zamanda Cenâb-ı Hakk'a ibâdet ve
tâat ile kendini takdîm et ki muzâyakalı sıkıntılı
bir zamanda seni lutf ile yâd edip gözetsin."(15)
"Ana ve babaya iyilik ömrü artırır. Yalan söylemek rızkı noksanlaştırır, duâ kazaya siper olur." (16)
"Kendisine iltica ile bir ricada bulunan kimsenin ricasını kesip atanın duâ ve ricasını da Allah kesip atar." (17)
"Bir mü'mine yapılan zillet ve hakareti görüp de men'ine muktedir olduğu halde muâvenette bulunmayanları Cenab-ı Hak mahşerde zelîl eder." (18)
"Her kim duâlarının kabûlünü, gam
ve üzüntülerinin def olup kaldırılmasını arzu ederse
sıkıntıda bulunanların imdâdına yetişsin." (19)
"İşlerde istihâre edenler, yani Allah'dan hayır
dileyerek rızâsına muvafık hareket edenler zarar etmezler.
İstişâre edenler de işin sonunda pişman olmazlar. İdâr-i
maîşetinde isrâf etmeyip i'tidâl yolunu iltizâm
edenler de fakr u zarurete düşmezler." (20)
"Bir işe başlamak istediğin zaman
âkıbetini iyice tefekkür edip hayr u sevâbı
mûcib ise devam et, şerr ü ıkâbı mûcib ise
ictinâb et!" (21)
"Hikmet on parçadır. Dokuzu uzlette, diğer biri
de sükûttadır. Yâni mâlâyâniden,
kendisini ilgilendirmeyen ve lüzumsuz bulunan şeylerden
hıfzeylemektedir." (22)
"Akâid-i fâside ve bid'at
sâhiplerinin amellerini, ibâdetlerini Cenâb-ı Allah
kabul etmek istemez." (23) Eğer tevbe edip ehl-i sünnet ve'l-cemâat i'tikadına rûcû' ederlerse kabûl eder.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh der ki: Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlardır:
"Her bir peygambere etmesi için bir duâ verilmiştir. Ben
ise ümmetime şefâat olmak üzere duâmı
âhirete bırakmak istiyorum." (24)
Enes bin Mâlik'den gelen rivayette ise Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
"Her bir nebî Allah'dan bir dilekte bulundu. Yahud, her bir
peygamberin Allah'a edeceği bir duâsı vardı. Her biri
duâsını yaptı ve kabul olundu. Ben ise duâmı kıyâmet
gününde ümmetim için şefâat kıldım."
buyurmuşlardır.
Enbiyây-ı izâmın her duâsının müstecâb
olması kuvvetle umulur ise de, kat'î olmayıp yalnız bir
duâlarının kesin olarak kabûl edileceği kendilerine
bil-dirilmişdir. O duâ, her bir nebîye Allah tarafından
husûsî olarak verilen duâdır.
Ezcümle Hazret-i Âdem -aleyhisselâm bu
müstecâb duâsını tevbesinin kabûl olması
için; Hazret-i Nuh aleyhisselâm- kavmininin helâki
ve berâberindeki mü'minlerin kurtulması için,
Hazret-i İbrahim-aleyhisselâm- -i Mükerreme ve Beytullah
için, Hazret-i Mûsâ -aleyhisselâm- Fir'avn'ın
helâki için, Hazret-i îsâ -aleyhisselâm-
gökten bir mâide, sofra indirilmesi için etmişler ve
müstecâb olmuşdur.
Hazret-i Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz
ise, bu kesinlikle kabul olunacağı Allah tarafından te'min olunan
duâsını, ümmetine şefâat için âhirete
bırakmıştır. Ne mutlu O'nun sünnetine sımsıkı sarılan
mü'minlere.
(1) Ebû Dâvud, Vitr, 25; Tirmizî Kıyâme, 8; İbn Hanbel, Müsned, I/336.
(2) Kenzû'l-irfân 57 (Camiu's-sağîr'den)
(3) a.e. göst. yer.
(4) Keşfü'l-hafâ, 1/495 (Deylemî'den)
(5) Tirmizî, Birr, 5.
(6) Tirmizî, Salat, 44, Deavât, 128; Ebû Dâvud, Salât, 35.
(7) Tirmizî Deavât, 101; İbn Hanbel, Müsned, 5/224.
(8) Kenzü'l-irfan, 59 (Camiu's-sağîr'den) Dârimî, Fezailü'l-Kur'ân. 33.
(9) a.e. göst. yer. Keşfü'l-hafâ, 1/404 (Dârekutnî'den)
(10) Buhârî, Cihâd, 180; Müslim, îman, 39;
Ebû Dâvud, Zekât, 5; Tirmizî, Zekât, 6;
İbn Mâce, Zekât, 6;Dârimî, Zekât 1;
Muvatta, Da'vetü'l-mazlûm, 1; İbn Hanbel, Müsned, 1/333.
(11) Keşfü'lhafâ, 1/405 İbn Hanbel, Müsned'den
(12) İbn Mâce, Duâ, 1; İbn Hanbel, 3/477
(13) Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58;
Ebû Dâvud, Edeb, 28; Tirmizî, Birr; 19; İbn Mace,
Mukaddime, 17; İbn Hanbel, Müsned, 3/91, 252.
(14) Keşfü'l-hafâ, 1/89.
(15) İbn Hanbel, Müsned, 1/307; Tirmizî, Deavât, 9.
(16) Buhârî, Mevâkîtü-salât, 5;
Müslim, İmân, 137; Ebû Dâvud, Edeb, 130;
Tirmizî, Salât, 13; Neseî, Mevâkît, 51;
İbn Mâce, Edeb, l.
(17) Keşfü'l-hafâ, 2/272 (Ahmed b. Hanbel, Müsned'den)
(18) İbn Hanbel, Müsned, 3/487.
(19) Müslim, Müsakat, 32; İbn Hanbel, Müsned, 3/32.
(20) Keşfü'l-hafâ, 2/185 (Taberânî'den)
(21) Kenzü'l-irfan.
(22) Keşfü'l-hafâ, 1/363 (İbn Adiyy'den)
(23) İbn Mâce, Mukaddime, 7.
(24) Müslîm, îman, 334, 335 vd. Buhârî,
Deavat, I; Tirmizî, Deavât, 130; İbn Mâce, Zühd,
37; Dârimî, Rikak, 85; Muvatta", Kur'ân, 26.
"Büyük zorluklara dûçar
olduğunuz zaman "Allah bize yeter. O ne güzel vekildir" zikr-i
ce-mîlîne devam ediniz." (1)
"Cenâb-ı Hak, duada fazla ısrar edenleri sever." (2)
"Eğer bir kul, Cenâb-ı Hakk'a bir hususda
duâ eder de icâbet olunmazsa onun yerine bir hasene, yani
bir sevâb yazılır." (3)
"Bir babanın oğlu için duâsı, bir peygamberin ümmeti hakkındaki duâsı gibi makbuldür." (4)
"İyilik görenlerin iyilik gördükleri kimseler hakkında ettikleri hayır duâları reddolunmaz." (5)
"Ezân ile ikâmet arasında yapılan duâ müs-tecâbdır. Bu arada hemen duâ ediniz."(6)
"Kaderden sakınmak kaderi def etmez. Lâkin
sâlihlerin duâsı, nüzûl etmiş ve edecek olan
elem ve musîbeti def etmeğe ve kaldırmağa medâr olur. İş
böyle olunca ey Allah'ın kulları, duâ ediniz." (7)
"Kur'ân-ı Azîmü'ş-şan her ne vakit hatmolu-nursa akabinde yapılan bir duâ müstecâbdır." (8)
"Bir kimsenin sevdiği bir kimse aleyhinde olan
duâsının kabul olunmamasını Cenâb-ı Hakk'tan istirhâm
eyledim." (9)
"Bir farz namazını huşû' ile edâ eden
kimsenin o namazın akabinde vakı' olacak bir duâsı
müstecâb olur." (10)
"Mazlumun bedduâsından sakınınız. Zîra bir kıvılcım sür'atiyle semâya icabete yükselir."
Fâcir de olsa mazlûmun duâsı makbûldür." (11)
"Cenâb-ı Allah buyurmuşdur ki: "Kim bana duâ etmezse ona gadab ederim." (12) Zîrâ bu hal ya gafletten, yahut kibirden ileri gelir
"Müslüman kardeşinin ayıp ve çıplak
yerlerini setrederek onu dünyâda rüsvay etmeyen
kimsenin ayıplarını Cenâb-ı Hakk kıyâmet gününde
setreder." (13)
"Bir yerde yangın vuku' bulduğunu
gördüğünüz zaman ''Allahü Ekber' diyerek
tekrar tekrar tekbîr alınız. Zîra tekbir yangını
söndürür." (14)
"Dünyânın geniş vakitlerinde, yani sıhhat ve
servet ve asâyiş ve emniyet gibi esbâb-ı istirahat
mükemmel olduğu bir zamanda Cenâb-ı Hakk'a ibâdet ve
tâat ile kendini takdîm et ki muzâyakalı sıkıntılı
bir zamanda seni lutf ile yâd edip gözetsin."(15)
"Ana ve babaya iyilik ömrü artırır. Yalan söylemek rızkı noksanlaştırır, duâ kazaya siper olur." (16)
"Kendisine iltica ile bir ricada bulunan kimsenin ricasını kesip atanın duâ ve ricasını da Allah kesip atar." (17)
"Bir mü'mine yapılan zillet ve hakareti görüp de men'ine muktedir olduğu halde muâvenette bulunmayanları Cenab-ı Hak mahşerde zelîl eder." (18)
"Her kim duâlarının kabûlünü, gam
ve üzüntülerinin def olup kaldırılmasını arzu ederse
sıkıntıda bulunanların imdâdına yetişsin." (19)
"İşlerde istihâre edenler, yani Allah'dan hayır
dileyerek rızâsına muvafık hareket edenler zarar etmezler.
İstişâre edenler de işin sonunda pişman olmazlar. İdâr-i
maîşetinde isrâf etmeyip i'tidâl yolunu iltizâm
edenler de fakr u zarurete düşmezler." (20)
"Bir işe başlamak istediğin zaman
âkıbetini iyice tefekkür edip hayr u sevâbı
mûcib ise devam et, şerr ü ıkâbı mûcib ise
ictinâb et!" (21)
"Hikmet on parçadır. Dokuzu uzlette, diğer biri
de sükûttadır. Yâni mâlâyâniden,
kendisini ilgilendirmeyen ve lüzumsuz bulunan şeylerden
hıfzeylemektedir." (22)
"Akâid-i fâside ve bid'at
sâhiplerinin amellerini, ibâdetlerini Cenâb-ı Allah
kabul etmek istemez." (23) Eğer tevbe edip ehl-i sünnet ve'l-cemâat i'tikadına rûcû' ederlerse kabûl eder.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh der ki: Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlardır:
"Her bir peygambere etmesi için bir duâ verilmiştir. Ben
ise ümmetime şefâat olmak üzere duâmı
âhirete bırakmak istiyorum." (24)
Enes bin Mâlik'den gelen rivayette ise Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
"Her bir nebî Allah'dan bir dilekte bulundu. Yahud, her bir
peygamberin Allah'a edeceği bir duâsı vardı. Her biri
duâsını yaptı ve kabul olundu. Ben ise duâmı kıyâmet
gününde ümmetim için şefâat kıldım."
buyurmuşlardır.
Enbiyây-ı izâmın her duâsının müstecâb
olması kuvvetle umulur ise de, kat'î olmayıp yalnız bir
duâlarının kesin olarak kabûl edileceği kendilerine
bil-dirilmişdir. O duâ, her bir nebîye Allah tarafından
husûsî olarak verilen duâdır.
Ezcümle Hazret-i Âdem -aleyhisselâm bu
müstecâb duâsını tevbesinin kabûl olması
için; Hazret-i Nuh aleyhisselâm- kavmininin helâki
ve berâberindeki mü'minlerin kurtulması için,
Hazret-i İbrahim-aleyhisselâm- -i Mükerreme ve Beytullah
için, Hazret-i Mûsâ -aleyhisselâm- Fir'avn'ın
helâki için, Hazret-i îsâ -aleyhisselâm-
gökten bir mâide, sofra indirilmesi için etmişler ve
müstecâb olmuşdur.
Hazret-i Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz
ise, bu kesinlikle kabul olunacağı Allah tarafından te'min olunan
duâsını, ümmetine şefâat için âhirete
bırakmıştır. Ne mutlu O'nun sünnetine sımsıkı sarılan
mü'minlere.
(1) Ebû Dâvud, Vitr, 25; Tirmizî Kıyâme, 8; İbn Hanbel, Müsned, I/336.
(2) Kenzû'l-irfân 57 (Camiu's-sağîr'den)
(3) a.e. göst. yer.
(4) Keşfü'l-hafâ, 1/495 (Deylemî'den)
(5) Tirmizî, Birr, 5.
(6) Tirmizî, Salat, 44, Deavât, 128; Ebû Dâvud, Salât, 35.
(7) Tirmizî Deavât, 101; İbn Hanbel, Müsned, 5/224.
(8) Kenzü'l-irfan, 59 (Camiu's-sağîr'den) Dârimî, Fezailü'l-Kur'ân. 33.
(9) a.e. göst. yer. Keşfü'l-hafâ, 1/404 (Dârekutnî'den)
(10) Buhârî, Cihâd, 180; Müslim, îman, 39;
Ebû Dâvud, Zekât, 5; Tirmizî, Zekât, 6;
İbn Mâce, Zekât, 6;Dârimî, Zekât 1;
Muvatta, Da'vetü'l-mazlûm, 1; İbn Hanbel, Müsned, 1/333.
(11) Keşfü'lhafâ, 1/405 İbn Hanbel, Müsned'den
(12) İbn Mâce, Duâ, 1; İbn Hanbel, 3/477
(13) Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58;
Ebû Dâvud, Edeb, 28; Tirmizî, Birr; 19; İbn Mace,
Mukaddime, 17; İbn Hanbel, Müsned, 3/91, 252.
(14) Keşfü'l-hafâ, 1/89.
(15) İbn Hanbel, Müsned, 1/307; Tirmizî, Deavât, 9.
(16) Buhârî, Mevâkîtü-salât, 5;
Müslim, İmân, 137; Ebû Dâvud, Edeb, 130;
Tirmizî, Salât, 13; Neseî, Mevâkît, 51;
İbn Mâce, Edeb, l.
(17) Keşfü'l-hafâ, 2/272 (Ahmed b. Hanbel, Müsned'den)
(18) İbn Hanbel, Müsned, 3/487.
(19) Müslim, Müsakat, 32; İbn Hanbel, Müsned, 3/32.
(20) Keşfü'l-hafâ, 2/185 (Taberânî'den)
(21) Kenzü'l-irfan.
(22) Keşfü'l-hafâ, 1/363 (İbn Adiyy'den)
(23) İbn Mâce, Mukaddime, 7.
(24) Müslîm, îman, 334, 335 vd. Buhârî,
Deavat, I; Tirmizî, Deavât, 130; İbn Mâce, Zühd,
37; Dârimî, Rikak, 85; Muvatta", Kur'ân, 26.