Peygamber efendimiz Hz. Muhammed aleyhisselam, miladi 571’de
20 Nisana rastlayan, Rebiul-evvel ayının on ikinci Pazartesi sabahı,
Mekke’de doğdu. 622’de Mekke’den Medine’ye
hicret etti. 20 Eylül Pazartesi günü, Medine’nin
Kuba köyüne geldi. Bu tarih Müslümanların Şemsi
yılbaşı oldu. O yılın Muharrem ayının birinci günü de, Kameri
yıl başı oldu. Muharrem ayının birinci gecesi Müslümanların
kameri yılbaşı gecesidir.
Bu geceyi ihya etmeli ve saygı göstermeli. Saygı göstermek,
günah işlememekle olur. Zilhiccenin son günü ve
Muharremin birinci günü oruç tutan, o yılın tamamını
oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur. Bir hadis-i şerifte,
(Ramazandan sonra en faziletli oruç, Muharrem ayında tutulan
oruçtur) buyuruldu.
İslamiyet’ten önce Araplar, Muharremde harp etmek
isteyince, o yıl Muharrem ayının ismini, sonraki aya korlar, sonraki
ayın ismini, Muharrem ayına takarlardı. Böylece, haram ay,
Muharremden bir sonraki ay olurdu.
(Bir ayın haramlığını başka aya geciktirmek, ancak kâfirliği
arttırır. Kâfirler, böylece sapıtıyorlar. Onlar,
Allah’ın haram kıldığı ayların sayılarını denk getirmek
için, haram ayı bir yıl helal edip, başka yıl onu yine haram
ederler. Böylece, Allah’ın haram kıldığını helal kılmaya
çalışırlar) mealindeki Tevbe suresinin 37. âyet-i
kerimesi, ayların yerlerini değiştirmeyi yasak etti.
Kıymet verilen dört aydan biri
Muharrem ayı, Zilkade, Zilhicce ve Receb ile beraber Kur'an-ı kerimde kıymet verilen dört aydan biridir. (Tevbe 36)
Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Ayların efendisi Muharrem, günlerin efendisi Cuma’dır.) [Deylemi]
(Ramazandan sonra en faziletli oruç, Allahü
teâlânın ayı Muharrem ayında tutulan oruçtur.
Farzlardan sonra en faziletli namaz, gece namazıdır.) [Müslim,
İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai]
(Nafile oruç tutacaksan Muharrem ayında tut.
Çünkü o, Allahü teâlânın ayıdır. O
ayda bir gün vardır ki, O günde Allahü teâlâ
geçmiş kavimlerden birinin tevbesini kabul etti. Yine o gün
tevbe edenlerin günahlarını da affeder.) [Tirmizi]
Nafile ibadetlerin sevabına kavuşabilmek için, ehl-i sünnet
itikadında olmak, haramlardan kaçıp günahlara tevbe etmek,
farzları kusursuz yapmaya çalışmak, o ameli ibadet olarak
yapmaya niyet etmek şarttır.
20 Nisana rastlayan, Rebiul-evvel ayının on ikinci Pazartesi sabahı,
Mekke’de doğdu. 622’de Mekke’den Medine’ye
hicret etti. 20 Eylül Pazartesi günü, Medine’nin
Kuba köyüne geldi. Bu tarih Müslümanların Şemsi
yılbaşı oldu. O yılın Muharrem ayının birinci günü de, Kameri
yıl başı oldu. Muharrem ayının birinci gecesi Müslümanların
kameri yılbaşı gecesidir.
Bu geceyi ihya etmeli ve saygı göstermeli. Saygı göstermek,
günah işlememekle olur. Zilhiccenin son günü ve
Muharremin birinci günü oruç tutan, o yılın tamamını
oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur. Bir hadis-i şerifte,
(Ramazandan sonra en faziletli oruç, Muharrem ayında tutulan
oruçtur) buyuruldu.
İslamiyet’ten önce Araplar, Muharremde harp etmek
isteyince, o yıl Muharrem ayının ismini, sonraki aya korlar, sonraki
ayın ismini, Muharrem ayına takarlardı. Böylece, haram ay,
Muharremden bir sonraki ay olurdu.
(Bir ayın haramlığını başka aya geciktirmek, ancak kâfirliği
arttırır. Kâfirler, böylece sapıtıyorlar. Onlar,
Allah’ın haram kıldığı ayların sayılarını denk getirmek
için, haram ayı bir yıl helal edip, başka yıl onu yine haram
ederler. Böylece, Allah’ın haram kıldığını helal kılmaya
çalışırlar) mealindeki Tevbe suresinin 37. âyet-i
kerimesi, ayların yerlerini değiştirmeyi yasak etti.
Kıymet verilen dört aydan biri
Muharrem ayı, Zilkade, Zilhicce ve Receb ile beraber Kur'an-ı kerimde kıymet verilen dört aydan biridir. (Tevbe 36)
Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Ayların efendisi Muharrem, günlerin efendisi Cuma’dır.) [Deylemi]
(Ramazandan sonra en faziletli oruç, Allahü
teâlânın ayı Muharrem ayında tutulan oruçtur.
Farzlardan sonra en faziletli namaz, gece namazıdır.) [Müslim,
İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai]
(Nafile oruç tutacaksan Muharrem ayında tut.
Çünkü o, Allahü teâlânın ayıdır. O
ayda bir gün vardır ki, O günde Allahü teâlâ
geçmiş kavimlerden birinin tevbesini kabul etti. Yine o gün
tevbe edenlerin günahlarını da affeder.) [Tirmizi]
Nafile ibadetlerin sevabına kavuşabilmek için, ehl-i sünnet
itikadında olmak, haramlardan kaçıp günahlara tevbe etmek,
farzları kusursuz yapmaya çalışmak, o ameli ibadet olarak
yapmaya niyet etmek şarttır.