Harun Reşid bir Ramazan günü Behlül'e tembih etti:
- Akşam namazında camiye git, namaza gelen herkesi iftara davet et.
Akşam oldu, namaz kılındı, namazdan sonra Behlül 5-10 kişilik bir grupla çıka geldi. Harun Reşid şaşırdı:
- Behlül bunlar kim? Ben sana namaza gelen herkesi saraya iftara
çağır diye tembih etmedim mi? Sen o kadar cemaatin arasından bir
sofralık bile adam getirmemişsin..
- Efendimiz, siz bana camiye gelenleri değil, namaza gelenleri iftara
çağır dediniz. Namazdan sonra bendeniz cami kapısında durdum,
çıkan herkese hocanın namaz kıldırırken hangi sureyi okuduğunu
sordum. Onu da yalnız bu getirdiğim kişiler bildi. Camiye gelen
çoktu ama namaza gelen demek ki yalnız bunlarmış.
- Akşam namazında camiye git, namaza gelen herkesi iftara davet et.
Akşam oldu, namaz kılındı, namazdan sonra Behlül 5-10 kişilik bir grupla çıka geldi. Harun Reşid şaşırdı:
- Behlül bunlar kim? Ben sana namaza gelen herkesi saraya iftara
çağır diye tembih etmedim mi? Sen o kadar cemaatin arasından bir
sofralık bile adam getirmemişsin..
- Efendimiz, siz bana camiye gelenleri değil, namaza gelenleri iftara
çağır dediniz. Namazdan sonra bendeniz cami kapısında durdum,
çıkan herkese hocanın namaz kıldırırken hangi sureyi okuduğunu
sordum. Onu da yalnız bu getirdiğim kişiler bildi. Camiye gelen
çoktu ama namaza gelen demek ki yalnız bunlarmış.