.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    İşte Erdoğan'ın açıkladığı adaylar-11.Ocak.2009 13:34:51-

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    İşte Erdoğan'ın açıkladığı adaylar-11.Ocak.2009 13:34:51- Empty İşte Erdoğan'ın açıkladığı adaylar-11.Ocak.2009 13:34:51-

    Mesaj  AsiRuH Paz Ocak 11, 2009 3:55 pm

    İşte Erdoğan'ın açıkladığı adaylar
    AK
    Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin 5
    büyükşehir belediye başkan adayını açıkladı. İşte
    adaylar...


    Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Yusuf Ziya Yılmaz

    Sakarya Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Zeki Toçoğlu

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Recep Altepe

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Taha Aksoy

    Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Prof. Dr. Hasan Gönen

    Kırklareli Belediye Başkan Adayı Cengiz Bağdan

    Edirne Belediye Başkan Adayı Mustafa Hatipler

    BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN KONUŞMASINDAN BAŞLIKLAR

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, siyasetini o dönemin eski
    parametrelerine göre kuranların şu anda telaş içinde
    olduklarını, karanlık dehlizlerde yol almaya alışanların,
    gölgelerin gücüyle ayakta kalmaya çalışanların
    büyük bir tedirginlik yaşadığını belirterek, ''Milli iradenin
    aydınlığından, hukuk devletinin ışıltısından karanlık hesapları
    bozulanlar kaygı duyuyorlar'' dedi.

    Başbakan Erdoğan, Altındağ Belediyesi Karapürçek Spor
    Salonu Tesisleri'nde partisinin belediye başkan adayları tanıtım
    toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin emniyet içinde
    hukuka, insan haklarıyla, temel hak ve özgürlüklerle
    büyüyüp gelişmesini sağladıklarını söyledi.

    ''Çetelere, mafyaya, hukuk dışı örgütlere asla
    taviz vermediklerini, asla göz yummadıklarını'' belirten Erdoğan,
    şunları kaydetti:

    ''Ülkemizi, şehirlerimizi, milletimizi çetelerin ve
    mafyaların tasallutundan kurtarmak kurtarmak için kararlı ve
    cesur duruş ortaya koyduk, önemli mesafeler aldık. Aksi takdirde
    Türkiye'de kararı çeteler, mafyalar veriyordu. Böyle
    bir ülkeyi temsil almıştık.

    Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyetimizin
    bu dört temel ilke üzerinde büyüyüp
    gelişeceğini, her vesilesiyle vurguladık, dile getirdik. Bunlardan
    yalnızca birini ön plana çıkarıp, diğerlerini
    görmezden gelirseniz Türkiye'yi bir ufuk çizemezsiniz,
    Türkiye'yi bir adım dahi ileri taşıyamazsınız dedik. Nitekim
    önceki dönemlerde bunu tecrübe ettik. Demokrasinin
    ötelendiği, sosyal develetin hatırlanmadığı, hukukun işlenmediği
    dönemlerde bu millet çok ağır faturalar ödedi.

    Şimdi lütfen dikkat ediniz. Siyasetini o dönemin eski
    parametrelerine göre kuranlar, şu anda telaş içindeler.
    Karanlık dehlizlerde yol almaya alışanlar, gölgelerin
    gücüyle ayakta kalmaya çalışanlar, büyük bir
    tedirginlik yaşıyorlar. Milli iradenin aydınlığından, hukuk devletinin
    ışıltısından, karanlık hesapları bozulanlar kaygı duyuyorlar. Sosyal
    devlet ilkesi hayata geçtik geçtikçe kaygı
    duyuyorlar.

    Demokrasi güçlendikçe, geliştikçe,
    istismar zeminlerini kaybediyorlar. Hukuk işledikçe,
    ülkenin savcısı, hakimi her türlü baskıdan,
    yönlendirmen, tehditten uzak bir şekilde özgür, bağımsız
    hür vicdanıyla hareket ettikçe, yasaları uyguladıkça
    bazıları rahatsız oluyorlar.

    Buradan bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Türkiye'de hukuk
    var, demokrasi var, yerleşmiş bir sistem, oturmuş kurumlar var,
    kurallar var. Bu ülkede fikri hür, vicdanı hür savcılar
    var, hakimler var. Hiç kimse kendisini yasaların, hukukun,
    adaletin üzerinde görmemeli. Hiç kimse kendisini
    ayrıcalıklı, seçkin, imtiyazlı, hukuk alanı dışında bir
    pozisyonda görmemeli.

    HİÇ BU KADAR SİNİRLENMEMİŞTİ

    Türkiye değişiyor ve değişecek. Türkiye, ilerlemesine,
    kalkınmasına, gelişmesine, huzuruna ve güvenliğine takılmış
    prangalardan kurtuldu, kurtuluyor. Ama bir de bakıyorsunuz ki birileri
    de çıkıyor, 'Korku imparatorluğu'ndan bahsediyor. Evet, kimlerin
    bu ülkede korku imparatorluğu kurmaya çalıştığını, gayret
    ettiğini bize şu son aylar gayet iyi gösterdi. Çukurlardan
    nasıl el bombalarının çıktığını, nasıl tüfeklerinin, af
    edersiniz bir yerleri yok etmenin gayreti içerisinde planlarının
    çıktığını çok iyi görüyoruz. Ve bütün
    bunlarla beraber, bu ülkede hepsinin ötesinde, binlence on
    binlerce mermilerin acaba birilerinin evlerinde çıkmasının acaba
    bir anlamı yok mu, bunun üzerinde durulmayacak mı, bunlara seyirci
    mi kalacağız? Bunları yapanlar, bunları takip edenler, korku
    imparatorluğunu temsil edecek, bunların avukatlığına soyunanlar ise
    korku imparatorluğunu değil, bu ülkede barışı konuşacak.''

    Türkiye'nin muasır medeniyetler seviyesinin üzerine
    çıkma hedefi doğrultusunda, değişip, geliştiğini belirten
    Erdoğan, şöyle devam etti:

    ''Biz ülkemizi tertemiz görmek istiyoruz. Bu ülkede
    sevginin, saygının egemen olmasını istiyoruz. Bu ülkede gece
    rahat, gündüz rahat olan milletimizin yaşam tablosunu
    hatırlamanın gayreti içerisinde koşturuyoruz ve bu süreci
    hukuka olan güveni sarsarak, hukukun bağımsızlığına ve
    tarafsızlığına gölge düşünerek, işleyen demokrasiyi
    hafife alarak kıyasıya eleştirmeye kalkanlar, önce kendilerini
    gözden geçirmelidirler.

    Yargıya müdahale anlamına gelen söylemlerden herkesin
    ama öncelikle siyasetçilerin şiddetle kaçınması
    gerekir. Bunun yanında yasama organının içerisinde
    siyasetçiler tabii ki kaçınması gereklidir derken,
    yürütme içerisinde varsa onların da kaçınması
    gerekir, yargıda varsa onların da kaçınması gerekir. Bu
    yasaları, Anayasayı çiğnemektir ve aleni suçtur.
    Demokrasiye, hukuka, adalete, yasalara ve Anayasaya asgari düzeyde
    dahi saygısı olan herkes, hele hele de mesuliyet mevkinde olanlar
    söylediği sözün ne anlama geldiğini ölçer,
    biçer, tartar öyle söyler. Yargının siyasallaşmasından
    dem vurup, yargıyı siyasetin kıyasıya eleştirenler öncelikle
    hukuka saygı duymalı, hukuk sistemimize inanmalı güvenmelidir.

    Doğrusu ana muhalefet partisinin telaşını anlamaktan
    güçlük çekiyorum. Bazı medya kuruluşlarının
    panik hallerini anlamakta, gerçekten güçlük
    çekiyorum. Türkiye'nin şeffaflaşmasından mı korkuyorsunuz?
    Kirli ilişkilerin açığa çıkarılması çabasından mı
    korkuyorsunuz, karanlık olayların aydınlatılması girişimlerinden mi
    korkuyorsunuz? Türkiye'ye demokrasinin, hukukun, Türkiye'ye
    millet iradesinin egemen olmasından mı korkuyorsunuz? Neden
    korkuyorsunuz, nedir bu telaşınız, bu öfkeniz, bu
    saldırganlığınız, bu pervasızlığınız neden? ''

    Kurum ve kuralların işlediğini, çalıştığını, bu
    sürecin hukuka, demokrasiye, ülkenin ve milletin
    menfaatlerine hizmet edecek bir titizlikle devam etmesinin önemini
    vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

    ''Şu hususu da iyi bilmemiz lazımdır. Kişilerin hataları kurumları
    bağlamaz. Yanlış yapan kişi yaptığı yanlışın hukuki sorumluluğu şahsi
    olarak yüklenir. Kimse kurumlarımızı yıpratma, tartışmaya
    açma noktasında, rencide etme lüksüne sahip değildir,
    olamaz. Önemli olan sabırla, hassasiyetle hukukun adil bir şekilde
    tecelli etmesini beklemektir.

    Bu süreci olumsuz etkileyecek tavır ve davranışlardan,
    söylemlerden kaçınmak her vatandaşımızın
    yükümlülüğüdür. Şu çok bilinen
    ilkeyi bir kez daha hatırlatmak istiyorum: 'Aksi ispat edilene kadar
    herkes masumdur'. Biz hükümet olarak da siyaset kurumu olarak
    da tüm gelişmelere bu gözle, bu anlayışla, bu yaklaşımla
    bakıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası madde 138. 'Hakimler
    görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun
    olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler.
    Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin
    kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez,
    genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz.
    Görülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargı
    yetkisinin kullanılmasıyla ilgili soru sorulamaz, görüşme
    yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.' Bırakın hukuk
    işlesin, bırakın savcılar, hakimler rahat bir şekilde görevlerini
    yapsınlar.''

    İSRAİL'İN GAZZE SALDIRISI

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''BM Güvenlik Konseyi kararlarının
    bağlayıcılığının olmasına rağmen takınılan bu tavır karşısında, buradan
    tüm ülkelere sesleniyorum: Acaba bu takınılan tavır
    böyle mi kalmalı? Ne borcunuz veya ne borcumuz var? Bunlar
    karşısında nasıl böyle sessiz durulabilir? BM Güvenlik
    Konseyi'nin ve BM teşkilatının bu noktadaki yaptırımı neyse, bu
    yaptırımı BM teşkilatının ve Güvenlik Konseyi'nin
    gerçekleştirmesi lazım'' dedi.

    Erdoğan, Altındağ Belediyesi Karapürçek Spor Salonu
    Tesisleri'nde partisinin belediye başkan adayları tanıtım toplantısında
    yaptığı konuşmada, İsrail'in Gazze'de başlattığı operasyonun dün
    ikinci haftasını doldurduğunu anımsattı.

    Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

    ''İki hafta içinde dün itibariyle aldığım rakam 835
    civarında Gazzeli ne yazık ki hayatını kaybetti, 3 bin 300 civarında
    yaralı var. Hayatını kaybedenlerin içerisinde o masum
    çocukların, annelerin, yaşlıların özellikle bulunması
    gerçekten bizleri yürekten yaralıyor. Ne yazık ki iki
    haftadır canlı yayınlarla tüm dünyadaki televizyonlara
    yansıyan, dünyada hemen her haneye ulaşan vahşet
    görüntüleri, uluslararası toplumun ortak bir tavır
    almasına yetmiyor. Okulların, hastanelerin, camilerin, ambulansların,
    altyapının hedef alınması, Birleşmiş Milletler'e ait tesislerin, yardım
    konvoylarının vurulması dahil vicdanların harekete geçmesine
    yetmiyor. Bütün insanlık, film seyreder gibi bu acımasız
    katliamı seyrediyor. Akan kanı durdurmak için ciddi bir
    girişimde bulunmuyor.

    Türkiye olarak, Filistin'in geçmişinden bugüne
    tarihini çok iyi bilen ve bu tarihi paylaşan bir ülke
    olarak, bölgesel barışa uzan yıllardır katkı sağlayan bir
    ülke olarak, bu dramın son bulması için ilk andan itibaren
    büyük bir gayret gösterdik, hala da gösteriyoruz.
    Gazze'de savaşın durması, kan ve gözyaşının dinmesi için
    ilk günden itibaren samimi bir çaba içindeyiz.''

    Erdoğan, ateşkesin sağlanması ve insani yardımların bölgeye
    ulaşabilmesi için öncelikle Suriye, Ürdün, Mısır
    ve Suudi Arabistan'da temaslarının olduğunu, ardından birçok
    Batılı ve Ortadoğu ülkeleri olmak üzere tüm
    ülkeleri telefonla aramak suretiyle bu konuları müzakere
    ettiğini söyledi.

    Dışişleri Bakanı Ali Babacan ve özel temsilcisinin mekik
    diplomasisiyle önemli temaslar gerçekleştirdiğini,
    Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün farklı ülkelerin
    cumhurbaşkanları ile görüştüğünü anlatan
    Erdoğan, BM Güvenlik Konseyi'nin Gazze'de kalıcı ve acil bir
    ateşkesin sağlanması için çağrıda bulunduğunu anımsattı.
    Erdoğan, şöyle devam etti:

    ''Amerika'nın çekimser oy kullandığı 15 üyesi olan,
    5'i daimi 10'u geçici üye, 14'ünün az önce
    ifade ettiğim kararı almış olduğu toplantıdan sonra, İsrail, bu kararı
    tanımayacağını söyledi. BM Güvenlik Konseyi kararlarının
    bağlayıcılığının olmasına rağmen takınılan bu tavır karşısında, buradan
    tüm ülkelere sesleniyorum: Acaba bu takınılan tavır
    böyle mi kalmalı? Ne borcunuz veya ne borcumuz var? Bunlar
    karşısında nasıl böyle sessiz durulabilir? BM Güvenlik
    Konseyi'nin ve BM teşkilatının bu noktadaki yaptırımı neyse, bu
    yaptırımı BM teşkilatının ve Güvenlik Konseyi'nin
    gerçekleştirmesi lazım. Bugüne kadar onlarca kez İsrail
    bunu yaptığı için bu bir alışkanlık haline gelmiştir. Kusura
    bakmasınlar, acaba BM yarın Türkiye ile ilgili aldığı bir kararda
    biz de bunun aksini ifade eder de böyle bir yaptırıma gidersek,
    bunun örneği olarak İsrail ortada kalacaktır. Bunu böyle
    bilin.

    Türkiye olarak, barış ve ateşkesin sağlanması girişimlerimizi
    sürdürüyoruz. Ambargonun sona erdirilmesi, Gazze'ye
    temel insani ihtiyaçların ulaştırılması için de
    girişimlerimiz sürüyor. Başta Türk Kızılayı olmak
    üzere yardım örgütlerinin örnek bir gayret
    içinde bölge için seferber olduklarını
    görüyoruz. Birçok yardım kampanyası düzenlendi.
    Halkımızın da bu yöndeki gayreti tüm dünyaya örnek
    olacak niteliktedir. Bölgedeki bazı siyasi liderlerin,
    kraliçe, bunun yanında cumhurbaşkanı eşleri, başbakan eşleri
    olmak üzere dün İstanbulumuzda yapılan toplantıyla da gerek
    ülkemizdeki sivil toplum örgütleri, iş kadınları,
    medyasıyla, dünya medyasını tekrar ayağa kaldırmak ve dünyaya
    bir çocuk anne ilişkisini ve annenin hıçkırıklarını
    duyurma görevini gayet anlamlı bir şekilde
    gerçekleştirdiler.

    Bu vesileyle bir kez daha acilen saldırıların durması, ateşkesin
    sağlanması, ambargonun kalkması yönündeki çağrımı dile
    getiriyorum. Şu anda özel temsilcim, ekibiyle beraber Mısır'daki
    toplantıya katıldılar. Şu anda orada toplantı devam ediyor. Bakalım ne
    gibi bir karar çıkacak ve bu karara göre adımlarımızı
    atacağız.''
    11.Ocak.2009 13:34:51

      Forum Saati C.tesi Kas. 16, 2024 1:26 pm