ONLAR, BOLLUKTA DA, DARLIKTA DA İNFAK EDENLER,
ÖFKELERİNİ YENENLER VE İNSANLAR (DAKİ HAKLARIN)DAN BAĞIŞLAMA İLE (VAZ)
GEÇENLERDİR. ALLAH, İYİLİK YAPANLARI SEVER.
(AL-İ İMRAN SURESİ / 134)
KÖTÜLÜĞÜN KARŞILIĞI, ONUN MİSLİ (BENZERİ) OLAN KÖTÜLÜKTÜR. AMA KİM
AFFEDER VE ISLAH EDERSE (DİRLİĞİ KURUP-SAĞLARSA) ARTIK ONUN ECRİ
ALLAH'A AİTTİR. GERÇEKTEN O, ZALİMLERİ SEVMEZ.
(ŞURA SURESİ / 40)
EY İMAN EDENLER, ZANDAN ÇOK KAÇININ; ÇÜNKÜ ZANNIN BİR KISMI GÜNAHTIR.
TECESSÜS ETMEYİN (BİRBİRİNİZİN GİZLİ YÖNLERİNİ ARAŞTIRMAYIN). KİMİNİZ
KİMİNİZİN GIYBETİNİ YAPMASIN (ARKASINDAN ÇEKİŞTİRMESİN.) SİZDEN
BİRİNİZ, ÖLÜ KARDEŞİNİN ETİNİ YEMEYİ SEVER Mİ? İŞTE, BUNDAN
TİKSİNDİNİZ. ALLAH'TAN KORKUP-SAKININ. ŞÜPHESİZ ALLAH, TEVBELERİ KABUL
EDENDİR, ÇOK ESİRGEYENDİR.
(HUCURAT SURESİ / 12)
Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan
emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu
Allah'a ve elçisine döndürün. Şayet Allah'a ve ahiret gününe iman
ediyorsanız. Bu,hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir.
(NİSA SURESİ / 59)
Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve
insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz) geçenlerdir. Allah, iyilik
yapanları sever.
(AL-İ İMRAN SURESİ / 134)
Onların 'gizlice söyleşmelerinin' çoğunda hayır yok. Ancak bir sadaka
vermeyi veya iyilikte bulunmayı ya da insanların arasını düzeltmeyi
emredenlerinki başka. Kim Allah'ın rızasını isteyerek böyle yaparsa, artık
ona büyük bir ecir vereceğiz.
(NİSA SURESİ / 114)
Bunun yanında, kim, vasiyet edenin haksızlığa eğilim göstereceğinden ya da
günaha gireceğinden korkup da ikisinin (tarafların) arasını
bulup-düzeltirse, artık ona günah yoktur. Gerçekten Allah,
bağışlayandır, esirgeyendir.
(BAKARA SURESİ / 182)
Bir hayrı açıklar ya da gizli tutarsanız veya bir kötülüğü bağışlarsanız, şüphesiz Allah, affedicidir, güç yetirendir.
(NİSA SURESİ / 149)
Kim sabreder ve bağışlarsa, şüphesiz bu, azme değer işlerdendir.
(ŞURA SURESİ / 43)
O Rahman (olan Allah)ın kulları, yeryüzü üzerinde alçak gönüllü olarak
yürürler ve cahiller kendileriyle muhatap oldukları zaman "Selam"
derler.
(FURKAN SURESİ / 63)
"İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme) ve böbürlenmiş olarak
yeryüzünde yürüme. Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez."
(LOKMAN SURESİ / 18)
GÜZEL BİR SÖZ VE BAĞIŞLAMA, PEŞİNDEN EZİYET GELEN BİR SADAKADAN DAHA
HAYIRLIDIR. ALLAH HİÇ BİR ŞEYE İHTİYACI OLMAYANDIR, YUMUŞAK
DAVRANANDIR.
(BAKARA SURESİ / 263)
Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler.
İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar,
zekatı verirler ve Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederler. İşte Allah'ın
kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve
güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
(TEVBE SURESİ / 71)
Allah'tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı
yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları
bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere
et. Eğer azmedersen artık Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül
edenleri sever.
(AL-İ İMRAN SURESİ / 159)
Ve onlar-Rablerinin yüzünü (hoşnutluğunu) isteyerek sabrederler, namazı
dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve
açık infak ederler ve kötülüğü iyilikle savarlar. İşte onlar, bu yurdun
(dünyanın güzel) sonucu (ahiret mutluluğu) onlar içindir.
(RA'D SURESİ / 22)
Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce
iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı
bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin."
(HAŞR SURESİ / 10)
Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden)
sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır.
(AL-İ İMRAN SURESİ / 104)
Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, (İslam uğrunda) seyahat
edenler, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredenler, kötülükten
sakındıranlar ve Allah'ın sınırlarını koruyanlar; sen (bütün)
mü'minleri müjdele.
(TEVBE SURESİ / 112)
Yeryüzünde böbürlenerek yürüme; çünkü sen ne yeri yarabilirsin, ne dağlara
boyca ulaşabilirsin.
(İSRA SURESİ / 37)
İşte ahiret yurdu; biz onu, yeryüzünde büyüklenmeyenlere ve bozgunculuk
yapmak istemeyenlere (armağan) kılarız. (Güzel) Sonuç takva sahiplerinindir. (KASAS SURESİ / 83)
Bizim katımızda sizi (bize) yaklaştıracak olan ne mallarınız, ne de
evlatlarınızdır; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka. İşte
onlar; onlar içinyaptıklarına karşılık olmak üzere kat kat mükafaat
vardır ve onlar yüksek köşklerinde güven içindedirler.
(SEBE' SURESİ / 37)
“Şüphesiz müminler birbiri ile kardeştirler; öyle ise dargın olan
kardeşlerinizin arasını düzeltin;Allah’tan sakının ki size acısın.”
(HUCURAT SURESİ / 10)
Buhârî’nin rivâyetine göre Rasûlullah Efendimiz sahâbeden üç konuda
biat almıştır. Birincisi namaz kılmak, ikincisi zekât vermek, üçüncüsü
de müslüman kardeşleri hakkında hayır düşünmek, hayır dilemektir.
Yine İbni Mes’ud efendimizin rivâyet buyurdukları bir hadislerinde Allah’ın Rasûlü:
“Müslümana sövmek fısk, ona karşı savaşmak da küfürdür.” buyurur.
Bir başka hadislerinde:
“Bir müslümanın müslümanlara karşı canı, malı ve ırzı haramdır” buyurur.
Aynı hadisin baş tarafında da Rasûlullah Efendimiz şöyle buyurur:
“Müslüman müslümanın kardeşidir. Müslüman, asla kardeşine zulmetmez, onu
kendi başına terk etmez, onu zelil etmez. Bir müslümanın bir müslüman kardeşini hakir görmesi kadar büyük bir kötülük yoktur.”
Muhakkak ucb, yani bir insanın kendini beğenip başkasını beğenmemesi yetmiş
senelik ibadeti giderir ve mahveder.
(Cami'u's Sağir)
“Birbirinize haset etmeyiniz. Birbirinizin aleyhinde fiyatları
kızıştırarak necş yapmayın (alışverişte birbirinizi aldatmayınız)
Birbirinize buğz etmeyiniz. Birbirinize sırt çevirip dargın durmayınız.
Birbirinizin pazarlığı bitmiş alışverişini bozmayınız. (Birbirinizin
alışverişi üzerine alışveriş yapmayınız)”
(Buharî, K. Edep 7/88; Müslim, K. Birr 4/1986)
“Müslüman bir kimsenin müslüman kardeşine üç günden fazla dargın durarak
birbirleriyle karşılaştıkları vakit bunun yüzünü bu tarafa, ötekinin de
yönünü beri tarafa çevirmesi ve bu dargınlıklarını sürdürmeleri helâl
değildir. Bu ikisinden en hayırlı olanı da selamı önce başlatandır.”
(Buharî 7/90)
Rasûlullah efendimiz şöyle buyuruyor:
"Ey Allah’ın kulları! Kardeş olunuz! Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona
zulmetmez, sıkıntı anında onu kendi haline terk etmez. Ona yalan söyleyip
aldatmaz. Onu küçük görmez. (Üç defa göğsüne vurarak) Takva işte
buradadır.
Bir kimse müslüman kardeşine hor baktı mı işte şerrin bu kadarı ona
yeter artar bile. Müslümanın her şeyi; canı, malı, ırzı müslümana
haramdır.”
İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.
(Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16)
İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de:
“Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözüdür.
(Buhârî, Enbiyâ, 54; EbuDâvûd, Edeb, 6)
Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir.
(Tirmizî, İlm, 14)
Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur.
(İbn Mâce, Ahkâm, 17; Muvatta’, Akdıye, 31)
Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü’min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz.
(Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71)
Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim
etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun
bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu
sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim
bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n
kusurunu) örter.
(Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58)
İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek
anlamda) iman etmiş olamazsınız.
(Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu’l-Kıyâme, 56)
Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka
çevirmeyin; ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden
fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz.
(Buhârî, Edeb, 57, 58)
(Mümin) kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme.
(Tirmizî, Birr, 58)
Her insan hata eder.
Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir.
(Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30)
Söz taşıyanlar (cezalarını çekmeden ya da affedilmedikçe) cennete giremezler.
(Müslim, Îmân, 168; Tirmizî, Birr, 79)
ÖFKELERİNİ YENENLER VE İNSANLAR (DAKİ HAKLARIN)DAN BAĞIŞLAMA İLE (VAZ)
GEÇENLERDİR. ALLAH, İYİLİK YAPANLARI SEVER.
(AL-İ İMRAN SURESİ / 134)
KÖTÜLÜĞÜN KARŞILIĞI, ONUN MİSLİ (BENZERİ) OLAN KÖTÜLÜKTÜR. AMA KİM
AFFEDER VE ISLAH EDERSE (DİRLİĞİ KURUP-SAĞLARSA) ARTIK ONUN ECRİ
ALLAH'A AİTTİR. GERÇEKTEN O, ZALİMLERİ SEVMEZ.
(ŞURA SURESİ / 40)
EY İMAN EDENLER, ZANDAN ÇOK KAÇININ; ÇÜNKÜ ZANNIN BİR KISMI GÜNAHTIR.
TECESSÜS ETMEYİN (BİRBİRİNİZİN GİZLİ YÖNLERİNİ ARAŞTIRMAYIN). KİMİNİZ
KİMİNİZİN GIYBETİNİ YAPMASIN (ARKASINDAN ÇEKİŞTİRMESİN.) SİZDEN
BİRİNİZ, ÖLÜ KARDEŞİNİN ETİNİ YEMEYİ SEVER Mİ? İŞTE, BUNDAN
TİKSİNDİNİZ. ALLAH'TAN KORKUP-SAKININ. ŞÜPHESİZ ALLAH, TEVBELERİ KABUL
EDENDİR, ÇOK ESİRGEYENDİR.
(HUCURAT SURESİ / 12)
Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan
emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu
Allah'a ve elçisine döndürün. Şayet Allah'a ve ahiret gününe iman
ediyorsanız. Bu,hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir.
(NİSA SURESİ / 59)
Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve
insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz) geçenlerdir. Allah, iyilik
yapanları sever.
(AL-İ İMRAN SURESİ / 134)
Onların 'gizlice söyleşmelerinin' çoğunda hayır yok. Ancak bir sadaka
vermeyi veya iyilikte bulunmayı ya da insanların arasını düzeltmeyi
emredenlerinki başka. Kim Allah'ın rızasını isteyerek böyle yaparsa, artık
ona büyük bir ecir vereceğiz.
(NİSA SURESİ / 114)
Bunun yanında, kim, vasiyet edenin haksızlığa eğilim göstereceğinden ya da
günaha gireceğinden korkup da ikisinin (tarafların) arasını
bulup-düzeltirse, artık ona günah yoktur. Gerçekten Allah,
bağışlayandır, esirgeyendir.
(BAKARA SURESİ / 182)
Bir hayrı açıklar ya da gizli tutarsanız veya bir kötülüğü bağışlarsanız, şüphesiz Allah, affedicidir, güç yetirendir.
(NİSA SURESİ / 149)
Kim sabreder ve bağışlarsa, şüphesiz bu, azme değer işlerdendir.
(ŞURA SURESİ / 43)
O Rahman (olan Allah)ın kulları, yeryüzü üzerinde alçak gönüllü olarak
yürürler ve cahiller kendileriyle muhatap oldukları zaman "Selam"
derler.
(FURKAN SURESİ / 63)
"İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme) ve böbürlenmiş olarak
yeryüzünde yürüme. Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez."
(LOKMAN SURESİ / 18)
GÜZEL BİR SÖZ VE BAĞIŞLAMA, PEŞİNDEN EZİYET GELEN BİR SADAKADAN DAHA
HAYIRLIDIR. ALLAH HİÇ BİR ŞEYE İHTİYACI OLMAYANDIR, YUMUŞAK
DAVRANANDIR.
(BAKARA SURESİ / 263)
Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler.
İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar,
zekatı verirler ve Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederler. İşte Allah'ın
kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve
güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
(TEVBE SURESİ / 71)
Allah'tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı
yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları
bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere
et. Eğer azmedersen artık Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül
edenleri sever.
(AL-İ İMRAN SURESİ / 159)
Ve onlar-Rablerinin yüzünü (hoşnutluğunu) isteyerek sabrederler, namazı
dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve
açık infak ederler ve kötülüğü iyilikle savarlar. İşte onlar, bu yurdun
(dünyanın güzel) sonucu (ahiret mutluluğu) onlar içindir.
(RA'D SURESİ / 22)
Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce
iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı
bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin."
(HAŞR SURESİ / 10)
Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden)
sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır.
(AL-İ İMRAN SURESİ / 104)
Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, (İslam uğrunda) seyahat
edenler, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredenler, kötülükten
sakındıranlar ve Allah'ın sınırlarını koruyanlar; sen (bütün)
mü'minleri müjdele.
(TEVBE SURESİ / 112)
Yeryüzünde böbürlenerek yürüme; çünkü sen ne yeri yarabilirsin, ne dağlara
boyca ulaşabilirsin.
(İSRA SURESİ / 37)
İşte ahiret yurdu; biz onu, yeryüzünde büyüklenmeyenlere ve bozgunculuk
yapmak istemeyenlere (armağan) kılarız. (Güzel) Sonuç takva sahiplerinindir. (KASAS SURESİ / 83)
Bizim katımızda sizi (bize) yaklaştıracak olan ne mallarınız, ne de
evlatlarınızdır; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka. İşte
onlar; onlar içinyaptıklarına karşılık olmak üzere kat kat mükafaat
vardır ve onlar yüksek köşklerinde güven içindedirler.
(SEBE' SURESİ / 37)
“Şüphesiz müminler birbiri ile kardeştirler; öyle ise dargın olan
kardeşlerinizin arasını düzeltin;Allah’tan sakının ki size acısın.”
(HUCURAT SURESİ / 10)
Buhârî’nin rivâyetine göre Rasûlullah Efendimiz sahâbeden üç konuda
biat almıştır. Birincisi namaz kılmak, ikincisi zekât vermek, üçüncüsü
de müslüman kardeşleri hakkında hayır düşünmek, hayır dilemektir.
Yine İbni Mes’ud efendimizin rivâyet buyurdukları bir hadislerinde Allah’ın Rasûlü:
“Müslümana sövmek fısk, ona karşı savaşmak da küfürdür.” buyurur.
Bir başka hadislerinde:
“Bir müslümanın müslümanlara karşı canı, malı ve ırzı haramdır” buyurur.
Aynı hadisin baş tarafında da Rasûlullah Efendimiz şöyle buyurur:
“Müslüman müslümanın kardeşidir. Müslüman, asla kardeşine zulmetmez, onu
kendi başına terk etmez, onu zelil etmez. Bir müslümanın bir müslüman kardeşini hakir görmesi kadar büyük bir kötülük yoktur.”
Muhakkak ucb, yani bir insanın kendini beğenip başkasını beğenmemesi yetmiş
senelik ibadeti giderir ve mahveder.
(Cami'u's Sağir)
“Birbirinize haset etmeyiniz. Birbirinizin aleyhinde fiyatları
kızıştırarak necş yapmayın (alışverişte birbirinizi aldatmayınız)
Birbirinize buğz etmeyiniz. Birbirinize sırt çevirip dargın durmayınız.
Birbirinizin pazarlığı bitmiş alışverişini bozmayınız. (Birbirinizin
alışverişi üzerine alışveriş yapmayınız)”
(Buharî, K. Edep 7/88; Müslim, K. Birr 4/1986)
“Müslüman bir kimsenin müslüman kardeşine üç günden fazla dargın durarak
birbirleriyle karşılaştıkları vakit bunun yüzünü bu tarafa, ötekinin de
yönünü beri tarafa çevirmesi ve bu dargınlıklarını sürdürmeleri helâl
değildir. Bu ikisinden en hayırlı olanı da selamı önce başlatandır.”
(Buharî 7/90)
Rasûlullah efendimiz şöyle buyuruyor:
"Ey Allah’ın kulları! Kardeş olunuz! Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona
zulmetmez, sıkıntı anında onu kendi haline terk etmez. Ona yalan söyleyip
aldatmaz. Onu küçük görmez. (Üç defa göğsüne vurarak) Takva işte
buradadır.
Bir kimse müslüman kardeşine hor baktı mı işte şerrin bu kadarı ona
yeter artar bile. Müslümanın her şeyi; canı, malı, ırzı müslümana
haramdır.”
İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.
(Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16)
İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de:
“Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözüdür.
(Buhârî, Enbiyâ, 54; EbuDâvûd, Edeb, 6)
Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir.
(Tirmizî, İlm, 14)
Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur.
(İbn Mâce, Ahkâm, 17; Muvatta’, Akdıye, 31)
Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü’min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz.
(Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71)
Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim
etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun
bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu
sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim
bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n
kusurunu) örter.
(Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58)
İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek
anlamda) iman etmiş olamazsınız.
(Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu’l-Kıyâme, 56)
Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka
çevirmeyin; ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden
fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz.
(Buhârî, Edeb, 57, 58)
(Mümin) kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme.
(Tirmizî, Birr, 58)
Her insan hata eder.
Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir.
(Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30)
Söz taşıyanlar (cezalarını çekmeden ya da affedilmedikçe) cennete giremezler.
(Müslim, Îmân, 168; Tirmizî, Birr, 79)