.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    Atİlla İlhan'in Bİrbİrİnden GÜzel Şİİrlerİ

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Atİlla İlhan'in Bİrbİrİnden GÜzel Şİİrlerİ Empty Atİlla İlhan'in Bİrbİrİnden GÜzel Şİİrlerİ

    Mesaj  AsiRuH Perş. Kas. 13, 2008 12:55 am

    BANA BİR ŞİMŞEK ÇAK

    bana bir şimşek çak
    ortalık fena karanlık
    yüreğim örtülüyor
    ağır bir dalgınlığa genişliyorum
    durmadan değişen o mevsimde
    dağlarda kalın
    omuz omuza bulutlar
    çok fena kalabalık
    ellerim çıplak
    bana bir şimşek çak
    kötü bir tuzaktayım
    bilmem ne yapsak
    aklımda fikrimde onlar
    yaşlı ve genç
    erkek ve kadın
    korkularıma tutsak

    bana bir şimşek çak
    içim içime sığmıyor artık
    vahim bir çağrışımdan
    daha vahimine atlamaktayım
    bana bir şimşek çak
    belki fena halde
    yanılmaktayım
    o ince kız çocuğu
    gün doğmadan her sabah
    bir hapisaneden bir nezarethaneye
    kelepçeli götürülüyor
    dudakları titrek
    gözlerinde buğu
    bilmem ki nasıl anlatayım
    bağışlanmaz suçu dünyayı sevmek
    bir de o
    adını bile bilmediği
    kıvırcık saçlı'devrimci'öğrenciyi
    fakülte kapısında vurulmuş
    yağmurun altında
    çıplak
    bana bir şimşek çak
    çok yanlış anlaşılmaktayım
    hesabım yanlış bir mahkemede görülüyor
    içimdeki zemberek
    boşandı boşanacak
    yaşamak mı gerek
    yoksa unutmak mı
    şaşırmaktayım
    galiyef yoldaş ne olacak
    galiyef yoldaş sibirya sürgünü
    sanki yalın bir bıçak
    kayarak
    bir kırlangıç hızıyla
    bulutların arasından
    karanlığın böğrüne saplanacak

    galiyef yoldaş ne olacak
    galiyef yoldaş sibirya sürgünü
    elinde bir mektup eski yazıyla
    artık yüzünü bile unuttuğu
    karısından
    burnunda sadece kokusu var
    ilkbahar kadar müşfik
    sonbahar kadar yumuşak
    galiyef yoldaş ne olacak
    avrasyada hala mazlumların uğultusu
    kısa bozkır atlarının nallarından
    gizli kıvılcımlar ki etrafa saçılıyor
    azadlık mermileridir
    çekirdekleri çelik
    cehennem gibi sıcak

    bana bir şimşek çak
    sala veriliyor görünmez minarelerden
    İzmir de istibdat'ı yaşamaktayım
    bir yangın soluğu sokak içlerinden
    kordonboyunda muzaffer atlılar
    fahrettin paşanın süvarisi
    bana bir şimşek çak
    yolumu aydınlatacak
    gazi'nin gözlerinden
    mavi bir şimşek
    kuva-yı milliye mavisi
    aynı emaneti taşımaktayım
    'hürriyet ve istiklal benim karakterimdir'
    çünkü hain sinsi ve korkak
    aynı düşmana karşı
    savaşmaktayım


    Atilla Ilhan


    Belki Gelmem Gelemem

    Sen istinyede bekle ben burdayım
    İçimde köpek gibi havlayan yalnızlığım
    Çünkü ben buradayım karanlıktayım
    Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
    Çünkü elimi kestim beni kan tutuyor
    Şarabım bütün ekşi suyum soğuk
    Yanımda olmadın mı seni daha bir çok seviyorum
    Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git

    Yüzünü ıslatmadan ağlayabilir misin
    Yarı geceden sonra telefon ettin mi hiç
    Karanlık adamlar hüvviyetini sordu mu
    Ben senin olmadığını arıyorum
    Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
    Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
    Bana ait ne varsa hepsi seni korkutuyor sana ait ne varsa
    Hiçbiri benim değil
    Belki ölmek hakkımı kullanıyorum
    Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
    Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git


    Atilla Ilhan


    BEN SANA MECBURUM

    Ben sana mecburum bilemezsin
    Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
    Büyüdükçe büyüyor gözlerin
    Ben sana mecburum bilemezsin
    İçimi seninle ısıtıyorum

    Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
    Bu şehir o eski İstanbul mudur?
    Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
    Sokak lambaları birden yanıyor
    Kaldırımlarda yağmur kokusu
    Ben sana mecburum sen yoksun

    Sevmek kimi zaman rezilce korkudur
    İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
    Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
    Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
    Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
    Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
    Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

    Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor
    Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor
    Durup köşe başında deliksiz dinlesem
    Sana kullanılmamış bir gök getirsem
    Haftalar ellerimde ufalanıyor
    Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
    Ben sana mecburum sen yoksun

    Belki Haziranda mavi benekli çocuksun
    Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
    Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
    Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
    Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
    Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
    Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor

    Ne vakit bir yaşamak düşünsem
    Bu kurtlar sofrasında belki zor
    Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
    Ne vakit bir yaşamak düşünsem
    Sus deyip adınla başlıyorum
    İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
    Hayır başka türlü olmayacak
    Ben sana mecburum bilemezsin..


    Atilla Ilhan



    Böyle Bir Sevmek

    ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
    azıcık okşasam sanki çocuktular
    bıraksam korkudan gözleri sislenir
    ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    böyle bir sevmek görülmemiştir

    hayır sanmayın ki beni unuttular
    hala arasıra mektupları gelir
    gerçek değildiler birer umuttular
    eski bir şarkğ belki bir şiir
    ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    böyle bir sevmek görülmemiştir

    yalnızlıklarımda elimden tuttular
    uzak fısıltıları içimi ürpertir
    sanki gökyüzünde bir buluttular
    nereye kayboldular şimdi kimbilir
    ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    böyle bir sevmek görülmemiştir.



    Atilla Ilhan



    HARP KALDIRIMINDA AŞK

    sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin
    hiç görmediğim yıldızlar gözlerine doğmuş
    bir büyüklük duygusu dağlar gibi yüreğinde
    ah biz mutluluğu böyle aranıp duracak mıyız
    yağmur hep böyle yağacak mı hatıralara
    eksik olan bir şey var sana bana dair
    belki bir rüzgar belki rüzgardan da hafif
    ama kalbimiz yine uzak bir deniz gibi boş
    heybetli gurupların belirdiği saatlerde

    sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin
    acaba nasıl öğrenmişim nasıl farkında olmadan
    her şey nasıl olup geçmiş nasıl barut yağmış
    nasıl güneş vurmuş zehirlenmiş şehrin üstüne
    şimdi hangi kıyılarda gemiler demir alıyor
    güney rüzgarlarına açıp yelkenlerini
    belki bir italyan kızı tüfeğine dayanmış
    senin gibi barışı tasarlıyor dağlarda
    mahzun esirler harp şarkıları kadar mahzun
    gizlice talim ediyor hürriyet adımlarını

    sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin
    ah şu harp bitse rüzgar gibi bir nefes alabilsek
    kimseler kimseler çıkmasa yolumuzun üstüne
    yağmur yağsın varsın ıslansın saçlarımız
    yalnız duyulmaz olsun göğsümüzdeki darlık
    dilimizdeki kilit kolumuzdaki zincir
    ömrümüz meçhullerden meçhullere akıyor
    saatler bizim değil kitaplar bizim değil
    bizim değil yaşamak bizim değil hiçbir şey
    kendi dünyamızda yabancılar gibiyiz
    ya çok erken ya çok geç doğmadık mı sevgilim
    buna rağmen mutluluğa inanıyoruz


    Atilla Ilhan


    Kimi Sevsem Sensin

    her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet
    sarışın başladığım esmer bitiyor
    anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli
    dudakları keskin kırmızı jilet
    bir belaya çattık / nasıl bitirmeli
    gitar kımıldadı mı zaman deliniyor
    kimi sevsem sensin / hayret
    kapıların kapalı girilemiyor
    * * *

    kimi sevsem sensin / senden ibaret
    hepsini senin adınla çağırıyorum
    arkamdan şımarık gülüşüyorlar
    getirdikleri yağmur / sende unuttuğum
    hani o sımsıcak iri çekirdekli
    senin gibi vahşi öpüşüyorlar
    kimi sevsem sensin / hayret
    in misin cin misin anlamıyorum


    Atilla Ilhan



    SEN BENİM HİÇBİR ŞEYİMSİN

    Sen benim hiçbir şeyimsin
    Yazdıklarımdan çok daha az
    Hiç kimse misin bilmem ki nesin
    Lüzumundan fazla beyaz
    Sen benim hiçbir şeyimsin
    Varlığın yokluğun anlaşılmaz

    Galiba eski liman üzerindesin
    Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak
    Dudaklarınla cama çizdiğin
    En fazla sonbahar otellerinde
    Üniversiteli bir kız uykusu bulmak
    Yalnızlığı öldüresiye çirkin
    Sabaha karşı öldüresiye korkak
    Kulağı çabucak telefon zillerinde

    Sen benim hiçbir şeyimsin
    Hiçbir sevişmek yaşamışlığım
    Henüz boş bir roman sahifesinde
    Hiç kimse misin bilmem ki nesin
    Ne çok çığlıkların silemediği
    Zaten yok bir tren penceresinde

    Sen benim hiçbir şeyimsin
    Yabancı bir şarkı gibi yarım
    Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
    Hiç kimse misin bilmem ki nesin
    Uykumun arasında çağırdığım
    Çocukluk sesimle ağlayarak

    Sen benim hiçbir şeyimsin


    Atilla Ilhan



    SEVMEK İÇİN GEÇ ÖLMEK İÇİN ERKEN

    akşamın acı su karanlığı içinden
    soğuk kadife teması yalnızlığın
    şuh bir kahkaha balkonun birinden
    gizli işareti midir bir başlangıcın

    sevmek için geç ölmek için erken

    başbaşa çay elele yürümek derken
    boğaz vapurları mı iskele sancak
    telefonda kaybolmak sesini beklerken
    insan insanı yeniler doğrudur ancak

    sevmek için geç ölmek için erken

    içimdeki gökkuşağı besbelli neden
    bulutların içinden kuşlar yağıyor
    bir şiire başlarsın birini bitirmeden
    hiç kimse gözlerine inanamıyor

    sevmek için geç ölmek için erken

    sevmek sevildiğini bile farketmeden
    yaklaştıkça ölüm soğuk bir yağmur gibi
    sevmek zehir zemberek ve yürekten
    gecikerek de olsa vuruşur gibi

    sevmek için geç ölmek için erken


    Atilla Ilhan

    SEN YOKSUN

    sen yoksun
    deniz yok
    yıldızlar arkadaşım
    ya bu gece harika bir şeyler olsun
    yahut bir bomba gibi
    infilak edecek başım

    ağzımda eski mısralar uzanıp kalmışım
    istanbul minareler odamda gibi
    gökyüzü temiz ve parlak
    işte kolkola girmiş en mesut günlerimiz
    muhalif bir rüzgar karşı sahilden

    fosforlu ışıklarıyla gökyüzü bir deniz
    havada kanat sesleri
    ve çılgın kokular

    deniz yok
    yıldızlar uzaklaşıyor
    ben yine yalnız kalıyorum
    istanbul minareler kaybolmuş
    sen yoksun


    Atilla Ilhan


    En son by_web tarafından Perş. Nis. 16, 2009 5:01 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Atİlla İlhan'in Bİrbİrİnden GÜzel Şİİrlerİ Empty Geri: Atİlla İlhan'in Bİrbİrİnden GÜzel Şİİrlerİ

    Mesaj  AsiRuH Perş. Kas. 13, 2008 1:09 am

    Adımla Nasıl Berabersem
    hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
    bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan
    koşar gibi yürüyüşün
    karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün
    hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
    uzak uzak yıldızlarla çevrilmiş kainatın
    karanlık boşluklarında akıp giderken zaman
    adımla nasıl berabersem öylece beraberiz
    seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye
    gönlümüz mutluluğa inanmış olmanın gururuyla rahat
    koltuğumuzun altında birer dinamit gibi kellemiz
    ve sonra her zaman her ölümlüye
    aynı şartlar altında kısmet olmayan
    gerçekleri görmenin aydınlığı alınlarımızdahacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
    sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın


    ************************************************** **


    O kitabı da okudum bitirdim
    Hani o genç kızın beni unuttuğu
    Bir ara fena halde fikrindeydim
    Dudağındaki nem gözündeki buğu
    Durmadan hayal değiştiriyorduk
    Cetrefil bir hayat herkesin koktuğu
    Kaderlerimiz kalındı sevinçlerimiz çabuk
    Yaşamadan dağılıyor yarısından çoğu
    Erteleyip durduk suç ortaklığımızı
    Asıl mutluluğun içinde bulunduğu
    Bazı ben yanlıştım o yanlıştı bazı
    Çünkü gecikmenin ağır yorgunluğu
    Yanlızlığımız herşeyi birden istemekti
    İsteği gerçekleştirmez isteğin yoğunluğu
    İhtiyaç başka bir boyuta geçmekti
    Devreden çıkarıp gereksiz sorumluluğu
    Tekrar loş yalnızlıkların en dibindeyim
    Sararmış yaprakların usulca savrulduğu
    Köprüler yıkıldı artik kendimleyim
    Parmak uçlarımda ölümün soğukluğu


    ************************************************** ****



    BEN SANA MECBURUM

    Ben sana mecburum bilemezsin
    Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
    Büyüdükçe büyüyor gözlerin
    Ben sana mecburum bilemezsin
    İçimi seninle ısıtıyorum.

    Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
    Bu şehir o eski İstanbul mudur
    Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
    Sokak lambaları birden yanıyor
    Kaldırımlarda yağmur kokusu
    Ben sana mecburum sen yoksun.

    Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
    İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
    Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
    Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
    Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
    Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
    Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

    Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
    Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
    Durup köşe başında deliksiz dinlesem
    Sana kullanılmamış bir gök getirsem
    Haftalar ellerimde ufalanıyor
    Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
    Ben sana mecburum sen yoksun.

    Belki haziran da mavi benekli çocuksun
    Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
    Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
    Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
    Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
    Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
    Kötü rüzgar saçlarını götürüyor

    Ne vakit bir yaşamak düşünsem
    Bu kurtlar sofrasında belki zor
    Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
    Ne vakit bir yaşamak düşünsem
    Sus deyip adınla başlıyorum
    İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
    Hayır başka türlü olmayacak
    Ben sana mecburum bilemezsin.


    ************************************************** ****



    RÜZGAR GÜLÜ

    Önümden çekilirsen İstanbul görünecek
    Nerede olduğumu bileceğim
    Sisler utanacak eğilecek
    Ağzının ucundan öpeceğim
    Saçına kalbimi takacağım
    Avcunda bir şiir büyüyecek
    Nerede olduğumu bileceğim

    Bu çıplak geceler yok mu
    Bu plak böyle ağlamıyor mu
    Camları kırmak işten değil
    Delirecek miyim neyim
    Kirpiklerimden mısra dökülüyor
    Kenya'da simsiyah yalnızım
    Yoksul bir şilepte gemiciyim
    Malezya'da yük bekliyorum
    Önümden çekilirsen İstanbul görünecek
    Nerede olduğumu bileceğim

    Gözlerini söndürme muhtacım
    Ben senin aydınlığına muhtacım
    Yepyeni bir ilkbahar harcayıp
    Bir yaz boğup bir sonbahar harcayıp
    Rüzgar gülünü arayacağım
    Oran'da Pernanbouc'ta Tombuktu'da
    Vinçler yine akşamları indirecekler
    Yine karanlığa bulaşacağım
    Gözlerin rüzgarda savrulacak

    İkimiz iki sap buğday olsak
    Sen benim olsan, ben senin olsam
    Bir gece vakti aklına gelsem
    Uykunu tutsam bırakmasam
    Seni kucaklasam, kucaklasam
    Birbirimizin kalbini dinlesek
    Dünyanın kalbini dinlesek
    Büyük ateşler yaksalar
    İki güvercin uçursalar
    Nerede olduğumuzu bilsek



    ************************************************** ******




    AN GELİR

    an gelir
    paldır küldür yıkılır bulutlar
    gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
    o eski heyecan ölür
    an gelir biter muhabbet
    çalgılar susar heves kalmaz
    şatârâbân ölür

    şarabın gazabından kork
    çünkü fena kırmızıdır
    kan tutar / tutan ölür
    sokaklar kuşatılmış
    karakollar taranır
    yağmurda bir militan ölür

    an gelir
    ömrünün hırsızıdır
    her ölen pişman ölür
    hep yanlış anlaşılmıştır
    hayalleri yasaklanmış
    an gelir şimşek yalar
    masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
    direkler çatırdar yalnızlıktan
    sehpada pir sultan ölür

    son umut kırılmıştır
    kaf dağı'nın ardındaki
    ne selam artık ne sabah
    kimseler bilmez nerdeler
    namlı masal sevdalıları
    evvel zaman içinde
    kalbur saman ölür
    kubbelerde uğuldar bâkî
    çeşmelerden akar sinan
    an gelir
    -lâ ilâhe illallah-
    kanunî süleyman ölür

    görünmez bir mezarlıktır zaman
    şairler dolaşır saf saf
    tenhalarında şiir söyleyerek
    kim duysa / korkudan ölür
    -tahrip gücü yüksek-
    saatlı bir bombadır patlar
    an gelir
    attilâ ilhan ölür
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Atİlla İlhan'in Bİrbİrİnden GÜzel Şİİrlerİ Empty Geri: Atİlla İlhan'in Bİrbİrİnden GÜzel Şİİrlerİ

    Mesaj  AsiRuH Perş. Kas. 13, 2008 1:11 am

    34 FN 346



    geceyarıları
    tenhadır buraları
    ne in ne cin
    kırmızı lambası
    sanki kan damlası
    demiryolu geçidinin

    dağılmış su dumanı şimşekli bir karanlığa
    yağmurun altında çınar
    çınarın altında o karaltı
    bırakılmış bir araba
    34 FN 346
    sağ arka lastiği yırtılmış
    camlarında kurşun delikleri
    içinde barut kokusu var
    hala çalışıyor silecekleri
    bir sola bir sağa
    bir sola bir sağa

    geceyarıları
    tenhadır buraları
    ne in ne cin
    kırmızı lambası
    sanki kan damlası
    demiryolu geçidinin

    şimşekler yaladıkça nikelajını
    tırnak uçlarında çıtır çıtır
    yoğun bir elektrik sokağa
    bu araba mutlaka çalınmıştır
    şüpheli ne zaman bulabilecekleri
    dışarda unutmuş bir ayağını
    bir genç direksiyona yıkılmıştır
    kanı sımsıcak damlıyor
    dirseklerinden koltuğa
    roman çoktan bitmiş
    yol bitmiş bitmiş kavga
    hala çalışıyor silecekleri
    bir sola bir sağa
    bir sola bir sağa
    bir sola bir sağa

    geceyarıları
    tenhadır buraları
    ne in ne cin
    kırmızı lambası
    sanki kan damlası
    demiryolu geçidinin

    Attila İlhan

    Adım Sonbahar



    nasıl iş bu
    her yanına çiçek yağmış
    erik ağacının
    ışık içinde yüzüyor
    neresinden baksan
    gözlerin kamaşır

    oysa ben akşam olmuşum
    yapraklarım dökülüyor
    usul usul
    adım sonbahar

    (Ayrılık Sevdâya Dâhil,1993)

    Attila İlhan

    Adımla Nasıl Berabersem



    hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
    bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan
    koşar gibi yürüyüşün
    karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün

    hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
    uzak uzak yıldızlarla çevrilmiş kainatın
    karanlık boşluklarında akıp giderken zaman

    adımla nasıl berabersem öylece beraberiz
    seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye
    gönlümüz mutluluğa inanmış olmanın gururuyla rahat
    koltuğumuzun altında birer dinamit gibi kellemiz
    ve sonra her zaman her ölümlüye
    aynı şartlar altında kısmet olmıyan
    gerçekleri görmenin aydınlığı alınlarımızda

    hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
    sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın

    Attila İlhan

    Ağır Kan Kaybı



    Biz yalnızlıktan doğduk o dağdağalı sudan
    Biz yani erdoğan ayşenur ali ve ahmet
    Birkaç litre kan bir hayli kemik epeyce korku
    Sanki bir tesbih koptu tane tane savrulduk
    Köy köy bucak bucak memleket memleket
    Yani afyon adilcevaz akçadağ turgutlu
    Birkaç litre kan bir hayli kemik epeyce korku

    Buzlu mehtap alçakca kesmişti yolumuzu
    Bütün kapılardan açıkca kovulmuştuk
    Silahımız avcumuza yapışmıştı soğuktan
    Biz yani erdoğan ayşenur ali ve ahmet
    Birkaç litre kan bir hayli kemik epeyce korku
    Kestiremedik ne yaptığımızı kim olduğumuzu
    Sanki bir tesbih koptu tane tane savrulduk
    Köy köy bucak bucak memleket memleket
    Yani afyon adilcevaz akçadağ turgutlu
    Birkaç litre kan bir hayli kemik epeyce korku

    Ne kadar korkmuştuk elimizden tutmadılar
    Doğrudur kendi içimizde daraldığımız
    Kim neyi savundu bilinmez nereye kadar
    Biz yani erdoğan ayşenur ali ve ahmet
    Başka bir yalnızlıkta boğulduk / havasızlıktan
    Sanki bir tesbih koptu tane tane savrulduk
    Köy köy bucak bucak memleket memleket
    Ne solculuğumuz solculuktu ne sağcılığımız
    Karanlık bir kapı ölüp üstümüze kapandılar
    Kimse bizi sevmedi / ağır kan kaybıyız

    Attila İlhan

    Ağustos Çıkmazı



    beni koyup koyup gitme
    ne olursun
    durduğun yerde dur
    kendini martılarla bir tutma
    senin kanatların yok
    düşersin yorulursun
    beni koyup koyup gitme
    ne olursun

    bir deniz kıyısında otur
    gemiler sensiz gitsin bırak
    herkes gibi yaşasana sen
    işine gücüne baksana
    evlenirsin çocuğun olur
    sonun kötüye varacak
    beni koyup koyup gitme
    ne olursun

    elimi tutuyorlar ayağımı
    yetişemiyorum ardından
    hevesim olsa param olmuyor
    param olsa hevesim
    yaptıklarını affettim
    seninle gelemeyeceğim attilâ ilhan
    beni koyup koyup gitme
    ne olursun

    Attila İlhan
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Atİlla İlhan'in Bİrbİrİnden GÜzel Şİİrlerİ Empty Geri: Atİlla İlhan'in Bİrbİrİnden GÜzel Şİİrlerİ

    Mesaj  AsiRuH Perş. Kas. 13, 2008 1:13 am

    Ah



    yüzünün yarısı göz kadife yansımalı
    bulutlu siyah ah bulutları eflatun
    o boy aynasından çıktı fransızın malı
    vişne asidi vardı tadında rujunun
    ah sinema yıldızı filan olmalı
    ağızlığı kristal son derece uzun

    bir kibrit çakıldı mı ah yağmurluklu kız
    alevinden anlamlı dumanlar üfürüyor
    ah çocuk yüzünde gül goncası ağız
    saçlarından incecik su tozu dökülüyor
    sığınak gibi derin ağaçlar gibi yalnız
    karartma başlamış ışıklar örtülüyor

    ellerinde ruh gibi ah portakal kokusu
    kırkmaları morsalkım göz kapakları saydam
    çok vapurun battığı bir liman orospusu
    bir hırsla öptüm ki ah ölürüm unutamam
    ay ışığında deniz akordeon solosu
    pırıl pırıl yaşadım üç dakika tastamam

    görkemli çadırında italyan lunaparkın
    sanki zeytin düşürür yerlere gözlerini
    ah tahtına kurulmuş bol sakallı bir kadın
    sutyenler tutmuyor çılğın göğüslerini
    kaşları ip incesi kumral kirpikleri kalın
    kim görse şaşırır sakalının süslerini

    tavana asılmış sosyalist saçlarından
    ah sabah sabah omuzları kan içinde
    işkence sonrası genç bir kadın militan
    yığınlar uğulduyor hummalı gençliğinde
    adı bile çıkmamış dudaklarından
    doğru yaşadığının sımsıkı bilincinde ...

    Allende Allende



    Allende Allende

    ölüm birden boşalmasıdır insanın kendisinden
    gizli titreşimler uçar belki boşlukta sesinden

    güneş vurunca parıldar görünmez ayak izleri ki
    beyhude korularda eski bir yaz gezmesinden

    solgun bir gülümseme hani ay büyürken görünür
    aynalarda bırakılmış nice yüz birikintisinden

    artık hiç olmasa da sonbahar penceresinde o
    camların buğulanması her akşam nefesinden

    kimsesiz bahçelerde besbelli yalnız dolaştığı
    rüzgârsız akşamüstleri yaprakların ürpermesinden

    duyulur ardında bıraktığı hayallerin gürültüsü
    sinsi bir deprem gibi camları titretmesinden

    masasına gelip gittiği açıkça anlaşılır
    daktilosu çalışmasa da şeridinin eskimesinden

    durduğu yerde patlaması mürekkep hokkalarının
    ömrünce biriktirdiği sosyalist öfkesinden

    ne kadar yok etse ölüm vuruşu göklerde yankılanan
    kocaman bir yürek kalır şili'nin allende'sinden

    Attila İlhan

    Arabesk



    ıslığında usturalar bileniyor
    bıyıkları marşandiz katarı
    zulasında eroini esrarı
    tutuklandıkça yenileniyor

    kafası kızdı mı taksim'de akşam
    bütün lahmancunlar ondan sorulur
    oğlanın birine takıldı / tamam
    çengelköy'lü sevtap diye meşhur

    göğüsleri hakikat birer kumru
    eskiden de süslenir boyanırmış
    ayak ayak üstüne atıp oturdu mu
    insanda can mı bırakırmış

    sabaha karşı bir büyük rakı
    yıldız tozuması külüstür mehtap
    arabada sevişmek başlıca merakı
    ne kanun tanıyor ne de kitap

    bu yollara düşecek adam mıydı
    çiçek yaptırmalar parfüm filan
    bu sefer yakasını fena kaptırdı
    sevtap başını yiyecek anlaşılan

    boşversene / daha ölmedik ulan

    Attila İlhan


    Artı Sonsuz



    yağmurun yerden göğe yağdığı
    bu gece yasak bölgedeyim
    büyük çingenelerin çaldığı
    kaçak silahların içindeyim
    sevişmek kapısının kapandığı

    bir nabız yoklar ki daima
    hızlı bir nabız yoklar elim
    öpüştüklerim hırsızlama
    çirkin bir ağızda dişlerim
    bir bıçak değer dudağıma

    gök yarıldıkça şimşeklerden
    soğuk aynalarda kilitliyim
    tırnaklarımdaki elektrikten
    su gibi erir iliştiklerim
    kıvılcımlar uçar kirpiklerimden

    doğumdan öncesini yaşıyorum
    henüz belli olmadı kimliğim
    vücudunu arıyor ruhum
    bir yerde atomun çekirdeğiyim
    bir yerde artı sonsuzum

    Attila İlhan

    Aydınlık Neyin Oluyor?



    aydınlık neyin oluyor senin
    gökyüzü akraban filan mı
    beni bulur bulmaz gözlerin
    şimşek çakıyorum yalan mı
    yüzünde yalazını gezdirdiğin
    saçlarından tutuşmuş orman mı
    akla ziyan bir şey elektriğin

    ayışığı mavisi dudaklarından mı
    o ışık zenginliği mi giyindiğin
    uzay tozları mı yıldızlardan mı
    elime dokunduğu an elin
    güneşler açıyorum sahi ondan mı
    aydınlık neyin oluyor senin

    Attila İlhan
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Atİlla İlhan'in Bİrbİrİnden GÜzel Şİİrlerİ Empty Geri: Atİlla İlhan'in Bİrbİrİnden GÜzel Şİİrlerİ

    Mesaj  AsiRuH Perş. Kas. 13, 2008 1:15 am

    Ayrılık Sevdaya Dahil



    görinen yıldız değil yir yir delinmişdür felek
    gün yüzünün hasretiyle tir-i ahımdan benüm

    necati

    -1.
    açılmış sarmaşık gülleri
    kokularıyla baygın
    en görkemli saatinde yıldız alacasının
    gizli bir yılan gibi yuvalanmış
    içimde keder
    uzak bir telefonda ağlayan
    yağmurlu genç kadın

    -2.

    rüzgâr
    uzak karanlıklara sürmüş yıldızları
    mor kıvılcımlar geçiyor
    dağınık yalnızlığımdan
    onu çok arıyorum onu çok arıyorum
    heryerinde vücudumun
    ağır yanık sızıları
    bir yerlere yıldırım düşüyorum
    ayrılığımızı hissettiğim an
    demirler eriyor hırsımdan

    -3.


    ay ışığına batmış
    karabiber ağaçları
    gümüş tozu
    gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar
    yaseminler unutulmuş
    tedirgin gülümser
    çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
    çünkü ayrılık da sevdâya dahil
    çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili
    hiç bir anı tek başına yaşayamazlar
    her an ötekisiyle birlikte
    herşey onunla ilgili

    telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar
    gittikçe genişleyen
    yakılmış ot kokusu
    yıldızlar inanılmayacak bir irilikte
    yansımalar tutmuş bütün sâhili
    çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
    öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
    çünkü ayrılık da sevdâya dahil
    çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili

    -4.

    yalnızlık
    hızla alçalan bulutlar
    karanlık bir ağırlık
    hava ağır toprak ağır yaprak ağır
    su tozları yağıyor üstümüze
    özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır
    eflatuna çalar puslu lacivert
    bir sis kuşattı ormanı
    karanlık çöktü denize
    yalnızlık
    çakmak taşı gibi sert
    elmas gibi keskin
    ne yanına dönsen bir yerin kesilir
    fena kan kaybedersin
    kapını bir çalan olmadı mı hele
    elini bir tutan
    bilekleri bembeyaz kuğu boynu
    parmakları uzun ve ince
    sımsıcak bakışları suç ortağı
    kaçamak gülüşleri gizlice
    yalnızların en büyük sorunu
    tek başına özgürlük ne işe yarayacak
    bir türlü çözemedikleri bu
    ölü bir gezegenin
    soğuk tenhalığına
    benzemesin diye
    özgürlük mutlaka paylaşılacak
    suç ortağı bir sevgiliyle

    -5.

    sanmıştık ki ikimiz
    yeryüzünde ancak
    birbirimiz için varız
    ikimiz sanmıştık ki
    tek kişilik bir yalnızlığa bile
    rahatça sığarız
    hiç yanılmamışız
    her an düşüp düşüp
    kristal bir bardak gibi
    tuz parça kırılsak da
    hâlâ içimizde o yanardağ ağzı
    hâlâ kıpkızıl gülümseyen
    -sanki ateşten bir tebessüm-
    zehir zemberek aşkımız

    Attila İlhan

    Ayrılık Sevdaya Dahil 4.



    yalnızlık
    hızla alçalan bulutlar
    karanlık bir ağırlık
    hava ağır toprak ağır yaprak ağır
    su tozları yağıyor üstümüze
    özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır
    eflatuna çalar puslu lacivert
    bir sis kuşattı ormanı
    karanlık çöktü denize


    yalnızlık
    çakmak taşı gibi sert
    elmas gibi keskin
    ne yana dönsen bir yerin kesilir
    fena kan kaybedersin
    kapını bir çalan olmadı mı hele
    elini bir tutan
    bilekleri bembeyaz kuğu boynu
    parmakları uzun ve ince
    sımsıcak bakışları suç ortağı
    kaçamak gülüşleri gizlice


    yalnızların en büyük sorunu
    tek başına özgürlük ne işe yarayacak
    bir türlü çözemedileri bu
    ölü bir gezegenin
    soğuk tenhalığına
    benzemesin diye
    özgürlük mutlaka paylaşılacak
    suç ortağı bir sevgiyle

    Attila İlhan

    Aysel Git Başımdan



    Aysel Git Başımdan
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim
    Ölümüm birden olacak seziyorum.
    Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
    Aysel git başımdan istemiyorum.

    Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
    Dağıtır gecelerim sarışınlığını
    Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
    hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    Benim icin kirletme aydınlığını,
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

    Islığımı denesen hemen düşürürsün,
    gözlerim hızlandırır tenhalığını
    Yanlış şehirlere götürür trenlerim.
    Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
    ya korku biriktirmek yetisini.
    Acılarım iyice bol gelir sana,
    sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    Ümitsizliğimi olsun anlasana
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.

    Sevindiğim anda sen üzülürsün.
    Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
    içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
    uzak yalnızlık limanlarına.
    Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
    Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
    Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
    Sakın başka bir şey getirme aklına.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
    ölümüm birden olacak seziyorum,
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.
    Aysel git başımdan seni seviyorum...

    Attila İlhan 'Aysel Git Başımdan'

    Attila İlhan


    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Atİlla İlhan'in Bİrbİrİnden GÜzel Şİİrlerİ Empty Geri: Atİlla İlhan'in Bİrbİrİnden GÜzel Şİİrlerİ

    Mesaj  AsiRuH Perş. Kas. 13, 2008 1:17 am

    Aysel Git Başımdan



    Aysel Git Başımdan
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim
    Ölümüm birden olacak seziyorum.
    Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
    Aysel git başımdan istemiyorum.

    Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
    Dağıtır gecelerim sarışınlığını
    Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
    hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    Benim icin kirletme aydınlığını,
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

    Islığımı denesen hemen düşürürsün,
    gözlerim hızlandırır tenhalığını
    Yanlış şehirlere götürür trenlerim.
    Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
    ya korku biriktirmek yetisini.
    Acılarım iyice bol gelir sana,
    sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    Ümitsizliğimi olsun anlasana
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.

    Sevindiğim anda sen üzülürsün.
    Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
    içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
    uzak yalnızlık limanlarına.
    Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
    Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
    Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
    Sakın başka bir şey getirme aklına.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
    ölümüm birden olacak seziyorum,
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.
    Aysel git başımdan seni seviyorum...

    Attila İlhan 'Aysel Git Başımdan'

    Attila İlhan

    Bana Bir Şimşek Çak...



    bana bir şimşek çak
    ortalık fena karanlık
    yüreğim örtülüyor
    ağır bir dalgınlığa genişliyorum
    durmadan değişen o mevsimde
    dağlarda kalın
    omuz omuza bulutlar
    çok fena kalabalık
    ellerim çıplak
    bana bir şimşek çak
    kötü bir tuzaktayım
    bilmem ne yapsak
    aklımda fikrimde onlar
    yaşlı ve genç
    erkek ve kadın
    korkularıma tutsak



    bana bir şimşek çak
    içim içime sığmıyor artık
    vahim bir çağrışımdan
    daha vahimine atlamaktayım
    bana bir şimşek çak
    belki fena halde
    yanılmaktayım
    o ince kız çocuğu
    gün doğmadan her sabah
    bir hapisaneden bir nezarethaneye
    kelepçeli götürülüyor
    dudakları titrek
    gözlerinde buğu
    bilmem ki nasıl anlatayım
    bağışlanmaz suçu dünyayı sevmek
    bir de o
    adını bile bilmediği
    kıvırcık saçlı'devrimci'öğrenciyi
    fakülte kapısında vurulmuş
    yağmurun altında
    çıplak
    bana bir şimşek çak
    çok yanlış anlaşılmaktayım
    hesabım yanlış bir mahkemede görülüyor
    içimdeki zemberek
    boşandı boşanacak
    yaşamak mı gerek
    yoksa unutmak mı
    şaşırmaktayım
    galiyef yoldaş ne olacak
    galiyef yoldaş sibirya sürgünü
    sanki yalın bir bıçak
    kayarak
    bir kırlangıç hızıyla
    bulutların arasından
    karanlığın böğrüne saplanacak



    galiyef yoldaş ne olacak
    galiyef yoldaş sibirya sürgünü
    elinde bir mektup eski yazıyla
    artık yüzünü bile unuttuğu
    karısından
    burnunda sadece kokusu var
    ilkbahar kadar müşfik
    sonbahar kadar yumuşak
    galiyef yoldaş ne olacak
    avrasyada hala mazlumların uğultusu
    kısa bozkır atlarının nallarından
    gizli kıvılcımlar ki etrafa saçılıyor
    azadlık mermileridir
    çekirdekleri çelik
    cehennem gibi sıcak



    bana bir şimşek çak
    sala veriliyor görünmez minarelerden
    İzmir de istirdat ı yaşamaktayım
    bir yangın soluğu sokak içlerinden
    kordonboyunda muzaffer atlılar
    fahrettin paşanın süvarisi
    bana bir şimşek çak
    yolumu aydınlatacak
    gazi'nin gözlerinden
    mavi bir şimşek
    kuva-yı milliye mavisi
    aynı emaneti taşımaktayım
    'hürriyet ve istiklal benim karakterimdir'
    çünkü hain sinsi ve korkak
    aynı düşmana karşı
    savaşmaktayım

    Attila İlhan
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Atİlla İlhan'in Bİrbİrİnden GÜzel Şİİrlerİ Empty Geri: Atİlla İlhan'in Bİrbİrİnden GÜzel Şİİrlerİ

    Mesaj  AsiRuH Perş. Kas. 13, 2008 1:21 am

    Batan Bu Köhne Şileb...



    garson masa iyi manzarayı değiştir
    sırası mı mehtabın yıldız yağmurunun
    bu gece yalnızım onlar gelmeyecek
    sapa bir yerindeyim umutsuzluğumun
    hava soğuk olmalı ağaçlar bütün duman
    eğer bulabilirsen ölü bir kar getir
    beyazlığı kalın bir su gibi uzayan
    bu gece yalnızım onlar gelmeyecek
    batan bu köhne şilebde ne işleri var

    çünkü battım kasa boş ne para ne çek
    çünkü bütün telefonlar ısrarla alacaklı
    bu gece yalnızım onlar gelmeyecek
    hani o sarışın kirpikleri saçaklı
    yanağını viski bardağıyla serinleten
    sonra nilay hani kafayı buldu mu ağlar
    cam yeşili yasemin cıgara dumanı nursen
    batan bu köhne şilebde ne işleri var

    garson masa iyi manzarayı değiştir
    büyük şimşek çakmalı gök gürültüsü filan
    şöyle dalları kıran şakırtılı bir yağmur
    köpek havlamaları bulut karanlığından
    zehir bulabilir misin çabucak öldürecek
    artık arsenik mi olur siyanür mü olur
    hangisi olursa olsun hepsi işime yarar
    yoksa bir tabanca bul bir avuç mermi getir
    bu gece yalnızım onlar gelmeyecek
    batan bu köhne şilebde ne işleri var

    Attila İlhan

    Bela Çiçeği



    Alsancak garı'na devrildiler
    Gece garın saati bela çiçeği
    Hiçbir şeyin farkında değildiler
    Kalleş bir titreme aldı erkeği
    Elleri yırtılmıştı kelepçeliydiler
    Çantasını karısı taşıyordu

    Hiç kimse tanımıyordu kimdiler
    Gece garın saati bela çiçeği
    Üçüncü mevki bir vagona bindiler
    Anlaşıldı erkeğin gideceği
    Bir şeyden vazgeçmiş gibiydiler
    Bir türlü karısına bakamıyordu

    Ayaküstü birer bafra içtiler
    Gece garın saati bela çiçeği
    Şimdiden bir yalnızlık içindeydiler
    Karanlık gelmişi geleceği
    Birdenbire sapsarı kesildiler
    Vagonlar usul usul kımıldıyordu

    Attila İlhan

    Belma Sebil



    seni ben kallavi sokağı'nda gördüm
    sen beni görmedin görmedin
    kapıları çaldım adını sordum
    söylemediler öğrenemedim
    seni ben kallavi sokağı'nda gördüm
    bir daha görmedim bilmedim
    belma sebil adını yakıştırdım
    aklıma geldikçe her sefer
    gözlerinin mavisini bitirdim
    saçlarının siyahına başladım

    kallavi sokağı'nda güvercinler
    benim karanlık istanbul'um
    bir esnaf kahvesine oturdum
    belma sebil ya geçti ya geçer
    rüzgarını içime doldururum
    kallavi sokağı'nda güvercinler
    bunca yıl sönmemiş umudum
    nisan değilse mayıs
    perşembe değilse pazar
    ben belma sebil'i bulurum

    Attila İlhan
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Atİlla İlhan'in Bİrbİrİnden GÜzel Şİİrlerİ Empty Geri: Atİlla İlhan'in Bİrbİrİnden GÜzel Şİİrlerİ

    Mesaj  AsiRuH Perş. Kas. 13, 2008 1:22 am

    Ben artık küsüm



    beni de kırdılar içimde kırdılar
    karanlık camlardan sular akıyordu
    şimşekli bir boşlukta saat vurdu
    beni de kırdılar belki yalnızdılar
    belki onların da çocukluğu yoktu
    bütün şarkılara kapalıydılar
    bir genç kız değmemişti saçlarına

    beni de kırdılar ben artık küsüm
    yağmurları yağmıyor ağaçlarıma
    sularından içmiyorum susadım ama
    beni de kırdılar soğuk bir ölüm
    çevik bir bıçak gibi çakıldı aklıma
    oysa bir şarkıyım yeniden doğan günüm
    bütün şarkılara kapalıydılar

    Attila İlhan

    Ben Sana Mecburum



    Ben sana mecburum bilemezsin
    Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
    Büyüdükçe büyüyor gözlerin
    Ben sana mecburum bilemezsin
    İçimi seninle ısıtıyorum

    Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
    Bu şehir o eski İstanbul mudur?
    Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
    Sokak lambaları birden yanıyor
    Kaldırımlarda yağmur kokusu
    Ben sana mecburum sen yoksun

    Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
    İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
    Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
    Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
    Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
    Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
    Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

    Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor
    Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor
    Durup köşe başında deliksiz dinlesem
    Sana kullanılmamış bir gök getirsem
    Haftalar ellerimde ufalanıyor
    Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
    Ben sana mecburum sen yoksun

    Belki Haziranda mavi benekli çocuksun
    Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
    Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
    Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
    Bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor
    Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
    Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor

    Ne vakit bir yaşamak düşünsem
    Bu kurtlar sofrasında belki zor
    Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
    Ne vakit bir yaşamak düşünsem
    Sus deyip adınla başlıyorum
    İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
    Hayır başka türlü olmayacak
    Ben sana mecburum bilemezsin..

    Attila İlhan

    Bence Malumdur



    Dikenin
    kalbime battigi bir sonbahar gunudur
    sen elini bulutlarin icinde gezdirirsin
    bulutlar senin gozlerinin ustunde yururler
    icini kurtlar kemirir
    bence malumdur
    bugulanmis camlarin arkasinda masmavi yuzun
    senin atesler icinde oldugun
    bence malumdur
    ellerin muhakkak cocuk elleridir
    hep kimsenin bilmedigi turkuler dusunursun
    onlar neden daima okul turkuleridir
    suleymanciktan bahseder
    kara toprakta acik yesil bir yildiz gibi akip giden
    suleymanciktan
    ve karinca yuvalarindan bahseder
    isiksiz komursuz karinca yuvalarindan
    gokyuzunde kizil bir hilalin kaydigini gorursun
    sen ansizin gokyuzunde gorunursun
    gozlerinin rengi
    bence malumdur
    elinde degildir aksam serinliginde usursun
    eylul'den itibaren geceler hazindir uzundur
    sokaklar yorulur uykuya varip gelirler
    sokaklarin ustune bulutlar gelirler
    bulutlarin ustune yildizlarin gozleri gelir
    bir yildiz bir yildizin ardinca gider
    yildizlarin kaybolduklari yer
    bence malumdur
    karanlikta bir seyler kopar dagilir
    uzaktan yabanci sesler duyulur
    sen elini bulutlarin icnde gezdirirsin
    elin hayalerimi dagitir
    bilirsin
    sen elini bulutlarin icinde gezdirirsin

    Attila İlhan
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Atİlla İlhan'in Bİrbİrİnden GÜzel Şİİrlerİ Empty Geri: Atİlla İlhan'in Bİrbİrİnden GÜzel Şİİrlerİ

    Mesaj  AsiRuH Perş. Kas. 13, 2008 1:23 am

    Beni Bir Kere Dövdüler



    beni bir kere dövdüler çok gözlüklüydüm
    daha bere giyiyordum bıyıklarım da duruyor
    büyükdere'de dövdüler emirgân ve birileri
    geceleyin dövdüler dişlerimi tükürdüm

    emirgan'la aramız çok eskiden beri yok
    niye ölmedim diye bana bozuluyor
    ötekiler şurda burda azar azar gördüğüm
    çakıdan bozma itler sustalı birileri
    fakat çok fena dövdüler size ne söylüyorum
    bir vakit omuzlarım tutmadı dişlerimi tükürdüm

    boşyerlerime vurdular yumrukları duruyor
    gecenin bir saatinde gizlice kustum
    bir böcek yürüyordu boynumdan içeri
    burnum mu kanıyordu ağlıyor muydum
    büyükdere'de dövdüler emirgân ve birileri
    ayıran eden çıkmadı susadım su veren yok
    kavgalı olmasaydık belki seni düşünürdüm
    çocuk sıcaklığına sığınıp uyumayı
    omzum bir vakit tutmadı dişlemi tükürdüm

    fakat çok fena dövdüler size ne söylüyorum
    daha bere giyiyordum bıyıklarım da duruyor
    hiç kimse o halimde görsün istemiyordum
    eczane aramak filan aklımdan geçmedi
    sıcak bir şeyler içmek otelde motelde
    kavgalı olmasaydık belki seni düşünürdüm
    dağıtılmış suratımı avuçlarına saklamayı
    ağlamayı düşünürdüm kim bilir belki de
    bir vakit omzum tutmadı dişlerimi tükürdüm

    beni bir kere dövdüler çok gözlüklüydüm
    daha bere giyiyordum bıyıklarım da duruyor
    büyükdere'de dövdüler emirgân ve birileri
    senin için dövdüler dişlerimi tükürdüm

    Attila İlhan

    Bir Üç Beş



    desen ki denizin tuzu
    çiğ düşmüş kadife donlu patlıcanlar
    desen ki kendilerinden karga çığlılarıyla kaçanlar
    en fakiri en zengini çirkini ve orospusu
    seni unutmuş olsun
    sen ki üşümüş gökte o yalnız bulutsun
    kıskanmadığın cömert bir maviliğin ortasında o
    bildiğin yalnızlığın ellerinden tutmuşsun
    desen ki unutulmuşsun

    denizler kızılca kıyamet akıp geçiyor
    zamana karşı geliyorsun
    bir üç ve beş leylekler artık gitti
    şimdi seni artık karanlıkta bir liman çekiyor
    unutulduğun unutulmadığın bilinmediğin bir liman
    bir üç ve beş derken şişede rom bitti
    sen yaşamaya başladığın zaman

    üşümüş gökte o yalnız bulut
    kendini hic yerinde hissetmiyeceksin
    keyif senin
    istersen talihini billur akıntılarla bir tut
    ellerini göğsüne kavuştur
    doğu batı kuzey güney diyerek
    koştur
    bir üç ve beş istersen rom kadehleri gibi
    nasıl ki unutulmuşsun
    devril
    ve bitir maceranı

    Attila İlhan

    Biraz Paris



    Biraz Paris

    - 1. place pigalle

    telefonlarla geldi telaşlı ve ürkek
    birdenbire geldi beklemiyordum
    hayli dargın sesi kalın ve titrek
    umutsuzluğuma geldi oysa yorgundum
    üstelik incittim de istemeyerek

    akşamdı samanyolu patlamıştı
    bütün sacre coeur silme akordeon
    mulhouse'lu muydu neydi işte unuttum
    ilk yudumda ağlamaya başlamıştı
    şakakları ter içinde gece saat on
    kibrit aranıyor göğüs geçirerek
    bütün sevgilerinde yanılmıştı

    bir omzuna almış sanki gökyüzünü
    dudakları masmavi alsace lorrain
    yüzü cermenlerin en eski hüznü
    hölderlin bakıyor sisli gözlerinden
    ellerini şöyle okşayacak oldum
    duydum nabzının gök gürültüsünü

    adı yağmur mu akşamüstü mü
    uzak bir panayırda ip atlayan çocuklar
    dalgalar vurdukça sarsılan mendirek
    gecesi kaydı mı nedense beni arar
    dilinde özürler bilerek bilmeyerek
    zenciler çaldı mı cazın hali başka
    oturduğu yerde içtikçe eksilerek
    barın camlarına orospular çiziliyor
    özlem büyük korku epeyce şaka

    telefonlarla geldi telaşlı ve ürkek
    birdenbire geldi beklemiyordum
    hanidir içimden bir başkası geçiyor
    gözlerim hanidir ondan uzakta
    hölderlin'i bırakmıştım artık sevmiyordum

    Attila İlhan
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Atİlla İlhan'in Bİrbİrİnden GÜzel Şİİrlerİ Empty Geri: Atİlla İlhan'in Bİrbİrİnden GÜzel Şİİrlerİ

    Mesaj  AsiRuH Perş. Kas. 13, 2008 1:24 am

    Böyle Bir Sevmek (Ne Kadınlar Sevdim)



    Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
    Azıcık okşasam sanki çocuktular
    Biraksam korkudan gözleri sislenir.

    Ne kadınlar gördüm zaten yoktular
    Böyle bir sevmek görülmemiştir
    Hayır sanmayın ki beni unuttular
    Hala arasıra mektupları gelir
    Gerçek değildiler birer umuttular
    Eski bir şarkı belki bir şiir

    Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    Böyle bir sevmek görülmemiştir
    Yalnızlıklarımda elimden tuttular
    Uzak fısıltıları içimi ürpertir
    Sanki gökyüzünde bir buluttular
    Nereye kayboldular şimdi kimbilir

    Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    Böyle bir sevmek görülmemiştir.

    Attila İlhan

    Büyük Yolların Haydudu



    İşte sımsıcak lejyoner bakalları içinde
    Margot'nun sigarillosuna ateş tutuyor
    Tersine dönük gözkapakları uykusuzluktan
    Kirli sarı bir gök birikmiş kadehinde
    Hiçbir kibriti bir seferde yakamıyor

    Asıl bu ödlek flüt onu böyle yıkan
    Uykusuzluktan çok bu ödlek flüt margot'nun
    Çıplak gözlerindeki rom lekesi dişlerindeki
    Tebeşir beyazı açlık paletindeki karanlık
    Rimelindeki is ve dudak rujundaki kan
    Je hais les dimanches şarkısı juliette greco'nun

    İşte dudaklarını konyağa vermiş dinlendiriyor
    Tersine dönük gözkapakları uykusuzluktan
    Bir yatak biliyor musunuz ah biliyor musunuz

    Göğsüne yeşil mürekkeple margot'nun gözleri oyulmuş
    Her gittiği yere bir tutam sigarillo dumanı götürecek
    Margot'nun paketinden bir siyah götürecek kusuk siyah
    Kendine geceler boyamak için izmir'de istanbul'da

    Nasıl yapıyor bilmiyorum bir türlü aklım almıyor
    Beyoğlu'ndan st-placide'e çıkıyor basmane'den passy'e
    İzmir'de 15945'ten soruyorsunuz gitti diyorlar
    İstanbul'da siyasi polis bile adresini bulmamış

    Attila İlhan

    Caricin'De Geçen Kış



    Akşamları göl eflatun bir keder
    Sazlıklarda pırıl pırıl
    Buz tutmuş bataklık kuşları
    Ağaçlardan
    Çürük sarı ve kızıl
    Son yapraklar dökülüyor
    Rüzğarlı sonbahardan
    Nasılsa kurtulmuşları
    Gümüş karanlığında anlaşılmaz sesler
    Havada mutsuz bir bulut
    Umutsuz ve kararsız süzülüyor
    Neredeyse akşam yıldızı
    Yorgun kırmızı
    Neredeyse ay
    Neredeyse ay
    (Herşey niçin bu kadar eski
    Niçin bu kadar uzak)
    Caricin'de geçen kış
    Tepeden tırnağa katran ve su buharı
    Volga'nın uykusuna bir rüya gibi sarkmış
    Ateşten örümcek nehir vapurları
    Neredeyse akşam yıldızı
    Yorgun kırmızı
    Neredeyse ay
    Neredeyse ay
    Caricin'de geçen kış
    Dalgın bir sarışın
    Karanlık bir miralay
    Birisi nijniy novgorod'dan henüz gelmiş belki
    Belki kazan'a öbürü yola cacak
    (Herşey niçin bu kadar eski
    Niçin bu kadar uzak)
    Caricin'de geçen kış
    Seyrek sakallarında yıldızlar
    İskelede namaza durmuş
    İhtiyar bir tatar
    Altında sokak lambasının
    Dalgın bir sarışın
    Karanlık bir miralay
    Kadının astragan mantosu sırtında
    Uzun ve beyaz ellerini çaresiz kavuşturmuş
    Kısa kirpiklerinde incecik buz tozu
    Adam buz mavisi pelerin astragan kalpak
    İçinde bir atmaca ayrılık korkusu
    Yüreğini parçalar
    (Herşey niçin bu kadar eski
    Niçin bu kadar uzak)
    Caricin'de geçen kış
    Neredeyse akşam yıldızı
    Yorgun kırmızı
    Neredeyse ay
    Neredeyse ay
    Kararmış bir can gibi çınlıyor
    Dönmüş gölün üstünde akşam ayazı
    Kararmış ve kocaman
    Konakta zaman zaman
    Koridorda ürkek ayak sesleri
    Kapının ardında fısıltılar
    Onun için herkes kaygılanıyor
    Bugün de geçti svetlana radiceva
    Ardında nemli bir is kokusu
    Giderilmez pişmanlıklar
    Eflatun bir keder
    Bırakarak

    Attila İlhan
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Atİlla İlhan'in Bİrbİrİnden GÜzel Şİİrlerİ Empty Geri: Atİlla İlhan'in Bİrbİrİnden GÜzel Şİİrlerİ

    Mesaj  AsiRuH Perş. Kas. 13, 2008 1:25 am

    Cinayet Saati



    Haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi
    Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
    Dört bıçak çekip vurdular dört kişi
    Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu

    Deli cafer ismail tayfur ve şaşı
    Maktulün onbeş yıllık arkadaşı
    Üçü kamarot öteki aşçıbaşı
    Dört bıçak çekip vurdular dört kişi

    Cinayeti kör bir balıkçı gördü
    Ben gördüm kulaklarım gördü
    Vapur kudurdu kuduz gibi böğürdü
    Hiçbiriniz orada yoktunuz

    Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
    On üç damla gözyaşını saydım
    Allahına kitabına sövüp saydım
    Şafak nabız gibi atıyordu
    Sarhoştum Kasımpaşa'daydım
    Hiçbiriniz orada yoktunuz

    Haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi
    Polis kaatilleri arıyordu
    Deli cafer ismail tayfur ve şaşı
    Üzerime yüklediler bu işi
    Sarhoştum Kasımpaşa'daydım
    Vapuru onlar vurdu ben vurmadım
    Cinayeti kör bir balıkçı gördü

    Ben vursam kendimi vuracaktım

    Attila İlhan

    Cinnet Çarşısı



    - 4. sirkeci garpalas 32

    elektrik çiçekleri açıldı mı sayaç dönüyor
    ben de dönüyorum sirkeci garpalas 32
    birisi neuilly'den iki uçak mektubum var
    hangisini açsam birkaç satır daha yalnızım

    çocukluk serüvenlerim tüccar horn filmindeki

    hangi kız yüzüme baksa mutlaka parasızım
    yıldız falımda yolculuk görünüyor
    benim için bir şey yapın suçlu değilim ki
    kimin kapısını çalsam elini tutacak olsam
    kendiliğinden atıyor bütün sigortalar
    şehrin bütün ışıkları bir anda sönüyor
    ben de sönüyorum sirkeci garpalas 32
    birisi neuilly'den iki uçak mektubum var

    yine bir radyo ıslığı sızıyor kulaklarıma
    şimdi baylan'a gitsem hiç kimseyi bulamam
    iki kırk beş seansı başladı üstelik yağmur

    yoksa seni içim sıra çok mu hızlı yaşadım
    uzak olduğumuz halde ne oldu bilmiyorum
    aramızda her şey bitti artık gelmesen de olur
    bana yazmasan da olur seni hiç sevmiyorum
    halbuki gelip gelip rüyalarıma giriyor
    o çocuk yüzlü siyah trençkotlu kadın
    aylardır bir plak arayan sayanora ismindeki
    onu yüksekkaldırım'da akşamları görüyorum
    siyah bir lale gibi yorgun boynu bükük
    yarı yarıya yabancı yarıdan fazla uykusuz
    kim olduğumu bilmiyor ne yaptığını bilmiyor
    bir vitrin aydınlığında gizlice bakışıyoruz

    rahmaninof'un piyano konçertosu saat dokuz
    nargile meraklısı kadınlar emirgân'da tek tük
    yine her satır başında vlaminck'e dönüyorum
    yırtıcı bir kuş gibi yalnız bulutlar içindeki
    ne kadar ampul varsa beyoğlu'nda kör kütük
    kirli bir sis ıslak elleriyle hepsini örtüyor
    yine konyak sarısı yumuşak bir sonbahar
    herkes ümitsizliğini sırtlamış evine götürüyor
    ben de götürüyorum sirkeci garpalas 32
    birisi neuilly'den iki uçak mektubum var

    nerdesin inge nerdesin nerede değilsin ki

    Attila İlhan

    Diyalektik Gazel



    büyük bir şaşaadır ölüm
    ebruli nurlarla gelir
    öyle bir yanardağdır ki öfkesi
    mutantan destur'larla gelir

    karşıtıyla yüklüdür herşey
    mutlak çözümlerden vazgeç
    tartışılmaz mükemmellikler
    ne gizli kusurlarla gelir

    sen sen ol korkma karanlıktan
    dik ışık çekirdeklerini
    çünkü en berrak sular bile
    en yağlı çamurlarla gelir

    nasıl doğmakla başlarsa ölüm
    ölmekle başlar öyle hayat
    bil ki dünyayı sarsan sıçramalar
    birikmiş şuurlarla gelir

    Attila İlhan

      Forum Saati Cuma Kas. 15, 2024 2:50 am