.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    kuranı kerim meali

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:15 pm

    TÜRKÇE KURAN-I KERÝM DÝYANET MEALÝ
    80 - Abese Suresi
    Mekke döneminde inmistir. 42 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki
    1, 2. Kendisine o âmâ geldi diye Peygamber yüzünü eksitti ve öteye döndü.
    3. (Ey Muhammed!) Ne bilirsin, belki de o arınacak,
    4. Yahut ögüt alacak da bu ögüt kendisine fayda verecek.
    5. Kendini muhtaç hissetmeyene gelince;
    6. Sen, ona yöneliyorsun.
    7. (Ýstemiyorsa) onun arınmamasından sana ne!
    8, 9, 10. Allah'a karsı derin bir saygıyla korku içinde kosarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.
    11. Hayır, böyle yapma! Çünkü bu (Kur'an) bir ögüttür.
    12. Dileyen ondan ögüt alır.
    13, 14, 15, 16. O, serefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok degerli sahifelerdedir.
    17. Kahrolası (inkarcı) insan! Ne nankördür o!
    18. Allah onu hangi seyden yarattı?
    19. Az bir sudan (meniden). Onu yarattı ve ona ölçülü bir sekil verdi.
    20. Sonra ona yolu kolaylastırdı.
    21. Sonra onu öldürdü ve kabre koydu.
    22. Sonra, diledigi vakit onu diriltir.
    23. Hayır hayır o, Allah'ın kendisine emrettigini yerine getirmedi. (Ýman etmedi.)
    24. Herseyden önce insan, yedigi yemegine bir baksın!
    25. Gerçekten biz, yagmuru bol bol yagdırdık.
    26. Sonra topragı, iyiden iyiye yardık!
    27, 28, 29, 30, 31, 32. Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar,
    sık agaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.
    33, 34, 35, 36, 37. Kisinin kardesinden, annesinden, babasından, esinden ve çocuklarından kaçacagı gün kulakları sagır edercesine
    siddetli ses geldigi vakit, iste o gün onlardan herkesin kendini mesgul edecek bir isi vardır.
    38. O gün birtakım yüzler vardır ki pırıl pırıl parlarlar,
    39. Gülerler, sevinirler.
    40. O gün nice yüzler de vardır ki, toz toprak içindedirler.
    41. Onları bir siyahlık bürür.
    42. Ýste onlar, kâfirlerdir, günaha dalanlardır.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:17 pm

    100 - Adiyat Suresi
    Mekke döneminde inmistir. 11 âyettir. Âdiyât hızlı kosan atlar demektir
    1, 2, 3, 4, 5, 6. Soluk soluga süratle kosan, (kosarken ayaklarını) vurarak ates çıkaran, sabah erkenden baskın yapan, orada tozu
    dumana katan ve düsman toplulugunun ortasına dalan atlara andolsun ki, insan gerçekten Rabbine karsı pek nankördür.
    7. Hiç süphesiz buna kendisi de sahittir.
    8. Hiç süphesiz o, mal sevgisi sebebiyle çok katıdır.
    9, 10, 11. Acaba o bilmiyor mu ki, kabirlerde bulunanlar çıkarıldıgı ve kalplerdeki ortaya konuldugu zaman, iste o gün onların Rabbi
    kendilerinin her halinden mutlaka haberdardır.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:18 pm

    46 - Ahkaf Suresi
    Mekke döneminde inmistir. 35 âyettir. Sûre, adını 21. âyette geçen
    1. Hâ Mîm.
    2. Kitab'ın indirilisi, mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi Allah tarafındandır.
    3. Biz, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları hak ve hikmete uygun olarak ve belirli bir süre için yarattık. Ýnkar edenler ise,
    uyarıldıkları seylerden yüz çevirmektedirler.
    4. De ki: "Allah'ı bırakıp da taptıklarınızı gördünüz mü? Bana gösterin, yeryüzünden neyi yaratmıslardır? Yoksa göklerin yaratılısında
    onların bir ortaklıgı mı var? Eger dogru söyleyenler iseniz bundan önceki bir kitap, yahut bir bilgi kalıntısı olsun getirin bana!"
    5. Kim, Allah'ı bırakıp da, kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek seylere tapandan daha sapıktır? Oysa onlar,
    bunların tapınmalarından habersizdirler.
    6. Ýnsanlar (kıyamet günü) toplandıgında, o taptıkları kendilerine düsman oluverir, onların ibâdetlerini de inkâr ederler.
    7. Âyetlerimiz onlara açıkça okundugu zaman, o küfredenler kendilerine geldiginde Hak (kitap Kur'an) için, düsünmeden "Bu,
    apaçık bir büyüdür" dediler.
    8. Yoksa, "Onu uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Eger ben onu uydurmussam, Allah'tan gelecek olana (cezaya) karsı siz benim için
    hiçbir sey yapamazsınız. O, sizin, hakkında (düsüncesizce) yaygara kopardıgınız seyi daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda sâhit
    olarak O yeter! O, çok bagıslayandır, çok merhamet edendir."
    9. De ki: "Ben türedi bir peygamber degilim.2 Bana ve size ne yapılacagını da bilmem. Ben sâdece bana vahyedilene uyarım. Ben
    sâdece apaçık bir uyarıcıyım."
    10. De ki: "Ne dersiniz? Sâyet bu, Allah katından ise ve siz onu inkâr etmisseniz, Ýsrailogullarından bir sâhit de bunun benzerini
    (Tevrat'ta görerek) sahitlik edip inandıgı halde, siz yine de büyüklük taslamıssanız (haksızlık etmis olmaz mısınız?). Süphesiz Allah
    zâlimler toplulugunu dogru yola iletmez."
    11. Ýnkâr edenler, inananlar için, "Eger o Kur'an iyi bir sey olsaydı, onlar onu kabulde, bizi geçemezlerdi" dediler. Onunla dogru
    yolu bulamadıkları için; "Bu eski bir uydurmadır" diyecekler.
    12. Bundan önce bir rehber ve bir rahmet olarak Mûsâ'nın kitabı da vardı. Bu ise, onu dogrulayan ve zulmedenleri uyarmak, iyilik
    yapanlara müjde olmak üzere Arap diliyle indirilmis bir kitaptır.
    13. "Süphesiz Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra da dosdogru olanlara hiçbir korku yoktur, onlar üzülmeyecekler de.
    14. Onlar cennetliklerdir. Yapmakta olduklarına karsılık, orada sürekli kalacaklardır.
    15. Biz insana anne babasına iyi davranmayı emrettik. Annesi onu ne zahmetle karnında tasıdı ve ne zahmetle dogurdu! Onun
    (anne karnında) tasınması ve sütten kesilme süresi (toplam olarak) otuz aydır. Nihayet olgunluk çagına gelip, kırk yasına varınca
    söyle der: "Bana ve anne babama verdigin nimetlere sükretmemi, senin razı olacagın salih amel islememi bana ilham et. Neslimi de
    salih kimseler yap. Süphesiz ben sana döndüm. Muhakkak ki ben sana teslim olanlardanım."
    16. Ýste, yaptıklarının iyisini kabul edecegimiz ve günahlarını bagıslayacagımız bu kimseler cennetlikler arasındadırlar. Bu, onlara
    öteden beri yapılagelen dogru bir va'ddir.
    17. Anne ve babasına, "Öf size! Benden önce nice nesiller gelip geçmis iken, beni tekrar diriltilecek olmakla mı tehdit ediyorsunuz?"
    diyen kimseye onlar Allah'a sıgınarak, "Yazıklar olsun sana! Ýman et, Allah'ın va'di gerçektir" diyorlar, o da, "Bu, eskilerin
    masallarından baska bir sey degildir" diyordu.
    18. Ýste onlar, kendilerinden önce cinlerden ve insanlardan gelip geçmis topluluklar içinde, haklarında o sözün (azabın) gerçeklestigi
    kimselerdir. Süphesiz onlar ziyana ugrayanlardır.
    19. Herkesin yaptıklarına göre dereceleri vardır. (Bu da) Allah'ın onlara yaptıklarının karsılıgını tastamam vermesi içindir. Aslâ
    kendilerine haksızlık yapılmaz.
    20. Ýnkâr edenler atese sunuldukları gün, (onlara söyle denir:) "Dünyadaki hayatınızda güzelliklerinizi bitirdiniz, onların zevkini
    sürdünüz. Bugün ise yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızdan ve yoldan çıkmanızdan dolayı, alçaltıcı bir azapla
    cezalandırılacaksınız."
    21. Kendisinden önce ve sonra uyarıcıların gelip geçmis olan Âd kavminin kardesini (Hûd'u) hatırla. Hani Ahkâf'taki kavmini, "Ancak
    Allah'a ibadet edin, çünkü ben sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum" diye uyarmıstı.
    22. Onlar ise, "Sen bizi ilahlarımızdan alıkoymak için mi geldin? Dogru söyleyenlerden isen bizi tehdit ettigin seyi basımıza getir"
    dediler.
    23. Hûd, "(Bu konudaki) bilgi ancak Allah katındadır. Ben size, benimle gönderileni teblig ediyorum. Fakat ben sizi câhillik eden bir
    kavim olarak görüyorum" dedi.
    24. O azabı vâdilerine dogru yayılan bir bulut olarak gördüklerinde, "Bu bize yagmur getiren bir buluttur" dediler. Hûd, "Hayır, o
    sizin acele gelmesini istediginiz seydir. Ýçinde elem dolu azabın bulundugu bir rüzgârdır" dedi.
    25. "O, Rabbimin emriyle her seyi yerle bir eder." Derken evlerinden baska hiçbir seyleri görünmez hâle geldiler. Ýste biz, suç
    isleyen toplumu böyle cezalandırırız.
    26. Andolsun, size vermedigimiz imkân ve iktidarı onlara vermistik. Kendilerine kulaklar, gözler ve kalpler vermistik. Fakat
    kulakları, gözleri ve kalpleri kendilerine bir yarar saglamadı. Çünkü Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlardı. Alaya aldıkları sey onları
    kusattı.
    27. Andolsun, biz çevrenizdeki memleketleri de yok ettik. (Dogru yola) dönsünler diye âyetleri tekrar tekrar açıkladık.
    28. Allah'ı bırakıp ona yakınlık saglamaları için edindikleri ilahlar kendilerine yardım etseydi ya!? Aksine onları yüzüstü bırakarak
    uzaklasıp kayboldular. Bu onların yalanı ve uydurmakta oldukları seydir.
    29. Hani Kur'an'ı dinlemek üzere cinlerden bir grubu sana yöneltmistik. Onlar, onun huzuruna gelince birbirlerine, "Susun!" dediler.
    Kur'an'ın okunması bitince de uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.
    30. Dediler ki: "Ey kavmimiz! Süphesiz biz, Mûsâ'dan sonra indirilen, kendinden önceki kitapları dogrulayan, gerçege ve dogru yola
    ileten bir kitap dinledik."
    31. "Ey kavmimiz! Allah'ın dâvetçisine uyun, ona iman edin ki, günahlarınızı bagıslasın ve sizi elem dolu bir azaptan kurtarsın."
    32. Kim Allah'ın davetçisine uymazsa, yeryüzünde Allah'ı âciz bırakacak degildir. Kendisi için Allah'tan baska dostlar da bulunmaz.
    Ýste onlar apaçık bir sapıklık içindedirler.
    33. Gökleri ve yeri yaratan ve onları yaratmaktan yorulmayan Allah'ın, ölüleri diriltmeye gücünün yetecegini görmediler mi? Evet
    süphesiz O, her seye hakkıyla gücü yetendir.
    34. Ýnkâr edenlere atese sunuldukları gün, "Bu gerçek degil miymis?" denir. Onlar, "Evet, Rabbimize andolsun ki gerçekmis" derler.
    Allah, "Öyle ise inkâr etmekte oldugunuzdan dolayı azabı tadın!" der.
    35. (Ey Muhammed!) O halde yüksek azim sahibi peygamberlerin sabretmesi gibi sabret. Onlar için acele etme. Onlar tehdit
    edildikleri azabı gördükleri gün, sanki dünyada gündüzün bir anından baska kalmadıklarını sanırlar. Bu bir duyurudur. Ancak yoldan
    çıkmıs olan topluluk helak edilir.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:20 pm

    33 - Ahzab Suresi
    Medine döneminde inmistir. 73 âyettir. Sûre, adını 20 ve 22. âyetlerde geçen
    1. Ey Peygamber! Allah'a karsı gelmekten sakın. Kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Süphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve
    hikmet sahibidir.
    2. Rabbinden sana vahyolunana uy. Süphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
    3. Allah'a tevekkül et, vekil olarak Allah yeter.
    4. Allah, hiçbir adamın içine iki kalp koymamıstır. Kendilerine zıhâr yaptıgınız eslerinizi de anneleriniz yapmamıstır. Yine
    evlatlıklarınızı da öz çocuklarınız (gibi) kılmamıstır. Bu sizin agızlarınızla söylediginiz (fakat gerçekligi olmayan) sözünüzdür. Allah
    ise gerçegi söyler ve dogru yola iletir.
    5. Onları babalarına nispet ederek çagırın. Bu Allah katında daha (dogru ve) adaletlidir. Eger babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din
    kardesleriniz ve dostlarınızdır. Hata ile yaptıgınız bir iste size hiçbir günah yoktur. Fakat kasten yaptıgınız seylerde size günah
    vardır. Allah çok bagıslayandır, çok merhamet edendir.
    6. Peygamber, mü'minlere kendi canlarından daha önce gelir. Onun esleri de mü'minlerin analarıdır. Aralarında akrabalık bagı
    olanlar, Allah'ın Kitabına göre, (miras konusunda) birbirleri için (diger) mü'minlerden ve muhacirlerden daha önceliklidirler. Ancak
    dostlarınıza bir iyilik yapmanız baska. Bu (hüküm) Kitap'ta yazılıdır.
    7. Hani biz peygamberlerden saglam söz almıstık. Senden, Nûh'tan, Ýbrahim, Mûsâ ve Meryem oglu Ýsa'dan da. Evet biz onlardan
    sapa saglam bir söz almıstık.
    8. (Allah bunu,) dogru kimseleri dogruluklarından hesaba çekmek için (yapmıstır.) Kâfirlere de elem dolu bir azap hazırlamıstır.
    9. Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani (düsman) ordular üzerinize gelmisti de biz onların üzerine bir rüzgar
    ve göremediginiz ordular göndermistik. Allah yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir.
    10. Hani onlar size hem üst tarafınızdan hem alt tarafınızdan gelmislerdi. Hani gözler kaymıs ve yürekler agızlara gelmisti. Siz de
    Allah'a karsı çesitli zanlarda bulunuyordunuz.
    11. Ýste orada mü'minler denendiler ve siddetli bir sekilde sarsıldılar.
    12. Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar, "Allah ve Resülü bize, ancak aldatmak için vaadde bulunmuslar" diyorlardı.
    13. Hani onlardan bir grup, "Ey Yesrib (Medine) halkı! Sizin burada durmak imkanınız yok. Haydi geri dönün" demisti. Onlardan bir
    baska grup da, "Evlerimiz açık (korumasız)" diyerek Peygamberden izin istiyorlardı. Oysa evleri açık (korumasız) degildi. Onlar
    sadece kaçmak istiyorlardı.
    14. Eger Medine'nin her tarafından üzerlerine gelinse ve orada karısıklık çıkarmaları istenseydi, onu mutlaka yaparlardı; o konuda
    fazla gecikmezlerdi.
    15. Andolsun ki, onlar, daha önce geri dönüp kaçmayacaklarına dair Allah'a söz vermislerdi. Allah'a verilen söz ise sorumlulugu
    gerektirir.
    16. De ki: "Eger siz ölümden ya da öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size asla fayda vermeyecektir. O takdirde bile (hayatın
    zevklerinden) pek az yararlandırılırsınız."
    17. De ki: "Eger Allah size bir kötülük dilese, sizi Allah'tan koruyacak kimdir? Yahut size bir rahmet dilese buna engel olacak
    kimdir?" Onlar kendilerine Allah'tan baska hiçbir dost ve hiçbir yardımcı bulamazlar.
    18, 19. Süphesiz Allah içinizden, savastan alıkoyanları ve kardeslerine, "Bize gelin" diyenleri biliyor. Size katkıda cimri davranarak
    savasa pek az gelirler. Korku geldiginde ise, üzerine ölüm baygınlıgı çökmüs kimse gibi gözleri dönerek sana baktıklarını görürsün.
    Korku gidince de ganimete karsı asırı düskünlük göstererek sizi keskin dillerle incitirler. Ýste onlar iman etmediler. Allah da onların
    amellerini bosa çıkardı. Bu Allah'a kolaydır.
    20. Düsman birliklerinin gitmedigini sanıyorlar. Düsman birlikleri (bir daha) gelecek olsa, isterler ki, (çölde) bedevilerin arasında
    bulunsunlar da size dair haberleri (gidip gelenlerden) sorsunlar. Ýçinizde bulunsalardı da pek az savasırlardı.
    21. Andolsun, Allah'ın Resülünde sizin için; Allah'a ve ahiret gününe kavusmayı uman, Allah'ı çok zikreden kimseler için güzel bir
    örnek vardır.
    22. Mü'minler düsman birliklerini görünce, "Ýste bu Allah'ın ve Resülünün bize vaad ettigi seydir. Allah ve Resülü dogru
    söylemislerdir" dediler. Bu onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırmıstır.
    23. Mü'minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah'a verdikleri söze sâdık kaldılar. Ýçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmistir
    (sehit olmustur). Bir kısmı da (sehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla degistirmemislerdir.
    24. Bunun böyle olması Allah'ın, dogruları, dogrulukları sebebiyle mükafatlandırması, dilerse münafıklara azap etmesi yahut onların
    tövbesini kabul etmesi içindir. Süphesiz Allah çok bagıslayandır, çok merhamet edendir.
    25. Allah inkar edenleri, hiçbir hayra ulasmaksızın kin ve öfkeleriyle geri çevirdi. Allah, savasta mü'minlere kâfi geldi. Allah
    kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.
    26. Allah kitap ehlinden olup müsriklere yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine büyük bir korku saldı. Siz onların bir
    kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir ediyordunuz.
    27. Allah sizi onların topraklarına, yurtlarına, mallarına ve henüz ayak basmadıgınız topraklara varis kıldı. Allah her seye hakkıyla
    gücü yetendir.
    28. Ey Peygamber! Hanımlarına de ki, "Eger dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız, gelin size mut'a vereyim ve sizi güzelce
    bırakayım."
    29. "Eger Allah'ı, Resülünü ve ahiret yurdunu istiyorsanız, bilin ki Allah içinizden iyilik yapanlara büyük bir mükafat hazırlamıstır."
    30. Ey Peygamber'in hanımları! Ýçinizden kim apaçık bir çirkinlik yaparsa onun cezası iki kat verilir. Bu Allah'a göre kolaydır.
    31. Ýçinizden kim Allah'a ve Resülüne itaat eder ve salih bir amel islerse, ona mükafatını iki kat veririz. Biz ona bereketli bir rızık
    hazırlamısızdır.
    32. Ey Peygamber'in hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi degilsiniz. Eger Allah'a karsı gelmekten sakınıyorsanız (erkeklerle
    konusurken) sözü yumusak bir eda ile söylemeyin ki kalbinde hastalık (kötü niyet) olan kimse ümide kapılmasın. Güzel (ve dogru)
    söz söyleyin.
    33. Evlerinizde oturun. Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldıgı gibi siz de açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekatı verin.
    Allah'a ve Resülüne itaat edin. Ey Peygamberin ev halkı! Allah sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.
    34. Siz evlerinizde okunan Allah'ın âyetlerini ve hikmeti hatırlayın. Süphesiz Allah en gizli seyi bilendir, hakkıyla haberdardır.
    35. Süphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü'min erkeklerle mü'min kadınlar, itaatkar erkeklerle itaatkar kadınlar,
    dogru erkeklerle dogru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah'a derinden saygı duyan erkekler, Allah'a derinden
    saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını
    koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah'ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, iste onlar için Allah
    bagıslanma ve büyük bir mükafat hazırlamıstır.
    36. Allah ve Resûlü bir is hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü'min erkek ve hiçbir mü'min kadın için kendi isleri konusunda
    tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah'a ve Resülüne karsı gelirse süphesiz ki o apaçık bir sekilde sapmıstır.
    37. Hani sen Allah'ın kendisine nimet verdigi, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulundugun kimseye, "Esini nikahında tut (onu
    bosama) ve Allah'tan sakın" diyordun. Ýçinde, Allah'ın ortaya çıkaracagı bir seyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa
    kendisinden çekinmene Allah daha layıktı. Zeyd esinden yana istegini yerine getirince (esini bosayınca), onu seninle evlendirdik ki,
    eslerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları bosadıklarında), evlatlıklarının esleriyle evlenmeleri konusunda mü'minlere
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:21 pm

    bir zorluk olmasın. Allah'ın emri mutlaka yerine getirilmistir.
    38. Allah'ın, kendisine farz kıldıgı seyleri yerine getirmesi konusunda peygambere bir darlık yoktur. Daha önce gelip geçen
    peygamberler hakkında da Allah'ın kanunu böyledir. Allah'ın emri kesinlesmis bir hükümdür.
    39. Daha önce gelip geçen o peygamberler, Allah'ın vahiylerini teblig eden, Allah'tan korkan, baska hiç kimseden korkmayan
    kimselerdir. Allah hesap görücü olarak yeter.
    40. Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası degildir. Fakat o, Allah'ın Resülü ve nebilerin sonuncusudur. Allah her seyi
    hakkıyla bilendir.
    41. Ey iman edenler! Allah'ı çokça zikredin.
    42. Onu sabah aksam tespih edin.
    43. O, sizi karanlıklardan aydınlıga çıkarmak için size merhamet eden; melekleri de sizin için bagıslanma dileyendir. Allah
    mü'minlere çok merhamet edendir.
    44. Allah'a kavusacakları gün mü'minlere yönelik esenlik dilegi "Selam" dır. Allah onlara bol bir mükafat hazırlamıstır.
    45, 46. Ey Peygamber! Biz seni bir sahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı; Allah'ın izniyle kendi yoluna çagıran bir davetçi ve aydınlatıcı
    bir kandil olarak gönderdik.
    47. Mü'minlere kendileri için Allah'tan büyük bir lütuf oldugunu müjdele.
    48. Kâfirlere ve münafıklara itaat etme! Onların eziyetlerine aldırma ve Allah'a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.
    49. Ey iman edenler! Mü'min kadınları nikahlayıp, sonra onlara dokunmadan (cinsel iliskide bulunmadan) kendilerini bosadıgınızda,
    onlar üzerinde sizin sayacagınız bir iddet hakkınız yoktur. Bu durumda onlara mut'a verin ve kendilerini güzel bir sekilde bırakın.
    50. Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdigin eslerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan
    kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helal
    kıldık. Ayrıca, diger mü'minlere degil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber'e bagıslayan, Peygamber'in de
    kendisini nikahlamak istedigi herhangi bir mü'min kadını da (sana helal kıldık.) Mü'minlere esleri ve sahip oldukları cariyeleri
    hakkında farz kıldıgımız seyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bagıslayıcıdır,
    çok merhamet edicidir.
    51. Ey Muhammed! Bunlardan (hanımlarından) diledigini geri bırakırsın, diledigini yanına alırsın. Uzak durduklarından dilediklerini
    yanına almanda da sana bir günah yoktur. Bu onların gözlerinin aydın olması, üzülmemeleri ve hepsinin de kendilerine verdigine
    razı olmaları için daha uygundur. Allah kalplerinizdekini bilir. Allah hakkıyla bilendir, halimdir. (Hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)
    52. Bundan sonra, güzellikleri hosuna gitse bile, baska kadınlarla evlenmek, eslerini bosayıp baska esler almak sana helal degildir.
    Ancak sahip oldugun cariyeler baska. Süphesiz Allah her seyi gözetleyendir.
    53. Ey iman edenler! Yemek için çagrılmaksızın ve yemegin pismesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber'in evlerine
    girmeyin, çagrıldıgınız zaman girin. Yemegi yiyince de hemen dagılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranısınız Peygamber'i
    rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçegi söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir sey
    istediginiz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz ,hem de onların kalpleri için daha temizdir.
    Allah'ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikahlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu
    Allah katında büyük bir günahtır.
    54. Siz bir seyi açıga vursanız da gizleseniz de, biliniz ki Allah her seyi hakkıyla bilendir.
    55. Peygamberin hanımlarına, babalarından, ogullarından, erkek kardeslerinden, erkek kardeslerinin ogullarından, kız kardeslerinin
    ogullarından, mümin kadınlardan ve sahip oldukları cariyelerden ötürü bir günah yoktur. Ey Peygamber hanımları! Allah'a karsı
    gelmekten sakının. Süphesiz Allah her seye hakkıyla sahittir.
    56. Süphesiz Allah ve melekleri Peygamber'e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selam edin.
    57. Süphesiz Allah ve Resülünü incitenlere, Allah dünya ve ahirette lanet etmis ve onlara asagılayıcı bir azap hazırlamıstır.9
    58. Mümin erkekleri ve mümin kadınları islemedikleri seyler yüzünden incitenler, bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmislerdir.
    59. Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. Bu onların
    tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur. Süphesiz Allah çok bagıslayıcıdır, çok merhamet edicidir.
    60, 61. Andolsun, eger münafıklar, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ve Medine'de kötü haberler yayıp ortalıgı karıstıranlar
    (tuttukları yoldan) vazgeçmezlerse, elbette seni onların üzerine gitmeye tesvik edecegiz. Onlar da (bundan sonra) orada lanete
    ugramıs kimseler olarak seninle pek az süre komsu kalacaklardır. Nerede bulunurlarsa, yakalanırlar ve yaman bir sekilde
    öldürülürler.
    62. Daha önce gelip geçenler hakkında da Allah'ın kanunu böyledir. Allah'ın kanununda asla degisme bulamazsın.
    63. Ýnsanlar sana kıyametin vaktini soruyorlar. De ki: "Onun ilmi ancak Allah katındadır." Ne bilirsin, belki de kıyamet yakında
    gerçeklesir.
    64. Süphesiz Allah kâfirlere lanet etmis ve onlara alevli bir ates hazırlamıstır.
    65. Onlar, orada ebedi olarak kalacaklardır. Hiçbir dost, hiçbir yardımcı bulamayacaklardır.
    66. Yüzlerinin ateste bir yandan bir yana döndürülecegi gün, "Keske Allah'a ve Resül'e itaat edeydik" diyecekler.
    67. Yine söyle diyecekler: "Ey Rabbimiz! Biz önderlerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar."
    68. "Ey Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lanete ugrat."
    69. Ey iman edenler! Siz Mûsâ'ya eziyet eden kimseler gibi olmayın. Nihayet Allah onu onların dediklerinden temize çıkarmıstı.
    Mûsâ Allah katında itibarlı bir kimse idi.
    70, 71. Ey iman edenler! Allah'a karsı gelmekten sakının ve dogru söz söyleyin ki Allah sizin islerinizi düzeltsin ve günahlarınızı
    bagıslasın. Kim Allah'a ve Resülüne itaat ederse, muhakkak büyük bir basarıya ulasmıstır.
    72. Süphesiz biz emaneti göklere, yere ve daglara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan
    yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir.
    73. Allah, münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah'a ortak kosan erkeklere ve Allah'a ortak kosan kadınlara azap etmek;
    mümin erkeklerin ve mümin kadınların da tövbelerini kabul etmek için insana emaneti yüklemistir. Allah çok bagıslayandır, çok
    merhamet edendir.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:21 pm

    87 - Ala Suresi
    Mekke döneminde inmistir. 19 âyettir. Sûre, adını birinci âyette yer alan ve Allah Teâlâ'yı niteleyen
    1. Yüce Rabbinin adını tespih et.
    2. O, yaratıp sekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır.
    3. O, (her seyi) ölçüyle yapıp yönlendirendir.
    4, 5. O, yesil bitki örtüsünü çıkaran, sonra da onları çürüyüp kararmıs çörçöpe çevirendir.
    6. Sana Kur'an'ı okutacagız ve sen onu unutmayacaksın.
    7. Ancak Allah'ın diledigi baska. Süphesiz O, açık olanı da bilir, gizliyi de.
    8. Biz seni en kolay olana kolayca iletecegiz.
    9. O halde, eger ögüt fayda verirse, ögüt ver.
    10. Allah'a karsı derin saygı duyarak ondan korkan ögüt alacaktır.
    11, 12. En büyük atese girecek olan en bedbaht kimse (kâfir) ise, ögüt almaktan kaçınır.
    13. Sonra orada ne ölür (kurtulur), ne de (rahat bir hayat) yasar.
    14, 15. Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse mutlaka kurtulusa erer.
    16. Fakat sizler dünya hayatını tercih ediyorsunuz.
    17. Oysa âhiret, daha hayırlı ve süreklidir.
    18, 19. Süphesiz bu hükümler ilk sayfalarda, Ýbrahim ve Mûsâ'nın sayfalarında da vardır.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:22 pm

    96 - Alak Suresi
    Mekke döneminde inmistir. 19 âyettir. Sûre, adını ikinci âyette geçen
    1, 2. Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı "alak" dan yarattı.
    3. Oku! Senin Rabbin en cömert olandır.
    4, 5. O, kalemle yazmayı ögretendir, insana bilmedigini ögretendir.
    6, 7. Hayır, insan kendini yeterli gördügü için mutlaka azgınlık eder.
    8. Süphesiz dönüs ancak Rabbinedir.
    9, 10. Sen, namaz kıldıgında kulu (bundan) engelleyeni gördün mü?
    11, 12. Ne dersin, ya o (engellenen kul) hidâyet üzere ise; ya da takvayı (Allah'a karsı gelmekten sakınmayı) emrediyorsa!?
    13. Ne dersin engelleyen, Peygamberi yalanlamıs ve yüz çevirmisse!?
    14. O Allah'ın, her seyi gördügünü bilmiyor mu?
    15, 16. Hayır! Andolsun, eger vazgeçmezse, muhakkak onu perçeminden; o yalancı, günahkâr perçeminden yakalarız.
    17. Haydi, taraftarlarını çagırsın.
    18. Biz de zebânileri çagıracagız.
    19. Hayır! Sakın sen ona uyma; secde et ve Rabbine yaklas.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:23 pm

    3 - Al-i Ýmran Suresi
    Medine döneminde inmistir. 200 âyettir. Sûre, adını 33. âyette geçen
    1. Elif Lâm Mîm.
    2. Allah, kendisinden baska hiçbir ilah bulunmayandır. Diridir, kayyumdur.
    3, 4. O, sana Kitab'ı hak ve kendisinden öncekileri dogrulayıcı olarak indirdi. O, daha önce Tevrat'ı ve Ýncil'i insanlar için birer
    hidayet olarak indirmisti.Furkan'ı da indirdi. Süphesiz, Allah'ın âyetlerini inkar edenler için siddetli bir azap vardır. Allah mutlak güç
    sahibidir, intikam sahibidir.
    5. Süphesiz yerde ve gökte Allah'a hiçbir sey gizli kalmaz.
    6. O, sizi rahimlerde, diledigi gibi sekillendirendir. Ondan baska ilâh yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
    7. O, sana Kitab'ı indirendir. Onun (Kur'an'ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Digerleri de mütesabihdir. Kalplerinde
    bir egrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için mütesabih âyetlerinin ardına düserler. Oysa onun gerçek
    manasını ancak Allah bilir. Ýlimde derinlesmis olanlar, "Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır" derler. (Bu inceligi) ancak akıl
    sahipleri düsünüp anlar.
    8. (Onlar söyle yakarırlar): "Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi egriltme. Bize katından bir rahmet bahset.
    Süphesiz sen çok bahsedensin."
    9. "Rabbimiz! Süphesiz sen, hakkında süphe olmayan bir günde insanları toplayacaksın. Süphesiz Allah va'dinden dönmez.
    10. Süphesiz, inkar edenlere, ne malları, ne de evlatları Allah'a karsı hiçbir fayda saglar. Onlar atesin yakıtıdırlar.
    11. (Bunların durumu) Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin durumu gibidir: Âyetlerimizi yalanladılar. Allah da onları
    günahlarıyla yakaladı. Allah azabı çok siddetli olandır.
    12. Ýnkar edenlere de ki: "Siz mutlaka yenilgiye ugrayacak ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız. Orası ne fena yataktır!"
    13. Süphesiz, karsı karsıya gelen iki toplulukta sizin için bir ibret vardır: Bir topluluk Allah yolunda çarpısıyordu. Öteki ise kâfirdi.
    (Onları) göz bakısıyla kendilerinin iki katı görüyorlardı. Allah da diledigini yardımıyla destekliyordu. Basireti olanlar için bunda
    elbette ibret vardır.
    14. Kadınlar, ogullar, yük yük altın ve gümüs, salma atlar, davarlar ve ekinler gibi nefsin siddetle arzuladıgı seyler insana süslü
    gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçimligidir. Oysa asıl varılacak güzel yer ancak Allah'ın katındadır.
    15. De ki: "Size, onlardan daha hayırlısını haber vereyim mi? Allah'a karsı gelmekten sakınanlar için Rableri katında, içinden
    ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler, tertemiz esler ve Allah'ın rızası vardır." Allah, kullarını hakkıyla görendir.
    16, 17. (Bunlar), "Rabbimiz, biz iman ettik. Bizim günahlarımızı bagısla. Bizi ates azabından koru" diyenler,Sabredenler, dogru
    olanlar, huzurunda gönülden boyun büküp divan duranlar, Allah yolunda harcayanlar ve seherlerde (Allah'tan) bagıslanma
    dileyenlerdir.
    18. Allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan baska ilah olmadıgına adaletle sâhitlik ettiler. Ondan baska ilah yoktur. O, mutlak güç
    sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
    19. Süphesiz Allah katında din Ýslam'dır. Kitap verilmis olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve asırılık
    yüzünden ayrılıga düstüler. Kim Allah'ın âyetlerini inkar ederse, bilsin ki Allah hesabı çok çabuk görendir.
    20. Seninle tartısmaya girisirlerse, de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah'a teslim ettim." Kendilerine kitap
    verilenlere ve ümmîlere6 de ki: "Siz de Ýslâm'ı kabul ettiniz mi?" Eger Ýslâm'a girerlerse hidayete ermis olurlar. Yok, eger yüz
    çevirirlerse sana düsen sey ancak teblig etmektir. Allah kullarını hakkıyla görendir.
    21. Allah'ın âyetlerini inkar edenler, Peygamberleri haksız yere öldürenler, insanlardan adaleti emredenleri öldürenler var ya, onları
    elem dolu bir azap ile müjdele.
    22. Onlar, amelleri, dünyada da, ahirette de bosa gitmis kimselerdir. Onların hiç yardımcıları da yoktur.
    23. Kendilerine Kitaptan bir pay verilenleri görmüyor musun ki, aralarında hüküm vermesi için Allah'ın Kitabına çagrılıyorlar da
    sonra içlerinden bir kısmı yüz çevirerek dönüp gidiyor.
    24. Bunun sebebi, onların, "Bize, ates sadece sayılı günlerde dokunacaktır." demeleridir. Uydurageldikleri seyler dinleri konusunda
    kendilerini aldatmıstır.
    25. Bakalım, kendilerini o geleceginde hiç süphe olmayan gün için bir araya topladıgımız ve hiç kimseye haksızlık edilmeden
    herkese kazandıgı tamamen ödendigi vakit, halleri nice olacaktır.
    26. De ki: "Ey mülkün sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü diledigine verirsin. Dilediginden de mülkü çeker alırsın. Diledigini aziz
    edersin, diledigini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Süphesiz sen her seye hakkıyla gücü yetensin."
    27. "Geceyi gündüze sokarsın, gündüzü geceye sokarsın. Ölüden diriyi çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın. Diledigine de hesapsız
    rızık verirsin."
    28. Mü'minler, mü'minleri bırakıp inkarcıları dost edinmesin. Kim böyle yaparsa Allah ile bir ilisigi kalmaz. Ancak onlardan
    (gelebilecek tehlikeden) korunmanız baskadır. Allah asıl sizi kendisine karsı dikkatli olmanız hakkında uyarmaktadır. Çünkü dönüs
    Allah'adır.
    29. De ki: "Ýçinizdekini gizleseniz de, açıga vursanız da Allah onu bilir. Göklerdeki her seyi, yerdeki her seyi de bilir. Allah her seye
    hakkıyla gücü yetendir."
    30. Herkesin yaptıgı iyiligi ve yaptıgı kötülügü hazır bulacagı günde kisi, kötülükleri ile kendi arasında uzak bir mesafe bulunmasını
    ister. Yine Allah sizi kendisine karsı dikkatli olmanız hakkında uyarmaktadır. Allah kullarını çok esirgeyicidir.
    31. De ki: "Eger Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bagıslasın. Çünkü Allah çok bagıslayandır,
    çok merhamet edendir."
    32. De ki: "Allah'a ve Peygamber'e itaat edin." Eger yüz çevirirlerse süphe yok ki Allah kafirleri sevmez.
    33, 34. Süphesiz, Allah, Adem'i, Nûh'u, Ýbrahim ailesini (soyunu) ve Ýmran ailesini (soyunu) birbirinden gelmis birer nesil olarak
    seçip âlemlere üstün kıldı.Allah her seyi hakkıyla isitendir, hakkıyla bilendir.
    35. Hani, Ýmran'ın karısı, "Rabbim! Karnımdaki çocugu sırf sana hizmet etmek üzere adadım. Benden kabul et. Süphesiz sen
    hakkıyla isitensin, hakkıyla bilensin" demisti.
    36. Onu dogurunca, "Rabbim!" dedi, "Onu kız dogurdum." -Oysa Allah onun ne dogurdugunu daha iyi bilir-7 "Erkek, kız gibi
    degildir. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu kovulmus seytandan senin korumana bırakıyorum."
    37. Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir sekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir sekilde yetistirdi. Zekeriya'yı8 da onun bakımıyla
    görevlendirdi. Zekeriya, onun bulundugu bölmeye her girisinde yanında bir yiyecek bulurdu. "Meryem, Bu sana nereden geldi?"
    derdi. O da "Bu, Allah katından" diye cevap verirdi. Zira Allah, diledigine hesapsız rızık verir.
    38. Orada Zekeriya Rabbine dua etti: "Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahset. Süphesiz sen duayı hakkıyla isitensin" dedi.
    39. Zekeriya mabedde namaz kılarken melekler ona, "Allah sana, kendisinden gelen bir kelimeyi (Ýsa'yı) dogrulayıcı, efendi, nefsine
    hakim ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler" diye seslendiler.
    40. Zekeriya, "Ey Rabbim! Bana ihtiyarlık gelip çatmıs iken ve karım da kısır iken benim nasıl çocugum olabilir?" dedi. Allah,
    "Öyledir, ama Allah diledigini yapar" dedi.
    41. Zekeriya, "Rabbim! (çocugum olacagına dair) bana bir alâmet ver" dedi. Allah da söyle dedi: "Senin için alâmet, insanlarla üç
    gün konusamaman, ancak isaretlesebilmendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah aksam tesbih et."
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:24 pm

    42. Hani melekler, "Ey Meryem! Allah seni seçti. Seni tertemiz yaptı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı."
    43. "Ey Meryem! Rabbine divan dur. Secde et ve (onun huzurunda) rükû edenlerle beraber rükû et" demislerdi.
    44. (Ey Muhammed!) Bunlar sana vahyettigimiz gayb haberlerindendir. Meryem'i kim himayesine alıp koruyacak diye kalemlerini
    (kur'a için) atarlarken sen yanlarında degildin. (Bu konuda) tartısırlarken de yanlarında degildin.
    45. Hani melekler söyle demisti: "Ey Meryem! Allah seni kendi tarafından bir kelime ile müjdeliyor ki, adı Meryemoglu Ýsa Mesih'dir.
    Dünyada da, ahirette de itibarlı ve Allah'a çok yakın olanlardandır."
    46. "O, besikte de, yetiskin çagında da insanlarla konusacak, salihlerden olacaktır."
    47. (Meryem), "Ey Rabbim! Bana bir beser dokunmamısken benim nasıl çocugum olur?" dedi. Allah, "Öyle ama, Allah diledigini
    yaratır. O bir seyin olmasını dilediginde ona sadece "ol" der, o da hemen oluverir" dedi.
    48. Ve Allah ona kitabı, hikmeti, Tevrat ve Ýncil'i ögretecek.
    49. Allah onu Ýsrailogullarına bir Peygamber olarak gönderecek (ve o da onlara söyle diyecek): "Süphesiz ben size Rabbinizden bir
    mucize getirdim. Ben çamurdan kus seklinde bir sey yapar, ona üflerim. O da Allah'ın izniyle hemen kus oluverir. Körü ve alacalıyı
    iyilestiririm ve Allah'ın izniyle ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yiyip ne biriktirdiginizi size haber veririm. Eger mü'minler iseniz bunda
    sizin için elbette bir ibret vardır."
    50. "Benden önce gelen Tevrat'ı dogrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı seyleri helâl kılmak için gönderildim ve Rabbiniz
    tarafından size bir mucize de getirdim. Artık Allah'a karsı gelmekten sakının ve bana itaat edin."
    51. "Süphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse ona ibadet edin. Ýste bu, dogru yoldur."
    52. Ýsa onların inkarlarını sezince, "Allah yolunda yardımcılarım kim?" dedi. Havariler, "Biziz Allah yolunun yardımcıları. Allah'a iman
    ettik. Sahit ol, biz müslümanlarız" dediler.
    53. "Rabbimiz! Senin indirdigine iman ettik ve Peygamber'e uyduk.Artık bizi (hakikate) sahitlik edenlerle beraber yaz."
    54. Onlar tuzak kurdular. Allah da tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.
    55. Hani Allah söyle buyurmustu: "Ey Ýsa! Süphesiz, senin hayatına ben son verecegim. Seni kendime yükseltecegim. Seni inkar
    edenlerden kurtararak temizleyecegim ve sana uyanları kıyamete kadar küfre sapanların üstünde tutacagım. Sonra dönüsünüz
    yalnızca banadır. Ayrılıga düstügünüz seyler hakkında aranızda ben hükmedecegim."
    56. "Ýnkar edenlere gelince, onlara dünyada da, ahirette de siddetli bir sekilde azab edecegim. Onların hiç yardımcıları da
    olmayacaktır."
    57. "Ýman edip salih ameller isleyenlere gelince, Allah onların mükafatlarını tastamam verecektir. Allah zalimleri sevmez."
    58. (Ey Muhammed!) Bunu (bildirdiklerimizi) biz sana âyetlerden ve hikmet dolu Kur'an'dan okuyoruz.
    59. Süphesiz Allah katında (yaratılısları bakımından) Ýsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir: Onu topraktan yarattı. Sonra ona "ol"
    dedi. O da hemen oluverdi.
    60. Hak Rabbindendir. O halde sakın süphe edenlerden olma.
    61. Sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartısacak olursa de ki: "Gelin, ogullarımızı ve ogullarınızı,
    kadınlarımızı ve kadınlarınızı çagıralım. Biz de siz de toplanalım. Sonra gönülden dua edelim de, Allah'ın lanetini (aramızdan) yalan
    söyleyenlerin üstüne atalım."
    62. Süphesiz bu (Ýsa hakkındaki) gerçek kıssadır. Allah'tan baska hiçbir ilâh yoktur. Süphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve
    hikmet sahibidir.
    63. Eger yüz çevirirlerse, süphesiz ki Allah fesat çıkaranları çok iyi bilir.
    64. De ki: "Ey kitap ehli! Bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin: Yalnız Allah'a ibadet edelim. Ona hiçbir seyi ortak kosmayalım.
    Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilah edinmesin." Eger onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Sahit olun, biz müslümanlarız."
    65. Ey kitap ehli! Ýbrahim hakkında niçin tartısıyorsunuz. Oysa Tevrat da, Ýncil de ondan sonra indirilmistir. Siz hiç düsünmüyor
    musunuz?
    66. Ýste siz böyle kimselersiniz! Diyelim ki biraz bilginiz olan sey hakkında tartıstınız. Ya hiç bilginiz olmayan sey hakkında niçin
    tartısıyorsunuz? Allah bilir, siz bilmezsiniz.
    67. Ýbrahim ne Yahudi idi ne de Hıristiyan. Fakat o, hanif (Allah'ı bir tanıyan, hakka yönelen) bir müslümandı. Allah'a ortak
    kosanlardan da degildi.
    68. Süphesiz, insanların Ýbrahim'e en yakın olanı, elbette ona uyanlar, bir de bu peygamber (Muhammed) ve mü'minlerdir. Allah da
    mü'minlerin dostudur.
    69. Kitap ehlinden bir grup sizi saptırabilmeyi çok arzu etti. Oysa sadece kendilerini saptırıyorlar, fakat farkına varmıyorlar.
    70. Ey Kitap ehli! (Gerçege) sahit oldugunuz halde, niçin Allah'ın âyetlerini inkar ediyorsunuz?
    71. Ey Kitap ehli! Niçin hakkı batılla karıstırıyor ve bile bile gerçegi gizliyorsunuz?
    72. Kitap ehlinden bir grup, "Mü'minlere indirilene günün baslangıcında inanın, sonunda da inkar edin, belki onlar (size bakarak)
    dönerler" dedi.
    73. "Sizin dininize uyandan baskasına inanmayın" (dediler). De ki: "Süphesiz hidayet, Allah'ın hidayetidir. Birine, size verilenin
    benzerinin verilmesinden veya Rabbinizin huzurunda aleyhinize deliller getireceklerinden ötürü mü (böyle söylüyorsunuz)?" De ki:
    "Lütuf Allah'ın elindedir. Onu diledigine verir. Allah lütfu genis olandır, hakkıyla bilendir."
    74. O, rahmetini diledigine has kılar. Allah büyük lütuf sahibidir.
    75. Kitap ehlinden öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet etsen, onu sana (eksiksiz) iade eder. Fakat onlardan öylesi de vardır
    ki, ona bir dinar emanet etsen, tepesine dikilip durmadıkça onu sana iade etmez. Bu da onların, "Ümmîlere karsı (yaptıklarımızdan)
    bize vebal yoktur" demelerinden dolayıdır. Onlar, bile bile Allah'a karsı yalan söylerler.
    76. Hayır! (Gerçek, onların dedigi degil.) Kim sözünü yerine getirir ve Allah'a karsı gelmekten sakınırsa süphesiz Allah da
    sakınanları sever.
    77. Süphesiz, Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir karsılıga degisenler var ya, iste onların ahirette bir payı yoktur. Allah
    kıyamet günü onlarla konusmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır.
    78. Onlardan (Kitap ehlinden) bir grup var ki, Kitab'dan olmadıgı halde Kitab'dan sanasınız diye (okudukları) Kitap'tanmıs gibi
    dillerini egip bükerler ve, "Bu, Allah katındandır" derler. Halbuki o, Allah katından degildir. Bile bile Allah'a karsı yalan söylerler.
    79. Allah'ın, kendisine Kitab'ı, hükmü (hikmeti) ve peygamberligi verdigi hiçbir insanın, "Allah'ı bırakıp bana kullar olun" demesi
    düsünülemez. Fakat (söyle ögüt verir:) "Ögretmekte ve derinlemesine incelemekte oldugunuz Kitap uyarınca rabbânîler (Allah'ın
    istedigi örnek ve dindar kullar) olun."
    80. Onun size, "Melekleri ve peygamberleri ilahlar edinin." diye emretmesi de düsünülemez. Siz müslüman olduktan sonra, o size
    hiç inkârı emreder mi?
    81. Hani, Allah peygamberlerden, "Andolsun, size verecegim her kitap ve hikmetten sonra, elinizdekini dogrulayan bir peygamber
    geldiginde, ona mutlaka iman edeceksiniz ve ona mutlaka yardım edeceksiniz" diye söz almıs ve, "Bunu kabul ettiniz mi; verdigim
    bu agır görevi üstlendiniz mi?" demisti. Onlar, "Kabul ettik" demislerdi. Allah da, "Öyleyse sahid olun, ben de sizinle beraber sahit
    olanlardanım" demisti.
    82. Artık bundan sonra kim yüz çevirirse iste onlar yoldan çıkmısların ta kendileridir.
    83. Göklerdeki ve yerdeki herkes ister istemez ona boyun egmisken ve ona döndürülüp götürülecekken onlar Allah'ın dininden
    baskasını mı arıyorlar?
    84. De ki: "Allah'a, bize indirilene (Kur'an'a) Ýbrahim'e, Ýsmail'e, Ýshak'a, Yakub'a ve Yakubogullarına indirilene, Mûsâ'ya, Ýsa'ya ve
    peygamberlere Rablerinden verilene inandık. Onlardan hiçbirini digerinden ayırt etmeyiz. Biz ona teslim olanlarız."
    85. Kim Ýslam'dan baska bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette hüsrana ugrayanlardan olacaktır.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:25 pm

    86. Ýman ettikten, Peygamberin hak olduguna sahitlik ettikten ve kendilerine açık deliller geldikten sonra inkar eden bir toplumu
    Allah nasıl dogru yola eristirir? Allah zalim toplumu dogru yola iletmez.
    87. Ýste onların cezası; Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lanetinin üzerlerine olmasıdır.
    88. Onun (lanetin) içinde ebedi kalacaklardır. Onların azabı hafifletilmez, onlara göz açtırılmaz.
    89. Ancak bundan sonra tövbe edip kendilerini düzeltenler müstesnadır. Süphesiz Allah çok bagıslayandır, çok merhamet edendir.
    90. Süphesiz iman ettikten sonra inkar eden, sonra da inkarda ileri gidenlerin tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. Ýste onlar
    sapıkların ta kendileridir.
    91. Süphesiz inkar edip kafir olarak ölenler var ya, dünya dolusu altını fidye verseler bile bu, hiçbirisinden asla kabul
    edilmeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur.
    92. Sevdiginiz seylerden Allah yolunda harcamadıkça iyilige asla erisemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.
    93. Tevrat indirilmeden önce, Ýsrail'in (Yakub'un) kendisine haram kıldıgı dısında, yiyeceklerin hepsi Ýsrailogullarına helâl idi. De ki:
    "Eger dogru söyleyenler iseniz, haydi Tevrat'ı getirip okuyun."
    94. Artık bundan sonra Allah'a karsı kim yalan uydurursa, iste onlar zalimlerin ta kendileridir.
    95. De ki: "Allah dogru söylemistir. Öyle ise hakka yönelen Ýbrahim'in dinine uyun. O, Allah'a ortak kosanlardan degildi."
    96. Süphesiz, insanlar için kurulan ilk ibadet evi elbette Mekke'de, âlemlere rahmet ve hidayet kaynagı olarak kurulan Kâ'be'dir.
    97. Onda apaçık deliller, Makam-ı Ýbrahim vardır. Oraya kim girerse, güven içinde olur. Yolculuguna gücü yetenlerin haccetmesi,
    Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse (bu hakkı tanınmazsa), süphesiz Allah bütün âlemlerden müstagnidir.
    (Kimseye muhtaç degildir, her sey ona muhtaçtır.)
    98. De ki: "Ey kitab ehli! Allah yaptıklarınızı görüp dururken Allah'ın âyetlerini niçin inkâr ediyorsunuz?"
    99. De ki: "Ey Kitab ehli! (Gerçegi) görüp bildiginiz halde niçin Allah'ın yolunu egri ve çeliskili göstermege yeltenerek inananları
    Allah'ın yolundan çevirmeye kalkısıyorsunuz? Allah yaptıklarınızdan habersiz degildir."
    100. Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar.
    101. Size Allah'ın âyetleri okunup dururken ve Allah'ın Resûlü de aranızda iken dönüp nasıl inkar edersiniz? Kim Allah'a sımsıkı
    baglanırsa, kesinlikle o, dogru yola iletilmistir.
    102. Ey iman edenler! Allah'a karsı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa öylece sakının ve siz ancak müslümanlar olarak ölün.
    103. Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler
    birbirinize düsmanlar idiniz de o, kalplerinizi birlestirmisti. Ýste onun bu nimeti sayesinde kardesler olmustunuz. Yine siz, bir ates
    çukurunun tam kenarında idiniz de o sizi oradan kurtarmıstı. Ýste Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki dogru yola eresiniz.
    104. Sizden, hayra çagıran, iyiligi emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. Ýste kurtulusa erenler onlardır.
    105. Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılıga düsenler gibi olmayın. Ýste onlar için büyük bir azap vardır.
    106. O gün bazı yüzler agarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara, "Ýmanınızdan sonra inkar ettiniz, öyle mi? Öyle ise inkar
    etmenize karsılık azabı tadın" denilir.
    107. Yüzleri agaranlar ise Allah'ın rahmeti içindedirler. Onlar orada ebedi kalacaklardır.
    108. Ýste bunlar Allah'ın, sana hak olarak okudugumuz âyetlerdir. Allah, âlemlere hiç zulüm etmek istemez.
    109. Göklerdeki her sey, yerdeki her sey Allah'ındır. Bütün isler ancak Allah'a döndürülür.
    110. Siz, insanlar için çıkarılmıs en hayırlı ümmetsiniz. Ýyiligi emreder, kötülükten men eder ve Allah'a iman edersiniz. Kitap ehli de
    inansalardı elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler de var. Ama pek çogu fasık kimselerdir.
    111. Onlar size eziyetten baska bir zarar veremezler. Eger sizinle savasmaya kalkıssalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra
    onlara yardım da edilmez.
    112. Onlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah'ın ve (mü'min) insanların güvencesine sıgınmadıkça kendilerini zillet kaplamıstır.
    Onlar Allah'ın gazabına ugradılar ve yoksulluk onları kapladı. Bunun sebebi onların; Allah'ın âyetlerini inkar ediyor ve peygamberleri
    haksız yere öldürüyor olmaları idi. Bütün bunların sebebi ise, isyan etmekte ve (Allah'ın koydugu) sınırları çignemekte olusları idi.
    113. Onların (Kitap ehlinin) hepsi bir degildir. Kitap ehli içinde, gece saatlerinde ayakta duran, secdeye kapanarak Allah'ın âyetlerini
    okuyan bir topluluk da vardır.
    114. Onlar, Allah'a ve ahiret gününe inanırlar. Ýyiligi emrederler. Kötülükten men ederler, hayır islerinde birbirleriyle yarısırlar. Ýste
    onlar salihlerdendir.
    115. Onlar ne hayır islerlerse karsılıksız bırakılmayacaklardır. Allah, kendisine karsı gelmekten sakınanları bilir.
    116. Ýnkar edenlerin ne malları ne evlatları, onlara Allah'a karsı bir yarar saglar. Ýste onlar cehennemliktirler. Onlar orada ebedi
    kalacaklardır.
    117. Onların bu dünya hayatında harcadıkları malların durumu, kendilerine zulmeden bir toplulugun ekinlerini vurup mahveden
    kavurucu ve soguk bir rüzgarın durumu gibidir. Allah onlara zulmetmedi. Fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlar.
    118. Ey iman edenler! Sizden olmayanlardan hiçbir sırdas edinmeyin. Onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar. Hep sıkıntıya
    düsmenizi isterler. Onların kinleri konusmalarından apaçık ortaya çıkmıstır. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Eger
    düsünürseniz size âyetleri açıkladık.
    119. Ýste siz öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz, onlar ise, bütün kitaplara iman ettiginiz halde sizi sevmezler. Onlar sizinle
    karsılastıkları zaman "inandık" derler. Ama kendi baslarına kaldıklarında, size karsı kinlerinden dolayı parmaklarını ısırırlar. De ki:
    "Öfkenizden ölün!" Süphesiz Allah, gögüslerin özünü (kalplerde olanı) bilir.
    120. Size bir iyilik dokunursa, bu onları üzer. Basınıza bir kötülük gelse, ona sevinirler. Eger siz sabırlı olur, Allah'a karsı gelmekten
    sakınırsanız onların hileleri size hiçbir zarar vermez. Çünkü Allah onların islediklerini kusatmıstır.
    121. Hani sen mü'minleri (Uhud'da) savas mevzilerine yerlestirmek için, sabah erken ailenden (evinden) ayrılmıstın. Allah, hakkıyla
    isitendir, hakkıyla bilendir.
    122. Hani sizden iki takım (panige kapılarak) çözülmeye yüz tutmustu. Halbuki Allah onların yardımcısı idi. Mü'minler, yalnız Allah'a
    tevekkül etsinler.
    123. Andolsun, siz son derece güçsüz iken Allah size Bedir'de yardım etmisti. O halde Allah'a karsı gelmekten sakının ki sükretmis
    olasınız.
    124. Hani sen mü'minlere, "Rabbinizin, indirilmis üç bin melek ile yardım etmesi size yetmez mi?" diyordun.
    125. Evet, sabrettiginiz ve Allah'a karsı gelmekten sakındıgınız takdirde; onlar ansızın üzerinize gelseler bile Rabbiniz nisanlı bes bin
    melekle size yardım eder.
    126. Allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla yatıssın diye yaptı. Yardım ve zafer ancak mutlak güç sahibi,
    hüküm ve hikmet sahibi Allah katındadır.
    127. Bir de Allah bunu, inkar edenlerden bir kısmını helak etsin veya perisan etsin de umutsuz olarak dönüp gitsinler diye yaptı.
    128. Bu iste senin yapacagın bir sey yoktur. Allah, ya tövbelerini kabul edip onları affeder, ya da zalim olduklarından dolayı onlara
    azap eder.
    129. Göklerdeki her sey ve yerdeki her sey Allah'ındır. O diledigini bagıslar, diledigine azab eder. Allah, çok bagıslayandır, çok
    merhamet edendir.
    130. Ey iman edenler! Kat kat arttırılmıs olarak faiz yemeyin. Allah'a karsı gelmekten sakının ki kurtulusa eresiniz.2
    131. Kafirler için hazırlanmıs atesten sakının.
    132. Allah'a ve Peygambere itaat edin ki size merhamet edilsin.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:26 pm

    133. Rabbinizin bagısına, ve genisligi göklerle yer arası kadar olan, Allah'a karsı gelmekten sakınanlar için hazırlanmıs bulunan
    cennete kosun.
    134. Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah iyilik edenleri sever.
    135. Yine onlar, çirkin bir is yaptıkları, yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı hatırlayıp hemen günahlarının bagıslanmasını
    isteyenler -ki Allah'tan baska günahları kim bagıslar- ve bile bile, isledikleri (günah) üzerinde ısrar etmeyenlerdir.
    136. Ýste onların mükafatı Rab'leri tarafından bagıslanma ve içinden ırmaklar akan cennetlerdir ki orada ebedi kalacaklardır. (Allah
    yolunda) çalısanların mükafatı ne güzeldir!
    137. Sizden önce(ki milletlerin basından) nice olaylar gelip geçmistir. Yeryüzünde gezin dolasın da yalanlayanların sonunun nasıl
    oldugunu bir görün.
    138. Bu (Kur'an), insanlar için bir açıklama, Allah'a karsı gelmekten sakınanlar için bir hidayet ve bir ögüttür.
    139. Gevsemeyin, hüzünlenmeyin. Eger (gerçekten) iman etmis kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz.
    140. Eger siz (Uhud'da) bir yara aldıysanız, süphesiz o topluluk da (Müsrikler de Bedir'de) benzeri bir yara almıstı. Ýste (iyi veya
    kötü) günleri insanlar arasında (böyle) döndürür dururuz. (Bazen bir topluma iyi ya da kötü günler gösteririz, bazen öbürüne.)
    Allah, sizden iman edenleri ayırt etmek, sizden sahitler edinmek için böyle yapar. Allah, zalimleri sevmez.
    141. Bir de Allah, iman edenleri arındırmak ve küfre sapanları mahvetmek için böyle yapar.
    142. Yoksa siz; Allah, içinizden cihad edenleri (sınayıp) ayırt etmeden ve yine sabredenleri (sınayıp) ayırt etmeden cennete
    gireceginizi mi sandınız?
    143. Andolsun, siz ölümle karsılasmadan önce onu temenni ediyordunuz. Ýste onu gördünüz, ama bakıp duruyorsunuz.
    144. Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmistir. Simdi o ölür veya öldürülürse gerisin
    geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah'a hiçbir zarar veremez. Allah sükredenleri
    mükafatlandıracaktır.
    145. Hiçbir kimse Allah'ın izni olmadan ölmez. Ölüm belirli bir süreye göre yazılmıstır. Kim dünya menfaatini isterse, kendisine
    ondan veririz. Kim de ahiret mükafatını isterse, ona da ondan veririz. Biz sükredenleri mükafatlandıracagız.
    146. Nice peygamberler var ki, kendileriyle beraber birçok Allah dostu çarpıstı da bunlar Allah yolunda baslarına gelenlerden
    yılmadılar, zaafa düsmediler, boyun egmediler. Allah sabredenleri sever.
    147. Onların sözleri ancak, "Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve isimizdeki taskınlıklarımızı bagısla ve (yolunda) ayaklarımızı saglam
    tut. Kâfir topluma karsı bize yardım et" demekten ibaretti.
    148. Allah da onlara hem dünya nimetini, hem de ahiretin güzel mükafatını verdi. Allah güzel davrananları sever.
    149. Ey iman edenler! Siz eger kâfir olanlara uyarsanız sizi gerisin geriye (küfre) çevirirler de büsbütün hüsrana ugrarsınız.
    150. Hayır! Yalnız Allah yardımcınızdır. O, yardımcıların en hayırlısıdır.
    151. Hakkında hiçbir delil indirmedigi seyleri Allah'a ortak kostuklarından dolayı; inkâr edenlerin kalplerine korku salacagız.
    Barınakları da cehennemdir. Zalimlerin kalacakları yer ne kötüdür.
    152. Andolsun, Allah, izniyle, onları (müsrikleri) kırıp geçirdiginiz sırada size olan vadini gerçeklestirdi. Nihayet sevdiginiz seyi
    (zaferi) size gösterdikten sonra, za'f gösterdiniz. (Peygamber'in verdigi) emir konusunda tartıstınız ve emre karsı geldiniz. Ýçinizden
    dünyayı isteyenler de vardı, ahireti isteyenler de. Sonra sizi denemek için onlardan yüzünüzü çevirdi. (Kaçıp hezimete ugradınız.
    Buna ragmen) sizi bagısladı. Allah mü'minlere karsı çok lütufkârdır.
    153. Peygamber, arkanızdan sizi çagırırken siz durmadan daga yukarı kaçıyor, hiç kimseye dönüp bakmıyordunuz. Bundan dolayı
    Allah, size keder üstüne keder verdi ki, (bu durumlara alısasınız ve daha sonra) elinizden gidene, ve basınıza gelene üzülmeyesiniz.
    Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
    154. Sonra o kederin ardından (Allah) üzerinize içinizden bir kısmını örtüp bürüyen bir güven, bir uyku indirdi. Bir kısmınız da kendi
    canlarının kaygısına düsmüstü. Allah'a karsı cahiliye zannı gibi gerçek dısı zanda bulunuyorlar; "Bu iste bizim hiçbir dahlimiz yok"
    diyorlardı. De ki: "Bütün is, Allah'ındır." Onlar sana açıklayamadıklarını içlerinde saklıyorlar ve diyorlar ki: "Bu konuda bizim
    elimizde bir sey olsaydı burada öldürülmezdik." De ki: "Evlerinizde dahi olsaydınız, üzerlerine öldürülmesi yazılmıs bulunanlar
    mutlaka yatacakları (öldürülecekleri) yerlere çıkıp gideceklerdi. Allah bunu gögüslerinizdekini denemek, kalplerinizdekini arındırmak
    için yaptı. Allah gögüslerin özünü (kalplerde olanı) bilir."
    155. Ýki toplulugun karsılastıgı gün, içinizden yüz çevirip kaçanları, seytan ancak yaptıkları bazı hatalardan dolayı yoldan kaydırmak
    istemisti. Ama yine de Allah onları affetti. Kuskusuz Allah çok bagıslayandır, halimdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir).
    156. Ey iman edenler! Kardesleri sefere veya savasa çıktıgında onlar hakkında, "Onlar bizim yanımızda olsalardı ölmezlerdi ve
    öldürülmezlerdi" diyen inkarcılar gibi olmayın. Allah bunu (bu düsünceyi) onların kalplerine bir hasret (yarası) olarak koydu. Allah
    yasatır ve öldürür. Allah, yaptıklarınızı görmektedir.
    157. Andolsun, eger Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, Allah'ın bagıslaması ve rahmeti onların topladıkları (dünyalıkları)ndan
    daha hayırlıdır.
    158. Andolsun, ölseniz de öldürülseniz de, Allah'ın huzurunda toplanacaksınız.
    159. Allah'ın rahmeti sayesinde sen onlara karsı yumusak davrandın. Eger kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dagılıp
    giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah'tan bagıslama dile. Ýs konusunda onlarla müsavere et. Bir kere de karar verip
    azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Süphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.
    160. Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eger sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir? Mü'minler,
    ancak Allah'a tevekkül etsinler.
    161. Hiçbir peygamberin emanete hıyanet etmesi düsünülemez. Kim hıyanet ederse, kıyamet günü, hıyanet ettigi seyle birlikte
    gelir. Sonra da hiçbir haksızlıga ugratılmaksızın herkese kazandıgının karsılıgı tastamam ödenir.
    162. Allah'ın rızasına uyan kimse, Allah'ın gazabına ugrayan ve varacagı yer cehennem olan kimse gibi midir? O ne kötü varılacak
    yerdir!
    163. Onlar (insanlar) Allah'ın katında derece derecedirler. Allah, onların yaptıklarını görmektedir.
    164. Andolsun, Allah, mü'minlere kendi içlerinden; onlara âyetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitab ve hikmeti
    ögreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmustur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.
    165. Onların (müsriklerin) basına (Bedir'de) iki mislini getirdiginiz bir musibet (Uhud'da) sizin basınıza geldiginde, "Bu nereden
    basımıza geldi?" dediniz, öyle mi? De ki: "O (musibet), kendinizdendir." Süphesiz Allah'ın gücü her seye hakkıyla yeter.
    166, 167. Ýki toplulugun (ordunun) karsılastıgı günde basınıza gelen musibet Allah'ın izniyledir. Bu da mü'minleri ortaya çıkarması
    ve münafıklık yapanları belli etmesi içindi.Onlara (münafıklara), "Gelin, Allah yolunda savasın veya savunmaya geçin" denildi de
    onlar, "Eger savasmayı bilseydik, arkanızdan gelirdik" dediler. Onlar o gün, imandan çok küfre yakın idiler. Agızlarıyla kalplerinde
    olmayanı söylüyorlardı. Oysa Allah, içlerinde gizledikleri seyi çok iyi bilmektedir.
    168. (Onlar), kendileri oturup kaldıkları halde kardesleri için, "Eger bize uysalardı öldürülmezlerdi" diyen kimselerdir. De ki: "Eger
    dogru söyleyenler iseniz kendinizden ölümü savın."
    169, 170. Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler,Rableri katında Allah'ın, lütfundan kendilerine
    verdigi nimetlerin sevincini yasayarak rızıklandırılmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulasamayan (henüz sehit olmamıs)
    kimselere de hiçbir korku olmayacagına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler.
    171. (Sehitler) Allah'ın nimetine, keremine ve Allah'ın, mü'minlerin ecrini zayi etmeyecegine sevinirler.
    172. Onlar yaralandıktan sonra Allah'ın ve Peygamberinin davetine uyan kimselerdir. Onlardan güzel davranıp iyilik edenlere ve
    Allah'a karsı gelmekten sakınanlara büyük bir mükafat vardır.
    173. Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine, "Ýnsanlar size karsı ordu toplamıslar, onlardan korkun" dediklerinde, bu söz onların
    imanını artırdı ve "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!" dediler.
    174. Bundan dolayı Allah'tan bir nimet ve lütufla kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan geri döndüler ve Allah'ın rızasına uydular.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:29 pm

    Allah, büyük lütuf sahibidir.
    175. O seytan sizi ancak kendi dostlarından korkutuyor. Onlardan korkmayın, eger mü'min iseniz, benden korkun.
    176. Küfürde yarısanlar seni üzmesin. Onlar, Allah'a hiçbir sekilde zarar veremezler. Allah, onlara ahirette bir pay vermemek
    istiyor. Onlar için büyük azap vardır.
    177. Ýman karsılıgında küfrü satın alanlar Allah'a hiçbir zarar veremezler. Onlar için elem verici bir azap vardır.
    178. Ýnkar edenler, kendilerine vermis oldugumuz mühletin, sakın kendileri için hayırlı oldugunu sanmasınlar. Biz onlara ancak
    günahları artsın diye mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.
    179. Allah, pisi temizden ayırıncaya kadar mü'minleri içinde bulundugunuz su durumda bırakacak degildir. Allah size gaybı
    bildirecek de degildir. Fakat Allah, peygamberlerinden diledigini seçer (gaybı ona bildirir). O halde Allah'a ve peygamberlerine iman
    edin. Eger iman eder ve Allah'a karsı gelmekten sakınırsanız sizin için büyük bir mükafat vardır.
    180. Allah'ın kendilerine lütfundan verdigi nimetlerde cimrilik edenler, bunun, kendileri için hayırlı oldugunu sanmasınlar. Hayır! O
    kendileri için bir serdir. Cimrilik ettikleri sey kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Allah
    yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
    181. Allah; "Süphesiz, Allah fakirdir, biz zenginiz" diyenlerin sözünü elbette duydu. Onların dediklerini ve haksız yere peygamberleri
    öldürmelerini yazacagız ve, "Tadın yangın azabını!" diyecegiz.
    182. "Bu, kendi ellerinizin (önceden yapıp) gönderdiklerinin karsılıgıdır." Allah, kullara asla zulmedici degildir.
    183. Onlar, "Allah bize, atesin yiyecegi bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamızı emretti" dediler. De ki: "Benden
    önce size nice peygamberler açık belgeleri ve sizin dediginiz seyi getirdi. Eger dogru söyleyenler iseniz, niçin onları öldürdünüz?"
    184. Eger seni yalanladılarsa, senden önce açık delilleri, hikmetli sayfaları ve aydınlatıcı kitabı getiren peygamberler de
    yalanlanmıstı.
    185. Her canlı ölümü tadacaktır. Ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karsılıgı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden
    uzaklastırılıp cennete sokulursa gerçekten kurtulusa ermistir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan baska bir sey degildir.
    186. Andolsun, mallarınız ve canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve Allah'a
    ortak kosanlardan üzücü birçok söz isiteceksiniz. Eger sabreder ve Allah'a karsı gelmekten sakınırsanız bilin ki, bunlar (yapmaya
    deger) azmi gerektiren islerdendir.
    187. Hani Allah, kendilerine kitap verilenlerden, "Onu (Kitabı) mutlaka insanlara açıklayacaksınız, onu gizlemeyeceksiniz" diye
    saglam söz almıstı. Fakat onlar verdikleri sözü, arkalarına atıp onu az bir karsılıga degistiler. Yaptıkları bu alıs veris ne kadar
    kötüdür.
    188. Ettiklerine sevinen ve yapmadıkları seylerle övülmeyi seven kimselerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma. Onlar için elem
    dolu bir azap vardır.
    189. Göklerin ve yerin hükümranlıgı Allah'ındır. Allah her seye hakkıyla gücü yetendir.
    190. Göklerin ve yerin yaratılısında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidisinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler vardır.
    191. Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılısı üzerinde düsünürler.
    "Rabbimiz! Bunu bos yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ates azabından koru" derler.
    192. "Rabbimiz! Sen kimi cehennem atesine sokarsan onu rezil etmissindir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur."
    193. "Rabbimiz! Biz, ‘Rabbinize iman edin' diye imana çagıran bir davetçi isittik, hemen iman ettik. Rabbimiz! Günahlarımızı
    bagısla. Kötülüklerimizi ört. Canımızı iyilerle beraber al."
    194. "Rabbimiz! Peygamberlerin aracılıgı ile bize vadettiklerini ver bize. Kıyamet günü bizi rezil etme. Süphesiz sen, vadinden
    dönmezsin."
    195. Rableri onlara su karsılıgı verdi: "Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden hiçbir çalısanın amelini zayi etmeyecegim. Sizler
    birbirinizdensiniz. Hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet görenler, savasanlar ve öldürülenlerin de andolsun,
    günahlarını elbette örtecegim. Allah katından bir mükafat olmak üzere, onları içinden ırmaklar akan cennetlere koyacagım.
    Mükafatın en güzeli Allah katındadır."
    196. Kafirlerin refah içinde diyar diyar dolasmaları sakın seni aldatmasın.
    197. (Onların bu refahı) az bir yararlanmadır. Sonra onların barınagı cehennemdir. Ne kötü bir yataktır orası.
    198. Fakat Rablerine karsı gelmekten sakınanlar için, Allah katından bir konaklama yeri olarak, içinde ebedi kalacakları, içinden
    ırmaklar akan cennetler vardır. Allah katında olan seyler iyiler için daha hayırlıdır.
    199. Kitap ehlinden öyleleri var ki, Allah'a, size indirilene ve kendilerine indirilene, Allah'a derinden saygı duyarak inanırlar. Allah'ın
    âyetlerini az bir degere satmazlar. Onlar var ya, iste onların, Rableri katında mükafatları vardır. Süphesiz Allah hesabı çabuk
    görendir.
    200. Ey iman edenler! Sabredin. Sabır yarısında düsmanlarınızı geçin. (Cihat için) hazırlıklı ve uyanık olun ve Allah'a karsı
    gelmekten sakının ki kurtulusa eresiniz.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:30 pm

    29 - Ankebut Suresi
    Mekke döneminde inmistir. 69 âyettir. Sûre, adını 41. âyette geçen
    1. Elif Lâm Mîm.
    2. Ýnsanlar, "Ýnandık" demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler.
    3. Andolsun, biz onlardan öncekileri de imtihan etmistik. Allah dogru söyleyenleri de mutlaka bilir, yalancıları da mutlaka bilir.
    4. Yoksa kötülük yapanlar, bizden kaçıp kurtulacaklarını mı sandılar. Ne kötü hükmediyorlar!
    5. Her kim Allah'a kavusmayı umarsa, bilsin ki Allah'ın tayin ettigi o vakit elbette gelecektir. O hakkıyla isitendir, hakkıyla bilendir.
    6. Her kim cihad ederse, ancak kendisi için cihad etmis olur. Süphesiz Allah âlemlere muhtaç degildir.
    7. Ýman edip salih amel isleyenlerin kötülüklerini elbette örtecegiz. Onları islediklerinin daha güzeliyle mükafatlandıracagız.
    8. Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini emrettik. Sâyet onlar seni, hakkında hiçbir bilgin olmayan seyi bana ortak kosman için
    zorlarlarsa, bu takdirde onlara itaat etme. Dönüsünüz ancak bana olacaktır ve ben yapmakta olduklarınızı size haber verecegim.
    9. Ýman edip de salih amel isleyenler var ya, biz onları mutlaka salihler (iyiler) arasına sokacagız.
    10. Ýnsanlardan öyleleri vardır ki, "Allah'a inandık" derler. Ama Allah ugrunda bir ezaya ugratılınca insanlardan gördükleri baskı ve
    iskenceyi Allah'ın azabı gibi tutar. Andolsun, Rabbinden bir yardım gelecek olsa mutlaka, "Biz de sizinle beraberdik" derler. Allah,
    herkesin kalbinde olanı en iyi bilen degil midir?
    11. Allah, elbette kendisine iman edenleri de bilir ve elbette münafıkları da bilir.
    12. Ýnkar edenler iman edenlere, "Yolumuza uyun da sizin günahlarınızı yüklenelim" derler. Halbuki onların günahlarından hiçbir sey
    yüklenecek degillerdir. Süphesiz onlar kesinlikle yalancılardır.
    13. Andolsun, onlar mutlaka kendi yüklerini ve kendi yükleriyle beraber nice agır yükleri yükleneceklerdir. Uydurmakta oldukları
    seylerden de kıyamet günü süphesiz, sorguya çekileceklerdir.
    14. Andolsun, biz Nûh'u kendi kavmine peygamber olarak gönderdik. O da dokuz yüz elli yıl onların arasında kaldı. Neticede onlar
    zulümlerini sürdürürlerken tûfan kendilerini yakalayıverdi.
    15. Biz de onu (Nûh'u) ve gemide bulunanları kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret kıldık.
    16. Ýbrahim'i de peygamber olarak gönderdik. Hani o kavmine söyle demisti: "Allah'a kulluk edin, O'na karsı gelmekten sakının.
    Eger bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır."
    17. "Siz Allah'ı bırakarak ancak putlara tapıyorsunuz ve yalan uyduruyorsunuz. Allah'ı bırakarak taptıklarınızın size hiçbir rızık
    vermeye güçleri yetmez. Öyle ise rızkı Allah'ın katında arayın. O'na kulluk edin ve O'na sükredin. Siz yalnız O'na
    döndürüleceksiniz."
    18. "Eger siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de yalanlamıslardı. Peygambere düsen apaçık tebligden
    baska bir sey degildir."
    19. Onlar, Allah'ın baslangıçta yaratmayı nasıl yaptıgını, sonra onu nasıl tekrarladıgını görmüyorlar mı? Süphesiz bu Allah'a göre
    kolaydır.2
    20. De ki: "Yeryüzünde dolasın da Allah'ın baslangıçta yaratmayı nasıl yaptıgına bakın. Sonra Allah (aynı sekilde) sonraki yaratmayı
    da yapacaktır. (Kıyametten sonra her seyi tekrar yaratacaktır) Süphesiz Allah'ın gücü her seye hakkıyla yeter."
    21. O diledigine azap eder, diledigine de merhamet eder. Ancak O'na döndürüleceksiniz
    22. Siz, yerde de gökte de (Allah'ı) aciz bırakacak degilsiniz. Sizin Allah'tan baska ne bir dostunuz, ne de bir yardımcınız vardır.
    23. Allah'ın âyetlerini ve O'na kavusmayı inkar edenler var ya; iste onlar benim rahmetimden ümit kesmislerdir. Ýste onlar için elem
    dolu bir azap vardır.
    24. (Ýbrahim'in) kavminin cevabı, "Onu öldürün veya yakın" demekten ibaret oldu. Allah da onu atesten kurtardı. Süphesiz bunda
    inanan bir toplum için ibretler vardır.
    25. Ýbrahim onlara dedi ki: "Sırf aranızda dünya hayatına mahsus bir sevgi (ve çıkar) ugruna Allah'ı bırakıp bir takım putlar
    edindiniz. Sonra kıyamet gününde kiminiz kiminizi inkar edip tanımayacak; kiminiz kiminize lanet edecektir. Barınagınız cehennem
    olacaktır. Yardımcılarınız da olmayacaktır."
    26. Bunun üzerine Lût, ona (Ýbrahim'e) iman etti. Ýbrahim, "Ben, Rabbime (gitmemi emrettigi yere) hicret edecegim. Süphesiz o
    mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir" dedi.
    27. O'na (Ýbrahim'e) Ýshak'ı ve Yakub'u bahsettik. Onun soyundan gelenlere peygamberlik ve kitab verdik. Ayrıca ona dünyada
    mükafatını da verdik. Süphesiz o, ahirette de salih kimselerdendir.
    28. Lût'u da peygamber olarak gönderdik. Hani o kavmine söyle demisti: "Gerçekten siz, sizden önce dünyada hiçbir toplumun
    yapmadıgı bir hayasızlıgı isliyorsunuz."
    29. "Siz hâlâ erkeklere yanasacak, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlik yapacak mısınız?" Kavminin cevabı, "Eger dogru
    söyleyenlerden isen, haydi Allah'ın azabını getir bize" demeden ibaret oldu.
    30. (Lût) "Ey Rabbim! Su bozguncu kavme karsı bana yardım et" dedi.
    31. Elçilerimiz (melekler) Ýbrahim'e müjdeyi getirdiklerinde, "Biz bu memleket halkını helak edecegiz, çünkü oranın ahalisi zalim
    kimselerdir" dediler.
    32. Ýbrahim, "Ama orada Lût var" dedi. Onlar, "Orada kimin bulundugunu biz daha iyi biliriz. Biz onu ve ailesini elbette
    kurtaracagız. Ancak karısı baska. O geri kalıp helak edilenlerden olacaktır."
    33. Elçilerimiz Lût'a geldiklerinde, Lût, onlar yüzünden tasalandı, onlar hakkında çaresizlik içine düstü. Elçiler ona, "Korkma,
    üzülme. Biz seni ve aileni kurtaracagız. Ancak karın baska. O geride kalıp helak edilenlerden olacaktır."
    34. Süphesiz biz, bu memleket halkı üzerine, fasıklık ettiklerinden dolayı gökten bir azap indirecegiz.
    35. Andolsun biz, aklını kullanacak bir kavm için o memleketten ibret alınacak apaçık bir delil bıraktık.
    36. Medyen'e de kardesleri Suayb'ı peygamber olarak gönderdik. Suayb, "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Ahiret gününe ümit
    besleyin ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak karısıklık çıkarmayın" dedi.
    37. Kavmi, onu yalanladı. Bunun üzerine kendilerini o malum sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar
    38. Ad ve Semûd kavimlerini de helak ettik. Bu, onların (harap olmus) yurtlarından size besbelli olmustur. Seytan onlara islerini
    süslemis ve onları dogru yoldan alıkoymustur. Halbuki onlar gözü açık kimselerdi.
    39. Kârûn'u, Firavun'u ve Hâmân'ı da helak ettik. Andolsun, Mûsâ kendilerine apaçık mucizeler getirmisti de yeryüzünde büyüklük
    taslamıslardı. Oysa bizi geçip (azabımızdan) kurtulamazlardı.
    40. Bunların her birini kendi günahları yüzünden yakaladık. Onlardan tas yagmuruna tuttuklarımız var. Onlardan o korkunç sesin
    yakaladıgı kimseler var. Onlardan yerin dibine geçirdiklerimiz var. Onlardan suda bogduklarımız var. Allah onlara zulmediyor
    degildi, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.
    41. Allah'tan baskalarını dost edinenlerin durumu, kendine bir ev edinen örümcegin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise
    süphesiz örümcek evidir. Keske bilselerdi!
    42. Süphesiz Allah, onların, kendini bırakıp da baska ne tür seylere taptıklarını biliyor. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet
    sahibidir.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:31 pm

    43. Ýste bu temsilleri biz insanlar için getiriyoruz. Onları ancak bilginler düsünüp anlarlar.
    44. Allah gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yaratmıstır. Ýste bunda inananlar için bir ibret vardır.
    45. (Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdogru kıl. Çünkü namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten
    alıkor. Allah'ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı biliyor.
    46. Ýçlerinden zulmedenler hariç, Kitap ehli ile ancak en güzel bir yolla mücadele edin ve (onlara) söyle deyin: "Biz, bize indirilene
    de, size indirilene de inandık. Bizim ilahımız ve sizin ilahınız birdir (aynı ilahtır). Biz sadece ona teslim olmus kimseleriz."
    47. Ýste böylece biz sana kitabı indirdik. Kendilerine kitap verdiklerimiz ona inanırlar. Sunlar (Kitap ehlinden çagdasın olanlar) dan
    da ona inananlar vardır. Bizim âyetlerimizi ancak kâfirler inkâr ederler.
    48. Sen su Kur'an'dan önce hiçbir kitap okumuyor ve onu sag elinle yazmıyordun. (Okuyup yazsaydın) o takdirde batıl pesinde
    kosanlar, süpheye düserlerdi.
    49. Hayır, o, kendilerine ilim verilenlerin kalplerindeki apaçık âyetlerdir. Bizim âyetlerimizi ancak zalimler inkâr eder.
    50. Dediler ki: "Ona Rabbinden mucizeler indirilseydi ya!" De ki: "Mucizeler ancak Allah katındadır ve ben ancak apaçık bir
    uyarıcıyım."
    51. Kendilerine okunan kitabı sana indirmis olmamız onlara yetmedi mi?3 Süphesiz bunda inanan bir kavim için bir rahmet ve bir
    ögüt vardır.
    52. De ki: "Benimle sizin aranızda sahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olanları bilir. Batıla inanıp Allah'ı inkar edenler var
    ya; iste onlar asıl ziyana ugrayanlardır."
    53. Senden azabın çabucak gelmesini istiyorlar. (Hikmet geregi) belirlenmis bir süre olmasaydı azap onlara mutlaka gelirdi. Onlar
    farkında degillerken kendilerine ansızın elbette gelecektir.
    54, 55. Senden azabın çabucak gelmesini istiyorlar. Oysa azap kâfirleri üstlerinden ve ayaklarının altından bürüyecegi gün,
    süphesiz cehennem onları mutlaka kusatmıs olacaktır. Allah onlara, "Yapmakta olduklarınızın cezasını tadın" diyecektir.
    56. Ey iman eden kullarım! Süphesiz ki benim arzım (yeryüzü) genistir. O halde ancak bana kulluk edin.
    57. Her can ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz.
    58. Ýman edip salih amel isleyenler var ya, onları içinden ırmaklar akan ve içinde ebedi kalacakları cennet kösklerine
    yerlestirecegiz. Çalısanların mükafatı ne güzeldir!
    59. Onlar, sabreden ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimselerdir.
    60. Nice canlılar vardır ki, rızıklarını tasımazlar (yiyecek biriktirmezler). Onları da sizi de Allah rızıklandırır. O hakkıyla isitendir,
    hakkıyla bilendir.
    61. Andolsun, eger onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı, günesi ve ayı hizmetinize kim verdi?" diye soracak olsan mutlaka, "Allah"
    diyeceklerdir. O halde nasıl(haktan) döndürülüyorlar?
    62. Allah kullarından diledigine bol verir ve (diledigine) kısar. Süphesiz Allah her seyi hakkıyla bilendir.
    63. Andolsun, eger onlara, "Gökten yagmuru kim indirip de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltti?" diye soracak olsan,
    mutlaka, "Allah" diyeceklerdir. De ki: "Hamd Allah'a mahsustur." Fakat onların çogu akıllarını kullanmazlar.
    64. Bu dünya hayatı ancak bir eglence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, iste gerçek hayat odur. Keske bilselerdi!
    65. Gemiye bindikleri zaman dini Allah'a has kılarak O'na dua ederler. Onları kurtarıp karaya çıkardıgı zaman ise bir de bakarsın ki,
    Allah'a ortak kosuyorlar.
    66. Kendilerine verdigimiz nimetlere nankörlük etsinler ve bir süre daha faydalansınlar bakalım! Ýleride bilecekler.
    67. Çevrelerindeki insanlar kapılıp götürülürken, bizim, onların yurtlarını saygın ve güvenlikli bir yer kıldıgımızı görmediler mi? Onlar
    hâlâ batıla inanıyorlar da Allah'ın nimetini inkar mı ediyorlar?
    68. Allah'a karsı yalan uyduran, yahut kendisine geldiginde, gerçegi yalanlayandan daha zalim kimdir? Cehennemde kâfirler için bir
    yer mi yok?
    69. Bizim ugrumuzda cihad edenler var ya, biz onları mutlaka yollarımıza iletecegiz. Süphesiz Allah mutlaka iyilik yapanlarla
    beraberdir.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:32 pm

    7 - Araf Suresi
    Mekke döneminde inmistir. 163-170. âyetlerin Medine döneminde indigini söyleyen âlimler de vardır. 206
    âyettir. Sûre adını, 46. ve 48. âyetlerde geçen
    1. Elif Lâm Mîm Sâd.
    2. Bu, sana, kendisiyle (insanları) uyarman için ve mü'minlere ögüt olarak indirilmis bir kitaptır. Artık ondan dolayı gögsünde bir
    sıkıntı olmasın.
    3. Rabbinizden size indirilene uyun. Onu bırakıp baska dostlara uymayın. Ne kadar da az ögüt alıyorsunuz!
    4. Nice memleketleri helak ettik. Onlara azabımız gece uykusuna dalmısken, yahut gündüz istirahat halinde iken gelmisti.
    5. Azabımız kendilerine geldiginde, "(Biz bunu hak ettik.) Gerçekten biz zalimler olmustuk" demekten baska söyleyecekleri
    kalmamıstı.
    6. Kendilerine peygamber gönderilenlere mutlaka soracagız.Peygamberlere de elbette soracagız.
    7. Andolsun, onlara (yaptıklarını) tam bir bilgi ile anlatacagız. Çünkü biz onlardan uzak degiliz.
    8. O gün amellerin tartılması da haktır. Kimlerin sevabı agır basarsa iste onlar kurtulusa erenlerdir.
    9. Ama kimlerin sevabı da hafif gelirse iste onlar âyetlerimize haksızlık etmis olmaları sebebiyle kendilerini ziyana sokanlardır.
    10. Andolsun, size yeryüzünde imkan ve iktidar verdik. Sizin için orada birçok geçim imkanları da yarattık. Ama siz ne kadar az
    sükrediyorsunuz!
    11. Andolsun, sizi yarattık. Sonra size sekil verdik. Sonra da meleklere, "Adem için saygı ile egilin" dedik. Ýblisten baska hepsi saygı
    ile egildiler. O, saygı ile egilenlerden olmadı.
    12. Allah, "Sana emrettigim zaman seni saygı ile egilmekten ne alıkoydu?" dedi. (O da) "Ben ondan hayırlıyım. Çünkü beni atesten
    yarattın. Onu ise çamurdan yarattın" dedi.
    13. Allah, "Simdi in asagı oradan. Çünkü senin orada büyüklük taslamak haddine degil! Hemen çık! Çünkü sen asagılıklardansın"
    dedi.
    14. Seytan dedi ki: "(Öyle ise) bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver."
    15. Allah da, "Sen süre verilenlerdensin" dedi.
    16. Seytan dedi ki: "(Öyle ise) beni azdırmana karsılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için senin dosdogru yolunun
    üzerinde elbette oturacagım."
    17. "Sonra (pusu kurup) onlara önlerinden, arkalarından, saglarından ve sollarından sokulacagım ve sen onların çogunu sükreden
    (kimse)ler bulamayacaksın."
    18. Allah dedi ki: "Yerilmis ve kovulmus olarak çık oradan. Andolsun, onlardan sana kim uyarsa sizin, hepinizi cehenneme
    doldururum."
    19. "Ey Âdem! Sen ve esin cennette kalın. Dilediginiz yerden yiyin. Fakat su agaca yaklasmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz."
    20. Derken seytan, kendilerinden gizlenmis olan avret yerlerini onlara açmak için kendilerine vesvese verdi ve dedi ki: "Rabbiniz
    size bu agacı ancak, melek olmayasınız, ya da (cennette) ebedi kalacaklardan olmayasınız diye yasakladı."
    21. "Süphesiz ben size ögüt verenlerdenim" diye de onlara yemin etti.
    22. Bu sûretle onları kandırarak yasaga sürükledi. Agaçtan tattıklarında kendilerine avret yerleri göründü. Derhal üzerlerini cennet
    yapraklarıyla örtmeye basladılar. Rableri onlara, "Ben size bu agacı yasaklamadım mı? Seytan size apaçık bir düsmandır, demedim
    mi?" diye seslendi.
    23. Dediler ki: "Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik. Eger bizi bagıslamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz."
    24. Allah dedi ki: "Birbirinizin düsmanı olarak inin (oradan). Size yeryüzünde bir zamana kadar yerlesme ve yararlanma vardır."
    25. Allah dedi ki: "Orada yasayacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan (mahsere) çıkarılacaksınız."
    26. Ey Âdemogulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah'a karsı gelmekten sakınma)
    elbisesi var ya, iste o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah'ın rahmetinin alametlerindendir. Belki ögüt alırlar (diye onları insanlara
    verdik).
    27. Ey Âdemogulları! Avret yerlerini kendilerine açmak için, elbiselerini soyarak ana babanızı cennetten çıkardıgı gibi, seytan sizi de
    saptırmasın. Çünkü o ve kabilesi, onları göremeyeceginiz yerden sizi görürler. Süphesiz biz seytanları, iman etmeyenlerin dostları
    kılmısızdır.
    28. Çirkin bir is isledikleri vakit, "Biz atalarımızı bunun üzerinde bulduk, Allah da bize bunu emretti" derler. De ki: "Süphesiz, Allah
    çirkin isleri emretmez. Siz bilmediginiz seyleri Allah'ın üzerine mi atıyorsunuz?"
    29. De ki: "Rabbim adaleti emretti. Her secde yerinde yüzlerinizi (ona) dogrultun. Dini Allah'a has kılarak ona ibadet edin. Sizi
    baslangıçta yarattıgı gibi (yine ona) döneceksiniz."
    30. Allah bir kısmına hidayet etti, bir kısmına da sapıklık layık oldu. Çünkü onlar Allah'ı bırakıp seytanları dost edinmislerdi.
    Kendilerinin de dogru yolda olduklarını sanıyorlardı.
    31. Ey Ademogulları! Her mescitde ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin). Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü o, israf edenleri
    sevmez.
    32. De ki: "Allah'ın, kulları için yarattıgı zîneti ve temiz rızkı kim haram kılmıs?" De ki: "Bunlar, dünya hayatında mü'minler içindir.
    Kıyamet gününde ise yalnız onlara özgüdür. Ýste bilen bir topluluk için âyetleri, ayrı ayrı açıklıyoruz."
    33. De ki: "Rabbim ancak, açık ve gizli çirkin isleri, günahı, haksız saldırıyı, hakkında hiçbir delil indirmedigi herhangi bir seyi
    Allah'a ortak kosmanızı ve Allah'a karsı bilmediginiz seyleri söylemenizi haram kılmıstır."
    34. Her milletin belli bir eceli vardır. Onların eceli geldi mi, ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.
    35. Ey Âdemogulları! Ýçinizden size benim âyetlerimi anlatan Peygamberler gelir de her kim Allah'a karsı gelmekten sakınır ve halini
    düzeltirse, artık onlara korku yoktur. Onlar üzülecek de degillerdir.
    36. Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara uymayı kibirlerine yediremeyenlere gelince iste onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi
    kalacaklardır.
    37. Kim, Allah'a karsı yalan uyduran veya onun âyetlerini yalanlayanlardan daha zalimdir? Ýste onlara kitaptan (kendileri için
    yazılmıs ömür ve rızıklardan) payları erisir. Sonunda kendilerine melek elçilerimiz, canlarını almak için geldiginde, "Hani Allah'ı
    bırakıp tapınmakta oldugunuz seyler nerede?" derler. Onlar da, "Bizi yüzüstü bırakıp kayboldular" derler ve kâfir olduklarına dair
    kendi aleyhlerine sahitlik ederler.
    38. Allah söyle der: "Sizden önce gelip geçmis cin ve insan toplulukları ile birlikte atese girin." Her topluluk (arkasından gidip
    sapıklıga düstügü) yoldasına lanet eder. Nihayet hepsi orada toplandıgı zaman peslerinden gidenler, kendilerine öncülük edenler
    için, "Ey Rabbimiz! Sunlar bizi saptırdılar. Onlara bir kat daha ates azabı ver" derler. Allah der ki: "Her biriniz için bir kat daha fazla
    azap vardır. Fakat bilmiyorsunuz."
    39. Öncekiler sonrakilere, "Sizin bize karsı bir üstünlügünüz yoktur. Artık kazanmıs oldugunuz seylere karsılık, azabı tadın" derler.
    40. Âyetlerimizi yalanlayanlar ve o âyetlere uymayı kibirlerine yediremeyenler var ya, onlara göklerin kapıları açılmaz. Onlar, deve
    igne deliginden geçinceye kadar cennete de giremezler! Biz suçluları iste böyle cezalandırırız.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:33 pm

    41. Onlar için cehennem atesinden dösek, üstlerinde de cehennem atesinden örtüler var. Ýste biz zalimleri böyle cezalandırırız.
    42. Ýman edip salih ameller isleyenlere gelince -ki biz kisiye ancak gücünün yettigini yükleriz- iste onlar cennetliklerdir. Onlar orada
    ebedi kalıcıdırlar.
    43. Biz onların kalplerinde kin namına ne varsa söküp attık. Altlarından da ırmaklar akar. "Hamd, bizi buna eristiren Allah'a
    mahsustur. Eger Allah'ın bizi eristirmesi olmasaydı, biz hidayete ermis olamazdık. Andolsun Rabbimizin peygamberleri bize hakkı
    getirmisler" derler. Onlara, "Ýste yaptıgınız (iyi isler) sayesinde kendisine varis kılındıgınız cennet!" diye seslenilir.
    44. Cennetlikler cehennemliklere, "Rabbimizin bize va'dettigini biz gerçek bulduk. Siz de Rabbinizin va'd ettigini gerçek buldunuz
    mu?" diye seslenirler. Onlar, "Evet" derler. O zaman aralarında bir duyurucu, "Allah'ın laneti zalimlere!" diye seslenir.
    45. Onlar Allah yolundan alıkoyan ve onu, egri ve çeliskili göstermek isteyenlerdir. Onlar ahireti de inkar edenlerdir.
    46. Ýkisi (cennet ve cehennem) arasında bir sur A'râf üzerinde de bir takım adamlar vardır. Cennet ve cehennemliklerin hepsini
    simalarından tanımaktadırlar. Cennetliklere, "Selam olsun size!" diye seslenirler. Onlar henüz cennete girmemislerdir, ama bunu
    ummaktadırlar.
    47. Gözleri cehennemlikler tarafına çevrildigi zaman, "Ey Rabbimiz! Bizi zalim toplumla beraber kılma" derler.
    48. A'râftakiler simalarından tanıdıkları bir takım adamlara da seslenir ve söyle derler: "Ne çoklugunuz, ne de taslamakta
    oldugunuz kibir size bir yarar sagladı!"
    49. "Sizin, ‘Allah bunları rahmete erdirmez' diye yemin ettikleriniz sunlar mı?" (Sonra cennetliklere dönerek) "Haydi, girin cennete.
    Size korku yok. Siz üzülecek de degilsiniz" derler.
    50. Cehennemlikler de cennetliklere, "Ne olur, sudan veya Allah'ın size verdigi rızıktan biraz da bizim üzerimize akıtın" diye
    çagrısırlar. Onlar, "Süphesiz, Allah bunları kafirlere haram kılmıstır" derler.
    51. Onlar dinlerini oyun ve eglence edinmisler ve dünya hayatı da kendilerini aldatmıstı. Ýste onlar bu günlerine kavusacaklarını
    nasıl unuttular ve âyetlerimizi nasıl inkar edip durdularsa biz de onları bugün öyle unuturuz.
    52. Andolsun biz onlara, bilerek açıkladıgımız bir kitabı, inanan bir toplum için bir yol gösterici ve rahmet olarak getirdik.
    53. Onlar ise ancak, ("Görelim bakalım!" diyerek) Kur'an'ın bildirdigi sonucu (te'vilini) bekliyorlar. Onun bildirdigi sonuç gelip çattıgı
    gün, önceden onu unutmus olanlar derler ki: "Gerçekten Rabbimizin peygamberleri hakkı getirmisler. Simdi bizim için sefaatçılar
    var mı ki bize sefaat etseler veya (dünyaya) döndürülsek de yaptıklarımızdan baskasını yapsak?" Gerçekten onlar kendilerine yazık
    etmislerdir. (Ýlah diye) uydurdukları (putlar) da onları yüzüstü bırakarak uzaklasıp kaybolmuslardır.
    54. Süphesiz sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan ve Ars'a1 kurulan, geceyi, kendisini durmadan takip
    eden gündüze katan, günesi, ayı ve bütün yıldızları da buyruguna tabi olarak yaratan Allah'tır. Dikkat edin, yaratmak da, emretmek
    de yalnız O'na mahsustur. Âlemlerin Rabbi olan Allah'ın sanı yücedir.
    55. Rabbinize alçak gönüllüce ve için için dua edin. Çünkü O, haddi asanları sevmez.
    56. Düzene sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah'a (azabından) korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin.
    Süphesiz, Allah'ın rahmeti iyilik edenlere çok yakındır.
    57. O, rüzgarları rahmetinin önünde müjde olarak gönderendir. Nihayet rüzgarlar agır bulutları yüklendigi vakit, onları ölü bir belde
    (yi diriltmek) için sevk ederiz de oraya suyu indiririz. Derken onunla türlü türlü meyveleri çıkarırız. Ýste ölüleri de öyle çıkaracagız.
    Ola ki ibretle düsünürsünüz.
    58. (Topragı) iyi ve elverisli beldenin bitkisi, Rabbinin izniyle bol ve bereketli çıkar. (Topragı) kötü ve elverissiz olandan ise, faydasız
    bitkiden baskası çıkmaz. Sükredecek bir toplum için biz âyetleri iste böyle degisik biçimlerde açıklıyoruz.
    59. Andolsun, Nûh'u kendi kavmine peygamber olarak gönderdik de, "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin için O'ndan baska hiçbir
    ilah yoktur. Süphesiz ben sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum" dedi.
    60. Kavminin ileri gelenleri, "Biz seni açıkça bir sapıklık içinde görüyoruz" dediler.
    61. (Nûh onlara) söyle dedi: "Ey kavmim! Bende herhangi bir sapıklık yok. Aksine ben, Âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmis bir
    peygamberim."
    62. "Ben size Rabbimin vahyettiklerini teblig ediyorum ve size nasihat ediyorum. Sizin bilmediginiz seyleri de Allah tarafından gelen
    vahiy ile biliyorum."
    63. Sizi uyarması ve sizin de Allah'a karsı gelmekten sakınıp rahmete ulasmanız için, içinizden bir adam aracılıgı ile Rabbinizden
    size bir zikir (vahiy ve ögüt) gelmesine sastınız mı?
    64. Derken kavmi onu yalanladı. Biz de onu ve gemide onunla beraber bulunanları kurtardık. Âyetlerimizi yalanlayanları da suda
    bogduk. Çünkü onlar (vicdanları hakka kapalı) kör bir kavim idiler.
    65. Âd kavmine de kardesleri Hûd'u peygamber olarak gönderdik. Onlara, "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin için ondan baska
    hiçbir ilah yoktur. Allah'a karsı gelmekten sakınmaz mısınız?" dedi.
    66. Kavminin ileri gelenlerinden inkar edenler dediler ki: "Süphesiz, biz seni akıl kıtlıgı içinde görüyoruz. Biz senin mutlaka
    yalancılardan biri olduguna inanıyoruz."
    67. Hûd söyle dedi: "Ey kavmim! Bende akıl kıtlıgı yok. Aksine ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmis bir peygamberim."
    68. "Rabbimin vahyettiklerini size teblig ediyorum. Ben sizin için güvenilir bir nasihatçıyım."
    69. "Sizi uyarması için içinizden bir adam aracılıgıyla Rabbinizden size bir zikir (vahy ve ögüt) gelmesine sastınız mı? Hatırlayın ki,
    Allah sizi Nûh kavminden sonra onların yerine getirdi ve sizi yaratılıs itibariyle daha güçlü kıldı. Allah'ın nimetlerini hatırlayın ki
    kurtulusa eresiniz."
    70. Onlar, "Sen bize tek Allah'a ibadet edelim, atalarımızın ibadet edegeldiklerini bırakalım diye mi geldin? Eger dogru
    söyleyenlerden isen haydi bizi tehdit ettigin azabı bize getir" dediler.
    71. Hûd, "Artık size Rabbinizden bir azap ve öfke inmistir. Allah'ın, haklarında hiçbir delil indirmedigi, yalnızca sizin ve babalarınızın
    uydurdugu bir takım isimler (düzmece tanrılar) hakkında mı benimle tartısıyorsunuz? Öyleyse (basınıza gelecegi) bekleyin! Ben de
    sizinle beraber bekleyenlerdenim!" dedi.
    72. Bunun üzerine biz onu ve beraberindekileri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık. Âyetlerimizi yalanlayan ve iman etmemis
    olanların ise kökünü kestik.
    73. Semûd kavmine de kardesleri Salih'i Peygamber olarak gönderdik. Dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin için ondan
    baska bir ilah yoktur. Gerçekten size Rabbinizden (benim peygamber oldugumu gösterecek) açık bir delil geldi. Ýste size bir mucize
    olarak Allah'ın su devesi... Bırakın onu da Allah'ın mülkünde yesin, içsin. Sakın ona bir kötülük etmeyin. Yoksa sizi elem dolu bir
    azap yakalar."
    74. "Hatırlayın ki Allah Âd kavminden sonra, sizi onların yerine getirdi ve sizi yeryüzünde yerlestirdi. Yerin ovalarında köskler
    kuruyor, dagları oyup evler yapıyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini anın da yeryüzünde bozgunculuk yaparak karısıklık çıkarmayın."
    75. Kavminin büyüklük taslayan ileri gelenleri, küçük görülüp ezilen inanmıslara, "Siz, Salih'in, Rabbi tarafından gönderilmis bir
    peygamber oldugunu (sahiden) biliyor musunuz?" dediler. Onlar da, "Biz süphesiz onunla gönderilene inananlarız" dediler.
    76. Büyüklük taslayanlar, "Süphesiz biz sizin inandıgınız seyi inkar edenleriz." dediler.
    77. Nihayet deveyi kestiler, Rablerinin emrine karsı geldiler ve "Ey Salih! Sen eger (dedigin gibi) peygamberlerden isen, haydi bizi
    tehdit ettigin azabı getir" dediler.
    78. Derken, onları o kuvvetli sarsıntı yakaladı da yurtlarında yüzüstü hareketsiz çöke kaldılar.
    79. Artık Salih onlardan yüz çevirdi ve "Andolsun, ben size Rabbimin vahyettiklerini teblig ettim ve size nasihatta bulundum. Fakat
    siz nasihat edenleri sevmiyorsunuz" dedi.
    80. Lût'u da Peygamber olarak gönderdik. Hani o kavmine söyle demisti: "Sizden önce âlemlerden hiçbir kimsenin yapmadıgı çirkin
    isi mi yapıyorsunuz?"
    81. "Hakikaten siz kadınları bırakıp, sehvetle erkeklere yaklasıyorsunuz. Hayır, siz haddi asan bir toplumsunuz."
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:34 pm

    82. Kavminin cevabı ise sadece, "Çıkarın bunları memleketinizden! Güya onlar kendilerini fazla temiz tutan insanlar!..." demek
    oldu.
    83. Bunun üzerine biz de onu ve karısı dısında aile fertlerini kurtardık. Karısı ise azab içinde kalanlardan oldu.
    84. Onların üstüne bir azap yagmuru yagdırdık." Bak, suçluların akıbeti nasıl oldu.
    85. Medyen halkına da kardesleri Suayb'ı peygamber olarak gönderdik. Dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin için ondan
    baska hiçbir ilah yoktur. Rabbinizden size açık bir delil gelmistir. Artık ölçüyü ve tartıyı tam yapın. Ýnsanların mallarını eksiltmeyin.
    Düzene sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk etmeyin. Ýnananlar iseniz bunlar sizin için hayırlıdır."
    86. "Bir de, tehdit ederek Allah'ın yolundan O'na iman edenleri çevirmek, Allah'ın yolunu egri ve çeliskili göstermek üzere her yol
    üstüne oturmayın. Hatırlayın ki, siz az (ve güçsüz) idiniz de o sizi çogalttı. Bakın, bozguncuların sonu nasıl oldu!?"
    87. . "Eger içinizden bir kısmı benimle gönderilen gerçege inanmıs, bir kısmı da inanmamıssa, artık Allah aramızda hükmünü
    verinceye kadar sabredin. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır."
    88. Suayb'ın kavminden büyüklük taslayan ileri gelenler dediler ki: "Ey Suayb! Andolsun, ya kesinlikle bizim dinimize dönersiniz ya
    da mutlaka seni ve seninle birlikte inananları memleketimizden çıkarırız." Suayb, "Ýstemesek de mi?" dedi.
    89. "Allah bizi sizin dininizden kurtardıktan sonra eger ona dönersek mutlaka Allah'a karsı yalan uydurmus oluruz. Rabbimiz Allah'ın
    dilemesi olmadıkça sizin dininize dönmemiz bizim için olacak sey degildir. Rabbimiz her seyi ilmiyle kusatmıstır. Biz yalnız Allah'a
    tevekkül ettik. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında gerçekle hükmet. Çünkü sen hükmedenlerin en hayırlısısın."
    90. Suayb'ın kavminden inkar eden ileri gelenler dediler ki: "(Ey ahali!) Andolsun ki eger Suayb'a uyarsanız o takdirde mutlaka siz
    zarar edenler olursunuz."
    91. Derken, onları o korkunç sarsıntı yakaladı da yurtlarında yüzüstü hareketsiz çöke kaldılar.
    92. Suayb'ı yalanlayanlar sanki orada hiç yasamamıslardı. Suayb'ı yalanlayanlar var ya, asıl ziyana ugrayanlar onlar oldu.
    93. (Suayb) onlardan yüzçevirdi ve dedi ki: "Ey kavmim! Andolsun, ben size Rabbimin vahyettiklerini ulastırdım. Size nasihat de
    ettim. Simdi ben, inkarcı bir topluluga nasıl üzülürüm?"
    94. Biz hiçbir memlekete bir peygamber göndermedik ki (karsı çıkmaktan vazgeçip) yalvarıp yakarsınlar diye ora halkını yoksulluk
    ve sıkıntıya ugratmıs olmayalım.
    95. Sonra kötülügün (sıkıntı ve darlıgın) yerine iyiligi (bolluk ve genisligi) getirdik. Nihayet çogaldılar ve (nankörlük edip):
    "Atalarımız da darlıga ugramıs ve bolluga kavusmuslardı" dediler. Biz de, farkında degillerken onları ansızın yakaladık.
    96. Eger, o memleketlerin halkları iman etseler ve Allah'a karsı gelmekten sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden
    nice bereketler (in kapılarını) açardık. Fakat onlar yalanladılar, biz de kendilerini isledikleri günahlarından dolayı yakalayıverdik.
    97. Memleketlerin halkları geceleyin uyurken kendilerine azabımızın gelmesinden emin mi oldular?
    98. Ya da o memleketlerin halkları kusluk vakti gülüp oynarken kendilerine azabımızın gelmesinden emin mi oldular?
    99. Yoksa Allah'ın tuzagından emin mi oldular? Ziyana ugrayan kavimden baskası Allah'ın tuzagından emin olamaz.
    100. Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne varis olanlara su gerçek apaçık belli olmadı mı ki, biz dileseydik onları da (öncekiler
    gibi) günahları yüzünden cezalandırırdık. Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar hakkı isitmezler.
    101. Ýste memleketler! Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Andolsun, peygamberleri onlara apaçık deliller getirmisti.
    Fakat onlar daha önce yalanladıklarına inanacak degillerdi. Allah kafirlerin kalplerini iste böyle mühürler.
    102. Biz onların çogunda, sözünde durma diye bir sey bulmadık. Ama gerçekten onların çoklarını yoldan çıkmıs kimseler bulduk.
    103. Sonra onların ardından Mûsâ'yı, apaçık mucizelerimizle Firavun'a ve onun ileri gelen adamlarına peygamber olarak gönderdik
    de onları (mucizeleri) inkar ettiler. Bak, bozguncuların sonu nasıl oldu.
    104. Mûsâ dedi ki: "Ey Firavun! Süphesiz ki ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmis bir peygamberim."
    105. Bana, Allah'a karsı sadece gerçegi söylemem yarasır. Ben size Rabbinizden açık bir delil (mucize) getirdim. Artık
    Ýsrailogullarını benimle gönder.
    106. Firavun, "Eger açık bir delil getirdiysen haydi göster onu bakalım, sayet dogru söyleyenlerden isen" dedi.
    107. Bunun üzerine Mûsâ asasını yere attı. Bir de ne görsünler, apaçık bir ejderha.
    108. Elini (koynundan) çıkardı. Bir de ne görsünler o, bakanlar için, bembeyaz olmus.
    109. Firavun'un kavminden ileri gelenler dediler ki: "Süphesiz bu adam usta bir sihirbazdır."
    110. "Sizi yerinizden çıkarmak istiyor." Firavun ileri gelenlere, "Öyle ise siz ne düsünüyorsunuz?" dedi.
    111. Onlar söyle dediler: "Mûsâ'yı ve kardesini (bir süre) beklet (haklarında bir islem yapma) ve sehirlere toplayıcılar yolla."
    112. "Bütün usta sihirbazları (toplayıp) sana getirsinler."
    113. Sihirbazlar Firavun'a geldiler. "Galip gelenler biz olursak mutlaka bize bir mükafat vardır, degil mi?" dediler.
    114. Firavun, "Evet. Üstelik siz (ücretle de kalmayacaksınız) mutlaka benim en yakınlarımdan olacaksınız" dedi.
    115. (Sihirbazlar), "Ey Mûsâ!" Ya önce sen at, ya da önce atanlar biz olalım" dediler.
    116. (Mûsâ), "Siz atın" dedi. Bunun üzerine onlar (ellerindekini) atınca insanların gözlerini büyülediler ve onlara korku saldılar.
    Büyük bir sihir yaptılar.
    117. Biz de Mûsâ'ya, "Elindeki degnegini at" diye vahyettik. Bir de ne görsünler o, onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor.
    118. Böylece hak yerini buldu ve onların yapmıs oldukları seylerin hepsi bosa çıktı.
    119. Artık orada yenilmisler ve küçük düsmüslerdi.
    120. Sihirbazlar ise secdeye kapandılar.
    121. "Âlemlerin Rabbine iman ettik" dediler.
    122. "Mûsâ ve Hârûn'un Rabbine."
    123. Firavun, "Ben size izin vermeden ona iman ettiniz ha!" dedi. "Süphesiz bu halkını oradan çıkarmak için sehirde kurdugunuz bir
    tuzaktır. Göreceksiniz!"
    124. "Mutlaka sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kesecegim, sonra da (ibret olsun diye) sizin tümünüzü elbette asacagım."
    125. Dediler ki: "Biz mutlaka Rabbimize dönecegiz."
    126. "Sen sırf, Rabbimizin âyetleri bize geldiginde iman ettigimiz için bize hınç duyuyorsun. Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yagdır ve
    müslüman olarak bizim canımızı al."
    127. Firavun'un kavminden ileri gelenler dediler ki: "Sen (sihirbazları cezalandıracaksın da) Mûsâ'yı ve kavmini, bu ülkede fesat
    çıkarsınlar, seni ve ilahlarını terk etsinler diye bırakacak mısın?" Firavun, "Biz onların ogullarını öldürecegiz, kadınlarını sag
    bırakacagız. Biz onların üzerinde ezici bir güce sahibiz?" dedi.
    128. Mûsâ kavmine, "Allah'tan yardım isteyin ve sabredin. Süphesiz yeryüzü Allah'ındır. Ona, kullarından diledigini mirasçı kılar.
    Sonuç Allah'a karsı gelmekten sakınanlarındır" dedi.
    129. Dediler ki: "Sen bize gelmeden önce de bize iskence edildi, geldikten sonra da." Mûsâ, "Umulur ki, Rabbiniz düsmanınızı helak
    edecek ve sizi bu yerde (Mısır'da) egemen kılıp, nasıl davranacagınıza bakacaktır" dedi.
    130. Andolsun biz, Firavun ailesini, ögüt alsınlar diye yıllarca süren kıtlık ve ürün eksikligi ile cezalandırdık.
    131. Fakat onlara iyilik geldigi zaman, "Bu bizimdir, (biz çalısıp kazandık)" derler. Eger baslarına bir kötülük gelirse Mûsâ ve
    beraberindekilerin ugursuzluguna yorarlardı. Ýyi bilin ki onların ugursuzluk sebebi ancak Allah katında (yazılı)dır. Fakat çokları
    bilmezler.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:35 pm

    132. Dediler ki: "Bizi büyülemek için her ne getirirsen getir, biz sana inanacak degiliz."
    133. Biz de, her biri ayrı ayrı birer mucize olmak üzere baslarına tufan, çekirge, ürün güvesi (haserât), kurbagalar ve kan
    gönderdik. (Hiçbirinden ders almadılar.) Büyüklük tasladılar ve suçlu bir kavim oldular.
    134. Üzerlerine azap çökünce, "Ey Mûsâ! Rabbinin sana verdigi söz uyarınca bizim için dua et. Eger azabı üzerimizden kaldırırsan,
    mutlaka sana inanacagız ve Ýsrailogullarını seninle birlikte elbette gönderecegiz" dediler.
    135. Fakat erisecekleri bir süreye kadar biz azabı üzerlerinden kaldırınca hemen yeminlerini bozarlar.
    136. Bu yüzden onlardan intikam aldık. Âyetlerimizi yalanlamaları ve onları umursamamaları sebebiyle kendilerini denizde bogduk.
    137. Hor görülüp ezilmekte olan kavmi (Ýsrailogullarını), topragına bolluk ve bereket verdigimiz yerin dogu ve batı taraflarına
    mirasçı kıldık. Rabbinin Ýsrailogullarına verdigi güzel söz, onların sabretmeleri karsılıgında gerçeklesti. Firavun ve kavminin
    yaptıklarını ve (özenle kurup) yükselttiklerini yerle bir ettik.
    138. Ýsrailogullarını denizden geçirdik. Derken, kendilerine ait putlara tapan bir kavme rastladılar. Ýsrailogulları, "Ey Mûsâ! Onların
    kendilerine ait ilahları (putları) oldugu gibi sen de bize ait bir ilah yapsana" dediler. Mûsa söyle dedi: "Süphesiz siz cahillik eden bir
    kavimsiniz."
    139. Süphesiz bunların (din diye) içinde bulundukları sey yok olmaya mahkumdur. Yapmakta olduklarının hepsi batıldır."
    140. "Sizi âlemlere üstün kılmıs iken, Allah'tan baska ilah mı arastırayım size?"
    141. Hani sizi Firavun ailesinden kurtarmıstık. Onlar size en kötü iskenceyi uyguluyorlardı. Ogullarınızı öldürüyor, kadınlarınızı sag
    bırakıyorlardı. Bunda size Rabbiniz tarafından büyük bir imtihan vardı.
    142. Mûsâ'ya otuz gece süre belirledik, buna on (gece) daha kattık. Böylece Rabbinin belirledigi vakit kırk geceye tamamlandı.
    Mûsâ kardesi Hârûn'a, "Kavmim arasında benim yerime geç ve yapıcı ol. Sakın bozguncuların yoluna uyma" dedi.
    143. Mûsa, belirledigimiz yere (Tûr’a) gelip Rabbi de ona konusunca, “Rabbim! Bana (kendini) göster, sana
    bakayım” dedi. Allah da, “Beni (dünyada) katiyen göremezsin. Fakat (su) daga bak, eger o yerinde durursa sen de
    beni görebilirsin.” dedi. Rabbi daga tecelli edince onu darmadagın ediverdi. Mûsâ da baygın düstü. Ayılınca, “Seni
    eksikliklerden uzak tutarım Allah’ım! Sana tövbe ettim. Ben inananların ilkiyim” dedi.
    144. (Allah) "Ey Mûsâ! Vahiylerim ve konusmamla seni insanlar üzerine seçkin kıldım. Öyleyse sana verdigimi al ve sükredenlerden
    ol" dedi.
    145. Mûsâ için, Tevrat levhalarında her seye dair bir ögüt ve her seyin bir açıklamasını yazdık ve ona söyle dedik: "Simdi onları
    kuvvetle tut, kavmine de emret. Onları en güzeliyle alsınlar (uygulasınlar). Yakında size fasıkların yurdunu gösterecegim."
    146. Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları âyetlerimden uzaklastıracagım. (Onlar) her âyeti görseler de ona iman
    etmezler. Dogru yolu görseler onu yol edinmezler. Ama sapıklık yolunu görseler onu (hemen)yol edinirler. Bu, onların, âyetlerimizi
    yalanlamaları ve onlardan hep gafil olmaları sebebiyledir.
    147. Âyetlerimizi ve ahirete kavusmayı yalanlayanların amelleri bosa çıkmıstır. Onlar ancak yapmakta olduklarının cezasını çekerler.
    148. Mûsâ'nın kavmi onun (Tur'a gitmesinin) ardından, ziynet esyalarından, bögürmesi olan bir buzagı heykeli (yaparak ilah)
    edindiler. Onun kendileriyle konusmadıgını ve onlara hiçbir yol göstermedigini görmediler mi? (Böyle iken) onu (ilah) edindiler de
    zalim kimseler oldular.
    149. Ýsrailogulları (yaptıklarına) pisman olup, gerçekten sapmıs olduklarını görünce, "Eger Rabbimiz bize acımaz ve bizi
    bagıslamazsa, mutlaka ziyana ugrayanlardan oluruz" dediler.
    150. Mûsâ, kavmine kızgın ve üzgün olarak döndügünde, "Benden sonra arkamdan ne kötü isler yaptınız! Rabbinizin emrini
    beklemeyip acele mi ettiniz?" dedi. (Öfkesinden) levhaları attı ve kardesinin saçından tuttu, onu kendine dogru çekmeye basladı.
    (Kardesi) "Ey anamoglu" dedi, "Kavim beni güçsüz buldu. Az kalsın beni öldürüyorlardı. Sen de bana böyle davranarak düsmanları
    sevindirme. Beni o zalimler toplulugu ile bir tutma."
    151. (Mûsâ), "Ey Rabbim! Beni ve kardesimi bagısla. Bizi kendi rahmetine sok. Sen merhametlilerin en merhametlisisin" dedi.
    152. Buzagıyı ilah edinenlere mutlaka (ahirette) Rablerinden bir gazab, dünya hayatında ise bir zillet erisecektir. Ýste biz iftiracıları
    böyle cezalandırırız.
    153. Kötülükleri isleyip de sonra ardından tövbe edenler ile iman (larında sebat) edenlere gelince süphe yok ki, Rabbin ondan
    (tövbeden) sonra elbette çok bagıslayandır, çok merhamet edendir.
    154. Mûsâ'nın öfkesi dinince (attıgı) levhaları aldı. Onların yazısında Rableri için korku duyanlara bir hidayet ve bir rahmet vardı.
    155. Mûsâ, kavminden, belirledigimiz yere gitmek için yetmis adam seçti. Onları sarsıntı yakalayınca (bayıldılar). Mûsâ, "Ey
    Rabbim! Dileseydin onları da beni de bundan önce helak ederdin. Simdi içimizden bir takım beyinsizlerin isledikleri günah sebebiyle
    bizi helak mı edeceksin? Bu sırf senin bir imtihanındır. Onunla diledigin kimseyi saptırırsın, diledigini de dogruya iletirsin. Sen bizim
    velimizsin. Artık bizi bagısla ve bize acı. Sen bagıslayanların en hayırlısısın" dedi.
    156. "Bizim için bu dünyada da bir iyilik yaz, ahirette de. Çünkü biz sana varan dogru yola yöneldik." Allah söyle dedi: "Azabım var
    ya, diledigim kimseyi ona ugratırım. Rahmetim ise her seyi kapsamıstır. Onu, bana karsı gelmekten sakınanlara, zekatı verenlere
    ve âyetlerimize inananlara yazacagım."
    157. Onlar, yanlarındaki Tevrat'ta ve Ýncil'de yazılı buldukları Resûle, o ümmî peygambere uyan kimselerdir. O, onlara iyiligi
    emreder, onları kötülükten alıkoyar. Onlara iyi ve temiz seyleri helal, kötü ve pis seyleri haram kılar. Üzerlerindeki agır yükleri ve
    zincirleri kaldırır. Ona iman edenler, ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve ona indirilen nura (Kur'an'a) uyanlar var ya, iste
    onlar kurtulusa erenlerdir.
    158. (Ey Muhammed!) De ki: "Ey insanlar! Süphesiz ben, yer ve göklerin hükümranlıgı kendisine ait olan Allah'ın hepinize
    gönderdigi peygamberiyim. O'ndan baska hiçbir ilah yoktur. O, diriltir ve öldürür. O halde Allah'a ve O'nun sözlerine inanan
    Resûlüne, o ümmî peygambere iman edin ve ona uyun ki dogru yolu bulasınız."
    159. Mûsâ'nın kavminden (insanları) hak ile dogru yola ileten ve onunla adaletli davranan bir topluluk da vardı.
    160. Biz onları on iki kabile halinde topluluklara ayırdık. (Tîh sahrasında susuzluktan sıkılan) kavmi Mûsâ'dan su istediginde biz ona,
    "Asânı tasa vur" diye vahyettik. (Vurunca) tastan on iki pınar fıskırdı. Herkes (kendi) su içecegi yeri bildi. Üzerlerine bulutu da
    gölgelik yaptık ve onlara kudret helvası ve bıldırcın indirdik. "Size rızık olarak verdigimiz seylerin iyi ve temiz olanlarından yiyin"
    (dedik). Onlar bize zulmetmediler, fakat kendi nefislerine zulmediyorlardı.
    161. O zaman onlara denilmisti ki: "Su memlekete yerlesin. Orada dilediginiz gibi yiyin ve ‘Hıtta (Ya Rabbi, bizi affet)' deyin.
    Kentin kapısından egilerek tevazu ile girin ki biz de sizin hatalarınızı bagıslayalım. Ýyilik edenlere daha da fazlasını verecegiz."
    162. Onlardan zulmedenler hemen sözü, kendilerine söylenenden baska sekle soktular. Biz de zulmetmelerine karsılık üzerlerine
    gökten bir azab gönderdik.
    163. Ey Muhammed ! Onlara, deniz kıyısında bulunan kent halkının durumunu sor. Hani onlar Cumartesi (yasagı) konusunda haddi
    asıyorlardı. Zira tatil yaptıkları Cumartesi günü balıklar onlara akın akın geliyor, tatil yapmadıkları (diger) günlerde ise
    gelmiyorlardı. Ýste onları yoldan çıkmaları sebebiyle böyle imtihan ediyorduk.
    164. Hani onlardan bir topluluk demisti ki: "Siz Allah'ın helak edecegi veya siddetli bir azaba ugratacagı bir kavme ne diye (bos
    yere) ögüt veriyorsunuz?" Onlar da, "Rabbinize bir mazeret beyan etmek için, bir de belki Allah'a karsı gelmekten sakınırlar diye
    (ögüt veriyoruz)" demislerdi.
    165. Onlar kendilerine hatırlatılanı unutunca biz de kötülükten alıkoymaya çalısanları kurtardık. Zulmedenleri yoldan çıkmaları
    sebebiyle, siddetli bir azapla yakaladık.
    166. Yasaklandıkları seylerden vazgeçmeye yanasmayınca da onlara "asagılık maymunlar olun" dedik.
    167. Hani Rabbin, elbette kıyamet gününe kadar onlara azabın en kötüsünü tattıracak kimseleri gönderecegini bildirmisti. Süphesiz
    Rabbin, elbette cezayı çabuk verendir. Süphesiz O çok bagıslayandır, çok merhamet edendir.
    168. Biz onları yeryüzünde parça parça topluluklara ayırdık. Onlardan iyi kimseler vardır. Ýçlerinden öyle olmayanları da vardı. Belki
    dönüs yaparlar diye de onları güzellikler ve kötülükler ile sınadık.
    169. Derken, onların ardından yerlerine Kitab'a (Tevrat'a) varis olan (kötü) bir nesil geldi. Su geçici dünyanın degersiz malını alır ve
    "(nasıl olsa) biz bagıslanacagız" derlerdi. Kendilerine benzeri bir mal gelse onu da alırlar. Allah hakkında, gerçek dısında bir sey
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:36 pm

    söylemeyeceklerine dair onlardan Kitap'ta söz alınmamıs mıydı? Onun içindekileri okumamıslar mıydı? Halbuki Allah'a karsı
    gelmekten sakınanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hiç düsünmüyor musunuz?
    170. Kitaba sımsıkı sarılanlara ve namazı dosdogru kılanlara gelince, süphesiz biz, iyilige çalısan (erdemli) kimselerin mükafatını
    zayi etmeyiz.
    171. Hani dagı sanki bir gölgelikmis gibi onların üstüne kaldırmıstık da üzerlerine düsecek sanmıslardı. (Onlara:) "Size verdigimiz
    Kitab'a sımsıkı sarılın ve onun içindekileri hatırlayın ki, Allah'a karsı gelmekten sakınasınız" demistik.
    172. Hani Rabbin (ezelde) Ademogullarının sulplerinden zürriyetlerini almıs, onları kendilerine karsı sahit tutarak, "Ben sizin
    Rabbiniz degil miyim?" demisti. Onlar da, "Evet, sahit olduk (ki Rabbimizsin)" demislerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, "Biz
    bundan habersizdik" dememeniz içindir.
    173. Yahut, "Bizden önce babalarımız Allah'a ortak kosmuslar. Biz onlardan sonra gelen bir nesiliz. Simdi bâtılcıların isledigi
    yüzünden bizi helak mı edeceksin?" dememeniz içindir.
    174. Hakka dönsünler diye iste âyetleri böylece ayrı ayrı açıklıyoruz.
    175. Kendisine âyetlerimizi verdigimiz halde onlardan sıyrılıp da seytanın kendisini pesine taktıgı, bu yüzden de azgınlardan olan
    kimsenin haberini onlara anlat.
    176. Dileseydik o âyetlerle onu elbette yüceltirdik. Fakat o dünyaya saplanıp kaldı da kendi heva ve hevesine uydu. Onun durumu
    köpegin durumu gibidir: Üzerine varsan da dilini sarkıtıp solur; kendi haline bıraksan da dilini sarkıtıp solur. Ýste bu, âyetlerimizi
    yalanlayan toplumun durumudur. Simdi onlara bu olayları anlat ki düsünsünler.
    177. Âyetlerimizi yalan sayan ve ancak kendilerine zulmeden bir kavmin durumu ne kötüdür!
    178. Allah kimi dogru yola iletirse, odur dogru yolu bulan. Kimleri de saptırırsa, iste onlar, ziyana ugrayanların ta kendileridir.
    179. Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da
    bunlarla isitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. Ýste bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da asagıdadırlar. Ýste bunlar gafillerin
    ta kendileridir.
    180. En güzel isimler Allah'ındır. O'na o güzel isimleriyle dua edin ve O'nun isimleri hakkında gerçegi çarpıtanları bırakın. Onlar
    yaptıklarının cezasına çarptırılacaklardır.
    181. Yarattıklarımızdan, hakka sarılarak dogru yolu gösteren ve hak ile adaleti gerçeklestiren bir topluluk vardır.
    182. Âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, biz onları bilemeyecekleri bir yerden yavas yavas felakete götürecegiz.
    183. Ben onlara mühlet veririm. Süphesiz benim tuzagım çetindir.
    184. Onlar düsünmediler mi ki (çok iyi tanıdıkları, kendileriyle içiçe yasamıs olan) arkadaslarında (Peygamber'de) delilikten eser
    yoktur. O ancak apaçık bir uyarıcıdır.
    185. Onlar göklerdeki ve yerdeki sınırsız hükümranlık ve nizama, Allah'ın yarattıgı her seye, ecellerinin yaklasmıs olabilecegine hiç
    bakmadılar mı? Peki bundan sonra artık hangi söze inanacaklar?
    186. Allah kimi saptırırsa artık onu dogru yola iletecek kimse yoktur. Allah onları azgınlıkları içinde bırakır, bocalayıp dururlar.
    187. Sana kıyametin ne zaman kopacagını soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi ancak Rabbimin katındadır. Onu vaktinde ancak O
    (Allah) ortaya çıkaracaktır. O göklere de, yere de agır basmıstır. O size ancak ansızın gelecektir." Sanki senin ondan haberin varmıs
    gibi sana soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi sadece Allah katındadır. Fakat insanların çogu bilmiyorlar."
    188. De ki: "Allah dilemedikçe ben kendime bir zarar verme ve bir fayda saglama gücüne sahip degilim. Eger ben gaybı biliyor
    olsaydım daha çok hayır elde etmek isterdim ve bana kötülük dokunmazdı. Ben inanan bir kavim için sadece bir uyarıcı ve bir
    müjdeciyim."
    189. Allah sizi bir tek nefisten yaratan ve kendisi ile huzur bulsun diye esini de ondan var edendir. (Ýnsan) esiyle birlesince esi hafif
    bir yük yüklenir (gebe kalır) ve (bir müddet) onu tasır. Gebeligi agırlasınca her ikisi de Rableri Allah’a, “Eger bize
    iyi ve saglıklı bir çocuk verirsen, elbette sükredenlerden olacagız” diye dua ederler.
    190. Fakat Allah onlara iyi ve saglıklı bir çocuk verince de, Allah'ın kendilerine verdigi çocuk konusunda ona ortaklar kosarlar. Allah
    onların ortak kostukları seylerden yücedir.
    191. Hiçbir seyi yaratamayan, kendileri yaratılan seyleri Allah'a ortak mı kosuyorlar?
    192. Halbuki onlar (edindikleri ilahlar) ne onlara yardım edebilirler, ne de kendilerine yardım edebilirler.
    193. Onları dogru yola çagırsanız size uymazlar. Onları çagırsanız da, sussanız da sizin için birdir (sonuç alamazsınız).
    194. Allah'ı bırakıp tapındıklarınızın hepsi sizin gibi(yaratılmıs) kullardır. Eger dogru söyleyenler iseniz haydi hemen onları çagırın da
    size cevap versinler (duanıza icabet etsinler).
    195. Onların yürüyecek ayakları mı var? Yahut tutacak elleri mi var? Veya görecek gözleri mi var, ya da isitecek kulakları mı var?
    De ki: "Haydi, çagırın ortaklarınızı, sonra bana tuzak kurun da bana göz açtırmayın bakalım!"
    196. Çünkü benim velim, Kitab'ı (Kur'an'ı) indiren Allah'dır. O, bütün salihlere velilik eder.
    197. Allah'tan baska taptıklarınızın ise size yardım etmege güçleri yetmez. Onlar kendilerine de yardım edemezler.
    198. Eger onları, dogru yola çagırırsanız isitmezler. Sen onların sana baktıklarını görürsün, halbuki onlar görmezler.
    199. Sen af yolunu tut, iyiligi emret, cahillerden yüz çevir.
    200. Eger seytandan bir kıskırtma seni dürterse, hemen Allah'a sıgın. Süphesiz O, hakkıyla isitendir, hakkıyla bilendir.
    201. Süphe yok ki Allah'a karsı gelmekten sakınanlar, kendilerine seytandan bir vesvese dokundugu zaman iyice düsünürler (derhal
    Allah'ı hatırlarlar da) sonra hemen gözlerini açarlar.
    202. Seytanlara kardes olanlara gelince, seytanlar onları azgınlıgın içine çekerler, sonra da bundan hiç geri durmazlar.
    203. (Ey Muhammed!) Onlara (istedikleri) bir âyet getirmedigin zaman (alay ederek) derler ki: "Onu (da) bir yerlerden derleyip
    toplasaydın ya." De ki: "Ben ancak Rabbimden bana vahyedilene uymaktayım. Bu (Kur'an âyetleri) Rabbinizden gelen basiretlerdir
    (Gönül gözlerini aydınlatan nurlardır.) Ýman edecek bir topluluk için bir hidayet kaynagı ve bir rahmettir."
    204. Kur'an okundugu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin.
    205. Rabbini, içinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah-aksam zikret ve gafillerden olma.
    206. Süphesiz Rabbin katındaki (melek)ler O'na ibadet etmekten büyüklenmezler. O'nu tespih ederler ve yalnız O'na secde ederler.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:37 pm

    103 - Asr Suresi
    Mekke döneminde inmistir. 3 âyettir. Asr, çag, ikindi vakti, uzun zaman demektir.
    1, 2. Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir.
    3. Ancak, iman edip de sâlih ameller isleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler baska (Onlar
    ziyanda degillerdir).
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:38 pm

    2 - Bakara Suresi
    Medine döneminde inmistir. Kur'an-ı Kerim'in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer
    alan
    1. Elif Lâm Mîm.
    2. Bu, kendisinde süphe olmayan kitaptır. Allah'a karsı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.
    3. Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdogru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdigimizden de Allah yolunda harcarlar.
    4. Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar.
    5. Ýste onlar Rab'lerinden (gelen) bir dogru yol üzeredirler ve kurtulusa erenler de iste onlardır.
    6. Küfre saplananlara gelince, onları uyarsan da, uyarmasan da, onlar için birdir, inanmazlar.
    7. Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemistir. Gözleri üzerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azap vardır.
    8. Ýnsanlardan, inanmadıkları halde, "Allah'a ve ahiret gününe inandık" diyenler de vardır.
    9. Bunlar Allah'ı ve mü'minleri aldatmaya çalısırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında degillerdir.
    10. Kalplerinde münafıklıktan kaynaklanan bir hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını artırmıstır. Söyledikleri yalana karsılık
    da onlara elem dolu bir azap vardır.
    11. Bunlara, "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiginde, "Biz ancak ıslah edicileriz!" derler.
    12. Ýyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat farkında degillerdir.
    13. Onlara, "Ýnsanların inandıkları gibi siz de inanın" denildiginde ise, "Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?" derler. Ýyi bilin ki, asıl
    akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.
    14. Ýman edenlerle karsılastıkları zaman, "Ýnandık" derler. Fakat seytanlarıyla (münafık dostlarıyla) yalnız kaldıkları zaman,
    "Süphesiz, biz sizinle beraberiz. Biz ancak onlarla alay ediyoruz" derler.
    15. Gerçekte Allah onlarla alay eder (alaylarından dolayı onları cezalandırır); azgınlıkları içinde bocalayıp dururlarken onlara mühlet
    verir.
    16. Ýste onlar, hidayete karsılık sapıklıgı satın almıs kimselerdir. Bu yüzden alısverisleri onlara kâr getirmemis ve (sonuçta) dogru
    yolu bulamamıslardır.
    17. Onların durumu, (geceleyin) ates yakan kimsenin durumuna benzer: Ates tam çevresini aydınlattıgı sırada Allah ısıklarını yok
    ediverir de onları göremez bir sekilde karanlıklar içinde bırakıverir.
    18. Onlar, sagırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (hakka) dönmezler.
    19. Yahut onların durumu, gökten yogun karanlıklar içinde gök gürültüsü ve simsekle saganak halinde bosanan yagmura tutulmus
    kimselerin durumu gibidir. Ölüm korkusuyla, yıldırım seslerinden parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Oysa Allah, kâfirleri çepeçevre
    kusatmıstır.
    20. Simsek neredeyse gözlerini alıverecek. Önlerini her aydınlatısında ısıgında yürürler. Karanlık çökünce dikilip kalırlar. Allah
    dileseydi, elbette onların isitme ve görme duyularını giderirdi. Süphesiz Allah her seye hakkıyla gücü yetendir.
    21. Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin ki, Allah'a karsı gelmekten sakınasınız.
    22. O, yeri sizin için dösek, gögü de bina yapan, gökten su indirip onunla size rızık olarak çesitli ürünler çıkarandır. Öyleyse siz de
    bile bile Allah'a ortaklar kosmayın.
    23. Eger kulumuza (Muhammed'e) indirdigimiz (Kur'an) hakkında süphede iseniz, haydin onun benzeri bir sûre getirin ve eger
    dogru söyleyenler iseniz, Allah'tan baska sahitlerinizi çagırın (ve bunu ispat edin).
    24. Eger, yapamazsanız -ki hiçbir zaman yapamayacaksınız- o halde yakıtı insanlarla taslar olan atesten sakının. O ates kafirler için
    hazırlanmıstır.
    25. Ýman edip salih ameller isleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler oldugunu müjdele. Cennetlerin
    meyvelerinden kendilerine her rızık verilisinde, "Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!" diyecekler. Halbuki bu rızık
    onlara (dünyadakine) benzer olarak verilmistir. Onlar için orada tertemiz esler de vardır. Onlar orada ebedi kalacaklardır.
    26. Allah bir sivrisinegi, ondan daha da ötesi bir varlıgı örnek olarak vermekten çekinmez. Ýman edenler onun, Rablerinden (gelen)
    bir gerçek oldugunu bilirler. Küfre saplananlar ise, "Allah örnek olarak bununla neyi kastetmistir?" derler. (Allah) onunla bir
    çoklarını saptırır, bir çoklarını da dogru yola iletir. Onunla ancak fasıkları saptırır.
    27. Onlar, Allah'a verdikleri sözü, pekistirilmesinden sonra bozan, Allah'ın korunmasını emrettigi bagları (iman, akrabalık, beseri ve
    ahlâki bütün iliskileri) koparan ve yeryüzünde bozgunculuk yapan kimselerdir. Ýste onlar ziyana ugrayanların ta kendileridir.
    28. Siz cansız (henüz yok) iken sizi dirilten (dünyaya getiren) Allah'ı nasıl inkar ediyorsunuz? Sonra sizleri öldürecek, sonra yine
    diriltecektir. En sonunda ona döndürüleceksiniz.
    29. O, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yaratan, sonra göge yönelip onları yedi gök halinde düzenleyendir. O, her seyi
    hakkıyla bilendir.
    30. Hani, Rabbin meleklere, "Ben yeryüzünde bir halife yaratacagım" demisti. Onlar, "Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek
    birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz." demisler, Allah da, "Ben sizin bilmediginizi
    bilirim" demisti.
    31. Allah Adem'e bütün varlıkların isimlerini ögretti. Sonra onları meleklere göstererek, "Eger dogru söyleyenler iseniz, haydi bana
    bunların isimlerini bildirin" dedi.
    32. Melekler, "Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize ögrettiklerinden baska bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Süphesiz her
    seyi hakkıyla bilen, her seyi hikmetle yapan sensin" dediler.
    33. Allah söyle dedi: "Ey Adem! Onlara bunların isimlerini söyle." Adem, meleklere onların isimlerini bildirince Allah, "Size, göklerin
    ve yerin gaybını süphesiz ki ben bilirim, yine açıga vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da ben bilirim demedim mi?" dedi.
    34. Hani meleklere, "Adem için saygı ile egilin" demistik de Ýblis hariç bütün melekler hemen saygı ile egilmisler, Ýblis (bundan)
    kaçınmıs, büyüklük taslamıs ve kâfirlerden olmustu.
    35. Dedik ki: "Ey Adem! Sen ve esin cennete yerlesin. Orada dilediginiz gibi bol bol yiyin, ama su agaca yaklasmayın, yoksa
    zalimlerden olursunuz."
    36. Derken, seytan ayaklarını oradan kaydırdı. Onları içinde bulundukları konumdan çıkardı. Bunun üzerine biz de, "Birbirinize
    düsman olarak inin. Sizin için yeryüzünde belli bir süre barınak ve yararlanma vardır" dedik.
    37. Derken, Adem (vahy yoluyla) Rabbinden birtakım kelimeler aldı, (onlarla amel edip Rabb'ine yalvardı. O da) bunun üzerine
    tövbesini kabul etti. Süphesiz o, tövbeleri çok kabul edendir, çok bagıslayandır.
    38. "Ýnin oradan (cennetten) hepiniz. Tarafımdan size bir yol gösterici (peygamber) gelir de kim ona uyarsa, onlar için herhangi bir
    korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir" dedik.
    39. Ýnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, iste bunlar cehennemliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.
    40. Ey Ýsrailogulları !6 Size verdigim nimeti hatırlayın. Bana verdiginiz sözü yerine getirin ki ben de size verdigim sözü yerine
    getireyim. Yalnız benden korkun.
    41. Elinizdeki Tevrat'ı tasdik edici olarak indirdigimize (Kur'an'a) iman edin. Onu inkâr edenlerin ilki olmayın. Âyetlerimi az bir
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 1:38 pm

    karsılıga degismeyin ve bana karsı gelmekten sakının.
    42. Hakkı bâtılla karıstırıp da bile bile hakkı gizlemeyin.
    43. Namazı kılın, zekatı verin. Rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin.
    44. Siz Kitabı (Tevrat'ı) okuyup durdugunuz halde, kendinizi unutup baskalarına iyiligi mi emrediyorsunuz? (Yaptıgınızın çirkinligini)
    anlamıyor musunuz?
    45. Sabrederek ve namaz kılarak (Allah'tan) yardım dileyin. Süphesiz namaz, Allah'a derinden saygı duyanlardan baskasına agır
    gelir.
    46. Onlar, Rablerine kavusacaklarını ve gerçekten ona döneceklerini çok iyi bilirler.
    47. Ey Ýsrailogulları! Size verdigim nimetimi ve (bir zamanlar) sizi cümle âleme üstün kıldıgımı hatırlayın.
    48. Öyle bir günden sakının ki o gün hiç kimse bir baskası adına bir sey ödeyemez. Hiçbir kimseden herhangi bir sefaat kabul
    olunmaz, fidye alınmaz.8 Onlara yardım da edilmez.
    49. Hani, sizi azabın en kötüsüne ugratan, kadınlarınızı sag bırakıp, ogullarınızı bogazlayan Firavun ailesinden kurtarmıstık. Bunda,
    size Rabbinizden (gelen) büyük bir imtihan vardı.
    50. Hani, sizin için denizi yarmıs, sizi kurtarmıs, gözlerinizin önünde Firavun ailesini suda bogmustuk.
    51. Hani, biz Mûsâ ile kırk gece için sözlesmistik. Sizler ise onun ardından (kendinize) zulmederek bir buzagıyı tanrı edinmistiniz.
    52. Sonra bunun ardından sükredesiniz diye sizi affetmistik.
    53. Hani, dogru yolu tutasınız diye Mûsâ'ya Kitab'ı (Tevrat'ı) ve Furkan'ı vermistik.
    54. Mûsâ kavmine dedi ki: "Ey kavmim! Sizler, buzagıyı ilah edinmekle kendinize yazık ettiniz. Gelin yaratıcınıza tövbe edin de
    nefislerinizi öldürün (kendinizi düzeltin). Bu, Yaratıcınız katında sizin için daha iyidir. Böylece Allah da onların tövbesini kabul etti.
    Çünkü o, tövbeleri çok kabul edendir, çok merhametlidir."
    55. Hani siz, "Ey Mûsâ! Biz Allah'ı açıktan açıga görmedikçe sana asla inanmayız" demistiniz. Bunun üzerine siz bakıp dururken sizi
    yıldırım çarpmıstı.
    56. Sonra, sükredesiniz diye ölümünüzün ardından sizi tekrar dirilttik.
    57. Bulutu üstünüze gölge yaptık. Size, kudret helvası ile bıldırcın indirdik. "Verdigimiz rızıkların iyi ve güzel olanlarından yiyin"
    (dedik). Onlar (verdigimiz nimetlere nankörlük etmekle) bize zulmetmediler fakat, kendilerine zulmediyorlardı.
    58. Hani, "Su memlekete girin. Orada dilediginiz gibi, bol bol yiyin. Kapısından egilerek tevazu ile girin ve "hıtta!" (Ya Rabbi, bizi
    affet) deyin ki, biz de sizin hatalarınızı bagıslayalım. Ýyilik edenlere ise daha da fazlasını verecegiz" demistik.
    59. Derken, onların içindeki zalimler, sözü kendilerine söylenenden baska sekle soktular. Biz de haktan ayrılmaları sebebiyle o
    zalimlere gökten bir azap indirdik.
    60. Hani, Mûsâ kavmi için su dilemisti. Biz de, "Asanı kayaya vur" demistik, böylece kayadan on iki pınar fıskırmıs, her boy kendi su
    alacagı pınarı bilmisti. "Allah'ın rızkından yiyin, için. Yalnız, yeryüzünde bozgunculuk yaparak fesat çıkarmayın" demistik.
    61. Hani, "Ey Mûsâ! Biz bir çesit yemege asla katlanamayız. O halde, bizim için Rabbine yalvar da, o bize yerden biten sebze,
    kabak, sarımsak, mercimek, sogan versin" demistiniz. O da size, "Ýyi olanı düsük olanla degistirmek mi istiyorsunuz? Öyle ise inin
    sehre! Ýstedikleriniz orada var" demisti. Böylece zillet ve yoksulluk onları kapladı. Onlar, Allah'ın gazabına ugradılar. Bunun sebebi,
    onların; Allah'ın âyetlerini inkâr ediyor, peygamberleri de haksız yere öldürüyor olmaları idi. Bütün bunların sebebi ise, isyan etmek
    ve asırı gitmekte oluslarıydı.
    62. Süphesiz, inananlar (Müslümanlar) ile, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sâbiîlerden (her bir grubun kendi seriatında) "Allah'a ve ahiret
    gününe inanan ve salih ameller isleyenler için Rableri katında mükafat vardır; onlar korkuya ugramayacaklar, mahzun da
    olmayacaklardır" (diye hükmedilmistir).
    63. Hani, (Tevrat ile amel edeceginize dair) sizden saglam bir söz almıs, Tûr dagını da tepenize dikmis ve "Sakınasınız diye, size
    verdigimiz Kitab'ı sıkı tutun, onun içindekileri düsünün (gafil olmayın)" demistik.
    64. Bundan sonra yine yüz çevirdiniz. Allah'ın bol nimeti ve merhameti olmasaydı herhalde ziyana ugrayanlardan olurdunuz.
    65. Süphesiz siz, içinizden Cumartesi yasagını çigneyenleri bilirsiniz. Biz onlara, "Asagılık maymunlar olun" demistik.
    66. Biz bunu, hem onu görenlere, hem de sonra geleceklere bir ibret ve Allah'a karsı gelmekten sakınanlara da bir ögüt kıldık.
    67. Hani Mûsâ kavmine, "Allah size bir sıgır kesmenizi emrediyor" demisti. Onlar da, "Sen bizimle egleniyor musun?" demislerdi.
    Mûsâ, "Kendini bilmez cahillerden olmaktan Allah'a sıgınırım" demisti.
    68. "Bizim için Rabbine dua et de onun nasıl bir sıgır oldugunu bize açıklasın." dediler. Mûsâ söyle dedi: "Rabbim diyor ki: O, ne
    yaslı, ne körpe, ikisi arası bir sıgırdır. Haydi emrolundugunuz isi yapın."
    69. Onlar, "Bizim için Rabbine dua et de, rengi neymis? açıklasın" dediler. Mûsâ söyle dedi: "Rabbim diyor ki, o, sapsarı; rengi,
    bakanların içini açan bir sıgırdır" dedi.
    70. "Bizim için Rabbine dua et de onun nasıl bir sıgır oldugunu bize açıklasın. Çünkü sıgırlar, bizce, birbirlerine benzemektedir. Ama
    Allah dilerse elbet buluruz" dediler.
    71. Mûsâ söyle dedi: "Rabbim diyor ki, o; çift sürmek, ekin sulamak için boyunduruga vurulmamıs, kusursuz, hiç alacası olmayan
    bir sıgırdır". Onlar, "Ýste, simdi tam dogrusunu bildirdin" dediler. Nihayet o sıgırı kestiler. Neredeyse bunu yapmayacaklardı.
    72. Hani, bir kimseyi öldürmüstünüz de suçu birbirinizin üstüne atmıstınız. Halbuki Allah gizlemekte oldugunuzu ortaya çıkaracaktı.
    73. "Sıgırın bir parçası ile öldürülene vurun" dedik. (Denileni yaptılar ve ölü dirildi.) Ýste, Allah ölüleri böyle diriltir, düsünesiniz diye
    mucizelerini de size böyle gösterir.
    74. Sonra bunun ardından kalpleriniz yine katılastı, tas gibi; hatta daha katı oldu. Çünkü tas vardır ki, içinden ırmaklar fıskırır. Tas
    vardır ki yarılır da içinden sular çıkar. Tas da vardır ki, Allah korkusuyla (yerinden kopup) düser. Allah yaptıklarınızdan hiçbir zaman
    habersiz degildir.
    75. Simdi, bunların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa içlerinden bir takımı, Allah'ın kelamını dinler, iyice anladıktan sonra,
    onu bile bile tahrif ederlerdi.
    76. Onlar iman edenlerle karsılasınca, "Ýman ettik" derler. Birbirleriyle bas basa kaldıklarında da söyle derler: "Rabbinizin
    huzurunda delil olarak kullanıp sizi sustursunlar diye mi, Allah'ın (Tevrat'ta) size bildirdiklerini onlara söylüyorsunuz? (Bu kadarcık
    seye) akıl erdiremiyor musunuz?"
    77. Onlar bilmiyorlar mı ki, Allah onların gizli tuttuklarını da bilir, açıga vurduklarını da.
    78. Bunların bir de ümmî takımı vardır; Kitab'ı (Tevrat'ı) bilmezler. Onların bütün bildikleri bir sürü kuruntulardır. Onlar sadece
    zanda bulunurlar.
    79. Vay o kimselere ki, elleriyle Kitab'ı yazarlar, sonra da onu az bir karsılıga degismek için, "Bu, Allah'ın katındandır" derler. Vay
    ellerinin yazdıklarından ötürü onların haline! Vay kazandıklarından dolayı onların haline!
    80. Bir de dediler ki: "Bize ates, sayılı birkaç günden baska asla dokunmayacaktır." Sen onlara de ki: "Siz bunun için Allah'tan söz
    mü aldınız? -Eger böyle ise, Allah verdigi sözden dönmez-. Yoksa siz Allah'a karsı bilemeyeceginiz seyleri mi söylüyorsunuz?"
    81. Evet, kötülük isleyip suçu benligini kaplamıs (ve böylece sirke düsmüs) olan kimseler var ya, iste onlar cehennemliklerdir. Onlar
    orada ebedi kalacaklardır.
    82. Ýman edip salih ameller isleyenler ise cennetliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır.
    83. Hani, biz Ýsrailogulları'ndan, "Allah'tan baskasına ibadet etmeyeceksiniz, anne babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik
    edeceksiniz, herkese güzel sözler söyleyeceksiniz, namazı kılacaksınız, zekatı vereceksiniz" diye söz almıstık. Sonra pek azınız
    hariç, yüz çevirerek sözünüzden döndünüz.
    84. Hani, "Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız" diye de sizden kesin söz almıstık. Sonra
    bunu böylece kabul etmistiniz. Kendiniz de buna hâlâ sahitlik etmektesiniz.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 2:02 pm

    85. Ama siz, birbirinizi öldüren, içinizden bir kesime karsı kötülük ve zulümde yardımlasarak; size haram oldugu halde onları
    yurtlarından çıkaran, size esir olarak geldiklerinde ise, fidye verip kendilerini kurtaran kimselersiniz. Yoksa siz Kitab'ın (Tevrat'ın)
    bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Artık sizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezil olmaktan baska bir
    sey degildir. Kıyamet gününde ise onlar azabın en siddetlisine ugratılırlar. Çünkü Allah yaptıklarınızdan habersiz degildir.
    86. Onlar, ahireti verip dünya hayatını satın alan kimselerdir. Artık bunlardan azap hiç hafifletilmez. Onlara yardım da edilmez.
    87. Andolsun, Mûsâ'ya Kitabı (Tevrat'ı) verdik. Ondan sonra ardarda peygamberler gönderdik. Meryemoglu Ýsa'ya mucizeler verdik.
    Onu Ruhu'l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. Size herhangi bir peygamber, hosunuza gitmeyen bir sey getirdikçe, kibirlenip (onların)
    bir kısmını yalanlayıp bir kısmını da öldürmediniz mi?
    88. "Kalplerimiz muhafazalıdır" dediler. Öyle degil. Ýnkarları sebebiyle Allah onları lânetlemistir. Bu yüzden pek az iman ederler.
    89. Kendilerine ellerindekini (Tevrat'ı) tasdik eden bir kitap (Kur'an) gelince onu inkar ettiler. Oysa, daha önce (bu kitabı getirecek
    peygamber ile) inkarcılara (Arap müsriklerine) karsı yardım istiyorlardı. (Tevrat'tan) tanıyıp bildikleri (bu peygamber) kendilerine
    gelince ise onu inkar ettiler. Allah'ın lâneti inkarcıların üzerine olsun.
    90. Karsılıgında nefislerini sattıkları seyi kıskançlıkları sebebiyle Allah'ın, kullarından diledigine lütfuyla indirdigi vahyi inkar etmeleri
    ne kötüdür! Bu yüzden gazap üstüne gazaba ugradılar. Ýnkâr edenlere alçaltıcı bir azap vardır.
    91. Onlara, "Allah'ın indirdigine (Kur'an'a) iman edin" denilince, "Biz sadece bize indirilene (Tevrat'a) inanırız" deyip, ondan sonra
    geleni (Kur'an'ı) inkâr ederler. Halbuki o ellerinde bulunanı (Tevrat'ı) tasdik eden hak bir kitaptır. De ki, "Eger inanan kimseler
    idiyseniz daha önce niçin Allah'ın peygamberlerini öldürüyordunuz?"
    92. Andolsun, Mûsâ size açık mucizeler getirmisti de, arkasından sizler nefislerinize zulüm ederek buzagıyı ilah edinmistiniz.
    93. Hani, Tûr'u tepenize dikerek sizden söz almıstık, "Size verdigimiz Kitab'a sımsıkı sarılın; ona kulak verin" demistik. Onlar,
    "Dinledik, karsı geldik" demislerdi. Ýnkârları yüzünden buzagı sevgisi onların kalplerine sindirilmisti. Onlara de ki (Tevrat'a
    beslediginizi iddia ettiginiz) imanınızın size emrettigi sey ne kötüdür, eger inanan kimselerseniz!
    94. De ki: "Eger (iddia ettiginiz gibi) Allah katındaki ahiret yurdu (cennet) diger insanlar için degil de, yalnız sizinse ve dogru
    söyleyenler iseniz haydi ölümü temenni edin!"
    95. Fakat kendi elleriyle önceden yaptıkları isler yüzünden ölümü hiçbir zaman temenni edemezler. Allah o zalimleri hakkıyla
    bilendir.
    96. Andolsun, sen onların, yasamaya, bütün insanlardan; hatta Allah'a ortak kosanlardan bile daha düskün olduklarını görürsün.
    Onların her biri bin yıl yasamak ister. Halbuki uzun yasamak onları azaptan kurtaracak degildir. Allah onların bütün islediklerini
    görür.
    97. De ki: "Her kim Cebrail'e düsman ise, bilsin ki o, Allah'ın izni ile Kur'an'ı; önceki kitapları dogrulayıcı, mü'minler için de bir
    hidayet rehberi ve müjde verici olarak senin kalbine indirmistir."
    98. Her kim Allah'a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail'e ve Mîkâil'e düsman olursa bilsin ki, Allah da inkar edenlerin
    düsmanıdır.
    99. Andolsun, biz sana apaçık âyetler indirdik. Bunları ancak fasıklar inkâr eder.
    100. Onlar ne zaman bir antlasma yaptılarsa içlerinden bir takımı o antlasmayı bozmadı mı? Zaten onların çogu iman etmez.
    101. Onlara, Allah katından ellerinde bulunan Kitabı (Tevrat'ı) dogrulayıcı bir peygamber gelince, kendilerine kitap verilenlerden bir
    kısmı, sanki bilmiyorlarmıs gibi Allah'ın Kitabı'nı (Tevrat'ı) arkalarına attılar.
    102. Süleyman'ın hükümranlıgı hakkında seytanların (ve seytan tıynetli insanların) uydurdukları yalanların ardına düstüler. Oysa
    Süleyman (büyü yaparak) küfre girmedi. Fakat seytanlar, insanlara sihri ve (özellikle de) Babil'deki Hârût ve Mârût adlı iki melege
    ilham edilen (sihr)i ögretmek suretiyle küfre girdiler. Halbuki o iki melek, "Biz ancak imtihan için gönderilmis birer melegiz. (Sihri
    caiz görüp de) sakın küfre girme" demedikçe, kimseye (sihir) ögretmiyorlardı. Böylece (insanlar) onlardan kisi ile karısını
    birbirinden ayıracakları sihri ögreniyorlardı. Halbuki onlar, Allah'ın izni olmadıkça o sihirle hiç kimseye zarar veremezlerdi. (Onlar
    böyle yaparak) kendilerine zarar veren, fayda getirmeyen seyleri ögreniyorlardı. Andolsun, onu satın alanın ahirette bir nasibi
    olmadıgını biliyorlardı. Kendilerini karsılıgında sattıkları sey ne kötüdür! Keske bilselerdi.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 2:03 pm

    103. Eger onlar iman edip Allah'ın emirlerine karsı gelmekten sakınmıs olsalardı, Allah katında kazanacakları sevap kendileri için
    daha hayırlı olacaktı. Keske bilselerdi.
    104. Ey iman edenler! "Râinâ" (bizi gözet) demeyin, "unzurnâ" (bize bak) deyin ve dinleyin. Kafirler için acıklı bir azap vardır.22
    105. Ne Kitab ehlinden inkâr edenler ve ne de Allah'a ortak kosanlar, Rabbinizden size bir iyilik gelmesini isterler. Oysa Allah
    rahmetini diledigine tahsis eder. Allah, büyük lütuf sahibidir.
    106. Biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya
    mislini getiririz. Allah'ın gücünün her seye hakkıyla yettigini bilmez misin?
    107. Bilmez misin ki, göklerin ve yerin hükümranlıgı Allah'ındır. Sizin için Allah'tan baska ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır.
    108. Yoksa, daha önce Mûsâ'nın sorguya çekildigi gibi, siz de peygamberinizi sorguya çekmek mi istiyorsunuz? Her kim imanı küfre
    degisirse, o artık dogru yoldan sapmıs olur.
    109. Kitap ehlinden bir çogu, hak kendilerine belirdikten sonra dahi, içlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi, imanınızdan sonra küfre
    döndürmek isterler. Siz simdilik, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar affedin, hosgörün. Süphesiz Allah, gücü her seye
    hakkıyla yetendir.
    110. Namazı dosdogru kılın, zekâtı verin. Kendiniz için her ne iyilik islemis olursanız, Allah katında onu bulursunuz. Süphesiz Allah
    bütün yaptıklarınızı görür.
    111. Bir de; "Yahudi ve Hıristiyanlardan baskası Cennet'e girmeyecek" dediler. Bu, onların kuruntuları! De ki: "Eger dogru
    söyleyenler iseniz (iddianızı ispat edecek) delilinizi getirin."
    112. Hayır, öyle degil! Kim "ihsan" derecesine yükselerek özünü Allah'a teslim ederse, onun mükâfatı Rabbinin katındadır. Artık
    onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.
    113. Yahudiler, "Hıristiyanlar bir temel üzerinde degiller" dediler. Hıristiyanlar da, "Yahudiler bir temel üzerinde degiller" dediler.
    Oysa hepsi Kitab'ı okuyorlar.(Kitab'ı) bilmeyenler de tıpkı bunların söyledikleri gibi demisti. Artık onların aralarında uyusamadıkları
    davada, hükmü Allah verecektir.
    114. Allah'ın mescitlerinde onun adının anılmasını yasak eden ve onların yıkılması için çalısandan kim daha zalimdir. Böyleleri
    oralara (eger girerlerse) ancak korka korka girebilmelidirler. Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük bir azap vardır.
    115. Dogu da, Batı da (tüm yeryüzü) Allah'ındır. Nereye dönerseniz Allah'ın yüzü iste oradadır. Süphesiz Allah, lütfu genis olandır,
    hakkıyla bilendir.
    116. "Allah, çocuk edindi" dediler. O, bundan uzaktır. Hayır! Göklerdeki ve yerdeki her sey Allah'ındır. Hepsi O'na boyun egmistir.
    117. O, gökleri ve yeri örneksiz yaratandır. Bir ise hükmetti mi ona sadece "ol" der, o da hemen oluverir.
    118. Bilmeyenler, "Allah bizimle konussa, ya da bize bir mucize gelse ya!" derler. Bunlardan öncekiler de tıpkı böyle, bunların
    dedikleri gibi demisti. Onların kalpleri (anlayısları) birbirine benziyor. Biz âyetleri, kesin olarak inanacak bir toplum için açıkladık.
    119. Süphesiz biz seni hak ile; müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen cehennemlik olanlardan sorumlu tutulacak degilsin.
    120. Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar. De ki: "Allah'ın yolu asıl dogru yoldur."
    Sana gelen ilimden sonra, eger onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmis ol ki, Allah'tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı
    vardır.
    121. Kendilerine kitab verdigimiz kimseler, onu geregi gibi okurlar. Ýste bunlar ona inanırlar. Onu inkar edenlere gelince, iste onlar
    ziyana ugrayanların ta kendileridir.
    122. Ey Ýsrailogulları! Size verdigim nimetimi ve (bir zamanlar) sizi cümle âleme üstün tuttugumu hatırlayın.
    123. Kimsenin kimse namına bir sey ödemeyecegi, hiç kimseden fidye alınmayacagı, kimseye sefaatin (aracılıgın) yarar
    saglamayacagı ve hiç kimsenin hiçbir taraftan yardım göremeyecegi günden sakının.
    124. Bir zaman Rabbi Ýbrahim'i bir takım emirlerle sınamıs, Ýbrahim onların hepsini yerine getirmis de Rabbi söyle buyurmustu:
    "Ben seni insanlara önder yapacagım." Ýbrahim de, "Soyumdan da (önderler yap, ya Rabbi!)" demisti. Bunun üzerine Rabbi, "Benim
    ahdim (verdigim söz) zalimleri kapsamaz" demisti.
    125. Hani, biz Kâbe'yi insanlara toplantı ve güven yeri kılmıstık. Siz de Makam-ı Ýbrahim'den kendinize bir namaz yeri edinin.
    Ýbrahim ve Ýsmail'e söyle emretmistik: "Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rukû ve secde edenler için evimi (Kâbe'yi) tertemiz
    tutun."
    126. Hani Ýbrahim, "Rabbim! Bu sehri güvenli bir sehir kıl. Halkından Allah'a ve ahiret gününe iman edenleri her türlü ürünle
    rızıklandır" demisti. Allah da, "Ýnkâr edeni bile az bir süre, (bu geçici kısa hayatta) rızıklandırır; sonra onu cehennem azabına
    girmek zorunda bırakırım. Ne kötü varılacak yerdir orası!" demisti.
    127. Hani Ýbrahim, Ýsmail ile birlikte evin (Kâbe'nin) temellerini yükseltiyor, "Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur! Süphesiz sen
    hakkıyla isitensin, hakkıyla bilensin" diyorlardı.
    128. "Rabbimiz! Bizi sana teslim olmus kimseler kıl. Soyumuzdan da sana teslim olmus bir ümmet kıl. Bize ibadet yerlerini ve
    ilkelerini göster. Tövbemizi kabul et. Çünkü sen, tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametli olansın."
    129. "Rabbimiz! Ýçlerinden onlara bir peygamber gönder; onlara âyetlerini okusun, kitabı ve hikmeti ögretsin ve onları her
    kötülükten arındırsın. Süphesiz, sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin."
    130. Kendini bilmeyenden baska Ýbrahim'in dininden kim yüz çevirir? Andolsun, biz Ýbrahim'i bu dünyada seçkin kıldık. Süphesiz o
    ahirette de iyilerdendir.
    131. Rabbi ona "Teslim ol" dediginde "Âlemlerin Rabbine teslim oldum" demisti.
    132. Ýbrahim bunu kendi ogullarına da vasiyet etti, Yakub da öyle: "Ogullarım! Allah sizin için bu dini (Ýslâm'ı) seçti. Siz de ancak
    müslümanlar olarak ölün" dedi.
    133. Yoksa siz Yakub'un, ölüm döseginde iken çocuklarına, "Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?" dedigi, onların da, "Senin
    ilahına ve ataların Ýbrahim, Ýsmail ve Ýshak'ın ilahı olan tek bir ilâha ibadet edecegiz; bizler ona boyun egmis müslümanlarız."
    dedikleri zaman orada hazır mı bulunuyordunuz?
    134. Onlar gelip geçmis bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından
    sorumlu tutulacak degilsiniz.
    135. (Yahudiler) "Yahudi olun" ve (Hıristiyanlar da) "Hıristiyan olun ki dogru yolu bulasınız" dediler. De ki: "Hayır, hakka yönelen
    Ýbrahim'in dinine uyarız. O, Allah'a ortak kosanlardan degildi."
    136. Deyin ki: "Biz Allah'a, bize indirilene (Kur'an'a), Ýbrahim, Ýsmail, Ýshak, Yakub ve Yakubogullarına indirilene, Mûsâ ve Ýsa'ya
    verilen (Tevrat ve Ýncil) ile bütün diger peygamberlere Rab'lerinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini digerinden ayırt etmeyiz
    ve biz ona teslim olmus kimseleriz."
    137. Eger onlar böyle sizin iman ettiginiz gibi iman ederlerse gerçekten dogru yolu bulmus olurlar; yüz çevirirlerse onlar elbette
    derin bir ayrılıga düsmüs olurlar. Allah onlara karsı seni koruyacaktır. O, hakkıyla isitendir, hakkıyla bilendir.
    138. "Biz Allah'ın boyasıyla boyanmısızdır. Boyası Allah'ınkinden daha güzel olan kimdir? Biz ona ibadet edenleriz" (deyin).28
    139. Onlara de ki: "Allah hakkında mı bizimle tartısıp duruyorsunuz? Halbuki O, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim
    islediklerimiz bize, sizin isledikleriniz size aittir. Biz ona gönülden baglanmıs kimseleriz."
    140. Yoksa siz, "Ýbrahim de, Ýsmail de, Ýshak da, Yakub ile Yakubogulları da yahudi, ya da hıristiyan idiler" mi diyorsunuz? De ki:
    "Sizler mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı?" Allah tarafından kendisine ulasan bir gerçegi gizleyen kimseden daha zalim kimdir?
    Allah yaptıklarınızdan habersiz degildir.
    141. Onlar gelip geçmis bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından
    sorumlu tutulacak degilsiniz.
    142. Bir takım kendini bilmez insanlar, "Onları (müslümanları) yönelmekte oldukları kıbleden çeviren nedir?" diyecekler. De ki:
    "Dogu da, Batı da Allah'ındır. Allah diledigi kimseyi dogru yola iletir."
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    kuranı kerim meali Empty Geri: kuranı kerim meali

    Mesaj  AsiRuH Perş. Ekim 09, 2008 2:04 pm

    143. Böylece, sizler insanlara birer sahit (ve örnek) olasınız ve Peygamber de size bir sahit (ve örnek) olsun diye sizi orta bir
    ümmet yaptık. Her ne kadar Allah'ın dogru yolu gösterdigi kimselerden baskasına agır gelse de biz, yönelmekte oldugun ciheti
    ancak; Resûl'e tabi olanlarla, gerisin geriye dönecekleri ayırd edelim diye kıble yaptık. Allah imanınızı bosa çıkaracak degildir.
    Süphesiz, Allah insanlara çok sefkatli ve çok merhametlidir.
    144. (Ey Muhammed!) Biz senin çok defa yüzünü göge dogru çevirip durdugunu (vahiy bekledigini) görüyoruz. (Merak etme)
    elbette seni, hosnut olacagın kıbleye çevirecegiz. (Bundan böyle), yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de
    nerede olursanız olun, (namazda) hep o yöne dönün. Süphesiz kendilerine kitap verilenler, bunun Rabblerinden (gelen) bir gerçek
    oldugunu elbette bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz degildir.
    145. Andolsun, sen kendilerine kitap verilenlere her türlü mucizeyi getirsen de, onlar yine senin kıblene uymazlar. Sen de onların
    kıblesine uyacak degilsin. Onlar birbirlerinin kıblesine de uymazlar. Andolsun, eger sana gelen bunca ilimden sonra onların arzu ve
    keyiflerine uyacak olursan, o takdirde sen de mutlaka zalimlerden olursun.
    146. Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Peygamberi) ogullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Böyle iken içlerinden bir takımı bile bile
    gerçegi gizlerler.
    147. Hak (ancak) Rabbindendir. Artık, sakın süpheye düsenlerden olma!
    148. Herkesin yöneldigi bir yön vardır. Haydi, hep hayırlara kosun, yarısın! Nerede olsanız Allah hepinizi bir araya getirir. Süphesiz,
    Allah'ın gücü her seye hakkıyla yeter.
    149. (Ey Muhammed!) Nereden yola çıkarsan çık, (namazda) Mescid-i Haram'a dogru dön. Bu elbette Rabbinden gelen gerçek bir
    emirdir. Allah, sizin islediklerinizden asla habersiz degildir.
    150. (Ey Muhammed!) Nereden yola çıkarsan çık, yüzünü Mescid-i Haram'a dogru çevir. (Ey mü'minler!) Siz de nerede olursanız
    olun, yüzünüzü Mescid-i Haram'a dogru çevirin ki, zalimlerin dısındaki insanların elinde (size karsı) bir koz olmasın. Zalimlerden
    korkmayın, benden korkun. Böylece size nimetlerimi tamamlayayım ve dogru yolu bulasınız.
    151. Nitekim kendi aranızdan, size âyetlerimizi okuyan, sizi her kötülükten arındıran, size kitap ve hikmeti ögreten, ayrıca
    bilmediklerinizi de ögreten bir peygamber gönderdik.
    152. Öyleyse yalnız beni anın ki ben de sizi anayım. Bana sükredin, sakın nankörlük etmeyin.
    153. Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah'tan yardım dileyin. Süphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir.
    154. Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz.
    155. Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.
    156. Onlar; baslarına bir musibet gelince, "Biz süphesiz (her seyimizle) Allah'a aidiz ve süphesiz O'na dönecegiz" derler.
    157. Ýste Rableri katından rahmet ve merhamet onlaradır. Dogru yola ulastırılmıs olanlar da iste bunlardır.
    158. Süphesiz, Safa ile Merve Allah'ın (dininin) nisanelerindendir. Onun için her kim hac ve umre niyetiyle Kâ'be'yi ziyaret eder ve
    onları da tavaf ederse bunda bir günah yoktur. Her kim de gönlünden koparak bir hayır islerse süphesiz, Allah onu bilir, karsılıgını
    verir.
    159. Ýndirdigimiz apaçık delilleri ve hidayeti Kitap'ta açıklamamızdan sonra onları gizleyenler var ya, iste onlara hem Allah lanet
    eder, hem de bütün lanet etme konumunda olanlar lanet eder.
    160. Ancak tövbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçegi açıkça ortaya koyanlar (lanetlenmekten) kurtulmuslardır. Çünkü ben
    onların tövbelerini kabul ederim. Zira ben tövbeleri çok kabul edenim, çok merhamet edenim.
    161. Fakat âyetlerimizi inkar etmis ve kafir olarak ölmüslere gelince, iste Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onların
    üstünedir.
    162. Onlar ebedî olarak lânet içinde kalırlar. Artık ne kendilerinden azap hafifletilir, ne de yüzlerine bakılır.
    163. Sizin ilahınız bir tek ilahtır. Ondan baska ilah yoktur. O Rahmân'dır, Rahîm'dir.
    164. Süphesiz, göklerin ve yerin yaratılısında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelisinde, insanlara yarar saglayacak seylerle
    denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüs topragı dirilttigi yagmurda, yeryüzünde her çesit canlıyı
    yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düsünen bir topluluk için deliller
    vardır.
    165. Ýnsanlar arasında Allah'ı bırakıp da ona ortak kosanlar vardır. Onları, Allah'ı severcesine severler. Mü'minlerin Allah'a olan
    sevgisi daha güçlü bir sevgidir. Zulmedenler azaba ugrayacakları zaman bütün kuvvetin Allah'ın oldugunu ve Allah'ın azabının pek
    siddetli oldugunu bir bilselerdi.
    166. Kendilerine uyulanlar o gün azabı görünce, kendilerine uyanlardan uzaklasacaklar, aralarındaki bütün baglar kopacaktır.
    167. Uyanlar söyle derler: "Keske dünyaya bir dönüsümüz olsaydı da onların simdi bizden uzaklastıkları gibi, biz de onlardan
    uzaklassaydık." Böylece Allah, onlara isledikleri fiilleri pismanlık kaynagı olarak gösterir. Onlar atesten çıkacak da degillerdir.
    168. Ey insanlar! Yeryüzündeki seylerin helal ve temiz olanlarından yiyin! Seytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir
    düsmandır.
    169. O, size ancak kötülügü, hayasızlıgı ve Allah'a karsı bilmediginiz seyleri söylemenizi emreder.
    170. Onlara, "Allah'ın indirdigine uyun!" denildiginde, "Hayır, biz, atalarımızı üzerinde buldugumuz (yol)a uyarız!" derler. Peki ama,
    ataları bir sey anlamayan, dogru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı (onların yoluna uyacaklar)?38
    171. Ýnkar edenleri imana çagıran (peygamber) ile inkar edenlerin durumu, bagırıp çagırmadan baska bir sey duymayan
    hayvanlara seslenen (çoban) ile hayvanların durumu gibidir. Onlar sagırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı anlamazlar.
    172. Ey iman edenler! Eger siz ancak Allah'a kulluk ediyorsanız, size verdigimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah'a
    sükredin.
    173. Allah, size ancak les, kan, domuz eti ve Allah'tan baskası adına kesileni haram kıldı. Ama kim mecbur olur da, istismar
    etmeksizin ve zaruret ölçüsünü asmaksızın yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur. Süphesiz, Allah çok bagıslayandır, çok
    merhamet edendir.
    174. Allah'ın indirdigi kitaptan bir kısmını gizleyip onu az bir bedel ile degisenler (var ya); iste onlar karınlarına atesten baska bir
    sey doldurmuyorlar. Kıyamet günü Allah onlarla ne konusacak, ne de onları arıtacaktır. Onlar için elem dolu bir azap vardır.
    175. Ýste bunlar hidayeti verip sapıklıgı, bagıslanmayı verip azabı satın alanlardır. Onlar atese karsı ne kadar da dayanıklıdırlar(!)
    176. Bu (azab) da, Allah'ın, Kitab'ı hak olarak indirmis olması (ve onların bunu inkar etmesi) sebebiyledir. Kitap konusunda
    anlasmazlıga düsenler ise derin bir ayrılık içindedirler.
    177. Ýyilik, yüzlerinizi dogu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) degildir. Asıl iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve
    peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine ragmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmısa, (ihtiyacından
    dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdogru kılan, zekâtı veren, antlasma yaptıklarında sözlerini
    yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savasın kızıstıgı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranıslarıdır. Ýste bunlar,
    dogru olanlardır. Ýste bunlar, Allah'a karsı gelmekten sakınanların ta kendileridir.
    178. Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre karsı hür, köleye karsı köle, kadına karsı kadın kısas edilir.
    Ancak öldüren kimse, kardesi (öldürülenin vârisi, velisi) tarafından affedilirse, aklın ve dinin gereklerine uygun yol izlemek ve
    güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra tecavüzde bulunana elem dolu bir azap
    vardır.
    179. Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki (bu hükme uyarak) korunursunuz.
    180. Sizden birinize ölüm gelip çattıgı zaman, eger geride bir hayır (mal) bırakmıssa, anaya, babaya ve yakın akrabaya mesru bir
    tarzda vasiyette bulunması -Allah'a karsı gelmekten sakınanlar üzerinde bir hak olarak- size farz kılındı.
    181. Her kim isittikten sonra vasiyeti degistirirse, günahı ancak onu degistirenlerin boynunadır. Süphesiz Allah hakkıyla isitendir,
    hakkıyla bilendir.
    182. Vasiyet edenin hataya meyletmesinden ve günaha girmesinden korkan bir kimse, (tarafların) aralarını düzeltirse ona hiçbir

      Forum Saati Paz Nis. 28, 2024 2:32 am