CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ
İnorganik Moleküller Organik Moleküller Su, asit, baz, tuz ve
minareller Karbonhidratlar, yağlar, proteinler, enzimler, vitaminler ve
nükleik asitler CANLILARDAKİ İNORGANİK BİLEŞİKLER:İnorganik bileşikler
canlılar tarafından sentezlenemeyip dışarıdan hazır olarak bulunan
maddelerden alınan bileşiklerdir. Canlılar mineral, su, karbondioksit
gibi inorganik bileşikleri dışarıdan almak zorundadır. SU: Canlılar
için çok önemli bir moleküldür hücrelerin hayatsal faaliyetlerini
sürdürebilmesinde önemi büyüktür. Bir insanın günlük su gereksinimi
1.5lt ile 2.5lt arasıdır. Canlıların %65 ile %95'i sudur. İnsanda
ortalama %65, tohumlarda %5 ile %15 arası, su bitkilerinde ise %98'e
kadar çıkar. İnsan yaşlandıkça vücuttaki su miktarı azalır. Su yeşil
bitkilerde fotosentez olayı için gereklidir. 6H2O + 6CO2 C6H12O6 + 6O2
Yeşil bitkiler suyla karbondioksiti birleştirerek besin ve oksijen
üretirler. SUYUN GÖREVLERİ:1)Kimyasal tepkimelerin hücrede
gerçekleşmesi için gerekli bir çözücüdür. 2)Besinlerin sindirimini
sağlar(hidroliz). 3)Maddelerin taşınmasında önemlidir. 4)Zaralı
atıkların seyreltilmesi ve vücuttan atılmasını sağlar. 5)Vücut ısısını
düşürür. 6)Fotosentezde kullanılır. ASİTLER: Su içinde çözündüğü zaman
H iyonu veren bütün maddelere asit denir. Asitlerin iki ayıracı vardır;
fenol kırmızısı sarı, mavi turnusol kırmızı yaparlar. BAZLAR: Su
içinde çözündüğü zaman OH iyonu veren bütün maddelere baz denir.
Bazların ayıracı, kırmızı turnusol kırmızı yaparlar. ASİT-BAZ
DENGESİ: Asit baz dengesi ortamın H iyonu yoğunluğunun negatif
logaritması asitliğin, OH iyonunun negatif logaritması bazikliğin
derecesini verir. Bu değer pH ile gösterilir. PH 7 nötr, pH 7-0 arası
asitlik, pH7-14 arası bazik özellik artar. PH değeri organizma için çok
önemlidir. Biyokimyasal tepkimelerin gerçekleşmesi için pH değerinin
belirli bir değerde sabit kalması gerekir. Ör: insan kanının pH'ı 7.4
tür fakat bu değer 7 veya 7.8 e çıkarsa insan ölür.
İNORGANİK BİLEŞİKLER .
canlıların kendi vücutlarında sentezleyemeyip,dışarıdan hazır aldıkları
bileşiklerdir.Hem canlı vücutunda hem de cansız ortamda
bulunurlar.Küçük moleküllü olup,devamlı ve yeterince bulunması
gerekir.Canlılar bu bileşiklere gereksinim duyar.Besin olarak
kullanılan inorganik maddeler “mineraller ve su” sindirilemezler.Enerji
vermezler.Bunlar düzenleyici maddelerdir.Karbon elementine sahip
olmayan tüm moleküller İnorganik Bileşikler olarak adlandırılr.
1) SU
Dünya üzerindeki yaşamın tamamı suya bağlıdır.Tüm yaşayan dokuların
%70-90’ı sudur.Yaşamı karakterize eden tüm tepkimeler su içeren
ortamlarda yer alırlar.Su hayat için gerekli olan en önemli
moleküldür.Bir insan,yiyeceksiz haftalarca yaşayabilir.Ancak,susuz
sadece birkaç gün yaşayabilir.Vücut için gerekli olan su miktarı günlük
çalışma durumumuza göre değişir.Günde ort.1.5-2.5 lt su almamamız
gerekir.Yaşa göre vücut ağırlığının %40-%75’i sudur.Yaşlandıkça
vücuttaki su oranı azalır.Bu su dışardan alındığı gibi,vücutta ara ürün
olarak oluşur. Canlı organizmanın büyük bir kısmı su moleküllerinden
oluşmuştur.Organizmaların yapısındaki su oranı %65-95 arasındadır.Bu
oran,su bitkilerinde %98’e kadar yükselmektedir.Tohumlarda ise su oranı
%15’den %5’e düşer.Bütün hücreler bir sulu çözeltide bulunur.Her türlü
madde değişimin “doku sıvısı”denilen çözeltiyle sağlarlar.
• Su kimyasal tepkimelerde rol alan çok iyi bir çözücüdür.Bu sayede
sindirime büyük ölçüde yardımcı olur.Su molekülünün belirgin bir
polaritesi ve hidrojen bağı oluşturmak için büyük bir eğiliminin olması
nedeniyle su,hem iyonik hem de iyonik olmayan maddelere karşı çok iyi
bir çözücüdür.
• Su pek çok organizmanın vücudunda taşıyıcı ortam olarak görev
yapar.Maddelerin vücutta bir bölgeden diğer bölgeye taşınması suyla
sağlanır.Ayrıca,su besin maddelerini kan plazması olarak taşır.
• Su, metabolizma olaylarını hızlandırır.Enzimler ancak sulu bir ortamda çalışır.
• Idrardaki su boşaltıma,terleme olayı ile de dolaşıma
yardımcıdır.Terleme olayında vücut ısısının fazlası dışarıya suyla
atılır.Böylece vücut ısısı dengelenir.
• Su ,bitkilerde ‘fotosentez’ ana elemanı olarak bu canlılar için de çok büyük önem taşır.
• Ayrıca su, absorbe ettiği fazla ısı ile Dünya’mızın çevresel ısısını
düzenler.Böylece hem çevresel ısı çok yükselmez ve saklandığı için ısı
kaybolmaz.
2) MİNERALLER
• Sindirilmeden direk olarak kana alınırlar.Enzimlerin yapısına
katılırlar.Vitaminlerle birlikte düzenleştirici olarak görev
yaparlar.Vücudumuzda Cl ,P, S ve N elementlerinin asit bileşikleriyle
Na, K, Ca, Mg, Fe, Mn ve Cu metallerinin baz özelliğindeki
bileşiklerine rastlanmaktadır.
• Mineraller hücrede protein,karbonhidrat,yağ gibi,organik maddelere
bağlı olarak bulundukları gibi hücrede tuz halinde de bulunabilirler.
• Minareller, vitamin-hormon-enzim v.b. moleküllerin yapısına
katılır.70kg ağırlığındaki bir insanda ortalama 3 kg mineral tuzları
vardır.
• Organizmanın yapısında az da olsa minerallere ihtiyaç vardır.
Mineraller kanın kanın osmotik basıncının ayarlanmasında ,kas
kasılmasında,kanın pıhtılaşmasında, ve sinirlere uyarının iletilmesinde
önemli role sahiptir.
• Minareller bazı enzimlerin yapılarına katılarak katalizör görevi yapar.
• İdrar,ter ve dışkı ile dışarı atıldığından mineral içeren besinlerin
düzenli olarak vücüda alınması gereklidir.Yiyeceklerde bulunan ve
mineral olarak adlandırılan bütün maddeler aslında tuzdur.Yeterli
mineral içermeyen besin maddeleri ile beslenilirse,tuz atılması devam
edeceğinden kas krampı gibi bazı bozukluklar görülür.Sıcak ortamlara
maruz kalan insanlar daha fazla terledikleri için dışarıdan yeterince
tuz almalıdır.
Sodyum ve klor bütün vücut sıvıları içinde iyon olarak bulunur.Ancak
kan gibi hücre dışı sıvılar içindeki bu iyonların miktarı daha
fazladır.Sodyum ve klor dokularda suyu tutarak vücudu su dengesini
sağlar.Sodyum ve klor kas ve sinir sistemi işlevleri için
gereklidir.Ancak bazı böbrek hastalıklarında,yüksek
• tansiyonu olan insanlarda suyun az alınması gerekir.Çok küçük
çocukların böbrekleri fazla tuzu süzemediğinden fazla miktarda alınan
tuzdan zarar görürler.
İnorganik Moleküller Organik Moleküller Su, asit, baz, tuz ve
minareller Karbonhidratlar, yağlar, proteinler, enzimler, vitaminler ve
nükleik asitler CANLILARDAKİ İNORGANİK BİLEŞİKLER:İnorganik bileşikler
canlılar tarafından sentezlenemeyip dışarıdan hazır olarak bulunan
maddelerden alınan bileşiklerdir. Canlılar mineral, su, karbondioksit
gibi inorganik bileşikleri dışarıdan almak zorundadır. SU: Canlılar
için çok önemli bir moleküldür hücrelerin hayatsal faaliyetlerini
sürdürebilmesinde önemi büyüktür. Bir insanın günlük su gereksinimi
1.5lt ile 2.5lt arasıdır. Canlıların %65 ile %95'i sudur. İnsanda
ortalama %65, tohumlarda %5 ile %15 arası, su bitkilerinde ise %98'e
kadar çıkar. İnsan yaşlandıkça vücuttaki su miktarı azalır. Su yeşil
bitkilerde fotosentez olayı için gereklidir. 6H2O + 6CO2 C6H12O6 + 6O2
Yeşil bitkiler suyla karbondioksiti birleştirerek besin ve oksijen
üretirler. SUYUN GÖREVLERİ:1)Kimyasal tepkimelerin hücrede
gerçekleşmesi için gerekli bir çözücüdür. 2)Besinlerin sindirimini
sağlar(hidroliz). 3)Maddelerin taşınmasında önemlidir. 4)Zaralı
atıkların seyreltilmesi ve vücuttan atılmasını sağlar. 5)Vücut ısısını
düşürür. 6)Fotosentezde kullanılır. ASİTLER: Su içinde çözündüğü zaman
H iyonu veren bütün maddelere asit denir. Asitlerin iki ayıracı vardır;
fenol kırmızısı sarı, mavi turnusol kırmızı yaparlar. BAZLAR: Su
içinde çözündüğü zaman OH iyonu veren bütün maddelere baz denir.
Bazların ayıracı, kırmızı turnusol kırmızı yaparlar. ASİT-BAZ
DENGESİ: Asit baz dengesi ortamın H iyonu yoğunluğunun negatif
logaritması asitliğin, OH iyonunun negatif logaritması bazikliğin
derecesini verir. Bu değer pH ile gösterilir. PH 7 nötr, pH 7-0 arası
asitlik, pH7-14 arası bazik özellik artar. PH değeri organizma için çok
önemlidir. Biyokimyasal tepkimelerin gerçekleşmesi için pH değerinin
belirli bir değerde sabit kalması gerekir. Ör: insan kanının pH'ı 7.4
tür fakat bu değer 7 veya 7.8 e çıkarsa insan ölür.
İNORGANİK BİLEŞİKLER .
canlıların kendi vücutlarında sentezleyemeyip,dışarıdan hazır aldıkları
bileşiklerdir.Hem canlı vücutunda hem de cansız ortamda
bulunurlar.Küçük moleküllü olup,devamlı ve yeterince bulunması
gerekir.Canlılar bu bileşiklere gereksinim duyar.Besin olarak
kullanılan inorganik maddeler “mineraller ve su” sindirilemezler.Enerji
vermezler.Bunlar düzenleyici maddelerdir.Karbon elementine sahip
olmayan tüm moleküller İnorganik Bileşikler olarak adlandırılr.
1) SU
Dünya üzerindeki yaşamın tamamı suya bağlıdır.Tüm yaşayan dokuların
%70-90’ı sudur.Yaşamı karakterize eden tüm tepkimeler su içeren
ortamlarda yer alırlar.Su hayat için gerekli olan en önemli
moleküldür.Bir insan,yiyeceksiz haftalarca yaşayabilir.Ancak,susuz
sadece birkaç gün yaşayabilir.Vücut için gerekli olan su miktarı günlük
çalışma durumumuza göre değişir.Günde ort.1.5-2.5 lt su almamamız
gerekir.Yaşa göre vücut ağırlığının %40-%75’i sudur.Yaşlandıkça
vücuttaki su oranı azalır.Bu su dışardan alındığı gibi,vücutta ara ürün
olarak oluşur. Canlı organizmanın büyük bir kısmı su moleküllerinden
oluşmuştur.Organizmaların yapısındaki su oranı %65-95 arasındadır.Bu
oran,su bitkilerinde %98’e kadar yükselmektedir.Tohumlarda ise su oranı
%15’den %5’e düşer.Bütün hücreler bir sulu çözeltide bulunur.Her türlü
madde değişimin “doku sıvısı”denilen çözeltiyle sağlarlar.
• Su kimyasal tepkimelerde rol alan çok iyi bir çözücüdür.Bu sayede
sindirime büyük ölçüde yardımcı olur.Su molekülünün belirgin bir
polaritesi ve hidrojen bağı oluşturmak için büyük bir eğiliminin olması
nedeniyle su,hem iyonik hem de iyonik olmayan maddelere karşı çok iyi
bir çözücüdür.
• Su pek çok organizmanın vücudunda taşıyıcı ortam olarak görev
yapar.Maddelerin vücutta bir bölgeden diğer bölgeye taşınması suyla
sağlanır.Ayrıca,su besin maddelerini kan plazması olarak taşır.
• Su, metabolizma olaylarını hızlandırır.Enzimler ancak sulu bir ortamda çalışır.
• Idrardaki su boşaltıma,terleme olayı ile de dolaşıma
yardımcıdır.Terleme olayında vücut ısısının fazlası dışarıya suyla
atılır.Böylece vücut ısısı dengelenir.
• Su ,bitkilerde ‘fotosentez’ ana elemanı olarak bu canlılar için de çok büyük önem taşır.
• Ayrıca su, absorbe ettiği fazla ısı ile Dünya’mızın çevresel ısısını
düzenler.Böylece hem çevresel ısı çok yükselmez ve saklandığı için ısı
kaybolmaz.
2) MİNERALLER
• Sindirilmeden direk olarak kana alınırlar.Enzimlerin yapısına
katılırlar.Vitaminlerle birlikte düzenleştirici olarak görev
yaparlar.Vücudumuzda Cl ,P, S ve N elementlerinin asit bileşikleriyle
Na, K, Ca, Mg, Fe, Mn ve Cu metallerinin baz özelliğindeki
bileşiklerine rastlanmaktadır.
• Mineraller hücrede protein,karbonhidrat,yağ gibi,organik maddelere
bağlı olarak bulundukları gibi hücrede tuz halinde de bulunabilirler.
• Minareller, vitamin-hormon-enzim v.b. moleküllerin yapısına
katılır.70kg ağırlığındaki bir insanda ortalama 3 kg mineral tuzları
vardır.
• Organizmanın yapısında az da olsa minerallere ihtiyaç vardır.
Mineraller kanın kanın osmotik basıncının ayarlanmasında ,kas
kasılmasında,kanın pıhtılaşmasında, ve sinirlere uyarının iletilmesinde
önemli role sahiptir.
• Minareller bazı enzimlerin yapılarına katılarak katalizör görevi yapar.
• İdrar,ter ve dışkı ile dışarı atıldığından mineral içeren besinlerin
düzenli olarak vücüda alınması gereklidir.Yiyeceklerde bulunan ve
mineral olarak adlandırılan bütün maddeler aslında tuzdur.Yeterli
mineral içermeyen besin maddeleri ile beslenilirse,tuz atılması devam
edeceğinden kas krampı gibi bazı bozukluklar görülür.Sıcak ortamlara
maruz kalan insanlar daha fazla terledikleri için dışarıdan yeterince
tuz almalıdır.
Sodyum ve klor bütün vücut sıvıları içinde iyon olarak bulunur.Ancak
kan gibi hücre dışı sıvılar içindeki bu iyonların miktarı daha
fazladır.Sodyum ve klor dokularda suyu tutarak vücudu su dengesini
sağlar.Sodyum ve klor kas ve sinir sistemi işlevleri için
gereklidir.Ancak bazı böbrek hastalıklarında,yüksek
• tansiyonu olan insanlarda suyun az alınması gerekir.Çok küçük
çocukların böbrekleri fazla tuzu süzemediğinden fazla miktarda alınan
tuzdan zarar görürler.