.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    genel bilgiler

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    genel bilgiler Empty genel bilgiler

    Mesaj  AsiRuH Ptsi Mayıs 04, 2009 1:53 pm

    Hipotez
    hipotez : (varsayım)
    probleme konulan geçici çözüme hipotez denir. hipotez problemi çözmek için yapılan araştırma ve gözlemler sonucu elde edilen bilgilerin yardımıyla kurulur.

    hipotezin başlıca özellikleri:
    eldeki bütün verilere uygun olmalı ve onları açıklamalıdır.
    yeni gerçeklerin tahminine olanak sağlamalıdır.
    probleme çözüm önermelidir.
    deney ve gözlemlere açık olmalıdır.
    yeni deney ve gözlemlerle denenebilir olmalıdır.

    hipotezin muhtemel üç sonucu vardır:
    1-doğrudan kanıtlanıp doğrudan geçerli haline gelebilir bir hipotez gözlem ve deneylerle doğrulanırsa teori değil gerçektir.
    2-yeni gerçeklerle desteklenerek teori veya kanun haline gelebilir.
    3-çürütülüp terkedilir.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    genel bilgiler Empty Geri: genel bilgiler

    Mesaj  AsiRuH Ptsi Mayıs 04, 2009 1:54 pm

    slogan
    slogan : iskoçyalı bir klanın savaş narası olan "gaelce slaugh-ghairm" sözlerinden çıkmış olan slogan bugün "kısa ve çarpıcı propaganda sözü" anlamında kullanılmaktadır. bu kavram için oğuz kağan destanı'nda "savaş narası" bugünkü kırgız türkçesinde ise tam olarak slogan karşılığında kullanılan bir sözü teklif ediyoruz: uran. örnekler: lise ve dengi okullar arasında sigaraya karşı uran yarışması düzenlendi. meydanda toplananlar kıbrıs lehinde çeşitli uranlar attılar.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    genel bilgiler Empty Geri: genel bilgiler

    Mesaj  AsiRuH Ptsi Mayıs 04, 2009 1:54 pm

    perspektif
    perspektif doğadaki iki boyutlu ya da üç boyutlu cisimlerin bizden uzaklaştıkça küçülmüş ve renklerinin solmuş gibi görünmesine perspektif denir. perspektif çizgi perspektifi renk perspektifi olmak üzere 2’ye ayrılır..

    yakın olan cisimler uzaktakinden daha büyük ve ayrıntılı gözükürler.

    1- çizgi perspektifi: paralel çizgilerin sonsuzda birleşmesi yani küçülmesidir.

    2- renk perspektifi: ışık değiştikçe ve cisimler bizden uzaklaştıkça renkleri değişim göstermesine denir.

    perspektifte ufuk çizgisi ( zemin çizgisi ) ufuk düzlemi görme noktası(esas nokta) karşıdan görünen çizgiler kaçış noktalarıkaçan çizgiler gibi tanımlar yer alır.
    __________________
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    genel bilgiler Empty Geri: genel bilgiler

    Mesaj  AsiRuH Ptsi Mayıs 04, 2009 1:55 pm

    feodalite
    feodalite : ortaçağ avrupa'sında toprağı ve üzerinde yaşayan köylüleri bir kişinin malı sayan rejim derebeylik. bu sisteme feodalizm denir.
    avrupa’da 9. yüzyıldan ortaçağın sona kadar sürmüş olan ekonomik ve siyasi sistem. devletli toplumlarda asker şeflerin toprağı paylaşarak ilkel köleyi toprak kölesine (serf) dönüştürerek oluşturdukları düzendir. toprak kölesi ya efendisi için çalıştığı sürenin içinde ya da çalıştığı toprağın küçük parçasında kendisi için çalışmaktadır. bu durum köle ile serfi de birbirinden ayırt etmemize yardımcı olur (köle bir maldır) osmanlı’da derebeylik şeklinde görülür; derebeyler feodal beyler gibi şatolaşamamıştır.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    genel bilgiler Empty Geri: genel bilgiler

    Mesaj  AsiRuH Ptsi Mayıs 04, 2009 1:56 pm

    Fenomenoloji
    fenomenoloji (görüngübilim)
    bilim verilerinin doğrudan incelenmesiyle elde edilmiş ve somut deneyim konusu olmuş fenomenlere nedensel açıklamalara ilişkin kavramlardan ve incelenmemiş ön kabullerden bağımsız yaklaşma yöntemi. fenomenolojinin kurucusu alman düşünür edmund husserl’dir. ona göre gerçek platon’un da ileri sürdüğü gibi mutlak olmalıdır. eş deyişle her nesnenin bizim ona verdiğimiz anlamın ve yakıştırdığımız özelliklerin dışında kendine özgü ve kendinde olan her zamanda geçerli ve değişmez bir yapısı vardır. nesne insanların değil insanların dışında öncesiz ve sonrasız bir nesneler dünyasının varlığıdır. fiziğin ürünü olmadığı gibi metafiziğin de ürünü değildir kendi saltık(mutlak) yapısı içindedir. gerçek böylesine ideal bir yapı taşıyanın niteliğidir. husserl bu savıyla tümüyle platon’un savına yaklaşır.

    husserl’in biçimlendirdiği fenomenolojik yöntemin ilk adımı fenomenolojik indirgeme ya da epokhe’dir. epokhe zihinsel edimlerin bu edimlerle ya da dünyadaki nesnelerin varoluşuyla ilgili kavram ve ön kabullerden bağımsız betimlenmesini olanaklı kılar. fenomenoloji Psikolojinin tersine zihinsel edimlerin nedenlerini sonuçlarını ve bu edimlere eşlik eden fiziksel unsurları dikkate almayız. ama bu süreçte nesneler bütünüyle ortadan kalkmaz. çünkü incelenen nesne her zaman gerçek bir varlık olmayabilir ejderhaların varlığın inanabilir ya da pembe fareler düşlenebilir nesne gerçek dışı olabilir. dolayısıyla zihinsel edimlerin betimlenmesi nesnelerin de betimlenmesini içerir. ama bu nesnelerin var oldukları varsayılmaksızın yalnızca birer fenomen olarak betimlenir.

    fenomenolojik yöntemin ikinci adımı eidetik indirgemedir. bu adım bir nesnenin eidosunu(yunanca da biçim) sezebilmeye nesneyi olasılıklar ve rastlantılar dışındaki değişmez öz yapısı içinde kavramaya verir; böylece yalnızca belirli bir zihinsel edinimin değil onunla karşılaştırılabilir her türlü edimin eidosu sezilebilir. örneğin görülen her nesnenin bir rengi uzamı ve biçimi olmalıdır. eidetik indirgeme yalnızca duyusal akıl ve nesnelerin incelenmesinde değil matematiksel nesnelerin değerlerin ruhsal durumların ve arzuların incelenmesinde de kullanılabilir.

    fenomenolojik yöntem nesnelerin bilinişi sırasında bu nesnelerin kurulduğu ya da inşa edildiği süreçleri de dikkate alır. örneğin bir ağacın görülmesi sırasında ağacın değişik zamanlarda değişik açılardan ve uzaklıklardan görülmesiyle çok çeşitli görsel deneyimler edinilir ama görülen şey gene tek bir kalıcı nesne olarak algılanır.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    genel bilgiler Empty Geri: genel bilgiler

    Mesaj  AsiRuH Ptsi Mayıs 04, 2009 1:57 pm

    Bir Saat Neden 60 Dakikadır ¿
    Bir gün dünyanın kendi ekseni etrafında bir dönüşü tamamladığında geçen süredir. Bunu herkes bilir. Aslında tam da öyle değildir. Çünkü dünya kendi ekseni etrafında dönüşü sırasında yörüngesi üzerinde güneşin etrafında da döndüğünden güneşten bakıldığında bir tam devri için geçen süre farklı gözlemlenir.
    Neyse şimdi biz bunu karıştırmayalım ve bugün bütün dünyanın kabul ettiği zaman sistemine bakalım;
    • Bir yıl 12 aydır.
    • Bir yıl 52 haftadır
    • Bir ay 28-31 gündür.
    • Bir ay 4-5 haftadır.
    • Bir hafta 7 gündür.
    • Bir gün 24 saattir.
    • Bir saat 60 dakikadır.
    • Bir dakika 60 saniyedir.
    • Bir saniye 100 mili saniyedir.
    Görüldüğü gibi bir gün kaç saniyedir diye sorulduğunda bile kafadan hesaplanamayacak kadar karışık bir bölünme. Önce gün 24'e sonra 60'a sonra bir daha 60'a bölünüyor. Saniyeden sonraki bölünmeler ise ondalık sistemle gidiyor. İşte çocukların zaman hesaplarında zorlanmalarının sebebi.
    Bir günde niçin 24 saat olduğunu kimse bilmiyor. Bu rakamın güneş saatini ilk kullanan Mısırlılardan kaynaklandığı sanılıyor. Yere dikilen yüksek bir taşın gölgesi sabah batıya akşam doğuya düşüyordu ve Mısırlılar bu arayı altıya bölmüşlerdi. Do-layısı ile bir gün 24 bölüm oluyordu.
    12 sayısı 2 3 4 ve 6 ile bölünebildiğinden o zamanlar en çok kullanılan sayı birimi idi ki bugün bile düzine adı altında sayı birimi olarak kullanılmaktadır.
    Mısırlılar ayrıca 30 günlük ay ve 360 günlük yıl takvimini
    uyguluyorlardı.
    Bugün bir dairenin 360 dereceye bölünmesinin sebebinin de
    bu olduğu sanılıyor.
    Yaklaşık 3 bin yıl önce bugün Irak olarak bilmen yerde yaşayan Babilliler ise 60 sayısını matematik sistemlerinde temel olarak almışlardı. 2 3 4 6 12 15 20 ve 30 ile bölünebilen ve 360'ı da bölen bu sayı dakika ve saniyenin birimi olarak alındı. O zamanlar için onluk sistem yani on sadece 2 ve 5'e bölünebilen zavallı bir sayı idi.
    Saniyenin bölümleri ise o devirlerde ölçülemiyordu ölçüle-bilmeye başlandığında ise dünya ondalık sisteme geçmişti ve bu esas alındı.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    genel bilgiler Empty Geri: genel bilgiler

    Mesaj  AsiRuH Ptsi Mayıs 04, 2009 1:58 pm

    S.O.S.'in Anlamı
    Çok kişi S.O.S.'in gemimizi kurtar (Save Our Ship) ruhumuzu kurtar (Save Our Soul) veya diğer sinyalleri durdur (Stop Other Signals) kelimelerinin baş harflerinden oluştuğunu sanır. Bu bilgiler tamamıyla yanlış olup S.O.S. harfleri hiç bir kelimenin baş harfinden oluşturulmamıştır.

    Tamamen telgraf zamanından kalmadır ve gemilerde de yakın zamana kadar telsiz telgraf kullanılıyordu. Bilindiği gibi telgrafta mors alfabesi denilen sistemde her harf nokta ve çizgilerin değişik kombinasyonundan oluşuyor. Bu sinyali gönderen maniple denilen alete tek dokunuşta karşıya nokta yani 'bip' biraz daha uzunca basınca 'dııııt' sinyali gidiyordu. Gönderenler de alanlar da mors alfabesini ezbere bildiklerinden bu 'bip' ve 'dııııt'larda hangi harfler olduğunu çözüyor ve normal yazıya dönüştürüyorlardı.

    İmdat çağrısının çok kolay akılda tutulabilmesi için 1908'de üç çizgi üç nokta üç çizgi olan S.O.S. seçildi. Yani telsizde 'dııııt dııııt dııııt bip bip bip dııııt dııııt dııııt' sinyali aldığınızda hemen acil yardıma ihtiyacı olan biri olduğunu anlıyordunuz.

    Filmlerde görmüşsünüzdür. Gemiler özellikle uçaklar tehlikeli bir durumda yardıma ihtiyaçları olduğunda 'mayday' (meydey) çağrısı yaparak durumlarını bildirirler. Bu kelime Fransızca'da bana yardım et anlamındaki m'aidez kelimesinden türetilmiştir.

    Hiç dikkat ettiniz mi filmlerde telsizle konuşan her kişinin ismi hep 'Roger' (rocır) dır. Halbuki 'roger' telsiz konuşmalarında 'anladım' anlamında kullanılır ve her iki taraf da cümlenin başında ve sonunda bu kelimeyi kullanırlar. Filmleri tercüme edenler ise bu kelimeyi bir erkek ismi sandıklarından herkes birbirine 'Roger' diye ismen hitap ediyormuş gibi çevirirler.

    Nasıl bizde telefonda harfleri söylemek için Ankara'nın 'A'sı Bursa'nın 'B'si denilirse Roger kelimesi de İngilizce'de 'R' harfinin tanımı için kullanılır yani Roger'in 'R'si denilir. R harfi ise mors alfabesinde başlangıçta 'anlama'nın kodu idi. Sonra konuşmalı iletişime geçilince 'Roger' olarak kullanılmaya başlanıldı. Filmleri tercüme edenlerin ABD bahriyesinde nasıl oluyor da bu kadar Roger bir araya geliyor diye uyanmamaları gerçekten ilginç!
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    genel bilgiler Empty Geri: genel bilgiler

    Mesaj  AsiRuH Ptsi Mayıs 04, 2009 1:59 pm

    Balık hafızası
    “Balıkların hafızası 3 saniyedir” miti yıkıldı. Bu sözün bir efsane olduğu olduğu balıkların aslında 5 ay öncesine ait bilgileri hatırlayabildiği belirlendi. Balıkların eğitilebileceğini de gösteren araştırmalara göre balıklar fareler kadar akıllı...
    Altın balıklarının üç aylık hafızası ve zaman algıları var.

    07 Ocak 2009 Çarşamba

    Yaygın kabul gören bir mit balıkların en fazla 3 saniye öncesinin bilgilerini hafızalarında tutabileceklerini söyler. Ancak İsrail’de yapılan son araştırma bunun doğru olmadığını balıkların 4-5 ay öncesine ait bilgileri hatırlayabildiğini dahası balıkların eğitilebileceğini gösterdi. Elde edilen yeni bilgilerle daha ekonomik ve daha çevreci balık çiftlikleri kurulabilir.
    Haberin devamı

    2003 yılında Pixar yapımı Finding Nemo (Kayıp Balık Nemo) çizgi filmindeki minicik hafızalı Dory karakteri sürekli unutan ve bir an parlayıp bir an kaybolan düşünceleriyle izleyicinin yüzünü güldürmüştü. Ancak son bulgular Dory’nin aksini ispat ediyor. Üç saniyelik hafızalarıyla bilinen balık dünyası bilim adamlarını şaşırttı ve ses sistemiyle yapılan araştırma asıl gerçeği ortaya koydu.


    İsrail’deki Technion Teknoloji Enstitüsü’nde yapılan araştırmada yavru balıklara yemleri düzenli olarak belirli bir ses eşliğinde verildi. Yaklaşık bir ay süren eğitimden sonra balıklar açık denizdeki balık çiftliklerinde kendilerine ayrılan bölümlere salıverildi. 4-5 ay sonra balıklar yetişkin olup avlanma zamanı gelince daha önce bir ay boyunca yem verilirken çalınan ses yinelendi ve balıkların aradan uzun süre geçmesine rağmen sese geldikleri görüldü.

    Uzmanları bu deney sonrasında elde ettikleri bulgularla ‘eğitilmiş’ balıkların ekonomik olarak çok değerli olduklarını balıkların eğitilmesi ile balık çiftliklerinin giderlerinde önemli tasarruf sağlanabileceğini tahmin ediyor. Yeni bulgular sık sık çevreye zarar verdiği gerekçesiyle eleştiri konusu olan balık çiftliklerinin çevreye minimum düzeyde zarar verecek biçimde inşa edilebilmesine de olanak tanıyor.

    BALIKLAR İÇİN YEMEK VAKTİ
    Plymouth Üniversitesi’nde yapılan başka bir araştırma da altın balıklarının 3 aylık hafızalarının olduğunu ve bunun da ötesinde zaman kavramlarının olduğunu ortaya çıkardı. Araştırmada öncelikle balıklara yemlerini hazırlanmış özel bir düzeneği dürterek almaları öğretildi. Bu öğretildikten sonra da düzenek günün sadece belirlenmiş bir saatlik diliminde yem verecek biçimde yaralandı. Sonunda balıkların sadece belirlenmiş saatte düzeneğe gelerek yemlerini aldıkları görüldü.

    FARELER KADAR AKILLILAR
    Balıklar üzerine başka bir araştırma da İskoçya’nın St. Andrews Üniversitesi’nde yapıldı. Altın balıklar üzerine yapılan araştırmanın yürütücüsü Dr. Mike Webster bulgularını şöyle açıkladı:
    “Pek çok insanda balıkların üç saniyelik hafızası olduğu düşüncesi vardır ancak böyle bir şey yok. balıkların kuşlardan ya da memelilerden daha aptal olmadığı hatta pek çok durumda daha akıllı olduklarına dair pek çok kanıt bulunuyor. Golyan balığı dikenli balık ya da pek çok süs balıkları fareler ya da sıçanlar kadar akıllılar.”

      Forum Saati Perş. Mayıs 02, 2024 2:32 am