ontoloji
bir bütün olarak varlığı ele alan ve var olanların en temel
niteliklerini inceleyen felsefe dalı. ontoloji terimi ilk kez 17.
yüzyılda kullanılmakla birlikte felsefi bir yaklaşım olarak ele alınması eski yunan’a özellikle aristoteles’e değin iner.
aristoteles
sonradan ta meta physike ( metafizik) adıyla derlenen metninde işlediği
ve “ilk felsefe” adını verdiği disiplin için
“varlığı varlık olarak ele almak” deyimini kullanmıştı. ama
platon’un idea öğretisi ya da sokrates öncesi
filozofların “arkhe” arayışları ontoloji alanında ilk
bilgisel çabalar sayılabilir.
hıristiyanlığın egemen olduğu orta çağda aguino’lu thomas
aristoteles’in çalışmasından yararlanarak tanrı’nın
varlığını savını temellendirmek için ontolojik yaralanmıştır ve
aristoteles’in bu çalışmasını “tanrı’nın
yarattığı varlıkların bilgisi” olarak tanımlamıştır. thomas
katolik dogmalarına bir temel bulabilmek için bu
aristotelesçi felsefeden yararlanmıştır. böylece arta
çağda ve yani çağda metafizik terimi ontolojinin ele aldığı alana ilişkin kullanılmaya başlanmıştır. bu arada yeniçağ biliminin gelişmesine koşut olarak gittikçe olumsuz bir içerik kazanan metafizik terimine bilimdışı anlaşılmaz konularda düşünmek gibi bir anlam yüklenmiştir.
17. yüzyılda alman düşünürü wolf ontolojiyi temel ilkeler bilimi olarak tanımlar ve duyu dışı özdeksiz bir varlık tasarımının temel yapısını
türlerini ve biçimlerini inceler. çağdaş ontolojici
hartmann’a göre ontolojinin öteki bilimlerden başkalığı
öteki bilim dalarının bir iş bölümü anlayışı
içinde var olanı çeşitli alanlara bölerek sadece o
belli alanlarda araştırmalarına karşı ontolojinin var olanı
bütünlüğü içinde ele almasıdır. örneğin
astronomi gök varlıklarını jeoloji madensel varlıkları incelediği halde ontoloji bütünüyle varlığın varoluş ilkelerini inceler.
tarihsel süreçte kant
schelling ve hegel gibi büyük alman idealistleri ontolojiye
karşı çıkmışlardır. ontolojinin orta çağdan gelen kofluğu
ne idüğü belirsizliği inaksallığı gözlerinden kaçmamıştır. ontolojinin yerine kant “deneyüstü felsefe”yi schelling “aşkın düşünceciliği”
hegel “mantık”ı önermişlerdir. bu
düşünürlerden sonra saf felsefe olarak ontolojik ya da
metafizik yaklaşım bir yandan gözden düşerken
bir yandan da daha temelli bir biçimde ele alınmaya ve işlenmeye
başlanmıştır. fenomonolojinin kurucusu edmund husserl ontolojiyi
“anlamlı davranışların içeriğini inceleyen” felsefe
dalı olarak tanımladı. buna göre ontoloji felsefede var olan nesnelere ulaşmayı sağlayan davranışları inceleyen disiplin idi. husserl’in öğrencisi heidegger varlığın temel bir varlıksal anlam taşıdığı bir varlık türünü arayarak buna insan ya da kişi yerine “ orada olmak” adını vermiştir. [/size]
bir bütün olarak varlığı ele alan ve var olanların en temel
niteliklerini inceleyen felsefe dalı. ontoloji terimi ilk kez 17.
yüzyılda kullanılmakla birlikte felsefi bir yaklaşım olarak ele alınması eski yunan’a özellikle aristoteles’e değin iner.
aristoteles
sonradan ta meta physike ( metafizik) adıyla derlenen metninde işlediği
ve “ilk felsefe” adını verdiği disiplin için
“varlığı varlık olarak ele almak” deyimini kullanmıştı. ama
platon’un idea öğretisi ya da sokrates öncesi
filozofların “arkhe” arayışları ontoloji alanında ilk
bilgisel çabalar sayılabilir.
hıristiyanlığın egemen olduğu orta çağda aguino’lu thomas
aristoteles’in çalışmasından yararlanarak tanrı’nın
varlığını savını temellendirmek için ontolojik yaralanmıştır ve
aristoteles’in bu çalışmasını “tanrı’nın
yarattığı varlıkların bilgisi” olarak tanımlamıştır. thomas
katolik dogmalarına bir temel bulabilmek için bu
aristotelesçi felsefeden yararlanmıştır. böylece arta
çağda ve yani çağda metafizik terimi ontolojinin ele aldığı alana ilişkin kullanılmaya başlanmıştır. bu arada yeniçağ biliminin gelişmesine koşut olarak gittikçe olumsuz bir içerik kazanan metafizik terimine bilimdışı anlaşılmaz konularda düşünmek gibi bir anlam yüklenmiştir.
17. yüzyılda alman düşünürü wolf ontolojiyi temel ilkeler bilimi olarak tanımlar ve duyu dışı özdeksiz bir varlık tasarımının temel yapısını
türlerini ve biçimlerini inceler. çağdaş ontolojici
hartmann’a göre ontolojinin öteki bilimlerden başkalığı
öteki bilim dalarının bir iş bölümü anlayışı
içinde var olanı çeşitli alanlara bölerek sadece o
belli alanlarda araştırmalarına karşı ontolojinin var olanı
bütünlüğü içinde ele almasıdır. örneğin
astronomi gök varlıklarını jeoloji madensel varlıkları incelediği halde ontoloji bütünüyle varlığın varoluş ilkelerini inceler.
tarihsel süreçte kant
schelling ve hegel gibi büyük alman idealistleri ontolojiye
karşı çıkmışlardır. ontolojinin orta çağdan gelen kofluğu
ne idüğü belirsizliği inaksallığı gözlerinden kaçmamıştır. ontolojinin yerine kant “deneyüstü felsefe”yi schelling “aşkın düşünceciliği”
hegel “mantık”ı önermişlerdir. bu
düşünürlerden sonra saf felsefe olarak ontolojik ya da
metafizik yaklaşım bir yandan gözden düşerken
bir yandan da daha temelli bir biçimde ele alınmaya ve işlenmeye
başlanmıştır. fenomonolojinin kurucusu edmund husserl ontolojiyi
“anlamlı davranışların içeriğini inceleyen” felsefe
dalı olarak tanımladı. buna göre ontoloji felsefede var olan nesnelere ulaşmayı sağlayan davranışları inceleyen disiplin idi. husserl’in öğrencisi heidegger varlığın temel bir varlıksal anlam taşıdığı bir varlık türünü arayarak buna insan ya da kişi yerine “ orada olmak” adını vermiştir. [/size]