Bu Hitsikin.com temayı önceden görmekte fırsat veriyor.
Tema yerleştirmek • Temanın fişine geri dönmek
Bilinmeyen Hitler
1 sayfadaki 1 sayfası
Bilinmeyen Hitler
Karanlık güçler yani şambalalar bazen dünyadaki
işlerini yürütebilmek için katalizör
seçerler. İşte Hitlerde seçtiklier en büyük
katalizorlardan biridir. Hitler 20 Nisan 1889 da Bavyera yakınlarında
bir köyde doğdu. Çok ilginçtirki bu köy medyum
ve falcılarıyla ünlü bir yerdir. Çok ünlü
iki medyom olan Schnedeider kardeşlerde bu köyde doğmuşlardı.
Ayrıca Hitlerin dadısı ve kuzenide medyomdur.Hitler daha genç
yaşında okültizme kaptırdı kendini ve dönemin gizmeli dergisi
"ostara" elinden düşürmediği bir bilgi kaynağıydı.Hitler işte
böyle bir ortamda şambala kaynaklı ökült
düşüncelerle yetişti. Hitlerin kavgam kitabında şu
cümleyle karşılaştım "Ben insanların bilmediği doğaüstü
güçleri kullanarak Alman ırkını lider yapacağım!!!" Hitler
majiyle içli dışlı parapsikolojiyle iligli bir insandı. Yazı da
daolduğu gibi kitlelere ses majisi yapmıştır. Ayrıca şambala ile
irtibattaydı ki bunu şizofren olarak nitelendiriyorlar. Şambalarla
irtibatta olduğuna kanıtlayan bir olayı Ufolar gerçekleri &
yalanları kitabından alıntı yapıyorum:
"O zaman zaman kendinden geçer ve başkalarının göremediği ancak kendisine eziyet eden
dehşet verici varlıklardan söz ederdi. Bu kriz anlarında Adolf'u
yatıştırmak kolay olmuyordu. 1.Dünya Savaşı sırasında kafasının
içinde yankılanan ve kendisiyle sık sık konuşan sesin
varlığından söz ediyordu. Bir defasında siperlerde asker
arkadaşlarıyla yemek yerken bu ses ona; "Yerinden kalk ve karşıya
bak.." dedi. Ses o kadar net ve ısrarcıydı ki
Hitler sanki askeri bir emir almış gibi otomatik bir hareketli itaat
etti. Yerinden kalktı siper boyunca 20 metre kadar
yürüdü. Sonra yemeğine devam etmek için yeniden
oturdu ve bu sefer kendini daha rahat hissediyordu. Ancak birkaç
saniye sonra kulakları sağır eden bir gürültü ve
korkunç bir ışıkla etraf sarsıldı. Arkadaşlarının arasında
unutulmuş bir el bombası patladı ve zavallı askerlerden biri bile sağ
kurtulmadı tabii adolf hitler hariç."
Şambala kendi çıkarları için Adolf hitleri yukarıdaki gibi birçok kez kurtarmıştır.
BİLİNMEYEN HİTLER
“Yakınlarının anlattıklarına göre Adolf Hitler geceleri
çığlıklar atarak uyanıyordu; titreyerek anlaşılmaz
sözcükler söylüyor soluk soluğa yatağından fırlıyor odanın ortasına dikiliyor görmeyen gözlerle bakarak ‘işte o buraya da gelmiş
işte o’ diye inliyor sonra yine anlamsız garip
sözcükler mırıldanmaya başlıyordu. Zorla teskin edilip
yatağına yatırılıyor ama yine fırlayarak ‘işte yine orada köşede’ diye haykıracak tepiniyor ve çığlıklar atıyordu.”
“Hitler Bana Dedi ki” adlı kitabında Herman Rausching Hitler’le ilgili bu akıl almaz iddialarda bulunuyordu. Dünyayı titreten Nazi liderini korkutan ne olabilirdi?
Hitler’in bu şaşırtıcı gücü nereden kaynaklanıyordu?
Çok yazılıp çizilen siyasi ve askeri kişiliğin
ötesinde Adolf Hitler kimdi? On iki yıl Hitler’in basın
sözcülüğünü yapmış olan Otto Dietrich
“Çılgınca milliyetçi düşünceleri olan
şeytani bir adam” diyordu Hitler için.
Hitler hakkında şu ana dek çok yorum yapıldı. Bu garip insanın
dev bir ulusu neredeyse yok olmanın eşiğine getirmesinin nedenleri
hâlâ bir sır olarak kalmaya devam ediyor.
I. Dünya Savaşı’ndan gelen askeri ve siyasi nedenler komünizmin aç işsiz ve yenik Almanya’da hatalı örgütlenmesi yüzünden iç çatışmalarda bozulması üstelik henüz SSCB’de bile bir fidan olan komünizm varlığını ve amacını kanıtlamak bir yana
kendini Sovyet halkına bile anlatabilmiş değildi. Psikolojik yapısı
çok farklı olan Alman ulusuna bu elbise uymuyordu ve asla
uymayacaktı. Yenik bir ulusun kırılan gururu açlıktan perişan bir milletin bilinçsizce umut arayışı bir ırkın hedef gösterilmesi ve daha bir sürü sebep Hitler’in kitleler üzerindeki etkisini ve büyüsünü açıklamaya yetmiyordu.
Hitler’in kitleler üzerindeki etkisi ve büyüsünün kaynağı nedir ?
Hitler’in bu gizemli konumuyla ilgili en önemli kaynaklardan
biri Herman Rausching. Rahusching “Hitler Bana Dedi ki”
adlı kitabında Hitler’le ilgili başka tanıklıklarda daha
bulunuyor.
“Hitler sürekli olarak zamanın çok az kaldığı endişesindeydi ve sürekli korkuyordu. Sık söylediği şeyler arasında ‘Evrenin Kesin Dönemeci’ sözü vardı ama eğitilmemiş olan bizler
gezegende olacak bir kıyameti tam anlamıyla kavrayamazdık. Kitle
için ‘Ruhun yanlış yolu’ deyimini kullanıyordu.
‘Büyüsel Görüşe’ sahip olmak insan tekamülünün amacıydı. Kendisi o andaki ve gelecekteki başarıların kaynağı olan gizemli bilginin eşiğindeydi. İlkel dünyaya ait efsaneleri inceliyor
ilk toplumlar ve kitleleri etkileyen mitleri araştırıyordu. Doğa
yasalarının değiştirilmesi için kullanılan büyüsel
antik yöntemler hakkında bir kitap bile yazdı. Kendi
gücünün
gizli güçlerden kaynaklandığına emindi. İnsanlığa yeni
İncil’i bir an önce bildirmek hevesi içindeydi.”
işlerini yürütebilmek için katalizör
seçerler. İşte Hitlerde seçtiklier en büyük
katalizorlardan biridir. Hitler 20 Nisan 1889 da Bavyera yakınlarında
bir köyde doğdu. Çok ilginçtirki bu köy medyum
ve falcılarıyla ünlü bir yerdir. Çok ünlü
iki medyom olan Schnedeider kardeşlerde bu köyde doğmuşlardı.
Ayrıca Hitlerin dadısı ve kuzenide medyomdur.Hitler daha genç
yaşında okültizme kaptırdı kendini ve dönemin gizmeli dergisi
"ostara" elinden düşürmediği bir bilgi kaynağıydı.Hitler işte
böyle bir ortamda şambala kaynaklı ökült
düşüncelerle yetişti. Hitlerin kavgam kitabında şu
cümleyle karşılaştım "Ben insanların bilmediği doğaüstü
güçleri kullanarak Alman ırkını lider yapacağım!!!" Hitler
majiyle içli dışlı parapsikolojiyle iligli bir insandı. Yazı da
daolduğu gibi kitlelere ses majisi yapmıştır. Ayrıca şambala ile
irtibattaydı ki bunu şizofren olarak nitelendiriyorlar. Şambalarla
irtibatta olduğuna kanıtlayan bir olayı Ufolar gerçekleri &
yalanları kitabından alıntı yapıyorum:
"O zaman zaman kendinden geçer ve başkalarının göremediği ancak kendisine eziyet eden
dehşet verici varlıklardan söz ederdi. Bu kriz anlarında Adolf'u
yatıştırmak kolay olmuyordu. 1.Dünya Savaşı sırasında kafasının
içinde yankılanan ve kendisiyle sık sık konuşan sesin
varlığından söz ediyordu. Bir defasında siperlerde asker
arkadaşlarıyla yemek yerken bu ses ona; "Yerinden kalk ve karşıya
bak.." dedi. Ses o kadar net ve ısrarcıydı ki
Hitler sanki askeri bir emir almış gibi otomatik bir hareketli itaat
etti. Yerinden kalktı siper boyunca 20 metre kadar
yürüdü. Sonra yemeğine devam etmek için yeniden
oturdu ve bu sefer kendini daha rahat hissediyordu. Ancak birkaç
saniye sonra kulakları sağır eden bir gürültü ve
korkunç bir ışıkla etraf sarsıldı. Arkadaşlarının arasında
unutulmuş bir el bombası patladı ve zavallı askerlerden biri bile sağ
kurtulmadı tabii adolf hitler hariç."
Şambala kendi çıkarları için Adolf hitleri yukarıdaki gibi birçok kez kurtarmıştır.
BİLİNMEYEN HİTLER
“Yakınlarının anlattıklarına göre Adolf Hitler geceleri
çığlıklar atarak uyanıyordu; titreyerek anlaşılmaz
sözcükler söylüyor soluk soluğa yatağından fırlıyor odanın ortasına dikiliyor görmeyen gözlerle bakarak ‘işte o buraya da gelmiş
işte o’ diye inliyor sonra yine anlamsız garip
sözcükler mırıldanmaya başlıyordu. Zorla teskin edilip
yatağına yatırılıyor ama yine fırlayarak ‘işte yine orada köşede’ diye haykıracak tepiniyor ve çığlıklar atıyordu.”
“Hitler Bana Dedi ki” adlı kitabında Herman Rausching Hitler’le ilgili bu akıl almaz iddialarda bulunuyordu. Dünyayı titreten Nazi liderini korkutan ne olabilirdi?
Hitler’in bu şaşırtıcı gücü nereden kaynaklanıyordu?
Çok yazılıp çizilen siyasi ve askeri kişiliğin
ötesinde Adolf Hitler kimdi? On iki yıl Hitler’in basın
sözcülüğünü yapmış olan Otto Dietrich
“Çılgınca milliyetçi düşünceleri olan
şeytani bir adam” diyordu Hitler için.
Hitler hakkında şu ana dek çok yorum yapıldı. Bu garip insanın
dev bir ulusu neredeyse yok olmanın eşiğine getirmesinin nedenleri
hâlâ bir sır olarak kalmaya devam ediyor.
I. Dünya Savaşı’ndan gelen askeri ve siyasi nedenler komünizmin aç işsiz ve yenik Almanya’da hatalı örgütlenmesi yüzünden iç çatışmalarda bozulması üstelik henüz SSCB’de bile bir fidan olan komünizm varlığını ve amacını kanıtlamak bir yana
kendini Sovyet halkına bile anlatabilmiş değildi. Psikolojik yapısı
çok farklı olan Alman ulusuna bu elbise uymuyordu ve asla
uymayacaktı. Yenik bir ulusun kırılan gururu açlıktan perişan bir milletin bilinçsizce umut arayışı bir ırkın hedef gösterilmesi ve daha bir sürü sebep Hitler’in kitleler üzerindeki etkisini ve büyüsünü açıklamaya yetmiyordu.
Hitler’in kitleler üzerindeki etkisi ve büyüsünün kaynağı nedir ?
Hitler’in bu gizemli konumuyla ilgili en önemli kaynaklardan
biri Herman Rausching. Rahusching “Hitler Bana Dedi ki”
adlı kitabında Hitler’le ilgili başka tanıklıklarda daha
bulunuyor.
“Hitler sürekli olarak zamanın çok az kaldığı endişesindeydi ve sürekli korkuyordu. Sık söylediği şeyler arasında ‘Evrenin Kesin Dönemeci’ sözü vardı ama eğitilmemiş olan bizler
gezegende olacak bir kıyameti tam anlamıyla kavrayamazdık. Kitle
için ‘Ruhun yanlış yolu’ deyimini kullanıyordu.
‘Büyüsel Görüşe’ sahip olmak insan tekamülünün amacıydı. Kendisi o andaki ve gelecekteki başarıların kaynağı olan gizemli bilginin eşiğindeydi. İlkel dünyaya ait efsaneleri inceliyor
ilk toplumlar ve kitleleri etkileyen mitleri araştırıyordu. Doğa
yasalarının değiştirilmesi için kullanılan büyüsel
antik yöntemler hakkında bir kitap bile yazdı. Kendi
gücünün
gizli güçlerden kaynaklandığına emindi. İnsanlığa yeni
İncil’i bir an önce bildirmek hevesi içindeydi.”
En son sedat tarafından Ptsi Nis. 27, 2009 8:23 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
AsiRuH- yönetici
-
mesaj sayısı : 9861
Yaş : 36
İş/meslek : xxxxx
Kayıt tarihi : 27/09/08
Geri: Bilinmeyen Hitler
Hitler’in yakın çalışma arkadaşı Himmler
Rausching’in bu sözleri eğer doğruysa Hitler’in
büyüyle olan ilişkisini açıkça
görülüyordu. Nitekim ünlü Fransız bilim adamı
Jacques Bergier “Büyü ve Politika” adlı
çalışmasında
büyünün 20. yüzyılda birçok biçimde
politikayı gizli olarak yönettiği düşüncesindeydi.
Bergier büyünün soyut olmadığını ve her şekilde ortaya çıktığını söylerken çok gizli politik büyü gruplarının gizli bir savaş içerisinde olduklarını
bu savaşta hatanın kabul edilmediğini ve acımasızlığın ana ilke
olduğunu belirtiyor. Artık bu akıl ötesi politik-büyü
örgütleri ulusların ötesinde kendi çıkarlar aldatılarak silinmekte ya da kurban edilmektedir.”
Rausching’in kitabında Hitler’le özel olarak görüşen bir yakının şu konuşmasına yer veriliyordu:
“Führer’im kara büyüyü tercih etmeyiniz kara büyüyü seçerseniz
artık o yaşamınızdan ve kaderinizden asla bir daha
çıkmayacaktır. Çamura bulanmış mahlukların sizi iyi
yoldan çevirmelerine izin vermeyin.”
Bazı görüşlere göre Hitler
Nazi öğretisinden çok daha ürkütücü
güçlerin kontrolü altındaydı. Hitler kendisinden
çok daha büyük olan ve kendisini aşan öğretinin
basitleştirilmiş
küçük bir kısmını halka açılıyordu. Zaman zaman
bütün gezegendeki yaşamı değiştirmekle ilgili
düşüncelerini Rausching’e ve diğer arkadaşlarına
şöyle ifade ediyordu:
“Hakkımda hiçbir şey bilmiyorsunuz. Parti arkadaşlarım
peşimi hiç bırakmayan hayaller ve öldüğüm zaman
temelleri atılmış olacak olan o görkemli yapı hakkında ufak bir
görüşe bile sahip değiller. Dünya bir dönüm
noktasına ulaşmıştır. Sizler anlamayacaksınız ama gezegen altüst
olacaktır. Olup bitenler yeni bir dinin oluşumunu çoktan
aşmıştır.”
Hitler kitleleri adeta büyülüyordu.
İddialara göre Hitler
Germen mitolojisindeki Thule efsanesinden etkilenmişti. Thule efsanesi
de tıpkı Atlantis gibi kayıp bir ülke efsanesiydi ve
Hitler’in arkasındaki gizli ve büyülü
güç de Thule örgütüydü. Bu
örgütün en önemli ismin Münih
Üniversitesi profesörlerinden Karl Haushoffer adlı bir bilim
adamıydı. Karl Haushoffer’in kimliği de en az Hitler kadar ilgi
çekiciydi. Haushoffer ile Hitler’i tanıştıran Rudolf
Hess’ti. Thule grubunun yaşayan son üyesi Rudolf Hess barış
görüşmeleri için silahsız bir uçakla
İngiltere’ye gönderilmiş ancak beklenmedik bir şekilde
tutuklanmıştı. Savaştan sonra da Hess Nazi savaş suçlularının
kapatıldığı Spandau cezaevinde ömür boyu tutuldu. Diğer
mahkumların bazıları idam edildiler ve cezalarını çekip tahliye
oldular ancak Hess yıllarca Spandau cezaevinin tek mahkumu olarak İngiliz Fransız
Amerikalı ve Ruslardan oluşan bir birliğin gözetimi altında kaldı.
Hakkında birçok kitap yazıldı. Bunlardan birisi on yıl önce
“Dünya’nın En Yalnız Adamı” ismi ile
Türkçeye çevrildi.
Hess çok yaşlanmasına
aradan uzun yıllar geçmesine ve ötekiler kadar ağır bir
savaş suçlusu olmamasına rağmen neden ölünceye kadar
hapiste tutulmuştu? Hess’i farklı kılan savaşın farklı
sebepleriyle ilgili olarak bildikleri
Hitler ve Haushoffer’e olan yakınlığıydı. Hitler iktidara
gelişinden önce yaşanan ayaklanmadan ötürü hapse
atılınca
Haushoffer onu her gün ziyaret ediyordu. 1869 doğumlu olan
Haushoffer Hindistan ve Uzak Doğu’nun çeşitli yerlerinde
uzun yıllar görevli olarak bulunmuştu. Japonya’ya gitmiş ve
Japonca öğrenmişti. Ona göre Alman ırkının kökenleri
Orta Asya’da idi. Haushoffer
en gizli Budist örgütlerinden birine alınmış ve
görevinin başarısızlıkla sonuçlanması durumunda harakiri
yapmaya yemin etmişti. 1914 yılında genç bir generalken olayları
önceden bilmesi ile dikkatleri üstüne toplamıştı.
Düşmanın saldıracağı saati top mermilerinin düşeceği yerleri fırtınaları
yabancı ülkelerdeki siyasal değişimleri önceden biliyordu.
Hitler de ordusunun Paris’e ilk gireceği günü
çeşitli cephelerde düşmanın ne kadar dayanabileceğini ve
Roosvelt’in ölüm tarihini de önceden bilmişti.
Haushoffer I. Dünya Savaşı’ndan sonra yeniden öğretim
hayatına döndü. Çeşitli bilimsel içerikli
dergiler yayınladı. Nazi Partisi’nin sembolü olan Gamalı
Haç’ı seçen de oydu.
Nitekim “Bilinmeyen Hitler” adlı kitabında Wulf Schwartzwaller iddiaları doğruluyordu:
“Hitler Landsberg hapishanesindeyken en düzenli
ziyaretçileri Münih Üniversitesi Jeopolitik
Enstitüsü Profesörü General Karl Haushoffer ile
Rudolf Hess’ti. Hitler “Kavgam” adlı kitabını bu iki
önemlin ismin yardımıyla yazmıştı. Haushoffer Hitler ve Hess çok uzun söyleyişlere
müzakerelere dalıyorlardı. Haushoffer esoteric bilimlerin yanı
sıra Zen Budizmi’ne de ilgi duyuyordu. Tibetli Lama Rahiplerinden
ders almıştı. Dietrich Eckart’tan sonra Hitler’i etkileyen
ikinci kişiydi. Berlin’de Berlin Luminous Locası’nı o
kurmuştu. Haushoffer ünlü Rus büyücü ve
metafizikçisi Gregor İvanovich Gurdyev’in
öğrencisiydi. Gurdyev ve Haushoffer
dünyanın altında yaşayan ve insandan daha üstün
dünya dışı bir tür ile ilişki içerisinde olduklarına
emin oldukları Tibet Locası’na üyeydiler. Hitler Alfred Rosanberg Himmler
Goring ve Hitler’in hemen hemen yanından hiç ayırmadığı
fizikçisi Dr. Morell de aynı zamanda Loca’ya
üyeydiler.” (The Unknown Hitler Wulf Schwartzeller Berkeley Boks 1990)
1925 yılında Nazi Partisi hızla büyümeye başladı.
Almanya’nın ünlü şairi Everst büyük bir
hevesle partiye yazıldı
çünkü Nazi Partisi’ni kara güçlerin
en açık ifadesi olarak görüyordu. Partinin yedi
kurucusu da kara güçler tarafından yönetildiklerine
ruhen ve bedenen emindiler. Onları birleştiren yemin enerji ve şans kaynağı bir Tibet efsanesine dayanıyordu.
Araştırmacı-yazar Ergun Candan “Gizli Sırlar Öğretisi” adlı kitabında bu konuyla ilgili son derece çarpıcı bulgulara yer veriyor:
“II. Dünya Savaşı sonlarına doğru yıkılan Nazi karargahına girildiğinde
hiç akıllara gelmeyen bir şeyle karşılaşılmıştı. Yıkıntılar
arasında oniki Tibetli rahibin cesetleri bulunuyordu. Bu duruma o
yıllarda hiçbir anlam verilememişti. Aslında savaş atmosferi
içinde bunu hiç kimsenin düşünecek hali de
yoktu. Savaş bitip de de her şey normale dönmeye başladıktan sonra
bu durum birçok kimsenin dikkatini çekmeye başladı:
Rausching’in bu sözleri eğer doğruysa Hitler’in
büyüyle olan ilişkisini açıkça
görülüyordu. Nitekim ünlü Fransız bilim adamı
Jacques Bergier “Büyü ve Politika” adlı
çalışmasında
büyünün 20. yüzyılda birçok biçimde
politikayı gizli olarak yönettiği düşüncesindeydi.
Bergier büyünün soyut olmadığını ve her şekilde ortaya çıktığını söylerken çok gizli politik büyü gruplarının gizli bir savaş içerisinde olduklarını
bu savaşta hatanın kabul edilmediğini ve acımasızlığın ana ilke
olduğunu belirtiyor. Artık bu akıl ötesi politik-büyü
örgütleri ulusların ötesinde kendi çıkarlar aldatılarak silinmekte ya da kurban edilmektedir.”
Rausching’in kitabında Hitler’le özel olarak görüşen bir yakının şu konuşmasına yer veriliyordu:
“Führer’im kara büyüyü tercih etmeyiniz kara büyüyü seçerseniz
artık o yaşamınızdan ve kaderinizden asla bir daha
çıkmayacaktır. Çamura bulanmış mahlukların sizi iyi
yoldan çevirmelerine izin vermeyin.”
Bazı görüşlere göre Hitler
Nazi öğretisinden çok daha ürkütücü
güçlerin kontrolü altındaydı. Hitler kendisinden
çok daha büyük olan ve kendisini aşan öğretinin
basitleştirilmiş
küçük bir kısmını halka açılıyordu. Zaman zaman
bütün gezegendeki yaşamı değiştirmekle ilgili
düşüncelerini Rausching’e ve diğer arkadaşlarına
şöyle ifade ediyordu:
“Hakkımda hiçbir şey bilmiyorsunuz. Parti arkadaşlarım
peşimi hiç bırakmayan hayaller ve öldüğüm zaman
temelleri atılmış olacak olan o görkemli yapı hakkında ufak bir
görüşe bile sahip değiller. Dünya bir dönüm
noktasına ulaşmıştır. Sizler anlamayacaksınız ama gezegen altüst
olacaktır. Olup bitenler yeni bir dinin oluşumunu çoktan
aşmıştır.”
Hitler kitleleri adeta büyülüyordu.
İddialara göre Hitler
Germen mitolojisindeki Thule efsanesinden etkilenmişti. Thule efsanesi
de tıpkı Atlantis gibi kayıp bir ülke efsanesiydi ve
Hitler’in arkasındaki gizli ve büyülü
güç de Thule örgütüydü. Bu
örgütün en önemli ismin Münih
Üniversitesi profesörlerinden Karl Haushoffer adlı bir bilim
adamıydı. Karl Haushoffer’in kimliği de en az Hitler kadar ilgi
çekiciydi. Haushoffer ile Hitler’i tanıştıran Rudolf
Hess’ti. Thule grubunun yaşayan son üyesi Rudolf Hess barış
görüşmeleri için silahsız bir uçakla
İngiltere’ye gönderilmiş ancak beklenmedik bir şekilde
tutuklanmıştı. Savaştan sonra da Hess Nazi savaş suçlularının
kapatıldığı Spandau cezaevinde ömür boyu tutuldu. Diğer
mahkumların bazıları idam edildiler ve cezalarını çekip tahliye
oldular ancak Hess yıllarca Spandau cezaevinin tek mahkumu olarak İngiliz Fransız
Amerikalı ve Ruslardan oluşan bir birliğin gözetimi altında kaldı.
Hakkında birçok kitap yazıldı. Bunlardan birisi on yıl önce
“Dünya’nın En Yalnız Adamı” ismi ile
Türkçeye çevrildi.
Hess çok yaşlanmasına
aradan uzun yıllar geçmesine ve ötekiler kadar ağır bir
savaş suçlusu olmamasına rağmen neden ölünceye kadar
hapiste tutulmuştu? Hess’i farklı kılan savaşın farklı
sebepleriyle ilgili olarak bildikleri
Hitler ve Haushoffer’e olan yakınlığıydı. Hitler iktidara
gelişinden önce yaşanan ayaklanmadan ötürü hapse
atılınca
Haushoffer onu her gün ziyaret ediyordu. 1869 doğumlu olan
Haushoffer Hindistan ve Uzak Doğu’nun çeşitli yerlerinde
uzun yıllar görevli olarak bulunmuştu. Japonya’ya gitmiş ve
Japonca öğrenmişti. Ona göre Alman ırkının kökenleri
Orta Asya’da idi. Haushoffer
en gizli Budist örgütlerinden birine alınmış ve
görevinin başarısızlıkla sonuçlanması durumunda harakiri
yapmaya yemin etmişti. 1914 yılında genç bir generalken olayları
önceden bilmesi ile dikkatleri üstüne toplamıştı.
Düşmanın saldıracağı saati top mermilerinin düşeceği yerleri fırtınaları
yabancı ülkelerdeki siyasal değişimleri önceden biliyordu.
Hitler de ordusunun Paris’e ilk gireceği günü
çeşitli cephelerde düşmanın ne kadar dayanabileceğini ve
Roosvelt’in ölüm tarihini de önceden bilmişti.
Haushoffer I. Dünya Savaşı’ndan sonra yeniden öğretim
hayatına döndü. Çeşitli bilimsel içerikli
dergiler yayınladı. Nazi Partisi’nin sembolü olan Gamalı
Haç’ı seçen de oydu.
Nitekim “Bilinmeyen Hitler” adlı kitabında Wulf Schwartzwaller iddiaları doğruluyordu:
“Hitler Landsberg hapishanesindeyken en düzenli
ziyaretçileri Münih Üniversitesi Jeopolitik
Enstitüsü Profesörü General Karl Haushoffer ile
Rudolf Hess’ti. Hitler “Kavgam” adlı kitabını bu iki
önemlin ismin yardımıyla yazmıştı. Haushoffer Hitler ve Hess çok uzun söyleyişlere
müzakerelere dalıyorlardı. Haushoffer esoteric bilimlerin yanı
sıra Zen Budizmi’ne de ilgi duyuyordu. Tibetli Lama Rahiplerinden
ders almıştı. Dietrich Eckart’tan sonra Hitler’i etkileyen
ikinci kişiydi. Berlin’de Berlin Luminous Locası’nı o
kurmuştu. Haushoffer ünlü Rus büyücü ve
metafizikçisi Gregor İvanovich Gurdyev’in
öğrencisiydi. Gurdyev ve Haushoffer
dünyanın altında yaşayan ve insandan daha üstün
dünya dışı bir tür ile ilişki içerisinde olduklarına
emin oldukları Tibet Locası’na üyeydiler. Hitler Alfred Rosanberg Himmler
Goring ve Hitler’in hemen hemen yanından hiç ayırmadığı
fizikçisi Dr. Morell de aynı zamanda Loca’ya
üyeydiler.” (The Unknown Hitler Wulf Schwartzeller Berkeley Boks 1990)
1925 yılında Nazi Partisi hızla büyümeye başladı.
Almanya’nın ünlü şairi Everst büyük bir
hevesle partiye yazıldı
çünkü Nazi Partisi’ni kara güçlerin
en açık ifadesi olarak görüyordu. Partinin yedi
kurucusu da kara güçler tarafından yönetildiklerine
ruhen ve bedenen emindiler. Onları birleştiren yemin enerji ve şans kaynağı bir Tibet efsanesine dayanıyordu.
Araştırmacı-yazar Ergun Candan “Gizli Sırlar Öğretisi” adlı kitabında bu konuyla ilgili son derece çarpıcı bulgulara yer veriyor:
“II. Dünya Savaşı sonlarına doğru yıkılan Nazi karargahına girildiğinde
hiç akıllara gelmeyen bir şeyle karşılaşılmıştı. Yıkıntılar
arasında oniki Tibetli rahibin cesetleri bulunuyordu. Bu duruma o
yıllarda hiçbir anlam verilememişti. Aslında savaş atmosferi
içinde bunu hiç kimsenin düşünecek hali de
yoktu. Savaş bitip de de her şey normale dönmeye başladıktan sonra
bu durum birçok kimsenin dikkatini çekmeye başladı:
En son sedat tarafından Ptsi Nis. 27, 2009 8:23 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
AsiRuH- yönetici
-
mesaj sayısı : 9861
Yaş : 36
İş/meslek : xxxxx
Kayıt tarihi : 27/09/08
Geri: Bilinmeyen Hitler
İddialara göre Hitler’in başka bir türle bağlantısı bulunuyordu.
Nazi karargahında oniki Tibetli rahibin işi neydi? Bu soru uzun bir
süre zihinleri meşgul etti. Naziler ile Tibetli rahipler ne gibi
bir birlikteliği olabilirdi? İşte bu konu inceden inceye araştırılmaya
başlandı. Ortaya çıkan sonuçlar bir hayli
düşündürücüydü: Naziler bir yer altı
uygarlığı olduğuna inanılan Şambala ile irtibatlıydılar!
Her şey Thule efasnesiyle başlıyordu. Thule efsanesinin kökeni ise
kayıp bir uygarlığa dayanıyordu. Bu da Nazizm’in temelini
oluşturuyordu. Bu efsane etrafında birleşen bir grup Thule adında gizli bir tarikat kurdu. Nazi Partisi’nin yedi kurucusundan biri olan Diettrich Eckardt Thule tarikatının temel felsefesini şöyle açıklıyordu:
“Thule’un tüm sırları eski kayıp bir uygarlığa dayanır. İnsanoğlu ile ‘dış zekalar’ arasında bulunan bazı aracı varlıklar
bu sıralara erenlere büyük bir güç kaynağı
oluşturmaktadır. Bu güç kaynağı Almanya’yı
dünyaya egemen kılacaktır. Yine bu güç kaynağı
geleceğin üstün insanının ortaya çıkmasını ve insan
türünün değişimini sağlayacaktır.”
İşte bu sözler özetle Nazizim’in de temelini
oluşturmaktaydı. Gizli Thule tarikatının üyeleri arasında Rudolf
Hess Karl Haushoffer Alfred Rosenberg ve Adolf Hitler
Alfred Rosenberg ve Adolf Hitler gibi önde gelen isimler
bulunmaktaydı. Daha sonraları Hitler’in büyü
çalışmaları da gerçekleştirdiği ortaya çıkacaktı.
Bunlardan en belirgin olanı radyodan yaptığı konuşmalarda
“ses büyüsü” denilen bir yöntemdi. Bu
yöntem büyük kitlelerini etki altına alınmasında
büyük bir fonksiyon görmüştü.
Naziler adeta bir robot gibiydi.
Ergun
Candan’a göre bir başka ilginç nokta da Nazilerin
bayraklarında kullanmış oldukları semboldü. Bu şekil öyle
rastgele seçilmiş bir sembol değildi. “Gamalı
Haç” insanlığın kullanmış olduğu en eski sembollerden
biriydi. Dünyanın pek çok köşesinde bu sembole
rastlanmıştı. Eski uygarlıkların en önemli sembollerinden biri
olan bu sembolü daha da ilginç yapan özellik bunun bir MU sembolü olmasıydı. Mu kültürüyle karşılaşan tüm eski uygarlıklar da
bu sembolü kullanmışlardı. Bu sembol daha sonraları gamalı
haç şeklinde ifade edilmeye başlanmıştı. Hıristiyanların
kullanmaya başladıkları haç sembolü da gamalı haçtan
türetilmiş ve aynı sembolün stilize edilmiş haliydi. Ama asıl
köken Mu tabletlerinde ilk bulunduğu şekle dayanıyordu. Bu sembol
dünya üzerinde yüze yakın yerde bulunmuş ve Mu uygarlığı
ile ilgili bilgi ve belgeleri ortaya çıkaran Niven ve
Churchward’ın kayıtlarında da yer almıştı. Bu sembol Mu’nun
gizli bilgilerinin en önemli sırlarından birini bünyesinde
saklıyordu. Sembolün anlamı Eski Mısır ve Tibet’teki
mabetlerde bulunan rahiplerce
büyük bir sır olarak saklanmış ve kimseye bu sırla ilgili bir
açıklama yapmamıştı. Bu sembolün sırrını sadece gizli
eğitimden geçen rahipler bilmekteydi. Kökeni Mu’ya
dayandığı için bu sembol iki yer altı uygarlığı olan Agarta ve
Şambala’da bilinen ve kullanılan bir semboldü. Nazilerin bu
sembolü ele geçirmeleri de Tibet’teki gizli
çalışmalarına dayanmaktaydı. Şambala üyesi bazı rahiplerden
öğrendikleri sırlar arasında bu sembol de bulunmaktaydı.
Böylece bu sembol Şambala’nın karanlık güçlerine
hizmet eden Naziler tarafından dejenere edilerek karanlık
amaçları doğrultusunda bayraklaştırıldı.
II. Dünya Savaşı’nın okült sebeplerine ilişkin bir kitap: Unsolved of Mysteries World War II
Hitler kendi liderliğindeki dönemde ateş çağının yaşanacağına buz ve soğuğun yenileceğine inanıyordu. İddialara göre
Rusya’daki buz çöllerine askerlerini yazlık
elbiselerle göndermesi bu yüzdendi. Kafkasya’ya
girdikten sonra yüksek rütbeli üç SS subayı
yüksek bir dağın zirvesine gamalı haç kara tarikat
bayrağını dikti. Stalingrad yenilgisinden sonra Nazi söylevcisi
Gobels haykırıyordu. “Anlamıyor musunuz? Evrensel anlayış yenildi ruhsal güçler yeniliyor. Hüküm saati geliyor
tüm insanlar acı çekecekler ve çekmeliler..”
Hitler ekliyordu: “Yeterince kayıp verilmedi!”
Hitler ve yandaşları korkuyorlardı. Karşıt güçler harekete geçmişti ve cezalandırılacaklardı. Son anda bile Berlin düştüğünde metroya sığınmış 300 bin Alman için Hitler çılgınca emir verdi: “Metroyu sular altında bırakın herkes ölsün bu bir ayindir ve kurban gerektirir
böylece yerdeki güçler yardımımıza koşacaktır.”
Gerçekten çıldırmış mıydı yoksa öğretisini mi
uyguluyordu?
Nazi Sosyalist Partisi’nin yedi kurucusundan biri olan Eckardt
ölüm döşeğinde yatıyor ve son sözlerini
söylüyordu:
“Hitler’i muhakkak izleyin
o benim müziğimle dans edecektir. Ona onlarla ilişki kurma
yetkisini verdik.” Kimlerle? Bu ne demekti? Alman Genelkurmay
toplantıları yoksa özel bir meditasyonla mı başlıyordu?
Gerçekten de gizem ve inanç Nazi yönetiminin her yerinde yaşıyor ve yaşatıyordu.
Rausching’in kitabında konuyla ilgili son derece önemli ipuçları bulunuyordu:
“Düşmanlarımdan çok şey öğrendim. Katoliklerden Marksistlerden veya masonlardan. Masonlar hakkında bir rapor hazırlattım. Simgeler esrarlı törenler. Bu adamlarda tehlikeli olan tek şey
benim de kullandığım tarikat sırrı yöntemidir. Bir tür ruhani
aristokrasi oluşturuyorlar. Hiyerarşik bir örgüt kuruyor simgeler kullanıyor ve ayrı ayrı ibadetler yapıyorlar yani zekayı yormadan
alıştırarak simgelerin büyüsel etkilerini kullanıyorlar. İşte
masonların en tehlikeli yönü budur. Dünyada
birkaç örgüte yer yoktur. Ya masonlar ya
biz…”
Nazi karargahında oniki Tibetli rahibin işi neydi? Bu soru uzun bir
süre zihinleri meşgul etti. Naziler ile Tibetli rahipler ne gibi
bir birlikteliği olabilirdi? İşte bu konu inceden inceye araştırılmaya
başlandı. Ortaya çıkan sonuçlar bir hayli
düşündürücüydü: Naziler bir yer altı
uygarlığı olduğuna inanılan Şambala ile irtibatlıydılar!
Her şey Thule efasnesiyle başlıyordu. Thule efsanesinin kökeni ise
kayıp bir uygarlığa dayanıyordu. Bu da Nazizm’in temelini
oluşturuyordu. Bu efsane etrafında birleşen bir grup Thule adında gizli bir tarikat kurdu. Nazi Partisi’nin yedi kurucusundan biri olan Diettrich Eckardt Thule tarikatının temel felsefesini şöyle açıklıyordu:
“Thule’un tüm sırları eski kayıp bir uygarlığa dayanır. İnsanoğlu ile ‘dış zekalar’ arasında bulunan bazı aracı varlıklar
bu sıralara erenlere büyük bir güç kaynağı
oluşturmaktadır. Bu güç kaynağı Almanya’yı
dünyaya egemen kılacaktır. Yine bu güç kaynağı
geleceğin üstün insanının ortaya çıkmasını ve insan
türünün değişimini sağlayacaktır.”
İşte bu sözler özetle Nazizim’in de temelini
oluşturmaktaydı. Gizli Thule tarikatının üyeleri arasında Rudolf
Hess Karl Haushoffer Alfred Rosenberg ve Adolf Hitler
Alfred Rosenberg ve Adolf Hitler gibi önde gelen isimler
bulunmaktaydı. Daha sonraları Hitler’in büyü
çalışmaları da gerçekleştirdiği ortaya çıkacaktı.
Bunlardan en belirgin olanı radyodan yaptığı konuşmalarda
“ses büyüsü” denilen bir yöntemdi. Bu
yöntem büyük kitlelerini etki altına alınmasında
büyük bir fonksiyon görmüştü.
Naziler adeta bir robot gibiydi.
Ergun
Candan’a göre bir başka ilginç nokta da Nazilerin
bayraklarında kullanmış oldukları semboldü. Bu şekil öyle
rastgele seçilmiş bir sembol değildi. “Gamalı
Haç” insanlığın kullanmış olduğu en eski sembollerden
biriydi. Dünyanın pek çok köşesinde bu sembole
rastlanmıştı. Eski uygarlıkların en önemli sembollerinden biri
olan bu sembolü daha da ilginç yapan özellik bunun bir MU sembolü olmasıydı. Mu kültürüyle karşılaşan tüm eski uygarlıklar da
bu sembolü kullanmışlardı. Bu sembol daha sonraları gamalı
haç şeklinde ifade edilmeye başlanmıştı. Hıristiyanların
kullanmaya başladıkları haç sembolü da gamalı haçtan
türetilmiş ve aynı sembolün stilize edilmiş haliydi. Ama asıl
köken Mu tabletlerinde ilk bulunduğu şekle dayanıyordu. Bu sembol
dünya üzerinde yüze yakın yerde bulunmuş ve Mu uygarlığı
ile ilgili bilgi ve belgeleri ortaya çıkaran Niven ve
Churchward’ın kayıtlarında da yer almıştı. Bu sembol Mu’nun
gizli bilgilerinin en önemli sırlarından birini bünyesinde
saklıyordu. Sembolün anlamı Eski Mısır ve Tibet’teki
mabetlerde bulunan rahiplerce
büyük bir sır olarak saklanmış ve kimseye bu sırla ilgili bir
açıklama yapmamıştı. Bu sembolün sırrını sadece gizli
eğitimden geçen rahipler bilmekteydi. Kökeni Mu’ya
dayandığı için bu sembol iki yer altı uygarlığı olan Agarta ve
Şambala’da bilinen ve kullanılan bir semboldü. Nazilerin bu
sembolü ele geçirmeleri de Tibet’teki gizli
çalışmalarına dayanmaktaydı. Şambala üyesi bazı rahiplerden
öğrendikleri sırlar arasında bu sembol de bulunmaktaydı.
Böylece bu sembol Şambala’nın karanlık güçlerine
hizmet eden Naziler tarafından dejenere edilerek karanlık
amaçları doğrultusunda bayraklaştırıldı.
II. Dünya Savaşı’nın okült sebeplerine ilişkin bir kitap: Unsolved of Mysteries World War II
Hitler kendi liderliğindeki dönemde ateş çağının yaşanacağına buz ve soğuğun yenileceğine inanıyordu. İddialara göre
Rusya’daki buz çöllerine askerlerini yazlık
elbiselerle göndermesi bu yüzdendi. Kafkasya’ya
girdikten sonra yüksek rütbeli üç SS subayı
yüksek bir dağın zirvesine gamalı haç kara tarikat
bayrağını dikti. Stalingrad yenilgisinden sonra Nazi söylevcisi
Gobels haykırıyordu. “Anlamıyor musunuz? Evrensel anlayış yenildi ruhsal güçler yeniliyor. Hüküm saati geliyor
tüm insanlar acı çekecekler ve çekmeliler..”
Hitler ekliyordu: “Yeterince kayıp verilmedi!”
Hitler ve yandaşları korkuyorlardı. Karşıt güçler harekete geçmişti ve cezalandırılacaklardı. Son anda bile Berlin düştüğünde metroya sığınmış 300 bin Alman için Hitler çılgınca emir verdi: “Metroyu sular altında bırakın herkes ölsün bu bir ayindir ve kurban gerektirir
böylece yerdeki güçler yardımımıza koşacaktır.”
Gerçekten çıldırmış mıydı yoksa öğretisini mi
uyguluyordu?
Nazi Sosyalist Partisi’nin yedi kurucusundan biri olan Eckardt
ölüm döşeğinde yatıyor ve son sözlerini
söylüyordu:
“Hitler’i muhakkak izleyin
o benim müziğimle dans edecektir. Ona onlarla ilişki kurma
yetkisini verdik.” Kimlerle? Bu ne demekti? Alman Genelkurmay
toplantıları yoksa özel bir meditasyonla mı başlıyordu?
Gerçekten de gizem ve inanç Nazi yönetiminin her yerinde yaşıyor ve yaşatıyordu.
Rausching’in kitabında konuyla ilgili son derece önemli ipuçları bulunuyordu:
“Düşmanlarımdan çok şey öğrendim. Katoliklerden Marksistlerden veya masonlardan. Masonlar hakkında bir rapor hazırlattım. Simgeler esrarlı törenler. Bu adamlarda tehlikeli olan tek şey
benim de kullandığım tarikat sırrı yöntemidir. Bir tür ruhani
aristokrasi oluşturuyorlar. Hiyerarşik bir örgüt kuruyor simgeler kullanıyor ve ayrı ayrı ibadetler yapıyorlar yani zekayı yormadan
alıştırarak simgelerin büyüsel etkilerini kullanıyorlar. İşte
masonların en tehlikeli yönü budur. Dünyada
birkaç örgüte yer yoktur. Ya masonlar ya
biz…”
AsiRuH- yönetici
-
mesaj sayısı : 9861
Yaş : 36
İş/meslek : xxxxx
Kayıt tarihi : 27/09/08
Geri: Bilinmeyen Hitler
“Zaman Gezmenleri” adlı kitapta da konuyla ilgili ilginç bazı ayrıntılar bulunuyordu:
“Bilimsel tüm yasalara karşı amansız bir savaş açan
Nazilerin şefi Adolf Hitler bu gücü nereden bulmaktaydı? Yeni
bir bilim ve hayat görüşünü on sene gibi kısa bir
zaman sürecinde ortaya konması imkansızdı. Adolf Hitler’in
arkasındaki güç gizemli ve büyülü bir
kimliğe sahipti. Bu gizli gücün ismi “Thule
Örgütü” idi. Bu örgütün en
önemli ismi Karl Haushoffer adlı bilim adamıydı.
1923 sonbaharında Münih’te şair Dietrich Eckardt ciğerleri iperit gazıyla kavrulmuş olarak öldü. Komaya girmeden önce
“İşte benim Hacer-i esved’im” dedi ve astronomik
bilimin kurucularından Prof Oberth’e miras bıraktığı siyah bir
göktaşı önünde kendine özgü tapınarak dostu
Houshoffer’e uzun bir el yazması postalamıştı. Ölüyordu
ama içi rahattı. Thule örgütü yaşamaya devam
edecekti; çok geçmeden hem dünyayı hem de hayatı köklü şekilde değiştirecekti.”
D. Eckardt’la aynı gizli örgütün üyesi olan mimar Alfred Rosenberg 1920’lerde Hitler’i tanımışlar üç yıl boyunca zorlu bir eğitime tabi tutmuşlardı. Adolf Hitler’e doğu bilgisinin gizemlerini
gizli dili ve konuşmayı öğreten Eckard’tı. Öğretisini
iki ayrı planda yürütmüştü. Gizli öğreti ve
propaganda planları. 1923 yılının Temmuz ayında kurulan Nasyonel
Sosyalist Parti’nin yedi kurucu üyesinden biriydi.
Thule tarikatının amblemi
Kitaba göre Thule örgütünün ardında Cermen
kökleri yatıyordu. Dünyanın gizli tarihinde kuzey kutup
bölgesinde batmış bir ada olduğu rivayet ediliyordu. Kökleri
Mu uygarlığına dayanıyordu. Öğretinin temel taşlarını “insan
psikolojisinin bilinmeyen yanları” ve “zaman
boyutları” oluşturmaktaydı. Eckardt ve dostları Thule’un
dünyadaki temsilcileriydi. Amaçları dünyanın kaderini
değiştirip üstün bir ırk meydana getirerek “üst
zekalılara” diyaloğa geçmekti. Thule’nin
temsilcileri Karl Haushoffer ve Dietrich Eckardt medyum özelliğine sahip Adolf Hitler ve Rudolf Hess’i kendi amaçları için kullanmışlardı.
1926 yılında Berlin ve Münih’e küçük bir
Tibet kolonisi yerleşti. Ruslar Berlin’e girişler sırasında
cesetler arasında rütbesi olmayan 1000 kadar Tibet ölüm
gönüllüsüne rastladı. Nazi hareketi başarıya ulaşır
ulaşmaz Tibet’e heyetler göndermiş ve bunu 1943’e
kadar kesintisiz devam etmişti.
Thule grubu üyeleri uzlaşmayı bozacak bir hata işleyecek olurlarsa
intihar etmeye yemin etmişlerdi ve 14 Mart 1946’da Karl Haushoffer karısı Martha’yı öldürüp Japon usûlü harakiri yaptı. Mezarına hiçbir anıt ya da haç dikilmedi. Oğlu
Hitler’e karşı düzenlenen suikaste karışanlardan biri olarak
idam edildi. Ceketinin cebinde şiir şeklinde yazılmış olan şu yazı
bulundu: “Babam kötülüğün sesi duymadı.
Şeytan’ı dünyaya saldı.”
****** Uyarmıştı!
İşin ilgi çekici yanı Türkiye Cumhuriyeti’nin
kurucusu Mustafa Kemal ****** eşsiz öngörü
kabiliyetiyle Hitler ile ilgili şaşırtıcı ileri
görüşlülerde* bulunmuştu. Ali Bektan’ın
“******’ün Kehanetleri” adlı kitabında
****** siyasi ve askeri kimliğinden farklı olarak bu kez
geleceğie dair öngörülerde bulunan
önsezi kabiliyetiyle inceleniyor. Kitapta
******’ün sayısız ileri görüşlülere yer
verildiği gibi olayları önceden sezmesiyle gelişmeleri etkilediği
vurgulanıyor.
******’ün bu kehanetlerinden biri de Hitler ile ilgili olanıydı:
“O
yıllar öncesinden Avrupa’da olacak kanlı bir savaştan
söz ediyordu. Hatta bununla da kalmıyor bu savaştan kimlerin karlı
çıkacağını da açıklıyordu… O bütün bu açıklamalarını Almanya’da Nazilerin henüz daha iktidara gelmediği 1932 yılında yapıyordu.
****** Mac Arthur ile olan bir görüşmesinde şöyle diyordu:
“Versay Antlaşması I. Dünya Savaşı’na sebebiyet vermiş olan nedenlerden hiçbirini halletmediği gibi
dünün başlıca rakiplerinin arasındaki uçurumu
büsbütün derinleştirmiştir. Zira galip devletler
mağluplara sulh şartlarını kabul ettirirken bu memleketlerin etnik
jeopolitik ve iktisadi özelliklerini asla nazarı itibara
almamışlar ve sadece intikam hisleri ile hareket etmişlerdir.
Böylelikle bugün içinde yaşadığımız sulh devresi
sadece mütarekeden ibaret kalmıştır. Eğer siz Amerikalılar Avrupa işleri ile ilgilenmekten vazgeçmeyerek Wilson’un programını tatbik etmekte ısrar etseydiniz bu mütareke devresi uzar ve bir gün devamlı sulha müncer olabilirdi. Bence dün olduğu gibi
yarın da Avrupa’nın geleceği Almanya’nın alacağı vaziyete
bağlı olacaktır. Fevkalade bir dinamizme sahip olan bu 70 milyonluk
çalışkan ve disiplinli millet üstelik milli ihtiraslarını
kamçılayabilecek siyasi akıma kendisini kaptırdı mı er geç Vesray Antlaşması’nın tasfiyesine gidilecektir.”
AsiRuH- yönetici
-
mesaj sayısı : 9861
Yaş : 36
İş/meslek : xxxxx
Kayıt tarihi : 27/09/08
Geri: Bilinmeyen Hitler
****** Almanya’nın İngiltere ve Rusya hariç
bütün Avrupa kıtasını işgal edebilecek bir orduyu kısa bir
sürede oluşturabileceğini savaşın 1940-46 yılları arasında başlayacağını ve sona ereceğini
Fransa’nın ise kuvvetli bir ordu yaratmak için lazım gelen
nitelikleri artık kaybettiğini ve İngiltere’nin adalarını
savunmak için bundan sonra Fransa’ya güvenemeyeceğini
önceden bildirmişti.
O yıllarda dünyanın büyük devletleri olarak kabul edilen ABD
İngiltere ve Fransa’daki yöneticiler I. Dünya Savaşı
gibi bir savaşın asla olamayacağını iddia ediyorlardı. ****** ise
yeni bir dünya savaşının çıkacağını ve bu savaşı da
Hitler’in başlatacağını söylüyordu. “Savaşı o
başlatacak insanlığın başına bela olacak.” Diyordu.
(‘kehanet’ isminden hoşlanmayanlar için bu kelimenin
yerine ‘ileri görüşlü’ diye ekledim)
Hitler’in Astrolojiye ilgisi
Hitler’in ikinci adamı olarak bilinen Herman Georing’in
yine Hitler’in en yakınında bulunan Nazi ideoloji ve aynı zamanda
partinin resmi yayın organının yayın yönetmeni olan Alfred
Rosenberg ile aynı günde doğmuş olması konunun araştırmacıları
tarafından her zaman şüpheyle karşılanmıştı. Ama olayı daha da
ilginç kılan her ikisinin de hemen hemen aynı anda 16 Ekim 1946
tarihinde intihar ederek ölmüş olmalarıydı. Bu durum
Hitler’in astroloji ile yakından ilgilendiği ile ilgili yorumları
da beraberinde getirmişti. 10 Eylül 1940 tarihli Look dergisi
“Hiç Kimsenin Bilmediği Hitler” (The Hitler Nobody
Knows) adlı bir makale yayınladı. Makalede Hitler ile ilgili şu
ifadelere veriliyordu: “Hitler’in gizemciliğe ve
astrolojiye duyduğu şaşırtıcı ilgisi
kabaca bilinen Hitler efsanesinin önemli bir kısmı haline gelmeye
başlıyor. Hitler Bavaria’daki dağında bulunan özel
gözlemevinde bulunan onca teleskoplar ve benzeri aletler
Hitler’in astrolojiye tıpkı diğer insanların pul
madeni para ya da kelebek topladıkları gibi bir hobi olarak
ilgilendiğini düşündürtüyor. Dahası Hitler’in
farklı fal yöntemlerini uygulayan astrologların
görüşlerini aldığı ve de onlara yüklüce para
ödediği biliniyor.” (9-10-1940 Look Hitler Nobody Knows)
Hitler’in kendisini önceden belirlenmiş bir geleceğin
uygulayıcısı olarak seçildiğini düşündüğü
biliniyordu. “Kehanetler Kitabı” (The Book of Predictions)
adlı eserde arkadaşlarına şu sözleri söylediği nakledilir:
“Hakkımda çok şey duyacaksınız. Sadece vaktimin gelmesini
bekleyin.” Hitler I. Dünya Savaşı sırasında oturduğu yerin
birkaç dakika sonra havaya uçmasından önce
“oturduğu yeri terk etmesini söyleyen” sözleri
duyduktan sonra söylemiştir. Bu olay 1915’te I. Dünya Savaşı sırasında da Hitler henüz bir onbaşı iken gerçekleşmiş Hitler’in anlattıklarına göre kendisine oturduğu yerin 60 metre ötesine gitmesi söylenmiş
geride kalanlarsa ölmüştür. Bu olay Hitler’in
özel bir amacı uygulamak için seçildiği
düşüncesinin pekişmesine neden olmuştur.
Kitab-ı Mukaddes’in Esinlemeler bölümünde Şeytan
ile ilgili bilgiler verilirken Şeytan’ın sayısının 666 olduğu
belirtilerek insanlar uyarılır. Hıristiyanlar söz konusu
ayetlerden yola çıkarak bazı araştırmalara girişmiş
dünya politikalarını etkileyen bazı önemli şahsiyetlerin
isimlerinin rakamsal karşılığının 666’yı verdiği ortaya
çıkmıştır. Buna göre Hitler’in yanı sıra
Napolyon ve Stalin’in rakamsal karşılığı da 666’dır. Daha
da şaşırtıcı olan ise Microsoft İmparatorluğu’nun sahibi William
Henry Gates’in rakamsal karşılığının da 666 olmasıdır. William L.
Shirer’e göre
Hitler 1940 Temmuzunda Paris’e gittiğinde Napolyon’un
mezarına gitmiş ve neredeyse tam bir saat öylece bakakalmıştır.
İşin şaşırtıcı tarafı Hitler’in Paris’te sadece dört
saat kalmış olmasıdır.
Alıntı
AsiRuH- yönetici
-
mesaj sayısı : 9861
Yaş : 36
İş/meslek : xxxxx
Kayıt tarihi : 27/09/08
Similar topics
» Hayvanlar Hakkında Bilinmeyen 10 Gerçek..!
» Adolf Hitler
» Flaş Flaş Flaş Mona Lisa Nın Bilinmeyen Resimleri Cıktı, Burada...
» Adolf Hitler
» Flaş Flaş Flaş Mona Lisa Nın Bilinmeyen Resimleri Cıktı, Burada...
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz