.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    İlim Konusunda En Geniş Tefsirler-5

    by_efsane
    by_efsane
    azimli üye
    azimli üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 113
    Yaş : 36
    Kayıt tarihi : 21/04/09

    İlim Konusunda En Geniş Tefsirler-5 Empty İlim Konusunda En Geniş Tefsirler-5

    Mesaj  by_efsane Çarş. Nis. 22, 2009 8:04 pm

    yerfe'illahullezine emenu minkum vellezine ütül'ilme derecativ vallahü bima ta'melune habirun.'


    Mücâdile 58/11 : «İman edenleri ALLAH yükseltir, İLİM verilenleri ise kat kat dereceleri ile büyültür.




    İbni Kesir Tefsir'ine göre



    «ALLAH içinizden îmân etmiş olanları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. ALLAH, yaptıklarınızdan haberdârdır.» Sizden biriniz, kardeşi yanına geldiğinde ona yer açınca veya kendisine çıkması emredildiğinde çıkınca bunu, kendisi için bir eksiklik olarak kabul etmesin. Bilakis bu, ALLAH katında yücelik ve meziyyettir. ALLAH Teâlâ bu durumu heba etmez, aksine onu yapanlara dünya ve âhirette mükâfat verir. Çünkü kim ALLAH için tevazu' gösterirse; ALLAH onun değerini yüceltir ve şânını yaygınlaştırır. Bunun için


    «ALLAH içinizden îmân etmiş olanları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin.» buyuruyor. Ve ALLAH, yaptıklarınızdan haberdârdır.» Buna müstehak olan ve olmayanı iyi bilir, tmâm Ahmed İbn Hanbsl der ki: Bize Ebu Kâmil... Ebu Tufeyl Âmir İbn Vâile'den nakletti ki; Nâfı' İbn Abd'ül-Hâris Us-fân'da Hattâb oğlu Ömer'e rastladı. Ömer onu Mekke'ye âmir olarak göndermişti. Ömer ona vâdî halkına kimi halef ta'yîn ettin? dedi. O da; İbn Ebzâ'yı halef ta'yîn ettim, dedi. Ömer îbn Ebzâ da kim? deyince o; kölelerinizden bir adam, dedi. Hz. Ömer onlara bir köleyi mi halîfe ta'yîn ettin? dedi.


    Nâfi' dedi ki: Ey mü'minlerin emîri, doğrusu o, ALLAH'ın kitabını okuyor, farzlan biliyor ve hüküm veriyor. Bunun üzerine Hz. Ömer şöyle dedi: Ama sizin peygamberiniz (s.a.) şöyle buyurmuştur : Doğrusu ALLAH, bu kitab ile bir kavmi yüceltir ve bir başka kavmi de alçaltır .Müslim de bu rivayeti birden çok şekilde Zührî kanalıyla Nâfi' den nakleder. Yine birden çok şekilde Hz. Ömer'den benzer rivayet nakledilir. Ben, ilim ve ilim ehlinin faziletine dâir hadîsleri Buhârî Şerhi'-nin ilim kitabında uzun uzadıya açıkladım. Hamd ve minnet ALLAH'a mahsûstur




    Fahruddin Er-Râzi, Mefâtihu’l-Gayb,a Tefsir'ine göre



    "ALLAH sizden iman etmiş olanlarla, kendilerine ilim verilmiş olanların derecelerini artırır" buyurmuştur. Bu, "ALLAH, peygamberin emrine uymaları sebebiyle mü'minlerin ve onlardan özellikle âlim olanların derecelerini artırır" demektir. Sonra buradaki derecelerin yükselmesi hususunda iki görüş vardır:


    a) Pek duyulmadık bir görüşe göre, bu Resûlüllah'ın meclisinde yükselme, temayüz etmedir.


    b) Meşhur olan görüşe göre ise, bundan murad, mükâfaat dereceleri ve ALLAH'ın hoşnutluğunun mertebeleri bakımından yükselmektir.



    İlmin Fazileti



    Bil ki, ilmin faziletini, "(ALLAH) Âdem'e bütün isimleri öğretti" (Bakara. 31) (Bu ayetin Tefsir'i Detaylı olarak bilginize sunulacak) . Kâdî şöyle demiştir: "Hiç şüphe yok ki âlimin ilmi, taatinden ötürü normal bir mü'min için söz konusu olmayan bir makam ve mertebeyi gerektirir. Işt ebundan Ötürü yaptığı bütün işlerde âlime uyulur ve âlim olmayana uyulmaz. Çünkü âlim, haram ve şüpheli şeylerden kaçınma yollarını, başkalarının bilemediği, nefsi hesaba çekme yollarını bilir. Yine o, ibadette başkalarının bilemediği, huşu ve tesellül keyfiyetini bilir. Yine o, başkasının bilemeyeceği tevbe keyfiyetini, vaktini ve niteliklerini bilir. Öte yandan bu kimse, başkalarının aksine, boynuna düşen, haklara riayet eder. Bu durum, pek çok şeyde böyledir. Fakat, nasıl ki taatlarından ötürü onun mükâfaatının derece ve mertebesi yükseliyorsa, aynı şekilde işlediği günahların ikâb ve cezası da büyük olur. Çünkü, ilminden ötürü işlemekten imtina edeceği ve başkasına göre küçük olan pek çok günah, onun için büyük günah sayılır.


    Savfetü't Tefasir Tefsir'ine göre



    Bilin ki ALLAH, kendisinin ve Peygamberinin emir¬lerine sarılmalarından dolayı mü'mirileri, Özellikle inanan âlimleri en yüce mertebelere yükseltir ve onlara cennette en yüksek dereceleri verir. İbn Mes'ûd şöyle der: Yüce ALLAH bu âyette alimleri övdü. Ey insanlar! Bu âyeti iyice anlayın. Bu âyet sizi ilme teşvik etmelidir.


    Çünkü Yüce ALLAH diyor ki: ALLAH âlim mü'mini, âlim olmayan mü'minden kat kat üstün kılar. Kurtubî de şöyle der: Yüce ALLAH bu âyette, ALLAH katında üstünlüğün, mec¬lislere önce gelip başa oturmakla değil, ilim ve iman ile olduğunu açıkladı.


    Hadiste şöyle buyrulmuştur: "Alimin âbide üstünlüğü, dolunay gecesindeki ayın, diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir"(Kurtubi 17/300) Yine Rasulullah (s.a.v.)'tan şöyle rivayet edilmiştir:


    Kıyamet günü üç zümre şefaat edebilecektir Peygamberler, âlimler, sonra şehitler.(kurtubi 17/300) Bu ne büyük bir rütbedir ki, bu rütbe, pey¬gamberlik ile şehitlik rütbeleri arasında yer aldığı ALLAH'ın Rasulü'nün şahitliğiyle bildirilmektedir. Yüce ALLAH lütuf ve sevaba müstehak olan ile olmayanı bilendir.



    Tefsir'ül Münir'e göre



    ALLAH Tealâ iman edenlerinizi" dünyada onlara yardım ederek, güzel ün nasip ederek, ahirette de cennetine koyarak "derecelerini yükselt¬sin." Özellikle "kendilerine ilim verilenlerin" ilimle ameli birleştirenlerin mevkilerini, saygınlıklarını ve "derecelerini yükseltsin." Çünkü ilim zaten derecesi yüksek olmakla beraber -sahibinin daha da yücelmesi için- amel etmeyi gerektirir.


    Hadiste şöyle buyurulur: "Alimin abide (çok ibadet ede¬ne) üstünlüğü, ondördünde ayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. ALLAH Tealâ yaptıklarınızın hepsinden haberdardır." "ALLAH yaptıklarınızın hep¬sinden haberdardır." cümlesi, emrine uymayanlara yönelik bir tehdittir.


    ALLAH iman edenlerinizi ve kendilerine ilim verilenlerin dereceleri¬ni yükseltsin. ALLAH yaptıklarınızın hepsinden haberdardır." .Yani ALLAH Te¬alâ ahirette nasiplerini bolca vermek suretiyle dünyada ve ahirette ma¬kamlarını yüceltir. Yine dünyada saygı ahirette sevap ihsan etmek suretiy¬le yüksek dereceler vererek, bilhassa alimlerin makamlarını yüceltir.


    Kim ilimle imanı birleştirirse imanından dolayı derecesini yükselttiği gibi ayrı¬ca ilminden dolayı da makamını yüceltir. Meclislerde saygı görmesi de bun¬lardan biridir. ALLAH Teâla buna lâyık olanı da olmayanı da bilir, bütün kul¬larının niyet ve hallerine muttalidir. Hayır olsun şer olsun bütün amelleri¬nin karşılığını verecektir.


    Ahmed b. Hanbel ve Müslim'in Ebuttufeyl Amir b. Vasile'den naklet¬tiklerine göre Nafi b. Abdulharis Usfan'da Hz. Ömer ile karşılaştı. Hz. Ömer onu Mekke'ye yönetici tayin etmişti. Hz. Ömer ona: "Vadi (Mekke) eh¬linin başına kimi bıraktın." dedi. O da "Azadlı kölelerimden İbni Ebza'yı bı¬raktım." dedi. Hz. Ömer "Onların başına bir köleyi mi bıraktın?" dedi. Nafi: "Ey müminlerin emiri! O ALLAH'ın kitabını okur, farzları bilir, kadılık yapar." dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer "Peygamberiniz şöyle demişti: ALLAH bu kitap sebebiyle bir kısım insanları yükseltir diğer bir kısmını alçaltır." dedi




    Ayetlerden Çıkan Hüküm Ve Hikmetler:



    Rabbimiz dünyada saygı, ahirette sevap vermek suretiyle müminle¬rin ve alimlerin derecelerini yükseltir. Mümini mümin olmayana, alimi alim olmayana göre yüceltir. İbni Mesud "ALLAH bu ayette alimleri övmüş¬tür." demiştir.


    Aynı şekilde "Kendilerine ilim verilenler..." ayeti de ALLAH katında yük¬sekliğin, meclislerin başında oturmakla değil ilim ve imanla olduğuna delâ¬let etmektedir. Buna göre ALLAH mümini önce imanıyla sonra ilmi ile yüceltir.


    Alimlerin faziletine dair pek çok hadis-i şerif bulunmaktadır, bazıları şunlardır:


    Ebu Nuaym Muaz'dan şöyle rivayet etmiştir: "Alimin abide nispetle fazileti, dolunayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir."


    İbni Mace'nin Hz. Osman'dan rivayet ettiği hasen hadiste şöyle buyu-rulmuştur: "Kıyamet günü üç kişi şefaat eder: Önce peygamberler, sonra alimler, sonra şehitler." Rasulullah'ın (s.a.) bu hadisi, alimlerin mertebesinin peygamberlik mertebesinden hemen sonra geldiğine delâlet etmektedir.


    İbni Abbas'dan şöyle rivayet edilmiştir: "Süleyman'dan (a.s.) ilim, mal ve saltanattan birini tercih etmesi istenmiş, o ilmi tercih etmiş, ALLAH da ilimle beraber mal ve saltanatı da vermiştir
    by_efsane
    by_efsane
    azimli üye
    azimli üye


    Erkek
    mesaj sayısı : 113
    Yaş : 36
    Kayıt tarihi : 21/04/09

    İlim Konusunda En Geniş Tefsirler-5 Empty Geri: İlim Konusunda En Geniş Tefsirler-5

    Mesaj  by_efsane Çarş. Nis. 22, 2009 8:06 pm

    El Veciz ve Ahkam Tefsir'ine göre



    "ALLAH sizden iman edenleri yükseltir" Rasule itaat etmekle. "İlim verilenleri derecelerle yükseltir" Cennette


    Allahu taala âyete, «Ey müminler» hitabıyla başlaya¬rak müminlere vermiş olduğu yeri ve değeri göstermektedir. Bu hitabın hemen arkasından da ulemayı zikrederek ulemanın yer ve ehemmiyetini göstermektedir. Zira «Ey İman edenler» hitabı zatan ulemayı da İçine al¬maktadır. Ulemanın tekrar zikredilmesiyle ilmiyle amil olan ilim ehlinin yeri¬nin yüceliğine işaret edilmektedir.


    Kur'an-ı kerim, alimlerin ALLAH (Celle CelâluhCelle Celâluh
    Alimler hakkında Resulullah (sav) da, «İslâmı canlandırmak İçin İlim arayan, okuyan ve okutanlarla peygamberler arasında tek bir derece vardır.buyurmuştur..(Darimi. Ömer bin Kesir Anil-Hasan'dan rivayet etmiştir.)




    Kurtubi Tefsir'ine göre



    İman ve İlmin Fazileti:


    "ALLAH sizden iman edenleri ve kendilerine İlim verilenleri dereceler ile yükseltsin."

    Âhiretteki mükâfat ve sevab, dünyadaki şeref ve üstünlük1 itibariyle "yükseltsin" demektir. Yüce ALLAH mümini mümin olmayana gö¬re, alimi de alim olmayana göre yükseltir. îbn Mesııd dedi ki: Yüce ALLAH bu âyet-i kerimede ilim adamlarını övmektedir. Kendilerine ilim verilenleri iman edip, ilim verilmeyen kimselerin üzerine "dereceler ile" yükseltecek¬tir, demektir. Bu da emrolunduklarını yerine getirdikleri takdirde dinlerin¬de onları derecelerle yükseltecek anlamındadır


    Bu âyet-i kerimede Alİah nezdinde yüksekliğin, ilim ve iman ile olduğu¬nu, meclîslerin ön taraflarına erkence gidip oturmakla olmadığını açıklamak¬tadır


    Yahya b, Yahya, Malik´ten şöyİe dediğini rivayet eder: "ALLAH sizden iman edenleri" ashab-ı kiramı "ve kendilerine İlim verilenleri dereceler ile yükseltsin." ALLAH ilim sahibini ve hakkı isteyeni yükseltir.
    Yüce ALLAH´a hamdolsun. Peygamber (sav)´dan da şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir; "Aiim ile abid arasında yüz derece vardır. Her iki derece arasındaki mesafe hızlı koşan, zayıf, asil ada¬rın koşusu ile yetmiş yıllık bir mesafedir. [Deylemî, Firdevs, III)


    Yine Peygamber (sav)´dan şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir; "Âlimin âbi¬de olan üstünlüğü ondördündeki ayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir." [Darİmi, I, 110; İbn Mâce, 1, Kİ]

    Yine Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet gününde üç tür insan şe¬faat edecektir. Peygamberler, sonra alimler, sonra şehidler." [İbn. Mâce, II, 1443]


    Rasûlullah (sav)´ın tanıklığı ile peygamberlik ile şchadet arasında orta bir yerde bulunan bir mevki ne kadar da büyüktür.!


    İbn Abbas´tan şöyle dediği rivayet edilmiştir: Süleyman Ca.s) ilim, mal ve hükümdarlıktan birisini seçmekte muhayyer bırakıldı. O da ilmi seçince ona onunla birlikte hem mal, hem de hükümdarlık verildi.



    TEFHİMU'L KUR'AN Mevdudi tefsir'ine göre...


    Yani, Hz. Peygamber'in (s.a.) meclisinde, O'ndan uzak bir yerde oturmakla kıymet derecenizin düştüğünü sanmayın ve size "kalkın artık, sohbet sona erdi" denildiğinde, bunu kendinize bir hakaret kabul etmeyin.


    Çünkü gerçek ölçü iman ve ilimdir. İşte sizlerin dereceleri ona göre belirlenecek, Hz. Peygamber'e (s.a.) yakın ya da uzak oturmakla değil. Hz. Peygamber'in (s.a.) yanında oturmakla hiç kimsenin mertebesi yükselmez.(Yani ilim li bir insana kıyasla aşağıda netleşiyor.) Mertebenin yükselmesi, iman ve ilim nimetine sahip olan kimseler içindir. Ayrıca bilinmelidir ki, Hz. Peygamber'in (s.a.) yanında oturan bir kimse O'na eziyet verebilir, bu da cehalettir.

    ALLAH indinde, Hz. Peygamber'in (s.a.) sohbetinden iman ve ilim kazanan ve bir mümine gerekli ahlâkî kuralları öğreten kimsenin mertebesi, Hz. Peygamber'in (s.a.) yanında boş oturan kimsenin mertebesinden yücedir.



    Elmalılı Tefsir'ine göre


    ALLAH içinizden iman edenleri, yani hakikaten imanlı olan ve bu emirlere de temiz yürekle iman eden müminleri yükseltsin. İman ile emre boyun eğmelerinin mükafatı olarak dünyada başarı ve güzel ünvan, ahirette cennet köşklerinde makam ile üstünlük versin. Kendilerine ilim verilmiş olan zatları da derecelerle yükseltsin bilhassa ilim ile uğraşıp gereğince amel eden âlimleri de derecelerle daha yüksek makamlara geçirsin


    Bu âyet, ilmin fazileti ve âlimlerin üstünlüğü hakkındaki açık delillerdendir. Bu konuda birçok hadis de vardır. Kısaca ifade etmek gerekirse denilebilir ki, imam-ı Azam Ebu Hanife'nin Müsned'inde İbnü Mesud'dan naklettiği şu hadis, bu hussutaki hadislerin en mühimlerindendir. Peygamber buyurmuştur ki: "ALLAH Teâlâ kıyamet günü âlimleri toplayıp da buyuracak ki: 'Ben size sırf hayır istediğim cihetle hikmetimi kalplerinize koydum. Haydi cennete girin. Çünkü sizden ortaya çıkacak kusurlara karşı sizi affettim." Tirmizi, Ebu Davûd ve Dârimî şu hadisi merfu olarak Ebu'd-Derdâ'dan rivayet etmişlerdir..




    Celal Yıldırım Tefsir'i



    İmân Eden Bahtiyarlar Ve İlim Sahipleri


    Kalkın denilince de kalkıverin ki ALLAH sizden dosdoğru imân edenlerle kendileri¬ne ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin. ALLAH, yaptıklarınızdan haber¬lidir.»


    Cenâb-ı Hakk'ın övdüğü ve derecelerini yükselttiği iki sınıf insan söz konusudur:


    a) Dosdoğru imân edenler,


    b) Kendilerine ilim verilenler.


    Şüphesiz Cenâb-ı Hakk'ın yalnız bu iki sınıfın değil, daha birçok sı¬nıfların da derecelerini yükseltir. Ancak gerek gizli toplantı ve fısıldaşma-larda, gerekse toplantı yerlerine girip çıkmada ve yer almada imân ile il¬min rolü çok büyüktür. Zira imân, ALLAH korkusunu ve murakabasını dur¬madan hatırlatır; ilim de faydalı düşünmeyi ve müslümanlardan yana ya¬rarlı karar almayı ilham eder. Yeter ki bu iki paha biçilmez nîmet kişinin kalbinde ve dimağında birleşip bütünleşsin.


    Böylece ilgili âyetle, sosyal ilişkilerin düzeninde, hayatın dengesinin İmân ve ilimle gerçekleşebileceğine işaret edilmekte ve mü'minlerin dik¬kati bu iki ana faktöre çekilerek sağlam ölçü verilmektedir.


    Bilerek, anlayarak, öğrenerek, kısacası ilme ve irfana sarılarak ken¬dini sağlam imân çizgisine getirip günlük hayatını sâlih amellerle süsle¬yen bahtiyar mü'minlerin dünyada da, âhirette de derecelerini Cenâb-ı Hak yükseltir. Dünyadaki dereceleri, nezih bir ömür yaşayıp çevrelerine huzur ve güven havası estirmeleri ve güzel örnek olmalarıdır. Öyle ki bu düzey¬de olan mü'minin yüzünü gören bir kişi ALLAH'ı hatırlar da kendini toparla¬yıp onun tertemiz hayatına gıpta eder. Âhiretteki dereceleri ise, Cennet'in yüksek makamları, ilâhî rıza ve iltifattır.


    İlmi imân ve ahlâkla birleştirip sâlih amellerle zinetlendirerek insan¬lığın hizmetine sunan âlimler ülkenin temel taşları, kültürün öncüsü, hu¬zur ve güveni sağlamanın kaynağıdır. Onlara verilecek uhrevî mükafatın bir başka derecesi ise, peygamberler, sıddikler ve şehîdlerle beraber ol¬maktır.


    Âyetin sonunda «ALLAH yaptıklarınızdan haberlidir» buyurularak, imân ile ilmin bütünlük içinde ilâhî rıza doğrultusunda değerlendirilip değerlen¬dirilmediğinden Cenâb-ı Hakk'ın haberdar bulunduğuna ve ona göre karşı¬lık vereceğine, kişinin niyetine göre onun imân, ilim ve ameline değer bi¬çeceğine işaret vardır.



    Et Tefsir'ül hadis ve Beğavi Tefsir alıntısı



    Ayet'i Kerime'de moral verme, gönüllere su serpme amaçlı ifadenin verdiği mesajın yanı sıra, ilim adamlarının, vakar sahiplerinin önemine yönelik bir işaret de al¬gılamak mümkündür. Dolayısıyla bu sınıfın öncelikliliğine işaret ediliyor. Bundan ayrı¬ca şu evrensel mesajı da çıkarabiliriz: Yüksek bir değere ermek; dış görünüme, meclis¬lerde ve toplantılarda kendini ön plana çıkarmaya bağlı değildir. Güzel ahlak, edepli davranma, akıl ve ilim bunun tek koşuludur.


    Müfessirler, ayette "ilim verilenler" ifadesinin geçmesinden dolayı, ilim adamlarının üstünlükleri hususu üzerinde de durmuş, konuya ilişkin olarak çeşitli hadisler rivayet et¬mişlerdir. Bunlardan biri Ebu Derda'dan rivayet edilen şu hadistir:


    "Rasulullah'ın (s) şöyle buyurduğunu duydum: Bir kişi ilim elde etmek üzere bir yol tutarsa, yüce ALLAH onu cennete giden yollardan birine iletir. Melekler kanatlarını, ilim talep edenden duy¬dukları memnunluktan dolayı indirirler. Gökler, yer ve hatta suyun içindeki balık onun için dua eder. Alimin abide üstünlüğü, ondördüncü günündeki dolunayın, diğer yıldızla¬ra olan üstünlüğü gibidir. Alimler Peygamber'in varisleridir. Onlardan dinar ve dirhem miras almadılar. İlim miras aldılar. Kime ilim verilmişse, büyük bir nasip verilmiştir." (Tirmizi Ebu Davud..Bkz. et-Tac, c. 1, s. 54-55..Beğavi Tefsir'i)



    Abdullah b. Ömer'den şöyle rivayet edilir: "Bir gün Rasulullah, mescidinde oluşan iki ayn halkının yanından geçti. Birinci halkayı oluşturan insanlar, ALLAH'a dua ediyor, O'n-dan bir şeyler istiyorlardı. Diğerleri ise ilimde derinleşiyor, fıkhedip başkalarına öğreti¬yorlardı. Rasulullah: Her iki halkada hayır üzeredir; ancak biri diğerinden daha üstün¬dür. Şunlar ALLAH'a dua ediyorlar, O'na yakanyor, bir şeyler istiyorlar. ALLAH dilerse, on¬lara verir, dilemezse vermez. Ama bunlar fıkıh öğreniyor ve bilmeyenlere öğretiyorlar. Dolayısıyla bunlar onlardan üstündür. Ben bir öğretici olarak gönderildim" buyurdu.. (Beğavi Tefsiri)



    Üstad Said Nursi'den İlim beyan'ı



    Cenâb-ı Hakk'ın ilim ve kudret, Hakîm ve Rahîm gibi sıfât ve esmâsı; muhit, (İhata eden. Etrafını kuşatan, çeviren) hududsuz, şeriksiz olduğu için onlara hükmedilmez ve ne oldukları bilinmez ve hissolunmaz. Öyle ise hakikî nihayet ve hadleri olmadığından, farazî ve vehmî (Olmadığı halde var zannederek) bir haddi çizmek lâzım geliyor. Onu da enaniyet (benlik) yapar.


    Kendinde bir rubûbiyyet-i mevhume, (Cenab-ı Hakk'ın her zaman her yerde her mahluka, muhtaç olduğu şeyleri vermesi) bir mâlikiyet, bir kudret, bir ilim tasavvur. (Tasarlamak., Düşünce) eder; bir had çizer. Onun ile mûhit (İhata eden. Etrafını kuşatan, çeviren) sıfatlara bir hadd-i mevhum vaz'eder. «Buraya kadar benim, ondan sonra onundur» diye bir taksimat yapar. Kendindeki ölçücükler ile, onların mahiyetini yavaş yavaş anlar. Meselâ: Daire-i mülkünde mevhum rubûbiyyetiyle, daire-i mümkinatta (Kâinat. İmkân âlemi) Hâlıkının rubûbiyyetini anlar ve zâhir mâlikiyyetiyle, (Malik ve sahib olma.)
    (Orjinal Sayfa:569)


    Hâlıkının hakikî mâlikiyetini fehmeder(Ulular büyültür)ve «Bu hâneye mâlik (Eve sahip olmak) olduğum gibi, Hâlık da şu kâinatın mâlikidir.» der ve cüz'î ilmiyle onun ilmini fehmeder ve kesbî (Çalışmakla kazanılan) san'atçığıyla o Sâni'-i Zülcelâl'in (Görülen iş.) ibdâ-i san'atını anlar. Meselâ: «Ben şu evi nasıl yaptım ve tanzim ettim. Öyle de şu dünya hânesini birisi yapmış ve tanzim etmiş» der.



    Muhammed gazali konulu Tefsir'e göre



    İslâm, insanları iman ve ilme uygun bir konuma getirir. Namaz saflarında Resû şöyle der: Akıl ve idrak sahipleri beni takip ediniz. Genel meclislerde Yüce ALLAH şöy le buyurur:


    "ALLAH, sizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. (Mücâdele: 11)


    Müslümanlar peygamberlerini çok fazla seviyorlar. Neden sevmesinler. O, onla rı karanlıklardan aydınlığa çıkarmış, onlara kendilerini yaratanı ve rızık vereni öğret miş, onları gündüzün ve geceleyin ALLAH'ı överek ve O'nun önünde saf bağlatmışın Hem sonra onun seçkin şahsiyeti, sevgi ve saygıya lâyıktır. Onun beşerî olgunluğu haddinden fazla sevgiyi hak etmiştir. Ancak Resûl'ün etrafında bulunma ve onunl birlikte oturma isteği, din ve dünya işlerinin düzelmesi ve Resûl'ün kendine ve aile sine vakit ayırabilmesi için mutlaka düzenlenmelidir

      Forum Saati Perş. Mayıs 09, 2024 3:34 am