hasan sabbah Hitskin_logo Hitskin.com

Bu Hitsikin.com temayı önceden görmekte fırsat veriyor.
Tema yerleştirmekTemanın fişine geri dönmek

.talk4her
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

hasan sabbah

Aşağa gitmek

hasan sabbah Empty hasan sabbah

Mesaj  AsiRuH Ptsi Nis. 20, 2009 10:11 am

Hasan Sabbah, tarihte ve günümüzde eşi benzeri olmayan
bir Alevi önderidir. Hasan Sabbah, kurduğu örgüt ile
yıllarca zalimlerin, saltanat sahiplerinin korkulu rüyası olmuştur.

Hasan Sabbah, İran’ın Kum kentinde doğmuştur. Doğum tarihi kesin
olarak bilinmemektedir. Hasan Sabbah, 17 yaşına kadar Oniki
İmam’cı Şii eğitimi almıştır. 17 yaşından sonra İsmailliliği
benimsemiş ve bölgenin İsmaili önderlerinden eğitim
görmüştür. Hasan Sabbah buradaki eğitimini tamamlayınca,
İsmaillilerin merkezi olan Fatımi Devleti’nin başkentine uzun ve
zahmetli bir yolculuktan sonra 1078’de vardı. Hasan Sabbah
üç yıl Mısır’da kaldı. Kahire ve İskenderiye’de
dönemin ünlü bilginlerinden dersler aldı. Hasan Sabbah,
1081 yılında İsfahan’a dönerek, yetkinleşmiş bir şekilde
mücadeleye başladı. Hasan Sabbah, yaklaşık 9 yıl çeşitli
kentleri gezerek, İsmailliliği yaymaya çalıştı. Bu
çalışmaları sonucu var olan İsmaili tabanını daha da genişletti.
1090 yılında Alamut kalesinde eğitim ve örgütlenme
mücadelesine yeni bir boyut kazandırarak, Alamut kalesini
kendisine merkezi üs olarak seçti. Alamut kalesi, Elbruz
sıradağlarının en doruğunda olup, çok korunaklı bir konumdadır.
Nitekim yıllarca ordular Alamut’u kuşatmalarına rağmen
fethedememişlerdir. Hasan Sabbah burayı bilinçli
seçmiştir. Hasan Sabbah, Alamut’un bütün
eksiklerini tamamladı. Su kanalları açıp, ambarlar kurdu.
Çevredeki küçük kaleleri alıp onlara kuleler
yaptı. Çevrede bulunan yerleşim alanlarının çoğu İsmaili
oldu. Bu arada bazı kurallar getirip, sosyal reformlar yaptı.
İsmailileri kardeşlik bağlarıyla birleştirdi. Böylece her birey
kendisini topluluğun sorumlu bir üyesi ve onun ayrılmaz bir
parçası olarak hissetmeye başlamıştır.

Alamut kalesinin Hasan Sabbah tarafından ele geçirildiğini
öğrenen Selçuklu veziri, Nizamülmülk, dört
ay boyunca Alamut’u kuşatmasına rağmen sonuç alamadı. Bu
dönemde Selçuklu Devleti’nde taht kavgası vardı. Bu
durumu en iyi şekilde değerlendiren Hasan Sabbah, örgütlenme
alanını günden güne genişletti. Örgütlenme ağı o
kadar boyutlanmıştı ki, Selçuklu Devleti’nin üst
düzey memurları dahi İsmaili olmuştu.

Hasan Sabbah, bütün yaşamı boyunca İsmaili inancının
özgürce yaşanması için çalıştı. Bu noktada
başarılı oldu. Bugün dahi onlarca kişi Hasan Sabbah’ın
yaptıklarını hayranlık, şaşkınlık ve gıpta ile değerlendirmekteler.
Hasan Sabbah’a olmadık iftiralar, hakaretler ve yakıştırmalar
yapıldı. Öyle ki, Hasan Sabbah taraftarlarına afyon içenler
anlamında haşhaşiler denildi. Oysaki onlara “Assasin”
deniliyordu. Assasin kavramının türkçe karşılığı
“bekçiler, sır bekçileri”dir. Onlar
hiç bir zaman dünya malına olan
düşkünlüklerinden, insanın inandığı değerler için
yapmayacağı şey olmadığını bilmediler. Onlar için, değerleri
için, inancı için yaşamını dahi feda etmek, insanın
yapacağı bir iş değildi. Günümüzde dahi, Hasan Sabbah ve
taraftarları için en ahlâk dışı iftiralar yapılmaktadır.
Onlara göre Hasan Sabbah, fedailerini sahte cennet vaadiyle
kandırıp, onları uyuşturucuya alıştırıp, eylemlere gönderiyormuş.
Ne yazık ki, bir çok Alevi insan dahi bu yalanlara inanmaktadır.
Oysaki gerçekler çok daha farklıdır. Gerçekte
Hasan Sabbah, kötülüklere, haksızlıklara karşı gelmiş ve
öğrencilerini de bu doğrultuda eğitmiştir. Onlara asla ve asla
haksızlığa boyun eğmemelerini öğütlemiştir. Bu uğurda
gerekirse yaşamlarını ortaya koymalarını öğütlemiştir. Hasan
Sabbah’ı izleyen öğrencileri, yer yer fedai eylemler
geliştirip, haksızlıkların üzerine gitmişlerdir. Doğal olarak
haksız olanlar bunun karşıt propagandasını yapmışlardır. Ama
bilinmelidir ki, bir kişiye ne kadarda uyuşturucu verilirse verilsin, o
kişi asla böyle eylemler yapamaz. Aksine uyuşturucu alan kişi
hantallaşır.

Hasan Sabbah’ın Alamut kalesini koruması, bu kaleye en
güçlü ordunun dahi girememesi günümüzde
dahi gıpta ile bakılan, hayranlık duyulan bir olaydır. Nasıl olurda bir
fedai gözünü kırpmadan eylem gerçekleştirmiştir?
O fedai nasıl bir eğitimden geçmiştir? Hasan Sabbah nasıl
taktikler geliştirip, stratejisini uygulayıp, kaleyi
güçlü ordu karşısında korumuştur? Bütün
bunlardan yola çıkarak, Hasan Sabbah’ın etkileme
gücü, bilinci, askeri dehası, örgütlenme stratejisi
günümüzde hayranlık uyandırıyor. Böyle bir
büyük şahsiyet görevini başarıyla tamamlamış 1124
yılında hakka yürümüştür.
alıntıdır...
AsiRuH
AsiRuH
yönetici
yönetici

Erkek
mesaj sayısı : 9861
Yaş : 36
İş/meslek : xxxxx
Kayıt tarihi : 27/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz