.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    Mete

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Mete Empty Mete

    Mesaj  AsiRuH Ptsi Nis. 20, 2009 10:04 am

    Mete
    Büyük Hun İmparatorluğu hâkanı. Orta Asya’da
    yaşayan Hunların, bilinen ilk Yabgusu Tuman’ın (Teoman) oğludur.
    Mîlâddan önce üçüncü
    yüzyılın ortalarında doğdu. Çocukluğundan itibâren
    iyi bir komutan ve savaşçı olarak yetiştirildi. Adı sonradan
    konuldu. Adı, Çin kaynaklarında yazıldığı gibi olup, Çin
    dil bilimcileri (sinologlar), “Motun, Maoton, Modok, Mado, Mode,
    Mete” olarak okumuşlardır. Umûmî Türk
    târihi bilginleri; bu bakımdan adının; Çinlilerin
    Türkçe adları kaydetmek usûlünden, “Batur,
    Bağatur, Bahadır” olması gerektiği îzâhatını yaparlar.

    Mete, Tuman Yabgu’nun büyük oğlu olduğu için,
    Hun veliahtı idi. Ancak, Mete’nin üvey annesi, kendi oğlunu
    Hun hükümdârı yapmak için Tuman Yabgu’yu
    kandırdı. O çağlarda Orta Asya’da güçlü
    kavimler, karşılıklı olarak birbirlerine, zayıf kavimler de
    güçlü kavimlere rehineler gönderirlerdi. Bu bir
    nevi saldırmazlık antlaşmasıydı. Tuman da oğlu Mete’yi batı
    komşusu Yüeçiler’e rehine olarak gönderdi. Sonra
    misilleme yoluyla oğlunun Yüeçiler tarafından
    öldürülmesi düşüncesiyle, âniden bu
    güçlü komşularına savaş îlân etti. Fakat,
    Mete, Yüeçilerin elinden kurtulmayı ve babasının yanına
    dönmeyi başardı. Tuman, ona on bin kişilik bir birlik verdi. Mete,
    demir disiplin altında eğittiği bu tümene, bir sürek avı
    sırasında babasını öldürterek tahta geçti (M.Ö.
    209).

    Mete, kendisine râkip olabilecek kişilerden kurtulduktan ve
    devlet içerisinde âsâyişi sağladıktan sonra, tahta
    çıkış törenini icrâ ettirerek “Şanyu”
    unvânını aldı. Hun tahtına genç ve tecrübesiz bir
    hakanın çıktığını gören Moğol Tung-hu’lar, bu
    fırsattan istifâde etmek istediler. Mete’den, önce
    hızlı koşan atını ve sonra da hanımlarından birini istediler. Mete,
    devlet adamlarının karşı çıkmasına rağmen, bu istekleri yerine
    getirdi. Tung-hu hükümdârı, bu defâ da iki devlet
    arasında boş bulunan toprak parçasının kendisine verilmesini
    istedi. Mete, bu talebi de Devlet Meclisinde müşâhede
    ettirdi. Bâzı üyeler, at ve kadın verilmişken böyle bir
    toprak parçasının önemi olmayacağını söyleyerek,
    vermeye râzı oldular. Fakat Mete, toprağın devletin esâsı
    olduğunu, topraksız devlet olamayacağını söyleyerek, verelim,
    diyenlerin başlarını vurdurdu. Kararlı bir şekilde ordusunu alarak
    doğuya doğru sefere çıktı. Tung-hu’ları müthiş bir
    yenilgiye uğrattı. Reislerini öldürdü. Moğol
    Tung-hu’ların bir daha kendilerine gelemediği bu zaferden sonra,
    Hun sınırları doğuda Moğolistan’ın doğusuna kadar genişledi.

    Mete, ikinci seferini, Hunluları iktisâdî yönden
    güçlendirmek için; Doğu’yu Batı’ya
    bağlayan İpek Yolu’nu elde etme gâyesiyle
    Yüeçiler üzerine yaptı ve onları yendi.
    Hâkimiyetini kuvvetlendirmek için Türk
    kabîlelerini tek bayrak altında birleştirmeye teşebbüs edip,
    muvaffak oldu.

    M.Ö. 201’de Hun Devletini iyice kuvvetlendirince,
    üç yüz bin atlı ile Doğu komşusu Çin’e
    sefer açtı. Çin İmparatorunu Bağ Teng Dağında kuşattı.
    Atları, Türklerin dört renk, dört yön
    usûlünce cepheye alıp; yağızları (kara) kuzeye, doruları
    (al, kırmızı) güneye, bozları batıya, kırları doğuya yerleştirdi.
    Çinliler, sayıca Hunlardan çok fazla olduklarından kesin
    netice alınamadı. Hâtununun “Çin alınamaz, alınsa
    bile idâre edilemez” sözü üzerine,
    diplomatik münâsebetlerde bulundu. Çin İmparatoru ile
    anlaşıp, kuşatmayı kaldırdı. M.Ö. 198 yılındaki
    Türk-Çin Antlaşması süresiz olup, Çin Seddi
    hudut kesilerek, Çin haraca bağlandı. Mete, düşmanları olan
    Moğollar ile Çinlileri mağlup ederek, hudutları emniyet altına
    aldıktan sonra, Türkleri iktisâdî yönden
    güçlendirmek istedi. Türkistan’daki
    büyük ticâret ve tarım merkezlerine hâkim oldu.
    Türkleri, siyâsî yönden birleştirip, bir bayrak
    altında topladı. Hun Devletini teşkilâtlandırdı. Türk
    ordusunu onlu sisteme göre, onlu, yüzlü, binli, on binli
    bölümlere ayırarak, onbaşı, yüzbaşı, binbaşı,
    tümenbaşı, rütbelerinde kumandanlar tâyin etti.
    Hudutların emniyetini sağlayıp, fetihlerinin yanında devleti de
    teşkilâtlandırdıktan sonra; Mîlâttan önce 174
    yılında öldü. Yerine, Çin kaynaklarında adı
    “Ki-yo” olarak bilinen oğlu, Gökhan geçti.

      Forum Saati Perş. Mayıs 09, 2024 1:36 pm