Zonguldak Tarihi, Geçmişten Günümüze Zonguldak Hitskin_logo Hitskin.com

Bu Hitsikin.com temayı önceden görmekte fırsat veriyor.
Tema yerleştirmekTemanın fişine geri dönmek

.talk4her
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Zonguldak Tarihi, Geçmişten Günümüze Zonguldak

Aşağa gitmek

Zonguldak Tarihi, Geçmişten Günümüze Zonguldak Empty Zonguldak Tarihi, Geçmişten Günümüze Zonguldak

Mesaj  AsiRuH C.tesi Nis. 18, 2009 6:53 pm

ZONGULDAK İLİNİN TARİHİ KRONOLOJİSİ

Antik Dönem
Bilindiği gibi Tarih Devri, yazının bulanması ile başlar. Anadolu�ya
yazı Hititlerin (MÖ2000-1200), Asurlularla yaptıkları ticaret
(Asur ticaret kolonisi: Kültepe, Kaniş, Kayseri) ile girmiştir.
İlkçağ�da (MÖ 3200-MS 375) bugünkü Zonguldak
topraklarında Paflagonya (Merkezi Kastamonu) ve Bitinya (Merkezi İzmit)
denen bölgeler ve siyasal kuruluşlar vardı. İlkçağ�dan
günümüze (Yakınçağ) değin Zonguldak ve
çevresinin tarihçesini, tarihsel kronolojiye uygun olarak
açıklayabiliriz

- Frigyalılar (Frigler) Döneminde (MÖ 1200/750-676) Zonguldak
- Yunanlıların (İyonlar ve Diğerleri) ve Lidyalıların Kolonileri Döneminde (MÖ 7. yy-6. yy) Zonguldak
- Persler (Eski İranlılar) Döneminde (MÖ 555-MÖ 333) Zonguldak
- Hellenizm (Makedonya İmparatorluğu
- Büyük İskender, Bitinya ve Pontus Krallıkları) Döneminde (MÖ 4. yy-MÖ 1. yy) Zonguldak
- Romalılar Döneminde (MS 1. yy-4. yy) Zonguldak
- Bizans (Doğu Roma İmparatorluğu) Döneminde (4. Yüzyıl-13. Yüzyıl) Zonguldak
- Anadolu Selçukluları (1075/77-1308) Döneminde (11.-13.yy) Zonguldak
- Beylikler Döneminde (13. yy-15. yy) Zonguldak
- Osmanlı Döneminde (14. yy-20.yy) Zonguldak


Hisarı yapılırken yıkıma uğradı (1452). Buradaki İlk ve Ortaçağ
harabelerinin değerli taş malzemeleri büyük mavnalarla
(Gemilere yakın kıyılara yük taşıyan güvertesiz
büyük tekne) İstanbul�a taşındı. Şehrin (ereğli) eski
önemi kalmadı. Kastamonu Eyaleti�nin (Eyalet: Osmanlı Devleti�nde
temel yönetim birimidir. Yöneticisi Beylerbeyi�dir.) Bolu
Sancağı�na (Sancak: Yöneticisi Sancakbeyi�dir. Güvenlik
işlerini Subaşılar, adalet işlerini de Kadılar
yürütürdü) bağlı bir kaza merkezi olarak uzun bir
sönük döneme girdi.

Aslında, Ereğli yöresi, Osmanlı yönetimine girdikten sonra,
tıpkı Amasra (Bartın İli�nin ilçesi) gibi, bir gerileme
dönemine girmiştir. Zonguldak ve çevresi için barış
ve huzur ortamı da pek uzun ömürlü olmadı.

Zonguldak havalisinde genel olarak 16., 17. ve 18. yüzyıllarda
çok önemli olaylar yoktur. Ancak, 18. yüzyılda
bölgede Ayanlar�ın ortaya çıktığını görüyoruz.
Gerçekte Osmanlı İmparatorluğu, Anadolu�nun bir çok
köşesi gibi bu bölgeyi de kaderine terk etmiştir. Osmanlı
çağındaki adı ile Bender-i Ereğli, Filyos (Hisarönü)
ve Devrek, küçük birer yönetim merkezi ve salt
kendi çevrelerinin Pazar yeri durumunda kalmışlardır.

18. yüzyıldan sonra Ereğli�de yelkenli gemiciliğin önem
kazandığı görülür. Fakat, bugüne değin iyi iş yapan
yerli armatörler (gemi işletenler), çağın gereklerine
(gelişen Zonguldak Tarihi, Geçmişten Günümüze Zonguldak Teknolojiye)
uymayı başaramadıkları için birer ikişer iflasa
sürüklenmişlerdir. 18. yüzyılın başlarında
çevreyi geçen Uluslu İ. Hamdi Efendi, Atlas adlı eserinde
Zonguldak ormanlarının olağanüstü zenginliğini dile getirir.

18.yüzyılın ikinci yarısında Şile� den Cide� ye kadar bir
çok iskelenin "hatab ( odun) iskelesi"
yükümlülüğüne bağlandığı bilinmektedir. Odun
iskelelerinin başlıcaları;Karasu, Ereğli,Filyos, Bartın çayı,
Amasra ve Cide� dir. Başkent İstanbul� un yakımlık odun ihtiyacının
yanı sıra bu iskelelerden Tersani Amire için gemi keresteleri,
tomruk ve direk sağlanmaktadır. İç kesimlerde yaşayan halk
toprağa bağlı,tarım, ormancılık ve hayvancılıkla ilgilenmektedir.

1825� de Bolu sancağı; Merkez, Çağa, Kıbrıscık, Mengen, Gerede,
Viranşehir(EskiPazar), Traklıborlu (Safranbolu), Yenice, Yedidivan,
Ulus, Onikidivan (Bartın), Hızırbeyili, Mudurnu, Konuralp ve Ereğli
kazalarından oluşmaktadır.

Şimdiki Zonguldak şehir merkezi; Ereğli kazasına bağlı, deniz sahilinde
��Tahta İskelesi� olan bir koydur. Tahta İskele çevresinde
depolanan kerestelerin, buradan İstanbul� a Haliç Tersanesine
gönderildiği bilinmektedir. Çağın gereği olarak, deniz
ulaşımında buhar gücü için gerekli olan "buhar
kömürü" daha sonraki yıllarda yine bu sahillerden
sağlanacaktır.

İdari yapılanmanın yanı sıra, Taşkömürü Havzasında askeri düzenlemeler görülmektedir.

Taşkömürü� nün varlığı 1830� dan itibaren kesin
olarak bilinmektedir.1830 - 1848 tarihleri arasında arama ve
işletmecilik faaliyetleri hakkında çok ayrıntılı bilgi olmamakla
birlikte; 29 Temmuz 1843 (2 Recep 1259) tarih ve 3874 numaralı
Sadaret-Sadrazamlık Tezkeresi� nde Ereğli ve Amasra�da üretilen
"vapur kömürünün" İstanbul� da pazarlanmasından
söz ederek gerekli düzenlemelerin yapılmasından sonra Devlet
hazinesine sağlayacağı katkı anlatılmaktadır.

1848� de yapılan inceleme ve düzenlemelerle,
"taşkömürü bulunan yerler" saptanarak "havza sınırları"
ilk kez tanımlanmıştır. I.Abdülmecid�in fermanıyla;
Taşkömürü Havzası �Evkaf-ı Celile-i Mülükane"
(Vakıflar İdaresi Mülkleri) topraklarına dahil edilmiş,
I.Abdülmecid Vakfı adına tapulanmıştır. İdaresi ve işletilmesi de
Hazine- i Hassa� ya (saray bütçesi)
verilmiştir.Taşkömürü Havzasından elde edilecek yıllık
kira bedeli Evkaf Nezareti ( vakıflarla ilgili işleri yürüten
örgüt ) denetiminde, dini hayır kurumlarına tahsis edilmiştir.

Taşkömürü havzasında üretimin arttırılması
için işgüçü ve taşıma eksikliklerinin
giderilmesi zorunluluğu doğmuştur. Padişah I. Abdülaziz� in
(1861-1876) emriyle, havzanın yönetimi 10 Şubat 1865� de Bahriye
Nezaretine devredilerek, Maadin-i Hümayun Nazırı ve aynı zamanda
Ereğli Kaymakamı unvanıyla birlikte Mirliva (Tuğamiral) Dilaver Pata
atanmıştır. Havzasının yönetimini elinde bulunduran Bahriye
idaresi tarafından 26 Nisan 1867 tarihinde, "Ereğli Maden-i
Hümayun İdaresinin Nizamnamesi" yapılmıştır.

1864� de Osmanlı taşra yönetimindeki yapılanma ile
eyalet,sancak,kaza ve ağa yerine vilayet (vali), sancak (mutasarrıf),
kaza (kaymakam), Nahiye (müdür) ve Köy (muhtar) idari
düzeni getirilmiştir. 1867 tarihli tüm vilayetleri kapsayan
"Vilayet Nizamnamesi" ne göre Kastamonu Vilayetinin Merkez, Sinop,
Çankırı ve Bolu olmak üzere 4 sancağı, 21 kazası ve 30
nahiyesi bulunmaktadır. Bolu Sancağının; Merkez, Göynük,
Düzce, Ereğli, Bartın ve Gerede olmak üzere 6 kazası ve 30
nahiyesi bulunmaktadır. Bu düzenleme ile Amasra nahiyesi de, 58
köyü bulunan Bartın kazasına bağlanmıştır. Bartın ve Amasra�
nın Dilaver Paşa Nizamnamesi (Teamülname) gereği Ereğli
Kaymakamlığı sınırları içinde olması taşkömürü
havza sınırları ile ilgilidir.

1865� de Dilaver Pata, Maadin-i Hümayun Nazırı ve aynı zamanda
Ereğli Kaymakamı unvanıyla birlikte atanmıştır. Ancak, bu tarihlerde
Ereğli Kaymakamlığı ve Maden Müdürlüğü
ünvanlarının birbirinden ayrıldığı anlaşılmaktadır.

TBMM Hükümeti, 20 Nisan 1920� de Devrek, Ereğli, Mudurnu,
Bartın, Göynük ve Zonguldak�ı Bolu Bağımsız
mutasarrıflığından ayırarak, Kastamonu vilayetine bağladı. 14 Mayıs
1920� de de Zonguldak kazasını mutasarrıflık haline getirilerek, Kaza
Kaymakamı Ahmet Cevdet Bey mutasarrıf vekili olarak
görevlendirilmiştir. TBMM� nin ilk mutasarrıflık yaptığı
ilçe olarak tarihdeki yerini alacaktır.

Türkiye Cumhuriyetinin İlk İli Zonguldak; 1 Nisan 1924 tarih ve
491 sayılı Teşkilat- ı Esasiye Kanunu� nun 60. maddesine göre
sancaklar kaldırılınca, Zonguldak bağımsız mutasarrıflığı, Vilayet
yapılmıştır.

Zonguldak Adının Kaynağı ; Zonguldak isminin verilişi çeşitli
rivayetlere dayanmaktadır; sazlık ve kamışlık anlamına gelen
zongalıktan, sıtmanın titremesini tarifen zonklamaktan ve bir başka
rivayete göre de, sisli bir havada gemisiyle buraya giren kaptanın
sis kalktıktan sonra burası zongalıkmış demesinden, semer otu�na (kemer
otu, kındıra otu) zongura denmesinden, Zonguldak isminin verildiği
söylenmektedir.

Kent adını, "Sandraka / Sandrake" adıyla bilinen yerleşim, adını Sandra
Çayından alarak Zonguldak�a dönüşmüştür.

Bir başka görüşe göre; Göldağı� nın nirengi noktası
alınması sonucu , Göldağı kesimi ya da bölgesi anlamına gelen
� Zone Ghuel Dagh� ın Türkçe okunuşundan almıştır.

Necdet Sakaoğlu�nu tespitine göre de; �Daha çok şimdiki
Zonguldak�ın bulunduğu yerde ocaklar açan Fransız girişimciler
yörelerinin çok engebeli ve sık ormanlık oluşu sebebiyle
buralara Jungle (Cangıl) adını vermişler, buna yerli halkın orman
anlamında kullandıkları dav - dağ kelimesi de eklenince zamanla
Zonguldak biçimini alacak olan "Jungle-Dağ" ismi doğmuştur.�
AsiRuH
AsiRuH
yönetici
yönetici

Erkek
mesaj sayısı : 9861
Yaş : 36
İş/meslek : xxxxx
Kayıt tarihi : 27/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz