OF Hakkinda Hersey Hitskin_logo Hitskin.com

Bu Hitsikin.com temayı önceden görmekte fırsat veriyor.
Tema yerleştirmekTemanın fişine geri dönmek

.talk4her
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

OF Hakkinda Hersey

Aşağa gitmek

OF Hakkinda Hersey Empty OF Hakkinda Hersey

Mesaj  AsiRuH C.tesi Nis. 18, 2009 6:50 pm

OF

Trabzon ilinin doğusunda yer alan ve tarihi çok eskilere dayanan
bir ilçedir. Arazisini Of'tan Karadeniz'e dökülen
Solaklı, Baltacı ve İyidere derelerinin aşağı havzaları oluşturur.
İlçenin güneyinde Hayrat ve Dernekpazarı ilçeleri,
doğusunda Rize ili, batısında Sürmene ilçesi ve kuzeyinde
Karadeniz bulunur. İlçe Osmanlı döneminde ve Cumhuriyet'in
ilk yıllarında daha büyük yüzölçüme
sahipti, fakat 1948 yılında Çaykara'nın, 1990 yılında da
Hayrat'ın ilçe olmasıyla ilçenin
yüzölçümü
küçülmüştür.

Of, ülkenin yönetiminde söz sahibi olan birçok
siyasetçi ve bürokrat yetiştirmiştir. Tarihi,
kültürel, siyasi ve ekonomik olarak zengin bir ilçedir.

İsminin kaynağı nedir

Of isminin nereden geldiğine dair Yunan ve Türk resmi siyasi tezlerini yansıtan üç iddia vardır.

* Birinci iddia: Yunanca Ofis (yılan) kelimesinden
türediğidir. Bölgenin parçalı bir arazi yapısına sahip
olması nedeniyle solaklı nehrinin tıpkı bir yılan kıvrımı gibi şekil
almasından dolayı bu ismin verildiği söylenmektedir. ama burada
yollar yılankavi ise doğu karadenizin bütün yolları
böyle oralara neden bir kaç yerde daha bu isim verilmedi
tartışmak gerekir. 1933 yılındaki Dahiliye Nezareti kaynaklarında
köy listelerinde bir kaç yerde of var

ve bunlar türklerin yoğunlukta yaşadığı doğu anadoludadır.

* İkinci iddia: Eski çağlarda yörenin Turani(?)
kökenli ve silah yapımında oldukça usta olan boylarla
meskun olması dolayısıyla, isminin de Güney Sibirya
Türklerinde silah anlamına gelen "Op"
sözcüğünün halk arasında "Of" şeklini aldığı
rivayet edilmektedir. Op veya ob kelimesi Ortaasyada sıkça
kullanılan coğrafi adlardandır.bizim yörede de b sözü
genelde rumlarca f olarak kullanılır. Türkler yazılı hayatta ve
belgesel hayatta kesinlikle rumlardan çok başarılı olduğundan
onların kaynaklarında of olarak geçmiş olacağı
düşüncesi akla çok yakındır.

* Üçüncü iddia: Kuman menşeli "Ofşin" ya da
"Afşin" ( anlamı, hiddetli bir tavırla vatanını korumak )
sözcüğünün giderek halk arasında Of şekliyle
anılmasıyla türediği iddia edilir ve Kumanların diğer adları olan
Kıpçakların veya Kumanların bölgeye özellikle 11. ve
12. yüzyıllarda geldikleri idda edilir. Bu konuda ilk Of Kitabı
yazarı Hasan Hikmi Umur'un 1945- 1953 ve 1955 yıllarında yazdığı Of
Tarihi, Of Tarihine Ek ve OIf Muharebeleri adlı kitaplarında, Haşim
Albayrak'ın Doğu Karadeniz'de Etnik Yapılanmalar ve Pontus adlı
kitabında Mehmet Bilgin'in Doğu Karadeniz adlı kitabında geniş bilgiler
bulmak mümkündür.

Bu konudaki tezlerin kaynağı; 1125 - 1210 yılları arasında
Gürcüstan'dan gelerek Of'a ve Trabzon'un doğu tarafında yoğun
oranda yerleştiği iddia edilen Hrıstıyan Kuman Türkleri(?)
tezidir.Kuman Türklerinin diğer adı Kıpçak
Türkleridir. 11. yüzyılda bu günkü Kırım ve Ukrayna
Deşt-i Kıpçak diye adlandırlırdı.buranın insanları önce
Gürcistan'a oradanda Gürcü Krallığının
yönlendirmesiyle Trabzon'un doğpusuna kadar yerleşmişlerdir.

Tarihçe

Doğu Karadeniz Bölgesinin tarihi ve özellikle bölgenin
en önemli şehri olan Trabzon'un tarihi ele alındığında, batılı
tarihçilerin büyük bir çoğunluğu bölge
tarihinin Yunan kolonileriyle başladığını vurgulamaktadırlar. Halbuki
bölgeye Yunan kolonileri gelmeden önce birçok
tarihçinin de belirttiği gibi bölgede yerli kavimler
bulunmakta idi. Bu insanlar muhtemelen en eski çağlardan beri bu
toprakların yerlileri olarak Doğu Karadeniz Bölgesinde
yaşamaktaydılar. Bölge muhtelif zamanlarda Yunanlılar tarafından
işgal edilmiş ve kısa süreli koloniler kurulmuştur. Bu koloni
idareleri, yerli halkı kapsamıyordu. Bu koloni devletlerinin en
güçlü oldukları zamanlarda bile
hükümranlıkları ancak bulundukları surlar içinde
sınırlı kalmıştır. Sur dışında yaşayan yerli kabileler bağımsız
topluluklar olarak yaşamışlardır.

Bölge, Roma İmparatorluğunun parçalanmasıyla Doğu Roma
olarak bilinen Bizans'ın payına düşer. Bu hakimiyet, 1204 yılında
Latinlerin İstanbul'u işgal etmesine kadar devam eder. Bu tarihten
sonra 1461 yılına kadar (Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon'u fethi), yine
Bizans İmparatorluğunun uzantısı olan, Bizans hanedanı Komnenosların
kurmuş olduğu Trabzon Rum Devleti'nin egemenliğinde kalır. 4. yy.
başlarında Hıristiyanlığın Roma İmparatorluğu tarafından resmi din
olarak kabul edilmesiyle, bu din halk arasında hızla ve
serbestçe yayılmaya başladı. Daha önce Doğu Karadeniz'de
yaşayan kavimler de Hıristiyanlığa geçmeye başladılar.
Hiristiyanlaşan bu kavimler tedrici bir şekilde Doğu Kilisesi'nin resmi
dili olan Yunanca'yı öğrenmek zorunda kaldılar. Özellikle 10.
yy. dan sonra Papazların telkinleriyle bu dili konuşmak daha da
yaygınlaştı. Zira Papazlar "İncil'in dili dışında bir dilde konuşulan
her kelime cehenneme gitmek için işlenen bir günah olarak
hesaplanacaktır" şeklinde telkinlerde bulunmakta idi. Bu durum, yerel
halkın kendi dilleriyle karışık bir Yunanca ya da halk arasında bilinen
adıyla Rumca konuşulmasına neden olmuştur. İzlenen bu Bizans siyaseti,
yerel dillerin, inançların ve geleneklerin büyük bir
çoğunluğunun belleklerden silinmesine, kısaca yerli unsurların
asimile olmasına neden olmuştur.

12. asırda Çepni Türkmenleri Doğu Anadolu üzerinden
göç ederek Doğu Karadeniz'e yerleşmiştir. Trabzon'un batı
bölgelerine yöresine yerleşen Çepniler den Trabzon'un
doğusuna da yerleşmeler olmuş ve bu gün dahi Trabzon'un
Çaykara ilçesinde soyadı Çepni olan aileler
mevcuttur. Of ve çevresi 1461 yılında Trabzon'un Fatih
tarafından fethedilmesiyle Osmanlı İmparatorluğunun eline
geçmiştir. bu tarihten sonra gittikçe
Müslümanlaşmaıştır. 1717 yılında Rizeli Tuzcuoğlu isyanında
Tuzcuoğlu Memiş Ağa, kaçarak Oflulara sığınmışlar, Osmanlı
Ordusu Ofluları kırmaya başlamasına rağmen kendilerine sığınan Memiş
Ağa teslim edilmemiştir. Ancak Memiş Ağa kendi isteği ile Ofluların
kırılmaması için teslim olmuştur.Yunan Kaynaklarında
belirtildiğine göre 1912 yılında Of'taki Rum nüfusun oranı
ancak yüzde 1 olmuştur. Oflular bölgenin tarıma elverişli
olmayışı nedeniyle ya gurbete ya eğitime yönelmişleridr. bu
doğrultuda koskoca Osmanlı İmparatorluğunun din adamı yetiştiren
müesselerinin çoğu İstanbul'dan sonra Of'ta olmuştur. Oflu
hocalar kaybolmaya yüz tutmuş din ilimlerini tekrar
canlandırmışlar, Hazerfen Ahmet Çelebi gibi uçan yedi
Türkten üçü Oflu Hocalardan olmuş, en dakik saat
bulma aletlerini yapmışlar ve uygulamışlar,Kurtuluş Savaşı sırasında
******'ü desteklemişler, İstanbul'da en büyük
medreselerde müderrislik yapmışlar, padişaha kafa tutmuşlar,
Mehmet Akif'in şiirlerine konu olmuşlardır. Türkiyenin her yerinde
Oflu Hocalar simge olmuşlar, şarkılara, fıkralara konu olmuşlar, Of
dışında bir çok yerde Oflu Hoca mezarları yatır haline
dönüşmüştür.Bölgede yaşayan bazı aileler
Tellioğlu,Çakıroğlu,Sarıalioğlu,Nuhoğlu,Ayazoğlu,K
ılıçoğlu,Kemhacıoğlu,Kancıoğlu aileleridir
AsiRuH
AsiRuH
yönetici
yönetici

Erkek
mesaj sayısı : 9861
Yaş : 36
İş/meslek : xxxxx
Kayıt tarihi : 27/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

OF Hakkinda Hersey Empty Geri: OF Hakkinda Hersey

Mesaj  AsiRuH C.tesi Nis. 18, 2009 6:50 pm

Yönetim

Of Belediyesi 1874 yılında kurulmuş köklü bir belediyedir. Of
Belediyesi Uzun bir süredir Of'un büyük ailelerinde olan
Saral Ailesi tarafından yönetilmektedir. Aile, Rus işgaline,
askeri darbelere -ki 12 Eylül 1980 darbesinde tüm belediye
başkanları görevlerinden alınmıştır- ve Türkiye'deki her
türlü siyasi değişimlere karşın iktidarını
sürdürmüştür. Of'un en büyük bulvarı olan
****** Bulvarı, Başkan İsmail Sefa Sarıalioğlu tarafından yapılan
düzenlemede pek çok kişinin haklarından feragati sayesinde
oluşmuştur. Karadenizin ilk ve tek bayan belediye başkanı olan Semahat
Sarıalioğlu 1998-1999 yılları arasında şehirde başarıyla görev
yapmıştır.1999 yılından itibaren de belediye başkanlığı görevini
Oktay Saralve yardımcısı Tahir Hacıahmetoğlu yürütmektedir.

İşgal ve direnişler

Ruslar, 24 Şubat 1916'da Rize'yi, 15 Mart 1916'da Of'u, 18 Nisan
1916'da Trabzon'u işgal ettiler. Ruslara karşı ilk önemli direniş
Of ile Rize arasındaki Baltacı Deresinde olmuştur. Bu direniş yaklaşık
bir ay sürmüştür. Of'un işgaliyle Solaklı Vadisinde bir
direniş meydana geldi. Ruslar bu direnişi kırarak Soğanlı ve Demirkapı
geçitlerinden Bayburt'a inmeyi düşünüyordu.
Rusların bu tasarısı ilk aşamada pek faydalı olmadı. Zira bölgenin
gerçek sahipleri olan Türkler, Rus kuvvetlerine
büyük kayıplar verdirdiler. Fakat sayıca üstün olan
Ruslar bir süre sonra Çaykara'nın aşağı köylerini
işgal etmeye başladılar. Yöre halkı kıyıdan uzakta olduğu
için daha çok dağlık kesime, iç kesimlere doğru
çekilmek zorunda kaldı. Bu çekilme sırasında
direnişlerine devam etmişlerdir. Geri çekilen askerler Of'un
bütün köyleri ve yakın kazalardan toplanan
gönüllüler ile Trabzon Hapishanesindeki mahkumların da
izin alarak, müfreze halinde gönüllü olarak
katılmalarıyla Baltacı Deresinin batı yanında Ruslara karşı savunma
hattı oluşturuldu.

Savaşın en şiddetli günleri:

* 7 Mart 1916 : Düşman ilk saldırıya başladı. Düşman Baltacı Deresinden geri atıldı. 26 şehit verdik.
* 8 Mart 1916 : İki gün sürdü. Düşman geri püskürtüldü.
* 10-11 Mart 1916 : Düşman karadan ve denizden saldırdı, her tarafı yaktı. 200 kumandan 380 şehit verdik.
* 12 Mart 1916 : 11. Alay Sürmene'ye nakledildi. Kelali
tepelerinde verilen mücadelede başarısız olundu. Göç
başladı.
* 13 Mart 1916 : Rus donanması savaşa girdi.
* 14 Mart 1916 : Düşman 600 ölü, 800 yaralı verdi. Baltacı deresi kana bulandı.
* 15 Mart 1916 : Ruslar donanma sayesinde karaya asker çıkarmaya devam etti.

Rus ordusu sivil halkın üzerine yüklenmiş ve 15 Mart 1916'da
Of'a girmiştir. Ruslar Solaklı vadisinden yukarıya doğru giderken Of'lu
halk mücadele ettiyse de; İspir'e asker çıkarılmasıyla Of
işgal edilmiş oldu. 20 Nisan 1916'da Ruslar Madur Dağı'nın
güneyinde Leman Suyu ve Öküzlü Yaylası'na kadar
ilerledi. Bayburt'taki 3. Ordu, karşı taarruza geçerek
Sürmene-Of istikametinde denize ulaşmayı, Rus ordusunu imha etmeyi
ve Trabzon'u kurtarmayı planlıyordu. Hazırlıklarını tamamlayarak 1916
yılının Haziran ayında harekete geçti. 22 Haziran'da Sultan
Murat-Pistoklu Hanları arasındaki 60 km'lik mesafede gece baskınları
düzenlendi. 23 Haziran 1916'da çoğu Çanakkale'den
dönen Miralay Kazım komutasındaki birliği Rusların keşif kolunu
Yurt Yaylası'nda süngüden geçirmiştir. İkinci
büyük taarruz Sultan Murat Tepesinde başladı. Topçu
ateşi desteğiyle Rusların bütün siperleri ele
geçirildi. Burada Ruslara büyük zayiat verdirildi.
Rusların kayıpları 1000'den fazla ölü ve çok sayıda
esirdi. Daha önce birliği ile birlikte burada şehit olacağını
rüyasında gören Seyfeddin Bey ve kahraman
Mehmetçiklerimiz Şüheda tepesini Ruslardan almıştır. Fakat
bir subay, bir astsubay ve 70 er şehit verdik. Haziran ayının 27'sinde
Harmantepe-Kabanbaşı hattında 36 saat devam eden mücadelede 60.
Alayımız 7 zabıt ve 150 er şehit vererek Rusları geri
püskürtmüştür. 12 Şubat 1918'de, Vehip Paşa
komutasındaki 3. Kafkas Ordusu ileri harekata girişti. Trabzonlu Albay
Hacı Hamdi Bey komutasındaki 37. Tümen, Giresun'daki 123. Alay ile
takviye edilerek Trabzon üzerine yola çıktı. Bölgedeki
çeteleri temizleyerek ilerleyen birlikler, 15 Şubat 1918'de
Vakfıkebir'i, 17 Şubat 1918'de Akçaabat'ı geri aldılar.
Birkaç gün içinde çevreyi temizleyerek
Trabzon'a girdiler. 24 Şubat 1918'de Trabzon Ruslardan geri alındı.
Doğuya doğru ilerleyen Türk birlikleri 28 Şubat 1918'de Of'u
düşmandan geri aldı. bu konuda en ayrıntılı kaynak Haşim
Albayrak'ın Doğu Karadeniz Muharebeleri ve Of Direnişi adlı kitaptır.

Karadeniz Türkmenleri

1057 yılında da Türkmenlerin öncüleri Doğu Karadeniz'e
ulaşmışlar ve akınlarını kıyılara yoğunlaştırmışlardır. Sonuçta
da 1072 yılında Trabzon Türkler tarafından fethedilmiştir. 3 yıl
süren bu yerleşimden sonra Trabzon, yeniden Theodor Gavras
tarafından geri alınır. 1280'li yıllarda Çepni Türkleri
büyük bir kitle olarak Doğu Karadeniz Bölgesi'ne
yerleştiler. Türklerin bu yoğun akınları Rumları kalelere
çekilip sığınma zorunda bıraktı. Zaten buralarda yoğun Rum
kitleleri yoktu. Bölge ağırlıklı olarak Hıristiyan yerlilerden
oluşmakta idi. Bunu Trabzon Rum Devletinin resmi Kilise kayıtlarındaki
yerli kişi isimleri ve bölgede yer alan bazı yerli kökenli
yer adları kanıtlar niteliktedir. bu Hristiyan yerlileri arasında
çok miktarda Türk asıllı yerli de vardı.

Günden güne büyüyen ve gelişen şehri, tarih boyunca
Trabzon'a bir geçit ve Trabzon'un en önemli
ilçelerinden biri olmuştur.

Coğrafya

İlçe; toplam alanı 330 km², ortalama rakımı 10 metre olan,
tabiatın bütün özelliklerini sergileyen, deniz ve
karanın bütünleştiği eşsiz doğal güzelliklere sahip bir
alan üzerinde kurulmuş şirin bir ilçedir.

Trabzon'un yaklaşık 52 km doğusunda olan ilçenin, doğusunda Rize
ili, batısında Sürmene ilçesi, güneyinde Hayrat ve
Dernekpazarı ilçeleri, kuzeyinde Karadeniz bulunmaktadır.

Yörenin en büyük akarsularından Solaklı Irmağı'nın
taşımış olduğu alüvıyal yığıntıları kıyıda biriktirerek meydana
getirdiği düz ve fazla geniş olmayan bir alan üzerine
kurulmuş bir sahil yerleşim birimidir. Çaykara ve Of
ilçelerini birbirine bağlayan karayolu ilçeyi ikiye
ayırır.

Daha eski yerleşim yeri olan Solaklı Deresi'nin doğusundaki merkez,
genel olarak ilçedeki idari birimlerin yer aldığı alandır. Yeni
yapılanmalarla Solaklı Deresi'nin batısındaki alan da gelişmiştir. Bu
alan ilçe sakinlerince Kalyon Mevkii diye adlandırılmaktadır.

İlçenin yerleşim yerinin kuruluş alanı dar ve düz
biçimde devam ettiği halde, hemen arka kısmında dağlar birden
bire yükselmekte, geçişi ve yükselmeyi engelleyici
çok eğimli bir dağ sisteminin geldiği dikkat çekmektedir.
Bu heybetli yükselişle dağlar, yeşilin tonlarının hepsini
sergileyen bir güzelliğe sahiptir. Güneye doğru
gidildikçe bu renk armonisi çok daha dikkat
çekmektedir.
AsiRuH
AsiRuH
yönetici
yönetici

Erkek
mesaj sayısı : 9861
Yaş : 36
İş/meslek : xxxxx
Kayıt tarihi : 27/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

OF Hakkinda Hersey Empty Geri: OF Hakkinda Hersey

Mesaj  AsiRuH C.tesi Nis. 18, 2009 6:51 pm

İklim

Doğu Karadeniz Bölgesi'nin iklim tipi özelliklerine sahiptir.
Yağışların her mevsimde bol olması ve sürekliliği, yöre
iklimini etkiler. Yağışın en fazla olduğu dönem Sonbahar
mevsimidir.

Denizin düzenleyici etkisi termostat görevi
gördüğünden, hem günlük, hem yıllık sıcaklık
farklılıklarının fazla olması önlenir. Yaz aylarında fazla sıcak
olmadığı gibi, kış aylarında da dondurucu soğuklar görülmez.
Her mevsim yağışlı, yazları serin, kışları ılık geçer.

Ardındaki dağların birden yükselmesi dolayısıyla yamaç yağışları gerçekleşir.

Rüzgarların esiş yönleri ve şiddet dereceleri mevsim
özelliklerine bağlı değişiklikler gösterir. Genel olarak
Lodos, Poyraz ve Kıble rüzgarları görülür.

Akarsular

İlçe yerüstü kaynakları bakımından zengin bir
yöre özelliğindedir. Dağların denize paralel olarak uzanması
yüzünden akarsular, sadece kuzeye bakan yamaçlardan
denize doğru akar.

Güneyde bulunan yüksek dağların yamaçlarından
çıkan akarsular, sert akışlı, dar boğazlar içinden
geçerek, derin vadiler boyunca denize ulaşırlar.

Başlıca akarsular;

* Solaklı Deresi
* Baltacı Deresi
* İkizdere
* İvyan (gelincik) Deresi

Bitki örtüsü

Yörede bol yağış olmasından dolayı gür orman alanları
mevcuttur. Yöredeki orman örtüsünün kendi
kendini yenileyebilme özelliği vardır. Kesilen ağaçların
yerine yenileri dikilmeden orman örtüsü kendi kendine
büyüyüp gelişebilmektedir.

Kıyı şeridinde orman yerine küçük ağaç
toplulukları göze çarpar. Burada en yaygın çeşit
olarak fındık, taflan, kızılcık, üzüm, muşmula, defne gibi
küçük ağaçlar ile çalı ve sarmaşıklar
yetişir. Bunun yanında narenciye ürünlerine rastlamak da
mümkündür. Kıyı şeridinde nüfus yoğunluluğunun
çok olmasından dolayı doğal bitki örtüsü tahrip
edilmektedir.

Denizden 300-400 m yüksekliğe kadar olan yerlerde
kızılağaç, meşe, kestane, ceviz vb. olan orman tiplerine
rastlanır. Daha yükseklerde ormanlar alan ve
büyüklük olarak birleşir. Dağların denize bakan ve daha
nemli olan kuzey yamaçları daha yeşildir. Yükselti 600-800
m.yi aşınca yüksek dağların etek ormanları gözükmeye
başlar. Bu ormanlarda en yaygın olan türler; kışın yapraklarını
döken meşe, gürgen gibi ağaçlardır. Ancak bu tür
ormanların önemli bir kısmı orman kazanmak amacıyla insanlar
tarafından tahrip edilmiştir.

Yükseklik arttıkça dağ ormanları ortaya çıkmaya
başlar. Bu yükseklik 1200 m.ye gelene kadar yapraklı ağaç
çeşitleri ormanları meydana getirir. Bunlar arasında en
çok meşe, kestane, şimşir, kızılağaç ve ıhlamur
ağaçları göze çarpar. 1200-1600 m. arasında orman
çeşitleri yapraklı ve iğneli ağaçlardan oluşan karışık
ormanlardır. 1600 m.den sonraki yükseklik kuşağında çam,
ladin ve köknar gibi ağaçlardan meydana gelen iğneli
ormanlar göze çarpar. Bu ormanlar 2000-2300 m.ye kadar
uzanır. Daha yüksek yerlerde ormanlar kaybolur yerini
çayırlar ve dağ otlakları alır.

Genellikle sık ormanlar 1200-1600 m. aralarında yer alır. 1600 m.den
yüksek olan yerlerde en çok çam ormanları
görülür.

Arazi durumu

İlçenin yüzölçümü 330 km² olup,
ortalama rakımı 10 m.dir. İlçenin önemli akarsuları Doğu
Karadeniz Dağları'nın kuzey istikametinde doğup ilerledikçe yan
kollar alarak büyüyen Solaklı, Baltacı ve İkizdere
birbirlerine paralel olarak Karadeniz'e dökülür. Bu
dereler ve yan kolları Karadeniz Dağları'nın ilçe sınırları
içinde kalan bölümünü yine birbirlerine
paralel şekilde bölmüştür.

Böylece ilçe arazisi, sahilden güneye doğru giderek
yükselen fakat doğu-batı yönünde birbirine hemen hemen
paralel derin vadiler şeklinde engebeli bir konum içerisinde
bulunmaktadır. Bu vadiler arasında yanyana uzanan sırtlar ya da
yöre ağzıyla "Kıran"lar sıralanır.

İlçe güneyindeki bu dağlık bölgenin eteklerinde
çeşitli yüksekliklerde plato ve yaylalar bulunur. Bu
platoların kuzey yönlerinde denize doğru alçalan ve
özellikle vadi yamaçlarında ormanlar yer almaktadır. Esasen
bol yağış alan yöre, bitki örtüsü bakımından da
zengindir. Hemen her çeşit ağaç, çoğunlukla da
kendiliğinden yetişerek, bölgeye orman
görünümü vermektedir.

Tarım

İlçede, nüfusun önemli bir kısmı tarım sektöründe çalışmaktadır.

Elde edilen başlıca tarım ürünü çaydır.
Çay, ayrıca bölgenin başlıca geçim kaynağıdır.
İlçe arazisinin engebeli oluşu (% 75) bölgede modern
tarımın yapılmasını engellemektedir. Bu da, toprağın ve iklimin
elvermesiyle, çay tarımının önünü
açmaktadır. Ayrıca fındık tarımı da bölgenin
geçimini sağlayan tarım ürünleri arasındadır. Diğer
üretilen ürünlerinin çoğu ticari amaçla
değil, kendi aile ihtiyacını karşılayacak şekilde üretilmektedir.

Başlıca ürünler: Çay, fındık, mısır, patates, kara
lahana, fasulye, kabak, elma, armut, erik, üzüm, incir,
kiraz, kestane, karayemiş, narenciye ve kivi'dir.

Son zamanlarda özellikle kivi üretimine özen
gösterilmekte, üreticiler devlet tarafından teşvik edilmekte
ve desteklenmektedir. Kivi, çaya alternatif ürün
olarak yetiştirilmektedir.

Hayvancılık

Bölgede;

* Sürü hayvancılığı olmamakla birlikte, ahır hayvancılığı şeklinde büyükbaş hayvancılık,
* İç kesimlerde küçükbaş hayvancılığı, koyun ve kıl keçisi yetiştiriciliği,
* Kümes hayvancılığı, tavuk, kaz, ördek, tavşan yetiştiriciliği,
* Denize komşu olması ve Karadeniz'in verimliliği, ayrıca akarsularda
yetişen tatlı su balığı avcılığı ile, balıkçılık,
* Bitki çeşitliliği, çiçeklerin bol olması,
çok sayıda meyve ağaçları bulunması dolayısıyla, arıcılık
bölgede yapılan başlıca hayvancılıktır.

Yaylacılık

Yazları sıcaklıklardan kurtulmak ve hayvanlara gür otlaklar bulmak
amacıyla yaylacılık yapılmaktadır. Günümüzde bu faaliyet
yerini turizm amacına bırakmaya yönelmiştir. Hayrat Of'dan
ayrıldıktan sonra, her ne kadar yaylası kalmadıysa da eski yaylalıları
kendilerini halen Of'lu olarak tanımlamaktadır. Bunlar başlıca
(BÜYÜK MESORAŞ)-SARMAŞIK, (KÜÇÜK
MESORAŞ)-GÖKSEL, (HALNUT) YENİKÖY lerdir. Bunlar köy
statüsünde olup bunlara bağlı ayrıca yaylalar da vardır.
Mesela Büyük harman, Kadınlar, Çunis yaylaları gibi.
AsiRuH
AsiRuH
yönetici
yönetici

Erkek
mesaj sayısı : 9861
Yaş : 36
İş/meslek : xxxxx
Kayıt tarihi : 27/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz