Mimar Sinan
Mimar Sinan veya Koca Mîmâr
Sinân Ağa ( Sinaneddin Yusuf - Abdulmennan oğlu Sinan [1])
(Osmanlı Türkçesi: قوجه معمار سنان آغا) (d. 29 Mayıs 1489
Ağırnas Kayseri - ö. 9 Nisan 1588, İstanbul)[2], Osmanlı baş
mimarı ve inşaat mühendisi. Osmanlı padişahları I. Süleyman,
II. Selim ve III. Murat dönemlerinde baş mimar olarak görev
yapan Mimar Sinan, yapıtlarıyla geçmişte ve
günümüzde dünyaca tanınmıştır. En büyük
başyapıtı, "ustalık eserim" dediği Selimiye Camisi'dir.
Hayatı
Sinan'ın
inşa ettiği ilk büyük cami olan Şehzade Camii'nde mekan
ortadaki tam kubbeyi çevreleyen dört yarım kubbe ile
dört yöne doğru genişler
Ayasofya'nın büyük
kubbesini destekleyen payandaların hantal
görünümünün yeriniSüleymaniye Camisi'nde
kubbeler şelalesi almıştır.Ağırlık en yukarıdan aşağıya kadar kademe
kademe aktarılırken yapı bir piramit gibi öne çıkar
Sinan'ın
inşa ettiği en büyük kubbe olanSelimiye Camisi kubbesi ,
sekiz dayanaklı cami tipolojisinin vardığı son nokta olarak
değerlendirilir. kubbeyi çevreleyen dört minare de kubbenin
anıtsallığını destekler.
Süleymanname'de yer alan ve Mimar
Sinan'ı Kanuni'nin türbesinin inşaatının başında , elinde
mimarların kullandığı ölçü aleti zira ile
gösteren minyatürden alıntı
Edirnekapı Mihrimah Sultan
Camii 'sinin yarım kubbelerle desteklenmeyen kubbesini, duvarlarının
içine gizlenmiş olan dört fil ayağı taşır ve bunların
uzantısı olan ağırlık kuleleri kubbeyi çevreler. Bu sayede
duvarlar , içeriyi ışıkla doldurmak işçin açılmış
çok sayıda pencereye kavuşur
Kökeni - Devşirilmesi
Sinaneddin
Yusuf , Kayseri'nin Agrianos[4](bugün Ağırnas) köyünde
hristiyan ( Ermeni[5][6][7][8] veya Rum[9][10][11][12])[13] olarak
doğmuştur.1511'de Yavuz Sultan Selim zamanında devşirme olarak
İstanbul'a gelmiş yeniçeri ocağına alınmıştır.[14]
"Bu
değersiz kul , Sultan Selim Hanın saltanat bahçesinin devşirmesi
olup , Kayseri sancağından oğlan devşirilmesine ilk defa o zaman
başlanmıştı. Acemi oğlanlar arasından sağlam karakterlilere uygulanan
kurallara bağlı olarak kendi isteğimle dülgerliğe seçildim.
Ustamın eli altında , tıpkı bir pergel gibi ayağım sabit olarak merkez
ve çevreyi gözledim. Sonunda yine tıpkı bir pergel gibi yay
çizerek , görgümü artırmak için diyarlar
gezmeye istek duydum.
Bir zaman padişah hizmetinde Arap ve Acem
ülkelerinde gezip tozdum. Her saray kubbesinin tepesinden ve her
harabe köşesinden bir şeyler kaparak bilgi, görgümü
artırdım. İstanbula dönerek zamanın ileri gelenlerinin hizmetinde
çalıştım ve yeniçeri olarak kapıya çıktım "
Tezkiretü'l Bünyan ve Tezkiretü'l Ebniye [14]
Yeniçerilik Dönemi
Abdulmennan
oğlu Sinan , Mimar olarak Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferine katıldı.
1521 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın Belgrad Seferine
Yeniçeri olarak katıldı. 1522’de Rodos Seferine ve Belgrad
Seferine Atlı Sekban olarak katılıp, 1526 Mohaç Meydan
Muharebesi'nden sonra, gösterdiği yararlıklar sebebiyle takdir
edilerek Acemi Oğlanlar Yayabaşılığına (Bölük Komutanı) terfi
ettirildi.Sonraları Zemberekçibaşı ve Başteknisyen oldu.
1533
yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın İran Seferi sırasında Van
Gölü'nde karşı sahile gitmek için Mimar Sinan iki
haftada üç adet kadırga yapıp donatarak büyük
itibar kazandı. İran Seferinden dönüşte, Yeniçeri
Ocağında itibarı yüksek olan Hasekilik rütbesi verildi. Bu
rütbeyle, 1537 Korfu, Pulya ve 1538 Moldavya seferlerine katıldı.
1538 yılındaki Karaboğdan Seferinde ordunun Prut Nehri'ni
geçmesi için köprü gerekmiş bataklık alanda
günlerce uğraşılmasına karşın köprü kurulamamış
görev Kanuni'nin veziri Damat Çelebi Lütfi Paşa'nın
emriyle Abdulmennan oğlu Sinan'a verilmiştir.
" Hemen adı
geçen suyun üstüne bir güzel
köprünün yapımına başladım. 10 günde yüksek
bir köprü yaptım. İslam ordusu ile bütün canlıların
şahı , sevinçle geçtiler "
Tezkiretü'l Bünyan ve Tezkiretü'l Ebniye [14]
Köprünün
yapımından sonra Abdulmennan oğlu Sinan 17 yıllık yeniçerilik
hayatından sonra 40 yaşında Başmimarlık görevine atanır.
"
Yeniçeri ocağındaki yolumdan ayrılacak olma düşüncesi
elem verse de sonunda yine mimarlığın camiler inşa edip birçok
dünya ve ahret muradına vesile olacağını düşünüp
kabul ettim "
Tezkiretü'l Bünyan ve Tezkiretü'l Ebniye [14]
Başmimarlık Dönemi
1538
yılında Hassa başmimarı olan Sinan , baş mimarlık görevini I.
Süleyman,II. Selim ve III. Murat zamanında 40 yıl süre ile
yapmıştır.
Mimar Sinan’ın, Mimarbaşılığa getirilmeden
evvel yaptığı üç eser dikkat çekicidir. Bunlar:
Halep’te Husreviye Külliyesi, Gebze’de Çoban
Mustafa Külliyesi ve İstanbul’da Hürrem Sultan
için yapılan Haseki Külliyesidir. Halep’teki
Hüsreviye Külliyesinde, tek kubbeli cami tarzı ile, bu
kubbenin köşelerine birer kubbe ilave edilerek yan mekanlı cami
tarzı birleştirilmiş ve böylece Osmanlı mimarlarının İznik ve
Bursa’daki eserlerine uyulmuştur. Külliyede ayrıca, avlu,
medrese, hamam, imaret ve misafirhane gibi kısımlar bulunmaktadır.
Gebze’deki Çoban Mustafa Paşa Külliyesinde renkli taş
kakmalar ve süslemeler görülür. Külliyede
cami, türbe ve diğer unsurlar ahenkli bir tarzda
yerleştirilmiştir. Mimar Sinan’ın İstanbul’daki ilk eseri
olan Haseki Külliyesi, devrindeki bütün mimari unsurları
taşımaktadır. Cami, medrese, sübyan mektebi, imaret,
darüşşifa ve çeşmeden oluşan külliyede cami, diğer
kısımlardan tamamen ayrıdır.
Mimar Sinan’ın Mimarbaşı
olduktan sonra verdiği üç büyük eser, onun
sanatının gelişmesini gösteren basamaklardır. Bunların ilki
İstanbul'daki Şehzade Camii ve külliyesidir. Dört yarım
kubbenin ortasında merkezi bir kubbe tarzında inşa edilen Şehzade
Camii, daha sonra yapılan bütün camilere örnek teşkil
etmiştir.
Süleymaniye Camii, Mimar
Sinan’ın İstanbul’daki en muhteşem eseridir. Kendi
tabiriyle kalfalık döneminde, 1550-1557 yılları arasında
yapılmıştır.
Mimar Sinan’ın en büyük eseri ise,
seksen yaşında yaptığı ve "ustalık eserim" diye takdim ettiği,
Edirne’deki Selimiye Camiidir (1575).
Mimar Sinan,
Mimarbaşı olduğu sürece birbirinden çok değişik konularla
uğraştı. Zaman zaman eskileri restore etti. Bu konudaki en
büyük çabalarını Ayasofya için harcadı.
1573’te Ayasofya’nın kubbesini onararak çevresine,
takviyeli duvarlar yaptı ve eserin bu günlere sağlam olarak
gelmesini sağladı. Eski eserlerle abidelerin yakınına yapılan ve
onların görünümlerini bozan yapıların yıkılması da onun
görevleri arasındaydı. Bu sebeplerle Zeyrek Camii ve Rumeli Hisarı
civarına yapılan bazı ev ve dükkânların yıkımını sağladı.
İstanbul
caddelerinin genişliği, evlerin yapımı ve lağımların bağlanmasıyla
uğraştı. Sokakların darlığı sebebiyle ortaya çıkan yangın
tehlikesine dikkat çekip bu hususta ferman yayınlattı.
Günümüzde bile bir problem olan İstanbul’un
kaldırımlarıyla bizzat ilgilenmesi çok ilgi çekicidir.
Büyükçekmece
Köprüsü üzerinde kazılı olan mührü, onun
aynı zamanda mütevazı kişiliğini de yansıtmaktadır.
Mühür şöyledir:
" El-fakiru l-Hakir Ser Mimaranı Hassa "
(Değersiz ve muhtac kul, Saray özel mimarlarının başkanı)
Eserlerinin
bir kısmı İstanbul’dadır. 1588'de İstanbul'da vefat eden Mimar
Sinan, Süleymaniye Camii'nin yanında kendi yaptığı sade
türbeye gömüldü.
" Giçdi bu demde cihandan pir-i mimaran Sinan "
Türbesindeki dua penceresinden
Mimar
Sinan Türbesi, İstanbul Müftülüğü'nün
sütunlu kapısından çıkınca hemen solda, iki caddenin
kesiştiği noktada Fetva Yokuşu sonunda solda, Süleymaniye
Camii'nin Haliç duvarının önünde, beyaz taşlı sade bir
türbedir
Mimar Sinan veya Koca Mîmâr
Sinân Ağa ( Sinaneddin Yusuf - Abdulmennan oğlu Sinan [1])
(Osmanlı Türkçesi: قوجه معمار سنان آغا) (d. 29 Mayıs 1489
Ağırnas Kayseri - ö. 9 Nisan 1588, İstanbul)[2], Osmanlı baş
mimarı ve inşaat mühendisi. Osmanlı padişahları I. Süleyman,
II. Selim ve III. Murat dönemlerinde baş mimar olarak görev
yapan Mimar Sinan, yapıtlarıyla geçmişte ve
günümüzde dünyaca tanınmıştır. En büyük
başyapıtı, "ustalık eserim" dediği Selimiye Camisi'dir.
Hayatı
Sinan'ın
inşa ettiği ilk büyük cami olan Şehzade Camii'nde mekan
ortadaki tam kubbeyi çevreleyen dört yarım kubbe ile
dört yöne doğru genişler
Ayasofya'nın büyük
kubbesini destekleyen payandaların hantal
görünümünün yeriniSüleymaniye Camisi'nde
kubbeler şelalesi almıştır.Ağırlık en yukarıdan aşağıya kadar kademe
kademe aktarılırken yapı bir piramit gibi öne çıkar
Sinan'ın
inşa ettiği en büyük kubbe olanSelimiye Camisi kubbesi ,
sekiz dayanaklı cami tipolojisinin vardığı son nokta olarak
değerlendirilir. kubbeyi çevreleyen dört minare de kubbenin
anıtsallığını destekler.
Süleymanname'de yer alan ve Mimar
Sinan'ı Kanuni'nin türbesinin inşaatının başında , elinde
mimarların kullandığı ölçü aleti zira ile
gösteren minyatürden alıntı
Edirnekapı Mihrimah Sultan
Camii 'sinin yarım kubbelerle desteklenmeyen kubbesini, duvarlarının
içine gizlenmiş olan dört fil ayağı taşır ve bunların
uzantısı olan ağırlık kuleleri kubbeyi çevreler. Bu sayede
duvarlar , içeriyi ışıkla doldurmak işçin açılmış
çok sayıda pencereye kavuşur
Kökeni - Devşirilmesi
Sinaneddin
Yusuf , Kayseri'nin Agrianos[4](bugün Ağırnas) köyünde
hristiyan ( Ermeni[5][6][7][8] veya Rum[9][10][11][12])[13] olarak
doğmuştur.1511'de Yavuz Sultan Selim zamanında devşirme olarak
İstanbul'a gelmiş yeniçeri ocağına alınmıştır.[14]
"Bu
değersiz kul , Sultan Selim Hanın saltanat bahçesinin devşirmesi
olup , Kayseri sancağından oğlan devşirilmesine ilk defa o zaman
başlanmıştı. Acemi oğlanlar arasından sağlam karakterlilere uygulanan
kurallara bağlı olarak kendi isteğimle dülgerliğe seçildim.
Ustamın eli altında , tıpkı bir pergel gibi ayağım sabit olarak merkez
ve çevreyi gözledim. Sonunda yine tıpkı bir pergel gibi yay
çizerek , görgümü artırmak için diyarlar
gezmeye istek duydum.
Bir zaman padişah hizmetinde Arap ve Acem
ülkelerinde gezip tozdum. Her saray kubbesinin tepesinden ve her
harabe köşesinden bir şeyler kaparak bilgi, görgümü
artırdım. İstanbula dönerek zamanın ileri gelenlerinin hizmetinde
çalıştım ve yeniçeri olarak kapıya çıktım "
Tezkiretü'l Bünyan ve Tezkiretü'l Ebniye [14]
Yeniçerilik Dönemi
Abdulmennan
oğlu Sinan , Mimar olarak Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferine katıldı.
1521 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın Belgrad Seferine
Yeniçeri olarak katıldı. 1522’de Rodos Seferine ve Belgrad
Seferine Atlı Sekban olarak katılıp, 1526 Mohaç Meydan
Muharebesi'nden sonra, gösterdiği yararlıklar sebebiyle takdir
edilerek Acemi Oğlanlar Yayabaşılığına (Bölük Komutanı) terfi
ettirildi.Sonraları Zemberekçibaşı ve Başteknisyen oldu.
1533
yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın İran Seferi sırasında Van
Gölü'nde karşı sahile gitmek için Mimar Sinan iki
haftada üç adet kadırga yapıp donatarak büyük
itibar kazandı. İran Seferinden dönüşte, Yeniçeri
Ocağında itibarı yüksek olan Hasekilik rütbesi verildi. Bu
rütbeyle, 1537 Korfu, Pulya ve 1538 Moldavya seferlerine katıldı.
1538 yılındaki Karaboğdan Seferinde ordunun Prut Nehri'ni
geçmesi için köprü gerekmiş bataklık alanda
günlerce uğraşılmasına karşın köprü kurulamamış
görev Kanuni'nin veziri Damat Çelebi Lütfi Paşa'nın
emriyle Abdulmennan oğlu Sinan'a verilmiştir.
" Hemen adı
geçen suyun üstüne bir güzel
köprünün yapımına başladım. 10 günde yüksek
bir köprü yaptım. İslam ordusu ile bütün canlıların
şahı , sevinçle geçtiler "
Tezkiretü'l Bünyan ve Tezkiretü'l Ebniye [14]
Köprünün
yapımından sonra Abdulmennan oğlu Sinan 17 yıllık yeniçerilik
hayatından sonra 40 yaşında Başmimarlık görevine atanır.
"
Yeniçeri ocağındaki yolumdan ayrılacak olma düşüncesi
elem verse de sonunda yine mimarlığın camiler inşa edip birçok
dünya ve ahret muradına vesile olacağını düşünüp
kabul ettim "
Tezkiretü'l Bünyan ve Tezkiretü'l Ebniye [14]
Başmimarlık Dönemi
1538
yılında Hassa başmimarı olan Sinan , baş mimarlık görevini I.
Süleyman,II. Selim ve III. Murat zamanında 40 yıl süre ile
yapmıştır.
Mimar Sinan’ın, Mimarbaşılığa getirilmeden
evvel yaptığı üç eser dikkat çekicidir. Bunlar:
Halep’te Husreviye Külliyesi, Gebze’de Çoban
Mustafa Külliyesi ve İstanbul’da Hürrem Sultan
için yapılan Haseki Külliyesidir. Halep’teki
Hüsreviye Külliyesinde, tek kubbeli cami tarzı ile, bu
kubbenin köşelerine birer kubbe ilave edilerek yan mekanlı cami
tarzı birleştirilmiş ve böylece Osmanlı mimarlarının İznik ve
Bursa’daki eserlerine uyulmuştur. Külliyede ayrıca, avlu,
medrese, hamam, imaret ve misafirhane gibi kısımlar bulunmaktadır.
Gebze’deki Çoban Mustafa Paşa Külliyesinde renkli taş
kakmalar ve süslemeler görülür. Külliyede
cami, türbe ve diğer unsurlar ahenkli bir tarzda
yerleştirilmiştir. Mimar Sinan’ın İstanbul’daki ilk eseri
olan Haseki Külliyesi, devrindeki bütün mimari unsurları
taşımaktadır. Cami, medrese, sübyan mektebi, imaret,
darüşşifa ve çeşmeden oluşan külliyede cami, diğer
kısımlardan tamamen ayrıdır.
Mimar Sinan’ın Mimarbaşı
olduktan sonra verdiği üç büyük eser, onun
sanatının gelişmesini gösteren basamaklardır. Bunların ilki
İstanbul'daki Şehzade Camii ve külliyesidir. Dört yarım
kubbenin ortasında merkezi bir kubbe tarzında inşa edilen Şehzade
Camii, daha sonra yapılan bütün camilere örnek teşkil
etmiştir.
Süleymaniye Camii, Mimar
Sinan’ın İstanbul’daki en muhteşem eseridir. Kendi
tabiriyle kalfalık döneminde, 1550-1557 yılları arasında
yapılmıştır.
Mimar Sinan’ın en büyük eseri ise,
seksen yaşında yaptığı ve "ustalık eserim" diye takdim ettiği,
Edirne’deki Selimiye Camiidir (1575).
Mimar Sinan,
Mimarbaşı olduğu sürece birbirinden çok değişik konularla
uğraştı. Zaman zaman eskileri restore etti. Bu konudaki en
büyük çabalarını Ayasofya için harcadı.
1573’te Ayasofya’nın kubbesini onararak çevresine,
takviyeli duvarlar yaptı ve eserin bu günlere sağlam olarak
gelmesini sağladı. Eski eserlerle abidelerin yakınına yapılan ve
onların görünümlerini bozan yapıların yıkılması da onun
görevleri arasındaydı. Bu sebeplerle Zeyrek Camii ve Rumeli Hisarı
civarına yapılan bazı ev ve dükkânların yıkımını sağladı.
İstanbul
caddelerinin genişliği, evlerin yapımı ve lağımların bağlanmasıyla
uğraştı. Sokakların darlığı sebebiyle ortaya çıkan yangın
tehlikesine dikkat çekip bu hususta ferman yayınlattı.
Günümüzde bile bir problem olan İstanbul’un
kaldırımlarıyla bizzat ilgilenmesi çok ilgi çekicidir.
Büyükçekmece
Köprüsü üzerinde kazılı olan mührü, onun
aynı zamanda mütevazı kişiliğini de yansıtmaktadır.
Mühür şöyledir:
" El-fakiru l-Hakir Ser Mimaranı Hassa "
(Değersiz ve muhtac kul, Saray özel mimarlarının başkanı)
Eserlerinin
bir kısmı İstanbul’dadır. 1588'de İstanbul'da vefat eden Mimar
Sinan, Süleymaniye Camii'nin yanında kendi yaptığı sade
türbeye gömüldü.
" Giçdi bu demde cihandan pir-i mimaran Sinan "
Türbesindeki dua penceresinden
Mimar
Sinan Türbesi, İstanbul Müftülüğü'nün
sütunlu kapısından çıkınca hemen solda, iki caddenin
kesiştiği noktada Fetva Yokuşu sonunda solda, Süleymaniye
Camii'nin Haliç duvarının önünde, beyaz taşlı sade bir
türbedir