Dün...
Bir yol çekti bizi... Ortasını
bulumadığımız bir ömrün, berisinden denk geldik. Kısmet mi,
kısmetimi aradık bilmiyorum. Bilmediğim çok şey var. Geldin...
Şarkılar geçiyor içimden.. Birçok şiir, film,
roman. Bize yakışıcak bir bürü şey seçiyorum
gözlerinin içinde. Geldin, beni gördüm
gözlerinin içinde. Gittin... Yine geliceksin. Her gidiş
veda olmaz, olmamalı..
Bir edâ kaldı hasret bildiğim
uzaklardan. Şimdi sen gittin, ben kaçıncı yetimi sevdanın? Zor
olanı görüyorum; vuslata iki anlam yüklemek, sesten
bağlar düğümlemek gönüle. Her kelime iki anlamlı.
Sözlük küs elime. Bölük
pörçük yazılarım şimdilerde... Boş bir şehre doğan
güneşe seyirlik kalıyoruz. Madem gözlerindeydi aydınlığım,
sen nerde, kimlerde oyalandın?
Tamam, hesap sormak yok.
Geç oldu ama geldin. Öylece duruyorsun sessiz ve istekli.
Sus pus ediliyor ellerin. Bir çocuk oluyorum, dökülen
saç telinde... Donan karelerden kaçıyoruz. Saniyeler
kaçıyor. Zamana yetişemiyor günlüğüm. Anlık
oluyorsun. Dünün varlığı, bugünün emanetisin.
Sessizliğimi kesiyorsun.. Bir kavonoza birikiyorum ben, sen denize
karış bize niyetle. Kocaman olalım; berrak, temiz ve mavi...
Ya da dur! Azıcık bekle...
Ben
şimdi bilmediğim bir iklimdeyim. Bilmediklerimi, bildiklerinden sil.
Elini ver ve sadece bak. İçimden geçenleri dinlemeliyim.
Öğrenmeyi ertelemek geçiyor içimden. Ben bilmeden
geçerim kendimden hep. Şimdi bir "ben" daha doğmadan
içime, sen geç baş köşeye. Bilme beni boşver.
Güzellikleri anlat. Gördüklerinden,
göründüklerinden çok, göreceklerimizi
anlat... Durgun durgun bakma. Takma dünün içinde
kalanları. Şimdi kocaman günler var bugünün
içinde. İstedik, geldik..
Sahi "burası neresi..?", "Ne
düşünüyorsun..?" düşünmeyi unutmak olsa.
Söylesene düşündükçe mi sever insan, yoksa
sevmek kalbe mi düşer habersiz? Dedim ya sil bilmediklerimi,
bildiklerinden...
Ya da dur!
Tamam, tamam...
Hadi gül biraz...
Ne düşünüyorsun..?
Bir yol çekti bizi... Ortasını
bulumadığımız bir ömrün, berisinden denk geldik. Kısmet mi,
kısmetimi aradık bilmiyorum. Bilmediğim çok şey var. Geldin...
Şarkılar geçiyor içimden.. Birçok şiir, film,
roman. Bize yakışıcak bir bürü şey seçiyorum
gözlerinin içinde. Geldin, beni gördüm
gözlerinin içinde. Gittin... Yine geliceksin. Her gidiş
veda olmaz, olmamalı..
Bir edâ kaldı hasret bildiğim
uzaklardan. Şimdi sen gittin, ben kaçıncı yetimi sevdanın? Zor
olanı görüyorum; vuslata iki anlam yüklemek, sesten
bağlar düğümlemek gönüle. Her kelime iki anlamlı.
Sözlük küs elime. Bölük
pörçük yazılarım şimdilerde... Boş bir şehre doğan
güneşe seyirlik kalıyoruz. Madem gözlerindeydi aydınlığım,
sen nerde, kimlerde oyalandın?
Tamam, hesap sormak yok.
Geç oldu ama geldin. Öylece duruyorsun sessiz ve istekli.
Sus pus ediliyor ellerin. Bir çocuk oluyorum, dökülen
saç telinde... Donan karelerden kaçıyoruz. Saniyeler
kaçıyor. Zamana yetişemiyor günlüğüm. Anlık
oluyorsun. Dünün varlığı, bugünün emanetisin.
Sessizliğimi kesiyorsun.. Bir kavonoza birikiyorum ben, sen denize
karış bize niyetle. Kocaman olalım; berrak, temiz ve mavi...
Ya da dur! Azıcık bekle...
Ben
şimdi bilmediğim bir iklimdeyim. Bilmediklerimi, bildiklerinden sil.
Elini ver ve sadece bak. İçimden geçenleri dinlemeliyim.
Öğrenmeyi ertelemek geçiyor içimden. Ben bilmeden
geçerim kendimden hep. Şimdi bir "ben" daha doğmadan
içime, sen geç baş köşeye. Bilme beni boşver.
Güzellikleri anlat. Gördüklerinden,
göründüklerinden çok, göreceklerimizi
anlat... Durgun durgun bakma. Takma dünün içinde
kalanları. Şimdi kocaman günler var bugünün
içinde. İstedik, geldik..
Sahi "burası neresi..?", "Ne
düşünüyorsun..?" düşünmeyi unutmak olsa.
Söylesene düşündükçe mi sever insan, yoksa
sevmek kalbe mi düşer habersiz? Dedim ya sil bilmediklerimi,
bildiklerinden...
Ya da dur!
Tamam, tamam...
Hadi gül biraz...
Ne düşünüyorsun..?