.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    ALLAH'TAN KORKMAYANLARIN GÖRDÜKLERİ KARŞILIK

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    ALLAH'TAN KORKMAYANLARIN GÖRDÜKLERİ KARŞILIK Empty ALLAH'TAN KORKMAYANLARIN GÖRDÜKLERİ KARŞILIK

    Mesaj  AsiRuH Cuma Nis. 10, 2009 9:12 pm

    ALLAH'TAN KORKMAYANLARIN GÖRDÜKLERİ KARŞILIK




    Dünyada Gördükleri Karşılık
    Allah
    Kendisi'nden korkup sakınmayan insanlara dünyada gerek fiziki
    gerekse manevi sıkıntılar yaşatır. Her ne kadar onlar
    açıkça görülen bir musibet bekleseler de,
    aslında farkında olmadan maddi manevi sayısız musibetle
    içiçe bir yaşam sürerler. Onları en çok
    yanıltan sebeplerden biri de herşeye rağmen birtakım nimetlere hala
    sahip olabilmeleridir. Örneğin böyle bir kişi zengin olabilir
    ya da güzel bir görünüme sahip olabilir. O,
    tüm bunlara aldanarak herşeyin yolunda gittiğini zanneder ve
    taşkınlıklarına devam eder. Halbuki kendisi farkında değildir ama
    yaptığı herşeyin Allah Katında an an hesabı tutulmaktadır. Cehennemde
    ise tüm bunlar karşısına sonsuz bir azap kaynağı olarak
    çıkacaktır. Allah insanları bu konuda şöyle uyarmıştır:

    Artık
    sen onları, belli bir süreye kadar kendi gafletleri içinde
    bırak. Onlar sanıyorlar mı ki, kendilerine verdiğimiz mal ve
    çocuklarla Biz onların hayırlarına koşuyoruz (veya yardım
    ediyoruz)? Hayır, onlar şuurunda değiller. (Müminun Suresi, 54-56)
    Ama
    elbette bu insanların hepsinin durumu bir değildir. Kimisinin de azabı
    dünyada başlar. Hastalıklar, kazalar, sakatlanmalar,
    büyük maddi kayıplar, sevdiklerini yitirme gibi sürekli
    bir kayıp içindedirler. Başlarına gelenlerin Allah'tan bir
    deneme olduğunu düşünmedikleri ve tevekküllü
    olmadıkları için, karşılaştıkları her sıkıntı onlar için
    azap olur. Allah hiçbir yönden işlerini rast getirmez.
    Daima bir bereketsizlik ve terslik olur. Küçük
    büyük ne ile ilgilenseler, hangi işe yönelseler hep
    maddi veya manevi zararla sonuçlanır. Nitekim Allah Kuran'da
    onların bu durumlarını geçim sıkıntılı bir hayat olarak
    nitelendirmiştir:

    "Kim de
    Benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için
    sıkıntılı bir geçim vardır ve Biz onu kıyamet günü
    kör olarak haşredeceğiz." (Taha Suresi, 124)
    Allah'tan
    korkmayan bir insanın, sahip olduğu karanlık ruh hali yüzüne
    yansır. Yüzündeki nursuz ifade, konuşmasındaki bozuklukla
    birleşince son derece tedirgin edici bir görünüme
    bürünür. Kuşkusuz bu, manevi bir pisliğin ve
    çirkinliğin fiziksel görünüme yansımasıdır. Allah
    ayette bunu "zillet" olarak tanımlamıştır:

    Kötülükler
    kazanmış olanlar ise; her bir kötülüğün karşılığı,
    kendi misliyledir. Bunları bir zillet sarıp kaplar. Onları Allah'tan
    (kurtaracak) hiçbir koruyucu yok. Onların yüzleri, sanki
    bir karanlık gecenin parçalarına bürünmüş
    gibidir. İşte bunlar ateşin halkıdırlar; orada süresiz
    kalacaklardır. (Yunus Suresi, 27)
    Bu
    insanların uğradıkları gizli kayıplardan biri de akıllarının ve kavrama
    kabiliyetlerinin ellerinden alınmasıdır. En basit gerçekleri
    bile kavrayamazlar. Örneğin içinde bulundukları
    mutsuzluğun, huzursuzluğun, korku ve sıkıntı dolu ruh halinin sebebini
    göremezler.
    Kuşkusuz Allah'tan korkmayan bir insanın başına gelebilecek azap türleri burada sayılamayacak kadar çeşitlidir.
    İnsanı
    Allah yaratmıştır ve ona en acı verecek şeyleri de yine O bilir.
    İnsanın hiç tahmin edemeyeceği yönlerden sıkıntılar
    yaratarak onu cezalandırabilir. Allah'ın gazabı bir ayette şöyle
    haber verilmiştir:

    ...
    Allah'ın gazablanması, elbette sizin kendi nefislerinize
    gazablanmanızdan daha büyüktür. Çünkü
    siz, imana çağrıldığınız zaman inkar ediyordunuz. (Mümin
    Suresi, 10)
    Hiç kuşkusuz şuuru
    açık hiçbir insan, sonsuz güç ve kuvvet
    sahibi Allah'ın gazabını üzerine çekecek bir ahlakı
    benimsemez. Kaldı ki insan o kadar zayıf yaratılmış bir varlıktır ki
    çoğu zaman çok küçük ve sıradan
    sıkıntılara bile katlanamaz. Örneğin bağırtacak, yalvartacak
    derecede bir acı insan için dayanılmazdır. Ama buna gelene
    kadar, sırf bu çığlığı uzaktan duymak bile aslında insana
    tarifsiz bir sıkıntı yaşatır. Çünkü insanın hem ruhu
    hem de fiziği acıya, korkuya, gerilime son derece tahammülsüz
    bir şekilde yaratılmıştır. Biraz dar ve sıkışık bir mekanda bulunmaya,
    tiksinti verici bir kokuya, biraz mide bulantısı ya da diş ağrısına
    bile tahammülü yoktur. Üstelik bunlar bir azap
    çeşidi değil, dünyada karşılaşılabilen son derece sıradan
    eksikliklerdir.
    Bu açık
    gerçeklere rağmen insanların çoğu gaflet ve
    şuursuzluklarından dolayı Allah korkusundan uzak bir yaşam
    sürerler. Oysa bu insanların ruhlarına ve bedenlerine dünyada
    tattırılan acılar cehennemde karşılaşacakları azapların çok
    küçük birer yansımasıdırlar ve sadece ibret ve uyarı
    mahiyetindedirler. Ama bir ömrü, Allah'ın sonsuz
    gücünü, kudretini göz ardı ederek geçiren bu
    insanlar, kendilerine ölüm gelince Allah'ın azametini
    tüm şiddetiyle hissedecek ve dünyadaki hiçbir korku
    ile kıyaslanamayacak, tarifi mümkün olmayan bir korkuya
    kapılacaklardır.
    Kişisel azapların yanı
    sıra Kuran, Allah'ın Kendi Katından gönderdiği azaplarla helak
    olmuş insan topluluklarının örnekleri ile doludur. Bu insanlar
    Allah'ın sınırlarını tanımayarak başkaldırdıkları için onlar
    hiç şuurunda değillerken ansızın büyük felaketlerle
    yok edilmişlerdir. Allah kimine evlerini yerinden söken kasırgalar
    göndermiş, kimine içinde oturdukları şehirleri yerle bir
    eden sağanaklar isabet ettirmiştir. Depremlerle nice insan
    topluluklarını, mülkleriyle beraber yerin dibine
    geçirmiştir. Kimini suda boğmuş, kimini de püsküren
    lavların altında bırakarak taş haline getirmiştir.

    Ahiretteki Durumları
    ALLAH'TAN KORKMAYANLARIN GÖRDÜKLERİ KARŞILIK Allah_Korkusu9İnsanların
    dünyada geçirebilecekleri ortalama 60-70 sene gibi
    çok az bir zamanları vardır. Okul yılları, iş hayatına atılma,
    para kazanıp iyi bir ev, araba sahibi olma, uygun bir insanla evlenme,
    çoluk çocuk sahibi olma derken göz açıp
    kapayıncaya kadar geçen elli senelik bir ömrün
    ardından kırışıklıklarla dolu bir derinin altında, fiziksel işlevlerini
    büyük ölçüde yitirmeye başlamış bir insan
    kalır. Aşağı yukarı bir beş on senelerinin kaldığını gören
    insanlar artık kendilerini ölüme daha yakın hissetmeye
    başlarlar. Fakat işin ilginç yanı buna rağmen şuursuz ve
    anlayışsız olmaya devam eder, kalan bu birkaç yıllarını da
    ölümü fazla düşünmemeye çalışarak
    geçirmeye gayret ederler. Allah bu durumlarına karşılık
    insanları şöyle uyarır:

    Bize
    gelecekleri gün, neler işitecekler, neler görecekler. Ama
    bugün o zalimler apaçık bir sapıklık içindedirler.
    İş(in) hükme bağlanıp biteceği, hasret gününe karşı
    onları uyar; onlar bir gaflet içindedirler ve onlar
    inanmıyorlar. (Meryem Suresi, 38-39)
    Ancak
    sorumsuzca geçirilen bu yaşamın ardından kolayca canlarını
    teslim edeceklerini ve huzur içinde öleceklerini zanneden
    bu insanların ölümleri, hiç de onların bekledikleri
    sakinlikte gerçekleşmez. Hissetmeden, kolaylıkla hayatı terk
    edip ebedi uykularına yatacaklarını zannederlerken, hiç
    beklemedikleri bir anda kendilerine vekil kılınan ölüm
    meleklerini karşılarında bulurlar. Ölüm melekleri ise
    insanların yalvarmasına göre değil, Allah'ın emrine göre
    hareket ederler. Birdenbire sırtlarında şiddetli bir darbe duydukları
    ve tarifsiz bir acı hissederek meleklerin canlarını almaya geldiklerini
    gördükleri zaman herşeyi anlarlar:

    Melekleri,
    onların yüzlerine ve arkalarına vurarak, "yakıcı azabı tadın" diye
    o inkar edenlerin canlarını alırken görmelisin. (Enfal Suresi, 50)
    İnkarcıların
    işlediği suç çok büyük bir suçtur ve
    cezası bütün zamanlar boyu sürecektir. Bu kişilerin
    kaçmaları, ölmeleri kısacası hiçbir şekilde
    kurtulmaları mümkün değildir. Çünkü herşeyi
    yoktan var eden ve herşeyin gerçek sahibi olan, sonsuz bir
    güç ve ilim sahibi, alemlerin Rabbi olan Allah'a isyan
    etmişlerdir.
    Bu insanlar,
    dünyadayken Allah'tan korkmazlar ama Allah buna karşılık ahirette
    onlara benzerini hiç yaşamadıkları, tatmadıkları kadar
    büyük korkular yaşatır. Onlara özel olarak hazırlanmış
    korkunç bir azap ortamı sunar. Sonsuza dek korku, dehşet ve
    gerilim içinde kahreder:

    (O
    gün) Zalimleri kazandıkları dolayısıyla korkuyla titrerlerken
    görürsün; o (yaptıkları) da üstlerine
    çöküvermiştir... (Şura Suresi, 22)
    Korku
    ve dehşet hissi, hızla tükenen bir ömrü Allah'tan korkup
    sakınmadan pervasızca geçiren bu insanların artık sonsuza kadar
    peşlerini bırakmayacaktır. Çünkü Allah o zamana dek "... onları yalnızca gözlerin dehşetle belireceği bir güne ertelemektedir." (İbrahim Suresi, 42)
    Kıyamet ve hesap günü yaşadıkları korku, şaşkınlıkla da
    karışık bir korkudur ve bu ruh hali Kuran'da şöyle tarif edilir:

    Sur'a
    üfürüleceği gün, Allah'ın dilediği kimseler
    dışında, göklerde ve yerde olan herkes artık korkuya kapılmıştır
    ve her biri 'boyun bükmüş' olarak O'na gelmişlerdir. (Neml
    Suresi, 87)
    Kıyamet günü
    insanlar panik halinde çırpınırlarken gebe kadınlar da korkudan
    çocuklarını düşürürler. Uğrayacakları azabın
    korkusunun şiddeti insanların akıllarını başlarından alır. Ayetlerde
    insanların o günkü durumu şöyle haber verilir:
    Ey
    insanlar, Rabbinizden korkup-sakının, çünkü kıyamet
    saatinin sarsıntısı büyük bir şeydir.Onu
    gördüğünüz gün, her emzikli kendi emzirdiğini
    unutup geçecek ve her gebe kendi yükünü
    düşürecektir. İnsanları da sarhoş olmuş
    görürsün, oysa onlar sarhoş değillerdir. Ancak Allah'ın
    azabı pek şiddetlidir. (Hac Suresi, 1-2)

    Ama
    korku, panik ve dehşete kapılmaları kendilerine bir fayda sağlamaz.
    Kendilerine yardım edilmez. Üstelik bu daha başlangıçtır.
    Hayal bile edemeyecekleri kadar büyük ızdıraplar
    çekecek, korkular yaşayacaklardır. Sonsuz güç ve
    adalet sahibi Allah, Muntakim (intikam alan) sıfatının bir tecellisi
    olarak intikam alacaktır. Ağlamanın, yalvarmanın, feryat etmenin,
    çırpınmanın, pişman olmanın, af dilemenin hiçbir şeyin
    faydası yoktur. Kimse inkarcılara yardım edemez. Ne yaparlarsa
    yapsınlar faydası yoktur; günahlarını itiraf etmeleri,
    sabretmeleri ya da sabretmemeleri de bir şeyi değiştirmez. Allah bu
    ümitsiz çırpınışlara ayette dikkat çekmiştir:

    "Girin
    ona; artık ister sabredin, ister sabretmeyin. Sizin için birdir.
    Siz ancak, yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz." (Tur Suresi, 16)
    Bu
    duruma gelen kişiler öyle bir açmaza girmişlerdir ki
    sonsuza kadar bir çıkış yolu bulamayacaklardır. Oysa
    dünyada hayatları boyunca kendilerine sayısız hatırlatmalar,
    uyarıp korkutan haberler gelmiştir. Yine önlerine sayısız imkan ve
    nimetler sunulmuş, onlardan sadece vicdanlarını kullanmaları ve
    Allah'tan korkup sakınarak hareket etmeleri istenmiştir. Ama cehennemde
    Allah'a yakaracak bu kişiler dünyadayken kibirlerinden dolayı
    Allah'a yalvarıp yakarmazlar. Korkusuzca büyüklenir,
    ölümü ve ahireti hiç hesaba katmazlar.
    Dünyadayken
    Allah'a karşı büyüklenmekten korkup çekinmeyenler,
    kıyamet günü yüzüstü sürüklenerek
    azap yerlerine götürülürler. Artık sonsuza dek hem
    fiziksel hem manevi olarak akıllarının alamayacağı kadar şiddetli
    acılar yaşayacaklardır.
    İnkarcılar
    zaten daha dirilişle birlikte hemen kibirleri kırılmış, perişan duruma
    düşmüşlerdir. Ama bu sadece başlangıçtır.
    Bölükler halinde cehenneme girdiklerinde cehennemin kapıları
    üstlerine kapatılır ve olabilecek en dehşet verici
    görüntülerle karşılaşırlar. Ve sonra da ateşe atılırlar.
    Kuşkusuz dünyadaki hiçbir acı, cehennem azabının şiddeti
    ile kıyaslanamaz. Çünkü Allah'ın verdiği dayanılmaz
    azabın bir benzeri yoktur. Bir ayette şöyle buyrulur:

    Artık
    o gün hiç kimse (Allah'ın) vereceği azab gibi
    azablandıramaz. Onun vuracağı bağı hiç kimse vuramaz. (Fecr
    Suresi, 25-26)
    Fiziksel acıların yanı sıra
    manevi azaplar da bir yandan bu insanları kahreder. Cehennemden sonsuza
    kadar asla çıkamayacaklarını anlamanın verdiği ümitsizlik
    hissi bütün ruhlarını kaplar. Bu arada sürekli horlanır,
    aşağılanır, rezil olur, küçük düşerler. Ama
    çaresizdirler. Korku, dehşet ve ümitsizlik dolu bir
    sonsuzluk kendilerini beklemektedir.



    ALLAH'TAN KORKMAYANLARIN GÖRDÜKLERİ KARŞILIK Allah_Korkusu9a

      Forum Saati Ptsi Mayıs 20, 2024 7:51 am