.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    ALLAH'TAN KORKANLARIN GÖRECEKLERİ KARŞILIK

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    ALLAH'TAN KORKANLARIN GÖRECEKLERİ KARŞILIK Empty ALLAH'TAN KORKANLARIN GÖRECEKLERİ KARŞILIK

    Mesaj  AsiRuH Cuma Nis. 10, 2009 9:07 pm

    ALLAH'TAN KORKANLARIN GÖRECEKLERİ KARŞILIK



    Dünyadayken Müjdelenmeleri
    Dünyada
    Allah korkusundan uzak bir yaşam süren insanların, ahirette
    sonsuza kadar tarifsiz korkular yaşayacaklarını ve her an Allah'ın
    azametini tüm şiddetiyle hissedeceklerini ilerleyen
    bölümlerde ayetler doğrultusunda göreceğiz. Allah'tan
    korkup sakınanlar da bunun tam tersine, ahirette her türlü
    korkudan emniyete kavuşacaklar ve Allah'ın korumasında ve inayetinde
    bir yaşam süreceklerdir. Tüm hayatları boyunca kıyamet
    saatinden, hesap gününden ve cehennemden içleri
    titreyerek korkan müminler, o gün geldiğinde her
    türlü korkudan uzak tutulacaklar ve güvende
    olacaklardır. Allah bunun müjdesini daha dünyadayken
    ayetleriyle verirken, o gün geldiğinde de kullarına hitap edecek
    ve daha nice müjdeler verecektir:

    "Ey kullarım, bugün sizin için korku yoktur ve siz mahzun olmayacaksınız."

    Ki onlar, Benim ayetlerime iman edenler ve Müslüman olanlardır.

    "Siz ve eşleriniz cennete girin; 'sevinç içinde ağırlanacaksınız."

    Onların
    etrafında altın tepsiler ve testilerle dolaşılır; orada nefislerin arzu
    ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı herşey var. Ve siz orada
    süresiz kalacaksınız.

    "İşte, yaptıklarınız dolayısıyla mirasçı kılındığınız cennet budur."

    "Orada sizin için birçok meyveler vardır; onlardan yiyeceksiniz." (Zuhruf Suresi, 68-73)
    Bir
    başka ayetinde ise Allah bu müjdeyi melekleri aracılığı ile verir.
    Kuşkusuz bu, cenneti şiddetle arzulayan müminler için
    tarifsiz bir sevinçtir:

    Şüphesiz:
    "Bizim Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra dosdoğru bir istikamet
    tutturanlar (yok mu); onların üzerine melekler iner (ve der ki:)
    "Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vadolunan cennetle sevinin.
    Biz, dünya hayatında da, ahirette de sizin velileriniziz. Orada
    nefislerinizin arzuladığı herşey sizindir ve istediğiniz herşey de
    sizindir. Çok bağışlayan, çok esirgeyen (Allah)tan bir
    ağırlanma olarak." (Fussilet Suresi, 30-32)
    Ayette
    de vurgulandığı gibi, sonsuz güzelliklere uzanan bu müjde
    mümin daha dünyadayken ona erişmeye başlar.

    Güzel Bir Hayat
    Allah
    iman etmeyen ve Kendisi'nden korkup sakınmayanların azabı hak ettikleri
    gibi, dünya hayatındaki bolluk ve bereketten de mahrum
    kaldıklarını şöyle haber verir:

    Eğer
    o ülkeler halkı inansalardı ve korkup-sakınsalardı,
    gerçekten üzerlerine hem gökten, hem yerden (sayısız)
    bolluklar (bereketler) açardık; ancak onlar yalanladılar, Biz de
    onları kazanageldikleri nedeniyle yakalayıverdik. (Araf Suresi, 96)
    İman
    eden ve Allah'tan korkup sakınanlar ise, ahirette cennetle
    müjdelendikleri gibi, bu dünyada da Allah'ın lütuf ve
    ikramından, nimetlerinden en güzel şekilde yararlandırılırlar.
    Allah ayetinde bunu güzel bir hayat olarak nitelendirmiştir:

    Erkek
    olsun, kadın olsun, bir mü'min olarak kim salih bir amelde
    bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla
    yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle
    muhakkak veririz. (Nahl Suresi, 97)
    Nasıl
    inkarcıların ebedi azapları daha bu dünyadan başlıyorsa, sakınan
    müminler için vaat edilen ebedi güzellikler de
    kendilerine dünyada gösterilmeye başlanır. Zenginlik ve
    güzellik cennetin en temel özelliklerinden olduğundan Allah
    sevdiği takva kullarına cennetini tanıtacak, onların cennete olan
    özlemlerini ve arzularını artıracak nimetlerin ve ortamların
    benzerlerini bu dünyada da yaratır.
    Öte
    yandan kendisini yaratan Allah'ın emir ve yasaklarına uymasından, O'nun
    dinini yaşamasından ve en önemlisi daima O'na güvenip
    dayanmasından ve ahireti için umut beslemesinden dolayı
    mümin, dünyadaki yaşamı boyunca her türlü
    üzüntü ve sıkıntıdan uzak tutulur. Bunun yerine Allah
    kalbine "huzur ve güvenlik duygusu" indirmiştir.
    Küçük büyük yaptığı her işte, her ibadette
    ve sergilediği güzel ahlakta Allah'ın kendisini
    gördüğünü, meleklerin bunları amel defterlerine
    yazdığını, ahirette tüm bunların karşılığını alacağını bilmenin
    getirmiş olduğu bir huzurdur bu.
    Ancak
    unutulmaması gereken bir nokta da vardır ki, dünya bir imtihan
    yeridir. Elbette mümin de çeşitli zorluk ve sıkıntılarla
    karşılaşabilir. Ancak Allah'tan korkan bir mümin her durumda
    Kuran'a uygun en güzel tavrı göstereceğinden bu zorluk ve
    sıkıntılar kendisi için rahmete ve ecre dönüşecektir.
    Kendisini yalanlayan kavmi tarafından ateşe atılmak istendiği halde,
    imanından, teslimiyetinden, tevekkülünden en ufak bir taviz
    vermeyen Hz. İbrahim'in durumu buna çok güzel
    örnektir. Görünüşte bir insan için
    çok büyük bir azap olan ateş, Hz. İbrahim'e "soğuk ve esenlik"
    kılınmış, ona hiçbir zarar ve sıkıntı vermemiştir. Sıkıntı, azap
    ve belanın ancak insanın kendi yanlış tutum ve davranışlarının bir
    karşılığı olarak, bir ceza ya da uyarı olarak verildiği, "Size isabet eden her musibet, (ancak) ellerinizin kazandığı dolayısıyladır…" (Şura Suresi, 30) ayetiyle
    bildirilmiştir. Yoksa Allah'tan gücü yettiğince korkan, her
    tutum ve davranışında Allah'ın rızasını gözeten, dosdoğru davranan
    samimi bir mümin için azap söz konusu değildir.
    Dünyada
    imtihan olarak karşısına çıkan zorlukların tümü
    müminlerin Allah'a duydukları saygıyı ve korkuyu, cennete olan
    isteklerini daha da artırır. Çünkü mümin, bu
    zorlukların hem denenmesi ve olgunlaşması için yaratıldığının,
    hem de güzel bir ahlak sergilediği, sabrettiği ve Allah'a
    güvendiği takdirde ahiretini güzelleştirmek için ecir
    fırsatı olduğunun bilincindedir. Nitekim tüm olaylara hayır
    gözüyle bakmanın Allah'tan sakınan müminlerin bir
    özelliği olduğunu ayetlerde görürüz. Allah bir
    ayetinde şöyle buyurmaktadır:

    (Allah'tan)
    Sakınanlara: "Rabbiniz ne indirdi?" dendiğinde, "Hayır" dediler. Bu
    dünyada güzel davranışlarda bulunanlara güzellik vardır;
    ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Takva sahiplerinin yurdu ne
    güzeldir. (Nahl Suresi, 30)
    Dünyada
    hayır içinde yaşatılan müminin ölümü de
    güzel ve rahat olacak, ahiret hayatı meleklerin karşılamasıyla
    başlayacaktır. Bunun devamında ise yine mümini rahatlık ve
    kolaylık beklemektedir.

    Kolay Bir Hesap
    Müminler,
    ahirette kötü hesapla karşılaşmaktan korktukları için
    hayatları boyunca hayırlarda yarışır, Allah'ın sınırlarını titizlikle
    gözetirler. Müminlerin bu korkuları ayetlerde şöyle
    tarif edilmektedir:
    Adaklarını
    yerine getirirler ve şerri (kötülüğü) yaygın olan
    bir günden korkarlar. Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen
    yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler."Biz size, ancak Allah'ın
    yüzü (rızası) için yediriyoruz; sizden ne bir karşılık
    istiyoruz, ne bir teşekkür. Çünkü biz, asık
    suratlı, zorlu bir gün nedeniyle Rabbimizden korkuyoruz." (İnsan
    Suresi, 7-9)

    Allah'tan ve
    O'na verecekleri hesaptan korkanların Allah ahirette yüzlerini
    ağartır, onların kitapları sağ yanlarından verilir ve korktukları hesap
    kendilerine kolaylaştırılır:

    Artık
    kimin kitabı sağ yanından verilirse, o, kolay bir hesap (sorgu) ile
    sorguya çekilecek, Ve kendi yakınlarına sevinç
    içinde dönmüş olacaktır. (İnşikak Suresi, 7-9)
    Hesaba
    çekilmeleri bittiğinde artık müminler cehennem azabından
    kurtulmuş olmanın mutluluğu içindedirler. Ayette belirtildiği
    gibi yakınlarının yanına sevinç içinde dönerler.

    Sonsuz Bir Cennet Hayatı

    Ama
    Rablerinden korkup-sakınanlar; onlar için Allah Katında -bir
    şölen olarak- altlarından ırmaklar akan -içinde ebedi
    kalacakları- cennetler vardır. İyilik yapanlar için, Allah'ın
    Katında olanlar daha hayırlıdır. (Al-i İmran Suresi, 198)

    Takva
    sahiplerine (Allah'tan korkanlara) vadedilen cennet; onun altından
    ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu
    korkup-sakınanların (mutlu) sonudur, inkar edenlerin sonu ise ateştir.
    (Rad Suresi, 35)
    Dünyada hayatları
    boyunca cenneti kaybetmekten, sonsuz cehennem azabına uğramaktan
    korkarak, Allah'a karşı gelmekten sakınmış olan müminler, Allah'ın
    korkup sakınanlara vaat ettiği mükafata kavuşmuşlardır. Artık,
    ebedi yurtlarına girmek üzere sevk edilirler:

    Rablerinden
    korkup-sakınanlar da, cennete bölük bölük
    sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı
    ve onlara (cennetin) bekçileri dedi ki: "Selam üzerinizde
    olsun, hoş ve temiz geldiniz. Ebedi kalıcılar olarak ona girin." (Onlar
    da) Dediler ki: "Bize olan vaadinde sadık kalan ve bizi bu yere
    mirasçı kılan Allah'a hamd olsun ki, cennetten dilediğimiz yerde
    konaklayabiliriz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir.
    (Zümer Suresi, 73-74)
    Cennete
    girecek müminleri burada bekleyen bir sürpriz daha vardır ki,
    bu an onlara herşeyin üzerinde bir mutluluk ve heyecan yaşatır:
    Rabbimizden kendilerine sözlü bir selam...

    Çok esirgeyen Rabb'dan onlara bir de sözlü "Selam" (vardır). (Yasin Suresi, 58)
    Allah cennetteki müminlere şöyle hitab eder:

    "Ey kullarım, bugün sizin için korku yoktur ve siz mahzun olmayacaksınız." (Zuhruf Suresi, 68)
    İnsanı
    yaratmış olan Allah, onun neler isteyebileceğini ondan daha iyi
    bilmektedir ve bunları bir mükafat olarak cennette mümin
    kulları için yaratacaktır. Nitekim nimetlerle donatılmış olan
    cennet insanın düşünce sınırlarının çok üzerinde
    özelliklere sahiptir. Daha önce hiçbir gözün
    görmediği, hiçbir kulağın işitmediği sayısız nimetler
    müminlere sunulacaktır. Herşey ve her durum sonsuza kadar
    müminin tam istediği gibi olacaktır:

    ...
    Rableri Katında her diledikleri onlarındır. İşte büyük fazl
    (nimet ve üstünlük) budur. (Şura Suresi, 22)
    Müminlerin
    cennette yaşadıkları yerler, doğal güzellikler, yiyecekler,
    giyecekler, bulundukları ortam, eşleri, kendilerini bekleyen nice
    sürprizler gibi cennetteki sonsuz yaşama dair tüm ayrıntılar
    Kuran ayetlerinde tasvir edilmiştir.
    Bir
    ayette de Allah'tan korkanların içinde yaşadıkları ebedi hayat
    ile Allah'tan korkmayanların karşılaştıkları korkunç son
    şöyle karşılaştırılmıştır:

    Takva
    sahiplerine (Allah'tan korkanlara) vadedilen cennetin misali (şudur):
    İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten
    ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve
    süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin
    her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır.
    Hiç (böyle mükafaatlanan bir kişi), ateşin
    içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını 'parça
    parça koparan' kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur
    mu? (Muhammed Suresi, 15)
    Hiç
    şüphesiz ki, vicdanlı bir kişinin yalnızca bu ayeti biraz
    tefekkür edip zihninde canlandırması, Allah'tan gücü
    yettiğince korkması için yeterli olacaktır.

    En Büyük Mükafat: Allah'ın Ebedi Rızası

    Allah,
    mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara içinde ebedi
    kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn
    cennetlerinde güzel meskenler vaat etmiştir. Allah'tan olan
    hoşnutluk ise en büyüktür. İşte büyük kurtuluş
    ve mutluluk budur. (Tevbe Suresi, 72)
    Cennete
    giren müminlerin duydukları en büyük manevi haz,
    Allah'ın bundan sonra kendilerinden razı olduğunu, kendilerini
    sevdiğini, onlara hiçbir zaman gazaplanmayacağını, ebediyen
    Allah'ın dostu olacaklarını bilmeleridir. Allah'ın rızasını kazanmış
    olmak insana hiçbir maddi güzellikle karşılaştırılamayacak
    kadar büyük bir sevinç ve mutluluk verir. Nitekim
    cennet nimetlerini değerli kılan da Allah'ın rızasıdır. Sunulan
    nimetler son derece değerlidirler ama bunlardan daha değerli olan
    alemlerin Rabbi olan Allah'ın ikramına layık görülmenin
    vermiş olduğu zevktir. Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:

    Ey
    mutmain (tatmin bulmuş) nefis. Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş
    olarak dön. Artık kullarımın arasına gir. Cennetime gir. (Fecr
    Suresi, 27-30)



    ALLAH'TAN KORKANLARIN GÖRECEKLERİ KARŞILIK Allah_Korkusu6

      Forum Saati Ptsi Mayıs 20, 2024 7:51 am